Haberler:

Hukuk Forumumuza Hoşgeldiniz

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - kilimanjaro

#1721
    SEKİZİNCİ BÖLÜM
   
    Tahkim
   
     Sigortacılıkta tahkim
   
     MADDE 30 – (1) Sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Birlik nezdinde Sigorta Tahkim Komisyonu oluşturulur. Sigortacılık yapan kuruluşlardan, sigorta tahkim sistemine üye olmak isteyenler, durumu yazılı olarak Komisyona bildirmek zorundadır. Sigorta tahkim sistemine üye olan kuruluşlarla uyuşmazlığa düşen kişi, uyuşmazlık konusu sözleşmede özel bir hüküm olmasa bile tahkim usûlünden faydalanabilir.
   
     (2) Komisyon, bir Müsteşarlık temsilcisi, iki Birlik temsilcisi, bir tüketici derneği temsilcisi ile Müsteşarlıkça belirlenecek bir akademisyen hukukçu temsilcinin katılımı ile oluşur. Müsteşarlık temsilcisinin asgarî on yıl kamu hizmetinde çalışmış, sigortacılık alanında deneyim sahibi ve en az daire başkanı seviyesinde olması; Birlik temsilcilerinin de 4 üncü maddede genel müdür yardımcısı için öngörülen şartlara sahip olması gerekir. Tüketici derneği temsilcisi ise Türkiye çapında en fazla üyeye sahip tüketici derneğinin önereceği üç aday arasından Müsteşarlıkça seçilir. Komisyon kendi içinden bir Başkan seçer. Komisyonda kararlar üye tamsayısının salt çoğunluğu ile alınır. İki yıl için seçilen Komisyon Başkan ve üyelerine, kamu iktisadî teşebbüsleri yönetim kurulu başkan ve üyelerine ödenen aylık ücret ve diğer ödemeler tutarında ücret ödenir.
   
     (3) Komisyon aşağıdaki görevleri yerine getirir:
   
     a) Müdür ve müdür yardımcılarını atamak.
   
     b) Birlikçe ayrı bir hesapta izlenecek olan Komisyonun bütçesini hazırlayarak Birliğe sunmak.
   
     c) Tahkim sisteminin adil, tarafsız ve etkin bir biçimde işleyişini sağlamak için gerekli önlemleri almak.
   
     ç) Komisyonun faaliyet sonuçları hakkında yıllık rapor hazırlayarak Birliğe ve Müsteşarlığa göndermek.
   
     d) Bilgi işlem alt yapısını hazırlamak.
   
     e) Kanunlarla kendisine verilen diğer görevleri yapmak.
   
     (4) Komisyon, gerekli görülen yerlerde büro açmaya yetkilidir. Büro müdürünün, Komisyon müdürü ile aynı nitelikleri taşıması zorunludur. Büro müdürüne verilecek görevler Komisyon tarafından belirlenir.
   
     (5) Komisyona bağlı çalışmak üzere bir müdür ve iki müdür yardımcısı, raportörler ile yeterli sayıda personel görevlendirilir. Müdür ve müdür yardımcıları Komisyonca, raportörler ve diğer personel ise müdürün önerisiyle Komisyon tarafından atanır. Görevden alınma, göreve atanma ile aynı usûle tâbidir. Komisyon müdürünün;
   
     a) Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması,
   
     b) En az dört yıllık yüksek okul mezunu olması,
   
     c) Sigorta hukukunda en az iki yıl veya sigortacılıkta en az beş yıl deneyimi olması,
   
     gerekir.
   
     (6) Müdür yardımcılarının (c) bendi hariç olmak üzere beşinci fıkrada sayılan nitelikleri taşıması zorunludur. Ayrıca, müdür yardımcılarının en az birinde iki yıllık sigortacılık deneyimi aranır.
   
     (7) Uyuşmazlıklar, hayat ve hayat dışı sigorta gruplarının sadece birinde görev yapacak olan sigorta hakemleri ve raportörler aracılığıyla çözülür.
   
     -8- Sigorta hakemlerinin;
   
     a) Malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması,
   
     b) En az dört yıllık yüksek okul mezunu olması,
   
     c) Sigorta hukukunda en az beş yıl veya sigortacılıkta en az on yıl deneyimi olması,
   
     gerekir.
   
     (9) Komisyon nezdinde çalışacak olan sigorta raportörleri, Komisyon müdüründe aranan niteliklere sahip olmak zorundadır.
   
     (10) Sigorta hakemi olmak isteyenlerin gerekli nitelikleri taşıdıklarını belgelemek suretiyle Komisyona başvurması gerekir. Başvurusu uygun görülenler kabul için Müsteşarlığa bildirilir. Müsteşarlığın kabul etmesi halinde ilgilinin ismi, Komisyon tarafından tutulacak ve bir örneği Adalet Bakanlığına gönderilecek olan sigorta hakemliği listesine kaydolunur ve bu listede değişiklik olması halinde de değişiklikler altı aylık dönemler itibarıyla Adalet Bakanlığına ve Müsteşarlığa bildirilir.
   
     (11) Sigorta hakeminin ismi;
   
     a) Sigorta hakemliği yapmak için gereken nitelikleri kaybetmişse veya tarafsızlık ilkesine aykırı hareket ettiği tespit edilmişse sürekli olarak,
   
     b) Kendisine ulaşan dosyaları bir yıl içinde en fazla üç kez zamanında sonuçlandırmamışsa bir yıl süreyle,
   
     Listeden silinir.
   
     (12) Tahkim sistemine üye olmak isteyenlerden katılma payı, uyuşmazlık çözümü için Komisyona başvuranlardan ise başvuru ücreti alınır. Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında, açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse, hakemin verdiği kırkbin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırkbin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir. Her halükârda Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 533 üncü maddesi hükümleri saklıdır. Temyize ilişkin usûl ve esaslar hakkında Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu uygulanır.
   
     (13) Komisyona gidilebilmesi için, sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin, uyuşmazlığa konu teşkil eden olay ile ilgili olarak sigortacılık yapan kuruluşa gerekli başvuruları yapmış ve talebinin kısmen ya da tamamen olumsuz sonuçlandığını belgelemiş olması gerekir. Sigortacılık yapan kuruluşun, başvuru tarihinden itibaren onbeş iş günü içinde yazılı olarak cevap vermemesi de Komisyona başvuru için yeterlidir.
   
     (14) Mahkemeye ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca Tüketici Sorunları Hakem Heyetine intikal etmiş uyuşmazlıklar ile ilgili olarak Komisyona başvuru yapılamaz.
   
     (15) Sigortacılık yapan kuruluşla uyuşmazlığa düşen kişinin Komisyona başvurusu, öncelikle raportörler tarafından incelenir. Raportörler en geç onbeş gün içinde incelemelerini tamamlamak zorundadır. Raportörler tarafından çözümlendirilemeyen başvurular sigorta hakemine iletilir. Uyuşmazlığa hangi sigorta hakeminin bakacağı, Komisyon tarafından sigorta hakemi listesinden seçilir. Komisyon, işin niteliğine bağlı olarak en az üç sigorta hakeminden oluşan bir heyet oluşturulmasına karar verebilir. Ancak, uyuşmazlık konusu miktarın onbeşbin Türk Lirası ve üzerinde olduğu durumlarda heyet teşekkülü zorunludur. Heyet kararını çoğunlukla verir. Hakemler, sadece kendilerine verilen evrak üzerinden karar verir. Seçilen sigorta hakemi mücbir nedenler ve umulmayan haller hariç olmak üzere görevi reddedemez. Bununla birlikte, taraflar, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununda yer alan hâkimi ret nedenlerine dayanarak hakemi reddedebilir. Ret talebi Komisyona, durumun öğrenildiği tarihten itibaren en geç beş iş günü içinde bir dilekçeyle yapılır. Ret talebi üzerine Komisyon müdürü, iki tarafın görüşlerini dinledikten sonra bu konuda en geç beş iş günü içinde karar verir.
   
     (16) Hakemler, görevlendirildikleri tarihten itibaren en geç dört ay içinde karar vermeye mecburdur. Aksi halde, uyuşmazlık yetkili mahkemece halledilir. Ancak, bu süre tarafların açık ve yazılı muvafakatleriyle uzatılabilir. Hakem, kararını Komisyon müdürüne tevdi eder. Komisyon müdürü, kararı, en geç üç iş günü içinde, Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 532 nci maddesi uyarınca gereğinin yapılabilmesi için davayı görmeye yetkili mahkemeye iletir.
   
     (17) Hakemlik ücreti, Komisyona başvuru ücreti ve üyeliğe katılma payı, Komisyonun görüşü alınarak Müsteşarlıkça belirlenir; hakem ücreti Komisyon tarafından ödenir.
   
     (18) Sigorta hakemleri ve raportörler tarafsız olmak zorundadır. Sigorta şirketlerinin, reasürans şirketlerinin, sigortacılık yapan diğer kuruluşların, sigorta eksperlerinin, sigorta acentelerinin ve brokerlerin ortakları, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile tüm bu kuruluşlarda meslekî faaliyette bulunanlar ve sigorta eksperleri, sigorta acenteleri ve brokerler sigorta hakemliği yapamaz. Bu sınırlandırmalar söz konusu kimselerin eş ve çocukları için de geçerlidir. Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 28 inci maddesi sigorta hakemleri hakkında da uygulanır.
   
     (19) Komisyonda görev alanlar, hakemler ve raportörler, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ilgililerin izni olmaksızın açıklayamaz. Ancak, suç teşkil eden hallerin yetkili mercilere duyurulması zorunludur.
   
     (20) Komisyonun yapısı ve görevleri ile Komisyon müdürü ve Komisyon müdür yardımcılarının nitelikleri, çalışma usûl ve esasları, raportörlerin, sigorta hakemlerinin çalışma usûl ve esasları, kararların ne şekilde düzenleneceği, Komisyona başvuru esasları, Liste tutulmasına ve bütçeye ilişkin esaslar ile katılım ücreti gibi hususlar yönetmelikle belirlenir.
   
     (21) Müsteşarlık bu maddede yer alan maktu para miktarlarını, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Üretici Fiyatları Endeksi artış oranını aşmamak suretiyle artırmaya yetkilidir.
   
     (22) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun hükümleri, sigortacılıktaki tahkim hakkında da kıyasen uygulanır.
   
     (23) Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanunu çerçevesinde yapılacak tahkim için seçilecek hakemlerin de bu maddede sigorta hakemleri için aranılan nitelikleri taşıması gerekir.
   
    DOKUZUNCU BÖLÜM
   
    Çeşitli Hükümler
   
     Sigortacılık eğitim merkezi ve diğer organizasyonlar
   
     MADDE 31 – (1) Bakan, sigortacılıkla ilgili özellik taşıyan konular için gerekli sınavların tarafsız bir şekilde yapılması, yurt içi veya yurt dışı ya da uluslararası anlaşmalar çerçevesindeki eğitim taleplerinin karşılanması ve benzeri amaçlarla sigortacılık eğitim merkezi kurmaya yetkilidir. Sigortacılık eğitim merkezinin giderleri, sigortacılık alanında faaliyet gösteren meslek kuruluşlarının katkılarından, merkezin hizmet vereceği ilgili kamu ve özel sektör kuruluşlarından ve hibelerden yönetmelikle belirlenecek esaslar çerçevesinde karşılanır. Sigortacılık eğitim merkezince yerine getirilecek eğitim faaliyetleri, Özel Öğretim Kurumları Kanununa tâbi değildir.
   
     (2) Dernek, federasyon ve birlik gibi belirli bir kanuna tâbi olarak kurulan kuruluşlar hariç olmak üzere sigortacılık ve reasürans uygulamaları ile ilgili olarak organizasyonlar oluşturulması Bakanın iznine tâbidir.
   
     (3) Sigortacılık eğitim merkezi ile ikinci fıkra uyarınca oluşturulacak organizasyonlara ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.
   
     İyiniyet
   
     MADDE 32 – (1) Sigorta şirketleri ve aracılar, her çeşit broşür, izahname ve diğer belgeler ile ilan ve reklamlarını, taahhütleriyle sigortalıya sağlayacakları hak ve menfaatlerin sınır ve kapsamı dışında bir anlayışa neden olacak şekilde düzenleyemez ve kişi ve kuruluşlara gerçeğe aykırı, yanıltıcı, aldatıcı ve haksız rekabete yol açan beyanda bulunamaz. Bu hükme aykırılığın tespiti halinde durum, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun uyarınca faaliyet gösteren Reklam Kuruluna bildirilir.
   
     (2) Sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperleri sigortalıların hak ve menfaatlerini tehlikeye sokabilecek hareketlerden kaçınmak, mevzuat ve işletme planı esaslarına uygun faaliyette bulunmak, sigortacılığın icaplarına ve iyiniyet kurallarına uygun hareket etmek zorundadır.
   
     (3) Sigorta şirketleri, iyiniyet kurallarına aykırı olarak sigorta tazminatının ödenmesini geciktiremez.
   
     (4) Müsteşarlık, sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperlerinin yukarıda sayılan kurallara uymalarını sağlamak üzere gerekli her türlü tedbiri almaya yetkilidir.
   
     (5) Kişilerin, sigorta şirketini seçme hakkı sınırlandırılamaz. Bir sözleşmenin unsurları içinde, taraflardan birinin bu sözleşmede yer alan herhangi bir hususta sigorta yapmaya zorunlu tutulduğu hallerde, söz konusu sigortanın belli bir şirkete yaptırılmasına ilişkin sözleşmeye konulmuş her türlü şart hükümsüzdür.
   
     İhtisas komiteleri
   
     MADDE 33 – (1) Müsteşarlık, bu Kanunun gerekli kıldığı tarife ve talimatlar ile sigortacılığın geliştirilmesi için araştırma ve inceleme yaptırılması amacıyla sigortacılık konusunda bilgi ve uzmanlık sahibi kişilerden oluşacak ihtisas komiteleri kurabilir. Oluşturulacak komitelerin giderleri, Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlıkça onaylanacak esaslar uyarınca sigortacılık alanında faaliyet gösteren ilgili meslek kuruluşu tarafından karşılanır.
   
     (2) İhtisas komitelerinin çalışma usûl ve esasları yönetmelikle belirlenir.
   
     
   
    ONUNCU BÖLÜM
   
    Cezalar
   
     İdarî cezalar
   
     MADDE 34 – (1) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları kapsamında belirlenecek esaslara aykırı davrananlar ile 5 inci maddesine aykırı olarak ruhsatsız faaliyet gösterenlerin işyerleri, Bakanın talebi üzerine valiliklerce bir yılı geçmemek üzere geçici olarak kapatılacağı gibi ilan ve reklamları da durdurulur ya da toplatılır.
   
     (2) Bu Kanunun;
   
     a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen başka işle iştigal yasağına aykırı davranılması halinde yirmibeşbin Türk Lirası,
   
     b) 4 üncü maddesinin iki ilâ yedinci fıkralarında belirtilen nitelikleri taşımayan kişilerin şirketçe atanmasından ve bu fıkralarda belirtilen nitelikleri taşımayan kişilerin maddede belirtilen görevleri üstlenmesinden dolayı uyarılan şirketin ya da ilgilinin, bu uyarının gereğini bir ay içinde yerine getirmemesi halinde sekizbin Türk Lirası; sekizinci fıkrası uyarınca etkin bir iç denetim sistemi kurulması ve yeteri kadar iç denetim elemanı çalıştırılması zorunluluğuna aykırı davranılması halinde uyarılan şirketin altı ay içinde durumunu düzeltmemesi halinde onbin Türk Lirası,
   
     c) 5 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca gerekli tescil ve ilan işlemlerinin yaptırılmamış olması halinde sekizbin Türk Lirası,
   
     ç) 7 nci maddesi uyarınca gerekli tescil ve ilan işlemlerinin yapılmamış olması halinde onikibin Türk Lirası,
   
     d) 9 uncu maddesinin beşinci fıkrası uyarınca gerekli bildirimi Müsteşarlığa yapmayanlar sekizbin Türk Lirası,
   
     e) 10 uncu maddesine aykırı olarak gerekli iznin alınmaması halinde onikibin Türk Lirası,
   
     f) 11 inci maddesinin birinci fıkrasına aykırı olarak genel şart düzenlemelerine aykırı davranılması halinde onbin Türk Lirası,
   
     g) 14 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı davranılması halinde beşbin Türk Lirası,
   
     ğ) 17 nci maddesinin yedinci fıkrası uyarınca gerekli masrafların karşılanmaması halinde ikibin Türk Lirası,
   
     h) 18 inci maddesinin birinci, ikinci ve üçüncü fıkralarına aykırı davranılması, dördüncü fıkrası uyarınca özel defter tutma, malî tabloları ilan etme yükümlülüklerinin yerine getirilmemesi ve dördüncü fıkra uyarınca şirket aktif yapıları da dahil olmak üzere Müsteşarlıkça belirlenecek esas ve usûllere aykırı davranılması halinde onikibin Türk Lirası,
   
     ı) 21 inci maddesine göre aktüer çalıştırma zorunluluğuna uyulmaması halinde onsekizbin Türk Lirası,
   
     i) 32 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca alınan tedbirlere ve beşinci fıkrası hükmüne aykırı davranılması halinde yirmibin Türk Lirası,
   
     j) Bakanlar Kurulu, Müsteşarlığın bağlı bulunduğu Bakanlık ve Müsteşarlık tarafından bu Kanuna göre alınan kararlara, çıkarılan yönetmelik ve tebliğlere ve yapılan diğer düzenlemelere uyulmaması halinde, bu Kanunda ayrıca öngörülmüş bir cezanın olmadığı hallerde onikibin Türk Lirası,
   
     idarî para cezası uygulanır.
   
     (3) İdarî para cezaları Müsteşarlıkça uygulanır.
   
     Adlî cezalar
   
     MADDE 35 – (1) Bu Kanuna göre ruhsat almadan risk üstlenmek suretiyle sigortacılık faaliyetinde bulunan veya ticaret unvanlarında ya da her türlü belgeleri yahut ilan ve reklamlarında veyahut kamuoyuna yaptıkları açıklamalarda bu Kanunda belirtilen kuruluşların adını kullanan, bu Kanunda düzenlenen faaliyetlerde bulundukları izlenimini yaratacak söz ve işaretleri kullanan gerçek kişiler ve tüzel kişilerin yetkilileri, üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve altıyüz günden az olmamak üzere bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (2) Bu Kanunun 3 üncü maddesinin dördüncü fıkrasına aykırı olarak Müsteşarlıktan izin alınmadan sigorta sözleşmesi yapan kooperatiflerin yetkilileri beşyüz günden az olmamak üzere bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (3) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin yönetim kurulu başkan ve üyeleri ile diğer mensupları, görevleri dolayısıyla kendilerine tevdi olunan veya muhafazaları, denetimleri ve sorumlulukları altında bulunan kuruluşa ait para veya sair varlıkları zimmetlerine geçirmeleri halinde, altı yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, kuruluşun uğradığı zararı da tazmine mahkûm edilir.
   
     (4) Üçüncü fıkrada gösterilen suç, kuruluşu aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmişse fail, oniki yıldan az olmamak üzere hapis cezası ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, adlî para cezasının miktarı, meydana gelen zararın üç katından az olamaz. Zararın, kovuşturma yapılmadan önce tamamıyla ödenmesi halinde verilecek ceza üçte bir oranında indirilir.
   
     (5) Bu Kanunda gösterilen yetkili mercilerin ve denetim görevlilerinin istedikleri bilgi ve belgeleri vermeyen ya da denetim görevlilerinin görevlerini yapmalarına engel olan gerçek kişilerle tüzel kişilerin yetkilileri, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (6) Bu Kanunda gösterilen mercilere, denetim görevlilerine, mahkemelere ve diğer resmî dairelere yanıltıcı şekilde yanlış ya da gerçeğe aykırı bilgi veya belge veren gerçek kişiler ile tüzel kişilerin yetkilileri, bir yıldan üç yıla kadar hapis ve üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (7) Bu Kanuna tâbi kuruluşların itibarını zedeleyebilecek ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olan ya da bu yolda asılsız haberler yayanlar bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ve ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu fiilin 9/6/2004 tarihli ve 5187 sayılı Basın Kanununda yazılı araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet, kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzer yayın araçlarından biri ile işlenmesi halinde hapis cezası iki yıldan dört yıla kadar uygulanır. İsimleri belirtilmese dahi bu Kanuna tâbi kuruluşların güvenilirliği konusunda kamuoyunda tereddüte yol açarak bu kuruluşların malî bünyelerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilecek nitelikte asılsız haberleri yukarıda belirtilen araçlarla yayanlar dörtyüz günden az olmamak üzere bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     -8- Bu Kanunun uygulanmasında ve uygulanmasının denetiminde görev alanlar ile sigorta hakemleri ve raportörleri, sıfat veya görevleri dolayısıyla öğrendikleri, bu Kanun kapsamında faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlar ile bunların iştirakleri, kuruluşları ve sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilere ait sırları, görevlerinden ayrılmalarından sonra dahi, bu Kanuna ve özel kanunlarına göre yetkili olanlardan başkasına açıklamaları veya kendi yararına kullanmaları halinde iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ve üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (9) Bu Kanuna tâbi kuruluşların görevlileri ve yetkilileri, bu maddenin sekizinci fıkrasında yazılı kişiler hariç olmak üzere bu Kanuna tâbi kişiler ile bunların yanında çalışanlar ve dışarıdan hizmet alımı yoluyla sigortacılık sektöründe iş görenler, sıfat ve görevleri dolayısıyla öğrendikleri bu Kanuna tâbi kuruluşlara veya sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilere ait sırları bu konuda kanunen açıkça yetkili kılınan mercilerden başkasına açıklamaları halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (10) Sekiz ve dokuzuncu fıkralarda yazılı kişilerin bu fıkralarda belirtilen türden sırları kendileri ya da başkalarına yarar sağlamak amacıyla açıklamaları halinde, bu kişiler üç yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve adlî para cezası ile cezalandırılır. Ayrıca, fiilin önemine göre bu kişilerin görev yapmaları sürekli veya altı aydan bir yıla kadar geçici olarak yasaklanır.
   
     (11) Gerçeğe aykırı malî tablo düzenleyenler ile bunları tasdik eden sigorta şirketi ve reasürans şirketi denetçileri adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak adlî para cezası, gerçeğe aykırılık tutarının yüzde birinden az olamaz.
   
     (12) Bu Kanunun 9 uncu maddesinin birinci, ikinci ve dördüncü fıkralarında yazılan izinleri almayanlar üçyüz günden az olmamak üzere; altıncı fıkrasına göre belirlenen hisse sınırlamalarına uymayanlar dörtyüz günden az olmamak üzere; üçüncü fıkrasına aykırı olarak izin alınmadan yapılan hisse devirlerini pay defterine kaydettirenler ise dörtyüz günden az olmamak üzere bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (13) Bu Kanunun 12 nci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak tarifeleri Müsteşarlığın onayı olmaksızın uygulayanlar beşyüz günden az olmamak üzere; Müsteşarlığın tespit ve ilan ettiği aracılık komisyonları dışında komisyon verenler üçyüz günden az olmamak üzere; bu komisyonları alanlar ise yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (14) Bu Kanunun 13 üncü maddesinin birinci fıkrası hükmüne aykırı olarak sözleşme yapmaktan kaçınanlar beşyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (15) Bu Kanunun 15 inci maddesine aykırı şekilde Türkiye'de sigortalanabilir menfaatlerini Türkiye'de faaliyette bulunan sigorta şirketleri haricinde ve Türkiye dışında sigorta ettirenler adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (16) Bu Kanunun 16 ncı maddesinin birinci fıkrasına aykırı olarak yeteri kadar karşılık ayırmayanlar ile iki ilâ yedinci fıkralarına aykırı olarak teknik karşılık ayıranlar ve sekizinci fıkrasına aykırı olarak reasürör payını belirleyenler; 17 nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasına aykırı olarak teminat, dördüncü fıkrasına aykırı olarak minimum garanti fonu tesis edenler ile beşinci fıkra uyarınca teminatlardan ödeme yapmayanlar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, adlî para cezasının miktarı, yerine getirilmeyen yükümlülüğün veya yükümlülük eksik olarak yerine getirilmiş ise eksik kalan miktarın yüzde onundan az olamaz.
   
     (17) Bu Kanunun 19 uncu maddesinin birinci fıkrasına aykırı davrananlar bin güne kadar; aykırılığın, iyiniyet kurallarını ihlâl edici şekilde aktifin değerini düşürmesi halinde bu işlemi yapanlar, ikibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ancak, adlî para cezasının miktarı aktifte gerçekleşen azalmanın yüzde yirmisinden az olamaz.
   
     (18) Bu Kanunun 21 inci maddesinin üçüncü fıkrasına aykırı hareket eden brokerler üçyüz günden az olmamak üzere; sigorta brokerliği dışında sigorta acenteliği ve eksperlik yapanlar dörtyüz günden az olmamak üzere; dördüncü fıkrasına aykırı hareket edenler ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (19) Bu Kanunun 22 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca belirlenecek esaslara aykırı hareket edenler üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; onuncu fıkrasına aykırı olarak sigorta eksperliği dışında başka bir işle uğraşanlar yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; onbirinci fıkrasına aykırı olarak birden fazla büro açanlar altmış günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; onikinci fıkrasına aykırı hareket eden gerçek kişi sigorta eksperleri ve tüzel kişi sigorta eksperlerinin yetkilileri yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; onüçüncü fıkrasına aykırı olarak görev kabul eden sigorta eksperleri ile tüzel kişi sigorta eksperinin yanında çalışan sigorta eksperi veya tarafsızlığı ihlâl eden sigorta eksperleri beşyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; ondördüncü fıkrası hükmüne aykırı davrananlar üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; onaltıncı fıkrasına aykırı hareket edenler ile bu fıkra gereğince sigorta eksperliği ile ilgili faaliyetlerde çalışmaması gerektiği halde çalışanlar ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; yirmiikinci fıkrasına aykırı olarak sigorta eksperliği yetkilerini veya unvanlarını başka kişilere kullandıranlar ve söz konusu yetki ve unvanları kullananlar beşyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; sigorta eksperliği yaptığı izlenimini uyandıranlar yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (20) Bu Kanunun 23 üncü maddesinin onuncu fıkrasına aykırı olarak ticarî faaliyette bulunanlar yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; onikinci fıkrasına aykırı davrananlar üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; onüçüncü fıkrasına aykırı olarak sigorta acenteliği yetkilerini veya unvanlarını başka kişilere kullandıranlar ve söz konusu yetki ve unvanları kullananlar beşyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; sigorta acenteliği yaptığı izlenimini uyandıranlar yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; ondördüncü fıkrasına aykırı hareket edenler ile bu fıkra gereğince sigorta acenteliğiyle ilgili faaliyetlerde çalışmaması gerektiği halde çalışanlar ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (21) Sigorta acenteliği yapamayacaklarla, sigorta acenteliği sözleşmesi yapan sigorta şirketlerinin bu işten sorumlu yöneticileri beşyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; prim tahsil etme veya sözleşme yapma yetkisi verilemeyeceklere bu yetkileri veren sigorta şirketlerinin bu işten sorumlu yöneticileri üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile; bu yetkileri kabul eden kişiler ikiyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (22) Hakkında meslekten çıkarma kararı verildiği halde bu Kanunun 26 ncı maddesinin altıncı fıkrasına aykırı olarak tüzel kişi sigorta eksperinde denetçi veya temsile ve ilzama yetkili olarak çalışanlar ve bu kişileri çalıştıranlar ile hakkında meslekten çıkarma kararı verildiği halde 27 nci maddenin altıncı fıkrasına aykırı olarak tüzel kişi sigorta acentesinde denetçi veya temsile ve ilzama yetkili olarak çalışanlar ve bu kişileri çalıştıranlar bir yıldan iki yıla kadar hapis cezası ve üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (23) Bu Kanuna aykırı olarak ruhsatı olmadan brokerlik ve sigorta eksperliği yapanlar; Müsteşarlıktan uygunluk belgesi olmadan sigorta acenteliği yapanlar ile Aktüerler Siciline kaydolmadan aktüerlik yapanlar bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ve dörtyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (24) Bu Kanunda öngörülen süre içinde Birliğe üye olmayan sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin yetkilileri ile Levhaya kayıtlı olmadan sigorta eksperliği veya sigorta acenteliği faaliyetinde bulunanlar yüzelli günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (25) Aktüer ve broker yetki veya unvanlarını başka kişilere kullandıranlar ve söz konusu yetki ve unvanları kullananlar beşyüz günden az olmamak üzere, bu işleri yaptığı izlenimini uyandıranlar yüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (26) Bu Kanunun 31 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki izni almadan sigortacılıkla ilgili organizasyon oluşturanlar üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     (27) Bu Kanunun 32 nci maddesinin ikinci fıkrasına aykırı davrananlar ile üçüncü fıkrasına aykırı olarak iyiniyet kurallarını ihlâl edici şekilde sigorta tazminatı ödemesini geciktirenler üçyüz günden az olmamak üzere adlî para cezası ile cezalandırılır.
   
     Kovuşturma
   
     MADDE 36 – (1) Bu Kanunda yazılı suçlardan dolayı kovuşturma yapılması Müsteşarlık tarafından Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır. Bu başvuru ile Müsteşarlık aynı zamanda katılan sıfatını kazanır.
   
     (2) Cumhuriyet savcısının kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi halinde, Müsteşarlık, 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre kendisine tebliğ edilecek kararlara karşı itiraza yetkilidir.
   
