Haberler:

deneme

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - Avukat

#161
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Bahsettiğiniz işlemlerde gecikme yaşanması doğal. Zira dilekçe yazılıp adliyeye gidilerek dilekçenin mahkemeye teslim edilmesi, hakimin karar vermesi ve karardan cezaevinin haberdar edilmesi gerekiyor. Şayet fazla para ödemişseniz, ödediğiniz bu fazla parayı iade almak için yasal yollara müracaat edebilirsiniz. Bunun dışında avukatın hakaret ve küfürlü sözleri için avukat hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunabilirsiniz ancak bu sözleri başka bir kişi duymamışsa, yani herhangi bir şahidiniz yoksa, dosya takipsizlik kararı ile sonuçlanacaktır. Avukat hakkında baroya şikayatte de bulunabilirsiniz. Şahidiniz yoksa, bu şikayetten de bir netice alamazsınız. Allah kolaylıklar versin...
#162
Alıntı yapılan: ozgur karaca - 09 Ocak 2013, 11:18:26
merhaba. Ben 2005 yılında OYAK ikraz adı altında borc kullandım. Maasımdan kesilmesi gerekirken kesilmedi. 24 ay taksitle ödemem gerekiyordu. 2007 yılı son taksıdinin bitim tarihi. Geçen gün bir yazı gönderdiler. Alacagın hukuki yollardan takip edilecegini yazmıslar. Benim borcum için zaman asım süresi de on yıl oluyor mu?

Merhabalar. Zamanaşımı süresi on yıldır. Allah kolaylık versin...

Alıntı yapılan: metinirin - 07 Nisan 2013, 16:17:06
Öncelikle insanları bilgilendiren ve yardımcı olan bir blok hazırladığınız için sizlere çok teşekkür ediyorum.Benim sorum 1997 yılında devlet memuru iken bir kredi kartım vardı cüzi bir limiti vardı ve ben bu borcumu ödeyemedim.Ben aynı yıl memurluktan istifa ettim.Aradan geçen 16 yıl içerisinde şahsıma hiçbir bildirim ulaşmamıştır.Ben 3 yıl önce memurluğa başladım ve bu süreçte kredi de kullandım kredi kartıda aldım başka bankalardan hiç bir sorunla karşılaşmadım.Ama bu hafta bir varlık şirketinden tlf mesajı geldi x bankasına olan borcunuz şirketimize devrolmuştur diye! BENİM BU BORCUM ZAMAN AŞIMINA UĞRARMI, EĞER UĞRAR İSE BU VARLIK ŞİRKETİ DE HAKSIZ OLARAK BANA İCRA TAKİPİ YAPACAK OLURSA NE YAPMAM GEREKİR? Vereceğiniz bilgiler için şimdiden çok çok teşekkür ediyorum Saygılar.

Merhabalar. Sizin elinize herhangi bir tebligat ulaşmamış olsa bile hakkınızda icra takibi yapılmış ve bu takip neticesinde aciz vesikası alınmış olabilir. Böyle bir durumda zamanaşımı söz konusu olmaz. Varlık yönetim şirketine alacağın zamanaşımına uğraması sebebiyle ödeme yapmak istemediğinizi söyleyin. Şayet zamanaşımına uğramadı derlerse, buna ilişkin bilgi talep edin. Allah kolaylık versin...

Alıntı yapılan: tolgay - 26 Nisan 2013, 18:14:46
bir konu hakkında bilgi veririseniz sevinirim..bir internet sağlayıcı firmaya 2008 yılından kalma bir borcum çıktı..bugüne kadar bundan haberdar değildim,sanırım şirket el değiştirince eski alacakların tahsili için bir avukatlık bürosuyla anlaşmışlar.beni arıyan avukat hanım borcumu ödemediğim takdirde icra işlemi başlatıcaklarını söyledi..bu borçta zaman aşımı süresi nedir acaba?

