Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 12:47:16

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 403
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 368
Total: 368

Yargıtay: Bir kısmı tüketilen içecekteki sinek ölüsü tazminat sebebidir

Başlatan Avukat, 09 Eylül 2009, 13:09:08

« önceki - sonraki »

Avukat

Marketten aldığı rakının bir kısmını içtikten sonra içinde sinek olduğunu fark eden Muammer Devecioğlu, "sinekli rakıyı içtiği için, ruh halinin bozulduğunu ve sağlığının tehlikeye girdiğini" belirterek Tüketici Mahkemesi'nde rakıyı üreten firmaya dava açtı.

Ankara 7. Tüketici Mahkemesi Hakimi İlhan Kara, rakı şişesinde sinek bulunan üreteci firmayı yasal faiziyle birlikte 7 bin 700 lira tazminat ödemeye mahkum etti. Hakim Kara, kararında, "şişenin ağzının bilyeli oluşu ve sineğin şişeye bu şekilde sonradan konulmasının mümkün olmadığını" kaydetti.

Davalı üretici şirket temyiz yoluna gitti. Davaya bakan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi "tazminata hükmedilemeyeceğini" belirterek yerel mahkemenin kararını bozdu. Hakim İlhan Kara, kararında direnince bu kez son sözü toplanan Yargıtay Genel Kurulu söyledi. 43 yargıçtan oluşan genel kurulda 35 yargıç yerel mahkemenin kararına "evet" derken 8 yargıç bozma talep etti. Oy çokluğu ile alınan karar da şu gerekçelere yer verildi:

Eskisi gibi içemez

"Hayatın olağan akışına uygun olup, içtiği sıvının içinde sağlığa zararlı olabilecek ve mide bulantısı ve tiksinti uyandırabilecek bir cismin; daha açık ifadeyle sinek ölüsünün, bulunması normal her insanda aynı duyguyu yaşatacak, aynı veya benzer bir ürün içerken eskiden olduğu gibi keyifli ve istekli olamayacaktır. Sonuç itibariyle; toplanan tüm deliler bilirkişi raporu ve tüm dosya içeriğine göre yerel mahkemenin dava konusu ürünün(rakı) davacı tarafça satın alındığı, bir miktar tüketildikten sonra şişede bulunan yabancı maddenin fark edildiği, orijinal bilyeli kapak nedeniyle imalat aşamasından sonra şişe içerisine yabancı bir cismin girmesinin mümkün bulunmadığı, cismin imalat aşamasında girdiği kabul etmek gerektiği, ürünün ayıplı olduğu, içen şahsa zarar verebileceği gibi vücut bütünlüğü ve ruh sağlığının bozulduğu, bu nedenle davacı yararına tazminata hükmedilmesi gerekir."

http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/12289192.asp?gid=229

Avukat

Yargıtay'ın tazminata hükmetmesindeki temel kıstası, içecekteki yabancı maddenin şişede/kutuda bulunduğunun ve içeceğin bir kısmının olsun bu haliyle içildiğinin ispat edilmesidir. Yargıtay'ın bu görüşünde ne derece isabet bulunduğu tartışmaya açık bir husustur. Ancak Yargıtay'ın meseleyi bakış açısı bugün için bu minvaldedir. Nitekim Yargıtay, içinde yabancı maddeler bulunan şişedeki içeceğin bir kısmının tüketilmiş olduğunu ispatlayamayan davacının tazminat talebini aşağıdaki karar ile reddetmiştir (aynı yönde başka kararlar da bulunmaktadır):

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/9039
K. 2001/12817
T. 25.12.2001
• ÜRÜNÜN BOZUK OLDUĞU İDDİASINA DAYALI MANEVİ TAZMİNAT ( Yabancı Madde Bulunan Şişenin Davacı Tarafından Kırılması )
• MANEVİ TAZMİNAT ( Davalının Ürettiği Meşrubattaki Yabancı Cisimlerin Davacıyı Rahatsızlandırması Nedeniyle )
• YABANCI MADDENİN İÇİNDE OLDUĞU ŞİŞENİN DAVACI TARAFINDAN KIRILMASI ( Başka Şişelerde Yabancı Cisimler Olması-Davacının İçtiği Şişede de Yabancı Cisimler Olduğunu Göstermemesi )
• OLAYIN MEYDANA GELİŞ TARİHİ ( Davacının Kendisi İçin Önemli Olan Bir Olayın Hangi Tarihte Meydana Geldiğini Bilmemesinin Hayatın Olağan Akışına Uymaması )
818/m.41,42,43
ÖZET : Yabancı maddelerin fabrikadaki şişenin üretimi ve dolumu sırasında bulaşmış olabileceği gerekçesiyle manevi tazminat istemi kısmen kabul edilmiştir. Ancak, davacının kendisinin içtiği ve yarım bıraktığını iddia ettiği şişe ortada bulunmadığı için herhangi bir belirleme yapılmış değildir. Başka iki şişede yabancı cisimler olması, davacının içtiği şişede de yabancı cisimlerin olduğuna kanıt teşkil etmez. Ayrıca böylesine önem verdiği bir delili yere atıp kırması ve kendisi için önemli olan bir olayın hangi tarihte, hangi ayda meydana geldiğinin unutulması da hayatın olağan akışına uymaz. Bu kuşkulu durumlar olduğu halde davanın kısmen kabulü isabetli değildir.

