Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

23 Kasım 2024, 02:53:37

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 503
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 443
Total: 443

avukatlık ve danışmanlık sözleşmesi feshi

Başlatan husnus, 29 Nisan 2012, 11:57:26

« önceki - sonraki »

husnus

iyi günler.bina yönetimi komşumuz olan bir avukatla sözleşme imzalamış.bu sözleşmenin süresi bir yıl dolduktan sonra süresiz olmuş.özel madde olarakta haksız yere fesih edilirse brüt ücretin elli katı ceza yazılmış.ben yeni yönetici oldum ve binamızın şu anda böyle bir gideri karşılama durumu yok.sözleşmeyi nasıl fesih ederim?bana bilgi ve bir örnek metin yaza bilir seniz memnun olurum.şimdiden teşekür ederim.

Avukat

Merhabalar. Avukatlık sözleşmesinin feshiyle ilgili kararlaştırılmış olan cezai şart geçerli değildir. Aşağıda buna ilişkin emsal bir Yargıtay Kararı bulunmaktadır. Kolay gelsin...

Önemli not: Çok kısıtlı ve yanıltıcı olabilecek açıklamalara istinaden yapılan yukarıdaki değerlendirmeler, bu bölümde yer alan konu/soru hakkında kişileri en temel düzeyde bilgilendirme amacına matuftur. Bu tür konular her yönden ayrıntılı bir inceleme/araştırma yapılmasını gerektirir ve bu da ancak profesyonel yardım ile mümkün olabilir. Bu sebeple haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz ve herhangi bir hak kaybına maruz kalmamanız için bir avukatla anlaşmanızı ve avukatınızın yönlendirmeleri istikametinde hareket etmenizi tavsiye ediyorum.



T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 1997/11339
K. 1997/12497
T. 29.12.1997

743/m.4
818/m.396/1

DAVA : Dava dilekçesinde 100.000.000 lira borçlu olmadığının tesbiti, birleştirilen İkinci Sulh Mahkemesinin 1997/487 esas sayılı dosyasında ise 100.000.000 lira alacağın tahsiline yönelik Altıncı İcra Müdürlüğünün 1996/9351 takip sayılı dosyasına yapılan itirazın iptali ile icra inkar tazminatına hükmolunması istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi, birleştirilen itirazın iptali davasının ise kabulü cihetine gidilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davalı müvekkilin ( vekil edenin ) davacı avukata ( vekile ) yetkilendirme ( temsil ) belgesi vermediği durumlarda, taraflar arasında alelade bir vekalet bulunduğunun kabulü ve sorunun buna göre çözümlenmesi gerekir. Bu itibarla, haksız azilde ücretin tamamının ödeneceği konusundaki yasa kuralı ( Avukatlık Kanunu, m. 174/11 ) uyuşmazlık konusu olaya uygulanmaz.

Kural olarak her türlü vekalette, müvekkil ( vekil eden ) vekilini her zaman azletmek hakkından, vekil de herzaman istifa edebilmek hakkından önceden vazgeçemezler ( BK. m. 396/1 ). Azil veya istifa hakkının, bu hakkın kullanılması halinde, peşin alınmış ücretin geri alınamayacağı veya bir cezai şart ödeneceği şeklinde bir anlaşma ile dolaylı yoldan sınırlandırılması da geçerli olamaz. O halde, taraflar arasındaki sözleşmede geçen madde 7'deki "Müvekkilin bu sözleşmenin akdinden sonra vekalet vermemesi ... ( .... ) halinde sözleşmede belirtilen ücretin tamamının ödeneceğine" ilişkin hükme itibar olunamaz.

Azil haklı bir nedene dayanmasa veya istifa haklı olsa bile, vekil, kural olarak, ücretin tamamını isteyemez, ancak o zamana kadar işi gereği gibi görmüşse, harcadığı zamanla orantılı olarak kısmi bir ücret isteminde bulunabilir. O halde, azil ve istifa ancak ileriye yürürlü olduğundan dolayı azlolunan veya istifa eden vekil, o zamana kadarki masrafları ve zararı için fiilen gördüğü işin karşılığı olan kısmi bir ücret isteyebileceğinin kabulü gerekecektir. Bu istemleri aşan ücretin alıkonulmasına veya cezai şarta ilişkin anlaşmalar ise geçerli olamayacaktır.

Yukarıdaki fiili ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın eksik araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Mahkemece yapılacak iş; MK.nun 4. maddesi gereğince somut olayda hakkaniyete göre halin icabı takdir edilerek taraflar arasındaki adalet dengesinin korunması yönünde ( bilirkişi incelemesi yapılmaksızın ) bir karar vermekten ibarettir. Zira, bağlanmış işin görülmesinin tamamlanması vekilin kusuru olmaksızın imkansız hale gelirse ücretin hakkaniyete uygun bir kısmının ödenmesi gerekir.

SONUÇ : Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 29.12.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.