Merhabalar. Zamanaşımı süresi on yıldır. Allah kolaylık versin...
#163
Merhabalar. Yapılan yargılama neticesinde Aziz Yıldırım hakkında Temmuz-2012'de mahkeme tarafından mahkumiyet kararı verilmişti. Ağustos'ta gerekçeli karar yazılmış olsa, bu tarihten sonra sanıklar tarafından gerekçeli temyiz dilekçesi verilse ve tebligat işlemleri tamamlansa desek Eylül ayına gelmiş oluruz. Şayet başkaca bir gecikme olmamışsa Eylül-Ekim dolaylarında dosya Yargıtay'a gönderilmiştir. O tarihten bu tarihe geçen süre normal bir süredir. Özellikle ceza dosyalarında Yargıtay'da ciddi bir yığılma söz konusu. Dolayısıyla bu dosya da incelenmek için sırasını bekliyordur. Meclisten geçen 4. yargı paketi sonrasında durum biraz daha karıştı. Şayet Yargıtay bozma kararı verirse, davanın akıbeti de değişebilir. Durum bundan ibaret...
#164
Merhabalar. Bahsettiğiniz davanın konusu, üçüncü şahısla davacı ve idare arasındaki ilişki ve kullanılan ifadeler oldukça önemli. Bunlar görülmeden net bir değerlendirme yapılamaz. Bununla birlikte, bahsettiğiniz olayda iddia ve savunma sınırlarının aşılmış olma ihtimali de güçlü gibi görünmektedir. Konunun detaylı şekilde incelenmesi gerekiyor. Allah kolaylıklar versin...
#165
Merhabalar.

Alıntı yapılan: eness - 03 Mayıs 2013, 00:48:17
İcra takibini kaldırdım. Borçlu bu dönemde malları başkasının üzerine devretmiş. Bana ödemeyi de yapmadı. Hiç birşey yapamıyorum. Ancak 3,5 yıl geçti aradan, şu an malları kardeşi yada çocuğunun üzerine yapmak istediğini duydum. Bu 3. kişiden malları tekrar 1. derece yakınına devretmesi için belli bir süre var mı ?Ne kadar süre sonra bu malları yakınına geçirebilir. Bu durumda ne yapmalıyım ? Acil yardımlarınızı beklemekteyim.

Böyle bir süre yok. Borçlunuz isterse hiçbir zaman üçüncü şahıstan malları devralmayadabilir. Mevcut durumda da şayet borçlu ile malları devralan şahıs arasındaki muvazaaya ilişkin mahkemeye delil sunma imkanınız varsa, icra takibi yapıldıktan sonra tasarrufun iptali davası da açılabilir. Her halu karda icra takibine başlamak için daha fazla beklemeyin. Bonoların vadesinin üzerinden üç yıllık süre geçtiğinde senetler zamanaşımına uğrayacaktır. Allah kolaylıklar versin...
#166
Merhabalar.

Alıntı yapılan: utkuscu - 05 Mayıs 2013, 03:51:57
1 AY ÖNCE FIRTINADAN DOLAYI DUBLEKS EVİMİN ÇATISI UÇTU ,VE DUBLEKS KATTAKİ ODANIN İÇİNİ SU BASTI.MÜTEAHHİT BU OLUŞAN ZARARI KARŞILAYAÇAĞINI SÖYLEDİ FAKAT HİÇ BİRŞEY YAPMADI.BENDE BU DAİREMDE OLAN ZARARI KARŞILAMAK İSTİYORUM .DAVA AÇSAM KAZANIR MIYIM YARDIMCI OLURSANIZ SEVİNİRİM.

Öncelikle geçmiş olsun. Şayet çatının uçmasına müteahhidin binayı veya çatıyı hatalı inşa etmesi yol açmışsa, bu durumda müteahhide karşı tazminat davası açabilirsiniz. Müteahhidin hiç hatası yoksa ve fırtınanın şiddeti sebebiyle, yani tamamen bir doğal afet neticesinde bu hasar oluşmuşsa, bu durumda müteahhide karşı açacağınız davadan lehinize bir karar çıkmayacaktır. Şayet çatıyı yenilemediyseniz, bence öncelikli olarak mahkemeye müracaat ederek bir hasar tespiti ve hasarın sebebine ilişkin bilirkişi incelemesi yaptırılmasını isteyin. Bunun için de bir avukatla görüşmenizi tavsiye ediyorum. Allah kolaylıklar versin...
#167
Merhabalar.

Alıntı yapılan: anemoni83 - 05 Mayıs 2013, 09:51:48
Kiracımla sonradan pişmanlık yaşadığım bir kira tutarına 3 yıllık bir sözleşme imzaladık. 1 mayısta imzaladığımız sözleşme (Tapu benim üzerime yapıldıktan 1 gün sonra)  15 hazirandan itibaren geçerli olacak. Eski sözleşme ben ev sahibi olmadan önce (Tapu el değiştirmeden önce ) yapılmış. O sözleşme 15 hazirana kadar devam edecek. Bu durumda yaptığım anlaşmayı fesh etme hakkına sahip miyim ?