     (3) Aracılar ile sigorta eksperlerinin bu Kanunda suç sayılan fiilleri hakkında yapılacak kovuşturmalar ile bu Kanunun 15 inci maddesinin birinci fıkrasına ve 35 inci maddesinin altı ilâ dokuzuncu fıkralarına aykırılıktan dolayı yapılacak kovuşturmalar hakkında bu madde hükümleri uygulanmaz.
   
     
   
    ONBİRİNCİ BÖLÜM
   
    Atıflar, Değiştirilen ve Yürürlükten
   
    Kaldırılan Hükümler
   
     Atıflar
   
     MADDE 37 – (1) Diğer mevzuatta mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununa yapılan atıflar, bu Kanunun ilgili maddelerine yapılmış sayılır.
   
     (2) Diğer kanunlarda Müsteşarlık denetim biriminde çalışan aktüerleri ifade etmek üzere kullanılan tüm ibareler "Sigorta Denetleme Aktüeri" olarak uygulanır.
   
     MADDE 38 – (1) 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununa;
   
     a) 57 nci maddesinin sonuna aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
   
     "Sigorta acenteleri için oluşturulacak sektör meclisiyle ilgili Sigortacılık Kanunundaki hükümler saklıdır."
   
     b) 93 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendine "Yetkili organlarca" ibaresinden sonra gelmek üzere aşağıdaki ibare eklenmiştir.
   
    "ve Sigorta Acenteleri İcra Komitesi ile Sigorta Eksperleri İcra Komitesince"
   
     c) Aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
   
     "GEÇİCİ MADDE 15 – Sigorta Eksperleri İcra Komitesi seçimleri, odaların genel organ seçimlerini takiben altmış gün içinde yapılır. Sigorta Eksperleri İcra Komitesi oluşturulana kadar Hazine Müsteşarlığı, Sigortacılık Kanununun yayımını müteakip bir ay içinde geçici Sigorta Eksperleri İcra Komitesini tespit eder.
   
     Sigorta Acenteleri Sektör Meclisinin seçimi odaların genel organ seçimlerini takiben altmış gün içinde, Sigorta Acenteleri İcra Komitesi seçimleri ise Sigorta Acenteleri Sektör Meclisinin oluşmasından itibaren en geç onbeş gün içinde yapılır. Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi oluşturulana kadar Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu kararı ve Hazine Müsteşarlığının uygun görüşü ile Sigortacılık Kanununun yürürlüğe girmesini müteakip bir ay içinde geçici Sigorta Acenteleri İcra Komitesi tespit edilir."
   
     MADDE 39 – (1) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun ek 8 inci maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
   
     "Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, elde ettiği bilgileri, trafikten men edilecek araçların tespitinde kullanılmak üzere İçişleri Bakanlığının emrine hazır tutar veya gerekli gördüğü birimlerine iletir."
   
     MADDE 40 – (1) 25/11/1999 tarihli ve 587 sayılı Zorunlu Deprem Sigortasına Dair Kanun Hükmünde Kararnameye aşağıdaki madde eklenmiştir.
   
     "EK MADDE 1 – Kurum ve bu Kanun Hükmünde Kararname kapsamında gerçekleştirilen iş ve işlemler, 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu ile 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanununa tâbi değildir."
   
     MADDE 41 – (1) 28/3/2001 tarihli ve 4632 sayılı Bireysel Emeklilik Tasarruf ve Yatırım Sistemi Kanununun;
   
     a) 2 nci maddesinin (l) bendi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
   
     "l) Bireysel emeklilik aracıları: Emeklilik şirketlerinin emeklilik sözleşmelerine aracılık eden veya bunları emeklilik şirketi adına yapan kişileri,"
   
     b) 5 inci maddesinin birinci fıkrasının beşinci cümlesi "Başka bir şirkete aktarım talebinde bulunulabilmesi için şirkette en az bir yıl süreyle kalınmış olması gereklidir." şeklinde, ikinci ve üçüncü fıkraları aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
   
     "Şirket, katkı paylarını, en geç şirkete intikalini takip eden ikinci iş gününde yatırıma yönlendirmek zorundadır. Bu maddede öngörülen paylaştırma, aktarım ve yatırıma yönlendirme yükümlülüklerini belirlenen süreler içinde gereği gibi yerine getirmeyen şirkete, aktarımlarda katılımcının dahil olduğu; yatırıma yönlendirmede ise dahil olacağı fonun ilgili döneme ait pozitif getirisinin iki katı tutarında gecikme cezası uygulanır ve bu tutar katılımcının hesabına ilâve edilir.
   
     Grup emeklilik sözleşmesinin akdedilmesine taraf olan dernek, vakıf, tüzel kişiliği haiz bir meslek kuruluşu veya sair kuruluş yahut grup ile işverenler tarafından çalışanları veya üyeleri hesabına kısmen veya tamamen katkı payı ödenmesi halinde, bu katkılar ile getirileri bireysel emeklilik hesaplarında ayrı olarak takip edilir ve bu hesaplardaki birikimlere ilişkin hakların kullanımı ve yükümlülükler Müsteşarlıkça belirlenen esas ve usûller çerçevesince grup emeklilik sözleşmesinde belirlenir. Katılımcının bu birikimlere hak kazanma süresi her halde katılımcının grup emeklilik sözleşmesine giriş tarihinden itibaren beş yılı aşamaz."
   
     c) 6 ncı maddesinin son fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
   
     "Emeklilik planlarına ilişkin uygulama esasları ile yıllık gelir sigortasına ilişkin tarife ve teknik esaslar serbestçe belirlenir. Bakan, gerekli gördüğü hallerde uygulama esasları ile tarife ve teknik esasları Müsteşarlığın onayına tâbi kılabilir. Bu madde kapsamında hak sahiplerinin bulunması için şirket ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası tarafından yapılması gereken araştırmalara, söz konusu tutarın on yıllık süre içerisinde şirketçe ve iki yıllık süre içerisinde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca değerlendirilmesine ilişkin esas ve usûller Kurulun uygun görüşü alınarak Müsteşarlık tarafından belirlenir."
   
     ç) 17 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiş ve mevcut ikinci fıkrasının son cümlesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
   
     "Bireysel emeklilik hesabındaki fon paylarından, katılımcının sistemde bulunduğu ay sayısı ile asgarî ücret tutarının çarpımına karşılık gelen birikim tutarı ve bu Kanunun 6 ncı maddesi kapsamında bireysel emeklilik sisteminden emekli olanlara yapılan yıllık gelir sigortası ödemelerinin aylık ödemeye isabet eden miktarının nafaka borçları hariç olmak üzere asgarî ücret tutarına kadar olan kısmı haczedilemez, rehnedilemez, iflas masasına dahil edilemez. Bu fıkradaki hükümlerin uygulanmasında rehin, haciz veya iflas tarihinde geçerli brüt asgarî ücret tutarı esas alınır."
   
    "Fon portföy sınırlamalarına ilişkin ilkeler ile fon portföyündeki varlıkların değerlendirilmesine ilişkin esas ve usûller Müsteşarlığın uygun görüşü alınarak Kurul tarafından belirlenir."
   
     d) 18 inci maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi "Portföy yönetim sözleşmelerinin Kurulca belirlenen asgarî unsurlara uygun olması zorunludur." şeklinde değiştirilmiştir.
   
     e) Geçici 1 inci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
   
     "Yetkili organlarınca karar alınması kaydıyla, üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketindeki emekliliğe yönelik birikimler ve taahhütlere ilişkin tutarlar kısmen veya tamamen bu fıkranın yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıl içinde yapılmak kaydıyla ve Müsteşarlıkça belirlenecek esaslar çerçevesinde bireysel emeklilik sistemine veya yıllık gelir sigortalarına aktarılabilir. Birikimlerin veya taahhütlere ilişkin tutarların ödenmesine yönelik gayrimenkul satışları dahil olmak üzere aktarımlarla ilgili işlemler, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır. Bu muafiyet, doğabilecek gelir vergisi yükümlülüğünü de kapsar. Bu fıkra kapsamında yıllık gelir sigortalarına intibak ettirilenlerden veya emeklilik sözleşmesi akdetmiş olan katılımcılardan giriş aidatı alınmaz ve aktarılan tutar üzerinden herhangi bir kesinti yapılmaz.
   
     Üyelerine veya çalışanlarına emekliliğe yönelik taahhütte bulunan dernek, vakıf, sandık, tüzel kişiliği haiz meslek kuruluşu veya sair ticaret şirketinin emekliliğe yönelik faaliyetlerinin aktüeryal denetimini Müsteşarlık yapar."
   
     MADDE 42 – (1) 4632 sayılı Kanunun 20 nci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki madde eklenmiştir.
   
     "Emeklilik gözetim merkezi
   
     MADDE 20/A - Müsteşarlık, bireysel emeklilik sisteminin güvenli ve etkin biçimde işletilmesini sağlamak, katılımcıların hak ve menfaatlerini korumak amacıyla şirketlerin ve bireysel emeklilik aracılarının faaliyetlerinin gözetim ve denetimine yönelik alt yapı oluşturulmasına, bireysel emeklilik hesaplarına, emeklilik planlarına, işlemlerin konsolidasyonuna, katılımcılara ait bilgilerin saklanmasına, kamunun ve katılımcıların bilgilendirilmesine, istatistik üretimine, bireysel emeklilik aracıları siciline ve bireysel emeklilik aracıları sınavına ilişkin işlemlerin yapılması ile hayat sigortaları ve diğer sigorta branşlarına ilişkin verilebilecek diğer görevleri yerine getirmek üzere özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir tüzel kişiyi emeklilik gözetim merkezi olarak görevlendirebilir. Emeklilik gözetim merkezinin ana sözleşmesinde yer alması gereken hususlar Müsteşarlıkça belirlenir ve bu ana sözleşmede yapılacak değişikliklerde Müsteşarlığın uygun görüşü aranır. Emeklilik şirketleri, Müsteşarlığın uygun görmesi halinde hayat branşında faaliyet gösteren sigorta şirketleri ile diğer kurum ve kuruluşlar emeklilik gözetim merkezine ortak olabilir. Emeklilik gözetim merkezi, Müsteşarlığın denetimine tâbidir. Bu Kanun kapsamındaki şirket, kurum, kuruluş ve kişiler, bu Kanuna istinaden verilen görevlerin yerine getirilmesini teminen talep edilen bilgi ve belgeleri emeklilik gözetim merkezine aktarır. Emeklilik gözetim merkezinin çalışma esas ve usûlleri Müsteşarlık tarafından belirlenir."
   
     MADDE 43 – (1) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ekli (IV) sayılı Makam Tazminatı Cetvelinin 8/a sırasına "Maliye Bakanlığı Hesap Uzmanları" ibaresinden sonra gelmek üzere "Sigorta Denetleme Uzmanları ve Sigorta Denetleme Aktüerleri" ibaresi eklenmiştir.
   
     MADDE 44 – (1) 14/6/2005 tarihli ve 5363 sayılı Tarım Sigortaları Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
   
     "Sigorta şirketleri, Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde Havuz tarafından kapsama alınan riskler, bölgeler ve ürünler için bu Kanunla oluşturulan Havuz sistemi dışında sigorta sözleşmesi akdedemez. Bu hükme aykırı davranan sigorta şirketlerinin Kurulca belirlenecek esaslar çerçevesinde Havuz sisteminden çıkarılmalarına karar verilebilir."
   
     MADDE 45 – (1) 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu yürürlükten kaldırılmıştır.
   
     (2) 25/6/1927 tarihli ve 1160 sayılı Mükerrer Sigorta Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmıştır.
   
     (3) 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 107 nci maddesinin üçüncü fıkrası, 108 inci maddesi ile ek 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkraları yürürlükten kaldırılmıştır.
   
     
   
    ONİKİNCİ BÖLÜM
   
    Geçici ve Son Hükümler
   
     GEÇİCİ MADDE 1 – (1) Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabının sorumlulukları ile varlıklarının, alacaklarının ve yükümlülüklerinin tamamı bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir ay içinde Hesaba devrolunur. Karayolu Trafik Garanti Sigortası Hesabıyla ilişkili olarak açılan davalar ve yapılan takipler Hesapla ilişkili olarak devam eder.
   
     GEÇİCİ MADDE 2 – (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren bir yıl içinde Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlıkça çıkartılır.
   
     (2) Bu Kanunda öngörülen düzenlemeler yürürlüğe konuluncaya kadar mevcut düzenlemelerin bu Kanuna aykırı olmayan hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
   
     (3) Bu Kanunun 12 nci maddesinin tarife serbestisine ilişkin birinci fıkrası hükmü ile 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının garanti fonu varlıkları üzerine bloke konulabilmesi ve ipotek tesis ettirilebilmesine ilişkin hükmü yürürlüğe girene kadar, bu Kanunla mülga 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun ilgili hükümleri uygulanmaya devam olunur.
   
     GEÇİCİ MADDE 3 – (1) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde durumlarını, bu Kanunun 5 inci maddesi gereğince tespit edilecek branş ayrımına uyumlu hale getirmeyenler, yeni sigorta sözleşmesi akdedemez, riski artırıcı nitelikte zeyil, temdit ve yenileme yapamaz.
   
     (2) Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte hayat sigortasına ilişkin portföylerini devretmemiş bulunan karma şirketler, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde söz konusu portföylerini devretmek zorundadır. Bu yükümlülüğü yerine getirmeyen şirketlerin sigorta portföyünü kısmen veya tamamen devralmayı kabul eden bir veya birkaç sigorta şirketi bulunduğu takdirde portföy, Bakan tarafından re'sen devredilir. Portföyü devrolmamış şirketler devir işlemi gerçekleşene kadar hayat sigortası branşında yeni sigorta sözleşmesi akdedemez, riski artıcı nitelikte zeyil, temdit ve yenileme yapamaz.
   
     GEÇİCİ MADDE 4 – (1) Bu Kanunun 20 nci maddesinin altıncı fıkrası hükmü bu Kanunla mülga 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu uyarınca atanmış kişiler ile bu kişiler hakkında açılmış davalar ve takipler için de geçerlidir.
   
     GEÇİCİ MADDE 5 – (1) Bu Kanunla mülga 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanununun 25 inci maddesi uyarınca ayrılan deprem hasar karşılıkları, bu Kanunun yürürlüğe girmesini izleyen üç ay içinde ihtiyarî yedek akçelere devrolunur.
   
     GEÇİCİ MADDE 6 – (1) Bu Kanunun yayımı tarihinden önce düzenlenmiş olan eksperlik ve brokerlik ruhsatları, Müsteşarlık tarafından değiştirilinceye kadar geçerlidir. Söz konusu değiştirme işlemini, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren bir yıl içinde yaptırmayanlar meslekî faaliyette bulunamaz. Sigorta eksperlerinin eksperlik faaliyetine devam edebilmesi için bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dört ay içinde Levhaya kaydını yaptırması da gerekir.
   
     GEÇİCİ MADDE 7 – (1) Sigorta acenteleri, bu Kanunun yayımından itibaren bir yıl içinde Müsteşarlıktan uygunluk belgesi almak ve Levhaya kayıt olmak zorundadır. Bu zorunluluğu yerine getirmeyenler sigorta acenteliği faaliyetinde bulunamaz.
   
     GEÇİCİ MADDE 8 – (1) 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun yürürlüğe girmesinden önce taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar dahi ağır hapis veya beş yıldan fazla hapis veya sigortacılık mevzuatına aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya birden fazla ağır para cezasına yahut cezası ne olursa olsun basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, görevi kötüye kullanma gibi yüz kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, karapara aklama veya Devlet sırlarını açığa vurma, vergi kaçakçılığı veya vergi kaçakçılığına teşebbüs suçlarından dolayı hüküm giymiş bulunanlar sigorta şirketlerinde veya reasürans şirketlerinde kurucu olamaz, sigorta acenteliği, brokerlik ve sigorta eksperliği yapamaz ve bu amaçla kurulmuş tüzel kişilerde ortak olamaz ve çalışamaz.
   
     (2) Bu Kanunda sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularının niteliklerine yapılan atıflar için de birinci fıkra hükmü uygulanır.
   
     GEÇİCİ MADDE 9 – (1) Bu Kanunda geçen Türk Lirası ibaresi karşılığında, uygulamada ülkede tedavülde bulunan para 28/1/2004 tarihli ve 5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun hükümleri gereğince Yeni Türk Lirası olarak adlandırıldığı sürece bu ibare kullanılır.
   
     Yürürlük
   
     MADDE 46 – (1) Bu Kanunun;
   
     a) 12 nci maddesinin tarife serbestisine ilişkin birinci fıkrası hükmü ile 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının garanti fonu varlıkları üzerine bloke konulabilmesi ve ipotek tesis ettirilebilmesine ilişkin hükmü, yayımı tarihinden üç ay sonra,
   
     b) Diğer hükümleri yayımı tarihinde,
   
     yürürlüğe girer.
   
     Yürütme
   
     MADDE 47 – (1) Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
#1722
     Sigorta acenteleri
   
     MADDE 23 – (1) Sigorta acenteliği gerçek veya tüzel kişilerce yapılır. Sigorta acenteliği yapmak isteyenlerin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince tutulan Levhaya yazılı olması gerekir.
   
     (2) Sigorta acenteliği yapacakların niteliklerine ilişkin usûl ve esaslar yönetmelik ile belirlenir. Sigorta acenteliği yapacaklar, Müsteşarlıktan bu nitelikleri taşıdıklarını gösteren bir belge alarak Levhaya kayıt olmak için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine başvurur. Müsteşarlık, belge alınmasına ilişkin işlemlerin incelemeye ve onaya hazır hale getirilmesi için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine görev verebilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bu işlemlerin gerçekleştirilmesi için uygun gördüğü ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşları ile işbirliği yapabilir.
   
     (3) Bankalar ile özel kanunla kurulmuş ve kendisine sigorta acenteliği yapma yetkisi tanınan kurumlar hakkında bu maddenin birinci fıkrasında yer alan Levhaya kayıt zorunluluğu ile Müsteşarlıktan belge almaya ilişkin ikinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
   
     (4) Aşağıdaki hallerde sigorta acentesinin kaydı;
   
     a) Sigorta acenteliği yapması için gerekli nitelikleri kaybetmişse,
   
     b) Hakkında meslekten çıkarma kararı verilmişse,
   
     c) Levhaya yazılmasını müteakip altı ay içinde faaliyete geçmezse,
   
     ç) Sigorta acenteliğinden ayrılmışsa,
   
     d) Ticaret veya ticaret ve sanayi odasındaki kaydı silinmişse,
   
     e) Tespit edilen kayıt ücretini süresi içinde yatırmamışsa veya aidatını üç yıl üst üste hiç ödememişse,
   
     Levhadan silinir.
   
     (5) Levhadan silinme kararı verilmeden önce sigorta acentesinin yazılı savunması istenir. Levhadan silinme kararının verilebilmesi için sigorta acentesinin savunmasının dinlenmesi veya savunması dinlenmek üzere kendisine yapılan çağrıya uymamış olması gerekir. Levhadan silinme kararı gerekçeli olarak verilir.
   
     (6) Levhadan silinmeyi gerektiren hallerinin sona erdiğini ispat eden sigorta acentesi, Levhaya yeniden yazılma hakkını kazanır. Ancak, hakkında meslekten çıkarma kararı verilmiş olan kişinin bir daha Levhaya yazılması mümkün değildir. Levhaya yeniden yazılan sigorta acentesinden kayıt ücreti alınmaz.
   
     (7) Levhaya yeniden yazılma talebinde bulunanlar, Levhaya yazılma şartlarının varlığının devam ettiğini ispatla zorunlu tutulabilir. Levhaya yeniden yazılma talebinin reddine ilişkin karar gerekçeli olarak verilir.
   
     -8- Levhadan silinen veya Levhaya yeniden yazılma talebi reddolunan kişi, bu kararlara karşı onbeş iş günü içinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kuruluna yazılı itirazda bulunabilir. Yapılacak itiraz karşısında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu en geç onbeş iş günü içinde görüşünü bildirmek zorundadır. Bu karar kesindir.
   
     (9) 23/2/1995 tarihli ve 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 4/A maddesinin üçüncü fıkrası hükmü sigorta acenteleri için sadece acentelik faaliyeti dolayısıyla sunulan hizmetlerde uygulanır. Sigorta şirketinin sağlayıcı olarak yaptığı ayıplı hizmetlerden sigorta acentesi sorumlu değildir.
   
     (10) Bankalar ile özel kanunla kurulmuş ve kendisine sigorta acenteliği yapma yetkisi tanınan kurumlar ve sözleşme yapmaya veya prim tahsiline, hayat sigortaları veya zorunlu sigortalarla sınırlı olarak yetki verilen sigorta acenteleri hariç olmak üzere kendilerine sözleşme yapma veya prim tahsil etme yetkisi verilen sigorta acenteleri, bireysel emeklilik işlemleriyle ilgili acentelik faaliyeti dışında başka bir ticarî faaliyette bulunamaz.
   
     (11) Bakanlar Kurulu, yabancı sigorta acentelerinin Türkiye'deki faaliyetleri ile Türkiye'de faaliyet gösteren sigorta acentelerinin yabancı sigorta şirketleri adına Türkiye'deki aracılık hizmetlerine ilişkin düzenleme yapmaya yetkilidir.
   
     (12) Sigorta şirketlerinin, sigorta sözleşmeleri için brokerlik yapanların ve sigorta eksperlerinin yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ile bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar sigorta acentelerinin yönetim ve denetim kurullarında görev alamaz; imzaya yetkili olarak çalışamaz; bu şirketlere ortak olamaz ve bunlardan ücret karşılığı herhangi bir iş kabul edemez. Bu sınırlandırmalar söz konusu kimselerin eş ve velayeti altındaki çocukları için de geçerlidir. Ancak, sigorta şirketlerinin yönetiminde, denetiminde bulunan kişiler ile bunlar adına imza atmaya yetkili olanların eş ve velayeti altındaki çocukları için sınırlandırma bu kişilerin faaliyette bulunduğu şirketin sigorta acenteliği içindir.
   
     (13) Bu Kanuna göre yetkili olanlar dışında hiçbir gerçek veya tüzel kişi, sigorta acenteliği faaliyetinde bulunamayacağı gibi ticaret unvanlarında veya herhangi bir belgede, sigorta acenteliği iş ve işlemleriyle uğraştığı izlenimini yaratacak kelime ve işaretler kullanamaz.
   
     (14) Sigorta acenteliği yapmaktan yasaklananlar, sigorta acenteliğiyle ilgili faaliyetlerde çalıştırılamayacakları gibi bu kişilerle her ne şekilde olursa olsun sigorta acenteliği mesleğinin icrası için işbirliği yapılamaz.
   
     (15) Sigorta acentesi, acentelik sözleşmesinin sona ermesi halinde, sigorta ettirenlerle yaptığı veya kısa bir süre içinde yapacağı işlerle ilgili sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği komisyona hak kazanır.
   
     (16) Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa, sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilir. Ancak, sigorta acentesinin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmesi ya da kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olması halinde tazminat hakkı düşer.
   
     (17) Sigorta acenteleri ile bunların yanlarında çalışanlar, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ilgililerin izni olmaksızın açıklayamaz. Ancak, suç teşkil eden hallerin yetkili mercilere duyurulması zorunludur.
   
     (18) Türk Ticaret Kanununun acentelere ilişkin hükümleri sigorta acenteleri hakkında da uygulanır.
   
     
   
    ALTINCI BÖLÜM
   
    Meslek Örgütlenmeleri
   
     Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği
   
     MADDE 24 – (1) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, merkezi İstanbul'da bulunan ve kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşu olan, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğine, ruhsat almalarından itibaren bir ay içinde üye olmak zorundadır. Ancak, Bakanlar Kurulu, üye olma zorunluluğunu kaldırmaya yetkilidir. Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri hakkında 18/5/2004 tarihli ve 5174 sayılı Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 9 uncu maddesinin yedinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
   
     (2) Birlik üyesi olan sigorta şirketi ve reasürans şirketinin, Birlik Yönetim Kurulu tarafından derhal Levhaya kaydedilmesi gerekir. Aşağıdaki hallerde sigorta şirketi ve reasürans şirketinin kaydı;
   
     a) Almış olduğu ruhsatların tümü iptal edilmişse,
   
     b) Tüm branşlarda yeni sigorta ve reasürans sözleşmesi yapma yetkisi kaldırılmışsa,
   
     c) Ruhsatın verildiği tarihten itibaren bir yıl içinde veya Müsteşarlığın bilgisi dâhilinde yapılanlar hariç olmak üzere, aralıksız olarak altı ay süre ile sigorta veya reasürans sözleşmesi akdetmemişse,
   
     ç) Sigorta şirketi ve reasürans şirketi hakkında iflas veya tasfiye kararı verilmişse,
   
     d) Kendisine yapılan tebligata rağmen süresi içinde giderlere katılma paylarını ve aidatlarını ödememişse,
   
     Levhadan silinir.
   
     (3) Levhaya kayıtlı olmayan sigorta şirketi ve reasürans şirketi Genel Kurulda seçme ve seçilme hakkına sahip değildir. Levhadan silinmeyi gerektiren hallerinin sona erdiğini ispat eden sigorta şirketi veya reasürans şirketi, Levhaya yeniden yazılma hakkını kazanır. Levhaya yeniden yazılan sigorta şirketi ve reasürans şirketinden giriş aidatı alınmaz.
   
     (4) Birlik Yönetim Kurulu gerekli gördüğü hallerde, nedenlerini de açıklamak suretiyle Levhaya yeniden yazılma talebinde bulunan sigorta şirketi veya reasürans şirketini, Levhaya yazılma şartlarının varlığının devam ettiğini ispatla zorunlu tutabilir. Levhaya yeniden yazılma talebinin reddine ilişkin karar gerekçeli olarak verilir.
   
     (5) Levhadan silinen veya Levhaya yeniden yazılma talebi reddolunan sigorta şirketi ve reasürans şirketi, Yönetim Kurulunun silme veya ret kararına karşı onbeş iş günü içinde Müsteşarlığa yazılı itirazda bulunabilir. Yapılacak itiraz karşısında Müsteşarlık en geç onbeş iş günü içinde kararını bildirmek zorundadır. Müsteşarlığın bu konuda vereceği karar kesindir.
   
     (6) Ruhsatlarının tümü iptal edilen, hakkında iflas ve tasfiye kararı verilen veya başka nedenlerle faaliyeti sona eren sigorta şirketlerinin ve reasürans şirketlerinin Birlik üyelikleri düşer.
   
     (7) Birliğin amacı;
   
     a) Sigortacılık mesleğinin gelişmesini temin etmek,
   
     b) Üyelerinin dayanışma, birlik ve sigortacılık mesleğinin gerektirdiği vakar ve disiplin içinde ekonominin ihtiyaçlarına uygun olarak çalışmalarını sağlamak,
   
     c) Haksız rekabeti önlemek üzere gerekli kararları almak ve uygulamaktır.
   
     -8- Birliğin görev ve yetkileri şunlardır:
   
     a) Sigortacılık mesleğinin gelişmesini sağlayıcı önlemler almak, bu amaçla araştırma kuruluşları tesis etmek ve bu konudaki araştırma ve çalışmaları desteklemek.
   
     b) Türkiye'de sigortacılığı temsil etmek ve tanıtmak için gerekli girişimlerde bulunmak, yurt içi ve yurt dışındaki ilgili kuruluşlara gerektiğinde üye olmak ve delege göndermek.
   
     c) Gerektiğinde sigorta sözleşmelerine ilişkin rehber tarifeleri hazırlayarak sektörün hizmetine sunmak.
   
     ç) Sigortacılık mevzuatı ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek ve aldığı kararların ve önlemlerin uygulanmasını izlemek.
   
     d) Uyulması zorunlu meslek kurallarını belirlemek, üyelerinin mesleğin gerektirdiği disiplin içinde ekonominin ihtiyaçlarına uygun olarak çalışmalarını sağlamak, üyeleri arasındaki haksız rekabeti önlemek amacıyla, gerekli her türlü tedbiri almak ve uygulamak.
   
     e) Sigortacılık konusunda eğitim vermek amacıyla ilgili kuruluş ve derneklerle işbirliği yapmak, seminerler ve konferanslar düzenlemek, kitap, dergi ve broşürler yayımlamak.
   
     f) Gerekli sayı ve nitelikte sigorta inceleme ve araştırma komiteleri kurmak, görev, yetki ve çalışma şekillerini düzenlemek.
   
     g) Üyelerinin yıllık faaliyet sonuçları hakkında her yıl raporlar hazırlamak ve bu raporları üyelerine ve ilgililere dağıtmak.
   
     ğ) Sigortalarla ilgili bilgilerin tutulmasını sağlamak ve bu amaçla bilgi merkezi oluşturmak.
   
     h) Sigortacılıkta tahkimin işleyişini düzenlemek ve sigorta hakemlerinin listesini tutmak.
   
     (9) Birlik, ilgili olduğu meslekler konusundaki mevzuat ile almış olduğu karar ve önlemlerin uygulanmasını takip eder ve Müsteşarlıkça alınması talep edilen tedbirleri alır.
   
     (10) Birlik, Müsteşarlığın uygun görüşü alınarak bu Kanun hükümleri çerçevesinde sigortacılıkla ilgili tüzel kişiliği haiz büro, şirket ve vakıf kurmaya ve kurulu şirketlere iştirak etmeye yetkilidir.
   
     (11) Birliğin organları; Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Başkanlık, Başkanlık Divanı, Disiplin Kurulu ve Denetim Kuruludur. Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri Genel Kurul dışında bu organlardan yalnız birinde asıl üye ile temsil edilir.
   
     (12) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri Genel Kurulda, genel müdür veya vekili tarafından temsil edilir. Müsteşarlık, Birlik Genel Kurulunda temsilci bulundurabilir.
   
