Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

24 Kasım 2024, 21:19:45

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 548
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 342
Total: 342

Anayasa Mahkemesi'nin yapısını düzenleyen yasa teklifi meclise sunuldu

Başlatan Avukat, 11 Ocak 2011, 20:15:32

« önceki - sonraki »

Avukat

Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı, yüksek mahkemenin yapısı, görevleri, yargılama usulleri; başkan, başkanvekilleri ve üyelerinin seçimi yeniden düzenleniyor.

Anayasa değişikliği kapsamında Anayasa Mahkemesini yeniden yapılandıran tasarı TBMM Başkanlığına sunuldu.

Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı, yüksek mahkemenin yapısı, görevleri, yargılama usulleri; başkan, başkanvekilleri ve üyelerinin seçimi, disiplin ve özlük işleri ile raportörler, raportör yardımcıları ve personelinin nitelikleri, atanmaları, görev ve sorumlulukları, disiplin ve özlük işlerine ilişkin düzenlemeler getiriyor.

''Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı''na göre, Anayasa Mahkemesinde oluşturulacak iki bölüm bireysel başvuruları karara bağlayacak. Mahkeme üyeleri 12 yıllığına seçilecek ve bir kimse iki defa üye olamayacak.

Tasarıya göre, mahkeme, kanun ve kanun hükmünde kararnamelerle, TBMM İçtüzüğünün veya bunların belirli madde veya hükümlerinin şekil ve esas bakımından, Anayasa değişikliklerinin ise sadece şekil açısından Anayasa'ya aykırılığı iddiasıyla açılan iptal davalarına bakacak.

Yüksek Mahkeme, mahkemelerce itiraz yoluyla intikal ettirilen işleri de karara bağlayacak.

Bireysel başvuruları da görüşecek olan Mahkeme, Cumhurbaşkanını, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını, Bakanlar Kurulu üyelerini, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi başkan ve üyelerini, Başsavcılarını, Cumhuriyet Başsavcıvekilini, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ve Sayıştay başkan ve üyelerini, Genelkurmay Başkanı, Kara, Deniz ve Hava Kuvvetleri Komutanlarıyla, Jandarma Genel Komutanının görevleriyle ilgili suçlardan dolayı Yüce Divan sıfatıyla yargılayacak.

Anayasa Mahkemesi, siyasi partilerin kapatılmasına ve devlet yardımından yoksun bırakılmasına ilişkin davalarla ihtar başvuruları ve dağılma durumunun tespiti istemlerini karara bağlamayı sürdürecek.

Siyasi partilerin mal edinimleriyle, gelir ve giderlerinin kanuna uygunluğunun denetimini yapmak veya yaptırmak da Mahkemenin görevleri arasında yer alacak.

Anayasa Mahkemesi, milletvekillerinin yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına veya milletvekilliklerinin düşmesine ya da milletvekili olmayan Bakanların dokunulmazlıklarının kaldırılmasına TBMM tarafından karar verilmesi durumunda ilgili milletvekili veya bir diğer milletvekilinin Anayasa, kanun veya TBMM İçtüzüğü hükümlerine aykırılık iddiasına dayanan iptal istemlerini de karara bağlayacak.

Mahkemenin kendi bütçesi olacak. Bütçenin belirlenmesinde Mahkemenin görevlerini bağımsız ve eksiksiz bir şekilde yapmasına engel olacak türden kısıtlamalar yapılamayacak.

-EŞİT OYA ÇÖZÜM-

Mahkeme, 17 üyeden oluşacak. TBMM, 2 üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun kendi başkan ve üyeleri arasından, her boş yer için göstereceği üçer aday içinden, bir üyeyi ise baro başkanlarının serbest avukatlar arasından gösterecekleri 3 aday içinden yapacağı gizli oylamayla seçecek. TBMM'de yapılacak bu seçimde, her boş üyelik için ilk oylamada üye tam sayısının üçte iki ve ikinci oylamada üye tam sayısının salt çoğunluğu aranacak. İkinci oylamada salt çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamada en çok oy alan iki aday için üçüncü oylama yapılacak. Üçüncü oylamada en fazla oy alan aday üye seçilmiş olacak. İkinci ve üçüncü tur oylamalarda oyları eşit olan adaylar arasında eşitlik bozulana kadar oylama tekrarlanacak.

Anayasa değişikliğinden sonra Sayıştay kontenjanından üye seçiminin 2. turunda 2 aday aynı oyu almış, eleme yapılamadığı ve değişiklikte bu konu açıklığa kavuşturulmadığı için 2. tur oylama yenilenmişti.

Cumhurbaşkanı; 3 üyeyi Yargıtay, iki üyeyi Danıştay, bir üyeyi Askerî Yargıtay, bir üyeyi Askeri Yüksek İdare Mahkemesi genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleri arasından her boş yer için gösterecekleri 3'er aday içinden; en az ikisi hukuk bilim dallarından olmak üzere 3 üyeyi Yükseköğretim Kurulunun yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan ve kendi üyesi olmayan öğretim üyeleri arasından her boş yer için göstereceği 3'er aday içinden; 4 üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar, birinci sınıf hâkim ve savcılar ile en az 5 yıl raportörlük yapmış Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından seçecek.

Yargıtay, Danıştay, Askeri Yargıtay, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi ve Sayıştay genel kurullarıyla, Yükseköğretim Kurulu ve baro başkanlarınca Mahkeme üyeliğine aday göstermek için yapılacak seçimlerde en fazla oy alan üç kişi aday gösterilmiş sayılacak. Seçimler tek turda yapılır ve her bir üye her boş üyelik için üç adaya oy kullanabilecek. Oyları eşit olan adaylar arasında eşitlik bozulana kadar oylama tekrarlanacak.

-EMEKLİYE SEVK EDİLEMEYECEK-

Mahkeme üyeleri 12 yıl için seçilecek. Bir kimse iki defa üye seçilemeyecek.

Başkan ve üyeler azlolunamayacak, kendileri istemedikçe görev süreleri dolmadan veya 65 yaşından önce emekliye sevk edilemeyecek.

