Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 04:50:59

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 403
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 361
Total: 361

Ağır ve tehlikeli işlerde çalışan bayanlar için uygulanan adet izni tartışılıyor

Başlatan kilimanjaro, 07 Ocak 2010, 16:01:13

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Tekstilcilerin kadın işçilerin her ay beş günlük adet izinlerinin kaldırılması talebi tartışma yarattı. Hangi kritere göre hesaplandığı merak edilen iznin, ihtiyaçtan doğan bir hak olduğu belirtiliyor.

Tekstil ve konfeksiyonun ağır ve tehlikeli iş sayılması nedeniyle sektörde çalışan kadın işçilerin beş gün 'regl izni' kullanması konusu, tekstilciler, kadın örgütleri ve sendikalar arasında tartışma yarattı. Sektörde 1 Ocak 2010 itibariyle denetimlerin başlaması ve ardından ceza alma endişesi ile gündeme gelen uygulama kafaları karıştırdı. Sektörler uygulamanın iptalini isterken, sendikalar ve kadın örgütleri uygulamanın alınmış bir hak olduğunu, geri verilemeye-ceğini ancak neden ve neye göre böyle bir uygulamanın yürürlüğe girdiğinin sorulması gerektiğini ifade ediyor.

Cinsiyetçi politikaları perçinliyor

Geçmişte SSCB, Japonya'da görülen uygulamanın kadın hakları açısından önemli bir adım gibi gözükse de, sadece tekstil sektörü ile sınırlı kalmasının düşündürücü olduğunu söyleyen KESK Kadın Sekreteri Songül Morsümbül, "Bu uygulamada beş günlük iznin hangi kriterlere göre hesaplandığı, kadınlar arasındaki farklılıklar göz önünde bulundurulup bulundurulmadığı açık değil. Diğer taraftan, yönetmelik kadın hakları açısından önemli bir adım gibi gözükse de, çalışma hayatındaki kadınlara yönelik cinsiyetçi politikaları perçinlediği de açıktır" dedi. KESK olarak kadın istihdamını arttırmak ve cinsiyetçi uygulamalara karşı durmak amacıyla yıllardır kreş hakkı, ebeveyn izni ve doğum izinleri gibi meseleler için mücadele ettiklerini söyleyen Morsümbül şunları söyledi: "AKP'nin muhafazakar ve liberal politikaları yüzünden her ay beş gün izin hakkı, işçileri işten çıkarma bahanesine rahatlıkla dönüşebilir. Zaten kadınların kayıtdışı çalışma oranının yüksek olduğu tekstil sektöründe bu uygulamayla kayıtdışı çalışmanın artabileceği kaygısını yaşıyoruz."

Bir bardak suda fırtına koparılıyor

"Her zaman ki gibi bir bardak suda fırtına çıkarılmaktadır" diyen DİSK Başkanı Süleyman Çelebi de, "Bu uygulama, kadınların fiziksel yapısından kaynaklı doğal hakkı, kazanılmış haklarından geri adım atılması düşünülemez. Fakat çalışan kadınların bu hakkın kullanımını suistimal etmeleri söz konusu olamaz. İşverenler bunu bir fırsatçılık olarak değerlendirmemeli, istihdam sorunu yaşayan bizim gibi ülkelerde bu tür haklar kadın için bir 'dezavantaj' olmamalıdır" dedi.

Bu hak istihdamı engellememeli

Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu ise "Kadınlara getirilen özel günleriyle ilgili bu hak, kaynağını ILO, Avrupa Sosyal Şartı gibi uluslararası standart ve normlardan aldığı gibi, Anayasa'nın 50'nci maddesinde de alıyor. Dolayısıyla kadınlar hangi şartlarda çalışırlarsa çalışsınlar bu haklardan yararlanmalıdırlar. Başka bir ifadeyle, özel günleri kadınların istihdamında engelleyici bir durum olmamalıdır. Özellikle kadın istihdamının yüzde 29'larda olduğu ülkemizde ve tekstildeki istihdamın yaklaşık yarısının kadın olduğu düşünüldüğünde özel günleri kadın istihdamını hiçbir şekilde engellememelidir" diye konuştu.

