Haberler:

deneme

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - kilimanjaro

#121
Alıntı yapılan: kaan - 24 Şubat 2014, 17:28:42
17 Aralik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulusundan bugüne kadar yasanilan ve AKP+Cemaat paralel yapilanmasi ile isbirligi halinde yapilan en büyük soygunun ortaya cikarilis tarihidir.Böyle darbe,Komplo,demokrasi falan filan gibi maydanozlari artik bu millet yemiyor.Bu millet derken gözü acilan herkes demek istiyorum.Gözü henüz acilmamis olanlar ise hala orkestra sefinin agziyla konusuyorlar.
17 Aralik Türk Milleti'nin AKP+Cemaat tarafindan nasil soyuldugunu anlatmasi yönünden cok önemli bir tarihtir.Türkiye Cumhuriyeti'nin bölmek ve yeniden SEVR'i gündeme tasimak isteyen dünkü isgal güclerinin bugünkü isbirlikcileri bu ihanetlerinin yanisira milleti soymayida ihmal etmemislerdir.Ayakkabiu kutusunda cikan milyon dolarlarin pesine düsmek yerine bunlari cikartanlara zulüm yasatanlar,camide bira ictilar diyerek ic savas kiskirticiligi yapanlar,türbanli bacimi 100 kisi dögdü üzerine isediler diyerek türban sömürüsü yaparken bir kadini sirf kendi siyasi amaclari ugruna bir arac olarak kullanan ve türbanli olmasaydi bunu yapmazlardi diyerek kardes kavgasi cikarmaya calisan taseronlar artik milletce taninmaktadir.

Olaya tümüyle tek taraflı bakmışsınız. 17 ve 25 Aralık soruşturmalarında hükümet mensupları ve hükümete yakın çevreler rakama vurduğunuzda toplam ne kadarlık bir yolsuzluk veya usulsüzlükle suçlanıyordu? Daha öncesine girmeden söyleyeyim, 28 Şubat sürecinin devamında bir çoğu hakim hissedarları tarafından içi boşaltılarak bilinçli sekilde batırılan bankalar yoluyla yapılan muhteşem soyguna konu olan rakamın zekatı kadar bile değil. Ak Parti iktidara geldiğinde ülke ne durumdaydı, şimdi ne durumda? İMF kapısında üç kuruş kredi dilenen, memur maaşlarını ödemekte zorlanan bir Türkiye'den karayolu, havayolu ve demiryolu ulaşımında ve sağlık hizmetleri gibi birçok alanda çağ atlamış, Merkez Bankası rezervleri hiç olmadığı kadar güçlü bir hale gelmiş, yani hazinesini doldurmuş bir Türkiye'ye ulaştık Ak Parti iktidarında. Herşey dört dörtlük değil elbette, eksikliklerin, yanlışlıkların olmadığını kimse söyleyemez ancak ülke olarak düne göre çok daha güçlü olduğumuz açık. Dolayısıyla bir eleştiri getirirken objektifliği kaybetmemek gerekir, vesselam.
#122
Merhabalar. Sondan başlayalım. Yasal hakkını kullanan ve alacağını tahsil etmeye çalışan alacaklıya karşı dava açsanız bile netice elde edemezsiniz. Normal şartlar altında dosyanın Yargıtay'a ulaşmasından sonra Yargıtay'dan ortalama altı-yedi ayda karar çıkar diye düşünüyorum. Dosyanın tebligat eksikliklerinin tamamlanıp Yargıtay'a gönderilmesi, Yargıtay'ın da karardan sonra dosyayı mahkemesine göndermesi ve Yargıtay kararının taraflara tebliğini de eklersek, mahkemenin gerekçeli kararı yazdığı tarihten sonra ortalama bir yıl gibi bir sürede karar kesinleşmiş olur. Elbette Yargıtay kararı bozma yoluna da gidebilir; bu durumda süreç çok daha uzayacaktır. Yargıtay'a durumunuzdan bahsedip dosyanın öncelikle ele alınması için yazılı müracaatta bulunabilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#123
Suç duyurusunu her zaman yapabilirsiniz. Buradaki tek süre, suç için kanunda öngörülen zamanaşımı süresidir ki bu da oldukça uzundur. Menfi tespit davasını da hakkınızdaki takip devam ettiği sürece açabilirsiniz ancak tavsiyem, dava açacaksanız, en kısa sürede açmanızdır; zira araya uzun süre girmesi, iddialarınızın inandırıcılığını büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır. Allah kolaylık versin...
#124
Merhabalar. Öncelikle başınız sağolsun, Allah rahmet eylesin. Babanızın vefatını öğrendiğiniz tarihten itibaren bir aylık süre geçmediyse, geride kalan mirasçılardan herhangi biri aşağıda belirtilen Türk Medeni Kanunu'nda yer alan hükümler uyarınca resmi defter tutulmasını sulh hukuk mahkemesinden isteyebilir. Böylelikle mirasın borç alacak durumunu net bir şekilde görmüş olur ve mirası buna göre red veya kabul yoluna gidersiniz. Bir aylık süre geçtiyse işiniz zor. Bu durumda şirketin işlerini en iyi şekilde bilebilecek durumda olanlardan alacağınız bilgilere göre hareket etmekten başka yol kalmayacaktır. Allah kolaylık versin...