Başkan ve üyeler, yazılı olarak emekliliklerini isteyebilecekler, görevlerinden çekilebilecek.

-EMEKLİ OLMADAN GÖREV SÜRESİ DOLANLARA TAZMİNAT-

Görev süresini tamamlayan, ancak, emeklilik şartlarını taşımayan Başkan ve üyelere, herhangi bir gelir getirici faaliyette bulunmamak kaydıyla Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda öngörülen emekliye ayrılmadaki yaş ve hizmet süresine ilişkin asgari koşullara ulaşıncaya kadar son aylıklarının net tutarlarının üçte ikisi tazminat olarak Mahkeme bütçesinden ödenecek.

Askeri Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi tarafından gösterilecek adaylar arasından seçilen üyenin, ordu mensubu olmaktan doğan emeklilikle ilgili bütün hakları saklı olacak.

Anayasa Mahkemesi Başkanı, üyeler arasından gizli oyla ve üye tam sayısının salt çoğunluğuyla 4 yıl için seçilecek. Süresi bitenler yeniden seçilebilecek.

-GENEL KURUL VE BÖLÜMLER-

Mahkeme, Genel Kurul, bölümler ve komisyonlardan oluşacak.

Genel Kurul, Mahkemenin 17 üyesinden oluşacak. Genel Kurul, Başkanın veya belirleyeceği başkanvekilinin başkanlığında en az 12 üye ile toplanacak.

Genel Kurul, iptal ve itiraz davalarıyla, Yüce Divan sıfatıyla yürütülecek yargılamalara bakacak, siyasi partilere ilişkin mali denetimi yapacak, dava ve başvuruları karara bağlayacak.

Bölümler arasındaki iş bölümünü yapmak ve bölümler arasında meydana gelen işbölümü uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak da Genel Kurulun görevleri arasında yer alacak.

Mahkemede, bireysel başvuruları karara bağlamak üzere bir başkanvekili başkanlığında 7'şer üyesi olan 2 bölüm bulunacak. Bölümler, bir başkanvekilinin başkanlığında 4 üyenin katılımıyla toplanacak.

Mahkemede, raportörlere yardımcı olmak üzere raportör yardımcısı da görevlendirilecek.

Anayasa Mahkemesi'ne, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla herkes başvurabilecek.

TBMM'ye sunulan Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usülleri Hakkında Kanun Tasarısı'na göre, mahkeme, görevlerini yerine getirirken ihtiyaç görülmesi halinde, hakim, savcı ve Sayıştay denetçileri ile kamu kurum ve kuruluşlarında çalışanlardan memur ve diğer kamu görevlisi statüsünde olanlar Mahkemede geçici olarak görevlendirilebilecek.

Mahkeme Başkanlığında; kadroları karşılık gösterilmek suretiyle, sözleşmeli olarak basın müşaviri ve mütercim çalıştırılabilecek.

Başkan, Mahkemenin ihtiyaç duyduğu alanlarda projelerin hazırlanması, gerçekleştirilmesi, işletilmesi ve işlerliği için şart olan zaruri ve istisnai hallere münhasır olmak üzere özel bir meslek bilgisi ve ihtisasını gerektiren işlerde hizmet alımı yoluyla yerli ve yabancı uzman çalıştırmaya yetkili olacak.

Mahkemenin hizmet birimlerinde çalışan 657 sayılı Kanuna tabi personel, Adalet Bakanlığınca Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı kadrolarına atanabilecek.

-İNCELEME VE YARGILAMA USULLERİ-

Kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin, TBMM İçtüzüğünün veya bunların belirli madde ya da hükümlerinin esas bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla Cumhurbaşkanı, iktidar ve anamuhalefet partisi Meclis grupları, TBMM üye tamsayısının en az beşte biri oranındaki üyeleri, doğrudan doğruya iptal davası açmaya yetkili olacak.

İktidarda birden fazla siyasi partinin bulunması halinde, iktidar partilerinin dava açma hakkını en fazla üyeye sahip olan parti kullanacak.

Anayasa değişikliklerinin, kanunların, kanun hükmünde kararnamelerin ve TBMM İçtüzüğünün şekil bakımından Anayasaya aykırılığı iddiasıyla iptal davası açmaya Cumhurbaşkanı veya TBMM üye tam sayısının en az beşte biri oranındaki milletvekilleri yetkili olacak.

-ŞEKİL BAKIMINDAN İPTAL DAVASI VE SINIRI-

Şekil bakımından denetim; Anayasa değişikliklerinde teklif çoğunluğuna, oylama çoğunluğuna ve ivedilikle görüşülemeyeceği şartına uyulup uyulmadığı; kanunların ve TBMM İçtüzüğünün son oylamasının öngörülen çoğunlukla yapılıp yapılmadığı; kanun hükmünde kararnamelerin ise yetki kanununda öngörülen süre içinde çıkarılıp çıkarılmadığı ile Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu üyelerinin imzalarının bulunup bulunmadığı hususlarıyla sınırlı olacak.

Anayasa değişikliklerine karşı iptal davaları yalnız şekil bakımından aykırılık iddiası ile açılabilecek.

Şekil bozukluğuna dayanan iptal davaları Mahkeme tarafından öncelikle incelenerek karara bağlanacak.

Şekil bozukluğuna dayanan Anayasaya aykırılık iddiası mahkemeler tarafından ileri sürülemeyecek.

-İPTAL DAVASI AÇMA SÜRESİ-

Esas bakımından iptal davası açma yetkisi Resmi Gazete'de yayımlandıkları tarihten başlayarak altmış gün; şekil bakımından iptal davası açma yetkisi ise Resmi Gazete'de yayımlandıkları tarihten başlayarak on gün sonra düşecek.

İptal davası, siyasi parti gruplarının genel kurullarının, üye tam sayısının salt çoğunluğu ile alacakları karar üzerine açılabilecek.

Dava, TBMM üyeleri tarafından açıldığı takdirde dilekçede, kendilerine Mahkemece tebligat yapılmak üzere, iki üyenin adının gösterilmesi gerekecek.

