Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 04:29:54

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 403
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 376
Total: 376

Ergenekon tartışmaları sebebiyle hakim savcı atamaları çok geç tamamlanabildi

Başlatan kilimanjaro, 15 Temmuz 2009, 11:13:44

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Yargıda atama ve tayinlerin karara bağlanacağı HSYK toplantısında listeye son dakikada mü-dahale edildi. Üye Ali Suat Ertosun, Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla davaya ba-kan 2 hâkimin yerlerinin değiştirilmesini istedi. Ertosun ayrıca KCK operasyonu ile faili meçhul cinayetleri araştıran savcıların görevden alınmasını teklif etti. Bunun üzerine görüşmeler kilitlendi. 
 
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) atama, terfi ve yer değiştirmeleri içeren 'yaz kararnamesi' ertelendi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in 'Salı günü çıkabilir.' dediği kararnamenin ertelenmesine, üyelerden Ali Suat Ertosun'un Türkiye'nin en önemli operasyonlarını yöneten savcıların değiştirilmesini içeren son dakika teklifinin sebep olduğu öğrenildi. Karar bugüne kaldı.

Edinilen bilgilere göre; Adalet Bakanlığı, Kurul'un önceki gün yapılan toplantısına üyelerin geçen hafta yaptığı itiraz üzerine şekillenen kararname taslağıyla geldi. Ancak HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, Ergenekon soruşturması savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Ercan Şafak, Murat Yönder, Fikret Seçen, Kasım İlimoğlu ile mahkeme heyetinden iki isim ve KCK operasyonunu gerçekleştiren savcıların değiştirilmesini istedi.

Ertosun ayrıca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nda faili meçhul cinayetler ile Albay Cemal Temizöz soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınmasını talep etti. Bu teklife bazı üyeler destek verirken, HSYK'nın diğer üyeleri son dakika değişikliğine itirazda bulundu. Karşı çıkan üyeler, değiştirilmesi istenen hâkim ve savcılarla ilgili bir soruşturma bulunmadığını, tayin talebi olmadan değişikliğin Kurul ilkelerine ters olduğunu vurguladı.

HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek, dün adli yargı hakim ve savcıların kararname çalışmalarını yetiştiremediklerini, kararname üzerindeki çalışmaların halen devam ettiğini açıkladı. "Ergenekon soruşturmasının 3. iddianamesini beklediğiniz söyleniyor." şeklindeki soruya ise, "Türkiye'nin gündeminde her şey oraya dayandırılmaya çalışılıyor. Bu doğru değil. Hassas bir gündemimiz var. Bugüne yetişmeyebilir." karşılığını verdi.

Özbek, gecikme sebebi olarak, araya hakim ve savcıların terfi işlemleriyle ilgili başka gündemlerin girmesini gösterdi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, geçen hafta yaptığı açıklamada, kararnamenin 'salı günü açıklanacağını' söylemişti. Bin 500'ü aşkın hâkim ve savcının tayinini ilgilendiren 'yaz kararnamesi' geçmiş yıllarda haziran ayında tamamlanıyordu. Temmuza sarkması, 'Ergenekon savcılarına operasyon yapılacak' söylemlerine neden olmuştu.

ERGENEKON'A ÖZEL MAHKEME TEKLİFİ

Bu arada Ergenekon soruşturmasını yürüten hakim ve savcılara yönelik ilk girişimin kararname ile sınırlı olmadığı, soruşturmayı baltalayacak iki kritik teklifin, kararname gündemde yokken son anda reddedildiği öğrenildi. Edinilen bilgilere göre, HSYK Üyesi Ali Suat Ertosun, Ergenekon soruşturmasında verilen tutuklama kararlarına özel bir mahkeme heyetinin bakması, nöbet uygulamasının kaldırılmasını teklif etti.

Yapılan oylamada teklif, üçe karşı dört oyla reddedildi. Ergenekon soruşturmasını etkisiz kılacak ikinci bir girişim ise özel yetkili Ergenekon savcılarının talebi üzerine Ankara ve diğer illerde yapacağı gözaltı ve aramalarla ilgili karara, gözaltının yapılacağı ildeki yetkili mahkemenin karar vermesiydi. Ancak bu öneri de HSYK üyelerinin çoğunluk oyuyla reddedildi.

HSYK'da Silivri'deki yargılamada görev alan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Heyeti'nden iki ismin değiştirilmesi gündeme gelmişti. Mahkeme Başkanı Köksal Şengün'ün yerine Albay Dursun Çiçek'in serbest bırakılması kararına geçici yetkiyle imza atan Faik Saban'ın getirileceği öne sürülüyordu. Ergenekon sanıklarının hedefindeki mahkeme heyeti şu isimlerden oluşuyor: Başkan Köksal Şengün, Sedat Sami Haşıloğlu, Hasan Hüseyin Özese.

Değiştirilmesi istenen savcıların sicili parlak

HSYK'da bazı üyelerin değiştirilmesini istediği hakim ve savcılar, başarılı soruşturmalara imza attı. İşte o soruşturmalardan birkaçı:

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nda görevli 7 savcı, Ergenekon'u ortaya çıkardı. Soruşturma kapsamında aralarında emekli ve muvazzaf subaylar, işadamları, siyasiler, akademisyenler ve gazetecilerin de bulunduğu isimler gözaltına alındı, tutuklandı. Soruşturmada, emekli orgenerallerin planladığı Sarıkız ve Ayışığı darbe planları iddianameye yansıdı. Soruşturma kapsamında bol miktarda el bombası ve aralarında LAW silahlarının da bulunduğu 'mühimmat' ele geçirildi.
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yürütülen, terör örgütünün şehir yapılanması Kürdistan Topluluklar Birliği'ne (KCK) yönelik soruşturmada ise PKK'nın oluşturduğu gölge devlet bütün ayrıntılarıyla ortaya konuldu. Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Ergün Tokgöz tarafından yürütülen soruşturmada, 2 yıl boyunca teknik takip yapılarak, PKK'nın yapılanması belirlendi. Örgütün eyalet sistemini benimsediği, anayasa hazırlayıp yasama, yürütme ve yargı organları oluşturduğu kaydedildi.
 
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, faili meçhul dosyaları için özel yetkili bir cumhuriyet savcısı görevlendirmişti. Savcı, yazar Musa Anter ve Albay Rıdvan Özden'in öldürülmesinin yanı sıra Güçlükonak ve Koşuyolu'ndaki saldırıları da araştırıyor. Soruşturmada, faili meçhullerle ilgili olarak Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz tutuklandı. 

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=869533&title=hsykya-son-dakika-baskisi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Türkiye'yi enerjide en kilit ülke konumuna getiren Nabucco Doğalgaz Boru Hattı projesinin hükümetler arası anlaşması dün imzalandı. Aynı gün CHP de Türkiye'yi çağdaş Batılı ülkeler standardında bir demokrasiye taşıyacak yargı reformunun iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurdu.
Ben Yüksek Mahkeme'nin düzenlemeyi iptal etmeyeceğini düşünüyorum. Neticede kanun, Türkiye'nin AB yolundaki en önemli eşiklerinden biri olan yargı reformu kapsamında yer alıyor. CHP hariç, toplumda bu konuda üç aşağı beş yukarı bir konsensüsün sağlandığı da ortada. Son elli yıllık tarihi darbelerden başka bir şeyle geçmemiş bu ülke, herhangi bir mazeret bulunularak yapılan darbelere çok büyük bedeller ödedi. Son elli yıllık tarihimizde ülke enerjisinin büyük bir bölümü darbelere kurban gitti.

Darbeleri önleyecek her çalışma, her çaba da gizli ellerin operasyonuna maruz kaldı. HSYK operasyonlarını önceki gün Zaman'da okumuşsunuzdur. Söz konusu haberle birlikte, büyük bir heyecanla başlatılan Susurluk davasının ne hale getirildiğini ve o hâkimin bugün Ergenekon sanığı Kemal Alemdaroğlu'nun avukatı olduğunu da bir kere daha öğrendik. Bugün, asrın en önemli davalarından biri olan Ergenekon davası bir operasyonla sümen altı edilmeye çalışılıyor. Yine bugün Zaman'da okuduğunuz gibi HSYK'lı bir üye Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların tamamının, Ergenekon davasına bakan mahkeme heyetinden iki hâkimin değiştirilmesini istiyor. Ancak bana en ilginç geleni; KCK operasyonunu yürüten savcıların değiştirilmek istenmesi. PKK'nın şehir örgütlenmesi KCK'ya yapılan operasyonlar birilerini fena halde rahatsız etmiş olacak ki, bunların da değiştirilmesi isteniyor. Ergenekon soruşturmasından rahatsız olunması hani bir yere kadar anlaşılabilir de, bu KCK operasyonundan niye sıkıntı duyulur, bunu anlamak mümkün değil. Yoksa KCK örgütlenmesinin altından başka bir şeyler çıkmasından endişe edenler mi var?

Faili meçhullerin araştırılamadığı, terör örgütünün şehir yapılanmasına karşı soruşturma yapılamadığı, devletin imkânları kullanılarak oluşturulmuş çetelerin üzerine gidilemediği bir ülke, her zaman darbe şartlarına müsait hale getirilebilir. Yıllar sonra bir kahraman savcı çıkmış ve 30 senedir bu milletin çocuklarını yiyen PKK'nın şehir yapılanmasının üzerine gidiyor. Ama birileri bu işten fena halde rahatsız oluyor. Sizce bu, izah edilebilir ya da anlaşılabilir bir durum mudur? Albay Rıdvan Özden'in şehit edilmesi konusunun üzerine giden savcı da yine rahatsızlık konusu. Ya sahi bu ülkede neler oluyor, neler olmuş bunca yıl?

Neler olduğunun cevabını en iyi bilenlerden birisi de CHP lideri Deniz Baykal'dır sanırım. Deniz Baykal, sivillerin askerî mahkemelerde yargılanmasının önüne geçecek ve darbe girişimlerinin sivil mahkemelerce yargılanmasını sağlayacak yasa değişikliğini Anayasa Mahkemesi'ne götürürken evlere şenlik yeni öneriler getiriyor. Baykal, ''Demokrasi diyorsak gel milletvekili dokunulmazlığını kaldıralım. HSYK'dan bakan ve müsteşarını çıkaralım.'' diyor. Yani Baykal, derin devletin siyasetteki sesi soluğu gibi konuşmaya devam ediyor. Bu ülkenin seçilmişlerine hınçla vurmayı sürdürüyor. Sanki bu ülkenin tek dokunulmazları milletvekilleriymiş gibi. Dokunulmaz, yargılanmaz yargılanması teklif dahi edilemez, atanmışlar konusuna hiç değinmiyor. HSYK'nın tam bir operasyon merkezi olmasına engel olarak gördüğü bakan ve müsteşarın kuruldan çıkartılmasını istiyor. Bakan ve müsteşarı da çıkaralım ki HSYK, PKK'yı ve faili meçhulleri soruşturan savcıların tepesine rahatlıkla binebilsin. Türkiye'yi karıştıranların üzerine giden hâkim ve savcılara istediği gibi infaz yapabilsin. Şemdinli'nin iyi çocukları bu ülkede rahat rahat cana kıyabilsin. KCK kılığına girmiş odaklar, siyaseti belirleyecek terör eylemlerini rahatlıkla yapabilsin. Bu ülkeyi karıştıran eylemleri gerçekleştirenlerden kaç tanesinin bulunup yargılandığını biri söylesin bize. Ey elli yıldır çeşitli bahaneler bulunarak yapılan darbelerde mağdur edilen solcular, ülkücüler, Kürtler, Alevîler, şehit yakınları, dindarlar bu oyunun farkına varın artık...

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=869453
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Adalet Bakanlığı'nın bir ay önce HSYK'ya verdiği kararname taslağına karşı bazı üyelerin alternatif hazırlaması, Kurul'u tıkadı. Ergenekon ve KCK gibi soruşturmaları hedef alan girişime Adalet Bakanı ve müsteşarı tepki gösterdi. Bu iki isim, kanu-na aykırı teklifler üzerine toplantıya katılmadı. 

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK), Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıları ve davaya bakan mahkeme heyetini görevden alma operasyonunun detayları belli olmaya başladı. Yasal dayanağı ve yetkileri olmadığı halde yüksek yargıdan gelen HSYK üyelerinin hazırladığı ek kararnamenin gündeme alınma önerisinin, görüşmeleri kilitlediği belirtildi. Teklifte kamuoyunun yakından takip ettiği davaların yargıçlarının değiştirilmesinin yanı sıra henüz bir yılını doldurmayan hakim ve savcıların bile hiçbir gerekçe gösterilmeden tayininin istendiği vurgulandı. Gelişme üzerine Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Müsteşar Ahmet Kahraman, HSYK'nın dünkü toplantısına katılmadı. Dikmen Hakimevi'nde kendi aralarında toplanan Kurul üyeleri görüşmeleri neticelendiremeden dağıldı. Toplantı çıkışında yazılı bir açıklama yapan Başkan Vekili Kadir Özbek, yaz kararnamesi çalışmalarının bugün devam edeceğini duyurdu. Adalet Bakanı Sadullah Ergin ise akşam saatlerinde İçişleri Bakanı Beşir Atalay ile 'AB Adalet ve İçişleri Bakanları Toplantısı'na katılmak üzere İsveç'e gitti.

İddialara göre, alternatif kararname hazırlayan HSYK üyeleri dün akşam saatlerinde kamuoyunda oluşan tepkiler sebebiyle Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla ilgili taleplerini geri çekti. Bugünkü görüşmelere PKK'nın şehir yapılanması KCK operasyonu, faili meçhul dosyası ile Albay Cemal Temizöz soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınmasını talep ederek başlayacakları öğrenildi. Adalet Bakanlığı'nın yasalara uymayan bu talebe de karşı çıktığı belirtiliyor.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Müsteşar Kahraman'ın, hazırlanan kararname örneğinin yasal dayanağı bulunmadığı ve böyle bir kararnameye yetkili olmadıklarını belirterek, teklife itiraz ettikleri öğrenildi. Kurul üyeleri Ergin ve Kahraman'ın 'devam eden soruşturmalarda görev alan hakim ve savcıların görevden alınmasını isteyen, yargıya müdahale niteliği taşıyan, yargı bağımsızlığını ve hakimlik teminatına aykırı' diyerek yaptıkları itiraz nedeniyle görüşmelere ara verildiği kaydedildi. HSYK'nın yüksek yargıdan gelen üyelerinin yasaya aykırı teklifinde, kamuoyunun yakından takip ettiği hakim ve savcıların değiştirilmesinin yanı sıra henüz bir yılını doldurmayanların da hiçbir gerekçe göstermeden tayininin istendiği vurgulandı. Adalet Bakanlığı'nın adli yargı yaz kararname taslağını 15 Haziran'da görüşülmek üzere HSYK üyelerine verdiği, üyelerin yaklaşık bir aydır taslağı incelediği, son dakika teklifi üzerine görüşmelerin pazartesi gününden itibaren kilitlendiği belirtiliyor.