RESMÎ DEFTER TUTMA
A. Koşulları
MADDE 619.- Mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmî defterinin tutulmasını isteyebilir.
Defter tutma, mirasın reddine ilişkin usule uyulmak suretiyle, bir ay içinde sulh hâkiminden istenir.
Mirasçılardan birinin defter tutma istemi, diğerleri hakkında da etkili olur.  
B. Usul
I. Deftere geçirme
MADDE 620.- Resmî defter, sulh mahkemesi tarafından düzenlenir; bu deftere terekeye ait aktif ve pasifler takdir edilen değerleriyle yazılır.
Mirasbırakanın malî durumu hakkında bilgi sahibi olan herkes, sulh mahkemesi tarafından istenilen bilgiyi vermekle yükümlüdür. Haklı bir sebep olmaksızın bilgi vermeyenler veya yanlış ya da eksik bilgi verenler, bundan doğacak zararları mirasçılara, vasiyet alacaklılarına veya üçüncü kişilere tazminle yükümlüdürler.
Mirasçılar, özellikle mirasbırakanın kendilerince bilinen borçlarını sulh mahkemesine bildirmek zorundadırlar.
Resmî defterin nasıl tutulacağı tüzükle düzenlenir.
II. İlân yoluyla çağrı
MADDE 621.- Sulh mahkemesi, mirasbırakanın alacaklıları ile borçlularını belli bir süre içinde alacaklarını ve borçlarını bildirmeleri için bir ay arayla iki defa yapılacak ilân yoluyla çağırır. Çağrı, kefalet sebebiyle alacaklı ve borçlu olanları da kapsar.
İlânda bildirimde bulunmamanın sonuçları hakkında alacaklıların dikkatleri çekilir.
Bildirim süresi, ikinci ilândan başlayarak en az bir aydır.
III. Doğrudan doğruya deftere geçirme
MADDE 622.- Resmî kayıtlardan veya mirasbırakanın belgelerinden varlığı anlaşılan alacaklar ve borçlar, deftere doğrudan doğruya geçirilir.
Deftere geçirilenler, alacaklılara ve borçlulara bildirilir.
IV. Defter tutmanın sona ermesi
MADDE 623.- İlânda belirtilen sürenin dolmasıyla defterin tutulması sona erer ve defter, bu tarihten başlayarak tanınacak en az bir aylık süre içinde ilgililerce incelenebilir.
Defter tutma giderleri terekeden ödenir. Giderler terekeden karşılanamazsa defter tutulmasını istemiş olan mirasçılardan alınır.
C. Defter tutma sırasında mirasçıların durumu
I. Yönetim
MADDE 624.- Defter tutma süresince ancak zorunlu yönetim işleri yapılabilir.
Miras bırakanın işlerinin yürütülmesi sulh mahkemesince kendisine bırakılan mirasçıdan diğer mirasçılar güvence göstermesini isteyebilirler.
II. İcra takibi, dava ve zamanaşımı
MADDE 625.- Resmî defter tutulması devam ettiği sürece mirasbırakanın borçları için icra takibi yapılamaz.
Bu süre içinde zamanaşımı işlemez.
Acele hâller dışında, davalara devam edilemiyeceği gibi, yeni dava da açılamaz.
D. Sonuçları
I. Beyana çağrı
MADDE 626.- Defteri inceleme süresi bittikten sonra her mirasçı, mahkemece bir ay içinde beyanda bulunmaya çağrılır.
Koşullar gerektirdiği takdirde sulh mahkemesi, tereke mallarına yeni değer biçilmesi, uyuşmazlıkların çözümü ve benzeri durumlar için ek süre verebilir.
II. Beyan
MADDE 627.- Mirasçılardan her biri, tanınan süre içinde mirası reddettiğini veya resmî tasfiye istediğini ya da deftere göre veya kayıtsız şartsız kabul ettiğini beyan edebilir.
Süresi içinde herhangi bir beyanda bulunmayan mirasçı, mirası tutulan deftere göre kabul etmiş sayılır.
III. Resmî deftere göre kabulün sonuçları
1. Deftere yazılanlardan sorumluluk
MADDE 628.- Resmî deftere göre kabul edilen miras, mirasçıya sadece deftere yazılmış borçlarla geçer.
Bu suretle mirasın geçmesi, mirasın açıldığı tarihten başlayarak hüküm ifade eder.
Mirasçı, mirasbırakanın deftere yazılmış olan borçlarından hem tereke malları, hem kendi malvarlığı ile sorumludur.
