Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

21 Kasım 2024, 19:19:19

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 342
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 23
Total: 23

HSYK'dan Kılıçdaroğlu'na "militan" cevabı: Özür dilemesini bekliyoruz

Başlatan Avukat, 08 Aralık 2011, 01:33:18

« önceki - sonraki »

Avukat

Cumhuriyet Halk Partisi'nin Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun İzmir'de 'sanki yargıya militan seçiyorlar' sözlerine HSYK'dan sert yanıt geldi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun İzmir mitingindeki yargıya ilişkin ifadeleriyle ilgili, ''Yargı kimsenin ön ya da arka bahçesi değildir ve olmayacaktır. Şeref ve onuruyla görev yapan hakim ve savcılarımıza yönelik bu ithamlar kabul edilemez bulunmuştur'' denildi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Kılıçdaroğlu'nun, partisinin İzmir mitinginde dile getirdiği yargıya ilişkin ifadeleri ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.

''Bugüne kadar gerek Sayın Genel Başkanın gerekse diğer siyasi parti temsilcilerinin kurulumuza ve hakim ve savcılara yönelik açıklamalarına karşı yargının siyaset malzemesi yapılmasına engel olmak ve yargısal konularda siyasi organlarla polemiğe girmemek adına herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Ancak Sayın Kılıçdaroğlu'nun tüm yargı camiasını rencide eden konuşması bu açıklamayı zorunlu kılmıştır'' ifadesine yer verilen açıklamada, yargı üzerinden siyaset ve yargı organlarını siyaset malzemesi yapmanın, bu şekilde muhataplarını yıpratmaya çalışmanın, muhatap alınan siyasi partiden çok, bağımsız ve tarafsız Türk yargısının yıpranmasına neden olduğu vurgulandı.

''Tavzih edilmesi bekleniyor''

Yargısal faaliyetlerin, siyasi arenaların malzemesi olmayacak kadar hassas konular olduğu ifade edilen açıklamada, ''Amacının yargıyı yıpratmak olmadığı düşünülen bu açıklamaların, bir an önce tavzih edilmesi tüm yargı camiası tarafından beklenmektedir'' denildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Büyük çoğunluğu 11 bin hakim ve savcının oylarıyla belirlenen 22 üyeli Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu tarafından daha önceki yıllarda görülmediği kadar şeffaf bir ortamda seçilen Yargıtay Üyelerine karşı, 'militan' ifadesinin kullanılması, sözün muhatabı olan Yargıtay üyelerine olduğu kadar, bu üyeleri seçen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Üyelerine ve yine Kurul Üyelerini oylarıyla belirleyen 11 bin hakim ve savcıya karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır.

Söz konusu bu ifadenin yanında, Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'Türkiye'de namuslu yargıçlar da var, ancak bunların sayısı giderek azaldı, AKP'nin arka bahçesi konumuna gelen AKP'li bir yargıç gibi görev yapan yargıçlara sesleniyorum' şeklindeki beyanları da tarafımızca ve hakim ve savcılarca üzüntüyle karşılanmış, kendisinin nezaket ve saygı sınırlarını aştığı şeklinde yorumlanmıştır. Yargı kimsenin ön ya da arka bahçesi değildir ve olmayacaktır. Şeref ve onuruyla görev yapan hakim ve savcılarımıza yönelik bu ithamlar kabul edilemez bulunmuştur.''

Açıklamada, ''Anamuhalefet Partisi Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun tüm yargı camiasını rencide eden bu sözlerini kamuoyunun takdirine bırakıyor, kendisinin en kısa sürede sözlerini tavzih etmesini ve yargı camiasından özür dilemesini bekliyoruz'' denildi.

AA
http://www.haber7.com/haber/20111206/HSYKdan-Kilicdarogluna-sert-cevap.php


HSYK üyelerinden Kılıçdaroğlu'na tepki

HSYK üyeleri Çiçekli ve Aydın, Kılıçdaroğlu'nun ''Kayseri Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluk dosyalarının kapatılması için HSYK üyeleri devreye girmiştir'' şeklindeki iddialarına tepki gösterdi.

HSYK üyeleri Prof. Dr. Bülent Çiçekli ve Avukat Ali Aydın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ''Kayseri Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluk dosyalarının kapatılması için HSYK üyeleri devreye girmiştir'' şeklindeki iddialarının ''hayal mahsulü bir yakıştırma'' olduğunu ve gerçekleri yansıtmadığını bildirdi.

Çiçekli ve Aydın imzasıyla yapılan açıklamada, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun bir gazeteye verdiği, ''Kayseri Büyükşehir Belediyesindeki yolsuzluk dosyalarının kapatılması için HSYK üyeleri devreye girmiştir'' şeklindeki beyanatı üzerine açıklama gereği duyulduğu belirtildi.

HSYK tarafından 25 Ekim'in içinde bulunduğu haftanın ''Adalet Günü'' etkinlikleri olarak kutlanmasına karar verildiği ve bu doğrultuda aralarında Kayseri, Eskişehir, Çanakkale, Trabzon, Konya, Adana, Antalya, İzmir ve Malatya'nın bulunduğu illerde yargı günü etkinlikleri düzenlendiği ve çeşitli Kurul üyelerinin bu illerdeki etkinliklere katıldığı ifade edildi.

