Merhabalar.
Yukarıda da belirttiğim gibi, temsil yetkisinin sınırlandırılması sadece yer itibariyle (mesela şu kişi şu şubeyle ilgili işlemleri yapmaya yetkilidir gibi) mümkündür, yetkinin konu bakımından sınırlandırılması sadece kötü niyetli, yani bu yetki sınırlandırmasını bilen veya halin icabına göre bilmesi gereken kişilere karşı ileri sürülebilecektir. İyi niyetli kişilere karşı yetki sınırlandırmasının ileri sürülebilmesi ise mümkün değildir. Özetle, yetkisi konu bakımından sınırlandırılan şirket temsilcisinin iyi niyetli kişilerle yapmış olduğu işlemler hukuken geçerli olacak, bu sınırlandırmalar sadece şirketle yetkisi sınırlandırılan temsilci arasındaki ilişki açısından hüküm ifade edecektir (mesela şirket yetkisini aşan temsilcinin yapmış olduğu işlemler sebebiyle bir zarara maruz kalmışsa, bu zararı temsilciden talep edebilecektir).
Elbette yetki sınırlandırması yapılırken bu sınırlandırmaların ticaret sicilde tescil ettirilmesi ve ilanı gereklidir, ancak bu tescil ve ilan yukarıdaki sonucu değiştirmemektedir.
Aşağıda konuyla ilgili bir Yargıtay Kararı bulunmaktadır. Kolay gelsin...
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/400
K. 2005/2118
T. 8.2.2005
6762/m.321,542
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı Fultan Enerji Sistemleri Ltd. Şti. tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine geçilmiş ve borçlulara örnek 163 nolu ödeme emri tebliğ ettirilmiştir. Alacaklı şirketi temsilen Güray Karaduman İcra Müdürlüğüne verdiği 16.06.2004 tarihli dilekçe ile alacaktan feragat ettiğini bildirerek feragat harcı yatırmıştır. Feragat dilekçesi ekinde ibraz edilen 15.01.2004 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre, 30.12.2003 tarihli ortaklar kurulu kararı ile Güray Karaduman'ın 3 yıl süre ile alacaklı şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
TTK.nun 542. maddesi göndermesi ile limited şirketler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 321. maddesi uyarınca; "Temsile salahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler. Temsil salahiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditler muteberdir." Bu yasal düzenleme karşısında limited şirket yetkilisinin alacaktan feragati için açıkça feragat yetkisi verilmesi gerekmediği açıktır.
Alacaklı şirket ortaklar kurulunun 29.01.2004 tarihli kararı ile takip dayanağı alacakları ile ilgili feragat yetkisi M.Halis Türkyılmaz'a verilmek suretiyle şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili Güray Karaduman'ın temsil yetkisi sınırlandırılmıştır. Birlikte temsil şartı ile temsil yetkisinin bir şube veya merkeze özel tutulması dışında kalan temsil yetkisi sınırlamaları, tescil ve ilan edilmiş olsa bile, şirketle temsilciler arasındaki ilişkilerde değerlendirilir ve iyiniyetli 3.kişilere karşı geçerli değildir. ( Ord.Prof.Dr. Halil ARSLANLI-Prof.Dr. Hayri Domaniç, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, III.cilt, s.666, Temel Yayınları, İstanbul-1989 ) Somut olayda, TTK.nun 321. maddesine uygun bir yetki sınırlaması bulunmadığına ve borçluların kötü niyetli oldukları da iddia edilmediğine göre temsil yetkisinin sınırlanması 3.kişi durumunda olan takip borçlularına karşı ileri sürülemez. Kaldı ki, anılan ortaklar kurulu kararı ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiğine dair dosyada bir belgede mevcut değildir. O halde, Mahkemece şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 08.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Alıntı Yapo zaman A.Ş. lerde verilen kısıtlayıcı yetkilerde 3.kişiler açısından hüküm ifade etmez mi ?
o zaman A.Ş. lerde verilen kısıtlayıcı yetkilerde 3.kişiler açısından hüküm ifade etmez mi ?
veya Ltd de müdür olan kişinin yetkisi kısıtlanamaz mı ?
yada A.Ş.de kanuni temsilci de kısıtlanamaz fakat kanunen temsilci olmayanlara kısıtlı yetkilendirme verilebilinir mi?