     (13) Genel Kurulca iki yıl için seçilen Başkanlık Divanı; başkan, başkan yardımcısı ile Yönetim Kurulunun ilk toplantıda kendi aralarından seçecekleri saymandan oluşur.
   
     (14) Birlik Başkanı ile Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Denetim Kurulu asıl ve yedek üyeleri Genel Kurul tarafından seçilir. Birlik Başkanı Yönetim Kurulunun da başkanıdır. Yönetim Kurulu üye sayısı, Genel Kurul yapıldığı tarihte kayıtlı olan üye sayısına göre belirlenir. Üye sayısı elli ve elliden az ise yedi, elli ve altmış arasında ise dokuz, altmış ve daha fazla ise onbir üyeden ve her halükârda dört yedek üyeden oluşur. Disiplin Kurulu ve Denetim Kurulu, üçer asıl ve ikişer yedek üyeden teşekkül eder. Birlik Başkanı, Yönetim Kurulu, Disiplin Kurulu ve Denetim Kurulunun görev süresi iki yıldır. Disiplin Kurulu ve Denetim Kurulu ilk toplantıda bir başkan seçer.
   
     (15) Birliğin çalışma esasları ve faaliyetlerinin kapsamı yönetmelikle belirlenir. Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri, Birlik tarafından alınacak karar ve tedbirlere uymak zorundadır.
   
     (16) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri Birlik üyeliğine girişte ve her yıl Genel Kurul tarafından belirlenen miktarda giriş aidatı öder. Birliğin masraflarına iştirak payları, üyelerinin bir yıl zarfında Türkiye dahilinde elde ettikleri direkt prim gelirleri toplamına göre yönetmelikteki esaslar dairesinde hesap edilir ve paylaştırılır. Aidatlar ve giderlere katılma payları yönetmelikle belirtilen süre içinde ödenmediği takdirde Birlik tarafından icra yoluyla tahsil olunur. Giderlere katılma paylarının ödenmesine dair kararlar 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 68 inci maddesinde yazılı resmî belge niteliğindedir.
   
     (17) Birlik, oluşturacağı bilgi merkezinin giderlerine katkı için de sigorta şirketlerinden katılım talep edebilir. Katılma payı, bilgi merkezinde verilerinin toplanmasına karar verilen sigortalara ilişkin şirketler tarafından gerçekleştirilen prim üretiminin binde birini aşmamak üzere Müsteşarlıkça belirlenir. Müsteşarlık, bu oranın yüzde elli oranında azaltılmasına veya artırılmasına karar verebilir. Bilgi merkezi giderlerine, gerekli görülmesi durumunda, Birlik bütçesinden ve Müsteşarlığın uygun görüşü alınarak Hesaptan katkı sağlanabilir.
   
     (18) Birliğin bu madde uyarınca aldığı karar ve tedbirlere zamanında ve tam olarak uymayan üyeler hakkında Yönetim Kurulunca ikibin Türk Lirasından altıbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası uygulanır.
   
     (19) Birliğin tüm faaliyetleri Müsteşarlık tarafından denetlenir.
   
     Birlik organlarının seçim esasları ve yasaklar
   
     MADDE 25 – (1) Birliğin organ seçimleri gizli oy ve açık tasnif ile yapılır ve organlarda her üyenin bir oy hakkı vardır.
   
     (2) Seçim yapılacak Genel Kurul toplantısından en az onbeş gün önce Birlik seçimleri için üyelerin temsilcilerini belirleyen liste, toplantının gündemi, yeri, günü, saati ile çoğunluk olmadığı takdirde yapılacak ikinci toplantıya dair hususları belirten bir yazıyla birlikte üç nüsha olarak o yer ilçe seçim kurulu başkanı olan hâkime tevdi edilir. Seçim yapılacak yerde birden fazla ilçe seçim kurulu bulunması halinde, görevli hâkim, Yüksek Seçim Kurulunca belirlenir. Toplantı tarihlerinin, gündemde yer alan diğer konular göz önünde bulundurularak görüşmelerin bir cumartesi günü akşamına kadar sonuçlanması ve seçimlerin, ertesi günü olan pazar gününün dokuz ile onyedi saatleri arasında yapılmasını sağlayacak şekilde düzenlenmesi zorunludur.
   
     (3) Hâkim, gerektiğinde ilgili kayıt ve belgeleri de getirtip incelemek suretiyle varsa noksanları tamamlattırdıktan sonra seçime katılacak üyeleri belirleyen liste ile ikinci fıkrada belirtilen diğer hususları onaylar. Onaylanan liste ile toplantıya ait diğer hususlar Birliğin ilan yerlerinde asılmak suretiyle üç gün süre ile ilan edilir.
   
     (4) İlan süresi içinde listeye yapılacak itirazlar hâkim tarafından incelenir ve en geç iki gün içinde karara bağlanır.
   
     (5) Bu suretle kesinleşen listeler ile toplantıya ait diğer hususlar onaylanarak Birliğe gönderilir.
   
     (6) Hâkim, aday olmayan üyeler arasından bir başkan ile iki üyeden oluşan bir seçim sandık kurulu atar. Aynı şekilde ayrıca üç yedek üye de hâkim tarafından belirlenir. Seçim sandık kurulu başkanının yokluğunda kurula en yaşlı üye başkanlık eder.
   
     (7) Seçim sandık kurulu, seçimlerin Kanunun öngördüğü esaslara göre yürütülmesi, yönetimi ve oyların tasnifi ile görevli olup, bu görevleri seçim ve tasnif işleri bitinceye kadar aralıksız olarak devam eder.
   
     -8- Seçim süresinin sonunda seçim sonuçları tutanakla tespit edilip seçim sandık kurulu başkan ve üyeleri tarafından imzalanır. Birden fazla sandık bulunması halinde tutanaklar, hâkim tarafından birleştirilir. Tutanakların birer örneği seçim yerinde asılmak suretiyle geçici seçim sonuçları ilan edilir. Kullanılan oylar ve diğer belgeler tutanağın bir örneği ile birlikte üç ay süreyle saklanmak üzere ilçe seçim kurulu başkanlığına tevdi edilir.
   
     (9) Seçimin devamı sırasında yapılan işlemler ile tutanakların düzenlenmesinden itibaren iki gün içinde seçim sonuçlarına yapılacak itirazlar, hâkim tarafından aynı gün incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. İtiraz süresinin geçmesi ve itirazların karara bağlanmasından hemen sonra hâkim, yukarıdaki hükümlere göre kesin sonuçları ilan eder ve Birliğe bildirir.
   
     (10) Listede adı yazılı olmayan üyeler oy kullanamaz. Oylar, oy verenin kimliğini Birlik veya resmî kuruluşça verilen belge ile ispat etmesinden ve listedeki isminin karşısındaki yerin imzalanmasından sonra kullanılır. Oylar, organlara göre birlikte veya ayrı ayrı düzenlenen oy pusulalarının, üzerinde ilçe seçim kurulu mühürü bulunan ve oy verme sırasında sandık kurulu başkanı tarafından verilecek zarfa konulması suretiyle kullanılır. Bunların dışındaki zarflara konulan oylar geçersiz sayılır. Seçimlerde kullanılacak araç ve gereçler ilçe seçim kurulundan sağlanır ve sandıkların konacağı yerler hâkim tarafından belirlenir.
   
     (11) Hâkim, seçim sonuçlarını etkileyecek ölçüde bir usûlsüzlük veya kanuna aykırı uygulama sebebiyle seçimlerin iptaline karar verdiği takdirde, süresi bir aydan az ve iki aydan fazla olmamak üzere seçimin yenileneceği pazar gününü tespit ederek Birliğe bildirir. Belirlenen günde yalnızca seçim yapılır ve seçim işlemleri bu madde ile Kanunun öngördüğü diğer hükümlere uygun olarak yürütülür.
   
     (12) İlçe seçim kurulu başkanına, hâkime ve seçim sandık kurulu başkanı ile üyelerine, 26/4/1961 tarihli ve 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanunda belirtilen esaslara göre ücret ödenir. Bu ücret ve diğer seçim giderleri Birlik bütçesinden karşılanır.
   
     (13) Seçimler sırasında sandık kurulu başkan ve üyelerine karşı işlenen suçlar kamu görevlilerine karşı işlenmiş gibi cezalandırılır.
   
     (14) Birlik, kuruluş amaçları dışında faaliyette bulunamaz. Birlik organlarının seçimlerinde siyasi partiler aday gösteremez. Amaçları dışında faaliyet gösteren Birliğin sorumlu organlarının görevine, Bakanın veya Cumhuriyet savcısının istemi üzerine mahkeme kararıyla son verilir ve yerlerine yenileri seçtirilir.
   
     (15) Görevlerine son verilen organların yerine en geç bir ay içinde yenileri seçilir. Yeni seçilenler eskilerin süresini tamamlar.
   
     (16) Göreve son verme hükümleri Birlik Genel Kurulu hakkında uygulanmaz.
   
     (17) Bakan veya Müsteşarlığın bu Kanun uyarınca Birlik organları tarafından yürütülen işlemler hakkında verdiği kararları, görevli organlar aynen yerine getirmekle yükümlüdür. Bu kararları kanunî bir sebep olmaksızın yerine getirmeyen veya eski kararda direnme niteliğinde yeni bir karar veren veya kanunun zorunlu kıldığı işlemleri uyarılmasına rağmen yerine getirmeyen Birlik organları hakkında da ondördüncü fıkra hükümleri uygulanır.
   
     (18) Görevlerine son verilen organ üyelerinin ve tüzel kişi temsilcilerinin cezaî sorumlulukları saklıdır. Bu organların onyedinci fıkra gereğince görevlerine son verilmesine sebep olan tasarrufları hükümsüzdür.
   
     (19) Millî güvenliğin, kamu düzeninin, suç işlenmesini veya suçun devamını önlemenin yahut yakalamanın gerektirdiği hallerde gecikmede sakınca varsa, Bakan, Birliği faaliyetten men edebilir. Bakanın kararı yirmidört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Hâkim kararını kırksekiz saat içinde açıklar; aksi halde bu idarî karar kendiliğinden yürürlükten kalkar.
   
     (20) Birlik yönetim ve denetiminde yer alanlar ile Birlik çalışanları, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ilgililerin izni olmaksızın açıklayamaz. Ancak, suç teşkil eden hallerin yetkili mercilere duyurulması zorunludur.
   
     Sigorta Eksperleri İcra Komitesi
   
     MADDE 26 – (1) Dört yıl için seçilen ve dokuz kişiden oluşan Sigorta Eksperleri İcra Komitesinin yedi asıl ve yedi yedek üyesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından tutulan Levhaya kayıtlı ve mesleğinde itibar ve tecrübe sahibi sigorta eksperleri arasından, Müsteşarlıkça belirlenen usûl ve esaslara göre seçilir. Ayrıca bu Komiteye Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulundan bir üye ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Sekreteri veya görevlendireceği yardımcısı daimî üye olarak atanır. Sigorta Eksperleri İcra Komitesine seçilebilmek için en az on yıl bilfiil sigorta eksperliği yapmış olmak gerekir. Yedek üyelerde de asıl üyelerde aranan nitelikler aranır. Sigorta Eksperleri İcra Komitesi ilk toplantıda kendi içinden bir başkan ve bir başkan yardımcısı seçer. Tüzel kişi sigorta eksperleri, Sigorta Eksperleri İcra Komitesinde genel müdürleri veya şirketi temsile yetkili kişiler tarafından temsil edilir. Geçmiş beş yıl içinde disiplin cezası alanlar ile hakkında sigorta eksperliğine engel bir suçtan dolayı kovuşturma açılmasına karar verilenler kovuşturma tamamlanana kadar Sigorta Eksperleri İcra Komitesine seçilemez ve tüzel kişiyi temsil edemez. Sigorta Eksperleri İcra Komitesinde yer almakla birlikte daha sonra seçim yeterliliğini kaybeden, ardı ardına yapılmış üç toplantıya geçerli bir özrü olmadan kendisi veya tüzel kişi açısından temsilcisi katılmayan üyelerin üyelikleri kendiliğinden düşer.
   
     (2) Sigorta Eksperleri İcra Komitesi, aşağıda belirtilen görevleri yerine getirir:
   
     a) Sigorta eksperliği faaliyetlerinin adil ve dürüst olması, iş ahlakının sağlanması, meslek mensuplarının mesleğin gerektirdiği özen, disiplin ve dayanışma içinde çalışması amacıyla meslek kurallarını oluşturmak.
   
     b) Meslek mensupları arasında haksız rekabeti önlemek için gerekli bütün tedbirleri almak ve uygulamak.
   
     c) Yurt içinde ve yurt dışındaki meslekî gelişmeler ile idarî ve yasal düzenlemeleri izleyerek, bu konuda üyelerini aydınlatmak.
   
     ç) Sigorta eksperliği faaliyetine ilişkin olarak, ulusal veya uluslararası malî, iktisadî ve meslekî kurum ve kuruluşlar ile ilişkiler kurmak.
   
     d) Sigorta eksperliği mesleğinin geliştirilmesi amacıyla kurslar tertip etmek, seminer ve konferans gibi eğitim faaliyetlerinde bulunmak.
   
     e) Sigortacılık ve sigorta eksperliği mesleğine ilişkin gelişmeleri izlemek, bu konudaki yayın ve içtihatları derleyerek meslek mensuplarının yararına sunmak.
   
     f) Meslekî konularda mütalaa vermek ve yetkili mercilere görüş bildirmek.
   
     g) Sigortacılık mevzuatı uyarınca sigorta eksperliği yapabilmek için gerekli olan Levhaya kayıt işlemleri ile kayıttan silinme işlemlerini yürütmek.
   
     ğ) Sigorta eksperleri hakkında sigortacılık faaliyeti ile ilgili konularda disiplin cezası vermek.
   
     h) Müsteşarlıkça verilecek diğer görevleri yerine getirmek.
   
     (3) Sigorta Eksperleri İcra Komitesince alınan kararlar en geç onbeş gün içinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kuruluna bildirilir. Sigorta Eksperleri İcra Komitesince alınan kararların işleme konulabilmesine yönelik usûle ilişkin işlemler Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu, Sigorta Eksperleri İcra Komitesince kendisine bildirilen kararların gereğini bildirim tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde yerine getirmek zorundadır. Sigorta Eksperleri İcra Komitesi, ikinci fıkrada sayılan işlemleri yerine getirebilmek için gerektiğinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu ile Müsteşarlığın uygun görüşü ile ticaret veya ticaret ve sanayi odalarına görev verebilir.
   
     (4) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 94 üncü maddesi Sigorta Eksperleri İcra Komitesi için de uygulanır. Sigorta Eksperleri İcra Komitesi üyelerine ödenecek huzur hakkı ve diğer ödemeler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulunun teklifi ve Müsteşarlığın uygun görüşü ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurulunca tespit edilir.
   
     (5) Sigorta Eksperleri İcra Komitesince, mesleğin vakar ve onuruna aykırı fiil ve hareketlerde bulunanlarla, görevlerini yapmayan veya kusurlu olarak yapan yahut görevinin gerektirdiği güveni sarsıcı hareketlerde bulunan sigorta eksperleri hakkında, sigorta eksperliği hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesi maksadı ile durumun niteliğine ve ağırlık derecesine göre aşağıdaki disiplin cezaları verilir:
   
     a) Uyarma; sigorta eksperine mesleğinin icrasında daha dikkatli davranması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.
   
     b) Kınama; sigorta eksperine görevinde ve davranışında kusurlu sayıldığının yazı ile bildirilmesidir.
   
     c) Geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma; sigorta eksperliği sıfatı saklı kalmak üzere altı aydan az, bir yıldan çok olmamak üzere meslekî faaliyetten alıkoymadır.
   
     ç) Meslekten çıkarma; sigorta eksperinin meslekten çıkartılarak bir daha bu mesleği icra etmesine izin verilmemesidir.
   
     (6) Hakkında meslekten çıkarma kararı verilen tüzel kişi sigorta eksperini temsile ve ilzama yetkili olup meslekten çıkarma kararı verilmesinde sorumluluğu bulunanlar bir daha sigorta eksperliği yapamaz ve başka bir tüzel kişi sigorta eksperinde denetçi veya temsile ve ilzama yetkili olarak çalışamaz.
   
     (7) Meslek kurallarına, mesleğin vakar ve onuruna aykırı fiil ve harekette bulunanlarla görevin gerektirdiği güveni sarsıcı harekette bulunan sigorta eksperleri hakkında, uyarma, tekrarında ise kınama cezası uygulanır.
   
     -8- Görevini bağımsızlık, tarafsızlık ve dürüstlükle yapmayan veya kusurlu olarak yapan veya mesleğin genel ilkelerine aykırı harekette bulunan sigorta eksperleri için geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma cezası uygulanır.
   
     (9) Kasten gerçeğe aykırı ekspertiz raporu düzenledikleri mahkeme kararı ile kesinleşen meslek mensuplarına meslekten çıkarma cezası verilir.
   
     (10) Hakkında meslekten çıkarma cezası gerektirebilecek mahiyetteki bir işten dolayı soruşturma yapılmakta olan sigorta eksperi, Sigorta Eksperleri İcra Komitesinin kararıyla, tedbir mahiyetinde işten el çektirilebilir. İşten el çektirme kararı, ilgili mercilere derhal duyurulur. İşten el çektirme kararı, soruşturmanın durdurulmuş veya sigorta eksperliğine engel olmayan bir ceza verilmiş olması halinde kendiliğinden ortadan kalkar. İşten el çektirme kararı, bu kararın verilmesine esas olan hal ve şartların bulunmadığı veya sonradan kalktığının sabit olması durumunda kaldırılır.
   
     (11) Üç yıllık bir dönem içinde iki veya daha fazla disiplin cezasını gerektiren davranışta bulunan sigorta eksperi hakkında, her yeni suçu için bir öncekinden daha ağır ceza uygulanır.
   
     (12) Geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma cezası ile cezalandırılmasından sonra beş yıllık dönem içinde bu cezayı gerektiren fiili yeniden işleyen sigorta eksperleri hakkında meslekten çıkarma cezası uygulanır.
   
     (13) Kovuşturma ve hüküm tesisi, disiplin soruşturması yapılmasına ve disiplin cezası uygulanmasına engel değildir.
   
     (14) Sigorta Eksperleri İcra Komitesi üyeleri hakkındaki soruşturmalar Müsteşarlıkça yapılır. Müsteşarlık tarafından verilen kararlar kesindir.
   
     (15) Disiplin cezasını gerektirecek eylemlerin işlenmesinden itibaren üç yıl geçmiş ise disiplin soruşturması yapılamaz. Ancak, Sigorta Eksperleri İcra Komitesince işe el konulmuş ise bu süre işlemez.
   
     (16) Disiplin cezasını gerektirecek eylemlerin işlenmesinden itibaren beş yıl geçmiş ise disiplin cezası verilemez.
   
     (17) Disiplin cezasını gerektiren eylem aynı zamanda suç teşkil ediyorsa ve bu suç için ilgili kanunlarda daha uzun bir zaman aşımı süresi tespit olunmuşsa, bu maddedeki zaman aşımı süreleri yerine ilgili kanunlardaki zaman aşımı süresi uygulanır.
   
     (18) Disiplin kararlarına karşı, kararın Sigorta Eksperleri İcra Komitesince tebliğinden itibaren onbeş gün içinde Müsteşarlığa itirazda bulunulabilir. Müsteşarlık en geç bir ay içerisinde itirazı karara bağlar. Müsteşarlık tarafından verilen kararlar kesindir.
   
     (19) Disiplin cezalarına ilişkin kararlar kesinleşmedikçe uygulanamaz.
   
     (20) Meslekten çıkarma ve geçici olarak meslekî faaliyetten alıkoyma cezalarından başka bir disiplin cezası verilen sigorta eksperleri, söz konusu cezaların uygulanmasından itibaren beş yıl geçtikten sonra Sigorta Eksperleri İcra Komitesine başvurarak haklarındaki disiplin cezalarının sicillerinden silinmesini talep edebilir. İlgilinin bu süre içinde disiplin cezası almamış olması halinde, disiplin cezasının silinmesine karar verilir.
   
     (21) Sigorta Eksperleri İcra Komitesinin bu madde uyarınca aldığı karar ve tedbirlere zamanında ve tam olarak uymayan üyeler hakkında Sigorta Eksperleri İcra Komitesince ikibin Türk Lirasından altıbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası uygulanır.
   
     (22) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Sigorta Eksperleri İcra Komitesinin görevlerini etkin bir biçimde gerçekleştirebilmesi için uygun mekan, yeterli sayıda personel ve gerekli teknik donanımı temin eder.
   
     (23) Sigorta Eksperleri İcra Komitesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulunun uygun görüşü ile Levhaya kayıt ücreti veya aidatı belirlemeye yetkilidir. Bu ödemeler Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bütçesine gelir kaydedilir.
   
     (24) Müsteşarlık, mevzuata ve sigortacılık sektörünün genel menfaatlerine aykırılık tespit etmesi halinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden sigorta eksperlerine ilişkin yapılan düzenlemelerin iptal edilmesini veya düzenlemelerde değişiklik yapılmasını isteyebilir.
   
     (25) Sigorta Eksperleri İcra Komitesinin çalışma esas ve usûlleri Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlığın uygun görüşü ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
   
     Sigorta Acenteleri İcra Komitesi
   
     MADDE 27 – (1) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği nezdinde Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi oluşturulur. Kırk kişiden oluşan Meclis üyeleri, mesleğinde itibar ve tecrübe sahibi ticaret odası veya ticaret ve sanayi odası mensubu sigorta acenteleri arasından, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğince ve Müsteşarlıkça ortaklaşa belirlenen usûl ve esaslara göre seçilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 57 nci maddesinin ikinci fıkrası hükmü Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi hakkında uygulanmaz.
   
     (2) Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi üyeleri, dört yıl süre ile görev yapmak üzere dokuz kişiden oluşan Sigorta Acenteleri İcra Komitesinde görev almak üzere yedi asıl ve yedi yedek üye seçer. Bu Komiteye Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulundan bir üye ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Sekreteri veya görevlendireceği yardımcısı daimî üye olarak atanır. Sigorta Acenteleri Sektör Meclisine ve Komiteye seçilebilmek için en az on yıl bilfiil sigorta acenteliği yapmış olmak gerekir. Yedek üyelerde de asıl üyelerde aranan nitelikler aranır. Sigorta Acenteleri İcra Komitesi ilk toplantıda kendi içinden bir başkan ve bir başkan yardımcısı seçer. Tüzel kişi sigorta acenteleri, Sigorta Acenteleri Sektör Meclisinde ve Sigorta Acenteleri İcra Komitesinde genel müdürleri veya şirketi temsile yetkili kişiler tarafından temsil edilir. Geçmiş beş yıl içinde disiplin cezası alanlar ile hakkında sigorta acenteliğine engel bir suçtan dolayı kovuşturma açılmasına karar verilenler kovuşturma tamamlanana kadar Sigorta Acenteleri İcra Komitesine seçilemez ve tüzel kişiyi temsil edemez. Sigorta Acenteleri İcra Komitesinde yer almakla birlikte daha sonra seçim yeterliliğini kaybeden, ardı ardına yapılmış üç toplantıya geçerli bir özrü olmadan kendisi veya tüzel kişi açısından temsilcisi katılmayan üyelerin üyelikleri kendiliğinden düşer.
   
     (3) Sigorta Acenteleri İcra Komitesi aşağıda belirtilen görevleri yerine getirir:
   
     a) Sigorta acenteliği faaliyetlerinin adil ve dürüst bir biçimde yerine getirilmesi, iş ahlakının sağlanması, meslek mensuplarının dayanışma ve sigorta acenteliği mesleğinin gerektirdiği özen ve disiplin içinde çalışması için meslek kurallarını oluşturmak.
   
     b) Sigorta acenteliğinin etik kurallarını belirlemek ve sigorta acenteliği uygulamalarında birlik sağlanmasına çalışmak.
   
     c) Sigorta acenteleri arasında haksız rekabeti ve haksız uygulamaları ortadan kaldırmak için gerekli bütün önlemleri almak ve uygulamak.
   
     ç) Yurt içinde ve yurt dışında sigortacılık ve sigorta acenteliğine ait gelişmeler ile idarî ve yasal düzenlemeleri izleyerek toplayacağı bilgileri mensuplarına ve ilgililere ulaştırmak.
   
     d) Yurt içinde ve yurt dışında sigorta acenteliği ile ilgili diğer meslek kuruluşları ile ilişki kurmak.
   
     e) Sigorta acenteliği mesleğinin geliştirilmesi amacıyla gerektiğinde kurslar tertip etmek, seminer ve konferans gibi eğitim faaliyetlerinde bulunmak.
   
     f) Sigorta acenteliği faaliyeti için gerekli asgarî fizikî şartları belirlemek.
   
     g) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kuruluna sunulmak üzere yıllık rapor hazırlamak.
   
     ğ) Sigortacılık mevzuatı uyarınca sigorta acenteliği yapabilmek için gerekli olan Levhaya kayıt işlemleri ile kayıttan silinme işlemlerini yürütmek.
   
     h) Sigorta acenteleri hakkında sigortacılık faaliyetleri ile ilgili konularda disiplin cezası vermek.
   
     ı) Sigorta acentelerinde sözleşme düzenlemeye yetkili personelin niteliklerini belirlemek ve bunlara ilişkin sicil tutmak.
   
     i) Müsteşarlıkça verilecek diğer görevleri yerine getirmek.
   
     (4) Sigorta Acenteleri İcra Komitesince alınan kararlar en geç onbeş gün içinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kuruluna bildirilir. Sigorta Acenteleri İcra Komitesince alınan kararların işleme konulabilmesine yönelik usûle ilişkin işlemler Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu tarafından yerine getirilir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulu, Sigorta Acenteleri İcra Komitesince kendisine bildirilen kararların gereğini bildirim tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde yerine getirmek zorundadır. Sigorta Acenteleri İcra Komitesi, üçüncü fıkrada sayılan işlemleri yerine getirebilmek için gerektiğinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulunun uygun görüşü ile ticaret veya ticaret ve sanayi odalarına görev verebilir.
   
     (5) Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 94 üncü maddesi Sigorta Acenteleri İcra Komitesi için de uygulanır. Sigorta Acenteleri İcra Komitesi üyelerine ödenecek huzur hakkı ve diğer ödemeler, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulunun teklifi ve Müsteşarlığın uygun görüşü ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Genel Kurulunca tespit edilir.
   
     (6) Sigorta acentelerinin, sigorta acenteliği faaliyetine ilişkin olarak verilecek disiplin cezalarında Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 87 nci, 88 inci ve 89 uncu maddesinde belirtilen yetkiler Sigorta Acenteleri İcra Komitesi tarafından kullanılır ve söz konusu Kanunun 87 nci maddesi, sigorta acenteleri hakkında verilecek disiplin suç ve cezaları için de uygulanır. Ancak, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 87 nci maddesinin üyelikten geçici çıkarma ve üyelikten uzun süreli çıkarmaya ilişkin hükümleri; meslekten geçici çıkarma ve meslekten uzun süreli çıkarma şeklinde uygulanır. Sigorta acentelerinin, sigorta acenteliği faaliyetine ilişkin olarak yönetmelikle belirlenecek suçlar için ayrıca meslekten men cezası da verilebilir. Hakkında meslekten çıkarma kararı verilen tüzel kişi sigorta acentelerini temsile ve ilzama yetkili olup meslekten çıkarma kararı verilmesinde sorumluluğu bulunanlar bir daha sigorta acenteliği yapamaz ve başka bir tüzel kişi sigorta acentesinde denetçi veya temsile ve ilzama yetkili olarak çalışamaz. Hakkında meslekten çıkarma cezası gerektirebilecek mahiyetteki bir işten dolayı soruşturma yapılmakta olan sigorta acentesi, Sigorta Acenteleri İcra Komitesi kararıyla, tedbir mahiyetinde işten el çektirilebilir. İşten el çektirme kararı, soruşturmanın durdurulmuş veya sigorta acenteliğine engel olmayan bir ceza verilmiş olması halinde kendiliğinden ortadan kalkacağı gibi bu kararın verilmesine esas olan hal ve şartların bulunmadığı veya sonradan kalktığının sabit olması durumunda da Sigorta Acenteleri İcra Komitesi tarafından kaldırılır. Gerek işten el çektirme kararı, gerekse bu kararın kaldırılması sigorta acentesinin kayıtlı olduğu odaya ve ilgili mercilere derhal bildirilir. Sigorta Acenteleri İcra Komitesi üyeleri hakkında sadece sigorta acenteliği faaliyeti dolayısıyla yapılacak disiplin soruşturmalarının yürütülmesi ve bu fıkradaki disiplin cezalarının verilmesi ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yüksek Disiplin Kurulunun yetkisindedir. Sigorta acenteleri hakkında verilecek disiplin cezaları için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ile Odalar ve Borsalar Kanununun 92 nci maddesi uygulanır.
   
     (7) Sigorta Acenteleri İcra Komitesi, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Yönetim Kurulunun uygun görüşü ile Levhaya kayıt ücreti veya aidatı belirlemeye yetkilidir. Bu ödemeler Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği bütçesine gelir kaydedilir.
   
     -8- Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği, Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin görevlerini etkin bir biçimde gerçekleştirebilmesi için uygun mekan, yeterli sayıda personel ve gerekli teknik donanımı temin eder.
   
     (9) Müsteşarlık, mevzuata ve sigortacılık sektörünün genel menfaatlerine aykırılık tespit etmesi halinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinden sigorta acentelerine ilişkin yapılan düzenlemelerin iptal edilmesini veya düzenlemelerde değişiklik yapılmasını isteyebilir.
   
