Haberler:

Hukuk Forumumuza Hoşgeldiniz

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - Avukat

#1181
Eşini bıçaklayarak yaralayan Murat Gem, Fatih 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nde aynı hâkim ve savcı tarafından önce 2 yıl 3 ay, sonra 1 yıl 6 ay hapse mahkûm edildi.

Hukukçuları şaşkına çeviren çifte karar mağduru hükümlü dosya Yargıtay'dan dönene kadar cezaevinde kalacak.

TÜRKİYE'de adliye tarihine geçecek çifte karara konu olay 14 Aralık 2005 tarihinde İstanbul Fatih'te meydana geldi. Sanık Murat Gem, şiddet uyguladığı için evi terk eden ve kendisinden boşanmak isteyen eşi Yasemin Gem'i durakta otobüs beklerken girdiği tartışma sonucu sol bacağından dört, sağ bacağından bir kez bıçaklayarak yaraladı. Fatih Cumhuriyet Savcısı Serdar Uyanık, sanık Murat Gem hakkında eşini kasten yaralamaktan TCK 86 maddesi uyarınca 1-3 yıl hapis istemiyle iddianame düzenledi.

Birinci karar: 2 yıl 3 ay hapis

Fatih 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi hakimi Ahmet Özgan, Cumhuriyet Savcısı Osman Emeksiz'in talebi doğrultusunda 3 Haziran 2008 tarihinde mahkûmiyet kararı verdi. Sanık Murat Gem, eşini kasten yaralamaktan önce 1.5 yıl hapis cezasına çarptırdı, ceza suçun eşe karşı işlendiğinden artırıldı, Gem 2 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Karar 1 yıl sonra kesinleşince Gem, 8 Kasım 2009'da cezaevine konuldu. Gariplikler bu kesinleşme kararından sonra ortaya çıktı. Murat Gem cezaevine girmeden önce ikinci dava için talimatla ifade vermişti. "Ben yargılandım" demesine rağmen, hakkında ikinci dava açılmıştı.

İkinci karar: 1 yıl 6 ay hapis

Cezaevindeki sanık Gem'e kısa süre önce aynı olayla ilgili ikinci bir karar tebliğ edildi. Bu karar da 4'üncü Asliye Ceza Mahkemesi'nin aynı savcısının talebi üzerine aynı hâkim tarafından verilmişti. Suç tarihi aynı olan olayla ilgili bu kez eski eşi Yasemin (Karaçay) Gem'i hem bıçakla yaralamaktan hem de tehditten yargılanan sanık Murat Gem, tehditten beraat etmiş, yaralama suçundan ikinci kez 1.5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezaevindeki Gem, avukatı aracılığıyla bu kararlardan cezası az olan ikincisi sanık lehine kabul edilerek yattığı sürenin gözönüne alınıp tahliyesini istedi. Mahkeme yargıcı Ahmet Özgan kendi imzasını taşıyan iki karara yapılan itirazı ve tahliye istemini temyiz başvurusu kabul edip dosyayı Yargıtay'a gönderdi. Gem'in tahliye istemi de reddedildi. İkinci karara göre infazı dolan ve tahliyesi gereken Gem, dosyası temyizden dönene kadar cezaevinde kalacak. İki kararda tek değişen isim, mahkeme katibi.

Yorgunluktan dalgınlıktan

Hukukçular adliye tarihine geçen çifte kararın dosya yükünün getirdiği yorgunluk ve dalgınlıklar sonucu ortaya çıkmış olabileceğini söylüyor. 40 yıllık ceza avukatı Zeki Hacıibrahimoğlu, "Meslek hayatımda ilk kez böyle bir çifte kararla karşılaşıyorum. İki kararın savcısı da aynı, hâkimi de. Demek ki savcı da uyumuş, hakim de uyumuş, kalem de uyumuş. Şaşkınlık verici" dedi.

http://haber.mynet.com/detay/guncel/hukukta-gorulmemis-skandal/541763
#1182
SERKAN SAĞLAM

İstanbul Ticaret Odası eski meclis üyelerinden Muhittin Selami K., bilirkişi olarak atandığı uluslararası bir markanın tescil davasında avukattan 2 bin TL rüşvet aldığı iddiasıyla gözaltına alındı.

Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, iki gün önce kendilerine bir avukatın rüşvet yönünde yaptığı şikayet üzerine harekete geçti. İstanbul Adliyesi Fikri ve Sınai Hakları Mahkemesi'nde görülen uluslararası bir markanın Türkiye'de tescil ettirilmesi davasına bakan avukat şikayetinde bilirkişi Muhittin Selami K.'nin raporu lehlerine düzenleyebileceğini söylediğini öne sürdü. Avukat, şikayet dilekçesinde Muhittin Selami K.'nin kendisine telefon görüşmesinde "Yağdanlığa biraz yağ damlat" diyerek rüşvet istediğini belirtti. Ayrıca Muhittin Selami K.'nin "Sen dosyaları istediğin şekilde hazırla. Ben imzayı atarım." deyip 2 bin TL istediği bildirildi. Bunun üzerine polis, dün öğle saatlerinde avukata seri numaraları alınmış 2 bin TL'yi verdi. Avukat Eminönü'nde bulunan tekstil yüksek mühendisi Muhittin Selami K.'nin ofisine gitti. Avukatın gidişinden bir saat sonra ofise yapılan baskında Muhittin Selami K., gözaltına alındı. Muhittin Selami K.'nin üzerinde yapılan aramada seri numaraları alınmış 2 bin TL ele geçirildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne götürülen Muhittin Selami K.'nin bir dönem İstanbul Ticaret Odası meclis üyeliği yaptığı ve başkan adayı da olduğu ortaya çıktı. Muhittin Selami K.'nin sorgusunda, "Bu davanın başka bilirkişileri de vardı. Avukattan dosyaları onlara götürmek için teslim aldım." dediği öğrenildi. Emniyette işlemleri tamamlanan Muhittin Selami K., adliyeye sevk edildi.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1052313
#1183


Arda AKIN/ANKARA

Danıştay saldırısında yaralanan hâkim Ahmet Çobanoğlu, türban kararının ardından gazetelerde hedef gösterilmelerine rağmen yeterince korunmadıkları gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı ve Danıştay Başkanlığı hakkında tazminat davası açtı. Olayı terör saldırısı olarak kabul eden mahkeme, hem bakanlığı hem Danıştay'ı suçlu buldu. Hâkim ve ailesinin 6 ferdine 90 bin TL tazminat ödenecek.

Hâkim Ahmet Çobanoğlu, avukatı Nizamettin Bulut aracılığıyla Ankara 4. İdare Mahkemesi'ne yaptığı başvuruda, türbanla ilgili verdikleri karar sonrasında bir gazetenin manşetinde hedef gösterilerek, saldırıya uğradıklarına dikkat çekti.

Çobanoğlu, saldırgan Alparslan Arslan'ın olaydan bir gün önce binaya gelerek Danıştay 2. Başkanı Mustafa Birden'in kapısını zorlamasına ve saldırının önceden öngörülebilmesine rağmen güvenlik önleminin alınmadığını, emniyetin istihbarat zafiyeti göstererek açık hizmet kusuru bulunduğunu belirtti. Yanağından, sol el parmağından yaralanan ve dişleri parçalanan Çobanoğlu, İçişleri Bakanlığı ve Danıştay'dan kendisi adına 150 bin TL, eşine 75 bin TL, üç çocuğuna 60 bin TL, annesine 50 bin TL ve kız kardeşine 50 bin TL tazminat talep etti. Danıştay Başkanlığı, mahkemeye gönderdiği savunmada, olayın meydana geldiği yerin güvenliğinden İçişleri Bakanlığı'nın sorumlu olduğunu ve kurumlarının kusuru bulunmadığını belirtti. İçişleri Bakanlığı ise olay öncesi genel mahiyette önleyici güvenlik önlemlerinin alındığına, emniyette saldırıya ilişkin herhangi bir istihbarat, talep ya da başvuru bulunmadığına ve güvenlik önlemlerinin alınmasında zafiyet olmadığına dikkat çekti.

Terör eylemi kabul edildi

4. İdare Mahkemesi, Danıştay saldırısını, Terörle Mücadele Kanunu çerçevesinde değerlendirdi. Heyet, terör örgütlerinin açıkça hedefi haline gelenlerin devlet tarafından korunması gerektiğinin kanunlarla belirlendiğini ifade etti. Kararda şöyle denildi: "Menfur saldırıda İçişleri Bakanlığı'nın gerekli koruma tedbirlerini almayarak hizmeti kusurlu yaptığı kanaatine varılmaktadır. Diğer davalı Danıştay Başkanlığı'nın ise binada görevli polislerin hazırladığı üç ayrı rapor ile resmi uyarı yazısına rağmen girişlere X-Ray cihazı koymayarak ve güvenlik önlemlerinin artırılmasına ilişkin gerekli tedbirleri almayarak hizmette kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Davacının yaralanmasına neden olan eylemin görevi başında meydana gelmesi, oluş şekli itibariyle toplumda yarattığı infial, eylem sonucunda vücudunda meydana gelen hasarların tamamen iyileşmemesi hizmet kusurunun ağırlığı ve hukuka aykırılığın derecesi göz önünde bulundurularak, İçişleri Bakanlığı ve Danıştay Başkanlığı'nın, davacı Ahmet Çobanoğlu'na 60 bin TL, eşi ve üç çocuğuna 25 bin TL, annesi ve kız kardeşine ise 5 bin TL olmak üzere toplam 90 bin manevi tazminat ödemesine karar verilmiştir." İçişleri Bakanlığı ve Danıştay Başkanlığı, kararı temyiz etti.

http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16241898.asp
#1184
Bilgi Güvenliği Derneği Başkanı Prof. Dr. Şeref Sağıroğlu, internete ulaşım şifrelerinin ortak kullanılmasının güvenlik zaafiyetine yol açtığına işaret etti. Bilişim Uzmanı Çığır İlbaş ise modem şifrelerini veya internet kablolarının başkalarıyla paylaşılmasına bin ila on bin TL arasında ceza verildiğini kaydetti.

Sağıroğlu, yaptığı açıklamada, internetin yaygınlaşmasıyla kullanıcıların farkına varmadan kullandıkları bilişim sistemlerinde açıklar oluşturabileceklerini hem de suç işleyebileceklerine söyledi. İnternetin hayatın vazgeçilmez parçası olduğuna işaret eden Sağıroğlu, interneti bilinçsiz kullanmaya karşı alınabilecek önlemlerin olduğunu ifade etti. İnternete erişim için kullanılan modemlerin şifrelenmesinin önemine dikkat çeken Sağıroğlu, kablolu modemlerin komşularla paylaşılmaması gerektiğini vurguladı. Sağıroğlu, kişisel bilgilerin güvenliğini sağlamak için, özel fotoğraf, görüntüler ve buna benzer materyallerin internete gelişigüzel yüklenmemesi ve internet üzerinden mümkün olduğunca paylaşılmamasını istedi. Sağıroğlu, şifreleri belirlerken dikkatli olunması, bilinmeyen ve güvenilmeyen yerlerden alınan mesajların kabul edilmemesi, bilinmeyen linklere tıklanılmaması, lisanslı güvenlik yazılımları kullanılmasına dikkat edilmesinin gerekli olduğunu kaydetti.

Bilgisayarlarda anti-virüs programlarının mutlaka yüklü olması gerekli olduğuna işaret eden Sağıroğlu, internet hizmeti aldıkları birimleri bilgi güvenliği önlemleri ne derece sağladıkları konusunda sorgulama yapmaları gerektiği ifade edildi.

"İNTERNET ŞİFRENİZİ KOMŞUNUZLA PAYLAŞMAYIN"

Adli Bilişim Uzman Çığır İlbaş ise bilinçsiz internet kullanımının hukuksal sonuçları olduğunu hatırlattı. İlbaş, son dönemlerde açılan bilişim davalarında dikkat çekici boyutlara ulaştığını belirterek, şunları söyledi: "Türkiye'de modem şifresini paylaşarak kullananların sayısı oldukça fazla. Özellikle kamu kurumları lojmanları, toplu konutlar ve büyük sitelerde rastlanan bu olay kişileri büyük bir güvenlik zafiyeti ile baş başa bırakıyor. Modem şifresinin paylaşılması veya kablonun paylaşılması ciddi bir suçtur. Elektronik Haberleşme Kanunu'na göre kendi aboneliğini bir şekilde (şifresini vererek veya kablo ile) komşularıyla veya üçüncü şahıslarla paylaşan kişiler için bin günden on bin güne kadar idari para cezasına çarptırıldığı ifade ediliyor. Kanun, bu kişileri lisans almadan internet servisi yapan kişi olarak tanımlıyor. Toplumsal ve sosyal anlamda çok ciddi bir açık oluşturuyoruz. Bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Evinizin anahtarını başka birine vermemeniz gerektiği gibi ADSL modemlerin şifreleri de paylaşılmamalıdır."

İlbaş, bir kişi veya kurum hakkında kanıtsız ithamların yer aldığı e-posta zincirlerini ileten kişilerin, ileti zincirini başlatan kişilerin suçuna iştirak ettiklerini belirtti. Sanal ortamda kimlik bilgilerinin kesinlikle kullanılmamasını isteyen İlbaş, "Kimlik, pasaport, sosyal güvenlik ve telefon numarası, doğum günü, anne kızlık soyadı gibi bilgilerinizi kesinlikle paylaşmayın. Uzun bir tatile çıktığınızı söylemek bazen çok riskli olabilir." dedi.

(CİHAN)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1054174&title=internet-sifresini-komsusuyla-paylasanlari-bekleyen-kotu-surpriz
#1185
KAPSAMA GİREN İDARELER
• Maliye Bakanlığı,
• Gümrük Müsteşarlığı,
• Sosyal Güvenlik Kurumu,
• İl Özel İdareleri ve Belediyeler,
• Büyükşehir Belediyeleri Su ve Kanalizasyon İdareleri,
• TEDAŞ
• YURT- KUR
• TRT
• KOSGEB
• TOBB ve TOBB'a bağlı odalar
• OSB

KAPSAMA GİREN ALACAKLAR
• Vergiler ve vergi cezaları
• Gümrük vergileri ve idari para cezaları
• Sosyal güvenlik primleri ve idari para cezaları
• İl özel idarelerinin çeşitli harç ve katılma payı gibi bazı alacakları
• Belediyelerin vergi, tarifeden doğan ücret ve su alacakları
• Büyükşehir belediyelerinin su ve atık su alacakları
• TEDAŞ'ın elektrik alacakları
• YURT-KUR'un öğrenim kredisi alacakları
• TRT'nin elektrik payı ve bandrol ücretlerinden kaynaklı alacakları
• KOSGEB'in desteklerden kaynaklanan alacakları
• TOBB'un ve bağlı odalarının oda aidatı alacakları
• OSB'nin elektrik, su dogalgaz alacakları ile yönetim aidatları alacakları

KAPSAMA GİREN ALACAKLARIN DÖNEMİ (I)• Vergiler ve gümrük vergileri açısından;
• 31.07.2010 tarihinden önceki dönemler,
• Beyana dayanan vergilerde 31.07.2010 tarihine kadar verilmesi gereken beyannameler
• 2010 yılına ilişkin 31.07.2010 tarihinden önce tahakkuk eden emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisi

KAPSAMA GİREN ALACAKLARIN DÖNEMİ (II)
• Sosyal güvenlik primleri açısından;
• Haziran 2010 ve önceki aylara ait;
• İşveren ve sigortalılara ilişkin sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi,
• İsteğe bağlı sigortalılar ve topluluk sigortalılarına ilişkin primler,
• Yaşlılık, emekli aylığı veya malullük aylığı bağlandıktan sonra sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikteki kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanların aylığından kesilmesi veya kendisince ödenmesi gereken sosyal güvenlik destek primi,
• Sosyal Güvenlik Kurumunca takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi, eğitime katkı payı,
• 30/6/2010 tarihine kadar bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta primi,
• 31.7.2010 tarihine kadar işlenen fiillere ilişkin idari para cezaları,

KAPSAMA GİREN ALACAKLARIN DÖNEMİ (III)
• Elektrik, su alacakları açısından;
• 31.07.2010 tarihinden önce ödenmesi gerekenler
• TOBB ve bağlı odaların aidatları açısından;
• Hazırlanan tasarının yürürlüğe girmesinden önce
ödenmesi gereken aidatlar
• Diğer alacaklar açısından;
• 31.07.2010 tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde Kanunun
yürürlüğe girdiği tarihte ödenmemiş olanlar.
• Kesinleşmiş alacakların yeniden yapılandırılması
• İhtilaflı alacakların ihtilafına son verilerek tahsilatının hızlandırılması
• Kanundan önce başlamış inceleme ve tarhiyat işlemlerinin tamamlanması sonucunda tarh edilecek vergiler için de Kanundan yararlanma imkanı
• Matrah ve vergi artırımı
• Stok beyanı ve kayıtların düzeltilmesi
• Yapılandırılan alacakların taksitle ödenmesi
• Vergi borçlarının kredi kartıyla da ödenebilmesi
• Süresinde ödenemeyen taksitlerin belli şartlarla ödenmesine izin verilmesi
• Varlık Barışı Kanunu kapsamında bildirim ve beyanda bulunmakla birlikte çeşitli nedenlerle Kanunun sağladığı imkanlardan yararlanamayanlara ilave bir hak tanınmaktadır.