Bir kere sözleşmeyi yapmışsınız. Normal şartlar altında hukuken bu sözleşmeyi feshetme hakkına sahip değilsiniz. Adnan Bey'in de işaret ettiği gibi, taşınmaza ihtiyacınız olduğunu ileri sürmeniz de -ortada böyle bir kira sözleşmesi varken- sizin açınızdan sonuç getirici bir girişim olmayacaktır. Kiracıyı çıkarmak istiyorsanız, elinizdeki yegane koz, kira bedellerinin zamanında ödenmesini takip etmek ve zamanında ödenmediğinde de kiracıya karşı icra takibi yapmaktan ibarettir. Şayet kiracı ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihinden itibaren 30 günlük süre içinde borcu ödemezse, kiracıya karşı doğrudan tahliye davası açabilirsiniz. İcra takibi aynı zamanda haklı ihtar yerine de geçer ve bir kira dönemi içinde gerçekleşen iki haklı ihtar neticesinde kira dönemi sonunda kiracıyı çıkarmanız yine mümkün hale gelir. Bunun dışındaki tek yol, kiracıyla anlaşmaktan ibarettir. Allah kolaylıklar versin...
#168
Alıntı yapılan: banu - 06 Mayıs 2013, 01:36:19
öğrenmek istediğim şu benim imzaladığım o taahhütnameden dolayı hapis cezası çıkarmı? eve geldiklerinde zaten taahhütde kesinlikle bulunmam.

Merhabalar. İcra memuru huzurunda yapılan resmi bir işlem olmadığı sürece ödeme taahhüdünüzü ihlal etmeniz sebebiyle hapis cezası almanız hukuken mümkün değildir. Bahsettiğiniz olayda da böyle bir ihtimal bulunmamaktadır. Konuyla ilgili İcra ve İflas Kanunu'nun 111 ve 340. maddeleri aşağıdadır. Allah kolaylıklar versin...



     Taksitle ödeme:
     Madde 111 – Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.
     Şu kadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır.
     (Ek fıkra: 9/11/1988 - 3494/13 md.; Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/26 md.) Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar.
     (Değişik fıkra: 9/11/1988 - 3494/13 md.) Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.

     Borçlunun ödeme şartını ihlali halinde ceza:
     Madde 340 – (Değişik: 31/5/2005 - 5358/11 md.)
     111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.
#169
Merhabalar. Medeni Kanun'un 499. maddesine göre (maddenin tam metni aşağıdadır) sağ kalan eşin mirasçılık durumu şu şekilde olacaktır:

     B - SAĞ KALAN EŞ
     
     Madde 499 - Sağ kalan eş, birlikte bulunduğu zümreye göre mirasbırakana aşağıdaki oranlarda mirasçı olur:
   
    1. Mirasbırakanın altsoyu ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte biri,
   
    2. Mirasbırakanın ana ve baba zümresi ile birlikte mirasçı olursa, mirasın yarısı,
   
    3. Mirasbırakanın büyük ana ve büyük babaları ve onların çocukları ile birlikte mirasçı olursa, mirasın dörtte üçü, bunlar da yoksa mirasın tamamı eşe kalır.


Miras Hukukunda kimin önce vefat ettiği son derece önemlidir. Babanız önce vefat ederse, öz annenizden babanıza intikal eden mallar üzerinde de babanızın son eşi yukarıdaki oranlara göre mirasçı olacaktır. Böyle bir ihtimalde babanızın son eşi de vefat ettiğinde, miras hakkından babanızın son eşinin kardeşleri istifade edecektir.

Alıntı YapEvlenirken yapılan evlilik sözleşmesinin gecerliliği nedir,sözleşmeye konulan maddeler gecerlimidir bozula bilirmi.

Medeni Kanun'un aşağıda yer alan hükümleri gereğince eşler yasal mal rejimi olan "edinilmiş mallara katılma rejimi" dışında bir mal rejimini sözleşme ile kararlaştırabilirler. Ancak bu tür sözleşmeler, eşlerin birbirinin yasal mirasçısı olduğu gerçeğini hiçbir şekilde değiştiremez. Eşler arasında yapılabilecek sözleşme ve içeriğinin belirlenmesi hususunda bir avukattan yardım almanız menfaatinize olacaktır.