2. Deftere yazılmayanlardan sorumluluk
MADDE 629.- Alacaklarını süresi içinde yazdırmayan alacaklılara karşı mirasçı, kendi kişisel mallarıyla sorumlu olmadığı gibi; terekeden kendisine geçen mallarla da sorumlu tutulamaz.
Ancak, alacaklının kusuru olmadan deftere yazdıramadığı veya bildirdiği hâlde deftere yazılmamış alacakları için mirasçı, zenginleşmesi ölçüsünde sorumlu kalır.
Alacakları, tereke mallarıyla güvence altına alınmış olan alacaklılar deftere geçirilmemiş olsa bile bu haklarını güvenceden alabilirler.
3. Kefalet borçlarından sorumluluk
MADDE 630.- Mirasbırakanın kefaletten doğan borçları defterde ayrı bir yere yazılır ve mirasçılar, mirası kayıtsız ve şartsız kabul etmiş olsalar bile, bu borçlardan terekenin iflâs hükümlerine göre tasfiyesi hâlinde kefalet sebebiyle alacaklı olanlara ne düşecek idiyse ancak o miktarla sorumlu olurlar.
E. Mirasın Devlete geçmesi hâli
MADDE 631.- Mirasın Devlete geçmesi hâlinde sulh mahkemesi, re'sen yukarıdaki usuller uyarınca terekenin resmî defterini düzenler.
Devlet, deftere yazılan borçlardan sadece miras yoluyla edindiği değerler ölçüsünde sorumludur.
#125
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Sizin olayda evvela dere yatağıyla ilgili imar düzenlemesi yapan ve yapılaşma izni veren belediye ile müteahhit firmanın kusuru var diye düşünüyorum. İSKİ neden çalışmayı yarıda bıraktı? İSKİ'nin sorumluluğu, bu sorunun cevabına göre belirlenebilir. Size tavsiyem, dairenizde oluşan hasarı mahkeme kanalıyla tespit ettirmeniz ve vakit geçirmeden mümkünse aynı durumdaki diğer kişilerle ortak hareket ederek bir avukatla görüşüp vekalet vermenizdir. Allah kolaylık versin...
#126
Merhabalar. Bahsettiğiniz olayda eksik ya da yanlış bazı hususlar olmalı. Siz daha önceden suç işlemiş değilseniz, parmak iziniz emniyette olamaz, dolayısıyla hakkınızda bir şikayet olmadığı sürece parmak izinden yola çıkarak size ulaşamazlar. Bunun dışında bir şahsın evine izinsiz girilmişse, burada öncelikle konut dokunulmazlığını ihlal suçu oluşur. Mala da zarar verirmişse, buna ilaveten bahsettiğiniz suç oluşur. Bunlar aklıma takılan hususlar. Bana kalırsa öncelikle olayın tam olarak nasıl olduğunu ve hakkınızdaki suçlamanın neye dayandığını ve tam olarak içeriğini öğrenin. Sorunuza gelince, bahsettiğiniz suç, şikayete tabi bir suçtur. Dolayısıyla şikayetçi şikayetinden vazgeçerse, hakkınızda hiçbir şekilde dava açılmaz. Allah kolaylık versin...
#127
Merhabalar. Bahsettiğiniz olayda rahmetli babanızın adına kayıtlı bir taşınmazı satış yoluyla mı yoksa bağışlama yoluyla mı devraldığınız önemli. Bu durum, hukuken "muris muvazaası" kavramı etrafında değerlendirilir. Şayet babanız bir başkasının adına kayıtlı taşınmazı satın alabilmeniz için size nakit yardımda bulunmuşsa, böyle bir durumun sonuçları tümüyle farklı olur. Muris muvazaası ile igili daha detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#128
Merhabalar. Müfettiş ne zaman gelir bilemem ancak konusu suç teşkil eden bir eylem sebebiyle uyarı cezasından meslekten ihraca kadarki geniş bir yelpazede idari disiplin cezası uygulanabilmesi muhakkak adli makamın eylem hakkında vereceği kararları idari makamlar da muhakkak dikkate alacaktır. Bu bakımdan idari tahkikat esnasında aleyhinize yeni bir delil ortaya çıkmazsa muhtemelen olayla ilgili herhangi bir ceza verilmeyecektir. Allah kolaylık versin...
#129
Merhabalar.

