Annemin vefatında hekimlerin ihmali olduğu gerekçesiyle hekimler hakkında suç duyurusunda bulundum ancak kaymakamlıktan,söz konusu hekimler hakkında soruşturma izni verilmemesine dair bir karar çıktı.Hastamızın tedavi sürecinde birden fazla ihmal olmakla beraber,iki temel noktayı belirtmek isterim.
Soruşturma izni verilmemesine dair kararda,doktor tarafından hastanın boynuna kateter açılması işlemi,aydınlatılmış onam alma yükümlülüğünün dışında tutulmuş,gerekçe olarak müdahalenin "acil durum" sayıldığı belirtilmiştir.Annemin refakatçisi olan teyzem,olay günü hasta bakıcıların odaya gelip annemi sedyeye yatırmaları üzerine onlara: "Nereye gidiyoruz" diye sorduğunda "Ağrı polikliniğine gidiyoruz,doktor orada size sorular soracak" cevabını almıştır.Müdahalenin yapılması esnasında teyzem,(cerrahi müdahalenin yapıldığı)annemin bulunduğu odanın dışında beklemiştir.Ne bu sırada,ne de müdahaleden hemen sonra annemin tekrar yataklı servise dönüşü esnasında doktorumuza ulaşamamış,ertesi gün de doktor konu hakkında açıklamada bulunmamıştır.Nitekim ertesi günün sabahı annem vefat etmiştir.Ben ve teyzem ölüm raporu almak için doktorla yüz yüze görüşmeye gittiğimizde teyzem doktora "Kateter için izin almanız gerekiyormuş,öyle değil mi?" diye sorduğunda doktor ikimize de "Evet almam gerekiyordu,almadım da ne oldu" diye cevap vermiştir.Ayrıca vefattan iki hafta sonra tarafımca hastane idaresine dilekçe ile şikayette bulunulmuş,dilekçeye hastane idaresince verilen cevap yazısında da kateter ile ilgili olarak herhangi bir acil durumdan söz edilmemiştir.Şimdi, kaymakamlık kararında katerer açacak olan anestezi uzmanı doktor tarafından, konunun aciliyeti ve hayati risk taşıması sebepleri aydınlatılmış onam alınmamasına gerekçe gösterilebiliyorken,neden bana verilen cevap yazısında bu durum belirtilmemiştir?Bana verilen cevap yazısında da kaymakamlığın verdiği kararda da konuyla ilgili savunması alınan doktor aynı doktordur.Bu durumu,Bölge idare mahkemesi'ne yapacağım itirazda gerekçe olarak gösterebilir miyim?
İkinci olarak kararda,"...hastanın,devam eden tedavi kapsamında sabah sedye ile personel eşliğinde ultrason laboratuvarına yönlendirildiği,radyoloji uzmanı tarafından işlemler sırasında hastanın sağlık durumunda ciddi derecede kötüleşmenin görülmediği,yattığı servise geri getirilirken fenalaştığı..." belirtilmiştir.Konuya ilişkin yine teyzemin ifadeleri şöyledir:"Sabah,ultrasona götürülmesi için annem odasından sedyeyle çıkartılmış,yattığı yataklı servisin koridorunda annem ve teyzem doktoruyla karşılaşmıştır.Annem yattığı sedyeden doktorunu görünce ona: "Beni şimdi göndermeyin doktor bey,başım çatlıyor,çok ağrıyor beni daha sonra gönderin" demiştir.Doktor ise "Sinüzittendir,benim de başıma geldi,birşey olmaz bir kaç dakikaya geçer" deyip oradan uzaklaşmıştır.Bu anlara teyzemle beraber, annemin sedyesini çeken hastane personeli hasta bakıcı da bizzat şahit olmuştur.Annem,doktor gittikten sonra arkasından tekrar yakarmış ancak doktor dönmemiştir.Ultrason laboratuvarının bulunduğu blok koridorunda annem derdini bağırarak dile getirmiş,teyzem de laboratuvar girişinde doktorlara uyarıda bulunmuş,annemin fenalaşmakta olduğunu söylemiş ancak müdahalede bulunan hiçbir hastane personeli olmamıştır.Ultrason çekimi esnasında teyzem, annemin bulunduğu bölmede iyice fenalaştığını,dilinin ağzından dışarıya çıktığını görmüş durumu ultrason çeken doktora bildirmiş ancak doktor teyzemi yine dikkate almamış ve işlemi o halde sürdürüp sonlandırmıştır.İşlemin sonlanmasının ardından, orada annemin fenalaştığının farkına varan personel telaşla annemi yataklı servisine taşınmıştır.