Bu programlar kapsamında, Kurul üyeleri Prof. Dr. Bülent Çiçekli ve Avukat Ali Aydın Kayseri'deki etkinliklere katıldığı, söz konusu program çerçevesinde İstanbul'daki Uluslararası Sempozyumdan sonra 26 Ekim gece uçağı ile Prof. Dr. Bülent Çiçekli'nin, 27 Ekim sabah uçağı ile Av. Ali Aydın'ın Kayseri'ye geçtiği ve 27 Ekim günü daha önceden planlanan faaliyetlere birlikte katıldıkları kaydedilen açıklamada, şöyle denildi:

''Bu kapsamda, Adliye ziyareti yapılarak Adliyede bulunan hakim ve savcılarla toplu olarak görüşülmüş, daha sonra üniversite öğrencileri, öğretim üyeleri, hakim ve savcılar ile Baro Yönetim Kurulu'ndan temsilcilerin katılımıyla bir panel düzenlenmiş ve diğer sosyal etkinlikler gerçekleştirilmiştir. 28 Ekim günü Kayseri'den ayrılarak Ankara'ya dönülmüştür. 27 Ekim tarihinde gerçekleştirilen programın içerik ve seyri bu şekilde cereyan etmiş olup söz konusu programın bunun dışında devam eden hiçbir soruşturmayla ilgili herhangi bir gündem ve amaç taşıması söz konusu değildir.

Bu nedenle Sayın Kılıçdaroğlu tarafından bir gazetede ileri sürülen 'HSYK üyesi tebligat yazılana kadar orada bekliyor. Biz tebligatların yapılmasını bekliyoruz. Sonra gereğini yapacağız' biçiminde aktarılan iddia, hayal mahsulü bir yakıştırma ve gerçekleri yansıtmayan bir iddiadır.''

http://www.haber7.com/haber/20111128/HSYK-uyelerinden-Kilicdarogluna-tepki.php


Kayseri Barosu'ndan Kılıçdaroğlu'na tepki

Kayseri Barosu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK)'nun Kayseri'yi korumaya aldığı yönündeki sözlerine tepki gösterdi.

Baro, yaptığı yazılı açıklamada, yargı makamlarına, sürmekte olan soruşturmalar ve verilen kararlar üzerine yapılan açıklamaları talihsiz olarak nitelendirdi. Baro, özellikle siyasilere düşen görevin, özveri ile görevi başında olan tarafsız ve adalet ilkeleri çerçevesinde görevlerini yürüten yargı organ ve mensuplarını rahat bırakıp, kararlarına saygı duymaya çağırdı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekilleri Atilla Kart ve Şevki Kulkuloğlu, daha önce yargıda kararı çıkmış Kayseri'de iddia ettikleri yolsuzluk olayı ile ilgili yeniden soruşturma açılması yönündeki başvuruları ile ilgili yargının verdiği kararda, HSYK'nın baskısı olduğunu iddia eden açıklamalarda bulundu. Bu açıklamalara en sert tepki ise Kayseri Barosu'ndan geldi.

Baro, yaptığı açıklamada, tarafsız olarak, adaletli bir şekilde görevlerini yerine getiren yargı organları ve mensuplarını siyasilerin siyasete alet etmemeleri istendi. Son günlerde yerel ve ulusal medyada Kayseri kaynaklı olarak yapılan haberlerde yargı makamlarına ve sürmekte olan soruşturmalarla verilen kararlar üzerinde talihsiz açıklamalar yapıldığına dikkat çekildi. Kayseri'de yargı makamlarına yönelik uygun ve doğru olmayan açıklamaların yapıldığı ve bunun yargı erkinin niteliklerine aykırı olduğuna işaret edildi. Açıklamada, özellikle şu an görevi başındaki Kayseri yargı kurumlarının ve mensupları hakkında sorumsuzca açıklamalar yapılması, yargı kurum ve mensuplarının güncel siyasete malzeme ve alet edilmesine çalışıldığı dile getirildi. Bunun yargı işleyişine ve yargının güvenine haksız ve yersiz bir saldırı olarak görüldüğü ifade edildi.

Baro, sürmekte olan soruşturmaların sonucu beklenmeden, alelacele, ayaküstü ve yüzeysel bilgilerle yargı organ ve mensupları olan cumhuriyet başsavcılığı, cumhuriyet savcıları, baro başkanlığı, avukatlar, mahkemeler, hakimler hakkında bu tür siyasi amaç güden açıklamaların yargıya olan güveni zedeleme ve güvensiz ortamı oluşturmak amaçlı, bu tür girişim ve çabaların asıl beyan sahiplerinin de güvenilirliğini zedeleyeceğine dikkat çekildi.