BAKAN ERGİN KURUL'A KATILMADI

Adalet Bakanı ve HSYK Başkanı Sadullah Ergin ile Bakanlık Müsteşarı Ahmet Kahraman'ın katılmadığı Kurul toplantısı Dikmen Hakimevi'nde yapıldı. Ergin'in Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Resmi Konut'ta 6 bakanla yapılan toplantı sebebiyle katılmadığı toplantıya Müsteşar Kahraman'ın yerine görevlendirdiği müsteşar yardımcısı da iştirak etmedi. Toplantı, Başkan Vekili Kadir Özbek'in başkanlığında Yargıtay ve Danıştay'dan gelen 5 asil üyesinin katılımıyla gerçekleşti. Ergin ve Kahraman'ın katılmama gerekçesi ise HSYK'nın yüksek yargıdan gelen üyelerinin pazartesi günü gündeme getirdiği mevzuata aykırı kararname taslağı olduğu öğrenildi. Şu anda HSYK'da görüşmeler kilitlenirken, adli yargı yaz kararnamesinin daha da uzayabileceği belirtildi. HSYK'nın atama ve tayin işlemleri son kararnameye kadar HSYK Kanunu'na uygun olarak yapılıyordu. Kurul'un üye dağılımı şöyle: HSYK Başkanı Sadullah Ergin, Başkan Vekili ve Yargıtay Üyesi Kadir Özbek, Müsteşar Ahmet Kahraman, Yargıtay üyeleri Ali Suat Ertosun, Musa Tekin, Danıştay üyeleri Suna Türkoğlu, Orhan Cem Erbük.

Kurul'un hazırladığı alternatif kararname, kanuna aykırı

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun hazırladığı ek kararname taslağının mevzuata aykırı olduğu belirtildi. HSYK Kanunu'nun 19. maddesine göre, kararname taslağını Adalet Bakanlığı Özlük İşleri (Personel) Genel Müdürlüğü'nün hazırlayacağı ve Kurul'a sunacağı hükme bağlanıyor. Kanunun atama ve nakil başlıklı 19. maddesi şöyle: "Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu; atama ve nakillerde uygulanacak objektif esasları kapsayan Atama ve Nakil Yönetmeliği düzenler. Bu Yönetmelik Resmi Gazete'de yayımlanır. Adalet Bakanlığı Özlük İşleri Genel Müdürlüğü ilgililerin taleplerini, sicillerini ve tespit edilmiş sair hallerini, hizmetin icap ve ihtiyacı ile birlikte inceleyerek kanuna, Atama ve Nakil Yönetmeliğine uygun olarak yapacağı taslağı Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na sunar. Bu taslak, ilgililerin gizli ve açık sicilleri ve diğer evrakı ile birlikte Kurul tarafından en geç bir ay içinde incelenir, aynen veya gerekli görülen değişiklikler yapılarak karara bağlanır ve Adalet Bakanlığı'na tevdi edilir." ANKARA ZAMAN

Bakan olmadan HSYK karar alamaz

Eski Yargıtay Savcısı Ahmet Gündel: HSYK toplantısının gününü ve gündemini adalet bakanı belirler. Gündemini belirlemediği zaman 5 kişi toplanıp karar alamaz. Hakimler Savcılar Yasası'na göre HSYK tam sayı ile toplanır, salt çoğunlukla karar alabilir. Tam sayı yoksa toplantı olmaz. Yedek üyeler ancak Yargıtay (3) ve Danıştay (2) üyelerinin yokluğu halinde toplantıya katılabilir. Ancak adalet bakanı ya da müsteşar yoksa toplantı veya alınmak istenen karar söz konusu olmaz. Görünen o ki, Ergenekon gibi önemli bir süreci soruşturan savcıların yerinin değiştirilmesi için kararlar alınmaya çalışılıyor. Bakan ve müsteşar girmediği için bu kararname de kilitlenmiş. Bin küsur savcı ve hakim mağdur olacak.

Umarız, HSYK bir yanlışa imza atmaz

Hukuk ve Yaşam Derneği Başkanı Av. Hayrettin Açıkgöz: HSYK'nın kararnameyi açıklamasındaki gecikmenin bir nedeninin de Ergenekon davası olabileceği yönündeki spekülasyonlara ben de katılıyorum. Çünkü günlerdir erteleniyor. Ancak bu hukuki olur mu, olmaz mı onu iyi değerlendirmek lazım. Hâkim ve savcılar mesleklerini bağımsız olarak icra ediyorlar, yaptıkları iş anayasal teminat altında. HSYK'nın Demokles'in kılıcı gibi bu mesleği icra eden insanların tepesinde sallanması bağımsızlıklarına gölge düşürecek bir durum. Ergenekon davası gibi birçok davada bu tür değişiklikler davanın seyrini etkilemiştir. Umarız HSYK bir yanlışlığa imza atmaz. Ergenekon davası gibi çok kapsamlı bir davada değişiklik, yargı sürecini de uzatacaktır.

Kararnameyi Adalet Bakanlığı hazırlar

Yargıtay Onursal Üyesi Ekrem Serim: 1982 Anayasası'nda kararnameleri Adalet Bakanlığı hazırlayıp kurula getireceği hükme bağlandı. Kurul kararnamede gelen isimlerin tayinlerinde değişiklik yapma hakkına sahiptir. Hayır bu değiştirilmesin yerinde dursun şeklinde yetkilere sahiptir. Ancak tasarı hazırlama yetkisini haiz değildir. Tasarıyı bakanlık hazırlar. HSYK böyle bir şey hazırlıyorsa ilk olur. Mevzuata aykırıdır. Kurul kararnamedeki bazı isimleri reddedebilir, tayinlerin yerini değiştirebilir. Ama yepyeni bir tasarı hazırlama gibi bir şey şimdiye kadar duymadım. Bu kadar yıllık tatbikat böyle. Bu kanuna da aykırı olur. Adalet bakanı ve müsteşar olmadan karar almaları usulün dışına çıkılması demek.

Bu insanların da tatile çıkma hakkı var

Star Gazetesi yazarı Şamil Tayyar: Bu kararnameden 2 bin hakim ve savcının etkilenme ihtimali var. Bu insanlar tatile çıkacak, çocuklarını okullara yerleştirecek ve bunun gibi şeyler var. Atama kararnamesinin bir an önce çıkması gerekiyor. Aksi halde yüzlerce kişi bundan mağdur olacak. HSYK'nın bu sorunu ileri bir tarihe iteleme ihtimali görülüyor. Böyle olursa durum farklı bir boyut kazanabilir.

Ergenekon savcılarının görevden alınması girişimlerine tepki yağdı

Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıları görevden alma girişimleri büyük tepki topladı. Dün bazı gazetelerde konuya ilişkin yer alan haberlerde savcıların değiştirilmesinin yargı bağımsızlığını zedeleyeceği görüşü dile getirildi. Vatan Gazetesi başyazarı Güngör Mengi de dünkü köşesinde HSYK üyelerini dikkatli olmaya çağırdı: "Yargının bağımsızlığına yönelen güvensizliği şu dönemde haklı çıkaracak müdahaleler Türkiye'yi kaosa sürükler. Ergenekon davasına yönelecek müdahale, yargının iflası, adaletin yıkımı olur."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=869947&title=hsykda-ergenekon-baskisi-atamalari-kilitledi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Son günlerin hararetli tartışma konusu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu. Adli yargı mensuplarının özlük hakları ve tayin terfileri konusunda tek yetkili organın bu kadar gündemde olması sağlıklı değil. Yargının tarafsızlığının güvencesi olması kurulun objektif kıstaslarla hareket etmesi gerekiyor.
Ergenekon Terör Örgütü Davası'na bakan hâkim ve savcıların usullere aykırı şekilde görev yerlerinin değiştirileceği iddialarının inandırıcı bulunması üzerine kara kara düşünmeliyiz. Kimsenin çıkıp 'olur mu öyle şey' demiyor olması gerçekten acı. Geçmiş tecrübeler, iddiaların inandırıcılığına güç katıyor.

Başlığa taşıdığım 'korkutucu/caydırıcı' etki benim sözüm değil. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Sacit Kayasu kararında geçiyor. Türk hukuk sistemi açısından yüz karası diyebileceğimiz kararda şöyle denilmişti: "Bundan başka, devletin hukuk hizmetine ait bir kamu görevlisine, bu tarzda bir cezai müeyyide uygulanması, tabii olarak, sadece ilgili kamu görevlisi nezdinde değil, bütünüyle bu görevde olanlar üzerinde kaçınılmaz olarak korkutucu etki yaratacaktır." Kayasu, 12 Eylül darbecilerini yargılamak için iddianame hazırlayan bir cumhuriyet savcısı. Mezkur eylemi, kendisinin HSYK tarafından çeşitli cezalara çarptırılmasına ve sonunda meslekten ihraç edilmesine sebep oldu. Avukatlık yapmasına bile izin verilmeyecek şekildeki tardı da AİHM kabul edilemez buluyor. İlgi çekici bir örtüşme CHP, 12 Eylül'ün yargılanması için anayasa değişikliği teklifi veriyor. Aynı CHP askerin sivil hayatta vesayeti olduğu iddialarını en üst düzeyde yalanlıyor. AİHM ise 12 Eylülcüler hakkında kanuni takibat başlatan savcının 'Silahlı Kuvvetler aleyhine suç işlediği gerekçesiyle meslekten atılmasına ve hukuk alanında çalışmasına izin verilmemesine' itiraz ediyor. CHP'nin normalde Kayasu'ya sahip çıkıp savunması gerekir. Ancak tık yok. Kayasu ve benzeri örnekler, ülkemizdeki askerî vesayetin varlığını ve sınırlarını gösteriyor. CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın ileri sürdüğü gibi askerî vesayetin olması için illa seçimlere müdahale edilmesi gerekmiyor. Ayrıca sivil hayat siyasetten, siyaset ise seçimlerden ibaret değil.

Yargıyı tartışmalı alan olmaktan çıkarmanın yolu büyük çaplı hukuk reformundan geçiyor. HSYK ve Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere milli iradenin parçası olma iddiasındaki kurumlarla millet arasında organik ilişki kurulması en önemli adım olur. Egemenlik millete ait ise ve millet, anayasadaki kurumlar eliyle bu iradeyi kullanıyorsa, arada bir ilişki ve iletişim modeli oluşturulması kaçınılmaz. Bazı Batı ülkeleri hâkimlerin doğrudan seçimle gelmesini bile sağlıyor. Bizde ise hiçbir ilişki ve iletişim yok. Yüksek yargıya ve HSYK'ya parlamento eliyle üye seçimi bunun en asgari yolu. Adı geçen kurum üyelerinin en azından bir kısmının parlamentolarda seçilmediği ender ülkelerden biriyiz. Yargıtay ile HSYK arasındaki seçimler de basit çoğunluk sistemine göre yapılınca aynı hukuki görüşün bütüne hâkim olması gibi bir sonuçla karşılaşıyoruz. Hâlbuki demokratik çoğulculuğun yaşanması gereken alanlardan belki birincisi hukuk.

İtalya'da benzer bir süreç olan Gladyo soruşturmasını yöneten Felice Casson'un Zaman'a verdiği bir beyanatla sözlerimizi noktalayıp darısı başımıza diyelim: Başlangıçta, yüksek yargı mensuplarıyla sorun yaşadım. Bana, soruşturmayı bırakmamı, yapılacak bir şey olmadığını söylüyorlardı. Sorun, yargının içindendi. Sonunda, beni göndermeyi denediler. Bir ara, Venedik'ten alınıp başka bir yere tayinim istendi. Ama İtalya'da Hakimler ve Savcılar Yüksek Konseyi var. Konsey, müdahale etti ve soruşturmaların çok mükemmel gittiğini açıkladı. Bu sayede soruşturmaya devam edebildim ve beni başka bir mahkemeye tayin ettirmek isteyenler kaybetti.

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=869866&title=hsyknin-hâkimler-uzerinde-korkutucu-etkisi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Önce dedikodusu düştü kulislere, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Ergenekon savcıları ile hakimlerinin yerlerini değiştirecek diye. Kimse inanmadı tabii. Nasıl inansın ki. Duyan herkes, yürümekte olan bir davanın hakim ve savcılarının yerlerinin değiştirilemeyeceğini söyledi. 'Kesinlikle böyle bir şey olamaz' dendi. Bu, mevzuata da teamüllere de aykırı çünkü.

Bırakın değiştirmeyi bunun söylentisi bile tehlikeli, sokaktaki vatandaşın adalet duygusunu zedeler. Yargının tek sermayesi güvendir. Bu güven aşınırsa devletin temelleri sarsılır. Ankara, Bizans'tan devraldığımız siyaset oyunlarının merkezi, her türlü kulisin ve söylentinin başkenti. Burada her türlü dedikoduyu duymak mümkün...

Doğrusu biz de ilk duyduğumuzda 'HSYK Ergenekon savcılarını değiştirecek' dedikodusunu klasik Ankara söylentilerinden biri sandık. Açıkçası HSYK'yı oluşturan üyelerin bu yönde düşünceleri olsa bile konunun hassasiyetini dikkate alarak bunu bir eylem planına dönüştürmeyeceklerine inandık.

Meğer yanılmışız. Söylenti dedikodu falan değil düpedüz gerçekmiş. Kimi HSYK üyeleri Ergenekon savcıları ile hakimlerinin yerlerini gerçekten değiştirmek istiyormuş. Şimdi bu düşünce olmaktan çıktı, somut adıma dönüştü bile. Birkaç gündür Ankara HSYK'nın manevrasını konuşuyor. İnsanın söylemeye dili varmıyor ama buna 'HSYK'nın darbe girişimi' diyenler bile var. Yargıya HSYK darbesi... Ne kadar da rahatsız edici.

Adalet Bakanlığı tam bir ay önce olağan yaz dönemi kararnamesinin taslağını tamamlayarak HSYK'ya gönderdi. Bakanlığın kararnamesi hakim ve savcıların olağan yer değişikliklerini öngörüyor. Kurulda bunun müzakere edilmesi beklenirken 13 Temmuz günü akşam saatlerinde bir üye nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan ve hiçbir haklı gerekçe içermeyen olağandışı alternatif liste sundu.

Çok geniş kapsamlı bir liste bu... Talep sadece Ergenekon savcı ve hakimlerinin değişikliğiyle de sınırlı değil. Terör örgütü PKK'nın derin yapılanması KCK'yı ortaya çıkaran savcıların da yerlerinin değiştirilmesi isteniyor. Diyarbakır'da faili meçhul cinayetlerin dosyalarını tozlu raflardan indirerek dava açan savcılar da HSYK'nın hedefinde... Neden? Hangi gerekçeyle?

