Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

21 Kasım 2024, 21:04:21

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 342
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 17
Total: 17

Tuzun sağlığa zararları yüzünden tüm dünyada yasaklanması gündemde

Başlatan kilimanjaro, 28 Mart 2010, 13:52:33

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Şehriban OĞHAN'ın haberi

Olurdu olmazdı derken hayatımıza giriveren sigara yasağını daha tam hazmedemeden, dünya yeni bir yasağa gebe. Sigara yasağının da ilk uygulayıcılarından olan ABD, New York Kent Meclisi'ne sunulan ve yemeklere tuz koyan aşçılara ceza verilmesini öngören tasarıyla, şimdi tuz yasağını tartışıyor. Gerekçe aynı: Sağlık. Zira üç beyazın en tehlikelisi tuz kalbi yaralıyor.

Peki, diğer toplumlardan iki kat fazla tuz tüketen bizler, "Çengelköy bademi tuzsuz mu yenir!" nidalarıyla bu yaraya tuz basmayı sürdürecek miyiz? Yoksa olası yasak, tıpkı sigarada olduğu gibi dalga dalga yayılıp bizi de mi sarmalayacak?

BİZİM MECLİS'TEN GEÇMEZ
Zafer Üskül (TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı, diyabet hastası)

Dünyanın her yerinde değişik sağlık sorunları olan insanlar, sorunlarının gerektirdiği diyeti yaparlar. Ancak bu diyetin ne olacağına hekimler, diyetisyenlerle birlikte karar verirler. Tansiyon hastaları tuzdan kaçınırlar; diyabetliler şekerden, hamur işlerinden. Elbette sağlığı bozuk kişiler için de uygun mönüler olmalıdır. Yurtdışında diyabetliler için çok çeşitli ürün bulabiliyorsam Türkiye'de de bulabilmeliyim. Ama böyle hastalar veya bu tür hastalık riskleri var diye tüm insanları şekerden, tuzdan mahrum bırakamaz, tatlıyı yasaklayamazsınız. İkisini birbirinden ayırmalıyız. Bu, insan hakları açısından kabul edilebilir değil. Bu olası yasağın dünyaya yayılması ve Türkiye'de uygulanmasını ihtimal dışı görüyorum. Böyle bir kararın bizim Meclis'ten geçeceğini de tahmin etmiyorum.

ÖNCE GDO'LARI YASAKLAYALIM
Mehmet Gürs (Restoran ve işletmecilik eğitimini ABD'de tamamladı; Mikla Restoran'ın sahibi)

Tamam hepimiz biliyoruz; fazla tuz sağlığa zararlı ama restoranlarda tuzu yasaklamak delilik. Bırak o tercih bana kalsın. Ona gelmeden bütün GDO'ları yasaklamak gerek. Konserveler, cipsler, hazır, proses edilmiş gıdalar, asıl vahşi tuz oranı bunlarda. Bunlardaki tuz oranı azaltılsa belki de sorun ortadan kalkacak. Evet, restoranlarda evlerden daha fazla tuz kullanılıyor; çünkü tuz lezzeti artırıyor. Bence mutfak için en önemli tat geliştirici tuz. Bazen çikolatalı tatlının içine de tuz konulabiliyor; zeytinyağlılara şeker konulduğu gibi. Ancak bir yemekte tuz dengesi çok önemli. Tuzu tat yoğunlaştırıcı olarak kullandığınızda yemeğin tadını arttırıyor ama onu fazla kaçırdığınız an yemek lezzetli değil tuzlu oluyor. Fazla tuzlu yemek, kayatuzu yalamak kadar sevimsiz.

ÇENGELKÖY BADEMİ TUZLAMADAN YENİLİR Mİ?
Deniz Gürsoy (Araştırmacı, yazar; "Hayatın Tadı Tuz" kitabı yakında çıkacak)

Tuz sofrada eklenebileceğinden özgürlüğe kısıtlama getirilmeyeceği düşünülüyor. Oysa tuzun pişen yemeğin nefasetine büyük katkısı var. Bazı yemeklerde lezzet, pişme sırasında atılan tuzla sağlanır. Hatta bazılarında pişme etabının neresinde tuz atılacağı bile önemli. Mesela pilavı ocaktan indirmeden en geç on dakika önce tuz atılmalıdır. Yoksa sofrada atılan tuz pirince ulaşmaz. Bazılarında ise tuz atılmazsa yemek tutmaz. Amaç sadece beslenmeyse tuz olmasa da olur. Fakat eğri oturalım, doğru konuşalım: Çengelköy bademini boylamasına dörde bölmüşsünüz, tuzlamadan yemek olur mu? Sonra haşlanmış veya kızarmış patates, yumurta? Peki tuzsuz ayranı içebilir misiniz? Ben yüksek tansiyon hastasıyım. Doktorum tuzu azaltmamı söyledi ve uzun bir pazarlık sonucunda damak zevkim için yemek yediğimi anlatınca sofrada tuz ilave etmeden tuzlu yiyebileceğim konusunda anlaştık. Tuzu azaltmaya varım da, hepten unutmaya hiç mi hiç niyetim yok.

