Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

21 Kasım 2024, 23:02:41

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 342
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 25
Total: 25

Ordudan atılanlara AİHM'den iyi haber: Askerî yargının ihraçları adil değil

Başlatan Avukat, 01 Ekim 2009, 09:06:11

« önceki - sonraki »

Avukat

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türk Silahlı Kuvvetleri'nden (TSK) ihraç edilen subay ve askerî okul öğrencilerinin açtığı davada Türkiye'yi mahkum etti. 
 
Mahkeme, 29 eski subay ve subay adayının açtığı davada, Askerî Yüksek İdare Mahkemesi'nin (AYİM) kararlarını Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin adil yargılanma hakkını koruyan maddesini ihlal ettiğine hükmetti. Büyük kısmı haklarında yapılan gizli istihbarat çalışmalarının ardından 2004'te ordudan atılan davacılar, haklarındaki gizli belgelerin incelenmesine izin verilmediği gerekçesiyle Türkiye'yi dava etmişti. Davacıları haklı bulan Strasbourg Mahkemesi, Türkiye'yi toplamda 116 bin 160 Euro tazminat ödemeye mahkum etti.

Strasbourg'da görülen davada, ihraç edilen subaylar askerî savcılık tarafından AYİM'e sunulan gizli istihbarat belgelerinin kendilerine gösterilmemesi nedeniyle hangi gerekçeyle suçlandıklarını bilmediklerini vurguladı. Türkiye adına savunma yapan hükümet ise devletin bazı gizli belgeleri açıklamama yetkisine sahip olduğunu savundu. Ancak Ankara'nın savunması Strasbourg yargıçları tarafından kabul edilebilir bulunmadı. AİHM, ihraç edilen askerlerin haklarındaki gizli belgelerin incelenmesine izin verilmemesini adil yargılanma hakkına aykırı bularak daha 'şeffaf' bir yargılama gerçekleştirmesini istedi.

AİHM, iki sene öncesine kadar, ordu, yargı ve emniyet mensupları hakkında açılan disiplin soruşturmalarını ve meslekten atılma kararlarını "devletin egemenlik alanına girdiği" gerekçesiyle görüşmeyi reddediyordu. Ancak Mahkeme, 2007 yılında Finlandiya'ya yönelik aldığı Eskelinen kararıyla devlet memurlarının da taleplerini kabul etmeye başladı. AİHM, Eskelinen içtihadına dayanarak daha önce cumhuriyet savcısı Sacit Kayasu'yu görevden alan HSYK'yı mahkum etmişti. Avrupa Konseyi kaynakla artık YAŞ kararlarıyla ilgili davaların da AİHM tarafından incelenebileceğini belirtiyor. ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=897768

kilimanjaro

TSK 'da görev yaparken,1980'li yıllarda, askeri hastanede yönetmeliğe uymayan bir emir almıştık. Tuğgeneral'in yönetmeliğe uymayan bu uygulamaya yaptığımız itiraza 'Emir demiri keser' demesi ve Baştabibin bu emri doğal kabul etmesi bende TSK'daki sistemi sorgulama gerekçemi oluşturmuştu.
Pek çok uygulamalarda militarist kibirin mesleki körlük yaptığını ve hatada temerrüde neden olduğunu hep gözlemliyoruz.

AİHM'de hâkimler varmış

Basına yansıyan bilgiye göre, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi askeri okuldan uzaklaştırılan öğrencilerle ilgili âdil yargılama hakkının ihlal edildiğine dair karar verdi.

Haber şöyle "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, çeşitli nedenlerle Türk Silahlı Kuvvetleri veya askeri okullardan ihraç edilen bir grup davacıyı haklı buldu. Türkiye, toplam 116 bin Euro tazminat ödeyecek... Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türk Silahlı Kuvvetleri ve askeri okullardan ilişiği kesilen toplam 20 kişinin açtığı davada Türkiye'yi tazminata mahkûm etti. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiği sonucuna varan mahkeme, Türkiye'nin davacılara toplam 116 bin Euro tazminat ödenmesine karar verdi."

Böylece askeri yargılamanın âdil olmadığına bir kanıt daha oluştu.

