Haberler:

Hukuk Forumumuza Hoşgeldiniz

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - Avukat

#1501
Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada, yaklaşık 5 ay önce meydana gelen olayda, arkadaşı Pembe K'ya ait yeşil kartı kullanarak hastanede bir bebek dünyaya getirdiği ve gayri meşru ilişkiden dünyaya gelen bebeği Karadeniz Mahallesi'nde bir binanın önüne bıraktığı öne sürülen Arife Şafkın'ın (22) yargılanmasına devam edildi.

Tutuksuz sanıklardan Şafkın, bebeğin babasının durumu kabul etmemesi üzerine söz konusu suçu işlemek zorunda kaldığını öne sürerek, ''Çocuğu bırakmaktan başka çarem yoktu. Babası da bebeği sahiplenmedi. Pişmanım'' dedi.

Yeşil kartın sahibi Pembe K. ise arkadaşının doğum yapacağından haberinin olmadığını, ayrıca bu olayın suç olduğunu da bilmediğini öne sürdü.

Savunmaların ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan Arife Şafkın'ı ''bebek terki, evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık'' suçlarından toplam 2 yıl 1 ay 15 gün, Pembe K'yı ''dolandırıcılık suçuna iştirakten'' 7 ay 15 gün hapse mahkum etti.

AA
http://www.haber7.com/haber/20091230/Bebegini-terk-eden-anneye-2-yil-hapis.php
#1502
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Bu tür konuların dava dosyası incelenmeden tam olarak anlaşılması kolay değildir ve çoğu zaman mümkün de değildir. Bu aşamada yapmanız gereken şey, ilgilli mahkemeyi telefonla arayıp dosyanız hakkında bilgi istemek ve bu yolla durumu tam olarak öğrenmeye çalışmak olmalı. Sorununuz bu şekilde çözülmezse, elde ettiğiniz yeni bilgilerle birlikte son durumu buraya yazarsınız, yardımcı olmaya çalışırız.
#1503
Genetiği Değiştirilmiş Organizmalarla ilgili yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sevk edildi. İşte GDO'lu ürünlerle ilgili hazırlanan yeni tasarının ayrıntıları:

Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) ve ürünlerine ilişkin düzenlemeleri içeren Biyogüvenlik Kanunu Tasarısı, TBMM Başkanlığına sunuldu.

Tasarıyla; bilimsel ve teknolojik gelişmeler çerçevesinde, modern biyoteknoloji kullanılarak elde edilen genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerinden kaynaklanabilecek riskleri engellemek, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanması amaçlanıyor.

Genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerle ilgili olarak araştırma, geliştirme, işleme, piyasaya sürme, izleme, kullanma, ithalat, ihracat, nakil, taşıma, saklama, paketleme, etiketleme, depolama ve benzeri faaliyetlere dair hükümleri kapsayan tasarıda, veteriner ve beşeri tıbbi ürünlerle, kozmetik ürünleri kapsam dışında tutuluyor.

İnsan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir kullanımı gözönünde bulundurularak GDO veya ürünlerinin, ithalatı, ihracatı, deneysel amaçlı serbest bırakılması, piyasaya sürülmesiyle genetiği değiştirilmiş mikroorganizmaların kapalı alanda kullanımına, bilimsel esaslara göre yapılacak risk değerlendirmesine göre karar verilecek. Risk değerlendirme sonuçlarına göre, risk oluşturmayacağı belirlenen başvurular için verilen kararın geçerlilik süresi 10 yıl olacak.

Her bir GDO ve ürününün ilk ithalatı için gen sahibi veya ithalatçı, yurt içinde geliştirilen GDO ve ürünü için ise gerçek ve tüzel kişiler tarafından Bakanlığa başvuru yapılacak. Başvurular Biyogüvenlik Kuruluna iletilecek. Kurul, 90 gün içerisinde başvurunun kabul edilip edilmediğini ve diğer değerlendirmelerini Bakanlığa gönderecek. Bakanlık 15 gün içerisinde başvuru sahibine bildirimde bulunacak.

TRANSİT GEÇİŞLER DE İZNE TABİ TUTULACAK

Başvuru sahibi gizli tutulmasını istediği bilgilere ilişkin talebini yazılı olarak bildirecek. Ancak, Başvuru sahibinin veya ithalatçının adı ve adresi, GDO ve ürünlerinin kullanım amacı, sahip olduğu özellikler, ayırt edici kimlik bilgileri, bilinen ve bilimsel isimleri, transfer edilen genin alındığı organizma, alıcı ve verici organizmanın orijin ülkesi, transfer yönteminin genel tanımı, acil durumlarda uygulanacak olan yöntemle planlar ve risk değerlendirmesinin özeti gizli bilgi olarak değerlendirilemeyecek.

Deneysel amaçlı serbest bırakma veya piyasaya sürme amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için ithalattan önce, yurt içinde geliştirilenler için ise piyasaya sürülmeden önce Bakanlığa ayrı ayrı başvuru yapılacak.

GDO ve ürünlerinin transit geçişinde her bir geçiş için Bakanlıktan izin alınması zorunlu hale getiriliyor. Transit geçişler, Bakanlık tarafından verilen yazılı izinde belirtilen koşullara ve Gümrük Kanununa uygun olarak gerçekleştirilecek.

Araştırma yapmaya yetkili kuruluşlar tarafından bilimsel araştırma amacıyla ithal edilecek GDO ve ürünleri için Bakanlıktan izin alınacak. İthalat, yazılı izinle belirlenen koşullara uygun olarak gerçekleştirilecek. Araştırma amaçlı yapılacak faaliyet ve sonucundan Bakanlığa bilgi verilecek.

Başvurusu reddedilen bir GDO ve ürünü için aynı kullanım amacıyla yeniden başvuru yapılabilmesi için karar tarihinden itibaren en az 1 yıllık sürenin geçmesi ve başvuru sahibinin yeni bilimsel gerekçeler sunması gerekecek.

GDO ve ürünleriyle ilgili karar sürecinde ''insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğin tehdit edilmemesi, üretici ve tüketicinin tercih hakkının ortadan kaldırılmaması, çevrenin ekolojik dengesinin ve ekosistemin bozulmasına neden olunmaması, GDO ve ürünlerinin çevreye yayılma riskinin olmaması, biyolojik çeşitliliğin devamlılığının tehlikeye düşürülmemesi, başvuru sahibinin biyogüvenliğin sağlanmasına yönelik tedbirleri uygulamak için yeterli kapasiteye sahip olması'' şartları dikkate alınacak.

Başvurusu yapılan GDO ve ürünleri için risk ve sosyo-ekonomik değerlendirme sonuçlarına dayanarak risk yönetimi esasları belirlenecek. Başvuru sahibi, risk yönetimiyle ilgili detaylı bir plan hazırlayacak ve bunun uygulanmasından sorumlu olacak.

GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ BİTKİ VE HAYVAN ÜRETİLMEYECEK

Tasarıya göre, GDO ve ürünlerinin, Biyogüvenlik Kurulu kararlarına aykırı olarak kullanılması veya kullandırılması, genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanların üretimi, GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanımı yasaklanacak.

GDO ve ürünlerinden kaynaklanabilecek herhangi bir riski olmayan ve insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe herhangi bir zararının bulunmadığı yönünde mevcut bilgiye ve daha önce yapılmış olan risk değerlendirmesine dayanan başvurular için, sosyo-ekonomik değerlendirme sonuçları da dikkate alınarak, basitleştirilmiş işlem uygulanabilecek.

Basitleştirilmiş işleme müracaat esnasında Bakanlık tarafından belirlenecek diğer hususlar dışında ''Gen kaynağı ile transfer edilen canlı organizmanın taksonomisi ve biyolojisinin biliniyor olması, GDO'nun insan, hayvan, çevre sağlığı ve biyolojik çeşitliliğe olabilecek etkileri hakkında yeterli bilgi bulunması, GDO'nun diğer canlı organizmalarla ilişkisiyle ilgili olarak kullanılabilecek daha önce yapılmış risk değerlendirmelerinden elde edilen olumsuz bir etki olmadığına dair bilginin mevcut olması'' şartları aranacak.

KİMLİK VERİLEREK KAYIT ALTINA ALINACAK

GDO ve ürünlerinin piyasaya sürülmesinden sonra, kararda verilen koşullara uyulup uyulmadığı, insan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitlilik üzerinde herhangi bir beklenmeyen etkisinin olup olmadığı Bakanlık tarafından kontrol edilecek ve denetlenecek. Bu amaçla yapılacak analiz işlemleri, Bakanlık tarafından belirlenen laboratuvarlar tarafından gerçekleştirilecek. İthalatçı, kontrol ve denetim işlemleriyle ilgili olarak talep edilen hususları yerine getirmekle yükümlü olacak.

Kararda belirtilen koşulların ihlali veya GDO ve ürünleriyle ilgili olarak herhangi bir riskin ortaya çıkabileceği yönünde yeni bilimsel bilgilerin ortaya çıkması durumunda karar, Kurul tarafından iptal edilebilecek. Kararı iptal edilen GDO ve ürünleri toplatılacak. İnsan, hayvan, bitki sağlığı ile çevre ve biyolojik çeşitliliğe olumsuz etkisi olduğu tespit edilenler derhal imha edilecek; herhangi bir olumsuz etkisi tespit edilmeyenlerin ise mülkiyeti kamuya geçirilecek.

İzlenebilirliğin sağlanması amacıyla, GDO ve ürünlerinin ülkeye girişi ve dolaşımında, Bakanlığa beyanda bulunulması, gerekli kayıtların tutulması, kararın bir örneğinin bulundurulması ve etiketleme kurallarına uyulması zorunlu olacak. Her bir GDO ve ürününe ayırt edici kimlik verilerek kayıt altına alınacak.

Herhangi bir ürünün Bakanlık tarafından belirlenen eşik değerin üzerinde GDO ve ürünlerini içermesi halinde; etikette, GDO içerdiğinin açıkça belirtilmesi mecburi olacak.

İlgililer, GDO ve ürünleriyle ilgili olarak yeni bir risk ya da risk şüphesini öğrendiği takdirde durumu derhal Bakanlığa rapor etmek ve tedbir almakla yükümlü olacak.

BİYOGÜVENLİK KURULU OLUŞTURULACAK

GDO ve ürünleriyle ilgili Biyogüvenlik Kurulu oluşturulacak. Kurul, Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca 4, Çevre ve Orman Bakanlığınca 2, Sağlık Bakanlığınca 1, Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca 1 ve Dış Ticaret Müsteşarlığınca 1 üye olmak üzere, 3 yıllık süre için, ilgili Bakanlar tarafından belirlenen toplam 9 üyeden oluşacak. Üyelerden en az 2'si üniversite veya meslek örgütleri temsilcileri arasından seçilecek. Kurul Başkanı, Bakan tarafından belirlenecek.

Kurul Başkan ve üyeleri en fazla 2 dönem için görevlendirilebilecek. Kurul üyesi olabilmek için en az lisans düzeyinde yüksek öğrenim görmüş olmak ve Devlet Memurları Kanununun genel şartlarını taşımak, kanun kapsamına giren konularda en az 5 yıllık tecrübeye sahip olması şartı aranacak.

Kurul Başkan ve üyeleriyle, bunların eşleri, evlatlıkları ve ikinci derece dahil kan ve kayın hısımları, Kurulun karar almakla görevli olduğu faaliyet veya alanlarla ilgili herhangi bir ticari faaliyette bulunamayacak veya sermaye piyasası araçlarına sahip olamayacak. Bu fıkra hükmüne aykırı davranıldığının tespit edilmesi durumunda, bunların üyelikleri derhal sona erdirilecek.

Kurul Başkan ve üyeleri, görevlerinden ayrılmalarını izleyen 2 yıl içinde bu Kanunla düzenlenen faaliyet ve alanlardaki özel kuruluşlarda görev alamayacaklar.

Kurul görevini yaparken bağımsız olacak; hiçbir organ, makam, merci ve kişi Kurula emir ve talimat veremeyecek.

Kurul, bilimsel komiteleri kurabilecek. Bu komiteler, yapılan başvurularda risk değerlendirmesi için sağlanan bilgilerin bilimsel yeterliliğini, test, deney, deneme, analiz ve diğer işlemleri belirleyecek, rapor hazırlayacak, bilimsel görüş oluşturacak. Komitelerin hazırladıkları bilimsel değerlendirme raporları hizmete özel olup, bu raporlar Kurul haricinde hiçbir gerçek ve tüzel kişiye, kuruma ve kuruluşa verilemeyecek. Komite üyeleri hukuka aykırı eylemleri dışında hazırladıkları bilimsel değerlendirme raporlarından dolayı sorumlu tutulamayacak.

Bu Kanun kapsamındaki Bakanlık personeli, Kurul ve komite üyeleri, görevlerini yerine getirmeleri sırasında edindikleri gizlilik taşıyan her türlü bilgi ve belge ile ticari sırları, kanunlarla yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklayamayacak, kendilerinin veya üçüncü şahısların yararına kullanamayacak.

Biyogüvenlik Kanunu Tasarısına göre, genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanları çevreye serbest bırakanlara veya ürütenlere 10 yıla kadar hapis cezası verilecek.

Tasarıya göre, GDO ve ürünleri ile ilgili faaliyetlerde bulunanlar, izin almış olsalar dahi, insan, hayvan ve bitki sağlığı ile çevrenin ve biyolojik çeşitliliğin korunması, sürdürülebilirliğinin sağlanmasına karşı oluşan zararlardan sorumlu olacak. Sorumluluk, zarar oluşmasa dahi geçerli olacak.

GDO'ların kapalı alanda kullanımı, gıda, yem, işleme ve tüketim amacıyla piyasaya sürülmesi, ithalatı ve transit geçişi için izin alma zorunluluğu olduğu halde, bu faaliyetleri izinsiz olarak gerçekleştirenlerle GDO'ları çevreye serbest bırakanlar ve üretenler meydana gelen her türlü zarardan sorumlu tutulacak.

GDO ve ürünlerini piyasaya süren, ticari olarak işleyen, dağıtan ve pazarlayanlar meydana gelebilecek zararlar ve bunlara ilişkin sorumluluklar hakkında birbirlerini bilgilendirmek zorunda olacak.

GDO'ları muameleye tabi tutanlar, muamele nedeniyle çevrede zararın meydana gelmemesi veya meydana gelen zararın sonuçlarının ağırlaşmaması için risk değerlendirmesine göre belirlenen tedbirlerin masraflarını karşılamakla yükümlü olacak.

GDO ve ürünlerinin neden olduğu zararların tazmin edilmesini talep hakkı, zarar görenin, zarardan veya zarar vereni öğrenmesinden itibaren 2 yıl ve zararı doğuran olayın meydana gelmesinden itibaren 20 yıl sonra düşecek.

CEZALAR

Genetiği değiştirilmiş bitki ve hayvanları çevreye serbest bırakanlara veya üretenlere 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası ve bin 500 günden 2 bin 500 güne kadar adli para cezası verilecek. Bu fiil nedeniyle zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 7 yıldan ve adli para cezası 2 bin günden az olamayacak.

GDO ve ürünlerini, Biyogüvenlik Kurulu tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullananlarla, bu tür ürünlerin ithalatını veya ülke içinde dağıtımını gerçekleştirenler 4 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ve bin günden 2 bin güne kadar adli para cezası alacak.

GDO ve ürünlerinin Kurul tarafından piyasaya sürme kapsamında belirlenen amaç ve alan dışında kullanılmasıyla, ithalatı ve ülke içinde dağıtımı sonucunda bir zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 5 yıldan, adli para cezası bin 500 günden az olamayacak.

GDO ve ürünlerini Kurul kararlarına aykırı olarak kullananlara veya kullandıranlara 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası, 500 günden bin güne kadar adli para cezası verilecek. Kurul kararlarına aykırı olarak kullanım sonucunda bir zarar meydana gelmesi halinde verilecek hapis cezası 3 yıldan ve adli para cezası 750 günden az olamayacak.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığına yapılacak başvurularda gerçeğe aykırı beyanda bulunanlar 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası alacak. Gerçeğe aykırı beyana dayanılarak herhangi bir faaliyet için karar alınması ve bu karara dayanılarak faaliyetin gerçekleştirilmesi halinde ise 4 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecek. Gerçekleştirilen faaliyet sonucu zarar meydana gelmesi halinde verilecek ceza 5 yıldan az olamayacak.

Bazı fiillerin tüzel kişinin faaliyeti kapsamında işlenmesi durumunda tüzel kişiye fiilin ağırlığına göre yüzbin TL'den 2 yüzbin TL'ye kadar idari para cezası verilecek.

GDO ve ürünlerini karar olmaksızın, karar geçerlilik süresi sona erdikten sonra veya karar iptal edildiği ya da askıya alındığı halde kapalı alanda kullananlara 10 bin TL idari para cezası uygulanacak.

Bu fiiller sonucunda biyolojik çeşitlilikte, çevre, bitki ve hayvan sağlığında bir zarar meydana gelmesi halinde bu durumdan sorumlu olanlara 3 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası, 750 günden bin 500 güne kadar adli para cezası verilecek.

İnsan sağlığı açısından bir zarar meydana gelmesi halinde bu durumdan sorumlu olanlara 6 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası ve 2 bin 500 günden 5 bin güne kadar adli para cezası uygulanacak.

