Haberler:

Hukuk Forumumuza Hoşgeldiniz

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - kilimanjaro

#1881
    HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU

    Kanun Numarası: 1086

    Kanun Kabul Tarihi: 18/06/1927

    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 02, 03, 04/07/1927

    Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 622, 623, 624

    BİRİNCİ BAP : UMUMİ HÜKÜMLER

    BİRİNCİ FASIL : VAZİFE VE SALAHİYET

    BİRİNCİ KISIM : VAZİFE

    Madde 1 - (Değişik madde: 26/02/1985 - 3156/1 md.)

    Mahkemelerin görevi kanunla belirlenir.

    Görev, dava olunan şeyin değerine göre belirtilmiş ise, görevli mahkemenin tespitinde, davanın açıldığı gündeki değer esas tutulmak üzere, aşağıdaki maddeler hükümleri uygulanır. Faiz, icra tazminatı ve giderler görevin tespitinde hesaba katılmaz.

    Madde 2 - Müddeabih para ise mahkemenin vazifesini tayinde miktarı esas ittihaz olunur.

    Müddeabih başka bir şey olup da iki taraf kıymetinde uzlaşmazlarsa kıymeti davanın ikame edildiği mahkeme tarafından takdir ve tayin olunur.

    Haciz ve iflas muamelatından dolayı ikame edilecek istihkak davaları hakkındaki ahkam mahfuzdur.

    Madde 3 - Müddeabih, birden ziyade ise miktar ve kıymetlerinin mecmuu esas ittihaz olunur. Müddeabih bir tarafın birini ifa veya istifada muhayyer olduğu iki veya daha ziyade şeylerden biri ise bunlardan hangisinin kıymeti ziyade ise yalnız o nazarı dikkate alınır.

    Hakkı hiyar muayyen para ile diğer şeye taallük ettiği halde mahkemenin vazifesini tayinde yalnız para esas ittihaz olunur.

    Madde 4 - Alacağın bir kısmı dava olundukta, eğer son kısım ise, mahkemenin vazifesini tayinde müddeabihin kıymetine bakılır.

    Son kısım olmadığı ve alacağın tamamı da münazaalı olduğu takdirde alacağın tamamı nazarı itibare alınır.

    Alacağın tamamı münazaalı değilse dava olunan kısma bakılır.

    Madde 5 - Mütekabil davanın miktar veya kıymeti asıl davanın miktar veya kıymetinden çok ise mütekabil davanın kıymeti esastır.

    Madde 6 - Bir mülkün diğer bir mülke karşı irtifak hakkı dava olunduğu takdirde işbu hakkın mütaallik olduğu iddia olunan mülke temin ettiği ziyadei kıymetle diğer mülke iras ettiği noksan kıymetten hangisi çok ise vazife onunla taayyün eder.

    Madde 7 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/1 md.)

    Diğer bir mahkeme yahut idari makam veya yargı merciinin görevine giren bir dava veya iş kendisine arz olunan mahkeme, duruşma yapmadan görevsizlik kararı verebileceği gibi davanın her safhasında kendiliğinden görevli olmadığına da karar verir.

    Görev itirazı davanın her safhasında ileri sürülebilir.

    Bir dava, asliye mahkemesinde hükme bağlandıktan sonra, davanın sulh mahkemesinin görevi içinde olduğu ileri sürülerek üst mahkemede itirazda bulunulamaz.

    Madde 8 - (Değişik madde: 26/02/1985 - 3156/2 md.)

    Sulh mahkemesi:

    I - İflas davalarıyla vakfa ilişkin davalar hariç olmak üzere, mamelek hukukundan doğan değer veya miktarı beş milyar lirayı geçmeyen davaları, *1*

    II - Dava konusu olan şeyin değerine bakılmaksızın:

    1. İcra ve İflas Kanununun onuncu babında yer alan 269 ve 272 nci ve sonraki maddeleri hükümleri hariç olmak üzere, kira sözleşmesine dayanan her türlü tahliye, aktin feshi yahut tesbit davaları, bu davalarla birlikte açılmış kira alacağı ve tazminat davaları ve bunlara karşılık olarak açılan davaları,

    2. Taşınır ve taşınmaz mal veya hakkın paylaştırılmasına ve ortaklığın giderilmesine ait davaları,

    3. Taşınır ve taşınmaz mallarda yalnız zilyetliğin korunması ile ilgili davaları.

    4. (Değişik alt bend: 09/01/2003 - 4787 S.K./9. md.) Borçlar Kanununun 91, 92 nci maddelerinde mahkeme veya hakime verilen işleri,

    5. Mirascılık belgesi verilmesi hakkındaki isteklerle, bu belgenin değiştirilmesi veya iptali davalarını,

    III - Bu ve diğer kanunların sulh mahkemesi veya hakimlerini görevlendirdiği dava ve işleri,

    Görür.

    İKİNCİ KISIM : SALAHİYET

    Madde 9 - (Değişik madde: 30/04/1973 - 1711/1 md.)

    Her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça açıldığı tarihte davalının Türk Kanunu Medenisi gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür.

    Davalının ikametgahı belli değilse, davaya Türkiye'de son defa oturduğu yer mahkemesinde bakılır. Davalı birden fazla ise, dava bunlardan birinin ikametgahı mahkemesinde açılır. Şu kadar ki, kanunda dava sebebine göre davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belli edilmiş ise, davaya o mahkemede bakılır. Ancak davanın, sırf davalılardan birini kendi mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı belirtiler veya başka delillerle anlaşılırsa mahkeme onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir.

    Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, davacının ikametgahı veya eşlerin davadan evvel son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir.

    Madde 10 - Dava, mukavelenin icra olunacağı veyahut müddeaaleyh veya vekili dava zamanında orada bulunmak şartiyle akdin vuku bulduğu mahal mahkemesinde de bakılabilir.

    Madde 11 - Aşağıdaki davalar müteveffanın ikametgahı mahkemesinde görülür:

    1 - Terekenin taksimine ve kısmetin butlan ve feshine ve mirasçılar arasında terekenin idaresine ait iddialar,

    2 - Terekenin taksimi katisine kadar tereke aleyhine ikame olunan davalar.

    Terekeden bir mal hakkında istihkak davası, terekenin tahrir ve tesbiti zamanında mal nerede bulunur ise orada dahi ikame olunabilir.

    Verasetin ispatına, miras hisselerinin tayinine mütedair davalar, mirasçıların her birinin bulunduğu mahal mahkemesinde de rüyet olunabilir.

    Madde 12 - Haczi ihtiyatiden sonra haciz kararının müstenidi olan alacak davası haciz kararını veren mahkemede de ikame olunabilir.

    Madde 13 - Gayrimenkule mütaallik davalar, gayrimenkulün bulunduğu mahal mahkemesinde ikame olunur.

    Gayrimenkule mütaallik dava sebebi ne olursa olsun gayrimenkulün aynına veya gayrimenkul üzerinde bir hakka veya muvakkat olsa bile anın zilyedliğine veyahut hakkı hapsine mütedair olanlardır. İrtifak haklarına dair iddialarda, üzerine irtifak hakkı taallük eden malın bulunduğu mahal mahkemesi selahiyettardır.

    Dava birden ziyade gayrimenkule ait ise gayrimenkullerden birinin bulunduğu mahal mahkemesinde ikame olunur.

    Madde 14 - Davayı asliyenin ikame olunduğu mahkeme davayı mütekabileye dahi bakmağa salahiyettardır.

    Madde 15 - Bir dava münasebetiyle iki taraf vekillerinin ücret ve masraf iddiaları miktarı herneye baliğ olursa olsun o davaya bakan mahkemede görülür.

    Madde 16 - Türkiye dahilinde malüm ikametgahı olmıyanlar aleyhindeki mal davaları Türkiye'de sakin oldukları mahal mahkemesinde ve Türkiye'de malüm meskeni yoksa emvalinin veya munazaalı şeyin veya teminatı varsa o teminatın bulunduğu mahal mahkemesinde bakılır.

    Madde 17 - Hakiki veya hükmi bir şahsın muhtelif mahallerde şubeleri bulunduğu takdirde o şubenin muamelesinden dolayı iflas davası müstesna olmak üzere o şubenin bulunduğu mahalde dahi dava ikame olunabilir. Şirket ve cemiyetlerin ve tesislerin kendi işlerine mütaallik olmak üzere azası aleyhine ve azanın bu sıfatla yekdiğeri aleyhlerine ikame edecekleri dava bu şirket, cemiyet veya tesisin ikametgah addolunan mahal mahkemesinde bakılır.

    Madde 18 - (Mülga madde: 20/05/1982 - 2675/46 md.)

    Madde 19 - Sigorta mukavelesinden mütevellit tazminat davası sigorta emvali gayrimenkuleye veya muayyen bir yerde kalması şart kılınan emvali menkuleye müteallik ise emvali mezkurenin bulunduğu ve vaziyeti icabı müstakar olmıyan emvale mütaallik ise tehlikenin hadis olduğu ve hayat sigortalarında sigorta olunan şahsın ikametgahının bulunduğu mahallerde dahi ikame edilebilir.

    Bu kanunun meriyetinden sonra sigorta mukavelelerine bu maddeye muhalif konulacak şartların hükmü yoktur.

    Bu madde bahri sigortalara şamil değildir.

    Madde 20 - Memur, asker, mektep talebesi, amele, çırak ve hizmetçi gibi bir mahalde muvakkaten sakin bulunanların oradaki ikametleri meşguliyetlerine göre uzunca bir zaman devam edebilecek ise bu kabil kimseler aleyhine alacak ve emvali menkule davaları bulundukları mahal mahkemesinde bakılabilir.

    Madde 21 - Haksız bir fiilden mütevellit dava o fiilin vuku bulduğu mahal mahkemesinde ikame olunabilir.

    Madde 22 - Mahkemenin salahiyeti intizamı amme esasına binaen tayin edilmemiş olan hallerde iki taraf bir veya mütaaddit muayyen hususa mütaallik ihtilaflarının salahiyettar olmıyan mahal mahkemesinde görülmesini tahriren mukavele edebilirler. Bu halde işbu mahal mahkemesi o davaya bakmaktan imtina edemez.

    Madde 23 - Salahiyettar olmıyan bir mahkemede aleyhine dava ikame olunan kimse esasa girişmezden evvel bu bapta itirazda bulunmazsa o mahkemenin salahiyetini kabul etmiş addolunur. Şu kadar ki munhasıran iki tarafın arzularına tabi olmıyan mesail bundan müstesnadır. Mahkeme bu nevi davalarda hitamı mahkemeye kadar re'sen veya iki taraftan birinin talebi üzerine ademi salahiyet kararı verir. Mahkemenin salahiyattar olmadığını iddia eden taraf salahiyettar mahkemeyi beyana mecburdur.

    Madde 24 - Teşkilatı Esasiye Kanunu ve Kanunu Medeni ve sair adli kanunlar ve muahedeler ile salahiyet hakkında vazolunan hükümler mahfuzdur.

    Madde 25 - (Değişik madde: 26/02/1985 - 3156/3 md.;Değişik madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./1.mad) *1* *2* Yetkili mahkemenin bir davaya bakmasına fiilî veya hukukî bir engel çıktığı veya iki mahkemenin yargısal sınırları kapsamının belirlenmesinde tereddüt edildiği takdirde, yetkili mahkemenin tayininde, ilk derece mahkemeleri için bölge adliye mahkemelerine, bölge adliye mahkemeleri için Yargıtaya başvurulur.

    İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.

    Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen merci tayini kararları ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar.

    Madde 26 - Tayini merci hakkında tetkikat evrak üzerine icra olunabilir.

    Madde 27 - Mahkeme vazifedar veya salahiyettar olmadığından dolayı dava arzuhalinin reddine karar verdiği takdirde arzuhali ve dava dosyasını ait olduğu mahkemeye gönderir ve yeniden harç alınmaz.

    İKİNCİ FASIL : HAKİMİN DAVAYA BAKMAKTAN MEMNUİYETİ VE REDDİ

    Madde 28 - Hakim aşağıdaki hallerde davaya bakmaktan memnudur. Talep edilmese bile bizzat istinkafa mecburdur:

    1 - Kendisine ait olan veyahut doğrudan doğruya veya dolayısiyle alakadar olduğu davalarda,

    2 - Aralarında evlilik rabıtası mürtefi olsa bile karısının davasında ve neseben veya sebeben usul ve füruunun veya üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) neseben veya kendisiyle sıhriyet hasıl olan evlilik mürtefi olsa dahi ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sebeben civar hısımlarının veya aralarında evlatlık rabıtası bulunanın davasında,

    3 - İki taraftan birinin vekili veya vasisi veya kayyımı sıfatiyle hareket ettiği davalarda,

    4 - Hini davada heyeti idaresinden bulunduğu cemiyete, belediyeye veya diğer hükmi bir şahsa ait davalarda.

    Madde 29 - Aşağıdaki hallerde hakim bizzat kendisini reddedebilir veya iki taraftan biri canibinden reddolunabilir:

    1 - Davada iki taraftan birine nasihat vermiş veya yol göstermiş olması,

    2 - Davada iki taraftan biri veya üçüncü şahıs muvacehesinde kanunen icap etmeden reyini beyan etmiş olması.

    3 - Davada şahit veya ehlihibre veya hakem ve yahut hakim sıfatiyle dinlenmiş veya hareket etmiş olması,

    4 - Davanın dördüncü dereceye kadar (bu derece dahil) civar hısımlarına ait bulunması,

    5 - Dava esnasında iki taraftan birisiyle davası veya aralarında bir düşmanlık bulunması,

    6 - Umumiyetle hakimin bitaraflığından şüpheyi mucip esbabı mühimme bulunması.

    Madde 30 - Davaya bakmaktan memnu bulunan hakim ancak iki tarafı teşkil edenlerin cümlesinin sarih ve tahriri muvafakatleri ile muhakemede hazır bulunabilir. (Değişik cümle: 26/09/2004 - 5236 S.K./2.mad) *1* *2* Aksi takdirde memnuiyet sebebinin doğduğu tarihten itibaren yapılan tüm işlemler, kararı veren ilk derece mahkemesi ise bölge adliye mahkemesince, bölge adliye mahkemesi ise Yargıtayca iptal olunabilir. Hüküm ve kararlar ise her halde iptal olunur. Hakim masarifi muhakeme ile mahkum edilebilir.

    Madde 31 - Hakim reddini mucip sebeplerden biri varken bizzat istinkaf etmezse iki taraftan biri ret talebinde bulununcaya kadar davaya bakabilir.

    İki taraf muvafakat etseler bile ret sebeplerinden biri varsa, hakim bizzat istinkaf edebilir.

    Madde 32 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/3 md.)

    Bir hakim reddini gerektiren sebepleri bildirerek davaya bakmaktan çekinirse, ret istemini incelemeye yetkili olan merci, bu çekinmenin yerinde olup olmadığına karar verir.

    Madde 33 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/4 md.)

    Hakimin reddi dilekçesi reddolunacak hakimin mensup olduğu mahkemeye verilir, Vekilin, hakimin reddi isteminde bulunabilmesi bu konudaki yetkisinin vekaletnamede açıkça belirtilmiş olması şartına bağlıdır.

    Hakimin reddi istemi, reddi istenen hakim katılmaksızın mensup olduğu mahkemece incelenir. Reddedilen hakimin iştirak etmemesinden dolayı mahkeme teşekkül edemez veya mahkeme tek hakimden oluşuyor ise, ret istemi o yerde asliye hukuk hakimliği görevini yapan diğer mahkeme veya hakim tarafından incelenir. O yerdeki asliye hukuk hakimliği görevi bir hakim tarafından yerine getiriliyorsa o hakim hakkındaki ret istemi, asliye ceza hakimi varsa onun tarafından, yoksa en yakın asliye hukuk mahkemesince incelenir.

    Sulh hukuk hakimi reddedildiği takdirde, ret istemi o yerdeki diğer sulh hukuk hakimi tarafından incelenir. Sulh Hukuk hakimliği görevi tek hakim tarafından yerine getiriliyorsa ret istemi, bulunma sıralarına göre, o yerdeki sulh ceza hakimi, asliye hukuk hakimi, asliye ceza hakimi, bunların da bulunmaması halinde en yakın yerdeki sulh hukuk hakimi tarafından incelenir.

    (Ek fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./3.mad) *1* Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyelerinin reddi istemi, reddedilen başkan ve üye katılmaksızın görevli olduğu dairece incelenerek karara bağlanır.

    Madde 34 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/5 md.)

    Hakimin reddi sebebini bilen tarafın ret isteğini en geç ilk oturumda bildirmesi gerekir. Taraf, ret sebebini davaya bakıldığı sırada öğrenmiş ise en geç ondan sonraki ilk oturumda yeni bir işlem yapılmadan önce bu isteğini hemen bildirmek zorundadır. Belirtilen sürede yapılmayan ret isteği dinlenmez.

    Hakimin reddi dilekçe ile olur. Bu dilekçede, ret isteğinin dayandığı durum ve olaylarla delillerin açıkça gösterilmesi ve varsa belgelerin eklenmesi gerekir.

    Ret isteğinden vazgeçmek hükümsüzdür.

    Hakimi reddeden taraf, dilekçesini karşı tarafa tebliğ ettirir. Karşı taraf buna beş gün içinde cevap verebilir. Bu süre geçtikten sonra başkatip tarafından ret dilekçesi, varsa karşı tarafın cevabı ve ekleri dosya ile birlikte reddi istenen hakime verilir. Hakim beş gün içinde dosyayı inceler ve ret sebeplerinin yerinde olup olmadığı hakkındaki düşüncesini yazı ile bildirerek dosyayı hemen merciine gönderilmek üzere başkatibe verir.

    Ret sebepleri yazılı delillere dayanmıyorsa merci, isteği reddetmekte veya gösterilen tanıkları dinleyerek bir karar vermekte serbesttir.

    Ret sebebi sabit olmasa bile merci bunu muhtemel görürse ret isteğini kabul edebilir.

    Ret sebepleri hakkında yemin teklif olunamaz.

    Hakimi çekinmeye davet hakimin reddi hükmündedir.

    Madde 35 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/6 md.)

    Hakimin reddi istemi aşağıdaki hallerde kabul edilmeyerek geri çevrilir.

    1. Ret isteği zamanında yapılmamışsa,

    2. Ret sebebi veya inandırıcı delil gösterilmemişse,

    3. Ret isteminin davayı uzatmak amacıyla yapıldığı açıkça anlaşılıyorsa.

    Bu hallerde ret isteğinin, toplu mahkemelerde reddedilen hakimin müzakereye katılmasıyla, tek hakimli mahkemelerde de reddedilen hakimin kendisi tarafından geri çevrilmesine karar verilir.

    (Değişik fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./4.mad) *1* *2* İlk derece mahkemesinin bu kararlarına karşı istinaf yoluna, bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin başkan ve üyeleri hakkındaki kararlarına karşı da temyiz yoluna ancak hükümle birlikte başvurulabilir.

    Madde 36 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/7 md.)

    Hakimin reddi istemine ilişkin karar duruşma yapılmaksızın verilebilir.

    Reddi istenen hakim ret hakkında merci tarafından karar verilinceye kadar o davaya bakamaz. Şu kadar ki gecikmesinde zarar umulan iş ve davalar bunun dışındadır. Daha önce hakkındaki ret isteği mercice reddolunan hakimin aynı durum ve olaylara dayanılarak yeniden reddedilmesi hali de hakimin davaya bakmasına engel teşkil etmez.

    Merci ret isteğini kabul etmezse, reddi istenen hakim davaya bakmaya devam eder.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./10.mad) Ret talebinin, kötüniyetle yapıldığının anlaşılması ve esas yönünden kabul edilmemesi hâlinde, talepte bulunanların her birine mahkemece beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./10.mad) Hâkim hakkında aynı davada aynı tarafça tekrar ileri sürülen ret talebinin reddi hâlinde verilecek idarî para cezası, daha önce verilen idarî para cezasının iki katından az olamaz.

    (Mülga fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./578.mad)

    Madde 36/A - (Ek madde: 16/07/1981 - 2494/8 md.; Değişik madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./6.mad) *1* *2* Esas hüküm bakımından istinaf yolu kapalı bulunan dava ve işlerde hâkimin reddi istemi ile ilgili merci kararları kesindir.

    Esas hüküm bakımından istinaf yolu açık bulunan dava ve işlerde ise ret istemi hakkındaki merci kararlarına karşı tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir; bu hâlde 426/G maddesi hükmü uygulanmaz. Bölge adliye mahkemesinin bu husustaki kararlarına uymak zorunludur.

    Ret isteminin reddine ilişkin merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunmayarak kaldırılması veya ret isteminin kabulüne dair merci kararının bölge adliye mahkemesince uygun bulunması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret isteminde bulunan tarafça itiraz edilen esasa etkili işlemler, davaya daha sonra bakacak hâkim tarafından iptal olunur.

    MADDE 36/B - (Ek madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./7.mad) *1* Esas hüküm bakımından temyiz yolu kapalı bulunan dava ve işlerde, bölge adliye mahkemesi başkan ve üyelerinin reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararları kesindir.

    Esas hüküm bakımından temyiz yolu açık bulunan dava ve işlerde ise, ret istemi hakkındaki karar, tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde temyiz edilebilir. Bu hâlde 426/G maddesi hükmü uygulanmaz. Yargıtayın bu husustaki kararına uymak zorunludur.

    Bölge adliye mahkemesi hâkiminin reddine ilişkin istemin reddi konusundaki kararın temyizi üzerine Yargıtayca bozulması veya ret isteminin kabulüne ilişkin kararın Yargıtayca onanması hâlinde, ret sebebinin doğduğu tarihten itibaren reddedilen hâkimce yapılmış olan ve ret isteminde bulunan tarafça itiraz edilen esasa ilişkin işlemler, davaya daha sonra bakacak olan bölge adliye mahkemesi tarafından iptal olunur.

    Madde 37 - Reddi hakim esbabına müsteniden davanın zabıt katibi de reddolunabilir. İşbu ret talebi katibin ifayı vazife eylediği mahkeme tarafından tetkik olunur. (Ek cümle: 26/09/2004 - 5236 S.K./8.mad) *1* Bu konuda verilecek kararlar kesindir.

    ÜÇÜNCÜ FASIL: TARAFLAR

    BİRİNCİ KISIM: TARAFLARIN EHLİYETİ

    Madde 38 - Davaya ehliyet Kanunu Medeni ile tayin olunmuştur.

    Madde 39 - Ehliyeti haiz olan hükmi şahıslar, kanuni uzuvları vasıtasiyle ve icap eden mezuniyeti istihsal ile hareket ederler.

    Aksi halde hakim tayin edeceği müddet zarfında şeraitin ikmali için muhakemeyi talika mecbur olduğu gibi davanın her halinde taraflardan her biri de bunu talep edebilir. Ancak müstacel işlerde hakim davanın muvakkaten devamına karar verebilir.

    Madde 40 - Hakimin tayin ettiği müddet zarfında şeraiti lazime ikmal olunmazsa yapılan muamele hükümsüz addolunur. Şu kadar ki kanunen davanın takibi bir makamın mezuniyetine mütevakkıf ise hakim bu makamı haberdar etmek şartiyle yeni bir mühlet de verebilir.

    Madde 41 - İki taraftan birinin vefatı halinde diğer tarafın, talebiyle hakim davanın takibi için bir kayyım tayin edebilir.

    Madde 42 - Taraflardan birinin vesayet altına alınması veya kendisine kanuni bir müşavir tayin edilmesi talep edilir ise hakim bu hususta kati bir karar verilinceye kadar muhakemeyi talik edebilir.

    Taraflardan biri icabı kanuniye binaen şifahaneye konulmuş veya ihtilattan meni ve tecrit edilmiş olup da asaleten veya vekaleten mahkemede bulunması mümkün değilse kezalik o kimse hakkında davayı takip için bir kayyım tayin olununcıya kadar muhakeme talik olunabilir.

    İKİNCİ KISIM :TARAFLARIN TAADDÜDÜ, DAVANIN TEFRİK VE TEVHİDİ

    Madde 43 - Birden ziyade kimseler aşağıdaki hallerde birlikte dava ikame edebilecekleri gibi birlikte aleyhlerine de dava ikame olunabilir:

    1 - Müddeiler veya müddeaaleyhler arasında müddeabih olan hak veya borcun iştirak halinde bulunması veyahut müşterek bir muamele ile hepsinin lehine bir hak taahhüt edilmiş olması veya kendilerinin bu suretle taahhüt altına girmeleri,

    2 - Davanın, her biri hakkında aynı sebepten neşet etmesi.

    Madde 44 - Müctemian müddei veya müddeaaleyh olanlar birlikte hareket ederler. Ancak bunlardan biri hususi bir iddia veya müdafaa vasıtasına malik ise onu ayrıca kullanabilir. Birlikte hareket edenler herhalde davaya bakan mahkemenin, dairei kazası dahilinde müşterek bir ikametgah göstermeğe mecburdurlar.

    Madde 45 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/9 md.)

    Aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir.

    Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, bağlantı nedeni ile birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, ilk itirazın kabulüne ve davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra bununla bağlıdır.

    Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır.

    (Değişik fıkra: 26/02/1985 - 3156/4 md.;Mülga fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./20.mad) *1* *2*

    Madde 46 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/10 md.)

    Mahkeme, yargılamanın iyi bir şekilde yürütülmesini sağlamak için, birlikte açılmış veya sonradan birleştirilmiş davaların ayrılmasına, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden karar verebilir.

    Madde 47 - Kanunu Medeni mucibince müştereken dava ikame etmeleri veya aleyhlerine ikame olunması iktiza edenlerin davalarında tefrik kararı verilemez.

    Madde 48 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/11 md.)

    Birleştirme ve ayırma istekleri, dilekçe ile veya duruşmada sözlü olarak da yapılabilir.

    (Değişik fıkra: 26/09/2004 - 5236 S.K./9.mad) *1* *2* Aynı mahkemede görülmekte olan davalar yönünden verilen birleştirme ve ayırma hususundaki ilk derece mahkemesi kararları hakkında istinaf yoluna; bölge adliye mahkemesi kararları hakkında ise temyiz yoluna; ancak hükümle birlikte gidilebilir. Şu kadar ki, bu husus tek başına; bölge adliye mahkemesinde hükmün kaldırılarak esastan incelenmesi, Yargıtay da bozma sebebi teşkil etmez.

    ÜÇÜNCÜ KISIM: DAVANIN İHBARI

    Madde 49 - İki taraftan biri davayı kaybettiği takdirde üçüncü şahsa rücu hakkı olduğu mülahazasında bulunursa makamına kaim olarak davayı takip veya davada üçüncü şahıs sıfatiyle kendisine iltihak etmesi lüzumunu o şahsa ihbar edebilir.

    Davanın her halinde ihbar caizdir. Şu kadar ki ihbar için iki tarafın biri canibinden vuku bulacak mühlet talebi davanın ikamesini veya davada rücuu icap eden vasıtanın mahkemeye arzını mütaakıp dermeyan edilmezse mühlet verilemez.

    Madde 50 - Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim olarak davayı takip etmeği kabul ederse davayı kendi namına takip edemeyip yalnız ihbar eden şahsı temsil eder.

    Madde 51 - Üçüncü şahıs ihbar eden kimsenin makamına kaim olarak davayı takip veya davaya müdahale eylemediği halde bu hususu ihbar eden kimse davada bulunmağa mecburdur. Şu kadar ki ihbar tarihinden itibaren üçüncü şahsa karşı yalnız hilesinden veya ağır kusurundan mesuldür.

    Madde 52 - Kendisine ihbar vakı olan üçüncü şahıs o hususta başkasına hakkı rücuu olduğu mülazahasında ise kendisi de o kimseye keyfiyeti ihbar edebilir. Bu suretle ihbarın tevalisi caizdir. Bu gibi hallerde hakim ancak zaruri olan mühletleri verir ve mühlet talep edenlerden teminat da istiyebilir.

    DÖRDÜNCÜ KISIM: ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN MÜDAHALESİ

    Madde 53 - Hakkı veya borcu bir davanın neticesine bağlı olan üçüncü şahıs iki taraftan birine iltihak için davaya müdahale edebilir.

    Madde 54 - Müdahale talebi muhakeme bitinciye kadar dermeyan olunabilir ve davayı asliyenin cereyanı talik olunur. Müdahale talebi arzuhal ile olur.

    Tahkikat hakimi tarafından tayin olunacak muhakeme günü arzuhale işaret edilerek suretleri iki tarafa tebliğ olunur.

    Madde 55 - Tayin olunan günde iki taraftan her biri müdahale talebine itiraz edebilir ve işbu itiraz tahkikat hakimi tarafından hadiseler hakkındaki usule tevfikan tetkik ile karar verilir.

    Madde 56 - Müdahale talebinin kabulü halinde müdahil ancak davayı bulunduğu noktadan itibaren takip edebilir.

    Madde 57 - Müdahil iltihak ettiği tarafla birlikte hareket eder. Fakat hüküm iltihak olunan tarafa muzaf olarak verilir. Mahkeme iltihak olunan tarafla müdahil arasında tahaddüs edecek hakkı rücu davasını birlikte halledebilir.

    Madde 58 - İşbu fasıl ahkamı kanunen müddeiumuminin müdahalesi lazımgelen hukuk davalarında da tatbik olunur.

    DÖRDÜNCÜ FASIL :İKİ TARAF VEKİLLERİ

    Madde 59 - Dava ikamesine ehil olan her şahıs davasını bizzat veyahut intihap edeceği vekil vasıtasiyle ikame ve takip edebilir.

    Kanuni mümessiller dahi bu hakkı haizdir.

    Madde 60 - Davaya vekalet, aşağıdaki hükümler müstesna olarak Kanunu Medeninin umumi hükümlerine tabidir.

    Madde 61 - (Değişik madde: 19/03/1969 - 1136/194 md.)

    Davaya vekalet deruhte etmesine kanunen imkan bulunmıyan vekil mahkemeye kabul olunmaz. Bu takdirde, mahkemeye kabul edilmiyen vekilin müvekkiline, keyfiyetten bahisle, bir defaya mahsus olmak üzere re'sen davetiye gönderilir.

    Madde 62 - Kanunen salahiyeti mahsusa itasına mütevakkıf hususlar müstesna olmak üzere vekalet, hüküm katiyet kesbedinciye kadar davanın takibi için icap eden bilümum muameleleri ifaya ve hükmün icrasına ve masarifi muhakemenin tahsiliyle bundan dolayı makbuz itasına ve kendisi aleyhinde de işbu muamelatın kaffesinin ifa edilebilmesine mezuniyeti mutazammındır.

    İşbu mezuniyeti takyit edecek bütün kayıtlar diğer taraf indinde gayri muteber addolunur.

    Madde 63 - Sarahaten mezuniyet verilmemişse vekil sulh olamaz ve aharı tahkim veya ibra ve davadan hiçbir suretle feragat veya hasmın davasını ve teklif olunan yemini kabul veya mahkümünbihi kabız ve haczi fekkedemez. Yeminin kabul veya reddini beyan için salahiyet ancak yemin edecek kimse tarafından yemin teklif olunan meseleye ittıla kesbettikten sonra verilebilir.

    Madde 64 - Davaya müteaddit vekil tayin olunmuş ise her biri münferiden icrayı vekalet edebilir. Hilafına vuku bulan şart hasım indinde muteber değildir.

    Madde 65 - Katibiadil, nahiye meclisi veya ihtiyar heyeti veyahut sulh hakimi tarafından imzası musaddak bir vekaletname ile vekaletini vekil ispat etmeğe ve vekaletnamenin aslını veyahut musaddak suretini dava dosyasına konulmak üzere vermeğe mecburdur. Şu kadar ki nahiye meclisi, ihtiyar heyeti veya sulh hakimi tarafından tasdik edilecek vekaletname ancak sulh hakimleri huzurunda görülecek davalar hakkında muteberdir. Devairi resmiye vekillerine mensup oldukları daire amiri tarafından usulüne muvafık surette verilen vekaletnameler, muteber olup ayrıca tasdika tabi değildir.

    Madde 66 - Davanın her halinde ve esas hakkındaki hükme kadar vekaletnamenin aslı istenilebileceği bunun kafi veya usulüne muvafık olmadığı hakkında da itiraz olunabilir.

    Madde 67 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/12 md.)

    Vekaletnamenin aslını veya örneğini vermeyen vekil dava açamaz ve yargılama ile ilgili hiçbir görev yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar umulan hallerde mahkeme, verecegi kesin bir süre içinde vekaletnamesini getirmek şartıyla vekilin dava açmasına veya usul işlemleri yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekaletname verilmez veya aynı süre içinde asil, yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmezse dava açılmamış sayılır ve yapılan işlemler hükümsüz kalır. Bu durumda vekil, oturum harcı ile diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahküm edilir.

    Bunları kötü niyetle yapan vekil aleyhine ceza takibi yapılmak ve disiplin cezası uygulanmak üzere Cumhuriyet Savcılığına ve vekilin bağlı olduğu baro başkanlığına yazı gönderilir.

    Bir tarafın vekil tutmak istemesi, vekilini azletmesi, vekilin istifa etmesi, kendisinin yahut vekilinin dosyayı incelememiş bulunmaları sebebiyle yargılama başka bir güne bırakılamaz. Ancak vekil tutulmaması veya dosyanın incelenememesi kabul olunabilir bir özüre dayanıyorsa hakim bir defalık kısa bir süre verebilir. Verilen süre sonunda, vekil oturuma gelmemiş veya dosya incelenmemiş olsa bile davaya devam olunur.

    Vekaletname aslının veya onanmış örneğinin her dosya için ayrı ayrı verilmesi zorunludur.

    Madde 68 - Müvekkili namına muamele yapmış olan vekil nefsini azlettiğini veya müvekkili tarafından azlolunduğunu dava zaptına kayıt veya tebliğ ettirilmek suretiyle diğer tarafa bildirmedikçe, istifa ve azlin o taraf hakkında hükmü yoktur.

    Madde 69 - Vekilin esnayı muhakemede müvekkili huzurunda vakı beyanatı müvekkili tarafından derhal tekzip edilmezse müvekkilden sadır olmuş addolunur.

    Madde 70 - Davasını bizzat takip eden kimse huzuru mahkemede münasip olmıyan hal ve tavırda bulunur ise hakim kendisine ihtar eyler. Buna da riayet etmezse hakim derhal dışarıya çıkarılmasını emir ve icabı halinde kendisini vekil tayinine icbar eder. Vekil tayin etmediği surette gıyaben muhakeme icra ve hükmolunur.

    Vekil, münasip olmıyan hal ve tavırda bulunursa yukarki fıkralar mucibince mahkemeden çıkarılır ve mahkemece kati lüzum görülürse bu bapta esbabı mucibenin zikriyle tayin edeceği müddet zarfında başka bir vekil göndermesinin asile tebliğine karar verilir.

    Müvekkil mahkemece tayin olunan müddet zarfında diğer bir vekil göndermezse mahkemeye gıyaben bakılır.

    Madde 71 - Tahkikat hakimi iki taraftan birinin layıkiyle davasını takip edecek ehliyette olmadığını görürse bir vekili refakatine alınmasını emredebilir o kimse emre riayet etmezse muhakeme gıyaben icra olunur.

    BEŞİNCİ FASIL :İKİ TARAFIN HAK VE VAZİFELERİ

    Madde 72 - Hakim iki taraftan birinin talebi olmaksızın re'sen bir davayı tetkik ve halledemez.

    Madde 73 - Kanunun gösterdiği istisnalar haricinde hakim her iki tarafı istima veyahut iddia ve müdafaalarını beyan etmeleri için kanuni şekillere tevfikan davet etmedikçe hükmünü veremez.

    Madde 74 - Kanunu Medeni ile muayyen hükümler mahfuz olmak üzere hakim her iki tarafın iddia ve müdafaalariyle mukayyet olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Tahakkuk edecek hale göre talepten noksan ile hüküm caizdir.

    Madde 75 - Kanunun tayin eylediği istisnalardan başka hallerde hakim iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini re'sen nazarı dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek hallerde dahi bulunamaz.

    Ancak müphem ve mütenakız gördüğü iddia veya sebepler hakkında izahat istiyebilir.

    Hakim davanın her safhasında iki tarafın iddiaları hududu dahilinde olmak üzere kendilerini istima ve lazım olan delillerin ibraz ve ikamesini emredebilir.

    Madde 76 - Hakim re'sen Türk kanunları mucibince hüküm verir. Ancak bir ecnebi hukukunun tatbikı lazım olan hallerde, buna istinat eden taraf o kanun hükmünü ispatla mükelleftir. İspat olunmazsa Türk kanunları mucibince hükmolunur.

    Madde 77 - Hakim tahkikat ve muhakemenin mümkün olduğu derecede sürat ve intizam dairesinde cereyanına ve beyhude masrafa meydan verilmemesine dikkatle mükelleftir.

    Madde 78 - Hakim muhakeme adabı haricinde çıkan tarafı meneder.

    Okunamıyan veya münasebetsiz olan evrak iade edilir. Ve yeniden tanzim için münasip bir mühlet verilir. Bu mühlet zarfında tanzim olunmazsa yeniden mühlet verilemez.

    Madde 79 - Kanunen sarahat olmadıkça hiç kimse kendi lehine olan davayı ikameye veya hakkını talebe icbar olunamaz.

    Madde 80 - İki tarafın veya hakimin, zahir ve açık olan yazı ve hesap hataları daima tashih olunabilir. Bu tashih neticesinde bir münazaa, mahiyetini değiştirir veya halledilmiş bulunursa masarifi muhakemeyi tayinde bu cihet nazarı dikkate alınır.

    Madde 81 - (Değişik madde: 04/07/1956 - 6769/1 md.)

    Günlük muhakeme listesinde yazılı işlerle keşif ve delillerin tesbiti gibi yapılması zaruri veya müstacel görülen işler müstesna olmak üzere mahkemeler, resmi çalışma saati dışında ve resmi ve adli tatil günlerinde, hiç bir adli muamele yapamazlar.

    (İkinci fıkra Mülga: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 82 - Esaslı merasime riayet edilmeksizin yapılan usule mütaallik muameleler bu bapta menfaati bulunan kimsenin davayı takipten evvel talebi sebkederse iptal olunur.

    Umumi intizamı veya muamelei usuliyenin istihdaf ettiği maksadı temin mülahazasiyle vazolunan ahkam esaslı merasimden addolunur.

    Esaslı olmıyan merasime riayet edilmezse bu bapta menfaati olan kimsenin davayı takipten evvel talebi sebkederse tashih veya ikmal olunur.

    ALTINCI FASIL: ISLAH

    Madde 83 - İki taraftan her biri usule mütaallik olarak yaptığı muameleyi tamamen veya kısmen ıslah edebilir. Aynı davada her taraf ancak bir kere ıslah hakkını kullanabilir.

    Madde 84 - lslah, tahkikata tabi olan davalarda tahkikat bitinciye kadar ve tabi olmıyanlarda muhakemenin hitamına kadar yapılabilir.

    Madde 85 - Islah, muayyen celsede diğer taraf hazır olduğu halde yapılabileceği gibi evvelemirde o tarafa tebliğ edilmek şartiyle arzuhal ile de yapılabilir.

    Madde 86 - Islah eden taraf bu tarihe kadar olan dava masrafiyle diğer taraf için - takdir olunacak zarar ve ziyanı davada mahküm olmuş gibi derhal mahkeme veznesine vermeğe mecburdur. Aksi halde ıslah yapılmamış addolunur.

    İleride zarar ve ziyanın fazla veya noksanlığı sabit olursa fazlayı, tazmin ve noksanı istirdat eder.

    Madde 87 - Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren usule mütaallik bilcümle muamelelerin yapılmamış addolunmasını müstelzimdir. Ancak hakim huzurunda sebkeden ikrarlarla bir mahallin keşif ve muayenesi üzerine tesbit olunan hali mübeyyin her nevi zabıt varakalarının ve ehli hibre raporlarının münderecatı ve şahitlerin şahadetleri mahfuzdur. Şu kadar ki ıslahtan sonra cereyan edecek tahkikat neticesinde tebeyyün edecek hal, mezkur reylerin nazara alınmasını icap etmezse bunlara da olmamış nazariyle bakılır.

    Madde 88 - Islah eden taraf davasını kamilen ıslah ettiği ve bunun tebliğ tarihinden itibaren üç gün zarfında yeni bir dava ikame eylemediği halde davası iptal olunur.

    Madde 89 - Davasını tamamen ıslah eden müddei iptal tarihinden itibaren üç ay zarfında yeniden dava ikame eylemezse davasından feragat etmiş addolunur.

    Madde 90- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./11.mad)

    Islahın davayı uzatmak veya karşı tarafı rahatsız etmek gibi kötüniyetli düşüncelerle yapıldığı deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ıslahı dikkate almadan karar verir. Ayrıca, mahkemece kötüniyetle ıslaha başvurana, karşı tarafın bu yüzden uğradığı bütün zararlarının tazmininin yanı sıra ikiyüz Türk Lirasından beşyüz Türk Lirasına kadar idarî para cezası verilir.

    YEDİNCİ FASIL: FERAGAT VE KABUL

    Madde 91 - Feragat, iki taraftan birinin neticei talebinden vazgeçmesidir.

    Madde 92 - Kabul, iki taraftan birinin diğerinin neticei talebine muvafakat etmesidir.

    Madde 93 - (Değişik madde: 16/07/1981 - 2494/13 md.)

    Feragat ve kabul beyanı dilekçe ile veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır.

    Madde 94 - Feragat veya kabul eden taraf mahkum olmuş gibi masarifi muhakemeyi tediyeye mecburdur.

    Şu kadar ki müddeaaleyh hal ve vaziyeti ile aleyhine dava ikamesine sebebiyet vermemiş ve ilk muhakeme celsesinde de müddeinin iddiasını kabul etmiş ise masarifi muhakeme ile ilzam olunamaz.

    Feragat veya kabul neticei talebin yalnız bir kısmı hakkında ise masarifi muhakeme buna göre tayin olunur.

    Madde 95 - Feragat ve kabul, kati bir hükmün hukuki neticelerini hasıl eder. Bilbeyyine hükme raptı kanunen mecburi olan hallerde müddeaaleyh müddeinin neticei talebini kabul ederse müddeaaleyhin davada devamı huzuru mecburi değildir ve bu kabul bundan başka hukuki bir netice husule getirmez.

    SEKİZİNCİ FASIL: TEMİNAT

    Madde 96 - Bir davada verilecek teminat mahkemenin takdir edeceği nakit veya mahkemece kabul olunacak sehim ve tahvil veya gayrimenkul rehin veyahut muteber bir banka kefaleti veya katibiadilden musaddak senetle kefil iraesi suretiyle yapılır.

    İki taraf teminatın nevi ve şeklini mukavelenamelerinde tasrih etmişlerse teminat ona göre tayin olunur. Kanunun başka şekilde teminat gösterilmesine müsaade ettiği haller bundan müstesnadır.

    Madde 97 - Türkiye'de Kanunu Medeni mucibince ikametgahı olmıyan müddei veya davaya müdahale eden kimse diğer tarafın muhtemel zarar ve ziyaniyle masarifi muhakemesine mukabil 96 ncı madde mucibince teminat göstermeğe mecburdur.

    İşbu kaide tahkikat ve muhakeme esnasında ikametgahını ecnebi memlekete nakledenler hakkında da caridir. Muahede hükümleri mahfuzdur.

    Madde 98 - Teminat talebi davanın ikamesini mütaakıp ve esasa girişilmezden evvel veya Türkiye haricinde mukim olan kimse davaya dahil olur olmaz dermeyan edilmek lazımdır.

    Davanın rüyeti esnasında ikametgahını ecnebi memlekete nakledenler hakkında teminat talebi nakil keyfiyetinin diğer tarafa bildirilmesini mütaakıp vakı olmak iktiza eder. Aksi halde her iki surette teminat talebi hakkı sakıt olur.

    Madde 99 - Hakim tarafından tayin olunan müddet içinde teminat verilmezse muhakemede hazır bulunulmamış addolunur.

    Madde 100 - Teminatın kafi veya muteber olup olmadığı hakkındaki ihtilaflar davayı tahkikeden hakim tarafından hallolunur.

    DOKUZUNCU FASIL: İHTİYATİ TEDBİRLER

    Madde 101 - Hakim iki taraftan birinin talebiyle davanın ikamesinden evvel veya sonra aşağıda gösterilen hal ve şekillerde ihtiyati tedbirler ittihazına karar verebilir:

    1 - Menkul ve gayrimenkul malların ayni münazaalı ise bunun haciz veya yeddiadle tevdiine,

    2 - Münazaalı şeyin muhafazası için lazımgelen her türlü tedbirlerin ittihazına,

    3 - Kanunu Medeni ile muayyen hallerde nafaka alınmasına,

    4 - Ayrılık veya boşanma davası üzerine Kanunu Medeni mucibince icap eden muvakkat tedbirlerin ittihazına.

    Madde 102 - (Mülga madde: 18/04/1929 - 1424/342 md.)

    Madde 103 - 101 ve 102 nci maddelerde gösterilen hallerden başka tehirinde tehlike olan veya mühim bir zarar olacağı anlaşılan hallerde tehlike veya zararı defi için hakim icap eden ihtiyati tedbirlerin icrasına karar verebilir.

    Madde 104 - Dava ikamesinden evvel haczi ihtiyati kararı mahkeme tarafından verilir.

    Haczi ihtiyatden maada talep olunan ihtiyati tedbirlerin en az masrafla ve en çabuk nerede ifası mümkün ise işbu tedbirlere o mahal mahkemesi tarafından dahi karar verilebilir.

    Dava ikamesinden sonra bilümum ihtiyati tedbirlere tahkikata memur hakim tarafından karar verilir. Şu kadar ki hakim ihtiyati tedbirin diğer bir mahalde daha az masrafla ve daha çabuk ifasını kabil görürse bu hususta karar verilmek üzere o mahal hakimini naip tayin edebilir.

    Madde 105 - Hakimden ihtiyati tedbire karar verilmesi arzuhal ile talep olunur. Bunun üzerine derhal ve müstacelen iki taraf davet edilip gelmeseler bile iktiza eden karar verilir.

    Müstacel veya müddeinin hukukunu derhal muhafaza zaruri olan hallerde her iki taraf davet edilmeksizin dahi ihtiyati tedbire karar verilebilir.

    Madde 106 - İhtiyati tedbir kararı, icabı halinde kuvvei müsellaha istishabiyle icra dairesince tatbik olunur. Şu kadar ki haczi ihtiyatiden maada tedabirlerin tatbikı mahkeme başkatibine veya katiplerinden birine de tevdi olunabilir.

    Kararın sureti alakadarlara icra esnasında ve bulunmazlarsa müteakiben tebliğ olunur.

    Madde 107 - Gıyaben verilmiş olan ihtiyatı tedbir kararlarına itiraz caizdir. İşbu itiraz icranın tehirine karar verilmedikçe icranın tehirini müstelzim değildir.

    Madde 108 - İtiraz arzuhal ile yapılır ve evrakı sübutiyeside arzuhale raptolunur.

    İhtiyati tedbir kararına itirazdan evvel dava ikame edilmiş ise itiraz arzuhali tahkkiat hakimine verilir. 104 üncü maddenin son fıkrası hükmü mahfuzdur. İtiraz vukuunda hakim iki tarafı davet ve her birini istima ettikten sonra kararını tadil veya tebdil veya refedebilir. Şu kadar ki iki taraftan biri veya ikisi gelmezlerse evrak üzerine tetkikat icrasiyle karar verilir.

    Madde 109 - İhtiyati tedbir kararı dava ikamesinden evvel verilmiş ise tatbik edilmiş olsun olmasın kararın verildiği tarihten itibaren on gün zarfında esas hakkında dava ikamesi lazımdır. Bu müddette müddi davasını ikame eylediğini müsbit evrakı, kararı tatbik eden memura ibrazla dosyaya vaz'i ve kaydettirerek mukabilinde ilmühaber almağa mecburdur. Aksi takdirde ihtiyati tedbir bir güna merasime hacet kalmaksızın kendiliğinden kalkar ve iktizasına göre vazolunan tedbirin fiilen kaldırılması ihtiyati tedbiri tatbik eden daire veya memurdan talep olunabilir.

    Madde 110 - İhtiyati tedbir kararını talep eden taraf bundan dolayı diğer tarafın ve üçüncü şahsın duçar olması muhtemel zarar ve ziyanlarına mukabil teminat iraesine mecburdur. İcabı hale göre hakim işbu mecburiyeti refedebilir ve ihtiyati tedbir kararını talep eden Devlet veya müzahareti adliyeye nail kimse ise teminat iraesi lazım gelmez.

    Madde 111 - Aleyhine ihtiyati bir tedbire karar verilmiş olan taraf teminat gösterirse icap vaziyete göre bu tedbir tebdil veya refiolunabileceği gibi vaziyet ve şeraitin tebeddülü sabit olursa ihtiyati tedbirin teminatsız tadil veya ref'i de caizdir.

    Madde 112 - Esas hakkında mahkeme tarafından verilen kararın tefhim veya tebliğ olunmasını mütaakıp ihtiyaten icra kılınmış olan tedbir mürtefi olur. Şu kadar ki mahkeme hükmün icrasını temin için işbu tedbirin tayin edeceği müddet zarfında devamına karar varebilir.

    Madde 113 - İhtiyatı tedbirin ittihazına mütaallik evrak, dava esas dosyasiyle birleştirilir.

    Madde 113/A- (Değişik madde: 23/01/2008-5728 S.K./12.mad)

    İhtiyati tedbir kararının uygulanması dolayısıyla verilen emre uymayan veya o yolda alınmış tedbire aykırı davranışta bulunan kimse fiili daha ağır cezayı gerektiren bir suç oluşturmadığı takdirde, altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    ONUNCU FASIL: MUAMELELERİN ŞEKLİ

    BİRİNCİ KISIM: DAVETİYELER VE TEBLİGAT

    Madde 114 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 115 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 116 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 117 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 118 - (Mülga madde: 16/01/1939 - 3560/9 md.)

    Madde 119 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 120 - ( Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 121 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 122 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 123 - ( Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 124 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 125 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 126 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 127 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 128 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 129 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 130 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 131 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 132 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 133 - (Mülga madde: 16/01/1939 - 3560/9 md.)

    Madde 134 - (Mülga madde: 16/01/1939 - 3560/9 md.)

    Madde 135 - (Mülga madde: 16/01/1939 - 3560/9 md.)

    Madde 136 - (Mülga madde: 16/01/1939 - 3560/9 md.)

    Madde 137 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 138 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 139 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 140 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 141 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 142 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 143 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 144 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 145 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 146 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    Madde 147 - (Mülga madde: 16/01/1939 - 3560/9 md.)

    Madde 148 - (Mülga madde: 11/02/1959 - 7201/62 md.)

    İKİNCİ KISIM: MUHAKEME CELSELERİ, ZABITLARI, DOSYALAR

    Madde 149 - (Değişik madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./10.mad) *1* *2*

    Duruşma herkese açıktır.

    Genel ahlâkın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hâllerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına mahkemece karar verilebilir.

    Duruşmanın kapalı yapılması konusundaki gerekçeli karar açık duruşmada açıklanır.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./13.mad) Kapalı yapılan duruşmalar hakkında Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır.

    Madde 150 - Muhakemenin idare ve zabıta işleri reise aittir.

    Reis iki taraftan her birine icabına göre söz verir ve söz söylemekten meneden ve mahkemenin intizamını bozan her şahsı derhal mahkemeden çıkartır.

    (Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./14.mad) Bir kimse, ihtara rağmen mahkemenin düzenini bozar veya mahkeme huzurunda münasip olmayan bir söz söylemeye veya davranışta bulunmaya devam ederse derhâl yakalanması emredilerek hakkında dört güne kadar disiplin hapsi uygulanır. Ancak, avukatlar ve çocuklar hakkında disiplin hapsi uygulanmaz.

    (Ek fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./14.mad) Mahkemenin düzenini bozan fiilin veya mahkeme huzurunda söylenen sözün suç oluşturması halinde, durum bir tutanakla Cumhuriyet başsavcılığına bildirilir ve gerekiyorsa fiili işleyenin yakalanması emredilerek Cumhuriyet başsavcılığında hazır bulundurulması sağlanır. Ancak bu durum üçüncü fıkra hükmüne göre disiplin hapsi uygulanmasını engellemez.

    Madde 151 - Zabıt katibi hakimin nezareti altında tahkikat ve muhakematın cereyanını zabıtnameye kaydeder.

    Zabıtname, mahkemenin ve hakimlerin isimlerini, tahkikat ve muhakematın cereyan ettiği mahalli, celsenin açıldığı gün ve saati, iki tarafın ve vekillerinin isimlerini, cereyan eden muhakeme ve muamele ile iki tarafın ne gibi evrak ibraz ettiklerini, muhakemenin aleni icra kılındığını veya aleniyetin ref'ini icap eden esbabı, ikrarı veya sulhu veya davaya kısmen veya tamamen nihayet veren feragati, hulasai iddia ve müdafaatı, şuhut ve ehli hibrenin beyanatını, münaziunfihin keşif ve muayenesi halinde rapor hulasasını ve ittihaz olunan kararla sureti tefhimini ihtiva eder.

    Zabıtnamade raptedildiği zikrolunan vesikalar münderecatı da zabıtname metni hükmündedir.

    Hakim tarafından mezuniyet verilmedikçe iki taraf veya vekilleri ifadelerini zabıtnameye imla suretiyle yazdıramazlar. Reis, iki tarafın ifadeleri hülasasını alenen söyliyerek zabıtnameye yazdırır.

    Zabıtnamenin, şahitlerin ve ehlihibrenin ifadelerine ve iki tarafın ikrar ve sulh ve feragatine taallük eden kısımları bunların huzurunda okunarak kendilerine imza ettirilir.

    Madde 152 - Muhakeme celsesinin hitamında zabıtname muhakemede hazır bulunan hakimlerle zabıt katibi tarafından derhal imza olunur.

    Madde 153 - Şifahi muhakemenin tarzı cereyanı ancak zabıtname ile ispat olunabilir.

    Madde 154 - Mahkemenin haricinde hakim veya naip huzuriyle yapılacak bilümum muamelede zabit katibinin hazır bulunması lazımdır.

    Madde 155 - Zaptın tamamının veya bir kısmının suretleri talep vukuunda iki tarafa verilir. İşbu suretlere mahkemenin mühürü vazı ve aslına mutabık olduğu başkatip tarafından imza olunarak tasdik olunur.

    Madde 156 - Muhakeme esnasında veya haricinde ibraz olunan evrak zabıt katibi tarafından dosyasına konularak zabıtnameye işaret edilir. Dosyanın başka bir mahalle gönderilmesi icap ederse evrakı ibraz edenler asılları yerine musaddak suretlerinin gönderilmesini talebe salahiyettardırlar.

    Bu baptaki karar tahkikat hakimi tarafından verilir. Zabıt katibi, dosya muhteviyatını mübeyyin listeye ilave veya istirdat olunan evrakı derhal kaydetmek mecburiyetindedir.

    Madde 157 - Zabıt katibi, hakimin nezareti ve emri altındadır. Her iki taraf veya vekilleri dava dosyasını tetkik ve mütalaa edebilirler.

    Madde 158 - Zabıt katibi muhakemeden evvel ve icap ettiği halde muhakemenin hitamından sonra da dava dosyasını berayı tetkik mahkeme azalarına vermek ve vaktı zamanında noksansız almak ile mükelleftir.

    ON BİRİNCİ FASIL: MÜDDETLER VE HALİ SABIKA İRCA

    BİRİNCİ KISIM : MÜDDETLER

    Madde 159 - Müddetleri kanun veya hakim tayin eder. Kanunda gösterilen müstesna hallerden başka hakim kanunen tayin edilen müddetleri tezyit veya tenkis edemez. Kendinin tayin ettiği müddetleri iki tarafı dinledikten sonra makul sebeplere binaen tenkis ve tezyit edebilir.

    Madde 160 - Müddetler iki tarafa tefhim ve lazım ise usulen tebliğ tarihinden itibaren başlar.

    Madde 161 - Müddet gün olarak tayin edilmiş ise tefhim veya tebliğ edildiği gün hesaba katılmaz ve son günü tatil saatinde biter.

    Müddet hafta veya ay olarak tayin edilmiş ise başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Müddet ay nihayetine doğru başlayıp da bittiği ayın aynı günü yoksa müddet bu ayın sonunda biter. Bu suretle pazartesi günü başlamış olan müddet munkazi olacağı haftanın pazartesi gününde ve ayın birinci günü başlayan müddet munkazi olacağı ayın birinci gününde ve otuz bir Kanunuevvelde başlıyan iki ay müddet şubatın son gününde biter.

    Madde 162 - Tatil günleri müddette dahildir. Şu kadar ki müddetin son günü tatile tesadüf ederse tatilin ertesi günü hitam bulur.

    Madde 163 - Kanunun tayin ettiği müddetler katidir. Bu müddetlerde yapılması lazım olan muamele yapılmazsa o hak sakıt olur. Hakim tayin ettiği müddetin kati olduğuna da karar verebilir. Aksi takdirde tayin olunan müddeti geçirmiş olan taraf yenisini istiyebilir. Bu suretle verilecek müddet katidir. Bir daha verilemez.

    Madde 164 - Kendisine müddet verilen kimsenin ikametgahı muamele yapacağı mahalden altı saat ve daha ziyade uzakta ise müddete beher altı saat ve küsuru için bir gün zam olunur. Zammı lazım gelen müddet esbabı mucibe göstermek suretiyle iktizasına göre tenkis veya tezyit olunabilir.

    Madde 165 - Kanunun veya hakimin tayin eylediği müddetin başlaması tebliga mütevakkıf ise müddet, tebliği yaptıran taraf aleyhine dahi tebliğ tarihinden itibaren başlar. Meğerki hilafına kanunda sarahat buluna.

    İKİNCİ KISIM: HALİ SABIKA İRCA

    Madde 166 - Bu kanunun veya hakimin tayin ettiği kati müddetin müruriyle sukut etmiş olan hakkın hali sabıka ircaı aşağıda beyan olunan hallerde talep ve hükmolunabilir.

    Madde 167 - Sakıt olan hakkın hali sabıka ircaına karar verebilmek için:

    1 Muayyen mühlet zarfında muameleyi yapmağa mecbur olan kimsenin veya vekilinin, arzu ve ihtiyarı haricinde olarak muameleyi yapmaktan aciz bulunduğunun tahakkuk etmesi,

    2 - Kanuni yollara müracaatın hukukan imkansız bulunması lazımdır.

    Madde 168 - Hali sabıka irca talebi maniin zevali tarihinden itibaren on gün zarfında usulen dermeyan edilmedikçe mesmu olmaz.

    Tahkikat esnasında mürur etmiş olan müddetlerin esasa mütedair vicahi hükümden sonra hali sabıka ircaı talep olunamaz.

    Madde 169 - Hali sabıka irca talebi meselenin esasını halle salahiyettar olan hakime arzolunur. Bir hüküm hakkında kanuni yollara müracaat hakkının sakıt olması üzerine hali sabıka irca talebi, verilen hükmü tetkika salahiyettar olan mahkemeye arzolunur.

    Madde 170 - (Değişik madde: 26/09/2004 - 5236 S.K./11.mad) *1* *2* İlk derece mahkemeleri veya bölge adliye mahkemelerine yapılacak eski hâle getirme istemleri, hadiseler hakkındaki usule, Yargıtayda ileri sürülecek eski hâle getirme istemleri, temyiz usulüne göre yapılır ve incelenir.

    Madde 171 - Hali sabıka irca talebi muhakemenin talikını icap etmez ve hükmün icrasına da mani olmaz. Şu kadar ki bu talebi tetkika salahiyattar mahkeme icabına göre teminat verilmek şartiyle muhakemenin talikına ve hükmün tehiri icrasına karar verebilir. 110 uncu maddenin son fıkrası hükmü burada da caridir.

    Madde 172 - Mahkeme hali sabıka ircaa dair verdiği kararda hangi muamelenin keenlemyekün addedildiğini tasrih eyler. 87 nci maddede bildirilen muamelelerin hüküm ve kuvvetleri bakidir.

    Madde 173 - Hali sabıka irca talebinin ve hükümsüz addolunan muamelelerin masrafı irca talebinde bulunan tarafa tahmil olunur.

    Madde 174 - Bir davada aynı tarafın birden ziyade hali sabıka ircaı talebi kabul olunamaz.

    ON İKİNCİ FASIL: TATİL

    Madde 175 - (Değişik madde: 14/07/2004 - 5219 S.K./2.mad) *1* Her sene bilumum mahkemeler ağustosun birinden eylülün beşine kadar tatil olunur.
#1882
Elazığ'da tim komutanı, nöbette uyuyan askere ceza olarak pimini çektiği el bombasını tutmasını emretti. Bomba patladı, dört şehit. Koçyiğitler Taburu'nda 10 gün önce meydana gelen patlamanın kaza olmadığı belgelendi. Teğmen Mehmet Tümer, mevzide uyuyan İbrahim Öztürk'e çok kızmış. Ceza olarak da, pimini çektiği bombayı Er Öztürk'e vermiş. Elinde basılı tuttuğu bombayla 45 dakika yardım isteyen er gücü tükenince patlama olmuş.

Tarih, 17 Ağustos 2009. Haber ajansları, abonelerine, Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde bir askerin elinde bulunan bombanın kazayla patlaması sonucu dört askerin şehit düştüğünü geçiyordu. Haberlere göre Er İbrahim Öztürk'ün elindeki bombanın kazara patlaması nedeniyle kendisi ve yanındaki arkadaşları İbrahim Yaman, Ali Osman Altın ve Mesut Bulut şehit olmuştu.

Ancak Taraf'ın ulaştığı ifade tutanakları, olayın, bir kaza sonucu değil, nöbette uyuyakalan Er İbrahim Öztürk'ün, komutanı Teğmen Mehmet Tümer tarafından cezalandırılmak istenmesi nedeniyle yaşandığını gösterdi.

Teğmen, pimini çektiği el bombasını Er Öztürk'e verdikten sonra, "Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın" dedi. Ama pimi almak için çok uğraşan Öztürk, uzun süre elinde tuttuktan sonra bomba patlayınca üç arkadaşıyla birlikte hayatını kaybetti.

Taraf'ın ulaştığı görgü tanıklarının ifadelerine göre, 17 Ağustos 2009'da devriye görevi yapan Uzman Çavuş Şakir Akçan, 05:00-07:00 devriyesini saat 06.00'da attı.

Öztürk ve arkadaşı Ahmet Şensoy'un nöbet yerinde uyuduğunu gören Çavuş Akçan, askerlerden Öztürk'ün mevzideki el bombasını, Şensoy'un ise silahının alev gizleyenini aldı. Amacı askerlerin uyuduğunu kanıtlamasıydı.

Sabahın erken saatlerinde de nöbetçi askerlerin uyuduğunu söyleyip, komutanı Teğmen Mehmet Tümer'e el bombası ve alev gizleyenini verdi.

Pimi çekti bombayı verdi
Teğmen Tümer vakit kaybetmeden, İbrahim Öztürk'ün nöbet tuttuğu mevziye gitti. Er Öztürk'e el bombasının nerede olduğunu sordu. Er Öztürk, mevziye bakmasına rağmen bombayı bulamadı. Teğmen Mehmet Tümer, "Akşam uyuduğun için alındı" diyerek elindeki el bombasını asker İbrahim Öztürk'e gösterdi. Ardından da pimini çekerek kendisine verdi. "Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın" demeyi de ihmal etmeyerek mevziden ayrıldı.

Komutan pimi geri vermedi
Elinde pimi çekilmiş el bombası bulunan Er Öztürk, Teğmen Tümer'in bulunduğu mevziye giderek, "25 yaşına geldim. 75 gün askerliğim kaldı. Beni öldüreceksiniz" dedi ve pimi kendisinden istedi. Ama Komutan Tümer, "Nöbet yerine git, ben gelip takacağım zamanı biliyorum" karşılığını verdi. Bunun üzerine Öztürk, çevredeki diğer mevzilere, pim aramaya arkadaşlarından yardım istemeye gitti. İkinci kez komutanının yanına geldiğinde yine aynı cevapla karşılaştı.

Tekrar mevziler arasında dolaşmaya başladı. Olayın üzerinden çok geçmeden de arkadaşları Mesut Bulut, İbrahim Yaman ve Ali Osman Altın'ın bulunduğu mevziye geldi. Bu sırada Öztürk'ün elleri terlediği için bomba büyük bir gürültüyle patladı. Öztürk ve üç arkadaşı olay yerinde yaşamını kaybetti.

Böyle bir eğitim yok
Başlatılan soruşturma kapsamında ifade veren Teğmen Mehmet Tümer, fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çektiğini, mandalı bırakmadığı sürece bombanın patlamayacağını şehit Er İbrahim Öztürk'e söylediğini ileri sürdü. Ancak ifadesi alınan sekiz tanık, birlik içinde pimi çekilmiş bir şekilde el bombası eğitimi verilmediğini vurguladı.

Görgü tanığı erler olay anını anlattı

Piyade Çavuş Yiğit Acar: Şakir Uzman çantasından alev gizleyen ve el bombası çıkarıp, uyuyan askerlerden aldığını söyledi. El bombası ve alev gizleyeni Mehmet Teğmen'e verdim. O da 15-20 dakika sonra İbrahim Öztürk'ün yanına gitti ve geri geldi. Kütüklüğünden bir el bombası pimi çıkardı. El bombasından çıkarıldığını anlayan Soner Astsubayla Şakir Uzman, 'ne yaptınız diye sordu. Mehmet Teğmen 'ona iyi bir ders olsun' dedi.

P. Uzman Çavuş Şakir Akçan: Devriyede İbrahim Öztürk'ün gözetleme yapması gerekirken uyuduğunu tesbit ettim. Yanındaki el bombasını aldım. Amacım sonradan uyuduğunu inkâr etmesini önlemekti. Ayrıca Emrah Göz'ü de uyurken gördüm ve onun da silahının alev gizleyenini almıştım. Mehmet Teğmen saat 09:30'da uyandığında durumu kendisine bildirdik. Mehmet Teğmen, malzemeleri alıp yanımızdan ayrıldı. 15-20 dakika sonra Mehmet Teğmen ardından da İbrahim Öztürk mevziye geldi. Teğmen, İbrahim'in mevziden ayrılmamasını, birazdan gelip pimi takacağını söyledi. Bombanın piminin çıkartıldığını anladık. 15-20 dakika sonra da patlama oldu.

Piyade Er Recep Koyuncu: Mehmet Teğmen, İbrahim'in mevzisine geldi. 10 dakika oturdular. Teğmenin elinde el bombası vardı, bombasının pimini çekip, İbrahim'e verdi. "Mandalı bırakırsan ölürsün, bırakmazsan yaşarsın" dedi ve havan mevzisine gitti. İbrahim,  teğmenden pimi vermesini istedi. "25 yaşındayım. 75 günüm kaldı, beni öldüreceksiniz" dedi. Mehmet Teğmen mevzisine gitmesini, zamanı gelince pimi takacağını söyledi. İbrahim daha sonra tekrar teğmenin yanına gitti. Pimi istedi. Teğmen yine vermedi. 5-10 dakika sonra da patlama oldu.

Bombayı verdim bekle dedim
Dört askerin hayatını kaybettiği olayla ilgili 8. Kolordu Komutanlığı tarafından soruşturma başlatıldı. Teğmen Mehmet Tümer'in ifadesi şöyle: "17 Haziran 2009 tarihinde de taburun geçici olarak görevlendirildiği Elazığ-Karakoçan Nohuttepe Üs Bölgesi'ne katıldım. 16 Ağustos 2009 tarihine kadar Tim Komutanı olarak görev yaptım. Tabur Elazığ İl Jandarma Komutanlığı'nın harekât ve komutasına verilmişti.
16 Ağustos 2009 tarihinde Nohuttepe Üs Bölgesi'nden timimle birlikte saat 20:30 civarı ayrıldım. Yaya intikalle Düztepe mevkiine gittik. Saat 23:00 civarı geçici üs bölgesi tesis ettik ve sabaha kadar gözetleme yaptık. Saat 09:30'da uyandığımda Uzman Çavuş Şakir Akçan Bixi mevziinde görevli İbrahim Öztürk ve Ahmet Şensoy'un uyuduğunu tesbit ettiğini ve İbrahim Öztürk'ün el bombasını aldığını bildirdi.

İbrahim'e bombasını sordum
Saat 10:30 civarında İbrahim Öztürk'ü mevziinde ayakta gördüm, yanına gidip el bombasının nerede olduğunu sordum. Bu sırada Ahmet Şensoy istirahat için uyuyordu. İbrahim el bombasını mevzii içinde aradı, bulamadı.
Halen el bombasının alınmış olduğundan haberdar değildi. Normalde mevziye yerleştiklerinde el bombalarını mevzi içinde ulaşabilecekleri bir yerde muhafaza etmeleri gerekir. El bombasını bulamayınca beraberimde götürdüğüm bombayı göstererek 'burada, gece uyuduğun için alındı' dedim.
Fırsat eğitimi kapsamında el bombasının pimini çekerek 'mandalını bırakmadığın sürece patlama' deyip bombayı eline verdim. Bundan maksadım, el bombasının önemini kavraması idi.
Mevziinden ayrılmamasını emrederek mevziime döndüm. İki mevzi arasında yaklaşık 15 metre kadar mesafe vardır.
Mevzide iken İbrahim Öztürk'ün, kendi mevziinin batısındaki roket mevziine gittiğini gördüm. Bu iki mevzii arası takriben 20 metre kadardır. Uyarıp mevziisinde beklemesini emrettim.
Yanıma geldi. Pimi istedi. Gelip takacağımı söyleyip mevziisine gitmesini istedim. Mevziine döndü, bir iki dakika sonra tekrar roket mevziine gittiğini fark ettim. Bu kez yanıma çağırdım, tekrar mevziine gidip oturmasını, pimi gelip takacağımı söyledim. Bu sırada ben kendi mevziimde idim.

Döndüm ve patlama sesi duydum
Yanımda Yiğit Acer, 5 metre kadar yakınımda Soner Süvarı Astsubay ile Şakir Akçan Uzman Çavuş vardı, İbrahim mevziine döndü.
Ben de Şakir Uzman ile Soner Astsubay'ın yanına gittim. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra patlama sesi duyuldu. Saati hatırlamıyorum, 11:00- 11:30 arası olabilir. Sonradan duyduğuma göre İbrahim elindeki el bombasıyla benim göremeyeceğim şekilde üç mevzi dolaşmış, üçüncü mevzide patlama gerçekleşmiş. Patlama sesini duyunca koşarak sesin geldiği yere gittim. İbrahim'in mevziinin önünde şiarın üzerine yüzükoyun yığıldığını gördüm..."

http://www.taraf.com.tr/haber/39631.htm
#1883
HÜLYA Avşar'ın arkadaşımız Devrim Sevimay'a anlattıklarını okudunuz mu? Herkes ve özellikle politikacılarla devlet adamları dikkatle okumalı.
Hülya Avşar sosyolog veya tarihçi değil. Bunu kendisi de söylüyor. Ama Kürt meselesini yaratan "duygular" konusunda Hülya'nın verdiği bilgiler tarih ve sosyolojinin 'soğuk' verilerinden daha önemlidir.
Çünkü bu tür sorunlarda "akıl"dan daha etkili olan "duygular"dır, çözüm diyorsanız "duyguların yönetimi" her şeyin başıdır!
Fakat bugün, iktidarıyla ve muhalefetiyle politikacılar Türkiye'nin bu en önemli problemi üzerine çirkin sözlerle kavga ediyorlar, kitlelerdeki "duygular"ı kaşıyorlar! Bu düzeydeki bir 'politik sınıf'ın hem süreci hem duyguları iyi yönetemeyeceğinden endişe ediyorum.
Onun için Hülya'nın anlattıklarına dikkat çekmek istiyorum.

Hülya'nın anlattıkları
Kürt Celal ile Türk Emral'in kızı olan Hülya, bir tarafının Kürt olduğunu öğrenince, "bu bahsi okulda, sokakta uzun bir zaman kimseye diyemiyor, korkuyor!"
Çünkü bankacı babası "Kürt olduğu için hep problemler yaşıyordu..."
Başhekim amcası da öyle...
Babası otobüste Kürtçe konuştu diye kavga çıkıyordu, böyle olaylar olduğunda "eve çok sinirli geliyordu." Yakın akrabaları adeta inatla "hep Kürtçe konuşurlardı ve aksi bir durumu hep reddederlerdi, hep bir şekilde yumruklarını masaya vururlardı!"
Yasağın, baskının nasıl bir direnç, nasıl bir 'karşı-bilinç' yarattığını görüyor musunuz?
Hülya haklı olarak 'Türkiyeli' lafını sevmiyor, yapay buluyor. Türk üst kimliğini savunuyor ama bunları söylerken hâlâ akrabalarının nasıl karşılayacağından çekiniyor:
"Bu röportajı hepsi okuyacak ve ben kendi sülalemden çok çekinirim. Bir bilseniz, ben hâlâ amcamın yanında ayak ayak üstüne atmam, hâlâ amcam oturana kadar ayakta kalırım. O yüzden konuşurken bazı şeylere dikkat etmek zorundayım, ama tabii diğer yandan bir Türk olarak milliyetçi ruhum da ağır basıyor..."
KONDA'ya göre, Türkiye'de Hülya gibi Türk-Kürt evlenmesinden doğan 2.5 milyon vatandaşımız var; Ömer Vehbi Hatiboğlu'na göre ise 5 milyon!
Ya bir de 'karışmamış' vatandaşlarımızın duygularını düşünün?!
Üslubumuz bunları birbirine karşı körüklemeli mi, yakınlaştırmalı mı?

Yasaklar geri tepiyor
Hülya'nın anlattıklarının ilk alarm işaretlerini İktisat Vekili Celal Bayar'ın 1934 raporunda görebilirsiniz!
Maliye Müfettişi Burhan Ulutan da 15 Eylül 1947 günlü "Cenup-Şark Anadolu Hakkında Bazı Notlar" adlı resmi raporunda "bu mıntıka çocuklarına Kürt diye ağır muamele yapılması"nın nelere yol açabileceği konusunda çok dramatik uyarılarda bulunmuştu.
Kürt Canip Yıldırım anılarında "Eğer baskı yapmasaydılar Kürt meselesi ölebilirdi" diye yazmıştı. (Sf. 45)
Ama ağır baskılar doğal Kürt kimliğini milliyetçi militanlığa yöneltti; PKK böyle zemin kazandı, çatışma ve kanla beslendi, zeminini tutmak için hâlâ şiddet ve gerilim politikası güdüyor.
Bu durumda, muhalefet politikacılarına soruyorum: Öfkeli diliniz kitlelerdeki "duyguları" tahrik etmiyor mu? Kapsayıcı ve soğukkanlı bir dil kullanmanız gerekmiyor mu?
Başbakan'a da soruyorum: Duyguların böylesine yoğun olduğu konuları muhalefete öfkelenerek götürebilmiş bir başbakan oldu mu? Gonzales mi, Blair mi, Zapatero mu?
Aşağıdan alıp sakinleştirmeye çalışan, başbakan olmalıdır.

Bundan sonra?
Millet ve ülke olarak birliğimizi ve genç hayatları korumanın, terörü asgariye indirmenin ilk şartı "duygular"ı iyi anlamak, iyi yönetmek ve hepimiz açısından "duygularımızı" kontrol altında tutacak bir bilinç ve olgunluk düzeyine sahip olmaktır.
Org. Aytaç Yalman, bu problem 1970'lerde kültürel haklar aşamasında çözülmediği için 1980'lerden itibaren silahlı aşamaya geçtiğini anlatmıştı haklı olarak. (Milliyet, 3 Kasım 2007)
Korkuyorum, 'politik sınıf'ımızın basiretsizliği ve terör örgütünün demokrasi nasipsizliği yüzünden önümüzdeki zaman diliminde kitlesel çatışmalar dönemine mi kayacak diye!
Daha kötüsüne dilim varmıyor!
Yeter artık!

http://www.milliyet.com.tr/Yazar.aspx?aType=YazarDetay&ArticleID=1132201&AuthorID=62&Date=26.08.2009&b=Tahrikci%20uslup&a=Taha%20Akyol&ver=88
#1884
Amerikan Sağlık Bakanlığı, AIDS'le mücadelede radikal bir karara imza atıyor.

NEW YORK - Amerikan Sağlık Bakanlığı, AIDS'in yayılmasını durdurmak için ülkede doğan tüm erkek bebeklere sünneti zorunlu hale getirmeyi planlıyor.

ABD'de yayınlanan New York Times gazetesinin haberine göre Kenya, Güney Afrika ve Uganda'da yürütülen araştırmalarda sünnet edilen erkeklerde AIDS'e yol açabilen HIV virüsünün bulaşma riskinin yüzde 60'lara kadar azaltıldığı belirlendi.

Amerikan Sağlık Bakanlığı'na bağlı olarak çalışan Salgın ve Hastalık Önleme Merkezi ise bu çalışmaları dikkate alarak bu yılın sonunda yayınlayacağı bir raporla sünnetin ABD'de dünyaya gelen tüm erkek bebekler için zorunlu hale getirilmesini tavsiye edecek. Bu öneriye karşı çıkan uzmanlar ise çocukların gereksiz operasyonlardan geçirilmesinin anlamsız olduğuna dikkat çekiyor. Yetkililer ABD vatandaşı erkeklerin yüzde 79'unun zaten sünnetli olduğunu hesaplıyor.

http://www.ntvmsnbc.com.tr/id/24994472/
#1885
Temel Mevzuat Metinleri / İcra ve İflas Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:31:24
    KANUNU İCRAYA MEMUR OLANLAR:

    Madde 370 - Bu kanunun hükümlerini icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

    KANUNA İŞLENEMEYEN GEÇİCİ MADDELER

    18/02/1965 TARİHLİ VE 538 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDELERİ :

    Geçici Madde 1 - Bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihte takip hangi safhada ise bu safhanın tamamlanmasına kadar eski kanun hükümleri uygulanır.

    Geçici Madde 2 - Alacaklının talebi ve ödeme emrinin tanzimi ile itiraz ve itirazın kaldırılması birinci safhayı; haciz ve haczi tamamlıyan muameleler ikinci safhayı; paraya çevirme son safhayı teşkil eder.

    İflas yolu ile yapılan takiplerde iflas kararının kesinleşmesine kadar geçen devre birinci safha; mütaakıp devre ikinci safha sayılır.

    Geçici Madde 3 - Konkordato mühletinin bu kanunun yürürlüğe girmesinden önce verilmesi halinde kanunun eski 285 inci maddesinin son fıkrası hükmü uygulanır.

    Geçici Madde 4 - İstihkak davaları haczin icrası tarihinde; iptal davaları da iptali istenen muamelelerin yapıldığı tarihte yürürlükte olan kanun hükümlerine tabidir.

    Geçici Madde 5 - 72 nci madde hükümleri bu kanun yürürlüğe girdikten sonra haciz ve rehnin paraya çevrilmesi yoliyle yapılmış bütün takipler hakkında uygulanır.

    Geçici Madde 6 - Adalet Bakanlığı 14 üncü maddenin ikinci fıkrasında sözü geçen Resmi Kararlar Dergisinin en geç bu kanunun yayınlanmasını takip eden bir sene içinde çıkarılmasını sağlar.

    06/06/1985 TARİHLİ VE 3222 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDESİ:

    Geçici Madde - İcra ve İflas Kanununun bu Kanunla değiştirilen hükümleri Kanunun yürürlüğe girmesinden önceki olay ve işlemler hakkında da uygulanır.

    Şu kadar ki, bu Kanunun, icra ve İflas Kanununun;

    a) 59, 62, 162 ve 168 inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılacak takipler hakkında,

    b) 68 ve 68 a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılacak itirazlar hakkında,

    c) 78 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılacak taksit sözleşmeleri hakkında,

    d) 79 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılacak şikayetler hakkında,

    e) 116, 129 ve 133 üncü maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra vuku bulacak satış, talepleri üzerine yapılacak satışlar hakkında,

    f) 135 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra kesinleşen satışlar hakkında,

    g) 221 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılacak alacaklılar toplantısı hakkında,

    h) 223 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılacak iflas idare memuru seçimleri ile tahakkuk ettirilecek ücretler hakkında,

    ı) 166, 219, 234, 240, 288, 292, 296 ve 300 üncü maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılacak ilanlar hakkında,

    j) 302 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra verilecek kararlar hakkında,

    k) 337, 338, 340, 341 ve 343 üncü maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile bu Kanunla getirilen 352 a maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra işlenecek suçlar hakkında,

    l) 363 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra verilecek kararlara karşı yapılacak temyiz talepleri hakkında,

    Uygulanır.

    09/11/1988 TARİHLİ VE 3494 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDESİ:

    Geçici Madde - Bu Kanunun, İcra ve İflas Kanununun 195 ve 196 ncı maddelerindeki değişiklik yapan faize dair hükümleri, bu Kanunun yürürlük tarihinden itibaren uygulanır.

    Ayrıca;

    a) 67, 68, 68/a ve 169/a maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılan itiraz ve şikayetler hakkında,

    b) 69, 72, 89, 97, 158, 160, 164, 165, 173, 177, 178, 269/b, 275 ve 345/b maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra açılan davalarda,

    c) 83/c, 85, 91 ve 103 üncü maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılan haciz işlemleri hakkında,

    d) 150/d ve 170/a maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden önce yapılan takipler hakkında,

    e) 116, 118, 124, 126, 129, 133 ve 134 üncü maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılan satışlar hakkında,

    f) 221 inci maddesini değiştiren hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılan ilk alacaklılar toplantısında,

    g) 287 nci maddesini değiştiren hükmü, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılan konkordato talepleri hakkında,

    h) 227, 288 ve 363 üncü maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlük tarihinden sonra verilen kararlara karşı yapılan temyiz talepleri hakkında,

    i) 111 inci maddesini değiştiren hükmü, Kanunun yürürlüğünden önce yapılan taksit sözleşmeleri hakkında,

    j) 168 ve 170 inci maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra yapılan takipleri hakkında,

    k) 193 ve 194 üncü maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonra açılan iflaslar hakkında,

    l) 208, 219, 232, 233, 235 ve 237 nci maddelerini değiştiren hükümleri, bu Kanunun yürürlüğünden önce açılan iflaslar hakkında,

    m) 278, 279 ve 280 inci maddelerini değiştiren hükümleri, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan tasarruf ve şerhler hakkında,

    n) 127, 128, 150/g ve 166 ncı maddelerini değiştiren hükümleri, Kanunun yürürlüğünden sonraki olay ve işlemler hakkında,

    o) 68/b ve 150/ı maddelerini değiştiren hükümleri, 2 Mayıs 1985 tarihinden sonra yapılan takipler hakkında,

    Uygulanır.

    08/06/2000 TARİHLİ VE 4578 SAYILI KANUNUN GEÇİCİ MADDESİ:

    Geçici Madde 1 - 2004 sayılı Kanunun bu Kanunla değiştirilen hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra açılacak dava ve işlerde uygulanır.

    17/07/2003 TARİHLİ VE 4949 SAYILI KANUNUN 104. MADDESİ:

    Madde 104 - 2004 sayılı Kanunun 309/a ila 309/l maddelerinin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Adalet Bakanlığınca çıkarılacak yönetmelikte gösterilir.
#1886
Temel Mevzuat Metinleri / İcra ve İflas Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:29:23
    HARÇ, VERGİ İSTİSNALARI VE TEŞVİK BELGELERİ:

    Madde 309/u - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Tasdik edilen proje kapsamındaki;

    1- Yapılacak işlemler ve düzenlenecek kâğıtlar, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre ödenecek damga vergisi ve 492 sayılı Harçlar Kanununa göre ödenecek harçlardan,

    2- Alacaklılar tarafından her ne nam altında olursa olsun tahsil edilecek tutarlar, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu gereği ödenecek banka ve sigorta muameleleri vergisinden,

    3- Borçluya kullandırılan ve kullandırılacak krediler, Kaynak Kullanımı Destekleme Fonundan,

    4- Diğer benzeri işlemler, kâğıtlar ve krediler vergi, resim, harç ve fon yükümlülüklerinden (4306 sayılı Kanun uyarınca ödenmesi gereken Eğitime Katkı Payı hariç),

    İstisna edilmiştir.

    İstisna, alacaklıların tasdik edilen proje kapsamında edindikleri varlıkları elden çıkardıkları hallerde de uygulanır.

    Tasdik edilen proje hükümleri uyarınca tahsilinden vazgeçilen alacak tutarları 213 sayılı Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre alacaklı için değersiz alacak, borçlu için ise vazgeçilen alacak olarak dikkate alınır.

    Tasdik edilen proje hükümleri uyarınca uygulamaya konulan işlemlerin gerçekleşmemesi hâlinde dahi, bu madde uyarınca uygulanmış istisnalar geri alınmaz.

    Uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projesine göre borçları yeni bir itfa plânına bağlanan borçlular tarafından alınmış olan teşvik belgelerinin süreleri ile ihracat taahhüt süreleri, projeler ile belirlenen süreler kadar uzatılmış sayılır.

    Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasının uygulanması sırasında aranacak noter onaylı belgelere ilişkin noter harcı maktu olarak alınır.

    YÖNETMELİK:

    Madde 309/ü - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Bu Kanunun yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde Adalet Bakanlığınca sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasının uygulanmasına ilişkin yönetmelik yürürlüğe konulur.

    ON ÜÇÜNCÜ BAP: TAKSİRATLI VE HİLELİ İFLAS

    I - TAKSİRATLI İFLAS

    TAKSİRATLI İFLAS HALLERİ:

    Madde 310 - Aşağıdaki hallerden biri kendisinde bulunan müflis taksiratlı sayılır ve Türk Ceza Kanununa göre cezalandırılır:

    1 - Ziyanları için makul sebepler gösteremezse;

    2 - Evinin masrafları hadden fazla ise;

    3 - Kumar yahut mücerret baht oyunlarında ve borsa muamelelerinde külliyetli para sarfetmişse;

    4 - Borcunun, mevcudu ile alacağından çok olduğunu bildiği halde bu vaziyetinden haberleri olmıyan kimselerden ehemmiyetli miktarda veresiye mal satın yahut borç para almış ise;

    5 - (Değişik bent: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Ticaret Kanununun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının 1 ila 3 üncü bentlerinde sayılan defterleri hiç veya kanunun emrettiği şekilde tutmamış ise;

    6 - Mevcudu ile alacağından çok fazla mebaliğ için senetler imza etmiş ise;

    7 - (Değişik bent: 18/02/1965 - 538/128 md.) İflas takibi sırasında mahkeme, iflas idaresi veya iflas dairesi tarafından çağrıldığı halde makbul bir mazeret olmaksızın gelmemiş ise;

    8 - İşlerini terkederek kaçmış ise;

    9 - Evvelki bir konkordato şartlarını ifa etmeden yeniden iflasına hükmolunmuş ise;

    10 - 178 inci maddenin son fıkrası hükmüne riayet etmeyipte bir sene içinde iflası vuku bulmuşsa.

    II - HİLELİ İFLAS

    HİLELİ İFLAS HALLERİ:

    Madde 311 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/129 md.)

    İflasından evvel veya sonra alacaklılarını zarara sokmak kasdiyle ve hususiyle aşağıdaki suretlerle hileli muamelelerde bulunan kimse hileli müflis sayılır ve Türk Ceza Kanununa göre cezalandırılır:

    1. Alacaklıların müşterek rehini makamında olan mallarını tamamen veya kısmen kaçırır, gizler veya tahrip ederse;

    2. Alacaklıların zararına olarak hakikata aykırı makbuzlar verir veya yazı ile borç ikrar ederse;

    3. Muvazaalı satışlar, muameleler yahut bağışlamalar yaparsa;

    4. Evlenme mukavelesinde hakikaten getirilmemiş bir çeyizi getirilmiş gibi tanır ve karı da bu mukaveleyi kocasının alacaklılarına karşı istimale kalkışırsa;

    5. Hakikata aykırı borç ikrar etmek yahut muvazaalı muameleler ve mukaveleler yapmak suretiyle alacaklılarını zarara sokarsa;

    6. Borcu mevcudu ile alacağından ziyade olduğunu bildiği halde ehemmiyetli kıymeti haiz ticari mallarını yahut fabrikasının mahsullerini hem satış gününün piyasasından, hem de malolduğu veya satınalındığı

    kıymetten pek aşağı bir fiyatla satmak suretiyle mevcudunu israf ederse;

    7. Konkordato mukavelesi haricinde alacaklıya hususi menfaatler temin ederse;

    8. Hakikate aykırı muhasebe ve sahte bilançolarla aktifini hakikatte olduğundan fazla veya noksan gösterirse.

    (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/38 md.) Bir numaralı bentte yazılı malların kıymetine göre Türk Ceza Kanununun 522 nci maddesi tatbik olunur.

    Bir numaralı bentte yazılı suçları yapanlar müflisin evi halkından kimseler ise müflis gibi cezalandırılırlar.

    Türk Ceza Kanununun iştirak hükümleri dışında kalsa dahi, müflisin aktifini azaltmak maksadiyle ona ait taşınır ve taşınmaz malları kısmen veya tamamen saklıyan veya kaçıran ve muvaza ile temellük eden veya bu hususlarda yataklık veya tavassut eden veya iflas masasına müracaat ile kısmen veya tamamen asılsız alacaklarını kaydettiren veya müflisin tediye kabiliyetini azaltmak maksadiyle kendi adına veya müstear adla ticari faaliyetlere girişen kimseler hakkında dahi aynı cezalar uygulanır.

    ON DÖRDÜNCÜ BAP: İTİBARIN YERİNE GELMESİ

    İTİBARIN YERİNE GELMESİ:

    A - HİLELİ MÜFLİS:

    Madde 312 - Hileli müflis itibarının yerine gelmesini Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun memnu hakların iadesine dair faslındaki hükümlere göre elde edebilir. Ancak mezkur fasılda yazılı şartların ifasından başka istidasına, masaya kabul edilmiş bütün alacaklıların alacakları tamamen itfa edildiğine dair makbuzlarını veya sair vesikalarını raptetmesi lazımdır.

    B - TAKSİRATLI MÜFLİS:

    Madde 313 - Taksiratlı müflis infazı lazımgelen cezasını çektikten veya kanuni sebeplerle ceza düştükten sonra iflas kararını veren mahkemeye arzuhal ile müracaat ederek itibarının yerine gelmesini talep edebilir. İstida masaya kabul edilmiş bütün alacaklıların alacaklarını gösteren iflas dairesinden alınmış bir defterle bu borçların tamamen itfa edildiğine dair makbuzlar veya sair ispat edici evrak ile tevsik edilir.

    C - ADİ MÜFLİS:

    Madde 314 - Adi müflis masaya kabul edilmiş bütün alacaklıların alacaklarını itfa ettiğine dair makbuz veya vesikaları göstererek iflasa karar veren mahkemeden itibarının yerine gelmesini isteyebilir.

    İLAN:

    Madde 315 - Yukarki maddelere göre talebin kabulü üzerine verilen hüküm, Resmi Gazete ile ilan olunur.

    ÖLÜMDEN SONRA İTİBARIN YERİNE GELMESİ:

    Madde 316 - Hileli veya taksiratlı yahut adi müflisin itibarının yerine gelmesine ölümünden sonra mirasçılarından birinin talebiyle de hükmolunabilir.

    ON BEŞİNCİ BAP: FEVKALADE HALLERDE MÜHLET VE TATİL

    I - FEVKALADE MÜHLET

    BU BABIN TATBİKİ ŞARTLARI:

    Madde 317 - Fevkalade hallerde hususile devamlı iktisadi buhranlarda İcra Vekilleri Heyeti 318 den 329 uncuya kadar olan maddeler hükümlerinin muayyen bir müddet için bu hallerden müteessir olan mıntaka borçlularına tatbik edilmesine karar verebilir.

    FEVKALADE MÜHLETİN KABULÜ, BORÇLUNUN DİLEKÇESİ:

    Madde 318 - İcra Vekilleri Heyetince bu suretle tayin edilen mıntakalarda 317 nci maddede gösterilen haller sebebiyle kusuru olmaksızın taahhütlerini ifa edemiyen borçlu mühletin hitamında borçlarını tamamen tediye edebileceğini ahval ümit ettiriyorsa icra mahkemesinden *1* nihayet altı ayı geçmemek üzere fevkalade bir mühlet istiyebilir.

    Borçlu dilekçesine mali vaziyetini gösteren vesikaları, alacaklıların listesini raptetmeğe ve icra mahkemesi *1* tarafından talep olunan bütün malümatı vermeğe ve kendisinden istenebilecek evrakın hepsini göstermeğe mecburdur. Borçlu iflas yoliyle takibe tabi ise istidasına fazla olarak bilanço ve defterlerini de rapteder.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./85. md.) Dilekçenin verilmesinden sonra icra mahkemesi *1* , 326 ncı maddede öngörülen alacaklar hariç, tedbir yoluyla derdest takipleri durdurabilir. icra mahkemesi *1* , takiplerin durdurulması süresinin fevkalade mühletten indirilip indirilmeyeceğini ve indirilecekse ne ölçüde indirileceğini belirler.

    İCRA MAHKEMESİNCE YAPILACAK TETKİKLER: *1*

    Madde 319 - İcra mahkemesi *1* lüzum gördüğü tahkikleri de yaptıktan sonra mühlet talebi ilk bakışta esassız gibi görünmezse bir gün tayin ve o gün için ilan tarikiyle bütün alacaklıları davet ve icabında ehli hibreye de müracaat eyler.

    Alacaklılar tayin olunan günden evvel dosyayı tetkik edebilirler; alacaklıların mühlet talebine karşı tahriri itirazlarını dermeyan etmek yetkileri de vardır.

    İcra mahkemesi *1* kısa bir müddette kararını verir; mühlet vermekle beraber borçluyu bir veya mütaaddit taksitlerle ödemeğe de mecbur edebilir.

    İSTİNAF YOLUNA BAŞVURMA:

    Madde 320 - (Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./20.mad)

    Karar hakkında tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde borçlu ile alacaklılardan her biri istinaf yoluna başvurabilir.

    İcra mahkemesi tarafından verilmiş olan fevkalâde mühletin hükmü, bölge adliye mahkemesinin kesin kararına kadar geçerlidir.

    DEFTER TANZİMİ, KOMİSER:

    Madde 321 - İcra mahkemesi *1* , mühlet kararını vermezden evvel veya verirken defter tutulmasını emreder ve alacaklıların haklarını korumak maksadiyle diğer bütün tedbirleri alır.

    Merci mühlet vermekle beraber borçlunun muamelelerine nezaret etmek üzere bir komiser tayin edebilir.

    KARARIN TEBLİĞİ:

    Madde 322 - Mühlet kararı katileşince icra dairesine tebliğ ve hemen ilan olunur.

    NETİCELER, TAKİPLER VE MÜDDETLER:

    Madde 323 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./86. md.)

    Mühlet içinde borçluya karşı takip yapılabilir ve bu takiplere hacze veya depo emrine kadar devam edilebilir. Haczedilen ücretler mühlet sırasında da tahsil edilir; mühlet sırasında veya mühletten önce başlatılmış bir takip çerçevesinde ayni teminat kapsamına girdiği takdirde kiralar için de aynı kural geçerlidir. Buna mukabil, rehnin paraya çevrilmesi talebi, haciz veya depo emri mühletin verilmesinden önce vuku bulmuş olsa bile, satış yapılamaz veya iflasa karar verilemez.

    106, 150/e, 156, 206, 278, 279 ve 280 inci maddelerde öngörülen süreler mühlet süresince uzatılır. Aynı kural, ayni teminatlarda, taşınmaz rehni ile temin edilmiş alacakların faizleri için de geçerlidir.

    BORÇLUNUN TASARRUF HAKLARI:

    A - UMUMİYETLE:

    Madde 324 - Borçlu işlerine devam edebilir. Ancak mühletin devamınca alacaklıların kanuni menfaatlerine dokunacak yahut alacaklılardan bir kısmını diğerlerinin zararına olarak tercih suretiyle yapılacak muameleler memnudur.

    B - YETKİLİ MAKAM TARAFINDAN ALINAN HUSUSİ TEDBİRLER HAKKINDA:

    Madde 325 - İcra mahkemesi *1* fevkalade mühleti verirken komiserin, yoksa bizzat icra mahkemesinin *2* muvafakati olmaksızın borçlunun taşınmazlarını temlik yahut bunlar üzerinde ayni haklar tesis, rehinler ihdas, ivazsız tasarruflar icra etmiyeceğine ve fevkalade mühletten evvel doğmuş borçlara karşı ödemeler yapamıyacağına ve kefalet edemiyeceğine ve ederse hükümsüz olacağına karar verebilir.

    Ancak 206 ncı maddede mezkur ikinci ve üçüncü sıradaki borçların ödenmesi ve 319 uncu maddenin üçüncü fıkrasında bahsolunan taksitlerin tediyesi için muvafakat almağa lüzum yoktur.

    Fevkalade mühlet kararında yukardaki kayıtlar bulunursa bunlar da ilana yazılır ve fevkalade mühlet tapu siciline temlik hakkının tahdidi suretiyle geçirilir.

    FEVKALADE MÜHLETE TABİ OLMIYAN ALACAKLAR:

    Madde 326 - (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./87. md.) Mühlet, beşyüzmilyon liradan aşağı alacaklara ve 206 ncı maddenin birinci sırasındaki alacaklara uygulanmaz.

    Bu alacaklar, borçlu iflas yoliyle takibe tabi bulunmuş olsa bile fevkalade mühlet esnasında ancak haciz yoliyle yahut rehinin paraya çevrilmesi suretiyle takip olunabilir.

    UZATMA:

    Madde 327 - 317 nci madde hükümlerine göre tayin olunan müddet içinde borçlunun istidası üzerine icra mahkemesi tarafından verilen fevkalade mühlet; bunu icap ettiren sebepler borçlunun kusuru olmaksızın devam ediyorsa nihayet dört ay uzatılabilir.

    Borçlu dilekçesine alacaklıların mütemmim bir listesini ve eğer iflas yoliyle takibe tabi ise mütemmim bir bilanço raptetmeğe mecburdur.

    Merci alacaklıların itirazlarını yazı ile bildirmeleri için bir müddet tayin ederek uzatma talebini ilanla tebliğ eder.

    Bir komiser tayin edilmiş ise o da rapor vermeğe davet olunur.

    Müddet bittikten sonra merci kararını verir ve bu karar aynı şartlara göre ilan olunur. Fevkalade mühlette olduğu gibi bu karar hakkında da istinaf yoluna başvurulabilir.

    Bölge adliye mahkemesi bu halde dosya üzerine kararını verir.

    REFİ:

    Madde 328 - İcra mahkemesi aşağıdaki hallerde alacaklılardan birinin veya komiserin talebi üzerine mühletin kalkmasına karar verebilir:

    1 - Borçlu tayin olunan taksitleri vaktinde ödemezse;

    2 - Borçlu komiserin talimatı hilafına hareket eder ve alacakların kanuni menfaatlerini ihlal yahut bazılarını diğerlerinin zararına olarak iltizam eylerse;

    3 - Borçlunun mercie verdiği malümatın hakikata muhalif olduğunu yahut borçlunun bütün taahütlerini ifaya muktedir bulunduğunu alacaklılardan biri ispat ederse.

    Borçlu dinlenmeğe yahut itirazlarını yazı ile bildirmeğe davet olunur. Merci icabı halinde mütemmim malümat elde ettikten sonra dosya üzerine kararını verir. Müracaat vukuunda bölge adliye mahkemesi de aynı veçhile hareket eder. Refi kararı mühlet kararının tabi olduğu şartlar dairesinde ilan olunur.

    Refi kararı ikinci ve üçüncü numaralara göre verilmiş ise borçluya konkordato mühleti veya yeni bir fevkalade mühlet verilemez.

    FEVKALADE MÜHLET İZİNDE KONDORDATO VE YENİDEN MÜHLET VERİLMEMESİ:

    Madde 329 - Fevkalade mühletin devamı esnasında konkordato talep etmek arzusunda bulunan borçlu vesikalarını ve komiserin mütalaanamesiyle birlikte kondordato projesini mühletin bitmesinden evvel vermeğe mecburdur.

    Fevkalade müddetin bitmesinden sonra başlıyan altı ay içinde konkordato mühleti verilemiyeceği gibi yeniden fevkalade mühlet de verilemez.

    İFLASIN ERTELENMESİ İLE İLİŞKİ:

    Madde 329/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./88. md.)

    Bir sermaye şirketi veya kooperatif fevkalade mühlet elde ettiği takdirde, mühletin bitiminden itibaren bir yıllık süre içinde 179 ve devamı maddeleri uyarınca iflasın ertelenmesinden yararlanamaz.

    Bir sermaye şirketi veya kooperatifin iflası 179 ve devamı maddeleri uyarınca ertelendiği takdirde, bu ertelemenin bitiminden itibaren bir yıllık süre içinde fevkalade mühlet verilemez.

    II FEVKALADE HALLERDE TATİL

    İCRA TAKİPLERİNİN DURDURULMASI HALLERİ:

    Madde 330 - Salgın hastalık, umumi bir musibet veya harb halinde İcra Vekilleri Heyetinin karariyle memleketin bir kısmında veya bazı iktisadi zümreler lehine muayyen bir müddet için icra takipleri durdurulabilir.

    ON ALTINCI BAP : CEZAİ HÜKÜMLER

    ALACAKLISINI ZARARA SOKMAK KASDİYLE MEVCUDUNU EKSİLTEN BORÇLULARIN CEZASI:

    Madde 331 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./89. md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./1.mad)

    Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu; alacaklısını zarara sokmak maksadıyla, mallarını veya bunlardan bir kısmını mülkünden çıkararak, telef ederek veya kıymetten düşürerek hakiki surette yahut gizleyerek muvazaa yoluyla başkasının uhdesine geçirerek veya asıl olmayan borçlar ikrar ederek mevcudunu suni surette eksiltirse, aleyhine aciz belgesi aldığını veya alacaklı alacağını alamadığını ispat ettiği takdirde, altı aydan üç yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

    İflas takibinden veya doğrudan doğruya iflas hallerinde iflas talebinden önce birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu fiiller başka bir suç oluştursa dahi bu hükümler uygulanır.

    Konkordato mühleti veya iflasın ertelenmesi talebinden önceki iki yıl içinde ya da konkordato mühleti talebi veya iflasın ertelenmesi süresinden sonra birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.

    Taşınmaz rehni kapsamında bulunan eklentinin rehin alacaklısına zarar vermek kastı ile taşınmaz dışına çıkarılması halinde, eklentinin zilyedi iki yıldan dört yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

    Bu suçlar alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur.

    ACZİNE KENDİ FİİLİYLE SEBEBİYET VEREN VEYA VAZİYETİNİN FENALIĞINI BİLEREK AĞIRLAŞTIRAN BORÇLUNUN CEZASI:

    Madde 332 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/131 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./2.mad)

    Haciz yolu ile takip talebinden sonra veya bu talepten önceki iki yıl içinde borçlu, adet üzere tecviz edilemiyecek bir hiffetle hareket ederek veya haddinden ziyade masraflar yaparak yahut cüretli talih oyunlarına veya basiretsizce spekülasyonlara girişerek yahut işlerinde ağır ihmallerde bulunarak aczine kendi fiili ile sebebiyet verir yahut vaziyetinin fenalığını bildiği halde o gibi hareketlerle bu fenalığı ağırlaştırırsa, aleyhine aciz belgesi istihsal edildiği veya alacaklı alacağını istifa edemediğini ispat ettiği takdirde, onbeş günden altı aya kadar hapis cezasiyle cezalandırılır.

    Konkordato mühleti talebinden önceki iki yıl içinde birinci fıkradaki fiilleri işleyen borçlu hakkında da bu hükümler uygulanır.

    Bu suç alacaklının şikâyeti üzerine takip olunur. Borçluyu fazla borç altına girmeye veya talih oyunu ile spekülasyonlarda bulunmaya sevk etmiş yahut ağır faiz almak suretiyle zaafından istifade etmiş olan alacaklıların şikâyet hakkı yoktur.

    İFLAS VE KONKORDATO İŞLERİNDE HUSUSİ MENFAAT TEMİN EDENLERİN CEZASI:

    Madde 333 - (Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./3.mad)

    Her kim iflas bürosu veya idaresinin yahut bir alacaklının veya alacaklılar toplanmasındaki mümessilinin reyini yahut konkordatoya muvafakatini kazanmak için ona hususi bir menfaat temin veya vaat ederse altı aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    Menfaat temin eden alacaklı yahut mümessili de aynı ceza ile cezalandırılır.

    Suçun iflas bürosu veya idaresi üyesi tarafından işlenmesi halinde, ceza yarı oranında artırılır.

    TİCARİ İŞLETMEDE YÖNETİCİNİN SORUMLULUĞU:

    Madde 333/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./90. md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./4.mad)

    Ticaret şirketlerinde hukuken veya fiilen yönetim yetkisine sahip olanların alacaklıları zarara uğratmak kastıyla ticarî işletmenin borçlarını kısmen veya tamamen ödemeyerek alacaklıları zarara soktukları takdirde, bu işlem ve eylemlerin başka bir suç oluşturmaması hâlinde, alacaklının şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

    Birinci fıkradaki suç taksirle işlendiği takdirde, alacaklının şikâyeti üzerine, fail hakkında zararın ağırlığına göre ikibin güne kadar adlî para cezasına hükmolunur.

    KONKORDATODA VEYA SERMAYE ŞİRKETLERİ İLE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASINDA YETKİLİ KİMSELERİ HATAYA DÜŞÜREN YA DA KONKORDATO VEYA UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRMA KOŞULLARINA UYMAYAN BORÇLUNUN CEZASI:

    Madde 334 - (Değişik madde:12/02/2004-5092 S.K./9.mad;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./5.mad)

    Konkordato mühleti elde etmek veya konkordato veya sermaye şirketleri ile kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma projesini tasdik ettirmek için hileli tutum ve davranışlarıyla malî durumu hakkında alacaklıları, komiseri, ara dönem denetçisini veya yetkili memuru hataya düşürmek veya konkordato projesine ya da sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılması projesine uymamak yoluyla kasten zarara sebebiyet veren borçlu, ilgilinin şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    KONKORDATO KOMİSERİNİN SORUMLULUĞU:

    Madde 334/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./92. md.;Mülga madde: 31/05/2005-5358 S.K./23.mad)

    KİRACININ CEZALANDIRILACAĞI HALLER:

    Madde 335 - Üzerlerinde kiralayanın hapis hakkı tanınmış ve 270 inci madde mucibince defteri yapılmış eşyayı kaçıran veya gizleyen borçlu ile tahliyesi emrolunan yeri kiralayana zarar vermek maksadiyle işgal ettiren şahıs Türk Ceza Kanununun (276) ncı maddesine göre cezalandırılır.

    MÜFLİSİN MALLARINI VERMEYENLER HAKKINDAKİ CEZALAR:

    Madde 336 - (Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./6.mad)

    Müflisin mallarını ellerinde bulunduran veya müflise borçlu olan üçüncü şahıslar, iflasın açıldığına dair ilana muttali oldukları tarihten itibaren bir ay içinde makbul bir mazeret

    olmaksızın o malları iflas idaresi emrine vermezler veya borçlarını bildirmezlerse, doksan güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

    KENDİSİNE TESLİM EDİLEN MALLARI VERMEYENLER HAKKINDAKİ CEZALAR:

    Madde 336/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./93. md.;Mülga madde: 31/05/2005-5358 S.K./23.mad)

    YÜKÜMLÜLÜKLERİN YERİNE GETİRİLMEMESİ:

    Madde 337 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/132 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./7.mad)

    (...) (İptal fıkra : Anayasa Mah.nin 28/02/2008 tarihli ve E. 2006/71, K. 2008/69 sayılı Kararı ile.) *

    162, 209 ve 216 ncı maddeler hükümlerine muhalefet edenler hakkında da iflas idaresinin vereceği müzekkere üzerine, aynı ceza verilir. Bu maddelerde belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmesi hâlinde, verilen ceza düşer.

    TİCARETİ TERK EDENLERİN CEZASI:

    Madde 337/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/133 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./8.mad)

    44 üncü maddeye göre mal beyanında bulunmayan veya beyanında mevcudunu eksik gösteren veya aktifinde yer almış malı veya yerine kaim olan değerini haciz veya iflas sırasında göstermeyen veya beyanından sonra bu malları üzerinde tasarruf eden borçlu, bundan zarar gören alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    Birinci fıkradaki fiillerin işlenmesinden alacaklının zarar görmediğini ispat eden borçluya ceza verilmez.

    Borçlunun iflası halinde, birinci fıkradaki durum ayrıca taksiratlı iflas hali sayılır.

    HAKİKATA MUHALİF BEYANDA BULUNANLARIN CEZASI:

    Madde 338 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/40 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./9.mad)

    Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    Hakkında aciz vesikası alınmış borçlu, asgari ücretin üstünde bir geçim sürdürdüğü, aciz vesikası hamili alacaklının alacağının aciz vesikasına bağlanmasından en geç beş sene içinde müracaatı üzerine sabit olursa, asgari ücretin üstünde kalan gelirlerinden icra tetkik merciinin dörtte birden az olmamak üzere tespit edeceği kısmını merci kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir ay içinde ve aciz vesikasındaki borcun ödenmesine kadar her ay icra dairesine yatırmaya mecburdur. Bu mükellefiyeti yerine getirmeyen borçlu hakkında bir yıla kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi bir yılı geçemez.

    Borçlunun nafaka borçluları dahil üçüncü şahıstan yardım görmesi, asgari ücretin üstünde eline geçen para ve menfaatlerin icra mahkemesi kararı ile belirlenecek kısmını, icra veznesine yatırmak mükellefiyetini ortadan kaldırmaz.

    İkinci fıkradaki hükmün tatbikini birden fazla aciz vesikası hamili alacaklı talep etmiş ise, bunlar talep tarihi sırasıyla öncelik hakkını haizdir.

    BEYANDAN SONRA MAL VE KAZANÇTA OLAN TEZAYÜDÜ BİLDİRMEYEN BORÇLUNUN CEZASI:

    Madde 339 - (Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./10.mad)

    Sonradan kazandığı malları veya kazancında ve gelirinde vaki tezayütleri bu Kanun mucibince bildirmeye mecbur olan borçlu makbul bir mazereti olmaksızın yedi gün içinde icra dairesine taahhütlü mektupla veya şifahi surette bildirmezse ve bu mal veya kazancı asıl veya bedel itibariyle mevcut olduğu takdirde, on gün; mal veya kazancını asıl veya bedel itibariyle makbul bir sebep olmaksızın elden çıkarmışsa, bir aya kadar disiplin hapsi ile cezalandırılır.

    Bu cezalara alacaklının şikâyeti üzerine karar verilir. Kişi, icra takibine konu olan borcu tamamen ödediği takdirde, bu ceza düşer.

    BORÇLUNUN ÖDEME ŞARTINI İHLALİ HALİNDE CEZA:

    Madde 340 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/41 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./11.mad)

    111 inci madde mucibince veya alacaklının muvafakati ile icra dairesinde kararlaştırılan borcu ödeme şartını, makbul bir sebep olmaksızın ihlal eden borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi üç ayı geçemez.

    ÇOCUK TESLİMİ EMRİNE MUHALEFETİN CEZASI:

    Madde 341 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./96. md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./12.mad)

    Çocuk teslimi hakkındaki ilâmın veya ara kararının gereğini yerine getirmeyen veya yerine getirilmesini engelleyen kişinin, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, altı aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilâmın veya ara kararının gereği yerine getirilirse, kişi tahliye edilir.

    İCRA DAİRESİNCE TESLİM EDİLEN TAŞINMAZ VEYA GEMİYE TEKRAR GİRENLERİN CEZASI:

    Madde 342 - (Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./13.mad)

    İcra dairesi marifetiyle alacaklıya veya alıcıya teslim edilen bir taşınmaza veya gemiye haklı bir sebep olmaksızın tekrar giren borçlu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 290 ıncı maddesi mucibince umumi hükümler dairesinde cezalandırılır.

    30 VE 31 İNCİ MADDELER HÜKMÜNE MUHALEFET EDENLERİN CEZASI:

    Madde 343 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/43 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./14.mad)

    Yalnız kendisi tarafından yapılacak olan bir işin yapılması veya bir işin yapılmaması yahut bir irtifak hakkının tesisi veya kaldırılması hakkındaki ilâm hükümlerine makbul mazerete müstenit olmayarak muhalefet eden borçluların, lehine hüküm verilmiş kimsenin şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra ilâmın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.

    NAFAKAYA İLİŞKİN KARARLARA UYMAYANLARIN CEZASI:

    Madde 344 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/136 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./15.mad)

    Nafakaya ilişkin kararların gereğini yerine getirmeyen borçlunun, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aya kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra kararın gereği yerine getirilirse, borçlu tahliye edilir.

    Borçlunun, nafakanın kaldırılması veya azaltılması talebiyle dava açmış olması halinde, ileri sürdüğü sebepler göz önünde bulundurularak, tazyik hapsinin uygulanması bu davanın sonuna bırakılabilir.

    HÜKMİ ŞAHISLARIN MUAMELELERİNDE KİMLERİN CEZA GÖRECEĞİ :

    Madde 345 - Bu kanunda yazılı suçlar, hükmi bir şahsın idare veya muamelelerini ifa sırasında işlenmiş ise ceza o hükmi şahsın müdürlerinden, mümessil ve vekillerinden, tasfiye memurlarından, idare meclisi reis ve azasından veya murakıp ve müfettişlerinden fiili yapmış olan hakkında hükmolunur.

    (İkinci fıkra mülga: 29/06/1956 - 6763/42 md.)

    SERMAYE ŞİRKETLERİNİN İFLASINI İSTEMEK MECBURİYETİNDE OLANLARIN CEZASI :

    Madde 345/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/137 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./16.mad)

    İdare ve temsil ile görevlendirilmiş kimseler veya tasfiye memurları, 179 uncu maddeye göre şirketin mevcudunun borçlarını karşılamadığını bildirerek şirketin iflasını istemezlerse, alacaklılardan birinin şikâyeti üzerine, on günden üç aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    ARTIRMADAN ÇEKİLME :

    Madde 345/b - (Ek madde: 09/11/1988 - 3494/59 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./17.mad)

    Bu Kanuna göre yapılan ihalelerde kendisine veya başkasına vaat olunan veya sağlanan yarar karşılığında artırmadan çekilen veya artırmaya katılmayan kimseye bir yıla kadar hapis ve bin güne kadar adlî para cezası verilir.

    Aracılara da aynı ceza verilir.

    GÖREV VE BİRLEŞTİRİLME YASAĞI:

    Madde 346 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./18.mad)

    Bu Kanun hükümlerine göre disiplin veya tazyik hapsine icra mahkemesi karar verir.

    İcra mahkemesinin görevine giren bu işler, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez.

    Bu Bapta yer alan suçlarla ilgili davalara, icra mahkemesinde bakılır.

    ŞİKAYET SÜRESİ :

    Madde 347 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/138 md.;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./19.mad)

    Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.

    YETKİ :

    Madde 348 - (Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./20.mad)

    Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı yetkili icra mahkemesi, icra takibinin yapıldığı yerdeki mahkemedir.

    MUHAKEME USULÜ :

    Madde 349 - Şikayet dilekçe ile veya şifahi beyanla yapılır. Dilekçeyi veya dava beyanını alan icra mahkemesi *1* duruşma için hemen bir gün tayin edip şikayetçinin imzasını alır ve maznuna celpname gönderir. Şahit gösterilmişse o da celbolunur.

    İki taraf tayin olunan gün ve saatte icra mahkemesinin *1* huzuruna gelmeğe veya vekil göndermeğe mecburdurlar.

    İcabında merci, tarafların bizzat hazır bulunmasını emredebilir.

    Maznun başka yerde ikamet ediyorsa istinabe yoliyle sorguya çekilir.

    Maznun, şikayeti alan veya istinabe edilen icra mahkemesinin *1* huzuruna gelmez veya müdafi göndermezse yahut bizzat bulunmasına lüzum görülürse zabıta marifetiyle getirilir. Bu suretle de bulundurulamazsa muhakeme gıyabında görülür.

    Şikayetçi muayyen zamanda gelmez ve vekil de göndermezse şikayet hakkı düşer.

    Gelmeyen şahitlere yapılacak muamele ile borçlunun gıyabında verilen karara karşı eski hale getirme talebi hakkında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununda yazılı hükümler tatbik olunur.

    DURUŞMA :

    Madde 350 - İcra mahkemesi *1* iki tarafı ve delillerini dinler ve gerek tarafların gerek şahitlerin ifadelerini duruşma tutanağına geçirir.

    Cumhuriyet Savcısı hazır bulundurulmaz.

    TAHKİKAT:

    Madde 351 - Şikayetçi dilekçe veya beyanında gösterilmiş olduğu delillerle bağlıdır.

    Maznun müdafası için tahkikatın tevsiini ancak bir kere istiyebilir.

    KARAR:

    Madde 352 - İcra mahkemesi *1* iki tarafın ifadelerini ve bütün delillerini ve iddia ve müdafaalarını dinledikten sonra nihayet beş gün içinde kararını verir ve hulasasını Cumhuriyet Savcısına bildirir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./99. md.) Takibi şikayete bağlı suçlarda dava ve cezanın 354 üncü maddede yazılı sebeplerle düşeceği kararda belirtilir.

    CEZA KARARNAMESİ:

    Madde 352/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./100. md.;Mülga madde: 31/05/2005-5358 S.K./23.mad)

    Madde 352/b - (Ek madde: 06/06/1985 - 3222/44 md.;Mülga madde: 31/05/2005-5358 S.K./23.mad)

    İTİRAZ:

    Madde 353 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/139 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./23.mad;Değişik madde: 31/05/2005-5358 S.K./21.mad)

    İcra mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği tazyik ve disiplin hapsine ilişkin kararlara karşı, tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde, yargı çevresinde bulunduğu ağır ceza mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz üzerine verilen karar kesindir.

    İcra mahkemesinin bu Bapta yer alan suçlardan dolayı verdiği hükümlerle ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun kanun yollarına ilişkin hükümleri uygulanır.

    DAVANIN VE CEZANIN DÜŞMESİ :

    Madde 354 - Kanunun bu babında yazılı suçlardan takibi şikayete bağlı olanların müştekisi feragat eder veya borcun itfa edildiği sabit olursa dava ve bütün neticeleriyle beraber ceza düşer.

    (Mülga ikinci fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

    (Ek fıkra: 31/05/2005-5358 S.K./22.mad) İcra mahkemesinin bu Bap hükümlerine göre verdiği tazyik veya disiplin hapsine ilişkin karar, kesinleştiği tarihten itibaren iki yıl geçtikten sonra yerine getirilmez.

    ONYEDİNCİ BAP: HUSUSİ HÜKÜMLER

    MAAŞ VE ÜCRETLERİN KESİLMESİNDE USUL :

    Madde 355 - Devlet işlerinde veya hususi müesseselerde bulunan borçlu memur veya müstahdemlerin maaş ve ücretlerinden kesilmesi için icra dairelerinden yapılacak tebligatın kanuni muhatapları haczin icra edildiğini ve borçlunun maaş ve ücreti miktarını nihayet bir hafta içinde bildirmeğe ve borç bitinceye kadar icra dairesinin tebligatı mucibince haczolunan miktarı tevkif edip hemen daireye göndermeğe mecburdurlar.

    Memurun maaş, ücret veya memuriyetinde yahut başka bir şubeden maaş almağı mucip olacak surette vukubulacak tebeddülleri ve hizmetine nihayet verildiği takdirde bu keyfiyeti de malmemuru veya daire amiri yahut hususi müesseselerin kanuni muhatapları derhal icra dairesine bildirmeğe ve ikinci halde haciz muamelesinden o şube veya amirini haberdar etmeğe mecburdur.

    YUKARIDAKİ MADDEYE RİAYET ETMEYENLER HAKKINDA HÜKÜMLER:

    Madde 356 - Yukardaki madde hükümlerine riayet etmemiş olanların kesmedikleri veya ilk vasıta ile göndermedikleri para ayrıca mahkemeden hüküm alınmasına hacet kalmaksızın icra dairesince maaşlarından veya sair mallarından alınır.

    Bunların borçluya kanun hükümleri dairesinde rücu hakkı vardır. Yukarki madde hükümlerine riayet etmiyen her hangi bir memur veya amir hakkında istenecek malümatın icra dairesine hemen verilmesi bunların mensup olduğu dairenin vazifesidir.

    CUMHURİYET SAVCILIĞINCA TAKİP:

    Madde 357 - İcra dairesince kanuna göre yapılan tebliğ ve emirleri derhal yapmağa ve neticesini geciktirmeksizin icra dairesine bildirmeğe alakadarlar mecburdur. Makbul sebep haricinde tebliğ ve emirleri yapmıyanlar hakkında ait olduğu dairece tahkikatı evveliyeye hacet kalmaksızın Cumhuriyet Savcılığınca doğrudan doğruya takibat yapılır.

    ÜÇÜNCÜ ŞAHSA BIRAKILAN MALLAR:

    Madde 358 - Üçüncü şahıs icraca haczolunup kendisine bırakılan malları icra dairesinden istendiği anda evvelki vaziyetinde iade ile mükelleftir.

    Bu suretle eline bırakılan malların kendisine atfolunamıyacak bir sebepten dolayı telef veya ziyaını ispat edemiyen üçüncü şahıs hakkında ceza takibinden başka evvelce tesbit edilmiş olan kıymetler, hükme hacet kalmaksızın icra dairesince re'sen tanzim ettirilir.

    Bu kıymetleri tanzim ile mükellef olanlar, icra dairesinin bu baptaki talep ve kararına karşı icra mahkemesine *1* 16 ncı maddede tayin edilen müddet içinde şikayette bulunabilirler.