Mahkemece, başvuru dilekçesinde eksiklikler varsa kararla saptanarak onbeş günden az olmamak üzere verilecek süre içinde tamamlanması ilgililere tebliğ edilecek. Belirtilen süre içinde eksikliklerin tamamlanmaması halinde Genel Kurulca iptal davasının açılmamış sayılmasına karar verilecek.

İptal davalarında Mahkemece esasın incelenmesine karar verilmesi halinde, dava dilekçesi ile ekleri TBMM ile Başbakanlığa gönderilecek ve bu makamlar, iptal davasıyla ilgili yazılı görüşlerini değerlendirilmek üzere Mahkemeye bildirebilecek.

-İTİRAZ YOLU-

Taraflarca ileri sürülen Anayasaya aykırılık iddiası davaya bakan mahkemece ciddi görülmezse bu konudaki talep, gerekçeleri de gösterilmek suretiyle reddedilecek. Bu husus esas hükümle birlikte temyiz konusu yapılabilecek.

Evrakın kayda girişinden itibaren on gün içinde başvurunun yöntemine uygun olup olmadığı incelenecek. Açık bir şekilde dayanaktan yoksun veya yöntemine uygun olmayan itiraz başvuruları, Mahkeme tarafından esas incelemeye geçilmeksizin gerekçeleriyle reddedilecek.

Anayasa Mahkemesi, işin kendisine noksansız olarak gelişinden başlamak üzere beş ay içinde kararını verecek ve açıklayacak. Bu süre içinde karar verilmezse ilgili mahkeme davayı yürürlükteki hükümlere göre sonuçlandıracak. Ancak Anayasa Mahkemesinin kararı, esas hakkındaki karar kesinleşinceye kadar gelirse mahkeme buna uymak zorunda olacak.

Mahkemenin verdiği ret kararının Resmi Gazete'de yayımlanmasından itibaren on yıl geçmedikçe aynı kanun hükmünün Anayasaya aykırılığı iddiasıyla itiraz başvurusu yapılamayacak.

-ANAYASAYA AYKIRILIĞI İLERİ SÜRÜLEMEYECEK DÜZENLEMELER-

Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası antlaşmalar ile olağanüstü hallerde, sıkıyönetim ve savaş hallerinde çıkarılan kanun hükmünde kararnameler aleyhine şekil ve esas bakımından iptal davası açılamaz ve mahkemeler tarafından Anayasaya aykırılık iddiası ileri sürülemeyecek.

Ayrıca; Tevhidi Tedrisat Kanunu, Şapka İktisası Hakkında Kanun, Tekke ve Zaviyelerle Türbelerin Seddine ve Türbedarlıklar ile Birtakım Unvanların Men ve İlgasına Dair Kanun, Türk Kanunu Medenisiyle kabul edilen evlenme aktinin evlendirme memuru önünde yapılacağına dair medeni nikah esası, Beynelmilel Erkamın Kabulü Hakkında Kanun, Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun, Efendi, Bey, Paşa gibi Lakap ve Unvanların Kaldırıldığına Dair Kanun ile Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanunun 7 Kasım 1982 gününde yürürlükte bulunan hükümlerinin Anayasaya aykırı olduğu iddia edilemeyecek.

-BİREYSEL BAŞVURU HAKKI-

Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve buna ek Türkiye'nin taraf olduğu protokoller kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilecek.

İhlale neden olduğu ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal için kanunda öngörülmüş idari ya da yargısal başvuru yollarının tamamının bireysel başvuru yapılmadan önce tüketilmiş olması gerekecek.

Yasama işlemleri ile düzenleyici idari işlemler aleyhine doğrudan bireysel başvuru yapılamayacağı gibi Anayasa Mahkemesi kararları ile Anayasanın yargı denetimi dışında bıraktığı işlemler de bireysel başvurunun konusu olamayacak.

Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilecek.

Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamayacak. Özel hukuk tüzel kişileri yalnızca tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecek.

Yalnızca Türk vatandaşlarına tanınan haklarla ilgili olarak yabancılar bireysel başvuru yapamayacak.

-BİREYSEL BAŞVURU USULÜ-

Bireysel başvurular, Kanunda ve İçtüzükte belirtilen şartlara uygun olarak doğrudan ya da mahkemeler veya yurt dışı temsilcilikler vasıtasıyla yapılabilecek.

Bireysel başvurular harca tabi olacak.

Başvuru, kanun yollarını tüketen nihai işlemin başvurucuya tebliğ edildiği tarihten, kanun yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten başlayarak otuz gün içinde yapılması gerekecek.

Mahkeme, Anayasanın uygulanması ve yorumlanması veya temel hakların kapsamının ve sınırlarının belirlenmesi açısından önem taşımayan ve esas hakkında karar verilmesini gerektirmeyen ve başvurucunun önemli bir zarara uğramadığı başvuruları reddedebilecek.

Kabul edilebilirlik şartlarını taşımadığına oybirliği ile karar verilen başvurular hakkında, kabul edilemezlik kararı verilecek. Kabul edilemezlik kararları kesin olacak.

Komisyonlar ve Bölümler bireysel başvuruları incelerken her türlü araştırma ve incelemeyi yapabilecek, bilirkişi incelemesi ya da keşif yapılmasına karar verebilecek.

Mahkeme, incelemesini dosya üzerinden yapmakla birlikte, gerekli görürse duruşma yapılmasına da karar verebilecek.

Esas inceleme aşamasında, başvurucunun temel haklarının korunması için zorunlu gördükleri tedbirlere resen veya başvurucunun talebi üzerine karar verebilecek. Tedbire karar verilmesi halinde, esas hakkındaki kararın en geç altı ay içinde Resmi Gazete'de yayımlanması gerekecek aksi takdirde tedbir kararı kendiliğinden kalkacak.

Bireysel başvuru ile ilgili maddeler 23 Ağustos 2012 tarihinde yürürlüğe girecek.

AA
http://www.haber7.com/haber/20110111/Anayasa-Mahkemesi-icin-yasa-teklifi.php

Avukat

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Yargıtay ve Danıştay kararlarının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal etme yetkisini değerlendirdi. Gerçeker, 'Bu durumun hayata geçmesi sonrası yargıda kaos yaşanır' dedi.