Açıklamanın sonunda ise siyasilere çağrıda bulunularak, yargı kurumlarının, yargı mensuplarının siyasete malzeme edilmemesi, kararlara saygı duyulması istendi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1207748&title=kayseri-barosundan-kilicdarogluna-tepki

kilimanjaro



Kılıçdaroğlu yargıçlara 'militan' suçlamasını bu kez Meclis kürsüsünden yaptı

Önceki hafta TBMM Genel Kurulu'nda, 2012 Yılı Merkezî Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı'nın görüşmeleri yapıldı.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, 'militan' diyerek suçladığı Yargıtay üyelerinin 'özür' beklentilerini, "Onların bana özür borcu var." diyerek karşılıksız bıraktı.

Yargıya yönelik suçlamalarını Meclis kürsüsünden sürdüren Kılıçdaroğlu, "Yargıtay'a 160 üye atandı. 160 üye ilk turda boş oy kullandı. Bu, yargının militanlaşması demektir. Onlar benden ve adalet isteyen herkesten özür dilemek zorundadır." diye konuştu. CHP lideri, TBMM Genel Kurulu'nda görüşmelerine başlanan 2012 Bütçesi'ne ilişkin partisi adına yaptığı konuşmada hükümete yüklendi. AK Parti hükümetinin Cumhuriyet tarihinin borç rekorunu kırdığını, yaşam kalitesini düşürdüğünü iddia etti. Ardından Yargıtay'a seçilen yeni üyeler için kullandığı 'militan' ifadesi ve yargıyı iktidarın 'arka bahçesi' olarak nitelendiren sözlerine temas etti. "Bana 'özür dile' diyen yargıçlara sormak istiyorum." diyerek söze başlayan CHP lideri, dünyanın hiçbir ülkesinde kimsenin 'parasız eğitim istiyoruz' dediği için 19 ay hapis yatmadığını, hükümeti eleştirdiği için milletvekili hakkında fezleke hazırlanmadığını ileri sürdü. "Bana bir tane uygar ülke göstersinler hülle ile Anayasa Mahkemesi'ne yargıç atanacak, hiçbir yargıçtan tık çıkmayacak." diyen Kılıçdaroğlu, "Hülle ile yargıcın atandığı bir mahkeme, mahkeme olur mu? Ben bunu eleştirmeyecek miyim?" diye sordu.

Kılıçdaroğlu, özel yetkili mahkemelerle ilgili olarak da şu iddialarda bulundu: "Özel yetkili mahkemeler operasyon mahkemeleridir. Bu mahkemeler yarın sizi de yargılayabilir. Emin olun önce biz karşı çıkacağız. Adalet, herkes için olmalı; birileri içinse olmaz." CHP Genel Başkanı, konuşmasının sonunda BDP Adana Milletvekili Murat Bozlak'ın "İç barıştan hiç bahsetmediniz." sözleri üzerine, "Biz, iç barışı sağlamak için hakikatler komisyonu kurulması teklifinde bulunduk ama iktidar reddetti. İç barış için ne yapmak gerekiyorsa getirin destek verelim." ifadelerini kullandı. Bu sözleri CHP sıralarıyla birlikte BDP sıraları da alkışladı.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1212382


Sadullah Ergin: 21 YARSAV üyesi de militan mı?

Rahatsızlığı sebebiyle İstanbul'daki evinde istirahat eden Başbakan Tayyip Erdoğan, 9 yıllık iktidar boyunca ilk kez bütçe görüşmelerinde yer almadı. Görüşmeler, 'yargı' tartışmasına dönüştü. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Yargıtay'a seçilen 160 yeni üye için 'militan' suçlamasını Meclis kürsüsünden tekrarlaması, tartışmayı başlattı. Kılıçdaroğlu'na Adalet Bakanı Sadullah Ergin cevap verdi. Ergin, Kılıçdaroğlu'nu 'militan' dediği Yargıtay üyelerinden özür dilemeye davet ederken, Yargıtay ve Danıştay'a seçilen 21 YARSAV üyesinin de 'militan' olup olmadığını sordu. Ergin, "Bu 21 kişi bu militanların içine giriyor mu? Şayet giriyorsa lütfen yanınızdaki eski YARSAV Başkanı, grup başkan vekilinize (Emine Ülker Tarhan) 'Niçin militanları YARSAV'a üye yaptınız?' diye sorun. Sayın Kılıçdaroğlu çok büyük gaf işlediniz, özür dilemek sizi küçültmez büyütür. Yüksek yargıçlara iftiradan vazgeçiniz ve özür dileyiniz." diye konuştu.

CHP liderinin seçimlerde 'boş oy kullandığı' için 160 Yargıtay üyesine 'militan' dediğini, Meclis kürsüsünden de bunu tekrar ettiğini hatırlatan Adalet Bakanı, Yargıtay'ın 250 üyeli iken de boş oy kullanma geleneği olduğunu örnekler vererek hatırlattı. "250 üyeli Yargıtay, o zaman da acaba militan mıydı? Tamamı birinci sınıf hakim ve savcılar arasından seçilen 160 Yargıtay üyesine militan diyerek açıkça hakaret ve iftira ettiniz. CHP genel başkanı olmanız size hakaret ve iftira hakkı vermez. Bunların hiçbiri AK Parti döneminde göreve başlamamıştı, en genç olanı 18 yıl önce mesleğe alındı." ifadelerini kullandı.