    İCRA DAİRELERİNİN MUHABERELERİ:

    Madde 359 - İcra memurları yaptıkları muameleden dolayı her daire ve makam ile doğrudan doğruya muhabere edebilirler.

    HACZEDİLEN MALLARIN İSTİNABE SURETİYLE SATIŞI:

    Madde 360 - Haczedilen mallar başka bir yerde bulunduğu takdirde satış, istinabe suretiyle yapılır. Artırma ve ihaleye mütedair ihtilaflar istinabe olunan icra dairesinin tabi bulunduğu icra mahkemesince *1* hallolunur.

    FAZLA VERİLEN PARANIN GERİ ALINMASI:

    Madde 361 - İcra dairelerince borçludan fazla para tahsil olunarak alacaklıya verildiği yahut yanlışlıkla bir tarafa para tediye olunduğu hesap neticesinde anlaşılırsa verilen para ayrıca hükme hacet kalmaksızın o kimseden geri alınır.

    EMANETLER HAKKINDA ZAMANAŞIMI:

    Madde 362 - İcra veznesine tevdi yahut dairece tahsil olunan para veya icra muamelesi sebebiyle hıfzedilmekte olan eşya tevdi veya tahsil yahut hıfız tarihinden itibaren on seneye kadar alakadarları tarafından müracaat olunmazsa talep hakkı Hazine lehine düşer.

    KANUN YOLLARINA BAŞVURMA VE SON MADDELER

    İSTİNAF YOLUNA BAŞVURMA VE İNCELENMESİ:

    Madde 363 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/140 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./24.mad)

    İcra mahkemesince 85 inci maddenin uygulanma biçimi, icra dairesi tarafından hesaplanan vekâlet ücreti, 103 üncü maddenin uygulanma biçimi ve bu maddede düzenlenen davetiyenin içeriği, yediemin ücreti, yediemin değiştirilmesi, hacizli taşınır malların muhafaza şekli, kıymet takdirine ilişkin şikâyet, ihaleye katılabilmek için teminat yatırılması ve teminatın miktarı, satışın durdurulması, satış ilânının iptali, süresinde satış istenmemesi nedeniyle satışın düşürülmesi, 263 üncü maddenin uygulanma biçimi, iflâs idaresinin oluşturulması, icra mahkemesinin iflâs idaresinin işlemleri hakkında şikâyet üzerine verdiği kararlara karşı, iflâs idare memurunun ücret ve masrafları hakkındaki hesap pusulası ve 36 ncı maddeye göre icranın geri bırakılmasına ilişkin kararları dışındaki kararlarına karşı, ait olduğu alacak, hak veya malın değer veya miktarının bin lirayı geçmesi şartıyla istinaf yoluna başvurulabilir. İstinaf yoluna başvuru süresi tefhim veya tebliğ tarihinden itibaren on gündür.

    İcra mahkemesi kararları aleyhine işlemleri uzatmak gibi kötüniyetle istinaf yoluna başvurulduğu anlaşılırsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 422 nci maddesi hükmü uygulanır.

    Kesin bir karara karşı kötüniyetle istinaf yoluna başvuranlar hakkında da yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

    İstinaf yoluna başvuru satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz. İcranın devamı için gereken evrak alıkonularak bunların birer örneği bölge adliye mahkemesine gönderilecek dosyaya konulur.

    TEMYİZ YOLUNA BAŞVURMA VE İNCELENMESİ:

    Madde 364 - (Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./25.mad)

    Bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerince verilen ve miktar veya değeri onbin lirayı geçen nihaî kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

    Yukarıda belirtilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurma ve incelemesi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır. Bu durumda da 363 üncü maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri uygulanır.

    Temyiz yoluna başvurma, satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz.

    İSTİNAF DİLEKÇESİNİN REDDİ:

    Madde 365 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/141 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./26.mad)

    İstinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz veya şikâyetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikâyete ilişkin olursa, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir.

    İstinaf yoluna başvuran kişi ret kararını kabul etmezse, istinaf dilekçesi diğer tarafa tebliğ edildikten sonra, karar sureti ve verilirse cevap dilekçesiyle birlikte yetkili bölge adliye mahkemesine gönderilir. Şu kadar ki bu hâlde satış dahil hiçbir icra işlemi durmaz.

    Bölge adliye mahkemesi, birinci fıkra kapsamına girdiği hâlde reddine karar verilmemiş başvuruyu geri çevirmeyip doğrudan kesin karara bağlar.

    BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ VE YARGITAY KARARLARI:

    Madde 366 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/142 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./27.mad)

    İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununa göre yapılır ve onbeş gün içinde karara bağlanır.

    İlgili ister ve ücretini verir veya gönderirse karar özeti en seri vasıtalarla mahalline bildirilir.

    Yargıtayın icra ve iflâs işlerine bakan hukuk dairesinin kararlarına karşı genel hükümlere göre direnme kararı verilebilir. Direnme kararları, Hukuk Genel Kurulunda acele işlerden sayılır.

    Yargıtayın bozma kararı veya bölge adliye mahkemesinin kaldırma, düzelterek veya yeniden esas hakkında vereceği kararları üzerine icra ve iflâs işlerinde 40 ıncı madde hükmü kıyas yoluyla uygulanır.

    BORÇLUNUN MEVCUDU HAKKINDA MALÜMAT VERMEK MECBURİYETİ:

    Madde 367 - İcra veya İflas dairelerinin borçlunun mevcuduna dair istiyeceği bütün malümatı hakiki ve hükmi her şahıs derhal vermeğe ve talep halinde mevcudu bu dairelere teslime mecburdur.

    İLGA EDİLEN KANUNLAR:

    Madde 368 - Noter Kanununun 69 ve 71 inci maddeleri ve icarı akar nizamnamesiyle buna müzeyyel kanunun mecur tahliyesine ve 49 uncu madde ile kabul edilen hususlardan gayrı hususi kanun ve nizamların rehinin paraya çevrilmesine mütaallik hükümleri ile 1424 numaralı İcra ve İflas Kanunu ve mezkur kanunun 342 nci maddesiyle ilga edilmiş olan kanun ve hükümler ve 1425 numaralı kanun mülgadır.

    Ek Madde 1 - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./102. md.)

    Bu Kanunun 119, 226, 326 ve 363 üncü maddelerindeki parasal sınırlar; her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların, o yıl için 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların onmilyon lirayı aşmayan kısımları dikkate alınmaz.

    363 üncü maddenin yukarıdaki fıkra uyarınca her takvim yılı başından geçerli olmak üzere uygulanan parasal sınırın artışına ilişkin hükmü, artışın yürürlüğe girdiği tarihten önce icra mahkemesince *1* nihai olarak karara bağlanmış olan davalar ile Yargıtay'ın bozma kararı üzerine yeniden bakılan davalarda uygulanmaz.

    GEÇİCİ MADDELER:

    Geçici Madde 1 - 1 - Cezai hükümlerin şümul dairesi Türk Ceza Kanununun ikinci maddesi hükümlerine tabidir.

    2 - Bu kanunun mer'i olmasından evvel konulmuş haciz veya rehinin paraya çevrilmesi hakkında yapılmış taleplere, bu kanunun hükümleri tatbik olunmaz.

    3 - İlamların icrası hakkındaki ikinci babın hükümleri bu kanunun mer'iyetinden evvel icraya tevdi edilmiş olan ilamlara da şamildir.

    4 - 4 Eylül 1929 tarihinden evvel taşınmazlara konulmuş olan ihtiyati veya icrai hacizler üzerine 4 Eylül 1932 tarihine kadar hiç bir muamele ve takip yapılmamışsa bu hacizler kendiliğinden kalkar.

    Takip ve muamelesi derdest olupta henüz intaç olunmıyanlar mezkur tarihten sonra bu kanun hükmüne tabi olur.

    5 - 4 Eylül 1929 tarihinden evvel verilen iflas kararlarına mütaallik tasfiyeler 4 eylül 1932 tarihine kadar intaç edilmemişse dosyaları iflas dairelerine tevdi olunur. Dairelerce bu kanunun sekizinci babı hükümlerine tevfikan tasfiyeye devam olunur.

    6 - 13 Eylül 1331 ve 15 Nisan 1339 tarihli kanunlarla emvali milliye meyanına giren ebniyeden ari araziden 1341 senesi Muvazenei Umumiye Kanununun 6 ve 23 üncü maddelerine tevfikan alınagelmekte olan Hazine alacakları hakkındaki hükümler bakidir.

    7 - Bu kanunun neşrinden evvel icra veznesine tevdi yahut dairece tahsil edilmiş olan paranın ve icra muamelesi sebebiyle hıfzedilmekte olan eşyanın tevdi veya tahsil yahut hıfız tarihinden on sene geçmiş olsa bile bu kanunun meriyete girmesinden itibaren üç sene geçmedikçe sahiplerinin talep hakkı düşmez.

    Geçici Madde 2 - (Ek madde: 09/11/1988 - 3494/62. md.)

    Bu Kanun ile diğer kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde yer alan icra memuru unvanı "icra müdürü", icra memur yardımcısı unvanı "icra müdür yardımcısı", iflas memuru unvanı "iflas müdürü" olarak değiştirilmiştir. Bu değişiklik sebebiyle ilgililerin yeniden atanmaları gerekmez. Bunlar, yeni unvanları yan ödeme kararnamelerinde yer alıncaya kadar eski unvanları üzerinden yan ödeme almaya devam ederler.

    Geçici Madde 3 - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./105. md.)

    2004 sayılı İcra ve İflas Kanununda yer alan "icra reisi", "icra hakim yardımcısı" ve "icra hakimliği" ibareleri "icra tetkik mercii hakimi"; "ikametgah", "menkul", "gayrimenkul" ve "teferruat" ibareleri sırasıyla "yerleşim yeri", "taşınır", "taşınmaz" ve "eklenti" olarak değiştirilmiştir.

    Geçici Madde 4 - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./105. md.)

    Adalet Bakanlığı veya Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfınca mahcuz malların muhafazası için depo ve garajlar açılıncaya kadar, özel depo ve garajlarda, Adalet Bakanlığınca çıkartılan ilgili yönetmelik ve ücret tarifelerinin uygulanmasına devam olunur.

    Geçici Madde 5 - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./105. md.)

    Bu Kanun ile değiştirilen 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun;

    1 - 4, 13, 26 ve 250 nci maddeleri ile 88 inci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay sonra,

    2 - 14 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren 6 ay sonra,

    3 - 18 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak şikayetler hakkında,

    4 - 24, 79, 85, 92 ve 94 üncü maddeleri ile 88 inci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarında değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak hacizlerde,

    5 - 25/b maddesi, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilam hükmünün zorla icra edileceği çocuk teslimlerinde ve çocukla şahsi münasebet tesislerinde,

    6 - 30 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra ilam hükmünü ortadan kaldıracak borçlu eylemlerinde,

    7 - 32 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra gönderilecek icra emirlerinde,

    8 - 44 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek mal beyanlarında,

    9 - 58 ve 269/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak takiplerde,

    10 - 62, 67, 68/a ve 170 inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazlarda,

    11 - 63 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması duruşmalarında,

    12 - 68 inci maddesinin son fıkrasının ilk cümlesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak itirazın kaldırılması taleplerine,

    13- (Değişik bend: 12/02/2004-5092 S.K./10.mad) *1* 68/b maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra gönderilen hesap özetleri ve ihtarnamelerde,

    14 - 89 uncu maddesinin üçüncü fıkrasında değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte eski düzenlemeye göre ikinci ihbarnamenin henüz gönderilmemiş ya da gönderilmiş ama menfi tespit davası açma süresinin dolmamış bulunduğu hacizlerde; beşinci fıkrasında değişiklik yapan hükmü, eski düzenlemeye göre ikinci haciz ihbarnamesi gönderilmiş ve menfi tespit davası açma süresi sona ermişse açılacak davalarda,

    15 - 91 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra vuku bulacak el değiştirmelerde,

    16 - 111 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce yapılan sözleşmelerde de *1* ,

    17 - 114, 115, 116, 126 ve 129 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ve ilan metni Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte Basın-İlan Kurumuna henüz

    gönderilmemiş bulunan satışlarda,

    18 - 118, 119, 130 ve 133 üncü maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak satışlarda,

    19 - 128 ve 128/a maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan kıymet takdirlerinde,

    20 - 134 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan ihalenin feshi taleplerinde,

    21 - 142/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen sıra cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest bir şikayet ve/veya itiraza konu teşkil etmiş

    olan sıra cetvellerinde,

    22 - 143 üncü maddenin birinci fıkrasında değişiklik yapan hükmü ve 143 üncü maddeye bu Kanunla eklenen yedinci fıkra, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, 143 üncü maddesinin altıncı

    fıkrasında değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,

    23 - 148/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra akdedilecek ipotek sözleşmelerinin tapu siciline tescilinde,

    24 - 150/b ve 150/ı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılacak rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerde,

    25 - 166 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilen iflas kararlarında,

    26 - 168 ve 170/b maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takiplerde,

    27 - 169/a maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest itiraz yargılamalarında,

    28 - 179 uncu maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflasın ertelenmesi taleplerinde,

    29 - 179/a ve 179/b maddeleri, Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest iflasın ertelenmesi taleplerinde,

    30 - 185 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanun yürürlüğe girdiği sırada devam eden iflas tasfiyelerinde,

    31 - 206 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenecek sıra cetvellerinde,

    32 - 222 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ilk alacaklılar toplanmalarında,

    33 - 223 üncü maddesinde değişiklik yapan hükmü, bu Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak iflas idaresi toplantılarında,

    34 - 226 ncı maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak sulh ve tahkimlerde,

    35 - 250 nci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra düzenlenen pay cetvellerinde veya Kanun yürürlüğe girdiği sırada derdest bir şikayete konu teşkil etmiş olan pay cetvellerinde,

    36 - 251 inci maddenin ikinci fıkrasının birinci cümlesinde değişiklik yapan hükmü, yollama yaptığı 143 üncü maddenin birinci fıkrası ve yedinci fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren altı ay sonra, yollama yaptığı 143 üncü maddenin altıncı fıkrası bakımından Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren; 251 inci maddenin ikinci fıkrasına eklenen dördüncü cümlesi ise Kanunun yürürlüğe girmesinden itibaren,

    37 - 257, 258, 261, 264, 265 ve 268 inci maddelerinde değişiklik yapan hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak ihtiyati haciz taleplerinde,

    38 - 280 inci maddesinde değişiklik yapan hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden önce açılmış ve derdest olan iptal davalarında da *1* ,

    39 - 285, 286, 287, 288, 289, 290, 291, 292, 296, 297, 298, 300, 301, 302, 303 ve 309 uncu maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile bu Kanunla getirilen 298/a ve 309/a ila 309/l maddeleri hükümleri, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak konkordato taleplerinde,

    40 - 318, 323 ve 326 ncı maddelerinde değişiklik yapan hükümleri ile 329/a maddesi hükmü, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra yapılacak fevkalade mühlet taleplerinde,

    Uygulanır.

    Geçici Madde 6 - (Ek madde: 12/02/2004-5092 S.K./11.mad)

    Bu Kanunda yer alan "icra tetkik mercii", "tetkik mercii" ve "mercii" ibareleri "icra mahkemesi"; "icra mercii hâkimi" ve "mercii hâkimi" ibareleri "icra hâkimi" olarak değiştirilmiştir. Çeşitli mevzuatta icra tetkik mercii ve hâkimine yapılmış bulunan atıflar icra mahkemesi ve hâkimine yapılmış sayılır.

    Geçici Madde 7 - (Ek madde: 02/03/2005-5311 S.K./29.mad)

    Bölge adliye mahkemelerinin, 26.9.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar İcra ve İflâs Kanununun bu Kanunla yapılan değişiklikten önceki temyiz ve karar düzeltmeye ilişkin hükümleri uygulanır.

    MERİYET ZAMANI:

    Madde 369 - Bu kanunun meriyeti 4 Eylül 1932 tarihinden başlar.
#1887
Temel Mevzuat Metinleri / İcra ve İflas Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:26:11
    HAPİS HAKKI İÇİN DEFTER YAPILMASI:

    Madde 270 - Kiralıyan evvelce yapılması lazımgelen icrai takibi yapmadan haiz olduğu hapis hakkının muvakkaten muhafazası için icra dairesinin yardımını isteyebilir. (B.K. 267, 269, 281)

    Teahhurunda tehlike varsa zabıtanın yahut nahiye müdürünün de yardımı istenebilir.

    İcra dairesi üzerlerinde hapis hakkı bulunan eşyanın bir defterini yapar ve rehinleri paraya çevirme yoliyle takip talebinde bulunması için kiralıyana on beş günü geçmemek üzere münasip bir mühlet verir.

    KAÇIRILAN EŞYAYI TAKİP HAKKI:

    Madde 271 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/111 md.)

    Gizlice veya cebirle götürülmüş eşya, götürülmelerinden on gün içinde icra dairesinin emri ile ve zabıta kuvvetiyle geri alınabilir. İyi niyet sahibi üçüncü şahısların hakları saklıdır.

    İhtilaf halinde mahkeme basit yargılama usulü ile meseleyi halleder ve karara bağlar.

    MUKAVELENAME İLE KİRALANAN TAŞINMAZLARIN TAHLİYESİ:

    1 - TAHLİYE EMRİ VE MÜNDERECATI:

    Madde 272 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Mukavelename ile kiralanan bir taşınmazın müddeti bittikten bir ay içinde mukavelenin icra dairesine ibrazı ile tahliyesi istenebilir.

    Bunun üzerine icra memuru bir tahliye emri tebliği suretiyle taşınmazın on beş gün içinde tahliye ve teslimini emreder.

    Tahliye emrinde:

    Kiralayanın ve kiracının ve varsa mümessillerinin isim, şöhret ve yerleşim yerleri ve mukavele tarihi ve kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair bir itirazı varsa yedi gün içinde daireye müracaatla beyan etmez ve itirazda bulunmaz veya kendiliğinden tahliye etmezse zorla çıkarılacağı yazılır.

    2 - TAHLİYE VE TESLİM:

    Madde 273 - Müddeti içinde itiraz olunmaz veya itiraz refolunursa kiralanan taşınmaz müddetin hitamında zorla tahliye ve kiralıyana teslim olunur. Ancak tahliye emrindeki müddetin geçmesi lazımdır.

    Tahliye edilecek yerde kiralıyana ait olmıyan eşya bulunursa 26 ncı maddenin hükmü kıyas yoliyle tatbik olunur.

    İTİRAZ:

    1 - MÜDDET VE ŞEKLİ:

    Madde 274 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    İtiraz etmek isteyen kiracı itirazını tahliye emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya şifahen icra dairesine bildirir.

    Bu suretle yapılan itiraz tahliye takibini durdurur.

    63, 64 ve 65 inci maddeler hükmü tahliye takiplerinde de caridir.

    2 - İTİRAZIN KALDIRILMASI:

    Madde 275 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/112 md.)

    İtiraz vukuunda kiralıyan icra mahkemesinden *1* itirazın kaldırılmasını isteyebilir.

    Tahliye talebi noterlikçe res'en tanzim veya tarih ve imzası tasdik edilmiş yahut ikrar olunmuş bir mukaveleye müstenit olup da kiracı kiranın yenilendiğine veya uzatıldığına dair aynı kuvvet ve mahiyette bir vesika gösteremezse itiraz kaldırılır.

    Aksi takdirde itirazın kaldırılması talebi reddolunur.

    İtirazın kaldırılması üzerine tahliye ve teslim icra edildikten veya kaldırılma talebi reddolundukten sonra kiracının veya kiralıyanın umumi hükümlere göre mahkemeye müracaat hakları saklıdır.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/52 md.) Mahkemede açılan davada icra takibi sırasında inkar olunan imzanın kendisine ait olduğu anlaşılan kiracı veya kiralayan yüzbin liradan beşyüzbin liraya kadar para cezasına mahküm edilir.

    KİRALANAN TAŞINMAZDA ÜÇÜNCÜ ŞAHIS BULUNURSA:

    Madde 276 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/113 md.)

    Tahliyesi istenen yerde kiracıdan başka bir şahıs bulunur ve işgalde haklı olduğuna dair resmi bir vesika gösteremezse derhal tahliye olunur.

    Şu kadar ki, bu şahıs resmi bir vesika gösterememekle beraber daireye ibraz olunan mukavele tarihinden evvelki bir zamandan beri orayı işgal etmekte bulunduğunu beyan eder ve bu beyanı icra memuru tarafından mahallinde yapılacak tahkikatla teeyyüt ederse memur, tahliyeyi tehirle üç gün içinde keyfiyeti icra mahkemesine *1* bildirir.

    Merci, tarafları dinliyerek icabına göre tahliyeyi emreder veya taraflardan birinin yedi gün içinde mahkemeye müracaat etmesi lüzumuna karar verir. Bu müddet içinde mahkemeye müracaat edilirse, davanın neticesine göre hareket olunur. 36 ncı madde hükümleri burada da uygulanır. Dava etmiyen taraf iddiasından vazgeçmiş sayılır.

    Borçlunun nesep ve sebepten usul ve füruu, karı veya kocası, ikinci dereceye kadar kan ve sıhri hısımları ve iş ortakları ile borçluya tebaan mecurda oturdukları anlaşılan diğer şahıslar, bu madde hükmünün tatbikında üçüncü şahıs sayılmazlar.

    ONBİRİNCİ BAP: İPTAL DAVASI

    İPTAL DAVASI VE DAVACILAR:

    Madde 277 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    İptal davasından maksat 278, 279 ve 280 inci maddelerde yazılı tasarrufların butlanına hükmettirmektir. Bu davayı aşağıdaki şahıslar açabilirler:

    1 - Elinde muvakkat yahut kati aciz vesikası bulunan her alacaklı,

    2 - İflas idaresi yahut 245 inci maddede ve 255 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı hallerde alacaklıların kendileri.

    İVAZSIZ TASARRUFLARIN BUTLANI:

    Madde 278 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/114 md.)

    Mütat hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru olan müddet içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar batıldır.

    Ancak, bu müddet haciz veya aciz yahut iflastan evvelki iki seneyi geçemez.

    Aşağıdaki tasarruflar bağışlama gibidir.

    1. (Değişik bent: 09/11/1988 - 3494/53 md.) Karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,

    2. Akdin yapıldığı sırada, kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği akitler,

    3. Borçlunun kendisine yahut üçüncü bir şahıs menfaatine kaydı hayat şartiyle irat ve intifa hakkı tesis ettiği akitler ve ölünceye kadar bakma akitleri,

    ACİZDEN DOLAYI BUTLAN:

    Madde 279 - Aşağıdaki tasarruflar borcunu ödemiyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle hacizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa yine batıldır:

    1 - Borçlunun teminat göstermeği evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak üzere borçlu tarafından mevcut bir borcu temin için yapılan rehinler;

    2 - Para veya mutat ödeme vasıtalarından gayrı bir suretle yapılan ödemeler;

    3 - Vadesi gelmemiş borç için yapılan ödemeler.

    4. (Ek bent: 09/11/1988 - 3494/54 md.) Kişisel hakların kuvvetlendirilmesi için tapuya verilen şerhler.

    Bu tasarruflardan istifade eden kimse borçlunun hal ve vaziyetini bilmediğini ispat eylerse iptal davası dinlenmez.

    ZARAR VERME KASTINDAN DOLAYI İPTAL:

    Madde 280 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/115 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./66. md.) Malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun, alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar verme kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebilir. Şu kadar ki, işlemin gerçekleştiği tarihten itibaren beş yıl içinde borçlu aleyhine haciz veya iflas yoluyla takipte bulunulmuş olmalıdır.

    (Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/55 md.) Üçüncü şahıs, borçlunun karı veya kocası, usul veya füruu ile üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve sıhri hısımları, evlat edineni veya evlatlığı ise borçlunun birinci fıkrada beyan olunan durumunu bildiği farz olunur. Bunun hilafını üçüncü şahıs, ancak 279 uncu maddenin son fıkrasına göre isbat edebilir.

    Ticari işletmenin veya işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan yahut bir kısmını iktisapla beraber işyerini sonradan işgal eden şahsın, borçlunun alacaklılarını ızrar kasdını bildiği ve borçlunun da bu hallerde ızrar kasdiyle hareket ettiği kabul olunur. Bu karine, ancak iptal davasını açan alacaklıya devir, satış veya terk tarihinden en az üç ay evvel keyfiyetin yazılı olarak bildirildiğini veya ticari işletmenin bulunduğu yerde görülebilir levhaları asmakla beraber Ticaret Sicili Gazetesiyle; bu mümkün olmadığı takdirde bütün alacaklıların ıttılaını temin edecek şekilde münasip vasıtalarla ilan olunduğunu ispatla çürütülebilir.

    İPTAL DAVALARINDA YARGILAMA USULÜ:

    Madde 281 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/116 md.)

    Mahkeme, iptal davalarını basit yargılama usulü ile görüp hükme bağlar ve bu davalara mütaallik ihtilafları hal ve şartları gözönünde tutarak serbestçe takdir ve halleder.

    Hakim, iptale tabi tasarrufların konusu olan mallar hakkında alacaklının talebi üzerine ihtiyati haciz kararı verebilir. Teminatın lüzum ve miktarı mahkemece takdir ve tayin olunur. Şu kadar ki, davanın elden çıkarılmış mallar yerine kaim olan kıymete taalluku halinde, teminat göstermeksizin ihtiyati haciz kararı verilemez.

    Davalılardan herhangi biri davacının alacağını ödediği takdirde, dava reddolunur. Bu halde hakim, duruma göre herbirini masrafla ilzam veya bu masrafı aralarında takdir ettiği surette taksim eder.

    İPTAL DAVASINDA DAVALI:

    Madde 282 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/117 md.)

    İcra ve iflas Kanununun 11 inci babındaki iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Bunlardan başka, kötü niyet sahibi üçüncü şahıslar aleyhine de iptal davası açılabilir. İptal davası iyi niyetli üçüncü şahısların haklarını ihlal etmez.

    İADENİN ŞÜMULÜ:

    Madde 283 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/118 md.)

    Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, bu davaya konu teşkil eden mal üzerinde cebri icra yolu ile, hakkını almak yetkisini elde eder ve davanın konusu taşınmazsa, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan o taşınmazın haciz ve satışını istiyebilir.

    İptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taallük ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (Davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkum edilir.

    İptal davası üzerine üçüncü şahıs da, mamelekinde hasıl olacak eksikliğin borçludan tahsilini aynı davada istiyebilir. Bu talep, iptal davasının tefrik edilerek daha önce hükme bağlanmasına mani değildir.

    İptal davasını kaybeden üçüncü şahıs, karşılık olarak şeyi veya bedelini borçludan veya iflas masasından geri istiyebilir.

    Batıl bir tasarruf neticesinde kendisine ödenilen şeyi geri veren alacaklı eski haklarını muhafaza eder.

    Kendisine bağış yapılan iyi niyetli ise yalnız dava zamanında elinde bulunan miktarı geri vermeye mecburdur.

    HAK DÜŞÜRÜCÜ MÜDDET:

    Madde 284 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/119 md.)

    İptal davası hakkı, batıl tasarrufun vukuu tarihinden itibaren beş sene geçmekle düşer.

    ONİKİNCİ BAP: KONKORDATO İLE SERMAYE ŞİRKETLERİ VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASI

    I. ADİ KONKORDATO

    KONKORDATO TALEBİ:

    Madde 285 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/120 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./67. md.) Konkordato hükümlerinden yararlanmak isteyen herhangi bir borçlu, icra mahkemesine *1* gerekçeli bir dilekçe ve bir konkordato projesi verir. Bu projeye ayrıntılı bir bilanço, gelir tablosu ve defter tutmaya mecbur şahıslardan ise defterlerinin durumunu bildiren bir cetvel ekler. Bu cetvelde, özellikle Türk Ticaret Kanununun 66 ncı maddesi hükmünce tutulması mecburi olan defterlerin hepsinin tutulmuş olup olmadıkları gösterilir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./67. md.) İflas talebinde bulunabilecek her alacaklı, gerekçeli bir dilekçeyle, icra mahkemesinden *1* borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./67. md.) Konkordato talebi üzerine icra mahkemesi *1* gerekli gördüğü takdirde, borçlunun malvarlığının muhafazası için 290 ıncı maddenin ikinci fıkrasındaki tedbirleri emreder.

    Yetkili icra mahkemesi *1* , iflasa tabi olanlar için 154 üncü maddenin 1 inci veya 2 nci fıkrasında yazılı yerdeki, iflasa tabi olmıyan borçlunun yerleşim yerindeki icra mahkemesidir. *1*

    Borçlu, bilançosunda yazılı mal ve kıymetleri, konkordato mühletinin verilmemesi halinde, bilançoyu icra mahkemesine *1* sunduğu tarihten bir sene içinde takibe uğradığı takdirde 162 nci madde uyarınca göstermeye mecburdur. Konkordato mühleti kaldırılmış veya konkordato tasdik edilmemişse, bunların kesinleşmesi tarihlerinden itibaren bir sene ve konkordato feshedilmişse feshin kesinleşmesinden altı ay müddetle borçlu için aynı mecburiyet vardır.

    (Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

    KONKORDATO TALEBİNİN NAZARA ALINMASI ŞARTLARI:

    Madde 286 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/121 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./68. md.) İcra mahkemesi *1* borçluyu ve talepte bulunmuş ise alacaklıyı dinledikten sonra borçlunun durumunu, malvarlığı ve gelirlerini, taahhütlerini yerine getirmesine engel olan sebepleri ve konkordatonun başarı ihtimalini göz önünde tutarak, projenin alacaklıları zarara sokmak kastından ari olup olmadığına göre konkordato talebinin uygun olup olmadığına karar verir.

    Borçlu, 287 nci madde gereğince mühlet verilmesi hakkındaki merci kararını beş gün içinde masraflarını verip tatbike koydurmazsa verilen mühlet kendiliğinden kalkar.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./68. md.) Konkordato talebinin reddine ilişkin kararı, tefhiminden itibaren on gün içinde borçlu veya talep sahibi alacaklı temyiz edebilir.

    MÜHLET:

    Madde 287 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./69. md.)

    Konkordato talebi 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usule göre ilan edilir. Konkordato talebinin ilanından itibaren on gün içinde alacaklılar itiraz ederek konkordato mühleti verilmesini gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek icra mahkemesinden *1* konkordato talebinin reddini isteyebilir.

    Talep uygun görülürse icra mahkemesi *1* borçluya en fazla üç aylık bir mühlet verir ve aynı zamanda gerekli bilgi ve tecrübeye sahip Türk vatandaşlarından bir veya birkaç komiser tayin eder. Birden fazla komiser tayin edilmesi halinde icra mahkemesi *1* bu kişilerin görev ve yetki alanlarını belirler.

    Konkordato komiseri, kusurundan doğan zararlardan sorumludur.

    Komiser, borçlunun faaliyetine nezaret eder ve 290 ve devamı maddelerde verilen görevleri yapar. Ayrıca komiser, icra mahkemesinin *1* talebi halinde ara raporlar verir ve alacaklıları konkordato süreci hakkında bilgilendirir.

    8, 10, 11, 16, 21 ve 359 uncu maddeler hükümleri kıyas yoluyla komiserler hakkında da uygulanır.

    İşin niteliği gerekli kılıyorsa komiserin teklifi üzerine mühlet, alacaklılar da dinlendikten sonra en fazla iki ayı geçmemek üzere uzatılabilir.

    Borçlunun malvarlığının muhafaza edilmesi için gerekli ise veya konkordatonun gerçekleşmeyeceği açıkça anlaşılıyorsa, konkordato mühleti komiserin talebi üzerine mühletin sona ermesinden önce kaldırılabilir. Bu takdirde borçlu ve alacaklılar dinlenir. 299, 300 ve 301 inci maddeler kıyas yoluyla uygulanır.

    İhtiyati tedbir yoluyla da olsa, borçluya karşı başlamış olan takiplerin konkordato mühletinin bitiminden sonraki dönem içinde durdurulmasına veya borçluya karşı yeni takip yapılamayacağına karar verilemez.

    MÜHLETİN İLANI:

    Madde 288 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./70. md.)

    İcra mahkemesince *2* mühlet, karar tarihinde tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden *1* birinde ilan olunur ve icra dairesi ile tapu dairesine bildirilir. Borçlu bir tacir ise ticaret sicili memurluğuna ve deniz ticaretiyle meşgul ise ayrıca gemi sicil memurluğuna da haber verilir. Borçlunun gemisi sicile kayıtlı olduğu takdirde gemi sicil memuru, konkordato mehli hakkında sicile şerh verir. Bu şerh Türk Ticaret Kanununun 879 uncu maddesindeki şerhin hukuki neticesini meydana getirir. Mühlet kararı ayrıca diğer lazım gelen yerlere bildirilir.

    MÜHLETİN ALACAKLILAR BAKIMINDAN SONUÇLARI:

    Madde 289 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./71. md.)

    Mühlet içinde borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur, ihtiyati haciz kararları uygulanmaz, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

    Mühlet sırasında taşınır veya taşınmaz rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez.

    206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.

    Konkordato aksine hüküm içermediği takdirde mühlet, rehinle temin edilmemiş her türlü alacağa faiz işlemesini durdurur.

    Takas bu Kanunun 200 ve 201 inci maddelerine tabidir. Bu maddelerin uygulanmasında konkordato mühletinin veya iflasın ertelenmesi kararının ilanı tarihi esas alınır.

    MÜHLETİN BORÇLU BAKIMINDAN SONUÇLARI:

    Madde 290 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./72. md.)

    Borçlu, komiserin nezareti altında işlerine devam edebilir. Şu kadar ki, icra mahkemesi *1* bazı işlemlerin geçerli olarak ancak komiserin katılımı ile yapılmasına veya borçlunun yerine komiserin işletmenin faaliyetini devam ettirmesine karar verebilir.

    Borçlu, icra mahkemesinin *1* izni dışında mühlet kararından itibaren rehin tesis edemez, kefil olamaz, taşınmaz ve işletmenin devamlı tesisatını kısmen dahi olsa devredemez ve takyit edemez ve ivazsız tasarruflarda bulunamaz. Aksi halde yapılan işlemler hükümsüzdür.

    Borçlu bu hükme yahut komiserin ihtarlarına aykırı davranırsa veya iyi niyetinden şüpheyi haklı gösterir bir harekette bulunursa icra mahkemesi *1* komiserin raporu üzerine, mümkün ise borçluyu ve gerektiğinde alacaklıları dinledikten sonra borçlunun malları üzerindeki tasarruf yetkisini veya mühleti kaldırabilir.

    299, 300 ve 301 inci maddeler hükmü kıyas yoluyla uygulanır.

    DEFTER TUTULMASI VE REHİNLİ MALLARIN KIYMETİNİN TAKDİRİ:

    Madde 291 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./73. md.)

    Komiser, tayinini müteakip borçlunun mevcudunun bir defterini yapar ve malların kıymetlerini takdir eder. Borçlunun başka yerlerde malları varsa bu muamele o yer icra dairesi marifetiyle yaptırılabilir.

    Komiser rehinli malların kıymetinin takdirine ilişkin kararını alacaklıların incelemesine hazır tutar; kıymet takdiri kararı alacaklılar toplantısından önce yazılı olarak rehinli alacaklılara ve borçluya bildirilir.

    İlgililer, on gün içinde ve masrafları önceden vermek kaydıyla, icra mahkemesinden *1* rehinli malların kıymetini yeniden takdir etmesini isteyebilir. Eğer yeni kıymet takdiri bir alacaklı tarafından istenmiş ve takdir edilen kıymet, kayda değer bir şekilde değişmişse alacaklı borçludan masraflarının ödenmesini talep edebilir.

    ALACAKLILARI DAVET VE ALACAKLARIN BİLDİRİLMESİ:

    Madde 292 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./74. md.)

    Alacaklılar, komiser tarafından ilan tarihinden itibaren yirmi gün içinde alacaklarını bildirmeye mühlet kararının yayımlandığı gazetede yapılacak ilanla davet olunur. Ayrıca, ilanın birer sureti adresi belli olan alacaklılara posta ile gönderilir. İlanda, hilafına hareket eden alacaklıların bilançoda kayıtlı olmadıkça konkordato müzakeresine kabul edilmeyecekleri ihtarı da yazılır.

    Aynı ilanda komiser; yukarıdaki fıkrada yazılı müddet geçtikten sonra olmak üzere, konkordato teklifini müzakere etmek için alacaklıları muayyen bir gün ve saatte toplanmaya davet eder ve toplantıdan önceki on gün içinde belgeleri inceleyebileceklerini bildirir.

    ALACAKLILAR HAKKINDA BORÇLUNUN BEYANA DAVETİ:

    Madde 293 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/124 md.)

    Komiser, borçluyu iddia olunan alacaklar hakkında beyanda bulunmaya davet eder. Komiser, alacakların varit olup olmadığı hakkında borçlunun defterleri ve vesikaları üzerinde gerekli incelemelerde bulunarak bunların neticesini aşağıdaki madde gereğince vereceği rapora derceder.

    ALACAKLILARIN TOPLANMASI:

    Madde 294 - Komiser alacaklılar toplanmasına reislik eder ve borçlunun vaziyeti hakkında bir rapor verir.

    Borçlu lazımgelen malümatı vermek üzere toplanmada hazır bulunmağa mecburdur.

    Müzakere neticesinde tutulan konkordato zaptı derhal imza olunur. İmzayı mütaakıp on gün içinde vukua gelen iltihaklar kabul olunur.

    MÜŞTEREK BORÇLULARA KARŞI HAKLAR:

    Madde 295 - Konkordatoya muvafakat etmiyen alacaklı müşterek borçlulara ve borçlunun kefillerine ve borcu tekeffül edenlere karşı bütün haklarını muhafaza eder.

    Konkordatoya muvafakat etmiş olan alacaklı dahi kendi haklarını yukardaki kimselere ödeme mukabilinde temlik teklif etmek ve onlara toplanmanın günü ile yerinden en aşağı on gün evvel haber vermek şartiyle bu hükümden istifade eder.

    Alacaklı müracaat hakkına halel gelmeksizin yukardaki kimselere konkordato müzakeresine iştirak etmek salahiyetini verebilir ve onların kararını kabul taahhüdünde bulunabilir.

    KONKORDATONUN MAHKEMEDE İNCELENMESİ:

    Madde 296 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./75. md.)

    Toplanmayı takip eden on gün bittikten sonra komiser konkordatoya ilişkin bütün belgeleri ve bu süre içinde iltihak eden olmuşsa bunları da dikkate alarak, konkordatonun kabul edilip edilmediğine ve tasdikinin uygun olup olmadığına dair gerekçeli raporunu ticaret mahkemesine tevdi eder ve durumu ilgili icra mahkemesine *1* bildirir.

    Mahkeme, komiseri dinledikten sonra ve her halde mühlet içinde kısa bir zamanda kararını verir. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilan edilir. İtiraz edenlerin haklarını müdafaa için duruşmada bulunabilecekleri de ilana yazılır.

    KONKORDATONUN KABULÜ İÇİN LAZIMGELEN EKSERİYET:

    Madde 297 - (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./76. md.) Konkordato, kaydedilmiş olan alacaklıların yarısını ve alacakların üçte ikisini aşan bir çoğunluk tarafından imza edilmiş ise kabul edilmiş sayılır.

    İmtiyazlı alacaklılarla borçlunun karısı, kocası ve ana, baba ve evladı ne alacak ve ne de alacaklı ekseriyetini teşkilde hesaba katılmazlar.

    Rehinle temin edilmiş alacaklar komiser tarafından takdir edilen kıymet neticesinde teminatsız kaldıkları kısım için hesaba katılırlar.

    Nizalı veya taliki şarta bağlı veyahut muayyen olmıyan bir vadeye tabi alacakların hesaba katılıp katılmamasına ve ne nispette katılacağına icra mahkemesi *1* karar verir. Şu kadar ki bu iddialar hakkında ilerde mahkemece verilecek hükümler mahfuzdur.

    KONKORDATONUN TASDİKİ:

    Madde 298 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./77. md.)

    Yukarıdaki hükümler dairesinde yapılan konkordato teklifinin tasdiki aşağıdaki şartların tahakkukuna bağlıdır:

    1- Teklif edilen meblağın borçlunun kaynakları ile orantılı olması (Mahkeme borçluya intikal edebilecek malları da dikkate alabilir.).

    2- Malvarlığının terki suretiyle konkordatoda, paraya çevirme halinde elde edilen hasılat veya üçüncü kişi tarafından teklif edilen meblağın, iflas yoluyla tasfiye halinde elde edilebilecek bedelden fazla olacağının öngörülmesi.

    3- Konkordato işlemlerinin yerine getirilmesini, alacakları kabul edilmiş olan imtiyazlı alacakların tamamen ödenmesini ve mühlet sırasında komiserin onayıyla akdedilmiş borçların ifasını sağlamak için, bu alacaklılardan her biri özel olarak ve açıkça kendi alacağı bakımından vazgeçmedikçe, yeterli teminatın gösterilmesi.

    4- Konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama masrafları ve ilam harçlarının tasdik kararından önce, borçlu tarafından mahkeme veznesine depo edilmiş olması.

    Hakim, konkordato teklifini yetersiz bulması halinde resen veya talep üzerine gerekli gördüğü düzeltmeyi yapabilir.

    REHİNLİ TAŞINIR VEYA TAŞINMAZIN PARAYA ÇEVRİLMESİNİN ERTELENMESİ:

    Madde 298/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./78. md.)

    Konkordatoyu tasdik eden hakim, borçlunun talebi üzerine, tasdik kararından itibaren en fazla bir yılı geçmemek ve erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayan faizler teminatlandırılmak kaydıyla, rehinli taşınır veya taşınmazın konkordato talebinden önceki bir alacak nedeniyle satışını erteleyebilir. Ancak, bu ertelemenin yapılabilmesi için rehinli alacağın konkordato talebinden önceki yıla ait faizlerinin ödenmiş olması lazımdır. Borçlu ayrıca taşınmazın veya ticari işletme rehni konusu unsurların işletmenin çalışması için kendisine gerekli olduğunu ve paraya çevirmenin ekonomik varlığını tehlikeye sokacağını gerçeğe yakın bir şekilde ispat etmelidir.

    İlgili rehinli alacaklılar yazılı görüşlerini konkordatonun tasdikine ilişkin görüşmelerden önce sunmaya davet edilirler; bu alacaklılar ayrıca tasdik duruşmasına bizzat çağırılırlar.

    Borçlu, rehinli taşınır veya taşınmazı rızasıyla devreder, iflas eder veya ölürse, paraya çevirmenin ertelenmesi kendiliğinden hükümsüz hale gelir.

    İlgili alacaklının talebi üzerine ve borçluyu dinledikten sonra, konkordatoyu tasdik eden hakim paraya çevirmenin ertelenmesi kararını, alacaklı şu hallerden birinin mevcudiyetini gerçeğe yakın bir şekilde ispat ederse iptal eder:

    1- Borçlu paraya çevirmenin ertelenmesini yanlış bilgiler vermek suretiyle elde etmişse.

    2- Serveti ve gelirleri artmış ve borcu ekonomik varlığını tehlikeye sokmadan ödeyebilecekse.

    3- Rehinli taşınır veya taşınmazın paraya çevrilmesi borçlunun ekonomik varlığını artık tehlikeye sokmayacaksa.

    KANUN YOLLARINA BAŞVURMA:

    Madde 299 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./18.mad)

    Konkordato hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde borçlu ve itiraz eden her alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

    TASDİKİN İLANI:

    Madde 300 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/126 md.)

    (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/35 md.) Hüküm kesinleşince mühlet kararının yayımlandığı gazetede ilan edilir; icra dairesi ile tapu dairesine, mahalli ticaret odalarına sanayi odalarına ve borsalara ve borçlunun sıfatına göre evvelce ihbar edilmiş ise ticaret sicili memurluğuna ve gemi sicil memurluğuna tebliğ olunur.

    İlandan itibaren 287 nci maddeye göre verilen mühletin hükümleri biter.

    KONKORDATONUN REDDİNDEN SONRA İFLAS VE İHTİYATİ HACİZ:

    Madde 301 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/127 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./80. md.) Konkordato tasdik olunmaz yahut mühlet kaldırılırsa, borçlu iflasa tabi kişilerden olmasa bile, alacaklılardan birinin 300 üncü maddeye göre yapılacak ilandan itibaren on gün içinde vuku bulacak talebi üzerine borçlunun derhal iflasına karar verilir.

    Konkordatonun tasdikını reddeden mahkeme, teminat aramaksızın borçlunun bütün kabili haciz mallarının ihtiyaten haczine karar verir. Bu karar masrafı avans olarak yatıran herhangi bir alacaklının talebiyle tatbik olunur. Yukarıdaki fıkraya göre açılan iflas davası 264 üncü madde gereğince ihtiyati haczi tamamlıyan merasimdendir.

    İTİRAZLI ALACAKLAR HAKKINDA DAVA:

    Madde 302 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/36 md.)

    Ticaret mahkemesi, konkordatonun tasdiki kararında alacakları itiraza uğramış olan alacaklılara, dava açmak için, konkordatonun tasdiki kararının yüze karşı verilmesi halinde tefhim, aksi takdirde tebliğ tarihinden itibaren başlamak üzere on günlük bir müddet tayin eder. (Değişik cümle: 12/02/2004-5092 S.K./6. mad) *1* Bu müddet içerisinde dava açmayanların teminattan yararlanma ve konkordatoyu feshettirme hakları düşer. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./81. md.) İcra takibi sonucunda kesinleşmiş alacaklar ile ilama bağlı alacaklara ilişkin haklar saklıdır.

    KONKORDATONUN HÜKÜMLERİ:

    Madde 303 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./82. md.)

    Tasdik edilen konkordato, alacakları mühlet kararından önce veya komiserin onayı olmaksızın konkordatonun tasdikine kadar doğmuş bütün alacaklar için mecburidir. Rehinli alacaklıların rehnin kıymetini karşılayan miktardaki alacakları ile bu Kanunun 206 ncı maddesinin birinci fıkrasında sayılan Devlet alacakları müstesnadır.

    Mühlet içinde komiserin onayıyla akdedilmiş borçlar, malvarlığının terki suretiyle konkordatoda yahut sonraki bir iflasta masa borcu sayılır.

    Konkordatonun tasdiki kararında alacaklıların hangi ölçüde alacaklarından vazgeçtiği, borçlunun borçlarını nasıl ödeyeceği ve gerekirse sağlanacak teminatlar belirtilir. Kararda komiser veya uzman bir kişi tasdik edilen konkordatonun yerine getirilmesini sağlamak için gerekli gözetim, yönetim ve tasfiye tedbirlerini almakla görevlendirilebilir. Bu takdirde görevlendirilen kişi, borçlunun işletmesinin durumu ve borçlarını konkordato projesi uyarınca ödeme kabiliyetini muhafaza edip etmediği konusunda iki ayda bir tasdik kararını veren mahkemeye rapor tevdi eder; alacaklılar bu raporu inceleyebilirler.

    KONKORDATONUN NETİCELENMİYEN TAKİPLER ÜZERİNE TESİRİ:

    Madde 304 - Konkordatonun tasdikı konkordato mühletlerinden evvel vazolunupta henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür.

    NİZALI ALACAKLILARA AİT PARALAR:

    Madde 305 - İcra mahkemesi *1* emrederse nizalı alacaklılar hakkında ayrılan paylar hüküm katileşinceye kadar borçlu tarafından sağlam bir bankaya ve bulunmıyan yerde icra veznesine yatırılır.

    KONKORDATO HARİCİNDE YAPILAN VAİTLER:

    Madde 306 - Borçlu tarafından konkordato şartlarından fazla olarak alacaklılardan birine yapılan her vait hükme hacet kalmaksızın batıldır.

    KONKORDATONUN ALACAKLILARDAN BİRİNİN MÜRACATİYLE ONUN HAKKINDA FESHİ:

    Madde 307 - Kendisine karşı konkordato şartları ifa edilmiyen her alacaklı konkordato mucibince iktisap etmiş olduğu yeni hakları muhafaza etmekle beraber konkordatoyu tasdik eden mahkemeye müracaatla kendisi hakkında konkordatoyu feshettirebilir.

    (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./19.mad) Fesih talebi üzerine verilecek hükmün tebliğinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.

    KONKORDATONUN TAMAMEN FESHİ:

    Madde 308 - Her alacaklı suiniyetle muallel bulunan bir konkordatonun feshini tasdik kararını vermiş olan mahkemeden istiyebilir.

    299, 300 ve 301 inci maddelerin hükümleri bu halde de caridir.

    II. İFLASTAN SONRA KONKORDATO

    ŞARTLARI VE HÜKÜMLERİ:

    Madde 309 - İflasına hükmedilmiş olan bir borçlu konkordato teklifi ederse iflas idaresi mütalaasiyle beraber ikinci alacaklılar toplanmasında veya daha sonra müzakere edilmek üzere alacaklılara bu teklifi bildirir.

    294 den 299 uncu ve 302 den 308 inciye kadar olan maddeler burada da tatbik olunur. Komisere ait vazifeler iflas idaresi tarafından yapılır.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./83. md.) Paraya çevirme ticaret mahkemesi tasdik hakkında bir karar verinceye kadar ertelenir.

    (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/37 md.) Konkordato üzerine verilen karar iflas idaresine bildirilir.

    Konkordatonun tasdikı halinde idare iflasa hükmeden mahkemeden iflasın kaldırılmasını ister.

    III. MALVARLIĞININ TERKİ SURETİYLE KONKORDATO

    GENEL OLARAK:

    Madde 309/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Malvarlığının terki suretiyle konkordato ile alacaklılara, borçlunun malvarlığı üzerinde tasarruf etmek veya bu malların tamamını ya da bir kısmını üçüncü kişiye devretmek yetkisi verilir.

    Alacaklılar haklarını konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu aracılığıyla kullanırlar. Konkordato tasfiye memurları ve alacaklılar kurulu konkordato talebi hakkında karar veren alacaklılar tarafından seçilir. Konkordato tasfiye memuru icra mahkemesinin *1* seçime ilişkin kararı onaylamasından sonra göreve başlar. Konkordato komiseri de tasfiye memuru olabilir.

    ZORUNLU İÇERİĞİ:

    Madde 309/b - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Malvarlığının terki suretiyle konkordato aşağıdaki hususları içerir:

    1- Alacaklıların malların tasfiyesi ya da üçüncü kişiye devri suretiyle karşılanamayan alacaklarından feragat edip etmedikleri, feragat etmiyorlarsa borçlunun sorumluluğunun ne olduğu.

    2- Konkordato tasfiye memurları ile alacaklılar kurulu üyelerinin belirlenmesi ve bunların yetkileri.

    3- Kanun tarafından belirlenmemişse, malların tasfiye usulü ve eğer mallar üçüncü kişiye devredilecekse, bu devrin şekli ve teminatlandırılması.

    4- Alacaklılara yönelik ilanların Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi yanında tasdik tarihinde tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden *1* biriyle yapılacağı.

    Konkordato kapsamı dışında kalan mallar varsa bunlar açıkça belirtilir.

    TASDİKİN SONUÇLARI:

    Madde 309/c - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Malvarlığının terki suretiyle konkordatonun tasdikine ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren, borçlu malları üzerinde tasarruf edemez ve bu mallar hakkında tasarruf yetkisine sahip kişilerin imza yetkisi sona erer.

    Borçlu ticaret siciline kayıtlı ise ticaret unvanına "konkordato tasfiyesi halinde" sözcükleri eklenir. Konkordato masası, konkordato kapsamına girmeyen borçlardan dolayı bu unvan altında takip edilir.

    Konkordato tasfiye memurları konkordato masasının muhafazası ve paraya çevrilmesi veya lüzumu halinde malların devri için gerekli bütün işlemleri yerine getirir.

    Konkordato tasfiye memurları mahkemelerde konkordato masasını temsil eder. 228 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.

    KONKORDATO TASFİYE MEMURLARININ HUKUKİ DURUMU:

    Madde 309/ç - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Konkordato tasfiye memurları alacaklılar kurulunun nezaret ve denetimine tabidir. Konkordato tasfiye memurlarının malvarlığının paraya çevrilmesine ilişkin kararlarına karşı öğrenilmesinden itibaren yedi gün içinde alacaklılar kurulu nezdinde itiraz edilebilir ve bu kurulun kararlarına karşı da şikayet yoluna başvurulabilir.

    8, 9, 10, 11, 21 ve 359 uncu maddeler konkordato tasfiye memurlarının işlemlerinde de kıyas yoluyla uygulanır.

    PAYLAŞTIRMAYA KATILACAK ALACAKLILARIN BELİRLENMESİ:

    Madde 309/d - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Tasfiyeden elde edilen hasılatın paylaşımına katılacak olan alacaklıları ve sıralarını belirlemek üzere konkordato tasfiye memurları, alacaklılara yeni bir davet yapmaya gerek kalmaksızın, sadece ticari defterlere ve yapılan alacak kayıtlarına dayanarak bir sıra cetveli hazırlar ve bu sıra cetvelini alacaklıların incelemesine hazır tutar.

    230 ila 236 ncı maddeler kıyas yoluyla uygulanır.

    PARAYA ÇEVİRME:

    Madde 309/e - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Konkordato masasını oluşturan malvarlığı ayrı ayrı veya bir bütün halinde paraya çevrilir. Paraya çevirme, eğer bir alacak söz konusu ise bu alacağın tahsili veya talep hakkının satılması, diğer mallar için pazarlık veya açık artırma yoluyla gerçekleştirilir.

    Paraya çevirmenin usulü ve zamanı konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine alacaklılar kurulunca kararlaştırılır.

    REHİNLİ TAŞINMAZLAR:

    Madde 309/f - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Malların üçüncü kişiye devredildiği haller dışında, rehinli taşınmazların konkordato tasfiye memurları tarafından pazarlık suretiyle satışı ancak, rehinli taşınmazın satış bedelinden alacağını tahsil edemeyen rehinli alacaklıların muvafakatıyla mümkündür. Aksi takdirde, söz konusu taşınmazlar ancak açık artırma yoluyla paraya çevrilebilir. Taşınmaz üzerindeki irtifaklar, taşınmaz yükleri, ipotekler ve şerh edilmiş kişisel hakların varlığı ve sırası, sıra cetveline göre belirlenir.

    TAŞINIR REHİNLERİ:

    Madde 309/g - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Alacağı taşınır rehniyle temin edilmiş olan alacaklılar rehinli taşınırları konkordato tasfiye memurlarına tevdi etmek zorunda değildirler. Konkordatoda başka bir süre öngörülmedikçe, rehinli alacaklılar rehinli taşınırı uygun gördükleri zamanda, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla veya rehin sözleşmesinde yetki verilmişse pazarlık yoluyla ya da borsada satmak suretiyle paraya çevirebilirler.

    Ancak, rehnin paraya çevrilmesi konkordato masasının yararına ise, konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya rehinli malı altı ay içinde paraya çevirmesi için yetki verebilir. Konkordato tasfiye memurları rehinli alacaklıya, aynı zamanda 336/a maddesinde öngörülen cezayı da hatırlatarak, bu süre içinde paraya çevirme işlemini gerçekleştirmediği takdirde rehinli malı kendilerine teslim etmesini, haklı bir sebep olmaksızın teslim etmezse rüçhan hakkından mahrum kalacağını ihtar eder.

    TAHSİLİ GÜÇ VE İHTİLAFLI HAKLARIN ALACAKLILARA DEVRİ:

    Madde 309/ğ - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Alacaklılar kurulu, konkordato tasfiye memurlarının teklifi üzerine ihtilaflı veya tahsili güç bir alacaktan, özellikle bir iptal davasından, borçlunun organlarına veya çalışanlarına karşı sorumluluk davasından vazgeçerse, alacaklıları yazıyla veya ilan yoluyla haberdar eder ve 245 inci maddeye uygun olarak bu iddiaların takibi hakkını devretmeyi teklif eder.

    PARALARIN PAYLAŞTIRILMASI:

    Madde 309/h - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Konkordato tasfiye memurları, geçici de olsa her dağıtımdan önce, bir pay cetveli düzenler ve payının miktarını her alacaklıya bildirir; konkordato tasfiye memurları pay cetvelini on gün süreyle iflas dairesinde alacaklıların incelemesine hazır tutar. Pay cetveline karşı şikayet yoluna başvurulabilir.

    Konkordato tasfiye memurları, pay cetveli ile birlikte masrafları da içeren son hesabı iflas dairesine tevdi ederler.

    REHİN AÇIĞI:

    Madde 309/ı - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehni paraya çevrilmiş bulunan rehinli alacaklılar, alacaklarının açık kalan kısmı için geçici dağıtıma katılırlar. Açık kalan kısım konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenir ve bu karara karşı şikayet yoluna gidilebilir.

    Geçici pay cetvelinin tevdii sırasında rehin paraya çevrilmemişse, rehinli alacaklı komiser tarafından açık kalacağı öngörülmüş olan miktar için dağıtıma katılır. Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedelin öngörülen miktarın altında kaldığını ispatlayan rehinli alacaklı, buna tekabül eden ödemelere hak kazanır.

    Rehnin paraya çevrilmesinden elde edilen bedel ile o zamana kadar yapılan geçici ödemeler toplamı alacak tutarını aşarsa, rehinli alacaklı fazlayı iade etmek zorundadır.

    TEVDİ:

    Madde 309/i - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Konkordato tasfiye memurları tarafından belirlenen sürede hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar 9 uncu madde hükümlerine göre bankaya yatırılır.

    Beş yıl içinde hak sahipleri tarafından tahsil edilmeyen paylar iflas dairesi tarafından dağıtılır; 255 inci madde kıyas yoluyla uygulanır.

    FAALİYET RAPORU:

    Madde 309/j - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Tasfiye sona erince konkordato tasfiye memurları bir nihai rapor düzenler. Bu nihai rapor alacaklılar kurulunun onayına sunulur. Kurul onayladığı nihai raporu tasdik makamı olan ticaret mahkemesine gönderir ve tasdik makamı da alacaklıların incelemesine hazır tutar.

    Tasfiyenin bir yıldan uzun sürmesi halinde konkordato tasfiye memurları, her yıl en geç Aralık ayı sonuna kadar, tasfiye edilen malvarlığının ve henüz paraya çevrilmemiş malların durumunu belirten bir cetvel ve faaliyetleri hakkında bir rapor düzenleyip alacaklılar kuruluna tevdi eder. Bu cetvel ve rapor, takip eden yılın Şubat ayı sonuna kadar alacaklıların incelemesine hazır bulundurulmak üzere alacaklılar kurulu aracılığıyla tasdik makamına sunulur.

    HUKUKİ İŞLEMLERİN İPTALİ:

    Madde 309/k - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Borçlu tarafından konkordatonun tasdikinden önce yapılmış hukuki işlemler 277 ila 284 üncü maddelere göre iptale tabidir.

    Konkordato mühletinin verilmesi veya mühletten önce bu Kanuna göre vuku bulan iflasın ertelenmesi tarihleri, iptal davası açma sürelerinin hesaplanmasında haczin veya iflasın açılmasının yerini tutar.

    Konkordato masasına yöneltilen taleplerin tasarrufun iptali yoluyla kısmen veya tamamen reddini sağlamak mümkün ise konkordato tasfiye memurları, def'i yoluyla iptal talebinde bulunmaya yetkili ve yükümlüdürler.

    UYGULANACAK ORTAK HÜKÜMLER:

    Madde 309/l - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./84. md.)

    Niteliğine aykırı düşmedikçe 285 ila 308 inci maddeler malvarlığının terki suretiyle konkordatoda da uygulanır.

    IV. SERMAYE ŞİRKETLERİ VE KOOPERATİFLERİN UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRILMASI

    UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRMA

    Madde 309/m - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Muaccel para borçlarını ödeyemeyecek durumda olan veya mevcut ve alacakları borçlarını karşılamaya yetmeyen ya da bu hallerden birine düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalması kuvvetle muhtemel olan bir sermaye şirketi veya kooperatif, önceden müzakere edilmiş ve projeden etkilenen alacaklılar tarafından gerekli çoğunluk sağlanarak kabul edilmiş olan yeniden yapılandırma projesi ile birlikte, muamele merkezinin bulunduğu yer asliye ticaret mahkemesine, uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırma için başvurabilir.

    309/m ilâ 309/ü maddelerinde geçen "projeden etkilenen alacaklılar" terimi, yeniden yapılandırma projesi ile alacakları, hakları veya menfaatleri yeniden yapılandırılacak alacaklıları ifade eder.

    "Gerekli çoğunluk" terimi, projeden etkilenip oylamaya katılan alacaklıların sayı itibarıyla en az yarısını aşan ve oy kullanan alacaklıların alacaklarının en az üçte ikisini oluşturan ve projenin kabulü için gerekli olan çoğunluğu ifade eder. Projenin birden fazla alacaklı sınıfı içermesi hâlinde, her alacaklı sınıfının kendi içinde projeyi gerekli çoğunluk ile kabul etmiş olması gerekir.

    YENİDEN YAPILANDIRMA PROJESİ:

    Madde 309/n - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Asliye ticaret mahkemesine sunulacak yeniden yapılandırma projesi, aşağıdaki hususları içerir:

    1- Projeden etkilenen alacaklıların tâbi olacağı koşullar ve benzer alacaklara sahip olan alacaklılar arasında eşitliğin ne şekilde sağlanacağı.

    2- Projenin, borçlunun taraf olduğu sözleşmelere etkisi.

    3- Projenin, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruf yetkisine etkisi.

    4- Borçların yeniden yapılandırılması için gerekli görülüyorsa, borçlunun kredi gibi finansman kaynaklarına başvurup başvurmayacağı.

    5- Borçlunun işletmesinin kısmen ya da tamamen devri, diğer bir şirket veya şirketlerle birleşmesi, sermaye yapısının veya ana sözleşmesinin değiştirilmesi, borçlu işletmenin yönetiminde yer alacak kişilerin belirlenmesi, borçların vadelerinin uzatılması, faiz oranlarının değiştirilmesi, menkul kıymet ihracı gibi projenin uygulanabilirliğini sağlayabilecek yöntemler.

    6- Tasdik kararından sonra projenin uygulanmasının kim tarafından ve nasıl denetleneceği.

    7- Projeyi reddeden alacaklının alacağının, bu alacaklı projede kendi sınıfı için öngörülen haktan daha azını açıkça kabul etmediği sürece, nitelik itibarıyla benzerlik gösteren alacaklarla eşit muameleye tâbi olacağı.

    Hukukî nitelikleri büyük ölçüde birbirine benzer olan alacakların aynı sınıfta yer almaları şartıyla, proje, alacaklıları birden fazla sınıf içerisinde gruplandırabilir.

    BAŞVURUYA EKLENECEK BELGELER:

    Madde 309/o - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Başvuruya eklenecek belgeler şunlardır:

    1- Yeniden yapılandırma projesi.

    2- Borçlunun malî durumunu gösterir belgeler, ayrıntılı bilanço, defterlerinin vaziyetini bildiren bir cetvel, gelir tablosu ve borçlunun malî durumunu açıklayıcı diğer bilgi ve belgeler.

    3- Projenin, borçluyu yeniden ödeme kabiliyetine kavuşturarak muaccel borçlarını ödeme plânına göre ödeyebilecek ve nakit akışını gerçekleştirecek duruma getireceğini gösteren belgeler.

    4- Projeden etkilenen ve etkilenmeyen alacaklılar ile bunların alacaklarının listesi.

    5- Başvuru öncesi müzakere sürecini tanımlayan ve projeden etkilenen alacaklıların proje hakkında karar vermelerine olanak sağlayan yeterli bilgilendirmenin iadeli taahhütlü mektup ya da noter ihbarnamesi gibi uygun araçlarla yerine getirildiğini gösteren delilleri de içeren açıklamalar.

    6- Projeden etkilenip de onay veren alacaklıların, bu beyanlarını içeren, imzası ve tarihi noterlikçe onaylı tutanaklar.

    7- Projeye göre alacaklıların eline geçecek miktar ile borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktarı karşılaştırmalı olarak gösteren belge.

    8- Sayı ve meblağ itibarıyla çoğunluk koşulunun gerçekleştiğini gösteren cetvel.

    9- Borçlunun ödeme kabiliyetine kavuşabileceğini ve projede yer alan koşullara uymasının mümkün olduğunu gösteren ve gerekli nitelikleri haiz bir bağımsız denetim kuruluşu tarafından hazırlanmış bulunan finansal analiz raporları ile dayanakları.

    BAŞVURU ÜZERİNE VE ARA DÖNEMDE MAHKEMECE YAPILACAK İŞLEM VE ALINACAK TEDBİRLER:

    Madde 309/ö - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Mahkeme, başvurudan itibaren otuz gün içinde gerçekleşecek olan duruşmanın gününü belirler; başvuruyu, 288 inci maddede öngörülen usule göre ilânen duyurur ve projeden etkilenip adresi bilinen tüm alacaklılara tebliğ eder. Yapılacak olan ilân ve tebligatta, başvurunun kapsam ve sonuçları, başvuru dosyasının hangi tarihten itibaren nerede görülebileceği ve itirazların da ileri sürülebileceği duruşmanın günü ve saati gösterilir.

    Mahkeme, ayrıca, borçlunun veya alacaklılardan birinin talebi üzerine, başvuru hakkında verilecek nihai kararın verilmesine kadar geçecek olan dönem için borçlunun malvarlığını korumaya yönelik ve borçlunun faaliyetleri bakımından gerekli gördüğü tedbirleri derhal alır. Bu durumda mahkeme, tespit edilen duruşma gününü beklemeksizin ayrıca bir duruşma günü tayin edebilir, alacaklılar ve borçlu tarafından seçilmiş, atanmasından projenin tasdikine veya reddine ilişkin kararın verilmesine kadar borçlunun faaliyetlerinin sevk ve idaresini bizzat üstlenecek ya da bu faaliyetleri denetleyecek olan ve lazım gelen bilgi ve tecrübeye sahip ve gerekli nitelikleri haiz bir veya birkaç ara dönem denetçisi tayin edebilir. Alacaklılar ve borçlunun ara dönem denetçisi seçmedikleri ya da herhangi bir denetçi üzerinde anlaşmaya varamadıkları, ancak şartların ara dönem denetçisi atanmasını gerekli kıldığı hallerde mahkeme, niteliği ve yetkileri yönetmelikle belirlenecek olan bir veya birkaç ara dönem denetçisini re'sen atayabilir.

    Mahkeme, projeden etkilenen alacaklıların borçluya karşı başlattıkları takiplerin ve bu takiplerle ilgili olan davaların, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre yapılan takipleri ve davaları da kapsayacak şekilde durdurulmasına, yeni icra takibi yapılmasının etkilenen alacaklılar için yasaklanmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarının uygulanmamasına ara dönem için karar verebilir. Bu durumda, bir takip muamelesiyle kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren süreler işlemez.

    Ara dönemde borçlu, işletmenin devamı için zorunluysa veya malvarlığının kıymetinin korunması ya da artırılması için gerekli görülmesi hâlinde, kredi gibi finansman araçlarına başvurabilir. Bir finansman kaynağının kullanılabilmesi için teminat verilmesi gerekiyorsa, bu teminat öncelikle borçlunun daha önce üzerinde rehin tesis edilmemiş taşınır veya taşınmaz malları üzerinde sağlanır.

    Finansman kaynağı terimi, borçluya hammadde gibi işletmenin faaliyet gösterebilmesi için gerekli mal ve hizmetleri sağlayanları da kapsar.

    BAŞVURUNUN MAHKEMECE İNCELENMESİ VE KANUN YOLLARI:

    Madde 309/p - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Tasdik duruşmasında mahkeme, ara dönem denetçisini, borçlu işletmenin yetkililerini ve duruşmada hazır bulunan alacaklıları dinler. Mahkeme, borçlunun yeniden yapılandırmaya iyiniyetle başvurduğunu, 309/m ilâ 309/o maddelerindeki şartların yerine geldiğini ve projeyi reddetmiş olan her alacaklının projeyle eline geçecek miktarın en az iflâs tasfiyesi sonunda eline geçecek miktara eşit olduğunu tespit ettiği takdirde, en geç otuz gün içinde başvurunun tasdikine, aksi halde reddine karar verir.

    Mahkeme, tasdik kararı ile birlikte, borçlu ile alacaklıların bu konudaki görüşlerini de dikkate alarak, yetkileri sadece projenin yerine getirilmesine ilişkin esasları denetleyip alacaklılara durumu düzenli olarak rapor etmekten ibaret olan bir veya birkaç proje denetçisi tayin edebilir. Borçlu ve alacaklılar, denetçi seçmedikleri ya da herhangi bir denetçi üzerinde anlaşmaya varamadıkları takdirde, mahkeme, nitelikleri ve görev alanı yönetmelikle belirlenecek olan bir denetçiyi re'sen atayabilir.

    Tasdik veya ret kararının tebliğinden itibaren on gün içinde borçlu ve tasdik duruşması sırasında itirazda bulunmuş olan alacaklılar kararı temyiz edebilirler. Bu konudaki temyiz incelemesi ivedilikle yapılır ve verilecek karara karşı, karar düzeltme yoluna başvurulamaz.

    Tarafların itirazı ve temyiz maktu harca tâbidir.

    KARARIN SONUÇLARI:

    Madde 309/r - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Yeniden yapılandırma projesi, tüm hüküm ve sonuçlarını, başvurunun tasdikine ilişkin kararın verildiği andan itibaren doğurmaya başlar. Projenin koşulları, projeden etkilenen alacaklılarla yapılmış olan tüm sözleşme hükümlerinden önce gelir.

    Kararın temyiz incelemesi sonunda Yargıtayca bozulması üzerine, projenin tasdik kararının icrası kendiliğinden durur. Bozma kararına kadar yapılan işlemler geçerliliğini muhafaza eder.

    Projeden etkilenip etkilenmediğine bakılmaksızın, borçlunun taraf olduğu sözleşmelerde projenin tadiline veya feshine yol açabilecek veyahut borçlunun yeniden yapılandırma yoluna başvurmasının temerrüt hali oluşturacağına ya da akde aykırılık teşkil edeceğine ilişkin hükümler bulunması hâlinde, bu hükümler borçlunun yeniden yapılandırma yoluna başvurması durumunda uygulanmaz.

    Başvurunun tasdiki talebinin reddine ilişkin mahkeme kararının verilmesi hâlinde, mahkemece verilmiş tedbirler kalkar, durmuş olan dava ve takiplere devam edilir.

    UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRMANIN FESHİ:

    Madde 309/s - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasında, 307 nci madde ile 308 inci maddenin birinci fıkrası kıyasen uygulanır. Yeniden yapılandırmanın tamamen feshine karar verilir ve bu karar kesinleşirse, durum mahkemece 288 inci maddede öngörülen usule göre ilânen duyurulur. İlândan itibaren on gün içinde, projeden etkilenen alacaklılar tasdik kararını vermiş olan mahkemeden borçlunun derhal iflâsına karar verilmesini isteyebilirler.

    UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRMA PROJESİNİN TADİLİ:

    Madde 309/ş - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Projenin bir kısmının ihlâli hâlinde, bu ihlâl sadece bazı alacaklıları etkiliyorsa, hakları ihlâl edilen bu alacaklıların borçlu ile projenin tadili konusunda anlaşmaya varmaları durumunda, tadil edilmiş proje mahkemenin tasdikine sunulur. Projenin devamı için bu tadilatın yapılması zorunlu ise ve tadil edilmiş proje hakları ihlâl edilmiş olan alacaklıları projeden etkilenen diğer alacaklılardan daha uygun bir duruma getirmiyorsa, mahkeme tadil edilmiş projeyi tasdik eder. Yeniden yapılandırma projesinin tasdikine ilişkin usul projenin tadili hakkında da uygulanır.

    UZLAŞMA YOLUYLA YENİDEN YAPILANDIRMA PROJESİNİN İHLÂLİ VE MUHTELİF HÜKÜMLER:

    Madde 309/t - (Ek madde:12/02/2004-5092 S.K./8.mad)

    Borçlunun projeden doğan yükümlülüklerini tamamen veya kısmen zamanında yerine getirmemesi hâlinde durum proje denetçisi, borçlu veya projeden etkilenen alacaklılar tarafından projeyi tasdik etmiş olan mahkemeye bildirilir. Aynı hak, projenin tasdikinden önce borçluya teminat mukabili veya teminatsız olarak kredi gibi finansman kaynağı yaratıp bundan kaynaklanan alacağını kısmen veya tamamen elde edemeyen alacaklı için de söz konusudur. Bu bildirim üzerine mahkeme, borçlunun malvarlığının korunabilmesi için, borçlunun malvarlığı üzerindeki tasarruflarını önleyici tedbirler de dahil olmak üzere, gerekli muhafaza tedbirlerini alır ve bir duruşma günü tayin ederek 288 inci maddede öngörülen usule göre ilânen duyurur. Mahkeme, projeden etkilenen veya etkilenmeyen alacaklıların vakî itirazlarını inceledikten sonra, borçlunun yükümlülüklerini kısmen veya tamamen yerine getirmediğini, projenin uygulanmayıp tadilinin de söz konusu olmadığını veya finansman alacaklısının alacağını tamamen ya da kısmen elde edemediğini tespit edince derhal borçlunun iflâsına hükmeder.

    Sermaye şirketleri ve kooperatiflerin uzlaşma yoluyla yeniden yapılandırılmasına, bankalar ve sigorta şirketleri borçlu sıfatı ile başvuramazlar.

    Ara dönem denetçisi ve proje denetçisi hakkında 334/a madde hükümleri uygulanır.
#1888
Temel Mevzuat Metinleri / İcra ve İflas Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:22:12
    ERTELEME KARARININ ETKİLERİ:

    Madde 179/b - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./50. md.)

    Erteleme kararı üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takip yapılamaz ve evvelce başlamış takipler durur; bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve hak düşüren müddetler işlemez.

    Erteleme sırasında taşınır, taşınmaz veya ticari işletme rehniyle temin edilmiş alacaklar nedeniyle rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlatılabilir veya başlamış olan takiplere devam edilebilir; ancak bu takip nedeniyle muhafaza tedbirleri alınamaz ve rehinli malın satışı gerçekleştirilemez. Bu durumda erteleme süresince işleyecek olup mevcut rehinle karşılanamayacak faizler teminatlandırılmak zorundadır.

    206 ncı maddenin birinci sırasında yazılı alacaklar için haciz yoluyla takip yapılabilir.

    (Değişik fıkra: 12/02/2004-5092 S.K./4.mad) *1* Erteleme süresi azami bir yıldır. Bu süre kayyımın verdiği raporlar dikkate alınarak mahkemece uygun görülecek süreler ile uzatılabilir; ancak uzatma süreleri toplamı dört yılı geçemez. Kayyım, mahkemenin belirleyeceği sürelerde iflâsı ertelenenin faaliyetleri ve işletmenin durumu konusunda düzenli olarak mahkemeye rapor verir.

    İflasın ertelenmesi talebinin reddi ya da erteleme süresi sonunda iyileşmenin mümkün olmadığının tespiti üzerine mahkeme, şirketin veya kooperatifin iflasına karar verir. Erteleme süresi dolmamakla birlikte, mahkeme kayyımın verdiği raporlardan şirketin veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olmadığı kanaatine varırsa, erteleme kararını kaldırarak şirketin veya kooperatifin iflasına karar verebilir.

    REDDOLUNAN MİRASLAR:

    Madde 180 - Reddolunan mirasların tasfiyesi sekizinci bap hükümlerine göre ait olduğu mahkemece yapılır. Terekenin resmen tasfiyesine dair Kanunu Medeni hükümleri mahfuzdur.

    USUL:

    Madde 181 - 159, 160, 164, 165 ve 166 ncı maddeler bu fasıl hükmüne göre vukua gelen iflaslara da tatbik olunur.

    V - İFLASIN KALDIRILMASI

    İFLASIN KALDIRILMASI:

    Madde 182 - Borçlu bütün alacaklılarının taleplerinin geri aldıklarına dair bir beyanname veya tekmil alacakların itfa olunduğu hakkında bir vesika gösterir veya akdolunun konkordato tasdik edilirse mahkeme, iflasın kalkmasına ve borçlunun serbestçe tasarrufu için mallarının kendisine iadesine karar verir.

    (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./14.mad) İflâsın kaldırılmasına, alacak hakkındaki taleplerin kaydı için muayyen müddetin bitmesinden iflâsın kapanmasına kadar karar verilir. İflâsın kaldırılması hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

    İflasın kaldırıldığı ilan olunur.

    REDDOLUNMUŞ BİR MİRAS TASFİYESİNİN DURDURULMASI:

    Madde 183 - Bir tereke 180 inci madde mucibince tasfiye halinde bulunur ve tasfiyenin kapanmasından evvel mirasçılardan biri gelerek mirası kabul eylediğini bildirirse borçların ödenmesi için mirasçının teminat göstermesi mukabilinde mahkeme tasfiyeyi durdurur.

    YEDİNCİ BAP: İFLASIN HUKUKİ NETİCELERİ

    I - BORÇLUNUN MALLARI HAKKINDA İFLASIN NETİCELERİ:

    İFLAS MASASI:

    Madde 184 - İflas açıldığı zamanda müflisin haczi kabil bütün malları hangi yerde bulunursa bulunsun bir masa teşkil eder ve alacakların ödenmesine tahsis olunur. İflasın kapanmasına kadar müflisin uhdesine geçen mallar masaya girer.

    Müflis namına gelen mektuplar iflas idaresi tarafından açılır ve sair mevrudelerin de masaya gönderilmesi posta idaresine bildirilir.

    REHİNLİ MALLAR VE ÜRETİME YÖNELİK YERLER:

    Madde 185 - Üzerinde rehin bulunan mallar rehin sahibi alacaklının rüçhan hakkı mahfuz kalmak suretiyle masaya girer ve iflas idaresi tarafından en yakın ve münasip zamanda paraya çevrilip muhafaza ve satış masrafları çıkarıldıktan sonra rehinli alacaklıya hakkı verilir. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./51. md.) Ancak, rehin sahibi alacaklı, istediği takdirde iflastan sonra da masaya karşı rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapabilir.

    Rehinin kıymeti rehinle temin edilen alacağa kafi gelmiyeceği borsa rayiciyle tahakkuk eder ve mürtehin rehnin satılmasını istemezse rehin, masadan muvakkaten çıkarılır.

    Rehinli alacak sahibi bu işlere ait muamelelerden dolayı tetkik mercine şikayet hakkını haizdir.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/38 md.) Fabrikaların, imalathanelerin ve bunlara benzer üretime yönelik yerlerin, üzerinde rehin bulunmasa dahi, iflas idaresince derhal satışı yapılır.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/38 md.) Bu maddeye göre yapılacak satışlar, 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir.

    İHTİYATEN VEYA İCRAEN HACZEDİLEN ŞEYLER:

    Madde 186 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/94 md.)

    İhtiyaten haczedilmiş mallarla iflas açıldığı zaman paraya çevrilmemiş mahcuz mallar masaya girer.

    İflasın açılmasından evvel paraya çevrilmiş bulunan mahcuz malların bedeli, 138 ila 144 üncü maddeler hükümlerine göre haciz koyduran alacaklılara paylaştırılır. Artan kısım iflas masasına intikal eder.

    İPTAL DAVASINA TABİ HAKLAR:

    Madde 187 - 201 inci madde ile 277 den 284 üncüye kadar olan maddeler mucibince iptal davasına mevzu olabilecek bütün şeylerin masaya intikali için iflas idaresi lazımgelen davaları açar.

    BEDELİNİN TAHSİLİ İÇİN VERİLMİŞ EMRE VEYA HAMİLİNE MUHARRER SENETLER:

    Madde 188 - Sırf bedelini tahsil etmek için yahut tayin edilen ilerdeki bir tediyeye karşılık olarak müflise devredilmiş olan hamiline veya emre muharrer senetleri devredenler geriye istiyebilir.

    BAŞKASINA AİT MALIN SATIŞ BEDELİ:

    Madde 189 - Müflis başkasına ait bir malı satıp da iflasın açılmasından evvel parasını almamış ise mal sahibi, bu mal için yapılan masrafların masaya tesviyesi mukabilinde alıcıda olan alacağın kendisine temlikini yahut satılan şeyin bedeli masaya ödenmiş ise bu bedelin kendisine verilmesini istiyebilir.

    SATICININ GERİ ALMA HAKKI:

    Madde 190 - Satıldığı ve gönderildiği halde iflasına hükmolunmazdan evvel müflisin eline geçmiyen mallar için masa tarafından bedeli verilmiş olmadıkça satıcı istirdat iddiasında bulunabilir.

    (Değişik fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Bu mallar iflasın ilanından evvel taşıma senedi, konişmento, makbuz senedi, varant gibi emtiayı temsil eden bir senetle iyi niyet sahibi üçüncü bir şahsa satılmış veya rehnedilmiş olurlarsa artık geri alınamazlar.

    MÜFLİSİN TASARRUFA EHLİYETSİZLİĞİ VE POLİÇE ÖDENMESİ HÜKÜMLERİ:

    Madde 191 - Borçlunun iflas açıldıktan sonra masaya ait mallar üzerinde her türlü tasarrufu alacaklılara karşı hükümsüzdür.

    İflas açılmadan evvel borçlu tarafından imza edilmiş emre muharrer bir senet veya üzerine keşide olunmuş bir poliçe iflasın ilanından evvel vadesinde müflis tarafından ödenmiş olursa iflastan haberdar olmıyan ve ödemenin reddi halinde üçüncü bir şahsa rücu hakkını kullanabilecek vaziyette bulunan hamilden ödenen meblağ geri alınamaz.

    MÜFLİSE ÖDEME:

    Madde 192 - İflasın açılmasından sonra müflis hiçbir ödeme kabul edemez. Müflise ödemede bulunan kimse müflisin alacaklılarına karşı ancak masaya giren para veya kıymet nispetinde borcundan kurtulur. Bununla beraber iflasın ilanından evvel müflise ödemede bulunan borçlu iflastan haberi yoksa borcundan kurtulur.

    TAKİBİN DURMASI VE DÜŞMESİ:

    Madde 193 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/95 md.)

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/39 md.) İflasın açılması, borçlu aleyhinde haciz yoluyla yapılan takiplerle teminat gösterilmesine ilişkin takipleri durdurur.

    İflas kararının kesinleşmesi ile bu takipler düşer.

    İflasın tasfiyesi müddetince müflise karşı birinci fıkradaki takiplerden hiçbiri yapılamaz.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/39 md.) Rehnin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takiplere iflastan sonra da takip alacaklıları tarafından iflas masasına karşı devam edilir ve satış bedeli 151 inci maddeye göre rehinli alacaklılara paylaştırılır. Artan kısım iflas masasına intikal eder. Şu kadar ki, takip alacaklısı, iflastan önce başlamış olduğu rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takipten vazgeçerek, rehnin 185 inci maddeye göre satılmasını isteyebilir.

    HUKUK DAVALARININ TATİLİ:

    Madde 194 - (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/40 md.) Acele haller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz.

    Dava durduğu müddetçe zamanaşımı ve hakkı düşüren müddetler işlemez.

    II. ALACAKLILARIN HAKLARI ÜZERİNE İFLASIN TESİRLERİ

    MÜFLİSİN BORÇLARININ MUACCELİYET KESBETMESİ:

    Madde 195 - Borçlunun taşınmaz mallarının rehni suretiyle temin edilmiş olan alacaklar müstesna olmak üzere iflasın açılması müflisin borçlarını muaccel kılar. İflasın açıldığı güne kadar işlemiş faiz ile takip masrafları anaya zammolunur.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/41 md.) Müflisin vadesi gelmemiş faizsiz borçlarından yıllık kanuni faiz hesabıyla iskonto yapılır.

    FAİZ:

    Madde 196 - (Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/42 md.)

    İflasın açılması ile birlikte, iflas masasına giren alacaklarda faiz işleme ye devam eder.

    Rehinle temin edilmemiş alacaklarda ticari olmayan işlerdeki faiz oranı uygulanır.

    Ancak, bu maddeye göre alacaklılara tahakkuk edecek faiz ödemeleri, 195 inci maddeye göre hesaplanan ana paralar ödendikten sonra bakiyesi üzerinden yapılır.

    ŞARTA MUALLAK ALACAKLAR:

    Madde 197 - Alacaklı talikı bir şarta veya gayri muayyen bir vadeye muallak bulunan alacağını da kaydettirebilir. Fakat hissesini şartın tahakkukunda veya vadenin hulülünde alır.

    Kaydı hayatla irat mukavelenamesinden doğan iddialarda Borçlar Kanununun 509 uncu maddesinin 3 üncü fıkrası hükmü caridir.

    MEVZUU PARA OLMIYAN ALACAKLARIN PARAYA ÇEVRİLMESİ:

    Madde 198 - Mevzuu para olmıyan alacak ona muadil bir kıymette para alacağına çevrilir. Şu kadar ki iflas idaresi taahhüdün aynen ifasına deruhte edebilir. Bu takdirde alacaklı talep ederse iflas idaresi teminat gösterir.

    Borçlar Kanununun 290 ncı maddesi hükümleri mahfuzdur.

    TAMAM OLMUŞ SATIŞLARIN İFASI:

    Madde 199 - İflasın açılmasından evvel borçluya bir mal satıp teslim eden satıcı fesih ve geri almak hakkını açıkça muhafaza etmiş olsa bile, akti feshedemez ve sattığını geri alamaz.

    TAKAS:

    Madde 200 - Alacaklı alacağını müflisin kendinde olan alacağı ile takas edebilir. Aşağıdaki hallerde takas yapılamaz.

    1 - Müflisin borçlusu iflas açıldıktan sonra müflisin alacaklısı olursa;

    2 - Müflisin alacaklısı iflas açıldıktan sonra müflisin veya masanın borçlusu olursa;

    3 - Alacaklının alacağı hamile muharrer bir senede müstenit ise.

    (Değişik fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Anonim, limited ve kooperatif şirketlerin iflasları halinde esas mukavele gereğince verilmesi lazımgelen hisse senedi bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımları veya onması taahhüt edilen ve fakat konmamış olan sermayeler bu şirketlerin borçlariyle takas edilemez.

    TAKASA İTİRAZ:

    Madde 201 - Müflisin borçlusu iflasın açılmasından evvel alacaklısının aciz halinde bulunduğunu bilerek masanın zararına kendisine veya üçüncü bir şahsa takas suretiyle bir menfaat temin etmek için müflise karşı bir alacak ihdas ederse bu takasa mahkemede itiraz olunabilir.

    MÜFLİSİN KEFİL OLDUĞU BORÇLAR:

    Madde 202 - Müflisin kefil olduğu borçlar vadeleri gelmese bile masaya zimmet olarak kaydolunur.

    Masa ödediği para nispetinde asıl ve müşterek borçluların alacaklıları yerine geçer (Borçlar Kanunu 496.) Asıl borçlunun veya müşterek borçlulardan birinin iflası halinde 203 ve 204 üncü maddeler tatbik olunur.

    MÜŞTEREK BORÇLULARIN BİR ZAMANDA İFLASI:

    Madde 203 - Bir borcu birlikte taahhüt edenlerin iflas muameleleri bir zamana tesadüf ederse alacaklı alacağının tamamını müflislerin her birinin masasından istiyebilir.

    Toplanan hisseler alacak yekünundan fazla ise bu fazla müşterek borçlusuna karşı mükellef olduğu hisseden ziyade ödemede bulunmuş olan masalara intikal eder.

    Ödedikleri hisselerin mecmuu alacak miktarını geçmedikçe masaların yekdiğerine rücu hakları yoktur.

    MÜFLİSLE BİRLİKTE BORÇLU TARAFINDAN BORCUN KISMEN ÖDENMESİ:

    Madde 204 - Alacaklı müflisle birlikte borçlu olandan alacağının bir kısmını almış ise müşterek borçlunun müflise rücu hakkı olsun olmasın borcun tamamı masaya kaydolunur.

    İflas masasına kaydolunmak hakkı alacaklının ve müşterek borçlunundur.

    Alacaklı masaca yapılan taksimde alacağının tamamına düşen hisseden alacağını tamamlıyacak kadarını alır; geriye kalan paradan müşterek borçluya, rücu hakkı olduğu miktara düşen hisse verilir. Artan para da masaya kalır.

    KOLLEKTİF ŞİRKETİN VE GAYRİMAHDUT MESULİYETLİ ŞERİKLERİN İFLASI:

    Madde 205 - Bir kollektif şirket ile şeriklerden birisinin iflas muameleleri bir zamana tesadüf ederse şirketin alacaklıları bütün alacaklarını şerikin de masasına kaydettirirler; ancak şirket masasından alamadıkları miktarı müflis şerikin masasından istiyebilirler. Bu miktarın mütaaddit şerikler tarafından ödenmesi halinde 203 ve 204 üncü maddeler tatbik olunur. Şirket iflas etmeksizin şeriklerden birisi iflas ederse şirketin alacaklıları alacaklarının tamamıyle masaya kabul olunurlar. Müflis şerikin masası 202 nci maddede yazılı olduğu gibi şirket alacaklıları yerine geçer.

    ADİ VE REHİNLİ ALACAKLARIN SIRASI:

    Madde 206 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Alacakları rehinli olan alacaklıların satış tutarı üzerinde, gümrük resmi ve akar vergisi gibi Devlet tekliflerinden muayyen eşya ve akardan alınması lazım gelen resim ve vergi o akar veya eşya bedelinden istifa olunduktan sonra rüçhan hakları vardır.

    Bir alacak birden ziyade rehinle temin edilmiş ise satış tutarı borca mahsup edilirken her rehinin idare ve satış masrafı ve bu rehinlerden bir kısmı ile temin edilmiş başka alacaklar da varsa bunlar nazara alınıp aylaştırmada lazım gelen tenacübe riayet edilir.

    Alacakları taşınmaz rehniyle temin edilmiş olan alacaklıların sırası ve bu teminatın faiz ve eklentisine şümulü Kanunu Medeninin taşınmaz rehnine müteallik hükümlerine göre tayin olunur. (Ek cümle: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Alacakları gemi ipoteği ile temin edilmiş olan alacaklılarla gemi alacaklıları hakkında Türk Ticaret Kanununun bu cihetlere ait hususi hükümleri tatbik olunur.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./52. md.) Teminatlı olup da rehinle karşılanmamış olan veya teminatsız bulunan alacaklar masa mallarının satış tutarından, aşağıdaki sıra ile verilmek üzere kaydolunur:

    Birinci sıra:

    A) İşçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları,

    B) İşverenlerin, işçiler için yardım sandıkları veya sair yardım teşkilatı kurulması veya bunların yaşatılması maksadıyla meydana gelmiş ve tüzel kişilik kazanmış bulunan tesislere veya derneklere olan borçları,

    C) İflasın açılmasından önceki son bir yıl içinde tahakkuk etmiş olan ve nakden ifası gereken aile hukukundan doğan her türlü nafaka alacakları.

    İkinci sıra:

    Velayet ve vesayet nedeniyle malları borçlunun idaresine bırakılan kimselerin bu ilişki nedeniyle doğmuş olan tüm alacakları;

    Ancak bu alacaklar, iflas, vesayet veya velayetin devam ettiği müddet yahut bunların bitmesini takip eden yıl içinde açılırsa imtiyazlı alacak olarak kabul olunur. Bir davanın veya takibin devam ettiği müddet esaba katılmaz.

    Üçüncü sıra:

    Özel kanunlarında imtiyazlı olduğu belirtilen alacaklar.

    Dördüncü sıra:

    İmtiyazlı olmayan diğer bütün alacaklar.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./52. md.) Bir ve ikinci sıradaki müddetlerin hesaplanmasında aşağıdaki süreler hesaba katılmaz:

    1. İflasın açılmasından önce mühlet de dahil olmak üzere geçirilen konkordato süresi.

    2. İflasın ertelenmesi süresi.

    3. Alacak hakkında açılmış olan davanın devam ettiği süre.

    4. Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesinde, ölüm tarihinden tasfiye kararı verilmesine kadar geçen süre.

    SIRALAR ARASINDAKİ MÜNASEBET:

    Madde 207 - Her sıranın alacaklıları aralarında müsavi hakka maliktirler. Bir sıra evvelki alacaklılar alacaklarını tamamen almadıkça sonra gelen sıradakiler bir şey alamazlar.

    SEKİZİNCİ BAP: İFLASIN TASFİYESİ

    I. MASANIN TEŞKİLİ:

    DEFTER TANZİMİ:

    Madde 208 - İflasın açılması kendisine tebliğ olunur olunmaz iflas dairesi müflisin mallarının defterini tutmağa başlar ve muhafazaları için lazımgelen tedbirleri alır.

    Başka bir kaza dahilinde bulunan mallar hakkında bu muamele ora iflas dairesi vesatatiyle yapılır.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/43 md.) İflas dairesi iflas kararının kendisine tebliğinden itibaren en geç üç ay içinde tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılacağına karar vermek zorundadır.

    MÜFLİSİN VAZİFELERİ:

    Madde 209 - Müflis defter tutulurken bulunarak mallarını iflas dairesine göstermeğe ve emrine hazır bulundurmağa mecburdur.

    Müflisi hazır bulundurmak mümkün olmazsa bu mecburiyet onunla bir arada yaşamış kimselerin reşit olanlarına düşer.

    İflas dairesi bu mecburiyet kendilerine teveccüh eden kimselere kanunun hükmünü ihtar eder.

    TEMİNAT TEDBİRLERİ:

    Madde 210 - İflas dairesi müflisin mağazalarını, eşya depolarını, imalathanelerini, perakende satış dükkanlarını ve buna mümasil yerlerini kapatıp mühürler.

    Şu kadar ki masa hakkında faydalı olacağı anlaşılırsa daire, bu yerleri ilk alacaklılar toplanmasına kadar kontrolü altında idare edebilir.

    Daire, paraları, kıymetli evrakı, ticari ve ev idaresine ait defterleri ve sair her hangi ehemmiyeti haiz evrakı muhafaza altına alır.

    Başka malları defter tutuluncaya kadar mühürler. Daire lüzum görürse defter tutulduktan sonra tekrar mühürler.

    Daire müflisin kullandığı yerler haricinde bulunan eşyayı da muhafaza altına alır.

    HACZİ CAİZ OLMIYAN EŞYA HAKKINDA:

    Madde 211 - Daire 82 nci maddede sayılan malları deftere kaydetmekle beraber müflisin elinde bırakır.

    ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA AİT MALLAR:

    Madde 212 - Üçüncü şahısların mülkü olarak gösterilen yahut bunlar tarafından mülkiyeti iddia olunan mallar, bu cihetler de şerh verilerek deftere kaydolunur.

    TAŞINMAZLAR ÜZERİNDE ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN HAKLARI:

    Madde 213 - Müflisin taşınmazları üzerinde sicilden anlaşılan üçüncü şahıslara ait haklar re'sen deftere işaret olunur.

    KIYMET TAKDİRİ:

    Madde 214 - Deftere geçirilen her malın kıymeti takdir olunur.

    DEFTERİN MÜFLİS TARAFINDAN TANINMASI:

    Madde 215 - Daire doğruluğu ve noksansızlığı hakkında beyanda bulunmak üzere tutulan defteri müflise gösterir.

    Müflisin cevabı deftere yazılır ve kendisine imza ettirilir.

    MÜFLİSİN MÜKELLEFİYETLERİ:

    Madde 216 - Kendisine ayrıca müsaade edilmiyen müflis tasfiyenin devamı müddetince iflas idaresinin emri altında bulunmakla mükelleftir ve icabında zabıta kuvvetleriyle getirilir. İflas idaresi müflise hususiyle emri altında tuttukça münasip miktarda muavenette bulunabilir.

    TASFİYENİN TATİLİ:

    Madde 217 - Masaya ait hiç bir mal bulunmazsa iflas dairesi tasfiyenin tatiline karar verir ve ilan eder. Bu ilanda alacaklılar tarafından otuz gün içinde iflasa mütaallik muamelelerin tatbikına devam edilmesi istenilerek masrafı peşin verilmediği takdirde iflasın kapatılacağı yazılır.

    II. ALACAKLILARI DAVET

    BASİT TASFİYE:

    Madde 218 - İflas dairesince defteri tutulan mallar bedelinin tasfiye masraflarını koruyamıyacağı anlaşılırsa basit tasfiye usulü tatbik olunur.

    Bu takdirde iflas dairesi, alacaklıları yirmi günden az ve iki aydan çok olmamak üzere tayin edilecek müddet içinde alacaklarını ve iddialarını bildirmeğe ilanla davet eder. Bu müddet içinde alacaklılardan biri masrafları peşin vermek suretiyle tasfiyenin adi şekilde yapılmasını isteyebilir.

    Basit tasfiyede iflas dairesi alacaklıların menfaatlerine muvafık surette malları paraya çevirir ve başka merasime mahal kalmaksızın alacakları tahkik ve sıralarını tayin ederek bedellerini dağıtır.

    Tasfiyenin kapandığı ilan olunur.

    ADİ TASFİYE VE İFLASIN AÇILMASININ İLANI:

    Madde 219 - (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/44 md.) Tasfiye adi şekilde yapılacak ise, iflas dairesi 208 inci maddeye göre vereceği karar tarihinden itibaren en geç on gün içerisinde keyfiyeti 166 ncı addenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder. Bu maddedeki sürelerin hesabında son ilan tarihi esas alınır.

    İlanda:

    1 - Müflisin hüviyeti, yerleşim yeri ve iflasın açıldığı tarih;

    2 - Alacaklılara ve istihkak iddiasında bulunanlara alacaklarını ve istihkaklarını ilandan bir ay içinde kaydettirmeleri ve delillerinin (senetler ve defterler hulasaları v.s.) asıl veya musaddak suretlerini tevdi eylemeleri, (pek uzak yerlerde veya yabancı memleketlerde ikamet eden alacaklılar için müddet uzatılabilir.)

    3 - Hilafına haraket cezai mes'uliyeti müstelzim olmak üzere müflisin borçlularının aynı müddet içinde kendilerini ve borçlarını bildirmeleri;

    4 - Müflisin mallarını her ne sıfatla olursa olsun ellerinde bulunduranların o mallar üzerindeki hakları mahfuz kalmak şartiyle bunları aynı müddet içinde daire emrine tevdi etmeleri ve etmezlerse makbul mazeretleri bulunmadıkça cezai mes'uliyete uğrayacakları ve rüçhan haklarından mahrum kalacakları;

    5 - İlandan nihayet on gün içinde toplanmak üzere alacaklıların ilk içtimaa gelmeleri ve müflis ile müşterek borçlu olanlar ve kefillerinin ve borcu tekeffül eden sair kimselerin toplanmada bulunmağa hakları olduğu yazılır.

    REDDEDİLEN MİRASLARDA ALACAKLILARI DAVET:

    Madde 220 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Reddedilen bir mirasın tasfiyesi lazım geldikte miras hükümleri mucibince evvelce alacaklılar davet edilmiş ise yukarıdaki maddeye göre kayıt müddeti on güne indirilir. Evvelce alacaklarını kayıt ettirenler için yeniden müracaata lüzum yoktur.

    III. MASANIN İDARESİ

    İLK ALACAKLILAR TOPLANMASI:

    Madde 221 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/25 md.)

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/45 md.) İlk alacaklılar toplantısına iflas müdürü veya yardımcılarından biri başkanlık eder. Müdür, alacaklı oldukları tercihan ellerinde noter veya ipotek senedi gibi resmi senetle yahut 68/b ve 150/ı maddelerinde belirtilen belgelerle sabit olan kişilerden bir veya iki alacaklı veya mümesilleriyle birlikte bir büro teşkil eder.

    Kendileri veya mümessilleri bulunan alacaklılar, malum alacaklar tutarının en az dörtte birini temsil etmesi halinde toplantı nisabı hasıl olur. Toplantıda bulunanlar beş kişiden az ise bunların, alacak tutarının yarısına sahip olması şarttır.

    Kararlar, alacak tutarı ekseriyeti ile alınır.

    Reylerin muteber olup olmayacağı hakkındaki ihtilafı büro halleder. Büronun işlemlerine karşı ilgililer toplantı tarihinden itibaren yedi gün içinde tetkik mercine şikayette bulunabilirler. Şikayet sebebinin yerinde görülmesi ancak karar ekseriyetinin bozulması halinde nazara alınır. Aksi takdirde şikayet red olunur.

    TOPLANTI VEYA KARAR NİSABININ OLUŞMAMASI:

    Madde 222 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./53. md.)

    Alacaklılar toplanması mümkün olmazsa veya karar nisabı oluşmazsa durum tespit olunur. Bu halde daire, ikinci alacaklılar toplanmasına kadar masayı idare eder ve tasfiyeye başlar.

    İFLAS İDARESİ VE İFLAS DAİRESİNİN VAZİFELERİ:

    Madde 223 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/26 md.)

    İflas idaresi üç kişiden oluşur. Toplanan alacaklıların yapacağı seçimde, bu sayının iki katı, bu konuda yeterli bilgi ve tecrübeye sahip kişi aday gösterilir. Bu adaylardan dört adedi alacak tutarına göre ekseriyeti teşkil edenlerce, iki adedi ise alacaklılar sayısı itibariyle ekseriyeti teşkil edenlerce seçilir ve icra mahkemesine *1* bildirilir. İcra mahkemesi *1* , iflas idaresini teşkil edecek üç kişiden ikisini alacak ekseriyetine sahip olanların gösterdiği dört aday, birini ise alacaklı ekseriyetinin gösterdiği iki aday arasından seçer.

    Tasfiye, iflas dairesince, yukarıdaki fıkraya göre teşkil edilen iflas idaresine havale olunur.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./54. md.) İflas idaresi toplantıları, idare memurlarının veya herhangi bir alacaklının gündem belirlemek suretiyle yapacağı talep üzerine iflas dairesi müdürünün toplantı gününden en az yedi gün önce göndereceği çağrı üzerine yapılır. İflas idaresi, kararlarını çoğunlukla alır; ancak toplantıya her üç iflas idare memurunun da katılmaması halinde iflas dairesi müdürü iflas idaresinin görevini yüklenir ve iflas idaresi adına tek başına karar alır. Toplantıya iflas idaresi memurlarından birinin veya ikisinin iştiraki halinde iflas dairesi müdürü de bu toplantıya katılır. Karar alınamaması halinde iflas dairesi müdürünün oyu doğrultusunda işlem yapılır. İflas masasına alacaklı olarak müracaat eden alacaklılar, tebligata elverişli adres göstermek ve Adalet Bakanlığınca çıkarılacak tarifede gösterilecek yazı ve tebliğ masrafları için avans vermek suretiyle iflas idaresince alınacak kararların kendilerine tebliğini isteyebilirler. Bu muameleyi yaptırmış alacaklılar hakkında iflas idare memurunun kararlarına karşı kanun yolları kendilerine tebliğ tarihinden itibaren işlemeye başlar.

    İflas idaresine, Adalet Bakanlığınca hazırlanan ve iki yılda bir yenilenen ücret tarifesine göre ücret ödenir.

    İflas idaresi iflas dairesinin murakabesi altındadır. Bu halde iflas dairesi aşağıdaki görevleri yerine getirir:

    1. Alacaklılar toplantısının kararlarına, alacaklıların menfaatine uygun görmediği bütün tedbirlere ve idarece kabul edilen alacaklar ile istihkak iddialarının kabulüne dair olan kararlardan kanuna ve hadiseye

    uygun görmediklerine yedi gün içinde icra mahkemesine *2* müracaatla itiraz etmek.

    2. İflası idare edenlerin ücretleriyle masrafları da dahil olmak üzere hesap pusulalarını icra mahkemesinin *2* tasdikine arz etmek.

    TOPLANMADA VERİLEN KARARLAR:

    Madde 224 - Alacaklılar toplanması, bilhassa müflisin sanat veya ticaretinin devamı, imalathaneleriyle mağazalarının, perakende satış yerlerin açılması, muallak davalar ve pazarlıkla satışlar hakkında müstacel kararlar verebilir.

    Müflis bir konkordato teklif ederse alacaklılar tasfiyeyi tatil edebilirler.

    KARARLAR ALEYHİNE MÜRACAAT:

    Madde 225 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Alacaklılar toplanmasının kararlarından dolayı her alacaklı tarafından yedi gün içinde icra mahkemesine *1* şikayet olunabilir. Merci iflas Dairesinin mütalaasını aldıktan ve icabında şikayet edeni ve dinlenmelerini istiyen alacaklıları da dinledikten sonra kısa bir zamanda kararını verir.

    İFLAS İDARESİNİN VAZİFESİ:

    Madde 226 - Masanın kanuni mümessili iflas idaresidir. İdare masanın menfaatlerini gözetmek ve tasfiyeyi yapmakla mükelleftir.

    (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/27 md.) İdare, ikimilyar liraya kadar olan alacaklardan doğrudan doğruya, daha ziyade alacaklardan alacaklılar toplanmasının vereceği yetkiyle sulh olabilir ve tahkim yapabilir.

    İFLAS İDARESİNİN VAZİFE VE MES'ULİYETİ:

    Madde 227 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/28 md.)

    8 inci maddenin bir ve ikinci fıkraları ve 9, 11, 16 ve 359 uncu maddelerin icra dairelerine ait hükümleri iflas idaresi hakkında da uygulanır.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/46 md.;Mülga fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./28.mad)

    İcra mahkemesi, iflas idaresi üzerinde gözetim yetkisine sahip olup gerektiğinde iflas idaresini teşkil edenlerin görevine son verebilir. İcra mahkemesi, görevine son verilen veya istifa edenin yerine, önceki adaylar arasından 223 üncü maddedeki esaslar dairesinde yenisini seçer.

    İflas idaresini teşkil edenler kusurlarından ileri gelen zarardan sorumludurlar. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.

    İflas idaresini teşkil edenler Türk Ceza Kanununun uygulanmasında memur sayılırlar.

    ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN İSTİHKAK İDDİALARI:

    Madde 228 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/96 md.)

    Üçüncü şahıslar tarafından istihkak iddiasında bulunulan eşyanın kendilerine verilip verilmiyeceğini iflas idaresi kararlaştırır.

    İflas idaresi; istihkak iddiasını reddederse, üçüncü şahsa icra mahkemesinde *1* istihkak davası açması için yedi günlük bir mühlet tayin ve tebliğ eder. Bu mühleti geçiren üçüncü şahıs, masaya karşı istihkak iddiasından vazgeçmiş sayılır.

    İstihkak davasına, genel hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır.

    İcra mahkemesi *1* , icabında istihkak davacısından masanın muhtemel zararına karşı teminat istiyebilir.

    MASA ALACAKLARININ TAHSİLİ, MÜSTACEL SATIŞ:

    Madde 229 - İflas idaresi, masanın vadesi gelmiş alacaklarını tahsil ve lüzumunda takip veya dava eder.

    Kıymeti düşecek yahut muhafazası masraflı olacak şeyler geciktirilmeksizin satılır. Borsa veya piyasada fiyatı bulunan esham ve eşya derhal paraya çevrilebilir. Sair mallar ancak ikinci alacaklılar toplanmasından sonra satılır.

    Üzerinde rehin hakkı bulunan mallar 185 inci madde hükmüne tabidir.

    IV. ALACAKLARIN TAHKİKİ VE SIRALARIN TAYİNİ

    İDDİA EDİLEN ALACAKLARIN TETKİKİ:

    Madde 230 - İdare, alacak ve istihkak iddialarının kaydı için tayin olunan müddet bittikten sonra iddiaları tahkik ve tetkik eder. Müflisi bulundurmak mümkünse her iddia hakkında ne diyeceğini sorar ve icabına göre kabul veya ret kararı verir.

    TAPU SİCİLLİNE YAZILI ALACAKLAR:

    Madde 231 - Tapu sicilline yazılı olan alacaklar; kayıt için müracaat edilmemiş olsa bile işliyen faizle kabul olunurlar.

    ALACAKLILAR SIRA CETVELİNİN MÜDDET VE ŞEKLİ:

    Madde 232 - (Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/47 md.)

    Alacakların kaydı için muayyen müracaat müddeti geçtikten sonra ve iflas idaresinin seçilmesinden itibaren en geç üç ay içinde iflas idaresi tarafından 206 ve 207 nci maddelerde yazılı hükümlere göre alacaklıların sırasını gösteren bir cetvel yapılır ve iflas dairesine bırakılır. Zorunlu hallerde üç ayın hitamından önce iflas idaresinin icra mahkemesine *1* başvurması halinde icra mahkemesi *1* bir defaya mahsus olmak üzere bu süreyi en çok üç ay daha uzatabilir. Süre içinde sıra cetvelinin verilmemesi halinde iflas dairesinin durumu mercie intikal ettirmesi üzerine iflas idaresi üyelerinin vazifesine son verilir ve sebketmiş hizmetleri için kendilerine bir ücret tahakkuk ettirilmeyeceği gibi bir daha aynı iflas idaresinde görev alamazlar.

    REDDEDİLEN ALACAKLAR:

    Madde 233 - (Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/48 md.)

    Sıra cetvelinde kabul edilmeyen alacaklar red sebepleri ile birlikte gösterilir. Ancak, iflas idaresi ipotekle temin edilmiş alacakla ilgili olarak bunu doğuran sebep veya ipotek limiti miktarı bakımından red kararı vermeyip, kabul etmediği ikinci alacaklılar toplantısına bildirir. İpoteğin iptali veya miktarının tenzili iddiasını takip hakkı, isteyen alacaklıya 245 inci madde hükmü çerçevesinde devrolunur.

    ALACAKLILAR SIRA CETVELİ, İLAN VE İHBAR:

    Madde 234 - (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/29 md.) İflas idaresi sıra cetvelini iflas dairesine verir ve alacaklıları 166 ncı maddenin 2 nci fıkrasındaki usule göre ilan yoluyla haberdar eder.

    İddialarının tamamı veya bir kısmı reddedilen yahut iddia ettikleri sıraya kabul edilmiyen alacaklılara doğrudan doğruya haber verilir.

    SIRA CETVELİNE İTİRAZ VE NETİCELERİ:

    Madde 235 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/97 md.)

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/49 md.) Sıra cetveline itiraz edenler, cetvelin ilanından itibaren onbeş gün içinde iflasa karar verilen yerdeki ticaret mahkemesine dava açmaya mecburdurlar. 223 üncü maddenin üçüncü fıkrası hükmü mahfuzdur. Bu davaya bakan mahkeme, davacının isteği halinde ikinci alacaklılar toplantısına katılıp katılmaması ve ne nisbette katılması gerektiği konusunda 297 nci maddenin son fıkrasına kıyasen onbeş gün zarfında karar verir.

    İtiraz eden, talebinin haksız olarak ret veya tenzil edildiğini iddia ederse dava masaya karşı açılır. Muteriz başkasının kabul edilen alacağına veya ona verilen sıraya itiraz ediyorsa davasını o alacaklı aleyhine açar.

    Bir alacağın terkini hakkında açılan dava kazanılırsa, bu alacağa tahsis edilen hisse dava masrafları da dahil olduğu halde sıraya bakılmaksızın alacağı nisbetinde itiraz edene verilir ve artanı da diğer alacaklılara sıra cetveline göre dağıtılır. Dava basit yargılama usulü ile görülür.

    Ancak, itiraz alacağın esas veya miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dair ise şikayet yoliyle icra mahkemesine *1* arz olunur.

    GEÇ KALAN MÜRACAATLAR:

    Madde 236 - Vaktinde deftere kaydettirilmiyen alacaklar iflasın kapanmasına kadar kabul olunur.

    Geç kalmadan ileri gelen masraflar alacaklıya aittir. Alacaklı bu masrafları peşin vermeğe cebrolunabilir.

    Müracaattan evvel kararlaştırılmış paylaşmıya alacaklının iştirak hakkı yoktur.

    İflas idaresi alacağı kabul ederse alacaklılar sıra cetvelini düzeltir ve bunu ilan ile alacaklılara bildirir.

    235 inci madde hükmü burada da caridir.

    V. MASANIN TASFİYESİ

    İKİNCİ ALACAKLILAR TOPLANMASI:

    Madde 237 - (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/50 md.) İflas idaresi, alacakların tespit işini yaptıktan sonra, 232 nci maddedeki sürenin bitiminde alacakları tamamen veya kısmen idarece kabul edilen alacaklılar ile sıra cetveline kayıt davası açmış alacaklılardan 235 inci maddeye göre katılmalarına karar verilmiş olanları da ikinci toplantıya ilanla davet eder.

    İlan, en az yirmi gün evvel yapılır ve ilanın birer nüshası alacaklılara gönderilir.

    Konkordato teklifi hakkında müzakere cereyan edecekse davette bu cihet de bildirilmelidir.

    Toplanmıya iflas memuru veya muavini reislik eder. 221 inci maddenin 2 ve 3 üncü fıkraları burada da caridir.

    İKİNCİ ALACAKLILAR TOPLANMASININ YETKİSİ:

    Madde 238 - İflas idaresi tasfiyenin cereyanı şekline ve alacaklarla borçların vaziyetine dair alacaklılar toplanmasına mufassal bir rapor verir.

    Alacaklılar toplanması iflas idaresini vazifelerinde bırakmak isterse bu hususta ve masanın menfaati için zaruri gördüğü diğer hususlarda icap eden kararları verir.

    TOPLANTI VE KARAR NİSABININ OLUŞMAMASI:

    Madde 239 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./56. md.)

    Alacaklıların toplanması mümkün olmazsa veya karar nisabı oluşmazsa durum tespit olunur. Bu halde iflas idaresi tasfiye kapanıncaya kadar işe devam eder.

    YENİDEN ALACAKLILAR TOPLANMASI:

    Madde 240 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/30 md.)

    Alacaklıların ekseriyeti ister yahut iflas idaresi lüzumuna kani olursa yeniden alacaklılar toplanması için davet yapılabilir. Yeniden alacaklılar toplantısının gündemindeki konular hakkında alacaklıların oyu, kendilerinin bilinen adreslerine taahhütlü bir mektupla yazılacak davet üzerine ve imzası noterlikçe tasdikli cevap yazısı ile elde edilebilir.

    Nisap hakkında 221 inci madde hükümleri uygulanır.

    MALLARIN PARAYA ÇEVRİLMESİ USULÜ:

    Madde 241 - Masaya ait mallar iflas idaresi marifetiyle açık artırma yahut alacaklılar karar verirlerse pazarlık suretiyle satılır.

    Üzerlerinde rehin hakkı bulunan eşya ancak rehin sahibi alacaklıların da muvafakati halinde pazarlık suretiyle satılabilir.

    ARTIRMANIN İLANI:

    Madde 242 - Satış ilanında artırmanın yapılacağı yer gün ve saat yazılır. Satılan taşınmaz ise ilan en aşağı bir ay evvel yapılır. İlanda satış şartlarının iflas dairesinde ne günden itibaren görüleceği dahi gösterilir.

    İpotek alacaklısına ilandan bir nüsha verilir ve kendisine tahmin edilen bedel bildirilir.

    ARTIRMA VE İHALE:

    Madde 243 - İflas idaresi tarafından artırma ile satılacak taşınır ve taşınmaz malların ihalesi 115 ve 129 uncu maddelerin 185 inci maddeye muhalif olmıyan hükümlerine göre yapılır.

    Taşınır satışlarında 116 ve 242 nci maddeler hükmü tatbik olunur.

    ARTIRMA SURETİYLE SATIŞIN ŞARTLARI:

    Madde 244 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/98 md.)

    117, 118, 124, 125, 130, 131, 133, 134 ve 135 inci maddeler burada da uygulanır. İcra dairesine ait vazifeler iflas idaresi tarafından görülür.

    MÜNAZAALI HAKLARIN TALEP EDEN ALACAKLILARA TEMLİKİ :

    Madde 245 - Alacaklıların masa tarafından neticelendirilmesine lüzum görmedikleri bir iddianın takibi hakkı istiyen alacaklıya devrolunur. Hasıl olan neticeden masraflar çıkarıldıktan sonra devralanın alacağı verilir ve artanı masaya yatırılır.

    AİLE YURTLARI:

    Madde 246 - Aile yurtları hakkındaki Kanunu Medeni hükümleri mahfuzdur.

    VI. PARALARIN PAYLAŞTIRILMASI

    PAY CETVELİ VE SON HESAP :

    Madde 247 - Satılan malların bedeli tahsil edilip alacaklıların sıra cetveli katileşince iflas idaresi paraların pay cetvelini ve son hesabını yapar.

    İFLAS MASRAFLARI VE MASANIN BORÇLARI:

    Madde 248 - İflasın açılmasından ve tasfiyeden doğan masraflar önce çıkarılır. Rehinlerin bedelinden yalnız rehinin muhafaza ve paraya çevrilmesi masrafları çıkarılır.

    PAY CETVELİNİN İFLAS DAİRESİNE BIRAKILMASI:

    Madde 249 - Pay cetveli ve son hesap iflas dairesine bırakılır ve orada on gün kalır.

    İflas idaresince bırakılma keyfiyeti ve payının miktarı her alacaklıya bildirilir.

    DAĞITMA :

    Madde 250 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./57. md.)

    Dağıtıma yukarıdaki maddede yazılı bırakılma müddeti bittikten sonra başlanır. Şikayet vaki olmuşsa, dağıtım bu şikayet üzerine verilecek kararın dağıtıma etkili olabileceği oranda ertelenebilir. 144 üncü madde hükümleri burada da uygulanır. Taliki bir şarta veya belirli olmayan bir vadeye bağlı alacaklar için ayrılan paylar hakkında 9 uncu madde hükümleri uygulanır.

    BORÇ ÖDEMEDEN ACİZ VESİKASI :

    Madde 251 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/99 md.)

    İdare, paraları dağıtırken alacağının tamamını alamamış olan her alacaklıya ödenmemiş miktar için aciz vesikası verir. Vesikada müflisin alacağı kabul veya reddettiği yazılır. Kabul halinde vesika 68 inci maddenin 1inci fıkrasında yazılı senet mahiyetinde olur.

    (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./58. md.) 196 ncı madde hükmü saklı kalmak kaydıyla, aciz vesikası 143 üncü maddede yazılı olan hukuki sonuçları doğurur. Fakat, müflis yeni mal iktisap etmedikçe hakkında yeniden takip talebinde bulunulamaz. Müflis, bu yeni takip üzerine kendisine gönderilen ödeme emrine yeni mal iktisap etmediği yolunda itiraz ederse, ihtilaf icra mahkemesinde *1* genel hükümler ve basit yargılama usulüne göre karara bağlanır. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./58. md.) Müflise yeni mal iktisap etmediği itirazında bulunma imkanını sağlamak niyetiyle üçüncü kişinin hak sahibi kılındığı ama müflisin fiilen tasarruf ettiği mallar, üçüncü kişi bu durumu biliyor veya bilmesi gerekiyorsa, yeni mal sayılır.

    MUVAKKAT DAĞITMALAR:

    Madde 252 - İtiraz müddetinin bitmesinden sonra muvakkat dağıtmalar yapılabilir.

    İtiraz üzerine mahkemece henüz intaç edilmemiş bulunan ihtilaflı alacaklar için pay ayrılıp 250 nci madde hükmü dairesinde muhafaza edilir.

    KAYDETTİRİLMEMİŞ ALACAKLAR :

    Madde 253 - Evvelce kaydedilmemesinden dolayı tasfiyeye girmemiş olan alacaklara aciz vesikası verilen alacaklar hakkındaki hükümler tatbik olunur.

    VII. İFLASIN KAPANMASI

    NİHAİ RAPOR VE KAPANMA KARARI :

    Madde 254 - Paralar dağıtıldıktan sonra idare iflasa hükmeden mahkemeye son bir rapor verir.

    Mahkeme iflasın idaresinde hata ve noksan görürse icra mahkemesine bundan haber verir.

    Mahkeme, tasfiyenin bittiğini anladıktan sonra kapanma kararı verir.

    (Ek fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./15.mad) İflâsın kapanması hakkında verilen hükme karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

    İflas dairesi kapanmayı ilan eder.

    İFLAS KAPANDIKTAN SONRA :

    Madde 255 - İflas kapandıktan sonra tasfiyeden hariç kalmış bir mal bulunduğu haber alınırsa iflas dairesi o mala vaziyed edip sattıktan sonra başka bir merasime hacet kalmaksızın bedelini eksik alan alacaklılara sıralarına göre dağıtılır.

    Evvelce bankaya yatırılmış olupta tasarrufu kabil bir hale gelen paralar hakkında da hüküm böyledir.

    Şüpheli bir hak mevzuubahis oldukta iflas dairesi alacaklılara keyfiyeti ilan eder yahut mektupla bildirir ve 245 inci madde mucibince muamele yapılır.

    İFLASIN TASFİYESİ MÜDDETİ :

    Madde 256 - İflas açıldıktan altı ay içinde tasfiye edilmek lazımdır. Bu müddet içinde tasfiye muamelesi bitmediği takdirde alacaklılar toplanıp basit tasfiye usulünün tatbikına karar verebilir. Bu karar da ekseriyeti meblağiyenin husulü şarttır. Böyle bir karar verilmemişse icra mahkemesi *1* icabına göre müddeti uzatır.

    DOKUZUNCU BAP: İHTİYATİ HACİZ

    İHTİYATİ HACİZ ŞARTLARI :

    Madde 257 - Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.

    Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir:

    1 - Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa;

    2 - Borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa;

    Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder.

    (Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Gemi alacaklıları, donatanın yalnız mahdut aynı surette mesul olduğu haller de, ancak mesuliyete mevzu teşkil eden mal ve haklara ihtiyati haciz koydurabilirler. Donatanın aynı zamanda şahsan mesul olduğu haller bundan müstesnadır. Şu kadar ki, donatanın şahsi mesuliyeti bir miktar ile mahdut ise gemi alacaklıları ancak bu miktar için donatanın diğer mallarını haczettirebilirler.

    (Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Yük alacaklıları hakkında da yukarki fıkra hükmü kıyas yoluyla tatbik olunur.

    İHTİYATİ HACİZ KARARI :

    Madde 258 - İhtiyati hacze 50 nci maddeye göre yetkili mahkeme tarafından karar verilir. Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur.

