Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

29 Eylül 2024, 07:21:22

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,222
  • Latest: sezai04
Stats
  • Toplam İleti: 8,877
  • Toplam Konu: 4,419
  • Online today: 599
  • Online ever: 599
  • (Bugün, 05:32:26)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 392
Total: 392

GBT nasıl silinir

Başlatan saldıray, 09 Temmuz 2012, 09:57:33

« önceki - sonraki »

saldıray

Emniyet ve Jandarma 2. bir adli sicil sistemi (KİHBİ) kullanıyor
9 Temmuz 2012 08:29

--------------------------------------------------------------------------------
Paylaş  

Fişleme yasak ama kayıtlar tutuluyor

Suç işleyenlerin kayıtlarının tutulduğu Adli Sicil Arşivi ve UYAP Bilgi Sistemi dışında, emniyet teşkilatı ve jandarmanın yıllardır kendilerine özgü oluşturduğu ikinci bir fişleme sistemi ile kayıtları sakladığı ortaya çıktı

Polisin kalabalık bir ortamda kimlik kontrolü yaparken kızının önünde "sen hırsızlık yapmışsın" dediği S.K. adlı baba ve havalanındaki çekilecek bir dizi sahnesine uyuşturucu suçundan kaydı olduğu gerekçesiyle içeri alınmayan A.C.A adlı oyuncunun TBMM'ye yaptığı başvurular, "ömür boyu ve öldükten sonra fişlemeyi" açığa çıkarttı. Suç işleyenlerin kayıtlarının tutulduğu Adli Sicil Arşivi ve UYAP Bilgi Sistemi dışında, emniyet ve jandarmanın yıllardır kendilerine özgü oluşturduğu ikinci bir fişleme sistemi ile kayıtları sakladığı anlaşıldı. S.K. adlı bir vatandaş TBMM Dilekçe Komisyonu'na yaptığı şikayet başvurusunda, kalabalık bir ortamda yürürken, polisin kimlik kontrolü-GBT taraması yaptığını belirtti. S.K., küçük kızı ile kalabalığın içinde bulunduğu sırada, polisin, "sen hırsızlık yapmışsın" diyerek, çocukken işlediği bir suçu yüksek sesle söylediğini kaydetti.

Adli sicilinin temiz olduğunu, ayrıca çocukken işlediği hırsızlık suçu üzerinden 10'larca yıl geçtiğini belirten S.K. mağduriyetinin giderilmesini istedi. Benzer bir şikayet ise dizi oyuncusu A.C.A'dan geldi. Yıllar önce uyuştucuru kullanma ve temin etmeden dolayı hüküm giydiğini ve hapis yatıp çıktığını, mahkeme kararıyla memnu haklarını geri aldığını, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nden suç kaydını sildirdiğini belirten A.C.A, bir çekim için havalanına gittiğinde GBT taraması yapan polisin "suç kaydın var" diyerek kendisini içeri almadığını kaydetti. A.C.A, arkadaşlarının içinde yaşadığı utanç ve çekime katılamaması nedeniyle doğan mağduriyetinin giderilmesini talep etti.

TBMM alarma geçti

Şikayetler, adli sicil dışında emniyet ve jandarmanın oluşturduğu ikinci bir fişleme sisteminin varlığını ve 2010'daki anayasa değişikliği ile fişlemenin yasaklanmasına rağmen sistemin yürürlükte olduğunu açığa koydu.

TBMM Dilekçe Komisyonu, 10'larca şikayet gelmesi üzerine ilgili 8 kurumu alarma geçirdi. Başbakanlık, Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü, Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama daire Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı, Maliye Bakanlığı Mali Suçlar Araştırma Kurulu Başkanlığı(MASAK), Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Başkanlığı(HSYK) temsilcileriyle TBMM'de üstüste 6 toplantı gerçekleştirildi. Bu toplantılarda özetle şu görüşler ele alındı:

* Kişiler hakkında kayıtların tutulduğu Adli Sicil ve İstastistik Genel Müdürlüğü'ndeki Merkezi Adli Sicil(MAS) bilgi kayıtları, UYAP Bilgi Sistemi ve çoğunlukla emniyet ve jandarmanın kullandığı KİHBİ Bilgi Sistemi kayıtları tek merkezde tutulmalı.

* Mükerrer kayıt olan KİHBİ Bilgi Sistemi'ndeki kayıtların güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması işlemlerinde kullanılmasından kaynaklı mağduriyetlerin giderilmesi amacıyla Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği'ndeki KİHBİ Bİlgi Sistemi'ndeki kayıtlara da başvurulmasına ilişkin ibare çıkarılmalı.