Karara gerekçe olarak Ankara'da bulunan aynı tıp dalında yer alan bir hastanenin uzman doktorlarınca bildirilen ortak "BİLİR"kişi görüşünde,hakkında şikayette bulunduğum hekimlere atfedilecek tıp biliminin ilmine,fennine ve etiğine aykırı hatalı,özensiz,kusurlu ya da tıbbi uygulamalar açısından eksik fiil bulunmadığı,görevlilerin ihmal ve kasıtlarının olmadığı belirtilmiştir.Bu bilir kişiler,neye göre böyle bir ortak görüşte bulunmuşlardır?Olaylara bizzat tanık olan teyzemin ifadelerinin hiçbir önemi yok mudur?Ultrason vakasında annemin kendi doktoruna yönelttiği sözleri bizzat duyan ve olayı gören sedyeyi taşıyan hasta bakıcıdan,neden hiç söz edilmemiştir?Ben hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiyim.Kaymakamın verdiği bu karardan anladığım kadarıyla,iddia ettiğim ihmali davranışların ne kaymakamlık ne de ortak bilirkişilerce hiçbir şekilde araştırılmadığı, hakkında şikayette bulunduğum doktorlardan sadece yazılı bir savunma alındığı kanaatindeyim.Şimdi,Bölge idare mahkemesi'ne yapacağım itirazda yine aynı gerekçeleri öne sürerek kararın iptalini sağlayabir miyim? Ayrıca,gerçekten öğrenmek istiyorum,bu gibi olaylarda yaşanılan anlara bizzat tanıklık eden kişilerin bir kere bile olsun mahkeme veya savcılık tarafından dinlenmeden olayın ört bas edilmesi doğru mudur?
Soruşturma izni verilmemesine dair kararda,doktor tarafından hastanın boynuna kateter açılması işlemi,aydınlatılmış onam alma yükümlülüğünün dışında tutulmuş,gerekçe olarak müdahalenin "acil durum" sayıldığı belirtilmiştir.Annemin refakatçisi olan teyzem,olay günü hasta bakıcıların odaya gelip annemi sedyeye yatırmaları üzerine onlara: "Nereye gidiyoruz" diye sorduğunda "Ağrı polikliniğine gidiyoruz,doktor orada size sorular soracak" cevabını almıştır.Müdahalenin yapılması esnasında teyzem,(cerrahi müdahalenin yapıldığı)annemin bulunduğu odanın dışında beklemiştir.Ne bu sırada,ne de müdahaleden hemen sonra annemin tekrar yataklı servise dönüşü esnasında doktorumuza ulaşamamış,ertesi gün de doktor konu hakkında açıklamada bulunmamıştır.Nitekim ertesi günün sabahı annem vefat etmiştir.Ben ve teyzem ölüm raporu almak için doktorla yüz yüze görüşmeye gittiğimizde teyzem doktora "Kateter için izin almanız gerekiyormuş,öyle değil mi?" diye sorduğunda doktor ikimize de "Evet almam gerekiyordu,almadım da ne oldu" diye cevap vermiştir.Ayrıca vefattan iki hafta sonra tarafımca hastane idaresine dilekçe ile şikayette bulunulmuş,dilekçeye hastane idaresince verilen cevap yazısında da kateter ile ilgili olarak herhangi bir acil durumdan söz edilmemiştir.Şimdi, kaymakamlık kararında katerer açacak olan anestezi uzmanı doktor tarafından, konunun aciliyeti ve hayati risk taşıması sebepleri aydınlatılmış onam alınmamasına gerekçe gösterilebiliyorken,neden bana verilen cevap yazısında bu durum belirtilmemiştir?Bana verilen cevap yazısında da kaymakamlığın verdiği kararda da konuyla ilgili savunması alınan doktor aynı doktordur.Bu durumu,Bölge idare mahkemesi'ne yapacağım itirazda gerekçe olarak gösterebilir miyim?