'Cezaevindeki gazeteciler' eleştirilerine de cevap veren Ergin, 'gazeteci' denilen kişilerden bazılarının 'terör örgütü bağlantısı ve aldığı mahkûmiyet' kararlarını okudu ve ekledi: "İçlerinde terör faaliyetlerinden müebbet ağır hapse mahkûm olmuş kişiler var. Bunları bize gazeteci diye önümüze koyuyorlar. Gerçekten gazetecilik faaliyetinden dolayı içeride olan varsa onlara da haksızlık yapılıyor."

CHP'Lİ TARHAN'DAN TEPKİ ÇEKEN İFADE:

İktidarın kamçısına göre kişneyen bir yargı var

"Sizin gözünüzde biten yargı bugün ayağa kalkıyor." diyerek konuşmasını bitiren Adalet Bakanı'nı AK Partililer uzun süre alkışlarken, CHP'liler laf attı. CHP Grup Başkan Vekili Muharrem İnce, "Kılıçdaroğlu özür dileyecekmiş. Başka işiniz yok mu sizin?" karşılığını verirken, AK Partililer ile CHP'liler arasında zaman zaman küfre varan tartışmalar yaşandı. CHP Grup Başkan Vekili Emine Ülker Tarhan da söz alarak Ergin'e tepki gösterdi. Tarhan'ın "İktidarın kamçısına göre kişneyen bir yargıyla bu ülkeyi baskı altına almaya çalışıyorsunuz." sözleri, AK Partili vekillerin tepkisini çekti. AK Parti Grup Başkan Vekili Ahmet Aydın 'ağza alınmayacak bu sözlere üzüldüğünü' belirtirken, "Yargı elinizden gittiği için feryat figan bağırıyorsunuz. Sizin için üzgünüz ama Türkiye artık bir hukuk devleti." ifadelerini kullandı. Tarhan'a cevap veren Adalet Bakanı'nın konuşmasını CHP'liler uzun süre sıralara vurarak engellemeye çalıştı.

Bu arada bütçe tasarısına muhalefetin eleştirilerine hükümet adına Ali Babacan cevap verdi. Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuşmasında 'yeni hiçbir teklif' getirmediğini söyleyen Babacan, "Yeni bir teklif gelsin diye ümit ederdim, olmadığı için onlar üzerinde bir değerlendirme yapamıyorum." dedi. Türkiye'nin dünyada parmakla gösterildiğini anlatan Ali Babacan, küresel krizden Türkiye'nin sınırlı miktarda etkileneceğini dile getirdi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1212381




Emine Ülker Tarhan: Bize YARSAV'ın militanı olacak adam lazım

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'Yargıtay'a 160 tane militan seçtiler' sözlerine tepkiler devam ederken, dün internet sitelerine CHP'li Emine Ülker Tarhan'a ait olduğu iddia edilen üç ses kaydı düştü.

Tarhan'ın da doğruladığı ses kayıtlarının en çarpıcı olanı, 12 Eylül referandumunun ardından yeniden yapılandırılan HSYK'ya üye seçimlerinin yapıldığı döneme ait. Kayıt, dönemin YARSAV Başkanı Emine Ülker Tarhan ile YARSAV Yönetim Kurulu Üyesi Remzi Özdemir ve YARSAV'ın şu anki başkanı Murat Arslan arasında 30 saniyelik konuşmayı içeriyor. Kayıtta yeni üyelerin nasıl olması gerektiği tartışılıyor. Tarhan, hangi özellikte kişilerin HSYK'ya üye seçilmesi gerektiğini ifade ederken, "YARSAV'ın militanı olacak adam lazım bize." diyor.
İşte o şok diyaloglar:

Tarhan: Orada verimli olacak adama ihtiyacımız yok bizim. Bize orada dik duracak adam lazım.

Arslan: Aaa tabii canım, dik duracak, işini yapacak o yoksa.

Özdemir: Dik duracak.

Tarhan: YARSAV'ın haklarını koruyacak, yani YARSAV'ın militanı olacak adam lazım bize.

Özdemir: Evet.

Tarhan: Başka bir şeye ihtiyaç yok.

Arslan: Çok fazla kafa yormasına gerek yok yani.

Tarhan: Bana ne ya, rapor falan hazırlamasın yani.

Özdemir: Yok canım, biz hazırlarız raporumuzu.

Tarhan: Kendi kendimize hazırlarız bir raporumuzu, orada militan bize lazım.