    Mahkeme iki tarafı dinleyip dinlememekte serbesttir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./60. md.;Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./16.mad) İhtiyatî haciz talebinin reddi halinde alacaklı istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir.

    İHTİYATİ HACİZDE TEMİNAT :

    Madde 259 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    İhtiyati haciz istiyen alacaklı hacizde haksız çıktığı taktirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan mesul ve Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı teminatı vermeğe mecburdur.

    Ancak alacak bir ilama müstenid ise teminat aranmaz.

    Alacak ilam mahiyetinde bir vesikaya müstenid ise mahkeme teminata lüzum olup olmadığını takdir eder.

    Tazminat davası ihtiyati haczi koyan mahkemede dahi görülür.

    İHTİYATİ HACİZ KARARININ MUHTEVASI :

    Madde 260 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/100 md.)

    İhtiyati haciz kararında :

    1. Alacaklının ve icabında mümessilinin ve borçlunun adı, soyadı ve yerleşim yeri,

    2. Haczin ne gibi belgelere müsteniden ve ne miktar alacak için konulduğu,

    3. Haciz konulmasının sebebi,

    4. Haczolunacak şeyler,

    5. Alacaklının zararın tazminiyle mükellef olduğu ve gösterilen teminatın nelerden ibaret bulunduğu,

    Yazılır.

    İHTİYATİ HACİZ KARARININ İCRASI :

    Madde 261 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/101 md.)

    Alacaklı, ihtiyati haciz kararının verildiği tarihten itibaren on gün içinde kararı veren mahkemenin yargı çevresindeki icra dairesinden kararın infazını istemeye mecburdur. Aksi halde ihtiyati haciz kararı kendiliğinden kalkar.

    İhtiyati haciz kararları, 79 dan 99 uncuya kadar olan maddelerdeki haczin ne suretle yapılacağına dair hükümlere göre icra edilir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./61. md.) İhtiyati haczin infazı ile ilgili şikayetler infazı yapan icra dairesinin bağlı olduğu icra mahkemesine *1* yapılır.

    ZABIT TUTMA VE HACİZ TUTANAĞININ TEBLİĞİ :

    Madde 262 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/102 md.)

    Haczi icra eden memur bir tutanak düzenler. Bunda haczolunan şeyler ve kıymetleri gösterilir ve derhal icra dairesine verilir.

    İcra dairesi, ihtiyati haciz tutanağının birer suretini üç gün içinde haciz sırasında hazır bulunmıyan alacaklı ve borçluya ve icabında üçüncü şahsa tebliğ eder.

    BORÇLU TARAFINDAN GÖSTERİLECEK TEMİNAT :

    Madde 263 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/103 md.)

    Haczolunan mallar istenildiği zaman para veya ayın olarak verilmek ve bu hususu temin için malların kıymetleri depo edilmek veya icra memuru tarafından kabul edilecek esham ve tahvilat veya taşınır ve taşınmaz rehin veya muteber bir banka kefaleti gösterilmek şartiyle borçluya ve mal üçüncü şahıs elinde haczolunmuşsa bir taahhüt senedi alınarak bu şahsa bırakılabilir. İstenilecek teminat her halde borç ve masraf tutarını geçemez.

    İHTİYATİ HACZİ TAMAMLIYAN MERASİM :

    Madde 264 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/104 md.)

    Dava açılmadan veya icra takibine başlanmadan evvel ihtiyati haciz yaptırmış olan alacaklı; haczin tatbikinden, haciz gıyabında yapılmışsa haciz zabıt varakasının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya takip talebinde (Haciz veya iflas) bulunmaya veya dava açmaya mecburdur.

    İcra takibinde, borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden *1* itirazın kaldırılmasını istemeye veya mahkemede dava açmaya mecburdur. İcra mahkemesi *1* , itirazın kaldırılması talebini reddederse alacaklının kararın tefhim veya tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dava açması lazımdır.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./62. md.) İhtiyati haciz, alacak davasının mahkemede görüldüğü sırada konulmuş veya alacaklı birinci fıkraya göre mahkemede dava açmış ise, esas hakkında verilecek hükmün mahkemece tebliğinden itibaren bir ay içinde alacaklı takip talebinde bulunmaya mecburdur.

    Alacaklı bu müddetleri geçirir veya davasından yahut takip talebinden vazgeçerse veya takip talebi kanuni müddetlerin geçmesiyle düşerse veya dava dosyası muameleden kaldırılıp da bir ay içinde dava yenilenmezse veya davasında haksız çıkarsa ihtiyati haciz hükümsüz kalır ve alakadarlar isterse lazım gelenlere bildirilir.

    Borçlu müddeti içinde ödeme emrine itiraz etmez veya itirazı icra mahkemesince *1* kesin olarak kaldırılır veya mahkemece iptal edilirse, ihtiyati haciz kendiliğinden icrai hacze inkılabeder.

    İHTİYATİ HACİZ KARARINA İTİRAZ VE TEMYİZ:

    Madde 265 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/105 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./63. md.) Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./63. md.) Menfaati ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati haczi öğrendiği tarihten itibaren yedi gün içinde ihtiyati haczin dayandığı sebeplere veya teminata itiraz edebilir.

    Mahkeme, gösterilen sebeplere hasren tetkikat yaparak itirazı kabul veya reddeder.

    İtiraz eden, dilekçesine istinat ettiği bütün belgeleri bağlamaya mecburdur. Mahkeme, itiraz üzerine iki tarafı davet edip gelenleri dinledikten sonra, itirazı varit görürse kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. Şu kadar ki, iki taraf da gelmezse evrak üzerinde inceleme yapılarak karar verilir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./63. md.; Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./17.mad) İtiraz üzerine verilen karara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi bu başvuruyu öncelikle inceler ve verdiği karar kesindir. İstinaf yoluna başvuru, ihtiyatî haciz kararının icrasını durdurmaz.

    İHTİYATİ HACZİN KALDIRILMASI:

    Madde 266 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/106 md.)

    Borçlu, para veya mahkemece kabul edilecek rehin veya esham yahut tahvilat depo etmek veya taşınmaz rehin yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartı ile ihtiyati haczin kaldırılmasını mahkemeden istiyebilir. Takibe başlandıktan sonra bu yetki, icra mahkemesine *1* geçer.

    İHTİYATİ HACİZDE İFLAS YOLU İLE TAKİP:

    Madde 267 - ( Değişik madde: 18/02/1965 - 538/107 md.)

    Alacaklı, iflasa tabi borçlusu aleyhine 264 üncü maddenin, birinci fıkrası gereğince iflas yolu ile takipte bulunmuş veya iflas yolu ile takipte bulunduktan sonra borçlunun mallarını ihtiyaten haczettirmiş ise, aşağıdaki hükümler tatbik olunur.

    Borçlu ödeme emrine itiraz ederse bu itiraz hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde ticaret mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılmasiyle beraber borçlunun iflasına karar verilmesini istemeye mecburdur.

    Borçlu ödeme emrine itiraz etmezse, bu durum hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, tebliğ tarihinden itibaren yedi gün içinde ticaret mahkemesine başvurarak borçlunun iflasına karar verilmesini istemeye mecburdur.

    264 üncü maddenin 4 üncü fıkrası hükmü kıyasen uygulanır.

    İCRAİ HACİZLERE İŞTİRAK:

    Madde 268 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/108 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./64. md.) 261 inci maddeye göre ihtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce diğer bir alacaklı tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilirse, ihtiyati haciz sahibi alacaklı, bu hacze 100 üncü maddedeki şartlar dairesinde kendiliğinden ve muvakkaten iştirak eder. Rehinden önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde amme alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze iştirak edemez.

    İhtiyati haciz masrafları satış tutarından alınır.

    İhtiyati haciz diğer rüçhan hakkını vermez.

    ONUNCU BAP: KİRALAR HAKKINDA HUSUSİ HÜKÜMLER VE KİRALANAN TAŞINMAZLARIN TAHLİYESİ

    ADİ KİRA VE HASILAT KİRALARI İÇİN ÖDEME EMRİ VE İTİRAZ MÜDDETİ:

    Madde 269 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/109 md.)

    Takip adi kiralara veya hasılat kiralarına mütedair olur ve alacaklı da talep ederse ödeme emri, Borçlar Kanununun 260 ve 288 inci maddelerinde yazılı ihtarı ve kanuni müddet geçtikten sonra icra mahkemesinden *1* borçlunun kiralanan şeyden çıkarılması istenebileceği tebliğini ihtiva eder.

    Bu tebliğ üzerine borçlu, yedi gün içinde, itiraz sebeplerini 62 nci madde hükümleri dahilinde icra dairesine bildirmeye mecburdur. Borçlu itirazında, kira akdini ve varsa buna ait mukavelenamedeki imzasını açık ve kesin olarak reddetmezse, akdi kabul etmiş sayılır.

    İtiraz takibi durdurur. İtirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını istemiyen alacaklı, bir daha aynı alacaktan dolayı ilamsız icra yoliyle takip yapamaz.

    Borçlar Kanununun 260 ıncı maddesinin kiralayana altı günlük mühletin hitamında akdi feshe müsaade ettiği hallerde itiraz müddeti üç gündür.

    İTİRAZ ETMEMENİN SONUÇLARI:

    Madde 269/a - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./65. md.)

    Borçlu itiraz etmez, ihtar müddeti içinde kira borcunu da ödemezse ihtar müddetinin bitim tarihini takip eden altı ay içinde alacaklının talebi üzerine icra mahkemesince *1* tahliyeye karar verilir.

    İTİRAZ VE KALDIRILMASI USULÜ:

    Madde 269/b - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/110 md.)

    Borçlu itirazında kira akdini ve varsa mukavelenamede kendisine izafe olunan imzayı reddettiği takdirde alacaklı; noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tastik edilmiş bir mukavelenameye istinat ediyorsa merciden itirazın kaldırılmasını ve ihtar müddeti içinde paranın ödenmemesi sebebiyle kiralananın tahliyesini istiyebilir.

    Borçlunun akde ve şartlarına dair mukabil iddia ve def'ilerini aynı kuvvet ve mahiyette belgelerle tevsik etmesi lazımdır.

    Akdi reddeden borçlu bu itiraz sebebiyle bağlıdır. İtirazın varit olmadığı tahakkuk ettikten sonra ödeme, takas veya sair bir def'ide bulunamaz.

    Takip yukarda yazılı belgelere istinat etmemesi sebebiyle alacaklı umumi hükümler dairesinde dava açmaya mecbur kalırsa ihtarlı ödeme emri, Borçlar Kanununun 260 ve 288 inci maddelerinde yazılı ihtar yerine geçer.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/51 md.) Kira sözleşmesindeki imzanın inkarından dolayı alacaklı umumi mahkemede dava açmaya mecbur kalır ve lehine karar alırsa, borçlu ayrıca yüzbin liradan beşyüzbin liraya kadar para cezasına mahkum edilir.

    KİRA AKDİ DIŞINDAKİ İTİRAZLAR VE TAHLİYE:

    Madde 269/c - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/110 md.)

    Borçlu akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemiyeceğini bildirerek itiraz etmiş veya takas istemişse, itiraz sebeplerini ve isteğini noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmeğe mecburdur.

    Senet veya makbuzun alacaklı tarafından inkarı halinde 68 inci madde hükmü kıyasen uygulanır.
#1889
Temel Mevzuat Metinleri / İcra ve İflas Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:20:42
    KIYMET TAKDİRİNE İLİŞKİN ŞİKAYET:

    Madde 128/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./34. md.)

    Kıymet takdirinin tebliğ edildiği ilgililer, raporun tebliğinden itibaren yedi gün içinde raporu düzenleten icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra mahkemesinde *2* şikayette bulunabilirler. Şikayet tarihinden itibaren yedi gün içinde gerekli masraf ve ücretin mahkeme veznesine yatırılması halinde yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılabilir; aksi halde başka bir işleme gerek olmaksızın şikayet kesin olarak reddedilir.

    (Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./3.mad) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, birinci fıkra uyarınca yaptırılmasına karar verilen bilirkişi incelemesi, aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki verilmiş kişi veya kurumlara yaptırılır.

    (Değişik cümle:12/02/2004-5092 S.K./2.mad) *1* Kesinleşen kıymet takdirinin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri istenemez. Ancak, doğal afetler ve imar durumundaki çok önemli değişiklikler meydana getiren benzer hallerde yeniden kıymet takdiri istenebilir.

    Kıymet takdirine ilişkin şikayet yetkisiz icra mahkemesine yapılırsa, icra mahkemesi evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde yetkisizlik kararı verir.

    Bu madde gereğince icra mahkemesinin verdiği kararlar kesindir. *2*

    İHALE:

    Madde 129 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Taşınmaz üç defa bağrıldıktan sonra en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki artırma bedeli taşınmaz için tahmin edilmiş olan kıymetin en az yüzde altmışını bulmak ve satış istiyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklılar o taşınmaz ile temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olmak ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarına tecavüz etmek şarttır.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/20 md.) Yukarıdaki fıkrada yazılı miktar elde edilmemişse taşınmaz en çok artıranın taahhüdü saklı kalmak üzere artırma ilanında gösterilen müddet sonunda en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer.

    ÖDEME USULÜ:

    Madde 130 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Satış bedeli peşin ödenir. Ancak icra memuru alıcıya on günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir.

    ÖDEME MÜDDETİ İÇİNDE TAŞINMAZIN İDARESİ:

    Madde 131 - Satış bedelinin ödenmesi için mühlet verilmiş ise para verilinceye kadar hasar ve masrafı müşteriye ait olmak üzere taşınmaz, icra dairesi tarafından idare olunur. Bu müddet içinde icra dairesinin müsaadesi olmaksızın tapuca hiç bir tescil yapılamaz. İcra dairesi satış bedelini temin için ayrıca teminat gösterilmesini isteyebilir.

    SONRADAN TESİS EDİLEN TAŞINMAZ MÜKELLEFİYETLERİ VE İPOTEKLİ VE MAHCUZ TAŞINMAZLARIN KİRALANMASINDA HÜKÜM:

    Madde 132 - Alacak bir taşınmaz ile temin edildikten sonra borçlu o taşınmaz üzerinde alacaklının rızası olmaksızın bir irtifak hakkı yahut bir taşınmaz mükellefiyeti tesis ederse bu tesis alacaklının hakkına tesir etmez ve alacaklı taşınmazın o hak ile birlikte veya o haktan ari olarak artırmağa çıkarılmasını isteyebilir.

    Taşınmaz haktan ari olarak satılıp ta bedeli alacaklının alacağından fazla çıkarsa o hakkın takdir edilecek kıymeti ödenmek üzere bedelin fazlası hak sahibine tahsis edilir.

    İpotek yapılmış olan taşınmazı borçlu alacaklının rızası olmaksızın başkasına kiraya verir ve keyfiyeti tapuya tescil ettirirse bu tescil ipotekli alacaklının hakkına tesir etmez.

    Bu hüküm haczedilmiş olan taşınmazlarda da caridir.

    İHALENİN FESHİ VE FARKININ TAHSİLİ:

    Madde 133 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/16 md.)

    Taşınmaz kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse, ihale kararı icra memuru tarafından kaldırılarak teminat akçesi alıcının ikinci fıkra gereğince mesul bulunduğu meblağa mahsup edilmek üzere alıkonulur. Kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimsenin ileri sürdüğü pey, 129 uncu maddenin aradığı şartlara uygun bulunması ve bu kimsenin adresinin de malum olması halinde bir muhtıra tebliğ edilerek arzettiği bedelle taşınmaz kendisine teklif edilir ve üç gün zarfında almaya razı olursa ona ihale olunur. Razı olmaz veya cevapsız bırakılırsa veya bulunmazsa taşınmaz icra dairesince hemen artırmaya çıkarılır. Bu artırma ilgililere tebliğ edilmeyip yalnızca satıştan en az yedi gün önce yapılacak ilanla yetinilir. Bu artırmada, teklifin, 129 uncu maddedeki hükümlere uyması şartıyla taşınmaz ençok artırana ihale olunur.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/21 md.) İhaleye katılıp daha sonra ihale bedeli ni yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesuldürler. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.

    İHALENİN NETİCESİ VE FESHİ:

    Madde 134 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/63 md.)

    İcra dairesi tarafından taşınmaz kendisine ihale edilen alıcı o taşınmazın mülkiyetini iktisap etmiş olur. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./38. md.) İhale kesinleşinceye kadar taşınmazın ne şekilde muhafaza ve idare edileceği icra dairesi tarafından kararlaştırılır.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/22 md.) İhalenin feshini, Borçlar Kanununun 226 ncı maddesinde yazılı sebepler de dahil olmak üzere yalnız satış isteyen alacaklı, borçlu, tapu sicilindeki ilgililer ve pey sürmek suretiyle ihaleye iştirak edenler yurt içinde bir adres göstermek koşuluyla icra mahkemesinden *1* şikayet yolu ile ihale tarihinden itibaren yedi gün içinde isteyebilirler. İlgililerin ihale yapıldığı ana kadar cereyan eden muamelelerdeki yolsuzluklara en geç ihale günü ıttıla peyda ettiği kabul edilir. İhalenin feshi talebi üzerine icra mahkemesi *1* talep tarihinden itibaren yirmi gün içinde duruşma yapar ve taraflar gelmeseler bile icap eden kararı verir. Talebin reddine karar verilmesi halinde icra mahkemesi *1* davacıyı feshi istenilen ihale bedelinin yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./38. md.) Ancak işin esasına girilmemesi nedeniyle talebin reddi halinde para cezasına hükmolunamaz.

    (Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./4.mad) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci fıkrada yer alan oran yüzde yirmi olarak uygulanır.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./38. md.) İhalenin feshine ilişkin şikayet görevsiz veya yetkisiz icra mahkemesi *1* veya mahkemeye yapılırsa, icra mahkemesi *1* veya mahkeme evrak üzerinde inceleme yaparak başvuru tarihinden itibaren en geç on gün içinde görevsizlik veya yetkisizlik kararı verir. Bu kararlar kesindir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./38. md.) Taşınmazı satın alanlar, ihaleye alacağına mahsuben iştirak etmemiş olmak kaydıyla, ihalenin feshi talep edilmiş olsa bile, satış bedelini derhal veya 130 uncu maddeye göre verilen süre içinde nakden ödemek zorundadırlar. İcra müdürü, ödenen ihale bedeli ile ilgili olarak, ihalenin feshine yönelik şikayet sonucunda verilecek karar kesinleşinceye kadar para bankalarda nemalandırılır. İhalenin feshine ilişkin şikayetin kabulüne veya reddine ilişkin kararın kesinleşmesi üzerine, ihale bedeli nemaları ile birlikte hak sahiplerine ödenir.

    İhale kesinleşmedikçe ihale bedeli alacaklılara ödenmez.

    Satış ilanı tebliğ edilmemiş veya satılan malın esaslı vasıflarındaki hataya veya ihalede fesada bilahara vakıf olunmuşsa şikayet müddeti ıttıla tarihinden başlar. Şu kadar ki, bu müddet ihaleden itibaren bir seneyi geçemez.

    İhalenin feshini şikayet yolu ile talep eden ilgili, vaki yolsuzluk neticesinde kendi menfaatlerinin muhtel olduğunu ispata mecburdur.

    Tescil için tapu idaresine yapılacak tebligat, şikayet için muayyen müddetin geçmesinden veya şikayet edilmişse şikayeti neticelendiren kararın kesinleşmesinden sonra yapılır.

    (Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

    TESCİL İÇİN TAPUYA TEBLİĞ VE ZORLA ÇIKARMA:

    Madde 135 - Taşınmaz alıcıya ihale edilip bedeli alındıktan sonra alıcı namına tescil edilmesi için 134 üncü maddede yazılı müddete riayet edilerek tapuya müzekkere yazılır.

    (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/17 md.) Taşınmaz borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akte dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise onbeş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkarılıp taşınmaz alıcıya teslim olunur.

    GEMİLER HAKKINDA:

    Madde 136 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/42 md.)

    Taşınmaz malların satışına ait olan hükümler, gemi siciline kayıtlı gemiler hakkında da tatbik olunur. Bu hükümlerde geçen (Tapu sicili) tabirleri, gemi sicilini ve (İrtifak hakkı) tabiri ise sicile kayıtlı gemiler üzerindeki intifa hakkını anlatır.

    AİLE YURTLARI:

    Madde 137 - Aile yurtlarına dair Kanunu Medeni hükümleri mahfuzdur.

    4 - PARANIN PAYLAŞTIRILMASI:

    PARALARIN PAYLAŞTIRILMASI ZAMANI, MASRAFLAR VE VEKALET ÜCRETİ:

    Madde 138 - Mahcuz mallar tamamiyle satıldıkta bedelleri alakadarlara hisselerine göre paylaştırılır ve bir kısmı satıldıkta icabına göre bedeli hisseleri nispetinde alakadarlara avans olarak dağıtılır.

    Haciz, paraya çevirme ve paylaştırma gibi bütün alacaklıları alakadar eden masraflar önce satış tutarından alınır ve artan para takip masrafları ve işlemiş faizler dahil olduğu halde alacakları nispetinde paylaştırılır.

    (Değişik fıkra: 18/02/1965 - 538/64 md.) Vekil vasıtasiyle yapılan takiplerde vekalet ücretinin miktarı, alacaklı ile borçlu arasında yapılmış sözleşmeye bakılmaksızın, icra memuru tarafından avukatlık ücret tarifesine göre hesaplanır. Bu şekilde tayin olunan vekalet ücreti de takip masraflarına dahildir.

    Muvakkat hacizler için ayrılmış hisseler vaziyet anlaşılıncaya kadar sağlam bir bankaya, banka bulunmıyan yerlerde mahkeme veya icra sandıklarına yatırılır.

    İCRA DAİRESİNİN TAMAMLAMA HACİZLERİ:

    Madde 139 - Satış tutarı bütün alacakları ödemiye yetmezse icra memuru kendiliğinden yeni hacizler yaparak haczi tamamlar; ancak bu suretle haczolunan mallar üzerinde sonra gelen derecelerin evvelce koydurdukları hacizler varsa bu hacizlerin doğurduğu haklara halel gelmez. Yeniden haczedilen mallar ayrıca satış talebine hacet kalmaksızın ve mümkün olduğu kadar çabuk satılır.

    SIRA CETVELİ:

    Madde 140 - Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.

    Alacaklılar 206 ncı madde mucibince iflas halinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar.

    Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir.

    CETVEL SURETLERİNİN TEBLİĞİ:

    Madde 141 - Sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilir.

    CETVELE İTİRAZ:

    Madde 142 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.

    Dava basit muhakeme usuliyle görülür.

    İtiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoliyle icra mahkemesine *1* arzolunur.

    TEMİNAT KARŞILIĞI ÖDEME:

    Madde 142/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./39. md.)

    Sıra cetveline karşı 142 nci madde uyarınca şikayet veya itiraz yapılmışsa, tebligatı alan ve sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklı, bir bankanın kesin teminat mektubunu dosyaya ibraz ederek payına düşen meblağı tahsil edebilir. 36 ncı maddenin ikinci fıkrası burada da uygulanır.

    Teminat mektubunda, alacaklının dosyadan tahsil ettiği meblağ ile bu meblağın kısmen veya tamamen icra dosyasına iadesinin gerekmesi halinde iade tarihine kadar geçecek süreye ait olan faizin, icra dairesinin ilk yazılı talebi üzerine dosyaya ödenmesi taahhüt edilmelidir. Bu esaslar dahilinde teminat mektubuyla garanti edilecek miktar icra dairesince belirlenir.

    BORÇ ÖDEMEDEN ACİZ VESİKASI:

    Madde 143 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./40. md.) Alacaklı alacağının tamamını alamamış ve aciz vesikası düzenlenmesi için gerekli şartlar yerine gelmişse, icra dairesi kalan miktar için hemen bir aciz vesikası düzenleyip alacaklıya ve bir suretini de borçluya verir; bu belgeler hiçbir harç ve vergiye tabi değildir. Aciz vesikasının bir nüshası da her il merkezinde Adalet Bakanlığınca tespit edilen icra dairesi tarafından tutulan özel sicile kaydedilmek üzere bu icra dairesine gönderilir. Aciz vesikası sicili aleni olup ne şekilde tutulacağı ve hangi hususları içereceği Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan yönetmelikle belirlenir.

    Bu vesika ile 105 inci maddedeki vesika borcun ikrarını mutazammın senet mahiyetinde olup alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verir.

    Alacaklı aciz vesikasını aldığı tarihten bir sene içinde takibe teşebbüs ederse yeniden ödeme emri tebliğine lüzum yoktur.

    Aciz vesikasında yazılı alacak miktarı için faiz istenemez.

    Kefiller, müşterek borçlular ve borcu tekeffül edenler bu miktar için vermeğe mecbur oldukları faizlerden dolayı borçluya rücu edemezler.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./40. md.) Bu borç, borçluya karşı, aciz vesikasının düzenlenmesinden itibaren yirmi yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Borçlunun mirasçıları, mirasın açılmasından itibaren bir sene içinde alacaklı hakkını aramamışsa, borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürebilirler.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./40. md.) Borçlu, aciz vesikasını düzenlemiş olan icra dairesine borcunu işlemiş faizleriyle birlikte her zaman ödeyebilir. İcra dairesi ödenen parayı alacaklıya verir veya gerektiğinde 9 uncu madde hükümleri dahilinde bir bankaya yatırır. Borcun bu şekilde tamamının ödenmesinden sonra aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya borcunu ödeyerek aciz vesikasını sicilden terkin ettirdiğine dair bir belge verilir. Aynı şekilde, icra takibi batıl ise veya iptal edilirse yahut borçlunun borçlu olmadığı mahkeme kararıyla sabit olursa ya da alacaklı icra takibini geri alırsa, aciz vesikası sicilden terkin edilir ve borçluya buna ilişkin bir belge verilir.

    SENEDİN GERİ VERİLMESİ VE İLAMIN İCRASI VESİKASI:

    Madde 144 - Alacağı tamamen ödenmiş olan alacaklıya ait senet icra dairesince borçluya verilir.

    Alacağının yalnız bir kısmı ödenmiş olan alacaklı, senedini geri alabilir. Şu kadar ki, icra dairesi senede bundan sonra ne miktar para için muteber olacağını yazar yahut senedin mahiyetine göre alakadar dairelere yazdırır.

    İlamların icrasında borçlu isterse kendisine ilamın tamamen veya kısmen icra edilmiş olduğuna dair bedava ve pulsuz bir vesika verilir.

    Bir taşınmazı paraya çeviren icra dairesi o taşınmaz üzerindeki irtifak haklarına, taşınmaz mükellefiyetlerine ve taşınmaz rehin haklarına dair kayıtların tapu sicilinden terkin ve nakillerini de yaptırır.

    (Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Gemi siciline kayıtlı olan bir gemiyi paraya çeviren icra dairesi onun üzerindeki ipotek ve intifa haklarına ait kayıtların sicilden terkin ve nakillerini de yaptırır.

    BEŞİNCİ BAP: REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ İLE TAKİP

    I - TAŞINIR REHNİNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ

    TAKİP TALEBİ:

    Madde 145 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/65 md.)

    Alacağı taşınır rehni ile sağlanmış alacaklı, takip talebinde 58 inci maddede yazılı hususlardan başka merhunun ne olduğunu ve merhun üçüncü şahıs tarafından verilmiş veya merhunun mülkiyeti üçüncü şahsa geçmiş ise onun ve merhun üzerinde sonra gelen rehin hakkı mevcut ise bu hakka sahip olan şahsın ismini de bildirir.

    ÖDEME EMRİ :

    Madde 146 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/66 md.)

    Takip talebi üzerine, icra dairesi, keyfiyeti merhun üzerinde sonra gelen rehin hakkı sahibine bir ihbarname ile bildirir ve borçlu ile rehin maliki üçüncü şahsa aşağıdaki kayıtlara uygun olmak üzere birer ödeme emri gönderir:

    1. Ödeme müddeti onbeş gündür.

    2. Yedi gün içinde itiraz olunmaz ve 1 numaralı bendde yazılı müddet içinde borç ödenmezse rehnin satılacağı bildirilir.

    ÖDEME EMRİNE İTİRAZ :

    Madde 147 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/67 md.)

    Ödeme emrine itiraz hakkında 62 den 72 nci maddeye kadar olan hükümler uygulanır. Ancak;

    1. Rehin hakkına açıkça itiraz edilmemişse, alacaklının rehin hakkı takip safhası içinde artık tartışma konusu olamaz.

    2. Sırf rehin hakkına itiraz olunduğu takdirde, alacaklı, rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipten vazgeçerek, takibin haciz yolu ile devamını istiyebilir. Bu takdirde, borçluya mal beyanında bulunması için yedi gün mühlet verilir.

    II - İPOTEĞİN PARAYA ÇEVRİLMESİ

    TAKİP TALEBİ :

    Madde 148 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/68 md.)

    Taşınmaz ipotek alacaklısı, yetkili veya taşınmazın bulunduğu yer icra dairesine elindeki ipotek belgesinin akit tablosunun tapu idaresince verilmiş resmi bir örneğini ibrazla alacağın miktarını bildirir ve 58 inci maddeye göre takip talebinde bulunur.

    ADRES GÖSTERME ZORUNLULUĞU:

    Madde 148/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./41. md.)

    İpotek sözleşmesinin tarafları veya ipotekli taşınmazı daha sonra satın alanlar ya da bunların halefleri, tapu sicili müdürlüğüne yurt içinde bir tebligat adresi bildirmek zorundadırlar. Aksi takdirde ilgililerin tescil talebi, tapu sicili müdürlüğünce reddolunur.

    Adresin değiştirilmesi tapu sicil müdürlüğüne bildirilmesi halinde sonuç doğurur. Yeni adresin bildirilmemesi halinde tebligatların eski adrese ulaştığı tarih tebellüğ tarihi sayılır.

    1 - İCRA EMRİ:

    Madde 149 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/69 md.)

    İcra memuru, ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiğini ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa, borçluya ve taşınmaz üçüncü şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir.

    Bu icra emrinde borcun otuz gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez ve icra mahkemesinden *1* icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmezse, alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir.

    İCRANIN GERİ BIRAKILMASI:

    Madde 149/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/70 md.)

    İcranın geri bırakılması hakkında 33 üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü fıkraları uygulanır.

    (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./10.mad) İcra mahkemesinin geri bırakılma isteminin reddine ilişkin kararına karşı istinaf yoluna başvuran borçlu veya üçüncü şahıs, takip konusu alacağın yüzde onbeşi nispetinde teminat yatırmadığı takdirde satış durmaz. Bölge adliye mahkemesince talebin reddi hâlinde bu teminat, ayrıca hükme hacet kalmaksızın alacaklıya tazminat olarak ödenir.

    (Ek fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./5.mad) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci fıkrada yer alan oran yüzde otuz olarak uygulanır. İstinaf talebinin reddi halinde, teminat olarak alınan tutarın yarısı tazminat olarak alacaklıya ödenir. Alacaklının satış talebinden sonra takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre, merhunun alacağı karşılamayacağı anlaşılırsa kalan tutar teminatın geriye kalan kısmından karşılanır, varsa teminatın kalan kısmı teminatı yatırana iade edilir.

    2 - ÖDEME EMRİ:

    Madde 149/b - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/70 md.)

    149 uncu maddede yazılı haller dışındaki muaccel alacaklar için icra memuru, borçluya ve varsa taşınmaz sahibi üçüncü şahsa aşağıdaki kayıtlara uygun olmak üzere 60 ıncı maddeye göre birer ödeme gönderir.

    1. Ödeme müddeti otuz gündür.

    2. Yedi gün içinde itiraz olunmaz ve 1 numaralı bendde yazılı müddet içinde borç ödenmezse alacaklının taşınmazın satışını istiyebileceği bildirilir.

    ÖDEME EMRİNE İTİRAZ:

    Madde 150 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/71 md.)

    Borçlu veya üçüncü şahıs ödeme emrinin tebliğinden itibaren yedi gün içinde itirazda bulunabilirler. Ancak, rehin hakkı itiraz konusu yapılamaz. İpoteğin iptali hakkında dava açılması halinde 72 nci madde hükümleri kıyasen uygulanır.

    İTİRAZIN İNCELENMESİ USULÜ VE HÜKÜMLERİ:

    Madde 150/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

    Ödeme emrine itiraz hakkında 62 den 72 nci maddeye kadar olan hükümler uygulanır.

    Ancak;

    1. İpotek, bir cari hesap veya işleyecek kredi vesaire gibi bir mukavelenin teminatı olarak verilmişse, icra mahkemesi bu mukavele ve bununla ilgili sair belge ve makbuzları 68 inci maddedeki esaslara göre incelemek yetkisini haizdir.

    2. (Değişik bend: 02/03/2005-5311 S.K./11.mad) İtirazın kaldırılması kararına karşı istinaf yoluna başvurulması hâlinde 149/a maddesinin ikinci fıkrası hükmü kıyas yoluyla uygulanır.

    KİRACILARA HABER VERME:

    Madde 150/b - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.; Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/18 md.)

    Rehin, kiraya verilmiş bir taşınmaz ise icra memuru, alacaklının talebi üzerine takibin kesinleşmesini beklemeden kiracıları da takipten haberdar eder ve işleyecek kiraların icra dairesine ödenmesini emreder. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./42. md.) Şu kadar ki, bu şekilde işlem yapılması 132 ve 135 inci maddelerdeki hakları ortadan kaldırmaz. Kiracı ihtara rağmen kira paralarını icra dairesine yatırmazsa hakkında 356 ncı madde hükmü kıyasen uygulanır.

    TAPU İDARESİNE HABER VERME:

    Madde 150/c - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

    İcra memuru, ipoteğin paraya çevrilmesi hakkındaki takibin başladığını tapu idaresine haber vermeye mecburdur. Tapu memuru, keyfiyeti taşınmazın siciline şerh verir. Taşınmazı bu şerh tarihinden sonra iktisap edenlere icra veya ödeme emri tebliğ olunmaz.

    SATIŞ HAZIRLIKLARI:

    Madde 150/d - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.; Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/23 md.)

    İcra dairesi, takip talebi üzerine satış hazırlıklarına başlar. Bu maksatla tapudan kayıt örneklerini ve belediyeden imar durumunu getirtir, takibin kesinleşmesini beklemeden kıymet takdirini yaptırır.

    III - MÜŞTEREK HÜKÜMLER

    PARAYA ÇEVİRME MÜDDETİ:

    Madde 150/e - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

    Alacaklı, taşınır rehnin satışını ödeme veya icra emrinin tebliğinden itibaren nihayet bir sene içinde, taşınmaz rehnin satışını da aynı tarihten itibaren nihayet iki sene içinde isteyebilir.

    Satış yukarıdaki fıkrada gösterilen müddetler içinde istenmez veya talep geri alınıp da bu müddetler içinde yenilenmezse takip düşer.

    78 inci maddenin 2 nci fıkrası hükmü rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipte de kıyasen uygulanır.

    MUVAKKAT REHİN AÇIĞI BELGESİ:

    Madde 150/f - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

    Alacaklının satış talebinden sonra takdir edilen ve kesinleşen kıymete göre merhunun alacağı karşılamıyacağı anlaşılırsa, alacaklının talebi üzerine kendisine açık kalan miktar için bir muvakkat rehin açığı belgesi verilir.

    Alacaklı, bu belgeye dayanarak borçlunun diğer mallarının haczini icra memurundan talebedebilir ve 100 üncü maddedeki esaslar dahilinde diğer alacaklıların haczine iştirak edebilir. Bu takdirde alacaklı, rehnin satışı neticesinde, alacağının tahsil edilemiyen kısmını borçlunun diğer mahcuz mallarından rüçhansız olarak alır.

    PARAYA ÇEVİRME USULÜ:

    Madde 150/g - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.; Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/24 md.)

    Satılması istenen rehin hakkında 92 nci maddenin üçüncü fıkrası ve 93, 96, 97, 97/a, 98 ve 99 uncu maddeler ile 112'den 137 nci maddeye kadar olan hükümler kıyas yolu ile uygulanır.

    ALACAĞIN VEYA REHNİN İLAMLA TESBİT EDİLMİŞ OLMASI:

    Madde 150/h - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/72 md.)

    Alacağın veya rehin hakkının yahut her ikisinin bir ilamda veya ilam mahiyetini haiz belgelerde tesbit edilmiş olması halinde, ilamların icrasına dair hükümler kıyasen uygulanır.

    BORÇLU CARİ HESAP VEYA KISA, ORTA, UZUN VADELİ KREDİ ŞEKLİNDE İŞLEYEN NAKDİ KREDİLERİ VE GAYRİ NAKDİ KREDİLERİ TEMİNEN ALINAN İPOTEKLER:

    Madde 150/ı - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./43. md.)

    Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse icra müdürü 149 uncu madde uyarınca işlem yapar. Şu kadar ki, krediyi kullanan tarafın hesap özetine ve borcun ödenmesine ilişkin ihtara ya da gayrinakdi kredi nedeniyle tazmin talebine, kendisine tebliğ edildiği veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde noter aracılığıyla itiraz etmiş olduğunu ispat etmek suretiyle icra mahkemesine *1* şikayette bulunmak hakkı saklıdır. Bu takdirde krediyi kullandıran taraf alacağını 68/b maddesi çerçevesinde diğer belgelerle ispatlayabiliyorsa, krediyi kullanan tarafın şikayeti reddedilir. İcra mahkemesinde *1* yapılan inceleme sırasında, borçlu, borcun sona erdiğine veya ertelendiğine ilişkin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge sunmadıkça takibin durdurulmasına karar verilemez. Hesap özetinin, tazmin talebinin veya ihtarın ipotekli taşınmaz maliki üçüncü kişiye tebliğ edilmesi veya tebliğ edilmiş sayılması Türk Medeni Kanununun 887 nci maddesinde öngörülen ödeme istemi yerine geçer.

    PAYLAŞTIRMA :

    Madde 151 - Rehin bedelinden masrafların çıkarılmasında ve artanın alacaklılar arasında paylaştırılmasında 138 inci madde hükmü tatbik olunur.

    Satış tutarı alacaklıların alacağını ödemeğe yetmezse icra memuru 206 ncı maddenin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre alacaklıların her birine ait sıra ve payları tayin eder.

    141, 142 ve 144 üncü maddelerin hükümleri burada da caridir.

    REHİN AÇIĞI BELGESİ:

    Madde 152 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/73 md.)

    Rehin, satış istiyenin alacağına derece itibariyle rüçhanı olan diğer rehinli alacakların tutarından fazla bir bedelle alıcı çıkmamasından dolayı satılamazsa veya satılıp da tutarı takip olunan alacağa yetmezse, alacaklıya bütün veya geri kalan alacağı için bir belge verilir.

    Alacağın irat senedinden veya bir taşınmaz mükellefiyetinden doğmıyan alacaklı, bu suretle tahsil edemediği alacağı için borçlunun sıfatına göre iflas veya haciz yoluna gidebilir.

    Alacaklı, satış yapılmamışsa artırma gününden, satış yapılması halinde satışın kesinleşmesi tarihinden itibaren bir sene içinde haciz yolu ile takip talebinde bulunursa yeniden icra veya ödeme emri tebliğine lüzum yoktur.

    Rehin açığı belgesi, borç ikrarını mutazammın senet mahiyetindedir.

    İPOTEKLİ ALACAKTA ALACAKLININ GAİP BULUNMASI VEYA BORCU ALMAKTAN İMTİNAI:

    Madde 153 - İpotekle temin edilmiş ve vadesi gelmiş bir alacağın borçlusu icra dairesine müracaatla alacaklısının gaip ve yerleşim yerinin meçhul bulunduğunu veya borcu almaktan ve ipoteği çözmekten imtina ettiğini beyan ederse icra dairesi on beş gün içinde daireye gelerek parayı almasını ve ipoteği çözmesini alacaklıya usulüne göre tebliğ eder. Alacaklı bu müddet içinde gelmediği veya gelipte kanunen makbul bir sebep beyan etmeksizin parayı almaktan ve ipoteği çözmekten imtina eylediği takdirde borçlu borcunu icra dairesine tamamiyle yatırırsa icra mahkemesi *1* verilen paranın alacaklı namına hıfzına ve ipotek kaydının terkinine karar verir. Bu karar tapu dairesine tebliğ edilerek ipotekli taşınmazın sicilline geçirilir.

    Vadesi gelmeyen borcun ipotek senedi mucibince işlemiş ve işleyecek bütün faizleri ile birlikte tediyesini deruhde eden borçlu hakkında da yukarıki hüküm cereyan eder.

    (Ek fırka: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Türk Ticaret Kanununun gemi ipoteği hakkındaki 930 ve 931 inci maddeleri mahfuzdur.

    ALTINCI BAP: İFLAS YOLİYLE TAKİP

    I - YETKİ :

    İFLAS TAKİPLERİNDE YETKİLİ MERCİ:

    Madde 154 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/74 md.)

    İflas yoliyle takipte yetkili merci, borçlunun muamele merkezinin bulunduğu mahaldeki icra dairesidir.

    Merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmeler hakkında yetkili merci, Türkiye'deki şubenin, birden ziyade şubenin bulunması halinde merkez şubenin bulunduğu yerdeki icra dairesidir.

    Borçlu ile alacaklı yetkili icra dairesini yazılı anlaşma ile tayin etmişlerse, o yerin icra dairesi dahi iflas takibi için yetkili sayılır.Şu kadar ki, iflas davaları için yetki sözleşmesi yapılamaz ve iflas davası mutlaka borçlunun muamele merkezinin bulunduğu yer ticaret mahkemesinde açılır.

    II - İFLAS YOLİYLE ADİ TAKİP :

    ÖDEME EMRİ VE MÜNDERECATI:

    Madde 155 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Borçlu iflas yoliyle takibe tabi şahıslardan olup da alacaklı isterse ödeme emrine yedi gün içinde borç ödenmediği takdirde alacaklının mahkemeye müracaatla iflas talebinde bulunabileceği ve borçlunun gerek borcu olmadığına ve gerek kendisinin iflasa tabi kimselerden bulunmadığına dair itirazı varsa bu müddet içinde istida ile icra dairesine bildirmesi lüzumu ve konkordato teklif edebileceği ilave olunur.

    İFLAS TALEBİ VE MÜDDETİ:

    Madde 156 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Ödeme emrindeki müddet içinde borçlu tarafından itiraz olunmamışsa alacaklı bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden iflas kararı isteyebilir.

    Bu dilekçeye borçlunun ödeme emrine itiraz etmediğini mübeyyin ödeme emri nüshasının raptedilmesi lazımdır.

    Borçlu ödeme emrine itiraz etmişse takip durur ve alacaklı bu itirazın kaldırılması ile beraber borçlunun iflasına karar verilmesini bir dilekçe ile Ticaret Mahkemesinden isteyebilir.

    İflas istemek hakkı ödeme emrinin tebliği tarihinden bir sene sonra düşer.

    TALEBİN GERİ ALINMASI VE YENİLENMESİ:

    Madde 157 - İflas talebini geri alan alacaklı bir ay geçmedikçe bu talebini yenileyemez.

    YARGILAMA USULÜ:

    Madde 158 - (Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/26 md.)

    Alacaklının iflas takibi kesinleştiğinde l66 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahele veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.

    Mahkeme, icra dosyasını celbeder ve basit yargılama usulüne göre duruşma yaparak, gerek iflas talebini gerek itiraz ve defileri umumi hükümler dairesinde tetkik ve intac eder. Şu kadar ki, borçlu takibe karşı usulü dairesinde itiraz etmemiş veya itiraz ve defileri varit görülmemişse mahkeme yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcunu ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini borçluya veya iflas davasında kendisini temsil etmiş olan vekiline, dava vicahda devam ediyorsa duruşmada, aksi takdirde Tebligat Kanunu hükümleri dairesinde yapılacak tebliğ ile emreder. Borçlu imtina ederse ilk oturumda iflasına karar verilir.

    MUHAFAZA TEDBİRLERİ:

    Madde 159 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/76 md.)

    İflas talebi halinde mahkeme, ilk önce alacaklıların menfaati için zaruri gördüğü bütün muhafaza tedbirlerini emredebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemişse, alacaklının talebi üzerine, mahkeme mutlaka bu tedbirlere karar vermeye mecburdur. Bu emirler iflas dairesince yerine getirilir.

    Mahkeme, defter tutmadan gayrı bir muhafaza tedbiri isteyen alacaklıdan, ileride haksız çıktığı takdirde borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayabilecekleri zararları karşılamak üzere, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 96 ncı maddesinde yazılı bir teminat alınmasını isteyebilir. Borçlu ödeme emrine itiraz etmemiş veya alacak bir ilama bağlı ise teminat aranmaz. Devlet ve adli yardıma nail kimseler de teminat göstermek mecburiyetinde değillerdir.

    Bu maddeye göre alınan muhafaza tedbirleri borçlu aleyhindeki icra takiplerine tesir etmez.

    MASRAFLARIN PEŞİN VERİLMESİ:

    Madde 160 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/77 md.)

    İflas isteyen alacaklı ilk alacaklılar toplantısına kadar olan masraflardan sorumludur.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/27 md.) Mahkeme, bu masraflar ile iflas kararının kanun yolları için gerekli bütün tebliğ masraflarının peşin verilmesini ister.

    DEFTER TUTULMASI:

    1 - USULÜ:

    Madde 161 - İflas talebinde bulunan alacaklı isterse, mahkeme borçluya ait malların bir defterinin tutulmasına karar verebilir. Bu defter iflas dairesi tarafından tutulur.

    Borçlunun mallarını göstermemesi ve kilitli yerlerini açmaması gibi hallerde 80 ve 81 inci maddeler hükmü tatbik olunur.

    2 - NETİCELERİ:

    Madde 162 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/19 md.)

    Borçlunun ve ailesinin idareleri için iflas memurunun bıraktığı mallar müstesna olmak üzere borçlu, defteri yapılmış olan malları aynen veya istenildiği zamanki kıymetiyle vermeye mecburdur.

    3 - DEVAM MÜDDETİ:

    Madde 163 - Takipte bulunan bütün alacaklılar razı olurlarsa yapılan defter iflas memuru tarafından iptal olunur.

    Defterin hükmü mahkemece temdit edilmemişse yapıldığı tarihten dört ay sonra kendiliğinden ortadan kalkar.

    YARGITAYA MÜRACAAT:

    Madde 164 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/78 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./12.mad) Ticaret mahkemesince verilen nihaî kararlar, 160 ıncı maddenin son fıkrasına göre alınan masraftan karşılanmak suretiyle mahkemece re'sen taraflara tebliğ olunur.

    Bu kararlara karşı tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurulabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı da tebliğ tarihinden itibaren on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.

    İflâs kararına karşı kanun yoluna başvurulması, iflâsın ilânına ve masanın teşkiline mâni değildir. Yalnız ikinci alacaklılar toplantısı, iflâs kararı kesinleşmedikçe yapılamaz.

    Bölge adliye mahkemesince iflâs kararı kaldırılırsa, borçlunun malları üzerindeki tedbirler devam eder. Şu kadar ki, ticaret mahkemesi davanın seyrine göre bu tedbirleri değiştirmeye veya kaldırmaya yetkilidir.

    İFLAS TARİHİ:

    Madde 165 - İflas hükümle açılır ve bu hükümde açılma anı gösterilir.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/29 md.) İflasa karar verilmesinden sonra iflas davasından feragat geçersizdir.

    İFLAS KARARININ TEBLİĞİ VE İLANI:

    Madde 166 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/79 md.)

    İflas kararı, iflas dairesine bildirilir.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/30 md.) Daire, kararı kendiliğinden ve derhal tapuya, ticaret sicil memurluğuna, gümrük ve posta idarelerine, Türkiye Bankalar Birliğine, mahalli ticaret odalarına, sanayi odalarına, menkul kıymet borsalarına, Sermaye Piyasası Kuruluna ve diğer lazım gelenlere bildirir. Daire, ayrıca kararı, karar tarihinde, tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden *1* biri ile birlikte iflas edenin muamele merkezinin bulunduğu yerdeki bir gazetede ve Ticaret Sicili Gazetesinde ilan eder. Tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan *2* gazetenin yayınlandığı yer aynı zamanda muamele merkezi ise mahalli gazetede ilan yapılmaz.

    İflasın kapandığı veya kaldırıldığı da aynı suretle bildirilir ve ilan olunur.

    III - KAMBİYO SENETLERİ ÇEK, POLİÇE VE EMRE MUHARRER SENET HAKKINDAKİ HUSUSİ TAKİP USULLERİ:

    TAKİBİN KABULÜ ŞARTLARI:

    Madde 167 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/80 md.)

    Alacağı çek, poliçe veya emre muharrer senete müstenit olan alacaklı, alacak rehinle temin edilmiş olsa bile, bu bölümdeki hususi usullere göre haciz yolu ile veya borçlu iflasa tabi şahıslardan ise iflas yolu ile takipte bulunabilir.

    Alacaklı, takip talebinde 58 inci maddedeki hususlardan başka iflasa tabi borçlusu aleyhine haciz ve iflas yollarından hangisini istediğini bildirmeğe ve takip talebine kambiyo senedinin aslını ve borçlu adedi kadar tasdikli örneğini eklemeğe mecburdur.

    A HACİZ YOLU İLE TAKİP:

    ÖDEME EMRİ:

    Madde 168 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/81 md.)

    İcra memuru senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse, borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir. Bu ödeme emrine şunlar yazılır:

    1. Takip talebindeki kayıtlar,

    2. Borcun ve takip masraflarının on gün içinde ödenmesi ihtarı,

    3. Takibin müstenidi olan senet kambiyo senedi vasfını haiz değilse, beş gün içinde mercie şikayet etmesi lüzumu,

    4. (Değişik bent: 09/11/1988 - 3494/31 md.) Takip müstenidi kambiyo senedindeki imza kendisine ait olmadığı iddiasında ise bunu beş gün içinde açıkça bir dilekçe ile icra mahkemesine *1* bildirmesi; aksi takdirde kambiyo senedindeki imzanın bu fasıl gereğince yapılacak icra takibinde kendisinden sadır sayılacağı ve imzasını haksız yere inkar ederse sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edileceği ve merciden itirazının kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı ihtarı.

    5. (Değişik bent: 06/06/1985 - 3222/21 md.) Borçlu olmadığı veya borcun itfa edildiği veya mehil verildiği veya alacağın zaman aşımına uğradığı veya yetki itirazını sebepleri ile birlikte beş gün içinde icra mahkemesine *1* bir dilekçe ile bildirerek merciden itirazın kabulüne dair bir karar getirmediği takdirde cebri icraya devam olunacağı ihtarı.

    6. (Değişik bend: 17/07/2003 - 4949 S.K./45. md.) İtiraz edilmediği ve borç ödenmediği takdirde on gün içinde 74 üncü maddeye, itiraz edilip de reddedildiği takdirde ise üç gün içinde 75 inci maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik edileceği, mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarı.

    60 ıncı maddenin son iki fıkrası burada da tatbik olunur.

    A BORCA İTİRAZ:

    Madde 169 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/82 md.)

    Borçlu, 168 inci maddenin 5 numaralı bendine göre borca karşı yapacağı itirazını bir dilekçe ile icra mahkemesine *1* bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz.

    İTİRAZIN İNCELENMESİ:

    Madde 169/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/83 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./46. md.) İcra mahkemesi hakimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hakim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı halinde itirazı kabul eder. İcra mahkemesi hakimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./46. md.) İcra mahkemesi hakimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/32 md.) Borçlunun ibraz ettiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse, merci hakimi, 68/a maddesindeki usule göre yapacağı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasina mahkum eder. Alacaklı birinci fıkra gereğince çağrıldığı duruşmaya gelmediği takdirde merci hakimi alacağın itiraz edilen kısmı için icranın muvakkaten durdurulmasına karar verir. Bunun üzerine alacaklı en geç altı ay içinde merci önünde duruşma talep ederek makbuz altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmek suretiyle, takibin devamına karar alabilir. Merci, imzanın alacaklıya ait olmadığına karar verirse borçluyu, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder.

    Merci hakimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre varit görür ve alacaklı da zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne; aksi halde reddine karar verir.

    İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı mahfuzdur. Alacaklı, genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/32 md.) (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./46. md.) Borçlunun itirazının icra mahkemesince esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi halinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.

    (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./13.mad) İtirazın reddi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması, hiçbir icra muamelesini durdurmaz. Şu kadar ki, borçlu 33 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre teminat gösterirse icra durur.

    B İMZAYA İTİRAZ:

    Madde 170 - (Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/33 md.)

    Borçlu, 168 inci maddenin 4 numaralı bendine göre kambiyo senedindeki imzanın kendisine ait olmadığı yolundaki itirazını bir dilekçe ile icra mahkemesine *1* bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz.

    İcra mahkemesi *1* duruşmadan önce yapacağı incelemede, borçlunun itiraz dilekçesi kapsamından veya eklediği belgelerden edindiği kanaata göre itirazı ciddi görmesi halinde alacaklıya tebliğe gerek görmeden itirazla ilgili kararına kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına evrak üzerinde karar verebilir.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./47. md.) İcra mahkemesi *1* , 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkar edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkar edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkar tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması halinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar.

    (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./47. md.) İcra mahkemesi *1* , itirazın kabulüne karar vermesi halinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezası kalkar.

    BORÇLUNUN KAMBİYO HUKUKU BAKIMINDAN ŞİKAYETİ:

    Madde 170/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/85 md.)

    Borçlu, alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3 üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir.

    İcra mahkemesi *1* müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/34 md.) Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz.

    UYGULANACAK DİĞER HÜKÜMLER:

    Madde 170/b - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./48. md.)

    61 inci maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ve 62 ila 72 nci maddeler bu fasıl hükümlerine aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hakkında da uygulanır.

    B İFLAS YOLU İLE TAKİP:

    ÖDEME EMRİ:

    Madde 171 - (Değişik madde: 18/02/1985 - 538/86 md.)

    İcra memuru, senedin kambiyo senedi olduğunu ve vadesinin geldiğini görürse borçluya senet sureti ile birlikte hemen bir ödeme emri gönderir.

    Ödeme emrine şunlar yazılır:

    1. Takip talebindeki kayıtlar,

    2. Borcun ve takip masraflarının beş gün içinde ödenmesi ihtarı,

    3. Kambiyo senedine ve borca dair her türlü itiraz ve şikayetlerini sebepleriyle birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile beş gün içinde icra dairesine bildirmesi ihtarı,

    4. Beş gün içinde borç ödenmediği, itiraz ve şikayet edilmediği takdirde, alacaklının ticaret mahkemesinden borçlunun iflasını talep edebileceği ihtarı,

    60 ıncı maddenin son iki fıkrası burada da tatbik olunur.

    İTİRAZ VEYA ŞİKAYET:

    Madde 172 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/87 md.)

    Ödeme emrine itiraz veya şikayet etmek istiyen borçlu, ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içinde her türlü itiraz veya şikayetini sebepleri ile birlikte diğer tarafa tebliğ edilecek nüshadan bir fazla dilekçe ile icra dairesine bildirmeye mecburdur. Bu dilekçenin bir nüshası derhal alacaklıya tebliğ olunur.

    İFLAS DAVASI:

    A İTİRAZ VEYA ŞİKAYET OLUNMAMASI:

    Madde 173 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/88 md.)

    Borçlu beş gün içinde borcu ödemez, itiraz veya şikayette de bulunmazsa, alacaklı, bu durumu tevsik eden ödeme emri nüshası ile ticaret mahkemesinden borçlunun iflasına karar verilmesini istiyebilir.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/35 md.) İflas takibi kesinleştiğinde 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. İflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde diğer alacaklılar davaya müdahale veya itiraz ederek iflası gerektiren bir hal bulunmadığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.

    Mahkeme, takip dosyasını getirtir ve basit yargılama usulü ile yapacağı inceleme sonunda borcun ödenmediği, itiraz ve şikayette de bulunmadığını tesbit ederse yedi gün içinde faiz ve icra masrafları ile birlikte borcun ifa veya o miktar meblağın mahkeme veznesine depo edilmesini 158 inci madde uyarınca emreder. Bu emir yerine getirilmezse borçlunun iflasına karar verilir. Şu kadar ki, borçlu ödeme emrinde yazılı müddetin geçmesinden sonra borcu ödediğine dair resmi bir belge ibraz ederse iflas yolu ile takip talebi ve iflas davası düşer.

    Borçlu, ticaret mahkemesine 65 inci maddeye göre gecikmiş itirazda bulunabilir. Mahkeme mazereti yerinde görürse iflas davasını 174 üncü madde uyarınca karara bağlar.

    B İTİRAZ VEYA ŞİKAYET OLUNMASI:

    Madde 174 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/89 md.)

    Alacaklı, borçlunun itiraz ve şikayetinin kaldırılmasını ve iflasına karar verilmesini ticaret mahkemesinden istiyebilir. Mahkeme 158 inci madde uyarınca iflas davasını karara bağlar.

    C İSTİRDAT DAVASI:

    Madde 175 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/90 md.)

    İflas takibine itiraz etmemesi yüzünden borçlu olmadığı bir parayı ödeyen kimse 72 nci madde uyarınca geri almak hakkını haizdir.

    D UYGULANACAK HÜKÜMLER:

    Madde 176 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/91 md.)

    156 ncı maddenin son fıkrası ile 157 ila 166 ncı madde hükümleri burada da uygulanır.

    C MÜŞTEREK HÜKÜMLER

    ALACAKLI VE BORÇLUYA VERİLECEK BELGELER:

    Madde 176/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/92 md.)

    İcra dairesi 60 ve 64 üncü maddeler gereğince alacaklıya ödeme emrinin bir nüshasını verir.

    Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir.

    BİRDEN FAZLA BORÇLU BULUNMASI:

    Madde 176/b - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/92 md.)

    Bir çek, poliçe veya emre muharrer senedin takip edilen borçlusu birden ziyade olup da hepsi iflasa tabi şahıslardan ise, alacaklının bunlar hakkında aynı talepte (Haciz veya iflas) bulunması lazımdır. Bu halde, borçlu tarafından itiraz vukuunda talebin mahiyetine göre 169, 169 a. ve 170 inci veya 174 üncü maddeler hükümleri uygulanır.

    Bir senetle takip edilen borçlular içinde iflasa tabi olmıyan bir şahıs bulunup da alacaklı iflasa tabi olanlar aleyhine iflas, tabi olmıyanlar aleyhine haciz yoluna gitmek isterse, bu yollara mahsus ayrı iki takip talebinde bulunmaya mecburdur. Bu halde takip taleplerinden birine kambiyo senedinin icra memuru tarafından tasdik edilmiş bir sureti eklenir. İcra memuru, senedin bu suretine, senedin aslının kendisinde bulunduğunu yazar.

    IV - DOĞRUDAN DOĞRUYA İFLAS HALLERİ

    EVVELCE TAKİBE HACET KALMAKSIZIN İFLAS:

    A - ALACAKLININ TALEBİ:

    Madde 177 - Aşağıdaki hallerde alacaklı evvelce takibe hacet kalmaksızın iflasa tabi borçlunun iflasını isteyebilir.

    1 - Borçlunun malum yerleşim yeri olmaz, taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle kaçar, alacaklıların haklarını ihlal elen hileli muamelelerde bulunur veya bunlara teşebbüs eder yahut haciz yoliyle yapılan takip sırasında mallarını saklarsa;

    2 - Borçlu ödemelerini tatil eylemiş bulunursa;

    3 - 301 inci maddedeki hal varsa;

    4 - İlama müstenit alacak icra emriyle istenildiği halde ödenmemişse

    Türkiye'de bir yerleşim yeri veya mümessili bulunan borçlu dinlenmek için kısa bir müddette mahkemeye çağırılır.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/36 md.) Bu Kanunun 178 inci maddesinin ikinci fıkrası burada da uygulanır.

    B - BORÇLUNUN MÜRACAATİYLE:

    Madde 178 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/93 md.)

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/37 md.) İflasa tabi bir borçlu, aciz halinde bulunduğunu bildirerek yetkili mahkemeden iflasını isteyebilir. Borçlu, bu halde bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren mal beyanını iflas talebine eklemek zorundadır. Bu belge mahkemeye ibraz edilmedikçe iflasa karar verilemez.

    (Ek fıkra: 09/11/1988 - 3494/37 md.) İflas talebi 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan edilir. Alacaklılar iflas talebinin ilanından itibaren onbeş gün içinde davaya müdahale veya itiraz ederek, borçlunun iflas talebini, hakkındaki takipleri ertelemek ve borçlarını ödemeyi geciktirmek için yaptığını ileri sürerek mahkemeden talebin reddini isteyebilirler.

    İflasa tabi bir borçlu aleyhine alacaklılardan birinin haciz yolu ile takibi neticesinde yapılan haciz borçlunun yarı mevcudunun elinden çıkmasına sebep olup da kalanı muaccel ve vadesi bir sene içinde hulül edecek diğer borçlarını ödemeye yetişmiyorsa borçlu derhal aczini bildirerek iflasını istemeye mecburdur.

    SERMAYE ŞİRKETLERİ İLE KOOPERATİFLERİN İFLASI:

    Madde 179 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./49. md.)

    Sermaye şirketleri ile kooperatiflerin borçlarının aktifinden fazla olduğu idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler veya şirket ya da kooperatif tasfiye halinde ise tasfiye memurları veya bir alacaklı tarafından beyan ve mahkemece tespit edilirse, önceden takibe hacet kalmaksızın bunların iflasına karar verilir. Şu kadar ki, idare ve temsil ile vazifelendirilmiş kimseler ya da alacaklılardan biri, şirket veya kooperatifin mali durumunun iyileştirilmesinin mümkün olduğuna dair bir iyileştirme projesini mahkemeye sunarak iflasın ertelenmesini isteyebilir. Mahkeme projeyi ciddi ve inandırıcı bulursa, iflasın ertelenmesine karar verir. İyileştirme projesinin ciddi ve inandırıcı olduğunu gösteren bilgi ve belgelerin de mahkemeye sunulması zorunludur.

    Mahkeme, gerekli görürse idare ve temsille vazifelendirilmiş kimseleri ve alacaklıları dinleyebilir. İflasın ertelenmesi talepleri öncelikle ve ivedilikle sonuçlandırılır.

    ERTELEME TEDBİRLERİ:

    Madde 179/a - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./50. md.)

    İflasın ertelenmesine karar veren mahkeme, şirketin veya kooperatifin malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri iyileştirme projesini de göz önünde tutarak alır.

    Mahkeme erteleme kararı ile birlikte kayyım atanmasına karar verir. Mahkeme, yönetim organının yetkilerini tümüyle elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da yetinebilir.

    İflasın ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkileri ayrıntılı olarak gösterilir.

    Mahkeme erteleme kararının hüküm fıkrasını 166 ncı maddenin ikinci fıkrasındaki usulle ilan eder ve gerekli bildirimleri yapar.
#1890
Temel Mevzuat Metinleri / İcra ve İflas Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:18:50
    BORÇLU CARİ HESAP VEYA KISA, ORTA, UZUN VADELİ KREDİ ŞEKLİNDE İŞLEYEN KREDİLERDE İTİRAZIN KESİN OLARAK KALDIRILMASI:

    Madde 68/b - (Ek madde: 09/11/1988 - 3494/4 md.)

    Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter aracılığı ile göndermek zorundadır. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./18. md.) Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi halinde sonuç doğurur; yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi halinde hesap özetinin eski adrese ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır.

    Süresi içinde gönderilen hesap özetinin muhtevasına, alındığından itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan taraf, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcunu ödedikten sonra dava edebilir.

    Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar bu Kanunun 68 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar. Krediyi kullanan taraf, itiraz etmediği hesap özetinin dayandığı belgelerde kendisine izafe edilen imzayı kabul etmiş sayılır. Bu hüküm bu Kanunun 150/a maddesinin söz konusu olduğu hallerde de aynen uygulanır.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./18. md.) Krediyi kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarname içeriğine itiraz etmiş olması, kredi hesabının kesilmesi ve borcun ödenmesine ilişkin ihtarnameden önce tebliğ edilen ve itiraz edilmeyerek kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine ilişkin hesap özetlerinin muhtevasına itiraz edilmemiş olmasının sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bu durumda, önceki dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap özetleri hakkında ikinci fıkra hükümleri uygulanır.

    İTİRAZIN MUVAKKATEN KALDIRILMASININ HÜKÜMLERİ:

    Madde 69 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/40 md.)

    İtirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verilir ve ödeme emrindeki müddet geçmiş bulunursa alacaklının talebi ile borçlunun malları üzerine muvakkat haciz konur.

    İtirazın muvakkaten kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu, takibin yapıldığı mahal veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde borçtan kurtulma davası açabilir. Bu davanın dinlenebilmesi için borçlunun dava konusu alacağın yüzde 15 ini ilk duruşma gününe kadar mahkeme veznesine nakden depo etmesi veya mahkemece kabul edilecek aynı değerde esham ve tahvilat veya banka teminat mektubu tevdi etmesi şarttır. Aksi takdirde dava reddolunur.

    Borçlu yukarda yazılı müddet içinde dava etmez veya davası reddolunursa itirazın kaldırılması kararı ve varsa muvakkat haciz kesinleşir.

    Davanın reddi hakkındaki karara karşı istinaf yoluna başvuran borçlu, ayrıca 36 ncı madde hükümlerini yerine getirmek şartiyle, icra dairesinden mühlet istiyebilir.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/5 md.) Borçtan kurtulma davasında haksız çıkan taraf, dava veya hükmolunan şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere münasip bir tazminatla mahkum edilir.

    KARAR VE MÜDDET

    Madde 70 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/41 md.)

    İcra mahkemesi *1* , itirazın kaldırılması hakkındaki talep üzerine iki tarafı davet eder ve 18 inci madde hükmüne göre kararını verir.

    İCRA MAHKEMESİNİN KARARİYLE TAKİBİN TALİK VEYA İPTALİ: *1*

    Madde 71 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/42 md.)

    Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun ve ferilerinin itfa edildiğini yahut alacaklının kendisine bir mühlet verdiğini noterden tasdikli veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat ederse, takibin iptal veya talikini her zaman icra mahkemesinden *1* istiyebilir.

    Borçlu, takibin kesinleşmesinden sonraki devrede borcun zamanaşımına uğradığını ileri sürecek olursa, 33a. maddesi hükmü kıyasen uygulanır.

    MENFİ TESBİT VE İSTİRDAT DAVALARI:

    Madde 72 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/43 md.)

    Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tesbit davası açabilir.

    İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.

    İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde kırktan aşağı tayin edilemez.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/6 md.) Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olamaz.

    Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.

    Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.

    Menfi tesbit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.

    HUSUSİ HÜKÜMLER:

    Madde 73 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/44 md.)

    Rehnin paraya çevrilmesi yoliyle takipteki ödeme emirleri için 146, 147, 149b, 150, 150a; iflas yoliyle adi takipteki ödeme emirleri için 155 ve 156 ve kambiyo senetleri hakkındaki hususi takip usullerindeki ödeme emirleri için 168 ila 170 ve 171 ve 172 nci maddelerdeki hususi hükümler uygulanır.

    DÖRDÜNCÜ BAP: HACİZ YOLİYLE TAKİP

    I. MAL BEYANI

    BEYANIN MUHTEVİYATI:

    Madde 74 - Mal beyanı, borçlunun gerek kendisinde ve gerek üçüncü şahıslar yedinde bulunan mal ve alacak ve haklarında borcuna yetecek miktarın nevi ve mahiyet ve vasıflarını ve her türlü kazanç ve gelirlerini ve yaşayış tarzına göre geçim membalarını ve buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini yazı ile veya şifahen icra dairesine bildirmesidir.

    BEYAN MECBURİYETİ MÜDDETİ, BAŞLANGICI:

    Madde 75 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/8 md.)

    İtirazının iptaline veya kat'i veya muvakkat surette kaldırılmasına karar verilen borçlu, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren üç gün içinde yukarıdaki maddede gösterildiği üzere beyanda bulunmaya mecburdur.

    İptal veya kaldırma kararı borçlunun vicahında verilmiş ise bu müddet, kararın tefhiminden başlar.

    HAPİS İLE TAZYİK:

    Madde 76 - (Değişik madde: 24/05/1962 - 51/ 1 md.) *

    Mal beyanında bulunmıyan borçlu, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra mahkemesi hakimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis üç ayı geçemez.

    SONRADAN KAZANILAN VEYA ZİYADELEŞEN MALLARIN BEYANI:

    Madde 77 - İcra dairesine vaki olan beyanda malı olmadığını bildirmiş veya borcuna yetecek mal göstermemiş yahut beyandan imtina etmiş olan borçlu sonradan kazandığı malları ve kazancında ve gelirinde vukua gelen tezayütleri yedi gün içinde mezkur daireye taahhütlü mektupla veya şifahi olarak bildirmeğe mecburdur.

    II. HACİZ

    HACİZ:

    1 - TALEP MÜDDETİ

    Madde 78 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Ödeme emrindeki müddet geçtikten ve borçlu itiraz etmiş ise itirazı refolunduktan sonra mal beyanını beklemeksizin alacaklı haciz konmasını isteyebilir.

    (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/9 md.) Haciz istemek hakkı, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren bir sene geçmekle düşer. İtiraz veya dava halinde bunların vukuundan hükmün katileşmesine kadar veya alacaklıyla borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmeleri yapmaları halinde taksit sözleşmesinin ihlaline kadar geçen zaman hesaba katılmaz.

    Alacaklı isterse, haciz talebinin vukuuna dair bir vesika verilir. Bu vesika hiç bir harç ve resme tabi değildir.

    Haciz talebi kanuni müddet içinde yapılmaz veya geri alındıktan sonra bu müddet içinde yenilenmezse dosya muameleden kaldırılır.

    Yeniden haciz istemek, alacaklı tarafından vukubulan yenileme talebinin borçluya tebliğine mütevakkıftır. İlama müstenit olmayan takiplerde yenileme talebi üzerine yeniden harç alınır Yenileme masraf ve harçları borçluya tahmil edilmez.

    2 - HACZE BAŞLAMA MÜDDETİ:

    Madde 79 - İcra dairesi talepten nihayet üç gün içinde haczi yapar.

    (Değişik fıkra: 06/06/1985 - 3222/10 md.) Haczolunacak mallar başka yerde ise haciz yapılmasını malların bulunduğu yerin icra dairesine hemen yazar. Bu halde hacizle ilgili şikayetler, istinabe olunan icra dairesinin tabi bulunduğu icra mahkemesince *1* çözümlenir. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./19. md.) Resmi sicile kayıtlı malların haczi, takibin yapıldığı icra dairesince, kaydına işletilmek suretiyle doğrudan da yapılabilir.

    HACİZ YAPAN MEMURUN SALAHİYETİ:

    Madde 80 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    İcra memuru haczi kendi yapabileceği gibi yardımcı veya katiplerinden birine de yaptırabilir.

    Borçlu haciz sırasında malın bulunduğu yerde bulunmaz ve hemen bulundurulması mümkün olmazsa haciz, gıyabında yapılır.

    Talep vukuunda borçlu kilitli yerleri ve dolapları açmağa vesair eşyayı göstermeğe mecburdur. Bu yerler icabında zorla açtırılır.

    (Değişik fıkra: 18/02/1965 - 538/45 md.) Haczi yapan memur, borçlunun üzerinde para, kıymetli evrak, altın veya gümüş veya diğer kıymetli şeyleri sakladığını anlar ve borçlu bunları vermekten kaçınırsa, borçlunun şahsına karşı kuvvet istimal edilebilir.

    ZABITA MEMURLARİYLE MUHTARLARIN VAZİFELERİ:

    Madde 81 - Zor kullanma hususunda bütün zabıta memurları icra memurunun yazılı müracaatı üzerine kendisine muavenet ve emirlerini ifa etmekle mükelleftirler.

    Köylerde haczi yapan memurun emirlerini muhtarlar da ifaya mecburdurlar.

    HACZİ CAİZ OLMIYAN MALLAR VE HAKLAR:

    Madde 82 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/46 md.)

    Aşağıdaki şeyler haczolunamaz:

    1. Devlet malları ile mahsus kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar,

    2. Borçlunun zatı ve mesleki için lüzumlu elbise ve eşyasiyle borçlu ve ailesine lüzumu olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve eşyası,

    3. Vazgeçilmesi kabil olmıyan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,

    4. Borçlu çiftçi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer eklenti ve ziraat aletleri; değilse, sanat ve mesleki için lüzumlu olan alet ve edevat ve kitapları ve arabacı, kayıkçı, hamal gibi küçük nakliye erbabının geçimlerini temin eden nakil vasıtaları,

    5. Borçlu ve ailesinin idareleri için lüzumlu ise borçlunun tercih edeceği bir süt veren mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç ay lık yem ve yataklıkları,

    6. Borçlunun ve ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ve borçlu çiftçi ise gelecek mahsül için lazım olan tohumluğu,

    7. Borçlu bağ, bahçe veya meyva veya sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimi için zaruri olan bağ bahçe ve bu sanat için lüzumlu bulunan alet ve edevat,

    Geçimi hayvan yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisi ve ailesinin maişetleri için zaruri olan miktarı ve bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,

    8. Borçlar Kanununun 510 uncu maddesi mucibince haczolunmamak üzere tesis edilmiş olan kaydı hayatla iratlar,

    9. Memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri,

    Askeri malullerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri,

    10. Bir muavenet sandığı veya cemiyeti tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde bağlanan maaşlar,

    11. Vücut veya sıhhat üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak mutazarrırın kendisine veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi lazım gelen paralar,

    12. Borçlunun haline münasip evi (Ancak evin kıymeti fazla ise bedelinden haline münasip bir yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılır.)

    Medeni Kanunun 807 nci maddesi hükmü saklıdır. 2, 3, 4, 5, 7 ve 12 numaralı bendlerdeki istisna, borcun bu eşya bedelinden doğmaması haline münhasırdır.

    KISMEN HACZİ CAİZ OLAN ŞEYLER:

    Madde 83 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Maaşlar, tahsisat ve her nevi ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama müstenit olmayan nafakalar, tekaüt maaşları, sigortalar veya tekaüt sandıkları tarafından tahsis edilen iratlar, borçlu ve ailesinin geçinmeleri için icra memurunca lüzumlu olarak takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir.

    (Değişik fıkra: 12/04/1968 - 1045/1 md.) Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.

    ÖNCEDEN YAPILAN ANLAŞMALAR:

    Madde 83/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/47 md.)

    82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.

    YAVRULU HAYVANLARIN HACZİ:

    Madde 83/b - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/47 md.)

    Hayvan hacizlerinde, anaları tarafından beslenme ve bakılmaya muhtaç olan yavrular analarından ayrı haczedilemiyecekleri gibi bunların anaları da yavrularından ayrı haczedilemezler.

    TAŞINMAZ REHNİ KAPSAMINDAKİ EKLENTİNİN HACZİ:

    Madde 83/c - (Ek madde: 09/11/1988 - 3494/7 md.)

    Taşınmaz rehni ipotek akit tablosunda sayılı bulunan eklenti taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez.

    Türk Kanunu Medenisinin 777 nci maddesi hükmü saklıdır.

    YETİŞMEMİŞ MAHSULLERİN HACZİ :

    Madde 84 - Yetişmemiş her nevi toprak ve ağaç mahsulleri yetişmeleri zamanından en çok iki ay evvel haczolunabilir. Bu suretle haczedilen mahsullerin borçlu tarafından başkasına devri haczeden alacaklıya karşı hükümsüz olup icranın devamına mani olmaz.

    Alacağı taşınmaz rehinle temin edilmiş olan alacaklının mütemmim cüz olarak merhunun yetişmemiş mahsulleri üzerinde haiz olduğu hakka halel gelmez. Şu kadar ki mürtehin rehinin icraca paraya çevrilmesi için mahsullerin yetişmesinden evvel takip talebinde bulunmuş olmalıdır.

    TAŞINIR VE TAŞINMAZ MALLARIN HACZİ :

    Madde 85 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır mallariyle taşınmazlarından ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczolunur.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/8 md.) Borçlu yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahıslar, taşınır mal üzerinde üçüncü bir şahsın mülkiyet veya rehin hakkı gibi sınırlı bir ayni hakkının bulunması veya taşınır malın üçüncü şahıs tarafından haczedilmiş olması halinde bu hususu haciz yapan memura beyan etmek ve beyanının haciz tutanağına geçirilmesini talep etmek, haczi yapan memur da borçluyu yahut borçlu ile birlikte malı elinde bulunduran şahısları bu beyana davet etmek zorundadır. Bu tür mallar ile üçüncü şahıs tarafından ihtiyaten haciz veya istihkak iddia edilmiş bulunan malların haczi en sonraya bırakılır.

    Ancak haczolunan taşınmaz artırmaya çıkarılmadan borçlu borcun itfasına yetecek taşınır mal veya vadesi gelmiş sağlam alacak gösterirse taşınmaz üzerinde haciz baki kalmak üzere önce gösterilen taşınır veya alacak da haczolunur.

    Şu kadar ki, bu suretle mahcuz kalan taşınmazın idare ve işletmesine ve hasılat ve menfaatlerine icra dairesi müdahale etmez.

    Hasılatı paraya çevirme masraflarını ve icabında muhafaza ve idare masraflarını tecavüz etmeyeceği muhakkak olan şeyler haczolunmaz.

    Haczi koyan memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir.

    TAŞINIR MALLARDA HACZİN NETİCELERİ :

    Madde 86 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/48 md.)

    Borçlu, alacaklının muvafakati ve icra memurunun müsaadesi alınmaksızın mahcuz taşınır mallarda tasarruf edemez. Haczi koyan memur hilafına hareketin cezai mesuliyeti müstelzim olduğunu borçluya ihtar eder.

    Haczedilmiş olan taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın zilyedlik hükümlerine dayanarak iyi niyetle iktisabettiği haklar saklıdır.

    İyi niyet kaidelerine aykırı olarak mahcuz taşınır mal üzerinde üçüncü şahsın iktisabettiği, haklar, alacaklının hacizle o mala taallük eden haklarını ihlal ettiği nispette batıldır.

    KIYMET TAKDİRİ :

    Madde 87 - Haczi yapan memur, haczettiği malın kıymetini takdir eder. İcabında ehli vukufa müracaat edebilir.

    MAHCUZ MALLARI MUHAFAZA TEDBİRLERİ :

    1 - TAŞINIRLAR HAKKINDA:

    Madde 88 - Haczolunan paraları, banknotları, hamiline ait senetleri, poliçeler ve sair cirosu kabil senetlerle altın ve gümüş ve diğer kıymetli şeyleri icra dairesi muhafaza eder.

    Diğer taşınır mallar masrafı peşinen alacaklıdan alınarak münasip bir yerde muhafaza altına alınır. Alacaklı muvafakat ederse istenildiği zaman verilmek şartiyle muvakkaten borçlu yedinde veya üçüncü şahıs nezdinde bırakılabilir. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./21. md.) Üçüncü şahsın elinde bulunan taşınır mallar haczedilince, alacaklının muvafakatı ve üçüncü şahsın kabulü halinde üçüncü şahsa yediemin olarak bırakılır.

    İcra dairesi üçüncü bir şahsa rehnedilmiş olan malları da muhafaza altına alabilir. (Ek cümle: 17/07/2003-4949 S.K./21. md.) Ticari işletme rehni kapsamındaki taşınırlar ise, icra dairesince satılmalarına karar verilmesinden sonra muhafaza altına alınabilir. Bu mallar paraya çevrilmediği takdirde geri verilir.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./21. md.) Adalet Bakanlığı, mahcuz malların muhafazası için uygun göreceği yerlerde depo ve garaj açabileceği gibi; Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfına da açtırabilir veya işletme hakkını verebilir. (Ek cümle: 14/07/2004 - 5219 S.K./4.mad) Alınacak depo ve garaj ücretleri Adalet Bakanlığınca belirlenir. (Ek cümle: 14/07/2004 - 5219 S.K./4.mad) Bu yerlerin çalışma esas ve usulleri yönetmelikte gösterilir.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./21. md.) İcra dairesi, depo ve garajlarda ve yediemin olarak kendisine hacizli malın bırakılmış olduğu üçüncü kişilerde saklanıp da hukuken artık muhafazasına gerek kalmayan malı, vereceği uygun süre içinde geri almasını ilgililere resen bildirir. Verilen süre içinde eşya geri alınmazsa, icra müdürü icra mahkemesinin kararı ile taşınır mal satışlarına ilişkin hükümler uyarınca bunları satar. Elde edilen miktardan muhafaza ve satış giderleri ödenir. Artan miktar 9 uncu madde hükmüne göre muhafaza olunur. Bu konuda ortaya çıkan ihtilaflar icra mahkemesi *1* tarafından basit yargılama usulüne göre çözülür.

    2 - ALACAKLAR VE ÜÇÜNCÜ ŞAHIS ELİNDE HACZEDİLEN MALLAR HAKKINDA:

    Madde 89 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/49 md.)

    Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2,3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir.

    Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkum edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir.

    Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini icra mahkemesinde *1* ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahkum edilmesini istiyebilir. İcra mahkemesi *1* , tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder.

    Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./22. md.) Her halde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir.

    Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı icra mahkemesine *1* müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir.

    Haciz ihbarnamesi, bir hükmi şahsın veya müessesenin merkez ve şubelerinden hangisine tebliğ edilmiş ise, beyanda bulunma mükellefiyeti yalnız ihbarnameyi tebellüğ eden merkez veya şubeye aittir.

    Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harç ve resme tabi değildir.

    Bu madde hükmü, memuriyeti hasebiyle hakikate muhalif beyanda bulunan memurlar hakkında da uygulanır.

    3 - DİĞER HAKLAR İÇİN :

    Madde 90 - İcra dairesi haczedilen hakların muhafazasına ve alacaklardan günü gelenlerin tahsiline çalışır ve lazım gelen masrafların peşin ödenmesini istiyebilir.

    4 - TAŞINMAZLAR HAKKINDA :

    Madde 91 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/50 md.)

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/10 md.) Taşınmazın haczi ile tasarruf hakkı Medeni Kanunun 920 nci maddesi anlamında tahdide uğrar. Sicile kaydedilmek üzere haciz keyfiyeti, ne miktar meblağ için yapıldığı ve alacaklının adı ile tebliğe yarar adresi icra dairesi tarafından tapuya ve mahcuz gemi ise kayıtlı bulunduğu daireye bildirilir. Adresi değişen alacaklı masrafını vermek sureti ile yeni adresinin tapuya bildirilmesini icra dairesinden istemeye mecburdur.

    Hacze yeni alacaklılar iştirak eder veya haciz kalkarsa bu hususlar da yukarda adı geçen dairelere haber verilir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./23. md.) Hacizli taşınmazın el değiştirmesi halinde 148/a maddesi uygulanır.

    I-TAŞINMAZ HACZİNİN ŞÜMULÜ, II-ALACAKLARI REHİNLE SAĞLANMIŞ ALACAKLILARIN MAHFUZ HAKLARI, III-İDARE VE İŞLETME.

    Madde 92 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/51 md.)

    Bir taşınmazın haczi hasılat ve menfaatlerine de şamildir. Haciz taşınmaz kendilerine rehnedilmiş olan alacaklıların haklarına halel getirmez.

    İcra dairesi, taşınmaz kendilerine rehnedilmiş olan alacaklılarla kiracılara hacizden haber verir.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./24. md.) Daire, taşınmazın idare ve işletmesi ile eklentinin korunması için gerekli tedbirleri alır. Bu tedbirler meyanında icra dairesi, eğer taşınmazda kiracı varsa bu kiracıya, işleyecek kiraları icra dairesine ödemesini emreder. Zarar görme ihtimali bulunan eklenti, rehin alacaklısının talebi üzerine, işletmenin faaliyetine engel olmayacak şekilde muhafaza altına alınır. İdare ve muhafaza masrafları satış bedelinden öncelikle ödenir.

    Bu tedbirler meyanında işliyecek kiraların icra dairesine ödenmesini emreder.

    Ticaret Kanununun 892 nci maddesi hükmü saklıdır.

    MAHSULLERİN TOPLANMASI, BORÇLUNUN HAKKI:

    Madde 93 - İcra dairesi mahsullerin toplanması için lazım gelen tedbirleri alır.

    Borçlunun geçineceği yoksa kendisinin ve ailesinin geçinmeleri için kafi miktar mahsulden veya satıldıkça bedelinden münasip miktar kendisine bırakılır.

    İŞTİRAK HALİNDE TASARRUF EDİLEN MALLAR :

    Madde 94 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/52 md.)

    Bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf edilen bir mal hissesi haczedilirse icra dairesi, yerleşim yerleri bilinen ilgili üçüncü şahıslara keyfiyeti ihbar eder. Bu suretle borçlunun muayyen bir taşınmazdaki tasfiye sonundaki hissesi haczedilmiş olursa icra memuru haciz şerhinin taşınmazın kaydına işlenmesi için tapu sicil muhafızlığına tebligat yapar. (Ek cümleler:17/07/2003 - 4949 S.K./25. md.) Anonim şirketlerde paylar için pay senedi veya pay ilmühaberi çıkarılmamışsa, borçlunun şirketteki payı icra dairesi tarafından şirkete tebliğ olunarak haczedilir. Bu haczin şirket pay defterine işlenmesi zorunludur; ancak haciz, şirket pay defterine işlenmemiş olsa bile şirkete tebliğ tarihinde yapılmış sayılır. Haciz, icra dairesi tarafından tescil edilmek üzere Ticaret Siciline bildirilir. Bu durumda haczedilen payların devri, alacaklının haklarını ihlal ettiği oranda batıldır. Haczedilen payların satışı, taşınır malların satışı usulüne tabidir. Diğer taşınırlarda icra dairesi başkasına devre mani tedbirleri alır.

    Borçlunun reddetmediği miras veya başka bir sebeple iktisap eyleyip henüz tapuya veya gemi siciline tescil ettirmediği mülkiyet veya diğer aynı hakların borçlu namına tescili alacaklı tarafından istenebilir. Bu talep üzerine icra dairesi alacaklının bu muameleyi takip edebileceğini tapu veya gemi sicili dairesine ve icabında mahkemeye bildirir.

    Borçlunun zilyed bulunduğu bir taşınmaz üzerindeki fevkalade zamanaşımı ile iktisabını istemek hakkının haczedilmesi halinde, icra dairesi zilyedliğin başkasına devrine mani olacak tedbirleri alır ve alacaklıya bir ay içinde taşınmazın borçlusu adına tescili için dava açması yetkisini verir. Mahkemenin tescil kararı ile taşınmaz bu alacaklı lehine mahcuz sayılır.

    İkinci fıkra hükmü, almaya hak kazandığı veya almakta bulunduğu emekli veya yetim maaşını istifa için icap eden yoklama muamelesini yaptırmıyanlar hakkında yetkili makama bildirmek suretiyle tatbik olunur.

    Alacaklının bu sebeple yapacağı kanuni masraflar ayrıca takip ve hükme hacet kalmaksızın dairece borçludan tahsil olunur.

    MAHCUZ MALLARIN MUHAFAZASI MASRAFLARI:

    Madde 95 - Alacaklı haczedilen malların muhafaza ve idare ve işletilmesi masraflarını istenildiği takdirde peşin vermeğe mecburdur.

    İSTİHKAK İDDİASINA İTİRAZ :

    A - BORÇLUNUN ZİLYEDLİĞİ:

    1 - HAZIRLIK SAFHASI:

    Madde 96 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/53 md.)

    Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra zabıtlarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir.

    İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükutları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.

    Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97 nci maddenin 9 uncu fıkrası gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar.

    2 - ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN İSTİHKAK İDDİASI :

    Madde 97 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/54 md.)

    İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, icra memuru dosyayı hemen icra mahkemesine verir. İcra mahkemesi, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikine karar verir.

    İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde merci takibin taliki talebini reddeder.

    Takibin talikine karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan 36 ncı maddede gösterilen teminat alınır.

    Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur.

    (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./9.mad) Takibin devamına dair verilen icra mahkemesi kararı kesindir.

    Üçüncü şahıs, merci kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.

    Kiralanan yer veya sicile kayıtlı gemilerdeki hapis hakkına tabi eşya ile ilgili istihkak davaları Borçlar Kanununun 268 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yazılı hükümlere uygun olmadıkça talik emri verilemez.

    Dava esnasında 106 ncı maddedeki müddetler cereyan etmez.

    Yukardaki hükümler dairesinde kendisine istihkak talebinde bulunmak imkanı verilmemiş olan üçüncü şahıs, haczedilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli hakkında, hacze ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra mahkemesinde istihkak davası açabilir. Aksi takdirde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Bu halde davacının talebi üzerine merci hakimi takibin talik edilip edilmemesi hakkında yukardaki hükümler dairesinde acele karar vermeye mecburdur. Bu karar diğer taraf dinlenmeksizin de verilebilir.

    İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş bulunursa merci hakimi işbu bedelin yargılama neticesine kadar ödenmemesi veya teminat karşılığında veya halin icabına göre teminatsız derhal alacaklıya verilmesi hususunda ayrıca karar verir.

    İstihkak davasına umumi hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır.

    Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra memuruna dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lazımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/11 md.) İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur.

    (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./9.mad) Davanın reddi hakkındaki karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran istihkak davacısı icra dairesinden 36 ncı maddeye göre mühlet isteyebilir.

    İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile birlikte hükmolunur.

    Koca aleyhine yapılmış bir hacizde karı şahsi malları üzerindeki haklarını Medeni Kanunun 160 ıncı maddesi hükmüne tabi olmaksızın kendisi takip edebilir.

    İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı bu kanunun 11 inci babı hükümlerine dayanarak ve muvakkat veya kati aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir. Dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri hakim serbestçe takdir eder.

    İstihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır.

    İSTİHKAK DAVALARINDA MÜLKİYET KARİNESİ:

    Madde 97/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/55 md.)

    Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.

    İstihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hadiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir.

    3 - ÇALINMIŞ VE ZAYİ OLMUŞ ŞEYLER:

    Madde 98 - Çalınmış ve zayi edilmiş şeyler hakkında Kanunu Medeninin 902,903 ve 904 üncü maddeleri hükmü mahfuzdur.

    İcra dairesi tarafından pazarlık suretiyle yapılan satış Kanunu Medeninin 902 nci maddesinde mezkur resmi artırma hükmündedir.

    B - ÜÇÜNCÜ ŞAHSIN ZİLYETLİĞİ:

    Madde 99 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Haczedilen şey borçlunun elinde olmayıpta üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia eden üçüncü bir şahıs nezdinde bulunursa icra memuru o şahıs aleyhine icra mahkemesine *1* müracaat için alacaklıya yedi gün mühlet verir. Bu mühlet içinde merci hakimliğine dava ikame edilmezse üçüncü şahsın iddiası kabul edilmiş sayılır.

    HACZE İŞTİRAK DERECELERİNİN TEŞKİLİ:

    Madde 100 - İlk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilecek alacaklılar:

    1 - İlk haciz ilamsız takibe müstenitse takip talebinden ve ilama istinat ediyorsa dava ikamesinden mukaddem yapılmış bir takip üzerine alınan aciz vesikasına,

    2 - Yukarki fıkrada yazılı tarihlerden önce açılmış bir dava üzerine alınan ilama,

    3 - Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi veya tarih ve imzası tasdikli bir senede,

    4 - Aynı tarihlerden mukaddem tarihli resmi dairelerin veya salahiyetli makamların salahiyetleri dahilinde ve usulüne göre verdikleri makbuz veya vesikaya istinat eden alacaklılardır.

    Bu suretle iştirak halinde icra dairesi müracaat üzerine aynı derecedeki alacaklıların bütün alacaklarına yetecek nispette ilave suretiyle hacizler yapar.

    Bunların haricindeki alacaklılar ancak, evvelki dereceden artacak bedeller için hacze iştirak edebilirler.

    ÖNCE İCRASI LAZIM GELEN MERASİME LÜZUM OLMAKSIZIN İŞTİRAK:

    Madde 101 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Borçlunun eşi ve çocukları ve vasi veya kayyımı olduğu şahıslar evlenme, velayet veya vesayetten mütevellit alacaklar için önce icrası lazım gelen takip merasimine lüzum olmaksızın ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Şu kadar ki bu hak ancak haciz, vesayetin veya velayetin veya evliliğin devamı esnasında veya zevalini takip eden sene içinde yapıldığı takdirde istimal olunabilir. Bir dava veya takibin devam ettiği müddet hesaba katılmaz. Borçlunun reşit çocukları Kanunu Medeninin 321 inci maddesine müstenit alacaklarından dolayı önce icrası lazım gelen takip merasimine hacet kalmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilirler. Sulh mahkemesi dahi küçükler, vesayet altında bulunanlar veya kendilerine kayyım tayin edilmiş olanlar namına aynı suretle hacze iştirak edebilirler.

    (Değişik fıkra: 18/02/1965 - 538/56 md.) İcra dairesi iştirak taleplerini borçlu ve alacaklılara bildirir. Onlara, itiraz etmeleri için yedi günlük bir mühlet verir. İtiraz halinde iştirak talebinde bulunan kimsenin hacze iştiraki muvakkaten kabul olunur ve yedi gün içinde dava açması lüzumu bildirilir. Bu süre içinde dava açmazsa iştirak hakkı düşer. Açılacak davaya basit yargılama usulüne göre bakılır.

    Nafaka ilamına istinat eden alacaklı önce takip merasiminin icrasına lüzum olmaksızın her zaman aynı derecede hacze iştirak edebilir. Suiniyet hali müstesnadır.

    HACİZ TUTANAĞI TANZİMİ:

    Madde 102 - Taşınır bir malı haciz için mahallinde bir tutanak tutulur. Zabıt varakasında alacaklı ve borçlunun isim ve şöhretleri, alacağın miktarı, haczin hangi gün ve saatte yapıldığı, haczedilen mallar ve takdir edilen kıymetleri ve varsa üçüncü şahısların iddiaları yazılır ve haczi icra eden memur tarafından imza edilir.

    Haczi talep edilen mal taşınmaz ise icra dairesi 91 inci madde mucibince haczi ait olduğu daireye tebliğ eder ve mahallinde tutulacak tutanakta taşınmazın nevi ve mahiyeti ve hududu ve lüzumlu vasıfları dercolunur.

    Evvelce ihtiyaten haczedilen şeylere icra haczi vazedildiği surette zabıt varakasına ihtiyati haciz sahibinin dahi iştirak hakkı işaret olunur.

    Haczi kabil mallar kafi gelmezse veya hiç bulunmazsa bu hal tutanağa kaydolunur.

    DAVET:

    Madde 103 - (Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/12 md.)

    Tutanak tutulurken alacaklı, borçlu veya namlarına Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebellüğe yetkili kimse bulunmazsa, bulunmayan alacaklı veya borçlu üç gün içinde tutanağı tetkik ve diyeceği varsa söylemesi için icra dairesine davet olunur. Kanunen ilavesi gereken müddetler mahfuzdur. Haciz sırasında borçlu veya alacaklı adına Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebellüğe yetkili kimse bulunduğu takdirde haciz tutanağının bir örneği bulunan şahsa verilir. Borçluya veya alacaklıya ayrıca haber verilmez.

    HACZE İŞTİRAK HALİNDE DAVET:

    Madde 104 - Yeni alacaklıların iştiraki ve bu yüzden ilave suretiyle yapılan yeni hacizler tutanağın altına işaret olunur.

    Hacze iştirak eden her yeni alacaklı isterse tutanağın tam bir suretini alabilir.

    Evvelce haciz vazedenlerle borçlular dahi yeni iştirak ve ilaveler kendilerine bildirilmek üzere 103 üncü madde mucibince davet olunurlar.

    BORÇ ÖDEMEDEN ACİZ VESİKASI:

    Madde 105 - Haczi kabil mal bulunmazsa haciz tutanağı 143 üncü maddedeki aciz vesikası hükmündedir.

    İcraca takdir edilen kıymete göre haczi kabil malların kifayetsizliği anlaşıldığı surette dahi tutanak muvakkat aciz vesikası yerine geçerek alacaklıya 277 nci maddede yazılı hakları verir.

    III. PARAYA ÇEVİRME

    1 - SATIŞ TALEBİ

    TALEP İÇİN MÜDDETLER:

    Madde 106 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Alacaklı haczolunun mal taşınır ise hacizden nihayet bir sene ve taşınmaz ise nihayet iki sene içinde satılmasını isteyebilir.

    Borçlunun üçüncü şahıslardaki alacağı taşınır hükmündedir.

    TALEP HAKKI:

    Madde 107 - Her alacaklı mensup olduğu derece namına satış talebinde bulunabilir. 100 üncü maddenin son fıkrası mucibince hacizleri evvelki dereceden artacak bedeller için muteber olan alacaklılardan her biri dahi mensup olduğu derece namına satış isteyebilir.

    MUVAKKAT HACİZ HALİNDE:

    Madde 108 - Haczi muvakkat olan alacaklı satış talebinde bulunamaz ve hakkında 106 ncı maddedeki müddetler cerayan etmez.

    (Ek fıkra: 06/06/1985 - 3222/12 md.) Muvakkaten veya ihtiyaten haczedilen mallar ancak 113 üncü maddenin son fıkrasında yazılı hallerde satılabilir.

    SATIŞIN TATİLİ:

    Madde 109 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Satış bedeli, haklarında haciz katileşmiş olan alacakların mecmu miktarına baliğ olursa satış tatil edilir.

    (İkinci fıkra mülga: 06/06/1985 - 3222/47 md.)

    HACZİN KALKMASI:

    Madde 110 - Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıpta bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar.

    TAKSİTLE ÖDEME:

    Madde 111 - Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.

    Şu kadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./26. md.) Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması halinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/13 md.) Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.

    2 - TAŞINIRLARIN SATIŞI:

    MÜDDETLER:

    Madde 112 - Taşınır mallar satış talebinden nihayet bir ay içinde satılır.

    Yetişmemiş mahsüller, borçlunun muvafakati olmadıkça satılamaz.

    VAKTİNDEN EVVEL SATIŞ:

    Madde 113 - Alacaklı talep etmeden borçlunun talebiyle de satış yapılabilir.

    İcra memuru kıymeti süratle düşen veyahut muhafazası masraflı olan malların satılmasına her zaman karar verebilir.

    ARTIRMA HAZIRLIK TEDBİRLERİ:

    Madde 114 - (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./27. md.) Satış açık artırma ile yapılır. Birinci ve ikinci artırmanın yapılacağı yer, gün ve saat daha önceden ilan edilir.

    İlanın şekli, artırmanın tarzı, yer ve günü ve gazete ile yapılıp yapılmıyacağı icra memurluğunca alakadarların menfaatlerine en muvafık geleni nazarı dikkate alınarak tayin olunur. (Ek cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./27. md.) İlanın yurt düzeyinde yayımlanan bir gazete ile yapılmasına karar verilmesi halinde bu ilan satış talebi tarihinde tirajı ellibinin (50.000) üzerinde olan ve yurt düzeyinde dağıtımı yapılan gazetelerden *1* biriyle yapılır.

    (Ek fıkra: 18/02/1965 - 538/57 md.) Gazete ile yapılacak ilanlara satış şartnamesi eklentileriyle geçirilmeyip, satılacak şeyin cinsi, mahiyeti, önemli vasıfları, muhammen kıymeti, bulunduğu yer ve ikinci artırmanın gün ve saati, satış şartnamesinin vesair bilginin nereden ve ne suretle öğrenilebileceği, talep halinde ve ilanda gösterilen masrafı verilmek şartiyle şartnamenin bir örneğinin gönderilebileceği hususları yazılmakla iktifa olunur. İcra dairesince yapılması zaruri ilanlar dışında, taraflar şartnamenin tamamını, masrafı kendilerine ait olmak üzere, diledikleri vasıtalarla ilan edebilirler. Ancak hususi mahiyetteki bu ilan resmi muameleye tesir etmez.

    İHALENİN YAPILMASI VE GERİ BIRAKILMASI:

    Madde 115 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Satılığa çıkarılan mal üç defa bağırıldıktan sonra en çok artırana ihale edilir. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde altmışını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar o malla temin edilmişse bu suretle rüçhanı olan alacakların mecmuundan fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını tecavüz etmesi şarttır.

    Artırma bu miktara baliğ olmazsa satış icra memuru tarafından geri bırakılır ve artıranlar taahhütlerinden kurtulur.

    İKİNCİ ARTIRMA:

    Madde 116 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./29. md.) İkinci artırma, ilk artırmayı izleyen beşinci gün yapılır. Beşinci günün resmi tatil gününe rastlaması halinde ikinci artırma resmi tatili izleyen ilk iş günü yapılır. Bu halde de 114 üncü madde hükmü uygulanır.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/14 md.) İkinci artırmada mal en çok artıranın üstünde bırakılır. Şu kadar ki, artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin yüzde kırkını bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paraların paylaştırılması masraflarını geçmesi şarttır.

    Böyle fazla bir bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşer.

    ALTIN VE GÜMÜŞ EŞYA:

    Madde 117 - Altın ve gümüş eşya maden halindeki kıymetlerinden daha aşağı bir bedel ile satılamaz.

    SATIŞ BEDELİNİN ÖDENMEMESİ,İHALE FARKLARININ TAHSİLİ SURETİ:

    Madde 118 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/58 md.)

    Satış peşin para ile yapılır. Ancak icra memuru müşteriye yedi günü geçmemek üzere bir mühlet verebilir. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./30. md.) Satılan mal ihale kesinleşmeden teslim olunmaz. Verilen mühlet içinde müşteri bedelin hepsini vermezse icra dairesince mal yeniden artırmaya çıkarılır ve 116 ncı maddenin 2 nci fıkrası tatbik olunur.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/15 md.) İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak suretiyle ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri, teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen sorumludurlar. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur. Bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden tahsil olunur.

    PAZARLIK SURETİYLE SATIŞ:

    Madde 119 - Aşağıdaki hallerde satış pazarlık suretiyle yapılabilir:

    1 - Bütün alakadarlar isterse,

    2 - Borsa veya piyasada fiyatı bulunan kıymetli evrak veya diğer mallar için o günün piyasasında mukarrer fiyat teklif edilirse,

    3 - Artırmada maden kıymetini bulmamış olan altın ve gümüş eşyaya bu kıymet verilirse,

    4 - 113 üncü maddenin ikinci fıkrasında gösterilen haller bulunursa,

    5 - (Değişik bend: 17/07/2003 - 4949 S.K./31. md.) Mahcuz malın tahmin edilen değeri birmilyar lirayı geçmezse.

    ÖDEME YERİNE ALACAKLARIN DEVRİ:

    Madde 120 - Hacze iştirak eden bütün alacaklılar muvafakat ederlerse borçlunun borsada ve piyasada fiyatı olmıyan alacakları, ödeme yerine geçmek üzere itibari kıymetleriyle kendilerine veya hesaplarına olarak içlerinden birine devredilir. Bu halde alacaklılar, alacakları nispetinde borçlunun haklarına halef olurlar.

    Aynı suretle hacze iştirak edenlerin hepsi veya içlerinden birisi borçlunun üçüncü bir şahıstaki alacağının tahsilini veya böyle bir şahsa karşı haiz olduğu dava hakkının kullanılmasını, masraf kendilerine ait olmak ve fakat haklarına halel gelmemek şartiyle üzerlerine alabilirler.

    Bu suretle elde edilecek para ilk önce üzerlerine alanların alacak ve masraflarının ödenmesine karşılık tutulur.

    PARAYA ÇEVİRMENİN DİĞER TARZI. İŞTİRAK HALİNDE MÜLKİYET HİSSELERİ:

    Madde 121 - Bir intifa hakkı veya taksim edilmemiş bir miras veya bir şirket yahut iştirak halinde tasarruf olunan bir mal hissesi gibi yukarki maddelerde gösterilmeyen başka nevi malların satılması lazım gelirse icra memuru satışın nasıl yapılacağını icra mahkemesinden *1* sorar.

    Merci, yerleşim yerleri malum olan alakadarları davet ve gelenlerini dinlendikten sonra açık artırma yaptırabileceği gibi satış için bir memur da tayin edebilir, yahut iktiza eden diğer bir tedbiri alabilir.

    AİLE MAL ORTAKLIĞI:

    Madde 122 - Aile mal ortaklığında bir hissenin satışı 121 inci maddeye göre yapılır. Kanunu Medeninin 331 inci maddesi hükümleri mahfuzdur.

    3 - TAŞINMAZLARIN SATIŞI:

    SATIŞ MÜDDETİ:

    Madde 123 - Taşınmazlar, satış talebinden nihayet iki ay içinde icra dairesi tarafından açık artırma ile satılır.

    ARTIRMA ŞARTLARI:

    1 - ŞARTNAMENİN AÇIK BULUNDURULMASI:

    Madde 124 - İcra dairesi taşınmazın bulunduğu yerin adetlerine göre en elverişli tarzda artırma şartlarını tesbit eder.

    Bunları ihtiva eden şartname artırmadan evvel en az on gün müddetle icra dairesinde herkesin görmesi için açık bulundurulur.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/16 md.) Artırmaya iştirak edeceklerin taşınmazın muhammen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri şartnameye yazılır.

    Satılığa çıkarılan taşınmaz üzerinde hakkı olan alacaklının alacağı yukarki fıkrada yazılı nispet raddesinde ise artırmaya iştiraki halinde ayrıca pey akçesi ve teminat aranmaz.

    2 - MÜNDERECATI:

    Madde 125 - Artırma şartnamesinde taşınmazın, üzerindeki irtifak hakları, taşınmaz mükellefiyetleri, ipotekler, ipotekli borç senetleri, irat senetleriyle birlikte satıldığı ve borçlunun bu taşınmaz ile temin edilmiş şahsi borçlarının da alıcıya intikal eyliyeceği tasrih olunur.

    İpotek ve ipotekli borç senediyle temin edilmiş olupta bu suretle müşteriye devrolunan borçtan asıl borçlunun kurtulması alacaklının müracaat hakkının mahfuz olduğunu ihaleden itibaren bir sene içinde kendisine bildirmemiş olmasına bağlıdır. (K. M. 803)

    Taşınmaz rehinle temin edilmiş muaccel borçlar, müşteriye devredilmeyip satış bedelinden tercihen ödenir.

    Artırma şartnamesinde hangi masrafların müşteriye ait olacağı tasrih olunur.

    ARTIRMANIN İLANI VE İLGİLİLERE İHTAR:

    Madde 126 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/61 md.)

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/17 md.) Artırma, satıştan en az bir ay önce ilan edilir. İlan edilen metnin esasa müessir olmayan maddi hatalar nedeniyle tekrarlanması gerektiğinde, satış tarihi değiştirilmeksizin hata ilanen düzeltilir. Bu düzeltme ilanı ilgililere ayrıca tebliğ edilmez. Ancak satış tarihi ile ilan tarihi arasında yedi günden az zaman kalmış ise bu takdirde satışın daha önce ilan edilen günden en az yedi gün sonrası için tespit edilen günlerde yapılacağı düzeltme ilanında belirtilir.

    İlanda:

    1. Satışın yapılacağı yer, gün ve saat,

    2. Artırma şartnamesinin hangi tarihten itibaren herkes tarafından görülebileceği,

    3. Tayin edilen zamanda artırma bedeli taşınmazın muhammen kıymetinin yüzde altmışını bulmadığı takdirde, en çok artıranın taahhüdü baki kalmak üzere, artırmanın on gün daha uzatılmış olacağı ve onuncu günü aynı yerde, aynı saatte taşınmazın en çok artırana ihale edileceği (Onuncu günün resmi tatile rastlaması halinde ikinci artırma tarihi olarak tatilin bitimini izleyen ilk iş gününün belirlenmesi ve bu ikinci ihalenin yapılacağı yer, gün ve saatin ilanda açıkça gösterilmesi zorunludur.),

    4. İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin taşınmaz üzerindeki haklarını, hususiyle faiz ve masrafa dair olan iddialarını evrakı müsbiteleri ile onbeş gün içinde icra dairesine bildirmeleri yazılır. Aksi halde, hakları tapu siciliyle sabit olmadıkça, satış bedelinin paylaşmasından hariç kalacakları da ilave edilir.

    Bu ihtar irtifak hakkı sahiplerine de yapılır.

    114 üncü maddenin 2 nci ve son fıkrası hükümleri taşınmazın satış ilanı hakkında da uygulanır.

    AYRICA TEBLİĞLER:

    Madde 127 - (Değişik madde: 09/11/1988 - 3494/18 md.)

    İlanın birer sureti borçluya ve alacaklıya ve taşınmazın tapu siciline kayıtlı bulunan alakadarlarının tapuda kayıtlı adresleri varsa bu adreslerine tebliğ olunur. Adresin tapuda kayıtlı olmaması halinde ayrıca adres tahkiki yapılmaz, gazetedeki satış ilanı tebligat yerine geçer.

    MÜKELLEFİYETLERİN LİSTESİ:

    Madde 128 - İcra memuru satışa başlamazdan evvel taşınmaz üzerindeki tapu siciline mukayyet veya resmi senede müstenit olan mükellefiyetlerin hepsinin bir listesini yapar ve bu listeyi haczedenlerle borçluya tebliğ eder ve itirazlarını bildirmeleri için üç gün mühlet verir. 96 ve 97 nci maddeler hükümleri burada da caridir.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/19 md.) İcra dairesi taşınmazın kıymetini takdir ettirir, taşınmazın kıymetinin takdirinde, taşınmaz üzerindeki mükellefiyetlerin kıymete olan etkisi de nazara alınır. (Ek cümle:17/07/2003 - 4949 S.K./33. md.) Taşınmazın önceden takdir edilen kıymetini etkileyen mükellefiyetlerin ortaya çıkması halinde, icra dairesi satışa esas olmak üzere taşınmazın kıymetini yeniden takdir ettirir. Kıymet takdirine ilişkin rapor borçluya, haciz koydurmuş alacaklılara ve diğer ipotekli alacaklılara tebligatın yapıldığı icra dosyasındaki, ayrıca bildirilmiş bulunması hali müstesna olmak üzere, tapudaki mevcut adresleri esas alınmak sureti ile tebliğ edilir. (Mülga cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

    (Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./2.mad) İcra dairesi, 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, satışı istenen taşınmaz için kıymet takdirini, aynı Kanunun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki verilmiş kişi veya kurumlara yaptırır.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./33. md.) Satışa çıkarılan taşınmazda eklenti niteliğinde teşvikli mal varsa icra müdürlüğü bu malların kıymetini ayrıca takdir ettirir. Satıştan önce ilgili kurumlardan bu mallar üzerindeki vergi, resim, harç gibi yükümlülükler sorulur. Satış isteyen alacaklının talebi üzerine bu mallar satış dışında tutulabileceği gibi, üzerlerindeki vergi, resim, harç gibi malın aynından kaynaklanan kamu alacakları dikkate alınarak 129 uncu madde hükümlerine göre taşınmazla birlikte ihale de edilebilir.
#1891
Temel Mevzuat Metinleri / İcra ve İflas Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:17:03
    İCRA VE İFLAS KANUNU

    Kanun Numarası: 2004

    Kabul Tarihi: 09/06/1932

    Yayımlandığı Resmi Gazete Tarihi: 19/06/1932

    Yayımlandığı Resmi Gazete Sayısı: 2128

    BİRİNCİ BAP: TEŞKİLAT VE MUHTELİF HÜKÜMLER

    İCRA DAİRELERİ VE MEMURLARI:

    Madde 1 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/1 md.)

    Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde yeteri kadar icra dairesi bulunur. Her icra dairesinde Adalet Bakanlığınca atanacak bir icra memuru ile yeteri kadar yardımcı ve mahallince atanacak katip, mübaşir ve sair müstahdemler bulundurulur.

    Ayrıca icra memuru olmıyan yerlerde bu vazife mahkeme başkatipleri tarafından görülür.

    Adalet teşkilatı sulh mahkemesinden ibaret bulunan yerlerde Adalet Bakanlığı bu mahkemelere görmeye yetkili olduğu işlerce icra yetkisini verebilir. Bu takdirde icra memuruna ait görev ve yetkiler mahkeme başkatibi, yokluğu halinde zabıt katibi tarafından yerine getirilir.

    Birden ziyade asliye mahkemesi olan yerlerde Adalet Bakanlığı icra dairelerini bir arada bulundurmaya ve aynı icra mahkemesine bağlamaya yetkilidir. *1*

    İFLAS DAİRELERİ:

    Madde 2 - Her asliye mahkemesinin yargı çevresinde lüzumu kadar iflas dairesi bulunur.

    Birinci madde iflasları daireleri hakkında da caridir.

    İCRA İFLAS DAİRELERİNİN BİRLEŞTİRİLMESİ:

    Madde 3 - İcra ve iflas işleri bir dairede birleştirilebilir.

    İCRA MAHKEMESİ: *1*

    Madde 4 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.) *1*

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./1. md.) İcra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılan şikayetlerle itirazların incelenmesi icra mahkemesi hakimi yahut kanun gereğince bu görev kendisine verilmiş olan hakim tarafından yapılır. İş durumunun gerekli kıldığı yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun olumlu görüşü ile Adalet Bakanlığınca icra mahkemesinin birden fazla dairesi kurulabilir. Bu durumda icra mahkemesi daireleri numaralandırılır. İcra mahkemesinin birden fazla dairesi bulunan yerlerde iş dağılımı ve buna ilişkin esaslar, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenir. Her icra mahkemesi hakimi, kendisine Adli Yargı Adalet Komisyonu Başkanlığınca dönüşümlü olarak bağlanan icra ve iflas dairelerinin muamelelerine yönelik şikayetleri ve itirazları inceler, bu dairelerin gözetim ve denetimlerini yapar, idari işlerine bakar.

    İcra yetkisini haiz sulh mahkemelerinin muamelelerine karşı vuku bulacak şikayet ve itirazların tetkik mercii o mahkemenin hakimidir.

    SORUMLULUK:

    Madde 5 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/1 md.)

    İcra ve İflas Dairesi görevlilerinin kusurlarından doğan tazminat davaları, ancak idare aleyhine açılabilir. Devletin, zararın meydana gelmesinde kusuru bulunan görevlilere rücu hakkı saklıdır. Bu davalara adliye mahkemelerinde bakılır.

    ZİMMET:

    Madde 6 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/2 md.)

    İcra dairesine tevdi veya bu dairece tahsil olunan veya muhafaza altına alınan paraların, ilgili memur tarafından zimmete geçirilmesi halinde, zimmete geçirilen miktar, cezai takibat sonucu beklenmeden ve tazmin yolunda bir hükme hacet kalmaksızın hazine tarafından derhal icra veznesine yatırılır. Devletin asıl sorumlulara rücu hakkı saklıdır.

    ZARAR VE ZİYAN DAVASININ ZAMANAŞIMI:

    Madde 7 - Zarar ve ziyan davası, mutazarrır olan tarafın zararı öğrendiği günden bir sene ve her halde zarar ve ziyanı mucip fiilin vukuundan on sene geçmesiyle zamanaşımına uğrar.

    Şu kadar ki zarar ve ziyan cezayı mucip bir fiilin neticesi olupta ceza kanunları bu fiili daha uzun bir müddetle zamanaşımına tabi tutmakta ise hukuk davasında da ceza zamanaşımı cari olur.

    TUTANAKLAR:

    Madde 8 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/4 md.)

    İcra ve iflas daireleri yaptıkları muamelelerle kendilerine vaki talep ve beyanlar hakkında bir tutanak yaparlar. Sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru veya muavini veya katibi tarafından imzalanır.

    İlgililer bu tutanakları görebilir ve bunların örneğini alabilir. İcra ve iflas dairelerinin tutanakları, hilafı sabit oluncaya kadar muteberdir.

    PARA VE DEĞERLİ EŞYANIN TEVDİİ :

    Madde 9 - (Değişik madde: 06/08/1997 - 4301/19 md.)

    İcra ve İflas daireleri aldıkları paraları ve kıymetli evrak ve değerli şeyleri, nihayet ertesi işgünü çalışma saati sonuna kadar Adalet Bakanlığınca uygun görülen bankalardaki hesaplarına yatırmaya, banka bulunmayan yerlerde icra veya mahkeme kasalarında muhafazaya, kasa bulunmayan yerlerde ise mal sandıklarına bırakmaya mecburdurlar.

    İŞ GÖRMEKTEN MEMNUİYET :

    Madde 10 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/6 md.)

    İcra ve iflas işlerine bakan memur ve müstahdemler

    1. Kendisinin,

    2. Karı veya kocasının, nişanlısının yahut kan ve sıhri usul ve füruunun veya üçüncü derece dahil olmak üzere bu dereceye kadar olan kan ve sıhri civar hısımlarının,

    3. Kanuni mümessili veya vekili yahut müstahdemi bulunduğu bir şahsın,

    Menfaati olan işleri göremeyip derhal icra mahkemesine haber vermeye mecburdur. İcra mahkemesi müracaatı yerinde görürse o işi diğer bir memura, bulunmıyan yerlerde katiplerinden birine verir. *1*

    İCRA MAHKEMESİ HAKİMİNİN REDDİ

    Madde 10/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/7 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./1.mad)

    İcra mahkemesi hâkimi reddedildiği takdirde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunundaki hükümler uygulanır. Ret talebinde bulunan, dilekçesinde ret sebeplerini delilleri ile birlikte bildirmek zorundadır.

    Ret talebinin reddi hakkındaki karara karşı istinaf yoluna başvurulması, hâkimin işe bakıp karar vermesine engel değildir. Ret talebinin reddi hakkındaki kararın kaldırılması hâlinde reddedilen hâkimin verdiği karar yerine getirilmez. Bu durumda dosya, bölge adliye mahkemesince icra mahkemesinin başka bir dairesine, o yerde icra mahkemesinin başka bir dairesi yoksa en yakın icra mahkemesine gönderilir. 40 ıncı madde hükümleri kıyas yoluyla uygulanır.

    MEMNU İŞLER :

    Madde 11 - Tetkik vazifesini gören hakimler ve icra ve iflas memur ve müstahdemleri, dairelerince takip edilmekte olan bir alacak veya satılmakta bulunan bir şey hakkında kiminle olursa olsun kendileri veya başkaları hesaplarına bir akit yapamazlar. Yaparlarsa hükümsüzdür.

    İCRA DAİRESİNE ÖDEME :

    Madde 12 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/8 md.)

    İcra dairesi, takibedilmekte olan bir para alacağına mahsuben borçlu veya üçüncü şahıs tarafından ödenen paraları kabule mecburdur. Bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulur.

    GÖZETİM VE DENETİM :

    Madde 13 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/3 md.)

    (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./2. md.) İcra ve iflas daireleri, 4 üncü maddedeki esaslara göre icra mahkemesi *1* hakiminin daimi gözetimi ve denetimi altındadır. Bu daireler Cumhuriyet savcıları ve adalet müfettişleri vasıtası ile denetime tabi tutulur. Cumhuriyet savcıları bu daireleri yılda en az bir defa denetlerler.

    İcra ve iflas memur ve yardımcılarının disiplin cezasını gerektiren fiil ve hallerinden dolayı, haklarında Devlet Memurları Kanununun disiplin cezalarına ilişkin hükümleri uygulanır.

    BİRİNCİ TEFTİŞ :

    Madde 13/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/9 md.)

    13 üncü maddeye göre Cumhuriyet savcılarınca ilk defa yapılacak teftişin, geçen bir yıllık işlemlere şamil olmak üzere her sene Ocak ayı içinde yapılması ve düzenlenecek raporların birer örneğinin icra ve iflas dairesi ile Cumhuriyet savcılığında saklanması, diğer örneğinin ise en geç o ayın sonunda Adalet Bakanlığına gönderilmesi gereklidir.

    Teftişlerin yapılması, savcılıkların açık olması hallerinde bunun kimler tarafından yerine getirileceği ve teftiş raporlarının nasıl düzenleneceği yönetmelikte belirtilir.

    TÜZÜK, YÖNETMELİK VE YARGITAY KARARLARI :

    Madde 14 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/10 md.)

    Bu kanunun uygulama şekli tüzükle, icra ve iflas daireleri ile tetkik mercilerinde tutulacak defterlerle dosyaların ve diğer basılı kağıtların düzenlenme şekilleri Adalet Bakanlığınca hazırlanacak yönetmelikle tayin ve tesbit olunur.

    (İkinci fıkra mülga: 06/06/1985 - 3222/47 md.)

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./3. md.) Yargıtay, icra ve iflas işlerine ait kararların tamamını düzenli olarak yayımlar. Buna ilişkin esaslar Yargıtay tarafından yönetmelikle düzenlenir.

    HARÇLAR :

    Madde 15 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.) *

    İcra ve iflas harçlarını kanun tayin eder. Kanunda hilafı yazılı değilse, bütün harç ve masraflar borçluya ait olup neticede ayrıca hüküm ve takibe hacet kalmaksızın tahsil olunur.

    İcra takiplerinde, müzahereti Adliye kararları takibe yetkili icra mahkemesi tarafından Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 465 ve müteakip maddelerine tevfikan ittihaz olunur.

    ŞİKAYET VE ŞARTLAR :

    Madde 16 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.

    Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir. *1*

    ŞİKAYET ÜZERİNE YAPILACAK MUAMELELER :

    Madde 17 - Şikayet icra mahkemesince *1* , kabul edilirse şikayet olunan muamele ya bozulur, yahut düzeltilir.

    Memurun sebepsiz yapmadığı veya geciktirdiği işlerin icrası emrolunur.

    YARGILAMA USULLERİ :

    Madde 18 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/11 md.)

    İcra mahkemesine arzedilen hususlarda basit yargılama usulü uygulanır.

    Şu kadar ki, talep ve cevaplar dilekçe ile olabileceği gibi tetkik merci ine ifade zaptettirmek suretiyle de olur.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./4. md.) Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir. Duruşma yapılmayan işlerde icra mahkemesi, işin kendisine geldiği tarihten itibaren en geç on gün içinde kararını verir. Duruşmalar, ancak zorunluluk halinde ve otuz günü geçmemek üzere ertelenebilir. *1*

    MÜDDETLER

    BAŞLAMASI VE BİTMESİ :

    Madde 19 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/12 md.)