DOĞAL BESİNLERDEN ALDIĞIMIZ TUZ YETERLİ TUZLUKLAR KALKARSA HEDEFİMİZE ULAŞMIŞ OLACAĞIZ
Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar (Türk Nefroloji Derneği Başkanı)

2009'da yaptığımız çalışmaya göre her üç kişinin birinde hipertansiyon var. Yani yetişkin yaş grubunun (18 yaş üstü) yüzde 32.5'inde. Böbrek, şeker ve kalp hastalıklarında da çok hızlı artış var. Dolayısıyla bizim de birtakım tedbirler almamız gerekiyor. Tuz bu tedbirlerin sadece birisi. Ekmeğimiz bile dünya ekmeklerinden daha tuzlu. Hastalarımıza, tuzsuz ekmek yiyin, zeytinden uzak durun, ev salçası kullanmayın diyoruz; bir de tuzluğu kaldırırsanız zaten hedefimize ulaşılıyor. Tuzlu yemek, edinilmiş bir alışkanlık. Bu nedenle bebeklikte ilk yıl tuz kısıtlı verildiğinde hipertansiyon riski düşük oluyor. Tuz da hayatın vazgeçilmezi değil. Besinlerden aldığımız tuz yaşamımız için yeterli, bir de yemeğe tuz atmaya gerek yok. Ama bizim insanımız taviz vermiyor. Bir hastam "lanet olsun böyle tuzsuz yemeğe" diyerek tencereleri dördüncü kattan aşağı atmıştı. Böyle bir yasağın Türkiye'de uygulanabileceğini sanmıyorum.

BELKİ TORUNLARIMIZ GÖREBİLİR AMA BÖYLE BİR YASAK GEREKLİ
Ümit Yüksel (Türkiye Aşçılar Milli Takım Kaptanı, Sheraton İstanbul Maslak Hotel Executive Chef)

Ortaçağ'dan beri ekmeği hep bandırarak yemişiz ya, tuzsuz yemek kimyamızı bozar; 6 gramla lezzetli yemek mümkün değil. Zira Ortadoğu kültürüyle yoğunlaşmışız ve her etnik köken yemeği bizde mevcut. Mezeli akşam sofralarına bayılıyoruz. Hangi mezenin tuz oranı yüksek değil ki? Çiroz, lakerda tamamen tuz içinde yapılıyor. Fümeler ve haydaride de tuz oranı normalin üzerinde. Çorba tuz tüketimini çok artırıyor. Çorbasız akşam yemeğine oturulmayan Orta Anadolu'da ölüm 60'lı yaşlarda yakalıyor, Ege'de ise yemeğe zeytinyağlı ile başlanıyor ve ortalama ömür yaşı 75. Pizzada da tuz oranı çok yüksek. Bir kilo unun içine 20 gram tuz atıyorsunuz. Sosuna 3 gram, üzerindeki ürünlerde 5 gram derken, 14-15 gram tuz sadece bir pizzadan geliyor. Böyle bir yasak gerekli ancak belki torunlarımızın torunları görebilir. Ama belki sağlıklı restoran konseptleri açılmasına katkı sağlar.

3 GRAMLIK BİR AZALTMAYLA BİRLERCE HAYAT KURTARABİLİRİZ
Prof. Dr. Vedat Sansoy (İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Kardiyoloji Anabilim Dalı)

Türkiye'de kalpten ölümlere fazla tuz tüketiminin katkıda bulunduğu kesin ama bunun etkisi için bir rakam vermek mümkün değil. Saygın tıp dergilerinden "New England Journal of Medicine"in 2010 Ocak sayısında günlük tuz alımında yapılacak 3 gramlık azalmayla ABD'de yıllık kalp krizlerinin 54-99 bininin ve herhangi bir nedene bağlı ölümlerin 44-99 bininin önlenebileceği öngörülmüş. Aşçılara yemeklere tuz koyduğu için ceza verilmesi aşırı bir uygulama ancak yemek siparişi verilirken tuz konusunda isteğe göre yemeğin hazırlanması çok yerinde. Toplum sağlığı için mutlaka ulusal eylem planı hazırlanmalı, kamuoyu tuz ve zararları konusunda bilgilendirilmeli, yiyeceklerdeki tuz miktarının azaltılması ve gıda paketleri üzerine günlük tuz ihtiyacının ne kadarını içerdiğinin yazılması faydalı olur.