En fazla 30 yıl tutulsun

* KİHBİ sistemindeki kayıtlar, Merkezi Adli Sicil'de(MAS) tutulan kayıtların gibi suç ve cezaların ağırlığına göre çeşitli sürelerde ancak azami 30 yıl sonra silinmesi sağlanmalı. Çünkü KİHBİ sisteminde kişiler hakkında tutulan ve KİHBİ Bilgi Topluma Yönergesi'nde sayılan suç türlerine ilişkin mahkeme kararları hiçbir şekilde silinmemektedir. Hatta öldükten sonra bile. Bu durum mağduriyetlere yol açmaktadır.

* HSYK'nın Temmuz 2011'de çıkardığı genelge doğrultusunda 2008 yılı öncesine ilişkin UYAP Bilgi Sistemi'ndeki kayıtlar güncellenmeli. Bilgi Toplama ve idari makamlarca gerçekleştirilen işlemler tek merkezden sadece UYAP Bilgi Sistemi üzerinden yürütülmelidir.

* KİHBİ'de 54 madde halinde sıralanan geniş suç alanı daraltılmalı. Bu suç alanlarının hangi kıstaslar çerçevesinde belirlendiği anlaşılamamaktadır.

* Çocukken işlenen suçlar bile kayıtlardan silinmediği için yıllar sonra başta güvenlik soruşturması, yurtdışına çıkış, önemli kurumlarda işe giriş, silah ruhsatı, özel güvenlik elemanı alımı ve ehliyet işlemlerinde mağduriyetler yaşanıyor.

Toplantıda emniyet temsilcileri KİHBİ uygulamasını Sabancı cinayetini örnek vererek savundu. TBMM yetkililerinin "suç kaydının silinmesin sonsuza kadar sürmemeli, bilgiler tek merkezde toplanmalı" çıkışı üzerine emniyet temsilcisi, KİHBİ kayıtlarının genel bir bilgi sistemi içinde olamayacağını belirterek "1996'daki Özdemir Sabancı suikastında, Fehriye Erdal işe alınırken adli sicil kaydı ile yetinilmeyip bize sorulsaydı, cinayeti engelleyebilirdik" dedi.

Tarih olacaktı ama...

12 Eylül 2010 referandumuyla kabul edilen anayasa değişikliğinin, fişlemeleri tarihe karıştıracağı iddia edilmişti. Referandumla, anayasanın 20. maddesine "Herkes, kendisiyle ilgili kişisel verilerin korunmasını isteme hakkına sahiptir. Bu hak; kişinin kendisiyle ilgili kişisel veriler hakkında bilgilendirilme, bu verilere erişme, bunların düzeltilmesini veya silinmesini talep etme ve amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenmeyi de kapsar. Kişisel veriler, ancak kanunda öngörülen hallerde veya kişinin açık rızasıyla işlenebilir. Kişisel verilerin korunmasına ilişkin esas ve usuller kanunla düzenlenir" ifadesi eklenmişti. 2005'te yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu'nda, kişilerin, aldıkları cezaların bitimiyle birlikte kısıtlanmış haklarının tamamını yeniden kazanacakları belirtiliyor. Adli Sicil Kanunu'na 2006'da eklenen hükümde de cezanın infazının bitiminden 3 yıl sonra hükümlülerin memnu haklarını kazanacakları ve sicillerinden cezayı temizletebilecekleri kaydediliyor.

KİHBİ değişebilir

Komisyon, ilgili kurumlarla yaptığı değerlendirme toplantısında KİHBİ Bilgi Toplama Yönergesi'ni masaya yatırırken, kişilerle ilgili Adli Sicil'de tutulan kayıtlar ile KİHBİ bilgi sisteminde tutulan kayıtların sistemde tutulma süresi ve silinmesi konusunda paralellik sağlanmasının uygun olacağı görüşünü dile getirdi. KİHBİ sisteminde tutulan kayıtların suçların önlenmesi konusunda kolluk güçlerine önemli veriler sunduğu vurgulanırken, Bilgi Toplama Yönergesi'nin güvenlik zafiyeti doğmasına yol açmayacak şekilde gözden geçirilmesi, kayıtların suç türlerine ve cezaların ağırlık derecelerine göre yeniden belirlenmesinin uygun olacağı görüşü de benimsendi. Konuya ilişkin karar önümüzdeki günlerde yapılacak toplantı sonrasında netleşecek.

