Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 06:14:42

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 403
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 380
Total: 380

Suikast iddiaları ihbar kabul edildi: Org. Eşref Bitlis'le ilgili soruşturma

Başlatan kilimanjaro, 30 Eylül 2010, 19:12:53

« önceki - sonraki »

kilimanjaro

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, 1993 yılında, uçağının düşmesi sonucu yaşamını yitiren eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in ölümüne ilişkin basında yer alan iddialar üzerine soruşturma başlattı.

AA muhabirinin aldığı bilgiye göre, Başsavcılık, Eşref Bitlis'in ölümüyle ilgili, son günlerde basında yer alan bir takım haberler üzerine harekete geçti.

Söz konusu haberleri ihbar kabul eden Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, resen soruşturma başlattı.

Terör ve organize suçlara ilişkin soruşturmalara bakmakla görevli Başsavcıvekilliğince gerçekleştirilecek soruşturma çerçevesinde, ilk olarak, Bitlis'in yaşamını yitirdiği uçak kazasına ilişkin soruşturma yürüten ve takipsizlik kararı veren Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığından, soruşturma dosyasının bir örneği istenecek.

Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Görüşen'in yürüteceği soruşturma kapsamında, önümüzdeki günlerde bir takım kişilerin ifadelerine de başvurulabileceği öğrenildi.

AA
http://www.haber7.com/haber/20100930/Org-Esref-Bitlisin-olumune-sorusturma.php


Emekli Albay Arif Doğan'ın itirafı sonrası olay yeri savcısı da Eşref Bitlis'in öldürüldüğünü açıklamıştı


1993 yılındaki uçak kazasından sonra olay yerinde ilk incelemeyi yapan emekli savcı Albay Hasan Tüysüzoğlu, eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis'in öldürüldüğünü açıkladı. "PKK'nın devamından nemalananlar Eşref Paşa'yı harcadılar." diyen Tüysüzoğlu, soruşturmanın kendisinden alındıktan sonra takipsizlikle sonuçlandığını söyledi.

Ergenekon sanığı emekli Albay Arif Doğan'ın, suikastın arkasında JİTEM'in olduğuna yönelik itirafı üzerine gündeme gelen Eşref Bitlis'in ölümüyle ilgili tartışmalara, emekli askerî savcı Albay Hasan Tüysüzoğlu son noktayı koydu. Bitlis Paşa'nın uçağı düştükten sonra olay yerinde ilk incelemeyi yapan dönemin nöbetçi savcısı Tüysüzoğlu, Zaman'a konuya ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Bitlis'in PKK sorununun çözümü için büyük uğraş verdiğini ve önemli gelişmeler sağladığını belirten Tüysüzoğlu, "Bitlis'e suikast düzenlendiğini ve Paşa'nın maalesef öldürüldüğünü düşünüyorum." dedi. Olayı o dönem, kıdemli savcı Yüksel Ferağ ve savcı Serdar Karapınar ile birlikte soruşturduklarını söyleyen Tüysüzoğlu, "Fakat daha sonra Yüksel Ferağ, dosyaları bizden aldı. Olayı tek başına soruşturdu ve sonuçta takipsizlik çıktı." diye konuştu. Suikastın arkasında PKK'nın devam etmesini isteyen güçler olduğunu vurgulayan emekli Albay, "Bunun adı ister Ergenekon olsun, ister derin devlet. Fakat şu açık ki, terörün devamından nemalananlar Eşref Paşa'yı harcadılar." ifadelerini kullandı.

Dönemin Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'te uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Olay resmî makamlarca kaza olarak nitelendirilse de suikast şüphesi yıllardır giderilemedi.

Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'te uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Olay resmî makamlarca kaza olarak nitelendirilse de akıllardaki suikast şüphesi giderilemedi. "JİTEM'i ben kurdum." diyen Ergenekon sanığı emekli Albay Arif Doğan'ın da olayın arkasında JİTEM'in olduğunu açıklaması, Bitlis Paşa'nın ölümünü tekrar gündeme taşıdı. Uçak düştükten sonra olay yerine giden Hasan Tüysüzoğlu, "Paşa'nın kol ve bacakları kopmuştu ama yüzü tanınıyordu. Cüzdanında bir miktar para ve ayetler vardı." diyor. Aynı yıl gazeteci Uğur Mumcu ve JİTEM Grup Komutanı Ahmet Cem Ersever'in de öldürüldüğüne dikkat çeken Tüysüzoğlu, bütün bu cinayetlerin aynı komplonun parçası olduğunu düşünüyor. Tüysüzoğlu'na göre amaç açık; PKK'nın devamını sağlamak. Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'te Beechcraft B200 King Air tipi uçağın henüz aydınlanamayan sebeplerle düşmesi sonucu hayatını kaybetti. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahaddin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yapmış ve helikopteri inişe zorlanmıştı. Yakınlarının anlatımlarına göre, Bitlis Paşa, PKK üzerinden uyuşturucu ve silah kaçakçılığı yapan çevrelerin de hedefindeydi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1031823&title=olay-yeri-savcisi-ilk-kez-net-konustu-esref-bitlis-olduruldu
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

kilimanjaro



1993 yılında uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybeden Eşref Bitlis'le ilgili soruşturmanın yeniden başlatılması ailesini heyecanlandırdı. Oğlu Tarık Bitlis, elinde belgesi ve bilgisi olan herkesi savcılığa koşmaya davet etti. "Toplumun vicdanının tatmin edilmesi için babamın ölümü aydınlatılmalı." derken, 75 yaşındaki annesinin de sonuca ulaşılacağına dair umutlandığını söyledi.

Eski Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis, 17 yıl önce uçağının düşmesi sonucu hayatını kaybetti. Ancak aradan yıllar geçmesine rağmen bu şüpheli ölümün üzerindeki sis perdesi bir türlü aydınlanmadı. Olayın 'kaza mı yoksa suikast mı' olduğuna dair tartışmalar sürüp giderken, Eşref Paşa'nın esrarengiz ölümüyle ilgili dosya yeniden açıldı. Bu gelişmeyi Zaman'a değerlendiren oğlu Tarık Bitlis, yıllar önce olayın çözüleceğine inancını yitiren annesinin dahi soruşturmanın yeniden başlatılmasıyla umutlandığını dile getiriyor. Olayla ilgili bugüne kadar konuşmaktan kaçınan Şükran Bitlis'in "İnşallah bir şey çıkar." temennisinde bulunduğunu belirten Tarık Bitlis, "Keşke herkesi tatmin edecek bir sonuca varılsa." diyor.

Etkin bir soruşturma yapılması halinde konunun ancak 10 yıl içinde çözüleceğini düşünen Bitlis, "Şimdi tam zamanıdır." diyerek elinde belgesi, bilgisi olan herkesi savcılığa koşmaya davet ediyor. Babasının kendisine en muhalif isimlere bile hoşgörüyle yaklaştığını vurgularken de dikkat çekici bir iddiada bulunuyor: "Kürt halkı ve PKK bile 'Keşke Turgut Özal ve Eşref Bitlis yaşasaydı' diyor. Bu, karşı tarafa da hakkaniyetini yansıtabilmiş demektir."

Tarık Bitlis'in, babasının dış politika vizyonuyla ilgili tespitleri de bir hayli çarpıcı. Babasını, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na benzetiyor ve ekliyor: "Eşref Bitlis'in, PKK'nın Irak, İran, Suriye ve Türkiye desteğinin kesilmesi, komşularla iyi ilişkiler kurma planı vardı. Dış siyasetle ilgilenen herkes oturup baktığında bu tabloyu görür."

Şüpheli bir uçak kazasıyla hayatını kaybeden Eşref Bitlis'in oğlu Tarık Bitlis, babası ile ilgili soruşturmanın ölümünün üzerinden 17 yıl sonra tekrar açılmasını son derece olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyor. Kendisine soruşturma ile ilgili bir çağrı olmadığını ancak olursa seve seve ifade vermeye gideceğini dile getiriyor. Bitlis'in 75 yaşındaki annesi de bu soruşturma üzerine umutlanmış. Annesinin, "İnşallah bir şey çıkar." temennisinde bulunduğunu söylüyor. Arif Doğan'ın, Bitlis'in JİTEM tarafından öldürüldüğü yönündeki iddialarını da önemli buluyor. Bu itirafların yeni bir dönemin kapısını açıp açmayacağı konusuna da temkinli yaklaşıyor: "İnşallah bu süreci hızlı, çarpıtmadan, enformasyon kirliliğine bulaşmadan geçiririz ki adalet vaktinde tecelli edebilsin."