Ergenekon'un izahı yok da... Diğerlerinin izahı daha zor. Terör örgütünü besleyen damarları kurutmayı amaçlayan KCK operasyonundan kim, niye rahatsız olur? Hayret, faili meçhullerin aydınlatılmasından gocunanlar mı var? Haberlere bakılırsa kimi HSYK üyeleri Diyarbakır değişikliğinde daha çok ısrarcıymış. Bunun bir sebebi olmalı. Acaba ne ola? Neden HSYK, Diyarbakır'da terör örgütüne yönelik davaları yürüten hakim ve savcıları değiştirmek istiyor?

HSYK'nın girişimi Vatan'ın başyazarı Güngör Mengi'yi de isyan ettirdi. HSYK üyelerini dikkatli davranmaya çağıran Mengi, 'Yargının bağımsızlığına yönelen güvensizliği şu dönemde haklı çıkaracak müdahaleler Türkiye'yi kaosa sürükler. Ergenekon davasına yönelecek müdahale adaletin iflası, adaletin yıkımı olur' diye yazdı. Mengi uyarısında haksız değil, onun gibi düşünenlerin sayısı çok.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin ve Müsteşarı Ahmet Kahraman alternatif listeye haklı olarak karşı çıktı. Her ikisi de sonraki toplantılara katılmadı. Müsteşar Kahraman'ın dün kurul üyeleriyle bir araya gelerek zemin yokladığı kulislere yansıdı. Ama bir sonuç çıkmadı. Bazı eski siyasetçiler yol göstermeye kalksa da kimi HSYK üyelerinin bakan ve müsteşarı by-pass ederek karar çıkartması mümkün değil. Bu korsan kararname olur. Darbe, teşebbüs olmaktan çıkar, gerçeğe dönüşür. Bu da adaletin felaketidir.

HSYK'nın ne yapmaya çalıştığı anlaşılamadığı gibi bundan sonra ne olacağı da belirsiz...

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=870215
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Dün ulaştığımız bazı bilgiler, bize 'pes doğrusu' dedirtti. Bu kadar cüretkar olacaklarını hiç beklemiyorduk. Estergon Kalesi gibi Ergenekon çıkışını kapatmış durumdalar. Neredeyse ölümüne savunuyorlar. Sanki Majino Hattı oluşturmuşlar.

Hikayenin gerisi ve direnç noktaları, HSYK üyelerinin asıl derdinin farklı olduğunu gösteriyor. Ayrıca, tek başlarına hareket etmedikleri, rap rap seslerinden cesaret buldukları izlenimi doğuyor.

Arkalarında 'güçlü' bir irade olmadan böylesine bir savunma hattında dizilmeleri, başka türlü nasıl açıklanır, izahı zordur.

2009 yılı yaz kararnamesi taslağı, 2461 sayılı yasa gereği Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü'nce hazırlanarak 15 Haziran'da HSYK üyelerine dağıtıldı. Aynı kanunun ikinci fıkrası gereği, bu taslak metin üzerindeki incelemelerin 1 ay içinde sonuçlandırılması gerekiyor.

HSYK üyelerinin taslak üzerindeki incelemelerini tamamlamasının ardından 6 Temmuz'da heyet halindeki görüşmelere geçildi. Üç aşağı beş yukarı taslakta uzlaşma sağlandı, imza aşamasına gelindi.

Ne olduysa o aşamada oldu.

HSYK'da bazı üyeler, 13 Temmuz günü akşam saatlerinde bir araya gelerek, 'korsan' taslak hazırladılar. Çünkü yasada çok açık hüküm var. Taslak metin bakanlık personel birimi tarafından hazırlanır.

Ayrıca, bir anda ne değişti de uzlaşma aşamasındaki taslak metinden vazgeçip yeni bir taslak metin hazırlandı.

İşin garip tarafı, bazı HSYK üyelerinin hazırladığı taslak metinde, tam bir kıyım var. İki gündür yazıyoruz, meğer yazdıklarımızla sınırlı değilmiş. Görevden alınmak istenenler arasında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların yanı sıra İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin ve yardımcısı Turan Çolakkadı da var.

Zaten Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel ve Fikret Seçen ilk sıralarda.

Ergenekon'daki hakim furyası da davanın görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Köksal Şengül ve yardımcısından ibaret değilmiş. Tutuklama kararı veren veya tahliye taleplerini reddeden hakimlerin görevden alınması isteniyor.

Durun, bitmedi.

Şırnak'taki kazılarla ilgili soruşturma talimatı veren ve Kayseri İl Jandarma Alay Komutanı Albay Cemal Temizöz'un tutuklanması yolunu açan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak da HSYK üyelerinin kara listesinde. 'Gidecek' diyorlar.

Bir sürpriz daha...

Hakkında 9 ayrı müebbet hapis cezası istenen Cemal Temizöz'le ilgili iddianameyi hazırlayan Savcı Ergun Tokgöz ile iddianameyi kabul eden Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Menderes Yılmaz da listede.

HSYK'nın kara listesine, KCK operasyonunda görev alan özel yetkili 5 savcıyla İzmir'de 'süper savcı' diye bilinen Savcı Murat Gök'ü de ekleyin.

Fotoğraf bu.

İyi niyetten izler görüyor musunuz? Hukuk kuralları içinde izah edebiliyor musunuz? Bu kadar ısrarcı olmayı neyle açıklıyorsunuz?

Makul cevabınız varsa, buyurun...

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/samil-tayyar/yuh-artik-201557.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) getirilen ve 'korsan kararname' olarak nitelenen alternatif kararname taslağı üzerine başlayan kriz beşinci gününde de çözülemedi. HSYK'nın yüksek yargıdan gelen 5 üyesi, Dikmen Hakimevi'ndeki gayri resmi görüşmelerine dün devam etti.

Ergenekon'un tutuksuz sanığı Engin Aydın ile bir arada fotoğraflanan, Kent Otel Toplantıları'na 13 kez katılması sebebiyle tarafsızlığını yitirdiği söylenen Ali Suat Ertosun'un da toplantılara katılmaya devam ettiği belirtildi. Ergenekon ve KCK soruşturmalarını yürüten savcıların görevden alınmasını içeren kararnameyi teklif eden Ertosun, hukukçuların görüşmelerden çekilmesi gerektiği yönündeki eleştirileriyle ilgili herhangi bir açıklama yapmadı. Ertosun sessizliğini korurken HSYK Başkan Vekili Kadir Özbek'ten yazılı açıklama geldi. Özbek, geçtiğimiz pazartesi günü son dakikada verilen kararname taslağını ima yoluyla doğruladı. Özbek, kanuna aykırı kararnameyi, "Taslakların görüşülmesi sırasında üyeler tarafından değişiklik teklifleri verilmesi ve yeni öneriler getirilmesi mümkündür." ifadelerini kullandı.

Kanuna aykırı kararnamenin basına yansıdığı çarşamba gününden bu yana konuşmayan Özbek, açıklamasında yaz kararnamesiyle ilgili "yasa gereği gizli olması gereken işlemler ve görüşmelerle ilgili yorum yapılması ve kurul üyelerini suçlayıcı ve hedef gösterir nitelikteki yayınlara yer verilmesinin üzüntüyle izlendiğini'' belirtti. Özbek, "Kurulun yüksek yargıdan seçimle gelen üyeleri, yargı bağımsızlığının korunması, hakim ve savcılarla ailelerinin mağdur olmaması için her türlü gayreti göstermektedir." dedi.

Cuma günü yapılan toplantının sabahki bölümüne katılan Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman'ın dünkü görüşmelerde bulunmadığı ifade edildi. İsveç'ten dönen Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in ise durum değerlendirmesi yaptığı belirtiliyor. HSYK'nın yüksek yargıdan gelen 5 üyesinin dünkü gayri resmi toplantısı Dikmen Hakimevi'nde yapıldı. Tartışmalarla ilgili dün yazılı bir açıklama yapan Özbek, Anayasa'nın 159. maddesi uyarınca kurulan HSYK'nın, mahkemelerin bağımsızlığı ve hakimlik teminatı esaslarına göre görev yaptığını belirtti. Adli ve idari yargı hakim ve savcılarını atamak ve nakletmenin HSYK'nın görevleri arasında olduğunu belirten Özbek, Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı adli yargı yaz kararname taslağının 15 Haziran'da adli yargı unvanlı hakim ve savcılarla ilgili kararname taslağının ise 6 Temmuz'da HSYK üyelerine verildiğini kaydetti. Özbek, taslaklarla getirilen teklif ve önerilerin, ilgililerin gizli ve açık sicilleri ve diğer evrakıyla birlikte kurul tarafından en geç bir ay içerisinde incelendiğini ifade etti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=871006&title=kriz-suruyor-hsyk-baskan-vekili-korsan-kararnameyi-dogruladi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

HSYK'nın Adli ve İdari Yargı Yaz Kararname Taslağı üzerindeki bugünkü çalışmalar sona erdi. Ergenekon davası hakim ve savcılarla ilgili karar Perşembe'ye kaldı.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) Adli ve İdari Yargı Yaz Kararname Taslağı üzerindeki bugünkü çalışmalar sona erdi.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, toplam 1332 hakim ve Cumhuriyet savcısının atama kararnamesinin imzalandığını bildirdi.

Ergin, Hakimevi'nde saat 10.00'dan bu yana devam eden Adli ve İdari Yargı Yaz Kararnamesinin bugünkü toplantısında, Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Hakkındaki Kararname Taslağı üzerindeki çalışmaların tamamlandığını kaydetti.

Bakan Ergin, ''Toplam 1332 hakim ve cumhuriyet savcısının atama kararnamesi imzalanmıştır'' dedi.

Hakim ve savcıların isimlerinin biraz sonra internetten yayınlanacağını bildiren Ergin, ''Bu hakim ve savcılarımızın yaz dönemi kararnamesindeki sıkıntıları inşallah bitmiş olacak onun dışında kalan idari yargı ve unvanlılarla ilgili çalışmalar önümüzdeki günlerde devam edecek'' diye konuştu.

''Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılarla ilgili atamaların sorulması üzerine Ergin, ''Önümüzdeki günlerde onları da görüşeceğiz'' yanıtını verdi.

Hakimevi'nde, Adalet Bakanı Sadullah Ergin ile Müsteşar Ahmet Kahraman'ın da katıldığı Adli ve İdari Yargı Yaz Kararnamesi Taslağını görüşmek üzere saat 10.00'da başlayan toplantı sona erdi.

Toplantıda, Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve 15 Haziran 2009'da HSYK'ya sunulan Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Hakkındaki Kararname Taslağı üzerindeki çalışmalar tamamlandı. Kararnameyle, 1332 adli yargı hakim ve savcısının görev yerleri değişti.

Bakanlık tarafından 6 Temmuz 2009'da HSYK'ya sunulan Adli Yargı Unvanlı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Hakkındaki Kararname Taslağı'' ile İdari Hakim ve Savcılarına Ait Kararname Taslağı ile ilgili çalışmalar 23 Temmuz Perşembe günü sürecek.

Adli Yargı Unvanlı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Hakkındaki Kararname Taslağı, ağır ceza mahkemesi başkanlarını, cumhuriyet başsavcılarını ve Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 250. maddesinde sayılan suçları soruşturmak ve davalara bakmakla görevli mahkemelerdeki hakim ve savcıları kapsıyor.

http://www.haber7.com/haber/20090722/En-uzun-HSYK-toplantisinda-cikan-karar.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

#8
Adli yargıda görev yapan hakim savcılarla ilgili 21.7.2009 tarihli atama kararnamesine bu linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.hsyk.gov.tr/kararname/yaz_kararname.xls

İdari yargıda görev yapan hakim savcılarla ilgili 23.7.2009 tarihli atama kararnamesine bu linkten ulaşabilirsiniz:
http://www.hsyk.gov.tr/kararname/idari_kararname.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan alternatif kararname nedeniyle kilitlenen HSYK'da kriz sona erdi. Ergenekon, KCK ve faili meçhul soruşturmaları yürüten savcılar ile davaya bakan mahkemenin hâkimleri yerlerini korudu. Kritik Ergenekon davasına ise ikinci bir başsavcı vekili atandı. 

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda (HSYK) yaklaşık iki haftadır süren 'yaz kararnamesi'yle ilgili kriz dün mutabakatla sonuçlandı. Nerede ve nasıl hazırlandığı belli olmayan ancak Kurul üyesi Ali Suat Ertosun'un gündeme getirdiği 'korsan kararname' kabul edilmedi. Ergenekon, terör örgütü PKK'nın şehir yapılanması (KCK) ve faili meçhul cinayetlere bakan hâkim ve savcılar yerlerinde kaldı. Kararnamede istediği değişiklikleri gerçekleştiremeyen HSYK üyeleri, 8,5 saat süren toplantıda iki kritik karara imza attı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Olcay Seçkin, Turan Çolakkadı ile birlikte Ergenekon soruşturmasını da kapsayan CMK 250. madde kapsamındaki suçları bakmakla yetkilendirildi. Ayrıca "Ergenekon'' soruşturmasını yürüten savcılarla ilgili şikâyet ve suç duyuruları için Adalet Bakanlığı'nın işlem yapması kararlaştırıldı. 164 unvanlı hâkim ve savcının yerinin değiştiği kararnameye göre; özel yetkili İzmir Cumhuriyet Savcısı Murat Gök, Samsun'a düz savcı olarak atandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün yargılanmasını isteyen Sincan Hakimi Osman Kaçmaz ise yerinde kaldı.