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu tasarısıyla yeni bir süper temyiz mahkemesinin kurulacağını ifade ederek, ''Danıştay ve Yargıtay yüksek mahkemeler olarak, adli ve idari yargıda son noktayı koyan merciler, bunun üzerine Anayasa Mahkemesine böyle bir yetki verilmesi bir süper temyiz yetkisi oluyor. Bildiğim kadarıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) bile böyle bir yetkisi yok'' dedi.

Gerçeker, Yargıtaya gelişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Anayasa Mahkemesinin kuruluş kanununa ilişkin bir soru üzerine Gerçeker, tasarıyı incelediklerini, şu ana kadar kendilerine herhangi bir görüş sorulmadığını belirtti. Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı verileceğini zaman, daha önce konuyla ilgili rapor hazırlayıp, kamuoyuna ve ilgili makamlara sunduklarını ifade eden Gerçeker, ilk etapta detaylı bir şey söylemesinin mümkün olmadığını belirtti.

Gerçeker, şöyle konuştu:

''Bunun böyle olacağı belliydi. Yeni bir süper temyiz mahkemesi geliyor, anladığım kadarıyla. Hepimiz için hayırlı olsun, bu ülkedeki yargı birliğiyle kesin hüküm kuralıyla ne derece bağdaşır. Bunu kamuoyunun takdirine bırakacağız. Yargıda verilen kararın güvenilirliği olması lazım. Danıştay ve Yargıtay yüksek mahkemeler olarak, adli ve idari yargıda son noktayı koyan merciler, bunun üzerine Anayasa Mahkemesine böyle bir yetki verilmesi bir süper temyiz yetkisi oluyor. Bildiğim kadarıyla AİHM'in bile böyle bir yetkisi yok. AİHM'de yapılan inceleme sonucunda eğer temel hak ve özgürlüklerle ilgili sözleşmelere aykırılık, hak ihlali görüyorsa iki türlü yola başvuruyor. AİHM, tazminata hükmediyor ya da ilgili devlete 'iç hukukunu, mevzuatını buna göre değiştir' diyor. Onun dışında hiçbir zaman bir mahkemenin, bir yüksek mahkemenin verdiği kararı iptal etme yetkisi yok.''

Tasarıyla yargı organları arasında mali açıdan bir dengesizliğin de ortaya çıkacağını belirten Gerçeker, ''Mali açıdan daha fazlasını alsınlar gözümüz yok, ama biz hiçbir zaman maddi açılardan konuşmak istemedik bugüne kadar, yine de konuşmak istemiyorum, ama bireysel başvuru hakkının verilmesi nedeniyle mali hak sağlanması... Bu asli bir görevdir, o zaman asli görevini yapan herkese bir ek ödeme verilsin'' diye konuştu.

Tasarının Yargıtayda hala incelendiğini, bütün detaylarını inceledikten sonra daha sağlıklı bir açıklama yapabileceklerini ifade eden Gerçeker, ''Böyle bir uygulama hayata geçerse, bunu söylediğimiz zaman yanlış anlıyorlar ama söylemek zorundayız. Yargıda tamamen bir kaos ortamı oluşacak. Yarın istinaf mahkemeleri kurulursa, yerel mahkemeler, bölge adliye mahkemeleri, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, AİHM... Yani kaç kademeli bir yargı sistemi olacak. Davaların uzamasını bırakın, sonu gelmeyecek. Bir davanın ne zaman biteceğini bilemeyeceksiniz'' dedi.

''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın türbanla ilgili açıklamaları oldu. 'Anayasa Mahkemesi, yasal olmadığı halde başörtüsüne engel koyduysa bireysel başvuru da yeni bir süreç başlayacak. Bu hak mücadelesinde er ya da geç bir noktaya varılacak' dedi. Bireysel başvuruyla türbanın önü açılır mı?'' sorusu üzerine Gerçeker, bu konularda konuşmak istemediğini söyledi. Anayasa Mahkemesine verilen iptal yetkisinin yalnızca yargı kararlarıyla ilgili olmadığını ifade eden Gerçeker, idari işlemlerle ilgili de Anayasa Mahkemesine iptal yetkisi verildiğini hatırlattı.

Gerçeker, ''Yani doğrudan doğruya Anayasa Mahkemesi, Danıştayın, Yargıtayın yerine geçerek, bir karar verme durumunda, böyle bir mekanizmaya ulaşmış durumda'' dedi. Türkiye'de 7-8 milyon civarında dava dosyası, aynı miktarda da idari işlem bulunduğunu ifade eden Gerçeker, ''Bunun altından nasıl kalkılır bilemiyorum. Herhalde bu yasayı gündeme getirenler düşünmüşlerdir'' değerlendirmesinde bulundu.

Anayasa Mahkemesi ile ilgili tasarı üzerine Hükümet ile bir görüşme yapıp yapmayacakları sorusuna da Gerçeker, ''Öyle bir talep gelirse, bizden görüş sorulursa elbette görüşlerimizi bildiririz. Arkadaşlarımızla görüşüyoruz, gerekirse Yargıtay Başkanlar Kurulu toplantısı yapacağız. Orada da kendi görüşlerimizi daha toparlayarak, derli toplu dayanaklarını da göstererek kamuoyuna açıklayacağız'' yanıtını verdi.

''YARGITAYIN TAHLİYE KARARI VERME YETKİSİ VAR, AMA BUNDAN SONRA YENİDEN TUTUKLAMA YETKİSİ YOK. O YEREL MAHKEMENİN, ANCAK UYGULAYABİLECEĞİ BİR TEDBİR''

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesi uyarınca tahliyelerine karar verilen terör örgütü Hizbullah üyelerinin, adli kontrol için imza vermeye gitmemeleri üzerine, Yargıtayın tahliye kararı verme yetkisi bulunduğunu, ancak bundan sonra yeniden tutuklama yetkisi olmadığını söyledi.

Gerçeker, Yargıtaya girişinde gazetecilerin sorularını yanıtladı.

''Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi dün tahliye süresi dolan sanıklarla ilgili Yargıtayın aksi yönünde bir karar verdi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz'' sorusu üzerine Gerçeker, şu karar doğrudur, bu karar doğrudur diye bir yargıda bulunmayacağını söyledi.