Tarık Bitlis, Albay Kazım Çillioğlu'nun suikasta kurban gittiği yönündeki iddiaların faili meçhullerle ilgili soruşturmaya hız kazandırabileceğini düşünüyor. "Faili meçhullerle ilgili bir dosya açılmıştır. Savcılık bu konuda soruşturma başlatmıştır. Kimde bilgi belge varsa göndersin. Şimdi tam zamanıdır." değerlendirmesinde bulunuyor. Bitlis, "Şimdi bir hasta albay bu iddiaları gündeme getiriyor, soruşturma açılıyor. O zaman bir general kışlada söylemişti. Eğer bu zamanında açıklansaydı çok daha hızlı bir yerlere gidilirdi. Soruşturma daha önceden açılırdı." ifadelerini kullanıyor. Tarık Bitlis, babasının dış politika vizyonunu Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na benzetiyor. "Eşref Bitlis'in PKK'nın Irak, İran ve Suriye ve Türkiye'nin desteğinin kesilmesi, komşularla iyi ilişkiler kurma planı vardı. Dış siyasetle ilgilenen herkes oturup baktığında bu tabloyu görür." diyor. Türkiye'nin şu anda bulunduğu konumdan ümitli olduğunu dile getiren Bitlis, Kürt sorununun çözümüne ilişkin görüşlerini de şöyle açıklıyor: "Türkiye'nin ekonomik durumunu iyileştirmesi ve insan haklarının bütün vatandaşları için uygulayan bir sistemi yerleştirmesi bu ülkedeki bütün etnik sorunları çözer. Verilen bir demokrasi mücadelesidir. Kürt halkının mücadelesi değildir. Bu ülkede yaşayan herkesin toptan mücadelesidir. Adalet olacaksa herkes için olacak. Demokrasi olacaksa herkes için olacak. Hak herkese verilecek."

Gökhan Çillioğlu:

Babam Bitlis suikastıyla ilgili somut bilgilere ulaşmıştı, öldürüldü

Eski Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Eşref Bitlis'in ölümüyle ilgili yeni bilgilere ulaşıldı. Eski Tunceli Jandarma Komutanı Albay Kazım Çillioğlu'nun oğlu Gökhan Çillioğlu, babasının vefatından kısa bir süre önce kendisine Eşref Bitlis'in uçağının düşmesinin kaza değil, suikast olduğunu söylediğini anlattı. Gökhan Çillioğlu, babasının, son görüşmesinde kendisine söz konusu suikast ile ilgili araştırmalar yaptığını ve, "Topladığım bilgileri yakında gerekli mercilerle paylaşacağım." dediğini belirtiyor. Yakın bir akrabasının da babasıyla aralarında geçen konuşmalara şahit olduğunu aktaran Çillioğlu, Düzce'de yaptıkları bu görüşmeden kısa bir süre sonra babasının infaz edildiğini savunuyor.

Gökhan Çillioğlu, babasının görüşmelerinde kendisine ve ailesine zaman zaman görevinin taşıdığı risklerden bahsettiğini aktarıyor. Bir konuşmalarında Albay Çillioğlu ailesine şu sözleri sarf etmiş: "Unutmayın, bu teşkilat çok zor çok stratejik görevleri bana verdi ve ben her verilen görevi hakkıyla yaptım. Sizlere helal ekmek yedirdim, boğazınızdan haram lokma geçirmedim. Ancak; mesleğimde benim gibi mücadele vermiş olan komutanlarımın örneklerinde olduğu gibi benim de ölümüm yaşlanarak olmayabilir ki zaten ölüm tehditleri almaktayım. Ama bu tehditler beni elbette yıldıramaz. Bu konu ile ilgili bilgiler zaten Jandarma Genel Komutanlığı'nda sicil dosyamda da mevcut ve teşkilatın bu konuda gerekli önlemleri alacağı kanaatindeyim."