Sabah başlayan toplantı, 19.30'da sona erdi. Uzlaşma haberini Adalet Bakanı Sadullah Ergin verdi. Toplantı çıkışı gazetecilere konuşan Ergin, "Kurul çalışmalarını tamamlamıştır. Hakim ve savcılarımızın unvanlarıyla ilgili bölümler bu akşam itibarıyla yayınlanmış olacaktır." dedi. Bu açıklamanın ardından hareketli saatler yaşandı. Kararnamede istediği değişiklikleri gerçekleştiremeyen HSYK üyeleri, buna karşılık iki kritik karara imza attı. Bunlardan birincisi, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Olcay Seçkin'in, Ergenekon soruşturmasını da kapsayan CMK 250. madde kapsamındaki suçlara bakmakla görevli bir diğer Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı'nın yanına verilmesi oldu. İkinci olarak, Adalet Bakanlığı'nın Ergenekon soruşturmasını yürüten savcılarla ilgili şikâyet ve suç duyurularının gereğini yapması kararlaştırıldı. Kurul'un da çıkacak bu sonuca göre işlem yapması karara bağlandı. Adalet Bakanlığı daha önce Ergenekon savcıları hakkındaki suç duyurularına 'işlem yapılmasına yer olmadığı' kararını vermişti. Alınan bu yeni karara göre, bakanlık Ergenekon savcılarıyla ilgili suç duyurularını yeniden inceleyecek ve karara bağlayacak. Adalet Bakanı ve müsteşar her iki karara muhalefet etti.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcı vekili Turan Çolakkadı ile Ergenekon soruşturmasında görevli Cumhuriyet Savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Murat Yönder, Kasım İlimoğlu, Nihat Taşkın, Fikret Seçen, Ercan Şafak ve Mehmet Ali Pekgüzel yerlerini korudu. 'HSYK üyelerinin teklifindeki isimlerden sadece özel yetkili İzmir Cumhuriyet Savcısı Murat Gök ile Bursa Cumhuriyet Başsavcısı Ahmet Er'in görev yeri değiştirildi. Gök, Samsun'a atanırken, Er, Aydın Başsavcılığı'na kaydırıldı. 'İstanbul hakimi' olarak görev yapan Recai Akgün ve Ertuğrul Kubilay, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na asaleten atandı. Bu hakimlerin Ergenekon davasında görevlendirilip görevlendirilmeyeceği önümüzdeki günlerde belirlenecek. Adıyaman Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ahmet Kalpak da faili meçhul cinayetleri araştıran Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'nda görevlendirildi. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak ile Ergün Tokgöz, Faili meçhul cinayetler soruşturmasına bakan İsmail Aksoy yerinde kaldı. 29 Mart yerel seçimlerinden önce 'buzdolabı' dağıtımı iddialarıyla ilgili incelemeyi yapan Tunceli Cumhuriyet Başsavcısı Zekeriya Bayazıt Gemlik Cumhuriyet Başsavcılığı'na, Şemdinli soruşturması ve Dağlıca baskını soruşturmasında görev yapan Van Cumhuriyet Başsavcısı Yahya Akçadırcı, Beyoğlu Cumhuriyet Savcılığı'na atandı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkında Kayıp Trilyon Davası'nda verilen takipsizlik kararını kaldıran Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın görev yeri değişmedi. Kaçmaz'ın adı, Ergenekon için Ankara'da kurulması teklif edilen özel yetkili mahkemenin başkanlığı için de geçmişti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=874131&title=korsan-kararname-krizi-bitti-savcilar-yerinde-kaldi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

HSYK, 'Ergenekon davasına bakan mahkemenin başkanı ve üyelerle ilgili herhangi bir tasarrufumuz olmamıştır' açıklaması yaptı. Kurul, böylece Ergenekon savcılarına yönelik korsan girişimi doğruladı

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) 4'ü yargıdan gelen 9 üyesi açıklama yaptı. 9 üye, Ergenekon davasını kastederek, 'HSYK'nın, davaya bakan mahkemenin başkan ve üyeleri ile ilgili herhangi bir düşünce, öneri ve tasarrufu başından beri olmamıştır' dedi. Bu ifadeyle 'Ergenekon hakimleri' ile ilgili bir talepleri olmadığını ifade eden HSYK, savcıların ise görevden alınması için önerge verdiğini itiraf etti.

SİYASETÇİLERİ SUÇLADI

HSYK, '... Soruşturmanın her noktasında basın ve bir kısım siyasetçilerin ölçüsüzce her noktada yargıyı etkileyecek şekilde yer almalarına fırsat verilmiş olması... ' ifadesiyle 'bir kısım siyasetçileri' de suçladı.

'ŞİKAYET ETTİK, İŞLEM YAPILMADI'

Açıklamada ayrıca, 'Savcılar hakkındaki şikayetleri Adalet Bakanlığı'na bildirdik, işlem yapılmadı' şikayetinde bulunuldu: 'Soruşturmayla ilgili şikayetlere ilişkin dilekçelere cevap verilmediği gibi, ilgili dosyalar incelenmek üzere istenildiği halde gönderilmemiştir.''

'SAVCILARI İZLEMEYE ALDIK'

'... CMK 250. madde kapsamında görevli ikinci bir Cumhuriyet Başsavcı Vekili görevlendirilmesini gerekli kılmış... ' diyen HSYK'nın 9 üyesi basına sızmalara karşı da savcıları izlemeye aldığını vurguladı.

'SAVCILAR SORUŞTURULSUN'

9 üye, 'Savcılara yasal işlem yapılması ve HSYK'ya bilgi verilmesi kararı aldıklarını da açıklamadaki '... bugüne kadar Yüksek Kurul ve Adalet Bakanlığı'na intikal eden şikayet ve başvurular ile ilgili yasal işlemlerin başlatılıp tamamlanması ve Yüksek Kurul'a bilgi verilmesi, buna göre işlem yapılmasına... ' ifadesiyle vurguladı. Açıklamada HSYK Başkanvekili Özbek'in yanı sıra Suna Türkoğlu, Ali Suat Ertosun, Musa Tekin, O.Cem Erbük, Coşkun Öztürk, F. Anıl Genç, Feyzi Altınok, H. Ceyda Kerman ve Ayşe Albayrak Doğan'ın imzası yer aldı. ANKARA star

BU FOTOĞRAFI 'ETKİ' SAYMADI

HSYK'nın 9 üyesi, Ergenekon savcılarının görevden alınmasına ilişkin önergeyi veren Ali Suat Ertosun'un Ergenekon sanığı ile ilişkisini gösteren fotoğraf ve haberleri 'yargıyı etkilemek' diye değerlendirdi, ancak Ertosun'un savcılarını alma önergesi verdiği davanın sanığı ile buluşmasını 'etki' saymadı. Kararmane HSYK'da görüşülürken Ertosun ile Ergenekon sanığı Engin Aydın ile bir araya geldi. Aydın bu görüşmenin ardından YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile yemekte buluştu. Eminağaoğlu'nun başkanı olduğu YARSAV'ın 3 üyesi de HSYK üyesi.

http://www.stargazete.com/politika/hsyk-nin-ergenekon-itirafi-haber-204248.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Adalet Bakanlığından yapılan açıklamada, 'Adalet Bakanlığının taslağı (kararname) değiştirtmemek veya taslağın aynen kabulü şeklinde bir talebi olamaz, olmamıştır da'' denildi.

Adalet Bakanlığı, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) toplantısında yaşanan kararname krizinin perde arkasını açıkladı. Bakanlık, toplantının uzamasının nedenini "Taslak hazırlama yetkisinin Bakanlığımızda olduğu, burada önerilen isimlerin yürütülmekte olan bir soruşturmanın ve davanın hâkim ve cumhuriyet savcıları arasında bulunduğu, ilgililer hakkında herhangi bir disiplin tedbiri ve cezası olmadığı, görev yerlerindeki en az süre olan yedi yılın dolmadığı ve adı geçenlerin atanma yolunda bir taleplerinin de bulunmadığı hususları ifade edilerek, bunun soruşturmaya ve yargılamaya doğrudan müdahale anlamına geleceği gerekçesiyle söz konusu taslağın görüşülmesine itiraz edilmiştir." ifadeleriyle özetledi.

Adalet Bakanlığı, yaptığı yazılı açıklamada, 2009 yılı Hâkim ve Savcı Yaz Kararnamesi'nin görüşülmesi, karara bağlanması ve yayımlanması süreçleri hakkında Kurul görüşmelerinin gizliliği prensibi gereğince basında yer alan bazı haber, yorum ve köşe yazılarında yer verilen hususlarla ilgili olarak bugüne kadar açıklama yapmaktan kaçınıldığını belirtti.

Açıklamada, HSYK'nın bazı üyelerince yapılan açıklamada gizliliği ihlal eden tespitlerin yer alması ve buna paralel basın yayın organlarında çıkan haberler üzerine konunun yanlış anlaşılmalara ve yorumlara neden olmaması için üstlendiği sorumluluk gereği bir açıklama yapma gereği duyulduğu dile getirildi.

"Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünce hazırlanıp Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na sunulan kararname taslağını inceleyip, taslağı aynen kabul etmek veya üzerinde gerekli değişiklikleri yaparak karara bağlamak görevinin Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda olduğu açıktır." denilen açıklamada, şu ifadelere yer verildi: "Bu bağlamda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da kendilerine sunulan taslağı incelemiş ve aynen veya gerekli değişiklikler yaparak karara bağlamıştır. Adalet Bakanlığı'nın taslağı değiştirtmemek veya taslağın aynen kabulü şeklinde bir talebi söz konusu olamaz, olmamıştır da. Geçen yıllarda olduğu gibi Adalet Bakanlığı'nca hazırlanan taslak büyük ölçüde tasvip görmüş, yaklaşık yüzde 10'luk bir bölümünde değişiklik yapılarak kabul edilmiştir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun bazı üyeleri İstanbul'da yürütülmekte olan soruşturmanın gizliliğini ihlal ederek, dosya numarası da vermek suretiyle incelediklerini iddia ettikleri dosyadaki bazı kararlara karşı kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda Kurul'da görüşme yapılmasını istemiş ve sağlamışlar, kanun yararına bozma yoluna gidilmesine ilişkin kararın oy çokluğuyla alınmasını temin etmişlerdir. Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 309'uncu maddesine göre kanun yararına bozma talebinde bulunma yetkisi açıkça Adalet Bakanlığı'na verilmiştir. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun Anayasal ve yasal görevleri içerisinde kanun yararına bozma veya bu konudaki başvuruları inceleyip karara bağlama görevi bulunmamaktadır. Buna rağmen fonksiyon gaspı ile kanun yararına bozma yoluna gidilmesi hususunda Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun aldığı karara uyma zarureti olmamasına rağmen, Bakanlığımız bu kararı ihbar kabul etmiş ve ileri sürülen hususlarda kanun yararına bozmaya gidilip gidilmeyeceğinin değerlendirilmesi için kararı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü'ne göndermiştir."

YARGILAMAYA DOĞRUDAN MÜDAHALE EDİLMEK İSTENDİ

2008 yılında Yargıtay'a kanun yararına bozma talebi ile gönderilen dosyalardan yüzde 94'ünün Adalet Bakanlığı'nın görüşü doğrultusunda sonuçlandığı ve sadece yüzde 6'sının reddedildiği hatırlatılan açıklamada, bu sonucun Bakanlığın bu konudaki hassasiyet ve isabetini gösterdiği kaydedildi.

HSYK tarafından, kendilerine intikal eden şikayet dilekçelerinin gönderildiği Bakanlık biriminden cevap verilmediği şeklinde açıklama yapıldığının görüldüğü vurgulanan açıklamada, şunlar kaydedildi: "Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, başvuru sahibi olmayıp kendisine intikal ettirilen şikayet dilekçelerini ilgili birime havale eden konumundadır. Nitekim Kurul kendi görev alanına girmediğinden bahisle bir kısım şikayetleri doğrudan ilgilisine iade etmiş, bir kısmını da gereğinin takdiri için Bakanlığımıza göndermiştir. Bakanlığımıza intikal ettirilen her türlü şikayet ve ihbar dilekçesinin sonucu şikayet eden veya ihbarcısına bildirilmektedir. 2009 yılı yaz kararnamesiyle ilgili konuya tekrar değinmek gerekirse; Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun bazı üyeleri, taslağın karara bağlanacağı aşamada '2009 yılı CMK 250 Kararname Taslağı Hâkim-Savcı' başlığını taşıyan 11 kişilik yeni bir taslağı Kurul Başkanı olan Bakan'ımız ve Kurul üyesi olan müsteşarımıza vermişler ve ek taslağın Bakanlıkça hazırlanan taslağın devamında görüşülmesini istemişlerdir. Bu taslakta önerilen isimler arasında davaya bakan mahkemenin başkan ve üyelerinin bulunmadığı, ancak devam eden soruşturmayı yürüten cumhuriyet başsavcısı, cumhuriyet başsavcı vekili ve üç cumhuriyet savcısı ile aynı soruşturmanın değişik aşamalarında tutuklama, arama, el koyma, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması gibi koruma tedbirleriyle ilgili kararları veren üç hakiminin olduğu, ayrıca önerilen üç hâkimden ikisinin yargılamayı yapan mahkemenin itiraza tabi kararlarını inceleyen mahkeme üyeleri olduğu görülmüştür. Yine faili meçhullerle ilgili soruşturmayı yürüten bir cumhuriyet başsavcısı ve aynı yerde görevli bir mahkeme başkanı da ek taslakta yer almıştır."

Taslak hazırlama yetkisinin Bakanlık'ta olduğuna dikkat çekilen açıklamada, "Burada önerilen isimlerin yürütülmekte olan bir soruşturmanın ve davanın hâkim ve cumhuriyet savcıları arasında bulunduğu, ilgililer hakkında herhangi bir disiplin tedbiri ve cezası olmadığı, görev yerlerindeki en az süre olan yedi yılın dolmadığı ve adı geçenlerin atanma yolunda bir taleplerinin de bulunmadığı hususları ifade edilerek, bunun soruşturmaya ve yargılamaya doğrudan müdahale anlamına geleceği gerekçesiyle söz konusu taslağın görüşülmesine itiraz edilmiştir. Kararname görüşmelerinin olağan süreci dışında uzamasının nedeni budur. Bunun dışında Bakanlığımızın müzakerelerin uzamasına neden olacak herhangi bir talebi olmamıştır. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun ek taslak veren üyelerine, böyle bir tasarrufun mahkemelerin bağımsızlığı ve hâkimlik ve savcılık teminatını ihlal edeceği, kamuoyunda yargıya müdahale olarak değerlendirileceği ifade edilmiş ve sorun ilave bir cumhuriyet başsavcı vekili görevlendirilerek aşılmıştır. Kararname görüşmelerinin tamamlanmasından sonra Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu 'Gündemdeki diğer öneri ve tekliflerden kalan hususların Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na ve Adalet Bakanlığı'na intikal eden şikayet ve başvurular yönünden yasal gereğinin yapılmasını müteakiben görüşülmesine' şeklinde karar vermiştir. Bakanlığımız çoğunlukla birlikte hareket etmiş ve iddia edildiği gibi bu karara muhalefet şerhi koymamıştır." denildi.