     (10) Sigorta Acenteleri Sektör Meclisi ile Sigorta Acenteleri İcra Komitesinin çalışma esas ve usûlleri Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlığın uygun görüşü ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.
   
     
   
    YEDİNCİ BÖLÜM
   
    Denetim ve Bilgi Verme
   
     Denetim
   
     MADDE 28 – (1) Türkiye'de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, özel kanunlarına göre sigortacılık faaliyetinde bulunan kuruluşlar, sigorta ve reasürans aracıları, sigorta eksperlik faaliyetleri, aktüerler ve sigortacılık işlemi yapan veya sigortacılık alanında faaliyet gösteren diğer kişilerin her türlü sigortacılık işlemlerinin denetimi, Sigorta Denetleme Kurulu tarafından yapılır.
   
     (2) Sigorta Denetleme Kurulu, bir başkan ile sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ile bunların yardımcılarından oluşur. Bu Kanun ve diğer kanunların sigortacılığa, sigortaya veya sigortacılık alanında faaliyet gösteren kişi ve kuruluşlara ilişkin hükümlerinin Müsteşarlığın bağlı olduğu Bakanlığa veya Müsteşarlığa verdiği teftiş, denetim, inceleme ve soruşturma görev ve yetkileri sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ve bunların yardımcıları eliyle ifa edilir ve kullanılır.
   
     (3) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin faaliyetleri, varlıkları, iştirakleri, alacakları, özkaynakları ve borçları ile kâr ve zarar hesapları arasındaki ilgi ve dengelerin ve malî bünyelerini ve idarî yapılarını etkileyen diğer tüm unsurların, tahsil edilen primler ile birikimlerin değerlendirilmesi ve korunması ile aktüeryal ve finansal hesap ve dengelerin incelenmesi, tespit ve denetimi sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ile bunların yardımcıları tarafından yapılır.
   
     (4) Sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ile bunların yardımcıları; sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri ile bunların bağlı ortaklıkları, iştirakleri, şubeleri ile temsilciliklerinden, aracılar ve bankalar da dahil olmak üzere diğer kişilerden bu Kanun ve diğer kanunların sigortacılıkla ilgili hükümleri bakımından gerekli görecekleri bilgileri istemeye ve bunların tüm defter, kayıt ve belgelerini incelemeye yetkilidir.
   
     (5) Kamu kurum ve kuruluşları, Birlik ile diğer benzeri sivil toplum ve meslek kuruluşları, bu madde kapsamına giren konu ve işlemlerle sınırlı olmak üzere, Devletin güvenliği ve temel dış yararlarına karşı ağır sonuçlar doğuracak haller ile aile hayatının gizliliği ve savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlardaki yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümler dikkate alınmaksızın gizli dahi olsa sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ve bunların yardımcıları tarafından istenecek görevleriyle ilgili her türlü bilgi ve belgeyi uygun süre ve ortamda vermeye, istenecek defter ve belgeleri ibraz etmeye ve incelemeye hazır bulundurmakla, bilgi işlem sistemini denetim amaçlarına uygun olarak açmaya ve verilerin güvenliğini sağlamaya mecburdur. Sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ve bunların yardımcıları bu madde kapsamındaki kuruluşların yönetim ve denetim kurullarının toplantı tutanakları ile bu kurullara verilen raporları istemeye, inceleme konusu olan işlemlerle ilgisi olan diğer kişi, kurum ve kuruluşlar nezdinde inceleme yapmaya yetkilidir.
   
     (6) Sigorta denetleme uzmanları, sigorta denetleme aktüerleri ve bunların yardımcıları tarafından gerçekleştirilen denetim, inceleme ve soruşturmalar sırasında talep edilmesi halinde, incelemeye, denetime veya soruşturmaya tâbi kuruluşlar tarafından, risk yönetimi ve iç denetim sistemlerinde çalışanların yardımı da dahil olmak üzere her türlü destek sağlanır.
   
     (7) Bu Kanun hükümleri ile diğer kanunlarda yer alan hükümler çerçevesinde, bu Kanuna tâbi kuruluşların faaliyetlerinin, risk yapısının, varlıkları, alacakları, özkaynakları, borçları, yükümlülükleri ve taahhütleri, gelir ve gider hesapları arasındaki ilgi ve dengelerin ve malî bünyeyi etkileyen diğer tüm unsurların ve bu kuruluşlarca karşılaşılan risklerin gözetim faaliyetleri çerçevesinde tespiti, tahlili, izlenmesi ve ölçülmesi çıkartılacak yönetmeliğe göre Müsteşarlık tarafından yapılır.
   
     -8- Müsteşarlık, bu Kanuna tâbi kuruluşlara ait bilgi ve belgeleri, bu kuruluşların konsolide ve konsolide olmayan bazda malî bünyeleri ve idarî yapılarının mevzuata uygunluğunu izlemek, analiz etmek, ilgili kuruluşlara ait rapor, tablo ve iç denetim raporları ile Müsteşarlığın denetim ve gözetim sonuçlarını karşılaştırmak suretiyle değerlendirmek, elde edilen sonuçlara göre kuruluşların taşıdıkları risklerin türleri, büyüklüğü ve kuruluşları etkileme durumunu, risk yönetim sisteminin güvenilirliği ile denetim riskini dikkate almak suretiyle kuruluşlar hakkında gerekli görülen tüm tedbirlerin alınmasını ve sonuçlandırılmasını sağlamak, söz konusu kuruluşların bağlı ortaklıklarının, malî iştiraklerinin ve şubelerinin faaliyetlerini önemli ölçüde etkileyen veya etkileyebilecek uygulamaları takip etmek, gerekirse ilgililer nezdinde girişimde bulunmak konularında yetkilidir.
   
     (9) Bu Kanuna tâbi kişi ve kuruluşlar hesap ve kayıt düzenleriyle uyumlu olarak Müsteşarlıkça belirlenen formatlara uygun bir şekilde üretecekleri bilgi, belge, cetvel, rapor ve malî tabloları Müsteşarlıkça belirlenen iletişim kanallarını kullanmak suretiyle belirlenen süreler içinde Müsteşarlığa tevdi etmekle yükümlüdür. Kuruluşlar tarafından elektronik ortamda gönderilen bilgiler, iç denetim sistemi kapsamında yönetim kurulunun sorumluluğundadır.
   
     Bilgi verme yükümlülüğü
   
     MADDE 29 – (1) Bu Kanuna tâbi kişiler ile sigortacılıkla ilgili her tür meslekî faaliyet icra edenler, sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin iştirakleri, bankalar ve diğer kişiler, özel kanunlardaki yasaklayıcı ve sınırlayıcı hükümler dikkate alınmaksızın gizli dahi olsa bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak Müsteşarlıkça istenen her türlü bilgi ve belgeyi vermekle yükümlüdür. Devletin güvenliği ve temel dış yararlarına karşı ağır sonuçlar doğuracak haller ile aile hayatının gizliliği ve savunma hakkına ilişkin hükümler saklıdır.
   
     (2) Mütekabiliyet çerçevesinde ve bu Kanunun uygulanması ile ilgili olarak yabancı ülke kanunlarına göre denetime yetkili mercilerin, kendi ülkelerindeki sigortacılık sektöründe faaliyet gösteren kuruluşların bu Kanuna tâbi Türkiye'deki teşkilât veya ortaklıklarında denetim yapma ve bilgi isteme taleplerinin yerine getirilmesi Müsteşarlığın iznine tâbidir. Bu mercilerce istenen bilgiler, açıklanmaması kaydıyla Müsteşarlık tarafından verilebilir. Müsteşarlık, yabancı ülkelerin denetime yetkili mercileri ile yapacağı anlaşmalar çerçevesinde sigortacılıkla ilgili her türlü işbirliği ve bilgi alışverişinde bulunabilir.
#1723
SİGORTACILIK KANUNU
 
Kanun No. 5684
Kabul Tarihi: 3/6/2007
     
     BİRİNCİ BÖLÜM
   
     Amaç, Kapsam ve Tanımlar
   
     Amaç ve kapsam
   
     MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı, ülkemiz sigortacılığının geliştirilmesini sağlamak, sigorta sözleşmesinde yer alan kişilerin hak ve menfaatlerini korumak ve sigortacılık sektörünün güvenli ve istikrarlı bir ortamda etkin bir şekilde çalışmasını temin etmek üzere bu Kanuna tâbi kişi ve kuruluşların, faaliyete başlama, teşkilât, yönetim, çalışma esas ve usûlleri ile faaliyetlerinin sona ermesi ve denetlenmesine ilişkin hususlar ve sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usûl ve esasları düzenlemektir.
   
     (2) Türkiye'de faaliyet gösteren sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği, aracılar, aktüerler ile sigorta eksperleri bu Kanun hükümlerine tâbidir.
   
     (3) Sosyal güvenlik kurumları, Türkiye İhracat Kredi Bankası Anonim Şirketi ile bu Kanunun denetimle ilgili hükümleri hariç olmak üzere özel kanunlarına göre sigortacılık faaliyetinde bulunan diğer kuruluşlar bu Kanun kapsamında değildir.
   
     Tanımlar
   
     MADDE 2 – (1) Bu Kanunda geçen;
   
     a) Aktüer: Sigortacılık tekniği ile buna ilişkin yatırım, finansman ve demografi konularında olasılık ve istatistik teorilerini uygulayarak, yasal düzenlemelere uygun prim, karşılık ve kâr paylarını hesaplayan, tarife ve teknik esasları hazırlayan kişiyi,
   
     b) Aracı: Sigorta acentesi ve brokeri,
   
     c) Bakan: Hazine Müsteşarlığının bağlı olduğu Bakanı,
   
     ç) Birlik: Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliğini,
   
     d) Broker: Sigorta veya reasürans sözleşmesi yaptırmak isteyenleri temsil ederek, bu sözleşmelerin yaptırılacağı şirketlerin seçiminde tamamen tarafsız ve bağımsız davranarak ve teminat almak isteyen kişilerin hak ve menfaatlerini gözeterek sözleşmelerin akdinden önceki hazırlık çalışmalarını yürütmeyi ve gerektiğinde sözleşmelerin uygulanmasında veya tazminatın tahsilinde yardımcı olmayı meslek edinen kişiyi,
   
     e) Hesap: Güvence Hesabını,
   
     f) İş planı: Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin kuruluş amacı ile en az ilk üç yıldaki faaliyetlerine ilişkin tahminlerini ve yükümlülüklerini sürekli olarak yerine getirebileceğini ayrıntılı bir şekilde ortaya koyan planı,
   
     g) Komisyon: Sigorta Tahkim Komisyonunu,
   
     ğ) Levha: Türkiye'de faaliyette bulunan sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri için Birlik tarafından, sigorta eksperleri ve sigorta acenteleri için ise Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından ayrı ayrı düzenlenecek faal olarak çalışanlara ilişkin kayıtları gösterir levhaları,
   
     h) Liste: Sigorta hakemleri listesini,
   
     ı) Minimum garanti fonu: Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin sermaye yeterliliğinin en az üçte birine denk düşen tutarı,
   
     i) Müsteşarlık: Hazine Müsteşarlığını,
   
     j) Özkaynak: Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin ödenmiş veya Türkiye'ye ayrılmış sermayeleri, her türlü yedek akçeleri, yeniden değerleme fonu, dağıtılmamış kâr, kâr ve sermaye yedekleri ile Müsteşarlıkça uygun görülecek sermaye benzeri kaynaklar ve diğer kaynaklardan varsa bilanço zararı ile Müsteşarlıkça uygun görülecek diğer değerlerin düşülmesinden sonra bulunan tutarı,
   
     k) Reasürans şirketi: Türkiye'de kurulmuş reasürans şirketi ile yurt dışında kurulmuş reasürans şirketinin Türkiye'deki teşkilâtını,
   
     l) Sigorta acentesi: Ticarî mümessil, ticarî vekil, satış memuru veya müstahdem gibi tâbi bir sıfatı olmaksızın bir sözleşmeye dayanarak muayyen bir yer veya bölge içinde daimî bir surette sigorta şirketlerinin nam ve hesabına sigorta sözleşmelerine aracılık etmeyi veya bunları sigorta şirketleri adına yapmayı meslek edinen, sözleşmenin akdinden önce hazırlık çalışmalarını yürüten ve sözleşmenin uygulanması ile tazminatın ödenmesinde yardımcı olan kişiyi,
   
     m) Sigorta eksperi: Sigorta konusu risklerin gerçekleşmesi sonucunda ortaya çıkan kayıp ve hasarların miktarını, nedenlerini ve niteliklerini belirleyen ve mutabakatlı kıymet tespiti, ön ekspertiz ve hasar gözetimi gibi işleri mutat meslek olarak yapan tarafsız ve bağımsız kişiyi,
   
     n) Sigorta hakemi: Sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkları çözen kişiyi,
   
     o) Sigorta raportörü: Sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü amacıyla Komisyona intikal etmiş şikâyetler üzerinde ön incelemeyi yapan kişiyi,
   
     ö) Sigorta şirketi: Türkiye'de kurulmuş sigorta şirketi ile yurt dışında kurulmuş sigorta şirketinin Türkiye'deki teşkilâtını,
   
     ifade eder.
   
     
   
    İKİNCİ BÖLÜM
   
    Sigorta Şirketleri ve Reasürans Şirketleri
   
     Sigorta şirketlerinin ve reasürans şirketlerinin kuruluşu
   
     MADDE 3 – (1) Türkiye'de faaliyet gösterecek sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin anonim şirket veya kooperatif şeklinde kurulmuş olması şarttır. Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, sigortacılık işlemleri ve bunlarla doğrudan bağlantısı bulunan işler dışında başka işle iştigal edemez.
   
     (2) Anonim şirket şeklinde kurulacak sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin;
   
     a) Kurucularının;
   
     1) Müflis veya konkordato ilan etmiş olmaması,
   
     2) Bir sigorta veya reasürans şirketinin kurucusu veya ortağı olmanın gerektirdiği malî güce ve itibara sahip bulunması,
   
     3) Tasfiyeye tâbi tutulan finansal kuruluşlarda ve hakkında 20 nci maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası hükümleri uygulanan şirketlerde oy hakkının ya da sermayesinin doğrudan veya dolaylı yüzde on ve daha fazla bir oranda veya bu oranın altında olsa bile denetim ve yönetime etkili olabilecek şekilde denetim ve yönetim kurullarına üye belirleme imtiyazı veren pay sahibi olmaması,
   
     4) Taksirli suçlar hariç olmak üzere affa uğramış olsalar dahi süreli hapis veya sigortacılık mevzuatına aykırı hareketlerinden dolayı hapis veya birden fazla adlî para cezasına mahkûm edilmemiş yahut cezası ne olursa olsun basit ve nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, görevi kötüye kullanma gibi yüz kızartıcı suçlar ile kaçakçılık suçları, resmî ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, Devlet sırlarını açığa vurma veya vergi kaçakçılığı suçlarından dolayı hüküm giymemiş olması,
   
     5) Tüzel kişi olması halinde bu tüzel kişinin yönetim ve denetimine sahip kişilerin, malî güç dışında kurucularda aranan diğer şartları taşıması,
   
     b) Hisse senetlerinin nakit karşılığı çıkarılması ve halka açık anonim şirketlerde halka açık olan kısım hariç olmak üzere tamamının nama yazılı olması,
   
     c) Bir holding bünyesinde faaliyet gösterecek olması halinde, holding şirketinin finansal durumunun da sigortacılık faaliyetlerini idame ettirmeye yeterli olması,
   
     zorunludur.
   
     (3) Üyeleri dışındaki kişilerle sigorta sözleşmesi yapmayan kooperatif şeklinde kurulan sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin;
   
     a) Mütüel (karşılıklı) sigortacılık yapması,
   
     b) Ortak sayısının ikiyüzden az olmaması,
   
     c) Yöneticilerine herhangi bir ayrıcalık vermemesi,
   
     zorunludur.
   
     (4) Kooperatiflerin, üyeleri dışındaki kişilerle sigorta sözleşmesi yapabilmesi, bu hususun ana sözleşmelerinde açıkça yer alması şartıyla Müsteşarlığın iznine tâbidir. Kooperatif üyeleri dışındaki kişilerle sigorta sözleşmesi yapılabilmesi için kooperatiflerin sermayelerini, Müsteşarlıkça belirlenecek miktara yükseltmesi zorunludur.
   
     (5) Yabancı sigorta şirketlerinin ve reasürans şirketlerinin Türkiye'de faaliyet göstermesine ilişkin usûl ve esaslar Bakanlar Kurulu tarafından belirlenir.
   
     Sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin teşkilâtı
   
     MADDE 4 – (1) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin yönetim kurulları genel müdür dâhil beş kişiden, denetçiler ise iki kişiden az olamaz. Genel müdür, yönetim kurulunun doğal üyesidir.
   
     (2) Yönetim kurulu üyelerinin malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan şartları taşıması; çoğunluğunun en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olması ve sigortacılık, iktisat, işletme, muhasebe, hukuk, maliye, matematik, istatistik, aktüerya veya mühendislik alanlarında en az üç yıl deneyimi olan kişilerden seçilmesi şarttır.
   
     (3) Genel müdür ve yardımcılarının, malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan şartları taşıması, en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olması ve genel müdürlüğe atanacakların en az on yıl, sigortacılık veya sigortacılık tekniği ile ilgili konulardan sorumlu genel müdür yardımcılıklarına atanacakların yedi yıldan az olmamak üzere sigortacılık, iktisat, işletme, muhasebe, hukuk, maliye, matematik, istatistik, aktüerya veya mühendislik alanlarının en az birinde; diğer genel müdür yardımcılıklarına atanacakların da sorumlu olacakları alanda en az yedi yıl deneyim sahibi olması şarttır. Genel müdür yardımcılıklarından en az birinin sigortacılık veya sigortacılık tekniği ile ilgili konulardan sorumlu olması zorunludur.
   
     (4) Murahhas üyelerin genel müdürde aranan şartları taşıması zorunludur.
   
     (5) Başka unvanlarla istihdam edilseler dahi, yetki ve görevleri itibarıyla genel müdür yardımcısına denk veya daha üst konumlarda görev yapan diğer yöneticiler de genel müdür ve genel müdür yardımcılarına ilişkin hükümlere tâbidir.
   
     (6) Denetçilerin, malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan şartları taşımaları, en az dört yıllık yüksek öğrenim görmüş olmaları ve sigortacılık, iktisat, hukuk, maliye, işletme ve muhasebe alanlarında en az üç yıl deneyimi olan kişilerden seçilmesi şarttır.
   
     (7) Sigorta veya reasürans şirketinin hâkim hissedarı tüzel kişilerin yönetim ve denetimine sahip kişilerde de, malî güç dışında sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan şartlar aranır.
   
     -8- Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri; tüm iş ve işlemlerinin, sigortacılık mevzuatı ve ilgili diğer mevzuata, şirketin iç yönergeleri ile yönetim stratejisi ve politikalarına uygunluğunun sürekli kontrol edilmesi, denetlenmesi ile hata, hile ve usûlsüzlüklerin tespiti ve önlenmesi amacıyla risk yönetim sistemleri de dahil olmak üzere etkin bir iç denetim sistemi kurmak zorundadır. İç denetim, dışarıdan hizmet alımı yoluyla da yapılabilir.
   
     Ruhsat
   
     MADDE 5 – (1) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, faaliyete geçebilmek için, faaliyet göstermek istedikleri her bir sigorta branşında Müsteşarlıktan ruhsat almak zorundadır. Alınan ruhsatlar, ticaret siciline tescil ve Ticaret Sicil Gazetesi ile Türkiye çapında dağıtımı yapılan ve tiraj bakımından ilk on sırada yer alan günlük gazetelerden ikisinde ilan ettirilir.
   
     (2) Sigorta şirketleri hayat ve hayat dışı sigorta gruplarından sadece birinde faaliyet gösterebilir. Bu gruplarda yer alan sigorta branşları Bakan tarafından belirlenir.
   
     (3) Kuruluş işlemlerini tamamlayan ve ruhsat talebinde bulunan sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri, ödenmiş sermayelerini, ruhsat talep edilen sigorta branşları için öngörülen sermaye tutarları ile verilmek istenen teminatlara bağlı olarak, beş milyon Türk Lirasından az olmamak kaydıyla, Müsteşarlıkça belirlenecek miktara yükseltmek zorundadır. Müsteşarlık, söz konusu miktarı, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Üretici Fiyatları Endeksi artış oranını aşmamak kaydıyla artırmaya yetkilidir.
   
     (4) Kuruluş işlemlerinin tamamlanmasından itibaren bir yıl içinde ruhsat başvurusunda bulunmamış sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, ticaret unvanlarında sigorta şirketi veya reasürans şirketi ibaresini kullanamaz.
   
     Ruhsat talebinin değerlendirilmesi
   
     MADDE 6 – (1) Ruhsat talebi;
   
     a) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin kurucuları ile yönetici ve denetçilerinin bu Kanunda öngörülen şartları taşımaması,
   
     b) İş planına ve ibraz edilen belgelere göre sigorta sözleşmesine taraf olanların hak ve menfaatlerinin yeterince korunamayacağının anlaşılması veya yükümlülüklerin sürekli ve yeterli olarak yerine getirilebilecek şekilde oluşturulmaması,
   
     c) Başvurunun yeterli beyan ve bilgileri içermemesi veya bu Kanunda öngörülen şartları taşımadığının anlaşılması,
   
     ç) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin, gerekli teknik donanım ya da yeterli sayıda nitelikli personele sahip olmadığının veya ruhsat talep edilen alanda sigortacılık yapma yeterliliğinin bulunmadığının yapılan denetimle tespit edilmesi,
   
     hallerinden en az birinin gerçekleşmesi durumunda reddedilir.
   
     Ruhsat iptali
   
     MADDE 7 – (1) Bu Kanunun ruhsat iptaline ilişkin hükümleri saklı kalmak kaydıyla;
   
     a) Ruhsat verilmesine ilişkin şartların bir kısmının veya tamamının kaybolması halinde, üç aydan az olmamak üzere, Müsteşarlık tarafından verilecek süre içinde durumun düzeltilmemiş olması,
   
     b) Ruhsatın verildiği tarihten itibaren bir yıl içinde veya Müsteşarlığın uygun görüşüyle yapılanlar hariç olmak üzere aralıksız olarak altı ay süre ile sigorta veya reasürans sözleşmesi akdedilmemesi,
   
     c) Sigortacılık mevzuatına aykırı uygulamalar sonucunda sigorta sözleşmesi ile ilgili kişilerin hak ve menfaatlerinin tehlikeye düştüğünün anlaşılması,
   
     ç) 20 nci madde hükmü hariç olmak üzere, bu Kanun hükümlerinden doğan yükümlülüklerin ağır şekilde ihlâl edilmesi veya yükümlülüklerin ihlâlinin mutat hale gelmesi durumunda, Müsteşarlık tarafından, üç aydan az olmamak kaydıyla, verilecek süre içinde durumun düzeltilmemiş olması,
   
     d) İş planında belirtilen hedeflerden, Müsteşarlığın bilgisi dahilinde yapılan değişiklik dışında makul nedenler olmaksızın aşırı derecede uzaklaşılmış olması,
   
     hallerinden en az birinin gerçekleşmesi durumunda, sigorta şirketlerinin ve reasürans şirketlerinin ilgili branş ya da bütün branşlardaki ruhsatları Müsteşarlık tarafından iptal edilebilir. Ruhsat iptali, ticaret siciline tescil ve Ticaret Sicil Gazetesi ile Türkiye çapında dağıtımı yapılan ve tiraj bakımından ilk on sırada yer alan günlük gazetelerden ikisinde ilan ettirilir.
   
     (2) Ruhsatı iptal edilen şirketler, altı ayı geçmemek üzere Müsteşarlık tarafından verilecek süre içinde iptal edilen ruhsatla bağlantılı portföylerini devretmek zorundadır. Aksi takdirde Müsteşarlık re'sen devir de dâhil olmak üzere portföyün tasfiyesine yönelik her türlü tedbiri almaya yetkilidir.
   
     Ana sözleşme değişiklikleri
   
     MADDE 8 – (1) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin ana sözleşmelerinin değiştirilmesinde, Müsteşarlığın uygun görüşü aranır. Müsteşarlıkça uygun görülmeyen değişiklik tasarıları genel kurul gündemine alınamaz ve genel kurulda görüşülemez. Sicil memuru, Müsteşarlığın uygun görüşü olmaksızın ana sözleşme değişikliklerini ticaret siciline tescil edemez.
   
     İntifa ve oy kullanma haklarının edinilmesi
   
     MADDE 9 – (1) Doğrudan veya dolaylı olarak bir sigorta veya reasürans şirketinin sermayesinin yüzde onunu, yüzde yirmisini, yüzde otuzüçünü veya yüzde ellisini bulacak ya da aşacak şekildeki hisse edinimleri ile bir ortağa ait hisselerin söz konusu oranları bulması veya bu oranların altına düşmesi sonucunu doğuran hisse devirleri Müsteşarlığın iznine tâbidir.
   
     (2) Şirketin denetim ve yönetime etkili olabilecek şekilde yönetim kurullarına üye belirleme imtiyazını veren hisse devri, oransal sınırlamalara bakılmaksızın Müsteşarlığın iznine tâbidir.
   
     (3) Birinci ve ikinci fıkra hükümlerine aykırı olarak izin alınmaksızın yapılan hisse devirleri pay defterine kaydolunmaz.
   
     (4) İntifa hakkı ile oy hakkının edinilmesinde de bu madde hükümleri uygulanır.
   
     (5) Doğrudan veya dolaylı olarak sermayenin ya da oy ve intifa haklarının yüzde on ve daha fazlasına sahip olan veya bu oranların altında olsa dahi şirketin denetim ve yönetimine etkili olabilecek şekilde yönetim kurullarına üye belirleme imtiyazını veren hisselere sahip olan ortakların, sigorta şirketi ve reasürans şirketi kurucularında aranan nitelikleri taşıması şarttır. Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri, bu nitelikleri taşımayan ortaklarını Müsteşarlığa bildirir. Kurucularda aranan nitelikleri kaybeden ortaklar temettü dışındaki ortaklık haklarından yararlanamaz. Bu halde diğer ortaklık hakları kayyım tarafından kullanılır.
   
     (6) Bakan, faaliyet alanları itibarıyla sigorta şirketlerinin ve reasürans şirketlerinin malî bünyelerini olumsuz etkileyecek durumdaki ortaklara, bu şirketlerde hisse sınırlamaları getirebilir.
   
     Tasfiye, birleşme, devir, portföy devri ve iflas
   
     MADDE 10 – (1) Bir sigorta şirketinin kendi talebi ile tasfiye edilmesi, bir veya birkaç şirket ile birleşmesi veya aktif ve pasifleri ile başka bir şirkete devrolunması, sigorta portföyünü teminat ve karşılıkları ile birlikte kısmen veya tamamen diğer bir şirkete devretmesi Bakanın iznine tâbidir. Reasürans şirketleri hakkında da bu fıkra hükümleri uygulanır. Bu fıkra hükmüne aykırı olarak yapılan tasfiye, birleşme, devralma ve portföy devirleri hükümsüzdür.
   
     (2) Müsteşarlık, lüzumu halinde, tasfiye memurlarının değiştirilmesini talep edebilir.
   
     (3) Birleşme, devir ve portföy devirleri, Türkiye çapında dağıtımı yapılan ve tiraj bakımından ilk on sırada yer alan günlük gazetelerden ikisinde, birer hafta arayla en az ikişer defa yayımlanmak suretiyle duyurulur. Sigorta sözleşmeleri devredilen portföyde yer almak kaydıyla portföyünü devreden veya bir şirkete devrolunan ya da birleşen şirketlerle sigorta sözleşmesi akdetmiş olan kişiler; birleşme, devir ya da portföy devrini öğrendikleri tarihten itibaren, devir, birleşme ya da portföy devri nedeniyle, üç ay içinde sözleşmelerini feshedebilir.
   
     (4) Sigorta şirketinin iflası halinde sigortalılar, iflas masasına üçüncü sırada iştirak eder.
   
     (5) Müsteşarlık, lüzumu halinde iflas masasındaki yetkililerin değiştirilmesini talep edebilir.
   
     
   
    ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
   
    Sigorta Sözleşmeleri
   
     Sigorta sözleşmeleri
   
     MADDE 11 – (1) Sigorta sözleşmelerinin ana muhtevası, Müsteşarlıkça onaylanan ve sigorta şirketlerince aynı şekilde uygulanacak olan genel şartlara uygun olarak düzenlenir. Ancak, sigorta sözleşmelerinde işin özelliğine uygun olarak özel şartlar tesis edilebilir. Bu hususlar, sigorta sözleşmesi üzerinde ve özel şartlar başlığı altında herhangi bir yanılgıya neden olmayacak şekilde açık olarak belirtilir.
   
     (2) Hayat sigortalarına ilişkin sözleşmelerin yapılmasına dair teklifnamenin sigorta şirketine ulaştığı tarihten itibaren otuz gün içinde sigorta şirketi tarafından reddedilmemesi halinde sigorta sözleşmesi yapılmış olur.
   
     (3) Sigorta şirketleri ve sigorta acenteleri tarafından, gerek sözleşmenin kurulması gerekse sözleşmenin devamı sırasında sigorta ettiren, lehdar ve sigortalıya yapılacak bilgilendirmeye ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.
   
     (4) Sigorta sözleşmelerinde kapsam dahiline alınmış olan riskler haricinde, kapsam dışı bırakılmış riskler açıkça belirtilir. Belirtilmemiş olan riskler teminat kapsamında sayılır.
   