KESİNLEŞMİŞ ALACAKLAR
• Kesinleşmiş Kamu Alacaklarında;
• Alacak asıllarının tamamı,
• SGK tarafından uygulanan idari para cezalarının % 50'si,
• Alacak aslına bağlı olmayan cezaların % 50'si,
• Gecikme faizi, gecikme zammı ve gecikme cezası yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak belirlenecek tutar,
ödenecektir.
• Vergi aslına bağlı olarak kesilen cezaların tamamının,
• Para cezalarının kalan % 50'sinin,
• Gecikme cezası, gecikme zammı, gecikme faizi gibi fer'i alacakların tamamının,
tahsilinden vazgeçilecektir.
• TEDAŞ, TRT, KOSGEB ve OSB alacaklarında da aynı kurallar uygulanacaktır.

İHTİLAFLI ALACAKLAR
• İhtilaflı Kamu Alacaklarında;
İhtilafın bulunduğu safhaya göre;
• Alacak asıllarının % 50'si veya % 20'si,
• Asla bağlı olmayan cezaların %25'i veya %10'u,
• Gecikme faizi ve gecikme zammı yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak hesaplanacak tutar,
ödenecektir.
• Vergi aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalarının tamamı ile gecikme cezası, gecikme zammı, gecikme faizi, faiz gibi fer'i alacaklardan vazgeçilecektir.
• SGK'nın prim alacak asıllarında ise herhangi bir indirim yapılmayacak, idari para cezalarının % 25'i ile gecikme zammı ve gecikme cezası yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak belirlenecek tutar ödenecektir.

İNCELEME VE TARHİYAT SAFHASINDAKİ ALACAKLAR
• İnceleme ve tarhiyat safhasındaki alacaklarda başlanılmış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecektir. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra;
• Tarh edilen verginin % 50'si,
• Gecikme faizi yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak hesaplanacak tutar,
ödenecek, kalan alacak asılları ve vergi cezaları ile gecikme faizi gibi fer'i alacaklardan vazgeçilecektir.

PİŞMANLIK BEYANLARI
• Pişmanlıkla veya kendiliğinden beyanname veren mükelleflerin,
tahakkuk eden;
• Vergilerin tamamını,
• Pişmanlık zammı, gecikme faizi yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak hesaplanacak tutarı,
ödemeleri halinde vergi cezalarının, pişmanlık zammının, gecikme faizinin tahsilinden vazgeçilecektir.
• Gümrük vergileri için de aynı esaslar öngörülmüştür.
• Emlak vergisi bildirimini süresinde vermemiş olan mükelleflere bildirimde bulunma imkanı verilmekte,
• Vergilerin tamamı,
• Gecikme faizi yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak hesaplanacak tutarın,
ödenmesi şartıyla, bu vergiye bağlı gecikme faizi ve vergi cezalarının tahsilinden vazgeçilmektedir.

MATRAH ve VERGİ ARTIRIMI
• Mükelleflerin 2006 ila 2009 yıllarında beyan ettikleri;
• Gelir Vergisi
• Kurumlar Vergisi
• Gelir Stopaj Vergisi
• Katma Değer Vergisi
matrahlarını/vergilerini Kanunda öngörülen oranlarda artırmaları ve belli bir oranda vergi ödemeleri koşuluna bağlı olarak bu vergi türlerinden inceleme ve tarhiyata muhatap olmamaları yönünde düzenleme yapılmaktadır.

STOK BEYANI VE VARLIK BARIŞI
• İşletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan malları kayda alma,
• Kayıtlarda mevcut olduğu halde işletmede yer almayan mallar ile kasa mevcutları için düzeltme işlemleri yapma,
imkanı getirilmektedir.
• Mükelleflerin beyan ettikleri bu değerler üzerinden belirli bir oranda vergi ödemeleri halinde herhangi bir vergi ve ceza uygulanmayacağına ilişkin düzenleme yapılarak işletme kayıtlarının gerçek duruma uygun hale getirilmesi sağlanmaktadır.
• Yurt dışında bulunan varlıklarını süresi içinde Türkiye'ye getiremeyenler ile süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanlara ve tarh edilen vergileri vadesinde ödemeyenlere Varlık Barışından yararlanabilmeleri için ilave süre verilmektedir.

KANUNDAN YARARLANMA ŞARTLARI
• Yazılı başvuru
• Açılan davalardan vazgeçilmesi
• Ödemelerin süresinde yapılması
• Taksit ödeme süresince cari dönem vergi ve prim ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilmesi
• Başvuruların Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar yapılması öngörülmüştür.
• Ödemeler peşin yapılabileceği gibi, taksitle de yapılabilecektir.
• Genel olarak 18 taksitte 36 ayda ödeme imkanı verilmiştir. Ancak daha kısa sürede ödeme seçeneği de bulunmaktadır.
• Vergi borçlarının kredi kartına taksit olarak yansıtılması suretiyle ödenmesine imkan verilmektedir.
• Ödemelere; Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları için Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen dördüncü aydan, diğer Kurumların alacakları içinse Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü aydan itibaren başlanılacaktır.
• Peşin ödemlerde ödenecek tutarda bir artırım yapılmayacak, taksitle ödemelerde ise taksitler ödeme süresine bağlı olarak belli bir katsayıda artırılarak tahsil edilecektir.

• 6 taksitte 12 ayda yapılacak ödemelerde 1,05
• 9 taksitte 18 ayda yapılacak ödemelerde 1,07
• 12 taksitte 24 ayda yapılacak ödemelerde 1,10
• 18 taksitte 36 ayda yapılacak ödemelerde 1,15
katsayısı esas alınacaktır.

SÜRESİNDE ÖDENMEYEN TAKSİTLER
• Bir takvim yılında en fazla 2 taksitin süresinde ödenmemesine izin verilmektedir.
• Süresinde ödenmeyen taksit, son taksidi izleyen ayın sonuna kadar ödenebilecektir.
• Ancak ödenmeyen taksit gecikme zammı ile birlikte tahsil edilecektir.
• Kanundan yararlanmanın bir diğer şartı, cari dönem vergi ve prim ödeme yükümlülüklerinin gününde yerine getirilmesidir.
• Cari yükümlülükler açısından da 1 takvim yılında en fazla 2 defa ihlal hakkı verilmektedir.

ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER
• Alacaklı Kurumlar itibarıyla bazı küçük alacakların tahsilinden vazgeçilmektedir.
• 2008 yılında YURT-KUR'un öğrencilerden olan alacaklarına ilişkin yayımlanmış yapılandırma yasası da belirli şartlar dahilinde ihya edilmektedir.
• 2008 yılında SGK'nın alacaklarına ilişkin yayımlanmış yapılandırma yasası belirli şartlar dahilinde ihya edilmektedir.
• Sigortalılık süreleri durdurulan kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar ile çiftçilere, durdurulan sigortalılık sürelerine ait borçlarını, prim borcu bulunan sigortalılar gibi ödeme imkanı sağlanmaktadır.
• Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar ile çiftçilerin borçlarını yapılandırmaları halinde, yapılandırılan borçlarının ilk taksitini ödemelerinden sonra, hak sahipleri de dahil genel sağlık sigortasından yararlanmaya başlatılmaktadır.
• 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında almakta oldukları aylıkları %50 fazlası ile geri alınması gerekenlerden, %50 fazlaya ilişkin tahsil edilmemiş tutarların tahsilinden vazgeçilmektedir.

EK TABLOLAR









Basın toplantısı sunumunu pdf formatında görüntülemek için lütfen tıklayınız.
#1186
ERCAN BAYSAL - ZAMAN

Devlete borcu olan milyonlarca vatandaşın merakla beklediği mali düzenlemenin detayları belli oldu.

Vergi ve SSK prim borçları başta olmak üzere, elektrik, su, trafik cezası, Emlak Vergisi, Çevre Temizlik Vergisi, Gümrük Vergisi, Motorlu Taşıtlar Vergisi gibi pek çok kalemde borçlar yeniden yapılandırılacak. 'Cumhuriyet tarihinin en büyük borç yapılandırması' olarak değerlendirilen düzenlemeden 2,5 milyon esnafın yararlanması bekleniyor.

Yaklaşık 300 kalemi kapsayan yapılandırma ile borçların gecikme faizi, gecikme zammı ve gecikme cezası silinecek. Enflasyon oranı (TÜFE ve ÜFE) esas alınarak güncelleme yapılacak. Ana parada ise herhangi bir indirime gidilmeyecek. Hükümetin, bu düzenleme ile 50 milyar liralık alacağını tahsil etmeyi hedeflediği belirtiliyor.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile birlikte, kamu alacaklarının bir bölümünün yeniden yapılandırılmasına imkan sağlayacak düzenlemeleri içeren yasa tasarısını, yeni Başbakanlık binasında düzenlenen bir basın toplantısı ile açıkladı. Babacan'ın verdiği bilgiye göre tasarı kapsamına Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, SGK, İl Özel İdareleri ile belediyeler, Büyükşehir Belediyeleri ile Su ve Kanalizasyon İdareleri, TEDAŞ, Yurtkur, TRT, KOSGEB ve TOBB ile bağlı odalar ve organize sanayi bölgelerinin alacakları dahil edildi. Vergiler ve vergi cezaları, gümrük vergileri ve idari para cezaları, sosyal güvenlik primleri ve idari para cezaları, İl Özel İdarelerinin çeşitli harç ve katkı payı gibi bazı alacakları, belediyelerin vergi tarifeden doğan ücret ve su alacakları, Büyükşehir belediyelerinin su ve atık su alacakları, TEDAŞ ve özel şirketlerin tüketiciden elektrik alacakları yapılandırma kapsamında yer alıyor.

Hazırlanan tasarıda bazı alacakların tahsilinden de vazgeçildi. Buna göre 31 Aralık 2004 öncesi Maliye Bakanlığı'na olan 50 lira altındaki borçlar ile 31 Temmuz 2010 öncesinde kesilen 120 liranın altındaki idari para cezaları silindi. Vergi alacaklarında 31 Temmuz 2010, SGK primlerinde ise Haziran 2010'dan önceki dönem kapsama alınacak. Elektrik ve su alacaklarında da 31 Temmuz 2010'dan önce ödenmesi gereken borçlar dikkate alınacak. Uygulama kapsamında esnaf borcunu 36 ayda 18 taksitte ödeyebilecek. Ödemelerin aksatılması halinde eski yüksek alacaklara geri dönülecek.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ile birlikte tasarıyı açıklayan Devlet Bakanı Ali Babacan, borçlu vatandaşlara yeni bir imkan tanındığını ancak bundan sonra vergi denetimlerinin çok sıkı tutulacağını söyledi.

Yeniden yapılandırma imkanı sağlayan düzenlemeden vergi kaçakçılığı suçu işleyenler ile naylon fatura kullananlar da faydalanabilecek. Düzenleme kapsamında 5 bin liranın altındaki vergi ve SSK prim borçlarının yanı sıra diğer borçlar için kredi kartına taksit seçeneği uygulanacak. Yastık altında birikimi olanlar da varlıklarını belirli bir oranda vergi ödeyerek kayıt altına aldırabilecek. Kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasının kapsamına sigara cezaları ile TOKİ alacakları girmiyor. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, hazırladıkları tasarının kapsamının mümkün olduğunca geniş tutulduğunu belirterek, devlete borcu olan herkesin bu imkandan yararlanmasını istedi.

MATRAH ARTIŞI YAPAN DENETİMDEN ÇIKACAK

Başbakan Yardımcısı Babacan, kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması uygulaması kapsamında, toplam 36 ayda 18 taksitte ödeme yapılması imkanı getirildiğini bildirdi. Uygulamadan matrah artışı yapan mükellefler de yararlanabilecek. Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, Gelir Stopaj Vergisi, KDV açısından mükellefler 2006-2009 yıllarına ait yeni bir bir matrah bildirimi yapmaları halinde inceleme ve tarhiyata muhatap olmayacak. Varlık Barışı ile son dönemde birtakım taleplerin geldiğini belirten Devlet Bakanı Ali Babacan, "Daha önceki kanun kapsamında bildirim ve beyanda bulunduğu halde şu ya da bu sebeple kanunun sağladığı imkanlardan yararlanamayanlara bir hak daha tanınmış oluyor. Bu çerçevede, yurtdışında bulunan varlıklarını süresi içinde Türkiye'ye getiremeyenler ile süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanlara, tarh edilen vergiyi vadesinde ödemeyenlere böylece ilave bir pencere daha açmış oluyoruz." şeklinde konuştu.

Kanun çıktıktan sonra yazılı başvuru yapılması ve açılmışsa bu konuyla ilgili davalardan vazgeçilmesi gerekiyor. Yapılandırmadan yararlananların, taksitlerini ve bundan sonra oluşacak vergilerini düzenli şekilde ödemesi gerekiyor. Ödemelerin aksatılması halinde eski yüksek alacaklara dönülecek. Ali Babacan'ın verdiği bilgiye göre, taksitlerin üst üste çakışmaması için 2 ayda bir ödeme prensibi getirildi. Ödemeler, anlaşmalı bankaların kredi kartlarına taksit olarak da yansıtılabilecek.

Ali Babacan, kamu alacaklarının yeniden yapılandırmadan elde edilecek tahsilat konusunda herhangi bir rakam vermeyeceklerini kaydetti. Konuşulan 50 milyar liralık rakamın nereden çıktığını ise bilmediğini anlattı. Tahsil edilecek vergi alacaklarının, bütçenin neresine konulacağının sorulması üzerine ise, onun kararını sonra vereceklerini, şu anda 2-B üzerinde çalıştıklarını, 2-B yasasının çıkabileceğini ve buradan ilave bir şeyler gelebileceğini ifade etti. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer de, basın toplantısında bir gazetecinin "Türkiye'ye yurtdışından çalışmak için işçi gelmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "İhtiyacımız olmayan personele izin vermeyiz. Çünkü ülkemizde de işsizlik problemi var." cevabını verdi.

KAPSAMA GİREN ALACAKLAR

Vergiler ve vergi cezaları

Gümrük vergileri ve idari para cezaları

Sosyal güvenlik primleri ve idari para cezaları

İl özel idarelerinin çeşitli harç ve katılma payı gibi bazı alacakları

Belediyelerin vergi, tarifeden doğan ücret ve su alacakları

Büyükşehir belediyelerinin su ve atık su alacakları

TEDAŞ'ın elektrik alacakları (Özel sektör dahil)

Yurt-Kur'un öğrenim kredisi alacakları

TRT'nin elektrik payı ve bandrol ücretlerinden kaynaklı alacakları

KOSGEB'in desteklerden kaynaklanan alacakları

TOBB'un ve bağlı odalarının oda aidatı alacakları

OSB'nin elektrik, su doğalgaz alacakları ile yönetim aidatları alacakları

Doğan'a Maliye'den barış çubuğu

Yeniden yapılandırmanın ihtilaflı alacaklar kısmına milyar liralık vergi davalarına ilişkin uzlaşmalar da giriyor. Tasarının yasalaşmasının ardından iki aylık sürede Doğan Yayın Holding (DHY) Maliye ile gecikme faizi ile birlikte toplamda 4,8 milyar lirayı bulan vergi cezasına ilişkin yapılandırma başvurusunda bulunabilecek. DYH, uzlaşma hakkı bulunmayan 826,3 milyon liralık vergi cezası için de Maliye ile anlaşabilecek. Rafineri devi Tüpraş da Maliye'nin kapısını 605,4 milyon liralık ceza için çalabilecek. Yine Merkez Bankası Vakfı da 6 milyar lirayı bulan ceza için Gelir İdaresi ile başvuru yapması halinde uzlaşabilecek. 350 milyon lira dolayında ek vergi, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi çıkarılan Turkcell talep etmesi halinde yapılandırma kapsamına girebilecek. Yeniden yapılandırmadan, referandumda oy kullanamadığı için ceza kesilen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ise düzenleme 31 Temmuz 2010 öncesini kapsadığı için yararlanamayacak.