En fazla 30 yıl tutulsun

KİHBİ sistemindeki kayıtlar, Merkezi Adli Sicil'de(MAS) tutulan kayıtların gibi suç ve cezaların ağırlığına göre çeşitli sürelerde ancak azami 30 yıl sonra silinmesi sağlanmalı. Çünkü KİHBİ sisteminde kişiler hakkında tutulan ve KİHBİ Bilgi Topluma Yönergesi'nde sayılan suç türlerine ilişkin mahkeme kararları hiçbir şekilde silinmemektedir. Hatta öldükten sonra bile. Bu durum mağduriyetlere yol açmaktadır.


Avukat

Haberin başka bir versiyonu:

Alıntı Yap13 yaşında yaptığı hırsızlık 15 yıl sonra S.F.'nin karşısına çıktı. Kimlik kontrolünde "Hırsızlık yapmışsınız." denilerek çocuklarının yanında küçük düşürüldü. Bunun üzerine yaşadığı mağduriyeti Meclis'e taşıdı. Benzer şikâyetlerle sıkça karşılaşan Dilekçe Komisyonu, yaptığı araştırmada fişleme mantığını deşifre etti. En ağır suç bile adlî sicilden siliniyor ama polis ve jandarma kayıtları kişi ölse bile saklanıyor.

Adli sicil kayıtlarının belirli bir süreden sonra silinmesini sağlayan düzenleme geçtiğimiz aylarda uygulanmaya başlarken, Emniyet ve Jandarma'daki güvenlik bilgilerinin kişi ölse bile korunduğu ortaya çıktı. Yaşanan ilginç bir hadise bu konudaki boşluğu Meclis'in gündemine taşıdı. Her şey 13 yaşında bir hırsızlık olayına karışan ve cezasını çeken S.F.'nin 15 yıl sonra karşılaştığı kimlik kontrolüyle başladı. "Siz daha önce hırsızlık yapmışsınız" denilerek çocuklarının yanında küçük düşürülen S.F. yaşadığı mağduriyeti Meclis'e iletti. "Cezamı çektim. Adli sicilimin silinmesi için gerekli süre doldu. Polis, neden bunu hatırlatıyor?" içerikli bir şikâyet dilekçesi yazdı. Çok sayıda benzer başvuruyla karşılaşan Meclis Dilekçe Komisyonu, Adalet Bakanlığı, Emniyet, Jandarma, Sahil Güvenlik ve HSYK yetkilileriyle konuyu değerlendirdi. Yaptığı kapsamlı araştırmada devletin fişleme mantığını ifşa etti. Kanunlara göre en ağır suç adlî sicil kayıtlarından 30 yıl sonra siliniyor. Ancak polis ve jandarmanın kullandığı arşiv kayıtları kişi ölse bile saklanıyor. Güvenlik soruşturması geçiren bir vatandaş, hayatta olmayan ancak kayıtlarda 'suç işlemiş' görünen yakın bir akrabası sabebiyle bile 'sakıncalı' kapsamına alınıyor. Komisyon, muhtemel mağduriyetleri önlemek için ilk etapta güvenlik kayıtlarının Adlî sicil arşivlerine kaldırılmasını istedi. Ardından yasal düzenlemeyi gündemine aldı.

13 yaşında bir hırsızlık olayına karışan ve cezasını çeken ancak 15 yıl sonra bir kimlik kontrolünde "Siz daha önce hırsızlık yapmışsınız" denilerek çocuklarının yanında küçük düşürülen S.F., TBMM'ye "Cezamı çektim, adlî sicilimin silinmesi için gerekli süre doldu. Polis, çocuklarımın yanında beni neden küçük düşürüyor?" içerikli bir şikâyet dilekçesi yazdı. Benzer içerikli çok sayıda başvuruda, istihbarat amaçlı bilgi toplanması, adlî soruşturma ve kovuşturma sonuçlarının kaydedilmesi, toplanan bilgilerin arşivlenmesi ve çeşitli idarî işlemlerde kullanılması nedeniyle yaşanan mağduriyetler dile getirildi. Sorunu kapsamlı bir şekilde inceleme kararı alan Dilekçe Komisyonu, ilk etapta Emniyet ve Jandarma yetkilileriyle bir araya geldi.