İkinci olarak kararda,"...hastanın,devam eden tedavi kapsamında sabah sedye ile personel eşliğinde ultrason laboratuvarına yönlendirildiği,radyoloji uzmanı tarafından işlemler sırasında hastanın sağlık durumunda ciddi derecede kötüleşmenin görülmediği,yattığı servise geri getirilirken fenalaştığı..." belirtilmiştir.Konuya ilişkin yine teyzemin ifadeleri şöyledir:"Sabah,ultrasona götürülmesi için annem odasından sedyeyle çıkartılmış,yattığı yataklı servisin koridorunda annem ve teyzem doktoruyla karşılaşmıştır.Annem yattığı sedyeden doktorunu görünce ona: "Beni şimdi göndermeyin doktor bey,başım çatlıyor,çok ağrıyor beni daha sonra gönderin" demiştir.Doktor ise "Sinüzittendir,benim de başıma geldi,birşey olmaz bir kaç dakikaya geçer" deyip oradan uzaklaşmıştır.Bu anlara teyzemle beraber, annemin sedyesini çeken hastane personeli hasta bakıcı da bizzat şahit olmuştur.Annem,doktor gittikten sonra arkasından tekrar yakarmış ancak doktor dönmemiştir.Ultrason laboratuvarının bulunduğu blok koridorunda annem derdini bağırarak dile getirmiş,teyzem de laboratuvar girişinde doktorlara uyarıda bulunmuş,annemin fenalaşmakta olduğunu söylemiş ancak müdahalede bulunan hiçbir hastane personeli olmamıştır.Ultrason çekimi esnasında teyzem, annemin bulunduğu bölmede iyice fenalaştığını,dilinin ağzından dışarıya çıktığını görmüş durumu ultrason çeken doktora bildirmiş ancak doktor teyzemi yine dikkate almamış ve işlemi o halde sürdürüp sonlandırmıştır.İşlemin sonlanmasının ardından, orada annemin fenalaştığının farkına varan personel telaşla annemi yataklı servisine taşınmıştır.
Karara gerekçe olarak Ankara'da bulunan aynı tıp dalında yer alan bir hastanenin uzman doktorlarınca bildirilen ortak "BİLİR"kişi görüşünde,hakkında şikayette bulunduğum hekimlere atfedilecek tıp biliminin ilmine,fennine ve etiğine aykırı hatalı,özensiz,kusurlu ya da tıbbi uygulamalar açısından eksik fiil bulunmadığı,görevlilerin ihmal ve kasıtlarının olmadığı belirtilmiştir.Bu bilir kişiler,neye göre böyle bir ortak görüşte bulunmuşlardır?Olaylara bizzat tanık olan teyzemin ifadelerinin hiçbir önemi yok mudur?Ultrason vakasında annemin kendi doktoruna yönelttiği sözleri bizzat duyan ve olayı gören sedyeyi taşıyan hasta bakıcıdan,neden hiç söz edilmemiştir?Ben hukuk fakültesi son sınıf öğrencisiyim.Kaymakamın verdiği bu karardan anladığım kadarıyla,iddia ettiğim ihmali davranışların ne kaymakamlık ne de ortak bilirkişilerce hiçbir şekilde araştırılmadığı, hakkında şikayette bulunduğum doktorlardan sadece yazılı bir savunma alındığı kanaatindeyim.Şimdi,Bölge idare mahkemesi'ne yapacağım itirazda yine aynı gerekçeleri öne sürerek kararın iptalini sağlayabir miyim? Ayrıca,gerçekten öğrenmek istiyorum,bu gibi olaylarda yaşanılan anlara bizzat tanıklık eden kişilerin bir kere bile olsun mahkeme veya savcılık tarafından dinlenmeden olayın ört bas edilmesi doğru mudur?