Üst Kurul cezalarına af yok

Hükümetin borç yeniden yapılandırma çalışması birçok kesimi mutlu ederken, paketin içerisindeki son dakika değişiklikleri patronları üzdü. Pakete ilk başta giren Üst Kurul cezaları tasarıdan çıkarıldı.

Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK), Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Rekabet Kurumu gibi kuruluşlara olan borçların yeniden yapılandırma paketinden çıkarıldığı öğrenildi.

Edinilen bilgilere göre özellikle EPDK tarafından kesilen yüksek miktardaki cezaların yapılandırma kapsamına alınmasının tepki oluşturacağı konusunda görüş birliğine varıldı. EPDK tarafından kesilen ve tahsil edilmeyen toplam ceza miktarı 1,2 milyar lirayı buluyor. Bayilere kesilen 5 bin 886 adet cezanın 3 bin 229'u lisanssız satış, 822'si teknik standartlara aykırı akaryakıt ikmali, 440'ı ise ulusal markera aykırılıktan oluşuyor. Ana dağıtım şirketleri için kesilen 244 cezanın 66'sı teknik düzenlemelere aykırılık, 47'si stok yükümlülüklerine uymamak, 32'si de lisanssız bayilere akaryakıt ikmali. EPDK'nın yanı sıra ekonomi yönetimi BDDK'nın kestiği cezaların da bankacılık sektörünün rekor kâr elde ettiği bir ortamda eleştiri konusu olacağını düşünerek paketin içerisinden çıkardı.

Tasarıda meclis sürecinde önemli değişikliklerin olması bekleniyor

Devlet Bakanı Ali Babacan tarafından açıklanan tasarıda Meclis sürecinde de önemli değişiklikler olacağı belirtiliyor. Pakete Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne olan kira borçlarının da eklenmesi üzerinde duruluyor. Birçok otel ve işyerinin vakıflara borcu bulunuyor. Ekonomi yönetiminden edinilen bilgilere göre Vakıflar'a borcu olanlarda tıpkı diğer alacaklarda olduğu gibi borcun aslının tahsil edilmesi kaydıyla enflasyon oranında yeniden hesaplanacak. Maliye bürokratlarının yaptığı hesaplamalara göre yapılandırma paketinden toplamda 3 milyon kişinin yararlanması planlanıyor.

İş dünyasından düzenlemeye tam destek

Hükümetin geniş kapsamlı borç düzenlemesi iş dünyasında memnuniyetle karşılandı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, bu girişimin reel sektöre büyük bir ivme kazandıracağını söyledi. Hısarcıklıoğlu, "Kamu idaresi ile reel sektörü barıştırmak açısından atılan bu adım ekonominin büyüme sürecini de kuvvetlendirecektir." dedi. TOBB Başkanı, kredi kartı borçlarına yönelik benzer bir adımı bankalardan da beklediklerini söyledi. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün, düzenlemenin devrim niteliği taşıdığını ifade etti. Aygün borcunu peşin ödemek isteyenlere 600-700 milyon liralık kredi desteği sağlayacaklarını açıkladı. Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Sıtkı Yılmaz ise düzenlemenin vergisini zamanında ödeyenleri üzeceğini savundu.

Kart borçları da yapılandırılsın

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, hükümetin geniş kapsamlı borç yapılandırmasının benzerini kredi kartı borçları için bankalardan da istedi. Yapılandırmanın, iş dünyasını rahatlatacak çok önemli bir adım olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, bu girişimin reel sektöre büyük bir motivasyon ve ivme kazandıracağını ifade etti. Hisarcıklıoğlu, "Küresel ekonomik kriz sonrasında, kamu idaresi ile reel sektörü barıştırmak ve beyaz bir sayfa açmak açısından böyle bir adım, ekonominin büyüme sürecini de kuvvetlendirecektir. TOBB olarak; reel sektörü rahatlatan, müteşebbisi fabrikasına, tüccarı dükkânına döndürecek bu girişim için teşekkür ediyoruz." diye konuştu. CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin ise borç yapılandırma paketinin, vergisini düzenli ödeyenleri mağdur duruma düşürdüğünü ileri sürdü. Tekin, "Düzenli vergi ödeyenlerin en azından kamunun ve halkın gözünde değerlendirilmesi için ödedikleri vergiden indirim yapılması ve bu yolla hem özendirilmesi hem de ödüllendirilmesi gerekir." açıklamasını yaptı. Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkanı Sıtkı Yılmaz, yeniden yapılandırma kapsamının geniş tutulmasının vergisini zamanında ödeyenleri üzeceğini ileri sürdü. Bu tür düzenlemelerin kamu vicdanında ciddi bir rahatsızlığa yol açtığını vurguladı.  

Esnaf, çifte bayram yapacak

Hükümetin kamu alacakları için açtığı beyaz sayfa, sanayi, ticaret ve esnaf odalarını memnun etti. Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken esnafın çifte bayram yaşayacağını ifade etti. Yapılandırma kapsamının geniş tutulmasından memnuniyet duyduklarını vurgulayan Palandöken, "Kamuya olan neredeyse bütün borçlar yapılandırma kapsamına alındı. Geriye bankalara kredi ve kredi kartları borçları kaldı. Şimdi sıra bankalarda." şeklinde konuştu. Ankara Ticaret Odası (ATO) Başkanı Sinan Aygün ise düzenlemenin sadece bir vergi barışı değil devrim niteliğini taşıdığını söyleyerek, "Devletin önümüzdeki bir iki yıl içerisinde bu projeyle 50-60 milyar lira tahsil edebileceğini tahmin ediyoruz. Böylece Türkiye, buradan gelen parayla bütçe ve sosyal güvenlik açığını azaltarak çok önemli bir mali disiplin sağlayacak." diye konuştu. Düzenlemeyi teşvik için kampanya başlatacağını dile getiren Aygün, "Halk Bankası ve Ziraat Bankası ile yapacağımız ortak çalışmayla borcunu peşin ödemek isteyen üyelerimize 600-700 milyon liralık kredi desteği sağlanacak." dedi. Ankara Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Canip Karakuş da atılan adımın 'yüzyılda bir görülecek olay' olduğunu belirterek, "Tarih yazılmıştır." ifadesini kullandı. ANKARA ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1053436&title=devlet-alacaklarini-tatliya-bagladi&haberSayfa=0
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1054721&title=ust-kurul-cezalarina-af-yok


Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı affı

ANKARA (ANKA) - Devlet Bakanı Ali Babacan, Tasarı'da vatandaşla kamu kesimi arasındaki birikmiş borç alacak meselelerini mümkün olduğunca geniş bir şekilde ele aldıklarını belirterek, kamuya olan borçların asıl tutarlarında herhangi bir indirim yapmadıklarının altını çizdi. Asıl alacağın reel değerini koruyacak şekilde borçların yeniden hesaplanması ve belirli bir plan dahilinde ödenmesini sağlayacak şekilde bir düzenleme yaptıklarını kaydeden Babacan, Maliye Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK), il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri su ve kanalizasyon idareleri, Yurt-Kur, TRT, KOSGEB, TOBB ve OSB'lerin kapsama girdiğini açıkladı. Babacan, kamu kurumları dışındaki kuruluşların kendi talepleriyle yeniden yapılandırma kapsamına girdiklerini aktardı. Babacan, tasarının kapsayacağı dönem hakkında da bilgi verdi. Vergi ve gümrük vergileri açısından 31 Temmuz 2010'dan önceki alacakların kapsama girdiğini açıklayan Babacan, beyana dayanan vergilerde 31 Temmuz 2010 tarihine kadar verilmesi gereken beyannamelerin, 2010 yılına ilişkin 31 Temmuz 2010 tarihinden önce tahakkuk eden emlak vergisi, çevre temizlik vergisi, motorlu taşıtlar vergisinin kapsama dahil olduğunu aktardı.

-SGK PRİMİ ALACAKLARINDA SON TARİH 30 HAZİRAN-

Babacan, SGK primi alacakları açısından Haziran 2010 ve önceki aylara ait işveren ve sigortalalılara ilişkin sigorta priminin, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek priminin de yapılandırılan alacaklar içinde yer aldığını bildirdi. Babacan, isteğe bağlı sigortalılar ve topluluk sigortalarına ilişkin primlerin, yaşlılık, emekli aylığı ve malullük aylığı bağlandıktan sonra sigortalı sayılmasını gerektirir nitelikteki kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanların aylığından kesilmesi veya kendisince ödenmesi gereken SGK destek primlerin ve SGK tarafından takip edilen damga vergisi, özel işlem vergisi, eğitime katkı payının da 30 Haziran 2010'a kadar olan dönemle sınırlandırıldığını ifade etti.
Babacan, 30 Haziran 2010 tarihine kadar bitirilmiş özel nitelikteki inşaatlar ile ihale konusu işlere ilişkin eksik işçilik tutarı üzerinden hesaplanan sigorta priminin ve 31 Temmuz 2010 tarihine kadar işlenen fiillere ilişkin idari para cezalarının da bu çerçevede değerlendirileceğini ifade etti.

-ELEKTRİK VE SU ALACAKLARINDA 31 TEMMUZ ÖNCESİ KAPSAMDA-

Babacan eleltrik ve su alacakları açısından 31 Temmuz öncesi ödenmesi gerekenler yeniden yapılandırmadan yararlanacağını söyledi. TOBB ve bağlı odaların aidatları açısından hazırlanan tasarının yürürlüğe girmesinden önce ödenmesi gereken aidatların kapsamda olduğunu belirten Babacan, diğer alacaklar açısından 31 Temmuz 2010 tarihi iktibariyle vadesi geldiği halde kanun yürürlüğe girdiği tarihte ödenmememiş olanların gireceğini kaydetti.


– Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yeniden yapılandırma kapsamında vergi borçlarının kredi kartından taksitle ödenebileceğini açıkladı. Yeniden yapılandırılan alacakların ödemelerinin, peşin olabileceği gibi, toplam 36 ayda 18 taksitle de yapılabileceğini belirten Bakan Babacan, peşin ödemelerde ödenecek tutarda bir artırım yapılmayacağını, taksitle ödemelerde ise taksitlerin ödeme süresine bağlı olarak belli bir katsayıda artırılarak tahsil edileceğini vurguladı. Babacan, yeniden yapılandırmada ödemelerin zamanında yapılmasının önemli olduğunu vurgulayarak, kanundan yararlanmanın diğer bir şartının ise cari dönem vergi ve prim ödeme yükümlülüklerinin gününde yerine getirilmesi olduğunu söyledi.
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'le birlikte Başbakanlık Yeni Bina'da Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nı açıkladı. Devlet Bakanı Ali Babacan, yeniden yapılandırılan alacakların ödemelerinin peşin yapılabileceği gibi, taksitle de yapılabileceğini bildirdi. Genel olarak 18 taksitte 36 ayda ödeme imkânı verildiğini ifade eden Babacan, "Ancak daha kısa sürede ödeme seçeneği de bulunmaktadır. Vergi borçlarının kredi kartına taksit olarak yansıtılması suretiyle ödenmesine imkân verilmektedir. Ödemelere; Sosyal Güvenlik Kurumu alacakları için Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen dördüncü aydan, diğer Kurumların alacakları içinse Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen üçüncü aydan itibaren başlanılacaktır. Peşin ödemlerde ödenecek tutarda bir artırım yapılmayacak, taksitle ödemelerde ise taksitler ödeme süresine bağlı olarak belli bir katsayıda artırılarak tahsil edilecektir" diye konuştu.

-6 TAKSİTTE, 12 AYDA YAPILACAK ÖDEMELERDE KATSAYI 1,05-

6 taksitte 12 ayda yapılacak ödemelerde 1,05 katsayısının esas alınacağını açıklayan Babacan, 9 taksitte 18 ayda yapılacak ödemelerde 1,07, 12 taksitte 24 ayda yapılacak ödemelerde 1,10, 18 taksitte 36 ayda yapılacak ödemelerde 1,15 katsayısının esas alınacağını kaydetti.

-EN FAZLA 2 TAKSİT SÜRESİNDE ÖDENMEMESİNE İZİN VERİLDİ-

Bir takvim yılında en fazla 2 taksidin süresinde ödenmemesine izin verildiğine dikkat çeken Babacan, süresinde ödenmeyen taksidin, son taksidi izleyen ayın sonuna kadar ödenebileceğini bildirdi. Babacan, ödenmeyen taksidin gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceğinin altını çizdi.
Kanundan yararlanmanın bir diğer şartının ise, cari dönem vergi ve prim ödeme yükümlülüklerinin gününde yerine getirilmesi olduğunu söyleyen Babacan, cari yükümlülükler açısından da 1 takvim yılında en fazla 2 defa ihlal hakkı verildiğini vurguladı.

-KANUNDAN YARARLANMA ŞARTLARI-

Devlet Bakanı Ali Babacan, başvuruların Kanunun yürürlüğe girdiği ayı izleyen ikinci ayın sonuna kadar yapılmasının öngörüldüğünü söyledi. Tasarı'nın TBMM'de ne zaman yasalaşacağına ilişkin kesin bir tarih vermenin mümkün olmadığına işaret eden Babacan, tasarının Aralık ayında yasalaşması halinde Şubat sonuna kadar başvuruların yapılabileceği örneğini verdi. Babacan, süre uzatımlarını sevmediklerini, buna karşın Bakanlar Kurulu'na 1 ay süre uzatma yetkisi verdiklerini ifade etti. Tasarıya göre yeniden yapılandırmadan yararlanabilmek için yazılı başvuru yapılması, açılan davalardan vazgeçilmesi, ödemelerin süresinde yapılması, taksit ödeme süresince cari dönem vergi ve prim ödeme yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerekecek.

-"İHTİLAFLI ALACAKLARIN İHTİLAFINA HIZLA SON VERİLİYOR"-

Devlet Bakanı Ali Babacan, Tasarı'nın getirdiği imkânlar hakkında bilgi verdi. Tasarıyla vergi borçlarının kredi kartıyla da ödenebilmesi imkânı getirdiklerini ifade eden Babacan, bankalarla bu konuda görüşmelerin yapıldığını vergi borçlarının kredi kartına taksit olarak yansıtılması suretiyle ödenmesine imkân verildiğini dile getirdi. Babacan Tasarı'yla getirilen imkânları şöyle sıraladı:
"İhtilaflı alacakların ihtilafına son verilerek tahsilâtının hızlandırıyoruz. Kanundan önce başlamış inceleme ve tarhiyat işlemlerinin tamamlanması sonucunda tarh edilecek vergiler için de Kanundan yararlanma imkânı getiriyoruz. Matrah ve vergi artırımı, stok beyanı ve kayıtların düzeltilmesi, yapılandırılan alacakların taksitle ödenmesi, süresinde ödenemeyen taksitlerin belli şartlarla ödenmesine izin verilmesi tasarıyla getirilen imkânlar arasında yer alıyor."

-VARLIK BARIŞI KAPSAMINDA, BİLDİRİM VE BEYANDA BULUNANLARA BARIŞMA İÇİN İLAVE SÜRE VERİLECEK-

Varlık Barışı'yla ilgili olarak son dönemde bir takım taleplerin geldiğini açıklayan Devlet Bakanı Ali Babacan, Tasarı'yla Varlık Barışı'nda yeni bir kapı açmayacaklarını ifade etti. Babacan, Tasarı'da yapılanın Varlık Barışı Kanunu kapsamında bildirim ve beyanda bulunmakla birlikte çeşitli nedenlerle Kanunun sağladığı imkânlardan yararlanamayanlara ilave bir hak tanınması olduğunu belirtti. Babacan, yurt dışında bulunan varlıklarını süresi içinde Türkiye'ye getiremeyenler ile süresi içinde sermaye artırımında bulunmayanlara ve tarh edilen vergileri vadesinde ödemeyenlere Varlık Barışından yararlanabilmeleri için ilave süre verileceğini açıkladı.

-KESİNLEŞMİŞ ALACAKLAR-

Devlet Bakanı Ali Babacan, Kesinleşmiş Kamu Alacaklarında; alacak asıllarının tamamı, SGK tarafından uygulanan idari para cezalarının yüzde 50'si, alacak aslına bağlı olmayan cezaların yüzde 50'si, gecikme faizi, gecikme zammı ve gecikme cezası yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE) esas alınarak belirlenecek tutarın ödeneceğini bildirdi. Vergi aslına bağlı olarak kesilen cezaların tamamının, para cezalarının kalan yüzde 50'sinin, gecikme cezası, gecikme zammı, gecikme faizi gibi fer'i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçileceğini kaydeden Babacan, TEDAŞ, TRT, KOSGEB ve OSB alacaklarında da aynı kuralların uygulanacağının altını çizdi.

