Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

24 Kasım 2024, 07:18:54

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 548
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 456
Total: 456

Avukatın vekaletnamesinde bulunan ahzu kabz yetkisi-Bankacılık işlemleri

Başlatan kilimanjaro, 24 Temmuz 2009, 12:55:48

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Dava için verilen genel vekaletteki ahzu kabz yetkisi, vekili, müvekkilin davayla ilişkisi olmayan alacaklarını tahsil ve bankadaki hesabından para çekme hususunda yetkili kılmaz. Konuyla ilgili emsal bir Hukuk Genel Kurulu Kararı:

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2001/11-662
K. 2001/697
T. 10.10.2001
• AHZUKABZ YETKİSİ ( Vekaletnamenin İlişkin Olduğu İşten Başka İşlerde Hüküm İfade Etmeyeceği )
• VEKALETNAMEDEKİ AHZUKABZ YETKİSİ ( Vekaletnamenin İlişkin Olduğu İşten Başka İşlerde Hüküm İfade Etmeyeceği )
• GENEL VEKALETNAMEDEKİ AHZUKABZ YETKİSİ ( Davayla İlişkisi Olmayan Alacaklarını Tahsil Konusunda Vekile Yetki Vermeyeceği )
818/m.388
1086/m.60,61,62,63
ÖZET : Vekilin hükmolunan şeyi alabilmesi için vekaletnamesinde özel bir ahzukabz yetkisinin bulunması gerekir. Vekil, bu ahzu kabz yetkisine dayanarak, hükmolunan şeyi ilamların icrası yoluyla icra dairesi aracılığı ile tahsil edebileceği gibi, icra dairesi dışında da tahsil edip borçluya makbuz verebilir. Dava için verilen genel vekaletteki ahzukabz yetkisi, vekili müvekkilin davayla ilişkisi olmayan alacaklarını tahsil ve bankadaki hesabından para çekme hususunda yetkili kılmaz.
DAVA : Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 13.6.2000 gün ve 2000/244 E- 559 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 18.12.2000 gün ve 2000/8776-10227 sayılı ilamiyle; ( ...Davacı vekili, müvekkilinin, Mehmet Gölbeyoğlu'nun keşide ettiği çekin hamili olduğunu, keşideci hakkında Asliye Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı sonrasında cezanın düşmesi için çek bedelinin keşideci tarafından davalı bankaya bloke edildiğini, çek aslını da ibraz eden müvekkiline banka tarafından ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 436.000.000 liranın %70 reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı şirket yetkilisinin yetkisini gösteren belgelerle müvekkiline başvurmadığını, davacı vekilinin de vekaletnamesinin genel vekaletname olup, çek bedelini tahsil konusunda yetkisi bulunmadığından vekile de ödeme yapılmadığını, müvekkiline de usulünce başvuru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı bankanın muteber bir çekten dolayı çek bedelini davacı vekiline ödememesinin hukuka uygun bulunmadığı, vekaletnamede özel yetki bulunmadığına ilişkin savunmanın kabul edilemeyeceği, ibraz halinde çek bedelini ödemekle yükümlü bulunan davalı bankanın ödemeden kaçınmasının onu temerrüde düşürdüğü gerekçesiyle 295.000.000 TL ve gecikme faizi tutarı olan 141.000.000 TL olmak üzere toplam 436.000.000 TL nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 295.000.000 TL asıl alacağa 13.3.2000 dava tarihinden itibaren reeskont oranında faiz-uygulanmasına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1. Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2. Davacı vekili, davalı banka nezdinde davacı adına yatırılan paranın, genel vekaletname ile vekil kılınan şahsa ödenmemesi nedeniyle, hesaptaki paranın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Davacı şirket yetkilisi, İstanbul 22. Noterliği tarafından düzenlenen vekaletname ile avukat Azmi İsler'i vekil tayin etmiştir. Vekaletname dava açma ve takip etme yetkisini içeren genel vekaletname olup, bankacılık işlemleri yapma konusunca bir yetki içermemektedir. Davacı şirket vekilinin anılan vekaletname ile davalı bankadan davacı adına para çekme yetkisi bulunmadığından, davalı bankanın davacı adına yatırılan parayı ödememesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle dava tarihine kader işlemiş faizden davalı bankanın sorumlu tutulması doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine çeri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
KARAR : Mahkemece, davacı şirket vekilinin vekaletnamesindeki ahzu-kabz yetkisine dayanılarak davanın kabulü gerektiği yönündeki ilk kararında direnilmiş bulunmaktadır.
Davacı şirket vekilinin, davalı bankadan müvekkili adına depo edilmiş parayı çekmek için kendisine, dava ve icra takipleri konusunda verilen ve ahzu-kabza ilişkin yetkiyi de içeren vekaletname ile bankaya başvurduğu anlaşılmaktadır.
BK.nun 388 inci maddesinin 1 ve 2 nci fıkralarına göre, vekalet akdinin kapsamı sözleşme ile açıkça belirlenmemiş ise, ilgili olduğu işin niteliğine göre belirlenmesi gerekli olup, vekalet vekilin üzerine aldığı işin yapılması icap eden hukuki tasarrufları ifa yetkisini kapsar.
Davaya vekalette ise, bu vekaletin kapsamı özel olarak HUMK.nun 60-63 ncü maddeler arasında düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre, vekilin hükmolunan şeyi alabilmesi ( tahsil edebilmesi ) için vekaletnamesinde özel bir ahzu kabz yetkisinin bulunması gerekir. Vekil, bu ahzu kabz yetkisine dayanarak, hükmolunan şeyi ilamların icrası yoluyla icra dairesi aracılığı ile tahsil edebileceği gibi, icra dairesi dışında da tahsil edip borçluya makbuz verebilir.
Dava için verilen genel vekaletteki ahzu kabz yetkisi, vekili müvekkilin davayla ilişkisi olmayan alacaklarını tahsil ve bankadaki hesabından para çekme hususunda yetkili kılmaz. Bu husus öğretide de aynen benimsenmektedir. ( Bak. Prof. Dr. Haluk Tandoğan Borçlar Hukuku Özel Borç ilişkileri Dördüncü basım cilt:II, Sh. 406, Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü altıncı baskı cilt;2, sh: 1292 )
Dava konusu olayda ise, davacı vekili dava konusu alacağın temelini teşkil eden çeke ilişkin ceza davası sebebi ile avukat olarak müvekkili alacaklı şirketi ceza davasında temsil etmiş ise de, bu mahkemenin kararında çek bedelinin bankadan tahsili hakkında bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki, davanın konusunu teşkil eden para, bankaya bir mahkeme kararı gereğince depo edilmiş bir para da değildir. Borçlunun mahkumiyet hükmünden kurtulabilmek için alacaklı adına davalı bankaya depo ettiği paranın tahsil yetkisi, dava için verilen vekaletnamedeki ahzu-kabz yetkisi dışındadır.
Bu durumda mahkemenin, avukatın vekaletnamedeki ahzu-kabz yetkisine dayanarak davanın devam etmesi isabetsiz olduğu gibi, yasal dayanaktan yoksun bir gerekçe teşkil eden, avukatlık saygınlık ve güvenirliliğine dayalı kabul gerekçesi de yerinde görülmediğinden, usul ve yasaya aykırı olan direnme kararının bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Davalı temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.