Babasının öldürülmeden önce faili meçhul cinayetler üzerinde çalıştığını söyleyor. Babasının ajandasında kendi el yazısıyla "Faili meçhul cinayetler liste yapılsın." yazdığını belirtiyor. Babasının intihar ettiğine hiçbir zaman inanmadığını aktaran Çillioğlu, babasının ölümünün ardında emekli Tuğgeneral İsmail Kuru'nun olduğunu savunuyor. Çillioğlu, "Bize anlatılanlara göre babamla Tunceli Bölge Komutanı İsmail Kuru arasında bir sıkıntı yaşanıyor. Babam terörle mücadele konusunda içeriden bilgi sızdırıldığından şüpheleniyor. Operasyona gidiyor, telsizi kapatıyor. Çünkü operasyona çıktığı zaman Bölge Komutanı İsmail Kuru tarafından geri çağrılıyor. Bu nedenle Bölge Komutanlığı'na TIR içinde bir dinleme cihazı kuruyor. Ve bölgedeki bütün konuşmaları dinliyor. Kanaatimize göre bu dinlemeler sırasında babam bir suç tespit etti ve Diyarbakır'a bildirdi. Bu uygulamadan sonra bilgi sızdıramamıştır. Bunlar çok önemli."

'YEŞİL' BABAMDAN ÇOK RAHATSIZ OLDU

Albay Kazım Çillioğlu'na ölümünden bir gün önce İsmail Kuru'nun yerine Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı'na vekâleten atanacağına dair Diyarbakır Bölge Komutanlığı'ndan bir yazı geliyor. Bu yazıdan sonra Tuğgeneral Kuru emeklilik dilekçesini veriyor. 'Yeşil' kod adlı Mahmut Yıldırım'ın o dönem bölgede çok aktif olduğunu söyleyen Gökhan Çillioğlu, "Tunceli güvenlik birimlerinin tümünün babam tarafından idare edilecek olması ve babamın bölgedeki faili meçhul cinayetlerin üzerine gitmesi, 'Yeşil' ve ekibinin işine gelmedi. 3 Şubat 1994 günü babamı infaz ettiler." diyor. Çillioğlu, babasının öldürülmesinin ardından Kuru'nun tekrar Tunceli Bölge Komutanlığı makamına gelmesinin ise çok manidar bulduğunu söylüyor.

Başbakan: Özal ve Bitlis'in ölümünde hiçbir şey gizli kalmamalı

Erdoğan, Bulgaristan ziyaretinin ardından da açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin Eşref Bitlis'in ölümü ve Turgut Özal'a yönelik suikast iddialarıyla ilgili soruşturma hakkındaki sorular üzerine şu ifadeleri kullandı: "Bütün medyaya sızmış olanlar, bana göre bir suç duyurusu niteliğindedir. Yargı devreye girmiş vaziyette. Bizler de takipçisi olacağımızı söylemiştik. Çünkü bu tür şeylerde hiçbir şeyin gizli kapalı kalmaması gerekir. Ülkemizde siyaseti, yargıyı değerlendirirken, ordumuzun geçmişiyle bugününü ve geleceğini değerlendirirken bunların hepsi bizim elimizde birer doküman olarak bulunacaktır. Tarihimizi de biz böyle yazıyoruz, geleceğimize bu şekilde nakledeceğiz. O bakımdan bunlar çok çok önemli diye düşünüyorum."

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1035892&title=dosyanin-17-yil-sonra-acilmasi-annemi-de-umutlandirdi&haberSayfa=0
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.