Emniyet yetkilileri, Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı (KİHBİ) bilgi sisteminde tutulan kayıtların silinmediğini doğruladı. Jandarma'nın da benzer içerikli suç kayıtlarını silmediği belirtildi. Komisyon yetkilileri, güvenlik kayıtlarının silinmemesinin ciddi mağduriyetleri beraberinde getirdiğine işaret ederken Emniyet mensupları bu uygulamayı ilginç bir örnekle savundu. Bir yetkili, "1996 yılında işlenen Özdemir Sabancı suikastını hatırlayın. Cinayeti işleyen Fehriye Erdal işe alınırken bize sorulsaydı, silinmeyen kayıtları ortaya çıkarır ve cinayeti engelleyebilirdik." dedi.

İlgili kurumlarla yapılan değerlendirme toplantılarında, güvenlik kayıtlarının KİHBİ Bilgi Toplama Yönergesi'ndeki bazı maddeler çerçevesinde silinmediği ve sınırsız olarak kullanıldığı sonucuna varıldı. Komisyonun konuyla ilgili hazırlayacağı rapora kaynaklık edecek olan taslak metinde, ilgili yönergede bir değişiklik yapılması ve Emniyet ile Jandarma'daki milyonlarca kaydın Adalet Bakanlığı bünyesindeki Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü'nde toplanması gerektiği vurgulandı. Polis ve Jandarma'nın güvenlik soruşturmalarında gerekli bilgileri adlî sicilden talep etmeleri, kişiler hakkındaki suç kayıtlarının silinme tarihi sonrasında gündeme getirilmemesinin doğru olacağı ifade edildi. Çalışmalarını sürdüren Dilekçe Komisyonu'nun, fişleme konusundaki sorunların çözümü için yeni dönemde bir yasal düzenlemeyi de gündeme getirebileceği ifade ediliyor.

KİHBİ, 4 türlü kayıt tutuyor

Kaçakçılık İstihbarat Harekât ve Bilgi Toplama Daire Başkanlığı (KİHBİ) Bilgi Toplama Sistemi'nde, ilgili yönerge doğrultusunda dört türlü kayıt tutuluyor. Bu kayıtlar şöyle: "Adli makamlarca haklarında yakalama emri ya da yokluğunda tutuklama kararı çıkarılanlara ilişkin aranan kayıtlar. Kaybolan veya haklarında kayıp bildirimi yapılanlara ilişkin kayıtlar. Yakalanmış olsalar dahi yönergenin 9-b maddesinde (kişi yakalanmış olsa dahi hakkında kayıt tutulmasını gerektiren suçlar 54 madde halinde oldukça geniş bir şekilde düzenlenmiş) sayılan suçları işlemiş olanlar hakkında kayıtlar. Kamu haklarından yararlanması konusunda sınırlama getirilen şahıslarla ilgili kayıtlar."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1315418&title=adl%EE-sicil-siliniyor-ama-guvenlik-kayitlari-omur-boyu-takipte


Bu sorunun çözümü için düzenleme yapılması gerekiyor. Siz anayasayı ve kanunları değiştirdiğinizde, maalesef uygulamayı da eşzamanlı olarak ve kendiliğinden değiştirmiş olmuyorsunuz. İdari makamlar, uygulamalarında anayasa ve kanun yerine çok daha geniş/detaylı açıklamalar içeren (ve aslında anayasa ve kanuna uygun olarak çıkarılan ancak sonradan anayasa ve/veya kanunun değişmesiyle yer yer anayasaya ve/veya kanuna aykırılıklar içeren) tüzük, yönetmelik, genelge gibi düzenlemeleri esas alıyor. Bu düzenlemeler değiştirilmediği sürece bu tarz sıkıntıların yaşanması doğal. Konuyla ilgili bir ihtilaf mahkeme önüne geldiğinde, elbette mahkemeler kanuna aykırı hükümler içeren tüzük, yönetmelik, genelge gibi düzenlemelerde yer alan hükümleri değil, üst norm niteliğindeki anayasa ve kanun hükümlerini baz alacaktır. Ama idareden kendi iç çalışma disiplinini değişen anayasa ve kanun hükümlerine kendiliğinden uygun hale getirmesini beklemek fazla hayalcilik olur. Dolayısıyla burada yapılacak iş, yukarıda da belirttiğim gibi tüzük, yönetmelik, genelge gibi düzenlemelerin değiştirilen anayasa ve kanun hükümlerine uygun hale getirilmesini sağlamaktan ibarettir. Bu yapılmadığı sürece uygulamadaki sorun aynen devam eder. Bu haber, belliki hükümette ve mecliste soruna dair bir farkındalık oluşturmuş; bu noktadan sonra gerekli düzenlemelerin hızlıca yapılacağını tahmin ediyorum.