JAPONLARDAN AZ, ABD'DEN ÇOK TÜKETİYORUZ

Araştırmalar, normali günlük 5-6 gram olan tuz tüketiminin, Türkiye'de 18 gram olduğunu, Türklerin ABD ve İngilizlere oranla iki kat daha fazla tuz tükettiğini gösteriyor. Prof.Dr. Gültekin Süleymanlar, Amazon havzasında bazı kabilelerin eski yaşam tarzlarını muhafaza ettiklerini belirterek günlük tuz tüketiminin bizim onda birimiz kadar olduğuna işaret ediyor ve "Onlarda tansiyon problemi yok" diyor. Süleymanlar'a göre tuzlu balık ve deniz ürünleriyle beslenen Kuzey Japonya'da ise tuz tüketimi bizim üç katımız kadar.

ERKEKLER DAHA FAZLA TÜKETİYOR

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği'nin 14 ilde 1970 kişi üzerinde yaptığı araştırma Türk erkeklerinin kadınlardan daha fazla tuz tükettiğini ortaya koyuyor. Ağır yemeklere alışkın erkekler günde 19.3 gram tuz tüketirken, kadınların günlük tüketimi 16.8 gram. Aynı çalışma öğrenim durumu arttıkça tuz tüketiminin azaldığı saptaması da yapıyor. Araştırmaya göre kırsal bölgede yaşayanlardaki hipertansiyon artış hızı da daha yüksek. Şişmanlık da vücutta tuz tutmaya meyil yaratan bir metabolik hastalık gibi değerlendiriliyor. Doktorlar tuz kısıtlamasıyla hipertansiyonun önüne geçilip kalp, böbrek ve beyin hastalıklarının engellenebileceğini savunuyor.

TUZUN ALTERNATİFİ SİRKE

Bazı gurmeler tuzun alternatifsiz olduğunu savunurken Türkiye Aşçılar Takım Kaptanı Ümit Yüksel ilginç alternatifler öneriyor: "Kaliteli sirke tuzu aratmaz. Mesela Balsemiko sirkesi kullandığınızda tuz atmadığınızın farkına varmazsınız. Taze kurutulmuş baharatlar da özellikle et yemeklerinde tuzu çok fazla aratmaz. Kırmızı toz biber de tuza alternatif olabilir."

MICHELIN'Lİ MASALARDA TUZ ŞEFE HAKARET

Yemek konusunda araştırmacı-yazar Deniz Gürsoy, Michelin yıldızlı restoranlarda masada tuzluk ve biberliğin yer almadığına işaret ediyor. Zira müşterinin yemeğe ilave tuz katması şefin tuzu ayarlayamamış olduğu anlamına geliyor ve şef de bunu hakaret sayıyor.

YEMEĞİ TATMADAN TUZ ATMA TARTIŞMASI

Uluslararası firmalara iş başvurusu yapanlara, "Görüşmeniz yemekte olacaksa, yemeğin tadına bakmadan tuz dökmeyin. Önyargılı olduğunuz, problemi tespit etmeden çözüm ürettiğiniz gerekçesiyle işe alınmayabilirsiniz" uyarısı yapılır. O zaman Türklerin çoğu önyargılı diyebilir miyiz? Mehmet Gürs, Türklerde bunu önyargıyla değil, nezaketle açıklıyor: "Yemeğe tadına bakarak tuz konulduğunda o yemeğin beğenilmediği anlamına geleceği gerekçesiyle bizde bu durum zamanla kültürel bir alışkanlık halini almış." Türkiye Aşçılar Milli Takım Kaptanı Ümit Yüksel ise iğneyi kendimize batırıyor: "Demek ki Türk milleti olarak yeterince lezzetli yemekler yapmıyoruz!"

MARKET ALIŞVERİŞLERİNE DİKKAT

Türk Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Genel Sekreteri Doç. Dr. Ülver Derici uyarıyor:
* Market alışverişlerimizde alacağımız ürünün içeriğine bakmak alışkanlık haline getirilmeli. Eğer 100 gramında 1.5 gram tuz (0.6 gram sodyum) varsa yüksek tuzlu ürün, 0.6 gram tuz (0.1 gram sodyum) varsa düşük tuzlu ürün grubuna girer.
* Bir porsiyon döner-kebap yendiğinde 8.6 gram, bir porsiyon pizzada 4, hamburger ve patates kızartmasında 2.9, kızarmış balık ve patates kızartması yendiğinde 1.2 ve 100 gram ekmek yendiğinde 1.4 gram tuz tüketiliyor. Size sormadan çayınıza ya da kahvenize şeker ekleyebiliyorlar mı? Öyleyse neden size sormadan yemeklerinize tuz ekleyebiliyorlar?