Avukat

Mutlu ÇÖLGEÇEN /ANKARA

Emekli albaydan şok iddia: Kaza raporu değiştirildi
Tarih 6 Ekim 2010... Ankara büromuzu telefonla arayan ve sekretere ismini vermek istemeyen bir kişi benimle görüşmek istediğini ifade ediyor. Telefonu bağladılar ve karşımdaki kişi söze, "Mutlu Bey, ben emekli albayım. Ankara dışındayım. Bitlis Paşa'nın yaşadığı uçak kazasının öncesi ve sonrasına ilişkin çok ayrıntı biliyorum. Bitlis Paşa'yı adeta ölüme gönderdiler. Kaza raporu değiştirildi. Bu konuda size çok şey anlatabilirim. Adresimi yazın lütfen. Yarın uygunum" diye başlıyor. "Olabilir" derken sesimdeki tereddütü sezmiş olacak ki ısrar ediyor:"17 yıldır vicdan azabı ile duruyorum. Lütfen gelin görüşelim..." 7 Ekim Perşembe günü ilk uçakla Ankara dışına çıkıp belirtilen adrese gidiyorum. 3.5 saat süren görüşme öncesinde emekli albayın, "Üzerime gelirler, beni rahat bırakmazlar", eşinin de "Bizi yaşatmazlar" endişesi üzerine haberde isim kullanmamaya söz veriyorum. Benim "Savcı bunları ihbar kabul eder, o zaman ne olacak" sözüm üzerine ise emekli albay, "Biz yargıya güveniyoruz" karşılığını verdi. Görüşme sonrasında emekli albayın sarf ettiği, "17 yıllık yara yine kanadı ama bu defa huzurluyum" sözleri ise, yaşadığı ruh halini belki de en iyi şekilde özetliyordu.

Eşi: Konuşma, yoksa bizi de öldürürler!..
"Kazanın olduğu gün eşimin yaşadıklarını ben biliyorum. 17 yıldır konu açıldığında çok gerilir ve üzülürdü. Ama bu defa başka oldu. Sizin arka arkaya yazmanız kendisini çok etkiledi. Konuşmak istedi, karşı çıktım 'Bizi de öldürürler' dedim. Ama vicdanen rahatlamak istiyordu. Bana 'Ben bu sırla artık yaşamak istemiyorum. Ne olacaksa olsun. Vicdanen huzur bulmak istiyorum' dedi."

SABAH, geçen haftaya damgasını vuran eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Eşref Bitlis olayında ikinci perdeyi açıyor. Emekli orgeneral Eşref Bitlis'le ilgili bazı ayrıntıların ortaya çıkmasından sonra arayan ve olaydan 2 ay sonra kaza raporunu hazırlayan ekibin içinde bulunan bir emekli albay şok açıklamalarda bulundu. Ankara dışında eşinin de bulunduğu ortamda gerçekleşen görüşmede emekli albay, kazanın olduğu 1993'te Etimesgut Havaalanı'nda önemli bir görevde bulunduğunu belirterek şu açıklamaları yaptı...

17 YILLIK VİCDAN AZABI: SABAH'ın yazdıklarından sonra konuşma gereği duydum... Eşim karşı çıktı, "Bizi rahat bırakmazlar" dedi. Ama artık bunu taşımayacağımı anladım. Vicdanen rahatlamak istiyorum. 2 gündür gözüme uyku girmiyor. 17 yıldır içimde bir yara olarak duruyor. Hazmedemiyorum artık...

O GÜN UÇUŞ YAPILAMAZDI: 16 Şubat akşamı şiddetli bir soğuk ve buzlanma vardı, 17 Şubat günü de yoğun bir tipi... Etimesgut'ta sabah erken saatlerde kalktım, gerekli kontrolleri yaptım. Meteoroloji ile görüştüm. "Bugün uçuş yapılamaz" raporunu verdikten sonra dinlenmek için eve gittim. Fakat 4-5 saat sonra şok haber geldi, "Bitlis Paşa uçak kazasında ölmüş" diye... Dondum kaldım, inanamadım önce. İlk tepkim, "Allah belalarını versin, paşayı bile bile ölüme göndermişler" oldu.

'BİZE BİLGİ VERMEDİLER'
ÖZEL İZİN VERİLMİŞ: "Uçuş yapılamaz" uyarımıza rağmen Jandarma Genel Komutanı için uçak kaldırılıyor, hem de bize bilgi verilmeden. Sonra öğrendim ilgili komutanın yani Tuğgeneral Armağan Kuloğlu'nun özel izniyle uçuş izni çıkmış. Hemen üsse geldim, ekibi aldım, doğruca kazanın olduğu yere gittim.

MANZARA KORKUNÇTU: Kalkıştan tam 7 dakika sonra düşen Beech Super King Air BE-200 çift motorlu uçakta Bitlis paşa ile birlikte Emir Subayı Albay Fahir Işık, pilotlar binbaşı Yaşar Erian, yüzbaşı Tuğrul Sezginler ve teknisyen Astsubay Başçavuş Emin Öner şehit olmuştu. Manzara ise çok korkunçtu. Bitlis Paşa'mın kolları bacakları kopmuştu. Diğer personelin durumu da pek farklı değildi.