KUSURLU DAVRANIŞ SERGİLEYENLERE MÜSAMA GÖSTERİLEMEZ

Görevinin ifasında kusurlu davranış sergileyen kim olursa olsun Bakanlığın müsamaha göstermesinin söz konusu olamayacağı vurgulanan açıklamada şu görüşlere yer verildi: "Bu nedenle Bakanlığımıza intikal eden her iddia gibi Kurul'ca intikal ettirilen iddialar da titizlikle araştırılıp yasal gereğine tevessül edilmektedir. Söz konusu soruşturmanın hâkim ve cumhuriyet savcıları hakkında bu güne kadar Bakanlığımızca şikayetlerin işleme konulmadığı hususu doğru olmayıp buna ilişkin açıklamamız 28.07.2009 tarihinde kamuoyuna duyurulmuştur. Kaldı ki soruşturma izni verilmemesine ilişkin Bakanlığımızın verdiği kararlara karşı yargı yolu açık olup bu kapsamda görülmekte olan davalar da bulunmaktadır. Kendilerinde kararname taslağı bulunmayan, görüşmelerin hiçbir aşamasında yer almayan ve içerikle ilgili bilgi sahibi olmayan bazı Kurul yedek üyelerinin de açıklamaya imza atmaları dikkat çekici bulunmuştur. Anayasamızın 138/2. maddesinde 'Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.' hükmü yer almaktadır. Bu hüküm Bakanlığımız kadar Yüksek Kurulu da kapsamaktadır. Bağımsız bir şekilde görev ifa etmesi gereken hâkim ve savcılara yürütmekte oldukları bir soruşturma ve bu soruşturma sürecinde verdikleri kararlar sebebiyle, emir ve talimat vermenin de ötesine geçerek görev yeri değişikliği teklif edilmesi mahkemelerin bağımsızlığı ile hâkimlik ve savcılık teminatının açıkça ihlali anlamına gelmektedir."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=874771&title=bakanliktan-hsyknin-iddialarina-cevap
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Kim ne derse desin, Adalet Bakanlığı'nın HSYK'ya verdiği dünkü cevap, 27 Nisan muhtırasına hükümetin verdiği cevap kadar önemlidir.

Hükümetin 27 Nisan bildirisine yönelik restiyle, ülke yönetimine askerin vesayeti nasıl reddedilmişse, dünkü bakanlık açıklaması da, "Moğultay dönemi hakimleri"nin yargı üzerindeki vesayetini reddetmiştir!

Artık yargıda bir dönem kapanmıştır! "Bakanlık kadroma 5000 adam aldım. Ne yani; Refah Partilileri, MHP'lileri mi alacaktım? Tabii ki bakanlık kadrolarını, partimin teşkilatının emrine verdim" diyen CHP'li Mehmet Moğultay'ın yargıdaki egemenliği artık sona ermiştir

Bu genel değerlendirmeden sonra, Bakanlık açıklamasındaki bazı somut tesbitlere dikkat çekmemiz lazım..

Bakanlık açıklaması, bence hukuka darbe vuranlara, çok net, çok açık bir cevaptır..

"Yargıyı, yargıya bırakın" diye açıklama yapıp, Ergenekon davasının yargılamasını mevcut hakimlere bırakmak istemeyen, davayı otel odalarında sonuçlandırmanın gayreti içinde olanlara sert bir cevap verilmiştir.
Adalet Bakanlığı'nı, dünkü açıklaması için, yüzlerce, binlerce defa tebrik etmek gerekir.

HSYK'nın açıklamasına sessiz kalmadığı için. Baskıya boyun eğmediği için. Tehditlere aldırmadığı için. Hukuka sahip çıktığı için. HSYK'daki bazı üyelerin sergilediği hukuk dışı rezaletleri deşifre ettiği için!

HSYK'nın önceki gün yaptığı açıklamada her ne kadar, "Bir kısım basında haksız bir şekilde yer aldığı gibi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun davaya bakan mahkemenin başkan ve üyeleri ile ilgili herhangi bir düşünce, öneri ve tasarrufu başından beri olmamıştır" denilse de, bir husus gizleniyordu..

HSYK gibi, yargının en önemli bir organına hiç yakışmayacak yalanı, Adalet Bakanlığı'nın açıklamasından öğrendik.

Bakanlığın dünkü açıklamasında şöyle deniliyordu: "Devam eden soruşturmayı yürüten Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet başsavcıvekili ve üç Cumhuriyet savcısı ile aynı soruşturmanın değişik aşamalarında tutuklama, arama, el koyma, iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması gibi koruma tedbirleriyle ilgili kararları veren üç hakiminin (HSYK'lı üyelerin dayattığı değişiklik listesinde) olduğu, ayrıca önerilen üç hâkimden ikisinin yargılamayı yapan mahkemenin itiraza tabi kararlarını inceleyen mahkeme üyeleri olduğu görülmüştür."

Olay şu:
HSYK açıklamasında, "Ergenekon davasına bakan hakimlerle ilgili bir talep olmadı" deniliyor..
Ama savcılarla ilgili talepte bulunduklarını söylemiyorlar!

Dahası var..
Sadece savcılarla ilgili değil, hakimlerle ilgili de talepte bulunuyorlar..

HSYK'nın bazı üyeleri gidip otel köşelerinde Ergenekon davası sanıkları ile görüşüyorlar. Sonra HSYK toplantısına gelip, "Davaya bakan mahkemenin tüm kararlarına itirazları inceleyen hakimleri değiştirelim" teklifinde bulunuyorlar..

Evet, şimdilik Ergenekon davasına bakan üç hakimi değişiklik listesine almamışlar ama, o üç hakimin verdiği tutuklamaların, delil araştırmalarının, tanık dinlemelerinin tümü hakkında hakimlerin verecekleri kararları sonuçsuz bırakacak olan bir sonraki mahkemenin üyeleri değiştirilmek istenmiş!

Yani HSYK'nın istediği olsaydı, süreç şöyle işleyecekti:

Ergenekon davasında yargılamayı yapan mahkeme, her duruşmada tutuklu sanıklarla ilgili "Tahliye talebinin reddine" diyecek.. Ertesi günü karara itiraz edilecek. İtirazı ise, HSYK'nın yeni atadığı iki hakimin bulunduğu heyet inceleyecekti.

Tabii o iki üyenin bulunduğu heyetin vereceği kararı da, HSYK üyesinin Ergenekon sanığı ile samimi pozlarından tahmin edebilirsiniz.

Yani HSYK, şimdilik davayı yürüten mahkemeyi değil, mahkemenin kararlarını etkisizleştirecek konumdaki sonraki mahkemenin hakimlerini değiştirmek istemiş!

Nasıl ustaca bir tezgah değil mi?

Bu oyunu deşifre eden Adalet Bakanlığı'nın, tebrik edilecek çok önemli bir ifşaatı daha var. Bu ifşaattan sonra, önceki günkü HSYK açıklamasına imza atan tüm üyelerin, bence artık istifa etmeleri gerekir.

Nedir o ifşaat, hemen aktaralım.. Bakanlık şöyle diyor: "Kendilerinde kararname taslağı bulunmayan, görüşmelerin hiçbir aşamasında yer almayan ve içerikle ilgili bilgi sahibi olmayan bazı Kurul Yedek Üyelerinin de açıklamaya imza atmaları dikkat çekici bulunmuştur."

Haydi HSYK üyeleri, çıkın bu ifşaata bir cevap verin bakalım..

Haydi diyelim ki, bakanın olmadığı toplantılarda, yedek bir üye toplantıya katıldı ve görüşmelerden haberdar oldu. Peki diğer üç üye, "taslakta ne vardı, kimlerin ek olarak görev yeri değiştirilmek istendi" gibi konularda, nereden haberleri oldu ki, HSYK bildirisine imza attılar?

Bu gizli görüşmelerden, nasıl haberdar oldular?

Mutlaka birileri, gizli görüşmeleri onlara aktardı. Veya, bilmedikleri bir konuda, baskı ile imza verdiler!.

Hangi ihtimal doğru olursa olsun, HSYK artık iflas etmiştir. Bu yapı ile göreve devam edemez.

"Yargıyı yargıya bırakmayan" bir HSYK, "yalan söyleyen", "gerçekleri gizleyen" bir HSYK, kendisine duyulması gereken tüm güveni artık sıfırlamıştır! Yeni dönem, ülkeme hayırlar getirsin!

http://www.habervaktim.com/yazar/16254/hsyk_bildirisine_cevap_27_nisan_muhtirasina_rest_kadar_onemlidir.html
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Ergenekon davasının savcı ve hakimlerinin değiştirilmesi için 'korsan kararname' hazırlayan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) üyesi Ali Suat Ertosun, kendisiyle ilgili suçlamalara cevap verirken skandal itiraflarda bulundu.

Engin Aydın'la görüşmesini doğrulayan Ertosun, Ergenekon sanığıyla ilişkisini 'dostum' ifadesiyle açıkladı. Türk toplumundaki vefa duygusunu hatırlatan Ertosun, "Bu arkadaşla görüşmemde tarafsızlığımı bozan bir cihet olduğu düşüncesinde değilim. Yargılandığı davayla ilgili görüşmedik." dedi. Aynı zamanda Yargıtay üyesi olan Ertosun'un, "Ergenekon davası önüme gelirse bu ihsas-ı rey olmaz. Engin Aydın ile ilgili davaya bakmam." demesi, şu an yürüttüğü görevle tezat oluşturdu. Kent Otel toplantılarına 13 kez katıldığını söyleyen Ertosun, Ergenekon iddianamesinde 'gizli örgüt toplantısı' şeklinde tanımlanan buluşmalarda ne konuşulduğu konusunda ilginç bir savunma yaptı: "Bu toplantılara nasıl örgüt toplantısı deniliyor anlamıyorum. Orada ülkenin bazen tarım, bazen hukuk sorunları tartışılıyor." HSYK üyesi, bir soru üzerine faili meçhul cinayetler yüzünden 9 kez müebbet hapsi istenen Albay Cemal Temizöz'ün komutanı Tuğgeneral Ali Aydın'la Kayseri'de yaptığı görüşmeyi de teyit etti. Sabancı'nın katili Mustafa Duyar'ın kendi döneminde Afyon Cezaevi'ne gönderilmediğini vurgulayan Ertosun'un, Nuriş Kardeşler'in nakline değinmemesi ise dikkat çekti.
Hazırladığı korsan kararname ile HSYK toplantısını 21 gün kilitleyen üye Ali Suat Ertosun, hakkındaki iddialara ilişkin basın toplantısı düzenledi. Ergenekon'da tutuksuz yargılanan Engin Aydın'la görüşmesini savunan Ertosun, Aydın ile 2,5 yıl Adalet Bakanlığı'nda birlikte çalıştıklarını ve kendisiyle ailevi ilişkileri olduğunu anlattı. Ertosun, "Aydın ile buluştuğum yer gizli bir yer değil. Kızılay'ın tam ortasıdır. Çok gizli bir yerde de buluşabilirdik. Yanımızda bulunan kişiler de herkesin tanıdığı kişilerdir. Biri eski bir hakim (CHP'nin avukatı Tezcan Çakır), şu anda avukattır. Diğeri de Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu Başkanı (Sinan Yörükoğlu)'dır. Kendisiyle birlikte başmüfettişlik yaptık. Görüşmede davaları etkileme, o davalarda görev alan hakim ve savcıları değiştirme şeklinde bir konuşma olmamıştır. Genel çerçevenin dışına çıkılmamıştır.'' diye konuştu. Ergenekon sanığıyla görüşmesine özel anlamlar yüklenmesinin iyi niyetle bağdaşmadığını öne süren Ertosun, fotoğrafın neden ve kim tarafından çekildiği üzerinde durulmasını istedi. Fotoğrafın devlet görevlileri tarafından çekilmesi halinde vahim bir durumun ortaya çıkacağını, konunun araştırılması için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na başvuracağını bildirdi. Ertosun, Ergenekon savcı ve hakimlerinin değiştirilme talebinin "davanın üstünü kapatma" girişimi olarak görülmemesini istedi. Bu yöndeki yorumları "komplo teorisi" olarak değerlendirdi.

YARGITAY, HABERLERİ İHBAR KABUL EDEBİLİR

İstifa etmeyeceğini açıklayan Ertosun, hakkında yapılacak her türlü inceleme ve soruşturmaya hazır olduğunu söyledi. Ertosun, geçmişte kendi kendini ihbar ettiğini, ama basının gerekli duyuruları yaptığını belirterek, Yargıtay'ın gerekli işlemleri yapacağı imasında bulundu. Ertosun, "Zannediyorum ilgili merciler de bu konularda gerekli işlemlere geçecektir. Bu konularda gelen dilekçeler olduğunu da tahmin ediyorum. Bunlar incelenecektir. İstifa etmem isteniyor. Ortada istifa etmemi gerektiren bir neden bulunmamaktadır.'' diye konuştu.

HSYK üyesi, Sabancı suikastı sanığı Mustafa Duyar'ın öldürülmesi olayında ihmalinin bulunduğu suçlamasını da kabul etmedi. Duyar'ın cezaevinde öldürülmesinden sonra şahsına yönelik yapılan yayınlar üzerine, Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu müfettişlerinin, yaptığı incelemede, "soruşturmaya geçilmesine gerek olmadığına" karar verdiğini vurguladı. Tabancanın ikinci müdür tarafından cezaevine sokulduğunun belirlendiğini, birinci ve ikinci müdür hakkında gerekli davaların açıldığını söyledi. Duyar ile onu öldüren Nuri ve Vedat Ergin kardeşlerin Afyon Cezaevi'ne nakillerinin genel müdürlüğünden önce gerçekleştiğini ifade etti.

Ertosun, gazeteci Can Dündar'ın Afyon Cezaevi'nde tutuklu bulunan Mustafa Duyar'la görüşme talebini, Duyar'ın tutuklu olması ve yargılamayı etkileyebileceği düşüncesiyle uygun bulmadığını vurguladı. Buna karşılık Duyar'ın rızasının alınması koşuluyla görüşmeye dönemin Adalet Bakanı Hasan Denizkurdu tarafından izin verildiğini, ancak Duyar'ın görüşmeyi para karşılığında kabul etmek istemesi nedeniyle görüşme talebinin reddedildiğini aktardı. Ertosun, "Bunu Can Dündar da bilmektedir. Maalesef bu söylediklerimi tam olarak sizlere aktarmamıştır." şeklinde konuştu.

Ertosun, HSYK'da faili meçhul cinayetlerle ilgili hakkında 9 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası istenen Albay Cemal Temizöz hakkındaki davayı açan Diyarbakır Başsavcısı Durdu Kavak'ın görevden alınmasını istemişti. Ertosun'un, Temizöz'ün Kayseri'deki komutanı Tuğgeneral Ali Aydın'la görüştüğü ve faili meçhul cinayetler soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınması teklifinin burada gündeme geldiği belirtilmişti. Ertosun, 6-7 Mart tarihlerinde Tuğgeneral Aydın'ın misafiri olarak Kayseri Jandarma Misafirhanesi'nde kaldığını itiraf etti.