GDO ve ürünlerini, karar olmaksızın, karar geçerlilik süresi sona erdikten sonra veya karar iptal edildiği ya da askıya alındığı halde gıda, yem ve işlemede kullananlara 3 yıldan 5 yıla kadar hapis ve bin 500 yüz günden 2 bin 500 güne kadar adli para cezası verilecek. Bu fiiller sonucunda, biyolojik çeşitlilikte, çevre, bitki ve hayvan sağlığında bir zarar meydana gelmesi halinde bu durumdan sorumlu olanlar 6 yıldan 9 yıla kadar hapis cezası, 3 bin günden 5 bin güne kadar adli para cezası alacak.

İnsan sağlığı açısından bir zarar meydana gelmesi halinde bu durumdan sorumlu olanlara 7 yıldan 10 yıla kadar hapis cezası, 7 bin 500 günden 10 bin güne kadar adli para cezası verilecek.

KAÇAKÇILIKTA CEZA İKİ KAT

GDO ve ürünlerinin 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu kapsamında düzenlenen suçlara konu olması halinde, söz konusu kanunda öngörülen cezalar iki katına kadar artırılarak uygulanacak.

Tasarıda düzenlenen suçlardan mahkum olanlar ve tüzel kişiler bazı kamu hizmetlerinden yararlanamayacak.

Kanunda suç olarak düzenlenen fiiller özel hukuk tüzel kişisinin organ veya temsilcilerinin iştirakiyle tüzel kişi yararına işlendiği takdirde, tüzel kişi 5 yıl süre ile GDO ve ürünleriyle ilgili faaliyetlerden men edilecek.

Tasarı, yasalaştıktan 6 ay sonra yürürlüğe girecek. İlgili yönetmelikler tasarının yalaşıp Resmi Gazetede yayımından itibaren en geç 3 ay içerisinde yürürlüğe konulacak.

AA
http://www.haber7.com/haber/20091216/GDO-tasarisi-Meclise-sevk-edildi-iste-ayrintisi.php
#1504
ÇEK KANUNU

Kanun No. 5941

Kabul Tarihi: 14/12/2009

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektir.

(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri

MADDE 2- (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adlî sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye'de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.

(3) Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkâr olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.

(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.

(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.

(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazete'de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde "hamiline" ibaresi matbu olarak yer alır.

(7) Çek defterinin her bir yaprağına;

a) Çek hesabının numarası,

b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,

c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı,

ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası,

yazılır.

(8] Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

(9) Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez.

(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.

(11) Esnaf ve sanatkâr odalarına kayıtlı olanlardan, tacir kişilere özgü çek hesabı açtıranlar hakkında bu Kanunun tacirlere ilişkin hükümleri uygulanır.

İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası

MADDE 3- (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.

(2) "Karşılıksızdır" işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.

(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;

a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,

1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,

2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,

b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,

1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,

2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını,

ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir.

Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete'de yayımlanır.

(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.

(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.

(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.

(7) Banka;

a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,

b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,

hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder. Bu hâllerde 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaz.

(8] Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.

Bankaların bildirim yükümlülüğü

MADDE 4- (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.

(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.

(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı

MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.

(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.

(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde resen mahkeme tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.

(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.

(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.

(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.

(8] Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına elektronik ortamda bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.

(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde;

a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,

b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine,

karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına da karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi hâlinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ön ödemeye ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine ilişkin hükümler uygulanmaz.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması

MADDE 6- (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;

a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,

b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,

c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,

karar verilir.

(2) Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.

(3) Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri

MADDE 7- (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(8] Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Hesaben ödeme

MADDE 8- (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla da kullanabilir.

(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmî Gazete'de yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.

(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dâhil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat

MADDE 9- (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 1 ilâ geçici 5 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde, 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.

(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.

(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.

(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin görevi devam eder.

(5) 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.

(6) Bu Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca yapılacak bildirimler, 1/7/2010 tarihine kadar yazılı ortamda yapılabilir.

(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş olan Bankalararası Takas Odaları Merkezi, bu Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen tüzel kişiliği haiz sistem kuruluncaya kadar faaliyetlerine devam eder ve yeni kurulacak tüzel kişiliğe herhangi bir işleme gerek kalmaksızın devrolunur. Yeni kurulacak tüzel kişilik bu devir nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim, harç ve fondan muaftır.

GEÇİCİ MADDE 2- (1) 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin;

a) Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından şikâyetin geri alınması sonucunu doğurmaz.

b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.

(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercîlerine verilmiş olması şarttır. Birinci fıkranın (b) bendinden yararlanan kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikâyetçi ile anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş olması hâlinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden yararlanır.

(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması hâlinde ise ceza zamanaşımı işlemez.

(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması hâlinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.

(5) Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.

(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

Yürürlük

MADDE 10- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


5941 Sayılı yeni Çek Kanunu Tasarısı ile ilgili 04.12.2009 tarihli Adalet Komisyonu Raporu ve Çek Kanunu gerekçesi aşağıdaki linktedir:
http://www.hukuki.net/hukuk/uploads/5941adaletkomisyonuraporu.pdf
#1505
ÇEK KANUNU

Kanun No. 5941

Kabul Tarihi: 14/12/2009

Amaç ve kapsam

MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı, çek defterlerinin içeriklerine, çek düzenlenmesine, kullanımına, çek hamillerinin korunmalarına ve kayıt dışı ekonominin denetim altına alınması önlemlerine katkıda bulunmaya ilişkin esaslar ile çekin karşılıksız çıkması ve belirlenen diğer yükümlülüklere aykırılık hâllerinde ilgililer hakkında uygulanacak yaptırımları belirlemektir.

(2) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hâllerde genel hükümler uygulanır.

Bankanın araştırma yükümlülüğü, çek hesapları ve çek defterleri

MADDE 2- (1) Bankalar, çek hesabı açılması ile ilgili olarak bu Kanunla kendilerine verilen görev ve yükümlülükleri yerine getirirken, çek hesabı açtırmak isteyenin yasaklı olup olmadığını bu Kanun hükümlerine göre araştırırlar; ayrıca ilgili kişinin ekonomik ve sosyal durumunun belirlenmesinde gerekli basiret ve özeni gösterirler.

(2) Bankalar, çek hesabı açtırmak isteyenlerin yasaklılık durumuna ilişkin adlî sicil kayıtlarını, açık kimliklerini saptamak için fotoğraflı nüfus cüzdanı, pasaport veya sürücü belgesi örneklerini, yerleşim yeri belgelerini, vergi kimlik numaralarını, tacir olanların ayrıca ticaret sicili kayıtlarını, esnaf ve sanatkâr olanların ise esnaf ve sanatkâr sicili kayıtlarını almak ve çek hesabının kapatılması hâlinde bunları, hesabın kapatıldığı tarihten itibaren on yıl süreyle saklamakla yükümlüdür. Yerleşim yeri yurt dışında bulunan kişiler, bankaya kendileri ile ilgili olarak Türkiye'de bir adres bildirmek zorundadır. Çekin karşılığının tamamen veya kısmen bulunmaması hâlinde, çek düzenleyenin bankaca bilinen adresleri, talebi hâlinde hamile verilir.

(3) Çek hesabı ilgilinin, vekilin veya yasal temsilcisinin imzası olmadan açılamaz. Çek hesabı açılmasını veya mevcut çek hesabından çek defteri verilmesini isteyen kişi, her defasında tacir veya esnaf ve sanatkâr olup olmadığı ve kendisi hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı hususunda bankaya yazılı beyanda bulunur. Tüzel kişiler adına verilecek beyannamede ayrıca, tüzel kişinin yönetim organında görev yapan, temsilcisi olan veya imza yetkilisi olan kişilerin çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunmadığı belirtilir.

(4) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı bulunan gerçek kişinin, yönetim organında görev yaptığı, temsilcisi veya imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri verilmez.

(5) Çek defterleri bankalarca bastırılır.

(6) Çek defterlerinin baskı şeklini belirleyen esaslar, Maliye Bakanlığı, Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşü alınarak, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca Resmî Gazete'de yayımlanacak tebliğle düzenlenir. Tacir olan ve tacir olmayan kişilere verilecek çekler ile hamiline düzenlenecek çekler, açıkça ayırt edilebilecek biçimde bastırılır. Hamiline düzenlenecek çekler için sadece bu çeklere ilişkin işlemlerin işlendiği ayrı çek hesapları açılır. Hamiline düzenlenecek çeklerde, hamiline çek defteri yapraklarının kullanılması gerekir. Çek yapraklarının üzerinde "hamiline" ibaresi matbu olarak yer alır.

(7) Çek defterinin her bir yaprağına;

a) Çek hesabının numarası,

b) Çek hesabının bulunduğu banka şubesinin adı,

c) Çek hesabı sahibi gerçek kişinin adı ve soyadı, tüzel kişinin adı,

ç) Çek hesabı sahibi gerçek veya tüzel kişinin vergi kimlik numarası,

yazılır.

(8] Tüzel kişi adına çek düzenleyen kişinin adı ve soyadı, düzenlenen çek üzerine açıkça yazılır.

(9) Türk Ticaret Kanunundaki unsurları taşıması kaydıyla, düzenlenen çekin bu maddede yer alan koşullara aykırı olması çekin geçerliliğini etkilemez.

(10) Çek hesabı, ancak sahibinin veya yasal temsilcisinin yazılı talebi ya da mevduat veya katılım fonu zamanaşımı süresinin dolması üzerine kapatılabilir. Çek hesabı kapatıldıktan sonra, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibraz edilen çekler karşılıksızdır işlemine tabi tutulur.

(11) Esnaf ve sanatkâr odalarına kayıtlı olanlardan, tacir kişilere özgü çek hesabı açtıranlar hakkında bu Kanunun tacirlere ilişkin hükümleri uygulanır.

İbraz, ödeme, çekin karşılıksız olduğunun tespiti ve gecikme cezası

MADDE 3- (1) Karşılığı bulunan çek, hesabın bulunduğu muhatap bankanın herhangi bir şubesine ibraz edildiğinde hamilin varsa vergi kimlik numarası saptandıktan sonra ödenir. Ancak çek, hesabın bulunduğu şubeden başka bir şubeye ibraz edildiğinde, o şubece karşılığı sorulmak suretiyle ödenir.

(2) "Karşılıksızdır" işlemi, muhatap bankanın hamile kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın dışında, çek bedelinin karşılanamayan kısmıyla sınırlı olarak yapılır.

(3) Muhatap banka, ibraz eden düzenleyici dışındaki hamile, süresinde ibraz edilen her çek yaprağı için;

a) Karşılığının hiç bulunmaması hâlinde,

1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya üzerinde ise altıyüz Türk Lirası,

2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının altında ise çek bedelini,

b) Karşılığının kısmen bulunması hâlinde,

1) Çek bedeli altıyüz Türk Lirası veya altında ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığı altıyüz Türk Lirasına tamamlayacak bir miktarı,

2) Çek bedeli altıyüz Türk Lirasının üzerinde ise, çek bedelini aşmamak koşuluyla, kısmî karşılığa ilave olarak altıyüz Türk Lirasını,

ödemekle yükümlüdür. Bu husus, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdî kredi sözleşmesi hükmündedir.

Bu fıkradaki miktar, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan fiyat endekslerindeki yıllık değişmeler göz önünde tutularak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından her yıl Ocak ayında belirlenir ve Resmî Gazete'de yayımlanır.

(4) Hamilin talepte bulunması hâlinde, karşılıksızdır işlemi; çekin arka yüzüne tahsil için bankaya ibraz edildiği tarih, hesap durumu, bankanın yükümlülüğü çerçevesinde ödediği miktar ve ibraz eden gerçek kişinin adı ve soyadı yazılmak, bu kişinin tüzel kişi adına bedeli tahsil etmesi hâlinde bu husus belirtilmek ve bu kişi ile birlikte banka yetkilisi tarafından imzalanmak suretiyle yapılır. Banka tarafından ödenen miktar düşüldükten sonra karşılıksız kalan tutar açıkça belirtilir. Hamilin imzalamaktan kaçınması hâlinde, karşılıksızdır işlemi yapılmaz.

(5) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil, kısmî ödemenin hamil tarafından kabul edilmemesi hâlinde, ikinci fıkra hükmüne göre karşılıksızdır işlemi yapılır; ibraz tarihi ile ödememe nedeni çekin üzerine yazılır ve çek, üzerine imzası alınarak hamiline geri verilir; ön ve arka yüzünün fotokopisi banka tarafından saklanır. Çek hesabında hiç karşılığın bulunmaması ve hamilin sadece muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutarın ödenmesini talep etmesi hâlinde de bu fıkra hükmüne göre işlem yapılır.

(6) Muhatap bankanın üçüncü fıkraya göre ödemekle yükümlü olduğu tutar dahil kısmî ödeme hâlinde, çekin ön ve arka yüzünün onaylı fotokopisi ücretsiz olarak hamile verilir. Çek hamili, bu fotokopiyle müracaat borçlularına veya kambiyo senetleri hakkındaki takip usullerine başvurabileceği gibi, Cumhuriyet başsavcılığına şikâyette bulunurken dilekçesine bu fotokopiyi ekleyebilir ve bunu icra daireleri ile mahkemelerde ispat aracı olarak kullanabilir. Mahkeme veya icra dairesinin istemi hâlinde çekin aslı bu mercilere gönderilir.

(7) Banka;

a) Çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hamiline ödenmesinin geciktirilmesi,

b) Kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarın hamile ödenmesinin geciktirilmesi,

hâllerinde, çek hamiline, her geçen gün için binde üç gecikme cezası öder. Bu hâllerde 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümleri uygulanmaz.

(8] Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.

Bankaların bildirim yükümlülüğü

MADDE 4- (1) Hamiline çek hesabı sahiplerinin açık kimlikleri, adresleri, vergi kimlik numaraları, bu hesaplardan ödeme yapılan kişilere ait bu bilgiler ile bu kişilere yapılan ödemelerin tutarları ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklere ilişkin bilgiler, ilgili bankalar tarafından, dönemler itibarıyla, Gelir İdaresi Başkanlığına elektronik ortamda bildirilir. Bildirim dönemleri ve süreleri Türkiye Bankalar Birliği ve Türkiye Katılım Bankaları Birliğinin görüşleri alınarak Gelir İdaresi Başkanlığı tarafından belirlenir.

(2) Tacir tüzel kişi veya onun faaliyetleri ile ilişkilendirilmek kaydıyla, tüzel kişinin gerçek kişi ortakları, ortakların ilgili bulunduğu veya tüzel kişinin veya ortaklarının etkisi altında bulundurduğu gerçek kişiler ile tüzel kişinin yönetim organında görev alan veya temsilcisi sıfatını taşıyan gerçek kişiler adına açılmış olan çek hesapları, tacir tüzel kişiye ait kabul edilir. Söz konusu ilişkinin varlığına yönelik emarelerin bulunması hâlinde, hesabın bulunduğu banka şubesi durumu Gelir İdaresi Başkanlığına bildirir.

(3) Bankalar, hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenlendiğini tespit etmeleri hâlinde, mevcut delilleriyle birlikte durumu, tespit tarihinden itibaren en geç bir hafta içinde Cumhuriyet başsavcılığına ve Gelir İdaresi Başkanlığına bildirmekle yükümlüdür.

Ceza sorumluluğu, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı

MADDE 5- (1) Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz. Mahkeme ayrıca, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağına; bu yasağın bulunması hâlinde, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının devamına hükmeder. Bu davalar, çekin tahsil için bankaya ibraz edildiği veya çek hesabının açıldığı banka şubesinin bulunduğu yer ya da hesap sahibinin yahut şikâyetçinin yerleşim yeri mahkemesinde görülür.

(2) Birinci fıkra hükmüne göre çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlü olan kişi, çek hesabı sahibidir. Çek hesabı sahibinin tüzel kişi olması hâlinde, bu tüzel kişinin malî işlerini yürütmekle görevlendirilen yönetim organının üyesi, böyle bir belirleme yapılmamışsa yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişiler, çek karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmakla yükümlüdür.

(3) Çek hesabı sahibi gerçek kişi, kendisi adına çek düzenlemek üzere bir başkasını temsilci veya vekil olarak tayin edemez. Gerçek kişinin temsilcisi veya vekili olarak çek düzenlenmesi hâlinde, bu çekten dolayı hukukî ve cezaî sorumluluk çek hesabı sahibine aittir.

(4) Karşılıksız çek düzenleyen, adına karşılıksız çek düzenlenen ve ileri düzenleme tarihli çek üzerinde yazılı tarihe göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, karşılığını ilgili banka hesabında bulundurmayan gerçek ve tüzel kişi hakkında, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının talebi üzerine, sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde resen mahkeme tarafından, karşılıksız çıkan her bir çekle ilgili olarak, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilir.

(5) Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı ile ilgili olarak, herhangi bir adres değişikliği bildiriminde bulunulmadığı sürece ilgilinin çek hesabı açtırırken bildirdiği adrese 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanununun 35 inci maddesine göre derhal tebligat çıkarılır. Adresin bankaya yanlış bildirilmesi veya fiilen terkedilmiş olması hâlinde de, tebligat yapılmış sayılır.

(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, elindeki bütün çek yapraklarını ait olduğu bankalara iade etmekle yükümlüdür. Bu kişi adına yeni bir çek hesabı açılamaz.

(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün içinde, düzenlemiş bulunduğu ve henüz karşılığı tahsil edilmemiş olan çekleri, düzenleme tarihlerini, miktarlarını ve varsa lehtarlarını da göstermek suretiyle, muhatap bankaya liste hâlinde vermekle yükümlüdür.