Uygulama zorunlu değil, ihtiyaçtır

Türkiye Kadın Girişimciler Derneği (KAGİDER) Başkanı Gülseren Onanç, kadınlara beş gün 'regl izni'nin AB uyum yasaları çerçevesinde verilmiş sosyal bir hak olduğunu düşünüyor. "Ancak bu izin talebe bağlı bir izindir, kadın isterse bunu kullanır. Kadınlarımız çalışma etiği gereği gerekmedikçe bunu kullanmayacaklardır. Çalışma etiğine en sadık işgücü olan kadınlar, en sorumlu çalışan kesimdir. Bu uygulama zorunlu değiltir, talebe bağlı olarak ihtiyaç duyuldukça kullanılacak bir uygulamadır" diye konuşan Onanç, bir işveren olarak ihtiyaç duyduğunda izne çıkmayan kadının üretimdeki veriminin düşeceğini düşündüğünü, bunu hiçbir işverenin de istemeyeceğini belirtti.

O dönemi zor geçirenler için bir hak

Amargi Kadın Akademisi Üyesi Avukat Yasemin Öz ise, 'adet izni' uygulamasının kazanılmış bir hak olduğunu, bu hakkın geri alınmaması gerektiğini belirtiyor. Bu uygulama nedeniyle kadınların istihdamında bir düşüş olacağına inanmadığı söyleyen Öz, sadece tekstildeki değil tüm sektörlerdeki kadınlara 'regl izni' verilmesi gerektiğini söylüyor.

Dini açıdan kadının 'regliyken' çalışmasının, erkeklerle aynı ortamda bulunmasının kesinlikle günah olmadığını dile getiren İlahiyatçı Hidayet Tuksal da, Kuran'da regliyken kadının sadece cinsel ilişkiye girmesinin, kendi sağlığı açısından günah olduğunun belirtildiğini söyledi. Tuksal, beş günlük izni de ihtiyacı olan kadınların kullanabileceğini belirterek, "O dönemi çok zor geçiren kadınlar var. Onlar için bu uygulama bir hak" dedi.

http://taraf.com.tr/haber/46360.htm

Çalışma Bakanlığı'nın konuyla ilgili açıklaması:

Çalışma Bakanlığı, tekstil ve konfeksiyon sektöründeki bazı işlerin ağır ve tehlikeli işler kapsamına alınması ve kadın işçiye ayda 5 gün "regl izni" verilmesine ilişkin tebliğe açıklık getirdi.

Çalışma Bakanlığı'nın açıklamasında, çalışan kadınların sağlıklarının korunması için çıkarılan düzenlemenin 36 yıldır yürürlükte olduğu belirtildi.

Bunun kadın istihdamına olumsuz etkisinin bugüne kadar görülmediği vurgulandı.

Bakanlık, 2008 tarihinde hazırlanan iş sağlığı ve güvenliği kanun taslağının yasalaşması durumunda ağır ve tehlikeli işler kavramının ortadan kalkacağını duyurdu.

Açıklamada, bu yasayla birlikte kadınlara yasaklı iş kalmayacağı için sözkonusu ayrımların da ortadan kalkacağı ifade edildi.

Sözkonusu yönetmeliğe göre; kadınlara verilecek 5 günlük özel hal izniyle kadınların iş bulmasının zorlaşacağı yönünde haberler basına yansımıştı.

http://www.ntvmsnbc.com/id/25040386/#storyContinued
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

TÜRKİYE'de istihdamın lokomotifi konumundaki tekstil ve konfeksiyon sektörünün başında, 16 Mart 2004'ten beri 'demoklesin kılıcı' sallanıyor. O tarihte yayınlanan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği ile Türk tekstil ve konfeksiyon sektörü de 'tehlikeli işler' kapsamına alındı ve bu yüzden de iki konuda belirsizlik başladı. Birinci belirsizlik, yönetmelik gereği bu sektörde çalışan kadınlara ayda 5 gün 'adet izni' verilmesi kuralı oldu. İkinci belirsizlik ise 31 Mayıs 2009 tarihli tebliğ ile sektörde çalışan tüm işçilerin mesleki eğitim almış ve eğitimi belgelenmiş olması şartının getirilmesi oldu. Sektörde milyonlarca işçinin böyle bir belgesi yok. Kanun ve yönetmelik çalışanlara otomatik belge sağlayan bir kolaylık da getirmedi. Bu durumda da içilerin yasa gereği 'mücbir sebeple' işten çıkarılmasının mümkün olduğu savunuluyor.

