Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 07:03:21

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 403
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 382
Total: 382

Kemal Türkler davası zamanaşımından düştü, vicdanlar 26 yıla isyan ediyor

Başlatan Avukat, 03 Aralık 2010, 10:49:58

« önceki - sonraki »

Avukat

FATİH YILMAZ - İSTANBUL, CİHAN   

Yıllardır yerel mahkeme ile Yargıtay arasında gidip gelen Kemal Türkler davası zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle ortadan kaldırıldı. Karara tepki gösteren Türkler'in kızı Nilgün Soydan Türkler, "Devletin kendisi babamı öldürdü ve yine kendi tetikçisini akladı." iddiasında bulunurken DİSK Başkanı Süleyman Çelebi de davanın kasıtlı olarak zamanaşımına taşındığını savundu.

Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, 26 yıldır sonuçlanmayan eski DİSK genel başkanının öldürülmesine ilişkin davayı ortadan kaldırdı. Ünal Osmanağaoğlu'nun yargılandığı dava, zamanaşımı süresi dolduğu gerekçesiyle düşürülürken, kararı Türkler'in kızı Nilgün Soydan Türkler sert tepki gösterdi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) dava açacaklarını belirtien Türkler, "Karar tamamen haksızdır. Devletin kendisi babamı öldürdü ve yine kendi tetikçisini akladı." dedi. DİSK Genel Başkanı Çelebi de, davanın kasıtlı olarak zaman aşımına uğratıldığını söyledi.

Kemal Türkler'in yakınları ve avukatları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvuracaklarını belirtti. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, sanık Ünal Osmanağaoğlu ile Kemal Türkler'in eşi Hatice Sebahat Türkler, kızları Yasemin Türkler Akpınar, Nilgün Soydan Türkler ile avukatlar hazır bulundu. Türkler'in torunu Burç Akpınar da annesi ve teyzesi adına müdahil avukatı olarak katıldı. Mahkeme heyeti, davanın zamanaşımı süresinin dolduğunu belirterek, ortadan kaldırılmasına hükmettiklerini bildirdi. Salonda bulunanlar karara tepki gösterdi. Duruşma salonunu boşaltmaya çalışan polisler ile dinleyiciler arasında kısa süreli arbede yaşandı.

Devlet, kendi tetikçisini akladı

Salondan çıkan Kemal Türkler'in yakınları, Bakırköy Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. Kemal Türkler'in kızı Nilgün Türkler Soydan, Ünal Osmanağaoğlu'nun babasını öldüren katillerden biri olduğunu savunarak, şöyle konuştu: "Ben bunu gözlerimle gördüm. Devlet önce babamı öldürttü, ondan sonra öldürttüğü katili senelerce korudu, daha sonra gözümüzün içine baka baka davaları görmedi, normal seyrinde görülmesine izin vermedi." Alınan kararın büyük talihsizlik olduğunu belirten Türkler, "Bu kararla benim babamın adını unutturamayacaklar. Karar tamamen haksızdır. Devlet kendi tetikçisini akladı. Davanın düşmesi bizi yıldırmayacaktır. Biz AİHM'ye gideceğiz." dedi. DİSK Başkanı Süleyman Çelebi ise, kararın tamamen siyasi olarak alınmış olduğunu ve vicdanen kabul edilemeyeceğini dile getirdi. Çelebi, "Dava, kasıtlı olarak zamanaşımına taşınmıştır. Ama karar bu katilin katil kimliğini bizim açımızdan ortadan kaldırmıyor. Hukuken de kalkmış değildir.'' diye konuştu. Sürecin devamına ilişkin her türlü itirazlarını gerek Yargıtay sürecinde, gerekse uluslararası mahkeme nezdinde sonuna kadar devam ettireceklerini vurgulayan Çelebi, şöyle devam etti: "Kemal Türkler davası bizim açımızdan katilleri belli olan davadır. Bu kararları verenler huzur içerisindeler ise, rahat uyuyacaklarsa, kendi vicdanlarına bırakacağız. Bizim açımızdan vicdanen de hukuken de aklanmış değildir. Diğerleri beyhude çabalardır. Diğer kararlar bizim açımızdan geçerliliği olan vicdani kararlar değildir.''