KİMSE YAKLAŞMASIN: Kazanın olduğu alana hiç kimseyi sokmadım. Hatta dönemin ANAP lideri sayın Mesut Yılmaz güvenlik bariyerinden ileri bir noktaya geçmek istedi, nazikçe geri çevirdim. İlk etapta olayın siyasi yönü olabileceği hiç aklıma gelmedi. Teknik açıdan bakıyordum olaya ve tek düşündüğüm şey, "Bu havada uçuşa nasıl izin verildi" sorusuna cevap bulmaktı.

'İDARE YÜZDE 40 HATALI'
İDARİ KUSUR BÜYÜKTÜ: Teknik heyetin çalışması bir ayı aşkın sürdü. Son çalışmayı Genelkurmay Karargâhı'nda yaptık. Tespitlerimize göre idare yüzde 40 kusurluydu ve raporu bunun üzerine kurduk. En büyük oran buydu. Sonra diğer oranları sıraladık. Çok ayrıntılı olmuştu rapor.

KARARGÂHA ÇAĞRILDIM: Raporu yazdıktan 1 veya 1.5 ay sonra Genelkurmay'a davet edildim. Rapor önümüze geldi, baktım değiştirmişler. İdari kusur oranını neredeyse sıfırlamışlar, yüzde 5'e düşmüş. İtiraz ettim. Ancak masanın karşı tarafında duran 4 general (Bu isimlerden birisi daha sonra kuvvet komutanı oldu) sert bir ifadeyle "Rapor bu, imzalayın" dediler. Şok içindeydim.

RÜTBELERİMİ SÖKÜN!: Bu isteğe karşı çıktım. Bunun bir istek olmadığını "emir" olduğunu söylediler. Yutkundum ve "Komutanım isterseniz rütbelerimi sökün, ama ben raporu bu şekilde imzalamam" dedim. Çünkü önüme konan rapor bizim hazırladığımız rapor değildi, çok ciddi farklılıklar vardı. "SONUÇ" ve "KARAR" bölümlerini okudukça hayretim daha da arttı.

'ORGENERAL OLDULAR'
ŞERH KOYMA ŞARTIYLA İMZALADIM: Karargâhta bulunduğum o süre içinde sert tartışmalar oldu. Üzerimde artık taşımayacağım kadar psikolojik baskı oluştu. Ben de "Ancak bir şartla, şerh koyarak imzalarım" dedim ve raporu o şekilde imzaladım. Eğer rapor değiştirilmemiş olsaydı o gün birçok komutanın görevden alınması gerekirdi. Ama maalesef o kişiler bir süre sonra tek tek terfi aldılar, orgeneral bile oldular. Ve sonuçta rapor değiştirilen son şekliyle dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Doğan Güreş'e arz edildi.

http://www.sabah.com.tr/Gundem/2010/10/11/esref_bitlisi_bile_bile_olume_gonderdiler

kilimanjaro

Emekli albay, "karargahta değiştirildi" dediği idari rapora ilişkin ayrıntıları açıkladı. Uçak mürettebatının yorgun olmasının dikkate alınmadığını belirten emekli albaya göre, Bitlis bile bile ölüme gönderildi.

Mutlu Çölgeçen'in haberi

Sabah, eski Jandarma Genel Komutanı emekli Orgeneral Eşref Bitlis ile 4 personelin hayatını kaybettiği ve emekli albayın "karargahta değiştirildi" dediği idari rapora ilişkin önemli ayrıntıları açıklıyor.

Emekli albay, Eşref Bitlis Paşa ile birlikte Emir Subayı Albay Fahir Işık, pilotlar Binbaşı Yaşar Erian, Yüzbaşı Tuğrul Sezginler ve Teknisyen Astsubay Başçavuş Emin Öner'in şehit olduğu uçak kazası ile ilgili şu ayrıntıları verdi :

UYARIM DİKKATE ALINMIYOR: Eşref Bitlis Paşa, birkaç gün önceden arıyor, Diyarbakır'a gitmek istediğini belirtiyor. 17 Şubat 1993 günü geliyor 'uçak hazır mı' diye soruyor. İlgili komutan "hemen hazırlarız" diyor. Bazı arkadaşlar itiraz ediyor, ancak ilgili tuğgeneral "uçuş yapılamaz" raporunu dikkate almıyor.