Gerçeker, ''O daire öyle karar vermiş, başka bir mahkeme, başka türlü bir karar vermiş. İşte bütün bunları ortadan kaldırabilmek için, uygulamadaki çelişkileri ortadan kaldırabilmek için mutlaka sağlıklı bir düzenleme yapmak gerekiyor. Herkesin farklı yorumlar yapmayacağı sağlıklı bir düzenleme yapılsaydı bu yorum farkları ortaya çıkmayacaktı. Bizim pozitif hukukumuz var, Mevcut Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki düzenlemeler var, AİHM kararları var, bütün bunları değerlendirerek, evrensel hukuk kuralları, temel hak ve özgürlüklerle ilgili sözleşme hükümleri nazara alınarak daha sağlıklı bir düzenleme yapılsaydı bu çelişkiler, tartışmalar da belki ortadan kalkardı'' diye konuştu.

Bazı Yargıtay üyelerine ait olduğu iddia edilen ses kayıtlarının basın-yayın organlarında yer aldığının hatırlatılması üzerine de Gerçeker, şöyle konuştu:

''Bunlar güzel şeyler değil, hiçbir zaman tasvip edilecek şeyler değil. Araştırıyoruz, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına yazdık, daha oradan bize olumlu bir cevap gelmedi. Elimizde kesin, net bilgiler olmadan bir şey yapma imkanımız yok. Her şeyi günü gününe araştırıyoruz. Elbette ki ortada suç varsa, suçlu varsa, deliller varsa bunlar elbette soruşturulacak, araştırılacak, sonuçta gereken yapılacak. Biz bunları yapmaya çalışıyoruz, ama maalesef olayların boyutu o kadar genişledi ki 'Yargıtay dinlenmiyor' dediler. Fakat görüyoruz, çarşaf çarşaf gazetelerde tamamen tarassut altına alınmış, bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bir hukuk devletinde böyle bir şey olabilir mi? Bunların basında yayınlanması da suç. Yasal olmayan şeylerin basın-yayın organlarında yayınlanması da suç, ama basın da görevini yapmaya çalışıyor, dördüncü kuvvet olarak. Bir takım şeyleri kamuoyunun bilgisine sunmaya çalışıyor. Ben onu da kınamıyorum, ama bunu yasa dışı uygulamalara, yasa dışı davranışlara hep birlikte dur dememiz gerekiyor, yoksa bugün başkasına olan yarın size olabilir, ötekine olabilir, herkese olabilir aynı şeyler. Eğer bir kanunsuzluğa dur demezsek bundan hepimiz zarar görürüz. Bu bireysel bir konu değil.''

''Şahsınıza ait hakaret içeren konuşmalar var'' denilmesi üzerine Gerçeker, ''Olabilir, araştırıyoruz. Ben şimdi kendi şahsıma oldu diye, onun şahsına oldu diye bir takım şeylere farklı değerler atfedecek değilim. Hepsi aynıdır. Yapılan bir yanlış varsa, benim için de öteki için de aynıdır. Yarın kimin için ne çıkacağını bilmiyorsunuz. Hani tombalada çekersiniz ya torbadan bir şey çıkar, her gün bir şey çıkıyor'' değerlendirmesinde bulundu.

Yargıtay 9. Ceza Dairesinde tahliyesine karar verilen terör örgütü Hizbullah üyelerinin bazılarının adli makamlara imza vermediklerinin belirtilmesine karşılık Gerçeker, ''Orada belli bir yasal süreç var. Usul Yasası uyarınca belli bir süreç uygulanıyor. Yargıtayın tahliye kararı verme yetkisi var, ama bundan sonra yeniden tutuklama yetkisi yok. O yerel mahkemenin, ancak uygulayabileceği bir tedbir'' dedi.

Cuma günü düzenlediği basın toplantısının ardından bir daha konuşmayacağını söylediğini, ama tartışmaların sürdüğünü belirten Gerçeker, şöyle devam etti:

''O gün anlattım. Altını çizerek söyledim, yine söylüyorum. Bir takım yanlışlar olabilir, bu kadar iş yükünün fazlalığında, elbette ki dosyalar gecikiyor, zaman aşımına uğruyor, tutukluluk süreleri uzuyor. İnsanlar da toplumda elbette ki bundan rahatsızlık duyuyor, biz de duyuyoruz, ama şunu ısrarla tekrar tekrar söylüyorum, bizim ilke kararlarımız vardır. Tutuklu dosyaları ve zaman aşımı yakın olan dosyalar mutlaka öncelikle ele alınır, bildiğim kadarıyla bütün dairelerde bu böyle yapılır, yapılıyor olması lazım en azından, ama 1,5 milyon dosyayı hiç kimsenin takip etme imkanı yok. Hiçbir zaman öncelik verilmiyor değil, öncelik veriliyor, ama dosyaların bu kadar çok olması... Hala inceleniyor. 20 bin dosyayı bir günde inceleyemezsiniz ki. Bunlara tek tek bakılacak. Artık sen haklısın, ben haklıyım, o doğru söyledi, o yanlış söyledi demenin vakti, zamanı değil. Oturup bu sorunun bir çaresini bulmak lazım, bunu çözmek lazım. Bunu da hiç zaman kaybetmeden böyle bir çalışmaya girmek lazım. İş yoğunluğu sorunumuz daha büyük boyutlarda büyümeye devam ediyor. Hukuk Muhakemesi Usulü Kanunu, Borçlar Kanunu değişti. Şimdi yeniden bütün dosyalar incelenecek, ele alınacak, yeniden ilkeleri tespit etmeye çalışacağız, içtihatlar değişecek. Bütün bunlar da iş yükünün artmasına neden oluyor. Ben hep söylüyorum, eleştirsinler, yanlış yapılan şeyi hepimiz eleştirelim, ama biraz elimizi vicdanımıza koyarak eleştirelim, fedakarca yapılan çalışmaları da biraz gözden kaçırmayalım.''