İTO, Dinçer'le buluştu

Problemin çözümü için İstanbul Ticaret Odası (İTO), 20 Kasım 2009'da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'i ziyaret etti. Bu ziyaret sırasında konu ayrıntılı olarak konuşuldu. İTO Başkanı Murat Yalçıntaş, şunları söyledi: "Tebliğe bakınca tekstil içinde neredeyse tüm sektörler kapsama alınmış durumda ve bu iki konu İstanbul'da 2 milyon çalışanı ilgilendiriyor. Çalışanın eğitimini şart koşmuşlar ama eğitimi kim verecek, nasıl verecek belli değil. Kadınların adet durumuyla ilgili konu da istismara çok açık olarak önümüzde duruyordu. Sayın Bakan'a anlattık. 25 Kasım 2009'da bir tebliğ daha yayınlandı ve adet durumu yeniden düzenlenmeye çalışıldı. Ancak bu da çözüm olmadı ve aralık ayından itibaren işletmelere ceza başladı. Bakanlık kanunun AB uyum yasaları çerçevesinde çıkarıldığını söylüyor ve çözüm getirmek için çalışıyor."

Bizi kapsamdan çıkarın

İstanbul Tekstil ve Konfeksiyon İhracatçı Birlikleri (İTKİB) Başkanı Hikmet Tanrıverdi, 6 aydır bu konuda yoğun çalıştıklarını söyledi. Tanrıverdi, şöyle konuştu: "Kanun geri gitmiyor. Yeni kanun zor. Sektörümüzün bu yönetmelik kapsamından çıkarılması gerekiyor. Elbette sektör içinde boyahane gibi ağır bazı işler var ve o iş kolları teklikeli sınıflamasında kalabilir. Konfeksiyonda çalışanların yüzde 44'ü kadın. Bu yönetmeliğin uygulanması halinde kadın istihdamında önemli sıkıntı yaşanır. 600-700 bin civarında kayıtlı istihdam hacmimiz var. Kayıtdışı ve dolaylı istihdam rakamları da dikkate alındığında 2-2.5 milyon civarında bir istihdam sözkonusu."

Uygulanırsa kadınlar iş hayatından kopar

TOBB Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Aynur Bektaş, "ağır işler" yönetmelik ve tebliğinin dayandığı kanunun çok eski olduğunu ve uygulanamadığını belirterek, "Ancak uygulanırsa kadınların aleyhine olur. Sosyolojik olarak kadının ilk insan topluluklarında dışarda olduğunu zamanla adet günlerinin uzaması nedeniyle eve kapandığını biliriyoruz. Şimdi bu da aynı etkiyi yapacak. Uygulanırsa kadınlar iş hayatından daha da uzaklaşacak" dedi. Bektaş, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile bu konuda acil toplantı yapacaklarını çözüm için çalışacaklarını söyledi.

Biz krizle uğraşırken bir de 'ağır işler' sıkıntısı çıktı

İSTANBUL Sanayi Odası (İSO) Başkanı Tanıl Küçük, kadın işçilerle ilgili tebliğin 'İstihdam Paketi' kapsamında çıkarıldığını belirterek, şu görüşleri dile getirdi: "Tebliğ, işletmeler için pek çok belirsizlik ve tereddüdü de beraberinde getirdi. 25 Kasım 2009'daki tebliğle durum daha da karmaşık bir hal aldı. İstihdamın lokomotifi tekstil ve konfeksiyon sektörünün ağır ve tehlikeli işler sınıfına dahil edilmesi, özellikle kadın istihdamını olumsuz etkileyecek. Kriz, sanayimizi son derece olumsuz etkilemiştir. Hal böyle iken, mevcut istihdamı riske atacak uygulamaların gündeme gelmesini anlamakta zorlanıyoruz."

Hepimiz suç işliyoruz

İSO 16'ncı Grup Meslek Komitesi (İç Giyim Sanayi) Üyesi Özcan Sümer, yönetmelik ve tebliğlerin getirdiği yasakların tehlikeli sonuçları olabileceğini söyledi. Sümer, "Mesleki eğitim belgeli olmayan personel çalıştırmak yasaklanmış durumda. Şimdi mücbir sebeple işçilerimizi işten çıkarmamız gerekiyor. Bu mümkün mü? Şu anda hepimiz suç işlemiş oluyoruz. Bir an önce çözüm bulunmalı" dedi.

