Bu rakamlar doğruysa tam bir felaket
Bazı veriler kendi içinde değerlendirildiğinde farklı anlam içeriyor, bir başka veri ile karşılaştırıldığında daha başka...
İki hafta arayla basına yansıyan istatistiki iki veri, rakamlar karşılaştırıldığında ürkütücü bir tabloyu ortaya koyuyor.
Konuyu aşağıda ayrıntılı olarak izah edeceğim ama önce sabrınızı zorlamadan direk rakamları vereyim.
Önce Milliyet gazetesi yazarı Metin Münir yazdı. Ülkemizde yılda 19 bin kişi tıp hatalarından ölüyor dedi.
Bu yazının üzerinden 2 hafta geçmeden Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yıllık ölüm istatistiklerini açıkladı. Yine Milliyet gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye'de yılda 212 bin kişi ölüyormuş.
E, bunda ne var diyebilirsiniz?
Metin Münir'in verdiği rakamla TÜİK'in açıkladığı rakamı karşılaştırdığımızda, Türkiye'de bir yıl içinde gerçekleşen ölümlerin yüzde ne kadarı tıp hatalarından gerçekleşiyor dersiniz.
Yaklaşık yüzde 20 – 21.
5 veya 6 kişinden birinin tıp hatalarından öldüğü anlamına gelir bu.
TÜİK'in araştırmasına göre ülkede her yıl 200 bin kişi yaşamını yitiriyor. 32 bin kişi kanserden ölüyor, 79 bin kişi kalp hastalıkları nedeniyle can veriyor.
Doğum sırasındaki ölüm oranı da yüksek.
Türkiye'de en az 200 kişi Afrika'nın geri kalmış ülkelerinde görüldüğü gibi 'beslenme ve vitamin yetersizliğinden' yani 'açlıktan' ölüyor.
Erkeklerin ölüm oranı kadınlardan 2 kat fazla...
TÜİK verilerine göre, 2007'de ölen 212 bin 731 kişinin 118 bin 59'u erkek, 64 bin 672'si kadın.
Doğumda kız ve erkek oranı birbirine yakın olmasına rağmen ölümde erkeklerin ölüm oranının kadınların 2 katına yaklaşmış olması da iyi analiz edilmelidir. Kanserden ölüm oranının yüksekliği ve kadınların sigara içme oranının erkeklerden daha düşük olduğu dikkate alınırsa, sigara denilen illetin değişik hastalıklar yoluyla erkek nüfusun ölüm nedenleri arasında ciddi bir yer teşkil ettiği de söylenebilir.
Nitekim istatistiklere göre, 32 bin 144 kişi kanserden, 10 bin 259 kişi kalp yetmezliğinden, 69 bin 183 kişi ise diğer kalp hastalıklarından öldü. Ölenlerin 81 bini 75 yaş ve üstünde, 27 bini 70-74 yaş arası, 3 bin 500'ü ise 30 yaşın altında.
Beyin kanaması, inme veya felç nedenli ölümlerin çokluğu da dikkati çekiyor. Toplamda 16 binin üzerinde ölüme neden olan felç ve inmeden 7 bin 840 erkek yaşamını yitirdi. 1028 kişi mide ülserinden, 1168 kişi ise sirozdan öldü.
Ölüm istatistiklerine göre, yaşamını yitirenlerin 9 bin 834'ü çalışıyordu. 54 bin kişi eşinin hemen arkasından yaşamını yitirdi.
Milliyet yazarı Metin Münir, Gelişmiş Batılı ülkelerde yapılmış çalışmalardan yola çıkılarak, Türkiye'de hastanelerde tıbbi hatalar yüzünden en muhafazakâr tahminlere göre her yıl 19.000 ile 34.000 arasında kişi hayatını kaybettiğini, bu rakamın çok daha yüksek olmasının da mümkün olduğunu söylüyor.
Tıp hataları Amerika gibi gelişmiş bir ülkede bile sekizinci en büyük ölüm nedeni arasında yer alıyor. Tıp hatalarından kaynaklanan nedenlerle ölenlerin sayısı otomobil kazası, göğüs kanseri ve AIDS ölümlerinden fazla. Bazı araştırmalar tıp hatalarından dolayı meydana gelen ölümlerin yüzde 1'e kadar çıktığını gösteriyor.
Doktorlar grevde iken ölüm oranları düşüyor
2005 yılı başlarında kaleme aldığımız "Doktorlar kızacak ama..." başlıklı yazımızda tıp hatalarından ölüm oranının tüm meslek hataları arasında en yüksek orana karşılık geldiğini yazmıştık. Şu satırlar o yazıdan:
"Şu rakamlara bakınız. İsrail'de 1973'de 30 gün süreyle doktor eylemi olur. Bu süre zarfında ölüm oranları yüzde 50 azalır. Kolombiya'nın başkenti Bogota'da 1976'da 52 gün süren doktor grevi olur. Ölüm oranları yüzde 35 düşer.