YORGUN PİLOTLARA EMİR: UÇACAKSIN!: Daha sonra pilotlar çağrılıyor. Pilot binbaşı Yaşar Erian ve yüzbaşı Tuğrul Sezginler'in "Komutanım çok yorgunuz, bu halde uçamayız. Ayrıca bu havada uçulmaz" itirazları dinlenmiyor. Kendilerine "uçacaksınız" emri veriliyor.

YETERLİ ÖNLEM ALINMIYOR: Tüm uyarılara rağmen Bitlis Paşa'yı taşıyan uçak havalanıyor. Normalde çok soğuk havalarda buzlanmayı önleyici bir sistemin önceden devreye sokulması gerekiyor. Uçuştan bir süre sonra buzlanmayı önleyici sıvının da azaldığı tespit ediliyor.

BUZLANMA BAŞLIYOR: Uçak havalandıktan birkaç dakika sonra 8 bin fite çıkıyor. Sonra pervanelerden "takır, takır" diye sesler gelmeye başlıyor. Buzlanmayı önleyici sistem devreye sokulmaya çalışıyor, ancak bu tam aksine buzlanmayı arttırıyor.

GERİ DÖNMEYE ÇALIŞIYORLAR: Pilotlar bu durumu kuleye rapor ediyor ve "geri dönüyoruz" diyorlar. Ancak kar ve tipi dikkate alınıldığında bu mümkün olmuyor. ILS sistemi mevcut değil Etimesgut'ta... İlk deneme yapılıyor, başarılı olamıyorlar.

ESENBOĞA'YA YÖNELİYORLAR: Durum böyle olunca pilotlar acil inişi gerçekleştirmek için Esenboğa'ya yöneliyorlar. Bir süre sonra uçak radardan kayboluyor ve düşüyor. Tespitlere göre tam 7 dakika sonra düşüyor. Zaten kalkıştan 3 dakika sonra buzlanma başlıyor, kalan 4 dakikada da artıyor.

GÜREŞ'E ETİMESGUT İZNİ VERMEDİLER: Bitlis'in uçağının hareket ettiği saatlerde zaten Etimesgut'tan uçmak mümkün değildi. Zaten Bitlis Paşa'nın uçağı havalanmadan 20 dakika önce dönemin Genelkurmay Başkanı Doğan Güreş'i taşıyan uçak İstanbul'dan havalanıyor. Kendisine "Etimesgut uygun değil" deniyor ve Esenboğa'ya yönlendiriliyor. Bitlis Paşa'nın uçağı düştüğünde Doğan Güreş Paşa'yı taşıyan uçak havadaydı yani.

PERVANELERDE KIRIK YOKTU: Kazadan sonra teknik incelemeyi başlattık. Ciddi bir incelemede bulunduk, her türlü ayrıntıyı kayda aldık. Pervanelere baktık, kırılma yoktu. İkisi de sağlamdı. Zaten birisi farklı bir yere düşmüştü.

BİTLİS PAŞANIN ELİNDE PKK KİTABI VARDI: Kazanın olduğu yerde bir çanta bulduk. Baktık Bitlis Paşa'ya ait. İçinden bir kitap çıktı. Terör örgütü PKK'yı anlatan bir kitaptı. Kitabın bazı bölümleri çizilmiş, notlar alınmış.

ÖZEL ORDU ÖNERMİŞ: Kazadan sonra olayla yoğunlaştıkça Eşref Paşa ile ilgili önemli bilgiler edindim. Mesela bugün tartıştığımız profesyonel orduyu o dönemde önermiş. Sonra polis özel harekatın güçlendirilmesi gerektiğini belirtiyor. Benim kanaatim Bitlis Paşa'yı öldürdüler. Zamanla bunu daha iyi anladım.

SABAH
http://www.haber7.com/haber/20101012/O-albay-Bitlisle-ilgili-ilk-raporu-acikladi.php
Yasal haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz için önemli gördüğünüz konularda mutlaka profesyonel destek almanız, bu anlamda bir avukatla anlaşmanız kesinlikle tavsiye edilir.