Mahkeme ile Yargıtay arasında gitti geldi

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı'nca hazırlanan iddianamede, Kemal Türkler'in, 22 Temmuz 1980 tarihinde evinin önünde Ünal Osmanağaoğlu ile arkadaşları tarafından öldürüldüğü, koruma polisi Ali Bilsev'in de yaralandığı ifade ediliyordu. İddianamede, bu olaya ilişkin, Osmanağaoğlu'nun suç ortakları hakkında Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde kamu davası açıldığı, İstanbul'da sıkıyönetimin kalkması nedeniyle sanık hakkındaki dosyanın ayrılarak, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildiği kaydediliyordu. "Suçun, 1 Mayıs 1984'ten önce işlenmesi nedeniyle Osmanağaoğlu'nun DGM'de yargılanmasının mümkün olmadığı'' vurgulanan iddianamede, sanığın, TCK'nın 149/2. maddesi uyarınca "ahaliyi ayaklandırarak birbirini öldürmeye sebebiyet vermek'' suçundan cezalandırılması talep ediliyordu. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 14 Nisan 2003'teki duruşmasında, sanık Osmanağaoğlu'nun beraatına karar verilmişti. Dosyanın temyize gittiği Yargıtay 9. Ceza Dairesi, eksik soruşturma gerekçesiyle kararı bozmuştu. Bozma kararının ardından davayı tekrar görüşen yerel mahkeme, sanığın mahkumiyetine yeterli ve kati deliller bulunamadığından beraatına hükmetmişti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise "Türkler'in öldürülmesi eyleminde Osmanağaoğlu'nun suça asli maddi fail olarak katıldığının anlaşıldığı''na işaret ederek, hakkında verilen beraat kararını oybirliğiyle bozmuştu. Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, yeniden yaptığı yargılamada, 30 Temmuz 2009 tarihinde beraat hükmünde direnme kararı aldı. Direnme kararını inceleyen Yargıtay Ceza Genel Kurulu, hükmün bozulmasına karar vermişti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1059732

kilimanjaro

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Yargımızdaki iş yükü, zamanaşımındaki olumsuz sonuçlar gerçekten üzüntü verici hale gelmiştir." diye konuştu.

Anayasa Mahkemesi, Anadolu Üniversitesi ve Türkiye Adalet Akademisi'nin düzenlediği "AİHM ve Türkiye" konulu uluslararası sempozyum, Anayasa Mahkemesi Konferans Salonu'nda başladı. Sempozyumun açış konuşmasını yapan Kılıç, özgürlüklerin ve hakların sadece anayasalarda yazılmış olmasının fazla bir şey ifade etmediğini belirterek, uygulamada hakların kullanılmasının önemine işaret etti.

Anayasaların ülkelerin kimlik belgeleri olduğunu belirten Kılıç, "Türkiye anayasasında laik, sosyal bir hukuk devleti olduğumuz yazar. Eğer hukuk devleti kimliğiniz de varsa bunun gereğini yapmak zorundasınız. Hak ve özgürlüklerin üzerini kazıdığınızda insan onuru ortaya çıkar. Gerçek bir hukuk devletini uygulamaya sokabiliyorsanız bu onuru koruyabilirsiniz, aksi halde başarısızlıklarla dolu bir hayat olur." dedi.

Yargı sorunlarının çözümü için bir yargı reformu çıkarılamadığını belirten Kılıç, şöyle konuştu: "Yargının sorunlarını hepimiz biliyoruz, bu alanda yaşadığımız olumsuzluklar milletimizi üzmektedir. Yargımızın iş yükü, zamanaşımındaki olumsuz sonuçlar gerçekten üzüntü verici hale gelmiştir. Bir hukuk devleti niteliğini taşıyorsanız, 30 yıla yakın devam eden bir yargılama sonunda davacıya 'kusura bakmayın, zamanaşımına uğradı' demek insan onurunu yok etmek anlamına gelen bir sonuçtur. Yargı reformunun hem yapısal hem fonksiyonel anlamda yapılmadığı sürece bireysel başvurunun başarıya ulaşma şansını düşük görüyorum." ANKARA AA

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1063714&title=zamanasimi-uzuntu-verici-hale-geldi
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.