-İHTİLAFLI ALACAKLAR-

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, ihtilaflı kamu alacaklarında; ihtilafın bulunduğu safhaya göre; alacak asıllarının yüzde 50'si veya yüzde 20'si; asla bağlı olmayan cezaların yüzde 25'i veya yüzde 10'u; gecikme faizi ve gecikme zammı yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak hesaplanacak tutar ödeneceğini bildirdi. Vergi aslına bağlı olarak kesilen vergi cezalarının tamamı ile gecikme cezası, gecikme zammı, gecikme faizi, faiz gibi fer'i alacaklardan vazgeçileceğini kaydeden Babacan, "SGK'nın prim alacak asıllarında ise herhangi bir indirim yapılmayacak, idari para cezalarının yüzde 25'i ile gecikme zammı ve gecikme cezası yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak belirlenecek tutar ödenecektir" dedi.

-İNCELEME VE TARHİYAT SAFHASINDAKİ ALACAKLAR-

Babacan'ın açıkladığı Tasarı'ya göre inceleme ve tarhiyat safhasındaki alacaklarda başlanılmış olan vergi incelemeleri ile takdir, tarh ve tahakkuk işlemlerine devam edilecek. Bu işlemlerin tamamlanmasından sonra; tarh edilen verginin yüzde 50'si, gecikme faizi yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE) esas alınarak hesaplanacak tutar, ödenecek, kalan alacak asılları ve vergi cezaları ile gecikme faizi gibi fer'i alacaklardan vazgeçilecek.

-PİŞMANLARIN DURUMU-

Pişmanlıkla veya kendiliğinden beyanname veren mükelleflerin, tahakkuk eden; vergilerin tamamını, pişmanlık zammı, gecikme faizi yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE) esas alınarak hesaplanacak tutarı ödemeleri halinde vergi cezalarının, pişmanlık zammının, gecikme faizinin tahsilinden vazgeçilecek. Gümrük vergileri için de aynı esaslar öngörüldü. Emlak vergisi bildirimini süresinde vermemiş olan mükelleflere bildirimde bulunma imkânı verilirken, vergilerin tamamı, gecikme faizi yerine güncelleme oranı (TEFE/ÜFE), esas alınarak hesaplanacak tutarın, ödenmesi şartıyla, bu vergiye bağlı gecikme faizi ve vergi cezalarının tahsilinden vazgeçildi.

-MATRAH VE VERGİ ARTIRIMI-

Mükelleflerin 2006 ila 2009 yıllarında beyan ettikleri; gelir vergisi, kurumlar vergisi, gelir stopaj vergisi, katma değer vergisi, matrahlarını kanunda öngörülen oranlarda artırmaları ve belli bir oranda vergi ödemeleri koşuluna bağlı olarak bu vergi türlerinden inceleme ve tarhiyata muhatap olmamaları yönünde düzenleme yapıldı. Bunun 2004 yılında yapılan uygulamaya paralel bir düzenleme olduğunu belirten Babacan, işletmede bulunduğu halde kayıtlarda yer almayan mallarını kayda alma imkânı getirildiğine işaret etti. Babacan, bununla, kayıtlarda yer aldığı halde işletmede yer almayan mallar ve kasa mevcutları için düzeltme imkânı sağlandığını söyledi.

-STOK BEYANI VE VARLIK BARIŞI

Tasarıyla işletmede mevcut olduğu halde kayıtlarda yer almayan malları kayda alma, kayıtlarda mevcut olduğu halde işletmede yer almayan mallar ile kasa mevcutları için düzeltme işlemleri yapma imkânı getiriliyor. Mükelleflerin beyan ettikleri bu değerler üzerinden belirli bir oranda vergi ödemeleri halinde herhangi bir vergi ve ceza uygulanmayacağına ilişkin düzenleme yapılarak işletme kayıtlarının gerçek duruma uygun hale getirilmesi sağlanacak.

- Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Babacan, Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması'na İlişkin Kanun Tasarısı'yla alacaklı kurumların bazı küçük alacakların tahsilinden vazgeçildiğini açıkladı. Babacan'ın silineceğini söylediği küçük miktarlı alacaklar arasında 31 Aralık 2004 öncesi her bir tür ve dönem itibariyle 50 TL'lik alacaklar, 31 Temmuz 2010 öncesi verilmiş idari para cezalarından 120 TL'lik alacaklar da bulunuyor.
Devlet Bakanı ve Basbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'le birlikte Başbakanlık Yeni Bina'da Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nı açıkladı. Bakan Babacan, alacaklı kurumlar itibarıyla bazı küçük alacakların tahsilinden vazgeçildiğini bildirdi. Kurumların küçük miktarlı alacaklarının bulunduğunu belirten Babacan, bu borçları ödemek için harcanacak zamanın ve paranın borçtan fazla olacağını düşündüklerini, bu nedenle de belli sınırın altındaki borçların silineceğini vurguladı. Babacan, küçük alacakların silinmesiyle bir anlamda kamu kurumlarında muhasebe temizliği yapılacağını dile getirdi. Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal ise tahsilinden vazgeçilmiş alacaklarla ilgili çerçeveyi açıkladı. Buna göre: Maliye Bakanlığı'nın 31 Aralık 2004 öncesi her bir tür ve dönem itibarıyla 50 TL'lik alacakları, 31 Temmuz 2010 öncesi verilmiş idari para cezalarından 120 TL alacaklar, Gümrük Müsteşarlığı'nın 31 Temmuz 2010 öncesi her bir tür ve dönem itibarıyla 50 TL'lik alacakları. 31 Temmuz 2010 öncesi verilmiş idari para cezalarından 60 TL'lik alacaklar, Sosyal Güvenlik Kurumu'nun 31 Temmuz 2010 öncesi işyeri bazlı 50 TL'lik alacakları silinecek.

-İLK TAKSİDİN ÖDENMESİYLE, HAK SAHİPLERİ DE DAHİL GENEL SAĞLIK SİGORTASI'NDAN YARARLANILACAK-

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yeniden yapılandırma kapsamında yer alan çeşitli hükümler hakkında da bilgi verdi. 2008 yılında Yurt-Kur'un öğrencilerden olan alacaklarına ilişkin yayımlanmış yapılandırma yasasının da belirli şartlar dahilinde ihya edildiğini belirten Bakan Babacan, 2008 yılında Sosyal Güvenlik Kurumu'nun alacaklarına ilişkin yayımlanmış yapılandırma çerçevesinin de belirli şartlar dahilinde ihya edildiğini kaydetti. Sigortalılık süreleri durdurulan kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılarla çiftçilere, durdurulan sigortalılık sürelerine ait borçlarını, prim borcu bulunan sigortalılar gibi ödeme imkanı sağlandığını belirten Babacan, "Kendi nam ve hesabına bağımsız çalışan sigortalılar ile çiftçilerin borçlarını yapılandırmaları halinde, yapılandırılan borçlarının ilk taksitini ödemelerinden sonra, hak sahipleri de dahil genel sağlık sigortasından yararlanmaya başlatılmaktadır" dedi.

-65 YAŞINI DOLDURMUŞLARA YÖNELİK ALACAKLARDA DURUM-

Babacan, 65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına Aylık Bağlanması Hakkında Kanun kapsamında almakta oldukları aylıkları yüzde 50 fazlası ile geri alınması gerekenlerden, yüzde 50 fazlaya ilişkin tahsil edilmemiş tutarların tahsilinden vazgeçildiğinin altını çizdi.

– Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, önümüzdeki dönemde şirketlerin üzerindeki denetimlerin artacağını söyledi. Yeniden yapılandırma kapsamında matrah artırımı ve stok affıyla beraber, yine bu işletmelerdeki nakit ve demirbaş düzenlemeleriyle birlikte eski dosyaların kurumlar üzerindeki baskısının azalacağını belirten Babacan, kurumların artık günlük denetimlere daha fazla ağırlık vereceğini bildirdi. Babacan, bin 500 denetim elemanı alınacağını açıkladı. Şirketlere ve vatandaşlara "Nereden, ne kadar, nasıl vergi kaçırırım, nereden, nasıl defterlerde kayıtları farklı göstererek avantajlar elde ederim diye düşünmekten vazgeçin" çağrısında bulundu. Önümüzdeki dönemde kayıtdışı çalışan işletmelerin devamlılığının oldukça zor olacağına değinen Babacan, kurumsal yapınızı kurun çağrısı da yaptı.
Devlet Bakanı ve Basbakan Yardımcısı Ali Babacan, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer'le birlikte Başbakanlık yeni binada Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun Tasarısı'nı açıkladı. İletişim çağında devletin artık mükellefi hakkında daha çok bilgiye sahip olduğunu belirten Babacan, bundan sonraki dönemde genel eğilimin yaptırımların ve tahsilatın üzerine gitme noktasında işlerin daha sıklaşacağını söyledi. Babacan, özellikle bu matrah artırımı ve stok affıyla beraber, yine bu işletmelerdeki nakit ve demirbaş düzenlemeleriyle birlikte eski dosyaların kurumlar üzerindeki baskısının ve yükünün azalacağını, kurumların artık günlük denetimlere daha fazla ağırlık vereceğini aktardı. Matrah artırımı yapan mükelleflerin denetim kapsamı dışına çıkacağı için çok sayıda denetim elemanın bir bakıma ellerindeki dosyaların azalacağını ifade eden Babacan, "Peki onlar ne yapacaklar? Bugünü çok daha yakından denetleyecekler. Dolayısıyla bundan sonraki dönemde de günlük işlemler açısından denetim sıklığının ve baskısının artacağını buradan ifade etmek istiyorum. Vergi oranları, Türkiye'de artık dünya ve Avrupa ülkelerine mukayese edildiğinde düşük durumda. 'Artık vergi oranları çok yüksek. Bu kadar yüksek vergi ödenir mi' gerekçeleri ileri sürülemeyecek. Şu anda kurumlar vergisi yüzde 20 ve altında olan ülke sayısı çok az. Özellikle gelişmiş ülkelerin, bütçe açıklarını kapatmak için vergi artışlarına gitmekten başka seçeneği yok" diye konuştu.

-KAYITDIŞILIĞI DÜŞÜNCELERİNİZDEN ÇIKARIN UYARISI-

Babacan vatandaşa ve işletme sahiplerine seslenerek, "Dünyadaki trend bu şekildeyken, biz zaten oldukça düşürdüğümüz vergi oranlarını korumak istediğimizi, hatta daha da düşürmek istediğimizi söylüyoruz. Artık bu kayıt dışılığı da düşüncelerimizden, uygulamalarımızından mutlaka çıkarmamız gerekiyor. Bu önemli bir fırsattır. Dediğim gibi bundan sonra denetim baskısı artacaktır" diye konuştu. Yeniden yapılandırmayla "eskiye yönelik temizlik" olduğu için denetim elemanlarının bugünle daha çok ilgileneceklerini ifade eden Babacan, ayrıca bin 500 yeni denetim elemanı alınacağını bildirdi. Babacan, "Bugün 300 hesap uzmanı, 300 maliye müfettişi bulunuyor. Artık kayıtdışı kalmak Türkiye'de kayıtdışı çalışanlar açısından hayat zorlaşacak. Şirket sahiplerine ve vatandaşlarımıza tavsiyemiz şu: Düşüncelerinizi, beyninizi işinizi daha iyi yapmakta kullanın. Nereden, ne kadar nasıl vergi kaçırırım. Nereden nasıl defterlerde kayıtları farklı gösterip, ufak tefek avantajlar yakalarım diye düşüneceğinize kurumsal yapınızı kurun. Sizden sonraki nesillere, daha oturmuş şirket yapısı bırakın. Gelecek nesillere daha sağlam ve sürdürülebilir nesiller bırakmak için daha kurumsal çalışın" dedi.

-VERGİ ORANLARINI DÜŞÜRMENİN SINIRLARINA GELİNDİ-

Babacan, Türkiye'nin bundan sonra vergi oranlarını düşürmenin sınırlarına geldiğini belirterek, "Vergi oranları biraz daha düşürülsün de ben ondan sonra kayıt içine geçeyim. Vergiler belki biraz daha düşer, ama öyle artık dramatik, radikal düşüşler yaşanmaz. Dolayısıyla yeniden yapılandırmanın artık yeni bir dönemin başlangıcı olması gerekir diye düşünüyoruz. Önemli bir fırsattır diyoruz. Herkes artık vergi açısından geçmişle ilgili problemlerini temizlesin, geleceğe güvenle baksın ve artık her şeyini kayıt altına alsın istiyoruz. Bakın paraysa para, stoksa stok, demirbaşsa demirbaş. Hepsini kayıt altına almaya çalışıyoruz" şeklinde konuştu.

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, sigara cezalarının ve TOKİ'ye olan borçların yeniden yapılandırma kapsamı dışı tutulduğunu açıkladı. Yeniden yapılandırmadan kaç kişinin yararlanacağı ve ne kadar para tahsil edileceği noktasında bir tahmin açıklamaktan kaçınan Babacan, bu tür açıklamalar yapılmasının sakıncalarını gördüklerini söyledi.
Yeniden yapılandırmaya ilişkin yasa tasarısını açıkladıktan sonra basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Babacan, sigara cezalarının tasarı kapsamı dışında bırakıldığını, trafik cezalarının ise ana parasında bir değişiklik olmadığını, faizlerinin silinip, ana paranın enflasyona getirildiğini bildirdi. Bunun bir tasarı olduğunu, Meclis aşaması bulunduğunu kaydeden Bakan Babacan, "Bunun Meclis'te görüşülmesi sürecektir. Bu süreçte yeni öneriler gelebilir. Bu öneriler çerçevesinde bazı ufak tefek unsurlar eklenebilir. Bu şekilde dondurduk diye bir şey yok. Hükümet olarak bugün itibariyle niyetimizi söylüyoruz" dedi. Babacan TOKİ'ye olan borçların kapsama dahil olup olmadığının sorulması üzerine, TOKİ'ye olan borçların yapılandırma kapsımda yer almadığını bildirdi. Bir soru üzerine ise çiftçilerin elektrik borçlarında fatura tahsilatının hasat sonrasına bırakılması yönündeki taleplerini iyi bir fikir olduğunu, düşünülebileceğini vurguladı.

-KAÇ KİŞİNİN YARARLANACAĞI VE TAHSİL EDİLECEK LİMİT KORUSUNDA AÇIKLAMA YAPMADI-

Babacan bir soru üzerine kamu alacaklarının yeniden yapılandırılması uygulamasından kaç kişinin yararlanacağını veya ne kadar para tahsil edileceğini açıklamayacaklarını bildirdi. Bir kapı açtıklarını, önemli bir imkan sağladıklarını belirten Babacan, konuyla ilgili gerçekleşmeler çerçevesinde açıklama yapacaklarını belirtti. Bu tür açıklamalar yapılmasının sakıncalarını gördüklerini ifade eden Babacan, bu kadar kapsamlı ve birçok kurumu ilgilendiren bir düzenlemede kişi sayısı ve hedef tutar vermenin uygun olmadığını kaydetti.

-"TBMM'DEKİ SÜRECE İLİŞKİN ŞİMDİDEN BİLGİ VERMEK SÖZ KONUSU DEĞİL"-

Tasarı'nın yasalaşma takviminin sorulması üzerine Babacan, TBMM'deki sürece ilişkin şimdiden bilgi vermenin söz konusu olmadığını dile getirdi. Plan Bütçe Komisyonu'nun Bütçe Tasarısı üzerindeki çalışmalarının 26 Kasım Cuma günü tamamlanacağını ifade eden Babacan, bundan sonra da yeniden yapılandırmaya ilişkin tasarının komisyonda ele alınmasını istediklerini kaydetti. Bu tasarı için bir alt komisyon gerekeceğini, orada her şeyin tartışılacağını ifade eden Babacan, gözden kaçırılan konuların eklenebileceğini kaydetti. Tasarının ana ilkelerinde değişiklik olmasını arzu etmediklerinin altını çizen Babacan, özellikle devletin ileride taslak kabiliyetini azaltacak, ceza ve yaptırımların gücünü azaltacak herhangi bir unsurun oluşmasını istemediklerini aktardı. Babacan, bu tür düzenlemelerin iyi dizayn edilmemesi halinde bu sene 1 milyar TL toplayacağım diye ileriye dönük her sene 2-3 milyar TL'lik vergi kaybına neden olunmaması gerektiğinin altını çizdi.

-REFERANDUMA KATILMAYANLARIN CEZALARI KAPSAM DIŞI-

Referandumda oy kullanmayanların ödeyecekleri para cezasının da tahsilinden vazgeçilen cezalar kapsamına girip girmediğinin sorulması üzerine Babacan, referandumun 12 Eylül'de yapıldığını vurguladı. Bu nedenle yeniden yapılandırma kapsamına girmediğini ifade eden Babacan, ancak diğer seçimlerdeki para cezalarının tahsilinden vazgeçilen alacaklar içinde yer aldığını kaydetti.