''YARGITAY VE DANIŞTAYI HİÇE SAYARAK, KÜÇÜMSEYECEK ŞEKİLDE HAZIRLANAN BU TASARI BİZİ ÜZÜYOR''

Danıştay Başkanı Mustafa Birden, Anayasa Mahkemesini yeniden yapılandıran yasa tasarısına ilişkin, ''Bu tasarı yasalaşırsa ülkemizin yargı sistemini her yönü ile sakatlayan bir düzenleme olur. Tasarı sorun çözmez, aksine çok daha büyük sorunlar yaratır'' dedi.

Birden, AA muhabirine Anayasa Mahkemesi Kuruluş Kanunu tasarısını değerlendirdi.

Tasarıda kendini rahatsız eden çok şey bulunduğunu belirten Birden, Anayasa Mahkemesine tanınan bireysel başvuru hakkının Anayasa değişikliği ile kabul edildiğini hatırlatarak, buna diyecek bir şey olmadığını söyledi.

Kesinleşmiş yargı kararlarının kaldırılması gibi bir şeyin söz konusu olamayacağını ifade eden Birden, sürekli Avrupa ülkelerinden örnekler verildiğini ifade ederek, ''Avrupa ülkelerindeki hukuka saygı ile bizdeki hukuka saygı bir mi? Bu ülkede 150 yıldır, Anayasa Mahkemesi yokken bile insan hakları ihlalleri sorunları Yargıtay ve Danıştay tarafından çözülüyordu. Kapalı kapılar ardında tasarı hazırlanamaz. Temel görevi adalet dağıtmak olan ve on binlerce insanın adaleti için çalışan Yargıtay ve Danıştayı yok farz etmek bu kurumlara büyük haksızlıktır. Yargıtay ve Danıştayı hiçe sayarak, küçümseyecek şekilde hazırlanan bu tasarı bizi üzüyor. Bu tasarı yasalaşırsa ülkemizin yargı sistemini her yönü ile sakatlayan bir düzenleme olur. Tasarı sorun çözmez, aksine çok daha büyük sorunlar yaratır'' diye konuştu.

Tasarıyı Meclisten kendi çabaları ile edindiklerini, kimsenin kendilerine bir şey sormadığını vurgulayan Birden, gerekirse konuyla ilgili Başkanlar Kurulunu ve ilgili kurulları toplayarak rapor hazırlayacaklarını belirtti.

Tasarıda Anayasa Mahkemesine mali yönden de üstünlük sağlandığına işaret eden Birden, ''Asli görevler konusunda bir kuruma ödenek verilmesi korkunç bir şey'' dedi.

Tasarı ile Anayasa Mahkemesi üye ve raportörlerine de bazı avantajlar getirildiğini anımsatan Birden, ''Bu yargıçlar arasında ayrıma neden olur. Çok yoğun şartlar altında çalışan binlerce yargıca çok büyük haksızlıktır. Bu tasarı yasalaşırsa ülkemizin yargı sistemini her yönü ile sakatlayan bir düzenleme olur. Tasarı sorun çözmez, aksine çok daha büyük sorunlar yaratır'' diye konuştu.

Anayasa Mahkemesine mali ve hukuki bir takım ayrıcalıklar vermenin kabul edilemeyeceğini dile getiren Birden, şunları kaydetti:

''Belki ileride Yargıtay ve Danıştay da kendi kanunu buna göre düzenler gönderir. Çıkar ya da çıkmaz. Yüzlerce idari ve adli yargı hakimini buradaki düzenlemeler kırmıştır. Parasal konulara hiç değinmiyoruz ama Danıştay Daire Başkanı ile Anayasa Mahkemesi raportörleri aynı maaş dilimine sokulamaz. Bu konu üzerinde düşünülmelidir. Tasarı ile tek yönlü haksızlık yapılmış. Yargının birbiri ile irtibatını zora sokan bir tasarıyı yapmak hatalıdır. Bu şekilde çıkacağına ihtimal vermiyorum. Yanlışlıklardan dönülmesi lazım. 'Ben yaptım oldu' zihniyeti ile düzenleme yapılmaz. Bu bizi çok üzmüştür. Sürekli beyanat vermek istemiyorum ama yanlışlıklar çok fazla. Tasarıda sıkıntı yaratacak düzenlemeler çok. Meclisteki hukukçularımız umarım bunları inceler. Bu düzenleme Anayasamıza da aykırıdır. En küçük mahkeme, en yüksek mahkeme gibi yüksek mahkemeler arasında fark yaratıp da bu tip huzursuzlukların çıkmasına niçin neden oluyorlar bilemem. Anayasa Mahkemesinin görev alanı bellidir. Yeni düzenleme hukuk düzenini allak bullak edecektir. Bu kanun böyle çıkarsa ülkeye vereceği hasar kolay kolay düzelmez.''

AA
http://www.haber7.com/haber/20110113/Hasan-Gercekerden-yargida-kaos-uyarisi.php



Cemil Çiçek Yargıtay Başkanı'nın sözlerine cevap verdi

Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in Anayasa Mahkemesi'ne iptal yetkisiyle ilgili 'Süper Temyiz Mahkemesi geliyor' sözlerine yanıt verdi. Çiçek'in açıklamaları şöyle:

Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, Yargıtay ve Danıştay kararlarının Anayasa Mahkemesi'nin iptal edebilme yetkisine tepki gösteren Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in açıklamalarına sert tepki verdi.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, Yargıtay'ın başından beri ferdi başvuru hakkına karşı olduğunu belirterek, Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in 'Süper Temyiz Mahkemesi' görüşüne katılmadığını söyledi.

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker'in, Anayasa Mahkemesi Kanun Tasarısı ile Anayasa Mahkemesi'ne Yargıtay ve Danıştay kararlarını iptal etme yetkisi verilmesini eleştirerek, 'Süper temyiz mahkemesi geliyor' değerlendirmesi yapmıştı.

Meclis'de gazetecilerin konuyla ilgili sorularını cevaplayan Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Çiçek, Yargıtay'ın eskiden beri ferdi başvuru hakkına karşı olduğunu, bunu doğru bulmadığını hatırlattı.

Çiçek, Gerçeker'in bugünkü açıklamasının da bunun devamı niteliğinde bir açıklama olduğunu ifade etti.