(8] Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına ilişkin bilgiler, güvenli elektronik imza ile imzalandıktan sonra, Adalet Bakanlığı Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) aracılığıyla Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına elektronik ortamda bildirilir. Bu bildirimler ile bankalara yapılacak duyurulara ilişkin esas ve usuller, Adalet Bakanlığının uygun görüşü alınarak Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından belirlenir.

(9) Karşılıksız kalan bir çekle ilgili olarak yapılan soruşturma veya kovuşturma neticesinde;

a) Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,

b) Mahkeme tarafından, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, davanın düşmesi veya davanın reddine,

karar verilmesi hâlinde, aynı kararda, çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına da karar verilir. Bu karar, kesinleşmesi hâlinde, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına sekizinci fıkradaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

(10) Koruma tedbiri olarak verilen çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararına yapılan itirazın kabulü hâlinde, bu kararla ilgili olarak da sekizinci fıkradaki bildirim ve yayımlanma usulü izlenir.

(11) Birinci fıkrada tanımlanan suç nedeniyle kamu davasının açılmasının ertelenmesine, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, ön ödemeye ve 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 297 nci maddesinin üçüncü fıkrasındaki tebliğnamenin tebliğine ilişkin hükümler uygulanmaz.

Etkin pişmanlık ve yasak kararının kaldırılması

MADDE 6- (1) Karşılıksız kalan çek bedelini, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında;

a) Soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı tarafından kovuşturmaya yer olmadığına,

b) Kovuşturma aşamasında mahkeme tarafından davanın düşmesine,

c) Mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına,

karar verilir.

(2) Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır.

(3) Kişi, mahkûm olduğu adlî para cezası tamamen infaz edildikten veya bu cezayı ödemediği için hakkında hapis uygulanıp serbest bırakıldıktan itibaren üç yıl ve her hâlde yasağın konulduğu tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, hükmü veren mahkemeden çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasını isteyebilir; mahkemenin vereceği karara itiraz edebilir. Çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağının kaldırılmasına ilişkin karar kesinleştiğinde, yasağın kaldırıldığı, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına 5 inci maddenin sekizinci fıkrasındaki usullere göre bildirilir ve ilân olunur.

Diğer ceza hükümleri

MADDE 7- (1) Tacirin ticarî işletmesiyle ilgili iş ve işlemlerinde, tacir olmayan kişinin çek defterini kullanarak çek düzenleyen ve düzenleten kişi altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Tacir olmayan kişiye tacir kişiye verilmesi gereken çek defteri veren banka görevlisi hakkında elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

(3) 2 nci maddenin üçüncü fıkrasındaki yükümlülüğe aykırı olarak bankaya gerçek dışı beyanda bulunan kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Beyanname almadan veya beyannameye rağmen, hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı bulunan kişiye veya bu kişinin yönetim organında görev yaptığı veya temsilcisi ya da imza yetkilisi olduğu tüzel kişiye çek defteri veren banka görevlileri elli günden yüzelli güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(4) Kısmen veya tamamen karşılığı bulunmayan çekle ilgili olarak, talebe rağmen, karşılıksızdır işlemi yapmayan banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(5) Karşılığı tahsil edilmek üzere bankaya ibraz edilen çekin karşılığının hesapta mevcut olmasına rağmen, hamile ödemede bulunmayan ya da bankanın kanunen ödemekle yükümlü olduğu miktarı hamile ödemeyen banka görevlisi, şikâyet üzerine bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(6) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi, buna rağmen çek düzenlerse, fiil daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmadığı takdirde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(7) Hakkında çek düzenleme ve çek hesabı açma yasağı kararı verilmiş olan kişi adına çek hesabı açan banka görevlisi, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(8] Çek defteri basmaya veya bastırmaya kanunen yetkili kılınanlar dışında çek defteri basanlar ve bastıranlar iki yıldan beş yıla kadar hapis ve binbeşyüz güne kadar adlî para cezasıyla cezalandırılır.

(9) Hamiline çek defteri yaprağını kullanmadan hamiline çek düzenleyen kişi, bu aykırılığı içeren her bir çekle ilgili olarak, bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(10) 2 nci maddenin, sağlanması ve saklanması gereken bilgi ve belgelere ilişkin hükmüne aykırı hareket edilmesi veya çekin karşılıksız çıkması dolayısıyla hamili tarafından talep edilmesi üzerine düzenleyicinin banka kayıtlarındaki adreslerinin kendisine verilmemesi hâlinde, ilgili bankaya Cumhuriyet savcısı tarafından beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

Hesaben ödeme

MADDE 8- (1) Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, çeklerin banka şubeleri arasında hesaben ödenmesini sağlayacak tüzel kişiliği haiz sistemi kurmaya ve gözetimi altında yürütmeye yetkilidir. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, bu yetkiyi uygun göreceği başka bir kuruluş aracılığıyla da kullanabilir.

(2) Hesaben ödeme sisteminin kuruluş ve işleyişi, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca çıkarılacak ve Resmî Gazete'de yayımlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.

(3) Yönetmelikte belirtilen esaslar çerçevesinde çeklerin fizikî olarak ibraz edilmeksizin sadece çek bilgileri üzerinden bankalararası takas odaları aracılığı ile elektronik ortamda muhatap bankaya gönderilerek işlem görmesi, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 710 uncu maddesine göre takas odasına ibraz hükmündedir.

(4) Takas odaları aracılığıyla ibraz edilmiş çekler için, 3 üncü maddenin üçüncü fıkrasında belirlenen sorumluluk miktarı dâhil, kısmî ödeme yapılmaz. Bu durum, muhatap bankanın sorumluluk tutarını ödeme yükümlülüğünü ortadan kaldırmaz. Ancak, takas odaları aracılığıyla ibraz edilen çekin, hesapta yeterli karşılığının olmadığının belirlenmesi hâlinde muhatap banka tarafından, hesapta bulunan kısmî karşılık tutarı, çeki ibraz eden hamil lehine onbeş gün süreyle bloke edilir.

Yürürlükten kaldırılan mevzuat

MADDE 9- (1) 19/3/1985 tarihli ve 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 26/2/2003 tarihli ve 4814 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun geçici 1 ilâ geçici 5 inci maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.

Geçiş hükümleri

GEÇİCİ MADDE 1- (1) Bankalar, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde, 2 nci maddeye göre yayımlanacak tebliğde belirlenen esaslara uygun olarak yeni çek defterleri bastırırlar.

(2) Bankalar, 1/7/2010 tarihine kadar müşterilerine yeni çek defterlerini verir ve ellerindeki eski çek defterlerini imha ederler.

(3) Bankaların müşterilerine verdikleri eski çek defterleriyle ilgili olarak, 3167 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 7 nci maddesi hükmü saklıdır.

(4) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı açılmış olan davalar bakımından asliye ceza mahkemesinin görevi devam eder.

(5) 31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.

(6) Bu Kanunun 5 inci maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca yapılacak bildirimler, 1/7/2010 tarihine kadar yazılı ortamda yapılabilir.

(7) Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 3167 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca kurulmuş olan Bankalararası Takas Odaları Merkezi, bu Kanunun 8 inci maddesinde öngörülen tüzel kişiliği haiz sistem kuruluncaya kadar faaliyetlerine devam eder ve yeni kurulacak tüzel kişiliğe herhangi bir işleme gerek kalmaksızın devrolunur. Yeni kurulacak tüzel kişilik bu devir nedeniyle doğacak her türlü vergi, resim, harç ve fondan muaftır.

GEÇİCİ MADDE 2- (1) 3167 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinde tanımlanan suçtan dolayı, 1/11/2009 tarihi itibarıyla, haklarında soruşturma veya kovuşturma başlatılmış ya da kesinleşmiş bir hükümle mahkûm olan kişilerin;

a) Şikâyetçi ile belirledikleri miktarın belirli vadelerde ödenmesi hususunda anlaşmaya varmaları ve anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşmada öngörülen süre kadar soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Anlaşmaya varılmış olması, şikâyetçi bakımından şikâyetin geri alınması sonucunu doğurmaz.

b) Bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarı belirli vadelerde ödeyeceğini taahhüt etmesi ve taahhütnamenin, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından Cumhuriyet başsavcılığına veya mahkemeye verilmesi hâlinde, anlaşma aranmaksızın, taahhütnamede belirtilen süre kadar, soruşturma veya kovuşturmanın durmasına, hükmün infazının ertelenmesine veya durdurulmasına karar verilir. Bu durumda, ödeme süresi, taahhütnamenin yapıldığı tarihten itibaren iki yılı geçemez. Taahhütnamede yer alacak birinci yıl taksidi, borcun üçte birinden az olamaz. Taahhütnamenin bir örneği alacaklıya gönderilir.

(2) Birinci fıkrada yazılı anlaşma veya taahhütnamenin en geç 1/4/2010 tarihine kadar düzenlenmiş ve mercîlerine verilmiş olması şarttır. Birinci fıkranın (b) bendinden yararlanan kişi, taahhütnamede belirttiği süre içinde şikâyetçi ile anlaşmaya varması ve bu anlaşmanın bir nüshasının şikâyetçi veya yasal temsilcisi tarafından mercilerine verilmiş olması hâlinde, aynı fıkranın (a) bendi hükmünden yararlanır.

(3) Soruşturma veya kovuşturmanın durması hâlinde dava zamanaşımı; hükmün infazının ertelenmesi veya durdurulması hâlinde ise ceza zamanaşımı işlemez.

(4) Anlaşmanın gereği gibi ifa edilmiş veya bu Kanunun 6 ncı maddesi hükmüne göre ödenmesi gereken miktarın ödenmiş olması hâlinde; kovuşturmaya yer olmadığına, davanın düşmesine veya hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına karar verilir.

(5) Şikâyetçinin başvurusu üzerine, anlaşma veya taahhüde uyulmadığının tespiti hâlinde, soruşturmaya, kovuşturmaya veya hükmün infazına devam edilir.

(6) Soruşturma veya kovuşturması durdurulan ya da hükmün infazı ertelenen veya durdurulan kişi hakkında Ceza Muhakemesi Kanununun 109 uncu maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde yer alan adlî kontrol tedbirine karar verilebilir.

Yürürlük

MADDE 10- (1) Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Yürütme

MADDE 11- (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.


5941 Sayılı yeni Çek Kanunu Tasarısı ile ilgili 04.12.2009 tarihli Adalet Komisyonu Raporu ve Çek Kanunu gerekçesi aşağıdaki linktedir:
http://www.hukuki.net/hukuk/uploads/5941adaletkomisyonuraporu.pdf
#1506
Anlattığınız şeylerden ben gayrimenkulünüzde bir kamulaştırma şerhi bulunduğunu anladım. Anlattıklarınız gayrimenkulün imar durumuyla ilgili ise lütfen düzeltiniz.

2942 Sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun sizin durumunuzla yakından ilgili maddeleri aynen şu şekildedir:

DAVA HAKKI

Madde 14.- (Değişik: 4650 - 24.4.2001 / m.7) Kamulaştırmaya konu taşınmaz malın maliki tarafından 10 uncu Madde gereğince mahkemece yapılan tebligat gününden, kendilerine tebligat yapılamayanlara tebligat yerine geçmek üzere mahkemece gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren otuz gün içinde, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açılabilir.

İdari yargıda açılan davalar öncelikle görülür.

İştirak halinde veya müşterek mülkiyette, paydaşların tek başına dava hakları vardır.

İdare, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği günden itibaren otuz gün içinde maddi hatalara karşı adli yargıda düzeltim davası açabilir.

İdare tarafından, bu Kanun hükümlerine göre tespit olunan malike ve zilyede karşı açılan davaların görülmesi sırasında, taşınmaz malın gerçek malikinin başka bir şahıs olduğu anlaşıldığı takdirde, davaya bu gerçek malik, tapu malikinin daha önce öldüğü sabit olursa mirasçıları da dahil edilmek suretiyle devam olunur.

Açılan davaların sonuçları dava açmayanları etkilemez.

İDARENİN TEK TARAFLI VAZGEÇMESİ

Madde 21 - İdare kamulaştırmanın her safhasında kamulaştırma kararı veren ve onaylayan yetkili merciin kararı ile kamulaştırmadan tek taraflı olarak kısmen veya tamamen vazgeçebilir. Şu kadar ki, dava sırasında vazgeçme halinde dava giderleri ile harç, harcanan emek ve işin önemi gözetilerek mahkemece maktuen takdir olunacak avukatlık ücreti idareye yükletilir.


Yukarıdaki maddeler uyarınca kamulaştırma şerhini koyan ilgili idareye dilekçe ile müracaat ederek, gerekçelerinizi belirtmek suretiyle kamulaştırma şerhinin kaldırılmasını talep edip aksi halde dava açacağınızı belirtebilirsiniz. 60 gün içinde cevap verilmezse/şerh kaldırılmazsa, talebiniz reddedilmiş sayılır; bu durumda şerhin kaldırılması için dava açma yoluna gidebilirsiniz.

Önemli not: Çok kısıtlı ve öznel (subjektif) bilgilere istinaden yapılan yukarıdaki değerlendirmeler, gündemdeki mesele hakkında tamamen bir ön bilgi verme ve en temel düzeyde kişileri bilgilendirme amacına matuftur. Bu tür konular her yönden ayrıntılı bir şekilde inceleme/araştırma yapılmasını gerektirir ve bu da ancak profesyonel yardım ile mümkün olabilir. Bu sebeple haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz ve herhangi bir hak kaybına maruz kalmamanız için bir avukatla anlaşmanızı ve avukatınızın yönlendirmeleri istikametinde hareket etmenizi tavsiye ediyorum.
#1507
Gaziantep'te görevli iki memur arasındaki anlaşmazlık, adliyeye yansıdı.

GAZİANTEP - Gaziantep'te bir kamu kuruluşunda memur olarak çalışan 49 yaşındaki M.E., alışveriş merkezindeki tuvalete kavgalı olduğu çalışma arkadaşı 44 yaşındaki O.K.'nin 'gay' olduğunu, adını ve telefon numarasını yazdığı iddiasıyla 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

İddiaya göre, devlet memuru O.K.'yi 29 Ekim 2008'den itibaren cep telefonundan arayan bazı erkekler, cinsel ilişki teklifinde bulundu. Önce şaka yapıldığını sanan, ancak telefonla arayanların sayısının artması üzerine teklifte bulunanlarla konuşan O.K., telefon numarasının kent merkezindeki bir alışveriş merkezinin tuvaletinde yazılı olduğunu öğrendi. Bu sırada Batman'da geçici görevde olan O.K., hemen Gaziantep'e gelerek tuvaletteki yazıyı inceledi ve yazının daha önceden aralarında husumet bulunan çalışma arkadaşı M.E.'ye ait olduğu kanısına vararak, Cumhuriyet Savcılığı'na şikayette bulundu. Şikayeti değerlendiren Cumhuriyet Savcılığı'nın başlattığı inceleme doğrultusunda, henüz silinmemiş olan tuvaletteki yazıların fotoğrafları çekilerek Adana Kriminal Polis Laboratuvarı'na gönderildi. Hazırlanan ekspertiz raporunda, tuvaletteki yazının M.E.'nin elinden çıktığı saptandı.

M.E. hakkında, TCK'nın 125/1 maddesi uyarınca şerefe karşı suç işlediği iddiasıyla 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve adli para cezasıyla, TCK'nın 53'üncü maddesi uyarınca belli haklardan mahrum bırakılması istemiyle dava açıldı. Hakkındaki suçlamaları kabul etmeyen M.E., Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığı'ndaki ifadesinde, "Yazıyı kimin yazdığını bilmiyorum. Hatta bu konuda O.K. ile görüştüm. Benimle ilgili şikayetinden vazgeçeceğini söyledi. Ekspertiz raporunda yazının bana ait olduğu bildirilse de bunu kabul etmiyorum. Yeniden imza örneklerimin alınarak yazıların incelenmesini istiyorum" dedi.

O.K. ise uzlaşma önerilerini reddedip şikayetini sonuna kadar sürdüreceğini belirterek, "O şahısla aramızda daha önceden yaşanan bir olaydan dolayı husumet bulunuyordu. Yazılar nedeniyle huzur ve sükunetim bozuldu. Kendisiyle kesinlikle uzlaşmıyorum. Cezasını çekmesini istiyorum" diye konuştu.

Gaziantep 3'üncü Sulh Ceza Mahkemesi'nde tutuksuz olarak yargılanan M.E., savcılıktaki ifadesini tekrarlayıp, yeniden yazı örneğinin alınmasını ve incelenmesini istedi.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetay&ArticleID=967011&Date=02.12.2009&CategoryID=77
#1508


Danıştay 10. ve 13. Daireleri Müşterek Heyeti, Genetiği Değiştirilmiş Organizma içeren ürünlerle ilgili yönetmeliğin bazı maddelerinin yürütmesini durdurdu.

Bir vatandaş, 26 Ekim 2009 tarihli "Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Yönetmelik"in iptali ve öncelikle 11. ve 20. maddelerinin yürütmesinin durdurulması istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, tartışmalı Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar (GDO) yönetmeliğinde bazı değişiklikler yapmış, ancak bu düzenleme de tepkileri dindirmeye yetmemişti.