HİMALAYA ELMAS, DENİZ TUZU LİNYİT

Dünyanın en iyi kristal tuzlarından biri olarak tanımlanan Himalaya tuzunun yaygınlaştırılması için çalışan "Yaşamın Gizemi: Su ve Tuz" kitabının yazarı Yücel Aydemir, tuzu önce doğal tuz ve rafine edilmiş sofra tuzu olarak ikiye ayırıyor. Doğal tuzu da deniz tuzu, kaya tuzu ve kristal tuz olarak üçe... Kaya ve deniz tuzu ile kristal tuz arasındaki farkı ise ilginç bir benzetmeyle açıklıyor: "Aynı karbon atomlarından yapılmış olmasına rağmen aradaki fark elmasla, linyit (kömür) arasındaki fark gibi." Aydemir'e göre rafine edilmiş saf sodyumklorür olan sofra tuzu vücut için çok agresif bir madde: "Çünkü sodyumklorür insan vücudunda kendi başına reaksiyonlara girer. Bu nedenle vücut sofra tuzunu vücuttan dışarı atmaya çalışır. Onu yalnızca suyla dışarı atar. Ancak toplumun büyük çoğunluğu su içmeye küstüğünden, vücut bu sofra tuzunu dışarı atamıyor. Aşırı sofra tuzu, yüksek tansiyona, kemik ağrılarına, mide ve bağırsak kanseri gibi birçok sağlık sorununa sebep oluyor.

7 MİLYAR DOLARLIK EKONOMİ

Çeşitli kaynaklara göre tam 120 ülkede tuz üretiliyor. Dünya tuz üretimi yıllık 220 milyon tonu buluyor ve bu da yaklaşık 7 milyar dolarlık bir ekonomi. ABD 40 milyon tonla en büyük üretici. Onu, 30 milyon tonluk üretimle Çin izliyor. Tuz üretiminde 2.5 milyon tonla 19. sırada yer alan ülkemizde her yıl evlerde 300, gıda sanayinde 400, diğer ağır sanayilerde ise 1.5 milyon ton tuz kullanılıyor.

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14233135
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Türkiye'de yapılan bilimsel araştırma sonucuna göre, bir kişi Dünya Sağlık Örgütü'nün önerdiği 5 gram tuz yerine yaklaşık 18 gram tüketiliyor.

Sağlık Bakanlığı tarafından 22.06.2010 tarihinde başlatılan ''Tuz Tüketiminin Azaltılması Stratejisi'' taslak programında Türkiye'deki ekmek, geleneksel gıdalar ve işlenmiş gıdalardaki tuz içeriklerinin belirlenerek veri bankası oluşturulacağı belirtildi.

Taslakta restoran, fast-food, lokanta gibi yerlerdeki menülerin incelenerek, tuz miktarlarındaki azaltma oranlarının saptanacağı ve tuz oranının kademeli olarak düşürüleceği; bu yerlerde masalardan tuzlukların kaldırılacağı, bunun yerine küçük poşetlerde iyotlu tuzların bulundurulmasının sağlanacağı ifade edildi. İsteğe bağlı olarak tuz ilave edilmesi gereken patates kızartması, salata, ayran gibi yiyecek ve içeceklere hazırlama sırasında tuz eklenmeyeceği vurgulandı. Taslakta, masalarından tuzlukları kaldıran restoran ve fast-foodların logo, bayrak veye sertifikayla ödüllendirileceği belirtildi.

Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından, ''Tuz Tüketiminin Azaltılması Ulusal Strateji Belirleme Çalıştayı''nda, Türkiye'de tuz tüketiminin azaltılmasına yönelik 2010-2015 yılları arasında uygulanacak ulusal program kapsamında temel stratejiler ile bu stratejiler paralelinde hedefe yönelik etkili faaliyetler belirlendi.

Türkiye'de bir kişinin günlük tuz tüketiminin Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) öngördüğü 5 gramın 3 katından fazla olduğu, bunun kadınlarda 16, erkeklerde 19 gramın üstüne çıktığı vurgulanan çalıştayda, uygulama esaslarına ilişkin taslak metin ele alındı ve bilim adamları, ilgili bakanlıklar, sivil toplum kuruluşları ve sektör temsilcilerinden oluşan grupların önerileri değerlendirildi.

Ekmekteki tuz oranları belirlenecek ve kademeli olarak azaltılacak.