    Gün olarak tayin olunan müddetlerde ilk gün hesaba katılmaz. Ay veya sene olarak tayin olunan müddetler ayın veya senenin kaçıncı günü işlemeye başlamış ise biteceği ay veya senenin aynı gününde ve

    müddetin biteceği ayın sonunda böyle bir gün yoksa ayın son gününde biter.

    Bir müddetin sonuncu günü resmi bir tatil gününe rastlarsa, müddet tatili takibeden günde biter.

    Müddet, son günün tatil saatinde bitmiş sayılır.

    MÜDDETLERİN DEĞİŞTİRİLMEMESİ:

    Madde 20 - Bu kanunun tayin eylediği müddetleri değiştiren bütün mukaveleler hükümsüzdür. Ancak her hangi bir müddetin geçmesinden istifade hakkı olan borçlu bu hakkından vazgeçebilir. Bu vazgeçme üçüncü şahıslara tesir etmez.

    İCRA TEBLİĞLERİ:

    Madde 21 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/13 md.)

    İcra dairelerince yapılacak tebliğler yazı ile ve Tebligat Kanunu hükümlerine göre olur. Bu tebliğler makbuz karşılığında doğrudan doğruya tevdi suretiyle de yapılabilir.

    İlamda ve 38 inci maddeye göre ilam hükmünde sayılan belgelerle ipotek senedinde yazılı olan adresi değiştiren alacaklı veya borçlu; keyfiyeti birbirlerine noter vasıtasiyle bildirmiş olmadıkça, tebligat aynı adrese yapılır ve bu adreste bulunmadığı takdirde Tebligat Kanununun 35 inci maddesi uygulanır.

    Adres değişikliği, yukarıdaki fıkra gereğince alacaklı veya borçlu tarafından diğer tarafa tebliğ olunduğu halde eski adrese tebligat yaptırarak Tebligat Kanununun 35 inci maddesinden faydalanmış olan taraf bu suretle diğer tarafa verdiği bütün zararları yüzde 15 fazlasiyle ödemeye mecbur olduğu gibi hakkında 343 üncü maddedeki ceza da uygulanır.

    İCRANIN DURDURULMASI:

    Madde 22 - Şikayet, icra mahkemesince *1* karar verilmedikçe icrayı durdurmaz.

    KANUNDAKİ ISTILAHLAR:

    Madde 23 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/42 md.)

    Bu kanunun tatbikında:(ipotek) tabiri ipotekleri, ipotekli borç senetlerini, irat senetlerini, gemi ipoteklerini, eski hukuk hükümlerine göre tesis edilmiş taşınmaz rehinlerini, taşınmaz mükellefiyetlerini, bazı taşınmazlar, üzerindeki hususi imtiyazları ve taşınmaz eklentisi üzerine rehin muamelelerini,

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./5. md.) (Taşınır rehni) tabiri, teslime bağlı rehinleri, Türk Medeni Kanununun 940 ıncı maddesinde öngörülen rehinleri, ticari işletme rehnini, hapis hakkını, alacak ve sair haklar üzerindeki rehinleri,

    Sadece (Rehin) tabiri, (İpotek) ve (Taşınır rehni) tabirlerine giren bütün taşınır ve taşınmaz rehinlerini ihtiva eder.

    (Taşınmaz) tabiri, gemi siciline kayıtlı olan gemilere de şamildir. Diğer gemiler bu kanun hükmünce taşınır sayılır.

    İKİNCİ BAP: İLAMLARIN İCRASI

    I. PARA VE TEMİNATTAN BAŞKA BORÇLAR HAKKINDA İLAMLARIN İCRASI:

    TAŞINIR TESLİMİ:

    Madde 24 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/14 md.)

    Bir taşınırın teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde o şeyin teslimini emreder.

    İcra emrinde; alacaklı ve borçlunun ve varsa mümessillerinin adları ve soyadları ile şöhret ve yerleşim yerleri hükmü veren mahkemenin ismi ve hükmolunun şeyin neden ibaret olduğu, ilamın tarih ve numarası ve icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yoliyle ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılması hakkında bir karar getirilmedikçe cebri icraya devam olunacağı yazılır.

    Borçlu, bu emri hiç tutmaz veya eksik bırakır ve hükmolunan taşınır veya misli yedinde bulunursa elinden zorla alınıp alacaklıya verilir.

    Yedinde bulunmazsa ilamda yazılı değeri alınır. Vermezse ayrıca icra emri tebliğine hacet kalmaksızın haciz yoliyle tahsil olunur. Taşınır malın değeri, ilamda yazılı olmadığı veya ihtilaflı bulunduğu takdirde, icra memuru tarafından haczin yapıldığı tarihteki rayice göre takdir olunur.

    Hükmolunan taşınırın değeri, borsa veya ticaret odalarından, olmıyan yerlerde icra memuru tarafından seçilecek bilirkişiden sorulup alınacak cevaba göre tayin edilir.

    İlgililerin bu hususta icra mahkemesine şikayet hakları vardır.

    26 ncı maddenin 3 ve 4 üncü fıkraları, gemi siciline kayıtlı olmıyan gemiler hakkında da uygulanır.

    ÇOCUK TESLİMİ:

    Madde 25 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Çocuk teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde çocuğun teslimini emreder. Borçlu bu emri tutmazsa çocuk nerede bulunursa bulunsun ilam hükmü zorla icra olunur.

    Çocuk teslim edildikten sonra diğer taraf haklı bir sebep olmaksızın çocuğu tekrar alırsa ayrıca hükme hacet kalmadan zorla elinden alınıp öbür tarafa teslim olunur.

    ÇOCUKLA ŞAHSİ MÜNASEBET TESİSİNE DAİR İLAMIN İCRASI:

    Madde 25/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/15 md.)

    Çocukla şahsi münasebetlerin düzenlenmesine dair ilam hükmünün yerine getirilmesi talebi üzerine icra memuru, küçüğün ilam hükümleri dairesinde lehine hüküm verilen tarafla şahsi münasebette bulunmasına mani olunmamasını; aksi halde ilam hükmünun zorla yerine getirileceğini borçluya 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri ile tebliğ eder. Bu emirde ilam hükmüne aykırı hareketin 341 inci maddedeki cezayı müstelzim olduğu da yazılır.

    Borçlu bu emri tutmazsa ilam hükmü zorla yerine getirilir. Borçlu alacaklının şikayeti üzerine ayrıca 341 inci maddeye göre cezalandırılır.

    ÇOCUK TESLİMİNE VE ÇOCUKLA KİŞİSEL İLİŞKİ KURULMASINA DAİR İLAMLARIN İCRASINDA UZMAN BULUNDURULMASI:

    Madde 25/b - (Ek madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./7. md.)

    Çocukların teslimine ve çocukla kişisel ilişki kurulmasına dair ilamların icrası, icra müdürü ile birlikte Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından görevlendirilen sosyal çalışmacı, pedagog, psikolog veya çocuk gelişimcisi gibi bir uzmanın, bunların bulunmadığı yerlerde bir eğitimcinin hazır bulunması suretiyle yerine getirilir.

    TAŞINMAZ TAHLİYE VE TESLİMİ :

    1 - BORÇLUNUN ELİNDE İSE:

    Madde 26 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Bir taşınmaz veya bir geminin tahliye ve teslimine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memurunun 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya yedi gün içinde hükmolunan şeyin teslimini emreder.

    Borçlu taşınmazı veya gemiyi işgal etmekte iken bu emri tutmazsa, ilamın hükmü zorla icra olunur.

    Alacaklıya teslim olunan taşınmaza veya gemiye haklı bir sebep olmaksızın tekrar giren borçlu ayrıca hükme hacet kalmadan zorla çıkarılır.

    Bunların içinde bulunup da ilamda dahil olmayan eşya çıkarılarak borçluya teslim ve hazır değilse vekiline veya ailesi halkından veyahut müstahdemlerinden reşit bir kimseye tevdi olunur. Bunlardan da kimse bulunamazsa meskur eşya masrafı ileride borçluya ödetilmek üzere peşin olarak alacaklıdan alınıp emin bir yerde veya alacaklının yedinde hıfzettirilir ve icra dairesince hemen yapılacak tebligat üzerine borçlu eşyanın bulunduğu mahalde ise beş ve değil ise otuz gün içinde eşyayı almaktan veya masrafı ödemekten imtina eder yahut lüzum görülürse icra memuru icra mahkemesinin *1* karariyle bunları satıp tutarından masrafı ifa eder. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./8. md.) Fazla kalırsa borçlunun adına, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikte nitelikleri belirlenen bankalardan birine yatırılır.

    2 - TAŞINMAZ ÜÇÜNCÜ ŞAHIS ELİNDE İSE :

    Madde 27 - Taşınmaz, üçüncü bir şahıs tarafından davadan sonra ve hükümden evvel tapuya tescil edilmiş bir akte müsteniden işgal edilmekte ise alacaklı borçlunun o şahsa karşı malik olduğu hakları haiz olur. Bu şıkkı ihtiyar etmezse borçlusuna karşı tazminat davası açabilir. Şu kadar ki suiniyet sahibi üçüncü şahıslara karşı umumi hükümler mahfuzdur.

    (Ek fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.) Gemi siciline kayıtlı olan gemi, borçlunun elinde bulunmazsa alacaklı borçlunun gemiyi işgal etmekte olan şahsa karşı sahip olduğu hakları haiz olur. Şu kadar ki, gemi üçüncü bir şahıs tarafından davadan sonra ve hükümden önce gemi siciline geçirilmiş bir akit sebebiyle işgal edilmekte ise birinci fıkra hükmü tatbik olunur.

    TAŞINMAZ DAVALARINDA HÜKÜMLERİN TAPU VE GEMİ SİCİL DAİRELERİNE TEBLİĞİ:

    Madde 28 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/42 md.)

    Taşınmaz davalarında davacının lehine hüküm verildiği takdirde mahkeme davacının talebine hacet kalmaksızın hükmün tefhimi ile beraber hulasasını tapu ve gemi sicili dairelerine bildirir. İlgili daire bu ciheti hükmolunan taşınmaz veya geminin kaydına şerh verir. Bu şerh Medeni Kanunun 920 nci maddesinin ikinci fıkrası ve tescil edilmiş gemiler hakkında da Ticaret Kanununun 879 uncu maddesinin ikinci fıkrası hükmüne tabidir.

    Taşınmaz davası üzerine verilen karar ileride davacının aleyhine kesinleşirse mahkeme, derhal bu hükmün hulasasını da tapu veya gemi sicili dairesine bildirir.

    TAŞINMAZ HAKKINDAKİ HÜKÜMDEN SONRA YEDİN TEBEDDÜLÜ :

    Madde 29 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/42 md.)

    Hükmün tapu veya gemi sicili dairesine bildirilmesinden sonraki tebeddüllerin icra muamelelerine tesiri olmaz. Hükümde gösterilen şey kimin elinde ise ondan alınıp alacaklıya teslim olunur.

    Şu kadar ki, o yer veya gemide bulunan üçüncü şahıs bu malı borçludan teslim almış olmayıp onu doğrudan doğruya işgal etmekte bulunduğunu bildiren bir tapu veya gemi sicili kaydı gösterirse mahkemeye müracaatla dava açması için kendisine yedi gün mühlet verilir. Bu müddet içinde dava açılırsa icra geri bırakılır.

    BİR İŞİN YAPILMASINA VEYA YAPILMAMASINA DAİR OLAN İLAMLAR :

    Madde 30 - Bir işin yapılmasına mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde bir icra emri tebliği suretiyle borçluya ilamda gösterilen müddet içinde ve eğer müddet tayin edilmemişse işin mahiyetine göre başlama ve bitirme zamanlarını tayin ederek işi yapmağı emreder.

    Borçlu muayyen müddetlerde işe başlamaz veya bitirmez ve iş diğer bir kimse tarafından yapılabilecek şeylerden olur ve alacaklı da isterse yapılması için lazımgelen masraf icra memuru tarafından ehlivukufa takdir ettirilir. Bu masrafın ilerde hükme hacet kalmaksızın borçludan tahsil olunup kendisine verilmek üzere ifasına alacaklı muvafakat ederse alınıp hükmolunan iş yaptırılır. Muvafakat etmezse ayrıca hükme hacet kalmadan borçlunun kafi miktarda malı haciz ile paraya çevrilerek o iş yaptırılır.

    İlam, bir işin yapılmamasına mütedair olduğu takdirde icra dairesi tarafından ilamın hükmü borçluya aynı müddetli bir emirle tebliğ olunur. Bu emirde ilam hükmüne muhalefetin 343 üncü maddedeki cezayı müstelzim olduğu yazılır.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./9. md.) Bir işin yapılmasına veya yapılmamasına dair olan ilam hükmü yerine getirildikten sonra borçlu, ilam hükmünü ortadan kaldıracak bir eylemde bulunursa, mahkemeden ayrıca hüküm almaya gerek kalmadan, önceki ilam hükmü tekrar zorla yerine getirilir.

    İRTİFAK HAKLARİYLE GEMİ ÜZERİNDEKİ İNTİFA HAKLARINA MÜTEDAİR İLAMLAR :

    Madde 31 - (Değişik madde: 29/06/1956 - 6763/42 md.)

    Bir irtifak hakkının veya gemi siciline kayıtlı olan bir gemi üzerindeki intifa hakkının kaldırılmasına yahut böyle bir hakkın tahmiline mütedair ilam icra dairesine verilince icra memuru 24 üncü maddede yazılı şekilde 7 günlük bir icra emri gönderir. Borçlu muhalefet ederse ilamın hükmü zorla icra olunur.

    II. PARA VE TEMİNAT VERİLMESİ HAKKINDAKİ İLAMLARIN İCRASI :

    İCRA EMRİ VE MUHTEVASI :

    Madde 32 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/16 md.)

    Para borcuna veya teminat verilmesine dair olan ilam icra dairesine verilince icra memuru borçluya bir icra emri tebliğ eder. Bu emirde 24 üncü maddede yazılanlardan başka hükmolunan şeyin cinsi ve miktarı gösterilir ve nihayet yedi gün içinde ödenmesi ve bu müddet içinde borç ödenmez veya hükmolunan teminat verilmezse icra mahkemesinden veya istinaf veya temyiz yahut iadei muhakeme yolu ile ait olduğu mahkemeden icranın geri bırakılmasına dair bir karar getirilmedikçe cebri icra yapılacağı ve bu müddet içinde 74 üncü madde mucibince mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapis ile tazyik olunacağı, mal beyanında bulunmaz veya hakikata muhalif beyanda bulunursa hapis ile cezalandırılacağı ihtar edilir.

    İCRANIN GERİ BIRAKILMASI :

    Madde 33 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/17 md.)

    İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra mahkemesine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re'sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır.

    İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re'sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir.

    İcra mahkemesi geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde alacağı karşılıyacak nakit veya mercice kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartiyle istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir . Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.

    Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır.

    İLAMIN ZAMANAŞIMINA UĞRADIĞI İDDİASI :

    Madde 33/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/18 md.) *

    İlamın zamanaşımına uğradığı veya zamanaşımının kesildiği veya tatile uğradığı iddiaları icra mahkemesi tarafından resmi vesikalara müsteniden incelenerek icranın geri bırakılmasına veya devamına karar verilir.

    Alacaklı, icranın geri bırakılması kararının kesinleştiğinin kendisine tebliğinden sonra, zamanaşımının vaki olmadığını ispat sadedinde ve 7 gün içinde umumi mahkemelerde dava açabilir. Aksi takdirde icrası istenen ilamın zamanaşımına uğradığı hususu kesin hüküm teşkil eder.

    İcranın devamına karar verilmesi halinde 33 üncü maddenin son fıkrası burada da uygulanır.

    III. MÜŞTEREK HÜKÜMLER :

    İCRANIN NEREDEN İSTENECEĞİ :

    Madde 34 - İlamların icrası her icra dairesinden talep olunabilir. Alacaklı yerleşim yerini değiştirirse takibin yeni yerleşim yeri icra dairesine havalesini isteyebilir.

    TAKİBİN BAŞLAMASI :

    Madde 35 - Takip, ilamın icra dairesine tevdii ile başlar. İstiyen alacaklıya kayıt numarasını mübeyyin bedava ve pulsuz bir ilmühaber verilir.

    İCRANIN GERİ BIRAKILMASI İÇİN VERİLECEK SÜRE :

    Madde 36 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/19 md.;Değişik madde: 02/03/2005-5311 S.K./5.mad)

    İlâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir. Bu süre ancak zorunluluk hâlinde uzatılabilir.

    Borçlu, Devlet veya adlî yardımdan yararlanan bir kimse ise teminat gösterme zorunluluğu yoktur.

    Ücreti ilgililer tarafından verilirse bölge adliye mahkemesi veya Yargıtayca icranın geri bırakılması hakkındaki karar icra dairesine en uygun vasıtalarla bildirilir.

    Nafaka hükümlerinde böyle bir süre verilemez.

    Bölge adliye mahkemesince başvurunun haklı görülmesi hâlinde teminatın geri verilip verilmeyeceğine karar verilir. Yargıtayca hükmün bozulması hâlinde borçlunun başvurusu üzerine, bozmanın mahiyetine göre teminatın geri verilip verilmeyeceğine mahkemece kesin olarak karar verilir.

    Bölge adliye mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmesi veya Yargıtayca hükmün onanması hâlinde alacaklının istemi üzerine başkaca işleme gerek kalmaksızın teminata konu olan para alacaklıya ödenir. Mal ve haklar ise, malın türüne göre icra dairesince paraya çevrilir. İlâm alacaklısının teminat üzerinde rüçhan hakkı vardır.

    HACİZ VEYA İFLAS İSTEMEK YETKİSİ :

    Madde 37 - İcra emrinde yazılı müddet geçtiği halde borcunu ödemiyenlerin malları haczolunur yahut borçlu iflasa tabi eşhastan olupta alacaklı isterse salahiyetli ticaret mahkemesince iflasına karar verilir.

    İLAM MAHİYETİNİ HAİZ BELGELER :

    Madde 38 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/20 md.)

    Mahkeme huzurunda yapılan sulhlar, kabuller ve para borcu ikrarını havire'sen tanzim edilen noter senetleri, istinaf ve temyiz kefaletnameleri ile icra dairesindeki kefaletler, ilamların icrası hakkındaki hükümlere tabidir. Bu maddedeki icra kefaletleri müteselsil kefalet hükmündedir.

    ZAMANAŞIMI :

    Madde 39 - İlama müstenit takip, son muamele üzerinden on sene geçmekle zamanaşımına uğrar.

    Noter senedine müstenit takip, senedin mahiyetine göre borçlar veya ticaret kanunlarında muayyen olan zamanaşımlarına tabidir.

    İCRANIN İADESİ :

    Madde 40 - (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./7.mad) Bir ilâmın bölge adliye mahkemesince kaldırılması veya temyizen bozulması icra muamelelerini olduğu yerde durdurur.

    (Değişik fıkra: 02/03/2005-5311 S.K./7.mad) Bir ilâm hükmü icra edildikten sonra bölge adliye mahkemesince kaldırılır veya yeniden esas hakkında karar verilir ya da Yargıtayca bozulup da aleyhine icra takibi yapılmış olan kimsenin hiç veya o kadar borcu olmadığı kesin bir ilâmla tahakkuk ederse, ayrıca hükme hacet kalmaksızın icra tamamen veya kısmen eski hâline iade olunur.

    Ancak üçüncü şahısların hüsnü niyetle kazandıkları haklara halel gelmez.

    UMUMİ HÜKÜMLER :

    Madde 41 - Kanunun bu ikinci babında yazılı hükümlere mugayir olmıyan diğer hükümleri ilama müstenit takiplerde de cereyan eder.

    ÜÇÜNCÜ BAP: İLAMSIZ TAKİP

    I. TAKİBİN MUHTELİF TARZLARI :

    PARA BORCU VE TEMİNAT İÇİN TAKİP :

    Madde 42 - Bir paranın ödenmesine veya bir teminatın verilmesine dair olan cebri icralar takip talebiyle başlar ve haciz yoliyle veya rehnin paraya çevrilmesi yahut iflas suretiyle cereyan eder.

    İFLASA TABİ ŞAHISLAR HAKKINDAKİ TAKİP :

    Madde 43 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/21 md.)

    İflas yolu ile takip, ancak Ticaret Kanunu gereğince tacir sayılan veya tacirler hakkındaki hükümlere tabi bulunanlar ile özel kanunlarına göre tacir olmadıkları halde iflasa tabi bulundukları bildirilen hakiki veya hükmi şahıslar hakkında yapılır. Şu kadar ki, alacaklı bu kimseler hakkında haciz yolu ile de takipte bulunabilir.

    Bu yollardan birini seçen alacaklı bir defaya mahsus olmak üzere o yolu bırakıp harç ödemeksizin diğerine yeni baştan müracaat edebilir.

    TİCARETİ TERK EDENLER:

    Madde 44 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/22 md.)

    Ticareti terk eden bir tacir 15 gün içinde keyfiyeti kayıtlı bulunduğu ticaret siciline bildirmeye ve bütün aktif ve pasifi ile alacaklılarının isim ve adreslerini gösteren bir mal beyanında bulunmaya mecburdur. Keyfiyet ticaret sicili memurluğunca ticaret sicili ilanlarının yayınlandığı gazete'de ve alacaklıların bulunduğu yerlerde de mutat ve münasip vasıtalarla ilan olunur. İlan masraflarını ödemiyen tacir beyanda bulunmamış sayılır.

    Bu ilan tarihinden itibaren bir sene içinde, ticareti terk eden tacir hakkında iflas yolu ile takip yapılabilir.

    Ticareti terk eden tacir, mal beyanının tevdii tarihinden itibaren iki ay müddetle haczi kabil malları üzerinde tasarruf edemez.

    Üçüncü şahısların zilyedlik ve tapu sicili hükümlerine dayanarak iyi niyetle elde ettiği haklar saklıdır. Ancak karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren ikinci dereceye kadar (Bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasındaki iktisaplarda iyi niyet iddiasında bulunulamaz.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./11. md.) Mal beyanını alan merci, keyfiyeti tapu veya gemi sicil daireleri ile Türk Patent Enstitüsüne bildirir. Bu bildiri üzerine sicile, temlik hakkının iki ay süre ile tahdit edilmiş bulunduğu şerhi verilir. Keyfiyet ayrıca Türkiye Bankalar Birliğine de bildirilir.

    Bozulmaya maruz veya muhafazası külfetli olan veya tayin edilen kanuni müddet içinde değerinin düşmesi kuvvetle muhtemel bulunan mallar hakkında, tacirin talebi üzerine, mahkemece icra memuru marifetiyle ve bu kanun hükümleri dairesinde bu malların satılmasına ve bedelinin 9 uncu maddede yazılı bir bankaya depo edilmesine karar verilebilir.

    REHİN VE İPOTEKLE TEMİN EDİLMİŞ ALACAKLAR:

    Madde 45 - Rehinle temin edilmiş bir alacağın borçlusu iflasa tabi şahıslardan olsa bile alacaklı yalnız rehinin paraya çevrilmesi yoliyle takip yapabilir. Ancak rehinin tutarı borcu ödemeğe yetmezse alacaklı kalan alacağını iflas veya haciz yoliyle takip edebilir.

    (Değişik fıkra: 21/02/2007-5582 S.K./1.mad) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir veya haciz yoluna başvurulabilir.

    Poliçe ve emre muharrer senetlerle çekler hakkındaki 167 nci madde hükmü mahfuzdur.

    İpotekle temin edilmiş faiz ve senelik taksit alacaklarında, alacaklının intihabına ve borçlunun sıfatına göre, rehinin paraya çevrilmesi veya haciz yahut iflas yollarına müracaat olunabilir.

    (Ek fıkra: 27/05/1933 - 2228/1 md.; Mülga fıkra: 29/06/1956 - 6763/42 md.)

    HACİZ YOLİYLE TAKİP:

    1 - UMUMİYETLE:

    Madde 46 - Takip diğer bütün hallerde haciz yoliyle yapılır. Borçlu tüccar sıfatını yeni iktisap etmişse bundan evvel aleyhinde talep edilmiş hacizler iflasına hükmolunmadıkça eskisi gibi icra olunur.

    2 - HUKUKU AMME BORÇLARI:

    Madde 47 - Para cezasiyle diğer hukuku amme borçlarının takibi hakkındaki kanunlar hükmü mahfuzdur. Şu kadar ki, Devletin bir akitten veya haksız bir fiilden doğan alacakları hakkında bu kanunun hükümleri cereyan eder.

    ZABIT VE MÜSADERE EDİLEN EŞYANIN PARAYA ÇEVRİLMESİ:

    Madde 48 - Devletin cezai ve mali kanunları mucibince zabıt ve müsadere edilmiş olan şeylerin paraya çevrilmesi o kanunların hükümlerine göre yapılır.

    REHİN KARŞILIĞI ÖDÜNÇ VERENLER:

    Madde 49 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/23 md.)

    Rehin karşılığı yapılan ödünç verme işlerinde Medeni Kanun ile Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası ve Türkiye Emlak Kredi Bankasının özel kanunlarında paraya çevirmeye dair hükümleri saklıdır.

    II. YETKİ

    YETKİ VE İTİRAZLARI:

    Madde 50 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    Para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur. Şu kadar ki, takibe esas olan akdin yapıldığı icra dairesi de takibe salahiyetlidir.

    Yetki itirazı esas hakkındaki itirazla birlikte yapılır. icra mahkemesi *1* tarafından önce yetki meselesi tetkik ve kati surette karara raptolunur.

    İki icra mahkemesi *1* arasında yetki noktasından ihtilaf çıkarsa Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 25 inci maddesi hükmü tatbik olunur.

    III. TATİLLER VE TALİKLER

    TATİLLER:

    1 - BÜTÜN BORÇLULAR HAKKINDA:

    Madde 51 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/24 md.)

    Güneşin batmasından bir saat sonra ile güneşin doğmasından bir saat önceye kadarki devrede (Gece vakti) ve tatil günlerinde takip muameleleri yapılamaz. Ancak, gece iş görülen yerlerde gece vakti hasılat haczi mümkündür. Tatil günlerinde haciz ve tebligat yapılabileceği gibi muhafaza tedbirleri de alınabilir. Borçlunun mal kaçırdığı anlaşılırsa gece vakti dahi haciz yapılması caizdir. Bir borçlu hakkında kanunda gösterilen sebeplerden dolayı icra talik edilmiş veya konkordato için mühlet verilmiş ise, o borçluya karşı takip muamelesi yapılamaz.

    2 - BORÇLUNUN AİLESİNDEN BİRİNİN ÖLÜMÜ HALİNDE:

    Madde 52 - Karısı yahut kocası ve kan ve sıhriyet itibariyle usul veya füruundan birisi ölen bir borçlu aleyhindeki takip, ölüm günü ile beraber üç gün için talik olunur.

    3 - TEREKENİN BORÇLARINDA:

    Madde 53 - Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır.

    İcra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi ise terekeye karşı ona göre takip devam eder.

    Bu takibin mirasçıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya çevrilmesi veya haciz yollariyle kabildir.

    4 - TUTUKLULUK VE HÜKÜMLÜLÜK HALİNDE:

    Madde 54 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/25 md.)

    Mümessili olmıyan bir tutuklu veya hükümlü aleyhine takipte, mümessil tayini vesayet makamına ait olmadıkça, icra memuru bir mümessil tayin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve takibi bu sürenin bitmesine bırakır. Bu mühlet içinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirmiyen tutuklu veya hükümlü hakkında takibe devam olunur.

    Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir.

    5 - ASKERLİK HALİNDE:

    Madde 54/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/26 md.)

    Askerlik hizmetinin devamı müddetince erler, onbaşılar ve kıta çavuşları (Uzman veya uzatmalı çavuş ve onbaşılar hariç) aleyhine takipte, icra memuru, bir mümessil tayin etmesi için kendisine münasip bir mühlet verir ve takibi bu sürenin bitmesine bırakır. Bu müddet içinde temsilci tayin edip icra dairesine bildirmiyenler hakkında takibe devam olunur.

    Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde bu mühlet içinde de haciz yapılabilir.

    6 - BORÇLUNUN AĞIR HASTALIĞI HALİNDE:

    Madde 55 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/27 md.)

    Takip borçlunun mümessil tayin edemiyecek derecede ağır hastalığı halinde muayyen bir zaman için icra memurluğunca talik olunabilir. Ağır hastalığın resmi belge ile tahakkuku lazımdır.

    Mal kaçırılması ihtimali olan hallerde hastalığın devamı sırasında da haciz yapılabilir.

    TALİKIN MÜDDETLERİN CEREYANINA TESİRİ:

    Madde 56 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/28 md.)

    Takip talikleri esnasında müddetlerin cerayanı durmaz. Müddetin nihayeti bir talik gününe rastlarsa müddet talikin bitiminden sonra bir gün daha uzatılır.

    IV. İCRA TEBLİĞLERİ

    İCRA TEBLİĞLERİ:

    Madde 57 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/29 md.)

    İcraya ait tebliğlerde Tebligat Kanunu hükümleri uygulanır. Ancak borçlu, kendilerine kanunen mümessil tayin olunması icabeden şahıslardan ise icra memuru kısa bir zamanda mümessil tayin edilmesini ait olduğu makamdan ister.

    Tebliğ, Medeni Kanunun 159 ve 396 ncı maddelerine göre mezun olanların meslek veya sanatına mütaallik muamelelerden doğmuş bir borca dair ise kendilerine yapılır.

    V. TAKİP TALEBİ

    TAKİP TALEBİ VE MUHTEVASI:

    Madde 58 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/30 md.)

    Takip talebi icra memuruna yazı ile veya sözlü olarak yapılır.

    Talepte şunlar gösterilir:

    1. Alacaklının ve varsa kanuni temsilcisinin ve vekilinin adı, soyadı, (Ek ibare: 02/04/1998 - 4358/3 md.) vergi kimlik numarası şöhret ve yerleşim yeri; alacaklı yabancı memlekette oturuyorsa Türkiye'de göstereceği yerleşim yeri (Yerleşim yeri gösteremezse icra dairesinin bulunduğu yer yerleşim yeri sayılır);

    2. Borçlunun ve varsa kanuni temsilcisinin adı, soyadı, (Ek ibare: 02/04/1998 - 4358/3 md.) alacaklı tarafından biliniyorsa vergi kimlik numarası şöhret ve yerleşim yeri;

    Bir terekeye karşı yapılan taleplerde kendilerine tebligat yapılacak mirasçıların adı, soyadı, şöhret ve yerleşim yerleri;

    3. (Değişik bend: 17/07/2003 - 4949 S.K./12. md.) Alacağın veya istenen teminatın Türk parasıyla tutarı ve faizli alacaklarda faizin miktarı ile işlemeye başladığı gün, alacak veya teminat yabancı para ise alacağın hangi tarihteki kur üzerinden talep edildiği ve faizi;

    4. Senet, senet yoksa borcun sebebi;

    5. Takip yollarından hangisinin seçildiği;

    Alacak belgeye dayanmakta ise, belgenin aslının veya alacaklı yahut mümessili tarafından tasdik edilmiş, borçlu sayısından bir fazla örneğinin takip talebi anında icra dairesine tevdii mecburidir.

    Alacaklıya takip talebinde bulunduğuna ve verdiği belgelere, talep ve takip masraflarına dair bedava ve pulsuz bir makbuz verilir.

    TAKİP MASRAFLARI:

    Madde 59 - (Değişik madde: 06/06/1985 - 3222/4 md.)

    Takip masrafları borçluya aittir. Alacaklı, yapılmasını talep ettiği muamelenin masrafını ve ayrıca takip talebinde bulunurken borçlunun 62 nci maddeye göre yapabileceği itirazın kendisine tebliğ masrafını da avans olarak peşinen öder.

    Alacaklı ilk ödenen paradan masraflarını alabilir.

    VI. ÖDEME EMRİ VE İTİRAZ

    1 - ÖDEME EMRİ VE MUHTEVASI:

    Madde 60 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/31 md.)

    Takip talebi üzerine icra dairesi bir ödeme emri yazar.

    Emir:

    1. 58 inci maddeye göre takip talebine yazılması lazım gelen kayıtları,

    2. Borcun ve masrafların yedi gün içinde ödenmesi, borç teminat verilmesi mükellefiyeti ise teminatın bu süre içinde gösterilmesi ihtarını,

    3. Takibin dayandığı senet altındaki imza kendisine ait değilse yine bu yedi gün içinde bu cihetin ayrıca ve açıkça bildirilmesi; aksi halde icra takibinde senedin kendisinden sadır sayılacağı, Senet altındaki imzayı reddettiği takdirde merci önünde yapılacak duruşmada hazır bulunması; buna uymazsa vaki itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verileceği,

    Borcun tamamına veya bir kısmına yahut alacaklının takibat icrası hakkına dair bir itirazı varsa bunu da aynı süre içinde beyan etmesi,

    İhtarını,

    4. Senet veya borca itirazını bildirmediği takdirde yukarda yazılı yedi günlük süre içinde 74 üncü maddeye göre mal beyanında bulunması ve bulunmazsa hapisle tazyik olunacağı; mal beyanında bulunmaz veya hakikate aykırı beyanda bulunursa ayrıca hapisle cezalandırılacağı ihtarını,

    5. Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa cebri icraya devam edileceği beyanını, İhtiva eder.

    Ödeme emri iki nüsha olarak düzenlenir. Bir nüshası borçluya gönderilir, diğeri icra dosyasına konulur. Alacaklı isterse kendisine ayrıca tasdikli bir nüsha verilir. Nüshalar arasında fark bulunduğu takdirde borçludaki muteber sayılır.

    Alacaklıya verilen nüsha hiçbir resim ve harca tabi değildir.

    2 - ÖDEME EMRİNİN TEBLİĞİ:

    Madde 61 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/32 md.)

    Ödeme emri borçluya takip talebinden itibaren nihayet 3 gün içinde tebliğe gönderilir. Takip belgeye dayanıyorsa, belgenin tasdikli bir örneği ödeme emrine bağlanır.

    Müşterek borçlular aynı zamanda takip ediliyorlarsa hepsinin veya bir kısmının bir mümessil tarafından temsil edilmeleri hali müstesna olmak üzere her birine ayrı ayrı ödeme emri tebliğ edilmek lazımdır.

    Bir borçlu hakkında aynı günde birden ziyade takip talebi varsa icra dairesi bunların ödeme emirlerini aynı zamanda tebliğe gönderir.

    Kanunen eklenmesi gereken müddetler saklıdır.

    Borçlu hakkında bir icra dairesinde ayrı ayrı günlerde birden ziyade takip talebinde bulunulmuş ise bunlardan hiçbirinde kendisinden daha eski olan talepten önce ödeme emri tebliğe gönderilemez.

    İTİRAZ

    1 - SÜRESİ VE ŞEKLİ:

    Madde 62 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/33 md.)

    İtiraz etmek istiyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur. (Değişik cümle: 17/07/2003 - 4949 S.K./13. md.) İtiraz, takibi yapan icra dairesinden başka bir icra dairesine yapıldığı takdirde bu daire gereken masrafı itirazla birlikte alarak itirazı derhal yetkili icra dairesine gönderir; alınmayan masraftan memur şahsen sorumludur.

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./13. md.) Takibe itiraz edildiği, 59 uncu maddeye göre alacaklının yatırdığı avanstan karşılanmak suretiyle üç gün içinde bir muhtıra ile alacaklıya tebliğ edilir.

    (Ek fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./13. md.) Borçlu veya vekili, dava ve takip işlemlerine esas olmak üzere borçluya ait yurt içinde bir adresi itirazla birlikte bildirmek zorundadır. Adresini değiştiren borçlu yurt içinde yeni adres bildirmediği ve tebliğ memurunca yurt içinde yeni adresi tespit edilemediği takdirde, takip talebinde gösterilen adrese çıkarılacak tebligat borçlunun kendisine yapılmış sayılır.

    Borcun bir kısmına itiraz eden borçlunun o kısmın cihet ve miktarını açıkça göstermesi lazımdır. Aksi takdirde itiraz edilmemiş sayılır.

    (Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

    Borçlu takibin müstenidi olan senet altındaki imzayı reddediyorsa, bunu itirazında ayrıca ve açıkça beyan etmelidir. Aksi takdirde icra takibi yönünden senetteki imzayı kabul etmiş sayılır.

    Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir.

    2 - İTİRAZ SEBEPLERİ:

    Madde 63 - (Değişik madde: 17/07/2003 - 4949 S.K./14. md.)

    İtiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında, alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında, itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez.

    3 - ALACAKLIYA VERİLECEK NÜSHA:

    Madde 64 - (Değişik madde: 03/07/1940 - 3890/1 md.)

    İtiraz, alacaklıya mahsus ödeme emri nüshasına kaydedilir. İtiraz vakı olmazsa bu husus dahi işaret olunur.

    Bu nüsha itirazdan sonra veya itiraz müddetinin bitmesi üzerine alacaklıya verilir.

    4 - GECİKMİŞ İTİRAZ:

    Madde 65 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/35 md.)

    Borçlu kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde itiraz edememiş ise paraya çevirme muamelesi bitinceye kadar itiraz edebilir.

    Ancak borçlu, maniin kalktığı günden itibaren üç gün içinde, mazeretini gösterir delillerle birlikte itiraz ve sebeplerini ve müstenidatını bildirmeye ve mütaakıp fıkra için yapılacak duruşmaya taallük eden harç ve masrafları ödemeye mecburdur.

    İtiraz üzerine icra mahkemesi *1* ancak gecikme sebebinin mahiyetine ve hadisenin özelliklerine göre takibin tatilini tensip edebilir. Merci, tetkikatını evrak üzerinde yapar. Lüzumu halinde iki tarafı hemen davetle mazeretin kabule şayan olup olmadığına karar verir. Duruşmaya karar verilmemesi halinde borçludan alınan masraflar kendisine iade olunur.

    Mazeretin kabulü halinde icra takibi durur. Aynı celsede alacaklı itirazın kaldırılmasını sözlü olarak da istiyebilir. Bu takdirde tahkikata devam olunarak gerekli karar verilir.

    Daha önce borçlunun mallarına haciz konulmuşsa mazeretin kabulü kararının tefhim veya tebliği tarihinden itibaren alacaklı yedi gün içinde, merciden itirazın kaldırılmasını istemez veya aynı süre içinde 67 nci maddeye göre mahkemeye başvurmazsa haciz kalkar.

    5 - İTİRAZIN HÜKMÜ :

    Madde 66 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/36 md.)

    Müddeti içinde yapılan itiraz takibi durdurur. İtiraz müddetinde değilse alacaklının talebi üzerine icra memuru takip muamelelerine alacağın tamamı için devam eder. Borçlu, borcun yalnız bir kısmına itirazda bulunmuşsa takibe, kabul ettiği miktar için devam olunur.

    Borçlu itirazında imzayı reddetmişse alacaklı derhal icra dairesinden tatbika medar imzaların celbini istiyebilir.

    6 - İTİRAZIN HÜKÜMDEN DÜŞÜRÜLMESİ :

    A İTİRAZIN İPTALİ :

    Madde 67 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/37 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./15. md.) Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/1 md.) Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

    İtiraz eden veli, vasi veya mirasçı ise, borçlu hakkında tazminat hükmolunması kötü niyetin sübutuna bağlıdır.

    (Mülga fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./103. md.)

    Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.

    B İTİRAZIN KESİN OLARAK KALDIRILMASI :

    Madde 68 - (Değişik madde: 18/02/1965 - 538/38 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./16. md.) Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde yeniden ilamsız takip yapılamaz.

    Borçlu itirazını varit gösterecek hiçbir belge ibraz edemezse icra mahkemesi *1* itirazın kaldırılmasına karar verir.

    İtiraz birinci fıkrada gösterilen senet veya makbuz yahut belgeye müstenit ise itirazın kaldırılması talebi reddolunur.

    Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar bekletici mesele yapılamaz.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/2 md.) Borçlunun gösterdiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse hakim, 68/a maddesinde yazılı usule göre yaptığı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde alacaklının itirazın kaldırılması talebini reddeder ve alacaklıyı sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve alacaklı bu davada alacağını ve imzanın kendisine ait olmadığını ispat ederse bu ceza kalkar.

    Alacaklı duruşmada bizzat bulunmayıp da imza vekili tarafından reddolunduğu takdirde vekil mütaakıp oturumda müvekkilini imza tatbikatı için hazır bulundurmaya veya masraflarını vererek davetiye tebliğ ettirmeye mecburdur. Kabule değer mazereti olmadan gelmiyen alacaklı borçlunun dayandığı belgede yazılı miktar hakkındaki itirazın kaldırılması talebinden vazgeçmiş sayılır.

    (Ek fıkra: 06/06/1985 - 3222/6 md.; Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/2 md.), (Değişik cümle: 17/07/2003-4949 S.K./16. md.) İtirazın kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü halinde borçlu, talebin aynı nedenlerle reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.

    C İTİRAZIN GEÇİCİ OLARAK KALDIRILMASI :

    Madde 68/a - (Ek madde: 18/02/1965 - 538/39 md.)

    (Değişik fıkra: 17/07/2003 - 4949 S.K./17. md.) Takibin dayandığı senet hususi olup, imza itiraz sırasında borçlu tarafından reddedilmişse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın geçici olarak kaldırılmasını isteyebilir. Bu halde icra hakimi iki taraftan izahat alır.

    Senet altındaki imzayı reddeden borçlu takibi yapan icra dairesinin yetki çevresi içinde ise, itirazın kaldırılması için merci önünde yapılacak duruşmada, mazeretini daha önce bildirip tevsik etmediği takdirde, bizzat bulunmaya mecburdur. İcra dairesinin yetki çevresi dışında ödeme emri tebliğ edilen borçlu, istinabe yolu ile isticvabına karar verilmesi halinde, aynı mecburiyete tabidir.

    Tatbika medar imza mevcutsa bununla, yoksa borçluya yazdıracağı yazı ve attıracağı imza ile yapılacak mükayese ve incelemelerden veya diğer delil ve karinelerden merci, reddedilen imzanın borçluya aidiyetine kanaat getirirse itirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verir. Hakim lüzum görürse, oturumun bir defadan fazla talikine meydan vermiyecek surette, bilirkişi incelemesi de yaptırabilir.

    İmza tatbikında Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun bilirkişiye ait hükümleri ile 309 uncu maddesinin 2 nci, 3 üncü ve 4 üncü fıkraları ve 310, 311 ve 312 nci maddeleri hükümleri uygulanır.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/3 md.) Yapılacak duruşmada, yukarıda yazılı mazerete dayanmaksızın, borçlunun hazır bulunmaması halinde mercice başka bir cihet tetkik edilmeksizin itirazın muvakkaten kaldırılmasına ve borçlunun sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkumiyetine karar verilir. Duruşmaya gelmeyen borçlunun itirazının muvakkaten kaldırılmasına ve hakkında para cezasına karar verilebilmesi için keyfiyetin davetiyeye yazılması şarttır.

    (Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/3 md.) Merci hakimi, imzanın borçluya aidiyetine karar verdiği takdirde borçluyu sözü edilen senede dayanan takip konusuna alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum eder. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, bu para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve borçlu açtığı davayı kazanırsa bu ceza kalkar.

    Borçlu inkar ettiği imzayı, itirazın kaldırılması duruşmasında ve en geç alacaklının senedin aslını ibraz ettiği celsede kabul ederse, hakkında para cezası hükmolunmaz ve kendisine yargılama giderleri yükletilmez. Şu kadar ki, kötü niyetle takibe sebebiyet veren borçlu yargılama giderleri ile mülzem olur. Senedin aslı takip talebi anında icra dairesine tevdi edilmiş ise, icra dairesinin yetki çevresi içinde ödeme emri tebliğ edilen borçlu hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz.

    (Ek fıkra: 06/06/1985 - 3222/7 md.; Değişik fıkra: 09/11/1988 - 3494/3 md.) İtirazın muvakkaten kaldırılması talebinin kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.
#1892
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:13:53
    B - MÜDDETİN BAŞLANGICI:

    Madde 1422 - Gaiplik müddeti, geminin yolculuğa başladığı günden itibaren hesap olunur. Bununla beraber kalktıktan sonra gemi hakkında haber alınmışsa gemi, emin olan habere göre son olarak bulunduğu yerden kalkmış olsaydı hangi gün yolculuğa başladığı gün sayılacak idi ise o günden itibaren gaiplik müddeti hesap olunur

    3. BIRAKMA MÜDDETİ:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1423 - Bırakma beyanının sigortacıya bırakma müddeti içinde vasıl olması lazımdır.

    1420 nci maddenin birinci bendinde yazılı gaiplik halinde varma limanı bir Avrupa limanı ise ve aynı maddenin ikinci bendinde yazılı olaylardan, birinin vukuu halinde olay Akdenizin, Karadenizin ve Azakdenizinin bütün liman veya kısımları da dahil olmak üzere bir Avrupa limanında veya bir Avrupa denizinde vaki olmuşsa bırakma süresi altı ay ve bütün diğer hallerde dokuz aydır. Bu süre 1420 ve 1421 inci maddelerde yazılı müddetlerin bitmesiyle işlemeye başlar.

    Mükerrer sigorta halinde bırakma müddeti sigortacının bırakmayı mükerrer sigortalıya bildirdiği günün geçmesiyle işlemeye başlar.

    B - BIRAKMA MÜDDETİNİN GEÇMESİ HALİ:

    Madde 1424 - Bırakma müddeti geçtikten sonra bırakma caiz değildir, şu kadar ki ; sigortalının diğer sebepler dolayısiyle bir zararın tazminini istemek hakkı mahfuzdur.

    Geminin gaipliği halinde bırakma müddetinin geçmiş olmasına rağmen sigortalı tam zıya için tazminat istiyebilir; şu kadar ki; sigorta edilmiş şey tekrar meydana çıkarak tam zıya halinin mevcut olmadığı anlaşılırsa sigortacının talebi üzerine ve sigorta bedelinin ödenmesi neticesinde 1418 inci maddeye göre elde ettiği haklardan feragat etmesi karşılığında sigorta bedelini geri vererek uğradığı kısmı zararın tazmin edilmesiyle iktifa etmeye mecburdur.

    4. BIRAKMA BEYANI:

    A - SIHHAT ŞARTLARI:

    Madde 1425 - Bırakma beyanının muteber olması için kayıtsız ve şartsız yapılması ve sigorta edilmiş şeyin kaza sırasında deniz rizikolarına maruz bulundukça tamamına taalluk etmesi lazımdır.

    Sigorta tam değer üzerinden yapılmamışsa sigortalı sigorta edilmiş şeyin ancak mütenasip kısmını bırakmak mecburiyetindedir.

    Bırakma beyanından cayılmaz.

    B - HÜKÜMSÜZLÜĞÜ:

    Madde 1426 - Bırakma beyanının dayandığı olaylar doğru çıkmaz veya beyanın tebliği sırasında artık mevcut olmazsa, bırakma beyanı hükümsüz kalır. Buna mukabil daha önce başgöstermesi halinde bırakma hakkının kullanılmasına mani olabilecek olaylar sonradan çıksa bile bırakma beyanı her iki tarafı bağlar.

    5. HÜKÜMLERİ:

    A - BIRAKILAN ŞEY ÜZERİNDEKİ HAKLARIN SİGORTACIYA GEÇMESİ:

    Madde 1427 - Sigortalının bırakılan şey üzerinde haiz olduğu bütün haklar bırakma beyanı ile sigortacıya geçer.

    Bırakılan şeyi bırakma beyanı sırasında takyit eden aynı haklar sebebiyle sigortalı sigortacıya teminat göstermeye mecburdur; meğer ki; bu ayni haklar sigorta mukavelesine göre sigortacının mesul olduğu rizikolardan doğmuş olsun.

    Geminin bırakılması halinde bırakma beyanından sonra kazanılmış olmak şartiyle, kazanın vukubulduğu yolculuğun safi navlunu geminin sigortacısına ait olur. Navlunun bu kısmı mesafe navlunun tesbiti için tatbik olunacak hükümlere göre hesap olunur. Bu hal ve vaziyet dolayısiyle sigortalının uğradığı zararı ödemek, navlun ayrı olarak sigorta ettirilmiş olduğu takdirde, navlunun sigortacısına düşer.

    B - SİGORTA BEDELİNİN ÖDENMESİ:

    Madde 1428 - Sigorta bedelinin ödenmesi ancak bırakmanın haklı olduğunu gösteren vesikalar sigortacıya ibraz olunduktan ve bunları incelemek için münasip bir müddet geçtikten sonra istenebilir. Bırakma gaiplik sebebiyle vaki olursa geminin kalkma limanından çıktığı tarih ile gaiplik müddeti içinde varma limanına ulaşmadığı hakkında güvenilir vesikaların ibrazı da lazımgelir.

    Sigortalı; bırakma beyanı sırasında bırakılan şeye dair başka sigortaların yapılıp yapılmadığını, yapılmışsa hangilerinin yapılmış olduğunu, bırakılan şeyin deniz ödüncü veya başka kayıtlarla takyidedilip edilmediğini, edilmişse bunların nelerden ibaret olduğunu sigortacıya elinden geldiği kadar bildirmeye mecburdur. Bunlar bildirilmemiş ise sigortacı sonradan bildirilinceye kadar sigorta bedelini ödemeden imtina edebilir. Ödeme için bir müddet kararlaştırılmışsa, bu müddet ancak bildirmenin sonradan yapıldığı andan itibaren işlemeye başlar.

    C - KORUMA TEDBİRLERİ:

    Madde 1429 - Sigortalı bırakma beyanından sonra da 1378 inci madde gereğince sigorta edilmiş şeyleri kurtarmak ve daha büyük zararlara meydan vermemek için gereken tedbirleri almaya, sigortacının kendisi buna muktedir oluncaya kadar mecburdur.

    Sigortalı zıyaa uğramış sayılan bir şeyin tekrar meydana çıktığını öğrenirse bunu sigortacıya derhal bildirmeye ve talebi üzerine kendisine o şeyin elde edilmesi veya paraya çevrilmesi için icabeden yardımda bulunmaya mecburdur.

    Masrafları sigortacı öder; sigortalı talebederse kendisine münasip bir avans vermeye de mecburdur.

    D - BIRAKMA SENEDİ:

    Madde 1430 - Sigortalı; bırakmanın haklı olduğunu tanıyan sigortacıya, talebi üzerine masraflarını çekmek şartiyle, 1427 nci madde gereğince haklarını devrettiğini gösteren ve imzası noterce tasdikli bir bırakma senedi vermiye ve bırakılan şeylere ait vesikaları teslim etmeye mecburdur.

    B - KISMİ HASAR:

    I - GEMİDE:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1431 - Geminin kısmen hasara uğraması halinde zarar, 1198 ve 1199 uncu maddelere göre tayin edilecek tamir masraflarının tutarından ibarettir; şu kadar ki, bu masrafların, sigortacının üstüne aldığı rizikolardan doğan hasarlara mütaallik olması lazımdır.

    2. GEMİNİN SATIŞI HALİNDE:

    Madde 1432 - Geminin, 818 inci madde gereğince tamir kabul etmez veya tamire değmez bir halde bulunduğu 990 ıncı madde uyarınca mahkumiyet karariyle tesbit edilmişse sigortalı, sigortacıya karşı gemiyi veya enkazını açık artırma yolu ile sattırmaya salahiyetlidir. Satış halinde zarar, safi satış bedeliyle sigorta değeri arasındaki farktan ibarettir.

    Sigortacının üstüne aldığı riziko ancak geminin veya enkazının satılmasiyle biter; sigortacı satış bedelinin tahsilinden de mesuldür.

    Geminin tamire değmez bir halde bulunduğunu tayin için geminin hasara uğramadan önceki değeri tesbit olunurken, takselenmiş olsun olmasın, geminin sigorta değeri nazara alınmaz.

    3. TAMİRE BAŞLANDIKTAN SONRA MEYDANA ÇIKAN ZARARLAR:

    Madde 1433 - Kusuru olmaksızın sigortalıya meçhul kalmış olan mühim zararlar ancak sonradan meydana çıktığı takdirde tamirin başlamış olması keyfiyeti; sigortalının 1432 nci maddede yazılı hakkını kullanmasına mani olmaz.

    Sigortalı hakkını, tamir başladıktan sonra kullanırsa, sigortacı yapılan tamir masraflarını da, gemi satıldığı zaman tamir sayesinde daha fazla bir bedel elde edildiği nispette ayrıca ödemeye mecburdur.

    II - YÜKTE:

    1. HASARA UĞRAMIŞ MALLAR:

    Madde 1434 - Varma limanına hasarlı olarak ulaşan mallar için, bu malların limanda hasarlı halde haiz oldukları gayrisafi değerle aynı malların hasarsız olarak aynı limanda haiz olacakları değer mukayese olunarak, kaybettiği değerin yüzdesi tesbit olunmak lazımdır. Sigorta değerinin aynı miktarda yüzdesi zararın miktarı sayılır.

    Malların hasarlı halde iken haiz oldukları değer, açık artırma yolu ile yapılacak satış ile veya sigortacı muvafakat ederse, değer biçme suretiyle tesbit olunur. Malların hasara uğramamış bir halde iken haiz oldukları değer 1112 nci maddenin 1 inci fıkrasına göre tayin edilir.

    Muayene, değer biçme ve satış masrafları da sigortacıya düşer.

    2. ZİYAA UĞRAMIŞ MALLAR:

    Madde 1435 - Yükün bir kısmı yolda zıyaa uğradığı takdirde zıyaa uğrıyan yükün değeri bütün yükün yüzde kaçından ibaretse sigorta değerinin o miktar yüzdesi zarar sayılır.

    3. SATILAN MALLAR:

    Madde 1436 - Mallar yolculuk sırasında bir kaza dolayısiyle satılırsa zarar; malların navlunu, Gümrük Resmi ve satış masrafları çıkarıldıktan sonra kalan safi bedeliyle bunlara sigorta değeri arasındaki farktan ibarettir.

    Sigortacının üstüne aldığı riziko ancak malların satılmasiyle biter; sigortacı satış bedelinin tahsilinden de mesuldür.

    1393 - 1397 nci maddeler hükümleri mahfuzdur.

    III- NAVLUNDA:

    Madde 1437 - Navlunun kısmen kaybı halinde zarar, kararlaştırılmış navlunun ve eğer mukavele yoksa, mutat navlunun kaybolan kısmından ibarettir.

    Navlun takselenmiş olup da taksenin 1350 nci maddenin 4 üncü fıkrasına göre sigortacının tazmin edeceği bir zarar için esas tutulması lazımgelirse zarar kararlaştırılan veya mutat navlunun kaybolan yüzdesine kadar taksenin yüzdesinden ibarettir.

    IV - UMULAN KAR VEYA KOMİSYONDA:

    Madde 1438 - Malların ulaşmasından beklenen komisyondan veya umulan kardan mahrum kalma halinde tazmine esas tutulacak zarar; malların hasarlı olarak ulaşmaları halinde 1434 üncü maddeye göre tesbit olunması lazımgelen zarar bunların sigorta değerinin yüzde kaçını teşkil ediyorsa kar veya komisyon olarak sigorta edilmiş olan paranın aynı miktarda yüzdesinden ibarettir.

    Malların bir kısmının varma limanına ulaşmaması halinde zarar, malların varma limanına ulaşmıyan kısmı bütün malların değerinin yüzde kaçını teşkil ediyorsa, kar veya komisyon olarak sigorta edilmiş olan paranın aynı miktarda yüzdesinden ibarettir.

    Umulan karın sigortası halinde malların ulaşmamış olan kısmı bakımından 1419 uncu maddenin şartları mevcut olursa, zarardan bu maddede yazılı fazlanın indirilmesi lazımdır.

    V - DENİZ ÖDÜNCÜ VEYA AVARYA PARALARINDA:

    Madde 1439 - Deniz ödüncü veya avarya paralarında kısmi kayıp varsa zarar; deniz ödüncüne karşı rehnedilmiş veya kendisi için avarya paraları avans olarak verilmiş veya sarf edilmiş şeyin sonraki kazalar neticesinde deniz ödüncü veya avarya paralarını kapatmaya artık kifayet etmemesi yüzünden ileri gelen açıktan ibarettir.

    VI - TAZMİNATIN ŞÜMULÜ:

    Madde 1440 - Sigorta tam değer üzerinden yapılmışsa sigortacı 1431 - 1439 uncu maddeler gereğince hesap edilen zararı tamamen ödemeye mecburdur; şu kadar ki, 1357 nci madde hükmü mahfuzdur. Sigorta tam değer üzerinden yapılmamışsa, sigortacı 1288 inci madde dairesinde bu zararı ancak kısmen öder.

    ALTINCI KISIM : ZARARIN ÖDENMESİ

    A - SİGORTACININ BORÇLARININ MUACCELİYETİ VE ZARARIN TAZMİNİ ŞARTLARI:

    I - MUACCELİYET VE ZARARI İSPAT KÜLFETİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1441 - Rizikonun gerçekleşmesi sebebiyle sigortacının sigorta akdinden doğan borçları, 1377 nci madde hükmünce rizikoyu ihbar mükellefiyetinin doğduğu tarihte muaccel olur. Bununla beraber muacceliyetin, en geç, ikinci fıkrada gösterilen vesikaların sigortacıya verilmesi tarihinden gerçekleşeceği akitle kabul olunabilir.

    Sigortalı zararın tazminini istiyebilmek için sigortacıya zararın hesabını gösteren bir liste vermeye ve kafi vesikalarla aşağıdaki hususları ispat etmeye mecburdur:

    1. Menfaati;

    2. Sigorta edilen şeyin deniz rizikolarına maruz kaldığını;

    3. İddianın dayandığı kazayı;

    4. Zararı ve şümulünü.

    2. BAŞKASI HESABINA SİGORTA HALİNDE:

    Madde 1442 - Başkası hesabına sigorta halinde sigortalı yukarıki maddede yazılı olanlardan başka, sigorta ettirene mukavelenin akdi hususunda vekalet verdiğini de ispata mecburdur. Sigorta vekalet olmaksızın yapılmışsa sigortalı, sigortanın kendi menfaatine yapıldığına delalet eden olayları ispat etmeye mecburdur.

    II - VESİKALARIN MAHİYETLERİ:

    Madde 1443 - Başka deliller bulmaktaki güçlük dolayısiyle ticari münasebetlerde kabul edilegelmekte olan vesikalar ve hususiyle aşağıda yazılı olanlar umumiyetle ispata kafi vesikalar sayılır:

    1. Menfaati ispat için:

    Geminin sigortasında, mülkiyeti tevsik eden senetler;

    Yükün sigortasında, sigortalının mallar üzerinde tasarrufta bulunabileceğini gösteren faturalar ve konişmentolar;

    Navlunun sigortasında, çarter partiler ve konişmentolar;

    2. Malların yüklendiğini ispat için konişmentolar;

    3. Kazayı ispat için 985 inci maddede yazılı deniz raporu ve gemi jurnalı, zabıt ve müsadere hallerinde zabıt ve müsadere mahkemesinin kararı, gaiplik hallerinde geminin kalkma limanından çıktığı zamana ve gaiplik müddeti içinde varma limanına ulaşmadığına dair güvenilebilir vesikalar;

    4. Zararın ve şümulünün ispatı için, zararın tesbit olunduğu yerin kanun veya teamüllerine uygun muayene, değer biçme ve açık artırmaya dair vesikalarla bilir kişilerin keşif kağıtları, yapılmış olan tamirlerin makbuzlu hesap pusulaları ve verilmiş diğer paraların makbuzmarı (Bununla beraber 1431 ve 1432 nci maddelerde yazılı geminin kısmi zarara uğraması halinde muayene ve değer biçme vesikalariyle keşif kağıtları ancak aşınma, eskime, çürüme veya kurt yemesinden ileri gelen zarar ayrıca tesbit edilmiş olmak ve aynı zamanda mümkün olduğu derecede Hükümetçe resmen tayin edilen yahut o yer mahkemesi veya Türkiye Cumhuriyeti konsolosu tarafından ve bunlar yoksa yahut var da bunların iştiraklerine imkan bulunmamışsa, diğer resmi makam tarafından hususi surette nasbolunan bilir kişiler çağrılmış bulunmak şartiyle kifayet eder.)

    III- İSPAT KÜLFETİNDEN MUAFLIK KAYDI:

    Madde 1444 - Sigortalıyı 1441 inci maddede yazılı hallerin veya bu hallerden bir kısmının ispatından kurtaran mukavele muteberdir; şu kadarki, sigortacının hilafını ispat hakkı mahfuzdur. Malların sigortası halinde konişmentonun ibrazına lüzum olmadığına dair mukaveleye konulan kayıt ancak malların yüklenmiş olduğunu ispat külfetinden kurtarır.

    B - BAŞKASI HESABINA SİGORTADA:

    I - SİGORTALININ HAKLARI:

    Madde 1445 - Başkası hesabına yapılan sigortada sigorta mukavelesinden doğan haklar sigortalıya aittir. Bununla beraber poliçenin verilmesini, ancak sigorta ettiren istiyebilir.

    Sigortalı, sigorta ettirenin muvafakati olmaksızın ancak poliçe elinde bulunduğu takdirde hakları üzerinde tasarruf edebileceği gibi bu hakları mahkemede iddia edebilir.

    II - SİGORTA ETTİRENİN HAKLARI:

    1. TASARRUF SALAHİYETİ:

    Madde 1446 - Sigorta ettiren sigorta mukavelesinden sigortalı lehine doğan haklar üzerinde kendi namına tasarruf edebilir.

    Sigorta ettiren sigortalının muvafakati olmaksızın, ödenecek paraları almaya ve sigortalının haklarını devretmeye ancak poliçe elinde bulunduğu takdirde salahiyetlidir.

    Sigortacı, ancak sigorta ettiren, sigortalının sigortaya muvafakat ettiğini kendisine ispat etmek şartiyle, sigorta ettirene ödemede bulunmaya mecburdur.

    2. HAPİS RÜÇHAN HAKKI:

    Madde 1447 - Sigorta ettiren, sigorta ettirilmiş olan konudan dolayı sigortalıya karşı haiz olduğu alacaklar ödenmedikçe, poliçeyi sigortalıya veya onun alacaklılarına yahut iflas masasına teslime mecbur değildir. Bu alacakları için sigorta ettiren zarar halinde sigorta tazminatı üzerinde, sigorta paraları ödendikten sonra da onlar üzerinde, sigortalı ve onun alacaklarına karşı rüçhan hakkını haizdir.

    3. SİGORTACININ SİGORTA ETTİRENE KARŞI MESULİYETİ:

    Madde 1448 - Sigortacı, poliçe sigorta ettirenin elinde bulunduğu müddetçe sigortalıya veya sigortalının alacaklarına yahut iflas masasına ödemede bulunmak veya onlarla mukavele yapmak suretiyle sigorta ettirenin 1447 nci maddede yazılı hakkını ihlal ederse, sigorta ettirene karşı mesul olur.

    Sigortacının poliçe üzerinde hakkı olan üçüncü şahsa karşı, bu hakka dair mukaveleler yapmak yahut poliçeyi geri almadan veya üzerine lazım gelen şerhi yapmadan sigorta paraları ödemek suretiyle dereceye kadar mesul olacağı Borçlar Kanunu hükümlerine göre tayin olunur.

    III - TAKAS:

    Madde 1449 - Sigortacı, sigorta ettirene karşı mevcut olan alacağını, bu alacak sigortalı için yapılan sigortadan doğmak şartiyle, sigortalının tazminat alacağı ile takas edebilir.

    IV - TAZMİNAT ALACAĞININ DEVRİ:

    Madde 1450 - Sigortalı, vukubulmuş ve ileride vukubulacak, kazalardan doğmuş ve ileride vukubulacak kazalardan doğacak olan tazminat alacaklarını üçüncü şahsa devredebilir. Poliçe emre yazılı ise başkası hesabına sigorta halinde ilk devrin muteber olması için sigorta ettirenin cirosu kafidir.

    V - AVANS VERMEK MÜKELLEFİYETİ:

    I. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1451 - Kazanın bildirilmesinden itibaren iki ay geçtikten sonra 1441 maddede yazılı zararın hesap listesi sigortalının kusuru olmaksızın ibraz olunmamış ve fakat takribi bir keşifle sigortacıya düşen en az para tesbit edilmiş olursa, sigortacı bu parayı kendi borcundan indirerek muvakkat olarak ödemekle mükelleftir. Ödeme müddeti zarar hesabının sigortacıya tebliğinden itibaren işlemeye başlıyacaksa bu halde müddet sigortacıya muvakkat keşfin haber verildiği andan itibaren hesap olunur.

    2. HUSUSİ OLARAK:

    Madde 1452 - Sigortacı:

    1. Avarya hallerinde sigorta ettirilmiş şeyin kurtarılması, korunması veya tamiri için lüzumlu masraflara mütaallik olarak ilerde tesbit edilecek borcuna mahsuben kendisine düşen paranın üçte ikisini;

    2. Geminin veya malların zaptı halinde itiraz masraflarından kendisine düşen paraların tamamını; ihtiyaç hasıl olur olmaz, avans olarak vermekle mükelleftir.

    YEDİNCİ KISIM : ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER

    A - RİSTORNO:

    I- RİSTORNO HAKKI:

    Madde 1453 - Sigortalı, sigortanın taalluk ettiği teşebbüsten tamamen veya kısmen vazgeçer yahut kendi yüzünden olmamak şartiyle sigorta edilen şeyin tamamı veya bir kısmı sigortacının üstüne aldığı rizikoya maruz bıraktırılmazsa, primin tamamı veya bir kısmı sigortacıya ait olan bir ristorno hakkı mahfuz kalmak üzere geri istenebilir yahut alıkonulabilir.

    Ristorno hakkı, başka bir para kararlaştırılmış değilse yahut sigortanın yapıldığı yerde bu hususta teamül yoksa, sigorta bedelinin tamamının yahut mütenasip bir kısmının yüzde yarımından ve fakat prim sigorta bedelinin %1'inden az olursa primin tamamının veya mütenasip kısmının yarısından ibarettir.

    II - PRİMİN İNDİRİLMESİ:

    Madde 1454 - Sigorta, 1339 uncu maddede yazılı menfaatin yokluğundan yahut 1345 inci madde gereğince aşkın sigortadan dolayı hükümsüz olup da sigorta ettiren mukavelenin yapıldığı sırada ve başkası hesabına sigorta halinde de sigortalı vekalet verildiği sırada hüsnüniyet sahibi idiyse prim kezalik 1453 üncü maddede gösterilen ristorno hakkı mahfuz kalmak üzere geri istenebilir veya alıkonulabilir.

    III - MUKAVELENİN SİGORTACI İÇİN HÜKÜMSÜZ KALMASI HALİNDE:

    Madde 1455 - İhbar mükellefiyetinin yerine getirilmemesinden veya diğer bir sebepten dolayı sigorta akdinin sigortacı için hükümsüz olması, bu hükümsüzlüğe rağmen sigortacı primin tamamını isteme salahiyetini haiz olsa bile, 1453 ve 1454 üncü maddelerin tatbikina engel olmaz.

    IV - RİZİKONUN BAŞLAMIŞ OLMASI HALİNDE:

    Madde 1456 - Sigortacı için riziko başlamış bulunursa bir ristorno yapılamaz.

    B - SİGORTACININ ACZİ:

    Madde 1457 - Sigortacı acze düşmüşse, sigortalı dilerse mukaveleden cayarak bütün primi geri ister veya alıkor, dilerse masrafı sigortacıya ait olmak üzere yeni bir sigorta mukavelesi yapar; şu kadar ki, sigortalı mukaveleden caymadan veya yeni sigorta mukavelesi yapmadan önce sigortacının mükellefiyetleri için kafi teminat gösterilirse, böyle bir hakkı kalmaz.

    C - SİGORTA EDİLEN ŞEYİN TEMLİKİ:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1458 - Sigorta edilen şey sigortalı tarafından başkasına temlik olunursa iktisap eden kimse, mülkiyeti devam ettikçe sigortalının sigorta münasebetinden doğan hak ve borçlarını üzerine almış sayılır. Prim borcundan, temlik eden ile iktisap eden müteselsilen mesuldürler.

    Sigortacı temliki, sigorta münasebetinden kendisine karşı doğan alacaklar bakımından, ancak bunu haber aldığı andan itibaren kabule mecburdur. Borçlar Kanununun 165 ve 167 nci maddeleri hükümleri burada da tatbik olunur.

    Sigortacı, temlikin yapılmamış olması halinde çıkmıyacak olan rizikolardan mesul olmaz.

    İktisap eden bir ihbar müddeti gözetmeksizin sigorta mukavelesini feshedebilir. Feshi ihbar hakkı iktisap ettikten sonra bir ay içinde kullanılmazsa düşer, şu kadar ki, iktisap edenin sigortadan haberi olmadığı takdirde, feshi ihbar hakkı sigortayı haber aldığı andan itibaren bir ay geçinceye kadar baki kalır. İktisap eden feshi ihbar ederse, primden mesul olmaz.

    Sigorta olunan şeyin cebri satışı halinde de yukardaki fıkraların hükümleri tatbik olunur.

    II - GEMİNİN VEYA PAYININ TEMLİKİ HALİNDE:

    Madde 1459 - Yukarki madde hükümleri bir gemi payının sigortası halinde de tatbik olunur.

    Gemi sigorta edilmişse bu hükümler ancak gemi bir yolculuk sırasında temlik edildiği takdirde tatbik olunur. Yolculuğun başlangıcı ve sonu 1382 nci maddeye göre tayin olunur. Gemi muaayyen bir müddet veya birden fazla yolculuk için sigorta edilmiş ise, geminin yolculuklardan biri sırasında temliki halinde sigorta ancak geminin en yakın varma limanında boşaltılmasına kadar uzar.

    SON HÜKÜMLER

    A - ŞİRKET DAVALARINDA MUHAKEME USULÜ:

    Madde 1460 - Ticaret şirketlerinde ortakların şirketle veya birbirleriyle olan münasebetlerinden doğan davalarda ve şirketlerin idare meclisi azaları, müdürleri veya murakıplarına karşı bu kanunun mer'iyetinden sonra açılacak mesuliyet davalarında basit muhakeme usulü tatbik olunur.

    B - KANUNİ VE NİZAMİ FAİZ SÖZLERİNİN MANASI VE FAİZE AİT TAMAMLAYICI HÜKÜMLER:

    Madde 1461 - Bu kanunda ve diğer ticari hükümlerde geçen (Kanuni faiz) veya (Nizami faiz) tabirleri, temerrüt durumu mevcut olduğu takdirde 9 uncu maddenin ikinci fıkrasında, diğer hallerde ise birinci fıkrasında tanzim olunan faiz manasına gelir.

    9 uncu maddenin ikinci fıkrasındaki miktardan fazla temerrüt faizi ödenmesini derpiş eden mukaveleler, 8 inci madde hükümlerine tabi olduğu gibi ödeme yerinde banka iskontosu yüzde ondan ziyade olduğu takdirde temerrüt faizi iskonto miktarına göre de istenebilir.

    Borçlar Kanununun 103 üncü maddesinin ikinci fıkrası hükmünün ticari temerrüt faizlerine tatbikinde yüzde beş yerine yüzde on miktarı esas tutulur.

    C - TİCARİ MUAMELE, MEVADDI TİCARİYE, TİCARİ MUKAVELE SÖZLERİNİN MANASI:

    Madde 1462 - Bu kanundan gayrı olan ticari hükümlerde geçen ticari muamele, mevaddı ticariye, ticari mukavele sözleri, bu kanunun 3 üncü maddesindeki ticari işleri anlatır.

    D - KÜÇÜK TACİR, ESNAF SÖZLERİNİN MANASI VE ESNAF TARİFİNE AİT KARARNAMELER:

    Madde 1463 - Bu kanundan gayrı olan ticari hükümlerde geçen (Küçük tacir) veya (Esnaf) sözü, bu kanunun 17 nci maddesinde tarif edilen esnafı anlatır. 5373 sayılı Esnaf Dernekleri ve Esnaf Dernekleri Birlikleri hakkındaki Kanun hükümleri ile küçük tacir veya esnafın tarifine ait diğer hususi hükümler mahfuzdur.

    Yıllık gayrisafi geliri kararnamede gösterilecek miktardan aşağı olan sanat ve ticaret erbabının, iktisadi faaliyeti nakdi sermayesinden ziyade bedeni çalışmasına dayanan ve kazancı ancak geçimini sağlamaya yetecek derecede az olan sanat ve ticaret erbabı sayılması için kararnameler çıkarmaya icra Vekilleri Heyeti salahiyetlidir. Böyle kararnamelerin çıkarılması halinde onlarda gösterilen miktardan aşağı gayrisafi geliri bulunan sanat ve ticaret erbabından başka hiç kimse kanunun 17 nci maddesinde tarif edilen esnaftan sayılamaz.

    E - MUKAVELE SÖZÜNÜN MANASI:

    Madde 1464 -Gerek bu kanunda, gerekse diğer kanunlardaki (Mukavele) ve (Akit) sözleri aynı manaya gelir.

    F - DELİL SAYILACAK DEFTERLER:

    Madde 1465 - Bir tacir işletmesinin mahiyet ve öneminin gerektirdiği bütün defterleri tutmamış olduğu takdirde, 66 ncı maddenin 1 ila 3 numaralı bendinde yazılı defterleri tutmuş olsa bile, fiilen tutmuş olduğu defterlerin kayıtları, ancak aleyhine delil olabilir.

    G - HUKUKİ MUAMELELERİN YASAK EDİLMESİNİN VE EDALARDA EN YÜKSEK HADLERİN AŞILMASININ NETİCELERİ:

    Madde 1466 - Ticari hükümlerle yasak edilmiş bulunan muamele veya şartlar, aksine hususi bir hüküm bulunmadıkça, batıldır; şu kadar ki, bir akit hükmünce yerine getirilmesi gereken edalar hakkında kanun veya salahiyetli makamların kabul etmiş olduğu en yüksek haddi aşan mukaveleler, en yüksek had üzerinden yapılmış sayılır ve bu hadden fazla olan edalar, hata ile yapılmış olmasa dahi geri alınır. Bu hallerde Borçlar Kanununun 20 nci maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesi tatbik olunmaz.

    H - KAPTANLA GEMİDE BULUNAN KİMSELERİN MÜNASEBETLERİNE AİT ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER:

    I - KAPTANIN DİSİPLİN SALAHİYETİ:

    Madde 1467 - Kaptan, gemi adamlarının ve gemide bulunan diğer şahısların disiplin amiridir. Kaptan bu salahiyetinin kullanılmasını ancak güverte zabitlerinin başı olan kimse ile çarkçıbaşıya kendi hizmet sahaları ile mahdut olmak üzere bırakabilir.

    Kaptan, gemi hizmetlerinin gereği gibi görülmesi için veya gemide emniyet veya inzıbatı temin maksadiyle disiplin salahiyetine dayanarak lüzumlu her türlü tedbire başvurabilir; hususiyle halin icabına uygun olmak şartiyle gemi adamları ve gemide bulunan diğer şahıslar üzerinde cebir kullanmıya, itaatsizlikte ısrar edenleri uygun bir yere kapatmaya veya gemiden uzaklaştırmaya, üzerlerini ve eşyalarını aramaya, gemi adamlarının eşyalarını muhafaza altına alıp kendilerine vermemeye, vazife görmemek maksadiyle gemiden kaçanları zaruret halinde zorla gemiye getirtmeye salahiyetlidir.

    Kaptan, disiplin salahiyetine dayanarak vereceği emirlerin yerine getirilmesinde veya alacağı tedbirlerde, zabıta ve ihtiyaç halinde, askeri kuvvetler kendisine derhal yardım etmekle mükelleftir.

    Kaptan, yukarıki hükümler gereğince aldığı tedbirleri, imkan bulur bulmaz sebepleriyle birlikte gemi jurnaline yazar.

    II - GEMİ ADAMLARININ İTAAT VE BİLGİ VERME MECBURİYETİ:

    Madde 1468 - Gemi adamları kaptan, gemi zabitleri ve diğer amirleri tarafından verilen hizmet emirlerini hiçbir itiraz ileri sürmeksizin derhal ve harfiyen yerine getirmek ve gemi hizmetlerini ilgilendiren bütün hususlar ve bu arada diğer gemi adamları hakkında bildiklerini doğru ve tam olarak bildirmek mecburiyetindedirler.

    III - VAZİFENİN YERİNE GETİRİLMEMESİNİN CEZASI:

    Madde 1469 - Aşağıda sayılan suçlardan birini işliyen gemi adamları, kaptan veya donatanın şikayeti üzerine on beş günden bir yıla kadar hapse ve en az iki aylık ücretleri tutarınca adli para cezasına ve hapis müddeti kadar meslek ve sanatı ifadan memnuiyet cezasına mahkum edilirler. Şu kadar ki, memnuiyet cezası iki aydan aşağı olamaz:

    1. Gece nöbetlerini hiç veya gereği gibi tutmamak;

    2. Kaptan, gemi zabitleri veya diğer amirlerin hizmet emirlerini yerine getirmemek;

    3. İzin almadan gemiden çıkmak veya izin müddeti bittiği halde haklı bir mazeret olmaksızın gemiye dönmemek;

    4. Müsaade almadan gemiden şahsına veya başkalarına ait eşyayı çıkarmak veyahut gemiye gizlice yük, eşya veya insan sokmak;

    5. Hizmet sırasında sarhoş bulunmak;

    6. Kumanyayı israf etmek veya salahiyeti olmadan satmak veya saklamak veyahut yok etmek;

    7. Hizmetten kaçınmak maksadiyle saklanmak;

    8. Gemide emniyet veya inzıbatın temini, itaatsizliklerin önlenmesi veya bastırılması için istekte bulunmalarına rağmen kaptana, gemi zabitlerine veya diğer amirlerine yardımda bulunmamak;

    9. Gemi aksamını, aletleri veya cihazları istiyerek hasara uğratmak veya geminin makine ve bilcümle alet veya cihazlarının normal surette işlemelerini bozacak veya aksatacak çarelere başvurmak;

    10. Kaptan veya diğer gemi adamlarını vazife görmemeye teşvik etmek veya onların vazife görmelerine tehdit, menfaat vaadi veya diğer her hangi bir suretle engel olmak;

    11. Gemi hizmetlerinin esaslı şekilde aksaması neticesini doğurmuş olan ve yapmaması gereken ve yukarıki bentler şümulüne girmeyen bir hareketi bilerek yapmak veya ihmal edilmesi aynı mahiyette bulunan ve yapması gereken bir hareketten bilerek kaçınmak.

    Birden fazla gemi adamının anlaşarak aynı fiili işlemeleri halinde ceza yarısı kadar artırılır.

    Şikayette bulunan, şikayetini hüküm kesinleşinceye kadar her zaman geri alabilir.

    IV - DİSİPLİN SALAHİYETİNİN KÖTÜYE KULLANILMASININ VE KAPTANIN VAZİFESİNİ YAPMAMASININ CEZALARI:

    Madde 1470 - Bir gemi adamına veya gemideki diğer bir kimseye karşı disiplin salahiyetini kötüye kullanan kaptan veya gemi zabitleri, şikayet üzerine on beş günden bir seneye kadar hapis ve en az iki aylığı tutarında adli para cezasiyle cezalandırılırlar.

    Gemi hizmetlerinin esaslı bir şekilde aksaması neticesini meydana getirebilecek mahiyette bulunan ve yapmaması gereken bir hareketi bilerek yapan veya ihmal edilmesi aynı mahiyette bulunan ve yapması gereken bir hareketten bilerek kaçınan veya yukarıki maddede yazılı suçların işlenmesine göz yuman veyahut bunlara iştirak eden kaptan donatanın şikayeti üzerine yukarıki maddedeki cezaya mahkum edilir.

    Şikayet, hüküm kesinleşmesine kadar geri alınabilir.

    V - SUÇLARIN YURT DIŞINDA İŞLENMESİ:

    Madde 1471 - Yukarıki maddelerde yazılı suçların yurt dışında işlenmeleri halinde dahi bu hükümler tatbik olunur; şu kadar ki, cezalar yarısı kadar artırılır.

    VI - SUÇ İŞLENMESİ HALİNDE KAPTANIN VE GEMİDE BULUNANLARIN VAZİFELERİ:

    Madde 1472 - Gemi yabancı bir memlekette veya denizde bulunduğu sırada gemi adamlarından veya gemideki diğer kimselerden birisinin her hangi bir suç işlemesi halinde kaptanın seçeceği gemi zabitleri ve diğer itimada değer kimselerle suçun ispatına yarıyacak bütün delilleri doğru ve tam olarak tesbit etmeye, toplamaya, delillerin zıyaa uğramaması için mümkün olan bütün tedbirleri almaya ve hususiyle şahıslar üzerinde veya eşyalarında gerekli aramaları yapmaya, gerekli kimseleri dinleyip sözlerini zapta geçirmeye, suç yerinin durumunu tesbit etmeye, suç vasıtalarını saklamaya mecburdur.

    Kaçması veya delilleri yok etmesi veya delillerin gereği gibi toplanmasına engel olması tehlikesi mevcut olduğu takdirde kaptan maznunu tevkif edebilir.

    Kaptanın bu madde hükmünce yapması gerekli olan tahkikat işlerinde gerek gemi zabitleri ve diğer itimada değer kimseler, gerekse gemide bulunan bütün diğer şahıslar kaptanın emirlerini yerine getirmeye, sorduklarına doğru ve tam olarak cevap vermeye mecburdurlar. Bu mecburiyeti yerine getirmiyen gemi adamları 1469 uncu maddede gösterilen cezalar ile, diğer kimseler ise 100 liradan aşağı olmamak üzere adli para cezasına mahkum edilir.

    Bu maddede gösterilen suçları işliyenler re'sen takip olunur.

    1469 ila 1471 inci maddelerle veya bu maddede yazılı fiilleri işliyenlerin daha ağır cezalara mahkum edilmesini derpiş eden hükümler mahfuzdur.

    İ - KALDIRILAN HÜKÜMLER:

    Madde 1473 - 29/05/1926 gün ve 865 sayılı Ticaret Kanunu, 29/05/1926 gün ve 866 sayılı Ticaret Kanununun sureti tatbiki hakkında Kanun, 13/05/1929 gün ve 1440 sayılı Ticaret Kanunu (İkinci kitap - Deniz Ticaret Kanunu), Ticaret Kanununun 386 ncı maddesini değiştiren 12/11/1931 gün ve 1749 sayılı kanun ve Ticaret Kanununun bazı maddelerini değiştiren 17/12/1954 günlü ve 6442 sayılı kanun ile 22/03/1303 tarihli Murabaha Nizamnamesinin ticari işlere ait olan hükümleri ve hususi mahiyette olan kanun hükümleri mahfuz olmak kaydiyle diğer kanunların bu kanuna aykırı hükümleri kaldırılmıştır.

    Ek Madde 1 - (Ek madde: 24/06/1995 - KHK - 559/14 md.)

    6762 sayılı Kanunun 35 ve 36 ncı maddelerinde geçen "sicilin bağlı olduğu mahkeme" ibareleri "sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli Asliye Hukuk Mahkemesi" olarak değiştirilmiştir.

    J - KANUNUN MER'İYETE GİRMESİ:

    Madde 1474 - Kenar başlıkları da metne dahil olan işbu kanun 01/01/1957 tarihinde mer'iyete girer; şu kadar ki, bu kanunun mer'iyet ve tatbik şekli hakkındaki kanun hükümleri mahfuzdur.

    K - KANUNU İCRA EDECEK MAKAM:

    Madde 1475 - Bu Kanunu tatbika İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

    Geçici Madde 1 - (Ek madde: 09/12/2004 - 5274 S.K./1.mad)

    Hisse senetlerinin itibarî kıymeti bir Yeni Kuruş ve katları şeklinde olmayan anonim şirketler 31.12.2009 tarihine kadar 399 uncu maddeye intibak edecektir. Bakanlar Kurulu kararı ile 31.12.2009 tarihinde sona erecek intibak süresi beş yıla kadar uzatılabilir. İntibak süresince anonim şirket hissedarlarının itibarî değeri ne olursa olsun sahip olduğu paylardan doğan hakları saklıdır. Şirket yönetim kurulu, payların 399 uncu maddeye intibak ettirilmesini sağlayacak yöntemleri uygulamakla yükümlüdür.

    Birinci fıkrada belirtilen sürenin sonunda bir Yeni Kuruşa tamamlanmamış paylar için kesir makbuzu düzenlenir.

    Bu madde kapsamında intibak amaçlı olarak yapılacak sermaye artırımı ve esas mukavele değişikliklerinde, şirket esas mukavelesinde aksine hüküm bulunsa dahi 372 nci maddede yer alan nisaplar uygulanır ve imtiyazlı paylar genel kurulu yapılması şartı aranmaz.

    Bu madde kapsamında intibak amaçlı olarak 400 üncü madde çerçevesinde yapılacak işlemlerde her pay sahibinin muvafakati aranmaz.

    5083 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Para Birimi Hakkında Kanun gereğince münhasıran intibak amaçlı yapılacak anasözleşme değişikliklerinin tescili, her türlü vergi, resim ve harçtan muaftır.

    KANUNA İŞLENEMEYEN HÜKÜMLER:

    24/06/1995 TARİH VE 559 SAYILI KHK'NİN GEÇİCİ MADDELERİ:

    Geçici Madde 1 - Ticaret sicili memurluklarının devir işlemleri, Adalet Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından düzenlenen bir protokole göre yürütülür ve bir yıl içinde tamamlanır.

    Ticaret sicilinde Adalet Bakanlığının memuru olarak çalışan personel, istekleri halinde adı geçen Bakanlıkta durumlarına uygun bir kadroya atanırlar.

    Geçici Madde 2 - Esas sermayesi beşmilyar Türk lirasından aşağı olan anonim şirketler ile beşyüzmilyon Türk lirasından aşağı olan limited şirketler, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin yayımı tarihinden itibaren 31/12/1998 tarihine kadar sermayelerini bu miktarlara çıkararak tescil ettirmedikleri takdirde münfesih olurlar.

    Anonim şirketlerin sermayelerini beşmilyar Türk lirasına kadar artırmaları sırasında 6762 sayılı Kanunun 391 inci maddesi uygulanmaz.

    Limited şirketlerin sermayelerini beşyüzmilyon Türk lirasına kadar çıkarmalarına ilişkin mukavele değişikliği için, sermayenin yarısından fazlasını temsil eden ortakların karar vermesi yeterlidir.

    (Son fıkra Mülga: 20/09/1995 - KHK-567/1 md.)
#1893
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:06:06
    F - RİZİKONUN ŞÜMULÜ VE İHBARI VE SİGORTA BEDELİNİN MUACCEL OLMASI:

    Madde 1332 - Sigortalı sigortacıyı haberdar etmeksizin Türkiye'de ve dünyanın her tarafında karada ve denizde mutlak surette, havada ancak yolcu sıfatiyle seyahat edebilir.

    Sulh zamanındaki silahlı sevkiyat mahiyetini haiz seyahat ve seferberlikler sırasında veya isyan, kargaşalık ve iç harb vukuunda sigorta mukavelesi muteber kalır.

    Umumi veya kısmı seferberlik, devletin harbe girmesi ihtimali veya Türkiye Cumhuriyetini de ilgilendiren yabancı devletler arasındaki harb dolayısiyle kabul edilen mevzuatın tatbik edildiği müddetçe hükümet; primleri veya sürprimleri, her hangi bir sebeple olursa olsun, ödenmiyen her nevi hayat sigortalarını kesilmeye tabi tutabilir.

    Kesilme devresi içinde sigortalının ölümü halinde kesilme tarihine kadar tahakkuk etmiş riyazi ihtiyatlar bu tarihten ödeme tarihine kadar hesabedilmiş teknik faizleriyle birlikte hak sahiplerine ödenir. Kesilme devresi içinde sigortalı 1325 - 1327 nci maddelerde yazılı haklardan faydalanabilir,

    Kesilme devresi içinde askeri vazifede iken ölen sigortalıların hak sahiplerine üç bin liraya kadar olan sigorta bedellerinin tamamı ve bu miktardan yukarı olanlarının üç bin liradan aşağı olmamak üzere hükümetçe tayin edilecek miktarı ve fazlasının riyazi ihtiyatı ve harbde veya harb hareketleri sırasında ölen sigortalıların hak sahiplerine sigorta bedellerinin tamamı ödenir, sigorta bedelinin hükümetçe tayin edilecek kısmına ait ödenmemiş primlerle sürprimler teknik faizleriyle birlikte o ödemeden indirilir.

    Sigortası kesilmeye tabi tutulmuş olan sigortalı kesilme devresi sonunda hayatta ise sigorta mukavelesi tıbbi muayeneye lüzum kalmadan yeniden yürümeye başlar ve sigortalılar kesilme devresine ait primlerle sürprimlerin teknik faizleriyle birlikte ödenmesiyle, hükümetçe tesbit edilecek şartlar dairesinde, mükellef tutulur veyahut sigorta müddeti o nispette uzatılmak suretiyle kesilme müddetine ait prim ve sürprim borçlarından ibra olunur.

    Sigortalı veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği tarihten itibaren beş gün içinde durumu sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta bedeli, bu beş günlük müddetin geçtiği tarihte muaccel olur. İhbar mükellefiyetinin yerine getirilmemesi halinde mal sigortalarına ait hükümler kıyas yoliyle tatbik olunur.

    G - TONTİN:

    Madde 1333 - Ortaklar tarafından verilen muayyen birer taksit neticesinde tahassul edecek tutarların muayyen bir tarihte hayatta bulunanlar arasında paylaşılması şartiyle yapılacak sigorta batıldır.

    İKİNCİ KISIM : KAZAYA KARŞI SİGORTA

    A - TARİF:

    Madde 1334 - Kazaya karşı sigorta; sigorta ettirenin maruz kalacağı her hangi bir kaza, hastalık, maddi menfaatlerini haleldar edecek her hangi bir olay, iş kazaları yahut nevi ve mahiyeti muayyen başka bir kaza sebebiyle ölümü veyahut muvakkat veya daimi surette çalışma kudretinden veya imkanından mahrumiyet halinde gerek sigorta ettirene, gerek mirasçılarına veya yerine geçmiş olanlara ve gerek muayyen veya mütaaddit hak sahiplerine muayyen sermaye tediyesini veyahut irat tahsisini bir prim karşılığında sigortacıya yükliyen mukaveledir.

    Kaza sigortası bizzat sigorta ettiren kimse tarafından yapılacağı gibi bir veya mütaaddit şahıslar lehine olarak diğer kimse tarafından dahi yapılabilir. Bu kabil kazalarda sigortacı zararın bedelden az olduğunu iddia edemez. Kazaya karşı sigorta poliçesi ferden bir veya müteaaddit muayyen şahıslar üzerine olabileceği gibi bir heyet, bir cemiyet, bir grup üzerine dahi yapılabilir. Bu takdirde kazaya karşı sigorta olunan kimselerin adlarını göstermiye lüzum yoktur. Meslek veya memuriyetinin zikri kafidir.

    Bu kısımda hüküm bulunmıyan hallerde hayat sigortasına mütaallik hükümler tatbik olunur. Borçlar Kanunun 112 nci maddesi hükmü mahfuzdur.

    B - MENFAAT:

    Madde 1335 - Kaza sigortaları, sigorta ettirenin duçar olduğu kazadan dolayı zararını tazmin etmek üzere yapılabileceği gibi kimseye ödemeye mecbur olacağı kaza tazminatını telafi etmek maksadiyle dahi yapılabilir.

    C - TAZMİNATIN ŞÜMULÜ VE MUACCEL OLUŞU:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1336 - Kaza sigortalarında sigortacı aşağıda yazılı olayların vukuunda poliçedeki tazminatı vermekle mükelleftir.

    1. Kaza ölümü intac eylediği takdirde gerek ani olsun ve gerek kaza tarihinden itibaren azami bir yıl içinde ölüm vukua gelsin tazminat, hak sahibine veya mirasçılara ödenir;

    2. Daimi maluliyeti mucip olduğu takdirde poliçede yazılı maluliyet derecesine göre icabeden tazminat, sigorta ettirene ödenir.

    3. Muvakkat surette çalışma kudretinden mahrum kaldığı takdirde sigorta ettirene poliçede yazılı azami müddet içinde mahrumiyetin devam ettiği müddetçe günlük hesabiyle tazminat verilir.

    Kaza sigortalarında rizikonun ihbarı ve sigorta bedelinin muaccel oluşu 1332 nci maddenin son fıkrası hükümlerine tabidir. Ancak, sigortalının bir kaza sebebiyle ödiyeceği tazminata ait davada ona yardım sağlamak veya tazminatı karşılamak üzere yapılan sigortalarda ihbar müddetinin başlangıcına 1292 nci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmü tatbik olunur.

    II - TEDAVİ MASRAFLARI:

    Madde 1337 - Aksine şart olmadığı takdirde sigortacı poliçede yazılı tazminattan başka sigortalının sarf ettiği tedavi masraflarını da vermekle mükelleftir.

    D - KUSURLU OLAN KİMSEYE KARŞI DAVA HAKKI:

    Madde 1338 - Üçüncü şahsın kusuru neticesinde vukua gelen kazalardan dolayı sigorta ettirenin sigortacıdan tazminat alması, sigorta ettirenin üçüncü şahsa müracaat hakkını iskat etmez. Üçüncü şahıs, sigorta ettirenin sigortası nazara alınmaksızın bütün zarar ve ziyanını tazminle mükellef tutulur.

    DÖRDÜNCÜ FASIL : DENİZCİLİK RİZİKOLARINA KARŞI SİGORTALAR

    BİRİNCİ KISIM : UMUMİ HÜKÜMLER

    A - MENFAAT:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1339 - Geminin veya yükün denizcilik rizikolarını salimen geçirmesinde para ile ölçülebilir bir menfaati olan kimse bu menfaatini sigorta ettirebilir.

    II - MEVZUU:

    1. MÜNFERİT MENFAATLER:

    Madde 1340 - Sigorta ettirilebilen menfaatler bilhassa aşağıda yazılı mevzulara taalluk edenlerdir:

    1. Gemi;

    2. Yapılmakta olan gemi;

    3. Navlun ve yolcu taşıma ücretinden doğan alacaklar;

    4. Yük;

    5. Deniz ödüncü paraları;

    6. Müşterek ve hususi avarya paralariyle ödetilmeleri için gemi, navlun, yolcu taşıma ücreti veyahut yükün karşılık teşkil ettiği diğer alacaklar;

    7. Yükün gönderildiği yere ulaşmasiyle elde edileceği umulan kar;

    8. Kazanılacak komisyon;

    9. Sigortacının üzerine aldığı riziko.

    Bunlardan birinin sigorta ettirilmesiyle diğerleri sigorta ettirilmiş sayılmaz.

    2. SİGORTASI CAİZ OLMIYAN MENFAAT:

    Madde 1341 - Kaptanın veya diğer gemi adamlarının hizmet veya iş akitlerinden doğan ücret alacakları kendileri tarafından sigorta ettirilemez.

    III - MENFAATİN SAHİBİ:

    1. KENDİ, BAŞKASI VE KİMİN OLACAKSA ONUN HESABINA SİGORTA:

    Madde 1342 - Sigorta ettiren kimse kendi menfaatini "Kendi hesabına sigorta" şeklinde, üçüncü bir şahsın menfaatini ise "Başkası hesabına sigorta" şeklinde ve bu son halde de sigortalının hüviyetini bildirerek veya bildirmiyerek sigorta ettirebilir.

    Mukavelede sigortanın kendi hesabına mı, yoksa başkası hesabına mı yaptırıldığı da tayin edilmiyebilir. "Kimin olacaksa onun hesabına" yapılan bir sigortadan başkası hesabına yaptırıldığı anlaşılırsa başkası hesabına sigorta hükümleri tatbik olunur.

    Mukaveleden sigortanın başkası hesabına veyahut kimin olacaksa onun hesabına yaptırıldığı anlaşılmazsa sigorta ettirenin kendi hesabına yapılmış sayılır.

    2. TEMSİL:

    Madde 1343 - Sigorta salahiyetli bir vekil, vekaleti olmadan başkası hesabına tasarrufta bulunan bir kimse yahut da sigortalının diğer her hangi bir temsilcisi tarafından onun namına yapılırsa sigortalının namına hareket eden kimse, sigorta ettiren sayılmıyacağı gibi bizzat sigorta da başkası hesabına sigorta sayılmaz.

    Mukavelede adı ile gösterilen bir üçüncü şahsın menfaatine taalluk eden bir sigorta, tereddüt halinde, başkası hesabına sigorta sayılır.

    1270 inci maddenin 1 ve 2 nci fıkralariyle 1271 inci madde hükümleri burada da tatbik olunur.

    B - RİZİKONUN GERÇEKLEŞMİŞ OLMASI:

    Madde 1344 - Sigortacı tarafından tazmin edilecek zararların meydana gelmesi imkanı mukavelenin yapıldığı sırada ortadan kalkmış yahut bu anda zarar zaten meydana gelmiş olsa bile sigorta mukavelesi muteberdir; şu kadar ki; taraflar durumu biliyorsa mukavele hükümsüzdür.

    Tazmin olunacak zararın meydana gelmesi imkanının ortadan kalkmış olduğuna yalnız sigortacı yahut zararın zaten meydana gelmiş olduğunu yalnız sigorta ettiren bildiği takdirde mukavele durumu bilmiyen tarafı bağlamaz. İkinci halde sigortacı mukavelenin kendisini bağlamıyacağını ileri sürse bile primin tamamını istiyebilir.

    Mukavelenin sigorta ettiren için bir temsilci tarafından yapılması halinde 1363 üncü maddenin 2 nci fıkrasının hükmü, başkası hesabına sigorta halinde 1364 üncü madde hükmü ve gemi, navlun ve yük gibi birden çok konunun veya bir konuyu teşkil eden eşyanın toptan sigortası halinde 1367 nci madde hükmü tatbik olunur.

    C - SİGORTA DEĞERİ:

    I - AŞKIN SİGORTA:

    Madde 1345 - Sigorta olunan menfaatin tam değeri sigorta değeridir.

    Sigorta bedeli, sigorta değerini aşamaz.

    II - ÇİFTE SİGORTA:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1346 - Bir menfaat aynı rizikoya karşı birden çok sigortacılara sigorta ettirilmiş ve sigorta bedellerinin tutarı sigorta değerini aşmış olursa, sigortacılar sigortalıya karşı müteselsilen mesul olurlar; şu kadar ki; sigortalı, uğradığı zarardan fazla bir para isteyemiyeceği gibi sigortacılardan her biri yalnız kendi mukavelesine göre ödemekle mükellef olduğu bedele kadar mesul olur.

    Sigortacıların birbirlerine karşı olan rücu hakları her birerlerinin sigorta mukavelesi gereğince sigortalıya ödemekle mükellef oldukları sigorta bedelleri mecmuunun sigorta değerine olan nispetine göre tayin olunur; şu kadar ki; sigortalardan biri hakkında yabancı hukuk tatbik edilecek olursa yabancı hukuka tabi sigortacı ancak tabi olduğu hukuk gereğince bizzat kendisine karşı da rücu hakkının kullanılması mümkün olduğu takdirde diğer sigortacıya rücu hakkını kullanabilir.

    Sigortalı haksız olarak bir fayda temin etmek niyetiyle çifte sigorta yaptırmış ise bu niyetle yapılmış olan akitlerin her biri batıldır; sigortacı mukavelenin yapıldığı sırada butlanı bilmiyorsa primin tamamını istiyebilir.

    2. PRİMİN VE SİGORTA BEDELİNİN İNDİRİLMESİ:

    Madde 1347 - Sigorta ettiren çifte sigortayı meydana getiren mukaveleyi diğer sigortadan haberi olmaksızın yapılmışsa, sigortacılardan her birinden sigorta bedelinin ve bununla mütenasip olarak primlerinin de 1346 ncı maddenin 2 nci fıkrasında yazılı nispete göre indirilmesini istiyebilir.

    Sigorta bedelinin ve primin indirilmesi sigortanın başladığı andan itibaren hüküm ifade eder. Sigortacılardan biri için riziko diğer sigortacı ile mukavele yapılmadan önce başlamış olursa indirme, birinci sigortacıya karşı, ancak talebedildiği andan itibaren hüküm ifade eder.

    Sigortacının münasip bir ristorno ücreti istemiye hakkı vardır.

    Sigorta ettiren çifte sigortayı haber alır almaz gecikmeksizin indirme talebinde bulunmazsa bu hak düşer.

    3. İHBAR KÜLFETİ:

    Madde 1348 - Bir menfaati aynı rizikoya karşı birden çok sigortacılara sigorta ettiren kimse her bir sigortacıya öteki sigortalardan gecikmeksizin haber vermeye mecburdur.

    III- MENFAAT DEĞERİNİN ALTINDA OLAN SİGORTA:

    Madde 1349 - Sigorta bedeli sigorta değerinden az ise 1288 inci madde hükmü tatbik olunur.

    IV - TAKSELENMİŞ POLİÇE:

    1. TAKSE:

    Madde 1350 - Taraflar mukavele ile sigorta değerini muayyen bir para olarak tesbit ederlerse bu para taraflar arasında sigorta değeri için esas olur.

    Takse esaslı surette fahiş ise sigortacı indirilmesini istiyebilir. Umulan kar takselenmiş ise taksenin mukavele yapıldığı sırada ticari tahminlere göre elde edilmesi mümkün görülen karı aşması halinde sigortacı bunun indirilmesini istiyebilir.

    "Şimdilik takselenmiş" kaydını taşıyan bir poliçe, takse katileşmedikçe, "takselenmemiş" yani açık poliçe sayılır.

    Navlun sigortasında sigortacı tarafından tazmin edilecek bir zarar hakkındaki takse, ancak hususi surette şart kılınmışsa sigorta değeri için esas olabilir.

    2. AYRI TAKSELER:

    Madde 1351 - Bir poliçe ile gemi, navlun ve yük gibi birden çok mevzuun veya bir bütün teşkil eden eşyanın toptan sigortası halinde toptan bir tek sigorta bedeli konur fakat bu konuların bazıları için ayrı takseler kararlaştırılmış olursa ayrı olarak takselenmiş her mevzu ayrıca da sigorta ettirilmiş sayılır.

    V - HUSUSİ HALLER:

    1. GEMİNİN DEĞERİ:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1352 - Taraflar değer biçilmesi için başka bir esas kararlaştırmamışlarsa, geminin sigortacı için rizikonun başladığı andaki değeri, onun sigorta değeri sayılır.

    Bu hüküm, geminin sigorta değerinin takselenmesi halinde de tatbik olunur.

    B - DONATIM VE SİGORTA MASRAFLARİYLE TAYFA ÜCRETİ:

    Madde 1353 - Donatım ve sigorta masraflariyle gemi adamlarına ödenecek ücretler, gemi ile birlikte veya ayrı ayrı olarak yahut gayrisafi navlunun sigorta ettirilmesi suretiyle sigorta ettirilebilir. Bunlar, ancak hususi surette kararlaştırılmışsa, gemi ile birlikte sigorta ettirilmiş sayılır.

    2. NAVLUNUN DEĞERİ:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1354 - Navlun, gayrisafi tutarına kadar sigorta ettirilebilir.

    Mal taşıma mukavelelerinde şart kılınmış olan navlun tutarı ve muayyen bir navlun kararlaştırılmamış veya mallar donatan hesabına yüklenmişse 1073 üncü maddede yazılı mutat navlun tutarı, navlunun sigorta değeri sayılır.

    B - TEFSİR KAİDELERİ:

    Madde 1355 - Navlun sigorta edilirken tamamının yahut bir kısmının sigorta ettirildiği tayin edilmemişse navlunun tamamı sigorta ettirilmiş sayılır.

    Navlunun safi yahut gayrisafi olarak sigorta ettirildiği tayin edilmemişse gayrisafi navlun sigorta ettirilmiş sayılır.

    Sigorta bedelinin hangi kısmının gidiş ve hangi kısmının dönüş navlununa ait olacağı tayin edilmeksizin gidiş ve dönüş navlunları bir tek sigorta bedeli üzerine sigorta ettirilmişse bedelin yarısı gidiş yarısı da dönüş navlununa ayrılır.

    3. YÜKÜN DEĞERİ:

    Madde 1356 - Taraflar değer biçilmesi için başka bir esas kararlaştırmamışlarsa, malların yükleme yerinde ve yükleme zamanındaki değerleriyle sigorta masrafları da dahil olduğu halde gemiye yükleninceye kadar yapılan bütün masraflar, malların sigorta değeri sayılır.

    Navlun ile yolculuk sırasında ve varma yerinde yapılan masraflar ancak kararlaştırıldığı takdirde hesaba katılır.

    Yukarı ki hükümler malların sigorta değeri takselenmiş olması halinde de tatbik olunur.

    4. TASARRUF EDİLEN MASRAFLAR:

    Madde 1357 - Donatım masrafları veya gemi adamlarına ödenecek ücretler veya navlun, yolculuk sırasında ve varma yerinde yapılacak masraflar sigorta ettirilmiş olduğu takdirde sigortacı, masraflardan, ücretlerden veya navlundan kaza neticesinde tasarruf edilen kısım için tazminat vermez. Masraflar ve ücretler, ayrı ayrı sigorta ettirilmiş olsun veya gayrisafi navlunun sigorta ettirilmesi suretiyle sigorta ettirilmiş bulunsun yahut navlunla beraber yolculuk sırasında ve varma limanında yapılacak masraflar dahi yükün sigorta ettirilmesi sırasında sigortalanmış olsun, hüküm değişmez.

    5. UMULAN KAR VE KOMİSYONUN DEĞERİ:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1358 - Yük sigortasında umulan kar veya komisyon, malların sigorta değeri takselenmiş olsa dahi, ancak mukavelede açıkça bildirildiği takdirde sigorta edilmiş sayılır.

    Umulan kar yük sigortasına dahil olup da sigorta değeri takselenmiş ve fakat taksenin hangi kısmının umulan kara ilişkin olduğu tayin edilmemişse taksenin yüzde onunun umulan kara ait olduğu kabul edilir. Umulan kar yük sigortasına dahil olup da sigorta değeri takselenmemiş ise malların 1356 ncı maddede yazılı sigorta değerinden yüzde onu umulan kar olarak sigorta ettirilmiş sayılır.

    Komisyon yük sigortasına dahil olması halinde de 2 nci fıkra hükümleri yüzde on yerine yüzde iki koymak suretiyle tatbik olunur.

    B - TAKSE:

    Madde 1359 - Umulan kar veya komisyon ayrı ayrı olarak sigorta ettirilmiş ve fakat sigorta değeri takselenmemiş bulunuyorsa, tereddüt halinde, sigorta bedeli aynı zamanda sigorta değerinin de taksesi olarak kabul edilir.

    6. DENİZ ÖDÜNCÜ PARALARI:

    Madde 1360 - Deniz ödüncü paraları primiyle birlikte alacaklısı için sigorta ettirebilir.

    Deniz ödüncü paraları sigortasında, deniz ödüncüne karşı hangi şeylerin rehnedildiği gösterilmemişse sigorta gemiye, navluna ve yüke şamil sayılır. Eğer hakikaten deniz ödüncüne karşı bütün bu şeyler rehnedilmişse bunu ancak sigortacı ileri sürebilir.

    D - HALEFİYET:

    Madde 1361 - Borçlarını yerine getiren sigortacı, sigortalının üçüncü şahsa tazmin ettirebileceği bir zararı tazmin ettiği takdirde, 1256 ve 1258 inci maddelerin 2 nci fıkralarının hükümlerine halel gelmeksizin, üçüncü şahsa karşı sigortalının haklarına halef olur.

    Sigortalı, istediği takdirde sigortacıya, masrafı ona ait olmak üzere, üçüncü şahsa karşı olan haklarına halef olduğunu gösteren ve noterlikçe imzası tasdik olunan bir senet vermeye mecburdur.

    Sigortalı, sigortacının yukarda yazılı haklarına halel verecek olan her türlü hareketinden mesuldür.

    E - SİGORTALI ALACAĞIN DEVRİ:

    Madde 1362 - Ödetilmesi için deniz tehlikelerine maruz bir şeyin karşılık teşkil ettiği bir alacağın sigorta ettirilmiş ve zararın meydana gelmiş olması halinde, sigortacının sigortalıya karşı olan borçlarını yerine getirmiş olduğu nispette sigortalı, sigorta ettirilmiş alacağın borçlusuna karşı mevcut olan haklarını sigortacıya devretmeye mecburdur.

    Sigortalı sigortacıdan hakkını istemeden önce borçluya karşı mevcut olan haklarını ileri sürmeye mecbur değildir.

    İKİNCİ KISIM : MUKAVELENİN YAPILDIĞI SIRADAKİ İHBAR MÜKELLEFİYETİ

    A - MÜKELLEFİYETİN ŞÜMULÜ:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1363 - Gerek kendi ve gerekse başkası hesabına sigorta ettiren kimse, mukavelenin yapıldığı sırada kendisince bilinen ve sigortacının üzerine alacağı rizikonun takdiri için olan önemine binaen mukaveleyi yapıp yapmamak veya aynı şartlar altında yapmak hususundaki kararına müessir olabilecek mahiyette olan bütün halleri sigortacıya bildirmekle mükelleftir.

    Mukavele sigorta ettiren için bir temsilci tarafından yapılırsa, temsilci kendisince bilinen halleri de bildirmeye mecburdur.

    II - BAŞKASI HESABINA SİGORTA HALİNDE:

    Madde 1364 - Sigortanın başkası hesabına yaptırılması halinde mukavelenin yapıldığı sırada bizzat sigortalının veya aradaki vekilin bildikleri hallerin de sigortacıya bildirilmesi lazımdır. Bununla beraber sigortalı veya aradaki vekil bildirilecek hali, fevkalade tedbirler alınmaksızın, sigorta ettirene mukavelenin yapılmasından önce haber veremiyecek kadar geç öğrenirse, onların bu hali bilmiş olmaları nazara alınmaz.

    Sigorta, sigortalı vekalet vermeden ve onun malumatı olmadan yapılmış ve mukavelenin yapıldığı sırada vekaletin olmadığı sigortacıya bildirilmişse, sigortalının bildirilecek hali bilip bilmemesine bakılmaz.

    B - MÜKELLEFİYETİN İHLALİ:

    I - CAYMA:

    1. SEBEPLERİ:

    A - MÜKELLEFİYETİN YERİNE GETİRİLMEMESİ HALİNDE:

    Madde 1365 - Önemli bir hal 1363 ve 1364 üncü maddelerin hükümlerine muhalif olarak bildirilmemiş olursa, sigortacı mukaveleden cayabilir. Sigorta ettiren veya 1363 üncü maddenin 2 nci fıkrasına veya 1364 üncü maddeye göre bilgisi önemli olan bir ilgili, hali öğrenmekten kasıt ile kaçındığı için önemli hal bildirilmemişse hüküm aynıdır.

    Sigortacının bildirilmemiş olan durumu bilmesi veya ihbar etmemiş olmanın kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir.

    B - YANLIŞ İHBAR HALİNDE:

    Madde 1366 - Sigortacı, önemli hale dair yanlış bir ihbarda bulunulmuş olması halinde de mukaveleden cayabilir.

    Sigortacının ihbardaki yanlışlığı bilmesi veya ihbarın yanlış yapılmasının kusura dayanmaması halinde cayma caiz değildir.

    C - MÜKELLEFİYETİN KISMEN YERİNE GETİRİLMESİ HALİNDE:

    Madde 1367 - Sigorta ettirilmiş mevzuların bir kısmı hakkında sigortacının caymasını haklı kılacak şartlar mevcutsa, ancak sigortacının geri kalan kısım için mukaveleyi aynı şartlar altında yapmış olmıyacağı halin icabından anlaşıldığı takdirde, sigortacı bu kısım hakkında da mukaveleden cayabilir.

    2. CAYMANIN MÜDDET, ŞEKİL VE HÜKÜMLERİ:

    Madde 1368 - Mukaveleden cayma ancak bir hafta içinde caizdir. Bu müddet sigortacının ihbar mükellefiyetinin ihlal edildiğini öğrendiği andan itibaren başlar.

    Caymanın sigorta ettirene karşı beyan edilmesi lazımdır. Sigortacı caysa da primin tamamını alır; alınmış tazminat geri verilir ve alındığı günden itibaren faizi de ödenir.

    Sigortacı, rizikosunu üzerine aldığı kaza tahakkuk ettikten sonra cayarsa, kendisine bildirmemiş olan halin kazanın meydana gelmesi ve sigortacının ödeme borcunun şümulü üzerine bir tesiri olmadığı takdirde, tazminat verme mükellefiyeti baki kalır.

    II - PRİMİN ARTIRILMASI VE CAYMA HAKKININ DÜŞMESİ:

    Madde 1369 - İhbar mükellefiyeti gereği gibi yerine getirilmemiş olup da bu hususta diğer tarafa isnadedilebilecek bir kusurun bulunmamasından dolayı sigortacı cayma hakkını haiz değilse ve rizikonun kabul edildiğinden daha yüksek olması sebebiyle daha fazla bir prim verilmek lazım geliyorsa sigortacı bunu istiyebilir. Mukavelenin yapıldığı sırada sigortacının rizikoyu üzerine alması bakımından önemli olan bir durumun diğer tarafça bilinmediği için sigortacıya bildirilmemiş olması halinde dahi hüküm aynıdır.

    Sigortacının kararlaştırılan primden yüksek prim istemek hakkı, ihbar mükellefiyetinin ihlal edildiğini veya önemli bir halin bildirilmediğini öğrendiği andan itibaren bir hafta içinde sigortacı tarafından ileri sürülmediği takdirde düşer.

    III - HİLE HALİNDE:

    Madde 1370 - Hileden dolayı Borçlar Kanununun 28 ve 31 inci maddeleri gereğince sigortacının haiz olduğu haklar mahfuzdur.

    ÜÇÜNCÜ KISIM : SİGORTALININ SİGORTA MUKAVELESİNDEN DOĞAN BORÇLARI

    A - PRİM ÖDEME BORCU VE PRİMİ GERİ İSTEME HAKKI:

    Madde 1371 - Aksi kararlaştırılmış olmadıkça primlerin mukavele yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi lazımdır.

    Prim ödemek borcu, sigorta ettiren kimseye düşer.

    1298 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü, deniz sigortalarında da tatbik olunur.

    B - RİZİKOYU DEĞİŞTİRMEMEK BORCU:

    I - YOLCULUĞUN DEĞİŞMESİ:

    Madde 1372 - Sigortacı için riziko başlamadan önce mukavelede tesbit edilen yolculuk yerine başka bir yolculuğa başlanırsa, gemi ve navlunun sigortasında sigortacı her türlü mesuliyetten kurtulur; başka sigortalarda, ancak yolculuk sigortalı tarafından değiştirilmemiş yahut onun talimatı veya muvafakati olmaksızın değiştirilmiş olduğu takdirde diğer yolculuk için rizikoyu yüklenir.

    Sigortacı için riziko başlandıktan sonra mukavelede tesbit edilen yolculuk değiştirilirse sigortacı yolculuğun değişmesinden sonra çıkan Kazalardan mesul değildir. Bununla beraber yolculuk sigortalı tarafından değiştirilmemiş yahut onun talimatı veya muvafakati olmaksızın değiştirilmiş yahut da yolun değiştirilmesi zaruret halinden ileri gelmişse sigortacı bu kazalardan mesuldür; meğer ki, bu zaruret hali sigortacının üstüne almadığı bir rizikodan doğmuş olsun.

    Başka bir varma limanına gitmeye karar verilip de bu kararın tatbikina geçilince her iki varma limanına giden yollar henüz ayrılmamış olsa bile yolculuk değiştirilmiş sayılır. Bu hüküm gerek 1 ve gerek 2 nci fıkradaki hallere tatbik olunur.

    II - YOLCULUĞUN GECİKMESİ GİBİ RİZİKOYU ARTIRAN FİİLLER:

    Madde 1373 - Sigortalının fiili veya talimatı veya muvafakatiyle yolculuğun bağlaması veya bitirilmesi gecikir veya gemi sigorta akdi ile tesbit edilen rotadan ayrılır veya sigorta akdiyle tesbit olunmuş rotaya dahil sayılamıyacak olan bir limana uğrar yahut sigortalı diğer her hangi bir şekilde rizikonun artmasına veya değişmesine sebep olursa ve bilhassa riziko durumu hakkındaki hususi vaitlerini yerine getirmezse, rizikonun artmış veya değişmiş olmasından sonra meydana gelen kazadan sigortacı mesul olmaz.

    Birinci fıkra hükmü aşağıda yazılı hallerde tatbik olunmaz:

    1. Rizikonun artması veya değişmesinin sonraki kaza üzerine hiçbir tesiri olmadığı halin icabından anlaşılırsa;

    2. Sigortacı için riziko başladıktan sonra rizikonun artması veya değişmesine bir zaruret hali sebep olmuşsa (Meğer ki, bu zaruret hali sigortacının üstüne almadığı bir rizikodan doğurmuş olsun);

    3. Kaptan insaniyet düşüncesiyle rotadan ayrılmak mecburiyetinde kalmışsa;

    III - KAPTANIN ŞAHSININ BİLDİRİLMESİ:

    Madde 1374 - Mukavele yapılırken kaptanın ismen gösterilmesi, geminin o kaptan tarafından idaresini vadetme sayılmaz.

    IV - GEMİNİN TAYİNİ:

    1. GEMİNİN DEĞİŞMESİ:

    Madde 1375 - Yük sigortasında mallar bu husus için kararlaştırılan gemi ile, taşınmazsa sigortacı hiçbir kazadan mesul olmaz. Bununla beraber sigortacı riziko kendisi için başlandıktan sonra mallar sigortalının talimatı veya muvafakati olmaksızın yahut bir kaza neticesinde, taşımaya tahsis edilen gemiden başka bir surette taşınmasına devam olunursa mukavele hükümlerine göre mesul olur; meğer ki, kaza sigortacının üzerine almadığı bir rizikodan doğmuş olsun.

    2. İHBAR MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 1376 - Taşıyacak gemi veya gemiler gösterilmeksizin (Belli olmıyan veya adı tayin olunmamış gemilerle) yapılan yük sigortasında sigortalı malların hangi gemiye yüklendiğini öğrenir öğrenmez, bunu sigortacıya bildirmekle mükelleftir.

    Bu borcun yerine getirilmemesi halinde sigortacı, yüklenmiş malların uğrıyacakları kazaların hiçbirinden mesul olmaz.

    C - RİZİKONUN GERÇEKLEŞMESİ HALİNDE MÜKELLEFİYETLER:

    I - İHBAR MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 1377 - Sigorta ettiren veya sigortadan haberi olmak şartiyle, sigortalı bir kazayı öğrenir öğrenmez bunu sigortacıya bildirmekle mükelleftir; bildirmezse sigortacı vaktinde haber verilmesi halinde tazminattan azaltabileceği miktarı, tazminat tutarından indirebilir.

    Mesuliyet sigortalarında ihbar mükellefiyeti 1292 nci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde bildirilen hallerde davayı veya hükmün kesinleştiğini öğrenme yahut parayı ödeme ile başlar.

    II - KORUMA TEDBİRLERİ:

    Madde 1378 - Bir kaza vukuunda sigortalı, gerek sigorta ettirilmiş şeyleri kurtarmak ve gerekse daha büyük zarara meydan vermemek için mümkün olan gerekli tedbirleri almakla mükelleftir. Bununla beraber imkan varsa, lazım olan tedbirler için önceden sigortacıya danışmaya mecburdur.

    DÖRDÜNCÜ KISIM : RİZİKONUN ŞÜMULÜ

    A - RİZİKONUN MAHİYETİ:

    I - UMUMİLİK ESASI:

    Madde 1379 - Aşağıdaki hükümler veya mukavele ile başka bir esas kabul edilmemiş ise sigortacı sigortanın devamınca geminin veya yükün maruz bulundukları bütün rizikoları yüklenir.

    Sigortacı bilhassa rizikoları yüklenir

    1. Üçüncü bir şahsın kusurundan ileri gelse bile su alma, karaya oturma, parçalanma, yanma batma, yangın, patlama, yıldırım, zelzele, buz hasarına uğrama ve saire gibi tabii hadiselerle diğer deniz kazalarından doğabilecek rizikoları;

    2. Harb ve amme tasarruflarından doğabilecek rizikoları;

    3. Sigortalının kusuru olmaksızın üçüncü şahsın talebi üzerine ihtiyati haciz veya ihtiyati tedbirler konma rizikosu;

    4. Hırsızlık ile deniz haydutluğu yağma ve diğer zorbalık rizikoları;

    5. Yolculuğa devam için sigorta ettirilmiş malları 998 - 1001 inci maddelerle 1214 üncü madde hükümleri gereğince deniz ödüncüne karşı rehnetmek yahut aynı maksat için mallar üzerinde satmak veya kullanmak suretiyle tasarruf etmek rizikosu;

    6. Sigorta ettirilmiş şey için bir zarar doğmak şartiyle gemi adamlarından birinin yolsuzluğu veya kusuru rizikosu;

    7. Çarpışma neticesi sigortalının; doğrudan doğruya veya bir üçüncü şahsa ika edilen zararı tazmine mecbur olmak suretiyle bilvasıta zarar görmüş olması arasında bir fark gözetilmeksizin, gemilerin çatması rizikosu.