DİSK: Kadınlar için 'Kazanılmış haktır istihdama darbe' diye yorumlanamaz

GEÇEN hafta Ege Bölgesi'ndeki kadın örgütleri söz konusu yönetmeliğin bu haliyle, kadınlara hak kazanımı getirmiş gibi göründüğünü ancak, yasa zoruyla haftada 5 gün izinli olacak kadınların istihdamında caydırıcı etki oluşacağını dile getirdi. Devrimci İşçi Sendikaları Konferederasyonu (DİSK) Başkanı Süleyman Çelebi ise bu yaklaşıma karşı çıktı. Çelebi, "Bu konu 'kadın istihdamına darbe' olarak yorumlanamaz. Kanun doğrudur, en doğal insan hakkıdır ve kadınlar da doğuştan böyle bir hakka sahiptir" dedi. Halen sendikaların örgütlü olduğu birçok sanayi kolunda bile bu hakkın kadınlarca kullanılamadığını da söyledi. DİSK Başkanı, eğitimle ilgili tebliğ konsunda da, "Bir taraftan itfaiye gibi ağır bir iş kolunu taşerona vermeye çalışıyorlar diğer taraftan da konfeksiyon işçisini zora sokacak eğitim şartları getiriyorlar" diye konuştu.

http://m.kanald.com.tr/NewsDetail.aspx?ArticleID=4214&CategoryID=6
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu, Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğinde yer alan ''kadınların ay hallerinde, ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamayacağı'' hükmünü tartıştı.

Komisyon, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, yönetmeliğin bu hükmünün uygulanıp uygulanmadığının araştırılması için verdiği dilekçeyi ele aldı.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürü Kazım Özer, kadınların ay hali günlerinde ağır ve tehlikeli işlerde çalıştıramayacağı hükmünün, 1948'de mevzuata girdiğini, o dönemde çalışılmayacak iş gününün 3 olarak belirlendiğini anlattı. Özer, 1973'de iş gününün 5'e çıkarıldığını söyledi.

Özer, bu uygulamanın cezai yaptırımının olmadığını, bakanlığın iş müfettişlerinin bugüne kadar idari bir yaptırım uygulamadığını belirtti. Kazım Özer, düzenlemenin, işten çıkarma veya izin verme şeklinde değil, ağır ve tehlikeli olmayan bir işte çalıştırmayı öngördüğünü dile getirdi.

Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliğine yönelik bir komisyon oluşturduklarını kaydeden Özer, tekstil, giyim, toprak sanayi gibi işkollarının, yönetmelik kapsamına alınması ya da çıkarılmasıyla ilgili görüşler topladıklarını kaydetti. Özer, gelen görüşler doğrultusunda 8 Şubatta toplantı yapacaklarını ifade etti.

AB Çerçeve Direktifi doğrultusunda başlattıkları çalışmaların TBMM'de yasalaşması halinde ''ağır ve tehlikeli işler'' kavramının ortadan kalkacağını anlatan Özer, AB'de böyle bir kavram ve yönetmeliğin bulunmadığını vurguladı.

Özer, 23 yıl iş müfettişliği yaptığını, ne kendisinin ne de arkadaşlarının ya da daha önce çalışanların, bu maddeye yönelik bir durumla karşılaşmadığını anlatarak, ''Örf ve adetlerimiz gereği, kadınlara bugünlerini sormaktan hicap duyarız. Ne iş müfettişinin ne de işverenin edebinde bu vardır'' dedi.

Bakanlığın, yönetmeliğin 6. maddesini değiştirmeyi düşünmediğini bildiren Özer, aksi halde ''kazanılmış haklardan geriye gidiliyor'' şeklinde tepkilerin doğabileceğini söyledi.

''BİLİM DIŞI''

CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, bu maddenin, kadını işten çıkarmak için bahane olduğunu, bilimsel dayanağının bulunmadığını, sağlık gerekçelerinin kabul edilemeyeceğini söyledi. Arıtman, hükmü, ''bilim dışı, çağ dışı bir yönetmelik maddesi'' diye nitelendirdi.