     A - YASAL MAL REJİMİ
     
     Madde 202 - Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır.
   
    Eşler, mal rejimi sözleşmesiyle kanunda belirlenen diğer rejimlerden birini kabul edebilirler.
     
     B - MAL REJİMİ SÖZLEŞMESİ     
     
     I. SÖZLEŞMENİN İÇERİĞİ
     
     Madde 203 - Mal rejimi sözleşmesi, evlenmeden önce veya sonra yapılabilir. Taraflar, istedikleri mal rejimini ancak kanunda yazılı sınırlar içinde seçebilir, kaldırabilir veya değiştirebilirler.
     
     II. SÖZLEŞME EHLİYETİ
     
     Madde 204 - Mal rejimi sözleşmesi, ancak ayırt etme gücüne sahip olanlar tarafından yapılabilir.
   
    Küçükler ile kısıtlılar, yasal temsilcilerinin rızasını almak zorundadırlar.
     
     III. SÖZLEŞMENİN ŞEKLİ
     
     Madde 205 - Mal rejimi sözleşmesi, noterde düzenleme veya onaylama şeklinde yapılır. Ancak, taraflar evlenme başvurusu sırasında hangi mal rejimini seçtiklerini yazılı olarak da bildirebilirler.
   
    Mal rejimi sözleşmesinin taraflarca ve gerektiğinde yasal temsilcilerince imzalanması zorunludur.

#170
Alıntı yapılan: naznazan - 18 Nisan 2013, 16:09:14
Eşimin 2.evliliği. 1.evliliğinden 2 çocuğu var. bizimde 1 çocuğumuz var. 2004 yılında evlendikten sonra edinilen 2 ev benim üzerime kayıtlı. eşimin vefatı durumunda benim adıma kayıtlı evlerin paylaşımı nasıl olur?

Merhabalar. Bu evler halihazırda size ait olduğu için eşinizin vefatı evlerin mülkiyet durumunu etkilemez ancak bu evleri eşiniz size devretmişse, bu devirlerin muvazaalı olduğu ileri sürülerek eşinizin vefatından sonra eski eşi ve/veya eski eşinin çocukları tarafından dava açılması her zaman ihtimal dahilinde olacaktır.
#171
Alıntı yapılan: chiana - 15 Nisan 2013, 16:33:44
2009 yılında yaklaşık 13 senedir çalıştığım işyerinde işten çıkmam için zorlama yapıldı.2009 yılında işyerine açtığım dava 2011 senesinde kazandım.İşyeri temyize gönderdi. 2 sene geçti halen bir sonuç yok bunu hızlandırmam için ne yapmalıyım.

Merhabalar. Aşağıdaki linki tıklayın, açılan sayfaya mahkemeyle ilgili bilgileri ve gerekçeli karardaki bilgileri girerek sorgula tuşuna basın, ekrana gelen dosya bilgilerine göre Yargıtay dairesini telefonla arayarak dosyanız hakkında bilgi talep edin. Bu durum süreci hızlandırmasa bile en azından dosyanın akıbeti hakkında bilgi edinmenizi sağlayacaktır. Allah kolaylıklar versin.

http://vatandas.yargitay.gov.tr/proxyYargitay/portal_baslangic.uyap
#172
Alıntı yapılan: serci - 15 Nisan 2013, 16:59:40
10,04,2013 tarihinde bir bankaya ait açılan bir haciz dosyam vardı.bugün dosyadaki tutarı ödemek için ilgili icra dairesine gittim.yeniden hesaplayıp bir bilgisayar çıktısı ile bankada ödeme yapıp makbuzun bi nüshasını icra dairesindeki memura verdim.yarın sisteme düşünce dosya kapanacak dedi.

şimdi bundan sonra ne yapmam lazım.ileride tekrar bu banka ile muhatap olmamak için ne yapmam gerekir.lütfen yardımcı olurmusunuz?
ayrıca icra takibi başlamadan ödeme yaptığım için bunun sicilime ne gibi bir etkisi olur?