1976'da Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde doktorların yaptığı 5 hafta süreli grevde, Los Angeles kentinde ölüm oranı yüzde 18 azalır. Grevin ardından yüzde 20 artar. 1961'de Kanada'da yapılan ve 23 gün süren doktor eyleminde ve dünyanın birçok yerindeki benzer olaylarda yaklaşık aynı sonuçlarla karşılaşılır.
Bu tür örneklerin artması, özellikle tıp çevrelerinde, tıbbın kendini görevli saydığı sağlık hizmetlerinde ne denli başarılı olduğunun sorgulanmasına neden olmuş. 1 milyon uçak seferinden sadece 1'inde uçak kazasına rastlandığı halde, doktor hatalarından kaynaklanan nedenlerle 100 hastadan 1'inde olumsuzlukla karşılaşılması ve doktorların en fazla iş kazası yapan meslek grubu içinde yer alması, mesleklerinde ne ölçüde başarılı olduklarının sorgulanmasını gündeme getirmiş."
Hasta doktor ilişkisi, teknisyen makine ilişkisine indirgenemez. Doktorlar hastalarının bir insan olarak gereksinimlerini, ruhsal ve sosyal durumlarını dikkate almak zorundadır. İnsanların, özellikle hastalık gibi kendilerini en zayıf ve korunaksız hissettiği zamanlarda profesyonel iletişime ve şefkate daha fazla ihtiyaçları oluyor. İşin en kötüsü de, insanların bu en zor anlarının, en yüksek kazanç elde etme anlayışına kurban edilmeye çalışılması. Doktorlar grevde iken hastaların neden uzun yaşadığını, daha esaslı sorgulamamız gerekiyor."
Son olarak iki noktayı daha ekleyelim.
İlki şu: Britanya'da tıbbi performansla ilgili yapılan büyük bir araştırmaya göre, kadın doktorların erkek doktorlardan daha güvenilir olduğu ortaya çıkmış. Kadın doktorların isabetsiz teşhis koyma oranları erkek doktorlara göre daha azmış.
İkinci nokta şu: Krizden etkilenmeyen iş alanlarının başında cenaze hizmetleri yapan sektörler geliyormuş. Vadesi gelen, "kriz var, bari şimdilik masraf çıkarmayalım" diyemeden gidiyor demek ki... Anadolu insanı kefen parası diye yastık altına para atmakta haklı mı dersiniz?
Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7
www.osmanozsoy.com.tr
http://www.haber7.com/haber/20091002/Bu-rakamlar-dogruysa-tam-bir-felaket.php
Bazı veriler kendi içinde değerlendirildiğinde farklı anlam içeriyor, bir başka veri ile karşılaştırıldığında daha başka...
İki hafta arayla basına yansıyan istatistiki iki veri, rakamlar karşılaştırıldığında ürkütücü bir tabloyu ortaya koyuyor.
Konuyu aşağıda ayrıntılı olarak izah edeceğim ama önce sabrınızı zorlamadan direk rakamları vereyim.
Önce Milliyet gazetesi yazarı Metin Münir yazdı. Ülkemizde yılda 19 bin kişi tıp hatalarından ölüyor dedi.
Bu yazının üzerinden 2 hafta geçmeden Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yıllık ölüm istatistiklerini açıkladı. Yine Milliyet gazetesinde yer alan habere göre, Türkiye'de yılda 212 bin kişi ölüyormuş.
E, bunda ne var diyebilirsiniz?
Metin Münir'in verdiği rakamla TÜİK'in açıkladığı rakamı karşılaştırdığımızda, Türkiye'de bir yıl içinde gerçekleşen ölümlerin yüzde ne kadarı tıp hatalarından gerçekleşiyor dersiniz.
Yaklaşık yüzde 20 – 21.
5 veya 6 kişinden birinin tıp hatalarından öldüğü anlamına gelir bu.
TÜİK'in araştırmasına göre ülkede her yıl 200 bin kişi yaşamını yitiriyor. 32 bin kişi kanserden ölüyor, 79 bin kişi kalp hastalıkları nedeniyle can veriyor.
Doğum sırasındaki ölüm oranı da yüksek.
Türkiye'de en az 200 kişi Afrika'nın geri kalmış ülkelerinde görüldüğü gibi 'beslenme ve vitamin yetersizliğinden' yani 'açlıktan' ölüyor.
Erkeklerin ölüm oranı kadınlardan 2 kat fazla...
TÜİK verilerine göre, 2007'de ölen 212 bin 731 kişinin 118 bin 59'u erkek, 64 bin 672'si kadın.
Doğumda kız ve erkek oranı birbirine yakın olmasına rağmen ölümde erkeklerin ölüm oranının kadınların 2 katına yaklaşmış olması da iyi analiz edilmelidir. Kanserden ölüm oranının yüksekliği ve kadınların sigara içme oranının erkeklerden daha düşük olduğu dikkate alınırsa, sigara denilen illetin değişik hastalıklar yoluyla erkek nüfusun ölüm nedenleri arasında ciddi bir yer teşkil ettiği de söylenebilir.
