Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

29 Eylül 2024, 19:20:50

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,222
  • Latest: sezai04
Stats
  • Toplam İleti: 8,877
  • Toplam Konu: 4,419
  • Online today: 648
  • Online ever: 648
  • (Bugün, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 309
Total: 309

kredi çekebilir mi?

Başlatan rabiaaa, 21 Ağustos 2013, 18:09:49

« önceki - sonraki »

rabiaaa

eşim benden habersiz bankadan kredi çekebilir mi yada kefil olabilir mi?

Avukat

Merhabalar. Eşiniz sizden habersiz kredi çekebilir fakat Borçlar Kanunu'nun 584. maddesinde belirtilen istisnalar haricinde kefil olamaz. Ayrıntılı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz. Allah kolaylık versin...

rabiaaa

peki kredi çekmesine engel olabilirmiyim savcılığa dilekçe mi vermem gerekir yada nasıl engel olabilirim?

Avukat

Eşiniz savurganlık (parayı çar çur etme) türünden bir illete müptela değilse, kocanızın kredi çekmesine engel olamazsınız. Böyle bir durum varsa, eşinizin kısıtlanması için dava açmanız gerekecektir. Aşağıda bu hususa ilişkin emsal bir Yargıtay kararı bulunuyor. Bu konuda bir avukattan yardım almanızı tavsiye ediyorum. Bunun dışında oturduğunuz ev eşinize aitse, muhtardan alacağınız ikametgah belgesiyle tapuya gidin ve taşınmazın kaydına "aile konutu şerhi" koydurun. Bu şerh, sizin izniniz olmadan taşınmazın kaydına ipotek konulmasını veya taşınmazın bir başkasına devrini engelleyecektir.




T.C.
YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 2004/1430
Karar: 2004/2252
Karar Tarihi: 26.02.2004

(4721 S. K. m. 406) (4787 S. K. m. 4/1, Geç. m. 1)

Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Karar: 1-Dava, Türk Medeni Kanununun 406. maddesinde yer alan " savurganlık, kötü yaşama ve malvarlığını kötü yönetme sebebiyle kendisini veya ailesini darlık veya yoksulluğa düşürme tehlikesine yol açma.. " sebebiyle kısıtlama isteğine ilişkindir.
Toplanan delillerden; kısıtlanması istenilen Mehmet T.'nün 1340 doğumlu olup 80 yaşında olduğu, eşinin 1993'te ölümünden sonra uzunca bir süre yalnız yaşadığı, 31.01.2001 tarihinde kendisinden ( 45 ) yaş küçük Kumru isimli Azeri bir kadınla evlendiği, bu kadının köye hiç gelmediği, daha sonra evine değişik tarihlerde Azeri uyruklu başka kadınların geldiği; hakkında evinde Azeri kadınlarla fuhuş yaptırdığı iddiasıyla birkaç kez Jandarmaya ihbarlar yapıldığı, bu ihbarlar üzerine yapılan kontrollerde; 31.03.2001 tarihinde evinde Z. İbrahimova ile V. Aliyeva isimli iki Azeri kadının bulunduğu, 30.01.2002 tarihinde yapılan kontrolde P. Rougiva isimli Azeri bir kadının olduğunun tespit edildiği, köyde Mehmet T.'nün gayrimenkullerini satıp Azeri kadınlarla yediği konusunda yaygın duyumların olduğu, 1160, 1161, 1000, 748 ve 1155 parsel sayılı zeytinlik ve bademlik vasıflı beş parça taşınmazını 20.12.2001 ve 20.07.2001 tarihlerinde üçüncü kişilere sattığı, bu taşınmazlardan sadece birini 10 milyara sattığı ifade edildiği halde, bankalardaki kendi adına olan hesaplarda toplam 6.1 milyar lira civarında parasının olduğu, 13.11.2002 tarihinde de noterde düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile iki parça taşınmazını Fatma isimli kadına verdiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda belirtilen ve gerçekleşen bu olgular Mehmet T.'nün malvarlığını, bilinçsiz, amaçsızca tükettiğini, alım-satım ilişkilerinde yarar dengesini gözetmediğini, savurganlık ve suihal içerisinde ve eğiliminde olduğunu göstermektedir. Türk Medeni Kanununun 406. maddesinin koşulları oluşmuştur. Kısıtlanmasına ve vasi atanmasına karar verilmesi gerekirken, isteğin reddi doğru görülmemiştir.
2- 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 4/1 maddesi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ikinci kitabından ( MK. md. 118-494 ) kaynaklanan bütün davaların Aile Mahkemesinde bakılacağını, geçici 1. maddesi de; sonuçlanmamış davaların yetkili ve görevli aile mahkemesine devredileceğini hükme bağlamıştır. Karar bozulmakla sonuçlanmamış hale gelmiştir. Bu açıklama karşısında işin görev yönünün de düşünülmesi zorunludur.
Sonuç: Temyiz edilen kararın 1. bentte gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, 26.02.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.