    II - İSTİSNALAR:

    Madde 1380 - Sigortacı aşağıda yazılı zararları tazmin etmez:

    1. Gemi ve navlunun sigortası halinde:

    A) Geminin 974 üncü maddeye muhalif olarak denize elverişli veya yola elverişli bir halde bulunmadan yahut lüzumlu vesikalar olmadan denize çıkarılmasından doğan zararlar;

    B) Çatma hariç olmak üzere, donatanın gemi adamlarından birinin üçüncü şahsa ika ettiği zarardan 947 ve 948 inci maddeler gereğince mesul olmasından doğan zararlar;

    2. Yalnız geminin sigortasında:

    A) Geminin alelade kullanılması yüzünden gemi ve teferruatının uğradığı zarar;

    B) Sadece eskime, çürüme veya kurt yeniği sebebiyle gemi ve teferruatının uğradığı zarar;

    3. Yük veya navlunun sigortası halinde: Malların tabii mahiyeti iktizası, hususiyle içten bozulma, kendiliğinden eksilme, normal akma ve sızma ve bunlara benzer diğer sebeplerden yahut malların fena ambalaj yapılmış olmasından doğan zararlarla fare veya sıçanlar tarafından mallara yapılan zararlar (Bununla beraber sigortacının mesul olduğu bir kaza yüzünden yolculuk mutat olmıyan bir şekilde uzarsa sigortacı bu bentte yazılı zararları, yolculuğun uzamasından ileri geldikleri nispette tazmin etmeye mecburdur);

    4. Sigortalının kastı veya ihmali ile sebep olduğu zarar (Bununla beraber sigortacı sigortalıya kötü bir hareket tarzı isnadedilmedikçe, sigortalının gemiyi yanlış sevk ve idare etmek suretiyle sebep olduğu zararı ödemeye mecburdur);

    5. Yük veya umulan karın sigortası halinde : Yükletenin, gönderilenin yahut yük komisyoncusunun bu sıfatla kasıt veya ihmalleriyle sebep oldukları zarar.

    III - ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARIN ZARARDAN DOLAYI MESULİYETİ:

    Madde 1381 - Sigortalının bir zarar için kaptan veya başka kimseden tazminat istemek hakkı olsa bile, sigortacı bu zararı tazmin etmekle mükelleftir. Sigortalı zararın tazminini önce sigortacıdan istiyebilir. Bununla beraber sigortalı, tazminat isteme hakkının müessir surette takibi için sigortacıya lüzumlu olabilecek yardımda bulunmaya ve bu hakkı emniyet altına almak maksadiyle navlunu ödemeyip alıkoymaya, gemiyi haczettirmeye veya başka münasip bir şekilde, masrafı sigortacıya ait olmak üzere, 1378 inci madde gereğince halin icaplarına göre gerekli olan tedbirleri almaya mecburdur.

    B - RİZİKONUN MÜDDETİ:

    I - RİZİKONUN BAŞLANGICI VE SONU:

    1. GEMİNİN SİGORTASI HALİNDE:

    Madde 1382 - Geminin bir yolculuk için sigorta ettirilmesi halinde sigortacı için riziko, yükün veya safranın alınmasına başlandığı yahut ne yük ne de safra alınmıyacaksa geminin kalktığı andan itibaren başlar ve varma limanında yükün veya safranın boşaltılması bittiği anda biter.

    Sigortalı boşaltmayı muhik bir sebep olmaksızın geciktirirse, riziko, böyle bir gecikme olmasaydı boşaltmanın bitmiş olacağı anda biter.

    Boşaltma bitmeden önce yeni bir yolculuk için yük ve safra alınırsa riziko, yükün veya safranın alınmasına başlandığı anda biter.

    2. YÜK, UMULAN KAR VE KOMİSYONUN SİGORTASI HALİNDE:

    Madde 1383 - Yük, umulan kar veya taşınacak mallardan kazanılacak komisyonun sigortası halinde riziko, malların gemiye veya mavnalara yükletilmek üzere karadan ayrılmış oldukları andan başlar ve malların varma limanında yeniden karaya çıkarıldığı anda biter.

    Boşaltma; sigortalı yahut, yük veya umulan karın sigortası halinde, sigortalı veya 1380 inci maddenin 5 inci bendinde gösterilen kimselerden biri tarafından muhik bir sebep olmaksızın geciktirilirse riziko, böyle bir gecikme olmasaydı boşaltmanın bitmiş olacağı anda biter.

    Yükleme ve boşaltma sırasında mavnaların mahalli teamüllere göre kullanılmasından doğan rizikodan da sigortacı mesuldür.

    3. NAVLUNUN SİGORTASI HALİNDE:

    Madde 1384 - Navlunun sigortası halinde riziko:

    a) Geminin ve bu yüzden navlunun maruz kaldığı kazalar bakımından, aynı yolculuk için geminin sigorta ettirilmesi halinde riziko hangi anda başlayacak ve sona erecek ise o anda;

    b) Yükün ve bu yüzden navlunun maruz kaldığı kazalar bakımından, aynı yolculuk için malların sigorta ettirilmesi halinde riziko hangi anda başlıyacak ve sona erecekse o anda; başlamış veya sona ermiş sayılır.

    Yolcu taşıma ücretlerinin sigortası halinde riziko, gemi sigortasında riziko hangi anda başlamış veya sona ermiş sayılırsa o anda başlar veya sona erer.

    Navlunu veya yolcu taşıma ücretini sigorta etmiş bulunan sigortacı, gemiyi ilgilendiren bir kazadan dolayı, ancak navlun veya yolcu taşıma akitleri daha önce yapılmış olduğu takdirde ve donatan kendi hesabına mal yüklemiş bulunursa, ancak yük gemiye veya mavnalara yükletilmek maksadiyle daha önce karadan ayrılmış bulunduğu takdirde mesuldür.

    4. DENİZ ÖDÜNCÜ VEYA AVARYA PARALARININ SİGORTASI HALİNDE:

    Madde 1385 - Deniz ödüncü veya avarya paralarının sigortası halinde riziko; bu paraların avans olarak verildiği yahut, avarya masraflarını sigortalının kendisi vermişse, bunların sarf edildiği anda başlar ve deniz ödüncüne karşı rehnedilmiş veya kendileri için avarya masrafları sarf edilmiş olan eşyanın sigortasındaki rizikoların bitmiş olacağı anda biter.

    II - DEVAM MÜDDETİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1386 - İşlemiye başlıyan riziko müddeti sigortacı için, kararlaştırılan müddet veya sigorta edilen yolculuğun devamınca durmadan işler, hususiyle sigortacı bir barınma veya ara limanında geçen günlerde ve yolculuk gidiş ve geliş için sigorta edilmişse gidiş yolculuğunun varma limanında geçen günlerinde çıkan rizikodan da mesuldür.

    Malların geçici olarak boşaltılması lazımgelir yahut gemi tamir için karaya çekilirse, sigortacı malların veya geminin karada bulundukları sıradaki rizikodan da mesuldür.

    2. YOLCULUKTAN VAZGEÇİLMESİ HALİNDE:

    Madde 1387 - Riziko müddeti işlemiye başladıktan sonra sigorta edilmiş yolculuktan arzu ile veya mecburen vazgeçilirse, rizikonun bitmesini tayin bakımından yolculuğun bittiği liman varma limanı yerine geçer.

    Geminin yolculuğundan vazgeçildikten sonra mallar taşınmak üzere kararlaştırılmış olan gemiden başka bir suretle varma limanına taşınırsa, taşıma kısmen veya tamamen karadan yapılsa dahi başlamış olan riziko bu mallar için devam eder. Bu hallerde vaktinden önceki boşaltmanın masrafları geçici depo masrafları ve karadan olsa dahi taşımanın fazla masrafları sigortacıya düşer.

    3. MAHFUZ KALAN HÜKÜMLER:

    Madde 1388 - Bu kanunun 1386 ve 1387 nci maddeleri hükümleri ancak 1373 ve 1375 inci maddeler hükümleri mahfuz kalmak şartiyle tatbik olunur.

    III - MÜDDET ÜZERİNE SİGORTA:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1389 - Akit; gün, hafta veya ay yahut sene üzerine yapılmış ise sigorta, mukavelenin yapıldığı gün saat on ikide başlar ve müddetin son günü saat on ikide biter.

    Müddetin hesabında geminin bulunduğu yer esas tutulur.

    2. MÜDDETİN UZATILMASI:

    Madde 1390 - Geminin müddet üzerine sigorta edilmiş olması halinde mukavelede kararlaştırılan sigorta müddeti gemi yolda iken biterse hilafı şart kılınmadıkça sigorta, geminin en yakın varma limanına ulaşmasına ve bu limanda boşaltma yapılırsa 1382 nci maddede yazılı olduğu gibi boşaltmanın sonuna kadar uzatılmış sayılır. Bununla beraber sigortalı, gemi henüz yola çıkmadan sigortayı uzatmak istemediğini sigortacıya ihbar edebilir.

    Sigorta müddetinin uzatılması halinde sigortalı, uzama müddeti içinde ve gemi kaybolmuşsa gaiplik müddetinin bitimine kadar müddet üzerine kararlaştırılan primi ödemeye devam etmekle mükelleftir.

    Sigortanın uzatılmaması halinde gaiplik müddeti sigorta müddetini aşarsa gaiplik sebebiyle sigortacıdan bir şey istenemez.

    C - RİZİKONUN YERİ:

    I - LİMANI SEÇME HAKKI:

    Madde 1391 - Birden çok limanlardan biri veya öteki için sigorta yapılırsa sigortalı bu limanlardan birini seçebilir. Sigorta "bir liman ve bir başka liman" yahut "bir ve birkaç başka liman" için yapılırsa sigortalı bu limanlardan her birine uğrayabilir.

    II - UĞRANACAK LİMANLAR SIRASI:

    Madde 1392 - Sigorta birden çok limanlar için yapılmış veya sigortalıya birden çok limanda durmak hakkı tanınmışsa sigortalı bu limanlara ancak kararlaştırılan veya mukavele yoksa seyrüsefer icaplarına uygun bir sıraya göre uğramaya salahiyetlidir, fakat bütün limanlara uğramak mecburiyetinde değildir.

    Aksi anlaşılmadıkça poliçedeki sıra, kararlaştırılmış sıra olarak kabul edilir.

    D - MÜŞTEREK AVARYA:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1393 - Müşterek avarya halinde sigortacı aşağıda yazılı zarar ve masrafları tazmin eder.

    1. Sigortalının kendi uğradığı bir zarardan dolayı kendi üstüne almaya mecbur olacağı kısmı da dahil olduğu halde müşterek avarya garame payları; 1089 ve 1214 üncü maddeler gereğince müşterek avarya esaslarına göre muamele görecek olan garame payları da müşterek avarya garame payları gibidir.

    2. Gemide mal bulunmuş olsaydı müşterek avaryadan sayılacak olan fedakarlıklar;

    3. Alınan tedbirler neticesiz kalmış olsa bile 1378 inci madde gereğince kurtarma ve daha büyük mahzurlardan korunma için zaruri veya maksada uygun olarak yapılan başka masraflar;

    4. Sigortacıya düşen zararın takdiri ve tesbiti için yapılacak masraflar, hususiyle keşif ve muayene, değer biçme, satış ve dispeç masrafları.

    II - DİSPEÇİN HÜKMÜ:

    1. KAİDE OLARAK:

    Madde 1394 - Sigortacının müşterek avarya garame payları ile müşterek avarya esaslarına tabi tutulan garame paylarından doğan borçları, Türkiye'de ve yabancı memlekette dispeçin yapılması gerekli olan yerde ve o memleketin kanunlarına uygun olarak yapılmış olan dispece göre tavin olunur. Hususiyle müşterek avaryadan olan bir zarara, uğrıyan sigortalı, dispeçte bu zarar için takdir edilmiş olan paradan fazlasını sigortacıdan istemek hakkını haiz olmıyacağı gibi sigortacı da, sigorta değeri hiç gözetilmeksizin, dispeçte takdir edilen paranın tamamını ödemekle mükelleftir.

    Dispeçin yapıldığı yerin hukukuna göre zarar müşterek avaryadan sayılmamakta ise sigortalı, zararın diğer bir hukuka göre ve hususiyle sigortanın yapıldığı yerin hukukuna göre müşterek avaryadan olduğu sebebine dayanarak sigortacıdan zararın tazminini istiyemez.

    2. İSTİSNA:

    Madde 1395 - Sigortacı, 1394 üncü maddede yazılı ve fakat kendisinin sigorta mukavelesine göre mesul olmıyacağı bir kazadan doğmuş olan garame paylarını tazmin etmekle mükellef değildir.

    3. SİGORTACININ İTİRAZI:

    Madde 1396 - Dispeç kanunen salahiyetli bir kimse tarafından yapılmışsa sigortacı, bu dispeçin yapıldığı yabancı memleket hukukuna uygun olmadığını ve bu yüzden sigortalıya zarar verdiğini ileri sürerek itirazda bulunamaz; meğer ki, sigortalı kendi haklarını gereği gibi gözetmemek yüzünden bu zararlara sebep olmuş bulunsun. Bununla beraber sigortalı kendi zararından menfaat görenlere karşı olan haklarını sigortacıya devretmeye mecburdur.

    Buna mukabil sigortalının uğradığı zararın dispeç yapılan yabancı memleketin hukukuna göre tazmini lazım gelmezken bu zarar müşterek avarya olarak muameleye tabi tutulmuşsa sigortacı sigortalıya karşı, dispeçi o nispette hükümsüz olarak telakki edebilir.

    4. SİGORTALININ ALACAKLI OLDUĞU GARAME PAYLARI SEBEBİYLE SİGORTACININ MESULİYETİ:

    Madde 1397 - Müşterek avaryadan sayılan veya müşterek avarya hükümlerine tabi tutulan zararlara uğramış olmasından dolayı sigortalının müşterek avarya hükümleri uyarınca üçüncü şahıstan alacaklı bulunması halinde sigortacı, ancak usulüne göre dispeç yapılmış olduğu takdirde ve (Tazminat alacağının alınması neticesine ulaştırmayacağı anlaşılan davalar hariç) sigortalının hakkını aramak için gerekli bütün tedbirlere başvurmuş olmasına rağmen üçüncü şahıstan alacağını alamamış olduğu nispette mesuldür,

    5. KUSUR OLMAKSIZIN DİSPEÇİN YAPILMAMASI:

    Madde 1398 - Sigortalının kusuru olmaksızın dispeç yapılmamış ise sigortalı sigorta mukavelesi uyarınca bütün zararlar için sigortacıya doğrudan doğruya müracaat edebilir.

    E - SİGORTACININ MESULİYETİ:

    I - EN YÜKSEK HADDİ:

    Madde 1399 - Sigortacı zarardan ancak sigorta bedeli tutarınca mesuldür.

    Sigortacı, bu yüzden ödenecek tazminatın tamamı sigorta bedelini geçse bile 1393 üncü maddenin 3 ve 4 üncü bentlerinde yazılı masrafların hepsini ödemeye mecburdur.

    Bir kazadan sonra yeni bir kaza meydana gelecek olursa sigortacı aşağıdaki hallerde önceki kaza dolayısiyle mesul olduğu masraflar ve garame payları hesaba katılmaksızın sonraki kazadan doğan zararlardan dahi bütün sigorta bedeli tutarınca mesul olur:

    1. Önceki kaza neticesinde yukarıki fıkrada bildirilen mahiyetteki masrafların (Mesela geminin tekrar satınalınması veya itiraz masrafları) yapılmış bulunması;

    2. Önceki kasa neticesinde zarara uğramış şeylerin tamiri veya eski hale konulması için para sarf edilmiş (Mesela aynı maksatla avarya masrafı ödenmiş) olması;

    3. Yeni kazadan önce, sigortalı tarafından önceki kaza dolayısiyle müşterek avarya garameleri ödenmiş veya böyle garamelerin ödenmesi için şahsen borç altına girilmiş olması.

    II - MESULİYETİN TAHDİDİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1400 - Sigortacı bir kaza çıktıktan sonra sigorta bedelinin tamamını ödemek suretiyle sigorta mukavelesinden doğan diğer bütün borçlardan ve hususiyle sigorta edilen şeylerin kurtarılması, korunması ve eski hallerine getirilmesi için lüzumlu masrafları vermekten kurtulabilir.

    Kaza sırasında sigorta olunan şeylerin bir kısmı sigortacıya ait olan riziko dışında kalmış bulunursa 1 inci fıkrada yazılı hakkı kullanan sigortacı, sigorta bedelinin onlara düşen kısmını ödemeye mecbur değildir.

    Sigortacı sigorta bedelini ödemekle sigorta olunan şeyler üzerinde bir hak elde etmiş olmaz.

    Sigortacının yukarda yazılı hakkı kullanmak istediğini bildiren beyanı sigortalıya ulaşmış olmadıkça sigortacı; sigorta bedelini ödemiş bulunsa bile sigorta edilen şeylerin kurtarılması, korunması veya eski hale getirilmesi için yapılan masrafları tazmin etmekle mükelleftir.

    2. MÜDDET:

    Madde 1401 - Sigortacı 1400 üncü maddedeki hakkı kullanma hususundaki kararını sigortalıya, sigortalının kazayı ve bu kazanın mahiyetini ve bundan doğrudan doğruya doğan neticeleri ve kendisince bilinen ve kazaya taalluk eden diğer bütün halleri kendisine bildirdiği günün geçmesinden itibaren en geç üç gün içinde bildirmeye mecburdur; bu müddet içinde ihbarda bulunmazsa 1400 üncü maddede yazılı hakkı düşer.

    III - SİGORTA DEĞERİNİN ALTINDA SİGORTA HALİNDE:

    Madde 1402 - Sigorta tam değer üzerinden yapılmamışsa sigortacı, 1393 üncü maddede yazılı garame payları, fedakarlıklar ve masraflardan ancak sigorta bedelinin sigorta değerine olan nispetine göre mesul olur.

    IV - SONRAKİ KAZALAR ÜZERİNE:

    Madde 1403 - Sigortacının bir zararı tazmin borcu, sonradan sigortacıya ait olmıyan bir riziko neticesinde yeni bir zararın ve hatta tam bir ziyaın hadis olmasiyle ne düşer ne değişir.

    V - MUAFLIK:

    1. HUSUSİ AVARYA HALİNDE:

    Madde 1404 - (Değişik madde: 12/10/1983 - 2915/2 md.)

    Aksine sözleşme yoksa, hususi avaryalar, 1393 üncü maddenin 4 üncü bendindeki zararın tespiti masrafları hesaba katılmaksızın sigorta değerinin yüzde üçünü geçmedikçe sigortacı bunları ödemez; fakat yüzde üçü geçerse yüzde üç indirilmeksizin tam olarak tazmin eder.

    Gemi, müddet üzerine veya birden çok yolculuk için sigorta ettirilmiş ise yüzde üç her bir yolculuk için ayrıca hesap edilir. Yolculuk mefhumu 1238 inci maddeye göre tayin olunur.

    2. ÖDENMESİ MECBURİ MASRAFLAR:

    Madde 1405 - Sigortacı 1393 üncü maddenin 1 - 3 sayılı bentlerinde yazılı garame paylarını, fedakarlıkları ve masrafları sigorta değerinin yüzde üçüne varmasalar bile ödemeye mecburdur. Ancak bunlar 1404 üncü maddede yazılı yüzde üçün tesbitinde hesaba katılmaz.

    3. HUSUSİ MUKAVELELER:

    Madde 1406 - (Değişik madde: 12/10/1983 - 2915/3 md.)

    Sigortacının mukavelede gösterilen nispette muaf olacağı kabul edilmiş bulunduğu takdirde yüzde üç yerine bu nispet esas alınmak suretiyle, 1404 ve 1405 inci maddeler uygulanır.

    VI - HUSUSİ KAYITLAR:

    1. HARB RİZİKOSU HAKKINDA:

    A - "HARB ENGELLERİ FRANKODUR" KAYDI:

    Madde 1407 - Sigortacının harb rizikolarını üstüne almıyacağı ve diğer rizikolar için de sigortanın yalnız harb yüzünden bir engel çıkmasına kadar süreceği kararlaştırılmış hususiyle "Harb manileri frankodur" kaydı poliçede yazılmışsa sigortacı için riziko; harb rizikosunun yolculuk üzerinde tesir etmeye başladığı, bilhassa yolculuğun başlaması veya devamı harb gemileri, korsanlar veya abluka yüzünden sekteye uğradığı veya harb rizikosunu bertaraf etmek için geciktirildiği gemi böyle bir sebeple yolunu değiştirdiği veyahut da kaptan harb yüzünden gemiyi artık serbestçe idare edemez hale düştüğü anda biter.

    B - "YALNIZ DENİZ RİZİKOSU İÇİN" KAYDI:

    Madde 1408 - Sigortacının harb rizikosunu üstüne almıyacağı ve fakat bütün diğer rizikoları harb yüzünden bir engel çıkmasından sonra dahi üstüne alacağı kararlaştırılmış, hususiyle "Yalnız deniz rizikosu için" kaydı poliçede yazılmışsa sigortacı için riziko; ancak sigorta olunan şeye mütaallik mahkumiyet karariyle veya harb rizikosu istisna edilmiş olmasaydı rizikonun bitmiş olacağı anda biter. Fakat sigortacı doğrudan doğruya harb rizikosu yüzünden doğan zararlardan ve bilhassa şunlardan mesul değildir:

    1. Muharip devletlerin müsaderesinden;

    2. Harb gemileri ve korsanların zabıt ve tahrip, imha ve yağmalarından;

    3. Tevkif ve itiraz, durma limanının ablukası veya abluka edilen bir limana kabul edilmemek yahut da harb rizikosu dolayısiyle ihtiyari durma yüzünden çıkan masraflardan;

    4. Böyle bir durmanın aşağıda yazılı neticelerinden; malların bozulması ve azalması; boşaltma ve depo masraf ve rizikosu, sonradan sevk masrafları.

    Tereddüt halinde harb rizikosunun zarara sebebiyet vermediği kabul edilir.

    2. "SALİMEN MUVASSALAT İÇİN" KAYDI:

    Madde 1409 - Mukavele "Salimen muvasalat için" kaydiyle yapılmışsa sigortacı için riziko, geminin varma limanında mutat veya münasıp yere demir attığı veya bağlandığı anda biter.

    Sigortacı da ancak aşağıdaki hallerde mesul olur:

    1. Geminin sigortası halinde gemi tamamen zayi olur veya 1420 nci madde gereğince bırakılır yahut bir kaza yüzünden varma limanına ulaşılmadan önce tamir kabul etmediği veya tamire değmediği için 1432 nci madde gereğince satılırsa;

    2. Malların sigortası halinde bir kaza neticesinde mallar veya malların bir kısmı varma limanına ulaşmaz, hususiyle varma limanına ulaşmadan önce bir kaza neticesinde satılırsa; şu kadar ki, mallar varma limanına ulaşmış olursa sigortacı bir hasardan veya hasar neticesindeki zıyadan mesul olmaz.

    Bundan başka, sigortacı hiçbir halde 1393 üncü maddede yazılı garame payları ile fedakarlıkları ve masrafları çekmez.

    3. "KARAYA OTURMADAN BAŞKA HASAR FRANKODUR" KAYDI:

    Madde 1410 - Mukavele "Karaya oturmadan başka hasar frankodur" kaydı ile yapılmışsa sigortacı hasardan doğmuş bir zarardan; bu zararın kıymet düşüklüğü yahut tamamen veya kısmen zıyadan ibaret olması ve hususiyle malların varma limanına tamamen bozulmuş ve asli vasıfları kaybolmuş bir halde olarak ulaşması yahut hasar veya büsbütün mahvolmak tehlikesi yüzünden yolculuk sırasında satılmış olmaları halleri arasında bir fark gözetilmeksizin mesul olmaz; meğer ki, sigorta edilen malların yüklü bulunduğu gemi veya mavna karaya oturmuş olsun. Alabora, batma, teknenin kırılması, geminin parçalanması ve gemi veya mavnayı tamir kabul etmez bir hale sokan bir deniz kazası karaya oturma gibidir.

    Karaya oturma veya buna eşit sayılan bir deniz kazası halinde sigortacı böyle bir deniz kazasından doğan ve 1404 üncü maddede yazılı yüzde üçü aşan her hasardan mesul olup başka bir hasardan mesul olmaz. Hasarın böyle bir kazadan doğduğuna ihtimal verilebilirse onun kaza neticesinde meydana gelmiş olduğu kabul olunur.

    Sigortacı hasardan doğmuş olmıyan her zarardan; karaya oturma gibi kazalardan birinin olup olmadığı aranmaksızın, mukavele sanki yukardaki kaydolunmaksızın yapılmış gibi mesul olur. 1393 üncü maddenin 1, 2 ve 4 üncü bentlerinde yazılı garame payları, fedakarlıklar ve masraflardan her halde mesul olursa da aynı maddenin 3 üncü bendinde yazılı masraflardan ancak kendisine düşecek bir zıyaın önüne geçilmesi için yapılmış olmaları şartiyle mesul olur.

    Kendiliğinden ateş alma hali hariç yangın veya böyle bir yangını söndürme yahut bombardıman yüzünden doğan bir hasardan "Karaya oturmadan başka hasar frankodur" kaydı konulmuş olsa dahi, sigortacı mesul olur.

    4. "KARAYA OTURMADAN BAŞKA KIRILMA VE PARÇALANMA FRANKODUR" KAYDI:

    Madde 1411 - Mukavele "Karaya oturmadan başka kırılma ve parçalanma frankodur" kaydiyle yapılmışsa sigortacı ancak 1410 uncu maddeye göre hasardan mesul olduğu nispette kırılma ve parçalanmadan mesul olur.

    5. KARAYA OTURMA TABİRİ:

    Madde 1412 - Aşağıdaki hallerde 1410 ve 1411 inci maddelere göre "Karaya oturma" vardır:

    1. Gemi deniz yolculuğunun mutat hallerinden olmıyarak bir yere saplanıp kalır ve tekrar yüzdürülemezse;

    2. Yere saplanan gemi demir üzerinde hisalamak, yelken toplamak gibi alelade tedbirlerle değil direkler kesmek, yükün bir kısmını denize atmak veya boşaltmak gibi fevkalade tedbirlerle yahut suların fevkalade yükselmesi suretiyle, yüzdürülürse;

    3. Gemi teknesi saplanma yüzünden önemli bir zarara uğradıktan sonra gemi yüzdürülürse.

    BEŞİNCİ KISIM : ZARARIN ŞÜMULÜ

    A - TAM ZIYA:

    I - HALLER:

    1. GEMİ VEYA YÜK:

    Madde 1413 - Gemi veya mallar yok olmuş veya bir daha elde etmek ihtimali olmaksızın sigortalının elinden çıkmış, hususiyle kurtarılamıyacak surette batmış veya asli vasıfları kaybolmuş yahut ganimet olduğuna karar verilmişse gemi veya mal için tam zıya vardır. Gemi enkazının veya demirbaş teferruatının tek-tük parçaları kurtarılırsa bile tam zıya var sayılır.

    2. NAVLUN:

    Madde 1414 - Navlun için tam zıya, bütün navlunun kaybolması halinde var sayılır.

    3. UMULAN KAR VEYA KOMİSYON:

    Madde 1415 - Malların varma yerine ulaşması halinde beklenilen komisyon veya umulan kar için tam zıya, malların varma yerine ulaşmamaları halinde var sayılır.

    4. DENİZ ÖDÜNCÜ VEYA AVARYA PARALARI:

    Madde 1416 - Deniz ödüncü ile avarya paraları için tam zıya; deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeylerle kendileri için avarya paraları avans olarak verilen veya harcanan şeylerin tam zıyaa uğramaları veyahut da; alınan deniz ödünçleri veya sair takyitler neticesinde mezkur paraları karşılamak için hiçbir şey kalmıyacak şekilde bir hasarla neticelenen diğer bir deniz kazasına uğramaları halinde var sayılır.

    II- TAZMİNAT:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1417 - Tam zıya halinde sigortacı sigorta bedelini tam olarak ödemeye mecburdur. 1357 nci madde hükmünce yapılacak indirmeler mahfuzdur.

    2. İNDİRİLME:

    A - KISMİ KURTARMA HALİNDE:

    Madde 1418 - Tam zıya halinde sigorta bedelinin ödenmesinden önce bir şey kurtarılmış olursa bunun satış bedeli sigorta bedelinden indirilir. Sigorta tam değer üzerinden yapılmamışsa sigorta bedelinden yalnız kurtarılan şeyin satış bedelinin sigorta değeriyle mütenasip bir kısmı indirilir.

    Sigorta bedelinin ödenmesiyle sigortalının sigorta edilmiş şey üzerindeki hakları sigortacıya geçer.

    Sigorta bedeli ödendikten sonra tam veya kısmi bir kurtarma yapılırsa sonradan kurtarılan şeyler üzerinde yalnız sigortacı hak iddia edebilir. Sigorta tam değer üzerinden yapılmamışsa sigortacı yalnız kurtarılan şeylerin sigorta değeriyle mütenasip bir kısmına hak kazanır.

    B - UMULAN KARIN ZIYAI HALİNDE:

    Madde 1419 - Umulan karın 1415 inci maddede yazılı tam zıyaı halinde mallar safi satış bedeli malların sigorta değerini aşacak kadar karlı bir surette satılmış olur yahut müşterek avarya hallerinde feda edilmiş olan veya 1001, 1112 nci maddelere göre tazminat verilmesi lazımgelen mallar için sigorta değerlerinden fazla bir para tazmin edilmiş olursa, aşan para umulan karın sigorta bedelinden indirilir.

    III - BIRAKMA:

    1. ŞARTLARI:

    Madde 1420 - Sigortalı aşağıdaki hallerde sigorta edilen şey üzerinde haiz olduğu hakları devrederek sigorta bedelinin tamamının ödenmesini istiyebilir:

    1. Gemi aşağıdaki maddeler hükmünce gaip sayılırsa;

    2. Gemi veya malların ambargo edilmiş, muharib bir devlet tarafından müsadere olunmuş veya başka suretle bir amme tasarrufiyle alıkonulmuş yahut deniz haydutları tarafından zaptedilmiş olması sebebiyle sigortanın mevzuu olan şey tehlikeye maruz bulunur ve bu olaylar;

    A) Akdeniz, Karadeniz ve Azak denizinin bütün limanları veya kısımları da dahil olmak üzere bir Avrupa limanında veya Avrupa denizinde vaki olmuşsa altı ay;

    B) Ümit ve Horn burunlarının berisinde olmak üzere başka sularda vaki olmuşsa dokuz ay;

    C) Bu burunlardan birinin ötesinde olmak üzere başka sularda vaki olmuşsa 12 ay; geçtiği halde gemi ve mallar serbest bırakılmamış olursa.

    Bu müddetler kazanın 1377 nci madde gereğince sigortacıya sigortalı tarafından bildirildiği günden itibaren hesap olunur.

    2. GEMİNİN GAİPLİĞİ:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1421 - Yolculuğa başlamış olan gemi gaiplik müddeti içinde varma limanına ulaşmamış ve bu müddet içinde de ilgililer ondan haber almamışlarsa gaip sayılır.

    Gaiplik müddeti:

    1. Kalkma ve varma limanlarının her ikisi de Avrupa limanlarından ise yelkenli için altı, vapur için dört ay;

    2. Kalkma ve varma limanlarından yalnız biri Avrupa dışında bir liman olur ve Ümit yahut Horn burunlarının berisinde bulunursa, yelkenli ve vapur için dokuz ay; bu burunlardan birinin ötesinde bulunursa yelkenli ve vapur için 12 ay;

    3. Hem kalkma ve hem varma limanı Avrupa dışında bulunursa yolculuğun ortalama müddeti iki veya üç ayı geçmediğine yahut üç aydan fazla sürdüğüne göre yelkenli ve vapur için altı, dokuz veya on iki aydır.

    Tereddüt halinde en uzun müddet beklenir.
#1894
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 10:00:56
    ALTINCI FASIL : GEMİ ALACAKLILARI VE YÜK ALACAKLILARI

    A - GEMİ ALACAKLISI HAKKINI VEREN ALACAKLAR:

    Madde 1235 - Aşağıdaki alacaklar sahiplerine "gemi alacaklısı hakkı" verir:

    1. Gemi cebri icra yolu ile satıldığı takdirde, geminin son limana girmesinden itibaren yapılan ve cebri icra masraflarından sayılmıyan gemi ile teferruatının bekçilik ve muhafaza masrafları;

    2. Gemi seyrüsefer ve liman resimleri ve hususiyle şamandıra, fener, karantina ve liman paraları;

    3. Gemiadamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacakları;

    4. Kılavuz ücretleriyle kurtarma yardım, fidye ve itiraz ücret ve masrafları;

    5. Geminin müşterek avarya garame borçları;

    6. Deniz ödüncüne karşı kendilerine gemi rehnedilmiş olan deniz ödüncü alacaklılarının alacakları ve geminin tamamına veya bir kısmına sahip olsa bile kaptanın bu sıfatla ve gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada zaruret hallerinde 988 ve 1001 inci maddeler hükümleri gereğince yaptığı diğer kredi muamelelerinden doğan alacaklar. Bağlama limanı dışında bulunduğu sırada zaruret hallerinde ve ihtiyaçla mahdut olarak geminin bakımı veya yolculuğun başarılması için bir kredi açmaksızın, kaptana bu sıfatla verilmiş levazımdan veya yapılmış hizmetlerden doğan alacaklar da bu hükümdedir;

    7. Taşıyan aynı zamanda donatan olmasa bile, yük ile 1128 inci maddenin 2 nci fıkrasında yazılı bagajın teslim edilmemesinden veya hasara uğramasından doğan alacaklar ile yolcu veya mal taşıma akitlerinin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından doğan peşin ödenmiş navlunun geri alınması dahil diğer bütün alacaklar;

    8. Kaptanın hususi bir vekaletle değil sırf kaptan sıfatiyle haiz bulunduğu kanuni salahiyetine (Madde 948, fıkra 1, bent 1) dayanarak yaptığı hukuki muamelelerden ve donatan tarafından aktedilmiş olup ifası kaptana düşen bir mukavelenin yerine getirilmemesinden yahut noksan veya fena ifasından doğan (Madde 948, fıkra 1, bent 2) ve yukarki bentlere girmiyen alacaklar;

    9. Geminin tamamına veya bir kısmına sahip olsa bile gemiadamlarından birinin kusurundan doğan (Madde 947, 948, fıkra 1, bent 3) alacaklar;

    10. İşçi Sigortaları Kurumunun iş hayatına ait sigorta kanunları hükmünce donatanlardan istiyebileceği bütün alacaklar. Şu kadar ki; sigorta veya iş kanunları gereğince donatanların Sigorta Kurumuna karşı şahsan mesul tutulmasına ait hükümler mahfuzdur.

    B - KANUNİ REHİN HAKKI:

    I - MEVZUU:

    1. GEMİ VE TEFERRUATI:

    Madde 1236 - Deniz ödüncündeki akdi rehin dışında gemi alacaklılarının gemi ve teferruatı üzerinde kanuni bir rehin hakları vardır.

    Rehin hakkı gemiye zilyed olan her üçüncü şahsa karşı ileri sürülebilir.

    Devlet, vilayet, belediye ve diğer amme hükmi şahıslarına ait olup denizde kazanç elde etme maksadına tahsis edilmiyen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılmıyan gemiler üzerinde kanuni rehin hakkı doğmaz. Şu kadar ki; bu hükmi şahıslar 1235 inci maddedeki gemi alacaklılarına karşı; gemi ve teferruatının alacaklara sebep olan yolculuk sonundaki değeri ile aynı yolculukta kazanılan navlun tutarı, gemi alacaklıları arasında kanun sıralarına göre paylaştırılmış olsaydı alacaklılara düşecek miktar ne idiyse o nispette şahsan mesuldürler. 1252 ve 1253 üncü maddelerle 1255 inci maddenin 2 nci fıkrası ve 1256 ncı madde hükmü burada da tatbik olunur.

    2. NAVLUN:

    Madde 1237 - Gemi alacaklılarından her birinin kanuni rehin hakkı, alacağı sebep olan yolculuğun gayrisafi navlununa da şamildir.

    3. YOLCULUK:

    Madde 1238 - Bu fasıl hükümlerinin tatbikinde "Yolculuk", geminin yeni baştan donatılmasını icabettiren veya yeni bir çarter mukavelesiyle girişilen yahut da yük tamamen boşaltıldıktan sonra başlanan yolculuktur.

    4. GEMİADAMLARININ REHİN HAKKI:

    Madde 1239 - Muhtelif yolculuklar aynı hizmet veya iş mukavelesinin hükmü içinde yapılmış olduğu takdirde 1235 inci maddenin 3 üncü bendinde yazılı gemi alacaklılarının, daha sonraki bir yolculuktan doğan alacaklarından dolayı daha önceki yolculukların navlunu üzerinde de kanuni rehin hakkı vardır.

    5. DENİZ ÖDÜNCÜ ALACAKLISININ REHİN HAKKI:

    Madde 1240 - Deniz ödüncü alacaklısının 1159 uncu maddeye göre haiz olduğu rehin hakkına diğer gemi alacaklılarının kanuni rehin haklarına dair hükümler tatbik olunur.

    Deniz ödüncü alacaklısının rehin hakkının şümulü 1160 ıncı madde hükmü gereğince yapılmış olan deniz ödüncü mukavelesine göre tayin edilir.

    II - TEMİN EDİLEN ALACAK:

    Madde 1241 - Gemi alacaklılarının rehin hakkı, ana parayı, faizi, deniz ödüncü primini ve masrafları aynı surette temin eder.

    III - REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1242 - Gemi alacaklıları, gemi ve navlun (Deniz serveti) üzerinden haklarını İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre alırlar.

    Şu kadar ki;

    1. İcra ve İflas Kanununun rehinle temin edilmiş alacaklar için ihtiyati haciz istenmiyeceğine dair olan hükmiyle rehin paraya çevrilmeden iflas yoliyle takip yapılmasına engel olan hükmü burada tatbik olunmaz.

    2. Dava veya takip donatana karşı olabileceği gibi, gemi bağlama limanında bulunsa bile, kaptana karşı da olabilir.

    Kaptan aleyhine verilen hüküm veya kesinleşen takip donatana saridir.

    3. Mücerret gemi teferruatının veya gemi siciline kayıtlı bulunmıyan gemilerin satışı ile navlun alacağının devri hakkında İcra ve İflas Kanununun 112-121 inci maddeleri hükümleri tatbik olunur.

    2. DONATANIN ŞAHSİ MESULİYETİ:

    Madde 1243 - Donatanın, alacağın doğduğu sırada veya daha sonra borçtan dolayı aynı zamanda şahsan dahil mesul olması, gemi alacaklılarının hakları üzerinde hiçbir tesir icra etmez.

    Bu hüküm bilhassa gemiadamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacaklarına tatbik olunur.

    3. DONATMA İŞTİRAKİ:

    Madde 1244 - Gemi bir donatma iştiraki tarafından işletildiği takdirde bir tek donatanın malı imiş gibi, gemi ve navlun gemi alacaklılarına karşılık sayılır.

    IV - SUKUTU:

    1. GEMİNİN CEBRİ VEYA ZARURİ SATIŞI:

    Madde 1245 - (Değişik fıkra: 20/04/2004 - 5136 S.K. 6.mad) *1* Geminin;

    1. Yurt içinde cebri icra yoluyla,

    2. Türkiye genelinde tirajı en yüksek beş gazete arasından iki ayrı gazetede üç gün ara ile iki kez ilânen tebligat yapılmak suretiyle gemi alacaklılarının satıştan haberdar edilmeleri kaydıyla yurt dışında cebri icra yoluyla,

    3. Kaptan tarafından 990 ıncı madde hükmü gereğince kanunî yetkisine dayanarak zorunlu hallerde,

    Satılması durumunda gemi alacaklılarının gemi üzerindeki rehin hakları kalkar. Satış bedeli alıcı tarafından henüz ödenmediği veya kaptanın yahut acentenin elinde bulunduğu müddetçe gemi alacaklıları için gemi yerine geçer.

    Gemi ipoteği hakkındaki hususi hükümler mahfuz kalmak üzere 1 inci fıkra hükümleri gemi üzerindeki diğer rehin haklarına da tatbik olunur.

    2. İPTAL KARARI:

    Madde 1246 - Gemi, 1245 inci maddede yazılı haller haricinde temlik edilirse, iktisap eden kimse, ilan yolu ile tebligat yapılarak belli olmıyan gemi alacaklılarının rehin haklarının iptaline karar verilmesini istiyebilir.

    V - DERECELERİ:

    1. BEKÇİLİK VE MUHAFAZA MASRAFLARI:

    Madde 1247 - Geminin son limana girmesinden itibaren yapılan bekçilik ve muhafaza masraflarının (Madde 1235, bent 1); gemi bakımından gemi alacaklılarının diğer bütün alacaklarına karşı rüçhan hakkı vardır.

    2. MUHTELİF YOLCULUKLARDAN DOĞAN ALACAKLAR:

    Madde 1248 - 1235 inci maddenin 2 ila 9 sayılı bentlerinde yazılı alacaklardan, son yolculuğa (Madde 1238) ait alacaklar, yolculuğun bitmesinden sonra doğan alacaklar da dahil olmak üzere daha önceki yolculuklara ait alacaklara karşı rüçhan hakkını haizdirler.

    Son yolculuktan evvelki yolculuklardan doğan alacaklar arasında yeni yolculuktan doğmuş olanları eskilerine tercih olunur.

    Muhtelif yolculuklar aynı hizmet veya iş mukavelesi gereğince yapılmış oldukları takdirde 1235 inci maddenin 3 sayılı bendinde yazılı gemi alacaklıları, daha sonraki bir yolculuğa ait alacakları için haiz oldukları rüçhan hakkını, daha önceki bir yolculuğa ait alacaklar için de haizdirler.

    Deniz ödüncüne sebep olan yolculuk 1258 inci madde gereğince birden çok yolculuğu ihtiva ediyorsa, deniz ödüncü alacağı, bu yolculukların birincisi bittikten sonra başlanan yolculuklara ait olan alacaklardan sonra gelir.

    3. AYNI YOLCULUĞA AİT MUHTELİF ALACAKLAR:

    Madde 1249 - Aynı yolculuğa ait alacaklarla 1248 inci madde gereğince aynı yolculuğa ait sayılan alacaklar aşağıdaki sıraya göre ödenir:

    1. Gemi, seyrüsefer ve liman resimleri (Madde 1235, bent 2);

    2. Gemiadamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacakları (Madde 1235, bent 3);

    3. Kılavuz ücretleriyle kurtarma, yardım, fidye ve itiraz ücret ve masrafları (Madde 1235, bent 4), geminin müşterek avarya garame borçları (Madde 1235, bent 5), zaruret hallerinde kaptanın giriştiği deniz ödüncü muamelesinden ve diğer kredi muamelelerinden doğan alacaklarla bu mahiyette sayılan alacaklar (Madde 1235, bent 6);

    4. Yük ve bagajın teslim edilmemesinden veya hasara uğramasından doğan alacaklar ile yolcu veya mal taşıma akitlerinin hiç veya gereği gibi yerine getirilmemiş olmasından doğan peşin ödenmiş navlunun geri alınması dahil diğer bütün alacaklar (Madde 1235, bent 7);

    5. 1235 inci maddenin 8 ve 9 sayılı bentlerinde yazılı alacaklar.

    4. YUKARKİ MADDEDE YAZILI ALACAKLAR ARASINDAKİ SIRA:

    Madde 1250 - Yukarki maddenin 1,2, 4 ve 5 inci bentlerinde gösterilen alacaklardan aynı bent içinde bulunanları aynı sıradadırlar.

    Aynı maddenin 3 üncü bendinde yazılı alacaklar arasında sıra, doğuş tarihlerine göredir; aynı zamanda doğanların sırası birdir.

    Kaptan aynı zaruret icabı olarak birden çok muamele (Madde 1235, bent 6) yapmış olursa, bunlardan doğan alacaklar aynı zamanda doğmuş sayılır.

    1249 uncu maddenin 3 üncü bendinde yazılı olanlardan daha önce doğmuş olan alacakları ödemek için kaptan tarafından yapılan kredi muamelelerinden ve bilhassa deniz ödüncü mukavelelerinden çıkan alacaklarla bu gibi önceki alacakları tanıma veya tecdit yahut bunların vadesini uzatma maksadiyle yine kaptan tarafından yapılan mukavelelerden doğan alacaklar, kredi muamelesi veya mukavele yolculuğa devam etmek için zaruri bulunmuş olsa bile ancak önceki alacağın haiz olduğu rüçhan hakkından istifade eder.

    1235 inci maddenin 10 uncu bendinde yazılı alacaklar, doğuş tarihlerine bakılmaksızın diğer bütün gemi alacaklılarından sonra gelir.

    VI - NAVLUN ÜZERİNDEKİ REHİN HAKKI:

    Madde 1251 - Gemi alacaklılarının navlun üzerindeki rehin hakkı (Madde 1237), ancak navlun henüz ödenmediği veya kaptan yahut acentanın elinde bulunduğu müddetçe hüküm ifade eder.

    1247 ila 1250 nci maddeler hükümleri bu rehin hakkına da tatbik olunur.

    Navlun alacağının devri halinde, gemi alacaklılarının rehin hakkı, navlun henüz ödenmediği veya parası kaptanın yahut acentanın elinde bulunduğu müddetçe devralana karşı da ileri sürülebilir.

    VII - DONATANIN MAHDUT ŞAHSİ MESULİYETİ:

    1. NAVLUNUN TAHSİLİ HALİNDE:

    Madde 1252 - Navlun tahsil eden donatan, bu yüzden rehin haklarını tamamen veya kısmen kaybetmiş olan gemi alacaklılarına karşı, tahsil ettiği nispette şahsan mesuldür; şu kadar ki; donatanın alacaklılardan her birine karşı olan bu mesuliyeti, tahsil olunan paranın kanuni sıra gereğince paylaşılması halinde her birine isabet edecek olan miktarı geçemez.

    Donatanın kendi hesabına gemiye yüklettiği mallar için yükleme yerinde ve yükleme zamanında ödenmesi mutat olan navlun hakkında da 1 inci fıkra hükmü tatbik olunur.

    2. NAVLUNUN BAZI ALACAKLILARA TEVZİİ HALİNDE:

    Madde 1253 - Donatan navlunu, navlun üzerinde rehin hakkı olan gemi alacaklılarından birinin veya birkaçının alacağını ödemek için kullandığı takdirde, rüçhan hakkı olan alacaklılara karşı, ancak onları bilerek mahrum ettiği miktar nispetinde mesul olur.

    3. GEMİNİN CEBRİ VEYA ZARURİ SATIŞI HALİNDE:

    Madde 1254 - Donatan 1245 ve 1246 ncı maddelerde yazılı hallerde satış bedelini tahsil ederse cebri icra veya zaruri satış neticesinde yahut ilan yoliyle davet sonunda verilen iptal kararı sebebiyle rehin hakları düşmüş olan gemi alacaklılarına karşı 1252 ve 1253 üncü maddelerde yazılı olduğu gibi şahsan mesul olur.

    4. GEMİNİN YENİ BİR YOLCULUĞA ÇIKARILMASI HALİNDE:

    Madde 1255 - Donatan; yalnız gemi ve navlun ile mesul olduğu bir gemi alacaklısının alacağını öğrendikten sonra alacaklının menfaati iktizası olmadığı halde gemiyi yeni bir deniz yolculuğuna (Madde 1238) gönderirse, bu alacak için aynı zamanda, geminin yeni yolculuğun başındaki değerinin gemi alacaklıları arasında kanuni sıralarına göre paylaştırılması halinde bu, alacaklıya düşecek olan miktar nispetinde, şahsan dahi mesul olur.

    Bu paylaşmada alacaklının alacağını tamamen elde edebileceği kabul olunur: şu kadar ki, donatan bunun aksini ispat edebilir.

    Donatanın, üzerinde alacaklının rehin hakkı bulunan navlunu tahsil etmiş olması yüzünden 1252 nci madde hükmü gereğince doğan şahsi mesuliyeti mahfuzdur.

    5. TAZMİNAT HALİNDE:

    Madde 1256 - Müşterek avarya hallerinde feda edilen veya hasara uğrıyan şeyler için verilen tazminat, gemi alacaklıları için, tazminatın karşılık olduğu şeyler yerine geçer.

    Geminin zıyaı veya hasarı yahut malın zıyaı veya hasarı neticesi olarak navlunun eksilmesi halinde, hukuka aykırı hareketiyle bu zararlara sebep olan kimse tarafından donatana ödenecek tazminat da aynı hükme tabidir.

    Donatan tazminatı tahsil etmişse, tahsil ettiği miktar nispetinde gemi alacaklılarına karşı 1252 ve 1253 üncü maddelerde yazılı olduğu gibi şahsan mesul olur.

    VIII - GEMİ ALACAKLILARININ DİĞER ALACAKLILARA KARŞI RÜÇHAN HAKKI:

    Madde 1257 - Gemi alacaklılarının rehin hakları, rehin veya ipotekle temin edilmiş veya edilmemiş olan diğer bütün alacaklara takaddüm eder.

    C - YÜK ALACAKLISI, HAKKINI VEREN ALACAKLAR VE DERECELERİ:

    Madde 1258 - Navlundan, deniz ödüncü paralarından, müşterek avarya garame payından ve kurtarma veya yardım ücret ve masraflarından dolayı (1077, 1159, 1204 ve 1232 nci maddeler gereğince) yükü takyideden rehin haklarından navluna ait olanın derecesi, bütün diğerlerininkinden sonra gelir. Bu sonunculardan yeni doğanı daha önce doğana takaddüm eder; aynı zamanda doğanların sırası ise birdir. Kaptanın aynı zaruret icabiyle yapmış olduğu muamelelerden doğan alacaklar, aynı zamanda doğmuş sayılır.

    Müşterek avarya haliyle hukuka aykırı hareketlerden doğan zıya ve hasar hallerinde 1256, kaptan tarafından bir zıyaın önüne geçilmesi veya azaltılması için 995 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre yapılan satış halinde 1245 ve hesabına satış yapılmış olan kimse satış bedelini almışsa 1254 üncü maddeler hükümleri tatbik olunur.

    YEDİNCİ FASIL : MÜRURUZAMAN

    D - MÜRURUZAMAN:

    I - MÜDDETİ:

    Madde 1259 - Bu kanunun 1235 inci maddesinin 1 ila 9 uncu bentlerinde yazılı alacaklar bir yılda müruruzamana uğrar. Bununla beraber:

    1. Ümit veya Horn burunlarının ötesinde hizmetlerinden çıkarılmış gemiadamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacakları;

    2. Çatmadan yahut 1220 nci maddeye giren bir hadiseden doğan tazminat alacaklariyle kurtarma veya yardım ücreti alacakları; için müruruzaman iki yıldır.

    II - ŞAHSİ ALACAKLAR HAKKINDA:

    Madde 1260 - Yukarki maddede yazılı müruruzaman, alacaklının donatan veya gemi adamlarından birine karşı şahsi talep haklarına da şamildir.

    1067 nci madde hükmü mahfuzdur.

    III - BAŞLANGIÇ:

    Madde 1261 - Gemi alacakları hakkındaki müruruzaman, alacağın muaccel olduğu tarihten itibaren işlemeye başlar. Ancak:

    1. 1235 inci maddenin 3 üncü bendinde yazılı gemiadamlarının alacakları hakkında hizmet veya iş münasebetinin bittiği tarihten;

    2. 1235 inci maddenin 5 inci bendinde yazılı gemiye düşen dispeç raporiyle tesbit edilmiş bulunan müşterek avarya garame paylarından doğan alacaklar hakkında dispeç raporunun tasdikine ait kararın kesinleşmesinden, ilgililer tarafından dispeç yapmaya mecbur tutulması için kaptan veya donatana karşı açılacak davalar veya 1209 uncu maddenin ikinci fıkrasındaki salahiyetin kullanılması hakkında, müşterek avarya hareketinden sonra geminin 1207 nci madde hükmünce dispeçin yapılması lazımgelen yere vardığı tarihten;

    3. 1235 inci maddenin 7 ve 9 uncu bentlerinde yazılı malların veya bagajın hasarlanmasından veya geç teslim edilmesinden doğan alacaklar hakkında malların teslimi tarihinden, malların teslim edilmemesinden doğan alacaklar hakkında onların teslim edilmiş olmaları gereken tarihten;

    4. Gemiadamlarından birinin kusurundan doğup 1235 inci maddenin 9 uncu bendinde yazılı ve fakat bu maddenin 2 nci bendine girmiyen alacaklar hakkında ilgilinin zararı öğrendiği tarihten, gemilerin çatmasından yahut 1220 nci maddeye giren bir hadiseden doğan tazminat alacakları hakkında ise hadisenin meydana geldiği tarihten;

    5. Kurtarma ve yardım masraf ve ücretlerinden doğan alacaklar hakkında, kurtarma ve yardım işinin bittiği tarihten; itibaren işlemiye başlar.

    Gemiadamlarının avans veya taksit ödenmesini isteme hakları birinci bentte bildirilen müruruzaman başlangıcını değiştirmez.

    IV - HUSUSİ HALLER:

    Madde 1262 - Donatanların 1218 inci maddenin 2 nci fıkrasına göre aralarında haiz oldukları rücu hakları, bir yılda müruruzamana uğrar. Müruruzaman rücu hakkına sebep olan ödemenin yapıldığı günün geçmesiyle başlar.

    Deniz ödüncü paraları ve müşterek avarya garame payından dolayı malları takyid eden alacaklarla bu paralar ve garame paylarının meydana getirdikleri şahsi talep hakları da bir yılda müruruzamana uğrar.

    Müruruzaman; deniz ödüncü paraları bakımından muaccel oldukları tarihten, müşterek avarya garame payları bakımından ise dispeç raporuna ait kararın kesinleşmesinden başlar.

    Kurtarma ve yardım ücret ve masraflarından dolayı malları takyid eden alacaklarla bu masraflardan doğan şahsi talep hakları, iki yılda müruruzamana uğrar. Müruruzaman kurtarma veya yardım işinin bittiği gün başlar.

    Denizde yolcu ve yük taşıma akitlerinden veya konişmentodan taşıyan lehine doğan masrafların tazmini ve navlun dahil olmak üzere bütün alacaklar bir yılda müruruzamana uğrar.

    BEŞİNCİ KİTAP : SİGORTA HUKUKU

    BİRİNCİ FASIL : UMUMİ HÜKÜMLER

    A - SİGORTA MUKAVELESİ:

    I - TARİFİ:

    Madde 1263 - Sigorta bir akittir ki bununla sigortacı bir prim karşılığında diğer bir kimsenin para ile ölçülebilir bir menfaatini halele uğratan bir tehlikenin (bir rizikonun) meydana gelmesi halinde tazminat vermeyi yahut bir veya birkaç kimsenin hayat müddetleri sebebiyle veya hayatlarında meydana gelen belli bir takım hadiseler dolayısiyle bir para ödemeyi veya sair edalarda bulunmayı üzerine alır.

    Ruhsatname almamış olan bir şahıs ile, onun ruhsatname almamış olduğunu bilerek yapılan sigorta sözleşmesi hakkında Borçlar Kanununun kumar ve bahis hakkındaki 504 ve 505 inci maddeleri tatbik olunur. Şu kadar ki; Türkiye dışındaki sigortacılarla yapılmış bulunan sigorta akitleri bu hükümden müstesnadır.

    Birçok şahısların birleşerek içlerinden herhangi birinin duçar olacağı her nevi tehlikeden (Rizikodan) doğan zararları tazmin etmeyi taahhüt etmelerine "Karşılıklı sigorta" denir.

    II - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER VE AMİR HÜKÜMLER:

    Madde 1264 - Bu kitapta hüküm bulunmadıkça sigorta mukavelesi hakkında Borçlar Kanunu hükümleri tatbik olunur.

    1269, 1274, 1277, 1279, 1286, 1321, 1333, 1339, 1341, 1344 ve 1346 ncı maddelerle 1304 üncü maddenin 2 nci fıkrası hükümlerine aykırı olan mukaveleler batıldır.

    (Değişik fıkra: 12/10/1983 - 2915/1 md.) 1270 inci maddenin 2 nci fıkrası, 1273, 1275 inci maddelerle 1278 inci maddenin ikinci cümlesi, 1283, 1284, 1285, 1289 uncu maddelerle 1292 nci maddenin son fıkrası, 1301 inci madde ile 1312 nci maddenin 2 nci fıkrası, 1315, son fıkrası hariç 1332 nci maddelerle 1345 inci maddenin 2 nci fıkrası, 1350 nci maddenin 2 nci fıkrası, 1361, 1362 nci maddelerle 1365 inci maddenin 2 nci fıkrası, 1366 ncı maddenin 2 nci fıkrası, 1367, 1368, 1369, 1395, 1396, 1397, 1399, 1400, 1401, 1420 ila 1430 ve 1453 ila 1459 uncu maddeler hükümlerine aykırı olan mukavele şartları hükümsüzdür.

    1265, 1266, 1280 inci maddelerle 1281 inci maddenin son fıkrası 1287 nci madde, 1288 inci maddenin ikinci fıkrası, 1290, 1291, 1292 nci maddenin birinci fıkrası, 1293, 1295 inci maddelerle 1297 nci maddenin 1 inci fıkrası, 1298, 1299, 1300, 1302, 1306, 1314, 1317, 1318, 1324 ila 1329, 1331 inci maddelerle 1332 nci maddenin son fıkrası, 1334 üncü maddenin 2 ve 3 üncü fıkraları 1336 ncı maddenin ikinci fıkrası, 1338 inci maddenin 1 inci cümlesi hükümleriyle 1371 inci maddenin 3 üncü fıkrası, 1441 inci maddenin birinci fıkrası hükmü, sigorta ettiren kimsenin zararına olarak mukavele ile değiştirilemez. Değiştirilirse kanun hükümleri re'sen tatbik olunur.

    Diğer kanunlardaki sigortalara mütaallik amir hükümler mahfuzdur.

    B - SİGORTA POLİÇESİ VE MUVAKKAT İLMÜHABER:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1265 - Sigortacı sigorta ettirene sigorta mukavelesi gereğince her iki tarafın haiz olduğu hak ve borçları gösteren ve kendi tarafından imza edilen bir sigorta poliçesi veya onun yerine geçmek üzere bir muvakkat sigorta ilmühaberini ekleriyle beraber vermeye mecburdur. Sigortacı istediği takdirde, sigortalı dahi poliçe veya ilmühaberin ve eklerinin bir örneğini imzalıyarak sigortacıya vermekle mükelleftir.

    Poliçe ve ilmühaberi sigorta ettirenin talebi üzerine nama, emre yahut hamile yazılı olarak tanzim olunabilir.

    II - MUHTEVASI:

    Madde 1266 - Poliçe ve ilmühaberin aşağıda yazılı hususları ihtiva etmesi lazımdır:

    1. Sigortacının ve sigorta ettirenin ve varsa sigortadan faydalanan kimsenin adı ve soyadı veya ticaret unvanı ve ikametgahları;

    2. Sigortanın mevzuu;

    3. Sigortacının üstüne aldığı rizikolarla bunların başlıyacağı ve son bulacağı an;

    4. Sigorta bedeli;

    5. Primin tutarı ile ödeme zamanı ve yeri;

    6. Sigortacının üstüne aldığı rizikoların hakiki mahiyetlerini tamamen tayine yarıyacak bütün haller;

    7. Tanzim tarihi.

    Sigorta poliçesi birinci fıkrada yazılı hususlardan başka İktisat ve Ticaret Vekaletince tasdik edilmiş ve zahmetsizce okunabilecek bir tarzda basılmış olan sigorta umumi şartlarını; muvakkat sigorta ilmühaberi ise, zikri geçen umumi şartlara atfı ihtiva eder. Bu fıkradaki tasdika ve baskıya ait olan şartların yerine getirilmemiş olması halinde dahi umumi şartname hükümlerinden sigorta ettirenin zararına olanlar yerine kanun hükümleri tatbik olunur.

    III - POLİÇEYİ VERME MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 1267 - Sigorta mukavelesi doğrudan doğruya sigorta ettiren kimse veya onun temsilcisi veya vekili ile yapılmışsa mukavele tarihinden yirmi dört saat içinde ve mukavele bir tellal vasıtasiyle yapılmış ise en geç on gün içinde sigortacı poliçeyi sigorta ettiren kimseye vermeye mecburdur. Aksi takdirde sigorta ettiren kimse sigortacı ile sigortaya aracılık yapan tellaldan tazminat istiyebilir.

    C - MÜRURUZAMAN:

    Madde 1268 - Sebepsiz yere ödenmiş bulunan primin veya sigorta bedelinin geri alınması alacakları dahil sigorta mukavelesinden doğan bütün mutalebeler, iki yılda müruruzamana uğrar.

    İKİNCİ FASIL : MAL SİGORTASI

    BİRİNCİ KISIM : UMUMİ HÜKÜMLER

    A - SİGORTA EDİLEN MENFAAT:

    I - MENFAAT SAHİBİ:

    Madde 1269 - Bir malı muayyen rizikolara karşı temin etmekte para ile ölçülebilecek bir menfaati olan malik, malikin adi veya rehinli alacaklısı, malın muhafazasından dolayı malikine karşı mesul olan acenta, kiracı, komisyoncu ve diğer kimseler, malın muhafazasında hakikaten menfaatli olan kimseler yahut bunların kanuni temsilcileri, bu menfaati sigorta ettirebilirler.

    II - DİĞER BİR KİMSENİN NAM VE HESABINA YAPILAN SİGORTA:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1270 - Bir kimse diğer bir kimsenin nam ve hesabına dahi sigorta akdedebilir; şu kadar ki; o kimse, nam ve hesabına hareket ettiği kimseyi temsile salahiyetli değilse sigorta priminden dolayı bizzat mesul olur.

    Nam ve hesabına sigorta mukavelesi yapılan kimse rizikonun gerçekleşmesinden önce veya sonra icazet verirse sigortadan faydalanır.

    Diğer bir kimsenin nam ve hesabına yapıldığı, mukavele şartlarından anlaşılmıyan bir sigorta mukavelesi bunu yapmış olan kimsenin nam ve hesabına yapılmış sayılır.

    2. VEKİL İLE MÜVEKKİL ARASINDAKİ MÜNASEBET:

    Madde 1271 - Vekaleten akdolunan sigorta müvekkil tarafından kabul olunduğu takdirde vekil vekalete uygun olarak hareket etmiş sayılır. Sigorta şartlarına dair müvekkil talimat vermemiş ise vekil, vekaleten sigorta ettireceği yerdeki mutat şartlar dairesinde sigorta akdetmeye mecburdur.

    III - ALACAKLININ MENFAATİ:

    1. ACZE KARŞI SİGORTA:

    Madde 1272 - Bir alacaklı alacağını, borçlunun aczi rizikosuna karşı sigorta ettirebilir. Bu takdirde aksine mukavele yoksa sigortacı, ilk önce borçlunun mallarına müracaatla bunları sattırarak alacağını tahsil etmesini sigorta ettiren alacaklıdan istiyebilir.

    2. AYNİ BİR HAKLA TEMİN EDİLEN ALACAK SAHİBİ:

    A - HALEFİYET:

    Madde 1273 - Menkul ve gayrimenkul mallarla gemiler üzerine haciz koyduran veya bunları rehin alan yahut bunlar üzerinde hapis hakkı veya buna benzer imtiyazlı bir hakkı haiz olan alacaklılar mezkur şeyleri sigorta ettirmişler ise, hasar vukuu halinde ödenmesi gereken tazminat ancak mezkur alacaklılara nazaran alacaklarının taalluk eylediği sigortalı şeyler yerine geçmiş sayılırlar.

    B - TEMİNATIN KAFİ OLMAMASI HALİNDE:

    Madde 1274 - Sigorta olunan şeye hakkı taalluk eden alacaklıların imtiyaz dereceleri birbirinden farklı ise bu şeyin değeri imtiyaz derecesi sonradan gelen alacaklının alacağını ifaya kafi olmadığı nispette bu alacaklı o şeyi sigorta ettiremez.

    IV - MÜŞTEREK MENFAATLERİN SİGORTASI:

    Madde 1275 - Bir malın veya o mala mütaallik bir hakkın yalnız bir kısmında menfaat sahibi olan kimse kendisine ait olan kısmından fazlasını da sigorta ettirmişse sigortanın bu fazlaya ait kısmı onda ilgisi olanlar hesabına yapılmış sayılır.

    V - MÜKERRER SİGORTA REASSÜRANS:

    Madde 1276 - Mükerrer sigorta (Reassürans) inhisarı hakkındaki hükümler mahfuz kalmak üzere sigortacı, sigorta ettiği menfaati dilediği şartlarla tekrar sigorta ettirebileceği gibi sigorta ettiren kimse dahi sigorta primini sigorta ettirebilir.

    Mükerrer sigorta, sigortacının sigorta ettirene karşı olan borçlarını ıskat etmez ve sigorta ettiren kimseye, mükerrer sigortayı yapan sigortacıya karşı doğrudan doğruya dava hakkı vermez.

    B - RİZİKO:

    I - MEŞRU OLMASI:

    1. CAİZ OLMIYAN SİGORTA:

    Madde 1277 - Sigortadan faydalanan veya sigorta ettiren kimsenin kanunla yasak edilmiş ve ahlaka (Adaba) aykırı olan fiilinden doğabilecek bir zarara karşı sigorta yapılamaz.

    2. SİGORTA ETTİRENLE SİGORTADAN FAYDALANAN KİMSENİN KUSURU:

    Madde 1278 - Mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin yahut fiillerinden hukukan mesul bulundukları kimselerin kusurlarından doğan hasarları tazmin ile mükelleftir. Fakat hiçbir halde sigortacı sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin kasdından veya aksi mukavelede yazılı değilse sigorta edilen malın ayıbından doğan hasarları tazmine mecbur olmaz.

    II - RİZİKONUN GERÇEKLEŞMİŞ OLMASI:

    1. MUKAVELENİN YAPILDIĞI SIRADA:

    Madde 1279 - Mukavelenin yapıldığı sırada sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimse, rizikonun gerçekleşmiş olduğunu yahut sigortacı rizikonun gerçekleşmesi imkanı kalmadığını bilmekte iseler sigorta mukavelesi hükümsüzdür; şu kadar ki; birinci halde sigortacı sigorta primini istiyebilir.

    2. SİGORTACININ MESULİYETİ BAŞLAMADAN ÖNCE:

    Madde 1280 - Sigortacının mesuliyeti başlamazdan önce sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin fiil ve tesiri olmaksızın rizikonun gerçekleşmesine imkan kalmazsa sigortacı prime hak kazanmaz.

    III - VÜSAT VE ŞÜMULÜ:

    1. UMUMİYET ESASI:

    Madde 1281 - Sigortacı, harb ve isyandan başka bir sebeple mallara arız olan telef ve tagayyür gibi bütün hasarlardan mesul olur.

    Sigortacının, 1 inci fıkra gereğince mesul olduğu rizikolardan biri sigorta poliçesinin hükmünden istisna edilmişse vaki hasarın istisna edilen rizikolardan doğduğunun ispatı sigortacıya aittir.

    2. MÜDDET:

    Madde 1282 - Aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigortacı, primin ödendiği tarihten itibaren gerçekleşen rizikolardan mesuldür. Sigortanın devam müddeti mukavelede yazılı değilse tarafların müşterek maksadiyle mahalli teamül ve sair haller göz önünde tutularak mahkemece tayin olunur.

    C - TAZMİNAT ESASI:

    I - AŞKIN SİGORTA:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1283 - Sigortacı, sigorta ettiren veya sigortadan faydalanan kimsenin ancak hakikaten uğradığı zararı tazmine mecburdur. Sigorta bedeli sigorta olunan menfaatin değerini aşarsa sigortanın bu değeri aşan kısmı batıldır. Bu sebeple sigorta bedeli indirilir, sigorta priminin dahi ona tekabül eden kısmı indirilir ve primin fazla tahsil edilen kısmı geri verilir; şu kadar ki; menfaat değeri tarafların rey birliği ile seçtikleri bilir kişiler tarafından önceden takdir ve tahmin edilmiş ve taraflarca kabul olunmuşsa sigortacı bu değere itiraz edemez.

    2. UMULAN KARIN SİGORTA ETTİRİLMESİ HALİNDE:

    Madde 1284 - Bir maldan elde edilmesi umulan karın makul haddi aşan kısmı, sigorta edilemez.

    II - BİRDEN ÇOK SİGORTA:

    1. MÜŞTEREK SİGORTA:

    Madde 1285 - Bir menfaat birden çok sigortacı tarafından aynı zamanda ve aynı rizikolara karşı sigorta olunduğu takdirde yapılan mütaaddit sigorta mukavelelerinin heyeti umumiyesi ancak sigorta olunan menfaatin değerine kadar muteber tutulur. Bu takdirde sigortacılardan her biri sigorta bedellerinin toplamına nazaran sigorta ettiği bedel nispetinde mesul olur.

    Mukavelelere göre müteaddit sigortacılar müteselsilen mesul oldukları takdirde sigorta ettiren kimse, uğradığı zarardan fazla bir para istiyemiyeceği gibi sigortacılardan her biri yalnız kendi mukavelesine göre ödemekle mükellef olduğu bedele kadar mesul olur. Bu halde ödemede bulunan sigortacının diğer sigortacılara karşı haiz olduğu rücu hakkı, sigortacıların sigortalıya mukavelelere göre ödemeye mecbur oldukları bedeller nispetindedir.

    2. ÇİFTE SİGORTA:

    Madde 1286 - Değerinin tamamı sigorta olunan bir menfaat sonradan aynı kimse tarafından aynı rizikolara karşı sigorta ettirilemez; sigorta ettirilmişse ancak aşağıdaki hallerde ve şartlarla muteber sayılır:

    1. Sonraki ve önceki sigortacılar muvafakat ederlerse;

    Bu takdirde sigorta mukaveleleri aynı zamanda yapılmış sayılarak hasar vukuunda sigorta bedeli 1285 inci maddede gösterilen nispette sigortacılar tarafından ödenir;

    2. Sigorta ettiren kimse önceki sigortadan doğan haklarını ikinci sigortacıya devir veya o haklardan feragat etmiş ise;

    Bu takdirde devir veya feragatin ikinci sigorta poliçesine yazılması lazımdır; yazılmazsa ikinci sigorta mukavelesi hükümsüz sayılır;

    3. Sonraki sigortacının ancak önceki sigortacının ödemediği tazminattan dolayı mesuliyeti şart kılınmış ise; bu halde önceden yapılmış olan sigortanın ikinci sigorta poliçesine yazılması lazımdır; yazılmazsa ikinci sigorta mukavelesi hükümsüz sayılır.

    3. KISMİ SİGORTA:

    Madde 1287 - Sigorta olunan menfaatin değerinin tamamı önceki mukavele ile temin edilmemişse bu menfaat, geri kalan değerine kadar, bir veya birkaç defa daha sigorta ettirilebilir. Bu takdirde o menfaati sonradan sigorta eden sigortacılar değer bakıyesinden dolayı mukavelelerin tarihleri sırasiyle mesul olurlar. Aynı günde yapılmış olan mukaveleler aynı anda yapılmış sayılır.

    III - MENFAAT DEĞERİNİN ALTINDA OLAN SİGORTALAR:

    Madde 1288 - Sigorta bedeli, sigorta değerinden aşağı olduğu takdirde ve sigorta edilmiş menfaatin bir kısmının halele uğraması halinde sigortacı aksine mukavele bulunmadıkça sigorta bedelinin sigorta değerine olan nispeti neden ibaretse zararın o kadarından mesul olur.

    Sigortacının sigorta bedelini aşmıyan zararın tamamından mesul tutulacağı şeklinde sigorta mukavelesinin değiştirilmesini sigorta ettirenin rizikonun gerçekleşmesinden önce istemesi halinde, bu isteğin noter protestosu ile sigortacıya bildirildiği günden sonra gelen günden itibaren akit hükümleri, kendiliğinden, sigortacının sigorta bedelini aşmıyan zararın tamamından mesul bulunduğu şeklinde değiştirilmiş olur. Sigortalı, tarifede derpiş edilen prim farkını esas primin ödenmesine ait hükümler uyarınca öder.

    IV - SİGORTACININ TAHKİK SALAHİYETİ:

    Madde 1289 - Sigortacı sigorta olunan menfaatin konusu olan malın değerini tahkik için o malı dilediği zaman muayene edebilir.

    D - SİGORTA ETTİRENİN MÜKELLEFİYETİ VE BORÇLARI:

    I - İHBAR MÜKELLEFİYETİ:

    1. MUKAVELE YAPILIRKEN:

    Madde 1290 - Sigorta ettiren kimse, sigortacının mukavele yapılırken hakiki vaziyetleri bildiği takdirde mukaveleyi yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını mücibolacak bütün hususları sigortacıya bildirmeye mecburdur. Sigorta ettiren kimse sorulduğu halde susmuş veya noksan yahut hakikata muhalif beyanlarda bulunmuş ise hakikata vakif olmıyan sigortacı mukaveleden cayabilir; şu kadar ki; sigortacı hakikatı öğrendiği tarihten itibaren bir ay içinde cayma hakkını kullanmamış ise bu hak düşer. Sigorta ettiren kimsenin kötü niyeti anlaşıldığı takdirde sigortacı prime hak kazanır.

    Sigorta mukavelesinin yapılması sırasında sigorta ettirene doldurması teklif olunan listede yazılı sorular dışında hiçbir mesuliyet teveccüh etmez.

    2. SİGORTA MÜDDETİ İÇİNDE:

    Madde 1291 - Sigorta ettiren kimse sigortacının muvafakati olmaksızın sigortalı, malın yerini veya mukavele zamanındaki halini değiştirdiği takdirde bu değişiklik mukavelenin yapıldığı anda mevcut olduğu halde sigortacının sigorta mukavelesini yapmamasını veya daha ağır şartlarla yapmasını mucip bir mahiyette ise, sigortacı mukaveleyi feshedebilir.

    Birinci fıkrada yazılı değişikliği yapan kimse keyfiyeti sekiz gün zarfında sigortacıya bildirmişse sigortacı ihbar tarihinden itibaren sekiz gün içinde fesih hakkını kullanmadığı takdirde sigortanın hükmü devam eder.

    Sigorta ettiren kimse değişiklik keyfiyetini sigortacıya ihbar etmediği halde dahi sigortacı vaki değişikliği öğrendikten sonra sekiz gün içinde feshetmez veya sigorta primini tahsil etmek gibi sigorta hükmünün devamına razı olduğunu gösteren bir harekette bulunursa fesih hakkı düşer.

    3. RİZİKONUN GERÇEKLENMESİ HALİNDE:

    Madde 1292 - Sigorta ettiren kimse sigortanın taalluk ettiği rizikonun gerçekleştiğini haber aldığı tarihten itibaren beş gün içinde sigortacıya haber vermeye mecburdur. Bu müddet, üçüncü şahsın sigortalıya karşı dava açması halinde sigortacıya sigortalının müdafaasına yardım etmeye mecbur tutan mesuliyet sigortalarında sigortalının tebligat üzerine davayı öğrendiği, sigortalının üçüncü kişiye vereceği tazminatın sigortacı tarafından ödenmesine ait mesuliyet sigortalarında ise hakkındaki mahkeme kararının kesinleştiğini sigortalının öğrendiği veya dava olmaksızın yahut dava neticesi beklenmeksizin üçüncü şahsa sigortalının para ödemiş olması halinde parayı ödemiş olduğu tarihten başlar.

    Birden çok sigortalarda, sigorta ettiren kimse birinci fıkrada muayyen müddet içinde sigortacılardan her birine gerek hasar keyfiyetini ve gerekse aynı menfaat hakkında yaptığı sigorta mukavelelerini bildirmeye mecburdur.

    Sigorta ettiren kimse kasten yukarıki fıkralar gereğince ihbarda bulunmamış ise sigorta haklarını zayi eder. Sigorta ettiren kimsenin kusuru halinde, kusurun ağırlığına göre sigortacının ödemekle mükellef olduğu bedel indirilebilir.

    II - KORUMA TEDBİRLERİ:

    Madde 1293 - Sigorta ettiren kimse zararı önlemeye, azaltmaya ve hafifletmeye yarıyacak tedbirleri almakla mükelleftir. Alınan tedbirlerden doğan masraflar bu tedbirler faydasız kalmış olsa bile sigortacı tarafından ödenmek lazımdır; şu kadar ki; sigorta, menfaat değerinin tamamına taalluk etmiyorsa vaki masraflar ancak sigorta bedelinin menfaat değerinin tamamına olan nispetine göre ödenir.

    1292 nci maddenin son fıkrası hükmü burada da tatbik olunur.

    III - PRİM ÖDEME BORCU:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1294 - Sigorta ettiren kimse, primlerin en yüksek haddinin tayinine ait hususi hükümler mahfuz kalmak üzere, mukavele ile kararlaştırılmış olan primi ödemekle mükelleftir. Sigorta primi mukavelede gösterilmemişse ilgili vekaletçe tasdik edilmiş olan tarifeler gereğince tayin olunur.

    (Değişik fıkra: 21/06/1994 - KHK - 537/1 md.) Sigorta primi para olarak ödenir. Ödeme için senet verilmesi halinde senet bedelinin tahsil edildiği tarihte ödeme yapılmış sayılır.

    Primin aylık veya yıllık olarak taksitle ödenmesi kararlaştırılabilir. Böyle bir mukavele yoksa sigorta priminin toptan ödenmesi lazımdır.

    2. ÖDEME ZAMANI:

    Madde 1295 - (Değişik madde: 21/06/1994 - KHK - 537/2 md.)

    Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksitin, akit yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir.

    (İkinci fıkra iptal: Anayasa Mahkemesi'nin 11/03/1997 tarih ve E.1997/24, K.1997/35, sayılı Kararı ile)

    Sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksitin ödendiği tarihten başlar.

    Şu kadar ki, kara ve denizde mal taşıma işlerine ait sigortalarda sigortacının sorumluluğu, akdin yapıldığı andan başlıyacağı gibi sigorta primi de henüz poliçe tanzim edilmemiş olsa bile o anda muaccel olur.

    Sigortacının sorumluluğu başlamadan önce sigorta ettiren kararlaştırılmış olan primin yarısını ödeyerek mukaveleden kısmen veya tamamen cayabilir.

    3. ÖDEME YERİ:

    Madde 1296 - Sigorta primi sigorta ettirenin ikametgahında ödenir. Sigorta priminin sigortacının veya acentasının ikametgahında ödeneceğine dair poliçede bir şart varsa bu şarta riayet olunur; şu kadar ki; şarta rağmen sigorta primi fiilen sigorta ettirenin ikametgahında ödenegelmekte ise şart yok sayılır.

    4. TEMERRÜT:

    Madde 1297 - (Değişik madde: 21/06/1994 - KHK - 537/3 md.)

    Bir yıldan uzun süreli can sigortalarında, sigorta ettiren kimse, sigorta primini 1295 inci madde gereğince vermemiş veya prim tecil edilmiş yahut taksitlere bağlanmış olduğu halde işbu primi veya herhangi bir taksidi vadenin bitiminde ödememiş ise, sigortacı, kendisinin veya akid sıfatıyle hareket eden vekilinin yazı ile sigortacıya bildirilmiş son ikametgah veya meskenine resmi bir ihtarname veya taahhütlü mektup göndererek bir ay içinde söz konusu ücret veya taksidi ödemez ise sigortanın feshedilmiş olacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sözleşme feshedilmiş olur.

    (İkinci fıkra iptal; Anayasa Mahkemesi'nin 11/03/1997 tarih ve E.1997/24, K.1997/35 sayılı Kararı ile)

    Teminatın durduğu süre içinde rizikonun gerçekleşmemesi şartıyla primin ödenmesi halinde teminat durduğu yerden devam eder.

    5. PRİMİN İNDİRİLMESİ VE GERİ VERİLMESİ:

    Madde 1298 - Birden çok yıllar için yapılan sigorta mukavelelerindeki sigorta priminin tayininde rizikoyu ağırlaştırılmış olan hususi sebepler göz önünde tutulmuş ise, bu sebepler sonradan ortadan kalktığı takdirde, sigorta ettiren kimse gelecek yıllara ait primlerin indirilmesini istiyebilir.

    Sigorta mukavelesinin kanuni sebeplerle sona ermesi halinde, kanunda başkaca hüküm bulunmadıkça sona erme gününden sonraki zamana ait olan prim onu ödemiş olana geri verilir.

    E - SİGORTACININ SİGORTA BEDELİNİ ÖDEME BORCU:

    I - BORCUN ŞÜMULÜ VE MUACCEL OLMA ZAMANI:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1299 - Sigorta bedelini ödeme borcu, karada ve iç sularda taşıma rizikolarına ait sigortalar dahil, bütün mal sigortalarında, rizikonun gerçekleştiğini sigortacıya ihbar borcunun 1292 nci madde hükmünce doğduğu tarihten muaccel olur.

    Tazmini lazımgelen sigorta bedeli, sigorta olunan menfaatin rizikonun gerçekleştiği zamandaki değerine göre tesbit olunur. Bu değer sigorta bedelini aşarsa sigorta olunan mal tamamen telef olduğu takdirde sigorta bedelinin ödenmesi lazımdır.

    Kısmen telef halinde tazminat miktarı, aksine mukavele yoksa, sigorta bedelinin malın değerinin tamamına olan nispetine göre tayin olunur.

    2. DEĞERİN İSPATI:

    Madde 1300 - Sigorta edilen malın değeri poliçede gösterilmemiş ise sigorta ettiren kimse, bu malın rizikonun gerçekleştiği andaki değerini ispata mecburdur.

    Sigorta edilen malın değerinin poliçede gösterilenden az olduğunu iddia eden sigortacı, bunu ispata mecburdur; 1283 üncü madde hükmü mahfuzdur.

    Değer hakkında taraflar her türlü delil gösterebilecekleri gibi mahkeme dahi toplanmış delillerle edindiği kanaatini kuvvetlendirmek için taraflardan birisine re'sen yemin ettirebilir.

    II - HALEFİYET:

    Madde 1301 - Sigortacı sigorta bedelini ödedikten sonra hukukan sigorta ettiren kimse yerine geçer. Sigorta ettiren kimsenin vaki zarardan dolayı üçüncü şahıslara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel nispetinde sigortacıya intikal eder.

    Sigorta ettiren kimse, 1 inci fıkra gereğince sigortacıya intikal eden haklarını ihlal edecek bir hal ve harekette bulunursa sigortacıya karşı mesul olur. Sigortacı zararı kısmen tazmin etmiş ise sigorta ettiren kimse kalan kısmından dolayı üçüncü şahıslara karşı haiz olduğu müracaat hakkını muhafaza eder.

    F - ACZE DÜŞME HALİ:

    Madde 1302 - Sigorta akdi sona ermezden önce sigortacı veya sigorta primi henüz ödenmediği takdirde sigorta ettiren kimse, Borçlar Kanununun 82 nci maddesinde yazılı hale düşerse diğer taraf taahhüdü yerine getirileceğine dair teminat talep ve bu tarihten üç gün içinde teminat verilmemiş ise sigorta mukavelesini feshedebilir.

    G - SİGORTALI MALIN SAHİBİNİN DEĞİŞMESİ:

    Madde 1303 - Mukavele müddeti içinde sigorta edilen malın sahibi her hangi bir surette değişmişse, mukavelede aksine hüküm olmadıkça sigortadan doğan hak ve borçlar o malın rizikosu kendisine ait olduğu tarihten itibaren yeni sahibine intikal eder.

    Sigortacı sigorta priminden dolayı evvelki malike müracaat edebilir.

    İKİNCİ KISIM : YANGIN SİGORTASI

    A - RİZİKONUN ŞÜMULÜ:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1304 - Sigortacı sigorta edilen menkul ve gayrimenkul mallara yangın sebebiyle arız olan bütün hasarları tazmin ile mükelleftir.

    Sigortacı, sigorta ettiren kimsenin kasten çıkarmış olduğu veya kasten çıkarılmasında her hangi bir şekilde suç ortaklığı etmiş bulunduğu bir yangından doğan zararları tazmin etmez.

    II - HUSUSİ HALLER:

    Madde 1305 - Aşağıda gösterilen hasarlar aksine mukavele olmadığı halde yangından doğan zararlar hükmündedir:

    1. Yangını durdurmak veya söndürmek için kullanılan her nevi vasıtalardan yahut hararet veya duman veya buhardan veya sigorta ettirilen eşyanın kurtarılması için alınan başka yere taşınması gibi tedbirlerden veya eşyanın kaybolmasından yahut yangının genişlemesine mani olmak maksadiyle sigorta ettirilen binanın ilgili memurun emriyle tamamen veya kısmen yıktırılmasından doğan hasar ve masraflar;

    2. Sigorta edilen binanın ayıbı, sigorta ettiren kimsenin malumu olmadığı surette bu ayıptan ileri gelen hasarlar;

    3. Yangın vukuuna sebebiyet vermemiş olsa bile ateşten, yıldırımdan, infilaktan veya buna benzer olaylardan ileri gelen hasarlar.

    B - POLİÇE:

    Madde 1306 - Menkul ve gayrimenkul malların yangına karşı sigortasına dair poliçeye 1266 ncı maddede yazılı hususlardan başka:

    1. Sigorta olunan binanın bulunduğu mahallin, inşaat tarzının ve kullanma şeklinin;

    2. Eşya sigorta edilmişse bunların bulundukları binanın yerinin, inşaat tarzının ve kullanma şeklinin;

    yazılması lazımdır.

    C - HASAR VE TAZMİNAT:

    I - TESBİT VE TAZMİN ŞEKLİ:

    Madde 1307 - Sigortalı bir binaya yangından dolayı kısmen arız olan hasar, o binanın yangından önceki değeriyle sonraki değerinin mukayesesi suretiyle tesbit olunur.

    Sigortalı bir binanın yanmasından doğan hasar, bedelinin ödenmesi suretiyle tazmin olunur. Tamamen veya kısmen yanan binanın yeniden inşası veya tamiri kararlaştırılmış ise taraflarca rey birliğiyle ve uzlaşmadıkları takdirde mahkemece tayin olunan müddet içinde, masraflar sigortacı tarafından verilmek şartiyle, sigorta ettiren kimse binayı inşa veya tamir ettirmeye mecburdur. Bu suretle sigortacı inşa veya tamir masrafları olarak ödemeye mecbur olduğu paranın mahalline sarfını murakabe etmek hakkını haizdir.

    II - BIRAKMA HAKKININ BULUNMAMASI:

    Madde 1308 - Aksine mukavele yoksa sigorta ettiren kimse yangından kurtarılan eşyayı hasara uğramış olsa dahi sigortacıya bırakarak bedelinin tazminini istiyemez.

    D - MESULİYET SİGORTASI:

    I - ŞARTLAR VE ŞÜMULÜ:

    Madde 1309 - Bir mala diğer kimsenin hesabına olarak vazıyed eden kimse, kusurundan dolayı o mal tamamen veya kısmen yandığı takdirde tazminat ödemeye mecbur kalmak rizikosuna karşı mezkur malı sigorta ettirebildiği gibi bir malı her ne sıfatla olursa olsun elinde bulunduran kimse kusuriyle vukua gelecek bir yangının diğer bir kimsenin mallarına sırayeti sebebiyle o kimseye karşı hukukan mesul tutulmak rizikosunu sigorta ettirebilir. Bu takdirde aksine mukavele yoksa, sigortacı, sigorta ettiren kimsenin bu kusurundan ancak doğrudan doğruya doğan hasarı tazmine mecbur olup o kimsenin başkaca mahkum olacağı tazminatı ödemekle mükellef olmaz.

    II - FAYDALANAN KİMSE:

    Madde 1310 - Yukarıki maddede yazılı hallerde, sigortacının sigorta ettirene karşı ödemeye mecbur olduğu tazminatı tahsil salahiyeti munhasıran sigorta ettiren kimsenin kendisine karşı mesul olduğu şahsa ait olup sigorta ettiren kimsenin alacaklıları bu tazminattan faydalanamazlar. Sigorta ettirenin kendisine karşı mesul olduğu şahıs sigortacıdan tazminatın tamamını alamamış ise kalan kısımdan dolayı yangın sebebiyle kendisine karşı mesul olan kimseye müracaat hakkı mahfuzdur.

    ÜÇÜNCÜ KISIM : KARADA VE İÇ SULARDA TAŞIMA RİZİKOLARINA KARŞI SİGORTA

    A - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER:

    Madde 1311 - Bu kısımda hüküm bulunmıyan hallerde denizcilik rizikolarına karşı sigortalara mütaallik hükümler tatbik olunur.

    B - RİZİKONUN ŞÜMULÜ:

    Madde 1312 - Karada ve iç sularda taşınan eşyanın sigortası halinde sigortacı, aksine mukavele yoksa, eşyanın taşıyıcıya teslimi tarihinden itibaren gönderilene kanunen teslim edilmiş sayıldığı zamana kadar, her ne sebeple olursa olsun, maruz kaldığı hasarlardan mesuldür.

    Sigortacı taşıma işlerini görmeye memur olanların kasten veya kusurlariyle sebebiyet verdikleri hasarları da tazmin ile mükelleftir.

    C - SİGORTA BEDELİ:

    Madde 1313 - Sigorta bedeli, sigorta olunan malın taşınması için taşıyıcıya teslim olunduğu zaman o yerdeki değeriyle varma yerine ulaşmasına kadar olan taşıma ücretine ve diğer masraflara şamildir; şu kadar ki; malın varma yerine ulaşması halinde umulan ve makul haddi aşmıyan kar, sigorta poliçesine ayrıca dercedilmek şartiyle sigorta bedeline dahil ettirilebilir.

    D - POLİÇE:

    Madde 1314 - Sigorta poliçesi 1266 ncı maddede yazılı hususlardan başka aşağıda yazılanları da ihtiva eder:

    1. Malın taşınacağı vasıta ve taşımada takip olunacak yol;

    2. Taşıyıcının adı, soyadı ve ticaret unvanı;

    3. Gönderenle taşıyıcı arasında taşıma için bir müddet tayin olunmuşsa bu müddet;

    4. Eşyanın taşıyıcıya tevdi olunduğu yer ile gönderilene teslim olunacağı yer.

    E - TAŞIMANIN DURDURULMASI:

    Madde 1315 - Taşımaya mütaallik hadis alacak zaruretler dolayısiyle taşıma muvakkat olarak durdurulur yahut taşımanın yapılmakta olduğu yol, vasıta veya taşıma tarzı değiştirilirse sigorta mukavelesi feshedilmiş olmaz.

    DÖRDÜNCÜ KISIM : ZİRAİ SİGORTA

    A - MENFAAT VE RİZİKO:

    Madde 1316 - Biçilmiş veya biçilmemiş her nevi mahsuller, yılın her zamanında sigorta ettirilebilir.

    Zirai ve ehli bütün hayvanlar her nevi bulaşıcı hastalıklarla kazalara karşı sigorta ettirilebilir.

    B - MÜDDET:

    I - MÜDDET İÇİNDE VAKİ OLAN HASARLAR:

    Madde 1317 - Zirai sigortalar yapıldıkları müddet için muteberdir. Sigortanın devamı müddetince meydana gelecek bir zarar ile mukavele sona ermez, diğer zararlar için de devam eder.

    II - KARŞILIKLI SİGORTALAR:

    Madde 1318 - Karşılıklı zirai sigorta şirketlerinde sigorta müddeti, şirketin devamı müddetidir. Ancak, gerek şirket ve gerekse ortak, her yıl sonunda kooperatif şirket hakkındaki hükümler gereğince şirket ve dolayısiyle sigorta münasebetini sona erdirmeye salahiyetlidir.

    C - ZARARIN TESBİTİ:

    Madde 1319 - Zararlar taraflarca tayin olunacak bilirkişiler tarafından tesbit olunur.

    BEŞİNCİ KISIM : HIRSIZLIĞA KARŞI SİGORTA

    Madde 1320 - Hırsızlıktan zarar gören kimselerle hırsızlık dolayısiyle hukuki mesuliyete maruz kalan kimseleri temin için hırsızlığa karşı sigorta yapılabilir.

    ÜÇÜNCÜ FASIL : CAN SİGORTASI

    BİRİNCİ KISIM : HAYAT SİGORTASI

    A - MENFAAT:

    I - SİGORTA ETTİRİLEBİLECEK KİMSE:

    Madde 1321 - Bir kimsenin hayatı, ya o kimse yahut onun bilgi ve muvafakati mevcut olmasa bile üçüncü bir şahıs tarafından sigorta ettirilebilir; şu kadar ki; üçüncü şahsın o kimsenin hayatının devamında maddi veya manevi menfaati bulunması sigortanın muteberliği için şarttır.

    Küçüklerin, mahcurların veya mümeyyiz olmıyanların ölümünü şart koyarak sigorta etmek batıl, bunların hayatı üzerine sigorta yaptırmak muteberdir. Her iki halde de ölüm vukubulursa sigortanın ölüm tarihindeki riyazi ihtiyatı ödenir.

    Hayatı sigorta olunan kimse ilk primin ödenmesinden evvel ölmüş ise sigorta hükümsüzdür.

    II - ÖLÜM VE YAŞAMA İHTİMALLERİ:

    Madde 1322 - Sigortacı, bir kimsenin ya muayyen bir müddet içinde veyahut mukavelede muayyen olan şart ve haller içinde ölümü veya o kimsenin mukavele ile muayyen bir müddetten fazla yaşaması ihtimallerini sigorta edebilir.

    III - ÇİFTE SİGORTA:

    Madde 1323 - Bir kimse hayatını, dilediği bir veya muhtelif bedellerle, veya mütaaddit sigortacılara sigorta ettirebilir.

    B - POLİÇE:

    Madde 1324 - Hayat sigortası poliçesine, 1266 ncı maddede yazılı hususların hayat sigortasına tatbiki kabil olanlarından başka hayatı sigorta olunan kimsenin adı ve soyadı, yaşı, meslek ve sıfat ve sıhhatinin hal ve derecesi yazılmak lazımdır. Bu poliçe nama veya emre yazılı olabilirse de hamile yazılı olamaz.

    C - PRİMİN ÖDENMEMESİ:

    I - TARAFLARIN HAKLARI:

    Madde 1325 - Sigorta priminin ödenmemesi halinde 1297 nci maddenin 1 inci fıkrası hükmü cari olup sigortacının bu sebepten dava açmıya hakkı yoktur.

    Sigorta ettiren kimse, üç yıl geçmeden önce sigortadan cayar veya taahhüdüne riayet etmezse, verdiği primi veya bedeli sigortacıdan talebedemez.

    Sigorta ettiren kimse, en az ilk üç yıllık primi ödedikten sonra sigortadan cayar veya taahhüdüne riayet etmezse 1327 nci maddede yazılı hakları kullanmadığı takdirde sigorta prim ödenmesinden muaf bir sigorta haline çevrilmiş olur. Bunun şartlarının poliçede açıkça gösterilmesi lazımdır.

    Sigorta mukavelesinin kanuni sebeplerle sona ermesi halinde primlerin geri alınması hakkında 1298 inci maddenin ikinci fıkrası tatbik olunur.

    II - PRİM ÖDENMESİNDEN MUAF SİGORTALAR:

    Madde 1326 - Prim ödenmesinden muaf sigortanın natık olacağı bedel önceden temin edilen bedelin poliçede yazılı cetvele göre ve ödenmiş safi primlerle poliçe uyarınca ödenmesi lazım gelen safi primler arasındaki nispet esas tutularak dirilmesi suretiyle elde edilir.

    III - SATINALMA VE ÖDÜNÇ VERME:

    Madde 1327 - Sigortacı, en az ilk üç yıllık primi ödenmiş olan sigortayı, sigorta ettiren kimsenin talebi üzerine ve sigorta poliçesinin iadesi karşılığında poliçede yazılı cetvele göre satın almaya veya sigorta poliçesi üzerinden ödünç para vermeye mecburdur.

    D - İNTİHAR:

    Madde 1328 - Sigortalı, intihar veya intihara teşebbüs neticesinde öldüğü takdirde sigorta arasız olarak en az üç yıl devam etmiş bulunuyorsa sigortacı poliçede yazılı sigorta bedelini tamamen ödemekle mükelleftir; bu müddetin geçmesinden önce sigortalının intiharı anında akli melekeleri ne olursa olsun sigortacı sigortanın o andaki riyazi ihtiyatını öder.

    Sigortadan faydalanan kimse hayatı üzerine sigorta yapılmış olanı öldürmüş veya onun öldürülmesinde her hangi bir şekilde suç ortaklığı etmiş bulunduğu takdirde sigorta bedelinden mahrum kalır ve bu bedel ölenin mirasçılarına ait olur.

    E - FAYDALANAN KİMSELERİN HAKLARI:

    I - ÜÇÜNCÜ ŞAHIS LEHİNE ŞART:

    Madde 1329 - Üçüncü bir şahsın lehine yapılan hayat sigorta mukavelesinden doğan hak ve menfaatleri sigortacıdan talep ve tahsil salahiyeti doğrudan doğruya o kimseye aittir.

    Sigorta mukavelesinde üçüncü şahsın mirasçı sıfatı gösterilmiş olsa bile bu şahıs birinci fıkra hükmü gereğince doğrudan doğruya sigortacıya karşı hak ve menfaatlere sahip olur. Medeni Kanunun 509 uncu maddesi hükmü mahfuzdur.

    II - DEĞİŞTİRME:

    Madde 1330 - Sigorta ettiren kimse sigortadan faydalanan kimseyi mukavele yapılırken veya sonradan tayin edebilir. Kezalik sigorta ettiren kimse sigortadan faydalanan kimseyi tayin ettikten sonra da değiştirebilir; şu kadar ki, sigorta ettiren kimse değiştirme hakkından feragat ettiğini sigorta poliçesine yazdırmakla beraber sigorta poliçesini sigortadan faydalanan üçüncü şahsa teslim etmiş ise o şahsı değiştiremez.

    III - SİGORTACININ İFLASI HALİNDE:

    Madde 1331 - Sigortacının iflası halinde henüz yürürlükte olan sigorta mukavelesinden faydalanan kimselere ait mutalebe hakları, iflas kararına kadar her sözleşme için tahakkuk etmiş riyazi ihtiyatların ve bu tarihten ödeme gününe kadar hesap edilmiş faizlerin verilmesine inhisar eder.
#1895
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 09:57:55
    2. ÖDEME BORCU:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1153 - Alıcı 1151 inci maddede yazılı vesikaları teslim alabilmek için satış mukavelesinde aksine hüküm olmadıkça satış bedelini ödemekle mükelleftir.

    Alıcı; malları muayene etmek fırsatını henüz bulamamış olduğunu ileri sürerek muntazam vesikaları reddedemiyeceği gibi satış bedelini ödemekten de imtina edemez.

    B - MASRAFLAR:

    Madde 1154 - Malların varma limanına kadar deniz yoliyle taşınması sırasında ihtiyar olunacak türlü masrafları ve satış mukavelesinde aksine hüküm olmadıkça, mavna ücretiyle malların rıhtıma çıkarılması için gerekli masrafları, gümrük ve malların ithali sebebiyle ve ithali sırasında talep olunan harc, resim, vergi ve ithal takasları dahil olmak üzere, diğer mükellefiyetleri alıcıya aittir.

    Malları teslim alabilmek için 1069 ve 1070 inci maddeler gereğince paraların ödenmesi lazımgelirse alıcı; fatura tutarına kadar ve satış bedelinden indirilmek üzere ödemelerde bulunmaya mecburdur.

    3. MALLARI TESLİM ALMA BORCU:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1155 - Geminin varma limanına ulaşmasında alıcı malları teslim almakla mükelleftir.

    Mallar konişmento ve taşıma mukavelesindeki şartlara ve bunlarda açık kayıt yoksa varma limanındaki teamüllere göre çıkarılır.

    Alıcı; vesikaları hamil olduğu halde münderecatının numara, marka, kontr marka, ambalaj şartları itibariyle gemiden çıkan mallara muvafık olup olmadığı muayene edebilir.

    Satıcının kusuru sebebiyle malların tayin ve teşhisi kabil olmamışsa alıcı mukavelenin aynen ifasından vazgeçerek tazminat istiyebilir.

    B - SATIŞ PARASINI İNDİRME HAKKI:

    Madde 1156 - Gönderilen mallar ile mukavelenin mevzuunu teşkil eden mallar arasında vasıf itibariyle görülen fark, alıcının malı kabul etmeye nesafet kaidesine göre zorlanamıyacağı derecede aşırı değilse alıcı, malları teslim almaya mecbur tutulur. Ancak, satış bedelinden bilir kişi tarafından takdir edilecek bir miktarın indirilmesini istiyebilir. Satış bedelinden indirilecek miktar, mukavelede aksine hüküm yoksa, boşaltma limanındaki teamüllere göre tesbit olunur.

    4. HUSUSİ HALLER:

    A - TARTI ÜZERİNDEN ÖDEME:

    Madde 1157 - Satış bedeli tutarının, boşaltma zamanında tahakkuk edecek veya kabul edilecek tartı üzerinden ödeneceğine dair olan şart muteberdir. Bu suretle mukavele münderecatına göre muvakkat bir fatura tanzim edilerek vesikaların ibrazında ödenecek olan para satış bedelinin yüzde yetmiş beşi ile doksanı arasında bir noksanla tayin olunur.

    Malların ulaştığı limanda taraflar veya acenta veyahut temsilcileri hazır olduğu halde usulü dairesinde tartısı yapıldıktan sonra kati fatura tanzim olunur. İki fatura tutarları arasındaki fark, malların tesim alınması tarihinden itibaren sekiz gün içinde icabına göre alıcı tarafından ödenir veya satıcı tarafından kendisine geri verilir.

    B - "TAHMİNEN" VEYA "KATİYEN MUAYYEN MİKTAR" KAYITLARI:

    Madde 1158 - Mukavelede "Tahminen" veya "Katiyen muayyen miktar" kayıtlı bulunduğu zaman satış bedeli aşağıda yazılı tarzda tayin olunup ödenir:

    Mukavelede "Tahminen" kaydı mevcutsa satılan mallar geminin tamamen hamulesine şamil olduğu takdirde kararlaştırılan miktardan yüzde on ve hamulenin bir kısmından ibaret bulunduğu takdirde yüzde beş, ziyade veya noksan olarak teslim olunabilir.

    "Katiyen muayyen miktar" kaydı alıcıya mukavelede muayyen olan miktarın tamamını talep hakkını bahşeder. Şu kadar ki; malların yolculuk sırasındaki firesinden veya deniz hasarları sebebiyle meydana gelen noksandan dolayı satıcı mesul olmaz.

    Her iki halde çıkacak olan noksan veya ziyade miktarın bedeli, malların gemiden çıkarıldığı gün ve yerdeki rayice göre tayin olunup ödenir. Mamafih malların kısmen denize atılması veya deniz suyu ile ıslanarak ağırlığının artması veya eksilmesi sebebiyle hakiki tartısının tesbiti mümkün olmazsa muvakkat fatura tutarı katileşmiş olur.

    DÖRDÜNCÜ KISIM : DENİZ ÖDÜNCÜ MUKAVELESİ

    A - TARİFİ:

    Madde 1159 - Bu kanunun tatbiki bakımından deniz ödüncü bir mukaveledir ki, onunla kaptan, bu sıfatla, kanunun kendisine verdiği salahiyetlere dayanarak bir prim temin ve gemiyi, navlunu ve yükü veya bunlardan birini yahut birkaçını rehnetmek suretiyle ödünç para alır; ödünç veren kimse alacağını ancak rehin gösterilen şeyler üzerinden tahsil eder ve bunu yalnız geminin, ödünç muamelesine sebep olan yolculuğun biteceği yere ulaşmasından sonra istiyebilir.

    Kaptanın aynı zamanda geminin veya yükün yahut her ikisinin tek veya müşterek maliki olması veya deniz ödüncü mukavelesini ilgililerin hususi talimatlariyle yapmış bulunması; bu kısmın hükümlerinin tatbikine mani teşkil etmez.

    B - ŞARTLARI:

    I - ZARURET HALLERİ:

    Madde 1160 - Kaptan ancak aşağıda yazılı hallerde deniz ödüncü mukavelesi yapabilir:

    1. Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada geminin, yolculuğunu, 988, 998, 999, 1000 ve 1002 nci maddeler gereğince bitirebilmesi maksadiyle;

    2. Yolculuk sırasında sırf yükle ilgili olanların menfaatleri icabı yükün 995, 1002 ve 1086 ncı maddeler gereğince korunması ve ileriye taşınması maksadiyle.

    Birinci fıkranın 2 nci bendindeki halde kaptan deniz ödüncü almak maksadiyle yalnız başına yükü rehnetmeye salahiyetli olduğu halde diğer bütün hallerde her ne kadar yalnız gemi veya yalnız navlun karşılığında ödünç para alabilirse de yükü ancak gemi ve navlun ile birlikte deniz ödüncüne karşı rehnedebilir.

    Navlun zikredilmeksizin gemi üzerine deniz ödüncü alınmışsa navlun rehne dahil değildir. Fakat gemi ve yük üzerine ödünç alınmışsa navlun rehne dahil sayılır.

    Navlun üzerine deniz ödüncü, ancak navlun deniz rizikosuna maruz bulunduğu müddetçe alınabilir.

    Yolculuğun henüz başlanmamış olan kısmına ait navlun üzerine de deniz ödüncü alınabilir.

    II - ZARURETİN TEVSİKİ:

    Madde 1161 - Deniz ödüncü senedinin tanziminden önce muamelenin yapılmasındaki zaruret; Türk konsolosu, bulunmadığı takdirde senedin tanzim edildiği yerdeki mahkeme ve bu da yoksa salahiyetli liman başkanlığı ve bunun da bulunmaması halinde bütün gemi zabitleri tarafından yazılı olarak tevsik edildiği takdirde kaptanın, yapmış olduğu muameleye salahiyetli olduğu kabul olunur. Bununla beraber aksi ispat olunabilir.

    C - PRİM:

    Madde 1162 - Deniz ödüncü priminin haddini tayinde, taraflar tamamiyle serbesttirler.

    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça prim, faizi de ihtiva eder.

    D - DENİZ ÖDÜNCÜ SENEDİ:

    I - TANZİMİ:

    Madde 1163 - Kaptanın, deniz ödüncü muamelesine dair bir deniz ödüncü senedi tanzim etmesi lazımdır. Senet tanzim edilmezse alacaklı, ihtiyacı karşılamak üzere kaptan tarafından alelade bir kredi muamelesi yapılmış olsaydı hangi hakları haiz bulunacak idiyse yalnız bunlara sahip olur.

    II- MUHTEVASI:

    Madde 1164 - Deniz ödüncü senedine, aşağıdaki hususların yazılması lazımdır:

    1. Deniz ödüncü alacaklısının adı ve soyadı;

    2. Deniz ödüncü borcunun ana parası;

    3. Deniz ödüncü priminin haddi yahut alacaklıya ödenmesi lazımgelen paranın mecmuu;

    4. Deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeyler;

    5. Geminin adı ve kaptanın adı ve soyadı;

    6. Deniz ödüncünün hangi yolculuk için yapıldığı;

    7. Deniz ödüncü borcunun ödeneceği zaman ve yer;

    8. Senedin metninde deniz ödüncü senedi olduğunun yazılması yahut borcun deniz ödüncü borcu olarak yapıldığının beyan edilmesi veya muamelenin deniz ödüncü mahiyetini kafi derecede belli edecek diğer bir ifade;

    9. Deniz ödüncü alınmasını zaruri kılan haller;

    10. Senedin tanzim edildiği tarih ve yer;

    11. Kaptanın imzası.

    Talebolunursa kaptanın imzasının notere tasdik ettirilmesi lazımdır.

    III - KİMİN EMRİNE TANZİM EDİLECEĞİ:

    Madde 1165 - Aksi kararlaştırılmış olmadıkça deniz ödüncü senedi, ödünç verenin talebi üzerine alacaklının emrine veya sadece emre yazılı olarak tanzim olunur. Bu son halde "emre" ibaresi deniz ödüncü verenin emrine demektir.

    Kaptanın muameleyi yapmaya salahiyetli olmadığı veya girişmiş olduğu hudut dairesinde yapmaya salahiyetli bulunmadığı hakkındaki itiraz, senedi ciro ve teslim suretiyle iktisabedene karşı da ileri sürülebilir.

    IV - BİRDEN ÇOK NÜSHA:

    Madde 1166 - Deniz ödüncü veren, deniz ödüncü senedinin mütaaddit nüsha olarak tanzimini istiyebilir.

    Birden fazla nüsha yapılmışsa kaç nüsha yapıldığı her birinde gösterilir.

    E - BORCUN ÖDENMESİ:

    I - YER VE ZAMAN:

    Madde 1167 - Deniz ödüncü senedinde hilafına hüküm olmadıkça deniz ödüncü borcunun, ilgili yolculuğun varma limanında ve geminin bu limana ulaşmasından itibaren sekiz gün içinde ödenmesi lazımdır.

    Prim de içinde olduğu halde deniz ödüncü borcunun tamamı için, vade gününden itibaren faiz işler. Prim zaman üzerine şart edilmişse, bu hüküm tatbik olunmaz. Şu kadar ki; zaman üzerine şart edilmiş prim ana para ödeninceye kadar işler.

    II - ALACAKLI:

    1. SENEDİN HAMİLİ:

    Madde 1168 - Deniz ödüncünün, vadesi geldiğinde, senedin yalnız bir nüshası ibraz edilmiş olsa dahi salahiyetli hamiline ödenmesi lazımdır.

    Ödeme; ancak bu nüshanın bedelinin alındığını gösteren bir şerhle, geriverilmesi mukabilinde istenebilir.

    2. BİRDEN ÇOK SENEDİN HAMİLİ:

    Madde 1169 - Birden çok nüsha olarak tanzim edilen deniz ödüncü senedinin birden fazla salahiyetli hamili müracaat ederse, bunların hepsi reddedilir ve deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeylerin rehinden kurtulması icabediyorsa para resmi bir vezneye veya bu yapılmazsa başka emin bir yere yatırılır ve müracaat etmiş olan deniz ödüncü senedi hamilleri bu tedbirden, sebepleri de bildirilmek suretiyle, haberdar edilir.

    Paranın resmi bir vezneye yatırılması mümkün olmayan hallerde, yatıran, aldığı tedbir ve bunun sebepleri hakkında resmi bir vesika tanzim ettirmeye ve bu muamele yüzünden yapılan masrafları deniz ödüncü borcundan indirmeye salahiyetlidir.

    F - AVARYALAR:

    Madde 1170 - Deniz ödüncü alacaklısına ne müşterek ve ne de hususi avaryadan pay düşmez.

    Bununla beraber deniz ödüncüne karşı rehnedilmiş olan şeyler müşterek veya hususi avarya neticesi olarak artık deniz ödüncü alacaklısının alacağını itfaya kifayet etmezse, bundan doğan zararları kendisi çeker.

    G - İHTİYATİ HACİZ:

    Madde 1171 - Deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeylerin her biri deniz ödüncü alacaklısının alacağının tamamına karşılıktır.

    Gemi, deniz ödüncü ile ilgili yolculuğun varma limanına ulaşınca, alacaklı deniz ödüncüne karşı rehnedilmiş şeylere ihtiyati haciz koydurabilir. Alacaklı haciz sebepleri hakkında delil göstermeye mecbur değildir.

    H - KAPTANIN MESULİYETİ:

    I - REHNEDİLEN ŞEYLERİN KORUNMASINDAN:

    Madde 1172 - Kaptan deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeylerin muhafazasını temin etmeye mecburdur. Acil sebepler olmadıkça rizikonun, deniz ödüncü veren için mukavelenin yapıldığı sırada göze alınana nazaran, artmasına veya değişmesine sebebolacak hiçbir harekette bulunamaz.

    Kaptan bu hükümlere muhalif hareketinden doğacak zararlardan deniz ödüncü alacaklısına karşı 973 üncü madde gereğince mesuldür.

    II - ALACAKLININ RİZİKOSUNUN KEYFİ OLARAK ARTIRILMASINDAN:

    Madde 1173 - Alacaklının menfaati icabetmediği halde kaptan deniz ödüncü ile ilgili yolculuğu keyfi olarak değiştirir veya bu yolculuğun rotasından keyfi olarak ayrılır yahut da yolculuk bittikten sonra deniz ödüncüne karşı rehnedilmiş şeyleri, alacaklının menfaati icabetmediği halde yeniden bir deniz rizikosuna arzederse, deniz ödüncü borcundan dolayı alacaklıya karşı, bunun rehnedilmiş olan şeyler üzerinde alacağını tahsil edemediği nispette şahsan mesul olur; meğer ki, alacaklının alacağını tamamen alamaması keyfiyeti yolculuğun değiştirilmesinden veya rotadan ayrılmadan yahut da yeni deniz rizikosundan ileri gelmemiş olsun.

    III - ALACAK ÖDENMEDEN VEYA TEMİN EDİLMEDEN YÜKÜN TESLİM EDİLMESİNDEN:

    Madde 1174 - Kaptan alacaklının alacağı ödenmeden veya temin edilmeden deniz ödüncüne karşı rehnedilen yükü tamamen veya kısmen teslim edemez; ederse, teslim edilen mallar üzerinden teslim zamanında elde edilecek menfaat nispetinde şahsan mesul olur. Alacaklının, malların teslim zamanında alacağını tamamen almış olabileceği kabul olunur.

    IV - DONATANIN TALİMAT VERMESİ HALİNDE:

    Madde 1175 - Donatan, 1172, 1173 ve 1174 üncü maddelerde yazılı hallerde kaptanın hareket tarzını tayin etmiş bulunursa 973 üncü maddenin ikinci fıkrası hükümleri tatbik olunur.

    İ - REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ:

    Madde 1176 - Deniz ödüncü borcu vadesinde ödenmediği takdirde, alacaklı alacağını deniz ödüncüne karşı rehnedilen şeyler üzerinden tahsil edebilir. Bu hususta rehinin paraya çevrilmesi hakkındaki hükümler tatbik olunur.

    Gemi ve navlun hakkındaki takibat kaptan yahut donatana karşı yapılır; kaptan aleyhine verilen hüküm donatan aleyhine de verilmiş sayılır. Yük hakkındaki takibat, malların tesliminden önce kaptana karşı yapılır. Alacaklı deniz ödüncü dolayısiyle rehnedilen yükü hüsnüniyetle iktisabeden üçüncü şahsa karşı takibatta bulunamaz.

    J - MALLARI TESLİM ALANIN MESULİYETİ:

    Madde 1177 - Malı deniz ödüncüne karşı rehnedilmiş olduğunu bilerek teslim alan gönderilen, mal teslim edilmiş olmasaydı alacaklının bundan alacağını elde edebileceği nispette ve en çok malın teslim zamanındaki kıymeti kadar alacaklıya karşı şahsan mesul olur.

    K - YOLCULUKTAN VAZGEÇİLME HALİ:

    Madde 1178 - Gemi yola çıkmadan deniz ödüncü ile ilgili yolculuktan vazgeçilmiş ise alacaklı, deniz ödüncü muamelesinin yapıldığı yerde ödünç verilen paranın derhal ödenmesini istiyebilir. Ancak, primin mütenasiben indirilmesine razı olması lazımgelir. Prim indirilirken bilhassa geçirilen rizikonun göze alınan rizikoya olan nispeti gözönünde tutulur.

    Deniz ödüncü ile ilgili yolculuk, bu yolculuğun varma limanından başka bir limanda biterse deniz ödüncü borcu; prim indirilmeksizin bu son limanda mukavele ile tayin edilen müddetin ve böyle bir müddet tayin edilmemişse 1167 nci maddede yazılı sekiz günlük ödeme müddetinin geçmesinden sonra ödenir. Ödeme müddeti yolculuğun kati olarak durdurulduğu günden itibaren hesabolunur.

    Yukarki fıkralar hükümlerinden aksi anlaşılmadıkça bu hallerde 1168-1177 nci maddeler de tatbik olunur.

    BEŞİNCİ FASIL : DENİZ KAZALARI

    BİRİNCİ KISIM : MÜŞTEREK VE HUSUSİ AVARYALAR

    A - UMUMİ HÜKÜMLER:

    I - TARİFLER:

    1. MÜŞTEREK AVARYA:

    Madde 1179 - Müşterek bir deniz sergüzeştine atılmış olan gemiyi ve yükü tehdit eden bir tehlikeden onları korumak maksadiyle ve makul bir hareket tarzı teşkil edecek şekilde ve bile bile, fevkalade bir fedakarlık yapılması veya fevkalade bir masrafa katlanılması halinde "Müşterek avarya hareketi" mevcut sayılır ve bu hareketin ancak doğrudan doğruya neticesi olan zarar veya masraflar müşterek avaryadır.

    1184 - 1195 inci maddelerde sayılan haller dahi birinci fıkradaki unsur mevcut olmak ve bu kısımda aksine hususi hüküm bulunmamak şartiyle, müşterek avaryaya girer.

    Müşterek avaryadan sayılacak bir masrafın yapılmaması için göze alınan her fazla masraf da, başka ilgili şahıslar bu fazla masraflardan faydalansalar bile önlenmiş olan masrafın tutarına kadar, müşterek avarya garamesine kabul olunur.

    Müşterek avarya garamesine giren zarar veya masraflar; gemi navlun ve yük arasında aşağıdaki hükümlere göre paylaşılır.

    2. HUSUSİ AVARYA:

    Madde 1180 - Müşterek avaryadan olmıyan, 1075 inci madde hükmüne girmiyen ve bir kaza neticesinde doğan bütün zarar ve masraflar ve hususiyle, gerek yolculuk sırasındaki, gerekse yolculuktan sonraki bir gecikmeden meydana gelen (İşsiz kalma zararları gibi) gemiyi veya yükü ilgilendiren bütün zararlar veya ziyanlar ile bir müşterek avarya hareketinin dolayısiyle neticesi olan (Rayiç farkından meydana gelen ziyanlar gibi) zararlar hususi avaryadır.

    Hususi avaryanın gemiye ait olanına gemi maliki, yüke ait olanına yük sahibi katlanır.

    II - TEHLİKEYE SEBEBİYET VEREN KİMSENİN DURUMU:

    Madde 1181 - Tehlikenin üçüncü bir şahsın veya ilgililerden birinin kusurundan doğmuş olması, müşterek avarya hükümlerinin tatbikina mani olmaz. Şu kadar ki; böyle bir kusuru olan ilgili sadece kendi uğradığı zarar için herhangi bir tazminat isteyemiyeceği gibi sebep olduğu avarya garamesine iştirak edenlerin bu yüzden uğradıkları zararlardan da onlara karşı mesul olur.

    Tehlikeye gemi adamlarından birinin kusuru sebep olmuşsa, bundan donatan da 1947 ve 1948 inci maddelere göre mesul olur.

    III - MÜŞTEREK AVARYADAN SONRA ÇIKAN HUSUSİ AVARYALARIN TESİRLERİ:

    1. GARAMEYE İŞTİRAK BORCU ÜZERİNE:

    Madde 1182 - Kurtarılan bir şeyden dolayı avarya garamesine iştirak borcu, o şeyin sonradan hususi avaryaya uğraması halinde ortadan kalkmaz.

    2. TAZMİNAT İSTEMEK HAKKI ÜZERİNE:

    Madde 1183 - Müşterek avaryadan olan bir hasar sebebiyle tazminat istemek hakkı hasara uğrayan şeyin sonradan vukubulacak bir hususi avarya neticesinde tekrar hasara uğraması veya zayi olması ile değil, ancak sonraki kazanın önceki ile hiçbir ilgisi olmaması ve önceki zarar vaki olmasaydı dahi sonraki kazanın tek başına bu yeni zararı tevlit edebilecek mahiyette olması halinde ortadan kalkar.

    Bununla beraber sonraki kazanın vukuundan önce hasara uğramış olan şeyin sahibinin bunun eski hale getirilmesi için yapmış olduğu masraflardan dolayı tazminat istemek hakkı mahfuzdur.

    B - MÜŞTEREK AVARYA:

    I - HALLERİ:

    1. DENİZE YÜK VE SAİRENİN ATILMASI:

    Madde 1184 - Gemide mutat ticari teamüllere göre taşınmakta olan yükü, gemi kısımlarını veya gemi aletlerini denize atma; gemi direklerini, çımaları veya yelkenlerini kesme; demirleri, demir halatları veya zincirleri bırakma yahut kesme; hallerinde gerek bizzat bu fedakarlıkların teşkil ettiği zararlar, gerek bu fedakarlıklardan gemiye veya yüke gelebilecek diğer zararlar, hususiyle denize mal atmak üzere açılan ambar kapaklarından veya başka bir delikten ambara giren suların yapacağı zararlar, müşterek avarya garamesine kabul olunur.

    Daha önce denizciliğin tabii tehlikelerinden birinin tahakkuku ile kopmuş bulunan direk veya başka eşyanın kırık ve döküntülerini kesme hallerinde meydana gelen kayıp ve zararlar müşterek avarya olarak kabul olunmaz.

    2. GEMİNİN HAFİFLETİLMESİ:

    Madde 1185 - Karaya oturmuş olan geminin hafifletilmesi bir müşterek avarya hareketi teşkil ettiği takdirde, bunun için yükün, yakıtın veya kumanyanın hepsinin yahut bir kısmının mavnalara veya diğer vasıtalara aktarılması halinde; mavnalar veya diğer vasıtaların kirası ile zikri geçen şeylerin aktarılmaları ve yeniden gemiye yüklenmeleri sırasında gemiye veya kendilerine ve vasıtalarda yüklü bulundukları sırada yalnız kendilerine gelebilecek bütün zararlar müşterek avaryaya kabul olunur.

    3. GEMİNİN KARAYA OTURTULMASI:

    Madde 1186 - Geminin yalnız batmak veya zaptedilmek tehlikesinden korunması için bilerek karaya oturtulması halinde; karaya oturma ve yeniden yüzdürmeden çıkan zararlar ve yüzdürme masrafları müşterek avarya olarak kabul olunur. Şu kadar ki; zikri geçen tedbir alınmamış olsaydı geminin mutlaka sahil veya kayalara bindireceği anlaşılırsa yalnız yüzdürme masraf ve zararları müşterek avarya kabul olunur.

    4. GEMİNİN YÜZDÜRÜLMESİ:

    Madde 1187 - Gemi, kendisinin ve yükün kurtarılması için bilerek karaya oturtulmuş olmayıp da başka sebeplerden oturmuşsa, karaya oturma yüzünden çıkan zararlar müşterek avaryadan sayılmamakla beraber yeniden yüzdürme için yapılan masraflarla bu maksatla gemiye veya yüke bilerek yapılan zararlar müşterek avaryadandır. Hususiyle tehlikeli bir vaziyette bulunan gemiyi müşterek selamet uğruna yüzdürmek veya daha derin bir yere götürmek için sarf olunan gayretler yüzünden:

    1. Yelken ve direk veya bunlardan birinin zıyaı yahut hasara uğramasından doğacak zararlar;

    2. Makine ve kazanlara arız olan hasarlar;

    3. 1185 inci maddede yazılı zararlar;

    müşterek avarya olarak kabul olunur.