3071 sayılı Dilekçe Hakkının Kullanılmasına Dair Kanun'un 4.maddesi ile işleme konulmayacak ve incelenmeyecek dilekçeleri düzenleyen 6.maddesi, keza 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un işleme konulmayacak ihbar ve dilekçeleri düzenleyen 4.maddesi uyarınca isimsiz ve imzasız ihbar ve şikayetlerin işleme alınmadan, imha edilmesi gereklidir. Ancak 4483 Sayılı Kanun'un 4. maddesinin son fıkrasında bu duruma çok önemli bir istisna getirilmiştir. Buna göre, "iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde ad, soyad ve imza ile iş veya ikametgâh adresinin doğruluğu şartı aranmaz. Başsavcılar ve yetkili merciler ihbarcı veya şikâyetçinin kimlik bilgilerini gizli tutmak zorundadır" Bu durum karşısında isimsiz ve imzasız bir şikayet dilekçesinin içeriğine bakılacak ve ona göre bir karar verilecektir. Dolayısıyla böyle bir mektubu işleme koydu diye idari makam hakkında suç duyurusunda bulunmanız erken ve bu aşamada yanlış olmuştur. İlgili mevzuat hükümleri aşağıdadır. Allah kolaylık versin...



    DİLEKÇE HAKKININ KULLANILMASINA DAİR KANUN

    DİLEKÇEDE BULUNMASI ZORUNLU ŞARTLAR:

    Madde 4 - (Değişik madde: 02/01/2003 - 4778 S.K./26. md.)

    Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerde, dilekçe sahibinin adı-soyadı ve imzası ile iş veya ikametgah adresinin bulunması gerekir.

    İNCELENEMEYECEK DİLEKÇELER:

    Madde 6 - Türkiye Büyük Millet Meclisine veya yetkili makamlara verilen veya gönderilen dilekçelerden;

    a) Belli bir konuyu ihtiva etmeyenler,

    b) Yargı mercilerinin görevine giren konularla ilgili olanlar,

    c) 4 üncü maddede gösterilen şartlardan herhangi birini taşımayanlar, İncelenemezler.


    MEMURLAR VE DİĞER KAMU GÖREVLİLERİNİN YARGILANMASI HAKKINDA KANUN

    OLAYIN YETKİLİ MERCİE İLETİLMESİ, İŞLEME KONULMAYACAK İHBAR VE ŞİKAYETLER

    Madde 4 - Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni isterler.