Kadınların, menstruasyon (adet) dönemlerinde hiçbir hata yapmadan görevlerini yerine getirebildiğini dile getiren Arıtman, psikolojik sıkıntılarının ise adet döneminde değil, bundan bir hafta önce hormonal değişiklikler nedeniyle görülebileceğini söyledi. Arıtman, tıbbın geldiği noktada, adet sancılarına yönelik ilaçların da bulunduğunu, kadınların adet dönemlerinde evde, tarlada, en ağır işlerde çalıştığını anlattı.

Arıtman, böyle bir maddenin ILO sözleşmesinde olmadığına işaret ederek, düzenlemenin yönetmelikten çıkarılmasını istedi. Arıtman, Türkiye'nin ILO'nun analık sözleşmesini imzalamasını istedi.

CHP Adana Milletvekili Gaye Erbatur da AB'ye üyelik müzakereleri yapan Türkiye'de, bu konuları konuşmaktan üzüntü duyduğunu, Türkiye'nin bu düzenlemenin uygulandığı Endonezya, Çin, Filipinler olmadığını kaydetti.

Mevzuatın, AB ile uyumlu olmadığını, kadınların her türlü işi yapabildiğini dile getiren Erbatur, yasalara, yönetmeliklere böyle bir ayrımcılık konulduğunu söyledi.

Erbatur, kadınların bir çoğunun, adet dönemlerini sakladığını, bunların kadınların fizyolojik durumu olduğunu söyledi.

''KADIN HER İŞİ YAPAMAZ KAVRAMINI REDDEDİYORUM''

Komisyon Başkanı Güldal Akşit, düzenlemenin, taraflarca suistimal edilmesinin de değerlendirilmesi gerektiğini, işçi ve işveren tarafından da kötü kullanılabilecek bu maddenin, netleştirilmesinin şart olduğunu vurguladı.

Akşit, kadınlara aşırı korunmacı davranarak, başka yönlerden mağdur olmalarına neden olunmaması gerektiğini dile getirdi.

CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, kadınların hukuki haklarını kullanmalarından dolayı işten çıkarılması halinde, buna önlem alınması gerektiğini belirterek, bu şekilde davranan işverenler hakkında ağır yaptırımlar öngören bir kanun tasarısı veya teklifi getirilebileceğini söyledi.

Ersin, dilekçesini verirken, kadın üyelerden destek beklediğini ancak kadınların, kazanılmış haklarının kaybetme noktasına geldiklerini söyledi.

MHP Manisa Milletvekili Ahmet Orhan da kadınların özel günlerinin taraflarca istismar edilebileceği uyarısında bulundu.

Orhan, kadın mühendislerin her alanda çalışmadığını, laboratuvarı tercih ettiğini, kadınların toplumun her alanında görev yapabileceklerini ortaya koyabilmeleri gerektiğini söyledi. Orhan, bazı sınırlamalarla cinsiyet ayrımcılığının önünün açılmaması, eğitilmeleri halinde kadınların bütün işleri yapabilmesi gerektiğini söyledi. Orhan, eski doğu bloku ülkelerinde kadınların ağır işlerde çalıştığını, Türkiye'de kadınların bütün ağır işleri erkeklerden iyi yaptığını dile getirerek, ''Kadın her işi yapamaz kavramını reddediyorum'' dedi.

''EVLİ KADINLARIN YÜZDE 15'İ CİNSEL ŞİDDETE UĞRUYOR''

Komisyon, ayrıca Cinsel Şiddete Karşı Kadın Platformundan gelen Nazik Işık'ı dinledi.

Işık, cinsel taciz ve tecavüzün, konuşulması güç bir konu olduğunu söyledi. Işık, verilere göre, aile içi şiddette polise başvuru oranının yüzde 4 olduğunu, evli kadınların yüzde 15'inin cinsel şiddete uğradığını kaydetti.

Işık, geniş bir sorun olmasına rağmen, insanların konuşmadığını, başvurmadığını, adalet ve destek aramadığını anlattı. Bunun çeşitli nedenlerinin bulunduğunu dile getiren Işık, kadınların, çocukları mutsuz olacağı için korktuklarını, utandıklarını, çekindiklerini, suçlanacaklarını düşündüklerini, kurumlara güvenmediklerini, nereden destek alacaklarını bilmediklerini söyledi.AA

http://www.haber7.com/haber/20100128/Kadinlarin-ay-hali-komisyonu-gerdi.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.