-SAHTE BELGE DÜZENLEYENLER DÜZENLEMEDEN YARARLANAMAYACAK-

Maliye Bakanlığı Müsteşarı Naci Ağbal ise, Tasarı'dan defter ve belgelerini yok edenlerle sahte belge düzenleyenlerin yararlanmayacaklarını, naylon fatura kullananların ise yararlanabileceğini açıkladı. Başvuru süresinde, taksitlendirme imkanından yararlanarak ödemelerini yapanlar bakımından haciz tutarlarının ödeme tutarı kadar azaltılacağını belirten Ağbal, işletmelerin cari dönemlerine ilişkin herhangi bir şekilde vergisel yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde normal olarak haciz işlemlerinin yapılacağının altını çizdi.
Bir soru üzerine söz alan Gelir İdaresi Başkanı Mehmet Kilci, herhangi bir şekilde hakkında kaçakçılık suçu raporu düzenlenmiş kişilerin de bu tasarıdan yararlanabileceğini belirtti. Kilci, herhangi bir şekilde yürüyen adli bir soruşturmada gerileme veya durmanın söz konusu olmayacağını ifade etti. (ANKA)

http://www.haberx.com/alacaklarin_yeniden_yapilandirmasi2_babacan_vergi_borclari_kredi_kardindan_taksitle_odenebilecek(17,n,10504574,513).aspx


İşssiz üniversite mezunlarının YURTKUR borçları da af kapsamında

Yüzyılın affı ile 1 milyon işsiz ya da son krizde işinden olan üniversite mezunu gencin de yüzü gülecek. Haciz durumundaki 200 bin ve borcu faize giren 800 bin üniversitelinin sıkıntısı bitecek..

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın önceki gün açıkladığı kamu borçlarının yeniden yapılandırılması taslağı öğrenciler ile devlet arasında da 'beyaz sayfa' açacak. Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu (YURTKUR) verilerine göre; kuruma harç ve öğrenim kredisi borcu olanların sayısı 1 milyonu geçiyor. Borcun rakamsal değeri 1.5 milyar TL'yi buluyor.

Haciz uygulaması başlatılan öğrenci sayısı ise 200 bin civarında. Hacze düşen öğrencilerin ortalama borcu 2-8 bin lira arasında değişiyor. Bunun da rakamsal değerinin 250 milyon lira olduğu ifade ediliyor. Katkı ve kredi borcu okulun bitiminden başlayarak 2 yıl içinde ve kredi alınan sürenin yarısı kadar zamanda 3'er aylık taksitlerle ödeniyor.

Ödenmezse, borca aylık yüzde 2.5 faiz işliyor. Yapılandırma taslağı ile haciz durumuna düşen 200 bin ve borcuna faiz işlemeye başlayan 800 bin üniversitelinin borçları, geçmişe dönük faizler silinerek anapara üzerinden yeniden taksitlendirilecek.

Burslar zamlandı
YURTKUR Genel Müdürü Hasan Albayrak, 2011'de burs ve kredi rakamının en az 240 lira olacağını açıkladı. Albayrak, kredi ve burs miktarlarının bu yıl ilk defa yüzde 20 zamlandığını söyledi.

http://www.haber7.com/haber/20101117/Isssiz-universite-mezunlarina-af-mujdesi.php


İTO ve MÜSİAD: Borcunu zamanında ödeyenler 'indirim'le ödüllendirilsin

Başta vergi ve sigorta primleri olmak üzere 300 kalemde birikmiş kamu borçlarının faizlerine af getiren Cumhuriyet tarihinin en büyük düzenlemesinin yankıları devam ediyor.

Genel olarak iş dünyası ve vatandaşlardan destek gören kamu alacaklarının yeniden yapılandırılmasında borcunu düzenli ödeyenlerin ödüllendirilmesi gerektiği de belirtiliyor. İstanbul Ticaret Odası'nın (İTO) vergi ve primlerini zamanında ödeyenlerin indirimle ödüllendirilmesi teklifine Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği'nden (MÜSİAD) de destek geldi. MÜSİAD Genel Başkanı Ömer Cihad Vardan, borçlarını zamanında ödeyen mükellefler için; erken ödeme, peşin ödeme, devamlı zamanında ödeme indirimi gibi birtakım uygulamaların da ele alınmasının, adaletli bir sistemin ikamesi anlamında önemli bir gelişme olacağına dikkat çekti. Kamuya ait alacakların yeniden yapılandırılmasıyla ilgili yazılı açıklama yapan Vardan, kamuya yönelik borçların yeniden yapılandırılması çalışmalarının bayram öncesi açıklanmasını sevindirici bir gelişme olarak değerlendirdi.

Bunlara TRT, KOSGEB, OSB ve TOBB gibi kurumlara olan borçların da eklenmesinin oldukça isabetli olduğuna işaret eden Vardan, yapılandırma imkanının, özellikle küresel kriz döneminde yükümlülüklerini yerine getiremeyen iş alemi için yeniden ayağa kalkma anlamına geldiğini ifade ederek, şunları kaydetti: "Uygulama, son derece yerinde ve isabetli olmuştur. Kamu tarafından asıl alacağın gerçek değerinin korunarak toplanacak olması, önemli bir gelişme olup, gelir kalemlerini artırmak isteyen kamuya da birikmiş tüm borçlarından kurtulmak isteyen iyi niyetli mükelleflere de yeni bir imkan sağlayacaktır. Borçların tahsilatında uygulanan, alacakların taksitle ödenmesi, vergi borçlarının kredi kartıyla da ödenebilmesi ve süresinde ödenemeyen taksitlerin belli şartlarla ödenmesine izin verilmesi iş dünyası için oldukça olumlu bir yaklaşımdır.'' Şimdi beklenenin bu tasarının bir an önce hayata geçirilerek, iyi niyetli mükellefin önünün açılması ve borçlarından dolayı atılım yapamayan firmaların borçlarından kurtularak ekonomiye canlılık getirmesi olduğuna işaret eden Vardan, "Bu süreç göstermiştir ki kamu ve özel sektör ortak bir paydada buluşmalıdır. Devletin, özel sektörü dinleyerek, anlamaya çalışarak, ekonomik alanda düzenlemeler yapması hiç kuşkusuz ülkemizin hedeflerine ulaşma konusunda büyük bir katkı sağlayacaktır.'' ifadesini kullandı.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1053745&title=musiad-borcunu-zamaninda-odeyenler-indirimle-odullendirilsin
#1187
İstanbul Barosu avukatlarından Cesim Parlak, Kağızmanlı ihtiyaç sahibi 1010 öğrenciye kışlık bot hediye etti.

İlkokul eğitimini Kağızman'ın Günindi köyünde tamamlayan avukat Cesim Parlak, başlattığı ''Çocuklar Üşümesin'' kampanyası kapsamında tespit ettiği Kağızmanlı 1010 ihtiyaç sahibi öğrencinin adlarını ve ayakkabı numaralarını alarak, 1010 çift kışlık bot hazırlattı.

Parlak, çocukların adlarının yazılı olduğu kutularda hazırlanan hediye paketlerini, eğitim gördükleri okullara gönderdi. Hediye paketlerinde her çocuğun adına bir de Parlak'ın mesajını içeren not yer aldı.

Avukat Cesim Parlak, yardım kampanyasına ilişkin şunları kaydetti:

''Vefa en önemli değerlerimizden biridir. Geldiğim yere vefa borcunu ödemek istiyorum. Kars'ta kış çok sert geçer. Üşümek ve karın üzerinde kilometrelerce okula gitmek nasıldır bilirim. Okula giderken o şartlarda çok üşüyordum. Parmaklarımızın ucu mor olurdu. Soğuktan donmak nasıl bir şeydir yaşayan bilir. Herkes elini cebine atarak, zor şartlarda okuyan çocuklara yardım etmeli. Çocuklarımızın mutluluğu bizim sevincimiz olmalı. Hediyelerin bayrama denk gelmesi de ayrı bir mutluluk verdi bana'' dedi.

AA
http://www.haber7.com/haber/20101117/Avukattan-1010-ogrenciye-kislik-bot.php
#1188
Büyük Birlik Partisi (BBP), sel felaketine maruz kalan Pakistan'da helikopter kazasında hayatını kaybeden eski genel başkanları Muhsin Yazıcıoğlu'nun da adının verileceği, 20'şer konuttan oluşan 5 adet köy yapılması için bir kampanya başlattı.

BBP İstanbul İl Başkanı Bayram Karacan, İl Başkan Yardımcısı Muhittin Açıcı ve İHH İnsani Yardım Vakfı Başkan Yardımcısı Ahmet Emin Dağ ile düzenlediği basın toplantısında kampanyaya ilişkin bilgi verdi.

BBP olarak, büyük vefa borcu duydukları Pakistan halkına yardımda bulunabilmek için İstanbul İl Başkanlığı koordinasyonunda İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı ile birlikte bir kampanya başlattıklarını bildiren Karacan, şunları söyledi.

''Selden mağdur olan kardeşlerimiz için ortalama 20 konutluk, 5 adet köy yaptırmak üzere bir kampanya başlatmış bulunmaktayız. Bu kampanyayı İHH ile birlikte yürüteceğiz. Bu köylerde yapılacak olan konutların her biri eşyasıyla birlikte 5 bin 500 dolara mal olacak. Kurulacak bu köylere BBP'nin kurucusu ve ebedi lideri Şehit Muhsin Yazıcıoğlu'nun ismi başta olmak üzere, Hoca Ahmet Yesevi'nin, Şeyh Şamil'in, Mehmet Akif Ersoy'un ve Aliya İzzetbegoviç'in isimlerini vereceğiz. Yani Muhsin Yazıcıoğlu köyü, Hoca Ahmet Yesevi köyü, Şeyh Şamil köyü, Mehmet Akif Ersoy köyü ve Aliya İzzetbegoviç köyü olmak üzere 5 adet köy kurmayı hedefliyoruz. Gelecek olan yardım miktarı, hedeflediğimiz 5 köyden daha fazla yardım toplanırsa milletimizin diğer milli ve manevi önderleri adına da köyler kuracağız.''

Bayram Karacan, kalıcı konutların temelini 2 ay içinde atmayı ve bahar aylarında da sahiplerine teslim etmeyi hedeflediklerini kaydederek, Türk halkını kampanyaya destek olmaya çağırdı.

Kampanyaya destek verenlerin Avea ve Turkcell hatlı cep telefonlarından ''Birlik'' yazıp ''3072'' ye bir mesaj atmaları halinde her bir mesaj ile 5 TL yardım yapmış olacaklarını ifade eden Karacan, ayrıca, BBP genel merkezi bünyesinde Vakıfbank Başkent Şubesinde açılmış olan ''00158007297616830'' TL ve ''00158048012606838'' hesap numaralı avro hesabına nakit olarak yardımların gönderilebileceğini bildirdi.AA

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1037243&title=muhsin-yazicioglunun-adi-pakistanda-yasayacak


BBP'nin Pakistan'a yardım kampanyasına Gülefer Yazıcıoğlu başkanlık ediyor


Büyük Birlik Partisi(BBP)'nin Pakistan için oluşturulan yardım komisyonunun başkanı partinin eski genel başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu oldu.

BBP büyük bir sel felaketi yaşayan Pakistan için yardım kampanyası başlattı. Pakistan için başlatılan yardım kampanyası için oluşturulan komisyon başkanlığına Muhsin Yazıcoğlu'nun eşi Gülefer Yazıcıoğlu getirildi. Gülefer Yazıcıoğlu Pakistan için başlatılan böyle bir kampanyada kendisinin parti tarafından seçilmiş olmasından ve böyle bir organizasyon içinde bulunmaktan çok mutlu olduğunu belirtti. Yazıcıoğlu, Pakistan'da yaşananları televizyon karşısında izleyip üzüldüğüne işaret ederek, "Şimdi onlara yardım etme vakti geldi." dedi.

Pakistan'da yaşanan olaylardan büyük bir acı duyduğunu anlatan Yazıcıoğlu, şunları söyledi: "Bizlerde tarih boyunca düşkünün, mazlumun, hep yanında olmuş bir milletiz. Pakistan da hep bizlerin yanında oldu. Yaradılanı yaradandan ötürü severiz sözünden dolayı yardımda bulunmak istedik. İnşallah Allah muvaffak eder ve yaraları sarmamıza yardımcı olur."

BBP tarafından düzenlenen bu yardım kampanyalarının ilki '24 saat kesintisiz Demokrasi için Evet' toplantısında başlamıştı.

(CİHAN)
http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1019081&title=bbpnin-pakistana-yardim-kampanyasina-gulefer-yazicioglu-baskanlik-ediyor
#1189
Merhabalar. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 22. maddesine göre, "Kat malikinin, 20 nci madde uyarınca payına düşecek gider ve avans borcundan ve gecikme tazminatından, bağımsız bölümlerin birinde kira akdine, oturma (sükna) hakkına veya başka bir sebebe dayanarak devamlı bir şekilde faydalananlar da müştereken ve müteselsilen sorumludur." Bu hükme istinaden siz kiracı sıfatıyla yakıt giderini ödemişsiniz. Ancak verilen hizmetten hiç istifade etmediğiniz için elbette şimdi bu bedeli geri almaya da hakkınız var. Bu çerçevede sorularınızı şu şekilde kısaca cevaplayabiliriz:

a) İhtarname çekmenize gerek yok, doğrudan icra takibi yapabilirsiniz.

b) İhtarname olmadan da icra takibine geçebilirdiniz.

c) Dava açmanıza gerek yok, doğrudan icra takibi yapabilirsiniz. Ancak karşı taraf borca 7 günlük süre içinde itiraz ederse, o zaman itirazın iptali davası açmanız gerekecektir.

d) Takip talebi, ödeme emri, tebligat gibi evrakları hazırlayıp bir dosya halinde meskenin bulunduğu yerleşim birimindeki adliyeye gidip gerekli harç ve posta masraflarını karşılayarak takip başlatmanız gerekir. Bunun için bir avukatla anlaşmanız ve dosyanızı başından sonuna bir avukat eliyle takip etmeniz önemle tavsiye olunur. Kolay gelsin, hayırlı bayramlar...
#1190
Merhabalar. Çok genel bir ifadeyle söylersek, hukuka uygun olan (maalesef bazen mahkemelerden hukuka uygun olmayan kararlar da çıkabiliyor) tüm mahkeme kararları benzer olaylar için emsal teşkil edebilir. Burada önemli olan mahkeme kararının ne derece isabetli/hukuka uygun olduğu ve somut olayın özellikleriyle karara konu olayın özelliklerinin uyuşup uyuşmadığıdır. Yani "sui misal emsal olmaz" şeklindeki atasözümüz burada da geçerlidir; yanlış/hukuka aykırı mahkeme kararları emsal teşkil etmez. Hiçbir emsal karar (yüksek mahkemelerin içtihadı birleştirme kararları hariç) mahkemeler için bağlayıcı değildir. Ancak aklın yolu birdir, bu açıdan hukuken doğru/isabetli bir mahkeme kararı, aynı özellikler taşıyan bir başka konunun çözümünde de elbette yol gösterici bir rol üstlenecektir. Ayrıca Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerin kararları -diğer mahkeme kararları gibi- hukuken bağlayıcı değilse de mahkemeler üzerinde daha ciddi bir etki bırakmaktadır, bu da işin bir başka yönüdür. Özetle, bir mahkeme kararının bir olayla ilgili emsal teşkil edip etmeyeceğini ancak konunun uzmanları tartışabilir; bu tür olayların yeterli bilgiye sahip olmayan kişiler tarafından değerlendirilmesi yanlış ve yanıltıcı olur. Kolay gelsin...
#1191
İyi bayramlar. Şayet yapılan tebligatta bir usulsüzlük varsa, tebligatın iptali, tebliğ tarihinin beyan edeceğiniz tarih olarak düzeltilmesi ve borca itiraz için müracaatta bulunma yoluna gidebilirsiniz. Fakat itiraz ederken açılacak bir itirazın iptali davasında borcun %40'ı oranında bir kötü niyet tazminatına mahkum olabileceğinizi de göze almanız gerekir. Bu açıdan, şayet elinizde borcun daha sonra ödenmesi gerektiğine ilişkin yazılı-ıslak imzalı bir belge bulunmuyorsa, itiraz etmeden ödeme yoluna gidilmesi en sağlıklı yol olacaktır. Mevcut durumda takip kesinleştiği için alacaklı istediği zaman hacze gelebilir. Kolay gelsin...
#1192
Anayasaya uyum kapsamında hazırlanan HSYK Kanun Tasarısında sürpriz bir düzenlemeye yer verildi.