    Diğer makam ve memurlarla kamu görevlileri de, bu Kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini ihbar, şikayet, bilgi, belge veya bulgulara dayanarak öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili mercie iletirler.

    (Değişik fıkra: 17/07/2004 - 5232 S.K./2.mad) *1* Bu Kanuna göre memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında yapılacak ihbar ve şikâyetlerin soyut ve genel nitelikte olmaması, ihbar veya şikâyetlerde kişi veya olay belirtilmesi, iddiaların ciddî bulgu ve belgelere dayanması, ihbar veya şikâyet dilekçesinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzası ile iş veya ikametgâh adresinin bulunması zorunludur.

    (Değişik fıkra: 17/07/2004 - 5232 S.K./2.mad) *1* Üçüncü fıkradaki şartları taşımayan ihbar ve şikâyetler Cumhuriyet başsavcıları ve izin vermeye yetkili merciler tarafından işleme konulmaz ve durum, ihbar veya şikâyette bulunana bildirilir. Ancak iddiaların, sıhhati şüpheye mahal vermeyecek belgelerle ortaya konulmuş olması halinde ad, soyad ve imza ile iş veya ikametgâh adresinin doğruluğu şartı aranmaz. Başsavcılar ve yetkili merciler ihbarcı veya şikâyetçinin kimlik bilgilerini gizli tutmak zorundadır.
#130
Merhabalar. Öncelikle başınız sağolsun, Allah rahmet eylesin. Siz şahsınız adına mirası reddettiğiniz için eşinizin tüm mirası (borçlar ve haklar) çocuklarınıza geçtiğinden, dava bu sebeple açılmıştır. Şayet rahmetli eşinizin babası ve/veya annesi sağ ise ve vefat ettiklerinde geride malvarlığı bırakacak durumdalarsa, çocuklarınızın bu miras hakkından faydalanması için çocuklarınız adına mirası reddetmemeyi düşünebilirsiniz. Böyle bir durum söz konusu değilse, ölümden itibaren üç aylık mirası red süresi geçmiş olmadığı için çocuklarınız için de başvuruda bulunarak mirası red yoluna gidebilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#131
Merhabalar. Bu tür olaylarda dosyayı incelemeden görüş beyan etmek yanıltıcı olabilir. Bununla birlikte yazdıklarınıza bakarak şunu söylemek mümkün:
1) Cumhuriyet başsavcılığı hakkınızda ceza davası açtığına, yani komşunuzun şikayetiyle ilgili takipsizlik kararı vermediğine göre konu ciddi.
2) Bahsettiğiniz şekilde sigorta şirketinin yolladığı tesisatçı olayı gördüğünü belirtip lehinize şahitlik yaparsa muhtemelen dava beraatle neticelenecektir. Allah kolaylık versin...
#132
Merhabalar. Twitter isimli internet sitesinin ve bu sitenin yöneticisi olan şirketin bildiğim kadarıyla hala Türkiye'de bir ofisi bulunmuyor. Bu durumda yurtdışında faaliyet gösteren böyle bir şirkete karşı dava açsanız bile bunun infazı, yani adli mercinin alacağı bir kararın uygulanması kolay olmayacaktır. Bununla birlikte, kapanması gerektiğini düşündüğünüz twitter hesabından paylaşılan iletiler suç teşkil ediyorsa, konuyla ilgili cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulunabilirsiniz. Bu yolla ilgili hesaba Türkiye'den erişim engellenebilir. Allah kolaylık versin...
#133
Bahsettiğiniz hususlar ancak delil olur, inkar savunması karşısında işe yaramaz. Kaldı ki ATM kamerasındaki görüntüler sistemde bir ay kadar tutulur ve silinir. Yani siz geçmişe dönük kamera kayıtlarına da ulaşamazsınız. Şansınızı denemek istiyorsanız, toplam alacağınızı hesaplayıp bu kişi hakkında ilamsız icra takibi yapabilirsiniz. Şayet tebligat tarihinden itibaren yedi günlük süre içinde itiraz edilmezse takip kesinleşir ve haciz uygulayabilirsiniz. İtiraz edilirse mevcut şartlar altında dava açmanızı tavsiye etmem. İcra takibi için 100 TL civarında masraf yapmanız gerekir. Allah kolaylık versin...