Yukarıda da belirttiğim gibi, temsil yetkisinin sınırlandırılması sadece yer itibariyle (mesela şu kişi şu şubeyle ilgili işlemleri yapmaya yetkilidir gibi) mümkündür, yetkinin konu bakımından sınırlandırılması sadece kötü niyetli, yani bu yetki sınırlandırmasını bilen veya halin icabına göre bilmesi gereken kişilere karşı ileri sürülebilecektir. İyi niyetli kişilere karşı yetki sınırlandırmasının ileri sürülebilmesi ise mümkün değildir. Özetle, yetkisi konu bakımından sınırlandırılan şirket temsilcisinin iyi niyetli kişilerle yapmış olduğu işlemler hukuken geçerli olacak, bu sınırlandırmalar sadece şirketle yetkisi sınırlandırılan temsilci arasındaki ilişki açısından hüküm ifade edecektir (mesela şirket yetkisini aşan temsilcinin yapmış olduğu işlemler sebebiyle bir zarara maruz kalmışsa, bu zararı temsilciden talep edebilecektir).
Alıntı Yap3.kişileri bağlaması için tescil edilip gazetede ilan mı edilmelidir kısıtlı temsilcilikler
Elbette yetki sınırlandırması yapılırken bu sınırlandırmaların ticaret sicilde tescil ettirilmesi ve ilanı gereklidir, ancak bu tescil ve ilan yukarıdaki sonucu değiştirmemektedir.
Aşağıda konuyla ilgili bir Yargıtay Kararı bulunmaktadır. Kolay gelsin...
T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/400
K. 2005/2118
T. 8.2.2005
6762/m.321,542
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlular vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Alacaklı Fultan Enerji Sistemleri Ltd. Şti. tarafından bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus yolla icra takibine geçilmiş ve borçlulara örnek 163 nolu ödeme emri tebliğ ettirilmiştir. Alacaklı şirketi temsilen Güray Karaduman İcra Müdürlüğüne verdiği 16.06.2004 tarihli dilekçe ile alacaktan feragat ettiğini bildirerek feragat harcı yatırmıştır. Feragat dilekçesi ekinde ibraz edilen 15.01.2004 tarihli Ticaret Sicil Gazetesine göre, 30.12.2003 tarihli ortaklar kurulu kararı ile Güray Karaduman'ın 3 yıl süre ile alacaklı şirketi temsil ve ilzama münferiden yetkili kılındığı anlaşılmaktadır.
TTK.nun 542. maddesi göndermesi ile limited şirketler hakkında da uygulanması gereken aynı Kanunun 321. maddesi uyarınca; "Temsile salahiyetli olanlar şirketin maksat ve mevzuuna dahil olan her nevi işleri ve hukuki muameleleri şirket adına yapmak ve şirket unvanını kullanmak hakkını haizdirler. Temsil salahiyetinin tahdidi, hüsnüniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı hüküm ifade etmez. Ancak temsil salahiyetinin sadece merkezin veya bir şubenin işlerine hasrolunduğuna veya müştereken kullanılmasına dair tescil ve ilan edilen tahditler muteberdir." Bu yasal düzenleme karşısında limited şirket yetkilisinin alacaktan feragati için açıkça feragat yetkisi verilmesi gerekmediği açıktır.
Alacaklı şirket ortaklar kurulunun 29.01.2004 tarihli kararı ile takip dayanağı alacakları ile ilgili feragat yetkisi M.Halis Türkyılmaz'a verilmek suretiyle şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili Güray Karaduman'ın temsil yetkisi sınırlandırılmıştır. Birlikte temsil şartı ile temsil yetkisinin bir şube veya merkeze özel tutulması dışında kalan temsil yetkisi sınırlamaları, tescil ve ilan edilmiş olsa bile, şirketle temsilciler arasındaki ilişkilerde değerlendirilir ve iyiniyetli 3.kişilere karşı geçerli değildir. ( Ord.Prof.Dr. Halil ARSLANLI-Prof.Dr. Hayri Domaniç, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, III.cilt, s.666, Temel Yayınları, İstanbul-1989 ) Somut olayda, TTK.nun 321. maddesine uygun bir yetki sınırlaması bulunmadığına ve borçluların kötü niyetli oldukları da iddia edilmediğine göre temsil yetkisinin sınırlanması 3.kişi durumunda olan takip borçlularına karşı ileri sürülemez. Kaldı ki, anılan ortaklar kurulu kararı ticaret sicilinde tescil ve ilan edildiğine dair dosyada bir belgede mevcut değildir. O halde, Mahkemece şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Borçlular vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 08.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.