    5. GEMİDE ÇIKAN YANGININ SÖNDÜRÜLMESİ:

    Madde 1188 - Gemide çıkan yangını söndürmek üzere gemide ve yükte veya bunlardan birinde su ile yahut lombarları açarak batırma da dahil olmak üzere başka suretlerle meydana getirilen zararlar; (Yükün yanmamış kalan parçalarının istif edilmeksizin veya dökme halde gemiye yüklenmiş bulunan malların ve gemi kısımlarının yanma yüzünden uğradığı zararlar hariç) müşterek avaryadandır.

    6. YAKIT YERİNE YAKILAN YÜK, GEMİ EŞYASI VE KUMANYASI:

    Madde 1189 - Tehlike karşısında müşterek selamet uğruna zaruri olarak yakıt gibi yakılan yük, gemi eşyası ve kumanyası veya bunlardan biri; ancak ve ancak gemi tam ve bol yakıt ile donatılmış olduğu takdirde müşterek avarya kabul olunur. Şu kadar ki; bu suretle yakılan şeylerin muadili olan yakıt miktarının muhammen kıymeti, son hareket limanı ve gününün rayici üzerinden hesaplanarak donatana zimmet ve müşterek avaryaya matlup kaydolunur.

    7. BARINMA LİMANINDAKİ MASRAFLAR:

    Madde 1190 - Kaza, fedakarlık veya başka fevkalade haller yüzünden yolculuğa devam olunması gemiye ve yüke müşterek bir tehlike getirecek olup da bunun önüne geçmek için geminin bir barınma, liman veya yerine girmesi yahut yükleme liman veya yerine dönmesi yahut gereken tamiratı yaptırmak buralarda mümkün olmadığı takdirde başka bir barınma limanına girmesi ve bu hareketlerin müşterek selamet bakımından zaruri bir tedbir mahiyetini arz etmesi halinde aşağıda sayılan zarar ve masraflar müşterek avarya olarak kabul olunur:

    1. Mezkur liman veya yere giriş masraflariyle, barınma veya dönmenin neticesi sayılabilmek şartiyle; geminin bu liman veya yerden ilk yükünün tamamı veya bir kısmiyle hareketindeki çıkış masrafları;

    2. Gemi hasarlarının tamiri için zaruri olmak şartiyle yük, yakıt veya kumanyayı gemi içinde koyup kaldırmak yahut bir yükleme, durma veya barınma liman yahut yerinde boşaltmak için yapılan masraflar;

    3. Yük, yakıt veya kumanyayı elden geçirme ve boşaltma masrafları 2 nci bent hükmü gereğince müşterek avarya olarak kabul olunduğu takdirde, bunların yeniden yükletilme ve gemide istif edilme masraflariyle depo ve makul surette yapılmış olmak şartiyle depo ile ilgili sigorta masrafları; şu kadar ki, gemi mahkum edilir veya başladığı yolculuğunu yarıda bırakırsa geminin mahkumiyetine hükmolunması veya yolculuğun bırakılması tarihinden sonra işliyecek depo masrafları müşterek avarya olarak kabul olunmaz; fakat yükün boşaltılması bitmeden gemi mahkum edildiği veya yolculuktan vazgeçildiği takdirde, mezkur depo masraflarının boşaltmanın bittiği ana kadar tahakkuk eden kısmı müşterek avaryaya kabul olunur.

    4. Hasara uğramış bir gemi, yolculuğa bütün yükü ile devamını temin edecek surette tamir görebileceği bir liman veya yerde bulunur da, masraftan tasarruf maksadiyle tamir için başka bir liman veya yere yahut da varma limanına kadar yedekte çektirilir veya yük kısmen veya tamamen başka bir gemiye aktarma ve sair herhangi bir suretle varma limanına doğru yola çıkarılırsa, sarfedilecek römorkaj ve aktarma masraflariyle yükün varma limanına ulaştırılmasına matuf sair fevkalade masraflar; şu kadar ki, bu masraflar, böylece tasarruf edilecek fevkalade masraf tutarını aşmamak şartiyle, yolculukla ilgililer tarafından, bu suretle sarfından kurtulmuş oldukları fevkalade masraflar nispetinde ödenir;

    5. Geminin bir barınma limanına girmesi veya yükleme limanına veya yerine dönmesi sebebiyle uzıyan yolculuk dolayısiyle kaptanla diğer gemi adamlarına verilmiş olan ücretlerle bu uzıyan yolculuk sırasında onların yiyip içmeleriyle yakıt ve kumanyadan sarfedilmiş olanlar için yapılmış bulunan ve makul had dahilinde olan masraflar;

    6. Bir gemi, bir liman veya yere girer veya bir liman veya bir yerde kalırsa, yahut bir kaza veya fedakarlık neticesinde geminin uğradığı hasarların tamirini mümkün kılmak için gemi bir limana veya bir yere girer veya bir limanda yahut bir yerde kalırsa ve geminin emniyetle yolculuğa devam edebilmesi bu tamire bağlı bulunursa, kaptanın ve gemi adamlarının ücretleriyle yiyip içmeleri için geminin bu liman veya yerde durduğu munzam devrede ve yolculuk edebilecek duruma girdiği veya bu duruma girmesi lazım geldiği tarihe kadar makul had içinde yapılmış bulunan masraflar müşterek avaryadandır. Munzam durma devresi, gemi mahkum edildiği veyahut ilk yolculuğuna devam etmediği takdirde geminin mahkum edildiği yahut yolculuğu bıraktığı tarihte ve şayet bu tarihte gemi henüz boşaltılmamış olursa boşaltmanın bittiği tarihte sona erer.

    Munzam durma devresinde sarfedilmiş olan kumanya ve yakıt ve bu devrede yapılmış olan liman masrafları (Müşterek avaryadan olmıyan tamirlerin yapılması sebebiyle sarf edilmiş bulunan hariç olmak üzere), müşterek avaryaya kabul olunur.

    7. Kaptanlara ve diğer gemi adamlarına geminin bakımı veya müşterek avaryaya girmiyen tamirler için fazla çalışma ücreti ödenmiş olduğu takdirde bu ücret bunun ödenmiş olması dolayısiyle yapılmasına hacet kalmamış bulunan ve yapılması halinde müşterek avaryaya dahil edilecek olan masraflar nispetinde müşterek avaryaya kabul olunur.

    8. Gerek bu bendin, gerekse müşterek avarya ile ilgili diğer hükümlerin tatbikinde, donatanın kanun ile veya iş akdiyle bunları ödemeye mecbur olduğuna bakılmaksızın, kaptan ve diğer gemi adamlarına veya onlar lehine yapılmış bulunan bütün ödemeler ücret sayılır.

    8. MUVAKKAT TAMİRLER:

    Madde 1191 - Gemi; bir yükleme, durma veya barınma limanında müşterek salamet uğruna veya müşterek avaryadan sayılacak bir fedakarlık neticesinde hasıl olan hasarlardan dolayı muvakkaten tamir edilirse bu tamirin masrafları, müşterek avarya olarak kabul olunur. Şu kadar ki; kazaen vaki bir hasar neticesinde sadece yolculuğun ikmalini temin için muvakkat tamirlere girişilmişse yapılan masraflar ancak mezkur tamirler yapılmamış olsaydı karşılaşılacak ve müşterek avarya olarak tazmin edilecek olan masraftan elde edilen tasarruf nispetinde ve yapılmış olan masraflar yüzünden diğer ilgililerin elde edebilecekleri tasarruflara bakılmaksızın, müşterek avaryaya girebilir.

    Müşterek avaryadan sayılan muvakkat tamir masraflarından yeni ve eski farkı indirilmez.

    9. BOŞALTILMA SIRASINDA YÜKE GELEN ZARARLAR:

    Madde 1192 - Yük, yakıt ve kumanyanın yalnız elden geçirme, boşaltma, depolama, yeniden yükleme ve istif ameliyeleri sırasında uğrayacakları hasar ve kayıplar; ancak, bu ameliyelere ait masrafların müşterek avaryadan sayılmaları halinde, müşterek avarya olarak kabul olunur.

    10. GEMİNİN MÜDAFAASI:

    Madde 1193 - Geminin düşman veya deniz haydutlarına karşı müdafaası halinde müdafaa sırasında gemiye veya yüke yapılan hasar, bu sırada sarf olunan cephane, gemi adamlarından biri müdafaa sırasında yaralandığı veya öldüğü takdirde tedavi ve cenaze masrafları, 1013 ve 1014 üncü maddelerle diğer mevzuat gereğince verilmesi lazım gelen tazminat ve mükafat, müşterek avarya olarak kabul olunur.

    11. GEMİNİN KURTARILMASI:

    Madde 1194 - Geminin düşman veya deniz haydutları tarafından durdurulup da fidye verilerek geminin ve yükün kurtarılması halinde rehinelerin geçim ve kurtarılma masraflariyle birlikte, verilen fidye müşterek avarya olarak kabul olunur.

    12. PARA TEDARİKİ:

    Madde 1195 - Müşterek avarya masraflarını kapatmak üzere yolculuk sırasında para bulmak lazım gelip de bu hal zarar ve masraflara sebep olmuş veya ilgililer arasında yapılacak paylaşma ayrıca masrafı icabettirmişse, mezkur zarar ve masraflar da müşterek avaryaya kabul olunur. Hususiyle yolculuk sırasında satılan malların satışından doğan ziyan, lazım olan para deniz ödüncü yolu ile alınmışsa deniz ödüncü primi, deniz ödüncünden başka bir suretle alınmışsa sarf olunan paranın sigorta primi, zararların tesbit ve tayini ve müşterek avarya hesaplarının yaptırılması masrafları müşterek avarya olarak kabul olunur.

    Para, borçlu masaya dahil ilgililerden herhangi biri tarafından temin olunmamışsa müşterek avaryaya giren sarfiyat için yüzde iki nispetinde bir komisyon kabul olunur.

    Ancak, komisyon hesap edilirken kaptan, zabitler ve tayfaların ücretleri ve geçim masrafları ve yolculuk sırasında yeniden tedarik edilmemiş olan yakıt ve kumanya bedelleri nazara alınmaz.

    II - İSTİSNALARI:

    1. HUSUSİ AVARYA HALLERİ:

    Madde 1196 - Aşağıdaki haller müşterek avaryadan olmayıp hususi avaryadan sayılır:

    1. Yolculuk sırasında olsa bile hususi avarya neticesinde lazım olan paranın tedarikinden çıkan zarar ve masraflar;

    2. Gemi ve yük için birlikte itiraz edilmiş ve her ikisi kurtarılmış olsalar bile itiraz masrafları;

    3. Gemi yüzmekte iken yelken zorlaması veya makine ve kazanların çalıştırılması yüzünden gemi, yük ve navlun veya bunlardan birinin duçar olacağı kayıp ve hasarlar.

    2. MÜŞTEREK AVARYA OLARAK KABUL OLUNAMIYACAK HASARLAR:

    Madde 1197 - Müşterek avarya hallerinde zararın tesbitinde aşağıdaki şeylerin uğradıkları hasar ve zıya, hesaba katılmaz:

    1. Mutat ticari teamüllere uygun şekilde taşınmış olmayan mallar;

    2. Taşıyanın acentesinin veya sair temsilcisinin haberi olmaksızın veya yükleme sırasında bile bile yanlış beyanla yükletilmiş mallar; şu kadar ki, bu gibi mallar kurtarılmış olursa müşterek avarya borcuna iştirak ederler. Yükleme sırasında hakiki değerlerinden aşağı bir değer bildirmek suretiyle yükletilen mallara arız olacak zarar ve kayıplar, bildirilen değer üzerinden tazmin olunursa da müşterek avarya borcuna hakiki değerleri üzerinden girer;

    3. Kaptana usulüne göre bildirilmemiş olan kıymetli eşya, sanat eserleri, para ve kıymetli evrak.

    III - ZARAR VE TAZMİNATIN TESBİTİ:

    1. GEMİ HAKKINDA:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1198 - Gemi ve teferruatının uğramış oldukları hasarlara ve ziyaa karşılık müşterek avaryaya kabul edilecek miktar, tamir yapılmış veya eski parçaların yerine yenileri konulmuş olduğu takdirde, aşağıdaki maddede gösterilen indirmeler mahfuz kalmak üzere, tamirin veya yenilemenin makul ve hakiki değerinden ibaret olacaktır.

    Tamirat yapılmamış ise, bilirkişinin takdir ettiği tamir masraflarını aşmamak şartiyle, müşterek avaryaya makul bir amortisman kabul olunur.

    Geminin fiili veya hükmi tam zıyaı halinde gemiye verilecek müşterek avarya tazminatı, müşterek avaryadan olmıyan hasarların tamir masrafları ve varsa satış tutarı çıkarıldıktan sonra kalan, geminin takdir edilen sağlam hali değerinden ibarettir.

    B - TAMİR TUTARLARINDAN İNDİRİLECEK YENİ-ESKİ FARKLARI:

    Madde 1199 - Eski malzeme veya parçalar yenileriyle değiştirildiği takdirde müşterek avarya tazminatı hesabında müşterek avarya olarak ödenmesi kabul edilen tamir tutarlarından yeni ve eski farkları, 1191 inci maddenin son fıkrası hükmü mahfuz kalmak üzere, aşağıdaki hükümlere göre indirilir:

    Esas itibariyle indirmeler geminin yaşına göre hesabedilir; geminin ilk defa olarak gemi siciline kaydolunduğu tarihten kazanın vukubulduğu tarihe kadar geçen müddet geminin yaşı itibar olunur. Ancak, kumanya ve demirbaş eşya, izolasyon tertibatı, kurtarma sandalları ve benzerleri, ciro (gyro) puslası tertibatı, telsiz aletleri, istikamet gösteren aletler ile iskandil aletleri ve benzerlerinde ve makine ve kazanlarda indirme, ilgili eşyanın kendi yaşına göre yapılır.

    Kullanılmamış olan kumanya, istihlak maddeleri ve aletler hakkında hiçbir indirme yapılmaz.

    İndirme yeni malzeme ve parçaların değeri üzerinden yapılır. Hasarı tesbit masrafları müstesna, bu değere işçilik ve yerleştirme masrafları da dahildir.

    Kızak ve havuz ücretleriyle geminin yer değiştirme masrafları tam olarak kabul olunur.

    Kazaya takaddüm eden altı ay zarfında boyanmış ise karinayı temizleme ve boyama masrafları da hesaba ithal edilir.

    A) Bir yaşına kadar bütün tamir masrafları tam olarak kabul edilir. Ancak, karinayı kazıma, temizleme, boyama veya ziftleme masraflarından üçte biri indirilir.

    B) Bir yaşından üç yaşına kadar: Karinayı kazıma, temizleme ve boyama masraflarından (A) bendine göre indirme yapılır.

    Zincir ve madeni teller hariç olmak üzere yelkenler, teçhizat, halatlar, ipler, ambar kapakları, palamar, örtüler, muşambalar, kumanya ve istihlak maddeleri ve boya bedellerinden üçte bir indirilir.

    Ambarın iç döşemeleri, tahta direkler ve sırıklar ve sandallar dahil teknenin ahşap kısımları, mobilya, mefruşat, tabak, çanak takımları, madeni ve cam eşya, teller ve madeni palamar, ciro (gyro) pusları tertibatı, telsiz telgraf aletleri, istikamet tayin eden aletler, akis yoliyle iskandil ve benzeri cihazlar, çapa zinciri ve zincirler, izolasyon tertibatı, yardımcı makineler, dümen cihazları ve teferruatı, maçuna, vinç ve elektrik makineleri ve teferruatı (Elektrik tahrik makineleri hariç) değerleri üzerinden altıda bir indirilir. Diğer tamirler tam bedelleriyle kabul olunur.

    Ahşap veya muhtelif teknelerde madeni kaplamalar asağıdaki şekilde muamele görür:

    Gemiden çıkarılan madeni kaplamaların gayrisafi ağırlığına müsavi bir miktarın bedelinden hurdanın satış tutarı düşürülür ve bakıye meblağ tam olarak kabul edilir. Yeni kaplamalar yapmak için kullanılan çiviler, keçe ve işçilik üçte bir tenzilata tabidir.

    C) Üç yaşından altı yaşına kadar; İndirme yukardaki (B) bendine uygun olarak yapılır. Ancak, ambarın iç döşemeleri dahil teknenin tahta kısımlarından, ahşap direk, sırık ve sandallardan, mobilya ve mefruşattan üçte bir ve direk ve sırıkların demir kısımlariyle (Kazanlar ve teferruatı dahil) bütün makinelerden altıda bir indirilir.

    D) Altı yaşından on yaşına kadar: İndirme (C) bendine göre yapılır. Ancak, bütün teçhizatın, ip ve halatların, iskota ve palamarların, direk ve sırıkların demir kısımlarının, ciro (gyro) pusla tertibatının, telsiz telgraf aletlerinin, istikamet gösteren cihazlarla akis yoliyle iskandil cihazları ve benzerlerinin, izolasyon tesisatının, yardımcı makineler, dümen cihazları, maçuna, vinç ve teferruatı ile (Kazanlar ve teferruatı dahil) sair bütün makinelerin bedellerinden üçte bir indirilir.

    E) On yaşından onbeş yaşına kadar: Bütün yenilemelerden üçte bir indirme yapılır. Ancak, teknenin demir aksamı ile çimento işleri ve çapa zincirlerinden altıda bir indirilir. Çapalar ise tam bedelle hesaba alınır.

    F) On beş yaşından sonra: Bütün yenilemelerden üçte bir indirilir. Ancak, çapa zincirleri altıda bir indirmeye tabidir. Çapalar ise tam bedelle hesap edilir.

    2. YÜK HAKKINDA:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1200 - Fedakarlık neticesinde zıya veya hasara uğrayan yük için verilecek tazminat mal sahibinin bu yüzden uğradığı zarara eşit olacaktır. Zarar miktarı geminin boşaltıldığı son gündeki veya yolculuk varma limanından başka bir yerde bitirilirse yolculuğa son verildiği tarihteki piyasa fiyatı esas tutularak takdir olunur.

    Piyasa fiyatı yoksa yahut bu fiyat veya bu fiyatın nasıl tatbik edileceği bilhassa malın mahiyeti yüzünden kestirilemiyorsa fiyat bilirkişilere biçtirilir.

    Bu fiyattan, malın ziyaı neticesi tasarruf edilen navlun, Gümrük Resmi ve sair masraflar indirilir. Müşterek avaryadan sayılmıyan ve avaryaya sebep olmuş hadiseden önce veya sonra yahut hadise sırasında hasıl olan değer düşüklüğü ve ziyanlar dahi, tazminat hesap olunurken indirilir. 1183 üncü madde hükmü mahfuzdur.

    Müşterek avarya masraflarını kapatmak üzere 1195 inci madde hükmü gereğince satılan mallar da feda edilmiş mallardan sayılır.

    B - HASARA UĞRIYAN MALLARIN SATIŞI:

    Madde 1201 - Fedakarlık neticesinde hasara uğrıyan mallar satıldığı ve zararın tutarı hakkında taraflarca başka esaslar kabul edilmiş olmadığı takdirde hiç hasara uğramamış olduğu kabul edilmek suretiyle malların en son boşaltma günündeki veya yolculuk asıl varma limanından başka bir limanda sona ermişse yolculuğun sona erdiği gündeki safi kıymeti ile avaryalı malların safi satış tutarı arasındaki fark müşterek avaryaya ithal edilecek zarar miktarını gösterir.

    3. NAVLUN HAKKINDA:

    Madde 1202 - Yükün zıya veya hasarından doğan navlun kayıtlarının müşterek avarya yoliyle tazmini; navlun kaybının bir müşterek avarya hareketi neticesi olmasına yahut da bizzat yükün zıya veya hasarının müşterek avaryaya kabul edilmiş bulunmasına bağlıdır.

    Kaybedilen gayrisafi navlundan, yapılan fedakarlık sebebiyle tasarruf edilmiş olan masraflar indirilir.

    IV - GARAMEYE İŞTİRAK BORCU:

    1. UMUMİ ESASLAR:

    Madde 1203 - Müşterek avaryaya kabul olunan zararların tamamı, gemi, yük ve navlun arasında gemi ve yükün değerleri ve navlunun miktarı ile mütenasip olarak pay edilir.

    Müşterek avaryaya iştirak borcu, birinci fıkrada yazılı şeylerin yolculuğun sonundaki hakiki safi değerlerine, önceden ithal edilmiş olmadıkça feda olunan şeyler için kabul olunan müşterek avarya tazminatı ilave olunmak suretiyle tesbit olunur.

    Geminin ve yükün müşterek avarya hareketi anında tamamiyle zıyaa uğramaları halinde, navluna hak kazanmak üzere ödenmelerine veya yapılmalarına hacet kalmıyacak olup da müşterek avaryadan sayılmıyan gemi adamları ücretleriyle masraflar, donatanın rizikoya uğrıyan yük ve yolcu navlunlarından indirilir.

    Garameye iştirak eden şeyler için müşterek avarya hareketinden sonra yapılmış olan ve müşterek avaryaya kabul edilmiş olmıyan masraflar da bunların iştirak değerlerinden indirilir. Yolcuların bagajları ile konişmentoya bağlanmamış olan zati eşyaları müşterek avaryaya iştirak etmez.

    2. TAZMİNATA HAKKI OLANLARIN REHİN HAKLARI:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1204 - Tazminata hakkı olanlar gemi ve navluna düşen garame payları için bir gemi alacaklısı hakkını ve garameye girecek malların her biri üzerinde de o mallara düşen garame payları için bir yük alacaklısı hakkını haizdirler; şu kadar ki, yük alacaklısı hakkı, mallar teslim edildikten sonra zilyedliği hüsnüniyetle iktisap etmiş olan üçüncü şahıs zararına olarak kullanılamaz.

    Garameye girecek malların gönderileni; malları teslim alırken bunlara bir garame payı düşmüş olduğuna vakıf ise bu pay için, mallar teslim edilmiş olmasaydı o malların paraya çevrilmesi halinde garame payı ne nispette ödenecek idiyse o nispette malların teslim zamanındaki değerine kadar şahsan mesuldür.

    B - GEMİYE DÜŞEN GARAME PAYI İÇİN TEMİNAT:

    Madde 1205 - Geminin 1207 nci maddeye göre zararın tesbit ve taksim edilmesi lazım gelen limandan ayrılabilmesi için gemiye düşen garame paylarına karşılık olarak yük ile ilgili olanlara teminat göstermek mecburidir.

    C - YÜKÜ TAKYİD EDEN REHİN HAKKININ KULLANILMASI:

    Madde 1206 - Kaptan, garame payları ödenmedikçe veya 1070 inci madde gereğince temin edilmedikçe garameye iştirak eden malları teslim edemez; ederse mallar üzerindeki rehin hakkına halel gelmemekle beraber kendisi de bu paylardan şahsan mesul olur.

    Kaptanın hareket tarzını donatan emretmişse 973 üncü maddenin 2 nci fıkrası tatbik olunur.

    Tazminata hakkı olanların garameye giren mallar üzerindeki rehin hakkı bunlar namına, taşıyan tarafından kullanılır. Taşıyan bu rehin hakkını kullanırken navlundan ve sarfettiği paralardan dolayı kendisinin haiz olduğu rehin hakkına dair 1077 nci madde hükümlerine tabidir.

    C - DİSPEÇ:

    I - UMUMİ OLARAK:

    1. YAPILACAĞI YER:

    Madde 1207 - Zararın tesbit ve taksimi varma yerinde ve eğer buraya varılmazsa, yolculuğun bittiği limanda yapılır.

    2. DİSPEÇÇİ:

    Madde 1208 - Dispeç, hükümetçe tayin edilmiş olan dispeççiler ve bunlar yoksa, mahkemenin tayin edeceği kimseler tarafından yapılır. Şu kadar ki; gemi ve yükle alakalılar da müttefikan dispeççi seçebilirler.

    İlgililerden her biri dispeçin yapılması için lazım olan ve elinde bulunan vesikaları hususiyle çarter partileri, konişmento ve faturaları, dispeççiye ibraz etmeye mecburdur.

    Dispeççinin talebi üzerine mahkeme, Usul Kanunu hükümleri gereğince ellerinde bulunan vesikaları dispeççiye ibraz etmelerini bunları elinde bulunduranlara emreder.

    Dispeççi; ilgililerin dispeçi tetkik etmelerine müsaade ve talepleri üzerine masraflarını çekmek şartiyle, bir kopya vermeye mecburdur.

    3. DİSPEÇİ YAPTIRMA MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 1209 - Kaptan gecikmeksizin dispeçi yaptırmakla mükelleftir; bu mükellefiyetini yerine getirmezse ilgililerin her birine karşı mesul olur. Sigortacı dahil bütün ilgililerin kaptanın dispeç yaptırmaya mecbur tutulması için kaptana ve donatana karşı dava açmak hakları mahfuzdur.

    Dispeç vaktinde yaptırılmazsa ilgililerden her biri ve bu arada sigortacı bunun yapılmasını istemiye ve yaptırmaya salahiyetlidir.

    Dispeçin yapılması talebi hadisenin müşterek avarya sayılamıyacağı ileri sürülerek dispeççi tarafından reddedilirse dispeçin yapılması lazım gelip gelmediğine ilgililerden herhangi birinin ve bu arada sigortacının müracaatı üzerine 1207 nci maddede yazılı yerdeki mahkemece karar verilir. Mahkeme evrak üzerine veya ilgilileri ve bu arada sigortacıları dinliyerek bu hususta karar verir. Bu halde, basit muhakeme usulü tatbik olunur.

    II - DİSPEÇİN TASDİKİNI TALEP VE İTİRAZ:

    1. DURUŞMA:

    Madde 1210 - İlgililer ve bu arada sigortacılar 1207 nci maddede yazılı yerdeki mahkemeden dispeçin tasdikinı istiyebilecekleri gibi avaryanın nevine veya hesaplarına itiraz da edebilirler.

    Dilekçede duruşmaya çağırılacak olan ilgililerin ad ve soyadları bildirilmek lazımdır.

    Dilekçe üzerine mahkeme dispeççiden dispeç ile müsbit evrakı ister, bu vesikaların tamamlanmasına lüzum görülürse ibrazını onları elinde bulunduranlara emreder.

    İlgililerin hepsi duruşmaya çağırılır. Davetiyede, dispeç ile müsbit vesikaların mahkeme kaleminde incelenebileceği ve çağırılanın daha önce de dispeçe karşı mahkemede itirazda bulunabileceği muayyen günde gelmediği takdirde dispeçe muvafakat etmiş sayılacağı yazılır. Davetiyenin tebliğ için duruşma gününden en az on beş gün önce gönderilmesi lazımdır.

    Dispeç raporuna itirazın en geç ilk celsede hiçbir tereddüdü gerektirmiyecek derecede açık ve etraflı olarak bildirilmesi mecburidir. Haklı sebepler dolayısiyle bu mümkün olmazsa, hakim ilgiliye itirazını bildirmek üzere bir defalık uygun bir mehil verir. İlk celsede veya en geç hakim tarafından verilecek mehil içinde gereği gibi açık ve etraflı şekilde bildirilmemiş olan itiraz vukubulmamış sayılır.

    2. DİSPEÇİN TASDİKİ:

    Madde 1211 - Tayin olunan günde hazır olanlarla duruşma yapılır. Dispeçe karşı duruşmada veya daha önce bir itiraz yapılmamış olduğu takdirde dispeç tasdik olunur. İtiraz yapılmışsa ilgililer dinlenir. İtirazın yerinde olduğu görülür, veya başka surette bir anlaşmaya varılırsa dispeç buna göre düzeltilerek tasdik olunur.

    İtirazın hemen karara bağlanmasının mümkün olmaması halinde dispeç raporunun itirazın şümulü dışında kalan kısımları ayrı bir kararla tasdik ve itiraz edilen kısım hakkında duruşmaya devam olunur.

    3. TATBİK OLUNACAK USUL HÜKÜMLERİ:

    Madde 1212 - 1210 ve 1211 inci maddeler hükümleri mahfuz kalmak şartiyle dispeçin tasdikinda ve itirazların tetkikinde basit muhakeme usulü hükümleri tatbik olunur.

    4. DİSPEÇ RAPORUNUN TASDİKİ HAKKINDAKİ KARARIN HÜKMÜ:

    Madde 1213 - Dispeç raporunun tasdiki hakkındaki kararın kesinleşmesiyle bu karar, raporda gösterilen alacakların ödetilmesi için verilmiş bir ilam mahiyetini kazanır. Şu kadar ki; itiraza uğramamış olan bir raporun tasdiki kararı kesinleşmeden önce de bu mahiyeti haizdir.

    Raporun tasdikine ait ilam, tasdik talebi üzerine yapılan duruşmaya usulüne göre çağırılmış olmıyan ilgililer aleyhine hiçbir netice doğurmaz.

    D - MÜŞTEREK AVARYA ESASLARINA TABİ OLAN BAŞKA HALLER:

    1. ŞARTLAR;

    Madde 1214 - Kaptan yolculuğa devam maksadiyle fakat müşterek avaryadan olmıyan bir sarfiyat için 1000 ve 1001 inci maddeler gereğince yükü deniz ödüncüne karşı rehnetmiş olur veya satmak veya kullanmak suretiyle yükün bir kısmı üzerinde tasarruf etmiş bulunursa yükle ilgili olanlardan birinin hakkı olan tazminatı gemi ve navlun üzerinden tamamen veya kısmen alamaması yüzünden uğrıyacağı zarar yükle ilgili olanların hepsi tarafından müşterek avarya esaslarına göre çekilir.

    Bütün hallerde ve hususiyle 1001 inci maddenin ikinci fıkrasının ikinci cümlesindeki halde yükle ilgili olanlara ait zarar, 1200 üncü maddede yazılı tazminata göre tesbit olunur. Satılan mallar meydana gelebilecek, müşterek avaryaların garamesine dahi yukarda yazılı tazminata esas tutulan değer üzerinden girer.

    2. HÜKÜMLER:

    Madde 1215 - Bu kanunun 1089 ve 1214 üncü maddelerinde yazılı hallerde ödenecek garame payları ve alınacak tazminat, her hususta müşterek avarya hallerindeki garame payları ve tazminat hükmündedir.

    İKİNCİ KISIM : ÇATMA

    A - KUSURSUZ ÇATMA:

    Madde 1216 - Çatma umulmıyan bir hal veya mücbir kuvvet yüzünden vukua gelmiş veya neden ileri geldiği anlaşılamamışsa çarpışan gemilerin yahut gemilerde bulunan can ve malların çatma yüzünden uğradıkları zarar için tazminat istenemez.

    B - KUSURLU ÇATMA:

    I - BİR TARAFLI KUSUR:

    Madde 1217 - Çatma gemilerden birinin gemiadamlarının kusurundan ileri gelmişse, zararı o geminin donatanı tazmine mecburdur.

    II - MÜŞTEREK KUSUR:

    Madde 1218 - Çatma; çarpışan gemilerin gemiadamlarının müşterek kusurlarından ileri gelmişse, bu gemilerin donatanları çatma yüzünden gemilerin veya gemide bulunan malların uğradıkları zararı kusurlarının ağırlığı nispetinde tazmin etmeye mecburdurlar.

    Gemide bulunan bir insanın ölümünden veya yaralanmasından yahut sıhhatinin bozulmasından doğan zararlardan, gemilerin donatanları zarar görene karşı müteselsilen mesul olurlar.

    Donatanların birbirine karşı olan münasebetlerinde bu gibi zararlar için dahi birinci fıkra tatbik olunur.

    III - MECBURİ KILAVUZUN KUSURU:

    Madde 1219 - Gemi mecburi kılavuz tarafından sevk edilirken onun kusurundan ileri gelen çatmadan geminin donatanı mesul olmaz; meğer ki, gemiadamlarından olan kimseler kendilerine düşen vazifeleri yapmamış olsunlar.

    C - ÇATMA OLMAKSIZIN ZARAR:

    Madde 1220 - Gemi bir manevrayı yapmak veya yapmamak suretiyle yahut nizamlara riayetsizlik yüzünden başka bir gemiye yahut gemide bulunan can veya mallara çatma olmaksızın, bir zarar verirse bu kısım hükümleri tatbik olunur.

    D - MAHFUZ TUTULAN HÜKÜMLER:

    Madde 1221 - Donatanın mesuliyetinin gemi ve navlun ile tahdidine ve mukavelelerden doğan mesuliyetine dair hükümlerle gemiadamlarının kusurları sebebiyle mesuliyetine dair hükümler ve Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanun hükümleri mahfuzdur.

    ÜÇÜNCÜ KISIM : KURTARMA VE YARDIM

    A - ÜCRET İSTEME HAKKI:

    I - ŞARTLARI:

    Madde 1222 - Deniz tehlikesi altında bulunan bir gemi veya gemideki şeyler; gemiadamlarının idaresinden çıktıktan sonra üçüncü şahıslar tarafından ele geçirilerek emniyet altına alınır veya, bu hal haricinde, gemi veya gemide bulunan şeyler üçüncü şahısların yardımiyle deniz tehlikesinden kurtarılır ise bu kısım hükümleri gereğince kurtarma veya yardım için bir ücret istenebilir.

    Kurtarma veya yardım aynı donatanın birden çok gemileri arasında olsa da hüküm aynıdır.

    Ödenecek para, emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değerini hiçbir halde geçemez.

    II - İSTİSNALARI:

    1. NETİCESİZ KALMIŞ HİZMETLER:

    Madde 1223 - Yapılan hizmetler neticesiz kalmış olursa kurtarma veya yardım ücreti diye bir şey istenemez.

    2. ÜCRET İSTİYEMİYECEK KİMSELER:

    Madde 1224 - Kaptanın açık mümanaatına rağmen bir gemiye yardımda bulunmuş olan kimse, kurtarma veya yardım ücreti diye bir şey istiyemez; meğer ki, mümanaatın makul olmadığı anlaşılsın.

    Tehlike altında bulunan geminin gemiadamları da böyle bir talepte bulunamazlar.

    Römorkör tarafından çekilen geminin yahut yükünün emniyet altına alınmış veya kurtarılmış olmasından dolayı kurtarma veya yardım ücreti istenebilmesi için cer mukavelesinin yerine getirilmesi mahiyetinde sayılamıyacak derecede fevkalade hizmetlerde bulunulmuş olması şarttır.

    B - ÜCRETİN TAYİNİ:

    I - SÖZLEŞME YOKSA:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1225 - Taraflar arasında bir mukavele yoksa kurtarma veya yardım ücreti, halin icabı gözetilerek hak ve nasafet dairesinde tayin olunur.

    1230 uncu madde hükmü mahfuz kalmak şartiyle kurtarma veya yardım işlerine iştirak etmiş olan birden çok kimseler arasında kurtarma veya yardım ücretinin pay edilmesinde de birinci fıkra hükmü tatbik olunur.

    Kurtarma veya yardım ücreti para olarak tesbit olunur. İlgililer rey birliğiyle istemedikçe ücret, emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değerlerinin bir yüzdesi nispetinde tesbit edilemez.

    2. GÖZETİLECEK BAŞLICA HUSUSLAR:

    Madde 1226 - Kurtarma veya yardım ücretinin tutarı tayin olunurken başlıca şunlar gözetilir:

    Elde edilen netice, çalışmış olanların emeği ve hizmeti, emniyet altına alınan veya kurtarılan geminin ve içindeki can ve malların maruz kaldıkları tehlike, yardım veya kurtarmaya iştirak etmiş olanların kendileri ve gemileri için göze aldıkları tehlike, sarfedilen zaman, meydana gelen zararlar ve yapılan masraflar, kurtarma veya yardıma iştirak etmiş olanların göze aldıkları tazmin mesuliyeti veya diğer mahzurlar tehlikeye soktukları malzemenin değeri va yardım eden veya kurtaran gemi hususi bir maksada tahsis edilmişse bu maksat.

    Emniyet altına alınan veya kurtarılan şeylerin değeri ile hak kazanılan navlun ve yolcu taşıma ücretleri ancak ikinci derecede gözönünde tutulur.

    Bu hükümler 1225 inci maddenin 2 nci fıkrasında yazılı kimseler arasındaki taksim hakkına da tatbik olunur.

    3. ÜCRETE GİRMİYEN MASRAFLAR:

    Madde 1227 - Resmi dairelerin masraf ve harcları ve emniyet altına alınan veya kurtarılan şeyler için ödenmesi lazım gelen gümrük ve diğer resimlerle bu şeylerin muhafazası, korunması, değerlerinin biçilmesi ve satılması maksatlariyle yapılan masraflar; kurtarma ve yardım ücretine dahil değildir.

    II - MUKAVELE VARSA:

    1. MUKAVELENİN DEĞİŞTİRİLMESİ VEYA İPTALİ:

    Madde 1228 - Kurtarma veya yardım hakkında yapılan bir mukavele tehlike zamanında ve tehlikenin tesiri altında yapılmış ve kabul edilen şartlar hak ve nasafet esaslarına aykırı bulunmuş olursa, talep üzerine mahkeme tarafından değiştirilebilir yahut iptal olunabilir. Mukaveleyi yapanlardan biri hile ile mukaveleyi yapmaya sevk edilmiş olur yahut kurtarma veya yardım ücreti, yapılan hizmetlerle herhangi bir cihetten aşırı derecede nispetsiz bulunursa aynı hüküm tatbik olunur.

    2. ÜCRETİN İNDİRİLME VEYA KALDIRILMASI:

    Madde 1229 - Yardımda bulunan veya kurtaran kimseler kurtarma veya yardım işini kendi kusurları ile zaruri kılmış yahut hırsızlık etmiş veya mal gizlemiş yahut doğruluğa sığmıyan başka hareketlerde bulunmuş olurlarsa kurtarma veya yardım ücreti indirilebilir veya hiç verilmiyebilir.

    C - ÜCRETİN PAYLAŞTIRILMASI:

    I - GEMİ VE YÜKÜN KURTARILMASI HALİNDE:

    Madde 1230 - Bir gemi veya yükü, bir başka gemi tarafından tamamen veya kısmen emniyet altına alınır veya kurtarılırsa, kurtarma veya yardım ücreti, öteki geminin donatanı, kaptanı ve diğer gemi adamları arasında; ilk önce donatana yardım veya kurtarma yüzünden geminin uğradığı zararla işletme yüzünden yapılan fazla masraflar tazmin edildikten sonra bakıyeden vapur donatanına üçte iki, yelkenli donatanına yarısı, vapur kaptanı ve diğer gemiadamlarına altıda birer, yelkenli kaptanı ve diğer gemiadamlarına dörtte birer verilmek suretiyle pay edilir.

    Kaptan müstesna olmak üzere gemiadamlarına düşen miktar, herbirinin bilhassa maddi ve şahsi hizmeti gözetilerek aralarında pay edilir. Pay yolculuk bitmeden gemiadamlarına bildirilir ve her birinin payını gösteren bir cetvele göre kaptan tarafından yapılır.

    Pay cetveline karşı cetvelin bildirilmesinden sonra ilk varılan yerdeki mahkemeye veyahut da geminin bu yolculuktan bağlama limanına dönmesinden itibaren on gün içinde o yerdeki mahkemeye itiraz olunabilir.

    Mahkemece ilgililer dinlendikten sonra pay cetveli aynen veya lüzumunda değiştirilerek tasdik olunur. Bu karar katidir. Kararın bir sureti mahkemece gecikmeden donatana re'sen tebliğ edilir.

    Bir ve ikinci fıkralara aykırı mukaveleler hükümsüzdür.

    Kurtarma veya yardım işlerinin bu maksada tahsis edilmiş olan gemi veya römorkör tarafından yapılması halinde yukarki hükümler tatbik olunmaz.

    II - İNSAN KURTARANLARA TAZMİNAT:

    Madde 1231 - Kurtarmayı veya yardımı icabettiren kaza sırasında insan kurtarmak için çalışmış olan kimse, gemiye veya gemide bulunan şeyleri kurtarmış olanlara ait tazminattan hak ve nasfete uygun bir pay istiyebilir. Kurtarılan kimseler kurtarma veya yardım ücreti ödemeye mecbur değildir.

    D - REHİN VE HAPİS HAKKI:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1232 - Yardım ve kurtarma masrafları ile ücretinden dolayı alacaklının emniyet altına alınan veya kurtarılan şeyler üzerinde rehin hakkı ve emniyet altına alınan şeyler üzerinde teminat verilinceye kadar aynı zamanda hapis hakkı vardır.

    Rehin hakkının kullanılmasında 1176 ncı madde hükmü tatbik olunur.

    II - KAPTANIN VE DONATANIN MESULİYETİ:

    Madde 1233 - Alacaklının alacağı tediye veya temin edilmedikçe, kaptan, malları tamamen veya kısmen teslim edemez, ederse alacaklının, teslim edilen şeylerden teslim zamanında elde edebileceği miktar nispetinde alacaklıya karşı şahsan mesul olur.

    Kaptanın hareket tarzını donatan emretmiş ise 973 üncü maddenin 2 nci fıkrası hükümleri tatbik olunur.

    III - GÖNDERİLENİN MESULİYETİ:

    Madde 1234 - Kurtarma veya yardım keyfiyeti kendiliğinden kurtarma ve yardım masraflarını ödemek için şahsi bir borç doğurmaz.

    Gönderilen malları teslim alırken onlardan kurtarma veya yardım masrafı ödeneceğine vakif ise bu masraflar için mallar teslim edilmiş olmasaydı bunların paraya çevrilmesi halinde masraflar ne nispette ödenecek idiyse o nispette şahsan mesuldür.

    Teslim edilen mallarla birlikte başka şeyler de emniyet altına alınmış veya kurtarılmış olursa gönderilenin şahsi mesuliyeti masrafların bütün şeyler arasında pay edilmesi halinde teslim edilen mallara düşecek miktarı geçemez.
#1896
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 09:54:12
    2. İHBAR KÜLFETİ:

    Madde 1066 - Malların uğramış olduğu zıyaı veya hasarın, en geç navlun mukavelesi gereğince bunları teslim almaya salahiyetli olan kimseye teslimi sırasında taşıyana veya boşaltma limanındaki temsilcisine yazılı olarak bildirilmesi şarttır. Zıya veya hasar haricen belli değilse, ihbarnamenin mezkur tarihten itibaren üç gün içinde gönderilmesi kafidir. İhbarnamede zıya veya hasarın umumi olarak gösterilmesi lazımdır.

    Malların hal ve vaziyeti yahut ölçü, sayı veya tartısı en geç birinci fıkranın birinci cümlesinde yazılı anda her iki tarafın iştirakiyle mahkeme veya salahiyetli makam yahut bu husus için resmen tayin edilmiş eksperler tarafından tesbit edilmişse ihbara lüzum kalmaz.

    Malların zıya veya hasarı ne ihbar edilmiş ve ne de tesbit ettirilmiş olursa, taşıyanın malları konişmentoda yazılı olan halde teslim ettiği ve şayet mallarda bir zıya veya hasar sabit olursa, bu zararın taşıyanın mesul olmıyacağı bir sebepten ileri geldiği kabul olunur. Şu kadar ki; bu karinelerin aksi ispat olunabilir.

    3. DAVA HAKKININ DÜŞMESİ:

    Madde 1067 - Malların tesliminden (Madde 1066, fıkra 1, cümle 1) veya teslim edilmiş olmaları icabeden tarihten itibaren bir yıl içinde mahkemeye müracaat edilmediği takdirde, taşıyan aleyhine malların zıya veya hasarından dolayı her türlü mesuliyet davası hakkı düşer.

    4. MUAYENE MASRAFI:

    Madde 1068 - Muayene masraflarını müracaatta bulunan çeker.

    Gönderilen muayene için müracaatta bulunup da taşıyanın tazminat vermesi lazımgelen bir zıya veya hasar tesbit olunursa muayene masrafları taşıyana düşer.

    B - TAŞIYANIN HAKLARI:

    I - NAVLUN HAKKI:

    1. ÖDEME MÜKELLEFİYETİNİN DOĞUMU:

    Madde 1069 - Gönderilen; malı teslim almakla navlun ve navlun teferruatından olan bütün masrafları ve sürastarya ücretini, teslim almanın dayandığı mukavele veya konişmento hükümlerine göre ödemeye, kendi hesabına Gümrük Resmi ödenmiş ve başka masraflar yapılmış ise bunları da vermeye ve kendine düşen diğer bütün borçları ifaya mecbur kalır.

    Taşıyan navlunun ödenmesi ve gönderilene düşen diğer borçların yerine getirilmesi karşılığında malı teslime mecburdur.

    2. YÜKÜ TESLİMDEN İMTİNA HAKKI:

    Madde 1070 - Taşıyan; müşterek avarya, kurtarma ve yardım masrafları ve deniz ödüncü yüzünden malı takyid eden alacaklarına mukabil bu alacakların tutarı olan parayı yahut o değerde teminatı elde etmedikçe malı teslime mecbur tutulamaz.

    Deniz ödüncü donatan hesabına alınmış ise, taşıyanın teslimden önce malı deniz ödüncü kaydından kurtarmak mükellefiyeti malın teslimine engel olamaz.

    3. MALI NAVLUN YERİNE KABUL:

    Madde 1071 - Taşıyan, bozulmuş veya hasarlanmış olsun olmasın yükü navlun yerine kabule mecbur değildir.

    Akan şeylerle dolu kablar yolculuk sırasında tamamen veya yarıdan fazla boşalmışsa bunlar, taşıyana 1069 uncu madde hükmü gereğince ödenecek navlun ve diğer alacakları yerine bırakabilir.

    Taşıyanın akmadan mesul olmıyacağı veya (Akma frankodur) şartı bu hakkı ortadan kaldırmaz; şu kadar ki, kablar gönderilenin eline geçmekle bu hak düşer.

    Navlun toptan kararlaştırılmış olur ve kabların yalnız bazıları tamamen yahut yarısından fazla boşalmış bulunursa akan kablar, taşıyana navlun ve diğer alacaklarının bununla mütenasip olan kısmına karşılık olarak bırakılabilir.

    4. NAVLUN TUTARI:

    A - ZIYAA UĞRIYAN MALLAR:

    Madde 1072 - Aksine mukavele olmadıkça her hangi bir kaza neticesinde zıyaa uğrayan yük için navlun ödenmez ve peşin ödenmiş ise geri alınır.

    Geminin tamamı veya bir cüzü yahut muayyen bir yerinin taşıtana tahsis edilmiş olması halinde de aynı hüküm tatbik olunur. Böyle bir halde navlun toptan kararlaştırılmış ise mallardan bir kısmının zıyaı navlunun o nispette indirilmesine hak verir.

    Tabiatı itibariyle bilhassa içinden bozulma, kendiliğinden eksiltme ve mutat akma ve sızma yüzünden zıyaa uğrayan mallar ile yolda ölen hayvanlar için, teslim edilmemeleri halinde bile navlun ödenir.

    Müşterek avarya dolayısiyle feda edilmiş olan yük için ödenecek navlun tazminatı hakkında müşterek avarya hükümleri tatbik olunur.

    B - KARARLAŞTIRILMAMIŞ NAVLUN:

    Madde 1073 - Taşınmak üzere teslim alınan mallar için navlun miktarı kararlaştırılmamışsa yükleme zamanı ve yerinde mutat olan navlun ödenir.

    Taşınmak üzere teslim alınan mal kararlaştırılmış olandan fazla ise fazlası için dahi mukavelede tayin olunan nispete göre navlun ödenir.

    C - HESAP TARZI:

    Madde 1074 - Navlun, malın ölçüsü, tartısı veya sayısı üzerine şart edilmiş ise, tereddüt halinde, navlun miktarı gönderilene teslim edilen malın ölçü, tartı veya sayısına göre tayin olunur.

    5. NAVLUN VE TEFERRUATI DIŞINDA KALAN PRİM VE MASRAFLAR:

    Madde 1075 - Ayrıca kararlaştırılmış olmadıkça navlun dışında kapo, prim bahşiş ve saire namiyle hiçbir şey istenemez.

    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça, gemiciliğin adi ve fevkalade masrafları ve hususiyle kılavuz, liman, fener, romörkaj, karantina, buz kırdırma ve bunlara benziyen hususlara mütaallik resim ve ücretler zikri geçen masrafları doğuran tedbirleri almakla navlun mukavelesi hükümlerine göre mükellef olmasa bile, yalnız taşıyana düşer.

    Müşterek avarya halleriyle yükün muhafazası, emniyet altına alınması ve kurtarılması için yapılan masraflar hakkında ikinci fıkra hükmü tatbik olunmaz.

    6. MÜDDET ÜZERİNE NAVLUN:

    Madde 1076 - Müddet üzerine kararlaştırılmış olan navlun, mukavelede aksine şart bulunmadıkça, kaptanın yükü almaya hazır olduğunu haber verdiği günü takibeden günden itibaren işlemiye başlar. Safra ile yolculukta ise, yolculuğa hazır olduğunu haber verdiği günü takibeden günden ve bu haber yolculuğun başlamasından bir gün evveline kadar verilmemişse geminin yola çıktığı günden itibaren işlemiye başlar.

    Sürastarya kararlaştırılmışsa müddet üzerine şart edilmiş navlun, bütün hallerde ancak yolculuğun başladığı günden itibaren işlemiye başlar.

    Müddet üzerine navlun boşaltmanın tamamlandığı günden sonra işlemez.

    Taşıyanın kusuru olmaksızın yolculuk gecikir veya kesilirse müddet üzerine navlun 1092 ve 1093 üncü maddelerin hükümleri mahfuz kalmak üzere araya giren günler için dahi ödenir.

    II- REHİN HAKKI:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1077 - Taşıyan, 1069 uncu maddede yazılı alacaklarından dolayı yük üzerinde rehin hakkını haizdir.

    Rehin hakkı, yük alıkonduğu veya tevdi edildiği yerde bulunduğu müddetçe bakidir; teslimden sonra dahi, otuz gün içinde mahkemeye müracaat olunmak ve mal henüz gönderilenin zilyedliğinde bulunmak şartiyle devam eder.

    İcra ve İflas Kanununun 145 ve mütaakıp maddeleri gereğince borçluya yapılması lazım gelen ihbar ve tebliğler gönderilene yapılır. Gönderilen bulunmaz veya yükü teslim almaktan imtina ederse ihbar ve tebliğlerin taşıtana yapılması lazımdır.

    2. TEVDİ VE TEMİNAT:

    Madde 1078 - Taşıyanın alacakları hakkında ihtilaf çıkarsa, münazaalı para, mahkemece tayin edilecek yere yatırılır yatırılmaz taşıyan malları teslim etmeye mecburdur.

    Taşıyan, malların tesliminden sonra kafi teminat göstererek yatırılmış olan parayı alabilir.

    III- RÜCU HAKKI:

    1. MALLARIN TESLİMİ HALİNDE:

    Madde 1079 - Malları teslim etmiş olan taşıyan, gönderilene karşı haiz olduğu alacakların (Madde 1069) ödenmesini taşıtandan istiyemez. Ancak taşıtanın, taşıyanın zararına olarak, haksız mal iktisabında bulunduğu nispette rücu caizdir.

    2. REHNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ HALİ:

    Madde 1080 - Taşıyan malları teslim etmeyip de rehni paraya çevirmek hakkının kullanmış ve fakat satış neticesinde alacağını tamamen elde edememişse, kendisiyle taşıtan arasında yapılan navlun mukavelesinden doğan alacaklarını elde edemediği nispette taşıtana rücu edebilir.

    3. GÖNDERİLENİN MALLARI TESLİM ALMAMASI HALİNDE:

    Madde 1081 - Gönderilen malı teslim almazsa taşıtan, navlun mukavelesi gereğince navlunu ve diğer alacakları taşıyana ödemekle mükelleftir.

    Yükün taşıtan tarafından teslim alınmasında 1050- 1078 ve 1112 - 1115 inci maddeler hükümleri gönderilen yerine taşıtan geçmek suretiyle tatbik olunur. Böyle bir halde taşıyan hususiyle alacakları için yük üzerinde 1077 ve 1078 inci maddeler hükümlerine göre rehin hakkını ve 1070 inci maddede yazılı malı teslimden kaçınma hakkını haizdir.

    DÖRDÜNCÜ AYIRIM : YOLCULUĞUN BAŞLAMASINA VEYA DEVAMINA ENGEL OLAN SEBEPLER

    A - BASİT YOLCULUK:

    I - YOLCULUK BAŞLAMADAN ÖNCEKİ HADİSELER:

    1. MUKAVELENİN HÜKÜMDEN DÜŞMESİ:

    Madde 1082 - Yolculuk başlamadan önce umulmıyan bir hal yüzünden:

    1. Gemi zayi olur, hususiyle batar yahut 818 inci madde gereğince mahkumiyet kararı verilir ve "tamire değmez" halinde de gemi geciktirilmeksizin açık artırma ile satılır veya deniz haydutlarının eline geçer yahut düşman malı diye yakalanır veya alıkonup ganimet olduğuna hüküm verilirse;

    2. Eşya taşıma mukavelesinde yalnız cins veya nevi ile değil de muayyen ve müşahhas olarak gösterilmiş olan mallar zayi olursa;

    3. Eşya taşıma mukavelesinde muayyen ve müşahhas olarak gösterilmemiş mallar gemiye konulduktan veya gemiye yükletilmek üzere yükleme yerinde kaptan tarafından teslim alındıktan sonra zayi olursa; taraflar biri diğerine tazminat vermekle mükellef olmaksızın eşya taşıma mukavelesi hükümden düşer.

    Birinci fıkranın üçüncü bendindeki halde mallar 1039 uncu maddenin ikinci fıkrasında yazılı bekleme müddeti içinde zayi olursa, taşıtan 1022 nci maddeye dayanarak zayi olanlar yerine başka mal teslimine hazır olduğunu gecikmeksizin bildirdiği ve yine aynı müddet içinde teslime başladığı takdirde, mukavele hükümden düşmez. Taşıtan bu malların yüklenmesini en kısa bir zamanda bitirmeye, bu yükletmenin fazla masraflarını üzerine almaya ve yükleme yüzünden bekleme müddeti uzarsa taşıyanın bu yüzden uğradığı zararı tazmine mecburdur.

    2. MUKAVELEDEN CAYMA HAKKI:

    Madde 1083 - Aşağıdaki hallerde taraflardan her biri, tazminat vermekle mükellef olmaksızın, mukaveleden cayabilir:

    1. Yolculuk başlamadan önce; gemiye ambargo konması yahut devlet veya yabancı devlet hizmeti için el konması, varma yeri memleketi ile ticaretin menedilmesi, yükleme veya varma limanının abluka altına alınması, eşya taşıma mukavelesi gereğince taşınacak olan malların yükleme limanından ihracının veya varma limanına ithalinin menedilmesi, diğer bir amme tasarrufu ile geminin yola çıkmasının veya yolculuğun yapılmasının yahut eşya taşıma mukavelesi gereğince teslim edilecek olan malların yollanmasının men olunması. Bütün bu hallerde amme tasarrufundan çıkan engel, ancak mevcut ihtimallere göre az zamanda ortadan kalkmıyacağı anlaşıldığı takdirde mukaveleden cayma hakkını verir.

    2. Yolculuk başlamadan önce bir harb çıktığı için geminin veya eşya taşıma mukavelesi gereğince gemi ile taşınacak olan malların yahut her ikisinin artık serbest sayılmaması ve zabıt ve müsaadere tehlikesine maruz kalması.

    Bu hükümler 1022 nci madde ile taşıtana verilmiş olan salahiyetin kullanılmasına mani olmaz.

    II - YOLCULUK BAŞLADIKTAN SONRAKİ HADİSELER:

    1. MUKAVELENİN HÜKÜMDEN DÜŞMESİ:

    A - GEMİNİN ZIYAA UĞRAMASI:

    Madde 1084 - Gemi, yolculuk başladıktan sonra umulmıyan bir hal yüzünden 1082 nci maddenin birinci fıkrasının birinci bendinde yazılı surette zayi olursa eşya taşıma mukavelesi hükümden düşer. Bununla beraber mallar emniyet altına alınmış veya kurtarılmış olduğu nispette taşıtan aşılan mesafenin bütün yolculuğa olan nispetine göre mesafe navlunu öder.

    Ödenecek mesafe navlunu, kurtarılmış olan mal değerini aşamaz.

    B - MESAFE NAVLUNU HESABI:

    Madde 1085 - Mesafe navlununun hesaplanmasında yalnız aşılmış mesafe ile kalan mesafe arasındaki nispet değil, aynı zamanda, vasati olarak, masraflar, zaman, rizikolar ve zahmetler itibariyle yolculuğun aşılan kısmı ile kalan kısmı arasındaki nispet dahi göz önünde tutulur.

    C - KAPTANIN VAZİFELERİ:

    Madde 1086 - Eşya taşıma mukavelesinin hükümden düşmesi, kaptanın, geminin zıyaından sonra da yükle ilgili olanların gıyabında 995 - 997 nci maddeler gereğince onların menfaatini korumak hususundaki vazifesini değiştirmez. Bu itibarla kaptan, acil hallerde önceden danışmaya dahi lüzum kalmaksızın halin icaplarına göre ya yükü ilgililerin hesabına başka bir gemi ile varma limanına taşımaya veyahut da yükün depo edilmesini veya satılmasını temin etmeye ve yükün taşıtılması veya depo edilmesi halinde de, gerek bunun ve gerekse yükün bakımı için lazım olan paraları elde etmek maksadiyle yükün bir kısmını satmaya veya taşıtılması halinde yükü tamamen veya kısmen deniz ödüncüne karşı rehnetmeye salahiyetli ve mecburdur.

    Mesafe navlunu ile taşıyanın 1069 uncu madde gereğince istiyebileceği diğer alacakları ve yükü takyideden müşterek avarya gareme payları; kurtarma ve yardım masrafları ve deniz ödüncü paraları ödenmedikçe veya temin edilmedikçe kaptan yükü elden çıkarmaya veya taşıtmak üzere başka bir gemiye teslim etmeye mecbur değildir.

    Birinci fıkraya göre kaptana düşen vazifelerin yapılmamasından doğacak zararlardan donatan dahi navlun ile ve gemiden bir şey kurtarılmış oldukça gemi ile mesuldür.

    D - YÜKÜN ZIYAA UĞRAMASI:

    Madde 1087 - Yolculuk başladıktan sonra mallar umulmıyan bir hal yüzünden zayi olursa eşya taşıma mukavelesi iki taraftan biri ötekine tazminat vermeye mecbur olmaksızın hükümden düşer; hususiyle 1072 nci maddenin 3 ve 4 üncü fıkralarına göre aksine hüküm bulunmadıkça navlunun tamamen veya kısmen ödenmesi lazım gelmez.

    2. MUKAVELEDEN CAYMA HAKKI:

    Madde 1088 - Yolculuk başladıktan sonra 1083 üncü maddede yazılı umulmıyan hallerde biri çıkarsa taraflardan her biri tazminat vermekle mükellef olmaksızın mukaveleden cayabilir.

    Ancak 1083 üncü maddenin birinci fıkrasının birinci bendinde yazılı umulmıyan hallerden biri çıktığı takdirde cayma hakkını kullanmak için, gemi bir Avrupa limanında bulunuyorsa üç ay, Avrupa dışı bir limanda bulunuyorsa beş ay müddetle maniin kalkmasını beklenmesi lazımdır.

    Kaptan manii bir limanda bulunduğu sırada öğrenirse bu müddet haber aldığı günden; aksi takdirde kendisine haber verildikten sonra gemi ile bir limana vasıl olduğu günden itibaren hesap olunur.

    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça gemi, caymanın bildirildiği sırada bulunduğu limanda boşaltılır.

    Taşıtan, yolculuğun aşılan kısmı için 1084 ve 1085 inci maddeler gereğince mesafe navlunu ödemekle mükelleftir.

    Manii dolayısiyle gemi kalktığı limana veya başka bir limana dönerse mesafe navlunu, geminin varma limanına en yakın olmak üzere ulaştığı noktanın esas tutulması suretiyle tesbit olunan mesafe üzerinden hesap edilir.

    Kaptan; yukarda yazılı hallerde de eşya taşıma mukavelesinden cayma haberi verilmeden önce olduğu gibi verildikten sonra da 995, 996, 997 ve 1086 ncı maddeler gereğince yükle ilgili olanların menfaatini korumakla mükelleftir.

    III- HUSUSİ HALLER:

    1. GEMİNİN LİMANDA KALMA ZARURETİ:

    Madde 1089 - Gemi yükü aldıktan sonra yolculuğa başlamadan önce yükleme limanında yahut yolculuğa başladıktan sonra bir ara veya barınma limanında 1083 üncü maddede yazılı hadiselerden biri dolayısiyle kalmaya mecbur olursa, kalma masrafları müşterek avarya şartları bulunmasa bile yakında mukaveleden cayma ihbarının yapılacağına veya mukavelenin tamamen ifa olunacağına bakılmaksızın gemi navlun ve yük arasında müşterek avarya esaslarına göre paylaşılır. 1190 ıncı maddenin 1, 2, 3 ve 5 inci bentlerinde yazılı bütün masraflar kalma masraflarından sayılırsa da giriş ve çıkış masrafları, ancak manii dolayısiyle bir barınma limanına sığınılmış olduğu takdirde kalma masraflarından sayılır.

    2. YÜKÜN YALNIZ BİR KISMINA MÜTAALLİK HADİSELER:

    Madde 1090 - Yükün tamamı hakkında gerçekleşmesi halinde 1082 ve 1083 üncü maddeler uyarınca akdi hükümsüz kılacak veya akitten cayma salahiyetini verecek olan sebeplerden birisi, yükten bir kısmı hakkında gerçekleştiği takdirde taşıtan, taşıyana durumunu güçleştirmemek şartiyle kararlaştırılanların yerine başka eşya yüklemekte yahut kararlaştırılmış bulunan navlunun yarısından ibaret olan pişmanlık navlununu ve taşıyanın caymadan doğan diğer alacaklarını (1040 ıncı madde) ödeyerek mukaveleden caymakta serbesttir. Taşıtan bu hakları kullanırken riayet etmesi icabeden müddetle bağlı değildir; bununla beraber bu iki haktan hangisini kullanmak istediğini gecikmeksizin bildirmek ve başka mal yüklemek şıkkını seçtiği takdirde; yüklemeyi en kısa bir zamanda bitirmek, bu yüklemenin fazla masraflarını da üzerine almak ve bekleme müddeti bu sebepten uzarsa, taşıyanın bu yüzden uğrayacağı zararları da tazmin etmek mecburiyetindedir.

    Bu iki haktan hiçbirini kullanmazsa, yükün umulmıyan hal yüzünden kazaya uğramış olan kısmı için de tam navlun ödemeye mecburdur. Harb, İthalat veya ihracaat yasağı yahut diğer bir amme tasarrufu yüzünden yükün artık serbest sayılmıyan kısmını her halde gemiden çıkarıp geri almaya mecburdur.

    Umulmıyan hal yolculuk başladıktan sonra baş gösterirse taşıtan, yükün bu yüzden kazaya uğrıyan kısmı için kaptan yükün mezkur kısmını varma limanından başka bir limanda boşaltmak zaruretinde kalıp da yolculuğa gecikerek veya gecikmeksizin devam etse dahi, tam navlunu ödemekle mükelleftir.

    1072 nci madde hükmü mahfuzdur.

    3. GEMİNİN ROTADAN AYRILMASI:

    Madde 1091 - Kaptanın denizde can veya mal kurtarmak maksadiyle veyahut başka haklı bir sebeple rotadan ayrılması tarafların hak ve mükellefiyetleri üzerine tesir icra etmez ve hususiyle taşıyan bu yüzden doğacak zararlardan mesul olmaz.

    Medeni Kanunun ikinci maddesi hükmü mahfuzdur.

    4. DİĞER GECİKME SEBEPLERİ:

    Madde 1092 - Bu kanunun 1083 - 1090 ıncı maddelerinde yazılı haller dışında, yolculuğun başlamadan önce veya başladıktan sonra tabii hadiseler veya umulmıyan diğer haller yüzünden gecikmesi tarafların hak ve mükellefiyetlerini değiştirmez; meğer ki, mukavelenin belli gayesi bu gecikme yüzünden kaybolmuş olsun. Bununla beraber umulmıyan bir hal yüzünden vaki olan ve mevcut ihtimallere göre uzunca bir zaman süreceği anlaşılan her gecikme sırasında taşıtan gemiye yükletilmiş olan malları riziko ve masrafı kendisine ait olmak üzere vakit ve zamaniyle yeniden yüklemek için teminat göstermek şartiyle boşaltmaya salahiyetlidir. Yeniden yüklemezse navlunun tamamını ödemeye mecbur kalır ve her halde sebep olduğu boşaltma yüzünden çıkan zararları tazmin eder.

    Gecikme bir amme tasarrufundan ileri gelmiş ve navlun da 1076 ncı madde hükmü gereğince müddet üzerine kararlaştırılmış olursa amme tasarrufunun devam ettiği müddet için navlun ödemek lazım gelmez.

    5. GEMİNİN YOLCULUK SIRASINDA TAMİRİ:

    Madde 1093 - Yolculuk sırasında geminin tamiri lazım gelirse taşıtan, navlunun tamamını ve taşıyanın 1069 uncu madde hükmü gereğince istiyebileceği diğer alacaklarını ödemek ve 1070 inci maddede yazılı alacakları tediye veya temin etmek şartiyle geminin bulunduğu yerde yükü tamamen geri almakta veyahut da tamirin bitmesini beklemekte serbesttir. Bu son halde, navlun müddet üzerine kararlaştırılmış olduğu takdirde tamirin devam ettiği müddet için navlun ödemek lazım gelmez.

    IV - MASRAFLAR:

    Madde 1094 - Navlun mukavelesi, 1082 - 1088 inci maddeler gereğince kendiliğinden veya cayma neticesinde hükümden düşerse gemiden çıkarma masraflarını taşıyan; boşaltmanın diğer masraflarını taşıtan çeker. Bununla beraber umulmayan hal yalnız yüke taalluk ederse boşaltmanın bütün masrafları taşıtana düşer. 1090 ıncı maddedeki halde yükün yalnız bir kısmı boşaltılırsa hüküm aynıdır. Böyle bir halde boşaltma için bir limana uğramak icabederse taşıtan liman masraflarını da çeker.

    B - MÜREKKEP YOLCULUK:

    Madde 1095 - Geminin yükü almak üzere yükleme limanına safra ile yolculuk yapmak mecburiyetinde kalması halinde de 1082 - 1094 üncü maddeler tatbik olunur. Fakat böyle bir halde yolculuk ancak yükleme limanından hareketten sonra başlamış sayılır. Gemi yükleme limanına ulaştıktan sonra bu limandan yolculuğa başlanmadan önce olsa bile mukavele kendiliğinden veya cayma neticesinden hükümden düşerse taşıyan, yükleme limanına olan yolculuk için 1085 inci maddedeki esaslara göre hesaplanacak bir mesafe tazminatı alır.

    Diğer mürekkep yolculuklarda 1082 - 1094 üncü maddeler ancak mukavelenin mahiyeti ve muhtevası mani olmadığı nispette tatbik olunur.

    C - GEMİNİN TAMAMINA MÜTAALLİK OLMIYAN TAŞIMA MUKAVELELERİ:

    Madde 1096 - Navlun mukavelesi geminin tamamına ait olmayıp da ancak geminin bir cüzü veya muayyen bir yerine veyahut da parça mallara dair olursa 1082 - 1095 inci maddeler hükümleri aşağıdaki farklarla tatbik olunur:

    1. 1083 ve 1088 inci maddelerdeki hallerde taraflardan her biri, mani çıkar çıkmaz ne kadar süreceğine bakmaksızın mukaveleden cayma hakkını kullanabilir;

    2. 1090 ıncı maddedeki halde taşıtan mukaveleden cayma hakkın kullanamaz;

    3. 1092 nci maddedeki halde taşıtan muvakkaten boşaltmak hakkını ancak diğer taşıtanlar muvafakat ettikleri takdirde kullanabilir;

    4. Taşıtan 1093 üncü maddedeki halde malları, ancak bunlar tamir sırasında zaten boşatılmış olduğu takdirde ve tam navlunu ile diğer alacakları ödemek şartiyle geri alabilir.

    1045 ve 1047 nci maddeler hükümleri mahfuzdur.

    BEŞİNCİ AYIRIM : KONİŞMENTO

    A - NEVİLERİ VE TANZİMİ:

    Madde 1097 - Yük gemiye alınır alınmaz taşıyan, yükün teslim alındığı sırada verilmiş olan muvakkat makbuz veya tesellüm konişmentosunun (Fıkra 5) iadesi mukabilinde yükletenin istediği kadar nüshada "Yükleme konişmentosu" tanzim eder.

    Konişmentonun bütün nüshaları aynı metinde olması ve her birinde kaç nüsha tanzim edildiğinin gösterilmesi lazımdır.

    Yükleten, talep üzerine, konişmentonun kendisi tarafından imzalanmış olan bir kopyasını taşıyana vermeye mecburdur.

    Kaptan ve donatanın bu hususta salahiyetli her hangi bir temsilcisi de, taşıyanın hususi salahiyetine lüzum kalmaksızın konişmentoyu tanzim etmeye mezundur.

    Yükletenin muvafakatiyle taşınmak üzere teslim alınan fakat henüz gemiye yükletilmemiş olan mallara dair de konişmento (Tesellüm konişmentosu) tanzim olunabilir. Tesellüm konişmentosuna malların ne zaman ve hangi gemiye yüklenmiş olduğuna dair şerh verildiği takdirde bu konişmento "Yükleme konişmentosu" hükmündedir.

    B - MUHTEVASI:

    I - UNSURLARI:

    Madde 1098 - Konişmento aşağıda yazılı hususları ihtiva eder:

    1. Taşıyanın ad ve soyadını veya ticaret unvanını;

    2. Kaptanın ve soyadını;

    3. Geminin adı ve tabiiyetini;

    4. Yükletenin ad ve soyadını veya ticaret unvanını;

    5. Gönderilenin ad ve soyadını veya ticaret unvanını;

    6. Yükleme limanını;

    7. Boşaltma limanını veya buna dair talimat alınacak yeri;

    8. Gemiye yüklenen veya taşınmak üzere teslim alınan malların cinsi, ölçüsü sayı veya tartısı, markaları ve haricen belli olan hal ve mahiyetleri;

    9. Navluna ait şartları;

    10. Tanzim olunduğu yer ve günü;

    11. Tanzim olunan nüshaların sayısını.

    II - HUSUSİ HALLER:

    1. TAŞIYANIN ADININ HİÇ GÖSTERİLMEMESİ VEYA YANLIŞ GÖSTERİLMESİ:

    Madde 1099 - Kaptan veya donatanın diğer bir temsilcisi tarafından tanzim olunan bir konişmentoda taşıyanın adı gösterilmemiş olursa donatan, taşıyan sayılır. Taşıyanın adı yanlış bildirilmiş ise beyanın doğru olmamasından doğacak zarardan gönderilene karşı donatan mesuldür.

    2. MALLARIN ÖLÇÜ, SAYI, TARTI VE MARKALARINA MÜTAALLİK ŞERHLER:

    Madde 1100 - Malların ölçü, sayı veya tartısı, markalariyle haricen belli olan hal ve mahiyetleri konişmentoda yükletenin talebi üzerine, kendisinin yükleme başlangıcından önce yazılı olarak bildirmiş olduğu gibi gösterilir.

    Bu hüküm aşağıda sayılı hallerde tatbik olunmaz:

    1. Markalar, malların veya ambalajlı olmaları halinde kablarının yahut zarflarının üstüne basılmamış veyahut normal şartlar altında yolculuğun sonuna kadar okunaklı kalacak şekilde başka surette tesbit edilmemiş olduğu takdirde;

    2. Yükletenin beyanlarının doğruluğunu kontrol etmeye imkan bulunmaması veya bu beyanların doğruluğundan yahut tamam olmasından şüphe edilmesi halinde.

    İkinci fıkrada yazılı hallerden konişmentoya bu hususa dair bir şerh verilmek şartiyle yükletenin bildirdikleri olduğu gibi yazılabilir.

    3. EMRE YAZILI KONİŞMENTO:

    Madde 1101 - Aksi kararlaştırılmış olmadıkça yükletenin talebi üzerine konişmento gönderilenin emrine veya sadece emre olarak tanzim olunur. Bu son halde "Emre" yükletenin emrine demektir.

    Konişmento gönderilen sıfatiyle taşıyanın veya kaptanın namına yazılı olabilir.

    C - HÜKÜMLERİ:

    I - MALLARIN SALAHİYETLİ KONİŞMENTO HAMİLİNE TESLİMİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1102 - Konişmento gereğince kendisine mallar teslim edilecek olan veya konişmento emre yazılı ise ciro ve teslim ile kendisine devredilmiş olan kimse, malları teslim almaya salahiyetlidir.

    Konişmento birden çok nüsha olarak tanzim edilmişse mallar, bir tek nüshanın salahiyetli hamiline teslim edilir.

    2. BİRDEN ÇOK KONİŞMENTO HAMİLİNİN MÜRACAATI:

    Madde 1103 - Konişmentonun birden çok salahiyetli hamili aynı zamanda müracaat ederse kaptan, hepsinin talebini reddederek malları bir umumi ambara veya başka emin bir yere tevdi etmeye ve hareket tarzının sebeplerini de göstererek bunu mezkur konişmento hamillerine bildirmeye mecburdur.

    Kaptan hareket tarzına ve sebeplerine dair resmi bir senet yaptırmaya ve bu yüzden çıkan masrafları navlunda olduğu gibi, yük üzerinden almaya salahiyetlidir.

    II - KONİŞMENTONUN MALLARI TEMSİLİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1104 - Mallar, kaptan veya taşıyanın diğer bir temsilcisi tarafından taşınmak üzere teslim alınınca konişmentonun, konişmento gereğince yükü tesellüme salahiyetli olan kimseye teslimi, 1105 ve 1106 ncı maddeler mahfuz kalmak şartiyle, Medeni Kanunun 871 ve 893 üncü maddelerinde yazılı hukuki neticeleri doğurur.

    2. BİRDEN ÇOK KONİŞMENTO HAMİLİ:

    A - MALLARIN TESLİMİNDEN SONRA:

    Madde 1105 - Emre yazılı bir konişmento birden fazla nüsha olarak tanzim edilmişse nüshalardan birinin hamili, konişmentonun teslimine 1104 üncü madde gereğince terettübeden neticeleri, kendisi henüz teslim talebinde bulunmadan önce bir diğer nüshaya istinaden 1102 nci madde uyarınca kaptandan malları teslim almış olan kimse aleyhine ileri süremez.

    B - MALLARIN TESLİMİNDEN ÖNCE:

    Madde 1106 - Kaptan malları henüz teslim etmeden birden çok konişmento hamili müracaatla hamili bulundukları konişmento nüshalarına dayanarak mallar üzerinde birbirine zıt haklar iddia ederlerse, konişmentonun birden çok nüshalarını muhtelif kimselere devretmiş olan müşterek ciranta tarafından malları teslim almaya salahiyetli kılacak şekilde ilk önce ciro ve teslim edilmiş olan nüshanın hamili diğerlerine tercih olunur.

    Ciro edilip de başka bir yere gönderilen konşimento nüshası hakkında irsal tarihi konşimentonun hamiline teslim tarihi hükmündedir.

    3. KONİŞMENTONUN GERİ VERİLMESİ MUKABİLİNDE MALLARIN TESLİMİ:

    Madde 1107 - Mallar, ancak konşimento nüshasının malların alındığına şerh verilerek iadesi karşılığında teslim edilir.

    4. YÜKLETENİN TALİMATI:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1108 - Emre yazılı bir konişmento tanzim edilmişse kaptan, yükletenin malların iadesi veya teslimi hususundaki talimatına ancak kendisine konişmentonun bütün nüshaları geri verildiği takdirde riayet eder.

    Gemi, varma limanına vasıl olmadan bir konişmento hamili malların teslimini talebederse aynı hüküm tatbik olunur.

    Kaptan bu hükümlere aykırı hareket ederse taşıyan konişmentonun salahiyetli hamiline karşı mesul kalır.

    Konişmento emre yazılı değilse, yükleten ve konşimentoda adı yazılı gönderilen muvafakat ettikleri takdirde, konişmentonun hiçbir nüshası ibraz edilmese dahi mallar iade veya teslim olunur. Şu kadar ki; konişmentonun bütün nüshaları geri verilmiş değilse taşıyan bu yüzden doğabilecek zararlar için önce teminat gösterilmesini istiyebilir.

    B - MUKAVELENİN UMULMAYAN HAL YÜZÜNDEN HÜKÜMDEN DÜŞMESİ:

    Madde 1109 - Navlun mukavelesinin, geminin varma limanına vasıl olmasından önce umulmayan bir hal neticesinde 1082 - 1096 ncı maddeler gereğince kendiliğinden veya cayma yüzünden hükümden düşmesi halinde de 1108 inci madde hükmü tatbik olunur.

    III - TAŞIYANLA GÖNDERİLEN ARASINDAKİ MÜNASEBET:

    1. KARİNE:

    Madde 1110 - Taşıyan ile gönderilen arasındaki hukuki münasebetlerde konişmento esas tutulur.

    Konişmento hususiyle taşıyanın malları 1098 inci maddenin 8 inci bendinde ve 1114 üncü maddede yazılı olduğu gibi teslim aldığına dair karine teşkil eder.

    Bu hüküm:

    1. Konişmentoya 1100 üncü maddenin son fıkrası uyarınca bir şerhin yazılması halinde;

    2. Konişmentoya: "İçindeki belli değil veya aynı manayı ifade eden bir şerhin yazılması şartiyle kaptana ambalajlı olarak veya kapalı kablar içinde tevdi edilmiş olan malların muhtevası hakkında; tatbik olunmaz.

    Taşıyan ile taşıtan arasındaki hukuki münasebetler navlun mukavelesinin hükümlerine bağlı kalır.

    2. NAVLUNUN HESABI:

    Madde 1111 - Navlun; malların miktarına (Ölçü, sayı veya tartısına) göre kararlaştırılmış ve miktar da konişmentoda gösterilmiş olursa, konişmentoda hilafına bir şart olmadıkça, navlun buna göre tayin olunur. 1100 üncü maddenin son fıkrasında yazılan şerh konişmentoda aksine bir şart sayılmaz.

    Navlun için taşıma mukavelesine atıf yapılırsa bu atfın şümulüne boşaltma müddeti, sürastarya müddeti ve sürastarya ücreti hakkındaki hükümler dahil sayılmaz.

    3. TAZMİNAT BORCUNUN ŞÜMULÜ:

    A - MALLARIN ZIYAI HALİNDE:

    Madde 1112 -Yükün tamamen veya kısmen zıyaı yüzünden 1061 ve 1062 nci maddeler gereğince tazminat verilmesi lazımgelirse, taşıyan malların adi piyasa değerini veya aynı cins ve mahiyetteki malların varma yerinde boşaltmanın başladığı tarihte, eğer gemi bu yerde boşaltılmazsa oraya muvasalatında haiz olduğu değeri öder; bundan zıya sebebiyle tasarruf edilen gümrük ve sair masraflarla navlun indirilir.

    Varma yerine ulaşılmadığı takdirde yolculuğun bittiği yer, yolculuk geminin zıyaıyle biterse, yükün emniyet altına alındığı yer, varma yeri sayılır.

    B - MALLARIN HASARI HALİNDE:

    Madde 1113 - Yükün hasarı yüzünden 1061 ve 1062 nci maddeler gereğince tazminat verilmesi lazımgelirse, taşıyan malların hasarlı haldeki satış değeri ile piyasa değeri veya malların varma yerinde boşaltılmanın başladığı tarihte hasarsız olarak haiz olacakları değer arasındaki farkı öder, hasar sebebiyle tasarruf edilen gümrük ve diğer masraflar bundan indirilir.

    C - TAZMİNATIN EN YÜKSEK HADDİ:

    Madde 1114 - Yükleten yükün cins ve kıymetini yükleme başlamadan önce bildirmemiş ve bu beyanı konişmentoya yazılmamış olduğu takdirde, taşıyan, her halde beher koli veya parça başına en çok 1500 Türk lirası ile mesul olur.

    D - MEMLEKET PARASI:

    Madde 1115 - Tazminatın hesap ve ödenmesinde Borçlar Kanununun 83 üncü maddesi hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; hesap geminin varma yerine ulaşması sırasındaki rayiç üzerinden yapılır. 1112 nci maddenin ikinci fıkrası hükmü burada da tatbik olunur.

    D - AMİR HÜKÜMLER:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1116 - Bir konişmento tanzim edildiği takdirde taşıyanın:

    1. Geminin denize, yola ve yüke elverişliliğine mütaallik 1019 uncu;

    2. Tazmin mükellefiyetine mütaallik 1023 üncü maddenin ikinci fıkrasiyle 1061, 1062 ve 1063 üncü;

    3. Muayene ve zararın tesbitine mütaallik 1066 ve 1067 nci;

    4. Konişmentonun karine teşkil etmesine dair 1110 uncu;

    5. Mesuliyetin en yüksek haddine mütaallik 1114 üncü, maddeler gereğince olan borç ve mesuliyetlerini önceden kaldırma veya daraltma neticesini doğuran bütün kayıt ve şartlar hükümsüzdür. Bu mükellefiyetlerden doğan gemi alacaklısı hakları için dahi aynı hüküm caridir.

    Sigortadan doğan hak ve alacakların taşıyana temlik edilmesi veya taşıyana buna benzer menfaatler sağlanması neticesini doğuran anlaşmalar ve hususiyle kanunlarla tanzim edilmiş bulunan ispat külfetinin taşıtan veya gönderilenin aleyhine olarak tersine çevrilmesi neticesini doğuran bütün kayıt ve şartlar dahi birinci fıkrada yazılı kayıt ve şartlar hükmündedir.

    Yukarıki hükümler, birinci fıkranın 4 numaralı bendi hariç olmak üzere Türkiye'de bir yerden diğer yere taşınan mallara ait navlun mukavelelerinde konişmento tanzim edilmemiş olsa dahi tatbik olunur.

    Mesuliyeti genişleten anlaşmaların konişmentoya yazılması lazımdır.

    II - İSTİSNALAR:

    Madde 1117 - Müşterek avarya için yapılan anlaşmalarda ve aşağıda yazılı hallerde 1116 ncı madde hükmü tatbik olunmaz:

    1. Mukavelenin canlı hayvanlara veya konişmentoda güvertede taşınacağı yazılı olup da fiilen böyle taşınan mallara taalluk etmesi;

    2. Taşıyana, malların yüklenmesinde önce ve boşaltılmasından sonra düşen mükellefiyetler;

    3. Mutat ticari taşıma işlerinden olmamasına rağmen normal ticari işler arasında yapılacak olan bir mal taşıma işine mütaallik olup da malların hususi vasıfları veya mahiyetleri yahut taşımanın hususi halleri sebebiyle haklı görülen anlaşmalar (Yalnız konişmentonun bu anlaşmaları ve "Emre değildir" kaydını ihtiva etmesi şarttır);

    4. 1118 inci maddede yazılı çarter partiler; şu kadar ki, 1116 ncı maddenin 3 üncü fıkrası hükmü mahfuzdur.

    Yukarıki fıkradaki hallerde kabul edilecek olan mesuliyeti bertaraf veya tahdideden şartlar hakkında Borçlar Kanunu hükümleri mahfuzdur.

    III - ÇARTER MUKAVELESİ:

    Madde 1118 - Çarter mukavelesi halinde bir konişmento tanzim edilirse 1116 ncı madde hükmü konişmentonun bir üçüncü şahsa teslim edildiği andan itibaren tatbik olunur.

    İKİNCİ KISIM : YOLCU TAŞIMA MUKAVELESİ

    A - YOLCUNUN HAK VE MÜKELLEFİYETLERİ:

    I - TAŞINMA HAKKININ DEVRİ:

    Madde 1119 - Taşıma mukavelesinde yolcunun adı yazılı olursa yolcu, taşınma hakkını bir başkasına devredemez.

    II - KAPTANIN TALİMATINA RİAYET:

    Madde 1120 - Yolcu kaptanın gemideki nizama mütaallik bütün talimatına uymaya mecburdur.

    III - YOLCUNUN GECİKMESİ:

    Madde 1121 - Yolculuk başlamadan önce veya başladıktan sonra vaktinde gemiye gelmiyen yolcu; kaptanın kendisini beklemeksizin yolculuğa başlamış veya devam etmiş olması halinde taşıma ücretini tam olarak vermeye mecburdur.

    B - MUKAVELENİN HÜKÜMDEN DÜŞMESİ:

    I - YOLCUNUN ŞAHSINDAKİ SEBEPLER YÜZÜNDEN:

    Madde 1122 - Yolcu, yolculuk başlamadan önce taşıma mukavelesinden caydığını bildirir veya öbür yahut hastalık veya şahsına taalluk eden diğer bir umulmıyan hal yüzünden yolculuktan vazgeçmiye mecbur olursa taşıma ücretinin ancak yarısını öder.

    Yolculuk başladıktan sonra mukaveleden cayma bildirilir veya yukarda yazılı umulmıyan hallerden biri vaki olursa taşıma ücreti tam olarak verilir.

    II - GEMİNİN ZIYAI:

    Madde 1123 - Gemi 1082 nci maddenin birinci fıkrasının birinci bendinde yazılı umulmıyan hal yüzünden zıyaa uğrarsa taşıma mukavelesi hükümden düşer.

    III - CAYMA HAKKI:

    Madde 1124 - Bir harb çıkarsa ve bunun neticesi olarak gemi artık serbest sayılmayıp da zaptedilmek tehlikesine maruz bulunursa yahut gemiye taalluk eden bir amme tasarrufiyle yolculuk durdurulursa yolcu mukaveleden caymak hakkını haizdir.

    Yukarıki fıkrada yazılı sebeplerden dolayı veyahut gemi esas itibariyle yük taşımaya tahsis edilmiş olup da kendi kusuru olmaksızın yük taşıma işinin yapılamaması halinde taşıyan dahi akitten cayabilir.

    IV - TAZMİNAT:

    Madde 1125 - Taşıma mukavelesinin, 1123 ve 1124 üncü maddeler gereğince hükümden düşmesi halinde taraflardan hiçbiri diğerine tazminat vermekle mükellef değildir.

    Mukavele yolculuk başladıktan sonra hükümden düşmüşse yolcu, taşıma ücretini aşılan kısmın bütün yolculuğa nispetine göre öder.

    Ödenecek miktarın hesabında 1085 inci madde hükmü tatbik olunur.

    C - YOLCULUK SIRASINDA GEMİNİN TAMİRİ:

    Madde 1126 - Yolculuk sırasında geminin tamiri lazımgelirse yolcu, tamirin bitmesini beklemese bile, taşıma ücretini tam olarak verir. Tamirin bitmesini beklerse, taşıyan kendisine yolculuk tekrar başlayıncaya kadar ayrıca bir ücret istemeksizin yatacak yer temin etmeye ve yemek hususunda da taşıma mukavelesi gereğince kendisine düşen mükellefiyetleri ifaya devam etmeye mecburdur.

    Taşıyan, mukavele gereğince yolcunun haiz olduğu diğer haklara halel gelmeksizin bir fırsattan istifade ile yolcuyu aynı derecede iyi olan diğer bir gemi ile varma limanına taşımayı teklif edip yolcu da bu teklifi kabul etmezse yolculuk tekrar başlayıncaya kadar yatacak yer ve yiyecek temini talebinde bulunamaz.

    D - BAGAJ:

    I - ÜCRET:

    Madde 1127 - Aksi kararlaştırılmış olmadıkça yolcu, taşıma mukavelesi gereğince gemiye getirebileceği bagaj için taşıma ücretinden başka bir ücret vermeye mecbur değildir.

    II - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER:

    Madde 1128 - Gemiye getirilen bagaj hakkında 1021 ve 1051 inci maddelerle 1072 nci maddenin ilk fıkrası hükümleri tatbik olunur.

    Bagaj kaptan veya bu hususa memur edilen şahıs tarafından teslim alınmış olursa zıyaı veya hasarı halinde 1061, 1063 üncü ve 1065 - 1068 inci maddeler hükümleri tatbik olunur. Kıymetli eşya, sanat eserleri, para ve kıymetli evrak için ancak malın cinsi ve kıymeti teslim sırasında kaptana veya memur edilen şahsa bildirilmiş olduğu takdirde taşıyan mesul olur.

    Yolcu tarafından gemiye getirilmiş olan bütün eşya hakkında 1023 - 1028 inci maddelerle 1073 üncü madde hükümleri de tatbik olunur.

    III - REHİN HAKKI:

    Madde 1129 - Taşıma ücreti için taşıyan, yolcunun gemiye getirdiği eşya üzerinde rehin hakkını haizdir.

    Rehin hakkı ancak eşyanın alıkonduğu veya depo edildiği müddetçe mevcuttur.

    IV - TAŞIYANIN ÖLÜM VEYA CİSMANİ ZARAR HALİNDEKİ MÜKELLEFİYETLERİ:

    Madde 1130 - Taşıyanın yolcuları sağ ve salim olarak ulaştırma mükellefiyeti ve bu mükellefiyetin yerine getirilmemesi neticesinde yolcular ve ölümleri halinde yardımlarından mahrum kalanlar lehine doğan tazminat hakları 806 ncı madde hükümlerine tabidir. Şu kadar ki; donatanın gemi ve navlunla mahdut olarak mesul tutulmasına ait hükümler mahfuzdur.

    Taşıyanın yukarıki fıkra hükmüne dayanan mesuliyetini hafifleten veya kaldıran bütün şartlar hakkında 766 ncı madde hükümleri tatbik olunur.

    Yolcu ölürse kaptan, ölenin gemide bulunan eşyasını 807 nci madde gereğince korunmakla mükelleftir.

    E - GEMİNİN YOLCU TAŞIMAK ÜZERE DİĞER BİR KİMSEYE TAHSİSİ:

    Madde 1131 - Geminin tamamı veya muayyen bir cüzü yolcu taşımak üzere üçüncü şahsa tahsis edilir veya üçüncü şahsa muayyen miktarda yolcu taşıma hakkı verilirse, taşıyan ile üçüncü şahıs arasındaki hukuki münasebet hakkında dördüncü faslın birinci kısmının mezkur münasebetin mahiyeti ile telif olunabilecek hükümleri tatbik olunur.

    F - NAVLUN TABİRİNİN ŞÜMULÜ:

    Madde 1132 - Aksine hüküm olmadıkça bu kanunun aşağıdaki fasıllarında yazılı olan "Navlun" tabirinden taşıma ücreti de anlaşılır.

    ÜÇÜNCÜ KISIM : DENİZAŞIRI SATIŞ MUKAVELELERİ

    A - BOŞALTMA YERİNDE TESLİM ŞARTİYLE SATIŞ:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1133 - Satış mukavelesinde; yüklemeden sonraki nefi ve hasarların munhasıran satıcıya ait olacağına veya mukavelenin ifası hususunun geminin varma yerine selametle ulaşmasına talikine yahut alıcının emtiayı arzusuna veya mukavele yapıldığı anda teslim olunan numuneye göre beğenip beğenmemekte serbest olacağına dair şartlar varsa, "Sif" veya her hangi başka bir ticari ıstılah kullanılmış olsa bile, bu mukavele boşaltma yerinde teslim şartiyle vukubulan bir satıştır.

    1134-1137 nci maddeler hükümleri mahfuz kalmak şartiyle 25 inci madde hükmü boşaltma yerinde teslim şartiyle satışlar hakkında da tatbik olunur.

    II - MALLARIN YÜKLETİLDİĞİ VEYA YÜKLETİLECEĞİ GEMİNİN TAYİNİ SURETİYLE SATIŞI:

    1. GEMİNİN TAYİNİ:

    Madde 1134 - Malların yükletildiği veya yükletileceği geminin tayini suretiyle satışı halinde bu akit geminin varma yerine selametle ulaşması şartına bağlı sayılır.

    Satıcı, malların yükletildiği veya yükletileceği gemiyi mukavele veya ticari teamül ile kabul edilen bir müddet içinde tayin hakkını muhafaza ettiği takdirde mezkur müddet içinde gemiyi tayin etmemiş ise alıcı, geminin tayinini veya mukavelenin aynen ifasından vazgeçerek tazminat verilmesini istiyebilir.

    Gemiyi tayin için mukavele veya ticari teamül ile kabul edilmiş bir müddet yoksa alıcı, mahkemeye müracaat ederek mezkur müddetin müstacelen tayinini talebedebilir.

    2. GEMİNİN HAREKET VEYA ULAŞMA ZAMANININ TAYİNİ:

    Madde 1135 - Mukavele ile veya sonradan tayin olunan geminin hareketi veya varma yerine ulaşması için bir müddet tayin edilip de gemi mezkur vakitte hareket etmemiş veya muayyen müddet içinde varma yerine ulaşmamışsa alıcı mukavelenin aynen ifasından vazgeçebilir. Şu kadar ki; geminin ulaşması için tayin edilen zamanı alıcı bir veya birkaç defa temdidedebilir.

    Geminin ulaşmasına dair bir müddet tayin edilmediği takdirde mezkur geminin yolculuğunu bitirmesi için lazımgelen zaman taraflarca tayin edilmiş sayılır. Bu takdirde geminin ulaşması gecikmişse alıcı mahkemeye müracaat ederek bu hususta müstacelen bir müddet tayinini talebedebilir. Her halde mahkemenin tayin edeceği müddet geminin yükleme yerinden hareketi tarihinden itibaren altı ayı geçemez. Tayin edilen müddet içinde gemi ulaşmazsa alıcı aynen ifaden vazgeçebilir.

    3. AKTARMA:

    Madde 1136 - Mallar yolculuk sırasında mücbir sebep yüzünden yükletildiği gemiden diğer bir gemiye aktarılmışsa akdin aynen ifasından vazgeçilemeyip malların aktarma edildiği gemi önceden tayin olunan geminin yerine geçmiş sayılır.

    4. MALLARIN HASARA UĞRAMASI:

    Madde 1137 - Yolculuk sırasında mallar, kasdedilen menfaat zail olacak derecede deniz hasarına uğramışsa mukavele hükümden düşer.

    Diğer hallerde alıcı malları ulaştırıldıkları zamandaki bulunduğu hal üzere kabule mecburdur. Bu takdirde bilirkişi marifetiyle takdir edilecek miktar malın bedelinden indirilir.

    B - FOB SATIŞ:

    Madde 1138 - Yükleme limanı zikrolunarak "Fob" satılan malların satıcı tarafından mukavele şartları dairesinde ve bunlar yoksa yükleme yerindeki teamüllerle muayyen olan suret ve zamanda ve ambalaj içinde alıcı tarafından tayin olunacak gemide teslim edilmesi lazımdır.

    "Fob" satılan malların geminin küpeştesini fiilen geçtiği andan itibaren nefi ve hasarı alıcıya aittir. Şu kadar ki; tayin olunan gemi vaktinde hazır olmazsa malların satıcı tarafından alıcının emrine amade kılındığı andan ve alıcı gemiye vakit ve zamanında tayin etmemiş veya malı teslim almak için bir müddet tayin yahut teslim yeri hakkında seçme hakkını muhafaza etmiş olup da vakit ve zamanında buna dair talimat göndermemiş olduğu takdirde kararlaştırılan müddetin bitiminden itibaren hasarı alıcıya aittir.

    Masraflar hakkında 1146 ncı madde hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; konişmento masraflariyle navlun bedeli ve hasarın alıcıya intikal ettiği andan sonra mallara binen bütün masraflar alıcıya aittir.

    Diğer hususlarda 25 inci madde hükmü "Fob" satış hakkında da tatbik olunur.

    C - SİF SATIŞ:

    I - TARİF:

    Madde 1139 - Bir malın muayyen bir yere taşınması için gemiye yükletilmesi şartiyle mal değerinden ve satıcı tarafından ödenecek sigorta ücretiyle navlundan ibaret maktu bir bedel karşılığında yapılan satışa "Sif" satış denir.

    Satıcı borcunu kısım kısım yerine getirmeye salahiyetli olduğu takdirde yükletilen her kısım emtia ayrıca satılmış sayılır.

    1140 - 1158 inci maddeler hükümleri mahfuz kalmak şartiyle 25 inci madde hükmü sif satış hakkında da tatbik olunur.

    II - SATICININ BORÇLARI:

    1. YÜKLEME BORCU:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1140 - "Sif" satılan malların, satıcı tarafından mukavele şartları dairesinde ve bunlar yoksa yükleme yerindeki teamüllerle muayyen olan şekil ve zamanda ve ambalaj içinde gemiye yükletilmesi lazımdır.

    Satıcının; malların gemiye yükletildiği andaki halini, tartı ve vasıflarını keşif ve muayene ettireceğine dair olan mukavele muteberdir. Bu takdirde satıcı mahkemeye müracaatla bilir kişi tayinini talebedebilir. Bilir kişi tarafından tanzim edilen rapor hileye müstenit değilse alıcıya karşı muteberdir.

    Mukavele yapıldığı anda satılan mallar gemiye yükletilmiş veya 1097 nci maddenin son fıkrası hükmü gereğince taşıyan tarafından taşınmak üzere teslim alınmış bulunur yahut satıcı borcunu yerine getirmek üzere her hangi bir gemiye yükletilmiş olup da satılan malların cins, mahiyet ve vasıfları itibariyle aynı malları tedarik etmek hakkını haiz olursa, satıcı mezkur malların mukavelenin ifası için tayin ve tahsis edilmiş olduğunu alıcıya bildirmekle birinci fıkrada yazılı borcunu yerine getirmiş sayılır. Böyle bir halde, daha önce bildirme yapılmamış ise, konişmento ve sair belgelerin alıcıya teslimi, bildirme hükmündedir.

    Satıcıya düşen teslim borcunun ifa yeri malın yüklendiği yerdir. Şu kadar ki; malın mülkiyetinin alıcıya geçmesi onu temsil eden konişmentonun ciro ve teslimi ile olur.

    B - YÜKLEME TARİHİ:

    Madde 1141 - Satıcı, satılan malların hepsini mukavele ile muayyen tarihte ve müddet içinde yahut mukavele yoksa münasip bir müddet içinde gemiye yüklemek veya taşıyıcıya, yükletilmek üzere teslim etmekle mükelleftir.

    Satıcı, malların usulüne muvafık olarak yükletildiğini bir yükleme konişmentosu ile ispat eder. Tesellüm konişmentosu halinde; yüklemenin konişmentoda yazılı tarihte hakikaten yapılmadığını alıcı her zaman ispat edebilir. Şu kadar ki; tesellüm konişmentosu 1097 nci maddenin son fıkrasının son cümlesinde yazılı şerhi ihtiva ederse alıcı hilafını ispat edemez.

    Mallar memleket içindeki bir şehirden veya nehir üzerinde bulunan bir limandan sevk edildiği ve mezkur malları taşıyacak bütün vasıtalar için tek konişmento tanzim kılındığı takdirde bu malların yükletildiği ilk vasıta ile sevk edildiği tarih, yükleme tarihi hükmünde tutulur.

    C - GECİKME:

    Madde 1142 - Satıcı, yükleme borcunu kısmen veya tamamen yükleme tarihinde mücbir sebebe dayanmaksızın yerine getirmemiş ise alıcı mukavelenin aynen ifasından vazgeçebilir. Vazgeçme gecikmeksizin ihbar edilmelidir.

    Mücbir sebep; satılan malların veya bir kısmının istihsaline, işlenmesine, gönderilmesine veya yüklenmesine yahut eşya taşıma mukavelelerinin yapılmasına mani olursa, satıcı keyfiyeti gecikmeksizin alıcıya bildirdiği takdirde yüklemenin yapılacağı müddet, maniin ortadan kalkmasına kadar uzatılmış sayılır. Şu kadar ki; 1141 inci maddenin birinci fıkrasında yazılı müddetin sonundan itibaren 15 gün geçmişse her iki taraf tazminat istemeksizin mukaveleden veya mukavelenin henüz ifa edilmemiş olan kısmından cayabilir. Caymanın 15 günlük müddetin geçmesinden itibaren bir hafta içinde ihbar edilmesi şarttır.

    D - NEFİ VE HASAR:

    Madde 1143 - "Sif" satılan malların geminin küpeştesini aştığı andan itibaren nefi ve hasarı alıcıya aittir. Şu kadar ki; mallar yalnız nevan tayin edilmişse satıcı malların yükleme anı ile markaları ve yükletildiği gemi hakkında aldığı malumatı derhal alıcıya bildirmek suretiyle yüklettiği malları tayin ve tahsis etmiş olması şarttır.

    1140 ıncı maddenin üçüncü fıkrasında yazılı hallerde nefi ve hasar, bildirme tarihinden itibaren alıcıya aittir.

    2. TAŞIMA SÖZLEŞMESİNİ YAPMAK BORCU:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1144 - Satıcı; 1140 ıncı maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı haller haric olmak üzere, yükleme yerinden varma limanında vinç üzerinde teslimine kadar taşınması için ve navlun kendi tarafından ödenmek üzere, malların cins ve mahiyetine elverişli bir taşıma mukavelesi yapmakla mükelleftir.

    Malın hangi gemiye yükletileceği akitle kararlaştırılmış olmadığı takdirde, satıcı malları, yükleme yeri ve zamanında bu gibi malların yollanması için mutat olan ve yükleme ve varma limanları arasındaki mutat yolu takibeden bir gemi ile taşıtabilir.

    Satıcı; satış mukavelesine aykırı olarak ve muhik sebep olmaksızın, malları tayin edilenden başka bir gemiye veya vapur yerine yelkenliye yahut doğru bir gemi yerine bazı iskelelere uğrayan bir gemiye yükletmiş ise alıcı aynen ifadan vazgeçerek tazminat istiyebilir. Şu kadar ki; satıcı malların yükletileceği gemiyi tek konişmento münderecatına dayanarak tayin etmiş ise donatanın veya taşıyanın, satıcı ile olan münasebetlerinde bu tayin kaydına riayete mecbur olmadığı hallerde satıcı da alıcıya karşı mezkur kayda riayetle mükellef değildir.

    B - KONİŞMENTO:

    Madde 1145 - Taşıma mukaveleleri dolayısiyle gemiye yükletilmiş veya yükletilmek üzere taşıyana teslim edilmiş olan mallar karşılığında bir konişmento tanzim ettirilmesi lazımdır.

    Konişmentolarla taşıma mukavelelerine derci mutat olan şartlar, 1116 ve 1118 inci maddeler hükümlerine muhalif olmadıkça alıcıya karşı da muteberdir.

    Mallar, 1141 inci maddenin son fıkrası gereğince tek konişmento ile gönderilmişse bu konişmento malların ilk sevk edildiği yerde ve bütün yolculuğa şamil olmak üzere tanzim edilmek lazımdır.

    C - MASRAFLAR:

    Madde 1146 - Satıcı ambalaj masrafları ve navlundan başka malların gemiye yükletilmesi için gerekli muayene ve kontrol işlerine mütaallik masraflara, hususiyle kalite kontrolü ölçü, tartı ve sayma masrafları ile bütün yükleme masraflarına ve ödenmesi lazımgelen bütün harç, vergi, resim ve ihraç takasları dahil olmak üzere, sair mükellefiyetlere katlanmaya mecburdur.

    Alıcı tarafından istihsali talep olunduğu takdirde, menşe şahadetnamesiyle yükleme veya menşe memleketinde verilip malları varma yerine ithal veya malların üçüncü devlet ülkesinden transit tarikiyle geçmesi için alıcıya lüzumlu olabilecek vesikaların masrafları ve bunların tercüme ve tasdiki için sarf edilen harç ve sair masraflar alıcıya aittir.

    3. SİGORTA ETTİRME BORCU:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1147 - Satıcı; yükletilmiş malları, sigorta poliçelerine derci mutat olan şartlar dairesinde denizcilik rizikolarına karşı muteber bir sigortacıya sigorta ettirmek ve sigorta ücretini ödemekle mükelleftir.

    Aksine mukavele veya teamül olmadıkça sigorta bedelinin malların fatura ile belli olan sif değerine umulan kar olarak yüzde on ilavesi suretiyle hasıl olacak tutarda olması lazımdır.

    Mallar kısım kısım yükletilmiş ise her kısım ayrı ayrı sigorta ettirilir.

    Satıcı alıcıya karşı bizzat sigortacı vazifesini göremez.

    B - RİZİKOLAR:

    Madde 1148 - Aksi kararlaştırılmış olmadıkça sigorta ile karşılanması lazımgelen rizikolar, alelade rizikolardan ibaret olup harb rizikosu hariçtir. Alıcının talebi üzerine harb rizikosuna karşı da sigorta yapılırsa mezkur sigorta ücreti alıcıya aittir.

    Sigortanın şümulüne, muafiyetlere ve sigorta bedelinin ödeme tarzına ait şartların tayininde; yükleme yerindeki ticari taammüllerle malların cins ve mahiyeti ve geminin önceden tayin olunan rotası göz önünde tutulur. Şu kadar ki; sigortanın malların yükletmiş veya yükletilmek üzere taşıyıcıya teslim edilmiş olduğu yerden, mutat aktarmalar dahil olmak üzere, varma limanında vinç üzerinde teslimine kadar olan rizikoları karşılaması lazımdır.

    Satıcı malları tanınmış ve muteber bir sigortacıya sigorta ettirmiş ise sigortacının sigorta bedelini ödemekten aciz kalmasından dolayı alıcıya karşı mesul değildir.

    C - MUVAKKAT SİGORTA İLMÜHABERİ:

    Madde 1149 - Muvakkat bir sigorta ilmühaberi, sigortanın hususi şartlarını havi olmadıkça ve diğer şartlar hakkında sigorta poliçesi numunelerinden birine atfen tanzim edilmedikçe sigorta poliçesi yerine geçmez.

    4. VESİKALARI İBRAZ ETME BORCU:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 1150 - Mallar yükletildikten sonra muntazam cirolu konişmentosu ile beraber sigorta poliçesi veya onun yerine muvakkat bir sigorta ilmühaberi, kati fatura veya mallar kısım kısım yükletilmiş yahut 1157 ve 1158 inci maddelerde yazılı hallerden biri mevcutsa, muvakkat fatura ve icabı halinde malların vasfı ve tartısını müsbit şahadetname ile mukaveleye göre satıcının vermeye mecbur olduğu diğer vesikalar, satıcı tarafından gecikmeksizin alıcıya ibraz edilir veya ettirilir.

    Konişmentoda çarter mukavelesine taalluk eden kayıtlar bulunursa çarter partinin sureti de ibraz edilir.

    B - VESİKALARIN TAM VE MUNTAZAM OLMASI:

    Madde 1151 - Alıcıya ibraz edilen vesikaların tam, muteber ve muntazam olması ve malların irsal edildiği yerde tanzim edilmiş bulunmaları şarttır.

    Konişmento birden çok nüsha olarak tanzim edilip de metninde alıcı veya acentası yahut diğer bir temsilcisi gönderilen olarak gösterilmişse, satıcı, konişmentonun yalnız bir nüshasını ibraz etmekle iktifa edebilir; diğer hallerde bütün nüshaları ibraz etmeye mecburdur; meğer ki, diğer nüshaların ibraz edilmemesi yüzünden doğacak zararın tazminini sağlıyan muteber bir bankanın teminat mektubunu alıcıya vermiş olsun.

    İbraz edilen vesikaların münderecatı esaslı noktalarında satış mukavelesine tevafuk etmezse, alıcı vesikaları reddederek mukavelenin aynen ifasından vazgeçip tazminat istiyebilir.

    III - ALICININ BORÇLARI:

    1. VESİKALARI İNCELEME BORCU:

    Madde 1152 - Alıcı yukarıki maddede yazılı vesikaların kendisine ibraz edilmesi üzerine bunları inceliyerek gecikmeksizin kabul veya reddettiğini beyana mecburdur.

    Vesikaların ibrazından itibaren üç gün zarfında alıcı bir itiraz dermeyan etmediği takdirde bunların tam, muteber ve muntazam olduğunu kabul etmiş sayılır.

    Kezalik bazı muayyen sebepler zikir ve tasrihi ile vesikaları reddetmiş veya ihtirazı kayıtla kabul etmiş ise bu muayyen sebepler dışında bir itiraz dermeyan edemez.

    Vesikaları reddettiği takdirde reddin haksız olduğu tebeyyün ederse, alıcı satıcıya tazminat vermeye mecburdur.

    Alıcı vesikaları kabul etmiş ise; satıcının hilesi sabit olmadıkça veya malların vesikaların münderecatına uygun olmadığı anlaşılmadıkça mukaveleye riayete mecburdur.
#1897
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 09:51:45
    VIII - MÜŞTEREK DONATANLARIN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI MESULİYETİ:

    1. ŞÜMULÜ:

    Madde 969 - Müşterek donatanlar, bu sıfatla, şahsan mesul oldukları hallerde, üçüncü şahıslara karşı ancak sahip bulundukları iştirak payları nispetinde mesuldürler.

    İştirak payının temliki halinde, temlik ile 966 ncı maddede yazılı ihbar arasında geçen zaman içinde bu pay yüzünden doğmuş olan şahsi borçlardan dolayı temlik eden ve iktisabeden mesuldürler.

    2. SALAHİYETLİ MAHKEME:

    Madde 970 - Müşterek donatanlar aleyhine, bu sıfatla, her hangi bir alacaktan dolayı, müşterek donatanlardan biri veya bir üçüncü şahıs tarafından geminin bağlama limanı mahkemesinde dava açılabilir.

    Davanın müşterek donatanlardan bir veya birkaçına karşı açılmış olması halinde de aynı hüküm tatbik olunur.

    IX - YAPI ORTAKLIĞI:

    Madde 971 - İki veya daha fazla kimsenin beraberce deniz ticaretinde kullanmak üzere müştereken bir gemi inşa ettirmek için birleşmeleri halinde 952, 953, 962, 967 nci maddelerle 969 uncu maddenin birinci fıkrası hükümleri ve geminin inşası tamamlanıp da tersane sahibi tarafından teslimi anından itibaren de fazla olarak 965, 966, 968 inci maddelerle 969 uncu maddenin 2 nci fıkrası hükümleri tatbik olunur. 962 nci madde hükmü inşaat masraflarına da şamildir.

    Geminin inşaatı tamamlanmadan da bir gemi müdürü tayin edilebilir. Bu takdirde gemi müdürü, tayin edilir edilmez, ilerdeki donatma iştiraki işleri bakımından gemi müdürünün haiz olduğu hak ve vazifelere sahip olur.

    ÜÇÜNCÜ FASIL : KAPTAN

    A - MESULİYETİ:

    I - İHTİMAM:

    Madde 972 - Kaptan, bütün işlerinde hususiyle ifası kendine düşen mukavelelerin yerine getirilmesinde tedbirli bir kaptan gibi hareket etmeye mecburdur. İşlediği kusurlardan, hususiyle bu fasılla ilerdeki fasıllarda ve diğer kanunlarda yazılı vazifelerini yapmamasından doğacak zararlardan mesuldür.

    II - KAPTANIN KENDİLERİNE KARŞI MESUL OLDUĞU KİMSELER:

    Madde 973 - Kaptan, donatandan başka, taşıtana, yükletene, gönderilene, yolcuya, gemi adamlarına, alacağı 988 inci maddeye giren bir kredi muamelesinden doğan gemi alacaklısına, hususiyle deniz ödüncü verene karşı da mesuldür.

    Donatanın emrine uymuş olması; kaptanı, yukarda sayılan diğer kimselere karşı olan mesuliyetinden kurtaramaz. Durumu bilerek böyle emir veren donatan da şahsan mesul olur.

    B - VAZİFELERİ:

    I - GEMİYİ YOLA ELVERİŞLİ HALE KOYMA VAZİFESİ:

    1. YOLA ELVERİŞLİLİK:

    Madde 974 - Kaptan; yola çıkmadan, geminin 817 nci maddede yazılı bakımlardan denize ve yola elverişli olmasına ve gemiye, gemi adamlarına ve yüke ait vesikaların gemide bulunmasına dikkat etmeye mecburdur.

    2. YÜKLEME VE BOŞALTMAYA ELVERİŞLİLİK:

    Madde 975 - Kaptan; yükleme ve boşaltma aletlerinin maksada elverişli bir halde bulunmasına ve istif işleri hususi istifçiler tarafından görülse bile, istifin denizcilikte cari olan usul ve örflere uygun bir tarzda yapılmasına dikkat etmeye mecburdur.

    Kaptan; denizcilik örf ve usullerince geminin aşırı derecede yüklü olmamasına, lüzumlu safranın yerinde olmasına ve ambarların akit uyarınca taşınacak olan malların kabulüne, taşınmasına ve korunmasına elverişli ve tertibatlı bir halde bulunmasına dikkate mecburdur.

    II - YABANCI MEVZUATA RİAYET VAZİFESİ:

    Madde 976 - Kaptan; yabancı memlekette iken o memleketin mevzuatına, hususiyle polis ve gümrük nizamlarına riayetle ve bunlara aykırı hareketlerinden çıkan zararları tazmin ile mükelleftir.

    Kezalik gemisine harb kaçağı olduğunu bildiği veya bilmesi lazımgelen malı yüklemesi yüzünden çıkan zararı da tazmin ile mükelleftir.

    III - YOLA ÇIKMA VAZİFESİ:

    Madde 977 - Gemi kalkmaya hazır olunca kaptan ilk elverişli fırsatta yola çıkmaya mecburdur.

    Kaptan, hastalık veya diğer bir sebepten dolayı gemiyi idare edemiyecek bir halde bulunsa dahi geminin kalkmasını veya yolculuğun devamını işi bozacak surette geciktiremez; bilakis halin icabına göre donatandan emir almak mümkünse, vakit geçirmeden donatana manileri bildirip emir gelinciye kadar lüzumlu tedbirleri almaya halin icabına göre bu mümkün değilse yerine başka kaptan koymaya mecburdur. Bu kaptanı seçmekte kusuru görülmedikçe kendine vekalet eden kaptanın fiillerinden dolayı mesul tutulamaz.

    IV - GEMİDE HAZIR BULUNMA MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 978 - Yükleme başladıktan boşaltma bitinceye kadar acil sebepler olmadıkça kaptan, ikinci kaptanla birlikte aynı zamanda gemiden ayrılamazlar; acil bir sebeple kaptan ve ikinci kaptan gemiden ayrılmaya mecbur kalırlarsa kaptan, ayrılmadan önce zabitler ve tayfalar arasından işini başarabilecek birini vekil olarak yerine koymaya mecburdur.

    Gemi emin olmıyan bir liman veya sahilde bulunduğu zaman, aynı hüküm yükleme başlamazdan önce ve boşaltma bittikten sonra dahi tatbik olunur.

    Görünür bir tehlike halinde veya gemi denizde iken acil zaruret olmadıkça kaptan gemide hazır bulunmak mecburiyetindedir.

    V - GEMİ MECLİSİ:

    Madde 979 - Kaptan; tehlike karşısında, gemi zabitleriyle müşavereye lüzum görse bile verilen kararla bağlı olmayıp alacığı tedbirlerden daima bizzat mesul olur.

    VI - GEMİ JURNALI:

    1. TUTMA MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 980 - Her gemide (Gemi jurnalı) denilen bir defter tutulur. Bu deftere her yolculukta yük veya safranın yüklenmesi başlandığı andan itibaren geçecek bellibaşlı hadiseler yazılır.

    Gemi jurnalı kaptanın nezareti altında ikinci kaptan tarafından ve bunun mazereti halinde bizzat kaptan yahut nezareti altında olmak şartiyle münasip bir gemi adamı tarafından tutulur.

    Bir liman içinde yolculuk eden küçük gemilerde jurnal tutmak mükellefiyeti yoktur.

    2. MUHTEVASI:

    Madde 981 - Gemi jurnalına günü gününe şunlar yazılır.

    1. Hava ve rüzgarın hali;

    2. Geminin takip ettiği rota ve katettiği mesafeler;

    3. Geminin bulunduğu tul ve arz dairesi;

    4. Sintinelerdeki su yüksekliği.

    Bundan başka şunlar da jurnala yazılır:

    1. İskandil edilen su derinliği;

    2. Kılavuz alınması ve kılavuzun gemiye girdiği ve ayrıldığı saatler;

    3. Gemi adamları arasındaki değişiklikler;

    4. Gemi meclisince verilen kararlar;

    5. Gemi veya yükünün uğradığı bütün kazalar ve bunların tafsilatı.

    Gemide işlenen suçlar ve verilen disiplin cezalariyle gemideki doğum ve ölüm vakaları dahi jurnala yazılır. Nüfus Sicil Kanununun hükümleri mahfuzdur.

    Mani olmadıkça kayıtlar her gün yapılır.

    Gemi jurnalı kaptan ve ikinci kaptan tarafından imzalanır.

    VII - DENİZ RAPORU:

    1. TESBİT ETTİRME MÜKELLEFEYETİ:

    Madde 982 - Kaptan, yolculuk esnasında vukubulacak bütün kazaları, bunlar ister gemi veya yükün zıyaını yahut hasara uğramasını, ister geminin bir barınma limanına girmesini veyahut her hangi başka bir zararı intacetmiş olsun, gemi adamlarının tamamı yahut içlerinden bir kısmının iştirakiyle mahkemeye tesbit ettirmeye mecburdur.

    Bu tesbit, vakit kaybetmeden, aşağıda yazılı yerlerde yaptırılır:

    1. Varma limanında ve eğer varma limanı birden çok ise kazadan sonra varılacak ilk limanda;

    2. Gemi tamir edildiği veya yük boşaldığı takdirde barınma limanında;

    3. Yolculuk, geminin batması yüzünden veya diğer bir sebepten varma limanına ulaşmadan biter ise kaptanın veya ona vekalet eden kimsenin uğradığı ilk münasip yerde.

    Kaptan ölür veya tesbit yaptıramıyacak bir halde bulunursa gemide kaptandan sonra en yüksek rütbeli zabit bunu yaptırmaya mezun ve mecburdur.

    Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanun hükmü mahfuzdur.

    2. TESBİT EDİLECEK HUSUSLAR:

    Madde 983 - Yolculuğun önemli hadiseleri, hususiyle kazalar ve zararın önüne geçilmesi veya azaltılması için alınan tedbirler tam ve vazıh olarak mahkemece tesbit olunur.

    3. MUHAKEME USULÜ:

    Madde 984 - Tesbit için kaptan, bütün gemi adamlarının ad ve soyadlarını ihtiva eden bir cetvel ve gemi jurnaliyle birlikte 982 nci maddede yazılı yerdeki mahkemeye müracaat eder.

    Müracaat üzerine mahkeme tesbit için mümkün olduğu kadar yakın bir gün tayin ve münasip bir tarzda ilan eder. Şu kadar ki, ilan mahzurlu bir gecikmeyi mucip olacaksa bundan vazgeçebilir.

    Gemi veya yükle ilgili şahıslar ve kaza ile her hangi bir surette ilgili olanlar, bizzat mahkemede bulunabilecekleri gibi, bir vekil de bulundurabilirler.

    Kaptan gemi jurnalına istinaden izahlarda bulunur. Gemi jurnalı mahkemeye getirilemiyorsa veya tutulması mecburi değilse bu hallerin sebepleri bildirilmelidir.

    Hakim lüzum görürse gemi adamlarından gelmemiş olanları da dinliyebilir; işin iyi anlaşılması için kaptan ve diğer gemi adamlarına istediğini sorabilir.

    Kaptan ve diğer gemi adamlarına doğru söylemeleri lüzumu ihtar olunur.

    4. ZAPTIN ASLININ SAKLANMASI:

    Madde 985 - Zaptın aslı mahkemede saklanır, ilgililerden istiyenlere tasdikli sureti verilir.

    C - KANUNDAN DOĞAN TEMSİL SALAHİYETİ:

    I - DONATANIN TEMSİLCİSİ SIFATİYLE:

    1. ŞÜMULÜ:

    A - GEMİ BAĞLAMA LİMANINDA BULUNDUĞU ZAMAN:

    Madde 986 - Gemi henüz bağlama limanında bulunduğu sırada kaptanın yapmış olduğu hukuki muameleler donatanı ilzam etmez; meğer ki, kaptan ayrıca verilmiş hususi salahiyete istinaden hareket etmiş veya borç başka hususi bir kanuni sebepten ileri gelmiş olsun.

    Kaptan bağlama limanında dahi olsa tayfa tutabilir.

    B - GEMİ BAĞLAMA LİMANI DIŞINDA BULUNDUĞU ZAMAN:

    Madde 987 - Gemi bağlama limanı dışında bulunduğu sırada kaptan bu sıfatla geminin donatılmasına, yakıt ve kumanyasına, gemi adamlarına, geminin iyi halde muhafaza edilmesine ve umumi olarak yolculuğun selametle icrasına mütaallik her türlü muamele ve tasarrufları üçüncü şahıslarla donatan namına yapmaya salahiyetlidir.

    Taşıma mukaveleleri yapmak ve kendi vazifeleri çerçevesine dahil hususlarda dava açmak da kaptanın salahiyetleri cümlesindendir.

    2. HUSUSİ HALLER:

    A - KREDİ MUAMELELERİ:

    Madde 988 - Kaptan, ödünç para veya veresiye mal almaya ve bu gibi kredi muamelelerine girişmeye, ancak gemiyi muhafaza etmek veya yolculuğu yapmak için zaruret halinde ve bu zaruretle ölçülü derecede salahiyetlidir. Kaptan ancak yolculuğun icrası için zaruret halinde ve yalnız bu zaruretle ölçülü derecede deniz ödüncü alabilir.

    Muamelenin muteber sayılması, paranın hakikaten sarf edilmiş olup olmamasına veya kaptanın seçtiği kredi şeklinde isabet bulunup bulunmamasına yahut kaptanın emrinde para mevcut olup olmamasına bağlı değildir; meğer ki, üçüncü şahıs kötü niyet sahibi olsun.