#134
Merhabalar. Kira kontratında kiralayan olarak kimin adı geçiyorsa, davayı da o kişi açabilir. Davayı tüm hissedarlar hep beraber de açabilir ancak bunun için hissedarların öncelikle kiracıya ev sahibi olarak kira sözleşmesinin tarafı olduklarını, şu kadar ay karşılığı şu kadar kira borcunun bulunduğunu, bu kira borcunun ve bundan sonraki kiraların şu kişinin adına kayıtlı olan şu banka hesabına ödenmesi gerektiğini bildirir ihtarname göndermesi gerekir. Burada tahliye için öncelikle kiracıya karşı tahliye talepli icra takibi yapmanız ve ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde borç ödenmediğinde de tahliye davası açmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Allah kolaylık versin...
#135
Merhabalar. Şayet birileri sizin kimlik bilgilerinizle ev kiralamış ve bunun neticesinde de bu dava açılmışsa, bunun düzeltilmesi kolay değil ancak sisteme kimlik bilgilerinin yanlış girilmesi sebebiyle bu durum oluşmuşsa, düzeltilmesi kolay olur. Kimlik fotokopinizle birlikte başvuruda bulunmadan bu durumu anlayamazsınız. Bu arada canınızı sıkmayın, buradaki borç rakamı da öyle dişe dokunur bir rakam değildir muhtemelen. Allah kolaylık versin...
#136
Merhabalar. Anladığım kadarıyla kendi hesabınıza gönderdiğiniz paraları, bu hesaba ait ATM kartıyla arkadaşınız çekmiş ve ayrıca kredi çekip parasını arkadaşınıza vermişsiniz. Bu durumda arkadaşınıza borç verdiğinizi (onun hesabına gönderdiğiniz paralar hariç) nasıl ispatlayacaksınız? İspatlayamazsınız ama bir an için ispatladınız diyelim, maaşında haciz olan böyle bir kişiden nasıl tahsil edeceksiniz? Nerden bakarsanız bakın çok zor bir durum. Bana göre (şayet onun hesabına gönderdiğiniz, yani ispatlama imkanınız olan paralar çok değilse) bir Temel fıkrasında geçtiği gibi, "ha bu bana ders olsun" deyip bu olayları ve olayın baş aktörünü tamamen unutmaya çalışarak hayatınıza devam etmeniz en doğru yol olacaktır. İnsani ilişkilerde edinilen tecrübe, genelde maalesef hayatta yenilen kazıkların toplamından ibaret kalıyor... Allah kolaylık versin...
#137
Merhabalar. "Söz uçar, yazı kalır" demişler. Müteahhidin böyle bir taahhütte bulunduğunu nasıl ispatlayacaksınız? Elinizde buna ilişkin bir belge yokken dava açmanızı tavsiye etmem. Dava yerine belki müteahhidi sıkıştırıp akabinde onunla anlaşarak zararınızın bir kısmını giderme yoluna gidebilirsiniz. Bu amaçla müteahhide zararınızın giderilmesini, aksi halde dava ve her türlü şikayet haklarınızı kullanacağınızı bildiren bir ihtarname gönderebilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#138