Merhabalar. Bundan sonra yapmanız gereken herhangi bir şey yok. İcra takibine itiraz süresi içinde ödeme yapmışsınız ancak neticede hakkınızda da bir icra takibi başlatılmış oldu. Dolayısıyla bu icra takibi risk raporunuzda görülecektir diye tahmin ediyorum. Risk raporuyla ilgili ayrıntılı bilgiyi BURADAN okuyabilirsiniz. Allah kolaylıklar versin.
#173
Alıntı yapılan: ozan - 15 Nisan 2013, 18:43:00
Merhaba Yusuf hocam

Bu yayınladığınz yönetmelik Şubat ayında yiniden düzenlenmiş olan yönetmelik mi acaba?

Merhabalar. Uyarınıza teşekkür ederim. Yukarıdaki mesajımı yönetmelikte yapılan değişiklikler istikametinde güncelledim.

Alıntı YapYönetmelikdeki değişikliği nasıl yorumlamak gerektiğini tam olarak kestiremedim doğrusu. Örneğin "aktif basiler çıkarmış olmak" yani hastalığı bulaşıcı düzeyinde geçirmiş olmak askere alınmamak için yeterlimi, yada askere alınmamak için tek koşul olarak "ilaca dirençli" tüberküloz geçirmiş olmakmı gerikiyor.

Aşağıdaki kısımlar askerliğe elverişli olmayan hastalarla ilgili gerekli açıklamaları içeriyor. Sizin durumunuz da bu kısma giriyorsa, askerliğe elverişli olmadığınız kabul edilecektir. En kısa zamanda sağlığınıza kavuşmanız dileğiyle...

   B) 1. Yayma pozitif ya da yayma negatif olduğu halde klinik, radyolojik ve diğer laboratuvar yöntemlerle akciğer tüberkülozu tanısı konmuş olguların radyolojik olarak saptanan yaygın sekeller veya solunum fonksiyon bozukluğu yapmış sekeller veya radyolojik olarak saptanan 2 cm'den büyük tüberkülomalar ile iyileşmiş akciğer ve/veya mediasten tüberkülozu olguları.

   NOT: a) Çok ilaca dirençli tüberküloz tanısı konarak yeterli süre tedavi alarak kür kabul edilen olgular, sekelsiz olarak iyileşseler ya da solunum fonksiyonlarını bozmasalar bile bu madde kapsamında değerlendirilirler.
   b) Askerlik görevi sırasında çok ilaca dirençli tüberküloz tanısı alan yükümlülerin Sağlık Bakanlığınca yetkilendirilmiş merkezlerde tedavilerinin yapılabilmesi için tanı konduğu anda tedavi süresini beklemeksizin işlem yapılabilir.
   c) Tüm yükümlülerin eskiden geçirilmiş hastalıklarının kanıtı için tedavi gördüğü sosyal güvenlik sistemine dahil bir sağlık kurumu ya da verem savaş dispanserlerinden onaylı resmi rapor gerekir.
   ç) Çok ilaca dirençli akciğer ve/veya mediasten tüberkülozu olgularında ileri radyolojik incelemeler dahil tüberkülozla uyumlu sekel saptanamadığında hastalıklı döneme ait tüberküloz ile uyumlu bulgular içeren akciğer grafisinin ibraz edilmesi gerekir.

   2. Solunum fonksiyon bozukluğu yapmış veya akciğerler ve mediastende yaygın tutulumla seyreden ya da ilerleyici nitelikte olan tüberküloz dışı primer ya da sekonder kronik akciğer ve mediasten hastalıkları (interstisyel akciğer hastalıkları, pnömokonyozis, sarkoidozis ve benzeri) ya da bu hastalıkların sekelleri ile solunum fonksiyon bozukluğu yapmış geçirilmiş pulmoner tromboemboliler.

     D) 1. İki yıllık tedaviye rağmen halâ yayma pozitif olarak devam eden kronik ya da çok ilaca dirençli akciğer ve/veya mediasten tüberküloz olguları ile tüberküloz tedavisi sonrasında ileri derecede solunum fonksiyonu bozukluğu yapacak şekilde sekel bırakarak veya en az bir akciğerde "harab olmuş akciğer" görüntüsü vererek iyileşmiş akciğer ve/veya mediasten tüberkülozu olguları.
   NOT: Yükümlülerin eskiden geçirilmiş hastalıklarının kanıtı için tedavi gördüğü sosyal güvenlik sistemine dahil bir sağlık kurumu ya da verem savaş dispanserlerinden onaylı resmi rapor gerekir.
   