Farklı gıda kategorilerine göre peynir, et ürünleri, işlenmiş tahıl ürünleri, kahvaltılık gevrek ve bisküvi gibi işlenmiş ürünlerin tuz miktarları da kademeli olarak düşürülecek.

Ürünlerindeki tuz miktarını azaltan başarılı gıda firmaları basın yoluyla duyurulacak ve ödüllendirilecek. Tuzu azaltan gıda firmalarının ürün etiketlerinde slogan geliştirilmesi desteklenecek. Farklı markaların ürünlerinin tuz içerikleri karşılaştırılarak, medya yoluyla sonuçlar duyurulacak.

Toplu beslenme yapılan yerlerde tuzun azaltılması için standart yemek tarifeleri geliştirilecek. Aşırı tuz içeren yemekler yerine, daha az tuz içeren besinlerin yer aldığı menülerin hazırlanması sağlanacak.

TUZ ORANI YÜKSEK GIDAYA BÜYÜK PUNTO
Yasal düzenlemeler kapsamında ekmek başta olmak üzere tuz içeriği yüksek olan gıdaların tuz miktarları Gıda Kodeksi Tebliğlerinde kademeli olarak azıltılacak. Etiketlerde ürünlere ait tuz ve Na (Sodyum) terimlerinin en anlaşılır ve belirgin bir şekilde yer alması sağlanacak. Yüksek tuz içeren besinlerde uyarı mesajlarının yer almasının zorunlu hali getirilmesi için Etiketleme Alt Komisyonuna öneride bulunulacak. Tuz miktarı yüzde 1'in üzerinde olan gıdalardaki tuz miktarının büyük puntolarla belirtilmesi sağlanacak.

AA
http://www.haberturk.com/saglik/haber/525665-lokantalardaki-tuzluklar-kalkiyor
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Hekimlerin hükümdarı İbn-i Sina'dan 'Şifalı Bitkiler' Avrupa'da 700 yıl tıp hocalığı yapan ünü dillere destan, hekimlerin piri İbn-i Sina'nın 'Tıp Kanunu' kitabından bugüne kadar hiçbir yerde rastlamadığınız çok özel formülleriyle şifa bitkilerin reçeteleri... Dr. Yaman SÖNMEZ ve Tarihçi Ahmet ALMAZ hazırladı.

Fazlası birçok sağlık sorununa yol açan tuz dengeli bir şekilde kullanıldığında cildi güzelleştiriyor, dişleri beyazlatıyor ve yaralara iyi geliyor...Tuzda acılık ve burukluk vardır. Kimisi hoş, kimisi ise yara yapıcıdır. Bu cins, kirli kristaller halindedir.
Bir başka cinsi neftidir, koyu renklidir; fakat bu rengi kendi İçeriğindan ileri gelmez, içine karıştığı neftten ileri gelir. Eritilip, nefti uçurulursa, geriye kalanı kirli kristaller halindedir. Bir başka Hint tuzu; siyah renklidir; İçeriği mineral İçeriğindan kaynaklanır. Deniz tuzu, suya girer girmez erir. Kaya tuzu ise erimez.

DİŞ ÇÜRÜĞÜNÜ TEMİZLİYOR
Yakıcı tuz, dişlerin çürüğünü temizler. Haricen sürüldüğünde her türlü kan toplanması ve morartıları giderir. Normal dozda kullanılırsa, tuz, cildi ve rengi güzelleştirir.

İÇERİĞİ
İkinci derecede sıcak ve kurudur. Acılığı ne kadar fazla olursa, sıcaklığı da o kadar fazla olur.

APSELER - ŞİŞLER
Tuz, bal ve zebible (kuru hurma veya incir) birlikte merhem yapılarak, apselere karşı kullanılır. Bal ve futenc (pelin otu) ile birlikte balgami urlara haricen etkili olur. Karıncalanmayı (nemle) önler.

BAŞ ORGANLARI
Saçlı deride çıkan sivilcelere (busur) karşı tuz, hanzal etiyle karıştırılıp, sürülür. Mılh-ı endurani, zihni kuvvetlendirir. Tuz, gevşemiş olan diş etlerini sıkıştırır. Sirkeyle birlikte kulak ağrısına karşı kullanılır.