Merhabalar. Maalesef hiçbir şey yapamazsınız. Bedelli askerliği düşünün. Yakın zamanda yapılan bedellide rakam otuz bin TL iken son bedellide onsekiz bin TL oldu. Otuz bin TL ödeyenler hukuken bir şey yapabilir mi? Yapamaz. O zamanki devletin belirlediği bedel oydu, şimdi bu. İşin özeti, devlet yasal mevzuat çerçevesinde elindeki kamu gücünü kullanarak zaman zaman bu tür tasarruflarda bulunuyor ve bazen bu tasarruflar eşitlik, hakkaniyet gibi duyguları zedeleyebiliyor ancak buna karşı yapılabilecek bir şey yok maalesef. Nasıl ki siz bir alacağınızla ilgili dilediğiniz tasarrufta bulunma hakkına sahipsiniz, devlet için de bu böyle. Devletin bu tür kararlarda adil ve kucaklayacı olması umulur ama hepsi o kadar. Yani devlet bu tür kararlarla bazı vatandaşlarını küstürürse, bunun sadece siyaseten bir sonucu olursa olur; hukuken bir sonucu olmaz. "Bankaya borçlandığım para yanıma kar kaldı" demişsiniz. Ona bakılırsa siz de öyle ya da böyle bağkur prim borcunuzla ilgili faiz indiriminden yararlanmışsınız. Geçmişte devletin bu tür borçlarda faizleri tümden sildiği de olmuştu. Peki, bu durumda borcunu zamanında ödeyen, belki zamanında ödeyebilmek için bankadan kredi çekmek zorunda kalan vatandaşın ne günahı var ☺ Yani bu tür mağduriyetler ne ilktir, ne de son olacaktır ☺ Allah kolaylık versin...
#139
Merhabalar. Kimliğinizle size en yakın adliyeye giderek sorgulama bölümünden hakkınızda bir savcılık dosyası olup olmadığını öğrenebilirsiniz. Polisin imzalattığı evraktan bir örnek alabilirdiniz aslında; polis yanlış tutum takınmış. Bu arada kızın ailesinin size ilgilen, boş bırakma demesinin hiçbir anlamı yok, bunu bilmelisiniz. Zira kız reşit, yani 18 yaşını doldurmuş durumda. Reşit bir kişinin hayatına o kişi istemediği/kabul etmediği sürece kimse müdahale edemez. Değil siz, reşit bir kişinin ana babası için bile durum böyle. Dolayısıyla polisin tavrı yanlış ama son kertede sözlü uyarısı doğru olmuş, başınızı belaya sokmamak için bu kızdan uzak durmanız gerekir. Allah kolaylık versin...
#140
Alıntı yapılan: toprak ağası - 21 Nisan 2015, 08:32:06
Sayın Kilimanjaro Tarım Tarım İl md. lüğüne gittim.Küçük baş ve büyük baş hayvan satışlarının belli kriterleri olduğunu öğrendim.Örneğin Hayvan satan kişi ve alıcı şahıs arasında Hayvanın satış yapıldığı yerin muhtarı tarafından  nakil şahadetnamesi düzenleniyor.Ayrıca bir form var o form da satıcı ve alıcıların hayvan alım satımı ile ilgili onaylarının olması gerektiğini öğrendim.Hayvanların kulak küpelerinde hayvanın bilgilerini taşıyan rakamlar var bu rakamlar tarım il md. lüklerinde TÜRKVET diye bir sisteme kaydediliyor.Bu kayıtta hayvanların sahibi değişmesi durumunda doldurulan o form ile tarım il md. lüklerine bilgi verilerek hayvanların el değiştirdiği ve gittiği yer kayıt altında olmaya devam ediyor.Bu belgelerin hiçbiri yok.Ayrıca B. Ş kişi "ben koyunları Akraban olan şahsa verdim" diyor.Ancak parayı ödeyen benim mal başkasına veriliyor.Benimle Koyun aldığımız B.Ş ile aramızda bir nokta yazı çizi yok.Ayrıca ortada koyun da yok.B.Ş. ile akrabam daha önceden birbirlerini tanıyorlar.Ben ikisinide dolandırıcılıktan şikayet etmek istiyorum. İkisininde benim zararımı giderip mahkemenin vereceği karar sonucuna da katlansınlar.İşte bu belgelerin olmaması beni dolandırdıklarına dair bir kanıt teşkil etmez mi? Hakimler bunu değerlendirmezler mi?

Tüm bu hususları dilekçenizde belirtip her iki şahıs hakkında suç duyurusunda bulunabilirsiniz ancak ödemeyi siz yaptığınız halde şayet koyunlar teslim edilmişse niçin benim yerime akrabama teslim edildi diyerek dolandırıcılığı ispatlamanız çok zor. Hayvanların akrabanıza teslim edildiğine ilişkin yeterli delil sunulursa, B.Ş. ile ilgili muhtemelen takipsizlik kararı verilir diye düşünüyorum.