HÜKÜMETİN 'DEMOKRATİK AÇILIMI'NA GÖNDERME

Tuğgeneral Ali Aydın ile Hayata Dönüş Operasyonu'nda birlikte çalıştıklarını anlatan Ertosun, Kayseri'de bulunduğu sırada Cemal Temizöz ile tanışmadığını, Temizöz'ün de o tarihlerde tutuklanmadığını söyledi. Ertosun, mart ayında Kayseri'de protokolü de ziyaret ettiğini, can güvenliği tehlikesine karşı 2 gün jandarma misafirhanelerinde kaldığını bildirdi. Ertosun, HSYK'da dile getirdiği talepleri savunurken tam bir siyasetçi gibi konuştu. "Biz moda tabiriyle açılım yapıyoruz. Bakın bizim açılımlarımızın içi dolu, boş değil." diyen Ertosun, önceki gün İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından yol haritası açıklanan 'demokratikleşme açılımı'na gönderme yaptı.

SAVCILARIN ÖZKÖK'LE GÖRÜŞMESİNE DE KARŞI

Ertosun, Ergenekon soruşturmasına ilişkin soruları peş peşe sıralarken ilginç bir ifade kullandı. "Bunlar yasal mı, değil mi? Cumhuriyet savcıları kendi alanları dışına gidip ifade alabilir mi?" diye soran Ertosun, bu sözleriyle HSYK üyelerinin Ergenekon savcılarının eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'ün ifadelerine başvurmasına da karşı çıktığını ifşa etmiş oldu.

Ertosun, açıklamalarının ardından sorulara cevap verdi. Bir soru üzerine Adalet Bakanlığı açıklamasını eleştiren Ertosun, HSYK'nın bildirisini savundu: "Bizim açıklamamız, sadece orada görev yapan hâkimlere yöneliktir. Hâkimlerle ilgili herhangi bir tasarruf olmadığını vurgulamaktır. Böyle bir niyet ve istek olmadığını vurgulamaktır. Onlara güvence vermek için yapılmıştır. Aynı kefeye koymayalım lütfen. Yargılama makamlarını etkilemek kimsenin haddine düşen bir olay değildir. Buna biz de dahiliz."


Toplantıda zor sorular
Ali Suat Ertosun, gazetecilerin soruları karşısında zor anlar yaşadı. Ertosun, "Aynı zamanda Yargıtay üyesisiniz. Yargıtay'daki görevinize dönmeniz halinde Ergenekon davası önünüze gelirse bu ihsas-ı rey olmaz mı?" şeklindeki bir soru üzerine "Engin Aydın ile ilgili dava gelirse bakmam. Ama bunun dışındaki sanıklarla ilgili bir dava gelirse niye bakmayayım?" dedi. "Savcı ve hâkimlerin yer değiştirilme isteğinin gerekçesi anlaşılamadı. Bunu bizimle paylaşır mısınız?" sorusunu da şöyle cevapladı: "Bizim bakanlıktan çeşitli taleplerimiz oldu. Orada yapılan, insan haklarını ihlal eden bazı davranışlar nedeniyle yargı yoluna başvurulmasını istedik. Bu konuda karar alındı. Bu konudaki kararımız bir taleptir. Biz gerekli duyarlılığımızı gösterdik." Ertosun, idari bir görev yaptığı için sanıklarla görüşmesinde yanlış olmadığını savundu. Ertosun, "Eski DGM'lerde yapılan yargılamalar hukuka aykırı değildi de bugün aralarında sizin de arkadaşınızın olduğu bir grup insan yargılanırken mi hukuka aykırı?" sorusuna ise şu karşılığı verdi: "Bu konudaki hassasiyetlerimiz her zaman mevcut. Biz burada hâkim kararlarının yargıya taşınmasını istiyoruz. Geçmişte yapılmadı diye şimdi yapılmasın mı? Benim önüme geçmişte gelmedi. Gelseydi aynı şeyi yapmaktan geri durmazdım."


Fotoğrafı soran gazeteciye 'canlı bomba' muamelesi
Basın toplantısında gazeteci cemiyetlerini ayağa kaldırması gereken bir olay yaşandı. Vakit Gazetesi muhabiri İsmail Uğur, "Genç hâkimlere de illegal terör örgütü üyeleriyle yemek yemelerini tavsiye ediyor musunuz?" şeklindeki sorusu üzerine darp edildi. Korumalar önce birbirlerine Uğur'u işaret etti, ardından gazeteci karga tulumba dışarı çıkarıldı. Diğer basın mensuplarının protestosu ve Ertosun'un müdahalesi üzerine, Vakit muhabiri salona tekrar geri alındı. Toplantıya özür dileyerek devam eden Ertosun, istihbarat çalışmaları olduğunu, canlı bomba endişesinin yaşandığını belirterek, korumaların hassasiyetinin bu şekilde anlaşılması gerektiğini ifade etti. Her soruya cevap vereceğini anlatan Ertosun, bu olayın iradesi dışında geliştiğini ileri sürdü. Ertosun, "Ben basın özgürlüğüne karşı değilim. Bu olayı bana mâl etmeyin." dedi. Vakit muhabiri ise, "Gazeteci kimliğimi göstermeme rağmen beni dışarı çıkardılar. Yaşananlara bir anlam veremedim." ifadelerini kullandı. Toplantıda, basın mensupları arasında da zaman zaman söz alma konusunda tartışma çıktı. Bu arada, Ertosun'un, basın toplantısından sonra Uğur'u makamına çağırarak çay ikramında bulunduğu öğrenildi. Uğur'un, görüşmede, "Güvenlik görevlilerinden aldığım bilgilere göre gazeteci olmadığımı bir gazetenin muhabiri söylemiş. Olay bunların iftirası sonucu çıktı." dediği bildirildi.


Bir hukukçu olarak utandım

BEKİR BOZDAĞ (AK PARTİ GRUP BAŞKAN VEKİLİ): Bu toplantı beni hayal kırıklığına uğrattı. Siyaset adamı gibi konuştu. Hüküm ifade eden cümleler kurması hiç yakışmadı. Ertosun'un konuşma yetkisi yok. Kurulla ilgili basın toplantısı düzenleyemez. Sadece kurul başkanı yani adalet bakanı verebilir beyanı. Bildiri de yayınlanamaz. Hukuk çiğneniyor. Türkiye maalesef bu anlamda kötü bir noktaya geldi. Milletin yargı bağımsızlığına, HSYK'ya olan güveni zedelendi. Bir hukukçu olarak hem üzüldüm hem utandım.

Mide bulandırıcı bir durum var

CAN DÜNDAR (MİLLİYET): Mustafa Duyar'la görüşme talebimi doğruladı. Bakanın izin verdiğini doğruladı. 'Para talep edildi' dedi. Ancak başka gazetecilere başka mahkumlarla görüşme izni verildi. Burada çifte standart söz konusu. Tutarlılık yok bu noktada. Bir sanık açıklama yapmak istiyor. Buna izin verilmiyor, susturuluyor. Bu kişiyi susturanlar da susturuluyor. Mide bulandırıcı bir durum var ortada.

Üzgünüm, sürekli terfi etti

ORAL ÇALIŞLAR (RADİKAL): Türkiye'de yargılama netice vermiyor. Ertosun içeridekileri terörist olarak görüyordu. Terörden yargılanana terörist diyordu. Ben de o zaman Abdullah Öcalan ile ilgili röportajım sebebiyle yargılanıyordum. O zaman ben de mi teröristtim? Ertosun, otoriter uygulamaların sembolü gibiydi. Beni üzen şey, sürekli onun yüksek makamlara getirilmesi.

Fotoğraf 'aile ilişkisi'yle açıklanamaz

PROF. DR. OSMAN KAŞIKÇI (HUKUK FAKÜLTESİ DEKANI): Samimi bulmadım. Önemli bir kurumun üyesinin basın aracılığıyla açıklama yapması doğru değil. Engin Aydın'la görüşmesi yargıyı etkileme açısından son derece tehlikeli. Yargılanan kişiyle bu şekilde ahbap-çavuş ilişkisine girmesini sıradan aile ilişkisi içinde değerlendirmek mümkün değil.

Sıradan savcı olsaydı meslekten atılırdı

GÜLTEKİN AVCI (ESKİ CUMHURİYET SAVCISI): Terör örgütü soruşturmasındaki sanıklarla kurulan ilişki insani ilişki kavramıyla açıklanamaz. Bir hakimin tarafsızlığı konusunda şüphe oluşması, o hakimin bulunduğu mevkide görev yapmaması için yeterlidir. Bu husus Hakimler ve Savcılar Kanunu'nun 68. maddesine göre çok ağır bir disiplin cezası olan yer değiştirme cezasını gerektirir. Kanuna göre şüpheli durumdaki hâkim, görevden alınıp bir alt bölgeye tayin edilir. Ertosun'un söz konusu fotoğraftan bir rahatsızlık duymadığını açıklaması, hukuki hassasiyet taşımadığını gösteriyor. Böyle bir kişinin normal mahkemelerde hâkimlik yapması bile mümkün değildir. Ankara dışında görev yapan bir savcı, terör örgütü üyeleriyle ilişkisinin tespit edilmesi durumunda derhal görevden ihraç edilir. Demek ki Ertosun'un hukuktan başka güvendiği yerler var.

Sanığın arkadaşı tarafsız olamaz

SÜLEYMAN ARSLAN (BAŞBAKANLIK İNSAN HAKLARI BAŞKANLIĞI DANIŞMA KURULU ÜYESİ): Ergenekon sanığı Engin Aydın, aynı zamanda Bağımsız Cumhuriyet Partisi genel başkan yardımcısı. Yani siyasi bir kişilik. Bu durumda Ertosun'un Engin Aydın hakkında tarafsız olamayacağı açıktır. Sanığın yakını ve arkadaşıdır. Bu tablo Ergenekon hakim ve savcılarının baskı altında olduklarını göstermektedir. Gayrimeşru bir işlem ve eylemin aleni işlenmesi veya hukuki kimliği olan kişilerle birlikte işlenmesi o eylemi meşru hale getirmez. Bilakis olayın özelliğine göre davayı gören hâkim ve savcılara "hamili kart yakinimdir" şeklinde destek çıkan ve mahkeme heyetini baskı altına alan bir mesaj niteliği taşır. Ertosun'un Engin Aydın'ı ilgilendiren davalara bakan mahkeme üyelerinin atanması işlemlerinden kendiliğinden çekilmesi gerekirdi. Şu andan itibaren dahi Ergenekon davası mahkeme heyetine ilişkin şikâyetlerin incelenmesinden çekilmeli.

Kamuoyunun vicdanında aklanmadı

AV. HALİL DOĞAN (DEMOKRAT HUKUKÇULAR DERNEĞİ BAŞKANI): Ne yaptıysam devlet adına yaptım demek insanları masum kılmaz. Ergenekon sanığıyla görüşeceksiniz. Ergenekon savcısını değiştirme isteğinde bulunacaksınız. Kamuoyunun vicdanında aklanması mümkün gözükmüyor.

HSYK'daki görevinden ayrılmalı

REŞAT PETEK (EMEKLİ CUMHURİYET BAŞSAVCISI): Açık olarak yargıya müdahale ettiklerini söyledi. Bunun da kendi hakları olduğunu belirtti. Bu, hukuka ve yasaya aykırı. Fotoğraf ile ilgili açıklaması tatmin edici değildi. Görevinden istifa etmesi gerekir.

Tam anlamıyla siyasî bir konuşma

ŞEVKET KAZAN (ESKİ ADALET BAKANI): Bu bir yargı değil, tam anlamıyla siyasi bir konuşma. Ertosun, başkalarına yargıya müdahale etmemesini söylerken, kendisi yargıya müdahale ediyor.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=875251&title=ertosundan-yargi-tarihine-gececek-itiraflar
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Tartışmaların odağındaki isim Ali Suat Ertosun, hakkındaki iddialara cevap vermek için dün medyanın karşısına çıktı.
Kimi HSYK üyeleri de Ertosun'u yalnız bırakmadı, ona eşlik etti. Soru- cevap kısmında tatsızlık da yaşandı, korumalar Vakit muhabirini salondan çıkarmak istedi. Muhabirin sorusu yerindeydi: 'Genç hâkimlere Ergenekon sanıklarıyla yemek yemesini tavsiye ediyor musunuz?'

Bu güzel soru karışıklık sırasında kaynadı, gitti. Maalesef kamuoyu Ertosun'un cevabını öğrenemedi. Ertosun, uzun uzun onlarca mahkûmun hayatına mal olan 'Hayata Dönüş' operasyonunu anlattı. 'Kararı veren ben değildim, hükümet ve MGK idi, kısaca devletti.' dedi. Mustafa Duyar'ın kendisinden önce Afyon Cezaevi'ne nakledildiğini söylese de genel müdürlüğü döneminde susturulduğu gerçeği soru işareti olarak kaldı. Duyar'ın öldürülmesi yakın tarihin en karanlık olaylarından. Konuşmasının birileri tarafından engellendiği ortada... Ertosun'un, açıklamalarına rağmen 'zan altında' hali devam ediyor.

Ertosun üslup olarak bir hukuk adamı gibi değil, klasik bir Ankara siyasetçisi gibi konuştu. Sözgelimi 'Bizim açılımımızın içi dolu' dedi. Siyasi iktidara gönderme yaptı. Açıkça hükümetin açılımlarının içi boş demeye getirdi. Kendisini dinlerken 'Acaba siyasete mi ısınıyor?' diye düşünmeden edemedim.

Ertosun'un sorulara verdiği cevaplar tatmin edici olmaktan çok uzaktı. Kimseyi de ikna etmedi. Hakkındaki iddiaları daha da ağırlaştırdı. Ergenekon sanığıyla birlikte görüntülendiği o fotoğrafa açıklık getiremedi. 'Engin Aydın aile dostum, buluşmam normal.' dedi. Cevap vermek yerine fotoğrafı kimin hangi amaçla çektiğini sorguladı. Bu olayın başka bir boyutu, ayrıca o da tartışılabilir.

Burada asıl problem, bir HSYK üyesinin kamuoyunun pürdikkat takip ettiği bir davanın sanığıyla aynı karede yer alması. Bu görüntü sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde skandal. Ardından aynı üye, ailecek dost olduğu sanığı soruşturan savcıların yerlerini değiştirmek isterse olay çok daha vahim hale gelir. Hangi hukuk devleti böyle bir olaya müsamaha gösterir?

İç içe skandalları barındıran o fotoğraf karesini normal karşılamasını yadırgamamak mümkün değil. Aslında sözün bittiği yer burası. Cevap skandal ötesi. Ergenekon sanıklarıyla yan yana görüntüleri bu fotoğrafla sınırlı değil. Kent Otel toplantıları var. Sanıkların katılımı nedeniyle Ergenekon dosyalarına giren bu toplantıyı 'ülke meselelerinin konuşulduğu yerler' diye niteledi. 'Tarım konularını falan konuştuk' dedi. Hiç inandırıcı değil.