     (5) Sigorta sözleşmelerinde yabancı kelimelere yer verilemez. Yabancı kelimelerin karşılığı olarak Türk Dil Kurumu tarafından belirlenen kelimelerin kullanımı esastır.
   
     Tarifeler
   
     MADDE 12 – (1) Sigorta tarifeleri, sigortacılık esasına ve genel kabul görmüş aktüeryal tekniklere uygun olarak sigorta şirketleri tarafından serbestçe belirlenir. Ancak, bu Kanuna ve diğer kanunlara göre ihdas edilen zorunlu sigortaların teminat tutarları ile tarife ve talimatları Bakan tarafından tespit olunur ve Resmî Gazetede yayımlanır.
   
     (2) Bakan, gerek görülen hallerde hayat, bir yıldan uzun süreli ferdî kaza, sağlık, hastalık ve ihtiyarî deprem sigortaları tarifeleri ile prim, formül ve cetvellerinin uygulamaya konulabilmesini Müsteşarlığın onayına tâbi kılabilir veya özel kanunlardaki hükümler saklı kalmak kaydıyla gerekli görülen hallerde, tespit ve ilan ettiği aracılık komisyonlarını, tasdike tâbi kıldığı veya tespit ettiği her türlü tarifeyi serbest bırakabilir.
   
     Zorunlu sigortalar
   
     MADDE 13 – (1) Bakanlar Kurulu, kamu yararı açısından gerekli gördüğü hallerde zorunlu sigortalar ihdas edebilir. Sigorta şirketleri, 20 nci maddenin ikinci fıkrasının (b) bendi ile üçüncü fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla faaliyet gösterdiği sigorta branşlarının kapsamında bulunan zorunlu sigortaları yapmaktan kaçınamaz.
   
     (2) Müsteşarlık, zorunlu sigortaya konu teşkil eden menfaat üzerinde yapacakları iş ve işlemler nedeniyle, ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini alarak zorunlu sigorta denetimi yapabilecekleri belirlemeye yetkilidir.
   
     (3) Bir faaliyetin icrası ya da bir şeyin kullanılması için izin veya ruhsat vermeye veya bunları denetlemeye yetkili merciler ile ikinci fıkra uyarınca belirlenen kurum ve kuruluşlar; yürütecekleri iş ve işlemlerde, yapılması zorunlu sigortaların geçerli teminat tutarları dâhilinde yaptırılıp yaptırılmadığını araştırmakla yükümlüdür. Bu kurum ve kuruluşlar ile izin veya ruhsat vermeye ve denetlemeye yetkili mercilerce, geçerli teminat tutarında sigorta yapılmamış olduğunun tespiti halinde işlem yapılmaz. Geçerli teminat alınana kadar sigortalının zorunlu sigortaya konu teşkil eden faaliyeti yetkili merciler tarafından durdurulur.
   
     Güvence Hesabı
   
     MADDE 14 – (1) Bu Kanunun 13 üncü maddesi, 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ve 10/7/2003 tarihli ve 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu ile ihdas edilen zorunlu sorumluluk sigortaları ile bu Kanunla mülga 21/12/1959 tarihli ve 7397 sayılı Sigorta Murakabe Kanunu çerçevesinde ihdas edilmiş olan zorunlu sigortalara ilişkin olarak aşağıdaki koşulların oluşması halinde ortaya çıkan zararların bu sigortalarla saptanan geçerli teminat miktarlarına kadar karşılanması amacıyla Türkiye Sigorta ve Reasürans Şirketleri Birliği nezdinde Güvence Hesabı oluşturulur.
   
     (2) Hesaba;
   
     a) Sigortalının tespit edilememesi durumunda kişiye gelen bedensel zararlar için,
   
     b) Rizikonun meydana geldiği tarihte geçerli olan teminat tutarları dâhilinde sigortasını yaptırmamış olanların neden olduğu bedensel zararlar için,
   
     c) Sigorta şirketinin malî bünye zaafiyeti nedeniyle sürekli olarak bütün branşlarda ruhsatlarının iptal edilmesi ya da iflası halinde ödemekle yükümlü olduğu maddî ve bedensel zararlar için,
   
     ç) Çalınmış veya gasp edilmiş bir aracın karıştığı kazada, Karayolları Trafik Kanunu uyarınca işletenin sorumlu tutulmadığı hallerde, kişiye gelen bedensel zararlar için,
   
     d) Yeşil Kart Sigortası uygulamaları için faaliyet gösteren Türkiye Motorlu Taşıt Bürosunca yapılacak ödemeler için,
   
     başvurulabilir. Bakanlar Kurulu, gerekli görülen hallerde, eşyaya gelecek zararların kısmen veya tamamen Hesaptan karşılanmasına karar vermeye yetkilidir.
   
     (3) Hesabın gelirleri; birinci fıkrada belirtilen zorunlu sigortalar ve yeşil kart sigortaları için tahsil edilen toplam primlerin yüzde biri oranında sigorta şirketlerince ödenecek katılma payları ile sigorta ettirenlerden safî primlerin yüzde ikisi oranında tahsil edilecek katılma paylarından oluşur. Bakan, bu oranları binde beşe kadar indirmeye veya tekrar kanunî sınırlarına kadar yükseltmeye yetkilidir.
   
     (4) Sigorta şirketleri, üçüncü fıkra hükmü gereğince kendileri tarafından ödenmesi gereken bir takvim yılına ilişkin katılma paylarını takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar; sigorta ettirenlerden tahsil edilen katılma paylarını ise tahsil edildikleri ayı takip eden ayın sonuna kadar Hesaba yatırmak zorundadır.
   
     (5) Hesap kapsamındaki her zorunlu sigorta ve yeşil kart sigortası için ayrı hesap açılır ve bunların gelir ve giderleri bu hesaplarda izlenir.
   
     (6) Hesabın gelir ve giderleri ile işlemleri, Müsteşarlıkça her yıl denetlenir.
   
     (7) Hesabın kuruluşuna, işleyişine, fon varlıklarının nemalandırılmasına, Hesaptan yapılacak ödemelere, gerek ilgililere gerekse Türkiye Motorlu Taşıt Bürosuna yapılacak rücûlara, 24 üncü madde uyarınca oluşturulacak bilgi merkezine ve Komisyona yapılacak katkı payı ve diğer harcamalara ilişkin esaslar yönetmelikle düzenlenir.
   
     Yurt dışında yaptırılabilecek sigortalar
   
     MADDE 15 – (1) Türkiye'de yerleşik kişiler, Türkiye'deki sigortalanabilir menfaatlerini, Türkiye'de faaliyette bulunan sigorta şirketlerine ve Türkiye'de yaptırmak zorundadır.
   
     (2) Ancak;
   
     a) İhracat ve ithalat konusu mallar için nakliyat sigortası,
   
     b) Uçak, gemi, helikopter için dış kredi ile satın alındıklarında, münhasıran dış kredi miktarı ile sınırlı olarak ve dış borç ödeninceye kadar; yurt dışından finansal kiralama yolu ile getirilmelerinde ise finansal kiralama sözleşmesi süresi ile sınırlı olarak yaptırılacak tekne sigortaları,
   
     c) Gemilerin işletilmesinden doğan sorumluluk sigortası,
   
     ç) Hayat sigortaları,
   
     d) Kişilerin Türkiye haricinde bulunacakları süre için bu süre ile sınırlı olmak kaydıyla veya geçici olarak yurt dışında kaldıkları sırada yaptırabilecekleri ferdî kaza, hastalık, sağlık ve motorlu taşıt sigortaları,
   
     yurt dışında da yaptırılabilir.
   
     (3) Bakanlar Kurulu yurt dışında yaptırılabilecek sigortaların kapsamını genişletmeye yetkilidir.
   
     
   
    DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
   
    Malî Bünye
   
     Teknik karşılıklar
   
     MADDE 16 – (1) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri sigorta sözleşmelerinden doğan yükümlülükleri için, bu maddede belirtilen esaslara göre yeteri kadar karşılık ayırmak zorundadır.
   
     (2) Kazanılmamış primler karşılığı; yürürlükte bulunan her bir sigorta sözleşmesine ilişkin olarak yazılan brüt primin gün esasına göre takip eden hesap dönemine veya dönemlerine sarkan kısmından; yürürlükte bulunan yıllık hayat sigortaları ile süresi bir yılı aşan birikim priminin de alındığı hayat sigortalarında ise yazılan brüt primlerden varsa birikime ayrılan kısım düşüldükten sonra kalan tutarın takip eden döneme veya dönemlere sarkan kısmından oluşur. Ancak, gün esasına göre karşılık hesaplaması mümkün olmayan reasürans ve retrosesyon işlemlerinde, sekizde bir esasına göre kazanılmamış primler karşılığı ayrılması mümkündür.
   
     (3) Devam eden riskler karşılığı; sigorta sözleşmesinin süresi boyunca üstlenilen risk düzeyi ile kazanılan primlerin zamana bağlı dağılımının uyumlu olmadığı kabul edilen sigorta branşlarında, ayrıca kazanılmamış primler karşılığının şirketin taşıdığı risk ve beklenen masraf düzeyine göre yetersiz kalması halinde ayrılır.
   
     (4) Dengeleme karşılığı; takip eden hesap dönemlerinde meydana gelebilecek tazminat oranlarındaki dalgalanmaları dengelemek ve katastrofik riskleri karşılamak üzere Müsteşarlıkça belirlenen branşlar için ayrılan karşılıktır. Müsteşarlık, bu karşılığı ikame edecek şekilde, belirlenen usûl ve esaslar çerçevesinde ihtiyat ayrılmasına karar verebilir.
   
     (5) Matematik karşılık; bir yıldan uzun süreli hayat, sağlık, hastalık ve ferdî kaza sigortası sözleşmeleri için sigorta şirketleri tarafından sigorta ettirenler ile lehdarlara olan yükümlülüklerini karşılamak üzere sözleşme teknik esaslarında belirtilen, istatistiksel ve aktüeryal yöntemler kullanılarak hesaplanan karşılıklar ile taahhüt edilmişse, bu karşılıkların yatırıma yönlendirilmesi sonucu elde edilen gelirden sigortalılara ayrılan pay karşılıkları toplamıdır.
   
     (6) Muallâk tazminat karşılığı; kayda geçmiş ancak ödenmemiş tazminat tutarları ile gerçekleşmiş ancak kayda geçmemiş tahmini tazminat tutarları ve bu tazminatlar ile ilgili yapılan gider karşılıkları ve bu tutarların yetersiz kalması durumunda yeterlilik için Müsteşarlıkça belirlenen esaslar çerçevesinde ayrılan ek karşılıklardan oluşur.
   
     (7) İkramiyeler ve indirimler karşılığı; sigorta şirketlerinin ikramiye veya indirim uygulamasına gitmesi durumunda, carî yılın teknik sonuçlarına göre sigortalılar veya lehdarlar için ayrılan ikramiye ve indirim tutarlarından oluşur.
   
     -8- Teknik karşılıklarda reasürör payının, devredilen risk ve primle orantılı olması esastır. Ancak, Müsteşarlık malî açıdan belirleyeceği kriterleri karşılayamayan reasürörlere devredilen işlerde reasürör payının düşülmemesini isteyebilir.
   
     (9) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin varlıkları, teknik karşılıkları karşılayacak düzeyde olmalıdır. Teknik karşılıklara ilişkin usûl ve esaslar ile teknik karşılıkların yatırılacağı varlıklara ilişkin hususlar yönetmelikle düzenlenir.
   
     Teminatlar
   
     MADDE 17 – (1) Sigorta şirketleri, yurt içinde akdetmiş oldukları sigorta sözleşmelerinden doğan taahhütlerine karşılık olarak bu maddede belirlenen esaslara göre teminat ayırmak zorundadır.
   
     (2) Hayat branşında faaliyet gösteren sigorta şirketleri, Müsteşarlıkça belirlenen dönemler itibarıyla ayrılan matematik karşılıkları ile muallak tazminat karşılıklarının toplamından, 29/6/1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca yapılan ikrazlar ve henüz tahsil edilmemiş prim alacakları tutarına isabet eden matematik karşılıkların düşülmesinden sonra kalan tutara karşılık gelen varlıkları Müsteşarlıkça belirlenen süreler içinde ve Müsteşarlık lehine teminat olarak bloke veya ipotek ettirmek zorundadır. Yeni kurulan sigorta şirketlerinde ilk üç yıl itibarıyla tesis edilecek teminat tutarı, şirketin ödenmiş sermayesi de dikkate alınarak Müsteşarlıkça tespit edilir. Ancak, bu şirketlerin bir yıl ve bir yıldan kısa süreli verdikleri hayat, ferdî kaza, sağlık ve hastalık teminatları için dördüncü fıkra hükümleri uygulanır.
   
     (3) Hesap yılı içinde, hayat branşındaki tahsilatı aşacak şekilde bu branşta sigortalılara ödeme yapmak zorunda kalan sigorta şirketlerinin, söz konusu branşa ait teminat olarak gösterilen ve bloke edilen varlıklarından, aşılan miktar dâhilinde Müsteşarlıkça uygun görülecek kısım serbest bırakılır.
   
     (4) Hayat dışı sigorta şirketleri, hesaplama yöntemi yönetmelikle belirlenecek sermaye yeterliliğinin üçte birinden az olmamak kaydıyla teminat olarak minimum garanti fonu tesis eder. Minimum garanti fonu, hiç bir dönemde çalışılan branşlar itibarıyla gerekli olan asgarî sermaye tutarlarının üçte birinden az olamaz. Müsteşarlık tesis edilen minimum garanti fonu varlıkları üzerine bloke veya ipotek tesis ettirmeye yetkilidir. Ancak, bu şirketlerin bir yıldan uzun süreli yaptıkları ferdî kaza, hastalık ve sağlık sigorta sözleşmeleri için ayıracakları teminatlar hakkında ikinci fıkra hükmü uygulanır.
   
     (5) Sigorta şirketlerinin faaliyetine son verdiği branşlara ait teminat blokajı, sigortalılara karşı bu branşa ait tüm ödemelerin yapılmış olması kaydıyla Müsteşarlıkça serbest bırakılır. Ancak, şirketin ödeme güçlüğüne düşmesi halinde, Müsteşarlık, sigortalılara teminatlardan ödeme yapılmasına karar verebilir.
   
     (6) Teminatlar, sigortalıların tüm alacakları ödenmeden iflas veya tasfiye masasına dâhil edilemez, haczolunamaz, üzerlerine ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulamaz. Ancak, Müsteşarlığın, sigortalı alacaklarının korunması amacıyla teminatlar üzerinde ihtiyati tedbir koydurtma hakkı saklıdır.
   
     (7) Müsteşarlık, sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri ile sigortacılık yapan diğer kuruluşların malî bünye ve özkaynak yeterliliğine ilişkin düzenlemeleri yapmaya ve bloke edilecek varlıkların tür, değerleme esasları ile blokaj, deblokaj, ipotek tesisi ve fekkine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye yetkilidir. Bu işlemlere ilişkin masraflar ilgili şirket tarafından karşılanır.
   
     Hesap esasları, kayıt düzeni ile temel malî tablo ve malî bünye düzenlemeleri
   
     MADDE 18 – (1) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri, hesaplarını ve malî tablolarını, Müsteşarlıkça belirlenecek esaslara ve örneğe uygun olarak düzenlemek, ilan ettirmek ve Müsteşarlığa göndermek zorundadır.
   
     (2) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri bilançolarının, kâr ve zarar cetvellerinin ve Müsteşarlıkça uygun görülecek diğer malî tablolarının bağımsız denetim kuruluşlarına denetlettirilmesi ve ilan ettirilmesi zorunludur. Müsteşarlık, sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerinin bağımsız dış denetim kuruluşlarınca denetlenmelerini düzenlemeye yetkilidir.
   
     (3) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketlerince ilan edilen malî tabloların gerçeğe aykırılığının tespiti halinde Müsteşarlık, genel kabul görmüş muhasebe kural ve ilkelerini göz önünde bulundurarak söz konusu malî tabloları düzeltilmiş olarak yeniden ilan ettirebilir.
   
     (4) Müsteşarlık, sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinden, diğer kanunların zorunlu kıldığı defterlerden başka, özel defterler tutmalarını talep etmeye ve bu defterlerin tâbi olacağı esas ve usûlleri tespite, belirleyeceği esaslar ve örneklere uygun olarak her türlü bilgi, cetvel, rapor, hesap özetleri ve malî tablolar istemeye, gerekli gördüğü takdirde malî tabloları ilan ettirmeye, sigortacılık sektörünün malî yapısının güçlendirilmesi için finansal oranlar tespit etmeye, şirket kaynaklarının hangi aktiflere ve ne oranda yatırılacağını belirlemeye yetkilidir.
   
     (5) Gerekli görülen hallerde Müsteşarlık, sigorta şirketleri, reasürans şirketleri, aracılar ve sigorta eksperlerinden her türlü bilgi, belge ve raporu istemeye yetkilidir. Konsolide tabloların oluşturulmasında Müsteşarlık ana ortaktan, ana ortaklık ise konsolide finansal raporlama ile ilgili kuruluşlardan bu konuda her türlü bilgi ve belgeyi talep etmeye yetkilidir.
   
     Aktif azaltıcı işlem yasağı
   
     MADDE 19 – (1) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketlerinin ortakları, yönetim kurulu üyeleri, denetçileri ve çalışanları, şirket ana sözleşmesi veya genel kurul ya da yönetim kurulu kararı ile saptanan hükümler dâhilinde personele yapılan ödemeler, yardım veya verilen avanslar hariç, şirket kaynaklarını dolaylı ya da dolaysız kullanamaz, iyiniyet kurallarına aykırı olarak aktifin değerini düşüren işlemlerde bulunamaz ve hiçbir surette örtülü kazanç aktarımı yapamaz. Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri kendi borçları veya sigorta işlemlerinden doğanlar hariç olmak üzere personeli, ortakları, iştirakleri veya diğer kişi ve kurumlar lehine mal varlığını teminat olarak gösteremez, kefil olamaz ve kredi sağlayamaz.
   
     Malî bünyenin güçlendirilmesi
   
     MADDE 20 – (1) Bir sigorta veya reasürans şirketinin minumum garanti fonu tutarını karşılayamadığının, tesis etmesi gereken teminatı tesis edemediğinin, teknik karşılıkları karşılayacak yeterli veya teknik karşılıklara uygun varlıklarının bulunmadığının ya da sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getiremediğinin yahut şirketin malî bünyesinin sigortalıların hak ve menfaatlerini tehlikeye düşürecek derecede zayıflamakta olduğunun tespiti hallerinde, Bakan uygun bir süre vererek, malî bünyenin güçlendirilmesine yönelik olarak ilgili sigorta ve reasürans şirketinden;
   
     a) Malî bünyesindeki zaafiyetin nasıl giderileceğini ve sigortalıların hak ve menfaatlerinin nasıl korunacağını içeren kapsamlı bir iyileştirme planı sunulması ve uygulanmasını,
   
     b) Sermayesinin artırılması, ödenmemiş kısmının ödenmesi, sermayeye mahsuben şirkete ödeme yapılması veya kâr dağıtımının durdurulması ya da ilave teminat tesis edilmesini,
   
     c) Varlıklarının kısmen ya da tamamen elden çıkarılması veya elden çıkarılmasının durdurulmasını, yeni iştirak ve sabit değerler edinilmemesini,
   
     ç) Malî bünyesini ve likiditesini güçlendirici ve riski azaltıcı benzer tedbirler alınmasını,
   
     d) Tespit edilecek gündemle genel kurulun olağanüstü toplantıya çağrılmasını veya genel kurul toplantısının ertelenmesini,
   
     e) Benzeri diğer hususların yerine getirilmesini,
   
     isteyebilir.
   
     (2) Ayrıca, Bakan;
   
     a) Sigorta şirketlerinde şirketin faaliyette bulunduğu sigorta branşlarından, reasürans şirketlerinde ise sigorta gruplarından birine veya tamamına ait sigorta portföyünü teminat ve karşılıkları ile birlikte başka şirket veya şirketlere devretmeye, devralacak şirket bulunamadığı takdirde ise devredilecek portföyün tasfiyesine yönelik her türlü tedbiri almaya,
   
     b) Sigorta portföyünü sınırlandırmaya,
   
     c) Yönetim veya denetim kurulu üyelerinden bir kısmını veya tamamını görevden alarak ya da bu kurullardaki mevcut üye sayısını artırarak bu kurullara üye atamaya veya sigorta veya reasürans şirketinin yönetiminin kayyıma devredilmesini talep etmeye,
   
     ç) Malî bünyenin güçlendirilmesine yönelik benzeri diğer tedbirleri almaya,
   
     yetkilidir. 4 üncü maddede öngörülen şartlar, bu fıkranın (c) bendi uyarınca atanacak kişiler için de aranır.
   
     (3) Bu maddede öngörülen tedbirlerin uygulanmaması veya uygulanamayacağının anlaşılması, sigorta veya reasürans şirketinin ödemelerini tatil etmesi, sigortalılara olan yükümlülüklerini yerine getirememesi veya şirket özkaynaklarının minimum garanti fonunun altına düşmesi halinde, Bakan, sigorta veya reasürans şirketinin tüm branşlarda veya ilgili branşlarda yeni sigorta sözleşmesi akdetme ve temdit yetkisini kaldırmaya, ruhsatlarını iptal ve varlıklarını bloke etmeye yetkilidir.
   
     (4) Sigorta şirketleri ve reasürans şirketleri dışında ve kendi özel kanunları uyarınca, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre sigorta veya reasürans sözleşmesi yapan diğer kurum ve kuruluşların, sözleşmelerden doğan yükümlülüklerini yerine getiremediğinin ve malî bünyesinin sigortalıların hak ve menfaatlerini tehlikeye düşürecek şekilde zayıflamakta olduğunun tespit edilmesi halinde, Bakan, malî bünyenin güçlendirilmesine yönelik tedbirler almaya, yönetim ve denetimde yer alan kişilerin tamamını veya bir kısmını görevden alarak yenilerini atamaya veya yönetimin kayyıma devredilmesini talep etmeye yetkilidir.
   
     (5) Malî bünye zaafiyetinin kriterleri yönetmelikle belirlenir.
   
     (6) Bu madde uyarınca şirket yönetim ve denetimine atananlar, şirkete ait doğmuş veya doğacak kamu borçlarından, sosyal güvenlik kuruluşlarına olan borçlarından ve şirketin diğer malî yükümlülüklerinden sorumlu tutulamaz. Bu madde uyarınca atanan kamu görevlileri hakkında ceza davası açılabilmesi Bakanın iznine tâbi olduğu gibi bu kişiler hakkında açılan hukuk davaları da Müsteşarlığa karşı açılmış sayılır. Müsteşarlık tarafından açılan davalar hariç olmak üzere bu kişiler hakkında açılan davalar ve başlatılan soruşturma ve kovuşturmalarda, yargılama giderleri ve Türkiye Barolar Birliğince açıklanan asgarî ücret tarifesinde belirlenen avukatlık ücreti, Müsteşarlık bütçesinden karşılanır. Türk Ticaret Kanununun yönetim kurulunun ibrasına ilişkin hükümleri bu madde uyarınca atananlar hakkında uygulanmaz.
   
     
   
    BEŞİNCİ BÖLÜM
   
    Aktüerler, Aracılar ve Sigorta Eksperleri
   
     Aktüerler ve brokerler
   
     MADDE 21 – (1) Sigorta şirketleri ile reasürans şirketleri, yeterli sayıda aktüerle çalışmak zorundadır. Müsteşarlık tarafından aktüerlerin kaydedildiği bir Aktüerler Sicili tutulur. Sicile kaydolunmadan aktüerlik yapılamaz. Aktüerlik unvanının kazanılması ile aktüerlerin görev ve yetkilerine ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
   
     (2) Brokerlik, Müsteşarlıktan alınan brokerlik ruhsatı ile yapılır. Müsteşarlık, ruhsat ile ilgili işlemlerin incelemeye ve onaya hazır hale getirilmesi hususunda ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarına görev verebilir. Brokerlerin görev ve yetkilerine ilişkin usûl ve esaslar yönetmelikle belirlenir.
   
     (3) Sigorta şirketlerinin, sigorta acentelerinin ve sigorta eksperlerinin ortakları, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile meslekî faaliyette bulunan şirket çalışanları; brokerlik yapamaz, tüzel kişi brokerin yönetim ve denetim kurullarında görev alamaz, imzaya yetkili olarak çalışamaz, bunlara ortak olamaz ve bunlardan ücret karşılığı herhangi bir iş kabul edemez. Bu sınırlandırmalar söz konusu kimselerin eş ve velayeti altındaki çocukları için de geçerlidir.
   
     (4) Sigorta brokerliği yapması yasaklananlar, brokerlik ile ilgili faaliyetlerde çalıştırılamaz ve her ne şekilde olursa olsun bu kişilerle brokerlik mesleğinin icrası için işbirliği yapılamaz.
   
     (5) Sigorta brokerleri ve bunların yanlarında çalışanlar, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ilgililerin izni olmaksızın açıklayamaz. Ancak, suç teşkil eden hallerin yetkili mercilere duyurulması zorunludur.
   
     Sigorta eksperleri
   
     MADDE 22 – (1) Sigorta eksperliği gerçek veya tüzel kişilerce yapılır.
   
     (2) Sigorta eksperliği yapmak isteyen kişilerin;
   
     a) Müsteşarlıktan sigorta eksperlik ruhsatı alması,
   
     b) Levhaya yazılı olması,
   
     gerekir.
   
     (3) Yabancı sigorta eksperlerinin faaliyetlerine ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkilidir.
   
     (4) Sigorta eksperi unvanı, sigorta eksperliği ruhsatnamesinin alınmasından sonra kazanılır. Sigorta eksperliği yapacaklar, ruhsatnamelerini aldıktan sonra Levhaya kayıt olmak için Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğine başvurur. Müsteşarlık, ruhsatnameye ilişkin işlemlerin incelemeye ve onaya hazır hale getirilmesi hususunda ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarına görev verebilir.
   
     (5) Sigorta eksperinin kaydı;
   
     a) Almış olduğu ruhsatların tümü iptal edilmişse,
   
     b) Hakkında meslekten çıkarma kararı verilmişse,
   
     c) Levhaya yazılmasından itibaren altı ay içinde mesleğini ifa etmezse,
   
     ç) Sigorta eksperliğinden ayrılmışsa,
   
     d) Tespit edilen kayıt ücretini süresi içinde yatırmamışsa veya aidatını üç yıl üst üste hiç ödememişse,
   
     Levhadan silinir.
   
     (6) Levhadan silinme kararı verilmeden önce sigorta eksperinin yazılı savunması istenir. Ayrıca, Levhadan silinme kararının verilebilmesi için sigorta eksperinin savunmasının dinlenmesi veya dinlenmek üzere kendisine yapılan çağrıya uymamış olması gerekir. Levhadan silinme kararı gerekçeli olarak verilir.
   
     (7) Levhadan silinmeyi gerektiren hallerinin sona erdiğini ispat eden sigorta eksperi, Levhaya yeniden yazılma hakkını kazanır. Ancak, hakkında meslekten çıkarma kararı verilmiş olan kişinin bir daha Levhaya yazılması mümkün değildir. Levhaya yeniden yazılan sigorta eksperinden kayıt ücreti alınmaz.
   
     -8- Levhaya yeniden yazılma talebinde bulunanlar, Levhaya yazılma şartlarının varlığının devam ettiğini ispatla zorunlu tutulabilir. Levhaya yeniden yazılma talebinin reddine ilişkin karar gerekçeli olarak verilir.
   
     (9) Levhadan silinen veya Levhaya yeniden yazılma talebi reddolunan kişi, bu kararlara karşı onbeş iş günü içinde Müsteşarlığa yazılı itirazda bulunabilir. Yapılacak itiraz karşısında Müsteşarlık en geç onbeş iş günü içinde görüşünü bildirmek zorundadır. Bu karar kesindir.
   
     (10) Gerçek kişi sigorta eksperleri, sigorta eksperliğini mutat meslek halinde yapmak zorundadır. Gerçek kişi sigorta eksperleri, bu faaliyetlerine devam ettikleri sürede esnaf veya tacir sıfatıyla mesleğin niteliği ile bağdaşması mümkün olmayan başka bir işle uğraşamaz, sigorta acenteliği ve brokerlik faaliyetinde bulunamaz.
   
     (11) Bir gerçek kişi sigorta eksperi birden fazla büro açamaz.
   
     (12) Tüzel kişi sigorta eksperleri münhasıran sigorta eksperliği konusunda faaliyet göstermek zorundadır. Tüzel kişi sigorta eksperi ile iş yapılması durumunda, eksperlik işi tüzel kişiye verilir. Ancak, işi takip edecek olan sigorta eksperine tüzel kişi tarafından yetki belgesi düzenlenir. Ekspertiz raporunda şirket kaşesi yanında gerçek kişi sigorta eksperinin de imzası yer alır. Tüzel kişi sigorta eksperleri nezdinde çalışan sigorta eksperleri, tüzel kişilerden bağımsız olarak iş kabul edemez, ücretli veya maaşlı bir görevde bulunamaz ve hiçbir şekilde bir başka tüzel kişi sigorta eksperinin nam ve hesabına çalışamaz.
   
     (13) Sigorta eksperi tarafsız olmak zorundadır. Sigorta eksperleri, taraflardan birisi ile arasında tarafsızlığını şüpheye düşürecek önemli nedenler veya taraflardan birisi ile 18/6/1927 tarihli ve 1086 sayılı Hukuk Usûlü Muhakemeleri Kanununun 245 inci maddesinin (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı derecelerde akrabalığı veya bir iş ortaklığı varsa, sigorta eksperliği görevini kabul edemez. Bu hüküm, tüzel kişi sigorta eksperlerinin yanında çalıştırdıkları sigorta eksperleri için de geçerlidir. Bu hükme aykırı olarak düzenlenen raporlar geçersizdir.
   