Buna mukabil, avukatın genel vekaletnamesinde geçen ahzu kabz yetkisine istinaden karşılıksız çekler sebebiyle bankaların ödemekle yükümlü olduğu yasal karşılıklar talep edilebilir. Konuyla ilgili emsal bir Yargıtay Kararı:

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2006/2283
KARAR NO:2007/5748

Taraflar arasında görülen davada Üsküdar 3.Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 19.01.2006 tarih ve 2005/877-2006/11 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesini süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi Deyiş Cesur tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü.

Davacı vekili, davalı bankanın Bakırköy şubesinde çek hesabı bulunan dava dışı E..A.Ş. 8 adet çek keşide ederek borcuna karşılık müvekkiline verdiğini çeklerin süresinde ibraz edilmesine karşın karşılıksız çıktığını 3167 sayılı kanunun 10.maddesi gereğince her bir çek yaprağı için davalının 350,00 YTL'nin tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili müvekkilinin çek bedellerini ödemekten kaçınmadığını usulüne uygun vekaletname ile başvurulmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece iddia, savunma toplanan kanıtlar ve tüm dosya kapsamına göre çeklerin davalıya teslim edilmediğini genel dava vekaletinin bankalarda bu vekaletle ile ilişkisi olmayan alacakların tahsili ve banka hesabında para çekme hususunda davacı vekilinin yetkili kılmayacağı davanın bu işleme muvafakat vermesinin de davacı vekilini yetkili hale getirmeyeceği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.

Dava 3167 sayılı kanunun 10 maddesinde kaynaklanan teminat bedelinin tahsili istemine ilişkin olup, mahkemece, davacı vekilinin bankadan para çekme husussunda yetkili kılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

Kural olarak dava hakkı o hakkın sahibi olan kimseye aittir. HUMK'nun 59 maddesi gereğince dava açmaya ehil olan kişi davasını bizzat yahut vekil aracılığıyla ikame ve takip edebilir. Anılan hüküm uyarınca hak sahibi davayı bizzat açabileceği gibi vekil aracılığıyla da açabilir. Avukatlık Kanun'un 35.maddesi gereğince kanun işlerinde ve hukuki meselelerde mütalaa vermek mahkeme, hakem veya yargı yetkisini haiz bulunan diğer organlar huzurunda gerçek ve tüzel kişilere ait hakları dava etmek ve savunmak adli işlemleri takip etmek bu işlere ait bütün evrakı düzenlemek yalnız baroda yazılı avukatlara aittir. Baroda yazılı avukatlar birinci fıkradakiler dışında kalan resmi dairelerdeki bütün işleri de takip edebilirler.

Somut olayda davacı şirket usulüne uygun vekaletname ile vekili(avukatı) aracılığıyla karşılıksız çıkan çek bedellerinin teminat altına alınan miktarının tahsilini istemiştir. Bu durumda mahkemece davanın esasına girilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken yazılı olduğu şekilde genel dava vekaletinin banka hesabında para çekmek yetkisi vermediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ,ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın istediği halinde temyiz edene iadesine 12.04.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

Konusu açılmışken "ahz-u kabz" teriminin anlamını belirtmemek olmaz :)

"Ahz" kelimesinin lugat anlamı "almak"tır. "Kabz" kelimesinin lugat anlamı ise "alma, elde tutma, edinme"dir. Terim anlamı olarak, Yargıtay'ın yukarıdaki kararda kullandığı açıklamayı aynen kullanmak yerinde olacaktır: "Davaya vekalette (...) vekilin hükmolunan şeyi alabilmesi (tahsil edebilmesi) için vekaletnamesinde özel bir ahzu kabz yetkisinin bulunması gerekir. Vekil, bu ahzu kabz yetkisine dayanarak, hükmolunan şeyi ilamların icrası yoluyla icra dairesi aracılığı ile tahsil edebileceği gibi, icra dairesi dışında da tahsil edip borçluya makbuz verebilir."