Gerekçede, gıda ve yem amaçlı genetik yapısı değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerin ithalatı, işlenmesi, ihracatı, kontrol ve denetimi konularının çıkarılacak bir yasayla düzenlenmesi gerektiğine dikkat çekildi.

http://www.iha.com.tr/haber/detay.aspx?nid=98981&cid=11
#1509
İnternet Teknolojileri Derneği (INETD), Youtube internet sitesinin erişiminin engellenmesi nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne dava açtı.

INETD Başkanı Mustafa Akgül, Youtube internet sitesine erişimin 5 Mayıs 2008'de engellendiğini hatırlattı. INETD olarak, zarar gören üyeler ve tüm ülke adına, Youtube yasağının hukuka ve kamu yararına aykırı olduğunu gerekçesiyle ilgili mahkemeye itiraz ettiklerini ifade eden Akgül, Mahkeme'nin, ''İtirazın kararın ilk haftasında yapılması gerektiği'' gerekçesiyle itirazı reddettiğini belirtti. Akgül, ''Bir üst mahkeme ise gerekçelerimizle yaptığımız itirazı hiçbir gerekçe ve görüş belirtmeden reddetti. Ülkemizde itiraz edebileceğimiz başka makam kalmadığı için geçen hafta AİHM'ne başvurmak zorunda kaldık'' dedi.

Youtube yasağının, Anayasa'ya, hukukun evrensel ilkelerine ve Avrupa İnsan Haklarına Sözleşmesi'nin çeşitli maddelerine aykırı olduğunu belirten Akgül, ''Türkiye'nin adeta internetle savaştığını'' öne sürdü. Akgül, şunları kaydetti:

''AİHM'e başvurumuzun ana noktası, yasaklamanın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 10. maddesi olan ifade özgürlüğünü ihlal etmesidir. Yasaklanmak istenilen videolara nesne temelli filtreleme uygulama mümkün iken bu uygulanmayarak, tüm yurttaşlarımızın bu uluslararası paylaşım ortamından yararlanmaları, bu ortamda kendilerini ifade etme özgürlüklerine orantısız bir şekilde kısıtlanmaktadır. Yasaklama, sözleşmenin 6. maddesine aykırı olarak sakıncalı videolarla hiçbir bağlantısı olmayan kişilere kısıtlama getirilmekte, hiçbir yargılama yapılmadan bir tedbir kararı kesin bir karar gibi uygulanmakta, bundan zarar gören kişilerin hakkını arama hakkına sınırlama getirmektedir. Verilen tedbir kararı kısa bir süre için geçerli olması gerekirken, tedbir kararı yinelenmeden geçen yılın mayıs ayından beri uygulanmaktadır. Tedbir kararı öncesinde de ne bir savunma alma çabası olmuş, ne de bilirkişiye başvurulmuştur. Bir başka deyişle, bu yasaklama kararının bir hukuk faciası olduğu kanısındayız.''

Youtube yasağının eğitim hakkına da sınırlama getirdiğini ileri süren INETD Başkanı Akgül, Youtube'un üniversitelerin, uluslararası kuruluşların ders ve benzeri malzemeleri koydukları ana dağıtım kanalı olduğunu da söyledi. Akgül, internete getirilen bir kısıtlamanın iletişim özgürlüğüne getirilen bir kısıtlama olduğunu savunarak, ''Youtube gibi milyonlarca kişinin kullandığı, milyonlarca nesnenin bulunduğu internet sitelerini tümden kapatmak yerine, sakıncalı bulunan nesnelere erişimi engellemek mümkündür. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, bunu yapacak idari, mali ve teknik beceriye sahiptir. Kamuoyunun yeterli baskı yapmaması nedeniyle gündeme alınmamaktadır'' diye konuştu.

Derneğin AİHM başvuru dilekçesini şu linkten inceleyebilirsiniz: http://www.inetd.org.tr/youtube/aihm-basvuru.html

http://sabah.com.tr/Teknoloji/2009/11/30/youtube_yasagi_aihme_tasindi
#1510
Eğer üstteki linkten aradığınız adliyenin telefon bilgilerine ulaşamazsanız, bir de şu linki deneyin: http://www.adalet.gov.tr/blink/birim.html

Bu linkte adliyelere ait web sitelerinin linkleri bulunmakta.
#1511


2007 yılı başında öldürülen Hrant Dink hakkındaki linç kampanyasına malzeme oluşturan hüküm, Yargıtay'a göre örnek karar...

Yargıtay'ın internet sitesindeki 'Güncel Kararlar' bölümünde yer alan bazı duyurular, kafalarda soru işareti yarattı. Kurumun internet sitesinin ana sayfasındaki bu bölümde sadece üç örnek karar var. Bu kararlardan ilki uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürülen Agos Gazetesi Eski Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in Şişli 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde bilirkişi raporunun "suç unsuru yoktur" raporuna rağmen 'Türklüğü tahkir ve Tezyif' ettiği iddiasıyla 301. maddeden mahkûmiyet kararının onaylandığı karar tutanağı. İkincisi ise, ünlü Şemdinli davasında faillerin serbest kalmasına yol açacak sivil mahkemenin verdiği kararı usulden bozarak Askeri Mahkeme'ye gitmesine yol açan süreçle ilgili. Sitede yer alan üçüncü "örnek" karar ise bir "töre" cinayetinde kadın hakları örgütü AMARGİ Kadın Akademisi'nin davaya müdahil olma talebinin reddi üzerine verilen karar. Yargı ve Yargıtay için utanç vesilesi olması gereken kararların kurumun internet sitesinde örnek kararlar olarak verilmesi skandalının detayları ise şöyle.

Hrant Yargıtay'ın sitesinde
Agos gazetesindeki köşesinde kaleme aldığı yazılardan dolayı "Türklüğe hakaret" suçlamasıyla Gazeteci Hrant Dink'e Anayasa'nın 301. maddesinden dava açılmış, bunun üzerine Dink'in yazılarını inceleyen bilirkişi heyeti "Türklüğe hakaret edici bir unsur yok" kararını vermişti. Ancak Şişli 2. Asliye Ceza, raporu dikkate almayarak Dink hakkında mahkûmiyet kararı vermiş, Dink'in temyize başvurması üzerine, mahkemenin kararını görüşen Yargıtay 3. Ceza Dairesi mahkumiyet kararını onamıştı. Dink, basında ve bugün Ergenekon davasında sanık olarak yargılanan şahısların başrolünde bulundukları linç kampanyasında bu karar özellikle kullanılmıştı. İşte bu mahkumiyet kararı da Yargıtay'ın "örnek" kararlar listesinde yer alıyor. 2007 yılında uğradığı silahlı saldırı sonucu yaşamını yitiren Hrant Dink hakkındaki karar, aradan geçen iki yıla rağmen siteden kaldırılmadı. Öte yandan "Dink'e atılı suçun oluşup oluşmadığının ortaya konabilmesi için, davanın konusunu oluşturan yazının yanında, bu yazının da yer aldığı ve toplam sekiz adet makaleden oluşan dizinin bir bütün halde ele alınması ve sonucuna buradan gidilmesi gerektiği" kararınını veren Yargıtay, sitesinde yer alan duyuruda Dink'in diğer yazılarına da yer veriyor.

Şemdinli böyle karartıldı
9 Kasım 2005 yılında Şemdinli'de Seferi Yılmaz'a ait Umut Kitabevi bombalanmış, bir kişi ölmüş, bombayı attığı öne sürülen bir kişinin sığındığı otomobil halk tarafından durdurulmuş ve içindeki devlet görevlisi olan üç kişi tartaklanarak polise teslim edilmişti. Van Cumhuriyet Başsavcılığı'nca yargılanan bu üç kişi hakkında verilen kararlar da sitenin 'Güncel Kararlar' bölümündeki yerini koruyor. Hatırlanacağı üzere dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt, saldırganlardan Astsubay Ali Kaya için 'Tanırım, iyi çocuktur' demesinden sonra, 35 yıl mahkûmiyet alan faillerin serbest kalmasına yol açan süreç başlamıştı. İşte Yargıtay'ın internet sitesinde yer alan "örnek" kararlardan ikincisi ise Şemdinli ile ilgili. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 16.10.2006 gün ve 211049 sayılı tebliğnamesiyle dosya Yargıtay 1.Ceza Dairesine gönderildi ve burada Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararı, "Dosyanın 9. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına (TEVDİİNE) görevsizlikle karar verişmiştir" deniyor.

Dava askerî mahkemeye
Yargıtay 9. Ceza Dairesi ise Şemdinli olaylarıyla ilgili davada sanık Astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz hakkındaki kararı "eksik soruşturma'' gerekçesiyle bozdu. Davanın temyiz incelemesini sonuçlandıran Yargıtay 9. Ceza Dairesi, kararın usul yönünden bozdu ve davanın askerî mahkemede görülmesini istedi. HSYK ise sanıklara ceza veren Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi üyeleri hakkında soruşturma başlattı.

İlk duruşmada serbest
Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Askerî Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşmasında mahkeme 3 sanığın serbest bırakılmasına karar verdi. Patlamanın ardından ateş açarak Ali Yılmaz'ın ölümüne, 5 kişinin de yaralanmasına sebep olduğu için yargılanan Jandarma Uzman Çavuş Tanju Çavuş'un yargılanmasına Malatya'da devam ediliyor. Tanju Çavuş en son görev yaptığı Isparta'da Salih Uçar adlı kişiyi öldürdüğü gerekçesiyle tutuklandı. Sanıklar serbest bırakılırken mağdur Seferi Yılmaz Van Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 'örgüt üyesi olduğu' gerekçesiyle tutuklandı. Yılmaz 1 yıl cezaevinde kaldıktan sonra tahliye oldu.

E-muhtıra da sitede
Öte yandan 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt tarafından bizzat yazılan ve büyük tartışmalara yol açan e-muhtıra da Genelkurmay Başkanlığı sitesinde hâlâ duruyor. Kamuoyunda e-muhtıra olarak bilinen duyuruda "Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dinî duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar" gibi ifadeler kullanılıyor.

http://www.taraf.com.tr/haber/44821.htm
#1512


Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 9. maddesinde "Herkes düşünce, vicdan ve din özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, din veya inanç değiştirme özgürlüğü ile tek başına veya topluca, açıkça veya özel tarzda ibadet, öğretim, uygulama ve ayin yapmak suretiyle dinini veya inancını açıklama özgürlüğünü de içerir. Din veya inancını açıklama özgürlüğü, ancak kamu güvenliğinin, kamu düzenin, genel sağlığın veya ahlakın, ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için demokratik bir toplumda zorunlu tedbirlerle ve yasayla sınırlanabilir." şeklindeki hükmüne rağmen temel hak niteliğindeki bir özgürlük İsviçre'de halkın oyuna sunuldu ve ortaya son derece vahim bir sonuç çıktı. Sadece dört minarenin bulunduğu İsviçre'de dünkü referanduma katılanların yüzde 57'si yasakçılığı destekleyerek yeni minare yapılmasına 'hayır' dedi. Taraf Gazetesi'nin konuyla ilgili haberi şu şekilde:

İsviçre'de yapılan referandumda resmî olmayan sonuçlara göre yaklaşık 5 milyon seçmenin yüzde 57.5'i, cami minarelerinin yasaklanması yönünde oy kullandı. Konfederasyonu oluşturan 26 kantondan sadece dördü bu yasağa karşı çıktı.

Haber ajansları sonucu 'sürpriz' diye nitelendirdi. Daha önce yapılan anketlerde, minarelerin yasaklanmasını isteyenlerin az bir farkla oylamayı kazanabileceğine işaret ediliyordu. Sonuç çoğu siyasi parti ve İsviçre hükümeti tarafından da 'sürpriz' olarak nitelendirildi.

En büyük partinin girişimi
Camilerin minarelerinin yasaklanması inisiyatifinin mimarı, muhafazakâr İsviçre Halk Partisi. Halk Partisi, ülkenin İslamlaşma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu iddia ederek, halka minarelerin yasaklanması yönünde oy kullanması çağrısı yapmıştı. İsviçre Halk Partisi üyesi Walter Wobmann, "Minareler kabul edilirse, bunun arkasından sıra müezzinlerin ezan okumasına gelir" şeklinde endişeler olduğu uyarısında bulunmuştu.

Wobmann sonunda İsviçre'nin şeriat tehlikesiyle karşılaşacağını da öne sürmüştü. Başka bir şahin politikacı olarak tanınan parlamento üyesi Ulrich Schlüer de İsviçre'nin adım adım İslamlaştırıldığını, İsviçre halkının buna 'dur' deme zamanının geldiğini savundu.

Seçim sonuçlarının belli olmasının ardından İsviçre medyasına demeç veren politikacılar, bunun politik bir oylama olduğu görüşünde birleşti. Bazı politikacılar, muhafazakâr Halk
Partisi'nin vatandaşları kaygılandıran bir kampanya yürüttüğünü, bu nedenle referanduma katılımın yüksek olduğunu dile getirdiler.

Diğer partiler yasaklamaya karşıydı Minarelerin yasaklanmasına başta Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller olmak üzere çoğu siyasi parti karşı çıkmaktaydı. Siyasi partilerin yanı sıra ülkedeki dinî cemaatler de minarelerin yasaklanması girişimine tepki göstermişti.

Ülkede dört minare var
400 bin Müslüman'ın yaşadığı İsviçre'de toplam dört caminin minaresi bulunuyor. Hükümet şimdi minarelerin yasaklanması kararının protestolara yol açmasından endişe ediyor. Hükümet, yasaklama kararının İslam aleminde tepkilere neden olabileceği uyarısında bulunarak, ülkede terör saldırıları düzenlenebileceği endişesini dile getirdi.

http://www.taraf.com.tr/haber/44828.htm
#1513
Türk Vatandaşlarının Tabi Olduğu Vize Uygulamaları  

Önemli uyarı!

Aşağıdaki vize rejimi bilgilerinin güncel tutulmaları için  gerekli çaba gösterilmekle beraber, lütfen, bu bilgileri seyahat edeceğiniz ülkenin temsilciliğine de teyid ettiriniz!

Vize konusunda önemle dikkate alınması gereken hususlar:

•Vize başvurunuzu olabildiğince erken bir tarihte (örneğin, bir ay öncesinden) yapınız!
•Çalışma ve öğrenim amaçlı vizelerin alınması ülkeden ülkeye değişmekle beraber, 2-3 ay veya daha uzun bir zaman sürebilir !
•Vize başvurunuzda pasaportunuzun geçerlilik süresinin başvurduğunuz tarihten ileriye doğru en az bir yıl olmasına özen gösteriniz! Ayrıca, vizeden muaf olmanız halinde dahi, gideceğiniz ülkenin pasaportunuzda aradığı geçerlilik süresini öğreniniz. (Bazı devletlerin ülkeye girişte umuma mahsus ve resmi pasaportlarda aradığı asgari geçerlilik sürelerini görmek için http://www.mfa.gov.tr/umuma-mahsus.tr.mfa tıklayınız.)
•Yıpranmış pasaportla yapacağınız vize başvurunuz kabul edilse ve vizenizi alsanız dahi, sınırdan geri çevrilmeniz mümkündür!
•Vize başvurunuz reddedilebilir. Red nedenini açıklama zorunluluğu bulunmamakla beraber, bazı ülkeler yazılı ve/veya sözlü açıklama yapmaktadır!