     (14) Sigorta şirketlerinin, sigorta acentelerinin ve brokerlerin ortakları, yönetim ve denetiminde bulunan kişiler ve bunlar adına imza atmaya yetkili olanlar ile meslekî faaliyette bulunan şirket çalışanları sigorta eksperliği yapamaz; tüzel kişi sigorta eksperlerinin yönetim ve denetim kurullarında görev alamaz, imzaya yetkili olarak çalışamaz, bunlara ortak olamaz ve bunlardan ücret karşılığı herhangi bir iş kabul edemez. Bu sınırlandırmalar söz konusu kimselerin eş ve velayeti altındaki çocukları için de geçerlidir.
   
     (15) Sigorta eksperleri ve bunların yanlarında çalışanlar, işleri dolayısıyla öğrendikleri bilgi ve sırları ilgililerin izni olmaksızın açıklayamaz. Ancak, suç teşkil eden hallerin yetkili mercilere duyurulması zorunludur.
   
     (16) Sigorta eksperliği yapması yasaklananlar, sigorta eksperliği ile ilgili faaliyetlerde çalıştırılamayacakları gibi bu kişilerle her ne şekilde olursa olsun sigorta eksperliği mesleğinin icrası için işbirliği yapılamaz.
   
     (17) Maddî hasarla sonuçlanan trafik kazaları için yetkili sigorta eksperleri tarafından düzenlenmiş, örneği İçişleri Bakanlığınca tespit olunacak rapor, sigorta tazminatının ödenmesinde Karayolları Trafik Kanununun 99 uncu maddesindeki kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı hükmündedir. Eksperler tarafından düzenlenen raporlar delil niteliğindedir.
   
     (18) Sigorta eksperleri, kendilerine teklif edilen işi herhangi bir sebep göstermeksizin reddedebilir; ancak, mücbir nedenler ve umulmayan haller hariç olmak üzere en geç üç iş günü içinde işi kabul edip etmediğini, işi teklif edene yazılı olarak bildirmek zorundadır. Bildirimde bulunmayan sigorta eksperi, işi kabul etmiş sayılır.
   
     (19) Sigorta eksperi, sigortacı veya sigorta ettiren ya da sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler tarafından serbestçe tayin edilebilir. Sigorta sözleşmesinde, sigorta eksperinin sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler tarafından tayin edilmesi halinde ücretin hangi tarafça karşılanacağı belirtilir. Sözleşmede belirtilmediği takdirde ücret sigortacı tarafından ödenir. İki sigorta eksperi tarafından reddolunan kişi, kendisine sigorta eksperi tayin edilmesini Sigorta Eksperleri İcra Komitesinden talep edebilir. Tayin olunan sigorta eksperi, Komite tarafından belirlenen ücret karşılığında işi kabul etmek zorundadır. Ancak, işi kabul zorunluluğu bu maddenin onyedinci fıkrası uyarınca düzenlenen kaza ve zarara ilişkin tespit tutanağı için uygulanmaz.
   
     (20) Ekspertiz ücretinin miktarı, sigorta eksperi ile kendisini tayin eden taraf arasında serbestçe kararlaştırılır.
   
     (21) Sigorta eksperliği kursları, sınavları ve stajı, yönetmelikle belirlenecek her bir eksperlik dalı için ayrı ayrı yapılır. Sigorta eksperlik kursu ve diğer eğitim faaliyetleri, 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanununa tâbi değildir.
   
     (22) Bu Kanuna göre yetkili olanlar dışında hiçbir kişi, sigorta eksperliği faaliyetinde bulunamayacağı gibi ticaret unvanlarında veya herhangi bir belgede, sigorta eksperliği iş ve işlemleriyle uğraştığı izlenimini yaratacak kelime ve işaretler kullanamaz.
#1724
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, dere yataklarındaki yerleşimlerin yıkımına birkaç hafta içinde başlanacağını söyledi.

"Türkiye Mevsimi" etkinlikleri için Fransa'ya giden Kadir Topbaş, Atatürk Havalimanı'nda gazetecilerin IMF-Dünya Bankası toplantıları sırasındaki eylemlerden zarar gören esnafa yardım ve dere yataklarındaki yapıların yıkımına ilişkin sorusunu cevapladı.

Dere yatıklarındaki yapıların yıkımına ne zaman başlanacağı sorusuna Kadir Topbaş, "Dün yaptığımız koordinasyon toplantısında tespitler ve işaretlemelerin yapıldığını konuştuk. Tebligatlar, önümüzdeki hafta içinde gönderilmeye başlanacak. Kaçak yapılar dahi olsa onlara kısa bir süre verilecek. İkazlara olumlu cevap vermeyenler için gereği yapılacak. Birkaç hafta içinde fiili olarak bunu uygulamaya başlayacağız." cevabını verdi.

İstanbul'un yerleşim tarihinden itibaren bugüne kadar gelen son 50-100 yıl içinde dere yataklarına yerleşimler kurulduğuna dikkat çeken Topbaş, artık yeni yerleşimlere müsaade etme imkanları olmadığını vurguladı. Topbaş, "Taşkın seviyelerini dikkate alarak o bölgelerde bodrum katlar belki de birinci katın dahi inşaatlarına müsaade edilmeyecek. İmar planları da buna göre yapılacak. Artık ortaya çıkan boyutları ve daha fazlanın da olabileceğini dikkate alarak çalışmalar yapıyoruz. Maddi kaygı olmaksızın insanların hayatlarının kaybolmaması için bu konuda hiç müsamahamız olmayacak." sözleriyle kararlılığını dile getirdi.

"Zarar gören esnaf için üzerimize düşeni yaparız"

Topbaş, "İstanbul'daki gösterilerde zarar gören esnafa büyükşehir belediyesi yardım edecek mi?'' sorusu üzerine, yardımın zarar tespitlerinin ardından ilgili bakanlıkça yapıldığını ancak kendilerinin de üzerlerine düşeni yapacaklarını ifade etti.

Başkan Kadir Topbaş, IMF-Dünya Bankası toplantıları sırasında haddi aşıp esnafı mağdur edenlerin İstanbul'un imajına da zarar verdiğine işaret etti.

Kendilerinin, toplantının İstanbul'da yapılması ve katkılarını önemsediklerini söyleyen Topbaş, "Ekibimizle 13 aylık kısa bir sürede yeraltında çok kötü şartlarda 127 bin metre kare inşaatı bitirdik ve yüzümüzün akıyla bu toplantıya yetiştirdik. Tahminlere göre; bu toplantılarla İstanbul'un girdisi 20 milyon dolar civarında diye bahsediliyor.

Dünya seyretti, İstanbul konuşuldu. Ciddi bir reklam değeri var. Yakaladığımız güzellikleri milletçe, ekonomik daralmaları giderme adına önemli fırsatlar olarak görmek lazım. Bunlar kente önemli değerler katan aktivitelerdir." dedi.

İstanbul'un merkezinde 'kongre vadisi' olarak adlandırılan bölgede çok önemli ve kompleks bir aktivite alanı oluşturduklarını belirten Topbaş, büyük toplantıların şehir dışı yerine merkezde yapılmasının kente büyük katkı sağladığını anlattı.

Kadir Topbaş, ''Toplantıların kent merkezinde olması, gelenlerin İstanbul'u yaşamaları açısından çok önemli. İstanbul turizm gelirlerinin yüzde 85'ini kongre turizminden aldı. Sekiz milyon kişi olan katılım sayısını giderek artacak. İstanbul dünya ile yarışacak mekanlara sahip.'' izahını yaptı. (CİHAN)

http://www.haber7.com/haber/20091008/Topbas-acikladi-Yikimlar-basliyor-VIDEO.php
#1725
Mideniz guruldadığında, titrediğinizde, parmaklarınızı çıtlattığınızda, mideniz ekşidiğinde, burnunuz aktığında, kaşındığınızda, bir yeriniz çürüdüğünde ya da su topladığında veya avuç içiniz terlediğinde neler oluyor?  

BBC Focus dergisinde yer alan haberde, vücudumuz günlük fonksiyonlarını yerine getirirken arkasında yatan mekanizmanın nasıl işlediğini anlatıyor. İşte bu mekanizmalardan bazıları:

Hassas dişler: Hassas dişlere sahip olanlar için dondurma yemek, bizim hoşlandığımız gibi zevk verici değildir. Dişinizin ince mine tabakasının altı dentin denen bir maddeden oluşuyor. Dentin ise doğrudan dişin yumuşak çekirdeğine (sinirlerin yer aldığı pulpa boşluğu olarak bilinir) giden borucuklar ve mikroskobik kanallardır. Borucukların ayrıca sıvı içerdiğini söyleyen California Üniversitesi Koruyucu ve Restoratif Diş Bilimleri Bölümü'nden Grayson W Marshall, "Bu akışkan sıvıdaki herhangi bir hareket pulpa boşluğundaki sinirleri harekete geçiriyor ve bu da keskin bir acıya neden oluyor" dedi.

Mide yanması, ekşimesi: Kahve, çok yağlı ve baharatlı yiyeceklerin yol açtığı mide yanması ya da ekşimesi olarak bilinen şikayet hazımsızlık ağrısıdır. Yemek borunuzda keskin bir yanma hissi oluşur. Kings College London School of Medicine'dan Prof. Dr. David Armstrong, mide yanmasının mideden sızan asitin yemek borusunu geri dönmesiyle oluştuğunu söyledi.

Bu hastalığa eğilimli olan insanlar, midelerinin üstündeki sfinkter (Açılma, açma, gevşetme ya da kapama, sıkma görevi olan halka şeklindeki kas) kasında bir güçsüzlük hissederler. Bu kas sayesinde midedeki güçlü asitler güvenli bir şekilde içeride tutuluyor. Midenizin iç astarı bu asitlerin sindirim etkisine karşı dirençliyken, yemek borusu o kadar güçlü değildir. Mideniz yandığında hissettiğiniz acı, mide asitinin gırtlağınızın içini yakmasıyla oluşuyor. Hatta, uzandığınız zaman, asit boğazınızın içini yıkayabilir.

Yüz kızarması: Başkalarının önünde gülünç duruma düşme, yetersizlik ya da başarısızlık duyguları sizi utandırabilir. Utançtan dolayı yüzünüz kıpkırmızı olur. Utanç, bizi bunaltır ve bu "dövüş ya da kaç" prensibini tetikler ve vücudumuz korkuyla savaşmak ya da ondan kaçmak için adrenalinle şarj olur.

Adrenalin, kaslara bol oksijen desteği sağlamak için kalbin hızlı çarpmasına yol açar. Fakat, bu bizim daha sıcak hissetmemizi sağlar. Kendimizi serinletmek için, terleriz ve kan cilt yüzeyindeki kılcal damarlara doğru akar ve kızarmaya neden olur. Yüzümüzde daha fazla kan damarı olduğundan yüzümüz kızarır.

Diğer birçok stres türü de kızarmanıza yol açar. Kızarmaya başladığınızda bunu durdurmak zordur. Londra'dan Dr. Michael Sinclair, "Bir kez kızardığınızda, diğerlerinin önünde zayıf göründüğünüzü düşünerek bir çoğunuz daha fazla utanıyor ve kızarıyor" dedi.

Mide gurultusu: Karnınız açken midenizden gelen guruldama sesi, mideniz tarafından çıkarılmaz ve aç olduğunuz için olmaz. Borborigmus (Barsak gazlarından ileri gelen karın gurultuları) olarak bilinen bu ses, ince bağırsağının üst kısmında oluşuyor. Bağırsak kaslarınız yiyecek ve içeçekleri aşağıya doğru götürürken, sıvılaşmaya başlayan yiyeceklerden sızar. Mideniz boş olduğunda ses, büyük bir titreşimli boşluk gibi çıkar.

Kaşıntı: Böcek ısırığından kurdeşene, size rahatsızlık veren kaşıntıdan kurtulmak için kaşınmaktan daha iyi yol yoktur. Kaşınma, vücudumuzdaki parazitleri ve diğer yabancı nesneleri uzaklaştırmanın bir yoludur. Hiç kimse, hatta en popüler nörobilimciler dahi kaşıntının nasıl oluştuğunu geçtiğimiz günlere kadar bilmiyordu.

Şimdi, Minnesota Üniversitesi'nde yapılan araştırma, cevabı ortaya çıkardı: Kaşıma omurilikteki normalde kaşınma hissini beyne gönderen sinir hücrelerini kapatıyor. Böcek ısırmasından dolayı kaşındığınızda, ciltteki hücreler histamin isimli kimyasal salıyorlar. Yakınındaki sinir hücreleri histamine tepki veriyor ve sinyali omuriliğe gönderiyor. Buradan da beynin talamus (beynin geri kalanı tarafından sinir sinyallerinin okunmasını kolaylaştıran tercüman olarak görev yapıyor) bölgesine gönderiliyor. Talamus sinyali kaşınma duyusu oluşturan serebral kortekse bilişsel ve duyuşsal aktivitelerin gerçekleştiği beyin bölgesine iletiyor.

Araştırma ekibi, maymunların ayaklarına histamin enjekte ederken, omuriliklerindeki bireysel hücrelerin aktivitesini görüntüledi. Hücreler, enjeksiyonu farketti ve derhal sinyal göndermeye başladı. Fakat araştırmacılar, enjeksiyon bölgesindeki cildi kaşıdıklarında bu aktivitenin azaldığını ya da engellendiğini gördüler.

Burun akması: Soğuk algınlığı, alerji, baharatlı yiyecekler gibi şeyler nasıl burnunuzun akmasına yol açar? Normal olarak, burnunuzdaki zar vücuda giren ajanları, mikropları engellemek için mukus (sümük) üretiyor. Burnun her gün bir litre sümük ürettiği tahmin ediliyor. Fakat, bazı uyaranlar sümük üretimini daha da artırabiliyor. Örneğin, soğukalgınlığı geçiriyorsanız, vücudunuza saldıran virüsleri durdurmak için ekstra sümük üretiliyor ve sümüklerle bu virüsler dışarı fışkırtılıyor. Soğuk hava çok küçük filizleri ya da burun boşluğunuzun iç duvarındaki ince tüyleri mahvediyor. Normalde bu tüyler sümüğü boğazınızdan aşağıya geri sürükleyip götürüyor. Fakat sıcaklık düştüğünde bu tüyler çalışmıyor ve sümüğün burun deliğinizden akmasına izin veriyor.

Alerjiler de aynı etkiye sahip. Akciğerlere giden alerjenleri durdurmak için burun sümük üretimini artırıyor. Baharatlı yiyeceklerde durum biraz daha farklı. Kırmızı biberde bulunan kapsaisin, doğal bir burun tıkanıklığını giderici ilaçtır. Burnunuzdaki mukusu inceltir ve akışkan hale getirir.

Su toplama (fıska): Rahat olmayan ayakkabılar, genellikle ayağınızda bir ya da iki yerde su toplanmasına neden olurlar. Su kabarcığı, derinin katmanları arasında sıvı birikmesi sonucu oluşuyor. Sık rastlanan fakat genellikle küçük yaralardır. Ayak derisinin basınca ve sürtünmeye maruz kaldığı her yerde oluşabiliyor. Genellikle bu su kabarcığı, lenf (Lenf damarlarında dolaşan, berrak, şeffaf, alkali, açık sarı renkte sıvı) ile doludur. Ancak, elinize çekiçle vurduğunuz zaman oluşan kabarcık, kan damarını çatlatabilir ve daha koyu kan kabarcığı oluşturabilir.

Parmak çıtlatma: Çoğumuz parmaklarımızı çekerek ya da kıvırarak çıtlatma sesini duymaya çalışırız. Sadece parmaklarınız değil, dirseğiniz, dizleriniz, boynunuz ve hatta göğüs kemiğiniz çıtlayabilir.

Peki bu sese neden olan nedir? Kemiklerinizin hızlıca yuvasına girmesi ya da çıkmasından çok, parmaklarımızda, iki kemiğin birleştiği yerde bir bağlantı kapsülü var. Bu kapsülün içinde kemiklerin hareketleri sırasında buraları yağlayan bir sıvı vardır. Parmaklarımız gerilince ve eklem yerlerimiz düzleşince bu kapsül de gerilir. İçindeki sıvının basıncı azalır ve gaz kabarcıkları patlamaya başlar. İşte kulağımıza gelenler bu seslerdir. Güney Karolina Duke Üniversitesi'nden ortopedi uzmanı Farshid Guilak, "Çıtlatma tüm eklemlerimizin içindeki yağlayıcı snovyal sıvıdan çözülen gaz kabarcıklarının şekillenmesiyle oluşuyor" dedi.

Eklemi germek, eklem içindeki sıvının basıncını azaltır ve gaz kabarcıkları görünmeye başlar. Kabarcıklar hızlıca patlar ve çıtlama sesi duyulur. Fakat, kabarcıkların sıvı içinde tekrar oluşması zaman alır. Bu nedenle aynı parmağınızı tekrar tekrar çıtlatamazsınız.

Annenizin uyarılarına karşılık, çıtlatmanın eklem iltihabına ya da diğer hasar türlerinden birine yol açtığı konusunda bilimsel bir delil bulunmuyor.

Terleyen avuç içleri: İş başvurusu için bekleme ya da sıkışık trafikte bekleme gibi stresli durumlar, avuç içinizi nemli yapıyor.

Amsterdam'da VU Üniversitesi'nden Prof. Dr. Eco de Geus, korku ve endişenin amigdal adı verilen beynin bir bölümündeki duygusal devreleri harekete geçirdiğini söylüyor. Bu sırasıyla beyindeki ve omurilikteki bir dizi sinir hücresini harekete geçiriyor. Sinirler omurilikten akciğer, kalp ve ter bezleri gibi değişik organlara gidiyor. Gerçekten vücudunuzdaki tüm ter bezlerinden eşit olarak terlersiniz. Ellerinizi böyle nemli hissetmenizin nedeni avuç içlerinizde daha yüksek yoğunlukta ter bezi bulunmasıdır. Santimetrekare başına 500 ter bezinden, tipik bir avuç içinde ortalama 40 binin üzerinde ter bezi bulunuyor.

Kramp: Kaslarınızı düğümleyen ağrı verici bir durumdur. Genellikle baldırları etkiler, ancak ayaklarınızın tabanına ve hatta esnediğiniz zaman çenenizin altına da kramp girebilir. Kaslarınız aşırı kısaldığında ya da kendi etrafında büküldüğünde kramp oluşuyor. Bu durum çeşitli nedenlerden dolayı olabiliyor. Yoğun egzersiz boyunca, laktik asit gibi kimyasalların inşası kramplara yol açan spazma (kasların istemdışı kasılması) yol açabiliyor. Daha çok uzun mesafe koşucularında ve yüzücülerde meydana geliyor. Kas hareketlerini kontrol eden sinyaller taşıyan elektrolitlerin seviyesinin ve kalsiyum ve potasyumun düşük olması ise krampları tetikliyor.

Çürükler (morluklar): Çürükler, yaralanma bölgesindeki dokuların içindeki hasar gören damarlardan kan sızmasıyla oluşuyor. Çürük koyu kırmızı, sonra siyah, mavi, sarı, yeşil ve ayrıca kahverengiye dönüşerek, ölü kan dereceli olarak farklı renklerdeki maddelerin içine doğru çözülüyor. Bazı insanlarda çürükler diğerlerinden daha kolay oluşur, çünkü onların kan damarları daha ince ve narindir. Ayrıca, bu durum kan akışını azaltan aspirin gibi belirli ilaçları kullananlarda da olabiliyor.

Gözlerin seyirmesi: Birçok insan hayatlarının bazı noktasında acayip, istemdışı kas seğirmesiyle karşılaşmıştır. Fakat belki bunların en rahatsız edeni göz kapaklarının seyirmesidir. Bunun nedeni nedir?

Genelde, bunlar iyi huyludur. Bu duruma stres ve yorgunluk da neden olabiliyor. Göz kapağını kontrol eden kaslar küçük ve çok hassastır. Stres, yorgunluk ve kafein gibi uyaranlar bu kasların titreşmesine yol açıyor. Titreşimler fazla olunca gözde sinir sistemiyle ilgili istemdışı seyirmeler oluyor. Diğer nedenler arasında ise aşırı kafein alımından oluşan titremeler, bilgisayar ekranı karşısında uzun süre vakit geçirme ve hatta uzun süreli kontak lens takılmasından meydana gelen kaşıntı yer alıyor. Bu durum normal olarak geçicidir. Kendi kendinize uygulayabileceğiniz tedavi yolları var. Daha az kahve içmek, göz damlası kullanmak ve daha fazla dinlenmek gibi yöntemler göz seyremesini azaltır.

Çok belirgin ve uzun süreli göz seyremesi daha ciddi bir nörolojik hastalık belirtisi olabilir. Bu durum çok nadirdir.
#1726
Şişmanlık, sadece sağlıkla ilgili değildir. Öyle bakan ne kilo verebiliyor ne de sağlıklı bir yaşam oluşturabiliyor. İşin ekonomik boyutunun tahminlerden ötede olduğu kesin ama işi oraya indirgeyerek sınırlamak da istemiyorum.

Amerikalılar her yıl 120 milyar dolardan fazla parayı şişmanlıkla mücadele için harcıyor. Obezlik ABD'ye mahsus bir olgu da değil. Dünyada 1 milyar insan fazla kilolu ve 300 milyonu obez sınırları içinde.

Kilo sorununda iki temel nokta var: Beden kitle endeksini ölçersiniz veya belinizin kalınlığına bakabilirsiniz. Yani beden kitle endeksinde 30 kilogram/metrekarenin üstüne çıkmışsa obezler sınıfına dahil olmuşsunuzdur. Daha tehlikeli nokta ise; belinizin kemer genişliği 102 cm'yi geçmişse kiloya bağlı hastalık riski grubundasınız demektir. Bir diğer ifadeyle kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, diyabet, eklem hastalıkları, karaciğer yağlanması, inme, kanser, uyku hastalıkları ve psikolojik bozukluklar başta olmak üzere pek çok hastalığa kapı açmışsınız demektir.

Belimi ölçtüm. Kemer genişliğini 102 cm'nin altına indirdim ve gayretim devam ediyor. Ama aynaya baktığımda hâlâ kendimi kilolu addediyorum. Size de tavsiye ederim. Banyodan çıkarken aynaya bakın ve kendinizi beğenip beğenmediğinizi sorun. Bir de merdiven tırmanın. Seri adımlarla 50 basamaktan çok merdiveni çıkmaya çalışın. Nefes alışverişinizde rahatlık hissetmiyorsanız, risk altındasınız demektir.

Vücudumuz bize emanet ve onu zinde kılmak görevimizdir. Günlük yaşantımızı düzene sokmak ve mutlu bir ortam için birinci adım, fazla kilolardan kurtulmaktır.

Hafta sonu Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nde konu çerçevesinde doktorlarla sohbet ettim. Doç. Dr. Bülent Okan Yıldız'ın tebliğ notlarından birkaç detay aktarayım:

. Vücutta yağ miktarının artması obezite olarak adlandırılıyor.

. Bel genişliği vücut yağının dağılımı açısından önemlidir. Kadınlarda genişliğin 88 cm'nin altında olması gerekiyor.

. ABD'de her üç kişiden biri obezdir. Çocuklar da bu risk altında. Yüzde 15'i obezite durumunda. Obeziteden dolayı yılda 40 bin kişi hayatını kaybediyor. Sebep olduğu hastalıklar bu rakama dahil edilince ortaya çıkan sonucu tahmin etmek istemiyorum.

. Türkiye'de obezitenin görülme sıklığı ise kadınların yüzde 35, erkeklerin yüzde 20. Çocuklarda da obezite görülme artmaya devam ediyor.

. Obezitede iki faktör etkili: Genetik ve çevresel faktörler. Genetik yapının yanı sıra beslenme alışkanlıkları, yaşam tarzı kilo vermede güçlüklere sebep olmaktadır.

. Kilo sadece beslenmeye bağlı olmayıp; kültürel, ekonomik ve eğitimle de yakın ilişkisi vardır. Bu sebeple uzun vadeli bir strateji ile kilo vermek mümkün olabilir.

. Şu an itibarıyla dünyanın herhangi bir yerinde kilo vermeyi kesin sağlayan bir ilaç bilinmemektedir. İnternette, doğrudan satışlarda veya farklı bir yöntemle karşınıza çıkan bir ilacın kilo yerine farklı sonuçlara sebep olabileceğini unutmayın. Bilinen ilaçlar da ancak yüzde 5 ila 10 arasında bir sonuç doğurabilmektedir.

. Cerrahi müdahale ancak kronik durumlarda doktorların karar verebileceği nadir yöntemlerden biridir.

. Fazla protein alınmasından kaynaklanan gut hastalığının sebeplerinden biri de yine obezitedir.

Sağlık Bakanlığı, iki yıl önce "Obezite ile Mücadele" programı başlatmıştı. Okullar açıldı, bu konuda hangi adımlar atıldı ve ne sonuçlar alındı, merak ediyorum. Okul kantinleri birer fast food noktası gibi.

Sigaranın yasaklanmasındaki programın benzeri şişmanlıkla ilgili de uygulanmalıdır. Hastalıklar için yapılacak harcamalar, hastalıkları önlemek için harcanmadıkça sonuç alınamaz.

Daha zinde ve sağlıklı günler dileğiyle...

FİKRİ TÜRKER
#1727
AYŞE ADLI, AKSİYON
Sayı: 769/ Tarih : 31-08-2009

Her Ramazan, minareler arasından gönlümüze ilâhi mesajlar veren mahyalar, ne badireler atlatmış! 'Para biriktir' yazılı bir mahya hayal edebilir misiniz bugün? Yahut, 'Var ol Başbakan' sözü ışıldasa bir kubbenin üstünde, neler olur?   

'Mahyalar içinde bir mahya vardır ki, ömrümce unutamam. İstanbul'un mütareke felâketi içinde bunaldığı bir Ramazan'dı. İstiklâl Savaşı, Anadolu ufkunda bir umut güneşi gibi kâh parlıyor, kâh sönüyordu. Bir gece, teravih namazından çıkanlar Bayezit Camii'nin minareleri arasında bir şaheser beyit gördüler. Yahya Kemal'in Âkifane beyti, karanlık gökte ışık ışık parlıyordu: Ta ki yükselsin ezanlarla müebbed nâmın / Gâlip et! Çünkü bu son ordusu İslâm'ın..."

Süheyl Ünver'in Halide Nusret Zorlutuna'dan naklettiği bu anı, mahyaların İstanbul semalarını süslediği günlerde çıktı karşımıza. Sadece o mu? Yahya Kemal'in de söyleyecekleri vardı, söz mahyadan açılmışken. 1921 yılında kaleme aldığı 'Kandiller Yanarken' başlıklı makalesinde 1919 Ramazan'ını şöyle anlatıyordu: "Bir gece Rumları tanıyan ve bizi seven bir ecnebî ile Moda'daydım. Karşıdan İstanbul, mahyalariyle, minârelerinin şerefelerindeki kandilleriyle görünüyordu. O ecnebî bu manzaraya baktı, baktı: 'Bu şehir Türktür ve Türk olmasa insâniyet güzelliğinden bir âlem kaybeder' dedi. 'Rumlar bir senedir bu şehri bize Yunanlı göstermek için ne çarelere baş vurmadılar, kendi evlerinden sonra Beyoğlu'nda Türk emlakini de maviye beyaza gark ettiler. Siz ses çıkarmadınız lâkin bu akşam ne sizin ne de hükümetinizin tertîbi olarak minâreler kendiliğinden öyle bir nümâyiş yaptılar ki bu şehrin milliyetini tamâmiyle gösterir."

Osmanlı; sözü sanatla söylemekte, işi estetikle yapmakta mahir. Bu sebeple cami, minare, ezan ve mahyayı ince bir zevk kadar Osmanlı'nın mührü olarak da okumak gerek. Göklerin yaramaz çocuklarını andıran yıldızlar, cami kubbeleri üzerinde oynaşırken iftar ve teravih hem daha bir güzelleşiyor, hem başka anlamlar kazanıyor. Şimdiye dek önemli kısmı Ord. Prof. Süheyl Ünver tarafından kaleme alınan bazı belgeler dışında ciddi bir katalog çalışması yok mahyalar hakkında. Önümüzdeki yıl 'İstanbul, 2010 Avrupa Kültür Başkenti' projeleri kapsamında yayımlanacak bir kitap, bu eksiği büyük oranda kapatacak. Prof. Dr. İsmail Kara, Yusuf Çağlar ve Ömer Faruk Şerifoğlu'nun birlikte hazırladığı çalışma, esas olarak cami aydınlatmalarını konu ediniyor. Ki, bunlar arasında ana başlığı mahyaların oluşturduğunu söylemek abartı olmasa gerek.

Öncelikli amaçlarının, 'mevcut literatürü bir araya toplamak' olduğunu söyleyen İsmail Kara, satır aralarında mahyalar ve iki minare arasına yazılan yazıları nasıl yorumlamak gerektiğine dair önemli ipuçları da veriyor. Uzun süredir devam eden arşiv çalışmalarında bulabildikleri en eski fotoğraf ikinci meşrutiyet dönemine ait. Çeşitli rivayetler olmakla birlikte, mahyanın tarihi 16'ncı yüzyılın ikinci yarısına, İkinci Selim dönemine kadar gidiyor. İlk mahyaların ne zaman ve nasıl kurulduğuna dair bilgiyi yine Süheyl Ünver'den alıyoruz: "Eskiden camiler, içerden yatsı ve bazı günlerde sabah namazı için büyüklükleri nisbetinde mumlarla tenvir edilirdi. Ramazan ayının hususiyeti vardı. O zaman mabetlerimiz daha çok aydınlatılırdı. Türkün zevki bu ya, durur mu? Dışlarını, bilhassa minarelerini de aydınlatalım dediler. 16'ncı asırda bu dıştan aydınlık ananesi başlıyor. Önce bayram ve kandil gecelerinde yapılıyor, beğeniliyor. Artık bütün Ramazan gecelerinin revnaklı geçmesini mucib oluyor. 1721'de bu usul diğer bütün camilere teşmil ediliyor ve bu esas dâhilinde herkes bir yenilik ortaya koyuyor."