İkinci ses kaydının ise Emine Ülker Tarhan, eşi ve Yargıtay üyesi Mehmet Umur Tarhan, Murat Arslan ile HSYK üyeliği seçimlerinde YARSAV listesinden aday olan Orhan Sungur arasında geçtiği iddia ediliyor. Kendi aralarında anayasa referandumu sonrası olacakları konuşan ekip bir özeleştiri yapıyor. "Hakikaten ülkede elini taşın altına girmemiş bir sürü adam var, bu adamların tasfiye edilmesi lazım." diyen Umur Tarhan'a, Orhan Sungur "Tasfiye edici bir ekiple çalışmanızın bir anlamı yok, yok edici bir ekiple çalışacaksınız." karşılığını veriyor. Emine Ülker Tarhan da "Yani o tasfiye ve yok etme süreci için bir fırsat olabilir." diyerek onaylıyor. Sungur ise HSYK üyeliğinden bahsederek şunları kaydediyor: "Eğer birinci Sakarya'yı kazanırsanız 2, 3 hiç sorun olmaz başkanım. Böyle bir tek hedef birinci Sakarya'yı, yani Kurul üyeliğini seçimini kazanmak. Ondan sonra kadronuzu kurarsınız. Ceza işleri sizde, personel sizde, teftiş sizde. O zaman üye olmaya gelenler üye olabiliyor mu sorarsınız yani." Üçüncü kayıtta ise müvekkiliyle gelen bir avukat ile Tarhan'ın konuşmalarının yer aldığı iddia ediliyor.

TARHAN: SÖZLERİMİN ARKASINDAYIM

Meclis'te gazetecilerin sorularını cevaplayan Emine Ülker Tarhan ise söz konusu kasetleri doğruladı. Sözlerinin arkasında olduğunu söyleyen Tarhan, "YARSAV'ın militanı olmak demek yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin militanı olmak demektir. O yüzden çok doğru söylemişim. Sonuna kadar arkasındayım sözlerimin." dedi. Tarhan, sesleri kaydedenler hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunacağını da dile getirdi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1215104&title=emine-ulker-tarhan-bize-yarsavin-militani-olacak-adam-lazim


Tarhan: Ben Demokrasinin militanıyım

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, yaşamının her döneminde militan ruhunu hiç ama hiç kaybetmediğini belirterek, ''Bu çatıya pasta yapmaya değil, iktidarın tehlikeli sularda gezinmesini denetlemeye geldim'' dedi.

Tarhan, düzenlediği basın toplantısında, uzun bir süredir Türkiye'de yaygın bir şekilde dinlemeler ve izlemeler yapıldığını ve arşivlendiğini bildiklerini öne sürdü.

Bunların da hep aynı medya aracılığıyla kamuoyuna servis edildiğini iddia eden Tarhan, bu işlerin sıradan bir çete organizasyonu olmadığını söyledi. Tarhan, çetenin araç ve donanımlarının yakalanmadığını savunarak, ''Bu izleme ve dinlemelerin peşinde koşan onca elemanı kimler görevlendirdi merak ediyorum. Maaşlarını kimler ödüyor, kimlere bağlı çalışıyorlar? Pahalı izleme ve donanım araçlarını hangi paralarla almışlardır? Nerede saklamaktadırlar? Çünkü bunu araştırması gerekenler, belli ki bu suça ortak, o yüzden araştırmıyorlar'' dedi.

CHP'li Tarhan, ''yandaş gazetelerde 'Tarhan'ın önlenemez yükselişi' diyerek işaret fişeğinin patlatıldığını iddia ederek, şöyle konuştu:

''Ev, kamuya açık alan demeden peşimize saldıkları karanlık adamlarıyla sinsice özel alanlarımızı, sohbetlerimizi yasadışı dinlemişlerdi zaten. O zaman bıyık altından gülenler, bugün yayınlayanlar aslında. Bu kampanyayı açanlar kim mi? Referandum sürecine gidin; o gün saldıran, terörist ilan edenlere, iktidar korunmasında 24 saat yayın yapanlara bakın. Bunca hırsız, tek derdi küpünü doldurmak olanlar varken, neden bizi dinlediler? TV röportajlarında aldığım nefes bile önüne tape edilerek önüne konulan o bakana sorun? Müsteşarı neden görevden ayrılmış, onu da bi zahmet sorun. Devlet sırrı yasasıyla hangi sırları sırlar odasına saklayacaklar? Araştırmacı gazeteci yok mu bu ülkede? Doğru Uğur Mumcu gibi olanları katlettiler, kalmadı. Şimdiki yöntemleri ise dinleme bankaları oluşturmak. Çünkü dimdik duruyorduk biz, dimdik durmayanları da nasıl harcayacaklarını itiraf ettiler. Farkımız budur.

Tarhan, "Dosta düşmana ilan ediyorum. Dinleyin, araştırın, silkeleyin, ama önceden bilgi vereyim size. Eski arabam ve malvarlığım ne yazık ki sizde hayal kırıklığı yaratacak. Wikileaks belgeleri, İsviçre'de milyon dolarlık hesaplar, Amerika'da okutulmuş çocuklar, gemicikler, hani eli öpülesi kadın sömürüsü yapan adamlarınki gibi pahalı butik zincirleri bulamayacaksınız kayıtlarımda. Şirketler ve mütedeyyin halktan toplanan paralar da bulamayacaksınız tam bir hayal kırıklığı yaşayacaksınız. Üzgünüm soyum da boyum da ilginize mazhar olamayacak kadar sıradan." dedi.

''Siyaset yargıdan elini çekmelidir, yargı yargıya bırakılmalıdır'' sözleri nedeniyle dinlenildiğini ileri süren Tarhan, ''Üzgünüm soyum da boyum da ilginize mazhar olamayacak kadar sıradan'' dedi.