Nazlı Ilıcak haklı

Sayın Ilıcak milletvekilliğinin iptal edilmesini başörtüsünü savunmasına değil, Genelkurmayı eleştirmesi üzerine askeri bürokrasiye yandaş olan yargının taraflı kararına bağlıyor. Sabah gazetesindeki 29.9.2009 günlü sütununu okuyabilirsiniz.

Din Bilginleri susmamalı

"Kamu kurum ve kuruluşlarında Kıyafet düzenlenmesi" yönetmeliği Genelkurmay tarafından yalanlanmadı.

Vakit Gazetesinden Kenan Kıran'ın haberine göre adı geçen Hizmete Özel yönetmelikte "Başörtüsü Kur'an ın hükmü ve ifadesi değildir" yazıyor.
Militarist düşünce yapısı için yeni bir tez de değildir. Fakat bunun Genelkurmayın resmi görüşü olarak yayınlanması sınırı aşmaktır. Yanlışlık olduğuna inanmak istiyoruz. Din bilginlerinden mesleki onurlarını ve sınırlarını korumalarını bekliyoruz.

Biraz da gülelim, bir vatandaş tepkisi "Komutanım sakız çiğnemek orucu bozar mı?"

Kışkırtmaya dikkat

Adı geçen yönetmelik yeni değil fakat içindeki ifade ne zaman güncellendi bilmiyoruz. Bugünlerde basına servis yapılması provokasyon amaçlı olabilir. Tepkileri demokratik sınırlarda tutmak ama kesinlikle açıklama istemek gerekiyor.

Kutsal metinlerde değişiklik yapmak haddini aşmaktır

Militarizmin hukuk tanımaması kutsal metinlerde değişiklik yapma hevesi hep vardır. Bu heves resmî kabul görmüşse ve Diyanet İşleri'nin görev alanına müdahale noktasında ise ciddi sorun var demektir. Yani devlet kurumlarında ciddi bir sınır ihlali var demektir.

Diktatörlüğü besleyen militarizm'in savunucuları;

Asker iseler darbe yapmayı doğal kabul ederler.

Yargıç iseler 'Devletin menfaati hukuktan önce gelir' derler.

Mafya iseler devlet adına çeteler kurup silahlı propaganda amaçlı psikolojik savaş uygularlar.

Patron iseler işyerini kışlaya çevirirler.

Rektör iseler üniversiteyi tek tip insan yetiştirme yeri olarak görürler.

Din adamı ise 'Devlet otoritesine karşı dini değerlerden vazgeçerler'.

Siyasetçi iseler başkalarının hukukunu dikkate almadan siyaseti yönetirler.

Sonuçta âdil olmanın en büyük düşmanı militarizmdir diyebiliriz. Hatta "adalet memleketin temeli" demek yerine "adalet devletin temeli" demeyi tercih ederler. Kendi çıkarlarına ve kadrolarına duyarlı bir adalet algısı ortaya çıkar.

Hatta konuyu o derece çarpıtırlar ki başkalarının işlerine de karışırlar. Her şeyi bildiğini zanneden 'Büyüklük Hastalığı'na yakalanmış kişiler aslında sıradan olmaktan korktuğu için böyle davranırlar. Kutsal metinleri değiştirme hakkını kendilerinde görürler.

Karşı devrim olabilir mi?

Tek Parti Cumhuriyetine karşı çıkmakla Cumhuriyete karşı çıkmayı karıştıran, inancının gereğini yapmakla siyasi simge takmayı karıştıran 'TSK'nın içindeki karanlık güçler'in yeni oyununa gelmeyelim. Bu kişiler insani taleplere bile karşı devrim diyorlar.

Öfke ile beslenen ancak eleştiriden çok rahatsız olan bu kişilere meslek sınırlarını bildirmek gerekir. Bunun yolu da kendi mesleki sınırlarını korumaktan geçer. Siyasi veya dini fark etmez.

Sayın Başbakanın yargı reformu için 'TBMM ve kurumlar hazır değil' görüşü militaristlere "Başbakan korkuyor"  diye düşündürtüyor ve cesaret veriyor. Bizden söylemesi. Siyaset mesleğinde sınırlarını koruyamayanlardan olunmaması dileğiyle...

Güç odaklı değil adalet odaklı bir düzen istiyoruz.

Prof. Nevzat Tarhan - Haber 7

http://www.haber7.com/haber/20090930/Emir-demiri-ve-kutsal-metinleri-kesemez.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.