Ertosun'un tartışmaya açtığı fotoğrafı kimin hangi amaçla çektiğini şu an için bilmiyoruz. Ancak Ergenekon gibi büyük bir davada sanık olarak yargılanan Engin Aydın'ın devletin istihbarat birimleri tarafından takip edilmesi pekala mümkün. Bu durumda izlenenin yüksek hâkim değil, bir Ergenekon sanığının olması yüksek ihtimal. İşin doğrusunu yine olayı soruşturan yargı ortaya çıkaracak.

Ertosun, fotoğrafla ilgili sorulara kuşkuları giderecek cevaplar veremedi. Sözünün bir yerinde 'Yarın Engin Aydın dosyası önüme gelirse bakmam.' dedi. Ancak Engin Aydın'ın yargılandığı davanın savcılarını değiştirmek için 13 Temmuz akşamı Kurul'a karşı liste sunduğu kamuoyunun malumu. Bu ne yaman çelişki?

Bir HSYK üyesi ailecek dost oldukları bir ismin yargılandığı davaya karşı tarafsız, hâkim ve savcılarına objektif olabilir mi? Elbette olamaz. Bu durumda Ertosun'un istifadan başka seçeneği yok. Üyesi olduğu HSYK'nın daha fazla yıpranmasını istemiyorsa yapması gereken, bir an önce görevi bırakmak. Zira adalet bu skandalı taşıyamaz.

Ertosun, hakkındaki iddialara cevap vermek için medyanın karşısına çıktı ama söyledikleri skandalın boyutlarını büyüttü ve iddiaları daha vahim hale getirdi, yeni sorunlara neden oldu...

http://www.zaman.com.tr/yazar.do?yazino=875211&title=skandal-buyudu
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Tatil yapmanın iyi tarafı şu: Gazete okumayabiliyorsun, Türkiye Cumhuriyeti adı verilen tuhaf ülkenin kronik ve saçma gündemiyle meşgul olmayabiliyorsun, dolayısıyla her şey uyarındaymış gibi yapabiliyorsun.

Değil oysa...

Tatil biter, valizler açılır, okumayı umduğun kitaplar yeniden raflara dizilir, 'gazete' ve 'televizyon' hayatındaki eski yerini alır, o zaman 'Ulan sahi' dersin, 'HSYK diye bir meselemiz vardı. Ali Suat Ertosun Bey'in başarılarını konuşuyor, Ergenekon savcılarına ne yapılacağını tartışıyorduk.'

Ben döndüğümde kriz bitmişti.

Hangi kritik noktalara hangi kritik atamaların yapıldığını izleyemedim ama Ergenekon savcıları yerinde kalmış. Hákimlere de dokunulamamış...

Fakat, HSYK diye bir meselemiz hálá var.

İş ('şimdilik' kaydıyla) tatlıya bağlandı diye, HSYK meselesini konuşmayacak mıyız, değerli bir hukukçu olan Ali Suat Ertosun Bey'in geçmiş başarılarını, gelecekte kaydedeceği 'muvaffakiyetleri', vatana hizmet çerçevesinde gerçekleştirdiği 'yararlı' icraatları tartışmayacak mıyız?

Hem tartışacağız, hem soracağız, hem sorgulayacağız...

HSYK üyeliği ve 'devlet üstün hizmet madalyası'yla onurlandırılan bu değerli HSYK üyesi, bir zamanlar Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürü'ydü.

Muhtemelen bu görevinde 'başarılı' bulundu...

Bu 'başarı'yı görüp ödül ve taltif mekanizmasını işleten dönemin Adalet Bakanı ve büyük devlet adamı Cemil Çiçek'i de ayrıca kutlamak lazım.

Ertosun Bey, dün bir basın toplantısı düzenledi ve hakkındaki iddialara cevap verdi... Uyku saatim olmasına rağmen, fedakarlık yapıp izledim.

Hiç ikna olmadım.

Sabancı'nın katili Mustafa Duyar'ı 'susturan' Ergin kardeşler bu kutsal görevi kim(ler)den aldı? Ergin kardeşler, bu cinayeti müteakip, 'infaz merkezi' olarak da anılan cezaevine neden sürülmek istendi?

Bu soruların cevabını öğrenemedik.

Daha doğrusu, Ertosun'un söyledikleri bizi tatmin etmedi.

Daha da 'yakıcı' soruyu Can Dündar gündeme getirmişti ama bu soruya da açık, anlaşılabilir ve kamu vicdanını tatmin edecek netlikte cevaplar alamadık.

Ertosun Bey, Mustafa Duyar'dan konuşma sözü alan gazeteci Can Dündar'ı, Bakanlıktan gerekli izinler alındığı halde cezaevine sokmuyor.

Neden?

Mustafa Duyar para istemiş... Estekmiş... Köstekmiş...

Bu mudur?

Ertosun Bey, geçmiş tarihlerde, bu satırların yazarının da zorlamasıyla, tedavi izni verilmediği için gözlerini kaybeden Leyla Büyükdağ adlı hükümlü hakkında bir açıklama yapmış, olayda bir kusuru bulunmadığını ifade etmişti.

Peki, TAYAD'ın hazırladığı 'Hapishanelerde Sessiz İmha' adlı rapora ne diyordu?

Mezkur rapor, yüzlerce tutuklu ve hükümlünün çeşitli hastalıklarla boğuştuğu ve bazı tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin (bilerek ya da bilmeyerek) engellendiğini iddia ediyordu.

Ertosun Bey bu iddialara da cevap vermedi.

Konu basın toplantısında da gündeme getirilmedi.

Bir HSYK üyesi ne diye Ergenekon sanıklarıyla görüşür?

Ne diye JİTEM'ci komutanlarla bağ evlerinde buluşur? Onlarla ne paylaşır?

Bunları bilmek istiyoruz.

Ek olarak, 'Hayata Dönüş Operasyonu' adı verilen, ama 37 hükümlünün hayattan koparılmasıyla sonuçlanan 'hadise'nin encamını merak ediyoruz.

Ertosun Bey diyor ki, 'İsterdik ki, Hayata Dönüş Operasyonu ölümsüz neticelensin. Ergenekon sanığı olan şahıs da benim dostumdur. Biz her zaman bir araya gelip memleket sorunlarını konuşuruz. Her şeyi konuşuruz. Tarım politikalarını bile konuşuruz...'

Öyle mi?

Hukuku ne zaman konuşacaksınız?

Soruşturma görevini yürüten hákim ve savcılara uygulanan baskıları ne zaman konuşacaksınız?

Cezaevlerinde şaibeli bir şekilde ortadan kaldırılan tutuklu ve hükümlülerin durumunu ne zaman konuşacaksınız?

Soru sorduğu için yaka paça dışarı atılan gazetecileri ne zaman konuşacaksınız?

http://www.stargazete.com/gazete/yazar/ahmet-kekec/ertosun-bey-zek-mizla-alay-mi-ediyor-204684.htm
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) seçilmiş üyeleri, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve Kurul Üyesi Ahmet Kahraman'ın toplantıyı terk etmesi üzerine kurul toplantısının yapılamadığı açıklandı.

''HSYK'nın seçilmiş üyeleri'' adına yapılan yazılı açıklamada, kurulun bugün olağan gündemini görüşmek üzere üye tam sayısıyla toplandığı belirtildi.

Toplantı başladığında kurul üyelerinden Ali Suat Ertosun'un 2010 yılında çıkarılan ''2009 yılı güz kararnamesi'' taslağında görüşülmeyip geriye bırakılan atama kararnamesi ile 29 Ocak 2010'da gündeme alınıp görüşülmesini istediği ilke kararları ve diğer konulara ilişkin yazılı önergeleriyle yetki kararnamesinin gündeme alınması istemini içeren sözlü önergesinin görüşülmesine geçildiği belirtildi.

Açıklamada, bu sırada Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve Kurul Üyesi Ahmet Kahraman'ın ''bu tür önergelerin verilmesine ve görüşülmesine karşı olduğunu, görüşülmesi durumunda toplantıyı terk edeceğini'' bildirerek, toplantıdan ayrıldığı bildirildi. Bu nedenle kurul toplantısının yapılamadığı kaydedildi.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulundan (HSYK) yapılan yazılı açıklamada, ''18 Mart 2010 tarihli gündemde kararname taslaklarıyla ilgili maddeye yer verilmemesi ve bugünkü gündemde de bu konunun bulunmadığının görülmesi üzerine 19 Mart 2010 tarihinde hazırlanan önergelerin iç yönetmeliğin 9. maddesi işletilmek suretiyle gündeme alınması istenmiştir'' denildi.

HSYK'nın seçilmiş üyeleri adına yapılan yazılı açıklamada, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu İç Yönetmeliği'nin 8. maddesinin 3. fıkrasında kurul gündeminin ''kurul başkanı veya başkan vekili tarafından işin önemi, ivedi veya süreli oluşuna göre düzenleneceği'' hükmünün yer aldığı anımsatıldı.

Bu hüküm uyarınca, Kurul Başkanvekili Kadir Özbek tarafından 17 Mart 2010'da personel genel müdürlüğüne yazılan yazı ile ''Yargıtay üye seçimleriyle emeklilik ve benzeri nedenlerle meslekten ayrılmalar sonucu boşalan yerlerin doldurulması ve daha sonra da ataması yapılanların yetkilerinin belirlenmesi için kararname taslaklarının acilen kurula sunulmasının istendiği'' ifade edildi. Açıklamada, buna rağmen konunun 18 Mart 2010 tarihli kurul gündemine alınmadığı belirtildi.

Kurulun toplantı günlerinin Yönetmeliğin 6. maddesi uyarınca belirlendiği, kurulun bu günlerde gündemli olarak toplandığı anımsatılan açıklamada, gündemde değişiklik yapılmasının da aynı yönetmeliğin 9. maddesine göre önerge verilmek suretiyle gerçekleştiği kaydedildi.

Açıklamada, ''18 Mart 2010 tarihli gündemde kararname taslaklarıyla ilgili maddeye yer verilmemesi ve bugünkü gündemde de bu konunun bulunmadığının görülmesi üzerine 19 Mart 2010 tarihinde hazırlanan önergelerin iç yönetmeliğin 9. maddesi işletilmek suretiyle gündeme alınması istenmiştir. İlgili mevzuat uyarınca toplanan ve çalışmalarını sürdüren HSYK, Adalet Bakanlığı Müsteşarı ve Kurul Üyesi Ahmet Kahraman'ın kurul toplantısını terk etmesi nedeniyle gündemindeki konuları görüşememiştir'' denildi.

AA
http://www.haber7.com/haber/20100323/Mustesar-Kahraman-HSYKyi-terk-etti.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Başkanvekili Kadir Özbek, ''Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman hakkında suç duyurusunu yapmak durumundayız. Bu durumun sonu ona gidiyor'' dedi.

Özbek, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kahraman'ın bugünkü toplantıya katılmadığına ilişkin HSYK'nın seçilmiş üyelerinin tutanak tuttuğunu ve bu durumun yazılı açıklama ile kamuoyuna duyurulduğunu anımsattı.

Kadir Özbek, ''Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kahraman hakkında suç duyurusunu yapmak durumundayız. Bu durumun sonu ona gidiyor'' dedi.

''MÜSTEŞAR AHMET KAHRAMAN VE MÜSTEŞAR YARDIMCILARININ HİÇBİRİNİN OLMAMASI VE MÜSTEŞARLIĞA VEKALET EDENİN DE BULUNMAMASI NEDENİYLE TOPLANTI YAPILAMADIĞINA İLİŞKİNOLARAK KURULUN SEÇİLMİŞ ÜYELERİ TARAFINDAN TUTANAK TUTULMUŞTUR''

Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) seçilmiş üyelerince, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman ve müsteşar yardımcılarının hiçbirinin olmaması ve müsteşarlığa vekalet edenin de bulunmaması nedeniyle, Kurul toplantısının yapılamadığına ilişkin Kurulun seçilmiş üyeleri tarafından tutanak tutulduğu bildirildi.

HSYK'nın seçilmiş üyelerinin yaptığı yazılı basın açıklamasında, Kurulun bugün olağan toplantısı olduğu belirtildi. Toplantı gündeminin dün Adalet Bakanlığından istenmesine rağmen gündemin verilmediği ifade edilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

''Kurulun sekreteryasını yapan Personel Genel Müdürlüğü aranmış, 'neden gelmedikleri' sorulduğunda, 'Müsteşar Ahmet Kahraman ve tüm müsteşar yardımcılarının cenazeye gittikleri, Bakanlıkta olmadıkları, müsteşarlığa vekalet edenin bulunmadığı, bugün toplantı yapılamayacağı yolunda kendilerine talimat verildiği' ifade edilmiştir.

Müsteşar Ahmet Kahraman ve müsteşar yardımcılarının hiçbirinin olmaması ve müsteşarlığa vekalet edenin de bulunmaması nedeniyle toplantı yapılamadığına ilişkin olarak Kurulun seçilmiş üyeleri tarafından tutanak tutulmuştur.''

HSYK'nın olağan toplantıları salı ve perşembe günleri yapılıyor.

AA
http://www.haber7.com/haber/20100325/HSYKdan-Mustesar-hakkinda-suc-duyurusu.php

2007'de de benzer bir durum yaşanmıştı. 2007'de yaşanan olay bir haberde şu şekilde işlenmişti:

Seçimde ısrar eden HSYK yargıda kadrolaşma peşinde

Yargıtay üyeleri de krizden rahatsız

Hükümet ile yargı arasında gerginliğe yol açan tartışmalardan yargı mensupları da rahatsız. Yüksek Mahkeme'nin çok sayıda üyesinin, Yargıtay Başkanı Osman Arslan'ın makam odasına giderek seçim krizi çıkaran HSYK üyelerinden şikayetçi oldukları öğrenildi. Ayrıca YARSAV'ın, Yargıtay Başkanı'nı Adalet Bakanı'na karşı tavır almaya zorlayan talimat niteliğindeki açıklamasının Yüksek Mahkeme'de ciddi bir rahatsızlık oluşturduğu belirtiliyor. Yargıtay Başkanı Arslan da bir basın açıklamasıyla isim vermeden YARSAV'a cevap vererek Kasırga hakkındaki suç duyurusunun Yargıtay Başkanlık Kurulu tarafından inceleneceğine, bu nedenle ihsası rey anlamına gelecek bir açıklama yapamayacağına dikkat çekti. Pazartesi günü Yargıtay üyelerinin Başkan Arslan'la görüşüp HSYK üyelerinin gerginliğe neden olan tutumunu ve YARSAV'ın Yargıtay'a yönelik açıklamasına tepki gösterecekleri öğrenildi.