-''Mücadelemiz kimsenin yargıcı olmamak üzereydi''-

CHP Grup Başkanvekili Tarhan, AK Parti'ye biat etmek için yargıç olmadıklarını ifade ederek, ''Mücadelemiz ne CHP ne AKP ne MHP... Kimsenin yargıcı olmamak üzereydi. Kimsenin bize 'benim' yargıcım demesine izin vermemek üzereydi mücadelemiz ama açık kanallar ve her yerde söyleyebileceğimiz sözlerin ve görüntülerin önüne bir kapı ve anahtar deliği koyarak oradan görünen ve duyulanlara özel ve farklı anlamlar yükleyenler daha çok beklerler'' dedi.

Birilerinin iktidar gücü karşısında pısabileceğini, susabileceğini, jöle kıvamına gelebileceğini belirten Tarhan, şöyle devam etti:

''Ben yaşamımın her döneminde militan ruhumu hiç ama hiç kaybetmedim. Çocuklarıma da sözlerim gibi sahip çıkarken de işimi şevk ve coşkuyla yaparken de inandığım değerleri savunurken de. İşte bu yüzden bağımsızlığın ve demokrasinin militanıyım. Hukukun verdiği güçle sonuna kadar da savaşırım, tek başıma da kalsam. Birileri beğenmeyebilir, rahatsız olabilir, birileri de sessiz kalabilir, selamı sabahı kesebilir. Ancak yargıçlığı nasıl yaptıysam siyaseti de öyle yapacağım, adaletle ve ilkelerle. Birileri siyasetin yazılı olmayan kurallarını hatırlatabilir, her yere gülücük dağıtanlardan hoşlananlar olabilir, birileri karşılarında bir krema görmek isteyebilir ama ben bu çatıya pasta yapmaya değil, iktidarın tehlikeli sularda gezinmesini denetlemeye geldim. Halkın bana verdiği yetkiyle geldim. Ben krema, pasta değil, demir leblebi olmayı tercih ediyorum. Bu korku toplumunu yaratma cürmünün lekesini yüzünde taşıyanların ve başka hiç kimsenin bana edep ve adap dersi vermek haddi değildir. Çünkü sabahın beşinden gecenin yarısına kadar elleri kanayıncaya kadar çalışıp çocuklarını okutmaya çalışan bir emekçinin kızıyım ben. Mustafa Kemal'in kurduğu hukuk mektebinden mezunum. Kimsenin haddine değil.''

http://www.haber7.com/haber/20111217/Tarhan-ben-Demokrasinin-militaniyim.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, "Sanki Yargıtay'a 160 tane militan seçtiler." demişti.

Yargı ve medya dünyasında bu ağır ithamın yankısı büyük oldu. Tartışma hararetli bir şekilde sürerken internet sitelerine CHP'li Emine Ülker Tarhan'a ait olan ve kendisinin de kabul ettiği bir ses kaydı düştü. Aman Allah'ım! Gerçekten de yargıda ne 'militanlar' varmış da kimsenin haberi yokmuş!

Duymayanlar için kısa bir özet: Eski YARSAV Başkanı Tarhan ile aynı kuruluşun yönetim kurulu üyesi Remzi Özdemir ve şimdiki başkanı Murat Arslan bir araya gelmiş. Emine Hanım "YARSAV'ın militanı olacak adam lazım bize." demiş. Konu ne ki sabık Başkan 'militan' arıyor? Meğer Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) için üye seçiliyormuş. O yüzden eskinin dernek başkanı, şimdiki CHP milletvekili Hanımefendi'ye 'militan' gerekiyormuş.

Emine Hanım (daha önce sıkça rastladığımız örneklerin aksine) ses kaydını inkâr etmedi. Keşke, "Böyle bir konuşma yapmadım." deseydi! Söylediklerinin arkasında durduğunu ilan etti. Bir de sözlerine getirdiği tevil var. Güya "YARSAV'ın militanı olmak demek, yargı bağımsızlığı ve yargıç güvencesinin militanı olmak" anlamına gelirmiş. Oysa Şemdinli savcısını meslekten atmaktan tutun onlarca hukuk dışı kararda bu derneğin (dernek olduğu bile şüpheli diyen hukukçular var) payı olduğu iddia ediliyor. Emine Hanım'ın açıklaması, konunun detayını bilmeyenler için hiç de fena bir manevra sayılmaz. Ne var ki militan tartışması usturuplu bir laf ebeliği ile savuşturulamayacak kadar derinlik kazandı birden. Nasıl mı?