DAVA : Davacı Bekir Eygi vekili Avukat Sultan ( Çetin ) Tuncer tarafından, davalı İmbat Tic. ve Dağ. A.S. ( Coca Cola İçecek Üretim A.Ş. ) aleyhine 19.11.1999 gününde verilen dilekçe ile davalının ürettiği meşrubattaki yabancı cisimlerin davacıyı rahatsızlandırması nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 9.7.2001 günlü kararın Yargıtay da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 25.12.2001 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı vekili avukat İbrahim Kaynar ile karsı taraftan davacı vekili Avukat Şeyman Adanur geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, davalı şirketin ürettiği ürünün bozuk olduğu iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir.

Davacı, 1999 yılı Temmuz ayı içinde bir kahveden Fanta alıp içtiğini, içerken boğazından yabancı bir maddenin geçtiğini hissettiğini, şişeye baktığında siyah parçacıklar gördüğünü, durumu şirket yetkililerine anlattığını ancak bir sonuç alamadığını, midesine giden maddeler nedeniyle 3-4 gün bulantı, kusma ve ishal geçirdiğini, şekerinin 270'c çıktığını, psikolojik olarak çok etkilendiğini ileri sürerek 5 milyar lira manevi tazminatın tahsilini istemiştir.

Davalı vekili ise iddianın doğru olmadığını, davacının 22.6.1999 günü fabrikaya geldiğini, kendisinin gezdirildiğini ve hediyeler verildiğini, manevi tazminat koşullarının oluşmadığını savunmuştur.

Mahkemece, yabancı maddelerin fabrikadaki üretim, dolum sırasında bulaşmış olabileceği gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Davacı, olay günü bir kahveye giderek bir şişe fanta alıp içtiğini, içerken boğazından bir şeyler geçtiğini hissetmesi üzerine iğrenme duygusu ile istifra ettiğini, şişeyi yere atıp kırdığını, sonra gidip kasadan dolu iki şişe aldığını, onların içinde de aynı şekilde yabancı maddeler olduğunu ileri sürmekte ve bunlarla ilgili fotoğraflar ibraz etmektedir. Ancak, kendisinin içtiği ve yarım bıraktığını iddia ettiği şişe ortada bulunmadığı için herhangi bir belirleme yapılmış değildir. Başka iki şişede yabancı cisimler olması, davacının içtiği şişede de yabancı cisimler bulunduğuna kanıt teşkil etmez. Davacının böylesine önem verdiği bir olayla ilgili delili yok etmesi, şişeyi yere atıp kırması da hayatın olağan akışı ile bağdaşmamaktadır. Kaldı ki, bu konu ile ilgili tanık ifadeleri de farklıdır. Tanık Ramazan Dede davacının fanta şişesinin kalanını yere fırlatıp attığını ve kırdığını söylemektedir. Diğer tanık Murat Doğan davacının arkadaşı olup olayın başından sonuna kadar hatta olaydan sonra davacının davalı fabrikaya gittiği sırada da yanında bulunan kişidir. Bu tanık ise şişenin ne olduğunu bilmediğini söylemektedir. Oysa şişenin yere atılıp kırılması, unutulması veya dikkatten kaçması mümkün olmayan bir olaydır.

Diğer taraftan davacı, dava dilekçesinde 1999 yılı Temmuz ayı içerisinde olayın meydana geldiğini belirtmektedir. Tanık Murat Doğan da 18/9/2000 tarihli ifadesinin de davacı ile beraber geçen sene Temmuz ayında Kemeraltına gittiklerini ve olayın meydana geldiğini söylemiştir. Oysa davacının davalı şirkete ait fabrikaya gitmesi ve yetkililerle görüşmesi, dosyadaki belgeye göre 22.6.1999 tarihinde olduğuna göre, dava konusu olayın Haziran ortalarında gerçekleşmiş olması gerekir. Davacının, kendisi için bu denli önemli olduğunu iddia ettiği bir olayın hangi tarihte, en azından hangi ayda meydana geldiğini bilmemesi düşünülemez.

Yukarıda açıklanan nedenlerle olayın gerek gerçekleşme tarihi, gerekse biçimi konusunda kuşkulu bir durum mevcut olup dosyadaki deliller davanın kabulü için yeterli görülmemiştir.