Birileri çok ince hesaplar yapıyor

HSYK toplantısına katılmayarak Yargıtay'a üye seçimi yapılmasını engellediği gerekçesiyle hakkında suç duyurusu yapılan Adalet Bakanlığı Müsteşarı Fahri Kasırga, bir gazeteye yaptığı açıklamada, birilerinin hesap peşinde olduğunu söyledi. Kasırga, şöyle konuştu: "Birileri yalanları, gerçeklerin önünde gösterebiliyor. Kimse işin gerçeğini görmüyor. Dilim varmıyor; ama birilerinin yargıyla ilgili çok ince hesapları var. Sık sık 'bakan, müsteşar HSYK'dan çıksın' deniliyor. Hem vallahi, hem billahi, ben de bunu savunurdum. Bugün önemli bir görevdeki birisi olarak eğer inansam yargı gerçekten bakanın ve müsteşarın çıkmasıyla çok daha tarafsız, çok daha adil yönetilecekse onun için çok büyük bir mücadele veririm." ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=519040&title=secimde-israr-eden-hsyk-yargida-kadrolasma-pesinde&haberSayfa=1
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

HSYK'nın yüksek yargıdan gelen üyeleri, Ergenekon, Balyoz, faili meçhul cinayetler gibi kritik davalara bakan savcı ve hâkimleri görevden almaya çalışıyor. Bu amaçla hazırlanan korsan liste dün Kurul'un gündemine getirilince Adalet Bakanı Ergin, atama taslağını geri çekti ve görüşmeleri bitirdi: "Yürüyen dava ve soruşturmalara doğrudan müdahaleyi kabul edemeyiz."

Türkiye, 12 Eylül'de referanduma gitmeye hazırlanırken, reform paketinde yapısıyla ilgili değişikliğin bulunduğu Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), yine krize sahne oldu. Kurul'un, yüksek yargıdan gelen üyeleri geçen seneki gibi korsan kararnameyle kritik davalara müdahale girişiminde bulundu. Gerekçe olarak da İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in talebini gösterdiler. Bunun üzerine Kurul gündemini belirleyen Adalet Bakanlığı, atama taslağının karara bağlanmayan bölümlerini geri çekti.

Kamuoyunu bilgilendiren Bakanlık, söz konusu üyelerin 224 kişilik iki ayrı teklif listesi sunduğunu bildirdi. Bu tekliflerde başta İstanbul, Erzurum ve Diyarbakır olmak üzere özel yetkili mahkemeler ve savcılıkların yapısını tamamen değiştiren önerilerin olduğu vurgulandı. Açıklamada, "Bunların görülmekte olan davalar ile yürüyen soruşturmalara doğrudan müdahale etme sonucunu doğuracağı açıktır." denildi.

Korsan kararnamenin detayları da kritik davaların adeta bitirilmeye çalışıldığını ortaya koydu. Teklif, Ergenekon, Balyoz, faili meçhul cinayetler ve Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in yargılandığı davalara bakan hâkim ve savcıların görevden alınmasını öngörüyor. İstanbul'da özel yetkili mahkemelerde görev yapan 22 hâkimden 8'inin yerine 12 hâkimin getirilmesi isteniyor. Alınmak istenen isimler arasında Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, özel yetkili cumhuriyet savcısı Zekeriya Öz'ün yanı sıra Balyoz davasında yakalama kararı veren hâkimler de var.

HSYK üyeleri, Ergenekon'da gözaltı, arama ve tutuklama ile kritik reddihakim taleplerini karara bağlayan mahkeme üyelerini de hedef aldı. Yüksek yargıdan gelen üyeler, Ergenekon soruşturmasını yürüten özel yetkili Başsavcı Vekili Turan Çolakkadı, savcılar Mehmet Ali Pekgüzel, Fikret Seçen, Zekeriya Öz, Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hasan Hüseyin Özese, Balyoz davasında 102 sanık hakkında yakalama kararı veren, davada mahkeme heyetinde yer alacak olan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri Ali Efendi Peksak, Davut Bedir'in de değiştirilmesini istedi. HSYK'nın, Org. Saldıray Berk ile Erzincan Başsavcısı Cihaner'in Ergenekon kapsamındaki soruşturmayı yürüten savcı ve hakimleri de dağıtmak istemesi dikkat çekti. Albay Cemal Temizöz'ün sanık olduğu faili meçhul cinayetler soruşturmasını yürüten Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcısı Durdu Kavak da görevden alınacak isimler arasında yer aldı.

Edinilen bilgilere göre, HSYK'da önceki gün yaşanan 2. korsan kararname krizi, internette yayınlanan ses kayıtları doğrultusunda Kurul üyesi Ali Ertosun'un gündeme getirmesiyle başladı. Başkan Vekili Kadir Özbek, üyeler Musa Tekin ve Suna Türkoğlu, Ertosun'un teklifini destekledi. Bunun üzerine Bakan Sadullah Ergin ve Müsteşar Ahmet Kahraman, teklife, 'Yargıya müdahale niteliğinde talepleri kararnameye koyamayız.' diyerek karşı çıktı. Bu üyelerin geri adım atmaması üzerine kararname görüşmeleri kilitlendi. Görüşmeler sırasında Ergenekon davası sanığı Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'in ataması da görüşüldü. Yüksek yargıdan gelen üyeler Cihaner'in Sinop'a başsavcı atanmasını isterken, bakanlığın Eskişehir'e düz savcı olarak atanmasını önerdiği kaydedildi.

HSYK'dan dün akşam saatlerinde yapılan açıklamada, 'Kurul'da görüşülmeye başlanmış olan kararname taslaklarını bakanlığın geri çekme yetkisi bulunmadığı' savunuldu. Açıklamada yer alan bir dilekçe söz konusu mahkemelere hakim atanması talebinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'den geldiğini de ortaya koydu. Açıklamada, Aykut Cengiz Engin, İstanbul Adalet Komisyonu Başkan Yardımcısı Mehmet Şefik Mutlu ve İstanbul CMK 250. maddeyle yetkili 9, 10, 11, 12, 13, ve 14. ağır ceza mahkemeleri başkanlarının imzalarını taşıyan ve bu mahkemelere '1 veya mümkün olursa 2'şer üye hakimin görevlendirilmesini' isteyen dilekçe örneklerine de yer verildi. Adalet Bakanlığı'nda müsteşarlık yapmış bir isim, "Kurul'da kararname taslağı görüşülürken taslakta bazı çıkarmalar olursa çıkarılan isimlerin yerine yeniler eklenir. HSYK üyeleri kendiliğinden kararname yapamazlar. Bakanlığın yetkisini gasp etmiş olurlar. Nokta tayini yapmak suretiyle istedikleri adamlarını getirecekler. Çok tehlikeli bir oyun. İdeolojik bir yaklaşım." ifadelerini kullandı.

Korsan ısrarı sürerse, atamalar referandum sonrasına kalacak

HSYK'daki 2. korsan kararname krizi, üye Ali Suat Ertosun'un internette yayınlanan ses kayıtları doğrultusunda gündeme getirdiği listeyle başladı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, "Yargıya müdahale niteliğinde talepleri kararnameye koyamayız." diyerek listeyi reddetti. Korsan kararname ısrarının sürmesi halinde Bakan Ergin ve Müsteşar Ahmet Kahraman'ın toplantılara katılmayacağı belirtiliyor. Unvanlı hakim ve savcıların ataması ile kararnamedeki idari yargıya yönelik bölümün 12 Eylül referandumu sonrasına bırakılabileceği vurgulanıyor.

Özbek: Önemli sıkıntılarımız var

Korsan kararname krizi nedeniyle HSYK'daki görüşmelere ara verildiği Başkan Vekili Kadir Özbek'in açıklamalarından anlaşıldı. HSYK'ya gelişinde gazetecilerin sorusunu cevaplayan Özbek, kararname taslağı üzerindeki çalışmaların devam ettiğini belirterek, "Kurul çalışmalarında önemli sıkıntılarımız var, aşmaya çalışıyoruz.'' dedi. Özbek'in açıklamasından yarım saat sonra ise Adalet Bakanlığı'nın açıklaması geldi. Bakanlık açıklamasında, Kurul üyelerinin devam eden davalara müdahale niteliğinde teklifte bulunduğu belirtilince Özbek'ten karşı açıklama geldi: "Hiçbir HSYK üyesinin devam eden davalara müdahalesi söz konusu olamaz.''

İş yükleri fazlaysa, neden görevden alınmaları isteniyor?

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) açıklamalarını değerlendirerek, "İş yükü fazla ve yeni hakim ihtiyacı var ise şayet, mevcut hakim ve savcıların niye görevden alınmasını istiyorlar?" dedi. Ergin, İstanbul Atatürk Havalimanı'na gelişinde bir gazetecinin, "HSYK'dan atama krizine ilişkin olarak yapılan açıklamada 'Kriz Adalet Bakanı kaynaklı, Kurul çalışamaz hale getirilmeye çalışılıyor.' denildi, bu konuda ne söyleyeceksiniz?'' sorusu üzerine şöyle dedi: "Ama açıklamada temel olarak 'biz mahkeme başkanlarının talebini yerine getirmeye çalışıyoruz' deniyor. İş yükü fazla ve yeni hakim ihtiyacı var ise şayet, mevcut hakim ve savcıların niye görevden alınmasını istiyorlar, yeni hakim vermenin yanında? Bu birinci sorudur, cevabı verilmesi gereken.

İkincisi de bu mahkemelerin şu andaki iş yükü, HSYK'nın her mahkeme için belirlediği iş yükünün çok altındadır. Kurulun kendi belirlediği standardın çok altında iş yüküne sahiptir bu mahkemeler. CMK 250 ile yetkili mahkemelerle oranlasınlar.''

2010 yaz kararnamesi taslaklarının karara bağlanmayan bölümlerinin geri çekilmesine ilişkin Adalet Bakanı Ergin, "Bize göre Kurul'da (HSYK) şu anda görüşülmesi mümkün olan bir taslak yok." dedi. Kanal24 Televizyonu'nda 'Gündem Özel' programına katılan ve gazetecilerin, "Kadir Özbek 'Yarın (bugün) yeniden toplanacağız' dedi. Şimdi ne olacak?" şeklindeki sorusu üzerine Ergin, taslağın görüşülmeyen kısmını çektiklerini, gelen taleplere göre bunlarla ilgili çalışma yapacaklarını belirtti. Ergin, bakanlığının bu çalışmayı tamamlayarak Kurul'un önüne götüreceğini ifade etti. "O zaman yarın (bugün) ne toplantısı yapılacak?" sorusuna karşılık da Ergin, "Onu Sayın Başkan Vekili'ne sorarsınız, ne toplantısı yapılacak. Bize göre Kurul'da şu anda görüşülmesi mümkün olan bir taslak yok." dedi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1017473&title=korsan-kararnameye-bakandan-gecit-yok&haberSayfa=1

Avukat

'Ergenekon, Balyoz, faili meçhul cinayetler' gibi kritik davaların hakim ve savcılarını korsan kararnameyle görevden almak isteyen HSYK'dan itiraf geldi. BaşkanVekili Kadir Özbek, söz konusu hakim ve savcılarla ilgili kendilerine şikayet dilekçeleri ulaştığını, bunları incelediklerinde hak ihlali tespit ettiklerini ileri sürdü. Ancak sanıklardan gelen şikâyetler hakkında Kurul'un inceleme yetkisi bulunmuyor.

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) BaşkanVekili Kadir Özbek, Ergenekon, Balyoz ve Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner'le ilgili davalara bakan hakim ve savcıları korsan kararnameyle görevden almaya çalıştıklarını itiraf etti. Dün CNN Türk Televizyonu'nda katıldığı programda konuşan Özbek, bazı sanıkların tutukluluk halinin devam etmesi ve gelen şikayetler üzerine kritik davaların hakim ve savcılarının yerlerini değiştirmek istediklerini söyledi. Ancak Kurul'un şikayetlerle ilgili inceleme yetkisi bulunmuyor. Soruşturmalar Adalet Bakanlığı'nın izniyle yapılabiliyor.

Katıldığı programda Özbek'e Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in "İş yükü fazla ve yeni hakim ihtiyacı varsa, mevcut hakim ve savcıların niye görevden alınmasını istiyorlar." sözleri de hatırlatıldı. BaşkanVekili bu konuda, "Mevcutlarla ilgili olarak öneri verildi. Çünkü geçen yılın devamındaki gibi sürekli olarak bize şikayetler geliyordu. Ergenekon savcıları da vardı. Sayıları fazla değil 2-3 kişiydi." dedi.

Kadir Özbek, eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay'ın bazı hakimlerin sıkıntıları için aracı olduğunu da doğruladı ve bu amaçla birlikte yemek yediklerini ifade etti. "Hakimlerle yemek meslek usulünde var mıdır?" sorusuna ise "Yoktur ama nezaket çerçevesinde arkasındaki maksada göre değerlendirmeniz gerekir." karşılığını verdi.

Seyfi Oktay'ın, HSYK'ya müdahale ettiği iddialarının sorulması üzerine Özbek, şunları söyledi: "Bu tür söylemler ve haberler Oktay ile ilgili yasal işlem yapıldıktan sonra ortaya çıktı. İki hakim arkadaşımız, Oktay ve ben yemek yedik. Gelen arkadaşlarımız İstanbul 10 ve 14. Ağır Ceza Mahkemesi başkanları. Kendileri birtakım sıkıntıları olduğunu söylediler. Adeta 'bizi buradan kurtar, çalışacak durum kalmadı' dediler. Bu taleplerin gelmesi doğal, ancak bu tür birisinin aracılık etmesi doğal değil. Sevdiğiniz, saydığınız bir bakanın referansını gözardı edemezsiniz. Ancak o dönem herhangi bir işlem yapmadık. Bu kararnamede bu arkadaşlarımız alınsın diye önerdim. Köksal Şengün'ün benimle görüşmek istediğini de Seyfi Bey iletti. Köksal Bey de geldi, Yargıtay üyeliği istedi. Bunun uygun olmayacağını, davaya müdahale anlamı taşıyacağını, kusura bakmaması gerektiğini söyledim.''

BAŞSAVCI'DAN SAVCILAR HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

Özbek, dünkü açıklamalarında Balyoz davası savcılarına müdahalesiyle gündeme gelen İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in özel yetkili bir savcı hakkında Adalet Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunduğunu söyledi. Özel yetkili hakim ve savcıların görev yerinin değiştirilmesi için haklarındaki soruşturma evrakının kurula gelmesi gerektiğini söyleyen Özbek, "İstanbul başsavcısının oradaki bir savcı arkadaşımızla ilgili olarak, benim verdiğim talimatlara uymadı diye CİGM suç duyurusunda bulunduysa, bu evrakın gereği Adalet Bakanlığı'nın genelgelerine ve mevzuata uymamak diye kınama cezası gerektiren bir eylemin gereğinin yapılması gerekmez miydi? Kınama cezası verilmesi halinde bu arkadaşımızın yerinin kararnameyle değiştirilmesi gerekiyordu." ifadelerini kullandı.

METİN ARSLAN - ANKARA
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1021074&title=korsan-kararnameyi-itiraf-etti-bazi-savcilari-degistirmek-istedik