Önceleri iki minare arasına gerilen halatlara muhtelif şekiller resmederek başlıyor ustalar. Zamanla ustalıkları ölçüsünde teknikleri de ilerliyor. Öyle ki İstanbulluların teravih vaktini sabırsızlıkla beklediği, zeytinyağı ile yanan kandillerin ömrü ortalama 3 saat olduğu için cami cami dolaşıp "Acaba bu akşam mahyada ne var?" sorusuna cevap aradığı da rivayetler arasında. Kimi zaman Kızkulesi, kiminde bir kayık ya da vapur, köprü, iki minareli ve kubbeli bir cami, açık bir şemsiye, çorba kâsesi, çiçek hatta kuş selamlıyor onları. Yazılı mahyaların ilk ne zaman başladığı bilinmiyor. Merhaba, Merhaba Ya Şehr-i Ramazan, Gufran Ayı, Bismillah, Safa geldin, Elveda gibi kısa yazılarla başlıyor ilk örnekler. İsmail Kara, yazıya geçilmesiyle birlikte mahyaların sosyalleştiğine ve siyasallaştığına dikkat çekiyor. Mesajların içeriğinde göze çarpıyor muhteva değişikliği. Özellikle I. Dünya Savaşı, mütareke ve Millî Mücadele yıllarında 'Yetimleri koru, Şehitlere fatiha, Hilal-i ahmeri unutma, Para biriktir, Yerli malı kullan' gibi yardımlaşma ve savaş mağdurlarını gözetmeye dönük mesajlar, vurgular var. Kara'ya göre, bu mahyalar bize Türkiye'de siyasi merkez ve toplumun din meselesine nasıl baktığını gösteriyor. Eldeki başka bir fotoğraf 'Müslümanlar Cumhuriyetperverdir' yazan bir mahyaya ait. 'Atatürk', 'Var ol İnönü' yazılı mahyaların fotoğrafları da ulaşmış bugüne. "Cami, bütün İslam tarihi boyunca aynı zamanda siyasi bir kurum. Cuma namazları ve özellikle hutbe çok önemli siyasi unsurlardır." diyen Kara, laik bir rejim olma kararındaki Cumhuriyet'in mahyaları araç olarak kullanmasını 'siyasallaşma' olarak yorumlasa da bu realiteyi Cumhuriyetle başlatmıyor. "Abdülhamid döneminde, padişahın doğumu minarelere, camilerin aydınlatılmasına intikal ediyor. Siyasallaşma orada da var. Padişah, ramazanda seferden dönüyorsa 'Padişahım çok yaşa' yazıyor bir mahyada. Sonraki yıllarda Hırka-i Şerif'in ramazanın 15'inde ziyarete açılması ve padişahın da orada olması vesilesiyle daha sık kullanılıyor bu mahya." Cumhuriyet'le başlayan asıl farklılık mahyaların ramazan dışına taşması. 1950'lerden sonra kandil geceleri, fetih yıldönümleri, vakıf haftası, camiler haftası gibi vesilelerle mahya kurulmaya başlanıyor.

Yüzlerce yıllık mazisine rağmen bugün bile Türklere ve İstanbul'a has bir uygulama mahya. Prof. Dr. Kara, "Mahya Edirne ve Bursa gibi eski pay-i tahtlardaki istisnai uygulamalar dışında Anadolu'ya ve İslam ülkelerine neden yayılmadı?" sorusuna şu karşılığı veriyor: "Belki İstanbul'un topografyası ve camileri müsait olduğu için. Yüksek tepelere inşa edilmiş camilerin minarelerine kurulan mahya, geniş bir alandan görülebiliyor. Her şehir buna müsait değil. Ayrıca imkânla da alakalı. Mahya masraflarını cami vakıfları karşılıyor. Usta istihdam edeceksin, her mahyaya neredeyse 250 kandil lazım. Onlara dolduracak zeytinyağı alacaksın. Rize'deki bir cami bunu yapabilir mi?"

Mahya kurulması için camilerin en az iki minaresi olması gerekiyor. Osmanlı zamanında ise birden fazla minaresi olan cami sayısı sınırlı. Neden mi? Cevabı Süheyl Ünver veriyor: "Eskiden zengin olanlar rastgele cami yaptıramazlardı. Bütün inşaatta olduğu gibi bunda da bir kayıt ve şart vardı. Nitekim paşalar bir minareli ve zeminle beraber cami yapabilirlerdi. Diğer halk ve esnaf daha ufak camiler yaptırmışlardır. Bunda servetin nisbetinden ziyade va'zolunan kaidelere riayet mevzu bahstir." Mahyalarda ne yazacağı kadar hangi camilere mahya kurulacağı da sarayın iznine tâbi. Lâkin nadir de olsa başka sorunlar çıkmıyor değil. Rivayet ediliyor ki, selâtin camilerde mahya kurulmasına dair ferman çıktığı zaman Eyüp Camii'nin minareleri mahya kurulamayacak kadar kısa olduğundan yeniden iki şerefeli iki minare inşa ediliyor. Diğer bir rivayetin konusu ise Üsküdar'daki Mihrimah Camii. Önceleri tek minareli olan camiye, Üsküdar halkının "Yalnız İstanbul'da kuruluyor. Burada da mahya isteriz." niyazı üzerine bir minare daha ilave ediliyor. Fakat nedendir bilinmez günümüzde camilerin boyutları ve minare sayıları herhangi bir sınırlamaya muhatap olmasa da eski bir İstanbullu olan mahya hâlâ İstanbul'da ikamet etmeye devam ediyor.

İsmail Kara'ya göre, mahyalara estetik açıdan olduğu kadar halkın katılımı açısından da bakmak gerek. Sadece üstün bir zevke işaret etmiyor. Heyecanına ve zevkine hitap ederek halkı dinî atmosfere doğrudan dâhil ediyor. 1950'lere kadar zeytinyağıyla yanan kandiller kullanılarak hazırlanan mahyalar, o tarihlerde elektrikle yakılmaya başlanıyor. Tarihî camilerin kontrolü, saraydan Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne geçtikten sonra hangi selâtin caminin mahyasına ne yazılacağına onlar karar veriyor. Ancak bugün yaşanan en büyük garabet, tarihî camiler dışındaki camilere hangi şartlarda mahya asılacağını ve bu mahyalarda ne yazacağını düzenleyen bir mevzuatın olmayışı. Cami dernekleri kimi zaman eski günleri hayırla yâd etmeyi zorunlu kılan yazılara kendileri karar veriyor.

http://www.aksiyon.com.tr/detaylar.do?load=detay&link=24878
#1728
İstanbul'un kurtuluşunun yıldönümü kutlamaları çerçevesinde tarihi camilere asılan alışılmamış mahyalar dikkatleri çekti. 

Demokratik açılım çalışmalarının aralıksız sürdüğü dönemde asılan mahyalarda, ideolojik kavramların kullanılması 'garip' karşılandı. İstanbul Vakıflar Müdürlüğü'nün bilgisi dahilinde hazırlandığı öğrenilen mahyalar, önceki gün Sultanahmet, Eyüp ve Süleymaniye gibi selatin camilere asıldı. Süleymaniye'deki mahyada 'Ne Mutlu Türküm Diyene' ifadesi yer alıyor. Sultanahmet Camii'nde ise 'Ordumuza Şükran Borçluyuz' cümlesi kullanılmış. Eyüp'e asılan mahyada 'Önce Vatan' ibaresi dikkat çekiyor. Mahyalar, tek parti döneminde de (1923-1946) 'ideolojik' mesajlar vermek için kullanılmıştı. İşte tek parti döneminden bazı mahyalar: 'Müslümanlar Cumhuriyetperverdir', 'Var ol İnönü.'

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=900265&title=tarihî-camilere-ideolojik-mahyalar


#1729
İstanbul'un kurtuluşunun 86. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde tarihi camilere bugüne kadar pek görülmeyen mahyalar asıldı. 'Ne mutlu Türküm Diyene' ve 'Önce Vatan' yazan mahyalar kriz çıkardı...

İstanbul'un kurtuluşunun 86. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde tarihi camilere asılan ve bugüne kadar pek görülmeyen mahyalar dikkat çekti.

Bazı vatandaşlar mahyalarda yer alan ifadelerin sakıncalı olmadığını, bazıları ise demokratik açılım tartışmalarını yaşandığı bir zamanda buna benzer eylemlerin ayrımcılığı körükleyeceğini ifade etti.

Süleymaniye Camii'ne asılan 'Ne Mutlu Türküm Diyene', Eyüp Sultan Camii'ne asılan 'Önce Vatan', Sultanahmet Camii'ne asılan 'Ordumuza Şükran Borçluyuz', Yeni Cami'ye asılan 'Milli Birlik Esastır' yazılı ibareler, dün geceye kadar ışıklandırıldı. İddiaya göre, gelen tepkiler üzerine gece mahyaların ışığı söndürüldü.

Süleymaniye Camii çevresindeki esnaflar, ilk defa Ramazan ve kutsal geceler dışında ışıklandırılmış mahya gördüklerini ve bugüne kadar da "Ne Mutlu Türküm Diyene" ifadesinin yer aldığı bir mahyaya rastlamadıklarını belirtti.

Bazı vatandaşlar mahyalarda yer alan ifadelerin sakıncalı olmadığını, bazıları ise demokratik açılım tartışmalarını yaşandığı bir zamanda buna benzer eylemlerin ayrımcılığı körükleyeceğini ifade etti. (CİHAN)

http://www.haber7.com/haber/20091007/Camilerde-Once-Vatanli-mahya-krizi.php
#1730
Konuyla ilgili yaşanan gelişmeler, özellikle de tartışma ve değerlendirmeleri merak edenler için: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=40467
#1731
Askerî mahkemeye 'zorunlu müdafilik' kapsamında atama yapan İstanbul Barosu'nun kendi üyesini döven kişiye avukat göndermeyerek serbest kalmasına sebep olduğu ortaya çıktı. 
 
Avukat Memet Nuri Şek, 24 Haziran 2009'da haciz sırasında borçlu Fuat Sarıbulak tarafından dövüldü. Şüpheli, tutuklanması talebiyle Kartal 4. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevk edildi. Hâkim, avukatı olmayan şüpheli Fuat Sarıbulak'a barodan müdafi atanmasını istedi. Ancak baro, 'CMK avukatları boykotta' diyerek müdafi atamadı. Bunun üzerine hâkim, şüpheliyi serbest bıraktı ve İstanbul Barosu yönetiminden 'görevi kötüye kullanma' suçlamasıyla şikâyetçi oldu.
Edinilen bilgilere göre, İstanbul Barosu avukatlarından Memet Nuri Şek, 24 Haziran 2009 günü saat 14.00 sularında Kartal'da hacze çıktı. Mahkeme kararıyla hacze gittiği yerde borçlu tarafından darp edilen, boğazı sıkılan avukat, haciz arabasında sıra bekleyen meslektaşları ve şoför tarafından kurtarıldı. Saldırı sonucunda yüzünde şişlik ve morluklar oluşan ve dudağına 6 dikiş atılan avukat, saldırgan Fuat Sarıbulak hakkında şikâyetçi oldu. Bundan sonraki adli süreç ise avukat atanmadığı için kilitlendi. Memet Nuri Şek, en son mahkeme aşamasında hakimin müdafi tayini için baroyu aradığını belirtti. Baro yönetiminin sözlü olarak "boykot var, avukat atamıyoruz" şeklinde bildirimde bulunduğunu aktardı. Bunun üzerine hakimin yazılı belge istediğini ifade eden avukat Şek, "Barodan boykot olduğu için avukat atanamadığına dair yazının gelmesi için akşama kadar Kartal Adliyesi'nde beklemek zorunda kaldık. Barodan gelen yazı da dosyaya girdi. Mahkeme, avukatı olmayan şüphelinin ifadesini alarak serbest bıraktı. Daha sonra da baro ve boykot yapan avukatları şikayet etti." dedi. İstanbul Barosu ve kendi avukatının serbest bırakmaya yaptığı itiraz sonucu üst mahkemede tutuklama kararı çıktığını ancak savcı itirazı olmadığı için bu kararın da kaldırıldığını ve şüphelinin serbest kaldığını anlattı.

BARO BAŞKANI ARADI: HAKLISINIZ!

Darp edilen avukat Memet Nuri Şek'in anlattıklarına göre, olayın ardından Baro Başkanı Muammer Aydın kendisini arayarak 'özürlerini' iletti. Şek, şunları söyledi: "Baro yönetimi, daha sonra sitesinde benim olayla ilgili yazılar yayınladı. Serbest bırakma kararına itiraz ettiklerini açıkladı. Ben de yönetime 'Niye benim yanımda olmadınız, baro ne işe yarar, sadece kokteyller düzenleyen, avukatlardan aidat alan bir kurum mudur?' diye tepkimi belirten bir elektronik posta attım. Bunun üzerine Başkan Muammer Aydın beni arayarak haklı olduğumu söyledi."

Avukat Memet Nuri Şek'in avukatlığını yapan Elkan Albayrak da, bir hukuk sitesinde söz konusu olayı açıkladı. Albayrrak, hakimin sanığa avukat tayini için İstanbul Barosu CMK servisine başvuru yaptığını, uygulanan boykot nedeniyle sanığa avukat atanmadığını belirtti. Albayrak, bunun üzerine hakimin kızdığını ve baro ile yapılan yazışma ve telefon trafiği sonunda sanığın serbest bırakılmasına karar verdiğini aktardı. ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=900114&title=istanbul-barosu-mudafi-atamadi-avukati-doven-kisi-serbest-kaldi
#1732
Tüketici Örgütleri Federasyonu (TÖF) Genel Başkanı Fuat Engin, "ATM cihazından 10 lira çeken bir tüketici, bunun için 4-5 lira komisyon ödemek zorunda kalıyor" dedi. Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF) Genel Başkanı Ali Çetin ise, bankaların bankamatikleri ortak kullanmaya başlaması ile tüketicinin her bir işlem başına ortalama 2 lira ücret ödemek zorunda kalacağını söyledi.

TÖF Genel Başkanı Fuat Engin, yaptığı yazılı açıklamada, Bankalararası Kart Merkezi'nin (BKM) 1 Ekim'den itibaren uygulamaya koyduğu ortak ATM uygulamasının tüketiciler açısından yeni bir haksızlığa dönüştüğünü ifade ederek, 23 bin ATM'nin ortak kullanımının, bankacılık sektörü için 300 milyon dolarlık tasarruf sağlarken, bankaya ait ATM cihazından 10 lira çeken bir tüketicinin, bunun için 4-5 lira komisyon ödemek zorunda kaldığını bildirdi.

Uygulamanın, 61 milyon banka kartını kapsadığına dikkati çeken Engin, "BKM Genel Müdürü Sertaç Özinal yaptığı açıklamada, 'Bu komisyonun müşteriye ne kadar yansıyacağı, bankaların kendi bileceği bir iş' dedi. Bu anlayış tüketiciye sormadan cebinden parasını alma anlayışıdır. Bu durum ben bildiğimi yaparım, yasa hukuk tanımam anlayışıdır. Türkiye'de son 5 yılda 3,6 milyar kez ATM'de işlem yapıldığı göz önüne aldığımızda, uygulamanın yürürlüğe girdiği tarihten itibaren yapılan işlem sayısı ve her bir işlemden alınan 4-5 lirayı hesapladığımızda ortaya çıkan haksız kazancın boyutu ATM'lerin sömürü aracı olarak kullanıldığı gerçeğini net bir biçimde ortaya koyacaktır" dedi.

Bankaların 4822 sayılı kanunla değişik 4077 sayılı kanunun başta amaç maddesi olmak üzere ilgili hükümleri ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanununun 24. maddesini ihlal ettikleri ileri sürülen açıklamada, ortak ATM uygulamasında tüketicilerden işlem parası alınmasına son verilmesi istendi.

Açıklamada, uygulamanın sona erdirilmemesi halinde TÖF tarafından hukuki süreç başlatılacağı bildirildi.

TÜDEF Genel Başkanı Ali Çetin ise, tüketicinin cebinden "ortak soyun parası" olarak 2,4 milyar lira para çıkacağını öne sürerek, tüketicileri, mecbur kalmadıkça "ortak soygun noktalarından" uzak durmaları konusunda uyardı.

Çetin, konuyla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, Bankalararası Kart Merkezi (BKM) Genel Müdürü Sertaç Özinal'ın, 1 Ekim'de yürürlüğe giren "ortak ATM'ler" konusunda sektörün 2 yılda 250 toplantı yaptığını bildirdiğini hatırlatırken, bu konuda tüketicilerin görüşünün alınmamasını eleştirdi.

ATM'lerin ortak kullanımı ile bankaların 300 milyon lira tasarruf ettiği, devam eden yıllarda yıllık 100-200 milyon liralık tasarruf öngörüldüğünün açıklandığına işaret eden Çetin, TÜDEF olarak teknolojik gelişmelere, verimliliğin artırılmasına ve maliyetlerin düşürülmesine karşı olmadıklarını, ancak teknolojinin tüketicinin soyulmasında bir araç olarak kullanılmasına her zaman karşı olduklarını vurguladı.

Normalde bir mal veya hizmetin maliyetindeki düşüşün fiyata yansıtılması gerektiğini belirten Çetin, açıklamasında, şu görüşü savundu:

"Ancak burası Türkiye'dir ve anormallikler ülkesidir. Bankalara düşük maliyet, tüketiciye zam demektir, yeni bir soygun alanı demektir. Bu soygun BDDK'nın gözetiminde itinayla ve inatla yapılmaktadır. Türkiye'de tüketiciler yılda 1,2 milyar kez ATM kullanmaktadır. ATM'lerden bakiye sorma maliyeti 1,1 lira, para çekmenin maliyeti en az 4 liradır. Tüketicilerin hesaplarının olduğu banka ATM'lerini de kullandıklarını hesaba kattığımızda dahi, kullanım başına ortalama 2 lira para ödeyecek. Bu yolla bir yılda tüketicinin cebinden çıkacak ortak soygun parası, 2,4 milyar liradır."

"Tüketiciden haksız yere alınan para, yıllık 10 milyar lira"

Bankaların halen yasıdışı olarak tüketiciden kredi kartı aidatı olarak yılda 1,6 milyar lira, banka kartı ya da hesap işletim ücreti olarak ise 6 milyar lira ücret aldığını hatırlatan TÜDEF Başkanı Ali Çetin, "ortak soygun" da hesaba dahil edildiğinde, bankaların tüketiciden yasadışı olarak aldığı paranın yılda 10 milyar liraya ulaşacağını öne sürdü.

Dünyanın her tarafında kriz döneminde bankalar batarken Türkiye'de yüksek karla elde ettiğine işaret eden Çetin, açıklamasında, "Bu yüksek karın kaynağı tüketici, soygunu yapan bankalar, soyguna gözcülük eden BBDK ve izin veren ise hükümettir. Ülkemizdeki tüketicilerin tepkisizliği, vurdumduymazlığı, korkutulmuşluğu-sindirilmişliği, soygunun pervasızca yapılmasına olanak sağlayan en önemli etkendir" ifadesine yer verdi.

TÜDEF Başkanı Ali çetin, "ortak soygun noktalarında" para çekme ve bakiye sormadan ücret alınmamasını isterken, tüketicileri, mecbur kalmadıkça "ortak soygun noktalarından" uzak durmaları konusunda uyardı.

http://www.cnnturk.com/2009/ekonomi/genel/10/05/tuketicilerden.ortak.atmde.ucrete.tepki/546233.0/index.html
#1733
Türkiye Bankalar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince ve Yapı Kredi Bankası Genel Müdürü Faik Açıkalın bankamatik uygulamasını böyle savundular.

Özince ve Açıkalın'dan ATM savunması ATM'de bakiye sormak da paralı Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Yönetim Kurulu Başkanı ve İş Bankası Genel Müdürü Ersin Özince, bankamatiklerin ortak kullanımından ücret alınmasıyla ilgili olarak, ''Tüketici masraf ödemek istemiyorsa, en çok teşkilatı olan, bankamatiği olan banka ile çalışsın. Bedava hizmet yok'' dedi.

Özince, konuya ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtlarken, komisyon vermek istemeyenlerin kendi bankasının bankamatiğini kullanmasını önererek, şöyle konuştu:

''Tabii ki bankaların kazancını sonuna kadar arzu ediyoruz. Biz tüketiciye daha geniş tabanda hizmet verileceğini biliyoruz. Tüketici, bundan ücretsiz yararlanacak diye bir şey yok. Bu, bankaların kendi bileceği iş... Tüketici, masraf ödemek istemiyorsa en çok teşkilatı olan, bankamatiği olan banka ile çalışsın. Bedava hizmet yok. Biz, sadece kamu yararına çalışan kuruluşlar değiliz. Tabii ki kamu yararına kamusal sorumluluklarımız var. Ancak biz, hissedarlarımıza, kar edip temettü vermek zorundayız. Kaldı ki bankaların karıyla ilgili endişeler boşuna... BDDK, bankalara kar dağıttırıyor mu ki, banka hissedarı temettü alsın? Kapitalist sistemde kar elde edemeyen ayakta kalamaz. Bu da unutulmamalıdır.''

''BANKA, DOĞAN MALİYETİNİ YANSITMAK ZORUNDA''

Yapı Kredi Bankası Murahhas Üyesi ve Genel Müdürü, İcra Kurulu Başkanı Faik Açıkalın da, banka müşterisinden, kendi hesabının olduğu bankadan para çektiğinde herhangi bir masraf alınmadığına değinerek, ''Burada sadece size sunulan ekstra avantajın bedelinin alınması söz konusu'' diye konuştu.

Daha önce Ortak veya Altın Noktada da bu tip bir uygulama olduğunu anımsatan Açıkalın, şöyle devam etti:

''Sizin hesabınızın olduğu bankadan başka bir bankanın ATM'sinden para çekerseniz, bu bankanın talep ettiği komisyon uygulanıyor. Dolayısıyla alınan ücretlere yönelik tepkilerde, tahmin ediyorum bir yönlendirme hatası var. Orada bir hizmet veriliyor. O bankanın, o ATM'yi kendi müşterisi olmayan bir müşteri için orada tutmasının maliyeti var. Bendeki değil de başka bankanın teknoloji yatırımından yararlanarak o hesaptan yararlanmaya çalışırsanız, o banka da doğan maliyetini müşteriye yansıtmak zorunda.'' AA

http://www.haber7.com/haber/20091006/Ozince-ve-Acikalindan-ATM-savunmasi.php
#1734
Yargıtay Başkanlar Kurulu, Adalet Bakanlığı'ndan Hâkim Osman Kaçmaz'ı soruşturan müfettişleri soruşturmak için izin istedi

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün 'Kayıp Trilyon' davasından yargılanması gerektiğine karar verdikten bir süre sonra hakkında soruşturma başlatılan Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz, müfettişler hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Yargıtay da bakanlık müfettişleri aleyhinde soruşturma başlatabilmek için Adalet Bakanlığı'ndan izin istedi.

http://www.milliyet.com.tr/Guncel/HaberDetay.aspx?aType=HaberDetay&ArticleID=1145509
#1735
Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Hakimi Osman Kaçmaz, kendisi hakkında yürütülen soruşturma sırasındaki usule aykırılıklar nedeniyle Teftiş Kurulu Başkanı ve müfettişler hakkında suç duyurusunda bulundu.

ANKARA - Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Osman Kaçmaz'ın avukatı Baykal Doğan, Kaçmaz hakkında başlatılan soruşturmadan haberdar olduktan sonra Adalet Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı'na 30 Temmuz 2009'da yazılı başvuru yaparak, bu tarihe kadar yaptıkları soruşturma işlemleri konusunda temin edilen bilgi ve belgeleri talep ettiklerini hatırlattı.

Bu taleplerinin yerine getirilmediğini öne süren Doğan, Kaçmaz hakkında delil toplama işlemlerine de devam edildiğini söyledi.

Kaçmaz'ın telefonlarının, ''Görev suçları'' kapsamında dinlendiğinin Adalet Bakanlığınca açıklandığını anımsatan Doğan, ''Müvekkilimin yasada yer almadığı halde görev suçundan dinlenmesi ve bunun basına duyurulması, konuşmaya ilişkin bir takım belgelerin basına servis edilmesini kabul etmek mümkün değildir'' diye konuştu.

http://www.ntvmsnbc.com/id/24997872/
#1736
Amerikan Wall Street Journal gazetesi özel mülakat veren Başbakan Erdoğan, Aydın Doğan'a verilen ceza için ABD'nin vergi kaçakçısı zengini hatırlattı ve 'Hayatının geri kalanını hapiste geçirdi ve kimse sesini çıkarmadı' dedi.

Amerikan Wall Street Journal gazetesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın gazeteye verdiği özel mülakatta, İran'ın nükleer dosyası üzerinde bu kadar yoğun şekilde durulmasına itiraz ettiğini yazdı.

Gazetenin bildirdiğine göre Erdoğan, bu konunun Ortadoğu'daki en önemli sorun olmadığını, konunun Gazze'deki Filistinlilerin yaşadığı sıkıntılar ya da İsrail'in sahip olduğuna inanılan nükleer cephaneliği kadar acil bir endişe yaratmadığını belirtti.

WSJ gazetesi hem bugünkü baskısında hem de internet sayfasında Erdoğan'ın, gazetenin yazarlarından Marc Champion'a İstanbul'da verdiği mülakat temelinde kaleme alınan yazıyı yayımladı. Yazıda, Erdoğan'ın, vergi yasalarının yürütülmesinden sorumlu kamu kuruluşunu bağımsız hale getirmesini isteyen IMF ile Türkiye arasındaki bu konudaki anlaşmazlığın çözüldüğünü ve IMF ile yeni bir anlaşmanın "yakında" yapılmasını görmek istediğini söylediği belirtildi. Haberde IMF'nin Avrupa bölümü sorumlusu Marek Belka'nın ise bu konuda gazeteye yorum yapmadığı kaydedildi.

Yazıda, Başbakan Erdoğan'ın, Türkiye ve Ermenistan'ın 10 Ekim'de, kapalı olan iki ülke arasındaki sınırı açmak ve diplomatik ilişkiler kurmak için, Ermenistan'ın metni değiştirmemesi koşuluyla anlaşma imzalayacaklarını söylediği de belirtildi.

VERGİ CEZASI

Doğan Yayın Holding'e verilen cezadan da bahsedilen yazıda, Erdoğan'ın, bu meselenin "rutin bir vergi incelemesi" olduğunu söylediği ve ''ABD'de de vergi kaçırmayla ilgili sorunlar yaşayanlar oldu. Al Capone akla geliyor, Al Capone çok zengindi, ama sonra hayatının geri kalanını hapiste geçirdi... Bu olaylar olduğunda kimse sesini çıkarmadı" dediği kaydedildi.

Yazıda, Erdoğan'ın, Doğan Grubunun vergi cezasına mahkemede itiraz edebileceğini ve grubun Petrol Ofisiyle ilgili bir meselesinin mahkeme dışında vergi uzlaşmasıyla çözüldüğünü söylediği kaydedildi.

"Hükümetin, dava mahkemeye gelmeden şirketin çökmesine yol açacak maddi teminat istemesinin kabul edilebilir olup olmadığının" sorulması üzerine ise Başbakanın, mahkemenin bir ihtiyati tedbir kararı alabileceğini ya da önce Doğan Holding'in bu meseleyi yine vergi uzlaşmasıyla halledebileceğini söylediği belirtildi.

Gazete, Başbakan Erdoğan'ın Doğan Holding davasını Rusya'da Vladimir Putin devlet başkanıyken hükümetin petrol şirketi Yukos'u birikmiş vergileri nedeniyle iflas ettirmesine benzeten bazı eleştirilerle ilgili olarak ise "Bunu çok çirkin ve yakışıksız buluyorum. Sanırım bu sözler Doğan Grubundan bazı kişiler tarafından ifade edildi" şeklinde konuştuğu ve bu suçlamayı hem kendisine hem de Putin'e karşı "saygısızlık" olarak nitelendirdiğini yazdı.

Başbakan Erdoğan Doğan Grubuna yönelik davanın hükümetin Türkiye'nin kayıt dışı ekonomisini temizleme ve kayda geçirme siyasetinin bir parçası olduğunu, IMF'nin vergi otoritesini siyaset alanından çıkarma yönündeki talebine de aynı nedenlerle direndiğini, çünkü bu davada hükümetin vergi otoritesiyle "ele ele çalışması gerektiğini" söylediği belirtildi.

Gazete, internet sayfasında yayımladığı mülakatta da Başbakan Erdoğan'ın ifade özgürlüğüne hiçbir zaman karşı olmadıklarını ifade ettiğini yazdı.

DOĞAN GRUBU YETKİLİSİ

Bu arada gazete, adının açıklanmasını istemeyen Doğan Grubundan üst düzey bir yetkilinin konuyla ilgili sözlerine de yer vererek, yetkilinin "Söz konusu vergi talebi için yasal bir zemin olmadığını, iddiaların asılsız olduğunu ve medya grubunun AK Partiye yardım toplama kampanyası sırasında yolsuzluk yapıldığı iddialarına ilişkin haberler yayımladıktan sonra bu davanın başladığını" belirttiğini bildirdi.