balkan12cc

RADİKAL


HALUK İNANICI

Yorum / 16/06/2009



Polisin, adli bilgilerle ilgili 'ayrı bir veritabanı' tutmasına gerek var mıdır? Hem gerek yoktur, hem de Ceza Muhakemesi Kanunu'na göre böyle bir şey mümkün değildir. Uygulamanın, uluslararası hak ve özgürlükler müktesebatı ile veri kaydı/işlenmesi müktesebatına aykırı olması da konunun başka bir veçhesi

Sizin GBT'nizde ne yazıyor?
Mutlaka hayatınızın bir aşamasında karşınıza çıkmıştır, ya da duymuşsunuzdur. Şu meşhur GBT uygulaması. GBT, Genel Bilgi Toplama kelimelerinin baş harfleri. 12 Eylül Darbesi öncesine kadar gidiyor tarihi. En son olarak havaalanlarında GBT araştırması yapılacak, diye bir haberle gündeme gelmişti. Madem uçak güvenliği söz konusu, GBT'ye sorarsın olur biter!!! Peki, kim ya da ne bu GBT. Kim kurar, kim işletir, kuralları var mıdır? Fiş'te ne yazar? Kırmızı, turuncu ve yeşil gibi renkleri var mıdır? Varsa ne anlama gelir? Bir vatandaş olarak ilgili makama başvurup, "Benim fişimin fotokopisini verir misiniz, lütfen?" diyebilir misiniz?
Biliyor ve yaşıyorsunuz, 'Fişlenme' Türkiye'de neredeyse kanıksanma noktasına gelmiş çok tehlikeli bir olgu.
Kamu kurumları, 'sözde' kamusal yetkilerden yola çıkarak kendi vatandaşlarını fişliyor. İşte GBT bu fişleme yöntemlerinden sadece birisi. Güya yasal olanı... Bunun dışında başka kurumların da yasal olduğunu iddia ettiği fişlemeleri var. Bir de tartışmasız yasa dışı fişleme örnekleri var. Batı Çalışma Grubu fişleri, 1.Ordu Fişleri. Kim bilir daha ne fişler vardır. Efendim 'fiş' tabiriyle elektrik fişini kastetmiyoruz tabii ki. Ama konunun kendisi 'elektrikli.' Demokratik bir toplumda, devlet vatandaşını fişler mi? Bu fişler ne işe yarar? Bu fişleri, kim, nasıl kullanır?
Türkiye'de bu GBT fişlemesi bir 'yönerge'yle yapılıyor. Adı, KİHBİ (Kaçakçılık İstihbarat, Harekât, Bilgi Toplama) Bilgi Toplama Yönergesi... Bu yönerge iki yasaya dayandığını iddia ediyor. İddia ediyor diyoruz, çünkü aşağıda göreceğiniz gibi, o yasalar da Emniyet'e böyle bir yönerge çıkarma yetkisi vermiyor.


KİHBİ Bilgi Toplama Yönergesi'ne nasıl ulaşırsınız?
Merak etmeyin, hemen söyleyeyim. Bu yönerge yayınlanmamıştır. Emniyet Genel Müdürlüğü web sitesinde bol bol ismini görürsünüz ama kendisini bulamazsınız! Türkiye hâlâ gizli kanunlar, kararnameler, yönetmelikler, gizli idari düzenlemeler ülkesi. Bir diğer deyişle ülkemizde vatandaşlar bilmedikleri kanunlara, düzenlemelere uyarak(!) yaşamak zorunda... Bir insanla ilgili 'kişisel bilgiler/veriler' içeren devlet GBT kayıtları o kişilere kapalı. Gizli yani. Bıraktık bilgileri, bu bilgileri tutmaya güya imkân veren KİHBİ Bilgi Toplama Yönergesi'nin kendisi gizli. Sormak lazım, vatandaş, ülkesinde geçerli 'düzenleyici bir idari' işleme/dokümana nasıl ulaşacak? İstediğiniz kadar AB Müsteşarlığı, AB Bakanlığı kurun, istediğiniz kadar vatandaşın 'bilgiye erişim hakkından' bahsedin, temel mantık değişmiyor. Devlet dediğin bazı şeyleri gizli yapar, vatandaşına hesap vermez!!! Mahkemenin iptal edeceği şüphesini taşıdığın yönergeyi yayınlamazsın olur biter...