Nitekim istatistiklere göre, 32 bin 144 kişi kanserden, 10 bin 259 kişi kalp yetmezliğinden, 69 bin 183 kişi ise diğer kalp hastalıklarından öldü. Ölenlerin 81 bini 75 yaş ve üstünde, 27 bini 70-74 yaş arası, 3 bin 500'ü ise 30 yaşın altında.
Beyin kanaması, inme veya felç nedenli ölümlerin çokluğu da dikkati çekiyor. Toplamda 16 binin üzerinde ölüme neden olan felç ve inmeden 7 bin 840 erkek yaşamını yitirdi. 1028 kişi mide ülserinden, 1168 kişi ise sirozdan öldü.
Ölüm istatistiklerine göre, yaşamını yitirenlerin 9 bin 834'ü çalışıyordu. 54 bin kişi eşinin hemen arkasından yaşamını yitirdi.
Milliyet yazarı Metin Münir, Gelişmiş Batılı ülkelerde yapılmış çalışmalardan yola çıkılarak, Türkiye'de hastanelerde tıbbi hatalar yüzünden en muhafazakâr tahminlere göre her yıl 19.000 ile 34.000 arasında kişi hayatını kaybettiğini, bu rakamın çok daha yüksek olmasının da mümkün olduğunu söylüyor.
Tıp hataları Amerika gibi gelişmiş bir ülkede bile sekizinci en büyük ölüm nedeni arasında yer alıyor. Tıp hatalarından kaynaklanan nedenlerle ölenlerin sayısı otomobil kazası, göğüs kanseri ve AIDS ölümlerinden fazla. Bazı araştırmalar tıp hatalarından dolayı meydana gelen ölümlerin yüzde 1'e kadar çıktığını gösteriyor.
Doktorlar grevde iken ölüm oranları düşüyor
2005 yılı başlarında kaleme aldığımız "Doktorlar kızacak ama..." başlıklı yazımızda tıp hatalarından ölüm oranının tüm meslek hataları arasında en yüksek orana karşılık geldiğini yazmıştık. Şu satırlar o yazıdan:
"Şu rakamlara bakınız. İsrail'de 1973'de 30 gün süreyle doktor eylemi olur. Bu süre zarfında ölüm oranları yüzde 50 azalır. Kolombiya'nın başkenti Bogota'da 1976'da 52 gün süren doktor grevi olur. Ölüm oranları yüzde 35 düşer.
1976'da Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde doktorların yaptığı 5 hafta süreli grevde, Los Angeles kentinde ölüm oranı yüzde 18 azalır. Grevin ardından yüzde 20 artar. 1961'de Kanada'da yapılan ve 23 gün süren doktor eyleminde ve dünyanın birçok yerindeki benzer olaylarda yaklaşık aynı sonuçlarla karşılaşılır.
Bu tür örneklerin artması, özellikle tıp çevrelerinde, tıbbın kendini görevli saydığı sağlık hizmetlerinde ne denli başarılı olduğunun sorgulanmasına neden olmuş. 1 milyon uçak seferinden sadece 1'inde uçak kazasına rastlandığı halde, doktor hatalarından kaynaklanan nedenlerle 100 hastadan 1'inde olumsuzlukla karşılaşılması ve doktorların en fazla iş kazası yapan meslek grubu içinde yer alması, mesleklerinde ne ölçüde başarılı olduklarının sorgulanmasını gündeme getirmiş."
Hasta doktor ilişkisi, teknisyen makine ilişkisine indirgenemez. Doktorlar hastalarının bir insan olarak gereksinimlerini, ruhsal ve sosyal durumlarını dikkate almak zorundadır. İnsanların, özellikle hastalık gibi kendilerini en zayıf ve korunaksız hissettiği zamanlarda profesyonel iletişime ve şefkate daha fazla ihtiyaçları oluyor. İşin en kötüsü de, insanların bu en zor anlarının, en yüksek kazanç elde etme anlayışına kurban edilmeye çalışılması. Doktorlar grevde iken hastaların neden uzun yaşadığını, daha esaslı sorgulamamız gerekiyor."
Son olarak iki noktayı daha ekleyelim.
İlki şu: Britanya'da tıbbi performansla ilgili yapılan büyük bir araştırmaya göre, kadın doktorların erkek doktorlardan daha güvenilir olduğu ortaya çıkmış. Kadın doktorların isabetsiz teşhis koyma oranları erkek doktorlara göre daha azmış.
İkinci nokta şu: Krizden etkilenmeyen iş alanlarının başında cenaze hizmetleri yapan sektörler geliyormuş. Vadesi gelen, "kriz var, bari şimdilik masraf çıkarmayalım" diyemeden gidiyor demek ki... Anadolu insanı kefen parası diye yastık altına para atmakta haklı mı dersiniz?
Prof. Dr. Osman ÖZSOY – Haber 7
www.osmanozsoy.com.tr
http://www.haber7.com/haber/20091002/Bu-rakamlar-dogruysa-tam-bir-felaket.php