Çiçek şunları kaydetti: "Saygı duyarız ama doğru bulmuyoruz. Yargıtay ve Danıştay baştan beri Anayasa Mahkemesi'nin bu tür bir görevle görevlendirilmesine karşı. Anayasal başvuru hakkına karşı. Bunu doğru bulmuyor. Geçmişte de bu konuyla ilgili Yargıtay Başkanlarının açıklamaları var. Sayın Yargıtay Başkanı'nın açıklaması da zannediyorum ona benzer bir açıklamadır. Ama biz öyle düşünmüyoruz."

Haber7-İHA
http://www.haber7.com/haber/20110113/Hukumet-yargi-arasinda-super-yetki-krizi.php

Avukat

CHP Anayasa Mahkemesi Kanun Tasarısı ile Anayasa Mahkemesi'ne Yargıtay ve Danıştay kararlarını iptal etme yetkisi verilmesini Anayasa Mahkemesi'ne taşımaya karar verdi.

CHP Mersin Milletvekili İsa Gök, Anayasa Mahkemesini yeniden yapılandıran yasa tasarısıyla, Türkiye'nin hukuk devleti olma idealinden hızla uzaklaştırıldığını savunarak, tasarının yasalaşması halinde iptal edilmesi için uğraşacaklarını söyledi.

Gök, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun Tasarısı'na yönelik eleştirilerde bulundu.

Tasarının, ''Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın oluşturmaya çalıştığı yeni devlet biçiminin oluşması yolundaki doneleri gösterdiğini'' savunan Gök, ''Tasarı, Anayasa Mahkemesini, adeta iktidarın yarattığı yeni bir RTÜK olarak karşımıza çıkarıyor'' dedi.

Yapılan değişiklikle yemin metninden, ''Türk'' ve ''millet'' kelimelerinin çıkartıldığına işaret eden Gök, ''Neden rahatsızlık duyuluyor?'' diye sordu.

Anayasa Mahkemesi Başkanının, tasarıyla verilen yetkilerle, Türkiye'nin en yetkili kişisi haline getirildiğini belirten Gök, Başkana, hizmet alımı yoluyla, parasal limitlere tabi olmadan, yerli ve yabancı uzman çalıştırılması imkanı tanındığını kaydetti.

Gök, tasarıyla, mahkemede çalışan tüm idari personelin işine son verileceğini kaydederek, şu soruları yöneltti:

''Anayasa Mahkemesi, neden Yargıtay ve Danıştayın üzerinde bir üst mahkeme yapılmak isteniyor? İdari yargı mahkemelerinin ve Danıştayın, kamu gücü aleyhine verebileceği kararların Anayasa Mahkemesince iptal edilebilmesi ne demek? Adli yargı mahkemeleri ve Yargıtayın vereceği ceza kararlarını, Anayasa Mahkemesinin iptal edebileceği ne anlama geliyor?

Yeni oluşturulan ve birçoğunda yargıçlık sıfatı bulunmayan Anayasa Mahkemesi üyelerinin, idari ve adli yargıda en üst dereceye gelmiş ve ömrünü yargıçlık mesleğine adamış kişilerin maaşlarının iki katına yakın bir ücretle ödüllendirilmesinin amacı nedir? İşlediği suç nedeniyle ceza alan bir mahkum hakkında Anayasa Mahkemesinin tahliye kararı verebilmesi dünyada hangi ülkede var?''

Gök, mahkeme başkanına güvenip, üyelerine güvenmeme mantığının devamı olarak, oluşturulan soruşturma kurulunun, üyelerin telefonlarını dinleyebileceğini ifade etti.

İktidarın, Anayasa Mahkemesini, kendine bağlı bir alt birim olarak örgütlediğini öne süren Gök, AK Parti'nin planladığı, anayasanın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerde yapmayı düşündüğü anayasa değişikliklerinin, mahkemece denetlenebilmesinin ortadan kaldırıldığını söyledi.

-''KİMİ, KİME...''-

Gök, ''Tasarının tümü incelendiğinde görülecektir ki Türkiye, hukuk devleti olma idealinden hızla uzaklaştırılmaktadır. Bu uzaklaşmada tüm yargı teşkilatının yetkileri, yeni Anayasa Mahkemesi ile elinden alınmaktadır'' diye konuştu.

CHP'nin, tasarının yasalaşması halinde Anayasa Mahkemesine başvurup başvurmayacağına ilişkin soru üzerine Gök, Anayasa Mahkemesi'nin 17 üyesinin sadece 7'sinin yargıç üye, diğerlerinin siyasete açık kategoriden geldiğini söyledi. Gök, ''İnceleyecek makam burası. Türkiye absürt olayların, ironilerin yaşandığı ülke oldu. Kimi, kime...'' dedi.

Gök, ''Bu açıklamanızdan, mahkemeye götürmeyeceğiniz anlamı mı çıkıyor?'' sorusunu ise ''Tasarı incelenecek, komisyonda, Mecliste gereken mücadele verilecek. Gerekirse, iptale kadar uğraşacağız'' diye yanıtladı.

AA
http://www.haber7.com/haber/20110113/CHP-super-yetkiyi-AYMye-goturuyor.php

kilimanjaro



ÖMER ŞAHİN - ABDULLAH BOZKURT / STRASBOURG   

Türkiye'deki yargı reformuna Avrupa'dan güçlü bir destek daha geldi. Venedik Komisyonu'nun ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Başkanı Jean-Paul Costa da, yapılacak düzenlemelerin önemine işaret etti.