YARARLARI
Temizleyici, eritici, kabız, kurutucu yararları vardır. Kabız ve eritici özelliği nedeniyle kabız etkisi diğerlerinden daha fazladır. Gaz gidericidir. Kavrulmuş tuzun kurutucu ve eritici etkisi fazladır. Kokuşmayı önler. Sertleşmiş hıltlara da yararı olur. Kristal tuz, normal ve yakıcı tuza göre daha yumuşaktır. Toz edilmiş tuz da kristal tuza benzer. Kristal ve toz tuzların eritici etkinliği daha fazladır.
Yara yapıcı tuzun yumuşatıcı ve eritici etkinliği daha azdır. Fakat yenebilir hale geldikten sonra bu etkisi artar ve öldürücü tuza benzer. Yara yapıcı tuz uzun süre yıkanırsa, yakmadan kurutucu etki kazanır. Hoş olan tuzun temizleyici özelliği fazladır. Soğuk yemeklere katıldığında, tadını yönlendirir. Parçalayan tuz gaz gidericidir. Acılığı fazla olan tuzun eritici etkisi de şiddetli olur. Bütün tuz çeşitleri donmuş hıltları çözer. Acı tuzda eritici etkinin yanında ısıtıcı etki de şiddetlidir.

ZEHİRLENME
Keten tohumu ile birlikte tuz, akrep sokmalarına iyi gelir ve dağ futeneci (pelin otu), zufa ve balla birlikte boynuzlu yılana (nehşetü'l-müfrin) karşı kullanılır. Sirkeyle ve balla birlikte dört boynuzlu nehşe ve kırkayak (erbain) ve arı sokmalarına iyi gelir. Sekincebinle afyonun vereceği zarara karşı korur.

YARALAR
Ciltteki et benlerini ve pürüzleri temizler. Uyuz ve uyuzun sebep olduğu yarlara iyi gelir. Zeytinyağı ve sirke ile ateşe yakın bir yerde karıştırılarak hazırlanan terkip, haricen kullanıldığında, alerjik kaşıntılara karşı etkili olur, özellikle de kaşıntı balgami yapıdaysa, daha da etkilidir.
Ateş yanıkları üzerine zeytinyağı ile birlikte uygulanırsa, kızarıp kabarmasını engeller; özellikle burki ve Afrika cinsinden olanların, diğer tuz cinslerine göre kurutucu Yararları çok fazladır ve rutubetli olanları eritir. Ayrıca dokuları kurutup, büzüştürür.

GÖRME
Göz kapaklarındaki yersiz kıl ve et benlerini yok eder. Kristal tuz, özellikle gözdeki perdeye ve katarakta etkili olur. Göz morarmasına karşı haricen tuz zebib (kuru hurma veya incir) ve bal karışımı kullanılır.

HAREKET ORGANLAR
Tuz, un ve balla birlikte sinir burkulmalarına karşı dışarıdan kullanılır. Zeytinyağı karıştırılıp, yorgun kaslar bu terkiple ovulur.

BESLENME
Tuz, kusturucudur. Özellikle nefti ve endurani olanlar etkendir. Soğuk mide ağrılarına iyi gelir. Bütün tuz türleri hazmı engelleyerek, ishal etki gösterirler.

DIŞARI ATAN ORGANLAR
Tuz , kokuşmuş balgami sıvıyı, safrayı ve kara safrayı keser. Çok koyu renkte olan fakat nefti olmayan tuz, balgama ve sevdaya ishal etkisi gösterir. Acı tuz da sevdayı (kara safrayı) dışarı atar. Endurani olanı, (hem balgami hem de sevdavi olan hıltı) ishal eder. Tuzun kendisi dizanteri üzerinde etkilidir.
Müshil terkiplerde sevdayı ve rutubeti atmaya uygun bir ilaçtır. Pelin otu ve tereyağı ile birlikte hamur haline getirilir ve balgami olan yumurtalık (ünseyeyn) urlarında kullanılır. Aynı şekilde pelin otu (futenc) ve balla birlikte penis (zeker) yaralarına yararlı olur.

http://www.bugun.com.tr/haber-detay/74263-disleri-beyazlatiyor-haberi.aspx
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

TÜRK GIDA KODEKSİ TUZ TEBLİĞİ
(TEBLİĞ NO: 2007/53)

Resmi Gazete'de yayınlanma tarihi: 23 Ocak 2008 Çarşamba
RG Sayı : 26765

             Amaç

             MADDE 1 – (1) Bu Tebliğin amacı; gıda olarak tüketime uygun olan işlenmiş tuzun tekniğine uygun ve hijyenik şekilde üretim, hazırlama, işleme, muhafaza, depolama, taşıma ve pazarlamasını sağlamak üzere bu ürünlerin özelliklerini belirlemektir.

             Kapsam

             MADDE 2 – (1) Bu Tebliğ, ambalajlı olarak insan tüketimine sunulan işlenmiş tuzu kapsar. Özel beslenme amaçlı üretilen tuzları, sodyumu azaltılmış potasyum vb. içeren tuzları kapsamaz.

             Dayanak

             MADDE 3 – (1) Bu Tebliğ, 16/11/1997 tarihli ve 23172 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'ne göre hazırlanmıştır.