VATANDAŞLARIMIZIN  SEYAHAT  EDECEKLERİ ÜLKE  BAKIMINDAN  VİZE  YÜKÜMLÜLÜKLERİ

Afganistan: Diplomatik Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Hususi, Hizmet ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Almanya Federal Cumhuriyeti: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Amerika Birleşik Devletleri: Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Andorra:  T.C. vatandaşları gidecekleri güzergaha göre Fransa veya İspanya'nın vize rejimine tabidirler.
Angola: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Antigua-Barbuda:  Diplomatik, hizmet , hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri, geçerli pasaport, dönüş bileti, ikamet adreslerini ve ülkede kalacakları süre için yeterli mali kaynak göstermek kaydıyla, altı aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Arjantin:  Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Arnavutluk:  Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Avustralya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. 
Avusturya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise, altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Azerbaycan: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Bahamalar: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma  Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Bahreyn: Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri 90 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır.  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise vizelerini sınır kapılarında alabilmektedirler.
Bangladeş: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Barbados: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma  Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Belçika: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise, altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Belize: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Benin: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Beyaz Rusya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Birleşik Arap Emirlikleri: Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri 90 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Bolivya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Bosna-Hersek: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Botsvana: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Brezilya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Brunei: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Bulgaristan: Sadece diplomatik pasaport ile hizmet pasaportu hamilleri anılan ülkeye yapacakları bir aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır. Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise vizeye tabidir.
Burkina Faso: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Burundi: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Butan: Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Cape Verde: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Cezayir: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Cibuti: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Çad: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Çek Cumhuriyeti: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Çin Halk Cumhuriyeti: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Resmi Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları bir aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Danimarka: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise, altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Doğu Timor: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport Hamilleri vizeye tabidir. Bu ülkeye seyahat edecek vatandaşlarımıza, Doğu Timor sınır kapılarında 1 ay ikamet süreli vize verilmektedir.
Dominika: Diplomatik, hizmet , hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Dominik Cumhuriyeti: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Umuma mahsus pasaport hamilleri vizelerini sınır kapılarında bandrol tatbikiyle (10 ABD Doları) alabilmektedir.
Ekvator: Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri üç aya kadar olan seyahatlerinde vizeden muaftır.
Ekvator Ginesi: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
El Salvador: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Endonezya: Diplomatik, hizmet ve hususi pasaport hamilleri 14 güne kadar olan seyahatlerinde vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise vizeye tabidir. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri 30 güne kadar ikamet süreli tek giriş vizelerini sınır kapılarında alabilirler.
Eritre: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Ermenistan: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Estonya: Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri 180 gün içinde 90 günü aşmamak kaydıyla vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise vizeye tabidir.
Etyopya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Fas: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Fiji: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri üç ayı aşmayan turistik seyahatlerinde vizeden muaftır. Diğer amaçlı (eğitim, çalışma, araştırma v.s.) seyahatler için vize başvurusunun posta yoluyla Fiji'nin Brüksel Büyükelçiliğine yapılması mümkündür.
Fildişi Sahili: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Filipinler: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Finlandiya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Fransa: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Gabon: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Gambiya: Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Gana: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Gine: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Gine-Bissau: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Grenada: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, vizeden muaftır.
Guatemala:  Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Guyana: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Güney Afrika Cumhuriyeti: Diplomatik, hizmet, hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, hizmet, hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri 30 güne kadar ikamet süreli müteadditli giriş vizelerini sınır kapılarında alabilirler.
Gürcistan: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri 90 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır.
Haiti: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Hırvatistan: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri altı ay içinde 90 günü aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Hindistan: Diplomatik Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Hususi, Hizmet  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Hollanda: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Hollanda Antilleri (Curacao,St. Maarten, Bonaire, St. Eustatius ve Saba): Diplomatik ve Hususi  Pasaport hamilleri vizeye tabi değildir. Diğer pasaport hamillerinin ise vize başvurularını, resmi ikametleri başka bir ülkede bulunmadığı takdirde, Türkiye'deki Hollanda Büyükelçiliği veya Başkonsolosluklarına yapmaları gerekmektedir.
Honduras: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Hong Kong: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Irak: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
İngiltere: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
İran: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
İrlanda: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
İspanya: Diplomatik, Hizmet ve Hususi pasaport hamilleri altı ay içinde doksan günü aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise, vizeye tabidir.
İsrail: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
İsveç: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
İsviçre: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
İtalya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır (Vatikan için de geçerlidir).
İzlanda: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Jamaika: Diplomatik, hizmet , hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri vizeden muaftır (turistik amaçlı seyahatler için).
Japonya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Kamboçya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Kamerun: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Kanada: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. 
Karadağ: Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri altı ay içinde doksan (90) günü aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Katar: Katar'a akredite diplomatik, konsüler veya uluslararası örgütler nezdindeki temsilciliklere atanan Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri, görevleri müddetince, vizeden muaftır. Katar'a görevle atanmayan, Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise, Katar'a yapacakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içerisinde 90 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır.
Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Turizm veya işgörüşmesi amacıyla Katar'ı ziyaret edecek vatandaşlarımıza belirli koşulları (beraberinde 5000 Katar Riyali nakit para veya muadili geçerli bir kredi kartı bulunması, gidiş-dönüş uçak biletlerinin ibraz edilmesi, Katar'da 5 yıldızlı otellerden birinde rezervasyon yaptırılması, işadamlarının seyahatlerini Katar'da bulunan bir şirket aracılığıyla düzenlemeleri) karşılamaları kaydıyla Doha Uluslararası Havaalanı'nda vize verilmektedir.
Kazakistan: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Kenya: Umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabi olup, vizelerini 50 ABD Doları karşılığında Kenya sınır kapılarında alabilirler. Resmi (diplomatik, hizmet ve hususi) pasaport hamilleri ise anılan ülkeye yapcakları toplam kalış(ikamet) süresi 180 gün içerisinde ilk giriş tarihinden itibaren 90 günü aşmayan seyahatlerinde ve transit geçişlerde vizeden muhaftır.
Kıbrıs Rum Kesimi (GKRY): Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Kırgızistan: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları 30 güne kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Kiribati: Sadece diplomatik pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır. Hususi ve hizmet pasaportu ile Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise, vizeye tabidir.
KKTC: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Kolombiya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Komor Federe İslam Cumhuriyeti: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Kongo: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Kongo Demokratik Cumhuriyeti (Zaire): Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Kore Cumhuriyeti (Güney Kore): Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Kore Halk Cumhuriyeti (Kuzey Kore): Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Kosova:  Diplomatik, Hususi, Hizmet ve Umuma Mahsus Pasaport hamili Türk vatandaşları, Kosova'ya yapcakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, Kosova'da toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içerisinde 90 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır.
Kosta Rika: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Kuveyt: Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri 90 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Küba: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Laos: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Lesotho: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Letonya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise altı ay içinde doksan ( 90 ) günü aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Liberya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Libya: Resmi ve umuma mahsus pasaport hamilleri ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde her (180) gün zarfında toplam doksan (90) günlük kalışları için vizeden muaftır.
Lihtenştayn: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Litvanya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Lübnan: Diplomatik, Hususi, Hizmet ve Umuma Mahsus Pasaport hamili Türk vatandaşları, Lübnan'a yapcakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, Lübnan'da toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içerisinde 90 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır.
Lübnan'a akredite diplomatik, konsüler veya uluslararası örgütler nezdindeki temsilciliklere atanan Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri, görevleri müddetince, vizeden muaftır.
Ticari mahiyette otobüs, kamyon ve benzeri ağır vasıtaların sürücüleri ve yardımcıları, uluslararası sefer yapan tren ve lokomotif mürettebatı, uluslararası yolcu ve mal nakliyesi yapan sivil uçak ile gemi mürettebatı, Lübnan'a yapacakları seyahatleri veya transit geçişlerinde, Lübnan'da toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içerisinde 90 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır. 
Lüksemburg: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri ise, altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Macaristan: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, vizeden muaftır.
Madagaskar (Malagazi): Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Makau Özel İdare Bölgesi: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus pasaport hamilleri 15 güne kadar yapacakları seyahatlerde vizeden muaftır. Daha uzun süreli seyahatler için Çin Halk Cumhuriyeti'nin Ankara Büyükelçiliğine vize başvurusunda bulunulması gerekmektedir
Makedonya:  Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Malavi: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Maldivler: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Malezya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri 90 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır.
Mali: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Malta: Diplomatik, Hususi ve Hizmet Pasaportu hamilleri vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Mauritius: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri 90 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır.
Meksika: Diplomatik Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Hususi, Hizmet ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise, vizeye tabidir.
Mısır: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Moğolistan: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Moldova: Diplomatik ve Hizmet Pasaportu hamilleri vizeden muaftır. Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Monako: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet, ve Hususi  Pasaport hamilleri altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır. Monako'ya seyahat etmek isteyen vatandaşlarımızın vize başvurularını, resmi ikametleri başka bir ülkede bulunmadığı takdirde, Türkiye'deki Fransa Büyükelçiliği veya Başkonsolosluklarına yapmaları gerekmektedir.
Moritanya: Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları üç aya kadar ikamet süreli seyahatlerinde vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Mozambik: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Myanmar (Burma veya Birmanya): Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma  Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Namibya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Nauru: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Nepal: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma  Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Nijer: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Nijerya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Nikaragua: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Norveç: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Oman: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise vizelerini sınır kapılarında alabilmektedirler.
Orta Afrika Cumhuriyeti:  Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Özbekistan: Diplomatik Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Hususi, Hizmet ve Umuma Mahsus Pasaport Hamilleri vizeye tabidir.
Pakistan: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Palau Cumhuriyeti:  Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Panama: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Papua Yeni Gine: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. 
Paraguay: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Peru: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Polonya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Portekiz: Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri Portekiz'e yapacakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, Portekiz'de toplam ikamet süresi, Schengen alanına ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içinde 90 günü aşmamak kaydıyla,  vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise vizeye tabidir.
Romanya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise, altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, vizeden muaftır.
Ruanda: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Rusya Federasyonu:Türkiye'de toplam ikamet süresi 180 gün içerisinde 90 günü aşmamak kaydıyla, her giriş için 30 günü geçmeyen turistik ve iş görüşmesi amacıyla seyahatleri vizeden muaftır.
St. Cristopher Nevis: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
St. Lucia: Diplomatik, hizmet , hususi pasaport hamilleri vizeye tabidir. Umuma mahsus pasaport hamilleri vizeden muaftır.
St. Vincent-Grenadines: Diplomatik, hizmet, hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri vizeden muaftır.
San Marino: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri ise altı ay içinde üç ayı aşmamak kaydıyla, anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Senegal: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Seyşeller: Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaportlar vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizelerini sınırda alabilmektedir.
Sırbistan: Diplomatik, Hususi, Hizmet, Umuma Mahsus ve Geçici Pasaport ile Seyahat Belgesi hamili hamilleri, Sırbistan'a yapcakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, Sırbistan'da toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içerisinde 90 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır.
Sierra Leone: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Singapur: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Slovakya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Slovenya: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Solomon Adaları: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Somali: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Sri Lanka: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri 30 güne kadar seyahatlerinde vizeden muaftır.
Sudan:Diplomatik Pasaport hamilleri, Sudan'a yapacakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, Sudan'da toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, 180 gün içerisinde 90 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır.
Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri ise vizeye tabidir.  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri 30 güne kadar ikamet süreli tek giriş vizelerini Hartum Uluslararası Havaalanı'nda bandrol tatbikiyle (105 ABD Doları) alabilirler.
Surinam: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Suriye: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri her altı ay içinde ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde doksan (90) gün ikametli seyahatlerinde vizeden muaftır.
Suudi Arabistan: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Svaziland: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Şili: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Tacikistan: Diplomatik Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Tacikistan'a akredite diplomatik, konsolosluk veya uluslararası örgütler nezdindeki temsilciliklere atanan Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri, görevleri müddetince, vizeden muaftır. Tacikistan'a görevle atanmayan, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri, Tacikistan'a yapacakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, toplam ikamet süresi, ilk giriş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içerisinde 60 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Tanzanya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Tayland: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Tayvan: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Togo: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Tonga: Diplomatik Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Hususi, Hizmet ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Trinidad-Tobago: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Tunus: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Tuvalu: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Türkmenistan: Umuma mahsus pasaport hamilleri vizeye tabidir. Hizmet ve Hususi pasaport hamili vatandaşlarımız vizeden muaf olmakla birlikte, davet edilmek ve pasaport bilgileri ilgili Türkmen makamlarına bildirilmek kaydıyla ülkeye kabul edilmektedir. Diplomatik pasaport hamili vatandaşlarımız vizeden muaftır.
Uganda: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Ukrayna: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Uruguay: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Ürdün: Diplomatik, Hususi, Hizmet ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri, Ürdün'e yapacakları turizm amaçlı seyahatleri veya transit geçişlerinde, Ürdün'de toplam ikamet süresi, ilk geçiş tarihinden itibaren geçerli olacak şekilde, altı ay içerisinde 90 günü geçmemek kaydıyla vizeden muaftır.
Vanuatu: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Venezuela: Diplomatik, hizmet, hususi ve umuma mahsus pasaport hamilleri, 90 güne kadarki turistik amaçlı seyahatlerde vizeden muaftır.
Vietnam: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri vizeden muaftır.
Yemen: Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir. Diplomatik, Hizmet ve Hususi  Pasaport hamilleri anılan ülkeye yapacakları seyahatlerinde vizeden muaftır.
Yeni Zelanda: Diplomatik, Hizmet, Hususi ve Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Yunanistan:  Diplomatik, Hizmet ve Hususi Pasaport hamilleri vizeden muaftır. Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.
Zambiya: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaportlar vizeye tabidir.
Zimbabve: Diplomatik, Hizmet, Hususi  ve  Umuma Mahsus Pasaport hamilleri vizeye tabidir.

Açıklamalar:

•Yukarıda yer alan bilgiler sadece turistik amaçlı tek giriş vizeleri için geçerlidir. Öğrenim, çalışma, çok girişli vize, uzun süreli ikamet vb nedenlerle yapılacak seyahatlere ilişkin vize uygulamaları hakkında gidilecek ülkenin temsilciliğinden bilgi alınması, resmi göreve atananların ise Bakanlığımız ile irtibata geçmeleri gerekmektedir.
•Ülkelerin temsilciliklerinden yukarıdaki bilgilerden farklı bilgi alırsanız, lütfen kvdb@mfa.gov.tr ye mesaj göndererek bilgi veriniz.  

http://www.mfa.gov.tr/turk-vatandaslarinin-tabi-oldugu-vize-uygulamalari.tr.mfa
#1514
1.VİZE NEDİR ?

Vize, bir devletin dış temsilcilikleri veya sınır makamları aracılığıyla, ülkesine seyahat edecek bir yabancının pasaportuna koyduğu ve bu yabancının ülkesinin sınır kapısına kadar giderek sınır makamlarına giriş için başvuru yapabileceğini girebileceğini gösteren bir kayıttır.

2.VİZE NEREDEN ALINIR ?

Vizeler, seyahat edilecek ülkenin
1. Büyükelçiliğinin Konsolosluk Bölümünden;
2. Başkonsolosluğundan veya
3. Konsolosluğundan alınır.
4. Bazı ülkeler, Fahri Başkonsoloslukları veya Fahri Konsoloslukları aracılığıyla da vize verebilmektedirler.

3.VİZE ALIRKEN, HANGİ BELGELER İSTENİR?

Vize başvurusunda istenilen belgeler ülkeden ülkeye, seyahat amacına veya başvuranın pasaportunun türüne (diplomatik, hizmet, hususi, umuma mahsus pasaport veya seyahat belgesi)  ve hatta zamandan zamana büyük değişiklikler gösterebilmektedir. İlgili temsilcilikten bilgi alınması gerekmektedir.

4.VİZE BAŞVURULARINDA DİKKAT EDİLECEK HUSUSLAR NELERDİR?

•Bir vize başvurusunda genel kural başvurunun şahsen yapılmasıdır.
•Pasaportun yıpranmamış olması gerekir. Yıpranmış pasaporta vize alsanız dahi sınırdan geri çevrilmeniz mümkündür. Pasaportunuzu yenilemenizde yarar vardır. (Pasaport başvurusuna ilişkin ayrıntılı bilgi için: www.egm.gov.tr adresindeki internet sitesine bakınız.)
•Pasaportunuzun geçerlilik süresinin başvuru tarihinden itibaren en az bir yıl olmasına özen göstermelisiniz. Bu hususu vize talep edeceğiniz ülkenin temsilciliğinden teyit ettirmenizde yarar vardır.
•Mülakat sırasında, yetkilinin sorularına doğru yanıtlar vermeniz önemlidir.
•Başvurunuzu eksiksiz belgelerle yapınız. Tahrif edilmiş veya sahte belgelerle başvuruda bulunmak yasalara göre suçtur.
•Vize bir egemenlik hakkıdır. Bu nedenle başvurunuzun reddedilebileceğini önceden kabul ediniz.
•Mülakat sırasında, yetkilinin, hakkınızda olumlu izlenim edinmesi, başvurunuzun kabul edilme şansını arttırır.
•Seyahatinizi gerçekleştirebilecek ekonomik olanaklara sahip olduğunuzu belgelemeniz beklenir.
•Mülakatın amacı; seyahat edeceğiniz ülkenin makamlarının bu ülkeye seyahat edecek yabancılar için belirlediği koşulları taşıyıp taşımadığınızı anlamaktır.
•İşsiz iseniz, veya kendinizin ve bakmakla yükümlü olduğunuz kişilerin geçimlerini sağlayabilecek düzenli ve yeterli bir gelir düzeyine sahip değil iseniz, potansiyel bir göçmen olarak kabul edileceğinizden, vize alma şansınız oldukça düşüktür. Bu durumda iseniz, vize başvurusunda bulunmamanız uygun olacaktır. Reddedileceğini bildiğiniz bir talepte bulunmaktan kaçınmanız zaman ve para tasarruf etmenizi de sağlayabilir.
•Bazı ülkeler vize harcının yanında, yüksek sayılabilecek meblağlarda başvuru veya işlem harcı almaktadırlar. Bu koşullar ülkeden ülkeye değişmektedir. İlgili temsilcilikten bilgi almanızda yarar vardır.

5.BİR ÜLKENİN HANGİ TEMSİLCİLİĞİNDEN VİZE ALABİLİRİM?

Uluslararası kural; vize başvurunuzu daimi ikametinizin olduğu yerden yapmanızdır. .

Bir ülkenin Türkiye'de birden çok Başkonsolosluk ve Konsolosluğu var ise, vize başvurunuzu ikametinizin bulunduğu yere yakın olan temsilciliğe yapmanız gerekir. Bu hususu da ilgili temsilcilikten önceden öğrenmenizde yarar vardır.

6.KİMLERE VİZE VERİLMEZ?

Bir ülkeye hangi yabancının girebileceğine karar vermek, uluslararası hukuka göre, o devletin egemenlik yetkilerindendir. Bu husus, tartışılmaz temel bir kuraldır. Devletler ülkelerine hangi yabancıların girebileceğini kendi ulusal çıkarlarına göre belirlerler. Her devletin ülkesine girmeleri yasaklı/sakıncalı yabancılar listesi vardır. Ayrıca, yasaklılar listesinde bulunmayan bir yabancıya, ekonomik olarak yük olabileceği, kamu düzenini bozabileceği ve kamu sağlığına risk oluşturabileceği gerekçeleriyle vize verilmemesi mümkündür.