1981'den bu yana meslekten ihraç edilen hakim ve savcılara dönüş yolu açıldı. Mağdurlar 60 gün içinde HSYK'ya başvurabilecek. Talebin reddedilmesi halinde Danıştay'a gitme hakları da var.

Referandumda kabul edilen Anayasa değişikliğine uyum kapsamında hazırlanan HSYK Kanun Tasarısı TBMM Baş-kanlığı'na sunuldu. Kanun Tasarısında, HSYK kararı ile atılan savcılar Ferhat Sarıkaya ve Sacit Kayasu gibi isimlere geri dönüş imkanı tanıyan sürpriz bir düzenlemeye yer verildi. Bu düzenleme Adalet Bakanlığı'nın kamuoyuna açıkladığı ilk taslakta yoktu. YARSAV'ın eleştirileri doğrultusunda müfettişlerin dinleme yapma yetkisi ve HSYK seçimlerindeki propaganda yasağı ise kaldırıldı. HSYK Kanun Tasansı'nın geçici 3. maddesinde 1981 yılında çıkartılan 2461 Sayılı Kanun kapsamında meslekten ihraç edilenlere yeniden dönüş imkanı tanındı. Düzenlemeye göre 1981'den bu yana meslekten ihraç edilen tüm hakim ve savcılar yeniden dönüş için müracaat edebilecek.

Düzenlemeyi AİHM istedi

Tasarının geçici 3. maddesine göre haklarında meslekten çıkarma cezası verilen hakim ve savcılar 60 gün içinde HSYK'ya müracaat edecek. HSYK, başvurunun kabulü halinde kişinin hakimlik ve savcılık mesleğine tekrar atanmasına karar verecek. HSYK'nın bu kararına karşı yargı yoluna müracaat edilemeyecek. HSYK'nın mesleğe yeniden kabul talebini reddetmesi halinde ilgili kişi Danıştay'da dava açabilecek. Geçici 3. maddenin gerekçesinde daha önce meslekten çıkarılan hakim ve savcılara daha önce verilmeyen bir hakkın verildiğine dikkat çekilerek, "Bu hakkın verilmesinde bir yandan değişen mevzuat hükümleri, bir yandan da AiHM'in ülkemizle ilgili verdiği ihlal kararları göz önünde bulundurulmuştur" denildi.

Suçu iddianame yazmak

Tasarının yasalaşması halinde HSYK kararıyla hakim ve savcılıktan ihraç edilen isimlere yeniden dönüş hakkı tanınacak. Bu isimlerin başında Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya var. Şemdinli olayını soruşturan Van eski Cumhuriyet Savcısı Sarıkaya, dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt hakkında iddianame düzenlediği için HSYK kararıyla meslekten ihraç edilmişti. Sacit Kayusu iseAdanaSavcısı olduğu dönemde12 Eylüldarbesini yapan Kenan Evren ve arkadaşlarının yargılanması için girişimde bulunmuştu. 2003'te 'fazla makyaj yaptığı, mini etek giydiği ve bir avukatla ilişkisi olduğu' iddialarıyla ihraç edilen Mersin Gülnar Hakimi Arzu Özpınar da mesleğe yeniden dönmek için müracaat edebilecek.

YAŞ 'a emsal olacak

Mesleğe yeniden dönüş hakkı YAŞ kararıyla ordudan atılan isimlere emsal olacak. Anayasa'da yapılan değişiklikle YAŞ kararıyla TSK'dan atılanlara yargıya başvurma hakkı tanınmıştı. HSYK kararıyla atılanlara getirilen yargıya başvurmadan önce idari yoldan haklarını talep etme haklarının YAŞ mağdurları için de getirilmesi gerektiğine dikkat çekiliyor.

YARSAV'ın talebine uyuldu

Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı ilk taslakta bulunan müfettişlere dinleme yapma yetkisini veren düzenleme YARSAV'ın eleştirileri doğrultusunda Meclis'e gönderilen tasarıdan çıkartıldı. HSYK müfettişlerinin hakim ve savcılar hakkında soruşturma yürütürken CMK'da savcılara tanınan telefon dinleme dahil tüm yetkileri kullanabileceğine ilişkin düzenleme tasarıda korundu. Ancak, CMK'da savcılara gecikmesine sakınca bulunana hallerde hakim kararı olmaksızın telefon dinlenme yetkisini veren düzenleme istisna kapsamına alındı.

Hakkımı arayacağım

Başta Kenan Evren olmak üzere 12 Eylül 1980 askerî darbesini yapanlar hakkında iddianame hazırladığı için meslekten atılan eski Cumhuriyet Savcısı Sacit Kayasu, tasarıyı 'çok olumlu ve sürpriz bir adım' olarak değerlendirdi. Mesleğe dönmek için başvuruda bulunacağını belirten Kayasu, "Maddi ve manevi birçok hakkım elimden alındı. Bu düzenleme dava açmayan diğer arkadaşları da kapsıyor" dedi.

Propaganda yasağı yumuşatıldı

Hakim ve savcûar arasında HSYK'ya üye seçiminde adaylara getirilen propaganda yasağı yumuşatıldı. Tasarının 25. maddesine göre hakim ve savalar kendilerini tanıtan mektup,elektronikposta ve kısa mesaj gönderebilecek. Ayrıca HSYK adayları kapalı mekanlarda tanıtım toplantıları düzenleyebilecek.

http://www.samanyoluhaber.com/h_466554_sarikaya-ve-kayasuya-donus-yolu.html


HSYK Tasarısı Komisyon'dan Geçti

Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) yasa tasarısı Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Tasarının bayramdan sonraki hafta Genel Kurul'a gelmesi bekleniyor.

Anayasa değişikliğinin ilk uyum yasası olan ve 48 maddeden oluşan HSYK tasarısı, Adalet Komisyonu'nda 2 günlük görüşmenin ardından kabul edildi.

Tasarının Ana Hatları

Tasarı, ana hatlarıyla şunları içeriyor:

- HSYK 3 daire ve 1 genel kurul halinde çalışacak.

- Asıl üye sayısı 22'ye, yedek üyeler de 12'ye çıkarılıyor.

- Genel Kurul en az 15 üye ile toplanacak.

- Kurul, üye tamsayısının salt çoğunluğuyla karar verecek.

- Adalet Bakanlığı Müsteşarı Kurul'da tabii üye olacak.

- HSYK'nın meslekten çıkarma kararlarına karşı idari yargıya başvurulabilecek.

Meslekten İhraç Edilen Hakim ve Savcılara Dönüş İmkanı
Geçici bir madde ile bu maddenin geriye dönük uygulanabilmesine imkan tanındı. Yani 1981'den beri meslekten ihraç edilen 96 hakim ve savcıya geri dönebilme imkanı sağlanıyor. Böylece, meslekten ihraç nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yapılan başvuruların önüne geçilecek, Türkiye'nin tazminata mahkum edilmesi önlenmiş olacak.

http://www.trt.gov.tr/Haber/HaberDetay.aspx?HaberKodu=74771368-f431-4fb6-b052-ca67d3ab97b9
#1193
Fotokopi belgelerle 9 hakimi tazminata mahkum eden Yargıtay, Haberal dosyasının aslını 4 ay sonra yanlış mahkemeden ve yanlış numarayla istedi

HELİN ŞAHİN İSTANBUL

Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ı tahliye etmedikleri gerekçesiyle 9 hakimi tazminat ödemeye mahkum eden Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin, kararın AİHM'den dönmesine neden olacak hatalar zincirine bir yenisi daha eklendi. Haberal'ın avukatlarının başvurusu üzerine ve sadece Haberal'ın avukatlarının verdiği belgeleri inceleyerek İstanbul'da görevli özel yetkili 9 hakime ceza kesen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, karardan 4 ay sonra İstanbul'dan Haberal dosyasını istedi. Ancak, 4. Hukuk Dairesi, burada da bir skandala imza atarak Haberal dosyasını yanlış dosya numarasıyla yanlış mahkemeden istedi.

İŞTE ADIM ADIM SKANDALA GİDEN YOL

Yargı bağımsızlığına en büyük darbelerden birisi olarak değerlendirilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin hakimlere tazminat kararıyla ilgili skandallar zinciri Ergenekon sanığı Mehmet Haberal'ın başvurusuyla başladı. Mehmet Haberal, sağlık sorunları nedeniyle kendisini tahliye etmeyen 9 hakimden tazminat talep etti. Haberal'ın avukatları, 4. Hukuk Dairesi'ne İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nden sadece bir doktorun imzasını taşıyan 'hayati riski var, taburcu edilemez' raporunu delil olarak sundu.

Skandal 1: DOSYANIN ASLINI GÖRMEDEN KARAR VERDİLER 

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, şikayete konu olan Haberal'la ilgili dosyanın aslını Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden istemeye gerek duymadan Haberal'ın avukatlarının getirdiği belgeler üzerinden hakimlere ceza yağdırdı. Bu skandal, 4. Hukuk Dairesi üyesi üyesi Sadık Demircioğlu'nun muhalefet şerhi ile ortaya çıktı. Demircioğlu, "Mehmet Haberal'ın dava dosyasının aslı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nden istenmeden, Haberal'ın sunduğu delillerin denetimi yapılmadan, kısacası hiçbir kanıt toplanmadan sadece davacı vekillerin sunduğu fotokopilere dayanılarak karar verilmesi hukuka aykırı" dedi.

Skandal 2: KARAR VERDİKTEN 4 AY SONRA DOSYA İSTENDİ

Kendi üyesinin muhalefet şerhini görmezden gelerek dosyayı 8 Haziran 2010 günü karara bağlayan ve kapatan Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, karara itiraz edilip, dosyanın orjinali görülmeden karar verildiği kamuoyuna yansıdıktan sonra tekrar harekete geçti. 4. Hukuk, karardan tam 4 ay sonra, itiraz Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda görüşüleceği dönemde Haberal dosyasının aslını İstanbul'dan isteyerek yeni bir skandala imza attı. Ancak 4. Hukuk'un skanddalları bu kadarla da bitmedi.

Skandal 3: MAHKEME DE DOSYA NUMARASI DA YANLIŞ

Haberal dosyalarını istemeye karar veren 4. Hukuk, dosyayla ne kadar ilgili olduğunu gösterircesine Haberal dosyasını yanlış mahkemeden ve yanlış dosya numarasıyla istedi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, 12 Ekim 2010 tarihli yazı ile Haberal'ın dosyasını sanık olarak yargılandığı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine dosya ile hiç ilgisi bulunmayan İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nden isteyerek yeni bir skandala daha imza atmış oldu. 4. Hukuk'un skandalları bununla da bitmedi. Talep yazısında Haberal'la ilgili dosyanın numarası da yanlış yazıldı.

Skandal 4: YARGITAY'I 12. AĞIR CEZA UYANDIRDI

Dairenin İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderdiği yazıda, "Mehmet Haberal'ın yargılandığı 2009-31 sayılı dosyada tutuklanması ve tutukluluğa itiraz hususunda verilen kararların tasdikli birer suretlerinin istenmesine" ifadeleri yer aldı. Talep yazısında yer verilen dosya numarası Mehmet Haberal'la ilgili soruşturma dosyasına değil, Cumhuriyet gazetesine molotof atılmasıyla ilgili soruşturmaya ait çıktı. 4. Hukuk'un talebini inceleyen İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi, 2 Kasım 2010 tarihli cevap yazısında "Haberal'la ilgili dosyanın kendilerinde olmadığını, Haberal dosyası diye istenen dosyanın da Cumhuriyet Gazetesine molotof atan sanıklarla ilgili dosya olduğunu" bildirdi.

Genel Kurul görmedi mi?

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin karara bağladığı bir dosya ile ilgili karardan 4 ay sonra dosyanın aslını talep etmesiyle ortaya çıkan skandal, bir başka soruyu daha gündeme getirdi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, yanlış mahkemeden yanlış dosya numarası ile Haberal dosyasını 12 Ekim 2010 tarihinde istedi. İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi de 2 Kasım 2010 günü "Haberal dosyası bizde değil, talep ettiğiniz dosya da Haberal'a ait değil" yazısını Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'ne gönderdi. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da 5 Kasım 2010 günü 4. Hukuk Dairesi'nin 9 hakime tazminat kararını onadı. Böylece Hukuk Genel Kurulu'nun da Haberal dosyasının aslını görmeden karar verdiği ortaya çıktı. Ergenekon davasına bakan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bu konuda kendilerinden dosya isteyip istemediğine yönelik soruları cevapsız bıraktı. 

Herkesten gizlenen rapor

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi'nin, hakimleri tazminata mahkum ederken, Haberal hakkında tedavi gördüğü İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü Başkanlığı'nda görevli 4'ü profesor biri doçent 5 uzmandan olaşan heyetin verdiği 16 Ekim 2009 tarihinde verdiği "ayakta tedavci edilebilir, taburcu edilsin" raporunu görmediği, bu raporun 4. Hukuk'tan saklandığı ortaya çıkmıştı. 4. Hukuk, Haberal'ın avukatlarının, 5 kişilik heyet raporundan bir ay sonra sadece bir profesörden aldıkları 'yatakta tedavi edilmeli' raporunu 4. Hukuk'a verdikleri, heyet raporunu vermedikleri ortaya çıkmıştı. Bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun da hakimlerin Haberal'ı tahliye etmemesine neden olan heyet raporunu görmeden kararı onadığı ortaya çıktı.

Yanlış karar AİHM'e gider 

Hukukçular, Yargıtay'ın tutuklu sanığın avukatlarından alınan dosyanın aslını görmeden, şikayetçinin verdiği belgelerle hakimleri tazminata mahkum etmesi ve karardan 4 ay sonra yanlış mahkemeden yanlış dosya numarasıyla dosyayı incelemeye kalkışmasının, mahkemelerden heyet raporunun gizlenmesinin davanın bir üst mahkemede bozulmasına neden olacağını söyledi. Hukukçular, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun iç hukuktaki son yargı organı olduğu için, dokuz hakimin üst hukuk olan AİHM'e başvurabileceğini dile getirdi. Yargıtay eski Savcısı Ahmet Gündel, "Dosya hakkında Yargıtay kesin kararını vermiştir. Bu noktadan sonra iç hukukta yapılabilecek bir şey yoktur. Karar artık kesinleşmiştir. Tazminat ödemesine hükmedilen hakimler AHİM'e gidebilir" dedi.

http://www.stargazete.com/politika/yargitay-4-hukuk-haberal-cezasina-kilif-uyduramadi-haber-308721.htm


Taburcu raporu gizlenen Haberal Adlî Tıp'a gönderildi


BÜŞRA ERDAL   

Ergenekon tutuklusu Mehmet Ha-beral'a geçen sene 'taburcu raporu' verilmesine rağmen belgenin göz ardı edildiğinin ortaya çıkması İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ni harekete geçirdi.

Mahkeme dün, sanık ve avukatların taleplerine ilişkin 26 ara karar açıkladı. Haberal'ı, sağlık durumuyla ilgili yeni bir rapor aldırılması için ikinci kez Adli Tıp Kurumu'na sevk etti. Bunun yanında Haberal ile ilgili göz ardı edilen 16 Ekim 2009 tarihli taburcu raporunun Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne gönderilmesine hükmetti. Ayrıca 28 Eylül 2009'da hazırlanan ve altında Doç. Dr. Cengizhan Türkoğlu'nun imzasının bulunduğu 'hastanın ayakta tedavisinde sakınca yoktur' raporunu da istedi. Her iki belgede de Haberal'ın taburcu edilmesi talep edilmişti. Ancak belgeler hiçbir şekilde işleme alınmamıştı.

İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü tarafından verilen 'taburcu raporu' ilgili yerlere ulaştırılmadığı için Mehmet Haberal'ı tahliye etmeyen 9 hakim Yargıtay tarafından tazminata mahkûm edilmişti. Yargıtay'ın gerekçeli kararında Haberal'ın hayati risk altında bulunduğu belirtilmişti. Benzer isnatlarla suçlanan başka bazı sanıkların ise tutuksuz yargılandığı aktarılmıştı. Kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da onaylamıştı.