    B - DONATANIN ŞAHSİ MESULİYETİNİ DOĞURAN MUAMELELER:

    Madde 989 - Kaptanın muamelelerinden ve bilhassa kambiyo taahhütlerinden dolayı donatanın şahsan mesul tutulması kaptana donatan tarafından açık bir temsil salahiyeti verilmiş olmasına bağlıdır (Madde 948, Fk. 1, Bent 1). Kaptan açıkça verilmiş bir temsil salahiyetini haiz olmadıkça, donatan tarafından onun hareket tarzına ait talimatlar veya işe ait emirler verilmiş olması kaptanın yapmış olduğu muamelelerden dolayı üçüncü şahıslara karşı donatanın şahsan mesul tutulmasına sebep teşkil etmez.

    C - GEMİ SATIŞI:

    Madde 990 - Geminin bulunduğu yerin mahkemesi bilirkişi dinliyerek ve varsa Türk Konsolosunun mütalaasını alarak satışta kati zaruret bulunduğuna karar vermedikçe kaptan gemiyi satamaz.

    Geminin bulunduğu yerde mahkeme veya tahkikat yapabilecek başka bir makam yoksa kaptan hareketini haklı gösterecek bilirkişi raporu almak, buna da imkan yoksa başka deliller toplamak mecburiyetindedir.

    Satış açık artırma ile yapılır.

    3. TEMSİL SALAHİYETİNİN TAHDİDİ:

    Madde 991 - Kaptanın kanundan doğan temsil salahiyetlerini tahdit etmiş olan donatan, kaptanın tahditlere riayetsizliğini yalnız bunları bilen kimselere karşı ileri sürebilir.

    4. KAPTANIN VERDİĞİ AVANSLAR:

    Madde 992 - Vekaleti olmadan donatan hesabına kendi parasından avans veren veya şahsan borçlanan kaptan donatandan tazminat isterken üçüncü şahıs hükmündedir.

    5. HÜKÜMLERİ:

    A - ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARA KARŞI:

    Madde 993 - Kaptanın bu sıfatla ve kanuni salahiyetleri çerçevesi içinde, donatan adına hareket ettiğini bildirerek veya bildirmiyerek, yaptığı hukuki muamelelerle donatan üçüncü kişilere karşı hak iktisap eylediği gibi gemi ve navlun ile mesul de olur.

    İfasını tekeffül etmedikçe veya kanuni salahiyetleri çerçevesini aşmadıkça kaptan bu gibi muamelelerden şahsan mesul olmaz; şu kadar ki; kaptanın 972 ve 973 üncü maddelerde yazılı mesuliyetleri mahfuzdur.

    B - DONATANA KARŞI:

    Madde 994 - Kaptanın salahiyetleri donatan tarafından tahdit edilmiş olmadıkça kaptanın haiz olduğu salahiyetleri şümulüne mütaallik 986 - 990 ıncı maddeler hükümleri kaptanın donatan ile olan münasebetlerinde de tatbik olunur.

    Kaptan; geminin durumundan, yolculuk hadiselerinden, yaptığı sözleşmelerden, açılan davalardan donatana muntazam bir tarzda haber vermekle mükellef olduğu gibi hal ve zaman elverdikçe bütün önemli işlerde ve hususiyle 988 ve 990 ıncı maddelerde yazılı hallerde, yolculuğun değiştirilmesi veya kesilmesi zaruretinde ve fevkalade tamirler veya alımlarda donatandan talimat istemiye mecburdur.

    Kaptan fevkalade tamirleri ve alımları, elinde donatana ait kafi para bulunsa bile, ancak zaruret halinde yapabilir.

    Kaptan; bir ihtiyacı giderecek parayı deniz ödüncü almadan veya vazgeçilebilecek gemi teferruatı ve kumanyasını satmadan elde edemiyeceği hallerde, donatana en az zarar verecek tedbirleri almakla mükelleftir.

    Kaptan geminin bağlama limanına dönüşünde ve her isteyişinde donatana hesap vermeye mecburdur.

    II - YÜKLE İLGİLİ OLANLARIN TEMSİLCİSİ SIFATİYLE:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 995 - Yükle ilgili olanların menfaatlerini korumak için kaptan yolculuğun devamında mümkün olduğu kadar yüke bakmakla mükelleftir.

    Bir zıyaın önüne geçilmesi veya azaltılması için hususi tedbirler alınmaya lüzum görüldüğünde kaptan, yükle ilgili olanların temsilcisi sıfatiyle menfaatlerini korumaya ve kabil oldukça talimatlarını alarak mümkün mertebe tatbika mecburdur; bunlara imkan bulunmazsa kaptan takdirine göre hareket eder ve umumi olarak yükle ilgili olanlara hadiselerden ve alınan tedbirlerden gecikmeksizin haber verir.

    Bu gibi hallerde kaptan, yükü tamamen veya kısmen boşaltmaya ve yükün bozulmasından veya sair sebeplerden ileri gelebilecek büyük bir zararın başka surette önüne geçilemiyeceği hallerde, satmaya yahut yükün muhafazası ve daha ileri götürülmesi için lüzumlu paraları elde etmek maksadiyle deniz ödüncü almaya ve yük alıkonmuş veya müsadere edilmiş yahut başka bir suretle elinden çıkmışsa onu geri almak için adli ve idari makamlara veya fertlere karşı her türlü taleplerde bulunmaya ve her türlü davaları açmaya dahi salahiyetlidir.

    2. HUSUSİ HALLER:

    A - YOLCULUĞUN DEVAMINA ENGEL OLAN HAL:

    Madde 996 - Yolculuğun ilk rotadan devamına umulmıyan bir hal mani olursa kaptan, halin icabına ve imkan nispetinde tatbikina mecbur olduğu talimata göre yolculuğa ya başka bir rotada devam etmeye yahut bunu kısa veya uzun bir müddet için kesmeye veyahut kalkma limanına dönmeye salahiyetlidir.

    Taşıma mukavelesinin hükümden düşmesi halinde kaptan 1086 ncı madde gereğince muamele yapar.

    B - YÜKLE İLGİLİ OLANLARIN ŞAHSİ MESULİYETİNİ DOĞURAN MUAMELELER:

    Madde 997 - Kaptan, yükle ilgili olanların şahsi mesuliyetlerini doğuracak muameleleri 995 inci maddedeki hallerde bile, ancak hususi bir salahiyetle yapabilir.

    3. YÜK ÜZERİNDE TASARRUFLAR:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 998 - Kaptan, 995 inci maddede yazılı hallerden başkasında yolculuğun devamı için zaruri olmadıkça yükü karşılık göstererek deniz ödüncü almaya yahut yükün bir kısmını satmaya yahut başka suretle yük üzerinde tasarrufta bulunmaya salahiyetli değildir.

    B - MÜŞTEREK AVARYA HALİNDE:

    Madde 999 - Para ihtiyacı müşterek avaryadan ileri gelmiş olup da kaptan bunu gidermek için çeşitli tedbirler karşısında bulunursa bunlardan ilgililere en az zarar verecek olanı seçmeye mecburdur.

    C - MÜŞTEREK AVARYA OLMIYAN HALLERDE:

    Madde 1000 - Müşterek avarya yoksa kaptan, yükü karşılık göstererek deniz ödüncü almaya yahut bir kısmı üzerinde satış veya başka suretle tasarruf etmeye ancak para ihtiyacının başka suretle giderilememesi veya diğer tedbirin alınmasının donatan için fahiş bir zararı mucip olması halinde salahiyetlidir.

    Kaptan bu hallerde bile 1160 ıncı maddenin 1 inci fıkrası gereğince yükü ancak gemi ve navlunu ile birlikte karşılık göstererek deniz ödüncü alabilir.

    Deniz ödüncü donatan için fahiş bir zararı mucip olmadıkça kaptan, satış yerine deniz ödüncü almak yoluna gider.

    D - MÜŞTEREK HÜKÜM:

    Madde 1001 - Yukarıki maddede yazılı hallerde yük karşılık gösterilerek deniz ödüncü alınması yahut yükün bir kısmı üzerinde satış veya başka bir suretle tasarruf edilmesi, 988 inci madde ile 1235 inci maddenin 6 ncı bendi hükümlerine uygun ve donatan hesabına yapılmış bir kredi muamelesi sayılır.

    Donatanın vereceği tazminat hakkında 1112 nci madde hükmü tatbik olunur. Mallar üzerinde satış suretiyle yapılan tasarruf halinde safi satış tutarı 1112 nci maddede yazılı değeri geçerse onun yerine safi satış tutarı kaim olur.

    4. MUAMELELERİN MUTEBER SAYILMASI:

    Madde 1002 - Kaptanın, 995, 998, 999 ve 1000 inci maddeler gereğince yaptığı hukuki muamelelerin muteber sayılması için 988 inci maddenin ikinci fıkrası hükmü tatbik olunur.

    D - ŞAHSİ MUAMELELERİ:

    I - NAVLUNDAN BAŞKA ALINAN PARANIN TESLİM MECBURİYETİ:

    Madde 1003 - Kaptan; taşıtandan, yükletenden veya gönderilenden ikramiye, bahşiş, pey ve saire mükafat ve tazminat gibi her ne nam ile olursa olsun navlundan başka aldığı bütün paraları da donatanın matlubuna kaydetmeye mecburdur.

    II - KENDİ HESABINA GEMİYE EŞYA YÜKLEME YASAĞI:

    Madde 1004 - Kaptan, donatanın muvafakati olmaksızın kendi hesabına eşya yükletemez. Bu yasağa aykırı hareket ederse donatanın bu yüzden uğramış olduğu daha fazla zararı tazmin ettirmek hakkı mahfuz kalmak şartiyle, bu gibi yolculuklarda mümasil eşya için, yükleme yerinde ve zamanında verilmesi mutat olan navlunun en yükseğini vermeye mecburdur.

    E - HİZMET SÖZLEŞMESİNİN SONU:

    I - YOL VERME:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1005 - Aksi kararlaştırılmış olsa bile donatan tarafından kaptana her zaman yol verilebilir. Kaptanın tazminat hakları mahfuzdur.

    2. TAZMİNAT HAKLARI:

    A - ŞAHSİ EHLİYETSİZLİK:

    Madde 1006 - İşe yaramadığından veya vazifesini yapamadığından dolayı kaptana yol verilmişse, kararlaştırılmış olan diğer bütün menfaatler de dahil olduğu halde işten çıkarıldığı güne kadar hak etmiş olduğu ücretler kendisine verilir.

    B - MÜCBİR SEBEPLER VE OLAĞANÜSTÜ HALLER:

    Madde 1007 - Muayyen bir yolculuk için hizmete alınmış olan kaptan; harp, ambargo, abluka, ithalat veya ihracat yasağı yahut gemi veya yüke mütaallik umulmıyan başka bir hal yüzünden yolculuğa başlanamamasından veya başlanmış iken devam edilmemesinden dolayı vazifesinden çıkarılmışsa, kararlaştırılmış olan diğer bütün menfaatler de dahil olduğu halde çıkarıldığı güne kadar hak etmiş olduğu ücreti alır. Muayyen olmıyan bir müddet için hizmete alınıp muayyen bir yolculuğa başladıktan sonra yukardaki sebeplerden dolayı yol verilmiş kaptan hakkında da aynı hüküm tatbik olunur.

    Bu hallerde kaptana yol verilmesi yolculuk sırasında olmuşsa kaptan ayrıca hizmete alındığı limana parasız götürülmesini veya bunun tutarı olan tazminatın verilmesini istiyebilir.

    Bu kanuna göre parasız seyahat hakkı, yolculuktaki geçim masraflariyle kaptanın zati eşyasının taşınmasına da şamildir.

    C - DİĞER HALLERDE:

    Madde 1008 - Muayyen olmıyan müddet için hizmete alınıp da muayyen bir yolculuğa başladıktan sonra 1006 ncı ve 1007 nci maddelerde yazılı sebeplerden başka bir sebeple işten çıkarılan kaptan, 1007 nci madde hükmü gereğince alacağı paralardan başka Avrupa limanında çıkarılmışsa iki ve Avrupa dışı bir limanda çıkarılmışsa dört aylık ücretini de tazminat olarak alır. Ancak, alacağı tazminat yolculuğu bitirmesi halinde hak edeceği miktarı geçemez.

    D - GÖTÜRÜ ÜCRETE GÖRE TAZMİNATIN TAYİNİ:

    Madde 1009 - Ücret zaman itibariyle olmayıp da bütün yolculuk için götürü olarak tesbit edilmişse 1006, 1007 ve 1008 inci maddelerdeki hallerde kaptana verilecek ücret miktarı, yaptığı hizmete ve eğer yola çıkmışsa geçirdiği yolculuk safhasının bütün yolculuk derecesine olan nispetine göre tayin olunur.

    1008 inci maddede yazılı iki veya dört aylık miktarındaki tazminatın hesabında; yolculuğun vasati devam müddeti esas tutulur.

    Bu müddetin tayininde, yükleme ve boşaltma için gerekli zaman ile geminin durumu ve vasfı gözönünde tutulur.

    E - DÖNÜŞ YOLCULUĞU:

    Madde 1010 - Gidiş geliş veya muayyen olmıyan bir zaman için hizmete alınan kaptan, dönüş yolculuğu geminin bağlama limanında bitmezse, hizmete alındığı limana kadar parasız götürülmesini ve ayrıca tam ücret veya bunun tutarı tazminatın verilmesini istiyebilir.

    3. ÇEKİLME:

    Madde 1011 - Muayyen olmıyan bir zaman için hizmete alınan kaptan; bir yolculuğa başlamış olduğu takdirde geminin bağlama limanına veya başka bir Türk limanına dönüp boşaltmasına kadar vazifesine devam etmeye mecburdur.

    Bununla beraber kaptan, çekilme ihbarı zamanında gemi bir Avrupa limanında veya Avrupa dışı bir limanda bulunduğuna göre, ilk çıkıştan itibaren iki veya üç yıl geçtikten sonra hizmetten çekilmesine müsaade istiyebilir. Böyle bir halde kaptan, yerine başkasının konulması için donatana münasip müddet bırakmak ve bu müddet içinde işine devam ve her halde başladığı yolculuğu bitirmek mecburiyetindedir.

    Donatan çekilme haberini alır almaz geminin dönmesini emrederse, kaptan, gemiyi geri getirmekle mükelleftir.

    4. MÜŞTEREK DONATAN OLAN KAPTAN:

    Madde 1012 - Kaptan müşterek donatanlardan biri ise kendi istemeden yol verildiğinde müşterek donatanlarla yaptığı sözleşme gereğince iştirakte donatan sıfatiyle haiz olduğu payın, diğer donatanlar tarafından, bilirkişilerce takdir edilecek değeri ile satınalınmasını istiyebilir. Kaptan muhik bir sebep olmadan bu hakkını istemekte gecikirse hakkı düşer.

    II - HASTALIK:

    Madde 1013 - Kaptan; hizmete girdikten sonra hastalık veya yaralanma dolayısiyle tedaviye muhtaç olur veya çalışamıyacak bir hale gelirse; gemi üzerinde veya vazifenin icabettirdiği yolculukta bulunduğu müddetçe donatan geçim ve bakım masraflarını vermekle mükelleftir. Eğer kaptan yabancı memlekette işe girmiş ve hastalık veya yaralanma hizmete girmeden evvel olmuş ve kaptan hastalıktan veya yaralanmadan dolayı yolculuğa başlamamış ise donatan yukarda yazılı masrafları vermekle mükellef değildir.

    Bakım hastanın bakılması ve tedaviye şamildir. Tedaviye hekime gösterme ve gemide bulunması mecburi olan veya bir limanda durulduğu esnada tedarik edilmesi kabil olan ilaç ve mutat tedavi vasıtalariyle bakım da dahildir.

    Donatan, yabancı memlekette kaptanın bakım ve tedavisini bir hastanede temin edebilir.

    Hastalıktan veya yaralanmadan dolayı yabancı memlekette kalmış olan kaptan, kendisinin ve hekimin veya deniz işleriyle uğraşan dairenin muvafakati ile bir Türk limanına gönderilebilir. Eğer kaptan muvafakatini bildirmiyecek halde olur veya haklı sebep olmaksızın rıza göstermezse bir hekim dinlendikten sonra kaptanın bulunduğu yerdeki deniz işleriyle uğraşan daire izin verebilir.

    Teklif edilen tedaviyi veya bir hastanede bakılmayı haklı bir sebep olmaksızın kabul etmekten kaçınan kaptan bu kaçınma müddetince parasız bakılmak hakkını kaybeder. Bu müddet geçim ve bakım için muayyen zamana dahil olur.

    Kaptan gemiyi Türk limanlarından birine bırakınca geçim ve bakım mükellefiyeti sona erer. Şu kadar ki, hastanın kendi haline bırakılması tehlikeli ise bakıma devam olunmak lazımdır.

    Kaptan hastalıktan veya yaralanmadan dolayı yabancı bir memlekette gemiyi bırakmaya mecbur kalmış ise, donatan, gemi bırakıldıktan sonraki zaman için de geçim ve bakıma borçludur. Geçim ve bakım mükellefiyeti geminin bırakılmasından itibaren 26 haftanın geçmesiyle sona erer. Şayet kaptan daha evvel memlekete iade edilir veya kendisi avdet ederse bu müddet daha evvel de sona erebilir.

    Geçim ve bakım mükellefiyetinden dolayı kaptan ile donatan arasında çıkan ihtilaf en evvel salahiyetli deniz işleri memurluğu tarafından muvakkaten karara bağlanır. Karar, ihtiyati tedbir kararı gibi icra olunur.

    Eğer kaptan gemi ile memleketi limanına veya hizmet sözleşmesinin yapıldığı limana dönmezse parasız götürülmek veya muvafık bir tazminat istemek hakkını da haiz olur.

    Hastalanan veya yaralanan kaptan, yola çıkmamışsa hizmetin tatiline kadar, yola çıkmışsa gemiden ayrıldığı güne kadar meşrut olan diğer bütün menfaatler de dahil olmak üzere ücret alır. Bir hastanede ikamet sırasında ücret alacağına halel gelmez.

    Bundan başka kaptan geminin müdafaası sırasında bir zarara uğrarsa münasip ve lüzumu halinde hakim tarafından tayin edilecek bir ikramiye istiyebilir.

    Hastalığa veya yaralanmaya, cezayı mucip bir fiili ile sebebiyet veren veya hizmeti haksız surette bırakan kaptan hakkında yukariki hükümler tatbik olunmaz.

    III - ÖLÜM:

    Madde 1014 - Kaptan hizmete alındıktan sonra ölürse, öldüğü güne kadar olan ücretini ve kararlaştırılmış diğer bütün menfaatlerini donatanın, ödemesi lazımdır. Kaptan, yolculuk başladıktan sonra ölürse, donatan cenaze masraflarını da verir.

    Kaptan gemiyi müdafaa ederken ölürse, donatan fazla olarak münasip bir ikramiye de vermekle mükelleftir.

    IV - GEMİNİN ZIYAI VE DENİZ İŞ HUKUKİYLE BU FASIL HÜKÜMLERİ ARASINDAKİ MÜNASEBET:

    Madde 1015 - Gemi zayi olsa bile kaptan, deniz raporunu tesbit ettirmeye ve icabettiği müddetçe donatanın menfaatlerini korumaya mecburdur. Kaptan bu müddete ait ücret ve geçim masraflarından başka 1007 nci madde gereğince parasız götürülmesini ve bunun tutarı olan tazminatı istiyebilir.

    Deniz İş Kanununa tabi olan bir gemide çalışan kaptanın belli bir hukuki hadiseden doğan hakları, Deniz İş Kanuniyle bu kanundan hangisinin hükümleri kaptanın daha lehine ise, o kanuna tabi olur.

    Kaptanın donatana karşı hastalık ve kaza sebebiyle bu kanundan doğan hakları, onun hastalanması ve kazaya uğraması hallerinde, aksine bir kanun hükmü bulunmadıkça, içtimai sigorta kanunları uyarınca kendisine fiilen sağlanmış bulunan menfaatler nispetinde düşer.

    DÖRDÜNCÜ FASIL : DENİZ TİCARET MUKAVELELERİ

    BİRİNCİ KISIM : EŞYA TAŞIMA NAVLUN MUKAVELELERİ

    BİRİNCİ AYIRIM : UMUMİ HÜKÜMLER

    A - MUKAVELE NEVİLERİ:

    Madde 1016 - Navlun mukavelesiyle taşıyan, navlun karşılığında:

    1. Geminin tamamını veya bir cüzünü yahut muayyen bir yerini taşıtana tahsis ederek eşyayı denizde taşımayı taahhüt eder ki buna "Çarter Mukavelesi";

    2. Parça mal olan muayyen eşyayı denizde taşımayı taahhüt eder ki buna da "Kırkambar Mukavelesi": denir.

    Bu kısımdaki hükümler posta idaresinin denizde eşya taşımalarına tatbik olunmaz.

    B - ÇARTER PARTİ:

    Madde 1017 - Çarter mukavelesi yapıldığında taraflardan her biri, masrafını çekmek şartiyle, kendisine mukavele şartlarını ihtiva eden bir çarter parti verilmesini istiyebilir.

    C - KAMARALAR:

    Madde 1018 - Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kamaralar hariç tutulmuş sayılır; bununla beraber taşıtanın muvafakati olmaksızın kamaralara eşya yükletilemez.

    D - TAŞIYANIN; GEMİNİN DENİZE, YOLA VE YÜKE ELVERİŞLİ OLMAMASINDAN DOLAYI MESULİYET:

    Madde 1019 - Her nevi navlun mukavelesinde taşıyan, geminin denize ve yola elverişli bir halde bulunmasını (Madde 817) ve soğutma tesisatı da dahil olmak üzere ambarların yükü kabule, taşımaya ve muhafazaya elverişli bir halde bulunmasını (Yüke elverişliliğini) temin etmekle mükelleftir.

    Taşıyan, yükle ilgili olanlara karşı geminin denize, yola veya yüke elverişli olmamasından doğan zararlardan mesuldür; meğer ki; tedbirli bir taşıyanın sarf etmekle mükellef olduğu dikkat ve ihtimam gösterilmekle beraber eksikliği yolculuğun başlangıcına kadar keşfe imkan bulunmamış olsun.

    İKİNCİ AYIRIM : YÜKLEME VE BOŞALTMA

    A - YÜKLEME:

    I - YÜKLEME YERİ:

    Madde 1020 - Kaptan yükü almak için gemiyi taşıtanın ve gemi birden çok kimselere tahsis edilmiş ise hepsinin gösterecekleri yere demirler.

    Yer, zamanında gösterilmemiş veya bütün taşıtanlar yer göstermekte birleşmemiş bulunur veyahut suyun derinliği, geminin selameti, mahalli nizamlar veya tesisler, verilen talimata göre hareket etmeye mani olursa kaptan mutat yükleme yerine demirler.

    II - YÜKLEME MASRAFLARI:

    Madde 1021 - Mukavele, yükleme limanı nizamları ve bunlar yoksa mahalli teamüller ile aksi tayin edilmiş olmadıkça, eşyanın gemiye kadar taşıma masrafı taşıtana, yükleme masrafı ise taşıyana aittir.

    III - YÜKLENECEK EŞYA:

    1. KARARLAŞTIRILANLARDAN BAŞKA EŞYA:

    Madde 1022 - Kararlaştırılan eşya yerine aynı varma limanı için taşıtan tarafından gemiye başka eşya yükletilmek istenilirse taşıyan, bu yüzden durumu güçleşmedikçe bunu kabul ile mükelleftir.

    Mukavelede eşya yalnız nev'i ve cinsi ile tayin edilmiş olmayıp da ferden tayin edilmiş ise bu hüküm tatbik olunmaz.

    2. BİLDİRME MECBURİYETİ:

    A - EŞYANIN ÖLÇÜ, SAYI, TARTI VE MARKALARI HAKKINDA:

    Madde 1023 - Taşıtan ile yükleten, eşyanın ölçü, sayı ve tartısı ile markaları hakkında taşıyana karşı doğru beyanda bulunmakla mükelleftirler. Bunlardan her biri beyanlarının doğru olmaması yüzünden ileri gelen zarardan taşıyana karşı mesuldür; 973 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı diğer şahıslara karşı ise ancak kusuru halinde mesuldür.

    Taşıyanın navlun mukavelesi gereğince taşıtan ve yükletenden başka kimselere karşı olan mükellefiyetleri mahfuzdur.

    B - EŞYANIN CİNS VE MAHİYETİ HAKKINDA:

    Madde 1024 - Eşyanın cins ve mahiyeti hakkında yanlış beyanlarda bulunan taşıtan veya yükleten, kusuru varsa taşıyana ve 973 üncü maddenin birinci fıkrasında yazılı diğer kimselere karşı beyanlarının doğru olmamasından doğacak zararlardan mesuldürler.

    Bu kimseler, harb kaçağı veya ihracı, ithali veya transit olarak geçirilmesi yasak olan eşyayı yükler yahut yükleme sırasında kanun hükümlerine ve hususiyle zabıta, vergi ve gümrük kanunlarına aykırı hareket ederler ve bu fiillerinde kusurları bulunursa aynı hüküm tatbik olunur.

    Kaptanın muvafakatiyle hareket etmiş olmaları taşıtan ve yükleteni diğer şahıslara karşı olan mesuliyetten kurtaramaz.

    Bunlar eşyanın müsadere edilmiş olduğunu ileri sürerek navlunu ödemekten imtina edemezler.

    Eşya, gemiyi veya diğer malları tehlikeye sokarsa, kaptan, bunu karaya çıkarmaya veya acil hallerde denize atmaya salahiyetlidir.

    C - GİZLİCE YÜKLENEN EŞYA:

    Madde 1025 - Kaptanın bilgisi olmaksızın gemiye eşya getiren kimse de 1024 üncü maddeye göre bu yüzden doğacak zararı tazmin etmekle mükelleftir. Kaptan bu gibi eşyayı tekrar karaya çıkarmaya ve gemiyi veya diğer yükü tehlikeye düşürürse icabında denize atmaya salahiyetlidir. Kaptan eşyayı gemide alıkorsa bunlar için yükleme yerinde ve yükleme sırasında bu gibi yolculuk ve eşya için alınan en yüksek navlunun ödenmesi lazımdır.

    D - TEHLİKELİ EŞYA:

    Madde 1026 - Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanunun 12 nci maddesinin A - F bentlerinde yazılı olan tehlikeli eşya kaptanın bunlardan veya bunların tehlikeli vasıf veya mahiyetlerinden bilgisi olmaksızın gemiye getirilirse, taşıtan veya yükleten, kendilerine bir kusur isnat edilmese dahi 1024 üncü maddeye göre mesul olur. Bu halde kaptan eşyayı her zaman ve her hangi bir yerde gemiden çıkarmaya, imha etmeye veya başka suretle zararsız hale sokmaya salahiyetlidir.

    Kaptan eşyanın tehlikeli vasıf ve mahiyetini bildiği halde, yüklemeye muvafakat etmiş olursa eşya gemiyi veya diğer yükü tehlikeye soktuğu halde aynı şekilde hareket etmeye salahiyetlidir. Bu halde de taşıyan veya kaptan, zararı tazmine mecbur değildirler. Müşterek avarya halinde zararın paylaşılmasına dair olan hükümler mahfuzdur.

    3. BİLGİ:

    Madde 1027 - Taşıyanın veya acentasının bilgisi 1024, 1025 ve 1026 maddelerdeki hallerde kaptanın bilgisi hükmündedir.

    IV- KARARLAŞTIRILMIŞ OLAN GEMİ:

    Madde 1028 - Taşıyan, taşıtanın muvafakatini almadan eşyayı, başka gemiye yükliyemez, yüklerse bundan doğacak zarardan mesul olur; meğer ki, eşyanın kararlaştırılan gemiye yükletilmiş olması halinde dahi zararın vukuu muhakkak ve zarar taşıtana aitola.

    Tehlike halinde ve yolculuk başladıktan sonra yapılacak aktarmalar hakkında birinci fıkra hükmü tatbik olunmaz.

    V - GÜVERTEYE KONACAK EŞYA:

    Madde 1029 - Yükletenin muvafakati olmadıkça eşya güverteye konamıyacağı gibi küpeşteye de asılamaz.

    VI - YÜKLEME MÜDDETİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1030 - Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kaptan, gemi yükü alacak hale gelir gelmez bunu taşıtana bildirir.

    Yükleme müddeti ihbarın ertesi gününden itibaren işlemeye başlar.

    Kararlaştırılmışsa taşıyan, eşyanın yükletilmesi için "yükleme müddeti"nden fazla beklemeye mecburdur. Bu fazla müddete "Sürastarya" müddeti denir. Aksi kararlaştırılmış olmadıkça yükleme müddeti için ayrıca bir para istenemez. Fakat taşıtan sürastarya müddeti için taşıyana sürastarya ücreti ödemekle mükelleftir.

    2. MÜDDETİN DEVAMI:

    Madde 1031 - Yükleme müddeti mukavele ile tesbit edilmemiş ise yükleme limanının nizamlarına ve yoksa oradaki teamüle göre tayin olunur; böyle bir teamül de yoksa yükleme müddeti halin icaplarına uygun bir müddettir.

    Mukavelede sürastaryadan veya sadece sürastarya ücretinden bahsedilip de sürastarya müddeti tayin edilmemiş ise, bu müddet yükleme müddetinin yarısından ibarettir.

    3. SÜRASTARYA MÜDDETİNİN BAŞLANGICI:

    Madde 1032 - Yüklemenin ne kadar süreceği veya hangi gün biteceği mukavele ile tayin edilmiş ise sürastarya müddeti yükleme müddetinin bitmesiyle başlar.

    Mukavelede böyle bir hüküm yoksa taşıyan, yükleme müddetinin bitmiş olduğunu taşıtana bildirmedikçe sürastarya müddeti işlemeye başlamaz. Taşıyan yükleme müddeti içinde bile, hangi gün bu müddeti bitmiş sayacağını taşıtana bildirebilir; bu halde yükleme müddetinin bitmesi ve sürastaryanın başlaması için taşıyanın yeni bir ihbarına lüzum yoktur.

    4. BEKLEME MÜDDETİ:

    Madde 1033 - Yükleme müddeti veya bir sürastarya kararlaştırılmış ise sürastarya müddeti bittikten sonra taşıyan yükleme için fazla beklemeye mecbur değildir. Bununla beraber taşıyan fazla beklemek istemiyorsa, yükleme veya sürastarya müddetinin bitmesinden üç gün önce taşıtana bunu bildirmeye mecburdur; bildirmezse yükleme veya sürastarya müddeti, sonradan yapacağı ihbardan itibaren üç gün geçmedikçe bitmez.

    Yukarda yazılı üç gün bütün hallerde takvime göre fasılasız olarak hesap olunur.

    5. İHBARIN ŞEKLİ:

    Madde 1034 - Taşıyanın 1032 ve 1033 üncü maddeler gereğince yapacağı ihbarlar hiçbir şekle tabi değildir. Taşıtan böyle bir ihbarı almış olduğunu kafi bir şekilde tevsik etmekten kaçınırsa bu takdirde taşıyan, masrafı taşıtana ait olmak üzere noterden bunu bir zabıtla tesbit etmesini istiyebilir.

    6. SÜRASTARYA ÜCRETİ:

    A - TAYİNİ:

    Madde 1035 - Sürastarya ücreti mukavele ile tesbit olunmamışsa hakkaniyet üzere takdir olunur. Bu takdir sırasında halin hususiyetleri ve bilhassa gemi adamlarının ücret bakım masrafları ve taşıyanın mahrum kalacağı navlunlar gözönünde tutulur.

    7. BEKLEME MÜDDETİNİN HESABI:

    Madde 1036 - Yükleme müddetinde günler iş günü olarak, sürastarya müddetinde ise aralıksız hesap olunur.

    Taşıtanın faaliyet sahasında tahakkuk eden tesadüfi sebepler dolayısiyle yükün gemiye teslimi mümkün olmıyan günler dahi yükleme ve sürastarya müddetlerinin (Bekleme müddetinin) hesabında nazara alınır.

    Taşıyanın faaliyet sahasında tahakkuk eden tesadüfi sebepler dolayısiyle yükün gemiye alınması mümkün olmıyan günler ise bu müddetin hesabında nazara alınmaz; sürastarya müddeti içinde olsa bile bugünler için sürastarya ücreti istenemez.

    Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi her iki tarafın faaliyet sahasını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısiyle yükün gemiye teslim edilmesi ve alınması mümkün olmıyan günler bekleme müddetine ilave olunur; şu kadar ki, yükleme müddeti içinde olsa bile taşıtan bugünler için taşıyana sürastarya ücreti ödemekle mükelleftir.

    Yükleme müddeti 1031 inci madde gereğince mahalli nizam veya teamüle göre tayin olunacaksa, yukarki fıkralar, ancak bu nizam ve teamüllere aykırı olmadıkça tatbik olunurlar.

    8. BEKLEME MECBURİ OLMIYAN HALLER:

    A - KATİ VADE:

    Madde 1037 - Taşıyan, yüklenmenin behemehal muayyen bir güne kadar bitmesini şart koşmuş ise, bu takdirde yukarki maddenin üçüncü fıkrası gereğince fazla beklemeye mecbur değildir.

    B - YÜKLETENİN BULUNMAMASI:

    Madde 1038 - Taşıyan, yükü üçüncü şahıstan alacak olup da yük almaya hazır olduğunu mahallin adetine göre ilan ettirmiş olmasına rağmen üçüncü şahıs bulunmamış veya yükü teslimden imtina etmiş ise taşıtanı en kısa bir zamanda bundan haberdar etmeye ve sürastarya mukavele edilmiş olsa bile ancak yükleme müddetinin sonuna kadar beklemeye mecburdur; meğer ki, yükleme müddeti içinde taşıtandan veya salahiyetli vekilinden aksine emir almış olsun.

    Yükleme ve boşaltma için tek bir müddet tayin olunmuş ise yukarki fıkrada yazılı halde bu müddetin yarısı yükleme müddeti sayılır.

    C - YÜKLEME TAMAMLANMADAN YOLA ÇIKMA:

    Madde 1039 - Taşıyan, kararlaştırılan yükün tamamı yüklenmemiş olsa bile, taşıtanın talebi üzerine yola çıkmaya mecburdur; ancak bu takdirde, navlunun tamamına ve icabında sürastarya ücretine hak kazanmış olacağı gibi, navlunun eksik yükleme neticesinde teminatsız kalan kısmı için muntazam teminat gösterilmesini de istiyebilir. Bundan başka, eksik yükleme yüzünden ihtiyarına mecbur kaldığı fazla masrafları da taşıtan kendisine ödemekle mükelleftir.

    Taşıtan, taşıyanın yükleme için beklemeye mecbur olduğu müddetin (Bekleme müddeti) sonuna kadar yüklemeyi tamamlamamış olursa taşıyan, taşıtan mukaveleden caymadığı takdirde yola çıkıp yukarki fıkrada yazılı taleplerde bulunabilir.

    VII - PİŞMANLIK NAVLUNU:

    1. TAŞITANIN MUKAVELEDEN CAYMASI:

    A - YOLCULUK BAŞLAMADAN ÖNCE:

    Madde 1040 - Gemi ister basit, ister mürekkep bir yolculuk için tutulmuş olsun, taşıtan, yolculuk başlamadan önce mukaveleden cayabilir. Şu kadar ki; kararlaştırılmış olan navlunun yarısını pişmanlık navlunu olarak ödemeye mecburdur.

    Bu hükmün tatbikinde aşağıdaki hallerin birinde dahi yolculuk başlamış sayılır:

    1. Taşıtan tarafından yükleme işinin tamamlanmış olduğu sarahaten veya zımnen kaptana bildirilmiş ise;

    2. Yük tamamen veya kısmen teslim edilmiş olup da bekleme müddeti dolmuş ise,

    Taşıtan yükün tesliminden sonra yukarda yazılı cayma hakkını kullanırsa yükleme ve boşaltma masraflarını da ödiyeceği gibi yükleme müddetini aşan boşaltma günleri için sürastarya ücreti de verir. Yükün gemiden tekrar çıkarılması mümkün olduğu kadar çabuk yapılmak lazımdır.

    Bekleme müddetini aşsa bile taşıyan malın gemiden çıkarılması için beklemeye mecburdur.

    Bekleme müddetini aşan zaman için sürastarya ücreti ve eğer bu müddetin aşılmasından doğan zarar sürastarya ücretinden fazla ise bu fazlayı da tazminat olarak istiyebilir.

    B - YOLCULUK BAŞLADIKTAN SONRA:

    Madde 1041 - Yukarki madde hükmünce yolculuk başladıktan sonra taşıtan, ancak tam navlunu ve taşıyanın 1069 uncu madde gereğince haiz olduğu diğer alacakları ödemek ve 1070 inci maddede yazılı alacakları da tediye veya temin etmek şartiyle mukaveleden cayarak yükün gemiden çıkarılmasını istiyebilir.

    Yükün gemiden çıkarılması halinde taşıtan bunun mucip olduğu fazla masrafları ödemeye mecbur olduğu gibi boşaltma sebebiyle geminin durması yüzünden taşıtanın uğradığı zararları dahi tazmin ile mükelleftir.

    Taşıyan yükün gemiden çıkarılması için yolculuğu değiştirmeye veya bir limana uğramaya mecbur değildir.

    C - MÜREKKEP YOLCULUK HALİNDE:

    Madde 1042 - Gemi dönüş için de tutulur veya mukavele gereğince yükü almak için başka limandan kalkması gerekir ve her iki halde de 1040 ıncı maddeye göre dönüş yolculuğu için yola çıkmadan veya yükleme limanından kalkmadan önce mukaveleden cayma bildirilmiş bulunursa, taşıtan, tam navlunun üçte ikisini pişmanlık navlunu olarak verir.

    Başka mürekkep yolculuklarda taşıtan, seferin son kısmına başlamak bakımından 1040 ıncı madde gereğince yolculuk başlamış sayılmadan önce mukaveleden caydığını bildirirse, taşıyan pişmanlık navlunu olarak tam navlun alır; şu kadar ki; cayma yüzünden taşıyanın masraftan kurtulmuş ve başkaca navlun elde etmek fırsatına sahip bulunmuş olduğu halin icabından anlaşılırsa, tam navlundan münasip bir miktar indirilir. İndirilen miktar hiçbir halde navlunun yarısını geçmez.

    2. HİÇ YÜK VERİLMEMESİ:

    Madde 1043 - Taşıtan bekleme müddeti sonuna kadar hiç yük teslim etmemiş ise taşıyan mukaveleden doğan taahhütlerine bağlı kalmıyacağı gibi taşıtan 1040 ve 1042 nci maddeler gereğince mukaveleden caymış olsaydı hangi taleplerde bulunabilecek idiyse bunları da taşıtana karşı ileri sürebilir.

    3. MÜŞTEREK HÜKÜMLER:

    Madde 1044 - Taşıyanın başka mal yüklemekle aldığı navlun, pişmanlık navlunundan indirilemez. 1042 nci maddenin ikinci fıkrası hükmü mahfuzdur.

    Taşıyanın pişmanlık navlununa hak kazanması mukavelede gösterilen yolculuğun yapılmasına bağlı değildir.

    Pişmanlık navlunu taşıyanın sürastarya ücreti ve 1069 uncu maddede yazılı diğer alacakları istemesine mani olmaz.

    4. GEMİNİN BİR CÜZ'Ü VEYA MUAYYEN BİR YERİNİN TAHSİSİ HALİNDE:

    Madde 1045 - Geminin bir cüz'ü veya muayyen bir yeri taşıtana tahsis edilmişse 1030-1044 üncü maddeler hükümleri aşağıdaki değişikliklerle tatbik olunur:

    1. Taşıyan, sözü geçen maddelere göre navlunun ancak bir kısmını alabileceği hallerde pişmanlık navlunu olarak tam navlun alır; meğer ki, taşıtanların hepsi mukaveleden caymış veya malları teslim etmemiş olsunlar. Bununla beraber tam navlundan, teslim olunmıyan yükün yerine taşıtanın yüklediği diğer malların navlunu indirilir;

    2. 1040 ve 1041 inci maddelerdeki hallerde boşaltma, yolculuğun gecikmesine veya aktarmaya sebep olabilecek ise, taşıtan, malın boşaltılmasını istiyemez; meğer ki; bütün taşıtanlar muvafakat etmiş olsunlar. Bundan başka, taşıtan, boşaltmadan doğan masraflarla zarar ve ziyanı tazmin etmekle mükelleftir.

    Taşıtanların hepsi cayma haklarını kullanırsa 1040 ve 1041 inci maddeler olduğu gibi tatbik olunur.

    VIII- KIRKAMBAR MUKAVELESİNİN HUSUSİYETLERİ:

    1. YÜKLEME ANI:

    Madde 1046 - Kırkambar mukavelesinde taşıtan, kaptanın daveti üzerine, gecikmeden eşyayı yüklemeye mecburdur.

    Taşıtan gecikirse taşıyan, malların teslimini beklemekle mükellef değildir. Yolculuk, mallar tesellüm edilmeden başlamış olsa bile, taşıtan tam navlun ödemekle mükelleftir. Şu kadar ki; taşıyanın teslim edilmiş olmıyan mal yerine yüklediği eşyanın navlunu indirilir.

    Taşıyanın, geciken taşıtandan, navlun istiyebilmesi için bunu yola çıkmadan önce taşıtana bildirmesi gerekir; bildirmezse hakkını kaybeder. Taşıyanın ihbarı hakkında 1034 üncü madde hükmü tatbik olunur.

    2. TAŞITANIN MUKAVELEDEN CAYMASI:

    Madde 1047 - Taşıtan, yüklemeden sonra tam navlunu ve taşıyanın 1069 uncu madde gereğince haiz olduğu diğer bütün alacakları ödemek ve 1070 inci maddede yazılı alacakları da tediye veya temin etmek şartiyle yalnız 1045 inci maddenin ikinci bendinin birinci fıkrası hükmüne göre mukaveleden cayarak yükün gemiden çıkarılmasını istiyebilir. Bu takdirde 1041 inci maddenin üçüncü fıkrası hükmü de tatbik olunur.

    3. HAREKET GÜCÜNÜN MAHKEMECE TAYİNİ:

    Madde 1048 - Taşıyan; kırkambar mukaveleleri yaparak denizde taşımak üzere eşya kabul edeceğini ilan etmiş olup da hareket anını tesbit etmemişse yükleme limanındaki mahkeme; taşıtanın müracaatı üzerine, taşıyanı veya acentesini yahut kaptanı dinledikten sonra daha ziyade gecikmesi caiz olmıyan hareket gününü halin icabına göre tayin eder.

    Mahkeme kararı katidir.

    IX - VESİKALARI VERME MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 1049 - Her türlü navlun mukavelelerinde taşıtan, eşyanın teslimi için gerekli müddet içinde malın taşınması için lüzumlu vesikaların hepsini kaptana vermeye mecburdur.

    Bu vesikalardaki bütün yolsuzluklardan ve hususiyle bunların hakikata uymımayan beyanları ihtiva etmelerinden ileri gelen zararlardan taşıtan ve yükleten taşıyana ve yükle ilgili diğer kimselere karşı 1023 üncü madde gereğince mesuldür.

    B - BOŞALTMA:

    I - BOŞALTMA YERİ:

    Madde 1050 - Kaptan yükü boşaltmak için gemiyi yükü teslim alacak olan kimsenin (Gönderilen) ve bunlar birden fazla ise, hepsinin gösterecekleri yere demirler.

    Yer zamanında gösterilmemiş veya bütün gönderilenler yer göstermekte birleşmemiş bulunur veyahut suyun derinliği, geminin selameti, mahalli nizamlar veya tesisler verilen talimata göre hareket etmeye mani olursa kaptan, mutat boşaltma yerine demirler.

    II - BOŞALTMANIN MASRAFLARI:

    Madde 1051 - Mukavele, boşaltma limanı nizamları ve bunlar yoksa mahalli teamüller ile aksi tayin edilmiş olmadıkça eşyanın gemiden çıkarılması masrafı taşıyana, geri kalan boşaltma masrafları da gönderilene aittir.

    III - BOŞALTMA MÜDDETİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 1052 - Geminin tamamı taşıtana tahsis edildiğinde kaptan, boşaltmaya hazır olunca bunu gönderilene bildirir. Kaptan gönderileni tanımıyorsa boşaltmaya hazır olduğunu mahallin adetine göre ilan eder.

    Boşaltma müddeti, ihbarın ertesi gününden itibaren işlemeye başlar, Kararlaştırılmışsa taşıyan, yükün tesellümü için boşaltma müddetinden fazla beklemeye mecburdur (Sürastarya müddeti).

    Aksi kararlaştırılmış olmadıkça boşaltma müddeti için ayrı bir para istenemez. Fakat sürastarya müddeti için taşıyana sürastarya ücreti verilir.

    Sürastarya ücretinin miktarı hakkında 1035 inci madde hükmü tatbik olunur.

    2. MÜDDETİN DEVAMI:

    Madde 1053 - Boşaltma müddeti mukavele ile tesbit edilmemiş ise boşaltma limanının nizamlarına ve yoksa oradaki teamüle göre tayin olunur; böyle bir teamül de yoksa boşaltma müddeti halin icaplarına uygun olan müddettir.

    Mukavelede sürastaryadan veya sadece sürastarya ücretinden bahsedilip de sürastarya müddeti tayin edilmemiş ise bu müddet boşaltma müddetinin yarısından ibarettir.

    3. SÜRASTARYA MÜDDETİNİN BAŞLANGICI:

    Madde 1054 - Boşaltmanın ne kadar süreceği veya hangi gün biteceği mukavele ile tayin edilmiş ise sürastarya müddeti boşaltma müddetinin bitmesiyle başlar.

    Mukavelede böyle bir hüküm yoksa taşıyan, boşaltma müddetinin bitmiş olduğunu gönderilene bildirmedikçe sürastarya müddeti işlemeye başlamaz. Taşıyan, boşaltma müddeti içinde bile hangi gün bu müddeti bitmiş sayacağını gönderilene bildirebilir; bildirmiş ise boşaltma müddetinin bitmesi ve sürastaryanın başlaması için taşıyanın yeni bir ihbarına lüzum yoktur.

    Taşıyanın, ikinci fıkrada yazılı beyanları hakkında 1034 üncü madde hükmü tatbik olunur.

    4. BEKLEME MÜDDETİNİN HESABI:

    Madde 1055 - Boşaltma müddetinde günler iş günü olarak, sürastarya müddetinde ise aralıksız hesap olunur.

    Gönderilenin faaliyet sahasında tahakkuk eden tesadüfi sebepler dolayısiyle yükün gemiden karaya çıkarılması mümkün olmıyan günler dahi boşaltma ve sürastarya müddetlerinin hesabında nazara alınır.

    Taşıyanın faaliyet sahasında tahakkuk eden tesadüfi sebepler dolayısiyle yükün gemiden çıkarılması mümkün olmıyan günler ise bu müddetin hesabında nazara alınmaz; sürastarya müddeti içinde olsa bile bu günler için sürastarya ücreti istenemez.

    Fırtına, buz istilası veya seferberlik gibi, her iki tarafın faaliyet sahasını ilgilendiren tesadüfi sebepler dolayısiyle yükün gemiden çıkarılması ve karaya götürülmesi mümkün olmıyan günler bekleme müddetine ilave olunur. Şu kadar ki; boşaltma müddeti içinde olsa bile gönderilen bu günler için taşıyana sürastarya ücreti ödemekle mükelleftir.

    Boşaltma müddeti 1053 üncü madde gereğince mahalli nizam veya teamüle göre tayin olunacaksa yukarki fıkralar, ancak bu nizam ve teamüllere aykırı olmadıkça tatbik olunurlar.

    5. BEKLEME MECBURİYETİ OLMAYAN HAL:

    Madde 1056 - Taşıyan, boşaltmanın behemahal muayyen bir güne kadar bitmesini şart koşmuş ise bu takdirde yukarki maddenin üçüncü fıkrası gereğince fazla beklemeye mecbur değildir.

    IV - YÜKÜN TEVDİİ:

    Madde 1057 - Gönderilen, malı almaya hazır olduğunu bildirip de riayet etmeye mecbur olduğu müddeti geçirerek yükü teslim almakta gecikirse, kaptan, gönderilene haber verdikten sonra malı bir umumi ambara veya emniyetli her hangi bir yere tevdi edebilir.

    Gönderilen, malı teslim almaktan imtina eder yahut 1052 nci maddede yazılı ihbar veya ilan üzerine malı teslim almaya hazır olup olmadığını bildirmez veyahut da bulunamazsa kaptan, birinci fıkrada gösterilen tarzda hareket etmek ve aynı zamanda taşıtana haber vermekle mükelleftir.

    Kaptanın kusuru olmaksızın gönderilenin gecikmesi veya tevdi muamelesi yüzünden boşaltma müddeti geçmiş ise, taşıyan, sürastarya ücreti istiyebilir. Bugünler sürastarya müddeti mahiyetinde olmadıkça taşıyanın uğradığı daha büyük bir zararın tazminini istemek hakkı mahfuzdur.

    V - GEMİNİN BİR CÜZ'Ü VEYA MUAYYEN BİR YERİNİN TAHSİSİ:

    Madde 1058 - Geminin bir cüz'ünün veya muayyen bir yerinin taşıtana tahsis edilmiş olması halinde de 1052 - 1057 nci maddeler hükümleri tatbik olunur.

    VI - KIRKAMBAR MUKAVELESİ:

    1. BOŞALTMA İŞLERİ:

    Madde 1059 - Kırkambar mukavelesinde gönderilen, kaptanın daveti üzerine gecikmeden malları teslim almaya mecburdur. Kaptan, gönderileni tanımıyorsa davet, mahalli adet üzere ilan suretiyle yapılır.

    Kaptanın, yükü tevdi etmek salahiyet ve mecburiyeti hakkında 1057 nci madde hükmü tatbik olunur. Bu maddeye göre taşıtana yapılması icabeden ihbar mahalli adet üzere ilan suretiyle olur.

    Gönderilenin gecikmesi veya tevdi muamelesi yüzünden boşaltma müddeti geçmiş olursa taşıyan sürastarya ücreti istiyebilir; daha fazla tazminat istemek hakkı mahfuzdur.

    2. TAŞITANIN ÜÇÜNCÜ ŞAHISLARLA YAPTIĞI KIRKAMBAR MUKAVELELERİ:

    Madde 1060 - Geminin tamamı veya bir cüz'ü yahut muayyen bir yeri taşıtana tahsis edilmiş olup da taşıtan üçüncü şahıslarla kırkambar mukaveleleri yapmış bulunursa asıl taşıyanın hak ve vazifeleri 1052 - 1057 nci maddeler hükümlerine tabidir.

    ÜÇÜNCÜ AYIRIM : TAŞIYANIN MESULİYETİ VE HAKLARI

    A - TAŞIYANIN MESULİYETİ:

    I - UMUMİ OLARAK:

    1. İHTİMAM DERECESİ:

    Madde 1061 - Taşıyan, malların yükletilmesi, istifi, taşınması, elden geçirilmesi ve boşaltmasında tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamını göstermekle mükelleftir. Teslim alındıkları andan teslim edildikleri ana kadar geçen müddet içinde malların zıyaı veya hasarı yüzünden doğacak zararlardan taşıyan mesuldür; meğer ki, zıya veya hasar, tedbirli bir taşıyanın dikkat ve ihtimamı ile dahi önüne geçilemiyecek sebeplerden ileri gelmiş olsun.

    2. ADAMLARININ KUSURLARINDAN DOLAYI:

    Madde 1062 - Taşıyan, kendi adamlarının ve gemi adamlarının kusurlarından, kendi kusuru gibi mesuldür.

    Zarar geminin sevkine veya başkaca teknik idaresine ait bir hareketin veya yangının neticesi olduğu takdirde taşıyan yalnız kendi kusurundan mesuldür. Daha ziyade yükün menfaati icabı olarak alınan tedbirler geminin teknik idaresine dahil sayılmaz.

    Tereddüt halinde zararın teknik idarenin neticesi olmadığı kabul edilir.

    II- TAŞIYANIN MESUL OLMAMASI:

    1. HALLER:

    Madde 1063 - Taşıyan aşağıdaki sebeplerden ileri gelen zararlardan mesul değildir:

    1. Denizin veya gemi işlemesine elverişli diğer suların tehlike va kazalarından;

    2. Harb hadiselerinden, karışıklık ve ayaklanmalardan, amme düşmanlarının hareketlerinden, salahiyetli makamın emirlerinden veya karantina tahditlerinden;

    3. Mahkemelerin elkoyma kararlarından;

    4. Grev, lokavt veya diğer çalışma manilerinden;

    5. Yükletenin veya yükün sahibiyle acentasının veya mümessilinin hareket veya ihmallerinden;

    6. Denizde can ve mal kurtarmadan veya kurtarma teşebbüsünden;

    7. Hacım veya tartı itibariyle kendiliğinden eksilmeden veya malın gizli ayıplarından yahut malın kendine has tabii cins ve mahiyetinden.

    Zararın halin icaplarına göre birinci fıkrada yazılı tehlikelerin biri sebebiyle vukuu mümkün ise zararın bu tehlikeden ileri geldiği farz olunur; şu kadar ki, aksi ispat olunabilir.

    Tehlikenin meydana gelmesine taşıyanın mesul olduğu bir hadisenin sebep olduğu ispat olunursa taşıyan mesuliyetten kurtulamaz.

    2. KONİŞMENTODA YANLIŞ BEYANLAR:

    Madde 1064 - Taşıtan veya yükleten, malın cins veya kıymetinin konişmentoda yanlış gösterilmesine bilerek sebep olmuşsa, taşıyan, her türlü mesuliyetten kurtulur.

    Donatanın taşıtan veya yükletenle anlaşarak konişmentoya hakikata aykırı kayıtlar koymuş olması yüzünden gelecek mesuliyetlerden dolayı taşıtan veya yükletene rücu hakkı bulunduğunu derpiş eden bütün anlaşmalar hükümsüzdür.

    III- MUAYENE:

    1. İSTEME SALAHİYETİ:

    Madde 1065 - Gönderilen malları teslim almadan, kaptan veya gönderilen malların hal ve vaziyetini, ölçü, sayı ve tartısını tesbit ettirmek maksadiyle onları mahkemeye veya salahiyetli diğer makamlara yahut bu husus için resmen tayin olunmuş eksperlere muayene ettirebilir. Mümkün oldukça diğer taraf da hazır bulundurulur.
#1898
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 09:47:17
    B - DEĞİŞİKLİKLER:

    Madde 862 - Geminin inşa olunduğu tersanenin sahibi ve yapının maliki, tescil olunan hususlarda vukua gelecek değişiklikleri ve geminin inşasının tamamlandığını, tescil edilmek üzere, bir kayıt dilekçesiyle sicil memurluğuna gecikmeksizin bildirmeye mecburdurlar. Bildirilen hususların tevsiki lazımdır. 850 nci madde hükmü burada da caridir.

    Geminin inşaasının tamamlandığı bildirildikten veya 846 ncı maddenin 3 üncü fıkrasındaki vesika verildikten sonra artık inşa halindeki gemilere mahsus sicile bir gemi ipoteği tescil olunamaz.

    III - TERKİN:

    Madde 863 - Yapının sicildeki kaydı:

    1. Tersane sahibi tarafından, geminin yabancı memlekete teslim edildiğinin bildirilmesi;

    2. Yapının maliki ile geminin inşa olunduğu tersane sahibinin, kaydın terkinini talep etmeleri;

    3. Yapının harap olması;

    hallerinde terkin olunur.

    Yapı üzerinde bir ipotek bulunduğu takdirde, 1 ve 2 nci bentlerde yazılı hallerde ipotekli alacaklının ve sicile kayıtlı bulunan diğer hak sahiplerinin terkine muvafakatleri de lazımdır.

    F - İTİRAZLAR:

    Madde 864 - Sicil memurunun kararları hakkında 36 ncı madde hükmü tatbik olunur.

    G - NİZAMNAME:

    Madde 865 - Gemi sicilinin kuruluşu ve nasıl tutulacağı, memurların haiz olmaları lazımgelen vasıflar, hukuki münasebetlerin nasıl tevsik ve tescil olunacakları, kayıtların tashih, tadil ve terkini hakkında tamamlayıcı hükümler nizamname ile tesbit olunur.

    DÖRDÜNCÜ KISIM : MÜLKİYET VE DİĞER AYNİ HAKLAR

    BİRİNCİ AYIRIM : UMUMİ HÜKÜMLER

    A - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER:

    I - KAYITLI BULUNAN GEMİLER HAKKINDA:

    Madde 866 - Kanunda aksine hüküm olmadıkça bu kısım hükümleri yalnız bir Türk gemi siciline kayıtlı bulunan gemiler hakkında tatbik olunur.

    Bir Türk gemi siciline kayıtlı bulunan gemi üzerindeki mülkiyetin iktisap ve ziyaı Türk kanunlarına tabidir.

    II - KAYITLI BULUNMIYAN GEMİLER HAKKINDA:

    Madde 867 - Bir Türk gemi siciline kayıtlı bulunmıyan gemiler üzerindeki mülkiyet ve sair ayni haklar hususunda, Medeni Kanunun menkullere mütaallik hükümleri tatbik olunur. Şu kadar ki; böyle bir geminin veya gemi payının temlikinde akıdlar mülkiyetin sadece akitle intikal edeceğini kararlaştırmışlarsa zilyedliğin devrine hacet kalmaksızın mülkiyet temellük edene geçer. Bu şekildeki temliklerde hüsnüniyetle iktisabın muteber olması temellük edenin zilyedliği devraldığı sırada dahi hüsnüniyet sahibi olmasına bağlıdır.

    Gemi veya payının temliki halinde taraflardan her biri, masrafını çekmek şartiyle, kendisine temlike dair resmi veya imzası noterce tasdikli bir senet verilmesini istiyebilir.

    869 ve 870 inci madde hükümleri, müseccel olmıyan gemiler hakkında da tatbik olunur.

    B - MÜLKİYET:

    I - İKTİSABI:

    1. TEMLİK:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 868 - Gemi siciline kayıtlı bulunan bir geminin temliki için malik ile iktisap edenin, mülkiyetin iktisap edene intikal edeceğine dair anlaşmaları lazım ve kafidir. Taraflardan her biri, masrafını çekmek şartiyle kendisine temlike dair resmi veya imzası noterce tasdikli bir senet verilmesini istiyebilir.

    Gemi payının temliki hakkında 965 inci madde hükmü tatbik olunur.

    B - GEMİNİN TEFERRUATI:

    Madde 869 - Taraflarca aksi kararlaştırılmış olmadıkça, iktisap eden, geminin mülkiyeti ile birlikte, iktisap anında mevcut ve temlik edene ait olan teferruatın mülkiyetini de iktisap eder.

    Temlik neticesinde, temlik edene ait olmıyan veya üçüncü şahıslara ait haklarla takyit edilmiş bulunan teferruat da iktisap edenin zilyedliğine geçerse, Medeni Kanunun 687, 901, 902 ve 904 üncü maddeleri tatbik olunur. İktisap edenin hüsnüniyeti hususunda zilyedliği elde ettiği an esas ittihaz edilir.

    Filikalar da geminin teferruatındandır. Tereddüt halinde, gemi demirbaş defterinde yazılı şeyler teferruattan sayılır.

    C - NEFİ VE HASAR:

    Madde 870 - Nefi ve hasar hakkında Borçlar Kanununun 183 üncü maddesi hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; gemi veya gemi payı, gemi yolculukta bulunduğu sırada temlik edilirse temlik edenle iktisapeden arasındaki münasebetlerde bu yolculuğun kar veya zararı, aksine anlaşma olmadıkça iktisap edenindir.

    Geminin iktisap eden tarafından teslim alınması için muayyen bir gün kararlaştırılmışsa, mukavelede aksine hüküm olmadıkça, nefi ve hasar ancak işbu günden itibaren iktisap edene intikal eder.

    D - TEMLİK EDENİN ŞAHSİ BORÇLARI:

    Madde 871 - Bir geminin veya gemi payının temliki, temlik edenin üçüncü şahıslara olan şahsi borçlarına halel getirmez.

    2. İKTİSABİ MÜRURUZAMAN:

    A - ADİ:

    Madde 872 - Mülkiyetini iktisap etmiş olmadığı halde gemi siciline bir geminin maliki olarak tescil edilmiş bulunan kimse, tescil beş yıl devam etmek ve kendisi de bu müddet zarfında gemiyi fasılasız ve nizasız asli zilyed sıfatiyle yedinde bulundurmak şartiyle mülkiyetini iktisap eder. Bu müddetin hesabı, kesilmesi ve durması Borçlar Kanununun alacak müruruzamanı hakkındaki hükümlerine tabidir. Kaydın doğru olmadığı yolunda gemi sicilinde bir itiraz kayıtlı oldukça müruruzaman durur.

    B - FEVKALADE:

    Madde 873 - Sicile kayıtlı olmıyan bir gemiyi on yıl müddet ile fasılasız ve nizasız asli zilyed sıfatiyle yedinde bulunduran kimse o geminin kendi malı olmak üzere tescilini istiyebilir.

    Sicilden maliki kim olduğu anlaşılmıyan veya on yıl önce ölmüş yahut gaipliğine karar verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan bir gemiyi, birinci fıkrada yazılı şartlar altında yedinde bulunduran kimse dahi o geminin maliki olarak tescil edilmesini talep edebilir. Zilyedlik müddetinin hesabı kesilmesi ve durması Borçlar Kanununun alacak müruruzamanı hakkındaki hükümlerine tabidir.

    Tescil ancak mahkeme kararı ile olur. Mahkeme bir müddet tayin ederek ilgilileri itirazlarını bildirmeye ilan yolu ile davet eder. Bu müddet içinde itiraz edilmez veya itiraz reddolunursa tescile karar verilir.

    Tescile karar verilmeden önce üçüncü bir şahıs malik sıfatıyle tescil edilir veya üçüncü şahsın mülkiyeti dolayısiyle gemi sicilinin doğru olmadığı yolunda bir itiraz şerhi verilmiş olursa, tescil kararı üçüncü şahıs hakkında hüküm ifade etmez.

    II - TERK:

    Madde 874 - Malik, feragat ettiğini sicil dairesine bildirmek ve feragat keyfiyeti gemi siciline tescil edilmek suretiyle geminin mülkiyeti terk edilebilir.

    Sahipsiz bir gemiyi ihraz hakkı munhasıran devletindir. Devlet, kendisini gemi siciline malik sıfatiyle tescil ettirmek suretiyle mülkiyeti iktisap eder.

    C - DİĞER AYNİ HAKLAR:

    I - GEMİ İPOTEĞİ:

    1. AKDİ İPOTEK:

    A - TARİF:

    Madde 875 - Bir alacağı temin için gemi üzerinde ipotek tesis olunabilir.

    Gemi ipoteği, alacaklıya geminin bedelinden alacağını alma salahiyetini verir. İleride vücut bulacak yahut şarta bağlı olan bir alacak için dahi ipotek tesis edilebilir.

    B - TESİS:

    Madde 876 - Gemi ipoteğinin tesisi için geminin maliki ile alacaklının bu hususta anlaşmaları ve ipoteğin gemi siciline tescil edilmesi lazımdır. Şu kadar ki; yabancı bir memlekette iktisap edilip henüz Türk gemi siciline tescil edilmemiş olan gemilerde bayrak şahadetnamesine şerh, tescil hükmündedir; geminin tescilinde bu gibi ipotekler re'sen sicile geçirilir.

    İpotek tesisine ait anlaşmaların yazılı şekilde ve imzaları noterce tasdikli olması şarttır.

    2. KANUNİ İPOTEK:

    Madde 877 - Bir tersane sahibi bir geminin inşa veya tamirinden doğan alacaklar için, o yapı veya gemi üzerinde kanuni bir ipoteğin tescilini talep edebilir. Bu haktan önceden feragat muteber değildir.

    Bu kanuni ipoteğin tesisi hakkında Medeni Kanunun 809,810 ve 811 inci maddeleri tatbik olunur.

    II - İNTİFA HAKKI:

    Madde 878 - Gemi üzerinde intifa hakkı tesisi, ancak bu geminin dahil bulunduğu mamelek veya terekenin tamamı veya şayi bir cüz'ü üzerinde esasen bir intifa hakkı tesisiyle mükellef bulunulması halinde ve bu mükellefiyeti İfa zımnında kabildir.

    Akdi intifa hakkının tesisi hususunda 876 ncı madde hükmü tatbik olunur.

    D - ŞERHLER:

    I - HALLERİ:

    Madde 879 - Bir gemi veya gemi ipoteği üzerinde bir hak tesisini veya kaldırılmasını yahut böyle bir hakkın muhteva veya derecesinin tadilini istiyebilmek hakkını temin için gemi siciline şerh verilebilir. Müstakbel veya şarta bağlı bir mutalebenin temini için de gemi siciline şerh verilmesi caizdir.

    Şerhten sonra gemi veya ipotek üzerinde yapılacak tasarruflar, şerh ile teminat altına alınan hakkı haleldar ettiği nispette muteber değildir.

    Tasarrufun, cebri icra veya ihtiyati haciz suretiyle yahut iflas idaresi tarafından yapılması hallerinde de hüküm böyledir.

    Şerh ile temin edilen hakkın derecesini tayinde şerh tarihi esas tutulur.

    Hak, şerh verilmek suretiyle temin edildiği nispette mükellefin mirasçısı, mesuliyetinin mahdut olduğunu ileri süremez.

    II - VERİLMESİ:

    Madde 880 - Şerh, bir ihtiyati tedbir kararına yahut şerh neticesinde gemisi veya hakkı takyit olunan kimsenin muvafakatine müsteniden verilir. İhtiyati tedbir kararının verilmesinde hakkın tehlikede olduğunun kuvvetle muhtemel gösterilmesi aranmaz.

    III - TERKİNİ:

    Madde 881 - Şerh neticesinde gemisi veya hakkı takyit olunan kimse, şerh ile temin olunan mutalebe hakkının dermeyanını daimi olarak imkansız kılan bir def'e sahip bulunduğu takdirde alacaklıdan şerhin terkinini istiyebilir.

    IV - HÜKÜMDEN DÜŞMESİ:

    Madde 882 - Sicile şerh verilmek suretiyle mutalebe hakkı temin edilmiş olan alacaklı belli olmaz ve bir gemi ipoteği alacaklısının hakkının iptali için 930 uncu madde ile muayyen şartlar mevcut olursa, alacaklı, ilan yoliyle davet olunarak hakkının iptaline karar verilebilir. İptale karar verilmekle şerh de hükümden düşer.

    V - HÜKÜMLERİ:

    Madde 883 - Mülkiyetin, bir gemi ipoteğinin veya ipotek üzerindeki bir hakkın yahut bir intifa hakkının iktisabı, lehine şerh verilmiş olan kimseye karşı hükümsüz olduğu takdirde şerh sahibi, şerhle temin olunan mutalebe hakkının tahakkuku için lüzumlu olan tescil veya terkine muvafakat etmesini iktisap edenden istiyebilir.

    Mutalebe hakkının, temliki men eden bir emirle temin edilmiş olması halinde de hüküm böyledir.

    E - ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER:

    I - KARİNELER:

    Madde 884 - Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kimse, geminin maliki sayılır.

    Gemi sicilinde lehine bir gemi ipoteği veya ipotek üzerinde bir hak yahut bir intifa hakkı tescil edilmiş olan kimse o hakkın sahibi sayılır.

    Müseccel bir hak (Fıkra 1, 2) terkin olunursa o hakkın artık mevcut olmadığı kabul edilir.

    Medeni Kanunun 905 inci maddesinin ikinci cümlesi hükmü mahfuzdur.

    II - KAYITLARIN HÜKÜMLERİ:

    Madde 885 - Hukuki bir muamele ile bir geminin mülkiyetini, intifa hakkını, gemi ipoteğini veya ipotek üzerindeki bir hakkı iktisap eden kimse lehine, gemi sicilinin muhtevası, bu haklara taalluk ettiği nispette doğru sayılır; meğer ki, sicile bir itiraz kaydedilmiş veya iktisap eden suiniyet sahibi bulunmuş olsun. Hak sahibinin müseccel bir hak üzerindeki tasarruf salahiyeti muayyen bir kimse lehine tahdit edilmiş ise bu tahdit keyfiyeti iktisap eden hakkında ancak gemi sicilinde yazılı olması veya kendisinin suiniyet sahibi bulunması halinde hüküm ifade eder.

    Hakkın iktisabı için tescil şart olan hallerde tescili talep tarihi hüsnüniyete esas tutulur.

    Gemi sicilinde lehine bir hak tescil edilmiş olan kimseye bu hakkı sebebiyle bir edada bulunulması veya bu kimsenin üçüncü bir şahıs ile müseccel hak üzerinde bir tasarruf muamelesinde bulunması hallerinde de yukarki fıkra hükmü tatbik olunur.

    III - TADİL:

    Madde 886 - Gemi sicilinin muhtevası; mülkiyet, gemi ipoteği, ipotek üzerindeki bir hak, intifa hakkı yahut 885 inci maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde yazılı neviden bir tasarruf tahdidi bakımından gerçek hukuki duruma uymadığı takdirde, hakkı tescil edilmemiş veya yanlış tescil edilmiş yahut mevcut olmıyan bir hak veya tahdidin tescili neticesinde hakkı halele uğramış bulunan kimse, tadil neticesinde hakkı halele uğrıyacak olan kimseden kaydın tadiline muvafakat etmesini istiyebilir.

    (Mülga fıkra: 27/11/2007-5718 S.K./63.mad).

    Yukarıki fıkralarda yazılı bulunan tadili isteme hakları müruruzamana tabi değildir.

    IV - İTİRAZIN TESCİLİ:

    Madde 887 - 886 ncı maddede yazılı hallerde gemi sicilinin doğru olmadığı hakkında bir itiraz tescil olunabilir.

    İtiraz, bir ihtiyati tedbir kararına yahut sicilin tadili neticesinde hakkı halele uğrıyacak olan kimsenin muvafakatine müsteniden tescil olunur. İhtiyatı tedbir kararının verilmesinde hakkın tehlikede olduğunun kuvvetle muhtemel gösterilmesi aranmaz.

    V - MÜRURUZAMAN:

    Madde 888 - Tescil edilmiş haklardan doğan mutalebeler müruruzamana tabi değildir. Muayyen zamanda ifası lazımgelip de birikmiş olan edalarla tazminata ait mutalebeler bundan müstesnadır.

    Tescil edilmiş bir itiraza mevzu teşkil eden haklar da müseccel haklar hükmündedir.

    Bir gemi ipoteğinin tescili, alacak hakkında müruruzamanın cereyanına mani olur.

    VI - KAYIT MASRAFLARI:

    Madde 889 - Aksi mukavele ile kararlaştırılmadıkça gemi veya payı üzerindeki mülkiyetin nakline veya diğer bir ayni hakkın tesisine yahut devrine mütaallik kayıt masrafları, tescil için lüzumlu senet ve vesika masrafları dahil olmak üzere, mülkiyeti veya diğer ayni hakkı iktisap edene aittir.

    Kendisi ile mükellef arasındaki hukuki münasebetten aksi anlaşılmadıkça bir kaydın tadili talebinde bulunan kimse, tadil ile bunun için lüzumlu beyanların masraflarını çeker.

    VII - GEMİNİN KİRALANMASI:

    Madde 890 - Sicile kayıtlı gemilerin kiralanmasında Borçlar Kanununun gayrimenkul kiralarına mütaallik hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.

    VIII - GAYRİMENKULE MÜTAALLİK HÜKÜMLERDEN GEMİLERE TEŞMİL EDİLENLER:

    Madde 891 - Medeni Kanunun 379 uncu maddesinin 2 numaralı bendi, 388, 470 ve 575 inci maddelerinin tatbikinde " Gayrimenkul mallar" tabiri içine, gerek inşa halinde, gerek tamamlanmış olan bütün gemiler; keza "Tapu sicili" tabiri içine "Gemi sicilleri" dahil olduğu gibi Borçlar Kanununun 499 uncu maddesinin ikinci fıkrasındaki "Gayrimenkul rehni" tabirine de "Gemi ipoteği" mefhumu girer.

    IX - YOLA HAZIR GEMİNİN İCRADAKİ DURUMU:

    Madde 892 - Yola çıkmıya hazır bir gemi cebri icra yolu ile satılamıyacağı gibi ihtiyaten haciz de edilemez. Şu kadar ki; cebri satış veya haczi icabettiren borç zaten bu yolculuk dolayısiyle yapılmışsa, bu hükümler tatbik olunmaz.

    Bu madde hükmü 867 nci maddede yazılı gemiler hakkında da tatbik olunur.

    İKİNCİ AYIRIM : GEMİ İPOTEĞİNİN TESCİLİ VE MUHTEVASI

    A - İPOTEĞİN TESİSİ:

    I - SİCİLE GEÇİRİLECEK HUSUSLAR:

    Madde 893 - Gemi ipoteğinin tescilinde alacaklının adı ve soyadı, alacağın miktarı, mevzuu para olmıyan alacaklarda bunun Türk parasiyle karşılığı, alacak faizli ise faiz nispeti, tali edalar kabul edilmiş ise bunların da tutarı sicile kaydolunur. Hakkın ve alacağın muhtevasına ait diğer cihetler için tescil talepnamesine atıf yapılabilir.

    Alacak miktarı gayrimuayyen veya mütehavvil ise hakiki miktarı zamanında tesbit olunmak üzere ipoteğin temin edeceği alacak miktarının azami haddi tayin ve gemi siciline tescil edilir. Alacak faizli ise, faizler de azami hadde dahil sayılır.

    Nama veya hamile yazılı tahvillerin bir gemi ipoteği ile temini halinde ipotek istikrazın tamamı için tesis edilecekse alacaklı yerine, borçlu ile alacaklıların cümlesini birden temsil edecek bir temsilci; ihracı deruhte eden işletme için tesis edilecekse gemi ipoteği üzerinde tahvil sahipleri lehine bir rehin hakkı da tescil olunur.

    II - DERECE:

    1. TESCİL ESASI:

    Madde 894 - Gemi üzerindeki ipoteklerin dereceleri Medeni Kanunun gayrimenkul rehini hakkındaki hükümlerine göre tayin olunur.

    2. DERECENİN DEĞİŞTİRİLMESİ:

    A - ŞARTLARI:

    Madde 895 - İpotek derecelerinin sonradan değiştirilmesi için, dereceleri değişen ipotek sahipleriyle malikin imzası noterce tasdikli mukavele ile anlaşmaları ve keyfiyetin tescili şarttır. Değişme neticesinde derecesi düşen ipotek üzerinde hak sahibi kimseler varsa bunların da muvafakatı lazımdır.

    İpotekli alacağın taksimi halinde, kısmi ipoteklerin kendi aralarında sıralarını değiştirmek için malikin muvafakati aranmaz.

    B - HÜKMÜ:

    Madde 896 - Derece değiştirilmesi, dereceleri değiştirilen ipotekler arasında bulunan ipoteklere halel getirmez.

    III - BİRLİKTE GEMİ İPOTEĞİ:

    Madde 897 - Bir alacak için birden çok gemi veya gemi payı ipotek edilmiş olursa bunlardan her biri borcun tamamından mesuldür.

    Alacaklı, her gemi veya pay ancak muayyen bir kısımdan mesul olmak üzere alacağını gemi veya paylar arasında taksim edebilir. Taksim, sicil memurluğuna yapılacak beyan ve tescil ile olur. Birlikte ipotek üzerinde hak sahibi kimseler varsa onların da muvafakati lazımdır.

    B - TEMİN EDİLEN ALACAK:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 898 - İpotekli geminin karşılıyacağı alacaklar hakkında Medeni Kanunun 790 ıncı maddesinin 1 inci fıkrasiyle 791 inci maddesi hükmü caridir.

    Temerrüt şartları yalnız gemi malikine karşı mevcut olduğu takdirde dahi ipotek temerrüt faizlerini karşılar.

    II - ŞARTLARIN DEĞİŞTİRİLMESİ:

    Madde 899 - Alacak faizsiz veya faiz miktarı yüzde beşten aşağı olursa ipotek, dereceleri müsavi olan veya sonradan gelen hak sahiplerinin muvafakatine lüzum kalmaksızın yüzde beşi aşmıyan bir faizi de temin edecek şekilde tevsi olunabilir.

    Ödeme zamanı ve yeri hakkında yapılacak değişiklikler için kezalik bu hak sahiplerinin muvafakatine lüzum yoktur.

    C - İPOTEĞİN ŞÜMULÜ:

    I - TEFERRUAT, MÜTEMMİM CÜZÜ, NAVLUN VE KİRALAR:

    Madde 900 - İpoteğin şümulü hakkında Medeni Kanunun 777 ve 778 inci maddeleri tatbik olunur. Şu kadar ki; navlunlar dahi 778 inci madde şümulüne dahildir.

    Teferruattan olan şeyler, normal bir işletmenin icabatından olarak bu durumdan çıkarılır veya alacaklı lehine el konmazdan önce temlik edilerek gemiden uzaklaştırılırsa, ipotek artık bunlara şamil olmaz. 869 uncu maddenin 2 nci fıkrası hükmü burada da tatbik olunur.

    Yukarıki fıkra hükmü mütemmim cüzüler hakkında da caridir. Şu kadar ki, teferruat vasfının kaldırılması yerine, muvakkat olmamak kaydiyle, gemiden ayırma ve uzaklaştırma kaim olur.

    II - SİGORTA TAZMİNATI:

    1. ESAS:

    Madde 901 - Geminin, malik veya onun hesabına bir başkası tarafından sigorta ettirilmiş olması halinde, gemi ipoteği sigorta tazminatında da şamil olur.

    Aşağıdaki hükümler mahfuz kalmak üzere Medeni Kanunun rehnedilen alacaklara ait 868 inci maddesinin ikinci cümlesiyle 872, 873 ve 875 inci maddeleri hükümleri tatbik olunur; sigortacı, gemi siciline kayıtlı ipoteği bilmediğini ileri süremez. Bununla beraber, sigortacı veya sigorta ettiren kimse zararın vukuunu alacaklıya ihbar etmiş olur ve ihbardan itibaren iki haftalık bir müddet geçmiş bulunursa, sigortacı, tazminatı sigorta ettiren kimseye ödemekle alacaklıya karşı da mesuliyetten kurtulur. İhbar fevkalade müşkül ise bundan sarfınazar olunabilir; bu takdirde müddet, tazminatın muaccel olduğu tarihten cereyana başlar. Müddet bitinceye kadar alacaklı sigortacıya karşı tediyeye itiraz edebilir.

    2. SİGORTACININ YAPACAĞI ÖDEMELER:

    Madde 902 - Sigortacı, geminin evvelki haline iadesi veya alacakları ipotekle temin edilmiş alacağa takaddüm eden gemi alacaklılarına verilmesi maksadiyle malike tazminat bedeline mahsuben tediyede bulunmuş ve bu maksatlara erişilmesi teminat altına alınmış ise, ödeme, ipotekli alacaklıya karşı da muteberdir.

    Gemi evvelki haline iade edildiği yahut teferruattan olan yeni parçalar yerlerine konulduğu takdirde, sigortacının ipotek alacaklısına karşı olan mesuliyeti kalkar. Malikin, sigortanın şümulüne giren ve ipoteğe takaddüm eden bir gemi alacaklısı hakkına esas teşkil eden borçlarının ödenmesi halinde de hüküm aynıdır.

    3. SİGORTACIYA BİLDİRİLEN GEMİ İPOTEĞİ:

    A - İHBAR KÜLFETİ:

    Madde 903 - İpotekli alacaklı ipoteği sigortacıya bildirmiş ise sigorta priminin vaktinde ödenmemesi ve bu yüzden sigorta ettirene bir ödeme mühleti tayin edilmesi halinde; sigortacının bunu alacaklıya gecikmeksizin haber vermesi lazımdır. Sigorta priminin ödenmemesi yüzünden mühletin sonunda sigorta münasebetinin feshedilmesi halinde de aynı hüküm caridir.

    Sigorta münasebetlerinin vaktinden önce sona ermesini intaceden feshi ihbar, cayma veya diğer her hangi bir vakia, gemi ipoteğini sigortacıya bildirmiş olan alacaklı hakkında ancak sigortacının alacaklıya sigorta münasebetinin sona erdiğini ve henüz son bulmamış ise son bulacağı tarihi haber verdiği veya alacaklının bunu diğer her hangi bir şekilde öğrendiği tarihten itibaren iki hafta geçmekle hüküm ifade eder. Sigorta münasebetinin, sigorta priminin vaktinde ödenmemesi yüzünden feshedilmesi yahut sigortacının iflası üzerine son bulması halinde, bu hüküm cari değildir.

    Sigortacı, sigorta ettiren kimse ile, sigortacının mesul olduğu sigorta bedelini azaltan veya tehlikenin şümulünü darlatan bir anlaşma yaptığı takdirde, ikinci fıkranın birinci cümlesi tatbik olunur.

    Sigorta mukavelesi, sigorta ettirenin aşkın veya çifte sigorta sayesinde muamelekinde haksız olarak bir fazlalık elde etmek kasdiyle akdedilmiş olması yüzünden batıl olursa sigortacı, gemi ipoteğini bildirmiş olan bir alacaklıya karşı butlan iddiasında bulunamaz. Bununla beraber sigortacının alacaklıya butlan haber vermesinden yahut alacaklının bunu her hangi bir şekilde öğrenmesinden itibaren iki hafta geçmekle sigorta münasebeti alacaklıya karşı da sona ermiş olur.

    B - BİRDEN ÇOK SİGORTACININ MEVCUT OLMASI HALİNDE:

    Madde 904 - Gemi, birden çok sigortacı nezdinde müştereken sigorta edilmiş olursa, 903 üncü madde gereğince ipoteğin, malik tarafından alacaklıya jeran olarak gösterilmiş olan sigortacıya bildirilmesi kafidir. Jeran sigortacı keyfiyeti diğer sigortacılara bildirmekle mükelleftir.

    C - ALACAKLININ İKAMETGAHININ DEĞİŞTİRİLMESİ:

    Madde 905 - İpotekli alacaklı ikametgahını değiştirip de bunu sigortacıya bildirmezse 903 üncü madde gereğince yapılacak ihbarın, alacaklının son adresine taahhütlü bir mektupla bildirilmesi kafidir. İhbar; alacaklının ikametgahını değiştirmemiş ve muntazam işliyen nakil vasıtasiyle yapılmış olması halinde hangi tarihte eline geçecek idi ise o tarihten itibaren hüküm ifade eder.

    4. SİGORTACININ BORCUNDAN KURTULMASI:

    Madde 906 - Sigortacı, sigorta ettiren kimsenin veya sigortalının fiili yüzünden borcundan kurtulsa bile, alacaklıya karşı olan borcu bakidir. Sigortacının, rizikonun tahakkukundan sonra mukaveleden cayması halinde dahi aynı hüküm caridir.

    Sigortacı:

    1. Sigorta primi müddeti içinde ödenmediği;

    2. Gemi denize elverişsiz bir halde yahut usulü veçhile donatılmaksızın veya gemi adamları tamamlanmaksızın yola çıktığı;

    3. Gemi bildirilen veya mutat olan rotadan ayrıldığı; için borcundan kurtulursa, birinci fıkranın birinci cümlesi tatbik olunmaz.

    5. KANUNİ HALEFİYET:

    Madde 907 - Sigortacı, 903 üncü maddenin 2-4 üncü fıkralariyle 906 ncı madde gereğince alacağı ödediği nispette ipotekli alacaklının haklarına kanunen halef olur. Şu kadar ki; halefiyet alacaklının zararına olarak ileri sürülemiyeceği gibi sigortacının kendilerine karşı mesuliyeti devam eden ve derecesi aynı olan veya sonra gelen ipotekli alacaklıların zararına olarak da dermeyan edilemez.

    6. SİGORTACININ PRİMLERİ KABUL ETMEK MECBURİYETİ:

    Madde 908 - Sigortacı, muacceliyet kesbeden sigorta primlerini ve sigorta mukavelesi gereğince yapılması lazımgelen diğer ödemeleri, kanunen reddedebileceği hallerde bile, sigortalıdan ve ipotekli alacaklıdan kabul etmeye mecburdur.

    İpotekli gemi, sigorta primlerinin yahut sigorta mukavelesi gereğince sigortacıya yapılması lazımgelen başka ödemelerin ifası için alacaklı tarafından sarf edilen paralarla bunların faizlerini de temin eder.

    D - GEMİ DEĞERİNİN DÜŞMESİNE KARŞI TEDBİRLER:

    I - GEMİ MALİKİ ALEYHİNDE:

    Madde 909 - Gemi veya tesisatının kötüleşmesi neticesi olarak ipoteğin sağladığı teminat tehlikeye düşerse, alacaklı tehlikeyi bertaraf etmek üzere malike münasip bir mehil tayin edebilir. Bu mehil içinde tehlike bertaraf edilmezse, alacaklı derhal ipoteği paraya çevirmek hakkını elde eder. Alacak faizsiz olup henüz muacceliyet de kesbetmemişse, tahsil ve muacceliyet tarihleri arasındaki zamana ait kanuni faiz indirilir.

    Malikin gemiye işletme tarzı neticesi olarak ipoteğin sağladığı teminatı tehlikeye koyacak surette gemi veya tesisatının kötüleşmesinden veya ipotekli alacaklının haklarının başkaca tehlikeye girmesinden endişe olunur yahut üçüncü şahıslar tarafından vukubulacak bu gibi müdahale veya sair tahribata karşı malik lüzumlu tedbirleri almazsa, alacaklının talebi üzerine mahkeme tehlikenin önlenmesi için gerekli tedbirlerin alınmasına karar verir; mahkeme başka tedbirleri kafi görmezse alacaklının derhal ipoteği paraya çevirebilmesine karar verir.

    İpoteğin şümulüne giren teferruatın kötüleşmesi veya normal bir işletmenin icaplarına aykırı olarak gemiden uzaklaştırılması hali de geminin kötüleşmesi hükmündedir.

    II - ÜÇÜNCÜ ŞAHISLAR HAKKINDA:

    Madde 910 - Üçüncü şahsın fiili sebebiyle geminin, ipoteğin sağladığı teminatı tehlikeye düşürecek derecede kötüleşmesinden endişe olunursa bu takdirde alacaklı, üçüncü şahıs aleyhine ancak bu fiilin men'i davasını açabilir.

    E - MALİKİN HAİZ OLDUĞU HAKLAR:

    I - DEFİ HAKLARI:

    Madde 911 - İpotekli gemi maliki, borçlunun alacaklıya karşı haiz bulunduğu defileri ipotekli alacaklıya karşı ileri sürebileceği gibi borçlu borcuna esas olan hukuki muameleyi feshedebildiği müddetçe alacaklının hakkını gemiden istifa edebilmesine de engel olabilir. Alacaklı, borçlusunun muaccel bir alacağı ile takas imkanına sahip bulundukça gemi maliki aynı salahiyeti haizdir. Borçlunun ölmesi halinde malik, mirasçıların borçtan ancak mahdut bir şekilde mesul olduklarını dermeyan edemez.

    Borçlunun bir defiden feragati gemi malikinin haklarına halel getirmez.

    II - FESHİ İHBAR:

    1. İLGİLİLER:

    Madde 912 - Alacağın muacceliyet kesbetmesi ihbara bağlı ise ihbar, ancak alacaklı tarafından malike yahut malik tarafından alacaklıya yapılması halinde gemi ipoteği hakkında hüküm ifade eder. Gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kimse, alacaklı bakımından malik sayılır.

    2. MALİKE KAYYIM TAYİNİ:

    Madde 913 - Malik, alacaklıya memleket dahilinde ne bir ikametgah, ne de bir temsilci göstermemişse, sulh mahkemesi, alacaklının talebi üzerine, bir kayyım tayin eder. Alacaklı buna ihbarda bulunur. Malikin ikametgahının bilinmemesi veya alacaklının, kendi kusuru olmaksızın malikin kim olduğunu bilmemesi halinde de aynı hüküm tatbik olunur.

    III - ÖDEME HAKKI:

    1. ŞARTLARI:

    Madde 914 - Alacak malike karşı muacceliyet kesbeder yahut borçlu borcunu ödemek hakkını haiz olursa, malik borcu ödiyebilir.

    Malik, parayı tevdi veya takas etmek suretiyle de alacaklının hakkını yerine getirebilir.

    2. HALEFİYET:

    Madde 915 - Malik aynı zamanda borçlu değilse alacağı ödediği nispette alacaklının yerine kaim olur. Halefiyet, alacaklının zararına olarak ileri sürülemez.

    Borçlunun malik ile olan hukuki münasebetlerinden doğan itiraz hakları mahfuzdur.

    Alacak için birlikte gemi ipoteği mevcutsa 936 ncı madde hükmü tatbik olunur.

    3. VESİKALARIN VERİLMESİ:

    Madde 916 - Alacaklının hakkının yerine getirilmesi karşılığında malik, gemi sicilinin tadili veya gemi ipoteğinin terkini için lüzumlu vesikaların kendisine verilmesini istiyebilir.

    ÜÇÜNCÜ AYIRIM : GEMİ İPOTEĞİNİN PARAYA ÇEVRİLMESİ

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 917 - Alacaklı, gemi ve gemi ipoteğinin şümulüne giren eşya üzerinden alacağını ancak cebri icra yolu ile alabilir.

    897 nci maddede yazılı hallerde alacaklı alacağının tamamını veya bir kısmını gemilerin veya payların her biri üzerinden tahsil edebilir.

    B - KARİNE:

    Madde 918 - Gemi ipoteğinden mütevellit hakkın takibi sırasında gemi sicilinde malik olarak kayıtlı bulunan kimse alacaklı bakımından malik sayılır. Mülkiyeti tescil edilmemiş olan malikin gemi ipoteğine karşı haiz olduğu defileri ileri sürmek hakkı mahfuzdur.

    C - ALACAKLININ GEMİYE MALİK OLABİLMESİ HAKKINDA ŞART:

    Madde 919 - Alacak malike karşı muacceliyet kesbetmedikçe, malik alacaklıya alacağını tahsil maksadiyle gemiyi temlik etmek yahut cebri icra yolundan başka bir şekilde elden çıkarmak hakkını bahşedemez.

    D - ALACAKLIYA HALEF OLMAK:

    Madde 920 - Alacaklı, geminin paraya çevrilmesi yolu ile takibe başladığı takdirde, cebri icra neticesinde gemi veya gemi ipoteğinin şümulüne giren eşya üzerindeki bir hakkını kaybetmek tehlikesine maruz bulunan herkes, tevdi veya takas suretiyle dahi alacaklının alacağını ödemek hakkını haizdir. Geminin veya 900 üncü maddede yazılı eşyanın zilyedi, cebri icra neticesinde zilyedliğini kaybetmek tehlikesine maruz kaldığı takdirde, aynı hakkı haiz olur. Üçüncü şahıs borcu ödediği nispette alacaklının yerine kaim olur. Halefiyet, alacaklının zararına olarak ileri sürülemez. Borçlunun üçüncü şahıs ile olan bir hukuki münasebetinden doğan defi hakları mahfuzdur.

    916 ncı madde hükmü burada da caridir.

    DÖRDÜNCÜ AYIRIM : GEMİ İPOTEĞİNİN DEVRİ, TADİLİ VE DÜŞMESİ

    A - İPOTEĞİN DEVRİ:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 921 - İpotekle temin edilmiş olan alacağın temliki ile gemi ipoteği de yeni alacaklıya intikal eder.

    Alacak ipotekten ve ipotek de alacaktan ayrı olarak devredilemez.

    Alacağın temliki yazılı şekilde ve gemi siciline tescil ile olur.

    893 üncü maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde alacak, alacağın temliki hakkındaki umumi hükümlere göre de devredilebilir. Bu takdirde gemi ipoteği, alacak ile birlikte intikal etmez.

    II - DEFİLER:

    Madde 922 - Malikin, gemi ipoteğine mütaallik olup her hangi bir hukuki münasebete müsteniden eski alacaklıya karşı haiz olduğu bir defi, yeni alacaklıya karşı da ileri sürülebilir. 885 inci maddenin birinci ve ikinci fıkrası, 886 ve 887 nci maddelerle 889 uncu maddenin son fıkrası hükümleri bu defi hakkında da caridir.

    Alacak, faiz veya sair tali edalara taalluk eder ve bunlarda en geç malikin devri öğrendiği günün dahil bulunduğu ilk üç aylık devre ile bunu takip eden ikinci üç aylık devre içinde muaccel hale gelirse alacaklı, birinci fıkrada yazılı defilere karşı 885 inci maddenin bir ve ikinci fıkralarına istinadedemez. Üç aylık devreler takvim yılı başından itibaren hesap olunur.

    III - UMUMİ HÜKÜMLERE TABİ ALACAKLAR:

    Madde 923 - Birikmiş faizlere veya sair tali edalara yahut ihbar ve takip masraflarına (Madde: 898) veya 908 inci maddenin 2 nci fıkrasında yazılı hususlara taalluk eden alacakların devri ve malik ile yeni alacaklı arasındaki hukuki münasebet, alacağın devri hakkındaki umumi hükümlere tabidir.

    Yukarda yazılı alacaklar hakkında 885 inci maddenin 1 ve 2 nci fıkraları tatbik olunmaz.

    B - İPOTEĞİN TADİLİ:

    I - MUHTEVA BAKIMINDAN:

    Madde 924 - İpotek muhtevasının değiştirilebilmesi için malik ile alacaklı arasında yapılacak imzaları noterce tasdikli yazılı anlaşmanın gemi siciline tescil edilmesi lazımdır. Tescil hususunda 893 üncü maddenin 1 inci fıkrası hükmü tatbik olunur.

    İpotek üzerinde üçüncü bir şahsın hakkı varsa, tadili için onun da muvafakati lazımdır.

    II - ALACAĞIN TEBDİLİ:

    Madde 925 - İpotekle temin edilmiş olan alacak yerine başkası ikame olunabilir. Bunun için alacaklı ile malik arasında yapılacak, imzası noterce tasdikli yazılı anlaşmanın tescili şarttır. İpotek üzerinde hak sahibi üçüncü şahsın muvafakati de lazımdır.

    Yeni alacağın sahibi, eski ipotekli alacaklı değilse, yukarıki fıkrada yazılı anlaşmaya onun da iştiraki lazımdır.

    C - İPOTEĞİN DÜŞMESİ:

    I - SEBEPLERİ:

    1. ALACAĞIN DÜŞMESİ:

    Madde 926 - Alacağın sona ermesiyle ipotek de düşer. Kanundaki istisnalar mahfuzdur.

    2. ALACAKLININ FERAGATİ:

    Madde 927 - İpotek, alacaklının ondan feragati ve bunun üzerine sicilden kaydın terkini ile düşer. Şu kadar ki; ipotek üzerinde hak sahibi kimseler varsa onların da muvafakati şarttır.

    Malik, ipoteğin dermeyanını daimi olarak imkansız kılan bir defe sahip bulunduğu takdirde alacaklıdan ipotekten feragat etmesini istiyebilir.

    Feragat beyanı imzası noterce tasdikli bir senetle olur.

    3. ALACAKLI VE MALİK SIFATLARININ BİRLEŞMESİ:

    Madde 928 - Gemi ipoteğiyle mülkiyetinin aynı şahısta birleşmesi halinde ipotek düşer.

    Borçlu gemi malikinden başka bir şahıs olduğu veya alacak üzerinde bir rehin veya intifa hakkı mevcut bulunduğu takdirde ipotek devam eder. Şu kadar ki; gemi maliki alacaklı sıfatiyle geminin paraya çevrilmesini istiyemez ve faiz alacakları için de gemi teminat teşkil etmez.

    4. MÜRURUZAMAN:

    Madde 929 - Gemi sicilinden haksız yere terkin edilmiş olan akdi ipoteklerle tescil edilmemiş bulunan kanuni ipotekler, alacaklının malike karşı haiz bulunduğu mutalebenin müruruzamana uğramasiyle düşerler.

    5. DÜŞME KARARI:

    A - ALACAKLININ BELLİ OLMAMASI HALİNDE:

    Madde 930 - Alacaklının kim olduğu bilinmiyorsa; ipoteğe mütaallik olmak üzere gemi siciline yapılan son kayıttan itibaren on yıl geçtiği ve alacaklının hakkı bu müddet içinde malik tarafından Borçlar Kanununun 133 üncü maddesi gereğince müruruzamanı kesecek tarzda tanınmış olmadığı takdirde alacaklı ilan yolu ile davet olunarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir vadeli alacaklarda bu müddet, vade gününün mürurundan önce cereyana başlamaz.

    Düşme kararının verilmesiyle ipotek sona erer.

    B - PARANIN TEVDİİ HALİNDE:

    Madde 931 - Malik, alacaklının alacağını tediye veya feshi ihbar hakkını haiz olur ve alacağın tutarı olan parayı, geri almak hakkından feragat etmek suretiyle, alacaklı namına tevdi ederse, belli olmıyan alacaklı ilan yoliyle davet olunarak ipoteğin düşmesine karar verilebilir. Faizler, ancak miktarı sicile geçirilmiş ise tevdi olunur; düşme kararının verilmesine takaddüm eden üç yıldan önceki zamana ait faizler tevdi edilmez.

    Borçlar Kanununun tevdi hakkındaki hükümlerine göre daha önce hakkını istifa etmiş sayılmadıkça düşme kararının verilmesiyle borç ödenmiş addolunur.

    Alacaklı daha önce tevdi yerine müracaat etmediği takdirde tevdi edilen meblağ üzerindeki hakkı düşme kararının verilmesinden itibaren on yıl geçmekle sukut eder. Bu halde tevdi eden kimse tevdi sırasında geri almak hakkından feragat etmiş olsa bile tevdi ettiği meblağı geri alabilir.

    II - TERKİN ŞERHİ:

    Madde 932 - Malik bir başkasına karşı, alacağın düşmesi halinde gemi ipoteğini de terkin ettirmeyi taahhüt ederse terkini istemek hakkının temini için gemi siciline şerh verilebilir.

    III - GEMİNİN MALİKİ OLMIYAN BORÇLUNUN DURUMU:

    1. HALEFİYET:

    Madde 933 - Geminin maliki olmıyan borçlu, ipotekle temin edilmiş olan borcu ödemesi sebebiyle maliki veya onun hukuki seleflerine rücu hakkını haiz olduğu nispette gemi ipoteği kendisine intikal eder.

    Borçlu alacağın bir kısmını öderse, gemi ipoteğinin alacaklı uhdesinde kalan kısmı borçluya geçenden sıra itibariyle önce gelir.

    Alacaklı ve borçlu sıfatlarının aynı şahısta birleşmesi, alacağın ödenmesi hükmündedir.

    2. BORÇTAN KURTULMA:

    Madde 934 - Alacaklı ipotekten vazgeçmek veya diğer bir ipoteğe rüçhan hakkı tanınmak suretiyle borçluyu, yukarıki madde gereğince ipotekten hakkını almak imkanından mahrum bıraktığı nispette borçlu borcundan kurtulur.

    3. VESİKALARI İSTEMEK HAKKI:

    Madde 935 - Borçlu, ödeme neticesinde ipoteği iktisap eder veya aynı sebepten dolayı gemi sicilinin tashihinde menfaattar bulunursa alacaklıdan sicilin tashihi için lüzumlu vesikaları kendisine vermesini istiyebilir.

    D - BİRLİKTE GEMİ İPOTEĞİNDE HALEFİYET:

    I - MALİKİN HALEFİYETİ:

    Madde 936 - Alacaklıya ödemede bulunan gemi maliki diğer ipotekli gemilerden birinin malikine veya onu hukuki seleflerine rücu hakkını haiz bulunduğu nispette o malikin gemisi üzerindeki ipoteğe sahip olur. 928 inci maddenin 2 nci fıkrası gereğince devam eden ipotekle işbu ipotek birlikte ipotek teşkil eder.

    Kısmen ödeme halinde alacaklı üzerinde kalan ipotek yukarıki fıkra ile 928 inci maddenin 2 nci fıkrası gereğince malike intikal eden ipoteklerden sıra itibariyle önce gelir.

    Alacağın malike devri veya alacaklı ve borçlu sıfatlarının malikin şahsında birleşmesi, alacağın malik tarafından ödenmesi hükmündedir.

    Alacaklının hakkını cebri icra yoliyle ipotekli gemilerden birinden alması halinde birinci fıkranın birinci cümlesi hükmü tatbik olunur.

    II - BORÇLUNUN HALEFİYETİ:

    Madde 937 - Birlikte gemi ipoteğinde borçlu 933 üncü maddedeki halde ipotekli gemilerden yalnız birinin malikine veya onun hukuki seleflerine rücu hakkını haiz olursa ancak bu gemi üzerindeki ipotek kendisine intikal eder; diğer gemiler üzerindekiler düşer.

    E - HUSUSİ HALLER:

    I - KIYMETLİ EVRAKA AİT İPOTEKLER:

    Madde 938 - Hamiline yazılı bir senetten mütevellit alacak hakkında gemi ipoteği tesisi için, malikin sicil memurluğuna beyanda bulunması ve sicile tescil kafidir.

    Bir poliçeden veya hamiline yazılı bir senetten yahut ciro suretiyle devri kabil diğer bir senetten mütevellit alacak için geri ipoteği tesis edilmişse, alacağın devri mezkur alacakların devri hakkındaki hükümlere tabidir.

    Yukarıki fıkrada yazılı gemi ipoteklerinde alacaklı namına bir mümessil tayin olunabilir; bu mümessil, alacağı sonradan iktisap edenlerin leh ve aleyhine gemi ipoteği üzerinde muayyen tasarruflarda bulunabileceği gibi ipoteğin paraya çevrilmesi için yapılacak takibatta da alacaklıyı temsil eder.

    II - YABANCI PARA ÜZERİNE İPOTEKLER:

    Madde 939 - (Değişik madde: 20/04/2004 - 5136 S.K. 5. mad) *1* Yabancı para üzerinden gemi ipoteği tesis olunabilir. Ancak, aynı derecede birden fazla para türü kullanılarak gemi ipoteği tesis edilemez. Yabancı veya Türk parası karşılıklarının hesabında, hesap günündeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının döviz alış kuru esas alınır.

    III - SABİT KIYMETLİ İPOTEKLER:

    Madde 940 - Türk parasiyle ödenecek borçlarda ipotekli geminin karşılıyacağı alacak ve tali borçların miktarı, altın veya yabancı para ölçüsü ile tayin olunabilir.

    BEŞİNCİ AYIRIM : İNŞA HALİNDEKİ GEMİLER ÜZERİNDE İPOTEK

    A - TESİSİ:

    I - ŞARTLAR:

    Madde 941 - Gemi ipoteği, tersanede inşa edilmekte olan gemi (Yapı) üzerinde de tesis olunabilir.

    Omurgası vaz'olunarak gemi kızaktan indirilinceye kadar görülebilecek bir yerin ad veya numara konmak suretiyle yapının açık ve daimi bir şekilde tefrik ve temyizi mümkün kılındığı andan itibaren ipotek tesisi caizdir.

    On sekiz gros tonilaton ufak yapılar üzerinde ipotek tesis olunamaz.

    II - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER:

    Madde 942 - Yapı üzerine ipotek tesisi, inşa halindeki gemilere mahsus olan sicile kayıt suretiyle olur.

    Bu ayırımın hususi hükümleri mahfuz kalmak şartiyle, yapı üzerindeki ipotek hakkında 875 inci madde ile 879 ila 940 ıncı maddeler hükümleri; ipotek, mahsus sicile tescil olunduktan sonra 869, 872, 873, 874 ve 876 ncı maddeler hükümleri de tatbik olunur.

    B - ŞÜMULÜ:

    Madde 943 - Gemi ipoteği inşa halindeki gemiye, inşaatın her safhasında şamildir. Gemi ipoteği bundan başka 900 üncü maddede yazılı şeylerle, yapı malikinin mülkiyetine girmemiş olan kısımlar müstesna, tersanede bulunup inşaatta kullanılacak olan ve bu bakımdan işaretlenmiş bulunan kısımlara da şamildir. 900 üncü maddenin ikinci fıkrası hükmü bu halde de tatbik olunur.

    Gemi ipoteği, sigorta tazminatına ancak malikin yapıyı ayrıca sigorta ettirmiş olması halinde şamildir.

    C - DERECESİ:

    Madde 944 - Yapı üzerinde tesis olunan gemi ipoteği, inşaatı tamamlandıktan sonra eski derecesiyle gemi üzerinde kalır.

    ALTINCI AYIRIM : İNTİFA HAKKI

    Madde 945 - Gemi üzerindeki intifa hakkı, Medeni Kanunun gayrimenkuller üzerindeki intifa hakkı hükümlerine tabidir.

    İntifa hakkiyle gemi ipotekleri arasındaki münasebetler Medeni Kanunun 784 üncü maddesi hükmüne tabidir. Aynı tarihle kaydedilmiş bulunan haklar aynı derecededirler. 895,896 ve 929 uncu maddeler hükümleri burada da tatbik olunur.

    İKİNCİ FASIL : DONATAN VE DONATMA İŞTİRAKİ

    A - DONATAN:

    I. TARİFİ:

    Madde 946 - Donatan, gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi sahibine denir. Kendisinin olmıyan bir gemiyi kendi adına deniz ticaretinde bizzat veya kaptan marifetiyle kullanan kimse, üçüncü şahıslarla olan münasebetlerinde donatan sayılır. Malik, geminin işletilmesinden dolayı gemi alacaklısı sıfatiyle bir talepte bulunan kimseyi, bu işletilme malike karşı haksız ve alacaklı da kötü niyet sahibi olmadıkça, hakkını istemekten menedemez.

    II - MESULİYETİ:

    1. GEMİ ADAMLARININ KUSURLARINDAN DOLAYI:

    Madde 947 - Donatan, gemi adamlarından birinin vazifesini yaparken işlediği kusur neticesinde üçüncü şahıslara verdiği zararlardan dolayı mesuldür; şu kadar ki, donatanın yükle ilgili şahıslara karşı olan mesuliyeti, taşıyanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyeti derecesindedir.

    2. MESULİYETİN MAHİYETİ:

    A - MAHDUT AYNİ MESULİYET:

    Madde 948 - Aşağıdaki hallerde donatan üçüncü şahsın alacağından dolayı ancak gemi ve navlun ile mesuldür:

    1. Alacak; kaptanın hususi bir vekaletle değil sırf kaptan sıfatiyle haiz olduğu kanuni salahiyete istinaden yaptığı hukuki muamelelerden doğmuş ise;

    2. Alacak; donatan tarafından akdedilmiş olup da ifası kaptana düşen bir mukavelenin yerine getirilmemesinden yahut noksan veya fena ifasından doğmuş ise;

    3. Alacak; gemi adamlarından birinin kusurundan doğmuş ise.

    İkinci bentte yazılı hallerde; mukavelenin ifa edilmemesinin yahut noksan veya fena ifa edilmesinin gemi adamlarından birinin kusurundan mütevellit olup olmadığına bakılmaz.

    Birinci fıkranın 1 ve 2 numaralı bentlerinde yazılı hallerde; donatan mukavelenin ifasında bizzat kusurlu olur veya mukavelenin ifasını ayrıca tekeffül etmiş bulunursa birinci fıkranın hükmü tatbik olunmaz.

    B - GAYRİMAHDUT MESULİYET:

    Madde 949 - Donatan, gemi adamlarının hizmet ve iş mukavelelerinden doğan alacaklarından yalnız gemi ve navlun ile değil şahsan da mesuldür.

    III - SALAHİYETLİ MAHKEME:

    Madde 950 - Donatan aleyhine, bu sıfatla, her hangi bir alacaktan dolayı, şahsan veya yalnız gemi ve navlun ile mesul olduğuna bakılmaksızın, geminin bağlama limanı mahkemesinde de dava açılabilir.

    B - DONATMA İŞTİRAKİ:

    I - TARİFİ:

    Madde 951 - Birden ziyade şahsın müşterek mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, aralarında yapmış oldukları akit gereğince, cümlesi nam ve hesabına deniz ticaretinde kullanmaları halinde donatma iştiraki mevcuttur.

    İştirakin ticaret siciline kaydettirilmesi hakkında 155 ve 158 inci maddeler tatbik olunur. Şu kadar ki; 155 inci maddenin 2 ve 5 inci bentlerinin yerine geçmek üzere, ortaklığın donatma iştiraki olduğu ve müşterek donatanların gemi paylarının miktarları tescil olunur.

    Geminin mülkiyetinin veya işletme hakkının bir ticaret şirketine ait olması halinde, donatma iştirakine mütaallik hükümler tatbik olunmaz.

    II - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER:

    Madde 952 - Müşterek donatanlar arasındaki hukuki münasebet, aralarındaki mukavele hükümlerine tabidir. Akitte hüküm olmadıkça aşağıdaki maddeler tatbik olunur.

    III - KARARLAR:

    Madde 953 - Donatma iştirakinin işleri müşterek donatanların kararı ile görülür. Kararlar ekseriyetle verilir. Reyler müşterek donatanların gemideki paylarının miktarına göre hesap olunur. Karar lehinde rey verenlerin, bütün payların, yarısından fazlasına sahip olmaları halinde karar için aranılan ekseriyet mevcut sayılır.

    Donatma iştiraki mukavelesinin değiştirilmesine mütaallik veya bu mukavelenin hükümlerine aykırı yahut donatma iştirakinin maksadına yabancı bulunan kararlar için, müşterek donatanların hepsinin rey birliği lazımdır.

    IV - GEMİ MÜDÜRÜ :

    1. TAYİN VE AZİL:

    Madde 954 - Donatma iştiraki işlerinin idaresi için ekseriyet kararı ile bir gemi müdürü tayin olunabilir. Tayin edilecek gemi müdürü müşterek donatanlardan değilse, rey birliği lazımdır.

    Gemi müdürü her zaman ekseriyet karariyle azlolunabilir; şu kadar ki; mukavelesi gereğince ücret talebedebilir.

    Gemi müdürünün tayin ve azli ticaret ve gemi sicillerine kaydolunur.

    2. TEMSİL SALAHİYETİ:

    A - ŞÜMULÜ:

    Madde 955 - Donatma iştirakinin üçüncü şahıslarla olan münasebetlerinde gemi müdürü, bu sıfatla, donatma iştirakinin mutat işleri icaplarından olan bütün muameleleri ve hukuki tasarrufları yapmaya salahiyetlidir. Bu salahiyet; hususiyle geminin donatılmasına ve bakımına, taşıma mukavelelerinin yapılmasına, geminin, navlunun donatma masraflarının ve müşterek avaryadan doğan alacakların sigorta ettirilmesine ve işleri mutat seyri dolayısiyle dönen paraların kabzına da şamildir.

    Gemi müdürü bu hudut dahilinde donatma iştirakini mahkemede de temsil eder.

    Gemi müdürü kaptanı tayin ve azletmeye salahiyetlidir. Kaptan yalnız gemi müdürünün talimatına riayetle mükellef olup müşterek donatanlardan her hangi birinin vereceği talimata uymaya mecbur değildir.

    Gemi müdürü ayrıca hususi bir vekaleti haiz olmadıkça, donatma iştiraki veya müşterek donatanlardan her hangi biri namına kambiyo taahhütlerine girmeye yahut ödünç para almaya, gemiyi veya gemi paylarını satmaya, rehnetmeye salahiyetli değildir.

    B - HÜKÜMLERİ:

    Madde 956 - Gemi müdürünün bu sıfatla ve kanuni salahiyeti içinde yapacağı hukuki bir muamele ile, donatma iştiraki üçüncü şahıslara karşı hak iktisap ve borç iltizam etmiş olur. Muamelede müşterek donatanların adlarının gösterilmiş olup olmamasının tesiri yoktur.

    Gemi müdürünün yaptığı bir hukuki muamele ile donatma iştiraki borç iltizam ederse, müşterek donatanlar, muamele bizzat kendileri tarafından yapılmış gibi (Madde 948) mesul olurlar.

    C - TAHDİDİ:

    Madde 957 - Gemi müdürünün 955 inci maddede yazılı salahiyetlerinin tahdidi donatma iştiraki tarafından, ancak muamelenin yapıldığı anda bu tahdidi bilen üçüncü şahsa karşı ileri sürülebilir.

    3. İDARE HAKKI:

    A - ŞÜMULÜ :

    Madde 958 - Gemi müdürü, donatma iştirakine karşı, salahiyetlerinin şümulü hususunda iştirakçe konan tahditlere riayetle mükelleftir. Kezalik kararlara göre hareket ve kararları ifa etmeye mecburdur.

    Birinci fıkra hükmü mahfuz olmak üzere, gemi müdürünün iştirake karşı dahi salahiyetinin şümulü 955 inci madde hükmüne tabidir. Şu kadar ki; fevkalade tamirler yahut kaptanın tayin veya azli bahis mevzuu olduğu takdirde önceden donatma iştirakinin kararını alması lazımdır.

    B - İHTİMAM DERECESİ:

    Madde 959 - Gemi müdürü, donatma iştirakinin işlerini tedbirli bir donatan gibi özenerek yapmaya mecburdur.

    4. HESAP İŞLERİ:

    A - DEFTER TUTMA VE BİLGİ VERME MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 960 - Gemi müdürü, idare ettiği donatma iştiraki işlerine dair ayrı defter tutmak ve ispata yarar vesikaları saklamakla mükelleftir. Müdür, müşterek donatanlardan her birine talebi halinde, donatma iştirakine, hususiyle gemiye, yolculuğa ve geminin donatılmasına taallük eden bütün muameleler hakkında malumat vermeye ve donatma iştirakine ait defterleri, mektupları vesair kağıtları göstermeye her zaman mecburdur.

    B - HESAP VERME MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 961 - Gemi müdürü her zaman, donatma iştirakinin kararı üzerine, iştirake hesap vermeye mecburdur. Gemi müdürünün verdiği hesabın ekseriyet tarafından kabul edilmesi ve gördüğü işlerin tasvibolunması diğerlerinin itiraz haklarını düşürmez.

    V - MÜŞTEREK DONATANLARIN KAR VE ZARARA İŞTİRAKİ:

    1. MASRAFLARA İŞTİRAK:

    A - ESAS:

    Madde 962 - Müşterek donatanlardan herbiri, donatma iştiraki masraflarına, hususiyle geminin donatılması ve tamiri masraflarına, gemideki payları nispetinde iştirake mecburdur.

    Müşterek donatanlardan biri kendine düşen masraf payını ödemekte temerrüde düşer ve bu para diğer müşterek donatanlar tarafından onun hesabına avans olarak verilirse, mütemerrit ortak avansların verildiği andan itibaren onlara temerrüt faizi ödemekle mükellef olur. Verilen avans neticesinde, müşterek donatanlar için mütemerridin gemi payı üzerinde sigortaya mevzu olabilecek bir menfaat doğar. Bu menfaatin sigorta ettirilmesi halinde, sigorta masraflarını temerrüde düşmüş olan ortak çeker.

    B - BIRAKMA HAKKI:

    Madde 963 - Yeni bir yolculuğa veya bir yolculuk sonunda gemiyi tamir etmeye yahut donatma iştirakinin yalnız gemi ve navlunla mesul olduğu bir alacağın ödenmesine karar verilirse karara iştirak etmiyen müşterek donatanlardan her biri, her hangi bir karşılık istemeksizin iştirak payını bırakmak suretiyle kararı yerine getirmek için gereken ödemelerde bulunmaktan kurtulabilir.

    Bu hakkını kullanmak istiyen müşterek donatan; kararın verildiği tarihten, eğer karar verilirken kendisi veya temsilcisi hazır bulunmadı ise, kararın bildirilmesinden itibaren üç gün içinde noter marifetiyle müşterek donatanlara veya gemi müdürüne ihbarda bulunmaya mecburdur.

    Bırakılan iştirak payı, öteki müşterek donatanlara iştirak payları nispetinde geçer.

    2. KAR VE ZARARA İŞTİRAK:

    Madde 964 - Kar ve zarar müşterek donatanlara gemideki paylarına göre dağıtılır.

    Kar ve zararın hesabı ve karın dağıtılması takvim yılı sonunda yapılır.

    VI - İŞTİRAK PAYININ TEMLİKİ VE TERHİNİ:

    1. ŞARTLARI:

    Madde 965 - Müşterek donatanlardan her biri iştirak payını dilediği anda ötekilerin muvafakati olmaksızın tamamen veya kısmen başkasına temlik edebilir. Temlik için gemi siciline tescil şarttır.

    İştirak payının temliki neticesinde gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybedecekse, temlik yalnız bütün müşterek donatanların muvafakatiyle hüküm ifade eder.

    İştirak payının temliki, gemi üzerindeki müşterek mülkiyet hissesinin temlik ve sicile tescili ile olur.

    İştirak payının rehnedilmesi imzası noterce tasdikli bir mukavelenin yapılması ve rehnin gemi siciline tescili ile olur. Sadece gemi payının ipotek edilmesi hakkındaki hükümler mahfuzdur.

    2. HÜKÜMLERİ:

    Madde 966 - İştirak payını temlik eden müşterek donatan; iktisabedenle birlikte temliki diğer donatanlara veya gemi müdürüne bildirmedikçe, donatanlarla olan münasebetlerinde müşterek donatan sayılır ve bu ihbardan önce doğan bütün borçlardan dolayı diğer donatanlara karşı, müşterek donatan sıfatiyle mesul kalır. Bununla beraber iktisabeden dahi iktisap anından itibaren, diğer donatanlarla olan münasebetlerinde müşterek donatan sıfatiyle mesuldür.

    Donatma iştiraki mukavelesi hükümleri, verilen kararlar ve girişilmiş muameleler, temlik edeni ne nispette bağlamakta idiyse iktisabedeni de o nispette bağlar. İktisabedenin tekeffül bakımından temlik edene karşı haiz olduğu hakları mahfuz kalmak şartiyle diğer donatanlar, temlik edenin, müşterek donatan sıfatiyle, temlik edilen payına mütaallik olmak üzere, uhdesine düşen bütün borçları, iktisabedene karşıda takas edebilirler.

    Yukarki fıkra hükümleri, bir iştirak payının cebri icra yolu ile satılması halinde de tatbik olunur.

    İştirak payı üzerinde tesis olunan rehin hakkında Medeni Kanunun teslimi meşrut şekilde rehne ait hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunur.

    VII - DONATMA İŞTİRAKİNİN İNFİSAHI:

    1. İNFİSAHI MUCİP OLMIYAN HUSUSLAR:

    Madde 967 - Müşterek donatanların değişmesi iştirakin devamına tesir etmez.

    Müşterek donatanlardan birinin ölümü veya iflası, donatma iştirakinin infisahını mucip olmaz.

    Müşterek donatanlardan hiçbiri iştirakten çıkarılamaz.

    2. İNFİSAH SEBEPLERİ:

    Madde 968 - Donatma iştiraki ekseriyet karariyle fesholunabilir. Geminin temliki hakkındaki karar dahi bu hükümdedir.

    Donatma iştirakinin feshi yahut geminin temliki kararlaştırılmışsa, gemi açık artırma ile satılır ve iştirak tasfiye olunur. Geminin tamir kabul etmez veya tamire değmez bir halde bulunduğu mahkeme karariyle tesbit olunmadıkça satış, ancak gemi bağlama limanında veya diğer bir Türk limanında bulunup da ifası ile mükellef bulunduğu bir navlun mukavelesiyle henüz bağlı bulunmadığı bir sırada yapılabilir. Müşterek donatanların hepsinin muvafakatiyle satış şekil ve şartları değiştirilebilir.

    Satış şekil ve şartları veya tasfiye memuru tayini hususlarında müşterek donatanların uzlaşmamaları veya feshe mahkemece karar verilmiş olması halinde mahkeme gemiyi satmak ve iştiraki tasfiye etmek üzere bir tasfiye memuru tayin eder. Bu memurun hakları ve vazife ve mesuliyetleri hakkında kollektif şirket tasfiye memurlarına ait hükümler kıyas yoliyle tatbik olunur.

    Ortaklardan her biri haklı sebebe dayanarak iştirakten çıkmasına, müsaade edilmesini bu mümkün olmadığı takdirde iştirakin feshini istiyebilir. Mahkeme haklı sebebi sabit görürse davacının iştirak payına bilirkişinin biçeceği değerin diğer ortaklar tarafından ödenip bu payın devralınması için onlara uygun bir mehil verir. Diğer ortakların davacının payını kendi iştirak payları nispetinde devralmaları asıldır. Verilen mehil içinde para ödenip pay devralınmadığı takdirde mahkeme iştirakin feshine karar verir. Ortağın durumunu, iştirakte kalması afaki iyiniyet esasları gereğince kendisinden beklenilemiyecek derecede ağırlaştırılmış olan hadiseler haklı sebep sayılır. Yalnız çıkmak istiyen ortağın şahsın ilgilendiren ve diğerlerinden biri için akde aykırı bir hareket teşkil etmiyen hadiseler haklı sebep olarak kabul edilemez. Bu fıkra hükümlerinin ortaklar aleyhine değiştirilmesi neticesini doğuran akit şartları hükümsüzdür.

    Donatma iştiraki hakkında iflasın açılmasiyle de iştirak sona erer.
#1899
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 09:44:22
    II- HUSUSİ HÜKÜMLERİN SAKLI KALMASI:

    1. ESAS:

    Madde 764 - Denizde taşıma işleriyle demir ve havayolları ile taşıma işlerine ve posta idaresine mütaallik hususi hükümler mahfuzdur.

    2. ESASIN TEŞMİL EDİLEMEMESİ:

    Madde 765 - Taşıyıcı veya taşıma işleri komisyoncusu üzerine aldığı taşıma işini yukarıki maddede yazılı hususi hükümlere tabi olan bir müesseseye gördürmüş olduğu takdirde dahi, kanunun kendisine yüklediği mesuliyetin hafifletilmesini veya kaldırılmasını istiyemez.

    C - MESULİYETİN KALDIRILMASINA VEYA HAFİFLETİLMESİNE AİT ŞARTLARIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ:

    Madde 766 - Taşıma akdinde kanunun taşıyıcıya ve hususiyle faaliyetleri devletin iznine bağlı taşıma işletmelerine yüklediği mesuliyetlerin önceden hafifletilmesi veya kaldırılması neticesini doğuran bütün kayıt ve şartlar hükümsüzdür. Bu kayıt ve şartların işletme nizamnamelerine, umumi şartnamelere tarifelere veya bunlara benzer diğer vesikalara konulmuş olması halinde de hüküm aynıdır.