Hukuk mu Dediniz?
Peki, böyle bir uygulama geçerli hukuk açısından mümkün müdür? Tabii ki değil. Yönerge, bir yasanın bir kamu kurumuna verdiği görevin nasıl yürütüleceğini düzenleyen emirnamedir aslında. Hukukta bu tür işlemlere 'adsız düzenleyici işlemler' denir ve yönetmelik niteliğindeki işlemler olarak kabul edilir. Çünkü Anayasa 124 ncü maddesi idareye bu konuda sadece 'yönetmelik çıkarma' yetkisi vermiştir. Şu halde idare, tüzük, yönetmelik gibi yasalarda tanımlanmış idari işlem isimleri dışında bir idari düzenleyici işlem yaratırsa, bunlar yönetmeliklerin tabi olduğu hükümlere uymalıdır. Yönetmelikler ise iki temel unsur taşımalıdır: i) Üst norma uygun olmalı, ii) Usulüne uygun yayın veya ilan yoluyla kamuoyuna duyurulmalıdır. Hadi bu genel/anayasal zorunluluğu bir kenara koyalım. 17.2.2006 tarihli ve 26083 sayılı Resmi Gazete'de bir yönetmelik yayınlandı: 'Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik'. Bir yasa ya da düzenleyici idari işlem bu yönetmeliğe de uygun olmalıdır: i) Düzenleme yetkisini hangi kanundan aldığını açıkça göstermelidir, ii) Maddeler gerekçeli olmalıdır, iii) Bu yönet-melikten sonra 'artık' bir düzenleyici işlemin adı 'Yönerge' olamaz, iv)Yönetmelik hükmün-deki 'Yönerge'nin yayınlanması veya ilanı suretiyle duyurulması gerekmektedir. Bu açıklamalarımızla KİHBİ Bilgi Toplama Yöner-gesinin, hukuka aykırı olduğu sanırız kendiliğinden anlaşılmış oluyor.

Kaynak: http://www.izafet.com/hukuk-danismani/680542-gbt-hakkinda-yapilan-gazete-haberi-gbt-fisleniyoruz.html#ixzz207na0TxO

saldıray

 Şimdi insan suçişlemiş cezasını cekmiş fakat yetmiyor emniyet kayıtlarında her defasında yasalllığı tartışmalı çünkü yayyınlanmayan bil yönerge ile kimsenin görmediği sıradan heran gibir memur bakıyor elindeki cihazla ve herkesin içinde sen zamannında dolandırıcılık yapmışsın ,fuhuş ,yapmışsın ,ve ya adam dövmüşsün ,vs ne ise otamatikman tekrar yargılanıyorsun orada ve tüm hayatın biranda siliniyor tüm dostlarının yanında küçük düşürülüyorsun , şimdi gelelim maddelere ve işin hukuksuzluk boyutuna bakalım
Arşiv bilgilerinin istenmesi
Madde 10- (1) Arşiv bilgileri;
a) Kullanılış amacı belirtilmek suretiyle, kişinin kendisi veya vekâletnamede açıkça belirtilmiş olmak koşuluyla vekili,
b) Bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemeler,
c) Yetkili seçim kurulları,
d(2) Kanunda açıkça belirtilmediği takdirde, kişi hakkında alınacak bir karar veya yapılacak bir işlemle ilgili olarak, bir yakınının adlî sicil ve arşiv kayıtları istenemez ve bu bilgiler, kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz.
(3) Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebilir.
Adlî sicil ve arşiv bilgilerinin gizliliği
Madde 11- (1) Adlî sicil ve arşiv bilgileri gizlidir. Bu bilgiler, görevlilerce açıklanamaz ve bu Kanun hükümlerine göre verilen kişi, kurum ve kuruluşlarca veriliş amacı dışında kullanılamaz) Özel kanunlarda gösterilen hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşları,