Ergenekon davası sanıklarından Mehmet Haberal, tutuklandığı 17 Nisan 2009'dan bu yana rahatsız olduğu iddiasıyla İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nde yatıyor. Geçtiğimiz yıl eylül, ekim ve kasım aylarında verilen 3 sağlık raporu, Haberal'ın sağlığının iddia edildiği gibi ciddi olmadığını ortaya çıkardı. Ancak mahkemenin söz konusu raporlardan geçtiğimiz hafta haberi oldu. Savcılar da raporları gazetelerde haber yapıldıktan sonra öğrendi ve ilgili kamu görevlileri hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu arada, Mehmet Haberal, sağlık durumunu gerekçe göstererek, kendisini tahliye etmeyen 9 hakim hakkında Yargıtay'da açtığı tazminat davasını da kazandı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, söz konusu gelişmeler üzerine harekete geçti. Mahkeme, geçen hafta görülen duruşmalarda sanık ve avukatların taleplerine ilişkin değerlendirme yaparak, bazı ara kararlar aldı. Buna göre mahkeme heyeti, Jandarma Genel Komutanlığı'na yazı yazılarak tutuksuz sanık emekli Orgeneral Mehmet Şener Eruygur'un Jandarma genel komutanı olarak görev yaptığı dönemde, 2003-2004 yıllarının tamamını içerisine alacak şekilde aylık faaliyet programlarının gönderilmesinin istenmesine hükmetti. Mahkeme heyeti, tutuklu sanık eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu'nun, Jandarma Genel Komutanı'na 22 Eylül 2003 günü saat 16.40'ta ve 20 Ocak 2004 tarihinde saat 18.30'da bir ziyaretinin olup olmadığının, ziyaret gerçekleşmişse de odaya giriş-çıkışı gösteren kamera kayıtlarını da istedi. Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne müzekkere yazılmasına hükmeden mahkeme heyeti, halen soruşturması devam eden Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın işyeri aramasında ele geçtiği söylenen dinlemelerle ilgili tutanaklardan dosya sanıkları ve dosyayla ilgili olanların onaylı suretinin istenmesine hükmetti. Tutuklu olup halen hastanede yatan dosya sanıkları hakkındaki tüm sağlık raporlarının Bakırköy ve Silivri cumhuriyet başsavcılıklarına gönderilmesi hükme bağlandı. Mahkemeye daha önceki yazışmalarda gönderilmeyen ve geçen hafta ulaşan Mehmet Haberal'ın hastaneden taburcu edilebilecek durumda olduğuna dair 16 Ekim 2009 tarihli heyet raporuyla ilgili olarak tüm evrakın Beşiktaş'taki İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekilliği'ne gönderilerek gereğinin yapılmasına karar verildi.

ECEVİT'İN TEDAVİSİ GATA'YA SORULACAK

İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne müzekkere yazılarak 28 Eylül 2009'da hazırlanan ve hastanın ayakta tedavisinde sakınca bulunmadığının belirtildiği, altında da İstanbul Üniversitesi Kardiyoloji Enstitüsü'nden Doç. Dr. Cengizhan Türkoğlu'nun imzasının bulunduğu raporun istenilmesine karar veren mahkeme heyeti, rapor geldiğinde de Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine hükmetti. Haberal'ın nihai sağlık durumuyla ilgili rapor aldırılması için Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmesi kararlaştırıldı. Heyet, yine bu sanık hakkındaki tüm sağlık raporlarının da bu kuruma gönderilmesine karar verdi. Mahkeme ayrıca, GATA'dan, merhum başbakanlardan Bülent Ecevit'e uygulanan tedavi ve tüm işlemlerin bildirilmesini istedi. Heyet, bu belgelerin de Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesine hükmetti. 11 Kasım 2009 tarihli Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu'nun raporunda ise Haberal'la aynı rahatsızlıkta olanların bir haftada taburcu edildiğine dikkat çekilmişti.

Mahkeme fişlemelerin peşine düştü

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu'nda ele geçirilen öğrencilere yönelik fişleme belgelerinin de peşine düştü. İnönü Üniversitesi Rektörlüğü'ne müzekkere yazılmasına karar veren mahkeme, Hilmioğlu'nun savunması dikkate alındığında 'marjinal öğrenci grupları' ayrıntılı kişisel verilerinin bulunduğu belgenin kimin talimatıyla kim ya da hangi birim tarafından hazırlandığı, belge uyarınca bir işlem yapılıp yapılmadığı, yapılmışsa nedenleri, belgenin resmi mercilere intikal ettirilip ettirilmediği gibi hususların bildirilmesini istedi. Mahkeme, yine 2000 yılından itibaren üniversite güvenliğini sağlayan güvenlik birimlerinin sorumlu düzeydeki tüm görevlilerinin açık kimlik ve adreslerinin gönderilmesini de karara bağladı.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1052261&title=taburcu-raporu-gizlenen-haberal-adlî-tipa-gonderildi
#1194
Merhabalar. Bildiğiniz gibi bir anonim şirketin kurulması için şirkette pay sahibi en az beş kurucunun bulunması şart ve yönetim kurulu en az 3 kişiden oluşmalı. Türk Hukukunda "huzur hakkı", kural olarak anonim şirket yönetim kurulu üyelerine katıldıkları her toplantı için verilen bir tür ücretin adı olarak tanımlanmıştır. Konuyla ilgili Türk Ticaret Kanunu'nun 333. maddesi aynen şu şekildedir:

V - MECLİS AZALARININ HUKUKİ DURUMU
1. HUZUR HAKKI

MADDE 333 - Aksine esas mukavelede hüküm olmadığı takdirde idare meclisi azalarına her toplantı günü için bir ücret verilir. Ücret miktarı esas mukavelede tayin edilmemişse umumi heyetçe tayin olunur.


Bu kapsamda anonim şirketlerde yönetim kurulu üyelerine ödenebilecek olan huzur hakkı, sabit bir ücret şeklinde tespit edilebilmektedir. Ancak limited şirketler için müdür sıfatına sahip müdürler hakkında huzur hakkına ilişkin bir düzenleme Türk Ticaret Kanunu'nda yer almamaktadır. Müdür olmayan hissedarlar için böyle bir haktan bahsetmek zaten mümkün değildir. Dolayısıyla sorunuzun cevabı olumsuzdur.

Bu konuda bir çıkış yolu bulabilmek için bir mali müşavire danışmanızı tavsiye ediyorum.
#1195
Merhabalar. Tek cümleyle ifade etmek gerekirse; genel hükümlerin tüm borç ilişkilerine, özel hükümlerin ise hangi başlık altında belirtilmişse o başlıktaki borç ilişkisine (kira, ariyet, eser, vs.) uygulanması öngörülen hükümler olduğunu söyleyebiliriz. Borçlar Kanunu'nun ilk 181 maddesi genel hükümlere ayrılmıştır... Esasen bu sorunun cevabı çok daha geniş ve teferruatlıdır; ancak bu derece ayrıntıya girilmesi bu forumun amacına aykırı olacağından, bu kadar bilgi vermekle yetiniyorum. Borçlar Kanunu'nu aşağıdaki linkten incelerseniz sanıyorum az çok bir fikir edinebilirsiniz:

http://www.vekil.net/forum/temel-mevzuat-metinleri/borclar-kanunu/
#1196
Merhabalar. 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 47/1-a maddesinde düzenlenen kırmızı ışık ihlalinin cezası 2010 yılı için 130 TL'dir.

Sürücünün gıyabında tutanak düzenlendiği durumlarda, Trafik Para Cezalarının Tahsilinde ve Takibinde Uygulanacak Esas ve Usuller İle Kullanılacak Belgeler Hakkında Yönetmelik'in 10/a-b maddesi gereğince tebligat işlemine 7 iş günü içinde başlanması gerekmektedir. Şayet daha geç başlanmışsa, bu bir iptal sebebidir. Zira tutanağın tanzim tarihinden aylarca sonra tebliğe çıkartılması, tutanak yokluğunda tanzim edilen kişinin aradan geçen uzunca süre sebebiyle olayı hatırlamaması ve bu sebeple de savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurur.

Ceza tutanağının sürücünün gıyabında tanzim edildiği hallerde genel olarak şöyle bir savunmaya da başvurulabilir: İdari işlem niteliğindeki işbu cezanın gıyapta kesilmesi, idari işlemin açıklığı ve kanuniliği ilkesine alenen aykırılık teşkil etmektedir. Öte yandan, işbu ceza tutanağı cezaların şahsiliği açısından değerlendirildiğinde de hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Şöyle ki; ilgili ceza tutanağından da anlaşılacağı üzere, tutanak üzerinde tarafıma ait bir imza veya imzadan imtina şerhi bulunmamakta ve ceza tutanağına konu olay tarihinde aracın tarafımdan idare edildiğini belirten hiçbir yasal dayanakta bulunmamaktadır. Dolayısıyla düzenlenen ceza tutanağı tüm bu sebeplerle hukuka aykırıdır.

Öte yandan, kesilen ceza tutanağında yapılan ihlalin de şüpheye mahal vermeyecek şekilde açıkça belirtilmesi gerekmektedir.. Örneğin 2918 sayılı Kanun'un 'Park etmenin yasak olduğu yerler ve haller' başlığını taşıyan 61 inci maddesini ihlal ettiği belirtilerek tanzim edilen bir ceza tutanağı, 61 inci maddede (a) ve (n) bentleri arasında 14 bent bulunması ve bu bentlerin değişik park yasağı hallerini içermesi sebebiyle yapılan ihlalin sağlıklı bir şekilde hukuki denetimi mümkün olamayacak ve bu sebeple de tutanakta sadece "61. madde" olarak yazılması, para cezasının iptaline yol açabilecektir.

Kabahatler Kanunu m. 27/1'de idari para cezalarına karşı itiraz süresinin 15 gün olduğu, m. 27/2'de ise mücbir sebeplerin bulunması halinde 15 günü geçirenlere 7 günlük bir ek sürenin verileceği belirtilmiştir. Buna göre trafik cezasının iptali için, tebliğ tarihinden itibaren 15 (onbeş) gün içerisinde tutanağın düzenlendiği yerdeki trafik mahkemelerine, trafik mahkemelerinin bulunmadığı yerlerde ise Sulh Ceza Mahkemelerine başvurulması gerekecektir.

Kolay gelsin...
#1197
Suçları yok ama mahkum oldular

MUHAMMET KARATAŞ

Ferhan Şensoy'un 'Pardon' filmini bir çok kimse izlemiştir. Suçsuz yere cezaevine atılan ve burada 6,5 yılını geçirmek zorunda olan üç kişinin başından geçenleri anlatır.

Uğur Arslan'ın 'Karagümrük Yanıyor' adlı eserinde de, bir kızın, gence kaçarken yemeği telaştan ocakta unutmasını ve ardından mahallenin yanmasını anlatır. Kızın üvey annesi ve abisi, suçu kızı kaçıran gence atar ve genç 7 yıl hapiste yatmaya mecbur olur.

Geçen hafta Zaman Gazetesi'nde yayınlanan bir haber, ne 'Pardon'dan farklıydı, ne de yanan 'Karagümrük'ten. Zira, yaşananlar aynı olmasa da çekilen ıstıraplar aynıydı. Yusuf Demirci, bıçaklanan bir doktorun tarif ettiği zanlının eşkaline uyduğu için tutuklandı. Bir ay cezaevinde kalan Demirci, tazminat alamadığı gibi, 10 bin liralık mahkeme masraflarını da cebinden ödedi, daha doğrusu hepsini ödeyememiş durumda. Aslında Demirci biraz ucuz kurtulmuş. Çünkü ondan daha kötü durumda olanlar var. Ülkemizde 4 yılı geçmese de yurt dışında 27 yıl suçsuz yere hapis yatan kişiler mevcut.

Yanlışlıkların bir kısmı isim benzerliğinden kaynaklanıyor. Sizin adınızda biri, herhangi bir suça karıştığından cezaevine girmeniz işten bile değil. Yavaş işleyen sistem yüzünden, doğruların anlaşılması uzun zaman alabiliyor. Tabi bu zaman da sizin hayatınızı mahvetmeye yetiyor.

Bazen de, kavga ettiğiniz ya da tartıştığınız birinin başına bir şey gelmesi, sizin için felaketler zincirinin başlangıcı olabiliyor. Tartıştığınız birinin başına bir şey gelmişse, işte o zaman dünyanın en şanssız insanlarından birisiniz. İlk zanlı siz oluyorsunuz. Suçsuz olduğunuzu ispat etmek ise, çok güç.

Yaşananlar, yaşatanların yanına kâr kalıyor çoğu zaman. Ömürlerden çalınan yıllar, kaybettiklerinizin yanında bazen çok ucuz kalıyor.

Bu haberde de mahkeme karşısında başka bir yere doğru giden hayatları göreceksiniz.

İşte, suçsuz yere çekilen cezalar ve bedelleri:



Hasan Ersoylu: Dursun Aldemir'den haber alamadığını söyleyen eşi Fatma Aldemir, ve oğulları Tulcer Aldemir, kimliği belirsiz bir cesedi teşhis ederek, cinayeti de alacak nedeniyle Hasan Ersoylu'nun işlediğini iddia ettiler. Tutuklanan Ersoylu'ya, 20 yıl 10 ay ağır hapis cezası verildi. Ersoylu cezaevinde yatarken, Düzce'de, parmağındaki yüzüğünde D.A. yazılı olan bir ceset bulundu. Araştırma neticesinde bu cesedin Dursun Aldemir'e ait olduğu ortaya çıkınca Hasan Ersoylu'nun 4 yıldır haksız yere ceza evinde tutulduğu anlaşıldı. Kendisine -pardon denilerek- beraat verildi.



Bahri Zafer Özdemir: İzmit Kapalı Cezaevi'nde yatan arkadaşı Ziya Şehin'i ziyarete giden Bahri Zafer Özdemir, cezaevi girişinde üzerinde arama yapıldı. Arama sırasında üzerinden çıkan bir poşet kekik ve karbonat uyuşturucu madde sanılınca Özdemir cezaevine gönderildi. Ancak 118 gün sonra gelen kriminal raporuyla -pardon denilerek- serbest kalabildi.



Mehmet Çelik: Mehmet Çelik, evinin kurşunlanması üzerine polis merkezine gitti. Ekipler evde inceleme yaptıktan sonra tekrar ifade için merkeze götürüldü. Kendisine, Konya'da mal beyanında bulunmadığı için10 gün hapis cezası verildi. Konya'da hiç bulunmadığını, alakası olmadığını söylese de kimse inanmadı. Hatta söz konusu kişiyle sadece ismi ve soy ismi benzediğini söyledi ama soluğu cezaevinde aldı. Eşi, Konya'daki savcılıkla irtibat kurunca, 9 gün sonra -pardon denilerek- tahliye edildi.



Oktay Konaksever: İzmir'de animatör, Tolga Özserbest, oturduğu apartmanda bıçaklandı, cep telefonu da çalınarak bir telefoncuya satıldı. Telefoncunun verdiği eşkal doğrultusunda daha önce adam yaralama suçundan sabıkası bulunan Oktay Konaksever tutuklandı. 15 kez duruşmaya çıkan Konaksever müebbet hapse mahkum oldu. Yargıtay, delil yetersizliğinden -pardon diyerek- 34 aydır tutuklu olan Konaksever'in beraatına karar verdi. Oktay Konaksever, beraatının ardından öldürülen animatörün annesi Hülya Özserbest'in elini öptü. Acılı anne, baştan "Baştan beri Konaksever'in suçlu olduğuna inanmıyordum" dedi.



Nihat Turan: İki polis, Seyrantepe'de ıssız bir parkta Ümit K. ve kız arkadaşı E.V.`yi otomobilin içinde uygunsuz vaziyette yakaladı. 19 yaşındaki Ümit K, bir emniyet amirinin yeğeni olduğunu söyleyerek polislerle tartıştı. Bununla da yetinmeyen Ümit K., `42 milyon liramı gasp ettiler.` diyerek memurları karakola şikayet etti. Şikayet üzerine savcılıkta ifadesi alınmadan hapse atılan 22 yıllık polis memuru Nihat Turan, 3 ay tutuklu kaldıktan sonra E.V. hakime, `Biz iftira atmıştık.` diye mektup yazınca -pardon denilerek- beraat etti. E.V. mektupta, "Hakim amca, Ümit yalan söyledi. İftiradan dava açılır diye ilk duruşmada gerçeği söyleyemedi. İşin buraya varacağını bilsek iftira atmazdık" dedi. Ümit K. da ilk duruşmanın aksine, memuru gasp için değil, kız arkadaşının yanında küçük düşürüldüğü için polislerden şikayetçi olduğunu söyledi.



İsmail Çelik: Azerbaycan'da kuaförlük yapan İsmail Çelik, ülkeye dönüş sırasında ifadesi alındı. Sebebi, İzmir'deki bir kredi kartı dolandırıcıyla aynı ismi ve soy ismi taşımak. Sıradan bir yanlışlık diye işi ciddiye almadı. Mahkeme cezayı onayınca 3 yıl hapse mahkum oldu. gerçek suçluyla baba adı ve memleketi aynı olmasa da cezaevine gönderildi. Haberin Zaman Gazetesi'nde yayınlanmasının ardından İstanbul Bakırköy Cumhuriyet Savcısı Ayhan Gödekmerdan harekete geçti ve Çelik, -kendisine yanlış adammışsın denilerek- serbest bırakıldı.