7. BİR ÜLKENİN VİZE BAŞVURUMU REDDETMEYE HAKKI VAR MIDIR?

Uluslararası hukukta Devletlerin ulusal egemenlik yetkileri esastır. Bu egemenliklerini sınırları içerisinde çıkardıkları yasalar ile diledikleri gibi kullanırlar. Ulusal egemenlik yetkileri arasında ülkelerine hangi yabancıların hangi koşullarla girebileceklerini belirlemek de vardır. Vize bu amaca hizmet etmektedir. Devletin bu yetkisi uluslararası hukuk bakımından tartışılmazdır. Devletler egemenlik yetkilerini kendi iradeleriyle sınırlayabilirler.

8.BAŞVURUM REDDEDİLİRSE, NASIL İTİRAZ EDEBİLİRİM?

Vize Başvurusunun reddine itiraz öncelikle vizeyi reddeden temsilciliğe yazılı olarak müracaatla yapılmaktadır. Herhangi olumlu bir yanıt alınamaması halinde, itiraz için yargı yoluna başvurmak mümkündür. Ancak vize reddinde yargı yolunun açık olduğu ülkeler sayıca fazla değildir. Ayrıca, genelde uzun zaman alan mahkeme süreci sonunda mahkemenin devlet aleyhine sonuçlanma olasılığı zayıftır. Diğer önemli bir husus, bir devletin yasaları yargı yolunu vize müracaatçısının itirazı için açık tutuyorsa, bu davaya o devletin mahkemeleri bakacaktır. Dolayısıyla, o ülkenin bir avukatını tutmanız gerekmektedir.

9.VİZE BAŞVURUM REDDEDİLİRSE, TEKRAR BAŞVURABİLİR MİYİM?

Genelde ilgili ülkeler başvuru sayısına sınırlama koymamaktadırlar. Ancak, ilk başvuru koşullarınızda (ekonomik durumunuzun iyileşmesi, seyahat nedeninizin farklı olması gibi) bir değişiklik yok ise, ikinci başvuru para ve zaman kaybına yol açabilecektir. Zira Batılı ülkeler başta olmak üzere, bazı ülkeler vize harcı ve vize işlem harcı adı altında tahsil ettikleri meblağları vize talebi reddedilse dahi iade etmemektedirler.

10.PASAPORTUMA VİZE BAŞVURUSUNDA BULUNDUĞUM TEMSİLCİLİK KAŞE VURDU. BUNUN ANLAMI NEDİR?

Temsilciliklerin kaşe vurmaları giderek yaygınlaşan bir uygulamadır. Bu tür kaşelerde çoğunlukla, temsilciliğin bulunduğu kentin adı veya kısaltması ile bir tarih (başvurunun işlem gördüğü tarihtir) bulunur. Pasaportunuzdaki böyle bir kayıt tekrar başvuruda bulunmanıza engel değildir. Bu kayıt diğer temsilciliklere yapacağınız başvurularınızın reddedileceği anlamına gelmez. Ancak, sözkonusu kaşe bir Schengen ülkesi tarafından pasaportunuza vurulmuşsa, diğer bir Schengen ülkesinin vize başvurunuzu daha titiz bir şekilde incelemesi olasıdır.

11.PASAPORTUMDAKİ KAŞE İNSAN HAKLARININ ÇİĞNENMESİ DEMEK DEĞİL MİDİR?

Seyahat özgürlüğü temel insan haklarındandır. Ancak, devletlerin ülkelerine hangi yabancıların gireceklerine karar verme yetkileri tam ve tartışılmaz bir uluslararası hukuk ilkesidir. Unutulmaması gereken husus, vize uygulamasının tanımı itibariyle seyahat özgürlüğüne yönelik başlıbaşına bir sınırlama olmasıdır.. Sizin, bir ülkeye girememeniz, seyahat özgürlüğünüzün sınırlanması gibi görünse de, devletlerin de sizin ülkelerine girip giremeyeceğinize karar verme hakkı vardır. Sözkonusu kaşe ise, esasen, temsilciliğin yapılan işlemi izlemesine yardımcı olmaktadır. Bir pasaport, hamilinin bir ülkeye seyahat edebileceğine ilişkin hamilinin lehine kayıtlar içerebileceği gibi, aleyhine kayıtlar da içerebilir.

12. VİZE İHLALİ NEDİR?

Vize ihlali, aldığınız vizenin üzerinde belirtilen süreden daha fazla vizeyi veren ülkede kalmanız veya vizeyi veriliş amacı dışında kullanmanızdır. Örneğin; bir öğrenci vizesi ile çalışmak veya, turist vizesi ile öğrenim görmek vize ihlalidir.

13.VİZE İHLALİ YAPARSAM, SONUÇLARI NE OLUR?

Ziyaret ettiğiniz ülkeden sınır dışı edilirsiniz. Hakkınızda ülkeye sürekli veya geçici giriş yasağı konulabilir ve/veya para cezası ödemek zorunda kalabilirsiniz.

14. SCHENGEN VİZESİ NEDİR?

Avrupa Birliğinde 1995'te yürürlüğe giren Schengen Sözleşmesi ile bu Sözleşmeye taraf ülkeler aralarındaki sınırlardaki ("iç sınır'" denilmektedir) kontrollerini kaldırmışlardır. Böylece, oluşturulan Schengen bölgesinde dış sınır kontrollerinde ortak uygulama ve kurallar hayata geçirilmiştir. Bu işbirliği vize, polis ve yargı alanlarındaki işbirliğini kapsamaktadır. Schengen'e üye ülkeler şunlardır: Almanya, Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İspanya, İsveç, İtalya, Lüksemburg, Macaristan, Letonya, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, Yunanistan. Ayrıca, AB'ye üye olmayan İsviçre, İzlanda ve Norveç de Schengen ülkeleri ile özel bir anlaşma imzalayarak, aynı uygulamaları benimsemişlerdir. Bir yabancı Schengen bölgesine üye ülkelerden birinin vizesi ile girdiğinde diğerine serbestçe seyahat edebilir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta Schengen vizesi hangi ülke için alındıysa ilk seyahat o ülkeye yapılmalıdır. Örneğin İtalya için alınan vize ile önce Almanya'ya gitmek mümkün değildir. Ancak bir kere İtalya'ya gidildi ise sonraki seyahatlerde diğer Schengen ülkelerine seyahat etmek mümkündür.  Seyahatin süresi vizenin üzerinde kayıtlı süre ile sınırlıdır. AB Komisyonu Schengen uygulamalarına ilişkin önerilerde bulunmakla sorumludur. Schengen ülkeleri ortak SIS veya Schengen Information System adı verilen bir veri tabanından yararlanırlar. Bu veri bankasında, Schengen ülkelerine girmesi gereken kişilerle ilgili bilgiler başta olmak üzere çeşitli bilgiler yer alır ve üye ülkelerin yetkili makamlarının kullanımına açıktır.

MUHTELİF SORULAR

Soru: Türk vatandaşlarına transit geçişlerde özellikle Balkan ülkelerinde vize muafiyeti olduğunu duydum. Konu hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap: Bu konuda etraflıca bilgi sahibi olmak ve vatandaşlarımıza ikili düzenlemeler çerçevesinde sağlanan vize kolaylık ve muafiyetlerini görmek istiyorsanız, ilk olarak Dışişleri Bakanlığı'nın internet sitesinin Konsolosluk/Vize Uygulamaları/Türk vatandaşlarının tabi olduğu vize uygulamaları başlığına bakmanızı öneririz.

Konuya ilişkin detayları Dışişleri Bakanlığı'ndan veya başvuruda bulunduğunuz ülke temsilciliğinden de öğrenebilirsiniz.

Buna ek olarak, AB üyesi ülke vizeleri/oturma izinleri veya Schengen vizesi hamili vatandaşlarımıza da çeşitli kolaylıklar sağlanmaktadır. Bu çerçevede;

-AB ülkeleri/Schengen vizesi hamili veya AB/Schengen ülkeleri ile İsviçre ve Lihtenştayn'da ikamet izni bulunan umuma mahsus pasaport hamili vatandaşlarımız Bulgaristan üzerinden 5 güne kadar vizesiz transit geçiş hakkına sahiptir.

-AB ülkeleri veya İsviçre'de geçerli oturum sahibi umuma mahsus pasaport hamili vatandaşlarımız Sırbistan ve Karadağ üzerinden 5 güne kadar vizesiz transit geçiş yapabilmektedir.

-AB veya bir Schengen ülkesi tarafından düzenlenmiş geçerli vize veya ikamet tezkeresi veya İsviçre veya Lihtenştayn ikamet tezkeresi hamili umuma mahsus pasaport hamilleri Romanya üzerinden 5 güne kadar vizesiz transit geçiş hakkına sahiptir.

-Geçerlilik süresi üç aydan uzun herhangi bir AB/EFTA ülkesinde daimi oturma iznine sahip vatandaşlarımız Slovenya'ya 90 güne kadar vizesiz girebilmektedir. Ayrıca geçerlilik süresi onbeş günden uzun herhangi bir AB/EFTA ülkesinde oturma izni veya C tipi Schengen vizesi sahibi vatandaşlarımız ise Slovenya'ya 15 güne kadar vizesiz girebilmektedir.

Soru: İki Türkün Avrupa'da açtıkları bir davayı kazandıklarını ve bundan böyle Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz gidebileceklerini duydum. Bu konuda bilgi verebilir misiniz?

Cevap: Avrupa Birliği Adalet Divanı, İngiliz makamlarınca iş kurma amacıyla yerleşme izni başvuruları reddedilen Veli Tüm ve Mehmet Darı isimli vatandaşlarımız hakkında 20 Eylül 2007 tarihinde karara varmıştır. Bu konu hakkında ayrıntılı bilgi edinebilmek için Dışişleri Bakanlığı'nın 29 Eylül 2007 tarih ve 18 sayılı (http://www.mfa.gov.tr/bn_18---29-eylul-2007_-avrupa-birligi-adalet-divani_nin-_abad_-veli-tum-ve-mehmet-dari-adli-vatandaslarimiza-iliskin-20-eylul-2007-tarihli-karari-hakkinda-bilgi-notu.tr.mfa) ve  ayrıca 26 Ekim 2007 tarih ve 20 sayılı  (http://www.mfa.gov.tr/bn_20---26-ekim-2007_-avrupa-birligi-adalet-divani_nin-20-eylul-2007-tarihli-_tum-ve-dari-karari_-hakkinda-basin-icin-bilgi-notu-.tr.mfa) basın bilgi notlarını okumanızı öneririz. Sözkonusu kararda vizenin bir engel olduğu belirtilmekte ancak, vizenin kaldırılması gerektiğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.

Soru: Avustralya ile imzalanan Çalışma ve Tatil Vizesi hakkında bilgi almak istiyorum. Bu vize için hangi kuruma ve hangi belgelerle başvurmam gerekmektedir? Ayrıca, Avustralya ile uygulanmaya başlayan "work and holiday visa" adlı vize başvurusu için gerekli olan "government support letter" adlı devlet onay mektubunu hangi makamdan nasıl alabilirim?

Cevap: YÖK ile varılan mutabakat uyarınca, "Çalışma ve Tatil" vizesine başvuracak adayların tespitini anılan kurum yapacaktır. Bilahare aday listeleri Dışişleri Bakanlığı aracılığı ile Avustralya'nın Ankara Büyükelçiliği'ne iletilecektir.

Dolayısıyla, bu konunun YÖK'ten takip edilmesi gerekmektedir.

Soru: X ülkesine gitmeyi düşünüyorum. Türkiye'deki temsilciliği nerededir ve bu ülkeye gitmek için vize almam gerekiyor mu? Vize gerekiyorsa, başvuru koşulları hakkında nasıl bilgi edinebilirim?

Cevap: Gideceğiniz ülkenin irtibat bilgilerini Dışişleri Bakanlığı internet sitesinden  http://www.mfa.gov.tr/sub.tr.mfa?92435023-667b-4a3b-ade8-b61efab1194a adresinden öğrenebilirsiniz. Öte yandan, pasaportunuzun türüne gore vize almanız gerekip gerekmediğini de http://www.mfa.gov.tr/turk-vatandaslarinin-tabi-oldugu-vize-uygulamalari.tr.mfa adresinden öğrenebilirsiniz.

Vize almanızın gerekiyorsa, gideceğiniz ülkenin temsilciliği ile görüşerek başvuru koşulları hakkında detaylı bilgiye ulaşabilirsiniz.

http://www.mfa.gov.tr/sikca-sorulan-sorular.tr.mfa
#1515
Avukatlar için hazırlanan genel vekaletnamelerde müvekkili temsilen bankalara çek ibrazı ve çek bedellerinin tahsiliyle ilgili özel yetkiler bulunmaz. Bu sebepledir ki bu tarz bir genel vekaletname ile bankalar işlem yap(a)mazlar. Bu durumda, şayet çek ciro görmemişse, hamiline yazılı çeklerde; ciro görmüşse, emre kaydı taşımayan beyaz cirolu çeklerde avukat çeki ciro etmek suretiyle bankaya ibraz edip (şahsı adına) ödeme talep edebilir. Ya da çek avukata tahsil cirosuyla teslim edilmiş olmalıdır.

Konuyla ilgili Yargıtay'ın genel anlamdaki tutumunu gösteren emsal bir kararı:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:2001/11-662
K:2001/697
T:10.10.2001

   Taraflar arasınbaki "alacak" dayasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 13.6.2000 gün ve 2000/244 E- 559 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 18.12.2000 gün ve 2000/8776-10227 sayılı ilamiyle; (...Davacı vekili, müvekkilinin, Mehmet'in keşide ettiği çekin hamili olduğunu, keşideci hakkında Asliye Ceza Mahkemesince verilen mahkumiyet kararı sonrasında cezanın düşmesi için çek bedelinin keşideci tarafından davalı bankaya bloke edildiğini, çek aslını da ibraz eden müvekkiline banka tarafından ödeme yapılmadığını ileri sürerek, 436.000.000 liranın %70 reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
   Davalı vekili, davacı şirket yetkilisinin yetkisini gösteren belgelerle müvekkiline başvurmadığını, davacı vekilinin de vekaletnamesinin genel vekaletname olup, çek bedelini tahsil konusunda yetkisi bulunmadığından vekile de ödeme yapılmadığını, müvekkiline de usulünce başvuru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece; iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davalı bankanın muteber bir çekten dolayı çek bedelini davacı vekiline ödememesinin hukuka uygun bulunmadığı, vekaletnamede özel yetki bulunmadığına ilişkin savunmanın kabul edilemeyeceği, ibraz halinde çek bedelini ödemekle yükümlü bulunan davalı bankanın ödemeden kaçınmasının onu temerrüde düşürdüğü gerekçesiyle 295.000.000 TL ve gecikme faizi tutarı olan 141.000.000 TL olmak üzere toplam 436.000.000 TL'nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 295.000.000 TL asıl alacağa 13.03.2000 dava tarihinden itibaren reeskont oranında faiz uygulanmasına karar verilmiştir. Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
   1. Dava dosyası içindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
   2.  Davacı vekili, davalı banka nezdinde davacı adına yatırılan paranın genel vekaletname ile vekil kılınan şahsa ödenmemesi nedeniyle hesaptaki paranın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Davacı şirket yetkilisi, İstanbul 22. Noterliği tarafından düzenlenen vekaletname ile avukat A. İ.'yi vekil tayin etmiştir. Vekaletname dava açma ve takip etme yetkisini içeren genel vekaletname olup, bankacılık işlemleri yapma konusunda bir yetki içermemektedir. Davacı şirket vekilinin anılan vekaletname ile davalı bankadan davacı adına para çekme yetkisi bulunmadığından, davalı bankanın davacı adına yatırılan parayı ödememesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenle dava tarihine kadar işlemiş faizden davalı bankanın sorumlu tutulması dogru görülmemiş, hükmun bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmistir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri cevrilmekle, yenıden yapılan yargılama sonunda; mahkemece onceki kararda direnilmiştir.
   Temyiz Eden: Davalı vekili
   Hukuk Genel Kurulu Kararı
   Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Mahkemece, davacı şirket vekilinin vekaletnamesindeki ahzukabz yetkisine dayanılarak davanın kabulü gerektiği yönündeki ilk kararında direnilmiş bulunmaktadır.
   Davacı şirket vekilinin, davalı bankadan müvekkili adına depo edilmiş parayı çekmek için kendisine, dava ve icra takipleri konusunda verilen ve ahzukabza ilişkin yetkiyi de içeren vekaletname ile bankaya başvurduğu anlaşılmaktadır.
   BK.'nın 388'inci maddesinin l ve 2'nci fıkralarına göre, vekalet akdinin kapsamı sözleşme ile açıkça belirlenmemiş ise, ilgili olduğu işin niteliğine göre belirlenmesi gerekli olup, vekalet vekilin üzerine aldığı işin yapılması icap eden hukuki tasarrufları ifa yetkisini kapsar.
   Davaya vekalette ise, bu vekaletin kapsamı özel olarak HUMK.'nun 60-63'üncü maddeleri arasında düzenlenmiş olup, bu düzenlemeye göre, vekilin hükmolunan şeyi alabilmesi (tahsil edebilmesi) için vekaletnamesinde ozel bir ahzukabz yetkisinin bulunması gerekir. Vekil, bu ahzukabz yetkisine dayanarak, hükmolunan şeyi ilamların icrası yoluyla icra dairesi aracılığı ile tahsil edebilecegi gibi, icra dairesi dışında da tahsil edip borçluya makbuz verebilir.
   Dava icin verilen genel vekaletteki ahzukabz yetkisi, vekili muvekkilin davayla iliskisı olmayan alacaklarını tahsil ve bankadaki hesabından para çekme hususunda yetkili kılmaz. Bu husus öğretide de aynen benimsenmektedir. (Bak. Prof. Dr. Haluk Tandoğan Borçlar Hukuk Özel Borç İlişkileri 4. basım, cilt: II, Sh. 406; Prof. Dr. Baki Kuru, Hukuk Mahkemeleri Usulü, 6. baskı cilt: 2, sh: 1292)
   Dava konusu olayda ise, davacı vekili dava konusu alacağın temelini teşkil eden çeke ilişkin ceza davası sebebi ile avukat olarak müvekkili alacaklı şirketi ceza davasında temsil etmiş ise de, bu mahkemenin kararında çek bedelinin bankadan tahsili hakkında bir hüküm bulunmamaktadır. Kaldı ki, davanın konusunu teşkil eden para, bankaya bir mahkeme kararı gereğince depo edilmiş bir para da değildir. Borçlunun mahkumiyet hükmünden kurtulabilmek için alacaklı adına davalı bankaya depo ettiği paranın tahsil yetkisi, dava için verilen vekaletnamedeki ahzukabz yetkisi dışındadır.
   Bu durumda mahkemenin, avukatın vekaletnamedeki ahzukabz yetkisine dayanarak davayı kabul etmesi isabetsiz olduğu gibi, yasal dayanaktan yoksun bir gerekçe teşkil eden, avukatlık mesleğinin saygınlık ve güvenilirliğine dayalı kabul gerekçesi de yerinde görülmediğinden, usul ve yasaya aykırı olan direnme karannın bozulması gerekmiştir.
   SONUÇ: Davalı temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme karannın Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.10.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.
#1516
Adalet Bakanlığı müfettişlerinin meslekten ihraçlarını istediği Yargıtay Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu ile Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'a bir kötü haber de yüksek yargıdan geldi.