Tarafından istenebilir. şimdi bu kadar zor şartlarda kişinin adli sicil arşiv bilğilerine bakılabilirken tak sıradan bir memur hiç bir izne tabi olmadan 7 secerene bakabiliyor
Şimdi anaysaya bakalım
MADDE 20 - KİŞİSEL BİLGİLERİN KORUNMASI
Kişisel bilgilerin korunması
Madde 20- (1) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel bilgi ve verilerin korunması hakkına sahiptir.
(2) Bu bilgiler, ancak kişinin açık rızasına veya kanunla öngörülen meşru bir sebebe dayalı olarak kullanılabilir. Herkes, kendisi hakkında toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme, bunlarda düzeltme yaptırma ve bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahiptir.
7 yorum:
M. Zeki AKTAŞ dedi ki...
(1) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel bilgi ve verilerin korunması hakkına sahiptir. Kişisel bilgi ve verilerin başkaları tarafından kullanılarak zarara uğratılması halinde devlet tarafından zararın karşılanması şarttır.
(2) Bu bilgiler, ancak kişinin açık rızasına veya kanunla öngörülen meşru bir sebebe dayalı olarak kullanılabilir. Herkes, kendisi hakkında toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme, bunlarda düzeltme yaptırma ve bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahiptir.
Şimdi de ifşa etme suçuna bakalım yayma yani

MADDE 135. - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

MADDE 136. - (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Nitelikli hâller

MADDE 137. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Verileri yok etmeme

MADDE 138. - (1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

Şikâyet

MADDE 139. - (1) Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması

MADDE 140. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Takdir sizin


balkan12cc

Şimdi anayasa mahkemesine bireysel başvuru 150 tl imiş bu gizli yayınlanmayan gbt yönetmeliğinin iptali için bir avukat yada vatandaş dava açarmı ki açarsa milyonlarca kişinin hayır duasını alır inş

balkan12cc

Şimdi insan suçişlemiş cezasını cekmiş fakat yetmiyor emniyet kayıtlarında her defasında yasalllığı tartışmalı çünkü yayyınlanmayan bil yönerge ile kimsenin görmediği sıradan heran gibir memur bakıyor elindeki cihazla ve herkesin içinde sen zamannında dolandırıcılık yapmışsın ,fuhuş ,yapmışsın ,ve ya adam dövmüşsün ,vs ne ise otamatikman tekrar yargılanıyorsun orada ve tüm hayatın biranda siliniyor tüm dostlarının yanında küçük düşürülüyorsun , şimdi gelelim maddelere ve işin hukuksuzluk boyutuna bakalım
Arşiv bilgilerinin istenmesi
Madde 10- (1) Arşiv bilgileri;
a) Kullanılış amacı belirtilmek suretiyle, kişinin kendisi veya vekâletnamede açıkça belirtilmiş olmak koşuluyla vekili,
b) Bir soruşturma veya kovuşturma kapsamında Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemeler,
c) Yetkili seçim kurulları,
d(2) Kanunda açıkça belirtilmediği takdirde, kişi hakkında alınacak bir karar veya yapılacak bir işlemle ilgili olarak, bir yakınının adlî sicil ve arşiv kayıtları istenemez ve bu bilgiler, kişiyi herhangi bir haktan yoksun bırakmak için dayanak olarak kullanılamaz.
(3) Onsekiz yaşından küçüklerle ilgili adlî sicil ve arşiv kayıtları; ancak soruşturma ve kovuşturma kapsamında değerlendirilmek üzere Cumhuriyet başsavcılıkları, hâkim veya mahkemelerce istenebilir.
Adlî sicil ve arşiv bilgilerinin gizliliği
Madde 11- (1) Adlî sicil ve arşiv bilgileri gizlidir. Bu bilgiler, görevlilerce açıklanamaz ve bu Kanun hükümlerine göre verilen kişi, kurum ve kuruluşlarca veriliş amacı dışında kullanılamaz) Özel kanunlarda gösterilen hallerde ilgili kamu kurum ve kuruluşları,

Tarafından istenebilir. şimdi bu kadar zor şartlarda kişinin adli sicil arşiv bilğilerine bakılabilirken tak sıradan bir memur hiç bir izne tabi olmadan 7 secerene bakabiliyor
Şimdi anaysaya bakalım
MADDE 20 - KİŞİSEL BİLGİLERİN KORUNMASI
Kişisel bilgilerin korunması
Madde 20- (1) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel bilgi ve verilerin korunması hakkına sahiptir.
(2) Bu bilgiler, ancak kişinin açık rızasına veya kanunla öngörülen meşru bir sebebe dayalı olarak kullanılabilir. Herkes, kendisi hakkında toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme, bunlarda düzeltme yaptırma ve bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahiptir.
7 yorum:
M. Zeki AKTAŞ dedi ki...
(1) Herkes, kendisiyle ilgili kişisel bilgi ve verilerin korunması hakkına sahiptir. Kişisel bilgi ve verilerin başkaları tarafından kullanılarak zarara uğratılması halinde devlet tarafından zararın karşılanması şarttır.
(2) Bu bilgiler, ancak kişinin açık rızasına veya kanunla öngörülen meşru bir sebebe dayalı olarak kullanılabilir. Herkes, kendisi hakkında toplanmış olan veya kayıtlarda yer alan bilgilere erişme, bunlarda düzeltme yaptırma ve bu bilgilerin amaçları doğrultusunda kullanılıp kullanılmadığını öğrenme hakkına sahiptir.
Şimdi de ifşa etme suçuna bakalım yayma yani

MADDE 135. - (1) Hukuka aykırı olarak kişisel verileri kaydeden kimseye altı aydan üç yıla kadar hapis cezası verilir.