     2. (Değişik:16/6/2008-2008/13831 K.) İleri derecede fonksiyon bozukluğu yapmış, akciğer ve mediastenin tüberküloz dışı kronik hastalıkları ve sekelleri ile kronik pulmoner hipertansiyon veya kor pulmonaleye neden olmuş kronik veya tekrarlayan pulmoner tromboemboliler.
#174
Merhabalar. Bahsettiğiniz olay, hukuken muris muvazaası şeklinde değerlendirilebilir. Muris muvazaasına istinaden açılan davalarda zamanaşımı söz konusu değildir; bu tür davalar murisin ölümünen sonraki dönemde her zaman açılabilir. Bununla birlikte muris muvazaasına dayalı olarak açılmış bir dava yargılama aşamasında tenkis davasına dönüştürülse, böyle bir davanın zamanaşımından reddedilme ihtimali söz konusu olacaktır. Aşağıda konuyla ilgili emsal bir Yargıtay Kararı bulunuyor. Özetle, bahsettiğiniz olayla ilgili dava açılabilir diye düşünüyorum. Konunun ayrıntılı şekilde incelenmesi gerekiyor. Bir avukatla anlaşmanız menfaatinize olacaktır. Allah kolaylıklar versin.



T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2007/5397
K. 2007/7843
T. 10.7.2007

818/m.18
4721/m.1023

Mahkemece, iddia ve savunmanın yanlış nitelendirilmek suretiyle, isteğin tenkis olarak algılanması ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmiş olmasının doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur. Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araşırma ve incelemenin yapılması, son kayıt maliki durumunda bulunan davalı yönünden Türk Medeni Kanununun 1023. maddesi hükmüne esas olacak şekilde soruşturmanın tamamlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada;

Davacı, miras bırakanın 397 ada 5 parsel sayılı taşınmazını kızı Ülkü'ye maletmek amacıyla davalı Durmuş'a mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak temlik ettiğinin ve adı geçen davalı ile Ülkü'nün eşi olan davalı Ziyaettin arasında göstermelik bir kira akdi düzenlenip, tapu kaydına şerh verildiğinin dava dışı mirasçı Hatice'nin açtığı dava sonucunda hükmen kesinleştiğini, ancak davalı Durmuş'un anılan kararın infazından sonra, üzerinde kalan 2/3 payı işbirliği içerisinde olduğu diğer davalı Sedat'a 28.11.2005 tarihinde ve satış suretiyle devrettiğini, ayrıca taşınmaz üzerinde davalı Ziyaettin lehine 06.01.1988 tarihinde muvazaalı olarak ipotek tesis edilmiş olduğunu, davalı Durmuş'un temlik nedeniyle üzüntü ve ızdırap duyduğunu ileri sürüp, tapu iptali ve miras payı oranında tescil, ipoteğin fekki, kira sözleşmesinin iptali ile tapuya konulan şerhin terkini ve davalı Durmuş'tan manevi tazminat isteklerinde bulunmuştur.

Davalı Sedat, çekişme konusu taşınmazla ilgili dava sonuçlandıktan sonra, paydaşlar arasındaki sorunun çözümlenmesi ile ihtilafsız kalan 2/3 payı tapu kaydına güvenerek ve iyiniyetle 200.000.-YTL bedelle satın aldığını ve satış bedelinin davalı Durmuş'un banka hesabına yatırdığını, davalı Durmuş, dava konusu taşınmazı davacı Sedat'a temliki sırasında çekişmeli olduğunu bildirdiğini ve bankadan 200.000.-YTL para çekmediğini, davalı Ziyaettin ise, zamanaşımı itirazı olduğunu, beyan ederek, davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, tapu iptali-tescil ve ipoteğin fekki talebi ile açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, kira şerhinin kaldırılması talebiyle açılan davanın bu konuda kesin hüküm olup, tapuda şerh kaldırılmış olmakla dava konusuz kaldığından reddine, davalı Durmuş Kaya'ya karşı açılmış olan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 10.07.2007 Salı günü saat 09.15'de daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi Sevinç Türközmen'in raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, ipoteğin fekki, kira sözleşmesinin iptali ve şerh terkini ile manevi tazminat isteklerine ilişkindir.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.

Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının miras bırakanı Tahire'nin maliki olduğu 397 ada 5 parsel sayılı taşınmazını 05.01.1999 tarihli akitle ve satış suretiyle davalı Durmuş'a temlik ettiği, daha önce dava dışı mirasçı Hatice tarafından açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, kira sözleşmesinin iptali ve şerh terkini isteklerine ilişkin davanın kabulle sonuçlandığı ve kararın temyizi üzerine Dairece onaylanarak, 28.10.2005 tarihinde kesinleştiği, böylece davalı Durmuş'a yapılan temlikin muvazaalı olduğunun kesinleşen mahkeme kararı ile belirlendiği anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen dava dışı Hatice'nin açmış olduğu davada, kira sözleşmesinin iptali ve şerhin terkinine de karar verildiğine ve yine davalı Durmuş yönünden somut olgular gözetildiğinde manevi tazminat isteğinin dinlenilmesine olanak bulunmadığına göre, eldeki davanın bu istekler bakımından reddedilmiş olması, bu gerekçelerle doğrudur.

Ancak; mahkemece, muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil isteği ile ipoteğin fekki konusundaki davanın zamanaşımından bahisle reddedilmiş olmasının isabetli olduğu söylenemez.

Hemen belirtilmelidir ki, muris muvazaasına dayalı iptal ve tescil ile sicil üzerinde bulunan ipoteğin fekki istemlerinin herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebilecekleri yargısal uygulamalarla kabul edilen bir kuraldır.

Mahkemece, iddia ve savunmanın yanlış nitelendirilmek suretiyle, isteğin tenkis olarak algılanması ve zamanaşımı nedeniyle davanın reddedilmiş olmasının doğru olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.

Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araşırma ve incelemenin yapılması, son kayıt maliki durumunda bulunan davalı Sedat yönünden Türk Medeni Kanunu'nun 1023. maddesi hükmüne esas olacak şekilde soruşturmanın tamamlanması, ondan sonra işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve yasal olmayan gerekçelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazları yerindedir.

SONUÇ : Kabulü ile, hükmen açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 10.07.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
#175
Merhabalar. Mahkemeler genellikle iki hafta ila bir ay arasındaki bir sürede gerekçeli kararı hazırlarlar. Burada hem dava dosyasının hem de gerekçeli kararın incelenmesi gerekiyor. Şayet bir avukatınız yoksa, bir avukatla anlaşmanızı önemle tavsiye ederim. Allah kolaylıklar versin.
#176
Merhabalar.

Alıntı YapŞu anda isteseler veya Allah korusun babamın vefatı halinde (ev, araba babamın üzerine) pay alabilirler mi?

Babanız sağ kaldığı sürece hiçbir sorun olmaz. Vefatı halinde ise, babanızın nüfusuna geçirdiği kız da yasal mirasçı olarak mirastan tüm kardeşlerle eşit şekilde pay alacaktır. Bu kızın annesi ise resmi nikah olmaması sebebiyle mirastan pay alamaz.

Alıntı YapBunu engellemek için annemin veya benim kendi üzerimize almamız yeterlimi yoksa soyadımız dan dolayı babama gelen haciz kararı ile bizde olsada alabilirlermi?

Babanız evi ve arabayı size veya annenize devretse bile babanızın nüfusuna geçirdiği kız bu devirlerin muvazaalı olduğunu ileri sürerek iptali için dava açıp hak iddia edebilir. Durum özetle bu şekildedir.
#177
Alıntı yapılan: ahmetyil - 13 Nisan 2013, 01:32:17
şerikler barışık değiller,aralarında iletişim sağlayamıyoruz. tapu da şans eseri bir şerikle görüşmemiz esnasında ortaya çıktı ve araştırmaya başladık.
öncesinde başka bir avukatla yolumuza devam ediyorduk ancak yine şeriklerin iletişimsizliği yüzünden bir türlü ilerlemek mümkün olmadı.
avukat beyin araştırmasının neticesi bahsettiğim gibi oldu, ben de kanunu baştan sona okudum, dönemin emlakbankasında arsanın iki varisi adına ayrı iki hesapta para görünüyor. ayrıca bunlar ferağ da vermişler elbette. istimlak hakkıyla yapılmış gibi gözüküyor. fakat sorun bankada başlıyor,paranın bankada olduğuna dair bir tebligat gönderdiğini,veya paralarını aldıklarına dair bir makbuz ibraz edemedi yazışmalarda idare.zaten yüksek meblağ bir para, almış olsalar varislerin fakirlik içinde ölmesine imkan yok. avukat dava açılarak bu işin devamının getirilmesi gerektiğini düşünüyor,ben de.fakat şu an şeriklerin husumeti sebebiyle avukatla da iletişimimiz engellendi sayılır.
anlayacağınız şerikler ikiye bölündüler:bir tarafta ben bu işin davaya götürülmesi gerektiğini söylüyorum,çoğunluk toki'yle uzlaşma sağlayacaklarını iddia ediyor,dediklerine göre başka avukatlarla görüşmüşler ve meselenin davaya esas oluşturmadığını tokiyle uzlaşma sağlanabileceğini söylemiş.
kanunu okuyunca davasız bu işin hiç olmayacağını anladım,sizin görüşünüz bu doğrultuda mı? kanunda belirtilmese de,diğer şeriklerin iddia ettiği gibi toki'yle bugün uzlaşma diye bir teamül olabilir mi? eğer böyleyse emsaller olmalı diye düşünüyorum....
eğer bu hususta bildiğiniz emsaller varsa söyler misiniz?