Meğer HSYK seçimleri öncesinde Emine Hanım ve eşi Mehmet Umur Tarhan bir grup dernek arkadaşıyla kilit noktalara adam yerleştirmek için olağanüstü bir gayret sarf etmiş. O gayretler de internet sitelerine düşüverdi. Oradaki vahim konuşmalara göre Umur Bey "Ülkede eli taşın hiç altına girmemiş bir sürü adam var. Bu adamların tasfiye edilmesi lazım. Bu sistemden, bunu net olarak söylüyorum." diyor. Umur Tarhan'ın coşkun sözleri karşısında Orhan Sungur (dönemin Adalet Bakanlığı Adli Sicil Genel Müdürü), "... yok edici bir ekiple çalışacaksınız." diyor. Ve şöyle devam ediyor: "Ondan sonra kadronuzu kurarsınız. Elinizde, Ceza İşleri sizde, Personel sizde, Teftiş sizde. O zaman üye olmaya gelenler (Yargıtay ve Danıştay üyesi olmak isteyenler) üye olabiliyor mu? Sorarsınız yani."

Vaziyet bu!

İnternete düşen ses kaydını inkâr etmeyenler, bu kaydı yapanlar hakkında şikâyetçi olacaklarını söylüyor. İyi de yapıyor. Şikâyetçi olsunlar. Her kim bu şahısların ta kalbine kadar yanaşmış ve seslerini kaydetmişse bulunsun, cezasını çeksin. Bu tür dinlemeleri tasvip etmemek başka, o konuşmalardaki vahim sözlerin arkasında durulmasına tepki göstermek başka bir mevzu.

Demek ki HSYK'nın yapısının değişmemesi için çırpınan insanların bir bildiği varmış. Hatırlanacağı üzere 12 Eylül referandumunda 'Hayır' sonucu çıkması için canla başla çalışanlar olmuştu. Hatta o zamanki CHP yönetimi yargıdaki reform paketini geri çektiği takdirde AK Parti'ye destek vereceğini, referandumda 'Evet' diyeceklerini açıklamıştı. HSYK üyelerinin kürsü hâkimleri tarafından (yani yargının asıl tabanı tarafından) seçilmesine şiddetle karşı çıkanların o günkü canhıraş kavgalarına bir anlam verilemiyordu. Referanduma kadar küçük ve ideolojik bir zümre tuhaf bir seçim sistemiyle HSYK'yı belirliyor, o üyeler de Yargıtay üyelerini seçiyordu. Üstelik aynı dar kalıplar ve ideolojik kayırma şüpheleri eşliğinde yapılıyordu bütün bu işlemler...

Şimdiki yargı mensuplarına 'militan' diyenler, anlaşılan o ki, kendi militanlarını arıyor. Bugünkü yargı için "AKP'nin arka bahçesi" diyenler, bir zamanlar "CHP'nin arka bahçesi" olarak tepe tepe kullandıkları bir yargıyı özlüyor. Meselenin aslı şudur: Yargı militan da olmamalı arka bahçe de. Sadece adalet dağıtmalı. Vaktiyle yargıyı militanlaştıranlar hatta 'militan demokrasi' deyip halk iradesini vesayet paletleri altında ezenler adalet kavramını altüst etti. O karmaşanın düzeltilmesi için yeni bir sürece ihtiyaç var. Hukukun üstünlüğü tesis edilirken herkese görevler düşüyor; vaktiyle 'militan'lık yapanlar hariç...

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazarno=1030
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Emine Ülker Tarhan'ın savunması, CHP'nin kronik hastalığının da açıklaması. HSYK için 'YARSAV'ın militanı'nı arayan biri, CHP sözcüsü sıfatıyla bu sözlerine 'ben yaşamımın her döneminde militan ruhumu hiç ama hiç kaybetmedim' diye sahip çıkıyorsa, o partinin iktidardan uzak tutulması lâzım. Zaten tutulduğuna göre, demek ki neden tutulduğunun gerekçesi bu sözlerde saklı. Tarhan, başka bir yer, mesela bir öğrenci derneği üyeliğine değil, yargıç bağımsızlığının teminatı olan HSYK için militan arıyor ve üstelik bu sözlere arka çıkıyor.

Bugüne kadar sadece, kameraların karşısına geçip yazılı metinleri okuduğu için bu hanım politikacının düşünce dünyası, birikimi ve refleksleriyle ilgili bir fikrimiz olamadı. Temiz ve sade ekran yüzü ve özellikle zarif hanımefendiliği bugüne kadar magazin gündemi de oluşturmadı. Politikamız Allah'a şükür o erkeksi havadan kurtuldu. Ama Emine Ülker Tarhan bu konuda kimsenin aklından geçmeyen bir imada kendisi bulunuyor ve 'ben pasta yapmaya gelmedim' diyerek doğrudan hemcinslerini, yani kadınlığı aşağılıyor. 'Pasta yapma'nın karşısına yerleştirdiği 'demir leblebi olma tercihi'ni 'erkek egemen bir söylem' olarak feministler dikkatle bir kenara not etmeli.

Önce militanlık ile 'pasta yapmak' arasındaki derin uçurumu doldurmalıyız. Mesele kadınlara özgü bir yetenek olan aşçılık ise, bu mesleği kimse küçümsemesin. İstediğiniz kadar militanlaşın, Türk solunu yoktan var edemezsiniz; ama Türk mutfağı adında dillere destan bir mutfak, siz bilmeseniz bile hemen yanı başınızda duruyor. Türk solu yok, ama Türk mutfağı var.