Bu nedenle davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA ve temyiz davalı yararına takdir edilen 250.000.000 lira duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25.12.2001 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARSI OY YAZISI

Dosyadaki delillere göre; davacının içinde yabancı maddeler bulunan Fanta marka şişedeki meşrubatın bir bölümünü içtiğini sabit kabul etmek gerekir. Şişede kalan içeceğin kanıt olarak saklanmamış olması bunun aksinin düşünülmesini gerektirmez. Zira açık şişe içine sonradan da yabancı madde konulabilir. Davacı ise aynı yerden ve aynı kasadan aldığı hiç açılmamış şişelerdeki meşrubatlara delil olarak dayanmış ve bunlarla ilgili dosya içinde bulunan analiz raporuna göre "içinde koyu renkte değişik boyutlarda tanımsız yabancı maddeler bulunduğu" belirlenmiştir. Davalıya ait fabrikada mahkemece yapılan keşif sonrasında düzenlenen bilirkişi raporunda da; tesislerin son derece modern olmasına karşın dolum sırasında yalnızca gözle kontrol yapılması nedeniyle yabancı maddelerin fabrikadaki üretimde dolum sırasında bulaşmış olabileceği olasılığı bulunduğu belirtilmiştir. Saptanan bu olgulara göre yerel mahkemenin hukuka aykırılığı tespit yönündeki belirlenmesinin doğru olduğu düşüncesiyle daire çoğunluğunun bozma görüşüne katılamıyorum.

kilimanjaro

Satın aldığı damacana suyundaki çiğnenmiş sakız nedeniyle mahkemeye başvuran Adanalı tüketici, üretici firma hakkında açtığı maddi ve manevi tazminat davasını, "Orijinal kapağı açılmamış, bu yüzden herhangi bir zarar söz konusu olamaz" gerekçesiyle kaybetti.

Adana'nın Mahfesığmaz Mahallesi'nde büfe işleten Metin Gülmez, uluslararası faaliyet gösteren bir firmaya ait damacanadaki çiğnenmiş sakız nedeniyle, avukatı aracılığıyla Adana 1. Tüketici Mahkemesi'nde açtığı davayı kaybedince, yine avukatı aracılığıyla bu kez "temyiz" başvurusunda bulundu.

Gülmez'in avukatı Mehmet Ali Akgül, Yargıtay Hukuk Dairesi Başkanlığı'na gönderilmek üzere 1. Tüketici Mahkemesi Hakimliği'ne verdiği temyiz davası dilekçesinde, 19 kilogramlık damacananın kapağının orijinal olduğunu Adana 4.Sulh Hukuk Mahkemesi'nce tespit ettirdiklerini hatırlattı.

Akgül, dilekçesinde, şunları kaydetti:
"Davanın reddinde orijinal kapağın açılmamış olduğu, bu nedenle sakızlı su yüzünden her hangi bir zararın söz konusu olamayacağı belirtiliyor. Oysa, eğer, müvekkilim orijinal kapağı açmış olsaydı, bu kez (çiğnenmiş sakızı siz kasten atmış olabilirsiniz) suçlamasıyla karşılaşacaktık." Avukat Akgül, burada önemli olan hususun uluslararası faaliyet gösteren davalı şirketin insan sağlığına ne kadar önem verdiği olduğuna dikkati çekerek, "davalı şirket, müvekkilimden bir kez bile özür dilememiş, hatta (sen suyu da içmemişsin) diyerek müvekkilimi çiğnenmiş sakız çıkan suyun parasını iade etmeyerek cezalandırmıştır" dedi.
Akgül, açtıkları 10 bin YTL'lik maddi ve manevi tazminat davasının yerel mahkeme tarafından reddi nedeniyle bu kez temyiz başvurusunda bulunduklarına dikkati çekerek, temyiz başvurusunda şu ifadelere yer verdi:
"Yerel mahkeme BK 47 ve 49'uncu maddesindeki koşulların oluşmadığını ifade ederek, maddi ve manevi tazminat talebimizi reddetmiştir. Oysa TMK'nun 24'ncü maddesi (hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldıran kimse) olarak tanımlamıştır. bu durumda vücut bütünlüğü sağlıklı yaşam hakkı hakkı da kişilik hakkı olup davalı şirket hukuka aykırı eylemi ile müvekkilin kişilik hakkı olan sağlıklı hakkına tecavüz etmiştir. Davalının damacana içerisinde unuttuğu çiğnenmiş sakızın mevzuatımızda cezası yokmuş gibi davranılarak adeta kusurlu olan davalı şirket ödüllendirilmiştir. Oysa manevi tazminatın ödenmesi reddedilecek ise BK 49/3 maddesinin açıkça davamızda tatbiki gerekir." Akgül, 105 YTL tutan tespit masrafının da ödenmesinin reddedildiğini bildirerek, "Böyle bir dava Avrupa mahkemelerinde olsaydı milyonlarca dolar tazminat söz konusu olurdu" dedi.
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.