             Tanımlar

             MADDE 4 – (1) Bu Tebliğde geçen;

             a) İşlenmiş tuz: Ana maddesi sodyum klorür olan ve insan tüketimine uygun nitelikte üretilen ürün olup, tüketim amacına göre dörde ayrılır;

             1) Sofra tuzu: Doğrudan tüketiciye sunulan, ince öğütülmüş, iyotla zenginleştirilmiş, rafine edilmiş veya edilmemiş tuzu,

             2) Gıda sanayi tuzu: Gıda sanayinde kullanılan, doğrudan tüketiciye sunulmayan, iyotlu veya iyotsuz olarak üretilen tuzu,

             3) İri salamura tuzu: Doğrudan tüketiciye sunulan, özellikle evlerde konserve, turşu, salamura ve benzeri ürünlerin yapımında gıda muhafaza amaçlı olarak kullanılan, iyot içermeyen tuzu,

             4) Sofrada öğütme tuz: Tüketici tarafından sofrada öğütülmek üzere tüketiciye sunulan, kristal halde bulunan, iyot ilave edilmeyen tuzu ifade eder.

             b) Yabancı madde: Tuz tanecikleri dışında gözle görülebilir her türlü organik ve inorganik maddelerdir.

             Ürün özellikleri

             MADDE 5 – (1) Bu Tebliğ kapsamındaki ürünlerin özellikleri aşağıda verilmiştir.

             a) Tuz beyaz renkte olmalı ve yabancı madde içermemelidir.

             b) Rafine edilerek veya yıkanarak temizlenmemiş tuz, işlenmiş tuz olarak piyasaya sunulamaz.

             c) Bu Tebliğde geçen tuzlarda rutubet miktarı kütlece en çok % 0.5 olmalıdır.

             ç) Bu Tebliğde geçen tuzlarda Sodyum klorür miktarı; kuru maddede en az % 98 olmalıdır.

             d) Bu Tebliğde geçen tuzlarda asitte çözünmeyen madde miktarı, kütlece en çok % 0.5 olmalıdır.

             e) Bu Tebliğde geçen tuzlarda suda çözünmeyen madde miktarı, kütlece en çok % 0.5 olmalıdır.

             f) Sofra tuzu;

             1) Homojen olmalı, tane büyüklüğü; göz açıklığı 1000 µm'lik elekten tamamı, 210 µm'lik elekten ise en çok % 20'lik kısmı geçecek büyüklükte olmalıdır.

             2) Sofra tuzuna 25-40 mg/kg oranında potasyum iyodat katılması zorunludur. İyot için belirlenmiş üst limit + 3 mg/kg farklılık gösterebilir.

             3) İyot tüketmemesi gereken kişiler için iyotsuz tuz üretimi yapılabilir.

             g) Gıda sanayi tuzu;

             1) İyot eklenmesi zorunlu değildir.

             2) İyot eklenmesi durumunda sofra tuzu için belirlenen ürün özellikleri sağlanmalıdır.

             3) Gıda sanayi tuzu, perakende satış yerlerinde doğrudan tüketiciye sunulamaz; ancak, üretim yerleri ve gıda toptancılarında satışa sunulabilir.

             ğ) İri salamura tuzu; tane büyüklüğü, göz açıklığı en az 6000 µm'lik elekten tamamı, 2000 µm'lik elekten ise en çok %10'luk kısmı geçecek büyüklükte olan işlenmiş tuzdur.

             h) Sofrada öğütme tuzu; tane büyüklüğü, göz açıklığı en az 4000 µm'lik elekten tamamı, 1000 µm'lik elekten ise en çok %10'luk kısmı geçecek büyüklükte olan işlenmiş tuzdur.

             Katkı maddeleri

             MADDE 6 – (1) Bu Tebliğ kapsamındaki ürünlerde kullanılacak katkı maddeleri, 22/12/2003 tarihli ve 25324 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi-Renklendiriciler ve Tatlandırıcılar Dışındaki Gıda Katkı Maddeleri Tebliği'ne uygun olmalıdır.

             Bulaşanlar

             MADDE 7 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler, 23/9/2002 tarihli ve 24885 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi - Gıda Maddelerinde Belirli Bulaşanların Maksimum Seviyelerinin Belirlenmesi Hakkında Tebliğ'de yer alan hükümlere uygun olmalıdır.

             Hijyen

             MADDE 8 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'nin Gıda Hijyeni bölümünde yer alan genel kurallara ve 2/9/2001 tarihli ve 24511 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi - Mikrobiyolojik Kriterler Tebliği'ne uygun olarak üretilmelidir.