Yargıtay ve Danıştay'ın, tesadüfen de olsa telefon dinlemeleriyle ortaya çıkan "meslekle bağdaşmayan" fiilleri ihraç sebebi saydığı belirlendi. Hatta Yargıtay'a göre, yasadışı elde edilen "tesadüfî" kanıtlarla bile yargı mensupları meslekten atılabilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 2007'de verdiği karar, Eminağaoğlu ve Kaçmaz için emsal teşkil eder nitelikte. Yargıtay, hakkında dinleme kararı bile olmamasına rağmen teknik takibe takılan cumhuriyet savcısı Ömer Güner Sazak'a disiplin cezası verilebileceğine hükmetti. Savcının meslekten atılması için de topu karar verici konumunda olan Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) attı. O dönemde Yargıtay üyesi olan HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, bu karardan daha ileri bir görüş beyan etti. Ertosun, "hâkim kararıyla yapılan dinlemede tesadüfen elde edilen delilin cumhuriyet savcısı olan sanığın rüşvetten de mahkumiyeti için yeterli olduğu"nu savundu. 1997'de de Yargıtay Cumhuriyet savcısı N.T. hakkında yürütülen soruşturma neticesinde benzer bir karar çıktı. HSYK, Yargıtay binası içerisindeki telefon ve faks kayıtları incelenen N.T.'yi, meslekten ihraç etti.

Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ömer Faruk Eminağaoğlu'nun Yargıtay'daki kendine tahsisli telefonunun Birinci Başkanlık Kurulu kararı olmadan dinlenemeyeceği iddialarının doğru olmadığı ortaya çıktı. Edinilen bilgiye göre Eminağaoğlu ile benzer konumda olan eski Yargıtay Cumhuriyet Savcısı N.T.'nin 1997'de Yargıtay binası içerisindeki telefon ve faks kayıtları soruşturma çerçevesinde incelendi. Savcı N.T.'ye soruşturma sonucunda Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nca meslekten çıkarma cezası verildi.

Eminağaoğlu ve Kaçmaz'ın uykusunu kaçıran başka Yargıtay kararı, Sedat Peker'in avukatı ile telefon görüşmesi teknik takibe takılan cumhuriyet savcısı Ömer Güner Sazak hakkında açılan davada verildi. Sazak hakkında hâkim kararıyla dinleme kararı yoktu ve görüşme "tesadüfî" olarak tespit edilmişti. Yargıtay, buna rağmen savcı Sazak hakkında 'rüşvet almaktan' mahkumiyet kararı talep etti. Dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu'na geldiğinde bugünkü tartışmalara ışık tutacak bir karar çıktı. Yargıtay Ceza Genel Kurulu, önüne gelen dosyayla ilgili 03.07.2007 gün ve 2007/167 sayılı kararında savcı Güner Sazak hakkında hâkim kararıyla dinleme talebi olmadığını hatırlattı; sanığa ait kanıtların "tesadüfî" elde edildiğine işaret etti. Deliller yasadışı olduğu için soruşturma ve kovuşturma aşamalarında kullanılamayacağını belirten Yargıtay Ceza Kurulu'nun kararı şöyle: "... Hakkında beraat hükmü kurulan sanık bütün bunlara rağmen bir yargı mensubuna yakışmayacak şekilde, bir suç örgütü liderinin avukatı ile telefonda sırf hemşehrim diyerek görevinin gereklerine uygun olarak yaptığı soruşturma sonucunda açacağı dava ile ilgili görüşmesi, şüpheye mucip saklanmaya çalışılan menfaatlerden dolayı 2802 sayılı kanunun 87. maddesi gereğince disiplin suçu değerlendirmesi Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun takdirlerine sunulması gerekli görülmüştür."

Danıştay da bir yıl önce sadece telefon görüşme tutanaklarından yola çıkarak bir polisin meslekten ihracını onadı. ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=917613&title=dinlemeye-tesadufen-takilan-suc-meslekten-atilma-sebebidir
#1517
Aşağıdaki Yargıtay Kararında tesadüfi dinleme kayıtlarının yasal delil olmadığı belirtiliyor:

T.C.
YARGITAY
1. CEZA DAİRESİ
E. 2008/8783
K. 2009/437
T. 6.2.2009
• İLETİŞİMİN TESPİTİ TUTANAKLARI (Tesadüfen Elde Edilmiş Delil-5271 Sayılı CMK'nun 138. maddesinin söz konusu iletişimin tespiti tutanaklarına yasal delil niteliği kazandırmayacağı)
• TESADÜFEN ELDE EDİLMİŞ DELİL (Sanık hakkında iletişimin tespiti kararı da bulunmadığından, hükme dayanak yapılan iletişimin tespiti tutanaklarının yasa dışı elde edilmiş delil niteliğinde olduğu)
5237/m.53,62,81, 82, 83
5271/m.138

DAVA : Cihangir Baysal'ı taammüden öldürmekten ve izinsiz silah taşımaktan sanık Alp Elmacı, işbu suçlara yardımdan sanık Alper Elmacı'nın yapılan yargılanmaları sonunda: Hükümlülüklerine, Alper'in izinsiz silah taşımaktan beraetine ilişkin ( KASTAMONU ) Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 14.04.2008 gün ve 123/181 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanıklar müdafii ile müdahiller vekili taraflarından istenilmiş, sanıklar duruşma da talep etmiş ve hüküm kısmen re'sen de temyize tabi bulunmuş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: sanıklar hakkında duruşmalı, müdahillerin temyizi veçhile incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:

KARAR : 1- Maktulün reşit olmayan çocukları Nisa Pınar Baysal ve Elif Gonca Baysal'a velayeten müdahil olan Serap Kahyaoğlu'nun, 6136 Sayılı Kanuna Muhalefet suçundan kurulan hükmü temyize yetkisi bulunmadığından, müdahiller vekilinin, bu suç yönünden kurulan hükme yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

2- Sanık Alp hakkında kurulan hükümlerde, adli sicil kaydında bulunan Kastamonu Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2002 tarih ve 14/192 sayılı ilamı ile ilgili tekerrür hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde tartışmasız bırakılması, aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi yapılmamıştır.

3- Sanık Alp'in öldürme ve 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçları yönünden;

Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın öldürme ve 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçlarının sübutu kabul, 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçu bakımından, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle kısmen reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde eleştiri ve bozma nedenleri dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede, yasal savunmaya, tahrike yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddiyle,

A ) 6136 Sayılı Kanuna muhalefet suçu ile ilgili olarak kurulan hükmün, tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA,

B ) Öldürme suçu ile ilgili olarak,

a ) Dosya kapsamına göre, sanık ile maktulün Kastamonu otogarında işletmecilik yaptıkları ve birbirlerini tanıdıkları, olay tarihinde sanık ile maktulün çarşıda karşılaştıkları, maktulün sanığa bir konu hakkında konuşmak için yazıhanesine geleceğini söylediği, sanığın da bunu kabul ettiği, maktulün akşam saatlerinde sanığı cep telefonundan arayıp geleceğini bildirdiği, aradan geçen zamana rağmen maktulün gelmemesi üzerine bu kez sanığın maktulü cep telefonundan arayarak acele etmesini istediği, bu görüşmeden sonra HTSL raporlarından da anlaşılacağı üzere maktulün, 17 dakika ara ile iki kez daha sanığı aradıktan sonra sanığın işyerine geldiği, burada sanığın maktulü tabanca ile ateş ederek öldürdüğü olayda,

Sanığın maktülü öldürme konusunda karar verip bir plan yaptığına, bu kararında sebat ve ısrar gösterip makul bir süre geçmesine rağmen dönmediğine ve olay günü maktulü bu plan gereği öldürdüğüne ilişkin yeterli ve inandırıcı delil bulunmaması nedeniyle, olayda tasarlamanın şartlarının bulunmadığı gözetilmeden, kasten öldürme suçundan cezalandırılmasına karar vermek yerine, yazılı şekilde tasarlayarak öldürme suçundan mahkumiyet hüküm kurulması;

b ) Kabule göre;

Sanık lehine olan yasanın belirlenmesi amacıyla, 765 sayılı TCK. İle 5237 sayılı TCK.nun karşılaştırılması sırasında, 5237 sayılı TCK.nun 82/1-a, 62, ve 53. maddeleri ile yapılacak uygulamanın sanık lehine olacağının düşünülmemesi,

2- Sanık Alper'in öldürme suçu yönünden;

4422 Sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri İle Mücadele Kanunu hükümlerine göre, iletişimin tespiti sınırlı olarak sayılmış suç tipleri bakımından, sınırlı durumlarda yapılmaktayken, 5271 Sayılı CMK'nun yürürlüğe girmesi ile 5320 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 18. maddesi uyarınca 4422 Sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış, 5271 Sayılı CMK'nun 135. maddesi ile yeniden düzenlenmiş, düzenleme ile iletişimin tespiti yapılabilecek suçların sayısı artırılmış, bu suçlar arasında 5237 Sayılı TCK'nun 81, 82 ve 83. maddelerindeki öldürme suçları da dahil edilmiştir. 5271 Sayılı CMK'nun 138. maddesi, yürürlükten kalkan 4422 Sayılı Kanundan farklı olarak, bir başka suçun işlendiği şüphesini uyandıracak şekilde tesadüfen elde edilen delillerin değerlendirilmesi olanağını tanımış, bu delillerin dikkate alınabilmesi için de sözkonusu suçun TCK'nun 135. maddesinde sayılan suçlardan olması gerektiğini belirtmiştir.

Sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulurken, delil olarak kabul edilen sanık ile tanık Nurettin arasında gerçekleşen telefon dinleme kayıtları, tanık Nurettin'in de içinde bulunduğu soruşturma sırasında, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 08.06.2004 tarih ve 2004/1145 değişik iş numaralı iletişimin dinlenmesi ve tespiti kararı ile elde edilmiştir.

Bu dinleme kararı doğrultusunda, olay günü olan 19.08.2004 ve bir gün sonrası 20.08.2004 tarihleri arasında 2 kez tanık Nurettin'in sanığı cep telefonundan araması sırasında olayla ilgili görüşmeler tespit edilmiştir.

Sanığa ait olan iletişimin tespiti tutanakları tesadüfen elde edilmiş delil niteliğindedir. 4422 Sayılı Kanun, tesadüfen elde edilmiş delillerle ilgili bir düzenleme getirmediği gibi, 5271 Sayılı CMK'nun 138. maddesi de sözkonusu iletişimin tespiti tutanaklarına yasal bir delil niteliği kazandırmamaktadır. Zira, tesadüfen 19.08.2004 tarihinde tespit edilen ilk görüşmeden sonra bu durum Cumhuriyet Savcısına bildirilmemiş, davayı gören mahkemenin 11.02.2005 tarihli yazısı ile istenen tespit tutanakları, iletişimin tespiti kararını veren Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesinin 30.03.2005 tarih ve 2005/81 numaralı yazısı ile gönderilmiş, dosyaya da 07.04.2005 tarihinde girmiştir.

Sanık hakkında iletişimin tespiti kararı da bulunmadığından, hükme dayanak yapılan iletişimin tespiti tutanaklarının yasa dışı elde edilmiş delil niteliğinde olduğu, yasa dışı elde edilmiş delillerle, T.C. Anayasası'nın 20, 38/6, AİHS'nin 6, 8 ve CMK'nun 217/2 maddesi uyarınca, ayrıca Yargıtay Ceza Genel Kurulunun, 03.02.2006 gün, 2006/5.MD-154 esas-2007/145 karar, 14.04.2006 gün, 2007/5.MD-23 esas-2007/167 karar ve 22.01.2008 gün, 2007/5.MD-101 esas-2008/3 karar numaralı ilamı da dikkate alınarak, mahkumiyet yönünde hüküm kurulamadığı, dosya içeriğine ve oluşa göre, sanık hakkında elde edilen başka delillerin de maktulü öldürmesi için diğer sanık Alp'i azmettirdiğini ya da fe'ran katıldığını kabule ve mahkumiyete yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,

SONUÇ : Usul ve Yasaya aykırı olup, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu sebeple yerinde görüldüğünden, resen de temyize tabi hükmün, tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak BOZULMASINA, sanık Alper'in TAHLİYESİNE, başka suçtan tutuklu ya da hükümlü değilse, salıverilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 06.02.2009 gününde, Üye Hâkim Şerafettin İste ve Üye Hâkim Sezai Akbulut'un değişik gerekçeleri ve oybirliği ile karar verildi.

KARŞI OY :

Dosyada bulunan telefon dinleme tutanaklarına göre, olay günü maktulü olay yerine davet edenin sanık Alp olmayıp, aksine ısrarla görüşmek isteyenin maktul Cihangir olduğu, yine ani gelişen kasıt sonucu, sanık Alp'in maktulü birden çok ateş ederek öldürdüğü, bu kabul altında tasarlamadan söz edilmeyeceği gibi, ağabeyi olan diğer sanık Alper'in de sanık Alp'i azmettirmesinden söz edilemeyeceğinden, sonuçta: Sanık Alper'in yüklenen tüm suçlardan beraatine, Sanık Alp'in ise kasten insan öldürme ve yasak silah suçlarından mahkum edilmesi görüşü ile, sadece bu gerekçe ile hükmün bozulması gerektiği görüşündeyiz.

Şerafettin İste

Sezai Akbulut
#1518
Bir başka konuda avukatınızın bulunduğunu ve boşanma davanızı bu avukatın takip ettiğini belirttiğiniz için, mesleki ahlak kuralları gereğince sorduğunuz sorulara cevap vermem yanlış olacaktır. Bu bilgileri avukatınızdan temin edebilirsiniz. Aşağıdaki iki adet Yargıtay Kararını dikkatine sunmakla yetiniyorum:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:2009/2-49
K:2009/90
T:25.02.2009

Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Denizli 3.Aile Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 29.12.2005 gün ve 2005/511 E., 2005/901 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 14.06.2006 gün ve 3281-9528 sayılı ilamı ile;

(...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre sair temyiz itirazları yersizdir.

2-Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 16.3.1998 doğumlu A...'nin Türk Medeni Kanununun 182, 336/2 maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırıdır.

3-Yoksulluk nafakası isteği konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir.) gerekçesi ile temyiz edilen kararın 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının ONANMASINA karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda kısmen direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava boşanma isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, davalının hatalı ve kusurlu davranışları nedeniyle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğunu, davalının yasadışı ilişkilere girdiğini, yemek yapmayı hatta çay kahve yapmayı dahi bilmediğini, evin temizliği ile ilgilenmediğini, müşterek çocukları ile annelik ilişkisi kuramadığını bu nedenle çocuğun üstü başı kir içinde, çeşitli tehlikelere açık vaziyette ortalıkta dolaştığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, dava dilekçesindeki iddiaların asılsız olduğunu davacının kendi kusuru nedeniyle geçimsizliğe sebebiyet verdiğini, davacının hırçın yapıda ve kıskanç bir kişi olup, alkol bağımlılığı nedeniyle davalı üzerinde aşırı derecede baskı kurduğunu, davalıyı ufak tefek şeylerden dolayı azarladığını ve dövdüğünü daha sonra da evden kovduğunu, davalının da boşanmayı kabul ettiğini bu nedenle tarafların boşanmalarına, velayetin davalı anneye bırakılmasına, maddi–manevi tazminata ve nafakaya hükmedilmesini cevaben bildirmiştir.