(2) Kişilerin siyasî, felsefî veya dinî görüşlerine, ırkî kökenlerine; hukuka aykırı olarak ahlâkî eğilimlerine, cinsel yaşamlarına, sağlık durumlarına veya sendikal bağlantılarına ilişkin bilgileri kişisel veri olarak kaydeden kimse, yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.

Verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme

MADDE 136. - (1) Kişisel verileri, hukuka aykırı olarak bir başkasına veren, yayan veya ele geçiren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

Nitelikli hâller

MADDE 137. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların;

a) Kamu görevlisi tarafından ve görevinin verdiği yetki kötüye kullanılmak suretiyle,

b) Belli bir meslek ve sanatın sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle,

İşlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

Verileri yok etmeme

MADDE 138. - (1) Kanunların belirlediği sürelerin geçmiş olmasına karşın verileri sistem içinde yok etmekle yükümlü olanlara görevlerini yerine getirmediklerinde altı aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.

Şikâyet

MADDE 139. - (1) Kişisel verilerin kaydedilmesi, verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme ve verileri yok etmeme hariç, bu bölümde yer alan suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.

Tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması

MADDE 140. - (1) Yukarıdaki maddelerde tanımlanan suçların işlenmesi dolayısıyla tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.
Takdir sizin


Kaynak: http://www.izafet.com/hukuk-danismani/681697-gbt-meclise-sikayet-edilmis-iste-sonuc-meclisin-aldigi-karar.html#ixzz21o4UDy7U

balkan12cc

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17064200.asp

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/17064200.asp

GBT isyanını yargıya taşıdı     

 


       
 
     



Orhan SAAT / İSTANBUL 19 Şubat 2011



Haftada beş gün kullandığı metrobüs durağında, her seferinde polis tarafından aranıp sorgulanan genç, savcılığa suç duyurusunda bulundu: Hürriyetim engelleniyor, huzurum bozuluyor...

WEB programlama eğitimi alan Tolga Karadağ (30), Söğütlüçeşme Metrobüs Durağı'nda sürekli çevirip üstünü arayan ve GBT (Genel Bilgi Toplama) sorgusu yapan polisler hakkında, hürriyetini kısıtladıkları ve huzurunu bozdukları gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

Karadağ savcılığa sunduğu dilekçesinde, "Aranma kadrolusu oldum" dedi. 10 Şubat'ta Kadıköy Cumhuriyet Başsavcılığı'na iletilen dilekçede şu ifadeler yer aldı:

Hem arama hem kızma

"Küçükyalı'daki evimden haftanın beş günü Şirinevler'deki kurs merkezine metrobüsle gidiyorum. Ancak polisler Söğütlüçeşme Metrobüs Durağı'nın alt geçidinde sürekli beni durduruyor. Üst araması ve GBT sorgusu yapıyor.
Ceplerimi boşaltıyor, ayakkabılarıma kadar kontrol ediyorlar. Aramaların birinde cebimden ağrı kesici hap çıktı. Çok bilinen bir hap olmasına rağmen ne olduğunu sordular. Ağrı kesici olduğunu söyledim. Reçete istediler. Yanımda yoktu. Beni zorla eczaneye götürmek istediler. Şikâyet edeceğimi söyleyince de bıraktılar. Alt geçitte yedi sekiz genç polis memuru zaman zaman sayıları beş altı kişiyi bulan yolcuları durdurup önce kimliklerini alıyor, ardından duvara dayayıp üst araması yapıyor. Bunları yaparken kibar olmadıkları gibi, üstünü aratmak istemeyene ise 'Biz polisiz ararız' diye kızıyorlar. Artık alt geçitten geçmiyor, etrafından dolaşıyorum."



duruss


http://www.memurlar.net/haber/255501/

Tıkla oku meclis bu sorunu çözecekmiş