             Ambalajlama ve etiketleme-işaretleme

             MADDE 9 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünler; Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'nin Ambalajlama-Etiketleme ve İşaretleme Bölümü'nde ve 25/8/2002 tarihli ve 24857 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Türk Gıda Kodeksi-Gıda Maddelerinin Genel Etiketleme ve Beslenme Yönünden Etiketleme Kuralları Tebliği'nde yer alan hükümlere uygun olarak üretilmelidir. Bu Tebliğe ilave olarak aşağıdaki bilgiler de etikette bulunmalıdır:

             a) İyotlu tuzda, Ek-1'de yer alan sembol kolay görünen boyutta ve ürün adı ile aynı yüzde bulunmalıdır.

             b) İyot ilave edilen tuzun etiketinde son tüketim tarihi belirtilmelidir.

             c) İyot ilave edilen tuzda iyot kaybını engelleyecek ambalaj materyali kullanılmalıdır.

             ç) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerde ürünün işleme tekniği etiket üzerinde yer almalıdır.

             d) Sofra tuzunda;

             1) Ürün adı "iyotlu sofra tuzu" olarak belirtilmelidir.

             2) Etiketinde kullanım bilgisi olarak "serin, kuru ve ışıksız ortamda ağzı kapalı olarak muhafaza edilmelidir" ifadesi yer almalıdır.

             3)  Net ambalaj miktarları 3000 g'ı geçmemelidir.

             4) İyot tüketmemesi gereken kişiler için üretilen iyotsuz sofra tuzunda ambalaj büyüklüğü 250 g'ı geçemez. Etiket üzerinde, ambalajla kontrast teşkil edecek renkte ürün adı olarak "iyotsuz sofra tuzu" ifadesi yer almalıdır.

             f)  Gıda sanayi tuzunda;

             1) Etiket üzerinde "Gıda sanayi için üretilmiştir." ifadesi ürün adıyla birlikte ve ambalajla kontrast teşkil edecek renkte yer almalıdır.

             2) İyot ilave edilip edilmediği etiket üzerinde belirtilmelidir. İyot ilave edilen gıda sanayi tuzlarında "iyotlu gıda sanayi tuzu" ifadesi yer almalıdır.

             3) Net ambalaj miktarı en az 10 kg olmalıdır.

             g) İri salamura tuzu için ambalaj büyüklüğü en az 1500 g olmalıdır.

             ğ) Sofrada öğütme tuzun etiketi üzerinde ambalajla kontrast oluşturacak şekilde "iyot ilave edilmemiştir." ifadesi yer almalıdır.

             h) Sofrada öğütme tuzu için ambalaj büyüklüğü 500 g'ı geçmemelidir.   

             Taşıma ve depolama

             MADDE 10 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerin taşınması ve depolanmasında Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'nin Taşıma ve Depolama bölümündeki kurallara uyulmalıdır.

             Numune alma ve analiz metotları

             MADDE 11 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünlerden numune alınmasında Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği'nin Numune Alma ve Analiz Metotları bölümündeki kurallara uyulmalıdır. Numune uluslararası kabul görmüş metotlara göre analiz edilmelidir.

             Tescil ve denetim

             MADDE 12 – (1) Bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünleri üreten ve satan işyerleri; tescil ve izin, ithalat işlemleri, kontrol ve denetim sırasında bu Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır. Bu hükümlere uymayan işyerleri hakkında 27/5/2004 tarihli 5179 sayılı Gıdaların Üretimi, Tüketimi ve Denetlenmesine Dair Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkındaki Kanun hükümlerine göre yasal işlem yapılır.

             Denetim

             MADDE 13 – (1) Bu Tebliğde yer alan hükümlerin uygulanması ile ilgili denetim, 5179 sayılı Kanun'a göre Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından yerine getirilir.

             Yürürlükten kaldırılan mevzuat

             MADDE 14 – (1) 13/1/2005 tarihli ve 25699 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Türk Gıda Kodeksi-Sofra ve Gıda Sanayii Tuzu Tebliği (Tebliğ No: 2004/44) yürürlükten kaldırılmıştır.

             Uyum zorunluluğu

             GEÇİCİ MADDE – (1) Halen faaliyet gösteren ve bu Tebliğ kapsamında yer alan ürünleri üreten ve satan işyerleri bir yıl içerisinde bu Tebliğ hükümlerine uymak zorundadır.

             Yürürlük

             MADDE 15 – (1) Bu Tebliğ yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

             Yürütme

             MADDE 16 – (1) Bu Tebliğ hükümlerini Tarım ve Köyişleri Bakanı yürütür.

Ek–1 (İyotlu tuz sembolü)


http://rega.basbakanlik.gov.tr/eskiler/2008/01/20080123-7.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.