Mahkemenin davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müşterek çocukları A... B....'un velayetinin davacı babasına verilmesine, davalının maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuş, mahkemece yoksulluk nafakası yönünden bozmaya uyulmuş ve davanın reddine karar verilmiş, velayet hususunda ise "davalının toplanan delillere göre kendisini dahi koruyup gözetmekten aciz bir yapıda olması, küçük A... için gerekli bakım, gözetim ve eğitimi yapabilecek durumda olmaması, davalının ahlaki anlayışının çocuğun ahlaki gelişimini olumsuz etkileme ihtimalinin kuvvetle muhtemel olması nedenleriyle velayet hususunda eski kararda direnilmesine karar verilmesi gerektiği" gerekçesi ile önceki kararda direnilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, tanık beyanlarına, mahkeme kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle tüm dosya kapsamından davalı annenin müşterek çocuğu yeterince koruyamayacağı kanaati hasıl olduğundan usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

Ne var ki bozma ilamının 3 numaralı bendinde belirtilen "Yoksulluk nafakası isteği konusunda olumlu-olumsuz bir karar verilmesi "gereğine işaret eden bozma nedenine uyularak oluşturulan yeni hüküm Özel Daire'ce incelenmediğinden, bu yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daire'ye gönderilmelidir.

SONUÇ: Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle oyçokluğu ile ONANMASINA, uyulan kısım yönünden davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 2.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, oybirliği ile 25.02.2009 gününde karar verildi.


T.C.
YARGITAY
2. Hukuk Dairesi
E:2007/313
K:2007/12229
T:20.09.2007

4721 s. Yasa m. 169

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm velayet ve nafaka yönünden   temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Ana yanında kalmasının çocuğun bedeni, fikri, ahlaki gelişmesine engel olacağı yönünde ciddi ve inandırıcı deliller bulunmadığı ve hemen meydana gelecek tehlikelerin varlığı da ispat edilmediği halde ana bakım, şefkatine muhtaç 2002 doğumlu Hüseyin Can'ın Türk Medeni Kanununun 182, 336/2 maddeleri uyarınca babanın velayetine bırakılması usul ve kanuna aykırıdır.     
2- Anne yanında kaldığı anlaşılan 2002 doğumlu müşterek çocuk Hüseyin Can için tedbir nafakası verilmemesi isabetsizdir. ( TMK. md. 169 )
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda 1. ve 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 20.09.2007
#1519
Öncelikle geçmiş olsun diyorum. İnşallah siz ve kızınız yaşadığınız sıkıntıları en kısa zamanda atlatırsınız.

Alıntı YapHer ne hikmetse hakim davalı eşimi istanbul adli tıp kurumuna sevk etti

Hakimin Adli Tıp Kurumu'ndan rapor almak istemesinde anormal bir durum yok. Zira adliye mekanizması içinde Adli Tıp Kurumu'nun ifa ettiği vazife çok önemli bir noktada. 2659 Sayılı Adli Tıp Kurumu Kanunu'nun 1. maddesinde, "adalet işlerinde bilirkişilik görevi yapmak", 2. maddesinde, "mahkemeler ile hakimlikler ve savcılıklar tarafından gönderilen adli tıpla ilgili konularda bilimsel ve teknik görüş bildirmek" (ve kanunda belirtilen diğer görevleri yerine getirmek) için "Adli Tıp Kurumu" kurulmuştur. Şayet bahsetmiş olduğunuz Adli Tıp Kurumu öncesi alınmış olan raporlar yine mahkemenin talebi üzerine dava esnasında alınmış ise, muhtemeldir ki mahkeme bu raporlar arasında birbiriyle çelişen, birbirini desteklemeyen bazı hususlar tespit etmiş ve bu sebeple de konuyu Adli Tıp Kurumu'na havale etmiştir.

Alıntı YapAdli tıp kurumuna gönderilen dosyada yukarıda açıkladığım 2 adet rapor gönderilmemiştir. 2 kez adli tıp kurumundan rapor alındı iki rapordada bu yukarıda belirtmiş olduğum raporlar yoktur. Adli tıp ile yazışmamda bu raporların dosyada olmadığını anladım.

Adli Tıp Kurumu'na konu havale edildiğinde, normal şartlar altında dava dosyası bir bütün olarak Adli Tıp Kurumu'na gönderilir. Bu açıdan şayet dava dosyası içinde yer alan bir kısım evraklar Adli Tıp Kurumu'na gönderilmemişse, burada oldukça önemli bir yanlışlık/eksiklik bulunduğundan söz edilebilir. Ancak Adli Tıp Kurumu'nun bir dava dosyasıyla ilgili sizinle yazışma yaparak "şunlar dosyadaydı, şunlar yoktu" şeklinde beyanda bulunabileceğine pek ihtimal vermiyorum; sizin bir yanlış anlamanız söz konusu olmasın sakın?

Alıntı YapAyrıca kızımı görüş günü almaya gittiğimde kızımın ağır şekilde dayağa maruz kaldığını farkettim acil servise götürdüm kolunun röntgenini çektiler ve ağır doku travması teşhisli reçete verdiler bende bunu ertesi gün hemen dilekçem ile hakime verdim ancak mahkeme günü bana bir annenin çocuğa vurabileceğine inanmıyorum diyerek bu konuyuda es geçmiştir.

Duruşmalarda hakimlerle taraflar arasında hayli enteresan diyaloglar oluşabiliyor. Bir hakim önüne gelen belgeleri es geçerek salt kişisel kanaatleri/düşünceleriyle hareket edemez/etmemelidir. Kaldı ki "bir annenin çocuğuna vurabileceği" düşüncesi hiç de akla gelmeyecek bir ihtimal de değildir, hele ki ruhsal dengesi bozulmuş bir anne için hiç değildir. Ancak burada da hakimin böyle davranmasını izah eden farklı bir durumun olduğunu/olabileceğini tahmin ediyorum.

Alıntı YapDavalının şahidi ayrıca yakın akrabası bana gelerek eşin ve ailesi bu çocuğa bakamıyor demiştir. Ama mahkemede onların yanında söyleyemem çok korkuyorum demiştir. Bunun üzerine mahkemeden önce bu şahidi hakimin yanına götürdüm davadan önce ifade alması için ancak hakim bizi kovmuştur mahkeme günü gelin ozaman dinlerim demiştir. Böylece bu şahit hiç bir şekilde konuşamıyacağınıda bana beyan etmiştir.

Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda şahitlerin mahkeme tarafından ne şekilde dinleneceği hüküm altına alınmıştır:

    Madde 255 - Şahitler tahkikat hakimi tarafından istima olunur (dinlenir). Hasta veya malül olmasından dolayı mahkemeye gelemiyen şahidi hakim ikametgahında dinler.

    Şahidin istimaı sırasında mühim bir sebebe binaen hakim tarafından hilafına karar verilmiş olmadıkça iki taraf hazır bulunabilir.

    Madde 256 - Müstesna hallerde, iki tarafın muvafakatleri ve hakimin tensibiyle, tayin olunacak müddet zarfında cevaplarını tahriren (yazılı olarak) beyan etmek üzere şahide bir sual varakası gönderilebilir. Bu suretle muamele yapılması şahidin vereceği cevabın hükme kafi olup olmadığını hakimin takdir etmesine mani olamaz.

    Madde 257 - Şahidin bulunduğu mahal mahkemesi marifetiyle de istimaına (dinlenmesine) karar verilebilir. Bu takdirde tayin olunan gün ve saatte hazır bulunması için şahide tebligat icra olunur. İki tarafa da malümat verilir.

    Madde 258 - Şahitler alelüsul tebliğ olunacak davetiye ile mahkemeye çağırılır. Davetiyede iki tarafın isimleri ve hangi hususu ispat için mahkemeye çağrıldığı ve hangi gün ve saatte hazır bulunulacağı yazılır.

    Tebliğ muhakeme gününden laakal (en az) iki gün evvel icra olunmak lazımdır.

    Müstacel (aciliyeti olan) işlerde şahidin daha evvel gelmesine karar verilebilir.


Şahitler bu hükümler çerçevesinde dinlenir. Dolayısıyla hakimin duruşma esnasında şahit dinleyebileceğini belirtmesinde (elbette ki sizi kovmasında değil!) anormal bir durum bulunmamaktadır.

Alıntı Yapİki yıl geçmesine rağmen benim diğer iki şahidimde dinlenmemiştir. Artık onlarda karşı tarafın baskısından bana şahitlik yapmayacaklarını belirtmişlerdir.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "adil yargılanma hakkı" başlıklı 6. maddesinde yargılamanın "makul bir süre içinde" bitirilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Bu çerçevede, iki yıllık süre içinde henüz şahitlerin bile dinlenemediği dikkate alındığında "adil yargılanma hakkı"nızın ihlal edildiği iddiasıyla Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaat etmeyi bile (şartları vardır, olayın tüm yönleriyle değerlendirilmesi gerekmektedir) düşünebilirsiniz. Olması gereken, yargılamanın gecikme oluşturmayacak şekilde makul bir süre içinde bitirilmesi. Ancak maalesef ülkemizde bu tür durumlarla çok sık karşılaşılıyor ve hatta ülkemizdeki yargılama standartları açısından olayı değerlendirirsek, iki yıllık sürede dosyanızın bu durumda bulunmasının gayet normal olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.

Alıntı YapBu gelişmeler üzerine hakimler savcılar yüksek kuruluna şikayet dilekçesi verdim belgesiz ve şahitsiz hiç bir şikayetim yoktur ve bir ay sonra beni ağır ceza mahkemesinden çağırdılar ifade vermem için ve gittim ifademi verdim

Şikayetinizle ilgili işlem yapılarak hakim hakkında ceza davası açıldığından ve Ağır Ceza Mahkemesi'nde bu sebeple "şikayetçi" sıfatıyla ifade verdiğinizden emin misiniz? Ağır Ceza Mahkemesi'nde değil de savcılıkta ifade vermişsinizdir ve hakim hakkında da henüz bir ceza davası açılmamıştır diye tahmin ediyorum. Yani muhtemelen konu savcılıkta soruşturma aşamasındadır.

Alıntı Yapbu şikayetimden ne gibi bir sonuç çıkar, mahkemem değişebilirmi, kızımı nasıl geri alabilirim, hakimden tazminat talep edebilirmiyim, bu şikayetlerimden dolayı benim hakkımda dava açılabilirmi

Davanızın görüldüğü mahkemenin değişmesi mümkün değildir, ancak hakim değişebilir. Esasen hiç HSYK'na müracaat etmeden tarafsız davranmadığını gördüğünüz hakimi delilleriyle birlikte reddetmeyi ve bu yolla hakimin değiştirilmesini sağlamayı da deneyebilirdiniz. Bu aşamadan sonra yapmanız gereken şey de budur. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nda hakimin reddiyle ilgili hükümler aşağıdaki şekildedir:

    Madde 29 - Aşağıdaki hallerde hakim bizzat kendisini reddedebilir veya iki taraftan biri canibinden reddolunabilir:

    1 - Davada iki taraftan birine nasihat vermiş veya yol göstermiş olması,

    2 - Davada iki taraftan biri veya üçüncü şahıs muvacehesinde kanunen icap etmeden reyini beyan etmiş olması.

    3 - Davada şahit veya ehlihibre veya hakem ve yahut hakim sıfatiyle dinlenmiş veya hareket etmiş olması,

    4 - Davanın dördüncü dereceye kadar (bu derece dahil) civar hısımlarına ait bulunması,

    5 - Dava esnasında iki taraftan birisiyle davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması,

    6 - Umumiyetle hakimin bitaraflığından şüpheyi mucip esbabı mühimme bulunması.

    Madde 33 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/4 md.)

    Hakimin reddi dilekçesi reddolunacak hakimin mensup olduğu mahkemeye verilir, Vekilin, hakimin reddi isteminde bulunabilmesi bu konudaki yetkisinin vekaletnamede açıkça belirtilmiş olması şartına bağlıdır.

    Hakimin reddi istemi, reddi istenen hakim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece incelenir. Reddedilen hakimin iştirak etmemesinden dolayı mahkeme teşekkül edemez veya mahkeme tek hakimden oluşuyor ise, ret istemi o yerde asliye hukuk hakimliği görevini yapan diğer mahkeme veya hakim tarafından incelenir. O yerdeki asliye hukuk hakimliği görevi bir hakim tarafından yerine getiriliyorsa o hakim hakkındaki ret istemi, asliye ceza hakimi varsa onun tarafından, yoksa en yakın asliye hukuk mahkemesince incelenir.

    Sulh hukuk hakimi reddedildiği takdirde, ret istemi o yerdeki diğer sulh hukuk hakimi tarafından incelenir. Sulh Hukuk hakimliği görevi tek hakim tarafından yerine getiriliyorsa ret istemi, bulunma sıralarına göre, o yerdeki sulh ceza hakimi, asliye hukuk hakimi, asliye ceza hakimi, bunların da bulunmaması halinde en yakın yerdeki sulh hukuk hakimi tarafından incelenir.

    (Ek fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./3.mad) *1* Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.

    Madde 34 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/5 md.)

    Hakimin reddi sebebini bilen tarafın ret isteğini en geç ilk oturumda bildirmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç ondan sonraki ilk oturumda yeni bir işlem yapılmadan önce bu isteğini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret isteği dinlenmez.

    Hakimin reddi dilekçe ile olur. Bu dilekçede, ret isteğinin dayandığı durum ve olaylarla delillerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir.

    Ret isteğinden vazgeçmek hükümsüzdür.

    Hakimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf buna beş gün içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra başkatip tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri dosya ile birlikte reddi istenen hakime verilir. Hakim beş gün içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin yerinde olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere başkatibe verir.

    Ret sebepleri yazılı delillere dayanmıyorsa merci, isteği reddetmekte veya gösterilen tanıkları dinleyerek bir karar vermekte serbesttir.

    Ret sebebi sabit olmasa bile merci bunu muhtemel görürse ret isteğini kabul edebilir.

    Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.

    Hakimi çekinmeye davet hakimin reddi hükmündedir.

    Madde 35 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/6 md.)

    Hakimin reddi istemi aşağıdaki hallerde kabul edilmeyerek geri çevrilir.

    1. Ret isteği zamanında yapılmamışsa,

    2. Ret sebebi veya inandırıcı delil gösterilmemişse,

    3. Ret isteminin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.

    Bu hallerde ret isteğinin, toplu mahkemelerde reddedilen hakimin müzakereye katılmasıyla, tek hakimli mahkemelerde de reddedilen hakimin kendisi tarafından geri çevrilmesine karar verilir.

    (Değişik fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./4.mad) *1* *2* İlk derece mahkemesinin bu kararlarına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyeleri hakkındaki kararlarına karşı da temyiz yoluna ancak hükümle birlikte başvurulabilir.

    Madde 36 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/7 md.)

    Hakimin reddi istemine ilişkin karar duruşma yapılmaksızın verilebilir.

    Reddi istenen hakim ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz. Şu kadar ki gecikmesinde zarar umulan iş ve davalar bunun dışındadır. Daha önce hakkındaki ret isteği mercice reddolunan hakimin aynı durum ve olaylara dayanılarak yeniden reddedilmesi hali de hakimin davaya bakmasına engel teşkil etmez.

    Merci ret isteğini kabul etmezse, reddi istenen hakim davaya bakmaya devam eder.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./10.mad) Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her birine mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./10.mad) Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça tekrar ileri sürülen ret talebinin reddi hâlinde verilecek idarî para cezası, daha önce verilen idarî para cezasının iki katından az olamaz.


HSYK'na yapmış olduğunuz şikayet ve hakim hakkında yürütülen kovuşturma/soruşturma neticesinde şikayetinizin asılsız olduğu karara bağlanırsa, hakim size karşı tazminat davası açabilir ve hatta duruma göre hakkınızda ceza davası dahi açılabilir. Tersi olur, yani hakim sizin yapmış olduğunuz şikayet kapsamında ceza alırsa, siz doğrudan hakime karşı tazminat davası açamazsınız, buradaki muhatabınız Adalet Bakanlığı olacaktır.

Önemli not: Dava dosyası incelenmeden çok kısıtlı ve öznel (subjektif) bilgilerle yapılan yukarıdaki değerlendirmeler, gündeme gelen konular hakkında tamamen bir ön bilgi verme ve en temel düzeyde kişileri bilgilendirme amacına matuftur. Bu tür konular her yönden ayrıntılı bir şekilde inceleme/araştırma yapılmasını gerektirir ve bu da ancak profesyonel yardım ile mümkün olabilir. Bu sebeple haklarınızı en üst seviyede koruyup kullanabilmeniz ve herhangi bir hak kaybına maruz kalmamanız için bir avukatla anlaşmanızı, şayet maddi imkanlarınız yeterli değilse, bulunduğunuz ildeki baroya müracaat ederek adli yardım kapsamında ücretsiz avukat talep etmenizi tavsiye ediyorum.
#1520


Adalet Bakanlığı'nın Ergenekon soruşturması kapsamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin'in telefonlarını da dinlettiği ortaya çıktı. Başsavcı Engin'in iş, ev ve cep numarası mercek altına alınıyor.

Adalet Bakanlığı Başmüfettişliği tarafından terör suçlarına bakan İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nden alınan karar uyarınca, Ergenekon Terör Örgütü ile bağlantılı olduklarına inanılan bazı yargı mensuplarına ilişkin dinleme yapılması talep ediliyor.

Dinlenmesi istenen kişiler arasında Ergenekon soruşturmasını yürüten savcıların başında bulunan isim olan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin de yer alıyor.

Öte yandan, Başsavcı Engin, konumu itibarıyla yorum yapmasının doğru olmayacağını belirterek "Önce inleme kararıyla ilgili belgeyi görmem lazım" dedi.

NTV

http://www.haber7.com/haber/20091111/Bassavci-Cengiz-Engin-de-dinlenmis.php