Yusuf Demirci: Doktor Y.Z.B, muayenehanesine girerken bıçaklandı. Bıçaklanan doktor zanlıyı 'uzun boylu, renkli gözlü' diye tarif edince daha önce okul kavgasında sorgulanan ancak beraat eden 17 yaşındaki Yusuf Demirci'yi tutuklandı. Bir ay cezaevinde kalan Demirci, emniyete gelen isimsiz bir ihbar telefonuyla serbest bırakıldı. Yusuf Demirci, doktor aleyhine 50 bin liralık tazminat davası açtı. Doktorun bir kastı olmadığı gerekçesiyle mahkeme tazminat talebini reddetti. Demirci'ye ise 10 bin liralık avukat ve mahkeme masrafı kaldı.



Fuat Necdet Özerdil: Fuat Necdet Özerdil evde otururken, çalıştığı iş yerinde ofisboyluk yapan bir genç, bir akşam kanlar içinde kapıyı çaldı. Genci alıp hastaneye götürdü. Hastaneye vardığında gencin bir kavgaya karıştığını ve bir kişiyi de öldürdüğünü öğrendi. Polis, Özerdil'i de gözaltına aldı, çıkarıldığı mahkeme tarafından da tutuklandı. 16 yıl hapse mahkum oldu. 4 yılını tamamlamıştı ki adalet 'pardon' dedi ve beraat etti. Devlete 1 milyonluk tazminat davası açtı, ancak davanın sonucunu göremeden öldü.



Fatih Sultan Gürsel: Fatih Sultan Gürsel, bekçilik yapan arkadaşı Cemil Kıran'ı yaralı bir şekilde buldu. Yaralı arkadaşını çalıştığı kum ocağına teslim edip oradakilere 'lütfen hastaneye götürün, durumu ciddi' diye tembih etti. Arkadaşları bekçiyi hastaneye götürdü ancak Kıran, 3 gün sonra hayatını kaybetti. Ölüm döşeğindeki Kıran'ın son sözü de Fatih olunca, hastaneye götüren gençler de Fatih ismini verince, Gürsel, cinayetin bir numaralı şüphelisi oldu. Çıkarıldığı mahkeme tarafından önce 24, sonra da iyi halden 20 yıl hapis cezası verildi. Hapiste geçirdiği 2 yılın ardından Yargıtay, mahkemenin kararını bozunca yeniden yargılandı ve beraat etti. Ancak ömrünün en güzel 2 yılını cezaevinde geçirdi. Tabi, bu iki yılda içinde nişanlısı, -ben bir katille evlenemem deyip- terk etti.



Sean Hodgson: Londra'da, Teresa De Simone'nin tecavüze uğramış halde cesedi, parçalanmış kıyafetler içinde Hogdson'un arabasının arka koltuğunda bulundu. Akli problemleri olan Hodgson, papaz ve polise cinayeti kendi işlediğini söylese de ikinci mahkemede suçsuz olduğunu beyan etti ve beraatını istedi. Talebi reddedilen Hogdson, müebbet hapse mahkum edildi. 27 hapiste yattıktan sonra, geçen yıl tekrar görülen davada hakimler, cinayet anında alınan DNA örneklerinin, Hogdson olamayacağına hükmetti ve -pardon denilerek- beraat etti.

Nevzat Yaşar Bayram: Nevzat Yaşar Bayram, Bursa'da resepsiyon görevlisi olarak çalıştığı otelin, protesto gösterisi sırasında kırılan camı için ifade vermek üzere adliyeye gitti. Burada GBT sorgusu yapılan Bayram'ın kullandığı aracın, 4 yıl önce ortağı olduğu, ancak ortaklıktan ayrıldıktan sonra başka kişilere satılan şirkete gelen icra nedeniyle arandığı ortaya çıktı. Cumhuriyet savcılığından istenilen evraklar gelmeyince çıkartıldığı mahkeme tarafından tutuklanarak cezaevine gönderildi. Beklenen evraklar, daha önce ortağı olduğu firmanın sahibinin de devreye girmesiyle ancak 3 gün sonra geldi. Araçla bir ilgisi olmadığı anlaşılan Yaşar, -pardon denilerek- serbest bırakıldı.

Cao Couhay : Cao Cenşang ile Cao Cuohay bir nedenden dolayı tartıştı. Tartışmadan kısa bir süre sonra Cenşang ortadan kayboldu. Birkaç gün sonra da başı kesilmiş halde bulunan cesedin yine bu kişiye ait olduğu ileri sürülünce Cuohay tutuklandı. Cezaevinde yapılan işkenceye dayanamayan Cuohay, cinayeti kabul etmek zorunda kaldı. Ancak öldürdüğü iddia edilen kişi 11 yıl sonra köyünde görülmesi üzerine serbest bırakıldı. Çin devletini mahkemeye veren Cao Couhay, 96 bin Amerikan doları tazminat aldı ancak, hapse girdikten sonra eşi başka biriyle evlendi, dört çocuğundan ikisi göçmen olarak evi terk etti.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=1051321&pageActivePhoto=0
#1198
Teşekkürler, size de kolay gelsin. Bir bonoda tanzim tarihi ile vade tarihi aynı olabilir, bu durum bononun geçerliliğini etkilemez. Aşağıda konuyla ilgili emsal bir Yargıtay Kararı var. Kolay gelsin...

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 1996/15550
K. 1996/15912
T. 18.12.1996

6762/m.615, 690

DAVA : Merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine; bu işle ilgili dosya mahalinden Daireye 11.12.1996 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Takip dayanağı bonoda, tanzim tarihi ile vade tarihinin aynı olması bono vasfını etkilemez. TTK.nun 615. maddesine aykırılık teşkil eden başkaca bir husus bulunmadığına göre, mercice her iki tarihin aynı günü göstermesi nedenine dayanılarak takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.

SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenle İİK.nun 366. ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ),18.12.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.
#1199
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Bahsettiğiniz olayda ayrıntılar çok önem taşır. Hacze gelinen dosyadan o adrese daha evvelden hacze gidilmiş veya tebligat gönderilmiş midir? Önceki tarihte haciz uygulanmış mıdır? Borçlu bir şirket midir, şahıs mıdır? Sorular bu şekilde uzar gider. Öncelikle konunun tüm yönleriyle incelenmesi gerekir, ki dosyalar incelenmeden bunun yapılabilmesi de mümkün değildir. Ancak ben size şu şekilde yardımcı olabilirim: Yazdıklarınızdan, haciz esnasında bu malların size ait olduğunu açıkça belirttiğinizi anladım. Bu durumda muhtemelen bu beyanınız haciz tutanağına istihkak iddiası şeklinde geçirilmiştir. Geçmemişse, öncelikle ve acilen haczi yapan icra müdürlüğüne giderek ilgili dosyaya yazılı şekilde istihakkak iddiasında bulunmalısınız. Bu konunun yukarıda da belirttiğim gibi enine boyuna incelenmesi gerekir. Bu sebeple en kısa zamanda bir avukatla anlaşmanızı ve avukatınızın yönlendirmesiyle hareket etmenizi önemle tavsiye ediyorum. Size bir fikir verebilmesi açısından, İcra ve İflas Kanunu'nun konuyla doğrudan ilgili maddelerini ve tazminat talebinizle ilgili emsal bir Yargıtay Kararını aşağıya ekledim. Kolay gelsin...


TAŞINIR VE TAŞINMAZ MALLARIN HACZİ

MADDE 85 - (Değişik: 3890 - 3.7.1940 / m.1) Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallar ile taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur.

[Değişik 2. fıkra: 3494 - 9.11.1988 / m.8] Borçlu (Ek ibare: 4949 - 17.7.2003 / m.20) "yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahıslar", taşınır mal üzerinde üçüncü bir şahsın mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir aynî hakkının bulunması veya taşınır malın üçüncü şahıs tarafından haczedilmiş olması halinde bu hususu haciz yapan memura beyan etmek ve beyanının haciz tutanağına geçirilmesini talep etmek, haczi yapan memur da borçluyu (Ek ibare: 4949 - 17.7.2003 / m.20) "yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahısları" bu beyana davet etmek zorundadır. Bu tür mallar ile üçüncü şahıs tarafından ihtiyaten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczi en sonraya bırakılır.

Ancak haczolunan taşınmaz artırmaya çıkarılmadan borçlu borcun ifasına yetecek taşınır mal veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterirse taşınmaz üzerinde haciz baki kalmak üzere önce gösterilen taşınır veya alacak da haczolunur.

Şu kadar ki, bu suretle mahcuz kalan taşınmazın idare ve işletmesine ve hasılat ve menfaatlerine icra dairesi müdahale etmez.

Hasılatı paraya çevirme masraflarını ve icabında muhafaza ve idare masraflarını tecavüz etmeyeceği muhakkak olan şeyler haczolunmaz.

Haczi koyan memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir.

İSTİHKAK İDDİASINA İTİRAZ

A- BORÇLUNUN ZİLYETLİĞİ

1 - HAZIRLIK SAFHASI

MADDE 96 - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.53) Borçlu elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir.

İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükûtları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.

Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97 nci maddenin 9 uncu fıkrası gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar.

2- ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN İSTİHKAK İDDİASI

MADDE 97 - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.54) İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, İcra müdürü dosyayı hemen icra mahkemesine verir. Merci, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikına karar verir.

İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde merci takibin talikı talebini reddeder.

Takibin talikına karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan 36 ncı maddede gösterilen teminata alınır.

Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur.

Takibin devamına dair verilen merci kararı temyiz olunamaz. (Değişik 5. fıkra: 5311 - 2.3.2005 / m.9 - Yürürlük m.30) Takibin devamına dair verilen icra mahkemesi kararı kesindir. 

Üçüncü şahıs, merci kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.

Kiralanan yer veya sicile kayıtlı gemilerdeki hapis hakkına tabi eşya ile ilgili istihkak davaları Borçlar Kanununun 268 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yazılı hükümlere uygun olmadıkça talik emri verilemez.

Dava esnasında 106 ncı maddedeki müddetler cereyan etmez.

Yukarıdaki hükümler dairesinde kendisine istihkak talebinde bulunmak imkânı verilmemiş olan üçüncü şahıs, haczedilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli hakkında, hacze ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra mahkemesinde istihkak davası açabilir. Aksi takdirde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Bu halde davacının talebi üzerine merci hâkimi takibin talik edilip edilmemesi hakkında yukardaki hükümler dairesinde acele karar vermeye mecburdur. Bu karar diğer taraf dinlenmeksizin de verilebilir.

İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş bulunursa merci hâkimi işbu bedelin yargılama neticesine kadar ödenmemesi veya teminat karşılığında veya halin icabına göre teminatsız derhal alacaklıya verilmesi hususunda ayrıca karar verir.

İstihkak davasına umumi hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır.

Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra müdürüne dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lâzımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz.

(Değişik 13. fıkra: 3494 - 9.11.1988 / m.11) İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısiyle istifası geciken miktarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur.

Davanın reddi hakkındaki kararı temyiz eden istihkak davacısı icra dairesinden 36 ncı maddeye göre mühlet istiyebilir. (Değişik 14. fıkra: 5311 - 2.3.2005 / m.9 - Yürürlük m.30) Davanın reddi hakkındaki karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran istihkak davacısı icra dairesinden 36 ncı maddeye göre mühlet isteyebilir. 

İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzdeonbeşinden aşağı olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile birlikte hükmolur.

Koca aleyhine yapılmış bir hacizde karı şahsi malları üzerindeki haklarının Medeni Kanunun 160 ıncı maddesi hükmüne tabi olmaksızın kendisi takip edebilir.

İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı bu Kanunun 11 inci babı hükümlerine dayanarak ve muvakkat veya katî aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir. Dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri hâkim serbestçe takdir eder.

İstihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır.

İSTİHKAK DAVALARINDA MÜLKİYET KARİNESİ

MADDE 97/a - (Değişik: 538 - 18.2.1965 / m.55) Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve âdet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.

İstihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hâdiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir.

B- ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ZİLYEDLİĞİ

MADDE 99 - (Değişik: 3890 - 3.7.1940 / m.1) Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıpta üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra müdürü o şahıs aleyhine icra mahkemesine müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hâkimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır.




T.C.
YARGITAY
21. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/9048
K. 2002/10453
T. 10.12.2002
1086/m.63
2004/m.97
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekilde istihkak davasının benimsenmesine karar vermiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi H.A. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Davacı 3. kişinin İİK'nun 97. maddesine dayalı olarak açtığı istihkak davasının davalı alacaklı vekilince kabulü üzerine, Merciice, istihkak davasının benimsenmesine, alacak miktarı üzerinden %40 inkar tazminatının davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
1- Davayı kabul eden davalı alacaklı vekilinin dosyada bulunan genel vekaletnamesinin incelenmesinden davayı kabul yetkisinin bulunmadığı görülmektedir. Oysa HUMK'nun 63. maddesine göre vekilin davayı kabul edebilmesi için vekaletnamede açık bir kabul yetkisi bulunması gerekir. Bu durumda, taraf kanıtları toplandıktan sonra oluşacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken geçersiz kabul göz önünde tutularak davanın sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırıdır.
2- Kabule göre de:
a )Davalı alacaklı vekilinin davayı kabulü nedeniyle "istihkak davasının kabulüne ve haczin kaldırılmasına" karar verilmesi gerekirken "davanın benimsenmesine" şeklinde hüküm kurulması doğru değildir. Çünkü "davanın benimsenmesi" deyimi "davanın kabulü" deyiminin karşılığı değildir. Gerçekten "benimseme", sözcüğü kabul değil bir şeyi kendisine mal etme sahip çıkma, tesahup anlamındadır. ( Türkçe sözlük, Türk Dil Kurumu C: Ish. 267 1998 )
b )Alacaklı vekili istihkak iddiası dışında diğer isteklerin reddini istemiştir.
İİK'nun 97/15 maddesi uyarınca 3. kişi yararına tazminata hükmolunması için, 3.kişinin davasının kabulü yanında, istihkak iddiasına itiraz eden alacaklı veya borçlunun ya da her ikisinin kötü niyetinin gerçekleşmesi gerekir.
Buradaki kötü niyetten maksat; haciz sırasında haczedilen malın davacıya ait olduğu alacaklı tarafından bilindiği halde, alacaklının haciz uygulamasını kasten icra memurundan istemesidir. Yoksa kural olarak alacaklı, 3. kişi ile borçlu arasındaki işlemlere yabancı sayıldığından, istihkak iddiasına itirazı olağan kabul edilir. Somut olayda alacaklının kötü niyeti kanıtlanmadığından tazminatla sorumlu tutulması yanlıştır.
c ) İİK'nun 97/15 maddesi uyarınca davacı 3. kişi yararına hükmolunacak tazminat "haczolunan malın değeri üzerinden" hükmolunur. Yasanın açık hükmü karşısında takip konusu alacak miktarı haczolunan malın değerinden az olsa dahi hesaplamada alacak miktarı dikkate alınamaz. Merciice bu kural gözardı edilerek tazminatın alacak miktarı üzerinden hesaplanması da hatalı olmuştur.
ç ) Bundan başka, İİK'nun 97/15 maddesi hükmü uyarınca, tazminata "haczolunan mal değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere" hükmolunur. Asgari miktarı aşan miktarda tazminata karar verebilmek için bu konuda açık istek olması yanında daha fazla zararın kanıtlanması gerekir. Somut olayda davacı daha fazla zararı kanıtlamadığına göre nedenleri gösterilmeksizin % 40 oranında tazminata hükmolunması da bozma nedenidir.
d ) İİK'nun 97/15 maddesinde davacı yarına öngörülen tazminat "kötü niyet tazminatı" niteliğinde olduğu halde inkar tazminatı ( İİK mad. 67 ) olarak nitelendirilmesi de doğru görülmemiştir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 10.12.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
#1200
Beykoz Adliyesi bundan böyle Gümüşsuyu Mahallesi, Bülent Kocabıyık Caddesi Beykoz-İstanbul adresindeki yeni binasında çalışmalarını sürdürecek.

Beykoz Adliyesi Baro Odasında bulunan 0216 331 49 98 – 0216 331 28 31 nolu telefonlar da Adliyenin yeni binasına taşındı.

http://www.istanbulbarosu.org.tr/Detail.asp?CatID=1&SubCatID=1&ID=5311