'Militan' kelimesinin sözlük anlamları, bu söze sahip çıkan bir politikacının yüzünü kızartacak kadar ağır. Üstelik politikacının değil yargıcın militanlığı söz konusu. Demokrasi ölçüleri içinde militanlık taassubun, yobazlığın saldırgan bir biçim almasına deniyor. Farklı düşüncelere, hayat biçimlerine kapalı; ideolojik önyargılar ve körlükle maruf şiddete mütemayil saldırgan bir duruş ve eyleyiş. Biraz gençlik hastalığı. CHP'nin vitrinde duran bir diğer hanımefendi politikacısı ve birikimli bir akademisyen olan Profesör Birgül Ayman şu farkı bilir: Bir insan öğrencilik yıllarında militan olabilir; ama meslek hayatında ağırbaşlı bir hakim veya akademisyen olmalıdır. Yazdıkları okunur, söyledikleri dinlenir bir akademisyenden ancak bu sözleri duyarsınız. Bizler öğrencilik yıllarımızda hep militandık. Bugün bu sözden ar ederiz. 70'li yılların gençlik liderlerinden olan bir arkadaşımdan yeni dinledim. İki Kahramanmaraşlı İstanbul'da Ülkücülerin yurdunda yatıp kalkıyor, kavgaya dövüşe de birlikte gidiyorlar. Biri ilkokul mezunu, diğerinin okuması yazması yok. 70'li yılların curcunasında bir gün solcu gençleri sıkıştırıyorlar. Yakaladıkları biri kurtulmak için kendince geçerli bir mazeret ileri sürüyor: 'Valla ben militan değilim, teorisyenim.' Bizimkiler bu söz karşısında ne yapacaklarını şaşırıyorlar. Solcu genci bıraktıktan sonra akşam yurtta herkesin içinde bu olayı tartışıyorlar. Biri diğerine soruyor: 'Biz teorisyen miyik, yoksa militan mıyık?' Diğeri: 'Elbette teorisyenik. Bak: 'Lider-teşkilat-doktorin'. Diğerinin cevabı 'He vala doğru söylüyon; biz teorisyenik'.

Ya militanlık?

Militanlık ancak hakaret için kullanılır. En hafif ifadesiyle militanlığın dar çerçevesinin içine, düşünmeyen, kafa yormayan, sadece örgütsel disiplin içinde verilen emri yerine getiren biri girebilir. Politikada son zamanların modası: Kapalı mahfillerden ortaya düşen bir sözü, sözün sahibi hemen savunmaya girişiyor. Halbuki özür bir erdemdir. O kadar erdeminiz yoksa tevil sanatı politikacının imdadına yetişir. Yargıcın militanlığını, politikacı olarak kendisinin militanlığını savunan birinin mensubu olduğu partiye bu millet iktidar yüzü göstermez. Militan yargıçlarla hangimiz hakkımızı arayabiliriz?

m.turkone@zaman.com.tr
http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=1217094&title=militanlasma
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

HABIB GÜLER, MEVLÜT GÜNAY - ANKARA

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti döneminde Yargıtay ve Danıştay'a alınan yargıçlara ağır hakaretlerde bulundu.

Yargıçlar için 'militan' ifadesini kullanan CHP lideri, bu alımlar için yapılan sınavların 'şaibeli' olduğunu öne sürdü. CHP Parti Meclisi (PM), dün Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Toplantının açılışında gündemi değerlendiren Kılıçdaroğlu, toplumun yargı eliyle sindirilmeye çalışıldığını öne sürerek, yargıçlar için 'militan' ifadesini kullandı. Kılıçdaroğlu, "4 bin üzerinde hakim ve savcı alındı. AK Parti döneminde şaibeli sınavlarla 4 bin militan alındı. Yargıtay ve Danıştay'a militan yargıçlar atandı." dedi. CHP liderinin eleştirilerinden medya da nasibini aldı. CHP Parti Meclisi'nde kavga olacağı yönündeki haberleri eleştirdi. Partide kavga olmadığını savundu. Haberleri 'iğrenç' ve 'aşağılık' olarak nitelendirdi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin de, Kılıçdaroğlu'nun PM'deki konuşmasının 2 kanal tarafından canlı verilmesine tepki gösterdi. Tekin, "Bu ülkenin anamuhalefet partisi başkanı çok önemli açıklamalarda bulundu. Görüyoruz ki, sadece iki kanal kısa sürelerle konuşmasını canlı olarak vermiş. Bu ülkede basılan 4,5 milyon gazetenin 3 milyonunu CHP seçmeni okuyor. CHP kime konuşacak arkadaşlar?" dedi. Bu arada, 8 saat süren PM toplantısında, Kemal Kılıçdaroğlu'nun parti içi tartışma olmaması yönündeki uyarıları sonuç verdi. Alınan bilgilere göre CHP'liler, karşılıklı suçlamalar yerine çözüm sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Toplantının büyük bölümünde yerel seçim hazırlık çalışmalarının da ele alındığı öğrenildi.

http://www.zaman.com.tr/politika_hakim-ve-savcilara-militan-benzetmesi_2086058.html