Costa, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı tanınması ve üst yargıyla ilgili düzenlemelerin Türkiye açısından olumlu sonuçları olacağını belirtti. Strasbourg'da Zaman'ın sorularını cevaplayan Mahkeme Başkanı, insan hakları ihlalleri konusunda Anayasa Mahkemesi'ne başvuru imkânı sağlanmasının diğer Avrupa ülkelerinde de görülen bir eğilim olduğunu hatırlattı. Costa, "Bu, arzu edilen bir durum. Bundan sonra hak ihlalleri ulusal mahkeme tarafından çözümlenebilecek. Artık davalar Strasbourg'a gitmek zorunda kalmayacak." dedi. Reform sonrası Türkiye ile ilgili AİHM'deki davaların azalacak olmasını nasıl karşılayacağı sorusuna da, "Bundan memnuniyet duyarız." cevabını verdi. AİHM Başkanı'nın 2010 yılı çalışmalarını aktarırken açıkladığı rakamlar ise Türk yargısının durumunu gözler önüne serdi. Toplam mahkûmiyet kararları arasında yüzde 18,55 ile Türkiye birinci oldu. Onu Rusya ve Romanya takip etti.

Türkiye'deki yargı reformunu Strasbourg'da Zaman'a değerlendiren AİHM Başkanı, Avrupa Konseyi üyesi 47 ülkenin, geçtiğimiz yıl İsviçre'nin Interlaken kentinde yaptıkları toplantıyı hatırlattı. Burada anayasa mahkemelerine bireysel başvuru hakkı konusunda ülkelerin söz verdiğine dikkat çeken Jean Paul Costa, ulusal anayasa mahkemelerinin, vatandaşların hak ve özgürlüklerini korumasının önemine vurgu yaptı.

Bu arada Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde, ulusal mahkemelerdeki davaların uzun sürmesinden dolayı en fazla mahkûm olan ülke oldu. AİHM Başkanı Jean Paul Costa'nın AİHM'nin 2010 yılı çalışmalarıyla ilgili bir basın toplantısında açıkladığı rakamlar, Türk yargısının içler acısı halini ortaya koydu. Buna göre 2010'da Türkiye hakkında, 278 davada, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin en az bir maddesinin ihlal edildiğine hükmedildi. Bunlar arasında 83 davada mahkeme sürecinin çok uzun sürmesinden dolayı sözleşmenin 6. maddesinin ihlal edildiğine karar verildi. Toplam mahkûmiyet kararları arasında yüzde 18,55 ile Türkiye birinci oldu. Türkiye'yi Rusya (yüzde 14,48) ve Romanya (yüzde 9,54) takip etti.

AİHM'de bekleyen yaklaşık 140 bin dava arasında ise Türkiye yüzde 10,9 ile ikinci sırada yer aldı. Birinci sırada yüzde 28,9 ile Rusya bulunuyor. Buna ek olarak AİHM raporu, davalar açısından Türkiye'nin artan bir grafik çizdiğine dikkat çekti. 2009'da AİHM'ye Türkiye'den 4 bin 474 başvuru yapılırken, bu rakam 2010'da 5 bin 821'e çıktı.

Yeni daireler açılmazsa, 4 yılda 154 bin dava zamanaşımından düşecek

Yargıtay ve Danıştay'la ilgili düzenleme hayata geçirilemezse adalet sistemini 'zamanaşımı' tehlikesi bekliyor. Bu yıl Kemal Türkler'e suikast davasıyla birlikte 20 bin dosya zamanaşımına uğramıştı. Adalet Bakanlı-ğı'nın tespitlerine göre, 2011'de 25 bin, 2012'de 32 bin, 2013'te 42 bin, 2014'te ise 55 bin dava aynı şekilde düşecek.

Yargıtay ve Danıştay'da köklü değişiklik getiren yasa tasarısı, Adalet Komisyonu'nda bugün ele alınacak. Reform tasarısı, yüksek yargının iş yükünü hafifletmeyi, adaletin hızlı bir şekilde tecelli etmesini amaçlıyor. Yüksek yargının iş yükü son 5 yılda iki kat oranında artmış durumda. Bundan beş yıl önce kurulan istinaf mahkemeleri hayata geçirilemediği için dosya sayısı her yıl katlanarak arttı. Bundan dolayı Yargıtay ve Danıştay'ın arşivleri tıka basa dolmuş durumda.

Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Danıştay'daki daire-üye sayısının artırılma gerekçesiyle ilgili bilgi notu hazırladı. Bakanlığa göre, istinaf mahkemesinin kurulmaması yargıda dosya birikmesine yol açtı. Mevcut durumda ise bölge adliye mahkemelerinin hayata geçmesi bile tek başına yeterli olmayacak. Bakanlığın bu konudaki görüşü şöyle: "Gelinen noktada iş yükü ikiye katlandığı için istinaf mahkemeleri kurulsa bile artık tıkanma noktasına gelen Yargıtay'ın, biriken dosyaları 4 - 5 yıldan önce sonuca bağlaması ve normal işleyişine dönmesi mümkün değil. Bu durum karşısında adalet bekleyen insanların daha fazla mağdur edilmemesi için istinaf mahkemelerinin faaliyete geçirilmesiyle birlikte Yargıtay'ın daire ve üye sayısının da artırılması gerekiyor."

Yargıtay üyesi Ömeroğlu: Düzenleme halk için de yargı için de olumlu olacak

Yargıtay 5. Daire üyesi M.Nihat Ömeroğlu, Yargıtay kanununda öngörülen değişikliği destekledi. Haberturk.com sitesine açıklama yapan Ömeroğlu, "Bunun bir yargı reformu olduğu çok kesin, artık bizim eski yargı kültürüyle bu yeni düzende yargıyı düzeltmemiz zor. Yeni söylemler, yeni uygulamalar geliştirmemiz gerekir." dedi. Hükümetin Yargıtay'ı ele geçireceği şeklindeki değerlendirmeleri 'sübjektif' bulan Ömeroğlu, daire ve üye sayısının artırılmasıyla, biriken dosyaların dört-beş yılda eritilmesinin mümkün olduğunu söyledi. "Bu nedenle dairelerin ve üye sayısının artırılmasını ben şahsen özellikle halkımız için, yargı için olumlu görüyorum." diye konuştu. Buna karşılık, Anayasa Mahkemesi'ne, yüksek mahkemede verilen kararların iptali veya yeniden yargılama isteme yetkisi verilmesini eleştirdi. Yargıtay üyesi, bunun yüksek mahkemeleri fiilen ortadan kaldıracağı görüşünü dile getirdi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1085414&title=yuksek-yargidaki-reform-olumlu-sonuclar-doguracak
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.