Aynı yetkili, Maliye Bakanlığının teminat talebini sürdürmesi halinde mahkemeye başvuracaklarını, aksi takdirde Doğan Yayın Grubunun çalışamaz hale geleceğini ifade ettiği kaydedildi.

WSJ haberini Başbakan Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan'ın Cumartesi günü Ankara'da yapılan AK Parti 3. Olağan Kongresinde çekilen bir fotoğrafı ile birlikte yayımladı.

http://www.haber7.com/haber/20091005/Aydin-Dogan-icin-Al-Caponeu-hatirlatti.php
#1737
İş dünyasında garip bir ittifak oluşmaya başladı. Bu ittifakın önümüzdeki günlerde çok daha keskinleşeceğini net bir şekilde ifade etmek isterim.

Bu iddia durup dururken bu nereden çıktı demeyin.

Anlatayım.

Su yüzüne çıkan ittifak, somut bir şekilde TÜSİAD'da kendini gösterir oldu. Patronlar Klübü'nün son Yüksek İstişare Kurulu toplantısında, içerde neler olduğuna ilişkin önemli ayrıntılar ortaya çıktı.

Kamuoyuna yansıyan kavganın aslında neyin ifadesi olduğunu anlama bakımından, haberi gözden kaçıranlar için özetlemekte fayda var:

TÜSİAD Başkanı ve aynı zamanda Aydın Doğan'ın kızı olan Arzuhan Doğan Yalçındağ, babasının şirketlerine kesilen 3.7 milyar dolarlık cezanın, "verginin siyasallaştırılması" olduğunu ileri sürdü.

Uzun zamandır TÜSİAD toplantılarına katılmayan Ali Koç da bu kez ağabeyi Mustafa Koç ile birlikte toplantıya katıldı ve Arzuhan Doğan Yalçındağ'a destek verdi. Yumruğunu masaya vuran Ali Koç, verginin siyalaşması karşısında TÜSİAD'ın da yumruğunu masaya vurması gerektiğini söyledi.

Özal'ın müsteşarlığını yapan ve daha sonra ANAP'tan politikaya atılan ve halen Hayat Holding Yönetim Kurulu üyesi olan Yıldırım Aktürk'ün, "TÜSİAD'ın ilanla hükümet devirdiği günlerin geride kaldığını" ima etmesi ortamı gerdi.

Aktürk'ün, Aydın Doğan'ın kızı Yalçındağ'a, "medya gücünü kullanarak elde ettikleri avantajları" hatırlatması üzerine ortam iyice gerildi ve toplantı sona erdirildi. TÜSİAD üyelerinin önemli bir kısmının bu tartışmaya sessiz kaldığını kulis bilgilerinden öğreniyoruz.

Bu bilgiler, medya kulislerinde yankılanıp durdu.

Şimdiye kadar büyük patronlar, Koç ne derse o yolda giderlerdi. Öteki üyelerin Koç'un arkasında durmaması ve oluşan Koç-Doğan ittifakına destek vermemeleri önemli bir ayrıntı.

"KÜÇÜK ESNAF YERİNE BÜYÜKLER" HEDEFİ

TÜSİAD'daki Koç-Doğan ittifakı, önümüzdeki günlerde yaşanacak yeni fırtınaların habercisi. Neyin habercisi olduğuna geçmeden baba Koç'tan bir anekdot aktarıp, temelde hükümete nasıl baktığına dair bir algıyı paylaşmış olayım.

2001 seçimleri öncesinde, siyasi atmosfer henüz ısınıyordu.

AK Parti'nin yıldızı parlamaya başlamış, geniş kitlelerin sıcak ilgisini gördüğü günlerdi. Her işini yaptırdığı üçlü hükümeti oluşturan partilerin zorda olduğunu gören Rahmi Koç, canlı yayında bir iddiada bulunmuştu.

3 Ağustos 2001'de, Taha Akyol'un "Eğrisi Doğrusu" programına konuk olan Rahmi Koç, CNN Türk'teki konuşmasında AK Parti lideri Recep Tayyip Erdoğan'ı net bir şekilde itham etti. Erdoğan'ın seçim için kullanacağı 1 milyar dolarlık serveti olduğu iddiasını öne sürdü.

Koç Holding, Yönetim Kurulu Başkanı'nın ağzından canlı yayında çıkan bu sözleri aradan 4 gün geçtikten sonra tevil etmeye kalktı.

Koç Grubu, bu iddialarla AK Parti'nin önünü, daha halkın iradesi ortaya çıkmadan kesmeye çalışmıştı.

***

Bu anekdotla çok gerilere gidip kafanızı karıştırdığımı biliyorum. Bu ayrıntıyı paylaşmamın nedeni, bir süre hükümete karşı savaş baltalarını gömen Koç Grubu'nun yeniden başladığı noktaya geldiğini anlatmak içindi.

Koç'un savaş baltalarına yeniden başvurmalarının temelinde yatan neden ise hükümetin bir süre önce sessiz sedasız başlattığı bir uygulama.

Talimatın bizzat Başbakan Erdoğan tarafından verildiği belirtiliyor. Erdoğan'ın Maliye Bakanlığı'na verdiği talimat çok açık ve net:

"Vergi kaçırıyor diye küçük esnafla uğraşmayı bırakın. Vergi kaçağını büyükler yapıyor. İlk 100'ü inceleyin yeter."

İşte bizzat Başbakan Erdoğan tarafından verildiği söylenen bu talimat üzerine Maliye Bakanlığı denetim elemanları, bugüne kadar kapısından pek geçmediği büyükleri mercek altına aldı.

Büyüklerdeki kaçağı ortaya çıkarmak o kadar kolay değil elbette. Hepinizin bildiği gibi, şirketlerde en değerli emekli bürokrat, Maliye Bakanlığı denetim elemanlarıdır. Büyük holdingler, emekli olduklarında Maliye uzmanlarını kapma yarışına girerler.

Emekli maliye uzmanlarının bu kadar kıymetli olmasının nedeninin ne olduğunu söylemeye gerek var mı?
Birincisi, bürokrasinin kıvrımları arasında nasıl yol alınacağını iyi bilirler, ikincisi de bir sorun ortaya çıktığında nasıl davranılacağına dair uzmanlıkları vardır.

***

Başta Koç Holding olmak üzere dev şirketler, tarihinde ilk kez ciddi bir şekilde karşılarında Maliye uzmanlarını görüyorlar.

Çiğ yemedilerse karınlarının ağrımayacağından emin olsunlar. Yumruğunu masaya vurup, bir de sivil toplum kuruluşlarının arkasına geçip ateş etmelerine gerek yok.

Uzmanlar görevini yapıyor. Niye korkuyorsunuz ki... küçük esnaf, sizin ilk kez tanıştığınız Maliye uzmanları ile yıllardır iç içe yaşıyor.

Korkmayın, onlar görevini yapıyor. Emin olun sizin çalışmalarınıza engel olmazlar. Denetimlerini yapar ve çeker giderler.

Ama anlaşılan durum öyle değil. Mehmet Şimşek'ten önceki dönemlerde kimlerin kimlerle kolkola olduğunu bilenler biliyor.

http://www.haber7.com/haber/20091005/Erdogandan-100-buyuk-sirket-talimati.php
#1738
İstanbul Barosu 'boykot' tartışmasıyla gündemde. Baro Başkanı Muammer Aydın, zorunlu müdafilik uygulamasında 'avukatların boykot kararı olduğu için görevlendirme yapamadıklarını' savunuyor. 

Ergenekon davasında Danıştay sanıklarına da bu gerekçeyle avukat atanmadı. Ancak askerî ve sivil yargı için çifte standart uygulandığı ortaya çıktı. 26 Haziran 2009'dan beri İstanbul'daki emniyet, savcılık ve mahkemelerden gelen 10 bin avukat talebini reddeden baronun, askerî mahkemeye olumlu cevap verdiği tespit edildi. 29 Eylül 2009'da 1. Ordu Komutanlığı Askerî Savcılığı'nın talebi üzerine atama yapıldığı öğrenildi. Avukat Arda Alan, askerî mahkemedeki davalarda CMK avukatı olarak görevlendirildiğini doğruladı. Avukat Fazıl Ahmet Tamer de, boykotun başladığı günlerde baro tarafından aranarak askerî mahkemedeki bir dava için görev alıp alamayacağının kendisine sorulduğunu belirtti. Baro Başkanı Muammer Aydın ise iddiaları reddetti: "Bildiğim kadarıyla askerî savcılığa atama yapmadık. Hiçbir avukat görev kabul etmiyor."

Dünyanın sayılı baroları arasında yer alan İstanbul Barosu'nun CMK servisinde görev alan 4 bin avukatın 26 Haziran 2009'da zorunlu müdafilik uygulaması kapsamında aldığı boykot kararı tartışma konusu oldu. Baro Başkanı Muammer Aydın'ın verdiği bilgiye göre, 3 ayda, karakollardan, emniyet müdürlüklerinden, savcılıklardan ve mahkemelerden 10 bine yakın avukat talebi oldu. Bu taleplerin tamamı 'avukatların boykot kararı' olduğu gerekçesiyle dikkate alınmadı. Ancak, sivil yargıya atama yapmayan baronun 'boykot' kararını askerî mahkemeye uygulamadığı ortaya çıktı. Baronun, 1. Ordu Komutanlığı askerî savcılığı ve mahkemesine avukat görevlendirdiği öğrenildi.

BOYKOT KARARI ASKERÎ YARGIYI KAPSAMIYOR!

29 Eylül'de askerî savcılığın talebi üzerine görevlendirilen avukat Arda Alan, boykot süresince hem ofis arkadaşı hem de başka avukat arkadaşların askerî mahkemedeki davalarda CMK avukatı olarak görevlendirildiğini doğruladı. Bu konuda baronun bilgisi olmadan görev almalarının mümkün olmadığına dikkat çeken Alan, kendisinin askerî savcılık ve mahkemelere atama yapıldığını bildiğini anlattı.

İstanbul Barosu'na bağlı olarak CMK avukatlığı yapan Fazıl Ahmet Tamer, boykotun başladığı ilk günlerde baro tarafından aranarak askerî mahkemedeki bir dava için görev alıp alamayacağının kendisine sorulduğunu belirtti. Şehir dışında olduğu için davayı almadığını anlatan Tamer, baro görevlisine boykot olduğu halde nasıl atama yaptıklarını sorduğunda, 'askerî savcılıklardan gelen taleplerin kabul edildiği, boykotun askerî mahkemeleri ve savcılıkları kapsamadığı, ödemelerin bu alandaki soruşturma ve kovuşturmalarda eksiksiz yapıldığı'nın kendisine söylendiğini anlattı.

MUAMMER AYDIN: BOYKOT DEVAM EDİYOR

İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın ise hem askerî hem de sivil yargıya boykot uygulandığını ileri sürdü. Aydın, boykotun baronun değil, avukatların kararı olduğunu savundu. Devlet tarafından 12 milyon liranın İstanbul Barosu'nun zorunlu müdafilik ödemeleri için ayrıldığını ve 1 Ekim itibarıyle avukatlık ücretlerinin ödemelerinin başlayacağını belirten Aydın, "Bildiğim kadarıyla askerî savcılığa atama yapmadık. Atamayla ilgili hiçbir avukat görev kabul etmiyor. Avukat kabul ettiği takdirde atıyoruz. Benim bilgim dahilinde böyle bir bilgi yok. CMK servisi benim bilgim olmadan ya da sorumlu yönetim kurulu üyesinin bilgisi olmadan atama yapılamaz." dedi.

AVUKATLAR BAROYU YALANLADI

Aydın'ın bu sözlerine karşılık CMK avukatlarının üye olduğu Savunma Avukatları Derneği üyesi Hayel Özenç ve Muhittin Köylüoğlu, boykot kararına şerh koyduklarını ve atanmak istediklerini bildirdiklerini kaydetti. Hayel Özenç, atama yapılmasını istedikleri için baroyu aradıklarında, "Sizin bölgenizde boykot kararı alındı." denilerek atama yapılmayacağının kendisine açıklandığını söyledi. Muhittin Köylüoğlu da boykota karşı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "CMK avukatlığı, 'kamu hizmeti' değil, 'kamu görevi'dir. Kamu görevini yerine getirmemek de suç. TCK'da suç. Bizim 'bunu yapmıyoruz' deme hakkımız yok. Benim muhalefet şerhim var ancak görevlendirme yapılmıyor. Boykot kararı çıkması için Muammer Aydın çok uğraştı, herkesi yönlendirdi, toplantılara katıldı. Yargılanmaktan korktuğu için baro olarak karar almadı. Bize, boykota ilişkin 'demirden korkan trene binmez' dedi. Ama şimdi, boykot kararını avukatların aldığını söylüyor."

Hukukçulara göre, İstanbul Barosu Ergenekon davasında suç işliyor

İstanbul Barosu, Ergenekon soruşturmasıyla birlikte sık sık gündeme geldi. Baro Başkanı Muammer Aydın, her fırsatta soruşturmayı eleştirdi. Sanıklardan bazılarının GATA'ya sevk edilmesini istedi. Hatta Cumhuriyet gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'ın darbe günlüklerinin 'gazetecilik faaliyeti' olarak değerlendirilmesi gerektiğini iddia etti. Silivri'deki davayı izlemek için 'komisyon' kurduğu ileri sürülen Baro, son olarak Danıştay sanıklarına avukat atamama kararıyla gündemde. Hukukçular Baro'nun bu tavrıyla suç işlediğini belirtiyor. Prof. Dr. Bahri Öztürk, "Zorunlu avukatlık bir kamu görevidir. Avukat bunu reddedemeyeceği gibi baro da atama yapmaktan kaçınamaz." derken, Prof. Dr. Faruk Turhan ise, "Baro çeşitli gerekçelerle bu atamayı yapmıyorsa, görevi kötüye kullanma söz konusudur." ifadelerini kullanıyor.

Alparslan Arslan ve Osman Yıldırım'ın da aralarında bulunduğu Danıştay davası sanıklarına baro tarafından atanan avukatların aynı zamanda Ergenekon davası sanıklarını savunması, yeni avukat tayinini gündeme getirmişti. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, önceki duruşmalarda Danıştay davası sanıkları ile Ergenekon davası sanıklarını aynı avukatların savunmasının "menfaat çatışmasına" neden olacağını belirterek, barodan yeni müdafi atanmasını istedi. Baro yönetimi ise bu kez CMK avukatlarının boykot yaptığı gerekçesiyle atama yapamayacağını mahkemeye bildirdi. Bunun üzerine Danıştay sanıklarının savunmasına geçemeyen mahkeme, 111. duruşmanın ara kararında, eski kararından dönerek baro tarafından geçmişte atanan avukatların "menfaat çatışması" olsa bile savunma yapmasına karar verdi. Mahkemenin zorunlu olarak verdiği bu karar hukukçuları şaşırttı. Uzmanlar, baronun suç işlediğini ve baro hakkında işlem yapılması gerektiğini ifade ediyor. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun da bu yönde bir kararı var. Ceza Genel Kurulu 2004 yılında Diyarbakır Barosu'yla ilgili verdiği kararda baroyu haksız bulmuştu. Diyarbakır Barosu, avukatın can güvenliği olmadığı gerekçesiyle atama yapmamıştı. Ceza Genel Kurulu bunun görevi ihmal suretiyle kötüye kullanma olduğuna hükmetmişti. Hukukçuların konuyla ilgili görüşleri şöyle:

Baro hakkında soruşturma açılmalı

Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bahri Öztürk: Usul kanunu zorunlu müdafiliği düzenliyor ama baro avukat görevlendirmiyor. Suç işliyor. Zorunlu avukatlık bir kamu görevidir. Avukat bunu reddedemeyeceği gibi baro da atama yapmaktan kaçınamaz. Bu, görevi kötüye kullanma suçudur. Yargıtay bunun görevi kötüye kullanma olduğu görüşünde. 'Sorgusu sırasında avukat bulundurulmadığı gerekçesiyle' AİHM, Türkiye aleyhine daha yeni 17 tane mahkûmiyet kararı verdi.

Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Faruk Turhan: Zorunlu müdafilik bir kamu görevidir. Avukat atama da bir kamu görevidir. Baro çeşitli gerekçelerle bu atamayı yapmıyorsa, görevi kötüye kullanma söz konusudur. Cumhuriyet savcısı TCK 257 uyarınca soruşturma açmalıdır.

Uluslararası Hukukçular Birliği Başkanı Avukat Necati Ceylan: Zorunlu müdafilik Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda düzenlenmiştir ve barolar atama yapmakla görevlidir. Bu görevin yerine getirilmemesi Ceza Kanunu'na aykırıdır. Yetkili makamların gerekli işlemi yapmaları lazım. Baro yasaya aykırı davranıyor. ZAMAN

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=899339&title=sivil-yargiya-boykot-askerî-yargiya-avukat
#1739
Sarp Özer'in haberi

Alınacak bazı küçük önlemlerle, evlerdeki elektronik cihazların yaydığı radyasyondan korunmanın mümkün olduğu bildirildi.

Gazi Üniversitesi (GÜ) Non-İyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi (GNRK) Sorumlusu Arzu Fırlarer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, insanların evlerinde de elektromanyetik alanlara maruz kaldığını belirtti.

Elektromanyetik alanların oluşturduğu radyasyondan uzun süreli etkilenilmesinin psikolojik rahatsızlıklara, üreme ve görme fonksiyonlarında olumsuzluklara, bağışıklık sisteminde zayıflamalara neden olabileceği uyarısında bulunan Fırlarer, bazı önlemlerle evlerdeki elektromanyetik alanların azaltılabileceğini söyledi.

Fırlarer, ''Birçok hastalık bağışıklık sisteminin çökmesiyle insan vücudunda etkili oluyor. Bu nedenle bağışıklık sistemimizi güçlü tutmamız gerekir. Sağlıklı bir yaşam için yaşam alanlarımızın kalitesini yükseltmeliyiz'' dedi.

Arzu Fırlarer, evlerde oluşan elektromanyetik alanların azaltılması için alınacak önlemleri ise şöyle sıraladı:

''İlk olarak kablosuz internet kullanıyorsak bundan vazgeçmemiz lazım. Komşumuzun kullandığı kablosuz internet de evimizi etkileyebilir. Komşularımızı da bu konuda uyarmalıyız. Mikrodalga fırını mümkün olduğunca az kullanmalıyız. Eğer kullanıyorsak çalıştırdığımız süre içinde mutfakta bulunmamamız, çocuklarımızı bu alandan uzak tutmamız gerekir. Evimizde tüplü televizyon varsa arka tarafının yaşam alanımıza dönük olmamasına özen göstermeliyiz. LCD televizyonlar tüplü ve plazma televizyonlara oranla daha az elektromanyetik alan oluşturur. Bilgisayar monitörlerinde ve televizyonlarda LCD ekranların tercih edilmesi gerekir.

Evlerde tasarruflu ampul ve floresanların yerine sarı ışık yayan ampulleri kullanmalıyız. Sarı ışığın oluşturduğu elektromanyetik alan floresan ve tasarruflu ampullere oranla daha azdır. Ayrıca komşularımızın evlerindeki buzdolabı, çamaşır makinesi, televizyon gibi cihazların arkalarının da bizim yaşadığımız odalara dönük olmaması sağlanmalıdır. İnfrared ısıtıcılar da en az iki metre uzaktan ve bir yere asılı olarak kullanılmalıdır.''

-''BEBEK TELSİZİ KULLANILMAMALI''-

Bebek telsizlerinin de elektromanyetik alan yarattığına dikkati çeken GÜ Non-İyonizan Radyasyondan Korunma Merkezi (GNRK) Sorumlusu Fırlarer, ''Bebek telsizleri mikrodalga fırın kadar elektromanyetik alan oluşturuyor. Bu nedenle bebek telsizlerinin kullanılmaması gerekir'' diye konuştu.

Fırlarer, açık cep telefonlarının bebeklerin yakınına bırakılmasının da ''yanlış'' olduğunu söyledi. Gece uyurken odaların elektromanyetik alanlara karşı ''güvenli'' duruma getirilmesi gerektiğini anlatan Fırlarer, şöyle konuştu:

''Vücut geceleri melatonin hormonu salgılıyor. Bu hormon vücudun biyolojik ritmini düzenliyor. Eğer gece boyunca elektromanyetik alan etkisi yoğun olursa söz konusu hormonun salgılanması azalıyor. Bu durum da asabiyete, bağışıklık sisteminin etkilenmesine neden oluyor. Bu nedenle gece uyumadan önce mutlaka yatak odalarımızdaki televizyonları düğmesinden kapatıp fişini çekmemiz, kablosuz interneti fişinden çekmemiz, cep telefonunu kapatmamız gerekiyor. Bazı çocuklar telefonlarını yastıklarının altına koyuyor. Bu çok sakıncalı bir davranıştır.''

-CEP TELEFONU İLE KONUŞMA SÜRESİ-

Bir günde cep telefonu ile görüşme süresinin ''bir saatle sınırlı olması'' gerektiğini savunan Fırlarer, ''16 yaşından küçük çocukların beyin gelişimi devam etmektedir. Beyin sıvı yoğunluğu yetişkinlere oranla daha fazla olduğundan elektromanyetik alan iletkenlikleri daha çoktur. Bu nedenle 16 yaşın altındaki çocukların cep telefonu kullanmaları kısıtlanmalıdır'' dedi.

Arzu Fırlarer, tıbbi görüntüleme merkezlerinde de hastaların yoğun radyasyona maruz kaldığını dile getirerek, çok zorunlu olmadıkça vatandaşların MR çektirmekten kaçınmaları gerektiğini sözlerine ekledi. AA

http://www.haber7.com/haber/20091005/Evlerde-radyasyondan-korunma-yollari.php
#1740
Başbakan Tayyip Erdoğan, AK Parti 3. Olağan Kongresi'nde 'demokratik açılım sürecini anlatırken, önemli mesajlar verdi. "Büyük Türkiye'de herkese yer vardır." diyen Erdoğan, açılımı Türkiye'nin manevî, edebî, kültürel dinamikleriyle anlattı. 

'Dönülmez demokrasinin ufkundayız'

Ahmet Yesevi'siz, Hacı Bektaş'sız, Pir Sultan'sız, Hacı Bayram Veli'siz Türkiye'nin öksüz ve dayanaksız kalacağını belirten Erdoğan, daha sonra şu örnekleri sıraladı: "Yunus Emre'siz Türkiye dilsiz, Mevlânâ'sız Türkiye ruhsuz kalır. Sabahat Akkiraz'a kulak vermeyen Türkiye türküsüz kalır. Tatyos Efendi'yi yok sayan besteler yarım kalır. "Hoşçakalın İki Gözüm" diyen Ahmet Kaya'ya vefa göstermeyen şarkılar eksik kalır. Mehmet Akif'siz bir Türkiye tahayyül edilemezse, Nazım Hikmet'siz Türkiye eksik sayılır. Görüşlerini kabul edersiniz etmezsiniz ama, Ahmed-i Hani'siz, Bitlisli Said Nursi'siz bir Türkiye'nin maneviyatı noksan kalır."

Konuşmasında muhalefete "Ülkeyi asıl bölen sizsiniz." sözleriyle tepki gösteren Başbakan, terörden nemalananların futbolu dahi tahriklerine alet edecek kadar ileri gittiklerini vurguladı. Annelerin gözyaşını dindirmekten başka gayelerinin olmadığını da belirten Erdoğan, "Doğudaki ana ile batıdaki ana, yavrularının başında aynı Fatiha'yı okuyor, buna rağmen bu acılar yaşanıyorsa, burada ciddi bir yanlış vardır." dedi.

Başbakan Erdoğan, iki saati aşan konuşmasında Türkiye'nin farklı renklerinden örnekler vererek 'milli birlik ve bütünlük' vurgusu yaptı. Erdoğan kongrede özetle şu mesajları verdi:

Horonumuzla, zeybeğimizle Türkiye'yiz

Biz, birlikte Türkiye'yiz. Bu toprakları hep birlikte vatan kıldık. Hep birlikte tek bir millet olduk. Çanakkale'de, Sakarya'da, Dumlupınar'da omuz omuza bu toprakları savunduk, yan yana şehit düştük. Biz şehitlerimizle, gazilerimizle Türkiye'yiz. Biz türkülerimizle, horonumuzla, zeybeğimizle Türkiye'yiz. Ortak kaderimizle, ortak geçmişimizle, ortak geleceğimizle Türkiye'yiz.

Anadolu anaçtır, ana kucağı gibi kollarını açar

Biz bu terbiyeyi Çanakkale'de düşmanına dahi kahve ikram etmeyi başarmış Mehmetçik'ten, şehitlerimizden, gazilerimizden aldık. Kimsenin bu ülkede bir başkasını dışlamaya hakkı yoktur. Bu ülkenin hamurunda dışlamak, ötekileştirmek yoktur. Bu topraklar Anadolu'dur. Bu topraklar anaçtır, ana kucağı gibi herkese sevgiyle, şefkatle, merhametle kollarını açar. Bu topraklarda hoş görülmeyen tek şey hoşgörüsüzlük, tahammül etmediği tek şey tahammülsüzlüktür.

ANALAR yavrusunun başında aynı Fatiha'yı okuyor

Ülkenin bir meselesi varsa, AK Parti'nin ona sırtını dönme seçeneği asla ve asla yok. Türk kardeşimin, Kürt kardeşimin, Alevi kardeşimin, azınlıkların meselesi benim meselemdir. İşte onun için 'milli birlik', 'demokratik açılım' diyoruz. Doğudaki anne ile batıdaki anne, gencecik yavrularının başında aynı Fatiha'yı, aynı Yasin'i okuyorsa, aynı ağıdı yakıyorsa, cemaat aynı kıbleye yöneliyorsa, buna rağmen bu acılar yaşanıyorsa, burada çok ama çok ciddi bir yanlış vardır.

Türkiye'yi asıl bölen sizsiniz

Bu mesele, Sivas'ın doğusuna geçemeyen partilerin anlayabileceği bir mesele değildir. Türkiye'yi zihinlerinde, siyasetlerinde, teşkilatlarında bölenler bizi Türkiye'yi bölmekle itham edemezler. Utanmadan sıkılmadan Türkiye'yi bölüyor diyorlar. Türkiye'yi asıl bölen sizsiniz, ta kendinizsiniz.

istismar zemini kaydığı için öfkeleniyorlar

MHP zaten randevu vermedi. CHP'den yazılı davet isteyeceğim, verirler veya vermezler. Verirlerse gider konuşuruz. Ne yazık ki terör belası üzerinden çıkar, rant sağlayan, terörü kendisi için bir kazanç piyasasına dönüştürenler var. Ayaklarının altından istismar zeminleri kaydığı için öfkeyle, hiddetle sağa sola saldırıyor, tehditler savuruyorlar.

Bizi demokrasi yolundan alıkoymak isteyenler oldu

Dikkat edin, iktidarda bulunduğumuz 7 yıl boyunca üzerimizdeki emaneti düşürmek isteyenler oldu. Millet iradesini gölgelemek isteyenler oldu. Bizi demokrasi yolundan alıkoymak isteyenler oldu. Tahriklerle, provokasyonlarla, kirli senaryolarla Türkiye'yi karanlık mecralara sevk etmek isteyenler oldu. Hiçbirine boyun eğmedik, prim vermedik.

Demokrasi ertelenemez, KARŞILARINDA MİLLET VAR

Millet iradesinin seçimlerin dışında bir yolla değiştirilebileceğine inananlar, demokrasinin ertelenebileceğini, zafiyete düşürülebileceğini vehmedenler artık milleti karşısında bulurlar. Hükümet politikalarının çeteler eliyle, mafya eliyle, gizli senaryolarla, kirli ilişkilerle şekilleneceğine inananlar böyle bir gayretin içine girenler karşılarında hukuku bulurlar, milleti bulurlar.

Futbolu dahi alet edecek kadar ileri gittiler

Cenaze törenlerinden futbol tribünlerine kadar neler yaptıklarını görüyorsunuz değil mi? Futbolu dahi tahriklerine alet edecek kadar ileri gittiler. Bizim cenazelerimizde slogan atılmaz. Kendilerine has işaretleriyle oradan siyasî rant devşirmenin gayretleri içindeler. Şehide saygın varsa gel görevini yap. Bırak sloganı. Şu statlarda atılan her gol bu hareketle kendi kalemize atılacak. Düşmanlığın, ayrılığın hanesine yazılacaktır. Gelin kardeşlik adına gol atalım.

Mİlletin rotasından başka rota tanımadık

AK Parti bizatihi milletin partisidir. Bu kadro, milletin rotasından başka rota tanımadı. Bu partiye, toplumdan kopuk elitler yön belirleyemez, millete küçümseyerek bakan seçkinler rota çizemez. Bu partiye milletin hukukunu ayaklar altına alan çeteler sirayet edemez. Zira üzerimizdeki yük aziz milletin yüküdür. Bu yükü yere düşürmedik, halel getirmedik.

Yorulan kenara çekilsin

Bu partiden hizmetin ötesinde farklı beklentileri olanlar varsa onlar bizimle yollarını ayırsınlar. Heyecanını yitiren, kendini yorulmuş hisseden biraz mola versin. Garip gurebanın, dışlanmışların sesi olmaya devam edeceğiz. Bir kap sıcak çorbaya muhtaç yaşlı teyzenin, yaşlı amcanın hakkı bizim omuzlarımızdadır. Tüyü bitmedik yetimin hakkı bizim omuzlarımızdadır.

http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=899062&title=ahmet-kayasiz-sarkilar-eksik-said-nursisiz-turkiye-maneviyatsiz-kalir