Meseleyi tam olarak anlayamadım. Tapuda ferağ verilmişse, doğal olarak taşınmaz da idare adına kaydedilmiştir. İdare adına tescil edilen bir taşınmazın tapusu nasıl oldu da yeniden elinize geçti, anlayamadım. 1968'de bankaya hissedarlar adına yatırılmış olan paranın zamanaşımına uğraması ve zamanaşımına uğrayan bu mevduatın yeniden devlete intikal etmesi, taşınmaz mülkiyetinin de gerisin geriye hissedarlara dönüşünü sağlamaz zira.
#178
Merhabalar.

Alıntı YapBana yaptığı bu yakıştırmalara karşılık kendisine hakaret ve tazminat davası açabilir miyim?

Türk Ceza Kanunu'nun 125. maddesi uyarınca suç duyurusunda bulunabilir ve ayrıca bu kişiye karşı tazminat davası da açabilirsiniz. Tazminat davasından maddi anlamda çok bir şey beklemeyin. Kolay gelsin...


    Hakaret
     Madde 125 - (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (...) (1) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.
    (2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.
    (3) Hakaret suçunun;
    a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,
    b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,
    c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,
    İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.
    (4) (Değişik: 29/6/2005 - 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.
    (5) (Değişik: 29/6/2005 - 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.
#179
Merhabalar.

Alıntı YapNoterden ihtar çekmeksizin icralı tahliye davası açabilir miyim.

Tahliye talepli icra takibi başlatıp akabinde tahliye davası açabilirsiniz.

Alıntı YapBurada da yine aynı sorunla yani kiracının bulunamaması sorunuyla karşılaşır mıyım.

Tebligat kişinin MERNİS adresine gönderileceğinden sorun yaşamazsınız.

Alıntı YapBunun için bir avukat tutsam bu işler ne kadar sürer. Ve masraflı mıdır.

İcra takibi ödeme emri tebliğ edildikten sonra tahliye davası açılabilmesi için 30 günlük yasal sürenin geçmesi gerekiyor. Bir avukat tarafından takip edilecek tahliye davası da -bir aksilik olmaması halinde- üç ila beş aylık bir süre içinde neticelenecektir muhtemelen (avukatsız açılırsa daha uzun sürebilir). İcra takibi ve dava için çok masrafa gerek yok ancak sonrasında tahliye işlemi için bir miktar para harcanması gerekecektir. Bir avukatla anlaşmanızı tavsiye ederim. Kolay gelsin...
#180
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. İlk olarak bu şahıslar hakkında suç duyurusunda bulunabilirsiniz (ki mutlaka bunu mutlaka yapın). Vekalet verdiğiniz şahıs ta bu kişilerle ortak hareket içindeyse (işçi konumundaki bir kişi ise, bu kişinin de sorumlu olduğunu iddia etmek çok zorlaşır) elbette bu şahsa karşı da hukuki yollara müracaat edebilirsiniz. Bu kapsamda bu kişilere karşı doğrudan bir icra takibi de yapabilirsiniz. Ancak anlattığınız durum karşısında yapılacak icra takibinden olumlu netice elde edilebilmesi ihtimalinin de düşük olduğu sonucu çıkıyor. Çünkü bu tür dolandırıcılık yapan şahıslar genellikle üzerlerinde malvarlığı tutmazlar. Yani alacağınızı tahsil etmeniz çok zor olacaktır diye düşünüyorum. Durum özetle bu şekilde. Tekrardan geçmiş olsun...