    D - MÜRURUZAMAN:

    Madde 767 - Haksız olarak alınan taşıma ücretinin geri alınması ve taşıma ücreti dahil olmak üzere taşıma mukavelesinden doğan bütün alacaklar bir yılda müruruzamana uğrar.

    Bu müddet, eşya taşımasında eşyanın gönderilene vaki teslimi; yolcu taşımasında yolcunun ulaşma tarihinden başlar.

    Eşya tamamen zayi olmuş veya yolcu ulaşmamış ise müruruzaman müddeti, eşyanın teslimi ve yolcunun ulaşması lazımgeldiği tarihten itibaren işlemeye başlar.

    Gönderen ve gönderilen taşıyıcıya karşı olan haklarını, yılı içinde telgraf, taahhütlü mektup veya protesto ile istemiş olmak ve dava hakkı eşyanın kabulü ile düşmemiş bulunmak şartiyle, defi olarak her zaman dermeyan edebilirler.

    Eşya; taşıyıcının hile veya ağır kusurundan dolayı zayi olmuş, noksanlaşmış veya bozulmuş yahut geç teslim edilmişse veya yolcu, taşıyıcının hilesi yahut ağır kusuru yüzünden geç ulaşmış veya meydana gelen bir kaza neticesinde cismani zarara uğramış veya ölmüş ise taşıyıcının mesuliyeti bu maddedeki müruruzamana tabi olmaz.

    6085 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 50 nci maddesindeki müruruzaman hükmü mahfuzdur.

    İKİNCİ AYIRIM : EŞYA TAŞIMA

    A - TAŞIMA SENEDİ:

    I - TANZİM MECBURİYETİ:

    Madde 768 - Gönderen, taşıyıcıya, talebi halinde iki nüsha olarak bir taşıma senedi vermeye mecburdur. Fakat taşıma senedi tanzim edilmemiş olsa bile muvafakatleri ve eşyanın taşıyıcıya teslimi ile sözleşme taraflar arasında tamam olur.

    Gönderen, taşıyıcıya, gümrük kağıtlarını ve eşyanın taşınması için muhtaç olduğu diğer vesikaları vermeye mecburdur. Bu kağıt ve vesikaların şekle ve hakikata uygun ve kafi olmamalarından gönderen mesuldür.

    II - ŞEKİL:

    Madde 769 - Taşıma senedi aşağıda yazılı hususları ihtiva eder.

    1. Gönderilenin adı, soyadı veya ticaret unvanını ve adresini, eşyanın gönderildiği yeri ve taşıma senedinin emre yazılı olması isteniyorsa emrine şerhini;

    2. Taşınacak eşyanın cinsini, sıklet, istiap derecesi veya adedini, paket halinde iseler paketlere yazılı numaraları ve işaretleri ve ambalajın şekil ve vasfını;

    3. Gönderenin adı, soyadı veya ticaret unvanını ve adresini;

    4. Taşıyıcının adı, soyadı veya ticaret unvanını ve adresini;

    5. Taşıma ücreti ve ücret ödenmişse bu ciheti;

    6. Taşımanın yapılacağı müddeti;

    7. Taraflar arasında kararlaştırılan diğer hususları.

    Bu kayıtlardan birinin sehven yazılmamasından veya yanlış yahut hakikata aykırı olarak yazılmasından doğan zarar ve ziyan gönderene aittir. Taşınacak eşya barut ve infilak maddeleri gibi tehlikeli eşyalardan ise bunu bildirmeyen ve ambalaj üzerine etiket ve işaret koymıyan gönderen, bundan doğan zarar ve ziyanı da ödemekle mükelleftir.

    Birinci fıkrada yazılı şekil şartlarına uymıyan taşıma senedi kıymetli evrak olarak değil ancak tesellüm ilmühaberi veya başka ispat vesikası telakki olunur.

    III- İLMÜHABER:

    Madde 770 - Taşıma senedi tanzim edilmemiş ise, gönderen talebettiği takdirde taşıyıcı, taşıma senedine yazılacak hususları ihtiva eden bir ilmühaberi imzalayıp vermiye mecburdur.

    IV - SENEDİN TESELLÜMÜ:

    Madde 771 - Taşıma senedinin bir nüshası gönderen tarafından imza edilerek taşıyıcıya verilir ve taşıma esnasında eşya ile birlikte sevk olunur. Diğer nüshası taşıyıcı tarafından imza edilerek gönderene geri verilir. Taşıma senedi emre yazılı ise taşıyıcının imzaladığı nüshanın cirosu ve teslimi eşyanın mülkiyetini nakleder.

    Taşıma senedinde gösterilmiyen hususlara dayanarak, adına gönderilene ve taşıyıcı tarafından imza olunan emre yazılı taşıma senedinin hamiline karşı, hiçbir iddia dermeyan olunamaz.

    V - İHTİRAZİ KAYIT:

    Madde 772 - Taşıyıcı, taşınacak eşyayı taşıma senedine veya ayrı bir kağıda, teslim aldığı zamandaki durumu hakkında ihtirazi bir kayıt koymadan kabul edecek olursa, dış görünüşü itibariyle hiçbir kusuru olmadığını kabul etmiş sayılır. Şu kadar ki; eşyayı kayıtsız kabul etmiş olsa bile dışından anlaşılması kabil olmayan noksanların vücudunu iddia ve ispat edebilir.

    B - TAŞIYICININ BORÇLARI:

    I - EMRE GÖRE HAREKET:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 773 - Taşıyıcı; eşyanın gönderilmesinde, aldığı emre göre harekete mecburdur. Şu kadar ki; eşyanın mahiyetine, gönderileceği yerlere veya diğer sebeplere göre veya mücbir bir sebepten dolayı başka bir surette hareket zaruri bulunuyorsa, alınan emre uymıyarak halin gereğine göre hareket edebilir.

    2. BİLDİRME BORCU:

    Madde 774 - Taraflardan birisi için kusur teşkil etmiyen bir sebepten dolayı eşyanın taşınması menedilmiş yahut pek ziyade gecikmiş olursa taşıyıcı keyfiyeti derhal gönderene bildirmeye mecburdur. Bu takdirde gönderen, taşıyıcının imzaladığı taşıma senedi nüshasını kendisine geriye vermek ve 777 nci madde gereğince tayin olunacak tazminatı ödemek suretiyle mukaveleden cayabilir.

    3. YENİ EMİRLER:

    A - İCRA MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 775 - Gönderen halin icabına göre 777 ve 778 inci madde hükümleri dairesinde taşıyıcıya tazminat vermek suretiyle taşımayı durdurmak ve eşyayı geri almak hakkını haiz olduğu gibi; taşıma senedinin gösterdiği eşyayı adına gönderildiği yazılı olan kimseden başkasına vermeye yahut diğer suretle tasarrufa da mezundur. Şu kadar ki; taşıyıcı:

    1. Eşyanın gönderildiği yere ulaştığı yahut ulaşması lazımgeldiği ve gönderilenin bunların teslimini istediği tarihten;

    2. Gönderilen, taşıma senedini aldığı yahut taşıyıcının kendisini haberdar ettiği zamandan; itibaren gönderenin emirlerini icra ile mükellef değildir.

    Taşıma senedi emre yazılı ise taşıyıcı ancak kendi imzaladığı taşıma senedini ibraz ve teslim eden şahsın emirlerini icraya mecburdur.

    B - FAZLA ÜCRET VE MASRAFLAR:

    Madde 776 - Gönderenin veya gönderilenin kararlaştırılmış şartlara aykırı olarak verdikleri emir veya talimat üzerine mesafe artar veya taşıma müddeti uzarsa taşıyıcı, bu artma veya uzama nispetinde fazla ücrete ve bu yüzden yaptığı masraflara hak kazanır.

    4. SEFERİN DURAKLAMASI:

    A - MÜCBİR SEBEPTEN DOLAYI:

    Madde 777 - Taraflardan birisi için kusur teşkil etmiyen sebeplerden dolayı sefer duraklayıp kalırsa, taşıyıcı, yaptığı masrafları istemek hakkına halel gelmemek üzere, ancak gidilen mesafe nispetinde taşıma ücretine hak kazanır.

    Taraflardan birisi için kusur teşkil etmiyen sebeplerden dolayı taşımaya başlanmamış ise, taşıyıcı, ücrete hak kazanmasa bile, yükleme ve boşaltma masraflariyle yaptığı diğer zaruri masrafları istiyebilir.

    B - GÖNDERENİN ARZUSİYLE:

    Madde 778 - Sefer, gönderenin arzusiyle kesilecek olursa aşağıdaki hükümler tatbik olunur.

    1. Hareketten önce taşıma durdurulacak olursa gönderen, kararlaştırılmış olan ücretin yarısını ve boşaltma ve yükletme masraflariyle taşıyıcı tarafından yapılan diğer zaruri masrafları;

    2. Taşıma hareketten sonra durdurulacak olursa gönderen, taşıma ücretinin tamamını ve yükletme ve boşaltma masraflariyle eşya gönderene iade olununcaya kadar taşıyıcı tarafından yapılan zaruri masrafları; ödemeye mecburdur.

    5. TAŞIMA MÜDDETİ:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 779 - Yükün, mukavele veya ticari teamül ile belli olan ve bunların yokluğu halinde halin icabına göre münasip görülen bir müddet içinde taşınması lazımdır.

    B - GECİKME:

    Madde 780 - Eşya, yukarki madde gereğince belli olan müddetlerden sonra ulaşırsa, taşıma ücreti, geciken müddet ile mütenasip olarak indirilir. Gecikme müddeti, mukavele ile belli olan müddetin iki mislini geçerse taşıma ücreti tamamen düşmekle beraber taşıyıcı, bu yüzden doğan zarar ve ziyandan mesul olur.

    Taşıyıcı, gecikmenin, gönderen veya gönderilenlerin fiilerinden veya mücbir sebepten doğduğunu ispat ederse, bu gecikmeden mesul olmaz.

    Taşıma vasıtalarının yokluğu veya yetersizliği, gecikme için mazeret sebebi olamaz.

    II - ZIYA VE HASARLARDAN DOLAYI MESULİYET:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 781 - Taşıyıcı eşyanın kendisine teslim edildiği tarihten gönderilene teslim olunduğu tarihe kadar geçen müddet içinde; uğradığı zıya ve hasardan mesuldür.

    Taşıyıcı zıya ve hasarın:

    1. Kendi kusurundan doğmıyan bir sebepten;

    2. Eşyada zaten mevcut noksan ve ayıplardan, yahut eşyanın mahiyetinden veya ambalajın fena yapılmasından;

    3. Gönderen veya gönderilenin fiilinden yahut verdikleri emir ve talimatın tatbikinden; ileri geldiğini ispat edecek olursa mesuliyetten kurtulur.

    Zıya ve hasar, ancak üç numaralı bentte yazılı bulunan halden doğmuş ise,

    mal tamamen zayi olsa dahi taşıyıcı ücretinin tamamına hak kazanır.

    Taşınan eşyanın bir kısmı telef olmuş ise taşıyıcı, kalan kısmın ücretini almak hakkını haizdir.

    2. YARDIMCILARIN KUSURU:

    Madde 782 - Taşıyıcının kullandığı kimselerin veya maiyetinde çalışanların kusurları kendi kusuru hükmündedir.

    3. MESULİYETİN TAHDİDİ:

    Madde 783 - Taşıyıcı, taşıma esnasında mahiyetleri icabı hacım ve tartıları azalan eşyadan dolayı mesuliyetini, yüzde elli bir miktarda iptidaen tayin ve tahdid edebilir. Eşya, paketlere bölünmüş ise bu mesuliyet her biri için ayrıca tahdid edilebilir.

    Gönderen veya gönderilen; noksanın eşyanın mahiyetinden doğmayıp diğer bir sebepten ileri geldiğini, hal ve olaylara göre noksanın tahdid edilen miktara baliğ olmıyacağını ispat ederse mesuliyetin tahdit edilmiş olması hükümsüz kalır.

    4. ARA TAŞIYICILARDAN DOLAYI MESULİYET:

    Madde 784 - Taşıyıcı, taşınan eşyanın gönderilene teslimine kadar kendi yerine geçen bütün taşıyıcıların ve eşyanın taşınmasını kendilerine bıraktığı kimselerin fiil ve kusurlarından kendi kusuru gibi mesuldür.

    5. TAZMİNAT:

    A - TAYİNİ:

    Madde 785 - Zıyadan doğan tazminat; ancak, taşıma senedine geçirilen değere, taşıma senedinde değer gösterilmemiş ve fakat taşıyıcıya bildirilip onun tarafından kabul edilmiş bir değer mevcut ise ona, böyle bir değer bulunmadığı takdirde aynı cins ve vasıftaki eşyanın gönderilene teslim edileceği yerdeki değerine göre tayin olunur. Şu kadar ki; tazminatın piyasa değerine göre tayin edildiği hallerde zıya dolayısiyle ödenmemiş bulunan gümrük resmi, taşıma ücreti ve sair masraflar malın piyasa değerinden indirilir.

    Hasardan doğan tazminat, ancak eşyanın gönderilene teslim edileceği yerde hasardan önceki değeri ile hasardan sonraki değeri arasında mevcut farka göre tesbit edilir.

    B - MALIN MAHİYET VE DEĞERİ BEYAN EDİLMİYEN HALLERDE AĞIR KUSUR HALİNDE TAZMİNAT:

    Madde 786 - Mahiyet ve değerleri beyan edilmeksizin taşıyıcıya teslim olunan eşyanın zıyaından doğacak tazminat, her hadisede halin icabına göre tayin olunur.

    Taşıyıcı, kendisine teslim olunurken beyan edilmemiş olan kıymetli eşya, para, kıymetli evrak ve diğer vesikaların hasar ve zıyaından mesul olmaz.

    Zarar, taşıyıcının ağır kusuru veya hilesinden doğmuş olduğu takdirde yukarki fıkrada anılan halde veya bu maddenin birinci fıkrası veyahut 785 inci maddedeki tazminatlar yerine tam tazminat istenebilir.

    C - TAZMİNAT DAVALARININ DAVALILARI:

    Madde 787 - Taşıyıcı aleyhine açılacak tazminat davaları, birinci veya sonuncu taşıyıcı aleyhine ikame edilmek lazımdır. Bu davanın aradaki bir taşıyıcı aleyhine açılabilmesi için, zıya ve hasarın bu taşıyıcının taşıdığı zaman içinde meydana geldiğini ispat etmek şarttır.

    Bir taşıyıcı mesul olmadığı fiillerden dolayı tazminat verir veya bu yüzden aleyhine dava açılırsa, doğrudan doğruya kendisinden önce gelen taşıyıcıya yahut esasen mesul olmaları lazım gelen aradaki taşıyıcılara rücu hakkı vardır.

    Zıya ve hasardan dolayı mesul olması lazımgelen taşıyıcı tayin edilemediği takdirde zarar, bütün taşıyıcılar arasında herbirinin taşıma ücretindeki hissesi ile mütenasip olmak üzere bölünür. Bununla beraber zıya ve hasarın, eşyayı kendisi taşıdığı zaman içinde vaki olmadığını ispat eden taşıyıcı tazmin edilecek zarara iştirak etmez.

    D - DAVA HAKKININ DÜŞMESİ:

    Madde 788 - Eşyanın kayıtsız ve şartsız kabulü, taşıyıcı aleyhine açılacak dava hakkını düşürür. Bununla beraber taşınan eşyanın kabulünden önce hasar veya noksanı mahkemece tayin edilen bilirkişi marifetiyle tesbit ettirilmiş ise gönderilenin taşıyıcıya karşı dava hakkı düşmez.

    Eşya kabul edildiği sırada, bir kısmının zıyaını veya hasarını anlamak mümkün değilse, kabulden sonra dahi:

    1. Zıya ve hasarın eşyanın taşıyıcıya tevdii ile gönderilene teslimi arasındaki zaman içinde vaki olduğunu ispat etmek;

    2. Zararın anlaşılmasını mütaakıp ve eşyanın kabulünden itibaren nihayet sekiz gün içinde bilirkişi marifetiyle eşyanın tetkik ve muayenelerini talep etmek; şartiyle taşıyıcı aleyhine dava açmak hakkı mahfuz kalır.

    Zıya veya hasar kendi hilesinden yahut ağır kusurundan doğmuş ise taşıyıcı

    dava hakkının düştüğünü iddia edemez.

    III - GÖNDERİLENE TESLİM:

    1. BİLDİRME BORCU:

    A - GÖNDERİLENE KARŞI:

    Madde 789 - Taşıyıcı, taşınan eşya yerine ulaşınca derhal gönderilene haber vermeye mecburdur.

    B - GÖNDERENE KARŞI:

    Madde 790 - Taşıyıcının, gönderileni bulamaması veya gönderilenin eşyayı kabul etmemesi yahut kabulde gecikmesi, gönderilen ile taşıyıcı arasında bir ihtilaf yahut tesellüme mani diğer bir sebebin çıkması hallerinde; taşıyıcının, keyfiyeti hemen gönderene bildirmesi ve cevabını beklemesi lazımdır. Keyfiyeti gönderene bildirmek mümkün olmaz veya gönderen cevap vermekte gecikir, yahut icrası mümkün olmıyan bazı talimat verirse, taşıyıcı, eşyanın yediemine teslimi için eşyanın ulaştığı yerdeki mahkemeye müracaat edebilir. Bu kabil eşyanın maruz olduğu tehlike ve zarar, gönderene aittir. Eşya, çabuk bozulan cinsten olup, aşağıdaki fıkraya göre keyfiyet gönderene bildirilinceye kadar zarar ve tehlikenin vukuu melhuz ise, taşıyıcı, Borçlar Kanununun 92 nci maddesi hükmüne uyarak hareket eder. Eşya, anılan madde gereğince satıldığı takdirde, taşıyıcı, taşıma ücretiyle yaptığı masrafları bedelden alır. Taşıyıcı, imkan halinde ve en kısa bir müddet içinde gerek göndereni ve gerek gönderileni keyfiyetten haberdar etmeye mecburdur. Aksi takdirde kendisinden zarar ve ziyan talep olunabilir.

    Birinci fıkrada beyan olunan hallerde taşıyıcı, taşınan eşya sahibinin menfaatlerini muhafaza hususunda sürat ve basiret ile harekete mecburdur. Aksi halde eşya sahibinin bu yüzden uğradığı zararları tazminle mükellef olur.

    2. GÖNDERİLENİN HAKLARI:

    Madde 791 - Taşıyıcı, eşyanın ulaşmasından önce, bunların muhafazası hususunda gönderilen tarafından verilecek talimatı icraya mecburdur. Gönderilen, eşyanın ulaşmasından ve taşıma senedini veya bunun yerini tutan ilmühaberi hamil ise eşyanın ulaşması gereken günden sonra gerek kendi, gerek üçüncü şahıslar lehine olarak taşıma mukavelesinden doğan bütün hakları, zarar ve ziyan davası dahil olduğu halde, taşıyıcıya karşı kullanabilir ve beyan edilen zamandan itibaren taşınan eşyanın kendisine teslimine ve taşıma senedinin taşıyıcıdaki nüshasının geri verilmesini istiyebilir.

    Emre yazılı bir taşıma senedinin hamili, gönderilen sayılır.

    3. GÖNDERİLENİN BORÇLARI:

    A - ÖDEME:

    Madde 792 - Taşıma ücreti ile ardiye ve sair masrafların, aksine mukavele olmadığı takdirde, teslimi şart edilen yerde, eşyanın kabulünden sonra, taşıma senedine göre gönderilen tarafından verilmesi lazımdır.

    B - TEVDİ:

    Madde 793 - Taşınan şeyleri almak üzere müracaat eden kimse, yukarki maddede gösterilen borçlarını vermiyecek olursa taşıyıcı, eşyayı teslime mecbur değildir. Şu kadar ki; borcun miktarında ihtilaf çıkarsa, gönderilen borçlu olduğunu kabul ettiği miktarı öder ve aradaki farkı da muteber bir bankaya yahut notere yahut emin bir yere tevdi ederse, taşıyıcı eşyayı teslime mecbur olur. Taşıyıcı, nama veya emre yazılı olan ve tarafından imza edilen taşıma senedinin ikinci nüshası kendisine geri verilmedikçe taşınan eşyayı teslime mecbur değildir.

    4. HAPİS HAKKI:

    Madde 794 - Taşıyıcı, taşıma mukavelesinden doğan bütün alacaklar için eşya üzerinde hapis hakkını haizdir. Taşıyıcı birden çok ise, son taşıyıcı evvelkilerin haklarını kullanır. Gönderilenin, yukarki madde gereğince tevdi etmiş olduğu para taşıyıcının hapis hakkı noktasından eşya hükmündedir.

    5. MUAYENE:

    Madde 795 - Eşyanın teslimi sırasında, onun hasara uğradığını dışardan gösterecek hiçbir alamet ve işaret bulunmasa dahi, gönderilen, bunların hal ve vasıflarını taşıyıcının önünde derhal ve bizzat muayene etmek yahut tesellüm yerindeki mahkeme marifetiyle muayene ettirmek hakkını haizdir. Aynı hakkı taşıyıcı da haizdir.

    Masraflar muayeneyi isteyen tarafa aittir. Bununla beraber bu suretle gönderilenin ödemiş olduğu masraflar, esasen taşıyıcıyı mesul kılan bir zıya ve hasardan doğmuş ise bu masrafları, gönderilen taşıyıcıdan istiyebilir.

    IV - BİRDEN ÇOK TAŞIYICILAR

    1. BORÇLARI:

    Madde 796 - Birinci taşıyıcıdan sonra gelen taşıyıcılar, taşınacak eşyayı ve taşıma senedini tesellüm ettikten sonra doğacak bütün borçlarda önceki taşıyıcının yerine geçerler. Bunlar taşıma senedine, yahut diğer kağıda kendilerine teslim olunan eşyanın ne halde bulunduklarını tesbit ettirebilirler; bu hükme uyulmadığı takdirde 772 nci madde hükümleri tatbik olunur.

    2. MESULİYETİ:

    Madde 797 - Son taşıyıcı, kendisinin yahut kendisinden evvelki taşıyıcıların veyahut gönderenin alacağını almak veya emin bir yere tevdiini talep etmeksizin taşınan eşyayı teslim ederse, gönderenin ve kendisinden evvelki taşıyıcıların sarf ettikleri yahut alacaklı bulundukları paralardan dolayı onlara karşı mesul olur. Fakat bu paralardan dolayı gönderilene müracaat hakkı bakidir.

    ÜÇÜNCÜ AYIRIM : YOLCU TAŞIMA

    A - TALİMAT:

    Madde 798 - Yolcular, taşıyıcılar tarafından iç hizmetleri tanzim için konmuş olan usul ve talimatı ihlal etmemekle mükelleftirler.

    B - SEFERİN DURDURULMASI:

    Madde 799 - Sefer, taşıma mukavelesinin akdinden sonra ve hareketten evvel durdurulursa aşağıdaki hükümler tatbik olunur:

    1. Yolcu, belli vakitte hareket yerinde hazır bulunmayacak olursa mütaakıp vasıta ile seyahat hakkını haizdir. Yolcu, seyahat etsin etmesin, ücreti tamamen ödemeye mecburdur;

    2. Yolcu, seferden vazgeçmiş olsa dahi ücretin tamamını vermesi lazımdır.

    3. Sefer; ölüm, hastalık veya buna benzer diğer bir mücbir sebepten dolayı durmuşsa, mukavele tazminatsız olarak kendiliğinden hükümden düşer.

    4. Taşıma vasıtalariyle ilgili olan ve taşıyıcı için kusur teşkil etmiyen bir sebepten yahut iki tarafın da kusurları olmaksızın yolculuğa engel olan veya onu tehlikeli kılan sair sebeplerden dolayı sefer yapılmamışsa mukavele hiçbir tarafın tazminat vermek mecburiyeti olmaksızın kendiliğinden hükümden düşer.

    5. Sefer, taşıyıcının fiili veya kusuru yüzünden durmuşsa, yolcu tazminat istiyebilir;

    6. Yukarıki 3,4 ve 5 inci bentlerde anılan hallerde taşıyıcı peşin almış olduğu taşıma ücretini geri vermeye mecburdur.

    C - SEFERİN DURAKLAMASI:

    Madde 800 - Sefer, taşıma mukavelesinin akdinden ve hareketten sonra duraklıyacak olursa mukavelede bu hususta bir hüküm bulunmadığı takdirde aşağıdaki hükümler tatbik olunur:

    1. Yolcu kendi arzusu ile yol üzerinde bulunan bir yerde seyahattan vazgeçecek olursa ücretin tamamını ödemeye mecburdur;

    2. Taşıyıcı sefere devamdan vazgeçer veyahut onun kusuru yüzünden yolcu yol üzerinde bulunan bir yerde kalmaya mecbur olursa, seyahat ücretinin verilmesi lazım gelmez; ücreti önce ödenmiş ise tamamını geri alabileceği gibi zarar ve ziyan da istiyebilir;

    3. Sefer, yolcunun şahsını veyahut taşıma vasıtasını ilgilendiren ve taşıyıcı için kusur teşkil etmiyen bir sebepten dolayı duraklıyacak olursa, ücret, gidilen mesafe ile mütenasip olarak verilir. Bu halde hiçbir taraf diğerine tazminat vermeye mecbur değildir.

    D - SEFERİN GECİKMESİ:

    I - HAREKETİN GECİKMESİ:

    Madde 801 - Hareket gecikecek olursa yolcu, zarar ve ziyan talebedebileceği gibi, yapılmakta olan kara seyahatinde gecikme iki günü aşar veya gecikme yüzünden yolcunun seyahatten beklediği fayda kalmaz ise sözleşmeden cayabilir ve ödediği ücreti de geri istemek hakkını haizdir. Akitten cayılsın veya cayılmasın gecikme sebebiyle her hangi bir zarar ispat edilmese dahi bilet parasının üç misli maktu tazminat olarak hükmolunur.

    II - SEFER ESNASINDA:

    1. YOL DEĞİŞTİRME:

    Madde 802 - Taşıyıcı, sefer esnasında tarifesine girmiyen bir yerde durur veya tayin etmiş olduğu yoldan başka bir yerde durur veya tayin etmiş olduğu yoldan başka bir yolu takibeder yahut diğer bir suretle ve kendi fiili yüzünden gidilmesi kasdolunan yere ulaşması gecikirse, yolcunun, akdin ifasından vazgeçmeye ve tazminat istemeye hakkı vardır.

    Taşıyıcı, yolcudan başka yük de taşımakta ise yükü boşaltmak için gereken zaman kadar kalmak hakkına sahiptir.

    Bu madde hükümleri mukavelede aksine hüküm yoksa caridir.

    2. ZARURİ SEBEPLER YÜZÜNDEN:

    Madde 803 - Sefer; hükümetin emrinden, araba, kamyon veya her hangi bir taşıma vasıtasının tamiri zaruri olmasından veya ansızın çıkıp seyahate devamı tehlikeli kılan bir halden dolayı gecikmiş ise, iki taraf arasında hususi bir anlaşma olmadığı takdirde aşağıdaki hükümler tatbik olunur:

    1. Yolcu, engelin kalkmasını veya tamiratın sonunu beklemek istemezse, taşıma ücretini, gidilen mesafe ile mütenasip olarak ödiyerek sözleşmeden cayabilir.

    2. Yolcu, taşıma vasıtasının hareketini beklemeyi tercih edecek olursa, kararlaştırılmış ücretten fazla bir şey vermeye mecbur olmaz. Fakat taşıma ücretinde yemek de dahil ise durma müddetince yemek masrafını yolcu çeker.

    E - BAGAJ:

    I - TAŞIYICININ MESULİYETİ:

    Madde 804 - Yolcu, bagajı ve zati eşyaları için, aksine mukavele yoksa ayrı ücret vermeye mecbur değildir. Taşıyıcı, yolcu eşyasının zıya veya hasara uğramasından dolayı 781, 785 ve 786 nci maddelerde beyan edilen hükümler dairesinde mesuldür.

    Yolcunun yanında alıkoyduğu eşyadan, taşıyıcı mesul değildir.

    II - TAŞIYICININ HAPİS HAKKI:

    Madde 805 - Taşıyıcı, seyahat ücretini ve sefer esnasında yolcuya verdiği erzak bedellerini alabilmek için bagaj üzerinde hapis hakkını haizdir.

    F - TAŞIYICININ MESULİYETİ:

    Madde 806 - Taşıyıcı, yolcuları gidecekleri yere sağ ve salim olarak ulaştırmakla mükelleftir.

    Yolcuların kazaya uğramaları halinde bundan doğacak zararları taşıyıcı tazmin eder. Yolcunun kaza neticesinde ölmesi halinde onun yardımından mahrum kalan kimseler dahi uğradıkları zararlara karşılık taşıyıcıdan tazminat istiyebilirler. Şu kadar ki; taşıyıcı, kazanın kendisine veya yardımcılarına yükletilmesi mümkün olan bir kusurdan doğmadığını ispat ettiği takdirde bu iki haldeki tazminattan kurtulur.

    Taşıyıcı, bilette tayin edilen yerin başka bir kimseye verilmiş olması veyahut bilette tayin edilen vasıta yerine onun aynı olmıyan başka bir vasıtanın sefere konulmuş olması veya vasıtanın belli saatten önce hareketi sebebiyle yolcunun yetişememesi yahut taşıma vasıtasında halin gerekli kıldığı ilk sıhhi yardım malzeme ve ilaçlarının bulundurulmaması veya bunlardan derhal istifade edilmesi imkanının sağlanmamış olması sebebiyle dahi yukarki fıkra hükmünce mesuldür ve her hangi bir zarar ispat edilmese bile bilet parasının üç mislini maktu tazminat olarak ödemekle mükelleftir. Bu miktarı aşan zarar halinde onun da tazmini istenebilir.

    Yukarıki fıkrada gösterilen hareketleri yapan vasıta şoförleri ve vasıtaları emri altında bulunduran kimseler ile vasıtaları taşıma işinde kullananlar şikayet üzerine elli liradan aşağı olmamak üzere hafif para cezasiyle cezalandırılırlar. Daha ağır cezalar derpiş eden hükümler mahfuzdur.

    G - YOLCUNUN ÖLÜMÜ:

    Madde 807 - Yolcu, sefer esnasında ölürse, taşıyıcı, mirasçıların menfaatlerini korumak için yolcuya ait bagaj ve eşyaları ilgililerine teslim edinceye kadar bunların iyi surette muhafazalarına ait tedbirleri almaya mecburdur.

    Ölünün yakınlarından biri orada mevcut ise, işbu muameleler murakabe maksadiyle müdahale ve taşıyıcıdan, adı geçen eşyaların kendi elinle bulunduğuna dair bir beyanname talep edebilir.

    DÖRDÜNCÜ AYIRIM : TAŞIMA İŞLERİ KOMİSYONCULUĞU

    A - TARİFİ:

    Madde 808 - Ücret mukabilinde kendi namına ve bir müvekkil hesabına eşya taşıtmayı sanat ittihaz etmiş olan kimseye taşıma işleri komisyoncusu denir.

    Bu ayırımdaki hususi hükümler baki kalmak şartiyle komisyon mukavelesi ve eşyanın taşınmasına ait hususlarda, taşıma mukavelesi hakkındaki hükümler taşıma işleri komisyonculuğuna da tatbik olunur.

    B - HÜKÜMLERİ:

    I - İHTİMAM:

    Madde 809 - Komisyoncu, taşıma mukavelesi hükümlerini yerine getirmekte ve bilhassa taşıyıcıları ve ara komisyoncuları seçmekte, tedbirli bir tacir gibi hareket etmeye ve müvekkilinin menfaatlerini korumaya ve talimatına uymaya mecburdur.

    Komisyoncu, taşıyıcı ile mukavele ettiği miktardan fazla bir taşıma ücretini müvekkili hesabına geçiremez.

    Komisyoncu, taşıyıcılara karşı olan rücu hakkını kendi kusuru yüzünden zayi etmiş ise, rücu hakkı kalmadığından dolayı mesuliyetten kurtulamaz.

    II - ÜCRET HAKKI:

    Madde 810 - Komisyoncunun deruhde ettiği iş kendi namına bir taşıyıcı seçerek taşıma mukavelesi yapmaktan ibaret olduğu taraflar arasındaki akitten açıkça anlaşıldığı takdirde eşyayı taşıyıcıya teslim ettikten sonra ücretini istemeye hak kazanır. Diğer hallerde ücretin muaccel oluşu taşıma akdindeki hükümlere tabidir.

    III- HAPİS HAKKI:

    Madde 811 - Komisyoncu, taşınan eşyaya gerçekten veyahut taşıma senedini veya onun yerine geçecek ilmühaber yahut eşyanın bir mağaza veyahut antrepoya tevdi edildiğini bildiren makbuz kağıdını hamil olmak suretiyle hükmen zilyet ise bu eşyanın taşıma masrafı, komisyon ücreti ve avanslarından dolayı eşya üzerinde hapis hakkı vardır.

    IV - BİRDEN ZİYADE KOMİSYONCU:

    Madde 812 - Eşyanın taşınmasına biribiri ardınca birden çok komisyoncu aracılık ettiği takdirde, sonuncu olarak aracılık eden komisyoncular, kendilerinden önceki komisyoncuların haklarını ve bilhassa onların taşınan eşya üzerindeki hapis haklarını kullanmaya mecburdur.

    Bir komisyoncunun alacağı, kendisinden sonra gelen komisyoncu tarafından temin edilecek olursa, önce gelen komisyoncunun hapis hakkı ondan sonraki komisyoncuya geçer.

    V - HALEFİYET:

    Madde 813 - Komisyoncu, taşıyıcının ücretini ödediği takdirde, onun hakları kendisine geçer.

    VI - KOMİSYONCUNUN TAŞIMA İŞİNİ ÜZERİNE ALMASI:

    Madde 814 - Aksine mukavele olmadığı takdirde komisyoncu eşyayı kendi vasıta ve adamları ile taşıyabileceği gibi kendi yerine geçen taşıyıcılara da taşıtabilir. Bu halde komisyoncu taşıyıcı sayılır.

    Komisyoncu, taşıma senedinin ikinci nüshasını 771 inci madde hükmünce kendi adına imza edip müvekkiline gerivermiş veya kendi adına taşıma ilmühaberi tanzim ederek müvekkiline vermiş veyahut kendisiyle müvekkili arasında taşıma ücreti ve bütün masraflara karşılık olarak kesin bir para tayin edilmiş ise komisyoncu taşıyıcı sayılır.

    Bu madde hükümlerinin taşıtan aleyhine değiştirilmesi neticesini doğuran bütün kayıt ve şartlar hükümsüzdür.

    VII- MÜRURUZAMAN:

    Madde 815 - Taşıma komüsyonculuğu akdinden doğan bütün davalar bir yılda müruruzamana uğrar.

    Müruruzamanın başlangıcı, müruruzamana uğramış hakkın defi olarak ileri sürülebilmesi, zararın komüsyoncunun hile veya ağır kusurundan doğmuş bulunması halleri 767 nci madde hükümlerine tabidir.

    DÖRDÜNCÜ KİTAP : DENİZ TİCARETİ

    BİRİNCİ FASIL : GEMİ

    BİRİNCİ KISIM : UMUMİ HÜKÜMLER

    A - TARİFLER:

    I - GEMİ, TİCARET GEMİSİ:

    Madde 816 - Tahsis edildiği gayeye uygun olarak kullanılması, denizde hareket etmesi imkanına bağlı bulunan ve pek küçük olmıyan her türlü tekne "Gemi" sayılır.

    Denizde kazanç elde etme maksadına tahsis edilen veya fiilen böyle bir maksat için kullanılan her gemi, kimin tarafından ve kimin nam ve hesabına kullanılırsa kullanılsın, "Ticaret gemisi" sayılır.

    II- DENİZE ELVERİŞLİ GEMİ, YOLA ELVERİŞLİ GEMİ:

    Madde 817 - Tekne, umumi donatım, makine, kazan gibi esas kısımları bakımından yapacağı yolculuğun (Tamamiyle anormal tehlikeler hariç) deniz tehlikelerine karşı koyabilecek durumda olan bir gemi "Denize elverişli" sayılır.

    Denize elverişli olan gemi, teşkilatı, yükleme durumu, yakıtı, komanyası, gemi adamlarının yeterliği ve sayısı bakımlarından yapacağı yolculuğun (Tamamiyle anormal tehlikeler hariç) tehlikelerine karşı koyabilmek için gerekli vasıfları haiz bulunduğu takdirde "Yola elverişli" sayılır.

    Denizde Can ve Mal Koruma hakkındaki Kanunun hükümleri mahfuzdur.

    III - TAMİR KABUL ETMEZ GEMİ, TAMİRE DEĞMEZ GEMİ:

    Madde 818 - Denize elverişsiz hale gelmiş olan bir gemi bu kanunun tatbiki bakımından:

    1. Tamiri hiç veya bulunduğu yerde mümkün değilse ve tamir edilebileceği bir limana götürülemezse "Tamir kabul etmez gemi";

    2. Tamir masrafı geminin, eski ve yeni farkı gözetilmeksizin, önceki değerinin dörtte üçünü aşacaksa, "Tamire değmez gemi"; sayılır.

    Önceki değer, denize elverişsizlik bir yolculuk sırasında meydana gelmişse, geminin yolculuğa çıkarken haiz olduğu değerden; diğer hallerde ise, gemi denize elverişsiz hale gelmeden önce haiz olduğu veya gereği gibi donatılmış olması halinde haiz olacağı değerden ibarettir.

    IV - BAĞLAMA LİMANI:

    Madde 819 - Bir geminin bağlama limanı, o gemiye ait seferlerin idare olunduğu limandır.

    V - AVRUPA LİMANLARI:

    Madde 820 - Bu Kanunda, Avrupa limanları ile Avrupa dışı limanları ayrı tutan hükümlerin tatbikinde bütün Akdeniz ve Karadeniz limanları Avrupa limanlarından sayılır.

    Süveyş kanalının tamamı Süveyş'e kadar Akdeniz'den sayılır.

    VI - GEMİ ADAMLARI:

    Madde 821 - "Gemi adamları"; kaptan, gemi zabitleri, tayfalar ve gemide istihdam edilen diğer kimselerdir.

    B - HÜKÜMLERİN TATBİK SAHASI:

    Madde 822 - Hususi kanunlarda aksine hüküm bulunmadıkça, bu kanunun hükümleri ticaret gemileri hakkında tatbik olunur.

    Ancak:

    1. Donatanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyetine mütaallik 947 nci madde ile 948 inci maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendi, bu kitabın gemi, kaptan ve gemi alacaklıları hakkındaki fasılları ile deniz ödüncü, çatma, kurtarma ve yardım hakkındaki kısımları; yatlar, denizci yetiştirme gemileri gibi münhasıran gezinti, spor, eğitim, öğretim ve ilim gayelerine tahsis edilmiş gemilere;

    2. Donatanın gemi adamlarının kusurundan doğan mesuliyetine mütaallik 947 nci madde ile 948 inci maddenin birinci fıkrasının üçüncü bendi, bu kitabın çatma, kurtarma ve yardıma dair kısımlariyle mahdut mesuliyete mütaallik 1236 ncı maddenin son fıkrası hükmü munhasıran bir amme hizmetine tahsis edilen devlet gemileriyle donanmaya bağlı harb gemilerine ve yardımcı gemilere;

    3. Bayrak, gemi sicili ve inşa halinde gemiler üzerindeki haklara mütaallik hükümler, yabancı bir devlet veya onun tebaası hesabına Türkiye'de inşa olunan gemilere; dahi tatbik olunur.

    İKİNCİ KISIM : BAYRAK

    A - TÜRK BAYRAĞINI ÇEKME HAKKI VE MÜKELLEFİYETİ:

    I - ŞARTLARI:

    Madde 823 - (Değişik madde: 20/04/2004 - 5136 S.K. 2.mad) *1*

    Her Türk gemisi Türk Bayrağı çeker.

    Yalnız Türk vatandaşlarının malı olan gemi Türk gemisidir.

    Birlikte mülkiyet esaslarına göre birden fazla kişilere ait olan gemiler, pay çokluğunun Türk vatandaşlarına ait olması şartıyla Türk gemisi sayılırlar.

    Türk kanunları uyarınca kurulup da;

    1. Tüzel kişiliği haiz olan teşekkül, müessese, dernek ve vakıfların malı olan gemiler idare organını teşkil eden kişilerin çoğunluğu Türk vatandaşı olmak,

    2. Türk ticaret şirketlerinin malı olan gemiler, şirketi idare ve temsil etmeye yetkili ortakların çoğunluğu Türk vatandaşı olmak ve şirket sözleşmesine göre oy çoğunluğu Türk ortaklarda bulunmak, anonim ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerde ayrıca payların çokluğunun nama yazılı ve bir başkasına devri şirket yönetim kurulunun iznine bağlı bulunmak,

    Şartıyla Türk gemisi sayılırlar.

    Türk ticaret siciline tescil edilen donatma iştiraklerinin malı olan gemiler; paylarının yarısından fazlası Türklere ait ve iştiraki idare ve temsil etmeye yetkili müşterek donatanların çoğunluğu Türk vatandaşı olmak kaydıyla Türk gemisi sayılırlar.

    II- İSTİSNALARI:

    Madde 824 - (Değişik madde: 20/04/2004 - 5136 S.K. 3.mad) *1* Bir Türk gemisi, 823 üncü maddede yazılı niteliklere sahip olmayan kişilere en az bir yıl süreyle kendi namına işletilmek üzere bırakılmış olursa malikin talebi üzerine Denizcilik Müsteşarlığı en çok iki yıl süreyle geminin yabancı bayrak çekmesine o memleket kanunları müsait olmak kaydıyla izin verebilir. Bu izin bitmedikçe veya kanunî sebeplerle geri alınmadıkça gemi Türk Bayrağı çekemez.

    Türk gemisi olmayan bir gemi, 823 üncü maddede yazılı niteliklere sahip olan kişilere en az bir yıl süreyle kendi namına işletilmek üzere bırakılmış olursa malikin muvafakatı alınmış olmak, Türk mevzuatının kaptan ve gemi zabitleri hakkındaki hükümlerine riayet olunmak, yabancı kanunda da bunu engelleyen bir hüküm bulunmamak şartıyla Denizcilik Müsteşarlığı geminin bırakma süresince Türk Bayrağı çekmesine izin verebilir. Şu kadar ki; izin alan kişi her iki yılda bir izin için gerekli şartların mevcudiyetini sürdürdüğünü ispatlamakla yükümlüdür.

    Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen gemiler, Denizcilik Müsteşarlığınca tutulacak hususi bir sicile kaydolunur.

    III - TÜRK GEMİSİ VASFININ ZIYAI:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 825 - 823 üncü madde ile 824 üncü maddenin 2 nci fıkrasında yazılı şartlardan birinin ortadan kalkmasiyle gemi aşağıki madde hükmü mahfuz olmak kaydiyle Türk gemisi olmaktan çıkar.

    2. HUSUSİ HALLER:

    Madde 826 - Bir donatma iştirakinde geminin yarısından fazlasına sahip olan müşterek donatan veya donatanlar Türk vatandaşlığını kaybeder yahut payları temlikten başka suretle yabancıya geçerse gemi bir sene müddetle Türk Bayrağını çekme hakkını muhafaza eder. Ancak, bu müddetin altı ayı geçtikten sonra geminin en az üçte birine sahip olan diğer müşterek donatanların ekseriyetle verecekleri karar üzerine sicil dairesinden o gemi payının sahibi hesabına açık artırma ile satılması istenebilir. Artırmaya, satış talebinde bulunanlar dahi girebilirler. İhale, ancak bir Türk vatandaşına yapılabilir.

    B - HAKKIN İSPATI:

    I - GEMİ TASDİKNAMESİ:

    Madde 827 - Geminin Türk Bayrağını çekme hakkı, gemi tasdiknamesi ile ispat olunur.

    Gemi tasdiknamesi alınmadıkça, Türk Bayrağını çekme hakkı kullanılamaz.

    Gemi tasdiknamesi veya bunun sicil memurluğunca tasdik edilmiş bir hulasası yahut bayrak şahadetnamesi yolculukta daima gemide bulundurulur.

    II - BAYRAK ŞAHADETNAMESİ:

    Madde 828 - Türkiye dışında bulunan bir gemi Türk Bayrağını çekme hakkını elde ederse geminin bulunduğu yerdeki Türk konsolosu tarafından Türk Bayrağını çekme hakkına dair verilecek "bayrak şahadetnamesi" gemi tasdiknamesi yerine geçer. Bayrak şahadetnamesi, tanzim edildiği günden itibaren ancak bir yıl için muteberdir; yolculuk, mücbir sebep yüzünden uzadığı takdirde müddet de uzar.

    Bir Türk limanında inşa edilmiş olup da 823 üncü madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkını haiz olmıyan gemilere Münakalat Vekaletince gidecekleri teslim yerine kadar muteber olmak üzere bir bayrak şahadetnamesi verilebilir.

    824 üncü maddenin ikinci fıkrasında yazılı hallerde bayrak şahadetnamesi müsaade müddeti için muteber olmak üzere Münakalat Vekaletince tanzim olunur.

    III - MUAFİYET:

    Madde 829 - On sekiz gros tonilatodan ufak gemiler gemi tasdiknamesine ve bayrak şahadetnamesine ihtiyaç olmaksızın Türk Bayrağını çekebilirler.

    C - GEMİNİN ADI:

    I - SEÇME SERBESTİSİ:

    Madde 830 - Geminin ilk Türk maliki, gemiye dilediği adı vermekte serbesttir. Şu kadar ki; seçilen ad iltibasa mahal bırakmıyacak surette başka gemilerin adlarından farklı olmalıdır.

    Gemi tasdiknamesi verilmiş olan bir geminin adı Münakalat Vekilinin izniyle değiştirilebilir.

    II - TEKNE ÜZERİNE YAZILMA MECBURİYETİ:

    Madde 831 - Sicile kayıtlı bir geminin bordalarının her iki tarafına adı, kıçına da adı ile bağlama limanı; silinmez, bozulmaz ve çok okunaklı harflerle yazılır.

    D - CEZA HÜKÜMLERİ:

    I - CEZAYI MÜSTELZİM FİİLLER:

    1. KANUNA AYKIRI ŞEKİLDE BAYRAK ÇEKME:

    Madde 832 - 823 ila 826 ncı maddelere aykırı olarak Türk Bayrağı çeken veya aynı maddelerin hükümlerine göre Türk Bayrağı çekmesi lazımgelirken diğer bir devletin bayrağını çeken geminin kaptanı veya bu hareketleri menetmemiş olan donatanı 400 liraya kadar adli para cezası veya altı aya kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Geminin suçluya ait olup olmadığı gözetilmeksizin müsaderesine de karar verilebilir.

    2. TASDİKNAME VEYA ŞAHADETNAME ALMADAN BAYRAK ÇEKME:

    Madde 833 - 827 ve 828 inci maddelere aykırı olarak Türk Bayrağını çeken geminin kaptanı, iki yüz liraya kadar hafif para cezası veya bir aya kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır.

    3. TASDİKNAME VEYA ŞAHADETNAMENİN GEMİDE BULUNDURULMAMASI VE GEMİ ADININ YAZILMAMASI:

    Madde 834 - 827 nci maddenin son fıkrası ile 831 inci madde hükümlerine aykırı hareket eden kaptan yüz liraya kadar hafif para cezası veya on beş güne kadar hafif hapis cezası ile cezalandırılır.

    4. HARB GEMİLERİ, İSTİHKAMLAR ÖNÜNDE VE LİMANDA BAYRAK ÇEKMEMEK:

    Madde 835 - Harb gemileri ve sahil istihkamları önünde veya Türk limanlarına girerken yahut bunlardan çıkarken ticaret gemisine bayrak çekmiyen kaptan, yüz liraya kadar hafif para cezası veya on beş güne kadar hafif hapis ile cezalandırılır.

    II - KUSUR ESASI:

    Madde 836 - Kasıt veya ihmali sabit olmıyan kimseye yukarki maddeler gereğince ceza verilemez.

    III- MEMLEKET DIŞINDA TATBİK ESASI:

    Madde 837 - Bu Kanunun 832, 833 ve 834 üncü maddelerindeki fiiller, Türkiye dışında bir Türk veya yabancı tarafından işlenmiş olsa bile cezalandırılır.

    E - NİZAMNAME:

    Madde 838 - Gemi tasdiknamesiyle bayrak şahadetnamesinin nasıl tanzim olunacağı ve gemi adının gemi üzerine nasıl yazılacağı ve bu kısım hükümlerinin tatbik şekli bir nizamname ile tayin olunur.

    ÜÇÜNCÜ KISIM : GEMİ SİCİLİ

    A - UMUMİ HÜKÜMLER:

    I - SİCİL MEMURLUKLARI VE BÖLGELERİ:

    Madde 839 - Türk gemileri için hükümetin münasip göreceği yerlerde gemi sicilleri tutulur.

    Gemi sicilleri, liman reisliği nezdinde çalışan sicil memurları tarafından o yer asliye hukuk mahkemesinin nezareti altında tutulur. 26 ncı maddenin 2 nci fıkrası hükmü bu hususta da tatbik olunur.

    Medeni Kanunun 917 nci maddesi gemi sicilleri hakkında da caridir.

    II - TESCİLİ CAİZ GEMİLER:

    Madde 840 - Gemi siciline, 823 üncü madde gereğince Türk Bayrağını çekme hakkını haiz ticaret gemileri ile 822 nci maddenin 2 nci fıkrasının 1 ve 3 numaralı bentlerinde yazılı gemiler kaydolunur.

    III - SALAHİYETLİ SİCİL DAİRESİ:

    Madde 841 - Gemi, bağlama limanın tabi olduğu sicil dairesince tescil olunur.

    Bir geminin seferleri yabancı bir limandan idare edilecekse veya bağlama limanı yoksa maliki gemisini dilediği yer siciline tescil ettirebilir.

    Malikin Türkiye dahilinde ikametgahı veya ticari işletmesi yoksa bu kanunda yazılı hakları kullanmak ve vazifeleri yerine getirmek üzere sicil memurluğuna o bölgede oturan bir mümessil göstermesi lazımdır.

    IV - SİCİLİN ALENİYETİ:

    Madde 842 - Gemi sicili alenidir. Herkes sayfalarını tetkik edebilir.

    Alakası olduğunu ispat eden herkes, bir kaydın itmamı için gemi sicilinde atıf yapılmış olan vesikaları, henüz neticelenmemiş tescil taleplerini ve sicil dosyalarını da tetkika mezundur.

    Talep üzerine ve masrafı ödenmek şartiyle sicildeki kayıtların tasdikli veya tasdiksiz örnekleri verilir. 2 nci fıkrada yazılı vesikaların örnekleri yalnız ilgili olduğunu ispat eden kimseye verilebilir.

    B - GEMİNİN TESCİLİ:

    I - TALEP:

    1. ŞEKLİ:

    Madde 843 - Gemi, ancak malikin veya maliklerden birinin talebi üzerine gemi siciline tescil olunur.

    Talep dilekçe ile olur.

    2. MECBURİYET:

    Madde 844 - On sekiz gros tonilatoda ve daha büyük her ticaret gemisinin maliki, tescil talebinde bulunmaya mecburdur.

    840 ıncı maddeye göre gemi siciline tescili caiz olan diğer gemilerin malikleri gemilerini tescil ettirmekte serbesttirler.

    3. MUHTEVASI:

    Madde 845 - Tescil talebiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:

    1. Geminin adı;

    2. Nev'i ve imalinde kullanılmış olan esas malzeme;

    3. Bağlama limanı;

    4. İnşa olunduğu yer ve kızaktan indiği yıl (Tesbit edilmeleri fevkalade müşkül olmamak şartiyle);

    5. Resmi ölçme neticeleri ve makine takati;

    6. Geminin maliki:

    a) Hakiki şahıs ise: Ad ve soyadı, varsa ticaret unvanı ve kayıtlı bulunduğu ticaret sicil memurluğu ile sicil numarası;

    b) Ticaret şirketi ise: Şirketin nev'i, ticaret unvanı ve tescil olunduğu ticaret sicil memurluğu ile sicil numarası;

    c) Diğer hükmi şahıslardan ise: Adı ve merkezi;

    d) Donatma iştiraki ise müşterek donatanların ad ve soyadları ile gemi paylarının miktarı;

    7. İktisap sebebi;

    8. Türk Bayrağını çekme hakkına esas teşkil eden sebepler;

    9. Donatma iştirakinde, varsa gemi müdürü;

    10. 841 inci maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı halde mümessilin adı, soyadı ve adresi.

    4. VESİKALAR:

    A - UMUMİ OLARAK:

    Madde 846 - Yukarki maddenin 3,4, 6 ve 7 nci bentlerinde yazılı hususlarla makine takatine ait beyanların doğruluğunun kuvvetle muhtemel olduğunun anlaşılması, bayrak çekme hakkının dayandığı vakıalarla ölçme neticelerinin ise ispatı lazımdır.

    Gemi memleket içinde henüz resmen ölçülmemiş ise, mesaha şahadetnamesi yerine geçmek üzere Türkiye dışında yapılmış ölçmeye dair belgenin veya tasdikli başka bir vesikanın ibrazı kafidir.

    Gemi tamamen veya kısmen memleket içinde inşa edilmişse, inşa halindeki gemilere mahsus sicilde kayıtlı bulunup bulunmadığına dair inşaat yeri sicil memurluğundan alınacak bir vesikanın tevdi edilmesi lazımdır.

    B - YABANCI SİCİLDE KAYITLI GEMİ:

    Madde 847 - Gemi, yabancı bir gemi sicilinde kayıtlı bulundukça Türk gemi siciline tescil olunamaz. Lüzumu halinde böyle bir kaydın mevcut olmadığını kuvvetle muhtemel gösterecek vesikaların ibrazı lazımdır.

    844 üncü madde gereğince tescili mecburi olan bir gemi yabancı bir gemi sicilinde kayıtlı ise malikin bu kaydı terkin ettirmesi ve keyfiyeti tevsik eylemesi lazımdır; imkansızlık halinde bundan sarfınazar olunabilir.

    II- TESCİL:

    1. TESCİL EDİLECEK HUSUSLAR:

    Madde 848 - Bir geminin kaydında 845 inci maddenin 1 ila 7 ve 9 sayılı bentlerinde yazılı hususlarla ölçmeyi tevsik eden belgenin mahiyeti, geminin kaydolunduğu gün ve sicil sıra numarası sicile geçirilir. Kayıt, salahiyetli memur tarafından imzalanır.

    845 inci maddenin 6 ncı bendine göre tescil edilmesi lazımgelen gemi malik veya maliklerinin vatandaşlık durumu, geminin bir ticaret şirketine ait olması veya donatma iştiraki halinde 823 üncü maddenin 2 ve 3 üncü fıkralarında yazılı hususların mevcut olduğu ayrıca sicile geçirilir.

    Gemi, inşa halindeki gemilere mahsus sicile tescil edilmişse o sicile kayıtlı bulunan gemi ipotekleri, haiz oldukları dereceler mahfuz kalmak şartiyle, gemi siciline re'sen nakledilir. Geminin tescil olunduğu, inşa halindeki gemilere mahsus sicili tutan memura bildirilir.

    Gemi tescil edilmezden önce her hangi bir kimse kendisinin malik olduğunu ileri sürerek tescil talebinde bulunan şahsın mülkiyetine itiraz ederse gemi tescil edilmekle beraber itiraz eden lehine şerh verilir.

    2. DEĞİŞİKLİKLER:

    Madde 849 - 845 inci maddenin 1,2,3,5,8 ve 9 uncu bentlerinde yazılı olup da 848 inci maddenin 1 ve 2 nci fıkraları uyarınca tescil olunan hususlarda vukua gelecek değişikliklerin gemi siciline geçirilmek üzere bir dilekçe ile sicil memurluğuna derhal bildirilmesi lazımdır.

    824 üncü maddenin 1 inci fıkrası gereğince Türk Bayrağı yerine diğer bir bayrak taşımasına izin verilmiş olan geminin ne müddetle Türk Bayrağı çekemiyeceği sicil memurluğuna bildirilir ve keyfiyet tescil olunur. İzin biter veya geri alınırsa bu dahi tescil olunur.

    Gemi kurtarılamıyacak şekilde batar veya tamir kabul etmez bir hale girer yahut Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse bu hususların da gecikmeksizin sicil memurluğuna bildirilmesi lazımdır.

    Yukarıki fıkralara göre yapılması lazımgelen talepleri gemi maliki ve donatma iştirakinde gemi müdürü dahi yapmaya mecburdurlar. Bu hususu ifaya mecbur olanlar birden fazla ise bunlardan birinin talebi kafidir. Hükmi şahıs olan bir malikin mümessilinin taaddüdü halinde de aynı esas caridir.

    Tescil hususunda 845, 846 ve 848 inci maddeler dahi tatbik olunur.

    3. TESCİLE DAVET:

    Madde 850 - 844, 846, 847 ve 849 uncu maddeler gereğince yapmakla mükellef olduğu vazifeleri, kayıt muamelelerini gerektiren hususları öğrendikten sonra onbeş gün içinde yerine getirmiyen kimseler hakkında 35 inci madde hükmü tatbik olunur.

    852 nci madde hükmü mahfuzdur.

    C - TERKİN:

    I - TALEP ÜZERİNE:

    Madde 851 - (Değişik cümle: 20/04/2004 - 5136 S.K. 4.mad) *1* Gemi, kurtarılamayacak şekilde batar veya tamir kabul etmez hale gelir yahut yurt dışında cebri icra yolu ile bir yabancıya satılarak veya başka bir surette Türk Bayrağı çekme hakkını zayi ederse, talep üzerine sicilden kaydı terkin olunur. Tescili ihtiyari olan gemilerin kaydı, malik veya maliklerinin talebi üzerine dahi terkin olunur.

    Geminin tamir kabul etmez hale gelmesi sebebiyle kaydının terkini talep olundukta sicil memuru müseccel ipotekli alacaklıları, icabında 852 nci maddedeki ilan suretiyle, keyfiyetten haberdar ederek tayin edeceği münasip bir müddet zarfında itirazlarını bildirmeye davet eder. Müddeti içinde bildirilen itirazların varit görülmediğine dair mahkemece verilen kararın kesinleşmesi üzerine gemi kaydı terkin olunur.

    Gemi Türk Bayrağını çekme hakkını kaybederse kaydı ancak ipotekli alacaklıların ve gemi sicil münderecatına göre ipotek üzerinde hak sahibi olan üçüncü şahısların muvafakatleriyle terkin olunabilir. Muvafakat terkin talebiyle beraber tevsik edilmemiş ise, geminin Türk Bayrağını çekme hakkını kaybettiği gecikmeksizin gemi siciline kaydolunur. Bu kayıt, müseccel gemi ipotekleri bahis mevzu olmadığı nispette, gemi kaydının terkini hükmündedir.

    Tescili ihtiyari olan gemilere ait kayıtların maliklerinin mücerret talepleri üzerine terkin edilebilmesi için ipotekli alacaklıların ve gemi sicili münderecatına göre ipotek üzerine hak sahibi olan üçüncü şahısların muvafakatleri şarttır.

    II - RE'SEN:

    1. UMUMİ ŞARTLARI:

    Madde 852 - Esaslı şartlarından biri mevcut olmaması sebebiyle tescili caiz olmıyan bir gemi tescil edilmiş olur veya 849 uncu maddenin 3 üncü fıkrasında yazılı haller sicil memurluğuna bildirilmezse 35 inci madde hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; keyfiyetin müseccel diğer hak sahiplerine de bildirilmesi lazımdır. Malik ve diğer hak sahiplerinin kimler olduğu yahut ikametgahları belli değilse terkine davet ve tayin edilen müddet 37 nci maddede yazılı gazete ile diğer münasip bir gazete'de ilan edilir ve ilan kağıdı sicil memurluğu ve mahkeme divanhanesine asılır.

    Geminin kaydı ancak imtina ve itiraz sebeplerinin müddeti içinde bildirilmemesi veya bunların mahkemece varit görülmediğine dair verilen kararın kesinleşmesi halinde terkin olunabilir. Bir ipotekli alacaklı, gemi ipoteğinin el'an mevcut olduğunu ileri sürerek Türk Bayrağını çekme hakkını kaybetmiş olan bir geminin terkinine itiraz ederse kayıt terkin edilmeyip sadece geminin Türk Bayrağını çekme hakkını zayi ettiği tescil olunur.

    2. HUSUSİ HALLER:

    Madde 853 - Tescil edilmiş bir gemi hakkında yirmi yıldan beri hiçbir kayıt muamelesi yapılmamış ve Münakalat Vekaletinden alınan izahata göre de geminin artık mevcut olmadığına veya denizcilikte kullanılamıyacak hale geldiğine kanaat getirilmiş olursa, gemi üzerinde ipotek veya intifa hakkı tescil edilmiş bulunmadığı takdirde, sicil memurunun teklifi üzerine mahkeme 852 nci maddede yazılı merasime hacet kalmaksızın gemi kaydının terkin edilmesine re'sen karar verir.

    D - GEMİ TASDİKNAMESİ:

    I - MUHTEVASI:

    Madde 854 - Sicil memurluğu, geminin sicile kaydolunduğuna dair bir gemi tasdiknamesi tanzim eder. Tasdiknameye, sicildeki kayıtların münderecatı aynen ve tam olarak geçirilir.

    Gemi tasdiknamesinde ayrıca 846 ncı maddede yazılı vesikaların ibraz edildiği ve geminin Türk Bayrağını çekme hakkını haiz olduğu da gösterilir.

    Geminin malikine, talebi üzerine, gemi tasdiknamesinin tasdikli bir hülasası verilir. Bu hülasaya yalnız 845 inci maddenin 1 ila 5 sayılı bentlerinde yazılı hususlarla geminin Türk Bayrağını çekme hakkını haiz olduğu yazılır.

    II - TADİLLER:

    Madde 855 - Gemi siciline geçirilen her kayıt gecikmeksizin gemi tasdiknamesine de yazılır. Bir gemi payının takyidine mütaallik kayıtlar hakkında bu hüküm tatbik olunmaz.

    III - İBRAZ MECBURİYETİ:

    Madde 856 - 849 uncu maddede yazılı haller ile gemi mülkiyetinin intikali veya bir gemi payının iktisabı halinde, 849 uncu maddenin 4 üncü fıkrasında zikrolunan şahıslar, gemi tasdiknamesini ve varsa tasdikli hülasasını sicil memurluğuna ibraza mecburdurlar. Gemi bağlama limanına veya sicil memurluğunun bulunduğu limana gelince bu mecburiyet kaptana da düşer. 850 nci madde burada da caridir.

    851 inci maddenin 1 ve 3 üncü fıkralarında yazılı hallerde gemi tasdiknamesi ve varsa hülasası geri alınarak iptal olunur.

    IV - YENİDEN TANZİMİ:

    Madde 857 - Yeni bir gemi tasdiknamesinin verilebilmesi için eskisinin ibrazı veya zıyaa uğradığının ispatı şarttır. Tasdikli hülasa hakkında dahi aynı hüküm caridir.

    Geminin yabancı memlekette bulunması halinde sicil memurluğu yeni tasdiknameyi, eskisinin iadesi mukabilinde kaptana verilmek üzere mahalli Türk makamlarına gönderir.

    E - İNŞA HALİNDEKİ GEMİLERE MAHSUS SİCİL:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 858 - İnşa halindeki bir gemi, ancak yapı üzerinde bir gemi ipoteğinin tesisi veya yapının ihtiyati veya icrai haczinin bahis mevzuu olması halinde mahsus siciline tescil olunur.

    Yapı, inşaat yerinin tabi olduğu sicil memurluğunca tescil olunur. Yapı, bu sicil memurluğunun dairesi dışındaki diğer bir yere götürülse dahi aynı sicil memurluğu salahiyetli kalır. Şu kadar ki; bu memurluk tarafından yeni inşaat yerindeki sicil memurluğuna yapının kaydedilmiş olduğu bildirilir.

    Mahsus sicil hakkında 839 ve 842 nci maddeler hükmü tatbik olunur. Şu kadar ki; sicilin sayfalarını ve müstenidatını tetkik ve örneklerini talebeden kimsenin ispat etmesi lazımdır.

    II - YAPININ TESCİLİ:

    1. TESCİL DİLEKÇESİ:

    A - KİMİN VEREBİLECEĞİ:

    Madde 859 - Yapı, geminin inşa olunduğu tersane sahibinin vereceği dilekçe üzerine mahsus siciline kaydolunur. Tersane sahibi yapının maliki değilse kayıt dilekçesini malik de verebilir.

    İhtiyati veya icrai haciz kararı almış olan alacaklı dahi icra memurunun tezkeresi üzerine yapının mahsus sicile tescilini istiyebilir.

    B - MUHTEVASI:

    Madde 860 - Tescil talebiyle birlikte aşağıdaki hususlar bildirilir:

    1. İnşa halinde bulunan geminin nevi ile adı veya numarası yahut ayırdedilebilmesine yarıyan her hangi bir işareti;

    2. İnşaat yeri ve geminin inşa olunduğu tersane;

    3. Maliki.

    Geminin maliki olarak tersane sahibinden başka bir kimse gösterildiği takdirde, tersane sahibi tarafından resmi şekilde tanzim ettirilen ve malik olarak gösterilen kimsenin mülkiyeti ne suretle iktisabettiğini bildiren bir beyannamenin de tevdii lazımdır.

    941 inci maddenin 2 nci fıkrasındaki şartların mevcut olduğu, salahiyetli gemi mesaha makamının vereceği bir belge ile ispat olunur.

    2. TESCİL:

    A - TESCİL EDİLECEK HUSUSLAR:

    Madde 861 - Bir yapının kaydında, 860 ıncı maddenin 1 inci fıkrasında yazılı hususlarla aynı maddenin 2 ve 3 üncü fıkralarında yazılı vesikaların mahiyeti ve yapının kaydolunduğu gün sicile geçirilir. Kayıt, salahiyetli memur tarafından imzalanır.
#1900
Temel Mevzuat Metinleri / Türk Ticaret Kanunu
25 Ağustos 2009, 09:41:20
    E - ARAYA GİRME:

    I - UMUMİ HÜKÜMLER:

    Madde 646 - Keşideci ve cirantalardan veya aval verenlerden her biri, poliçeyi lüzumu halinde kabul edecek veya ödiyecek olan bir kimseyi gösterebilir.

    Poliçe, aşağıda yazılı şartlar altında, poliçe dolayısiyle kendisine müracaat edilmesi mümkün olan her hangi bir borçlu için araya giren bir kimse tarafından kabul edilebilir veya ödenebilir.

    Muhatap da dahil her üçüncü kişi veya - poliçeyi kabul eden kimse hariç olmak üzere - poliçeden dolayı zaten borçlu olan herkes araya girerek poliçeyi kabul edebilir veya bedelini ödiyebilir.

    Araya girmek suretiyle kabul veya ödemede bulunan kimse, lehine araya girdiği borçluya keyfiyeti iki iş günü içinde bildirmeye mecburdur. Bu müddete riayet etmezse ihbarda bulunmamış olmasından doğan zarardan, poliçe bedelini aşmamak üzere mesul olur.

    II - ARAYA GİRME SURETİYLE KABUL:

    1. ŞARTLAR, HAMİLİN DURUMU :

    Madde 647 - Vadenin gelmesinden önce hamilin müracaat hakkını kullanabileceği bütün hallerde araya girme suretiyle kabul caizdir; meğer ki, kabul için ibraz edilmesi menedilen bir poliçe bahis mevzuu olsun.

    Poliçeyi lüzumunda ödeme yerinde kabul edecek veya ödiyecek olan bir kimse poliçede gösterilmiş olduğu takdirde, hamil, o kimseye poliçeyi ibraz etmiş ve araya girme suretiyle kabulden imtina halinde imtina keyfiyetini bir protesto ile tesbit ettirmiş olmadıkça, o kimseyi göstermiş olan şahsa ve o şahıstan sonra gelen borçlulara karşı vadenin hululünden önce müracaat hakkını kullanamaz.

    Diğer araya girme hallerinde hamil, araya girme suretiyle kabulü reddedebilir; şu kadar ki, buna muvafakat ederse, araya girme suretiyle kimin lehine kabulde bulunulmuşsa ona ve bir de ondan sonra gelen borçlulara karşı vadenin hululünden önce müracaat haklarını kullanamaz.

    2. ŞEKİL:

    Madde 648 - Araya girme suretiyle kabul keyfiyeti; poliçe üzerine yazılır ve araya giren tarafından imza edilir. Kabul şerhinde kimin lehine araya girildiği gösterilir; gösterilmemiş ise kabul, keşideci lehine vukubulmuş sayılır.

    3. ARAYA GİRME SURETİYLE KABUL EDENİN MESULİYETİ:

    Madde 649 - Araya girme suretiyle kabul eden kimse, hamile ve kimin lehine araya girmişse ondan sonra gelen borçlulara karşı tıpkı lehine araya girilen kimse gibi mesul olur.

    Araya girme suretiyle kabule rağmen, lehine kabul vakı olan kimse ile ondan önce gelen borçlular 637 nci maddede gösterilen tutarı ödemek şartiyle hamilden poliçenin ve varsa protesto varakasının ve bir makbuzun verilmesini istiyebilir.

    III - ARAYA GİRME SURETİYLE ÖDEME:

    1. ŞARTLARI:

    Madde 650 - Hamilin vadenin gelmesinde veya vadenin gelmesinden önce müracaat haklarını kullanabileceği bütün hallerde araya girme suretiyle ödeme caizdir.

    Araya girme suretiyle ödeme, lehine ödenecek kimsenin ödemeye mecbur olduğu tutarın tamamına şamil olur.

    Bu ödemenin en geç, ödememe protestosunun çekilmesi için muayyen olan son günün ertesi günü yapılması lazımdır.

    2. HAMİLİN İBRAZ MÜKELLEFİYETİ:

    Madde 651 - Poliçe, ikametgahları ödeme yerinde bulunan kimseler tarafından araya girme suretiyle kabul edilmiş veya ikametgahları ödeme yerinde bulunan kimseler lüzumu halinde ödemede bulunmak üzere tayin edilmişler ise hamil en geç, ödememe protestosunun çekilmesi için muayyen olan müddetin bittiği günün ertesi günü poliçeyi bütün bu kimselere ibraz etmeye ve icabında araya girme suretiyle ödemeden imtina edildiğinden dolayı protesto çekmeye mecburdur.

    Protesto vaktinde çekilmemişse, lüzumu halinde ödiyecek kimseyi göstermiş olan veya araya girme suretiyle lehine poliçe kabul edilmiş bulunan kimse ile onlardan sonra gelen borçlular mesuliyetten kurtulmuş olurlar.

    3. REDDİN NETİCESİ:

    Madde 652 - Araya girme suretiyle kendisine vakı ödemeyi reddeden hamil, ödeme halinde borçtan kimler kurtulacak idiyse onlara karşı müracaat haklarını kaybeder.

    4. MAKBUZ:

    Madde 653 - Araya girme suretiyle ödeme vukuunda, ödeme kimin için yapılmış ise o kimse gösterilmek suretiyle poliçe üzerine makbuz mahiyetinde bir şerh yazılır. Kimin için ödendiği gösterilmediği takdirde ödeme, keşideci için yapılmış sayılır.

    Poliçenin ve varsa protestonun, araya girmek suretiyle ödemede bulunan kimseye verilmesi lazımdır.

    5. HAKLARIN DEVRİ, ARAYA GİRENLERİN BİRDEN FAZLA OLMASI HALİ:

    Madde 654 - Araya girme suretiyle ödemede bulunan kimse, lehine ödemede bulunduğu kimseye ve poliçeden dolayı ona borçlu olan kimselere karşı poliçeden doğan hakları iktisap eder. Şu kadar ki, poliçeyi yeniden ciro edemez.

    Lehine ödemede bulunulan kimseden sonra gelen borçlular borçtan kurtulurlar.

    Araya girme suretiyle ödemede bulunmak hususunda mütaaddit teklifler yapılmışsa bu tekliflerden hangisi borçlulardan en çoğunu borçtan kurtaracaksa o tercih olunur. Ortada daha iyi bir teklif bulunduğunu bildiği halde araya girme suretiyle ödemede bulunan kimse, en iyi teklif tercih edilmiş olsaydı, kimler borçtan kurtulacak idiyseler onlara karşı müracaat haklarını kaybeder.

    ALTINCI AYIRIM : POLİÇE NÜSHALARI VE POLİÇE SURETLERİ

    I - POLİÇE NÜSHALARI:

    1. İSTEME HAKKI :

    Madde 655 - Poliçe birbirinin aynı olmak üzere birden fazla nüsha olarak keşide edilebilir.

    Bu nüshalara teselsül eden sıra numaraları konulur. Numaralar metne yazılır.

    Aksi takdirde nüshaların her birine ayrı bir poliçe nazariyle bakılır.

    Tek nüsha olarak keşide edildiği kaydını ihtiva etmiyen bir poliçenin hamili, masrafları kendisine ait olmak üzere mütaaddit nüshalar verilmesini istiyebilir. Bu maksatla hamil kendi cirantasına başvurduğu takdirde hamilin cirantası ve daha önceki cirantalar sıra ile birbirlerine ve ilk ciranta da keşideciye başvurmaya mecburdurlar. Bundan başka cirantalar, yeni nüshalar üzerine kendi cirolarını yeniden yazmaya mecburdurlar.

    2. NÜSHALAR ARASINDAKİ MÜNASEBET:

    Madde 656 - Poliçe nüshalarından biri üzerinde yapılacak ödemenin diğer nüshaları hükümsüz kılacağı kaydını taşımasa bile nüshalardan biri üzerine yapılan ödeme, bütün nüshalardan doğan hakları düşürür. Şu kadar ki, kabul şerhini havi olup da kendisine geri verilmemiş olan her nüshadan dolayı muhatabın mesuliyeti bakidir.

    Mütaaddit nüshaları muhtelif kimselere veren ciranta ile ondan sonra gelen borçlular kendi imzalarını havi olup da geri verilmemiş olan bütün nüshalardan dolayı mesuldürler.

    3. KABUL ŞERHİ:

    Madde 657 - Nüshalardan birini kabul için gönderen kimse bu nüshayı elinde tutan kimsenin adını diğer nüshalar üzerine işaret etmeye mecburdur. Kabul için gönderilen nüshayı elinde tutan kimse; bunu, diğer nüshanın salahiyetli hamiline teslim etmekle mükelleftir.

    Teslimden imtina ederse hamil müracaat hakkını, ancak:

    1. Kabul için gönderilen nüshanın tarafından vaki olan talep üzerine kendisine teslim olunmadığı;

    2. Diğer nüsha üzerine de kabul veya ödemenin elde edilemediği; bir protesto ile tesbit ettirilmiş olduğu takdirde kullanabilir.

    II - SURETLER:

    1. ŞEKİL VE HÜKÜMLERİ:

    Madde 658 - Her poliçe hamilinin, poliçenin suretlerini çıkarmaya hakkı vardır.

    Suretin, cirolar ve poliçede bulunan diğer bütün kayıtlarla birlikte senedin aslını, aynen, ihtiva etmesi ve nerede son bulduğunu göstermesi lazımdır.

    Suret, aslı gibi ve aynı hükümler meydana getirmek üzere ciro edilebilir ve aval taahhüdüne mevzu teşkil edebilir.

    2. SENET ASLININ TESLİMİ:

    Madde 659 - Suretin, senet aslının kimin elinde bulunduğunu göstermesi lazımdır. Aslı elinde tutan kimse, bunu, suretin salahiyetli hamiline teslim ile mükelleftir.

    Teslimden imtina halinde hamil; ancak vakı talebe rağmen senet aslının kendisine teslim edilmediğini bir protesto ile tesbit ettirdiği takdirde, suretin cirantalarına ve suret üzerine aval veren kimselere karşı müracaat haklarını kullanabilir.

    Senedin aslı, suretin tanziminden önce en son olarak aslına yazılmış olan cirodan sonra "Buradan itibaren ancak suret üzerine yazılacak cirolar muteberdir." kaydını veya buna benzer bir kaydı ihtiva ederse bundan sonra senedin aslına yazılacak cirolar hükümsüzdür.

    YEDİNCİ AYIRIM : ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER

    A - SENET METNİNDEKİ DEĞİŞİKLİKLER:

    Madde 660 - Bir poliçe metni tahrif edildiği takdirde değiştirmeden sonra poliçe üzerine imza koymuş olan kimseler değişmiş metin gereğince ve ondan önce imzasını koyanlar ise eski metin gereğince mesul olurlar.

    B - MÜRURUZAMAN:

    I - MÜDDETLER:

    Madde 661 - Poliçeyi kabul edene karşı açılacak davalar vadenin geldiği tarihten itibaren üç yıl geçmekle müruruzamana uğrar.

    Hamilin; cirantalar ile keşideciye karşı açacağı davalar müddetinde keşide edilen protesto tarihinden veya senette "Masrafsız iade olunacaktır" kaydı varsa vadenin bittiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle müruruzamana uğrar.

    Bir cirantanın başka cirantalarla keşideci aleyhine açacağı davalar, cirantanın poliçeyi ödediği veya poliçenin dava yolu ile kendisine karşı dermeyen edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.

    II - KESİLME:

    1. SEBEPLERİ:

    Madde 662 - Müruruzaman; dava açılması, takip talebinde bulunulması, davanın ihbar edilmesi veya alacağın iflas masasına bildirilmesi sebepleriyle kesilir.

    2. HÜKÜMLERİ

    Madde 663 - Müruruzamanı kesen muamele her kim hakkında vakı olmuşsa ancak ona karşı hüküm ifade eder.

    Müruruzaman kesilince, müddeti aynı olan yeni bir müruruzaman işlemeye başlar.

    C - MÜDDETLER:

    1. TATİL GÜNLERİ:

    Madde 664 - Vadesi pazara veya diğer bir resmi tatil gününe rastlıyan poliçenin ödenmesi, ancak tatili takibeden ilk iş günü istenebilir. Poliçeye mütaallik diğer bütün muameleler, hususiyle kabul için ibraz ve protesto muameleleri de tatilde yapılmayıp ancak bir iş gününde yapılır.

    Bu muamelelerden biri, son günü pazara veya diğer resmi tatil gününe rastlıyan bir müddet içinde yapılması lazımgeldiği takdirde bu müddet onu takip eden ilk iş gününe kadar uzar. Aradaki tatil günleri müddet hesabına dahildir.

    2. MÜDDETİN HESAPLANMASI:

    Madde 665 - Kanunun bu kısmında veya poliçede gösterilen müddetler hesap edilirken bunların başladığı gün sayılmaz.

    3. ATIFET MEHİLLERİ:

    Madde 666 - Poliçelerde kanuni veya kazai atıfet mehilleri caiz değildir.

    D - POLİÇEYE İLİŞKİN MUAMELELERİN YAPILACAĞI YER:

    Madde 667 - Poliçeyi kabul veya ödeme için ibraz etmek, protesto çekmek, poliçenin bir nüshasının verilmesini istemek gibi muayyen bir kimse nezdinde yapılacak olan bütün muamelelerin bu kimsenin ticaret yerinde ve böyle bir yeri yoksa meskeninde yapılması lazımdır.

    Ticaret yeri veya meskenin bulunduğu yer dikkatle araştırılır.

    Şu kadar ki; zabıta veya mahalli posta idaresinden edinilen malumattan bir netice çıkmadığı takdirde başka araştırmalar yapmaya lüzum kalmaz.

    E - İMZALAR:

    Madde 668 - Poliçe üzerindeki beyanların el yazısı ile imza edilmesi lazımdır.

    El yazısı ile olan imza yerine, mihaniki her hangi bir vasıta veya el ile yapılan veyahut tasdik edilmiş olan bir işaret yahut resmi bir şahadetname kullanılamaz.

    (Mülga fıkra : 01/07/2005-5378 S.K./50.mad)

    F - İPTAL:

    I - ÖNLEYİCİ TEDBİRLER:

    Madde 669 - Rızası olmaksızın poliçe elinden çıkan kimse, ödeme yerindeki mahkemeden, muhatabın poliçeyi ödemekten menedilmesini istiyebilir.

    Mahkeme, ödemeyi meneden kararda muhataba, vadenin gelmesi üzerine poliçe bedelini tevdi etmeye müsaade ve tevdi yerine tayin eder.

    II - POLİÇEYİ ELİNE GEÇİREN KİMSENİN BİLİNMESİ:

    Madde 670 - Poliçeyi eline geçiren kimse malum olduğu takdirde, mahkeme, dilekçe sahibine istirdat davası açması için münasip bir mühlet verir.

    Dilekçe sahibi, tayin olunan mühlet içinde davayı açmazsa, mahkeme, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.

    III - POLİÇEYİ ELİNE GEÇİRENİN BİLİNMESİ:

    1. DİLEKÇE SAHİBİNİN KÜLFETLERİ:

    Madde 671 - Poliçeyi eline geçiren kimse malum değilse, poliçenin iptaline karar verilmesi istenebilir.

    İptal talebinde bulunan kimse, poliçe elinde iken zıyaa uğradığını kuvvetle muhtemel gösteren delilleri mahkemeye temin etmek ve senedin bir suretini ibraz etmek veya senedin esas muhteviyatı hakkında malumat vermekle mükelleftir.

    2. İHTAR:

    A - MUHTEVASI:

    Madde 672 - Mahkeme, dilekçe sahibinin, poliçe elinde iken zıyaa uğradığına dair verdiği izahların doğruluğunu kuvvetle muhtemel görürse ilan yolu ile, poliçeyi eline geçireni, poliçeyi muayyen bir müddet içinde getirmeye davet ve aksi takdirde poliçenin iptaline karar vereceğini ihtar eder.

    B - MÜDDETLER:

    Madde 673 - Poliçeyi getirme müddeti en az üç ay ve en çok bir yıldır.

    Vadesi gelmiş poliçelerde müruruzaman üç ayın dolmasından önce tahakkuk edecekse mahkeme, üç aylık müddet ile bağlı değildir.

    Müddet, vadesi gelen poliçeler hakkında birinci ilan gününden, vadesi gelmiyen poliçeler hakkında vadenin gelmesinden itibaren cereyan eder.

    E - İLAN:

    Madde 674 - Poliçenin getirilmesine mütaallik ilan, 37 nci maddede anılan gazete ile üç kere yapılır.

    Hususiyet arz eden hadiselerde, mahkeme, münasip göreceği daha başka ilan tedbirlerine dahi müracaat edebilir.

    IV - İSTİRDAT DAVASI:

    Madde 675 - Elden çıkan poliçe getirilirse mahkeme, istirdat davası açmak üzere dilekçe sahibine münasip bir mühlet verir. Dilekçe sahibi bu mühlet içinde dava açmazsa, mahkeme, poliçeyi mahkemeye getirmiş olana geri verir, muhatap hakkındaki ödeme yasağını kaldırır.

    V - İPTAL KARARI:

    Madde 676 - Elden çıkan poliçe tayin edilen mühlet içinde getirilmezse mahkeme onun iptaline karar verir.

    Poliçenin iptaline karar verilmiş olmasına rağmen dilekçe sahibi kabul edene karşı, poliçeden doğan talep hakkını dermeyan edebilir.

    VI - TEMİNAT:

    Madde 677 - Mahkeme, iptale karar vermeden önce de, kabul edene, poliçe bedelini tevdi etmeyi veya kafi teminat mukabilinde bunu ödemeyi bile emredebilir.

    Teminat hüsnüniyetle poliçeyi iktisabeden kimsenin zararlarına bir karşılık teşkil eder. Senet iptal edildiği veya senetten doğan haklar diğer bir sebeple ortadan kalktığı takdirde, teminat geri alınabilir.

    SEKİZİNCİ AYIRIM : KANUNLAR İHTİLAFI

    I - EHLİYET:

    Madde 678 - Bir kimsenin poliçe ile borçlanması için gereken ehliyeti tabi bulunduğu devletin kanunu ile tayin olunur. Eğer bu kanun diğer bir memleketin kanununa atıfta bulunuyorsa o kanun tatbik olunur.

    Yukarıki fıkrada bildirilen kanun gereğince ehliyeti haiz olmıyan kimse, eğer mevzuatı bakımından kendisini ehil sayan bir memleket içinde imza koymuşsa, taahhütleri ile mülzem olur.

    II - ŞEKİL VE MÜDDETLER:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 679 - Poliçe ile yapılan taahhütlerin şekli, bu taahhütlerin imzalandığı memleketin kanunlarına tabidir.

    Bir poliçe taahhüdü, vukubulduğu ülkenin kanunları hükmünce şekil bakımından muteber olmamakla beraber aynı poliçeye ilişkin sonraki bir taahhüdün vukubulduğu ülke kanunlarınca muteber bulunursa ilk taahhüdün şekil bakımından muteber olmayışı, sonraki taahhüdün muteberliğine halel getirmez.

    Bir Türkün yabancı memlekette yapmış olduğu bir poliçe taahhüdü Türk mevzuatının gösterdiği şekle uygun bulunduğu takdirde Türkiye'de başka bir Türk'e karşı muteberdir.

    2. HAKLARIN KULLANILMASI VE MUHAFAZASINA MÜTEALLİK MUAMELELER:

    Madde 680 - Protestonun şekli ve protesto çekilmesi için muayyen olan müddetler ile poliçeden doğan hakların kullanılması veya muhafazası için gerekli diğer muamelelerin şekli protestonun çekilmesi veya muamelenin yapılması lazımgelen memleketin kanunlarına göre tayin olunur.

    3. MÜRACAAT HAKKI:

    Madde 681 - Müracaat haklarının kullanılması için riayeti gereken müddetler, bütün poliçe borçluları hakkında poliçenin keşide edildiği yerde cari olan mevzuata göre tayin olunur.

    III - TAAHHÜTLERİN HÜKÜMLERİ:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 682 - Bir poliçeyi kabul eden kimsenin taahhütlerinden doğan neticeler, ödeme yerindeki kanunlara göre tayin olunur.

    Senetteki diğer borçluların taahhütlerinden doğan neticeler, bu taahhütler hangi memlekette imza edilmiş ise o memleket kanununa tabi olur.

    2. KISMİ KABUL VE ÖDEME:

    Madde 683 - Kabul keyfiyetinin poliçedeki bedelin bir kısmına hasredilebilip edilemiyeceğini ve hamilin kısmi ödemeyi kabule mecbur bulunup bulunmadığını, ödeme yerindeki kanun tayin eder.

    3. ÖDEME:

    Madde 684 - Vade geldiğinde ödeme, hususiyle vadenin geldiği günün ve ödeme tarihinin hesaplanması, bedeli yabancı bir memleket parasiyle tayin edilmiş poliçelerin ödenme keyfiyeti, poliçe hangi memlekette ödenmek lazım geliyorsa o memleketteki kanuna göre tayin olunur.

    4. SEBEPSİZ İKTİSAPTAN DOĞAN HAKLAR:

    Madde 685 - Muhatap, ikametgahlı poliçeyi ödeyecek olan üçüncü şahıs ve (Keşidecinin başka bir kimse veya ticarethane hesabına poliçe çekmiş olması halinde) kendi hesabına poliçe çekilmiş bulunan kimse veya ticarethane aleyhlerine sebepsiz iktisaptan doğan haklar, bunların ikametgahlarının bulunduğu memleketin kanununa göre tayin olunur.

    5. KARŞILIĞIN HAMİLE GEÇMESİ:

    Madde 686 - Bir poliçe hamilinin, senedin keşidesine sebep olan alacağı iktisabedip etmiyeceğini; senedin keşide edildiği yerdeki kanun tayin eder.

    6. İPTAL KARARI:

    Madde 687 - Bir poliçenin kaybolması veya çalınması halinde alınacak tedbirleri, ödeme yerindeki kanun tayin eder.

    İKİNCİ KISIM : BONO VEYA EMRE MUHARRER SENET

    A - UNSURLAR:

    Madde 688 - Bono veya emre muharrer senet:

    1. Senet metninde (Bono) veya (Emre muharrer senet) kelimesini ve senet Türkçe'den başka bir dilde yazılmışsa o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;

    2. Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini;

    3. Vadeyi;

    4. Ödeme yerini;

    5. Kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını;

    6. Senedin tanzim edildiği gün ve yeri;

    7. Senedi tanzim edenin imzasını;

    ihtiva eder.

    B - NOKSANLAR:

    Madde 689 - Aşağıdaki fıkralarda yazılı haller mahfuz kalmak üzere, bundan önceki maddede gösterilen unsurlardan birini ihtiva etmiyen bir senet bono sayılmaz.

    Vadesi gösterilmemiş olan bono, görüldüğünde ödenmesi şart olan bir bono sayılır.

    Sarahat bulunmadığı takdirde senedin tanzim edildiği yer, ödeme yeri ve aynı zamanda tanzim edenin ikametgahı sayılır.

    Tanzim edildiği yer gösterilmiyen bir bono, tanzim edenin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde tanzim edilmiş sayılır.

    C - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER:

    Madde 690 - Bononun mahiyetine aykırı düşmedikçe poliçelerin cirosuna ait (593-602) ve vadeye dair (615 - 619) ve ödeme hakkındaki (620 - 624) ve ödemeden imtina halinde müracaat haklarına dair (625 - 639, 641 - 643) ve araya girme suretiyle ödemeye ait (646, 650 - 654) ve suretlere mütaallik (658, 659) ve bozup değiştirme hakkındaki (660) ve müruruzamana ait (661 - 663) ve iptale mütaallik (669 - 677) ve tatil günleri, müddetlerin hesabı ve atıfet mehillerinin yasağı, poliçeye mütaallik muamelelerin yapılması icabeden yer ve imza hakkındaki (664 - 668) ve kanunlar ihtilafına dair (678 - 687) inci maddeler hükümleri bonolar hakkında da caridir.

    Kezalik üçüncü bir şahsın ikametgahında veya muhatabın ikametgahından başka bir yerde ödenmesi şart olan poliçeye mütaallik (586 ve 609) ve faiz şartına mütedair (587) ve ödenecek bedele dair muhtelif beyanlar hakkındaki (588) ve muteber olmıyan bir imzanın neticelerine dair (589) ve temsil salahiyetini haiz olmıyan veya salahiyeti hududunu aşan bir kimsenin imzasına mütedair (590) ve açık poliçeye mütaallik (592) inci madde hükümleri, bonolar hakkında da caridir.

    Avala mütedair (612 - 614) üncü maddeler hükümleri de bonolar hakkında tatbik olunur.

    613 üncü maddenin son fıkrasında derpiş edilen halde aval, avalın kimin hesabına verildiğini göstermezse bonoyu tanzim eden kimse hesabına verilmiş sayılır.

    D - TANZİM EDENİN MESULİYETİ:

    Madde 691 - Bir bonoyu tanzim eden kimse; tıpkı bir poliçeyi kabul eden gibi mesuldür.

    Görüldüğünden muayyen bir müddet sonra ödenmesi şart olan bonoların tanzim edene (605) inci maddede yazılı müddetler içinde ibraz olunması lazımdır.

    Tanzim eden, bononun kendisine ibraz edildiğini bono üzerine ibraz gününü işaret etmek ve imzasını koymak suretiyle teyit eder. Müddet ibraz şerhi tarihinden itibaren işlemeye başlar. Tanzim eden; bononun kendisine ibraz edildiğini, gününü işaret etmek suretiyle teyit etmekten imtina ederse keyfiyet bir protesto ile tesbit edilir. Bu takdirde müddet protesto gününden itibaren işlemeye başlar.

    ÜÇÜNCÜ KISIM : ÇEK

    BİRİNCİ AYIRIM : ÇEKLERİN KEŞİDESİ VE ŞEKLİ

    A - ŞEKİL:

    I - UNSURLAR:

    Madde 692 - Çek:

    1. "Çek" kelimesini ve eğer senet Türkçe'den başka bir dille yazılmış ise o dilde "Çek" karşılığı olarak kullanılan kelimeyi;

    2. Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için havaleyi;

    3. Ödeyecek kimsenin "muhatabın" ad ve soyadını;

    4. Ödeme yerini;

    5. Keşide gününü ve yerini;

    6. Çeki çeken kimsenin (Keşidecinin) imzasını; ihtiva eder.

    II- UNSURLARIN BULUNMAMASI:

    Madde 693 - Yukarıki maddede gösterilen hususlardan birini ihtiva etmiyen bir senet aşağıdaki fıkralarda yazılı haller dışında, çek sayılmaz.

    Çekte sarahat yoksa muhatabın ad ve soyadı yanında gösterilen yer, ödeme yeri sayılır. Muhatabın ad ve soyadı yanında birden fazla yer gösterildiği takdirde çek, ilk gösterilen yerde ödenir. Böyle bir sarahat ve başka bir kayıt da mevcut değilse çek muhatabın iş merkezinin bulunduğu yerde ödenir.

    Keşide yeri gösterilmemiş olan çek, keşidecinin ad ve soyadı yanında yazılı olan yerde çekilmiş sayılır.

    B - MÜNFERİT UNSURLAR:

    I - MUHATAP:

    1. MUHATABOLMA EHLİYET:

    Madde 694 - Türkiye'de ödenecek çeklerde muhatab olarak ancak bir banka gösterilebilir.

    Diğer bir kimse üzerine çekilen çek; yalnız havale hükmündedir.

    Havale sayılan bir çek hakkında Damga Resmi Kanununun çeklere ait hükümleri tatbik olunmaz.

    2. KARŞILIK:

    Madde 695 - Bir çekin keşide edilebilmesi için, muhatabın elinde keşidecinin emrine tahsis edilmiş bir karşılık bulunması ve keşidecinin bu karşılık üzerinde çek keşide etmek suretiyle tasarruf hakkını haiz bulunacağına dair muhatapla keşideci arasında açık veya zımni bir anlaşma mevcut olması şarttır. Şu kadar ki; bu hükümlere riayetsizlik halinde senedin çek olarak muteber olmasına halel gelmez.

    Keşideci; muhatap nezdinde çekin ancak bir kısım karşılığını hazır bulundurduğu takdirde muhatap bu kısmi karşılığın tutarını ödemekle mükelleftir.

    Gösterilen paraya mukabil muhatap nezdinde karşılığı bulunmadan bir çek keşide eden kimse; çekin kapatılmıyan miktarının yüzde beşini ödemekle mükellef olduktan başka hamilin bu yüzden uğradığı zararı tazmine mecburdur.

    II - KABUL YASAĞI:

    Madde 696 - Çek hakkında kabul muamelesi cari değildir. Çek üzerine yazılmış bir kabul şerhi, yazılmamış sayılır.

    III- KİMİN LEHİNE KEŞİDE EDİLEBİLECEĞİ:

    Madde 697 - Çek:

    1. "Emre yazılı" kaydiyle veya bu kayıt olmadan muayyen bir kimseye;

    2. "Emre yazılı değildir" kaydiyle veya buna benzer bir kayıtla muayyen bir kimseye;

    3. Veya hamile;

    ödenmek üzere keşide edilebilir.

    Muayyen bir kimse lehine olarak veya "Hamiline" kelimesinin yahut buna benzer diğer bir tabirin ilavesiyle keşide kılınan çek, hamile yazılı bir çek sayılır.

    Kimin lehine keşide edildiği gösterilmemiş olan bir çek, hamile yazılı çek hükmündedir.

    IV - FAİZ ŞARTI:

    Madde 698 - Çekte münderiç her hangi bir faiz şartı, yazılmamış sayılır.

    V - ADRESLİ VE İKAMETGAHLI ÇEK:

    Madde 699 - Çek, muhatabın ikametgahında veya başka bir yerde üçüncü bir şahıs tarafından ödenmek üzere keşide edilebilir; şu kadar ki; bu üçüncü şahsın bir banka olması şarttır.

    İKİNCİ AYIRIM : DEVİR

    A - DEVİR KABİLİYETİ:

    Madde 700 - Sarahaten "Emre yazılı" kaydiyle veya bu kayıt olmadan muayyen bir kimse lehine ödenmesi şart kılınan bir çek, ciro ve teslim yoliyle devredilebilir.

    "Emre yazılı değildir" kaydiyle veya buna benzer bir kayıtla muayyen bir kimse lehine ödenmesi şart kılınan bir çek ancak alacağın temliki yoliyle devredilebilir ve bu devir, alacağın temlikinin hukuki neticelerini doğurur.

    Ciro, keşideci veya çekten dolayı borçlu olanlardan her hangi biri lehine de yapılabilir. Bu kimseler çeki yeniden ciro edebilirler.

    B - CİRO:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 701 - Cironun, kayıtsız ve şartsız olması lazımdır. Ciro, şartlara tabi tutulmuşsa bunlar yazılmamış sayılır.

    Kısmi ciro ve muhatabın cirosu batıldır.

    Hamiline yazılı ciro beyaz ciro hükmündedir.

    Muhatap lehindeki ciro yalnız makbuz hükmündedir; meğer ki, muhatabın birden fazla şubesi olup da ciro, çekin üzerine çekildiği şubeden başka bir şube üzerine yazılmış bulunsun.

    II - HAK SAHİPLİĞİNİ İSPAT VAZİFESİ:

    Madde 702 - Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kimse son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde salahiyetli hamil sayılır. Çizilmiş cirolar bu hususta yazılmamış hükmündedir. Bir beyaz ciroyu diğer bir ciro takibederse bu son ciroyu imzalıyan kimse çeki beyaz ciro ile iktisabetmiş sayılır.

    III - HAMİLE YAZILI ÇEK ÜZERİNE YAPILAN CİRO:

    Madde 703 - Hamile yazılı bir çek üzerine yapılan bir ciro cirantayı, müracaat hakkına dair hükümler gereğince mesul kılarsa da senedin mahiyetini değiştirerek onu emre yazılı bir çek haline getirmez.

    C - KAYBEDİLEN ÇEK:

    Madde 704 - Çek, her hangi bir suretle hamilinin elinden çıkmış bulunursa ister hamile yazılı bir çek bahis mevzuu olsun, ister ciro suretiyle nakledilebilen bir çek bahis mevzuu olup da hamil hakkını 702 nci maddeye göre ispat etsin çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötü niyetle iktisabetmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle mükelleftir.

    D - PROTESTODAN VE VADEDEN SONRAKİ CİRO:

    Madde 705 - Protestonun keşidesinden veya aynı mahiyette bir tesbitten yahut ibraz müddetinin geçmesinden sonra yapılan bir ciro, ancak alacağın temliki hükmünde tutulur ve böyle bir temlikin neticelerini doğurur.

    Aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro, protesto veya aynı mahiyette bir tesbitin icrasından veya ibraz müddetinin geçmesinden önce yapılmış sayılır.

    ÜÇÜNCÜ AYIRIM : ÖDEME VE ÖDEMEDEN İMTİNA

    A - ÖDEME:

    I - AVAL:

    Madde 706 - Çekte yazılı bedelin ödenmesi, kısmen veya tamamen aval ile temin olunabilir.

    Bu teminat muhatap hariç olmak üzere üçüncü bir şahıs yahut çek üzerinde esasen imzası bulunan bir kimse tarafından da verilebilir.

    II - VADE:

    Madde 707 - Çek, görüldüğünde ödenir. Buna aykırı her hangi bir kayıt yazılmamış hükmündedir.

    Keşide günü olarak gösterilen günden önce ödenmek için ibraz olunan bir çek ibraz günü ödenir.

    III- ÖDEME İÇİN İBRAZ:

    1. UMUMİ OLARAK :

    Madde 708 - Bir çek, keşide edildiği yerde ödenecekse on gün; keşide edildiği yerden başka bir yerde ödenecekse bir ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.

    Ödeneceği memleketten başka bir memlekette keşide edilen çek, keşide yeri ile ödeme yeri aynı kıtada ise bir ay ve ayrı ayrı kıtalarda ise üç ay içinde muhataba ibraz edilmelidir.

    Bu bakımdan, bir Avrupa memleketinde çekilip ve Akdeniz'de sahili bulunan bir memlekette ödenecek olan ve bilmukabele Akdeniz'de sahili olan bir memlekette çekilip bir Avrupa memleketinde ödenmesi lazımgelen çekler aynı kıtada keşide edilmiş ve ödenmesi şart kılınmış sayılır.

    Yukarda yazılı müddetler, çekte keşide günü olarak gösterilen tarihten itibaren işler.

    2. TAKVİM İHTİLAFI:

    Madde 709 - Çek takvimleri farklı olan iki yer arasında çekildiği takdirde; keşide günü, ödeme yerindeki takvimin mukabil gününe irca olunur.

    3. TAKAS ODASI:

    Madde 710 - Çekin bir takas odasına ibrazı, ödeme için ibraz yerine geçer.

    IV - ÇEKTEN CAYMA:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 711 - Çekten cayma, ancak ibraz müddeti geçdikten sonra hüküm ifade eder.

    Çekten cayılmamışsa, muhatap, ibraz müddetinin geçmesinden sonra dahil çeki ödiyebilir.

    (Mülga fıkra:18/02/2009-5838 S.K./32.mad)

    2. HUSUSİ HALLER:

    Madde 712 - Çekin tedavüle çıkarılmasından sonra keşidecinin ölümü veya medeni haklarını kullanma ehliyetini kaybetmesi yahut iflası çekin muteberliğine halel getirmez.

    V - CİROLARIN TAHKİKİ:

    Madde 713 - Cirosu kabil bir çeki ödiyen muhatap, ciroların arasında muntazam bir teselsülün mevcut olup olmadığını incelemeye mecbur ise de ciranta imzalarının sıhhatini tahkika mecbur değildir.

    VI - YABANCI MEMLEKET PARASİYLE ÖDENECEK ÇEK:

    Madde 714 - Çekin ödeme yerinde rayici olmıyan bir para ile ödenmesi şart koşulmuş ise bedeli, çekin ibraz günündeki kıymetine göre o memleket parası ile ödenebilir. İbraz üzerine ödenmediği takdirde, hamil, çek bedelinin dilerse ibraz, dilerse ödeme günlerindeki rayice göre memleket parasiyle ödenmesini istiyebilir.

    Kanuni rayici olmıyan paranın kıymeti, ödeme yerindeki ticari teamüllere göre tayin olunur. Bununla beraber keşideci, ödenecek meblağın çekte yazılı muayyen bir rayice göre hesap olunmasını şart koşabilir.

    Keşideci, ödemenin muayyen bir para ile yapılması lüzumunu şart koşmuş ise (Aynen ödeme şartı) ilk iki fıkra hükümleri tatbik olunmaz.

    Çek bedeli; keşide ve ödeme memleketlerinde aynı adı taşıyan ve fakat kıymetleri birbirinden farklı olan para ile gösterildiği takdirde, ödeme yerindeki para kasdedilmiş sayılır.

    VII - ÇİZGİLİ ÇEK:

    1. ŞEKİL VE ŞARTLARI:

    Madde 715 - Bir çekin keşidecisi veya hamili, onu, 716 ncı maddede gösterilen neticeleri doğurmak üzere çizebilir.

    Çekin çizilmesi, çekin iç yüzünü birbirine muvazi iki çizgi çekmek suretiyle yapılır. Çek, umumi veya hususi olarak çizilebilir.

    İki çizgi arasına hiçbir işaret konmamış veya "Banka" kelimesi veya buna benzer bir tabir konmuş ise çek, umumi olarak çizilmiştir. Eğer iki çizgi arasına muayyen bir bankanın adı yazılmış ise, çek, hususi olarak çizilmiş demektir.

    Umumi çizgi, hususi çizgiye tahvil olunabilir; fakat hususi çizgi umumi bir çizgiye tahvil olunamaz.

    Çizgilerin veya zikredilen banka adının silinmesi, hükümsüz sayılır.

    2. HÜKÜMLERİ:

    Madde 716 - Umumi olarak çizilen bir çek, muhatap tarafından ancak bir bankaya veya muhatabın bir müşterisine ödenebilir.

    Hususi olarak çizilen bir çek, muhatap tarafından ancak adı gösterilen bankaya veya bu banka muhatap ise onun müşterisine ödenebilir. Şu kadar ki; adı gösterilen banka, bedelin tahsili işini diğer bir bankaya bırakabilir.

    Bir banka, çizgili bir çeki, ancak müşterilerinden veya diğer bir bankadan iktisabedebilir. Kezalik onu, sözü geçen kimselerden başkaları hesabına tahsil edemez.

    Çek, birden fazla hususi olarak çizilmiş ise muhatabın bu çeki ödemeye mezun olması için çekin ikiden fazla çizilmemiş olması ve çizgilerden birinin, çekin bir takas odası tarafından tahsil edilebilmesi maksadı ile yapılmış olması şarttır.

    Yukardaki hükümlere muhalif hareket eden muhatap veya banka, çek bedelini aşmamak üzere, hasıl olan zarardan mesuldür.

    VIII - HESABA GEÇİRİLMEK ÜZERE ÇEKİLEN ÇEK:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 717 - Bir çekin keşidecisi veya hamili çekin yüz tarafına mailen enine doğru "Hesaba geçirilecektir" kaydını veya buna benzer bir tabiri yazarak çekin nakten ödenmesini menedebilir. Bu takdirde çek; muhatap tarafından ancak hesaba alacak kaydı, takas, hesap nakli suretiyle kayden ödenebilir. Bu kayıtlar ödeme yerine geçer.

    "Hesaba geçirilecektir" kaydının çizilmesi hükümsüzdür.

    Yukardaki hükümlere aykırı hareket eden muhatap, çekin bedelini aşmamak üzere hasıl olan zarardan mesuldur.

    2. HAMİLİN HAKLARI:

    A - İFLAS HALİNDE:

    Madde 718 - Hesaba geçirilmek üzere çekilen bir çekin hamili; muhatap iflas etmiş veya ödemelerini tatil etmiş veyahut aleyhine yapılan her hangi bir icra takibi semeresiz kalmışsa çek bedelini nakten ödemesini muhataptan istiyebileceği gibi imtina halinde müracaat hakkını da kullanır.

    B - HESABA GEÇİRİLMEDEN İMTİNA HALİNDE:

    Madde 719 - Hesaba geçirilmek üzere çekilen bir çekin hamili; muhatabın, çek bedelini kayıtsız ve şartsız alacak diye hesaba geçirmekten imtina veya ödeme yerindeki takas odasının, bu çekin, hamilin borçlarına mahsubedilmek kabiliyetini haiz olmadığını beyan etmiş olduğunu ispat ederse müracaat haklarını kullanabilir.

    B - ÖDEMEDEN İMTİNA:

    I - HAMİLİN MÜRACAAT HAKLARI:

    Madde 720 - Vaktinde ibraz edilmiş olan çekin ödenmemiş olduğu ve ödenmeden imtina keyfiyeti:

    1. Resmi bir vesika ile (Protesto);

    2. Muhatap tarafından, ibraz günü de gösterilmek suretiyle, çekin üzerine yazılmış olan tarihli bir beyanla;

    3. Bir takas odasının, çek vaktinde teslim edildiği halde ödenmediğini tesbit eden tarihli bir beyanı ile; sabit bulunduğu takdirde hamil; cirantalar, keşideci ve diğer çek borçlularına karşı müracaat haklarını kullanabilir.

    II - PROTESTO:

    Madde 721 - Protesto veya buna muadil olan tesbit, ibraz müddetinin geçmesinden önce yapılmalıdır.

    İbraz keyfiyeti müddetin son gününde vukubulursa protesto veya buna muadil tesbit, mütaakıp iş gününde de yapılabilir.

    III - MÜRACAAT HAKKININ ŞÜMULÜ:

    Madde 722 - Hamil, müracaat yoliyle:

    1. Çekin ödenmemiş olan bedelini;

    2. İbraz gününden itibaren yüzde on faizini;

    3. Protestonun veya buna muadil olan tesbitin ve gönderilen ihbarnamelerin masrafları ile diğer masrafları;

    4. Çek bedelinin binde üçünü aşmamak üzere komisyon ücretini; istiyebilir.

    IV - MÜCBİR SEBEPLER:

    Madde 723 - Kanunen muayyen olan müddetler içinde çekin ibrazı veya protesto yahut buna muadil tesbitin yapılması; bir devletin mevzuatı veya her hangi bir mücbir sebep gibi aşılması imkansız bir mani yüzünden mümkün olmamışsa bu muameleler için muayyen olan müddetler uzar.

    Hamil mücbir sebepleri gecikmeksizin kendi cirantasına ihbar etmeye ve bu ihbarı çeke yahut bir alonja işaretle beraber altına yerini ve tarihini yazarak imzalamaya mecburdur. 635 inci madde hükümleri burada da tatbik olunur.

    Mücbir sebeplerin ortadan kalkmasından sonra hamil çeki gecikmeksizin ödeme maksadı ile ibraz ve icabında protesto veya buna muadil tesbiti yaptırmaya mecburdur.

    Mücbir sebepler; hamilin ibraz müddetinin bitiminden önce olmak şartiyle, mücbir sebep keyfiyetini kendi cirantasına ihbar ettiği günden itibaren on beş günden fazla devam ederse çekin ibrazına ve protesto keşidesine yahut buna muadil tesbite lüzum kalmaksızın müracaat hakkı kullanılabilir.

    Hamilin veya çeki ibraza veya protesto çekmeye yahut buna muadil tesbit yaptırmaya memur ettiği kimsenin sırf zatlarına ait olaylar mücbir sebeplerden sayılmaz.

    DÖRDÜNCÜ AYIRIM : ÇEŞİTLİ HÜKÜMLER

    I - SAHTE VEYA TAHRİF EDİLMİŞ ÇEK:

    Madde 724 - Sahte veya tahrif edilmiş bir çeki ödemiş olmasından doğan zarar muhataba ait olur; meğer ki, senette keşideci olarak gösterilen kimseye kendisine bırakılan çek defterini iyi saklamamış olması gibi bir kusurun isnadı mümkün olsun.

    II - ÇEKİN BİRDEN FAZLA NÜSHA OLARAK TANZİM EDİLMESİ:

    Madde 725 - Hamile yazılı çekler müstesna olmak üzere bir memlekette keşide edilip de diğer bir memlekette veya aynı memleketin denizaşırı bir kısmında ödenmesi şart olan ve aksine olarak bir memleketin denizaşırı bir kısmında keşide edilip o memlekette ödenmesi şart olan veyahut aynı bir memleketin denizaşırı olan aynı kısmında veya muhtelif kısımlarında keşide edilip ödenmesi şart olan her çek, birbirinin aynı olarak muhtelif nüshalar halinde keşide olunabilir. Bu nüshalar senet metninde teselsül eden sıra numaraları ile gösterilir. Aksi takdirde her nüsha ayrı bir çek sayılır.

    III - MÜRURUZAMAN:

    Madde 726 - Hamilin; cirantalarla keşideci ve diğer çek borçlularına karşı haiz olduğu müracaat hakları ibraz müddetinin bitiminden itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.

    Çek borçlularından birinin diğerine karşı haiz olduğu müracaat hakları bu çek borçlusunun çeki ödediği veya çekin dava yolu ile kendisine karşı dermeyan edildiği tarihten itibaren altı ay geçmekle müruruzamana uğrar.

    IV - "BANKA"NIN TARİFİ:

    Madde 727 - Bu fasılda geçen "Banka" tabirinden maksat, Bankalar Kanununun hükümlerine tabi olan müesseselerdir. Şu kadar ki; ödeme yeri Türkiye dışında olan çekler hakkında "Banka" kelimesinden hangi müesseselerin anlaşılacağı ödeme yeri kanunu ile tayin olunur.

    V - MÜDDETLER:

    1. TATİL GÜNLERİ:

    Madde 728 - Bir çekin ibrazı ve protestosu tatil günleri yapılmayıp ancak bir iş gününde yapılabilir.

    Çeke mütaallik muamelelerin ve hususiyle ibraz ve protesto veya buna muadil tesbit muamelelerinin yapılması için kanunla muayyen müddetin son günü, pazara veya diğer bir tatil gününe rastladığı takdirde bu müddet onu takibeden ilk iş gününe kadar uzar. Aradaki tatil günleri müddet hesabına dahildir.

    2. MÜDDETLERİN HESABI:

    Madde 729 - Kanunun bu kısmında gösterilen müddetler hesap edilirken bunların başladığı gün sayılmaz.

    VI - TATBİK OLUNACAK HÜKÜMLER:

    Madde 730 - Poliçeye ait aşağıdaki hükümler çek hakkında da tatbik olunur:

    1. Keşidecinin bizzat kendi emrine, kendi üzerine ve üçüncü şahıs hesabına keşide edilen poliçe hakkındaki 585 inci madde;

    2. Poliçede gösterilen bedeller arasındaki farklara mütaallik 588 inci madde;

    3. Borçlanmaya ehil olmıyan kimselerin imzasına, salahiyetsiz imzaya, keşidecinin mesuliyetine ve açık poliçeye ait 589 - 592 nci maddeler;

    4. Ciro hakkındaki 595 - 597 nci maddeler;

    5. Poliçeye ait defiler hakkındaki 599 uncu madde;

    6. Vekaleten yapılan cirodan doğan haklara mütedair 600 üncü madde;

    7. Avalin şekil ve hükümlerine dair 613 ve 614 üncü maddeler;

    8. Bir makbuz istemek hakkına ve kısmen ödemeye dair 621 inci madde;

    9. Protestoya ait 627 - 629 uncu ve 631 - 633 üncü maddeler;

    10. "Protestosuz" şartına mütedair 634 üncü madde;

    11. İhbar hakkındaki 635 inci madde;

    12. Poliçe borçlularının müteselsil mesuliyetine dair 636 ncı madde;

    13. Poliçenin ödenmesi halinde müracaat hakkına ve poliçe, protesto makbuzunun kendisine verilmesini istemek hakkına dair 638 ve 639 uncu maddeler;

    14. Sebepsiz iktisaptan doğan haklara dair 644 üncü madde;

    15. Poliçe karşılığının devrine dair 645 inci madde;

    16. Poliçe nüshaları arasındaki münasebete ait 656 ncı madde;

    17. Değişiklikler hakkındaki 660 ıncı madde;

    18. Müruruzamanın kesilmesine dair 662 ve 663 üncü maddeler;

    19. Atıfet müddetlerinin kabul olunamıyacağına, poliçeye mütaallik muamelelerin yapılması lazımgelen yer ile el yazısı ile imzaya dair 666 - 668 inci maddeler;

    20. İptal hakkındaki 669-675 inci maddelerle 676 ncı maddenin 1 inci fıkrası;

    21. Ehliyete, poliçe ve bonolara mütaallik hakların muhafazası ile müracaat hakkının kullanılması için lüzumlu muamelelere ilişkin kanun ihtilaflarına dair 678, 680 ve 681 inci maddeler.

    634 üncü maddenin bir ve üçüncü fıkralariyle 635 inci maddenin birinci fıkrası ve 639 uncu madde hükümlerinin çeklere tatbik olunmasında protesto yerine 720 nci maddenin 2 ve 3 üncü fıkraları gereğince tesbit dahi muteberdir.

    BEŞİNCİ AYIRIM : KANUNLAR İHTİLAFI:

    I - MUHATAP OLMA EHLİYETİ:

    Madde 731 - Bir çekin kimin üzerine keşide edilebileceğini, çekin ödeneceği memleket kanunu tayin eder. Bu kanuna göre çek, üzerine keşide edilmiş olan kimsenin şahsı bakımından hükümsüz sayılıyorsa kanunlarında böyle bir hükümsüzlük sebebi bulunmıyan memleketlerde çek üzerine atılan imzalardan doğan taahhütler muteberdir.

    II- ŞEKİL VE MÜDDETLERİ:

    Madde 732 - Çeke ait taahhütlerin şekli, bu taahhütlerin imza edilmiş olduğu memleketin kanununa göre tayin edilir. Bununla beraber, ödeme yeri kanuniyle emredilen şekillere riayet kafidir.

    679 uncu maddenin iki ve üçüncü fıkraları da tatbik olunur.

    III - TAAHHÜTLERİN HÜKÜMLERİ:

    1. KEŞİDE YERİ KANUNU:

    Madde 733 - Çekten doğan taahhütlerin neticeleri, bu taahhütlerin vukubulduğu memleket kanununa göre tayin olunur.

    2. ÖDEME YERİ KANUNU:

    Madde 734 - Aşağıda yazılı hususlar çekin ödeneceği memleket kanununa göre tayin olunur:

    1. Çekin mutlaka görüldüğünde mi ödenmesi gerektiği yoksa görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şartiyle de keşide edilip edilemiyeceği ve hakiki keşide gününden sonraki bir günün çeke yazılmasının ne gibi neticeler doğuracağı;

    2. İbraz müddeti;

    3. Çekin; kabul, tasdik, teyit veya vize edilip edilmiyeceği ve bu kayıtların ne gibi neticeler doğuracağı;

    4. Hamilin kısmen ödemeyi istiyebilip istiyemiyeceği ve böyle bir ödemeyi kabule mecbur olup olmadığı;

    5. Çekin çizilip çizilemiyeceği yahut (Hesaba geçirilecektir) kaydını veya buna muadil bir tabiri ihtiva edip edemiyeceği ve bu çizginin veya bu kaydın yahut ona muadil olan tabirin ne gibi neticeler doğuracağı;

    6. Çekin karşılığı üzerinde hamilin hususi hakları bulunup bulunmadığı ve bu hakların mahiyetinin ne olduğu;

    7. Keşidecinin çekten cayabilip cayamıyacağı veya çekin ödenmesine itiraz edebilip edemiyeciği;

    8. Çekin kaybedilmesi veya çalınması halinde alınacak tedbirler;

    9. Cirantalara, keşideciye ve diğer çek borçlularına karşı olan müracaat haklarının muhafazası için bir protesto veya buna muadil bir tesbit icra etmenin lüzumlu olup olmadığı.

    3. İKAMETGAH KANUNU :

    Madde 735 - Muhatap ve ikametgahlı çeki ödiyecek olan üçüncü şahıs aleyhine sebepsiz iktisaptan doğan haklar, bu kimselerin ikametgahlarının bulunduğu memleketin kanununa göre tayin olunur.

    BEŞİNCİ FASIL : KAMBİYO SENETLERİNE BENZİYEN SENETLER VE DİĞER EMRE YAZILI SENETLER

    A - EMRE YAZILI SENET:

    I - TARİFİ:

    Madde 736 - Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir.

    II - BORÇLUNUN DEFİLERİ:

    Madde 737 - Borçlu, emre yazılı bir senetten doğan alacağa karşı ancak, senedin hükümsüzlüğüne taalluk eden veya senet metninden anlaşılan defilerle alacaklı kim ise ona karşı şahsan haiz olduğu defileri ileri sürebilir.

    Borçlu ile önceki hamillerden birisi veya senedi tanzim eden kimse arasında doğrudan doğruya mevcut münasebetlere dayanan defilerin dermeyanı, ancak senedi iktisabederken hamilin bilerek borçlunun zararına hareket etmiş olması halinde caizdir.

    B - KAMBİYO SENETLERİNE BENZİYEN SENETLER:

    I - EMRE YAZILI HAVALELER:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 738 - Senet metninde poliçe olarak gösterilmekle beraber sarahaten emre yazılı olarak ihdas edilen ve diğer hususlarda da poliçede aranılan unsurları ihtiva eden havaleler, poliçe hükmündedir.

    2. KABUL MECBURİYETİNİN BULUNMAMASI:

    Madde 739 - Emre yazılı havale kabul için ibraz edilmez. Buna rağmen ibraz edilir ve kabulden de imtina olunursa hamilin bu sebepten dolayı hiçbir müracaat hakkı yoktur.

    3. KABULÜN HÜKÜMLERİ:

    Madde 740 - Emre yazılı bir havalenin ihtiyari olarak kabulü, poliçenin kabulü hükmündedir. Bununla beraber hamil, eğer havale olunan kimse iflas veya ödemelerini tatil etmiş yahut aleyhine yapılan takip semeresiz kalmışsa vadenin gelmesinden önce müracaat hakkını kullanamaz.

    Kezalik havale edenin iflası halinde vadenin gelmesinden önce hamil müracaat hakkını kullanamaz.

    4. İCRADA TATBİK OLUNMIYACAK HÜKÜMLER:

    Madde 741 - İcra ve İflas Kanununun; çekler, poliçeler ve emre muharrer senetler hakkında takibe mütaallik hükümleri emre yazılı havaleye tatbik olunmaz.

    II- EMRE YAZILI ÖDEME VAİTLERİ:

    Madde 742 - Senet metninde bono olarak gösterilmemekle beraber sarahaten emre yazılı olarak ihdas edilmiş olan ve bonoda aranılan diğer unsurları da ihtiva eden ödeme vaitleri, bono hükmündedir. Şu kadar ki; emre yazılı olarak ihdas edilmiş olan ödeme vaitleri hakkında araya girme suretiyle ödemeye ilişkin bulunan hükümler cari olmaz.

    İcra ve İflas Kanununun; çekler ve poliçeler ve emre muharrer senetler hakkında takibe mütaallik hükümleri, emre yazılı olarak ihdas edilmiş bulunan ödeme vaitlerine tatbik olunamaz.

    C - CİROSU KABİL OLAN DİĞER SENETLER:

    Madde 743 - Makbuz senetleri, varant, konşimento, taşıma senedi gibi cirosu kabil olan senetler hakkında; cironun şekli, hamilin hak sahipliği, iptal kararı ve senedi elinde bulunduranın onu iade ile mükellef olması hususlarında poliçelere mütaallik hükümler caridir.

    Kambiyo senetlerindeki müracaata mütaallik hükümler kanunda aksine açık hüküm olmadıkça, birinci fıkrada yazılı senetler hakkında tatbik olunmaz.

    ALTINCI FASIL : EMTİA SENETLERİ

    BİRİNCİ KISIM : UMUMİ MAĞAZALAR TARAFINDAN ÇIKARILAN MAKBUZ SENEDİ VE VARANT

    A - UMUMİ MAĞAZALAR:

    I - UMUMİ OLARAK:

    Madde 744 - Makbuz senedi ve varant (Rehin senedi) verme karşılığında serbest veya gümrüklenmemiş emtia ve zahireyi vedia olarak kabul etmek ve mudilere de bu senetlerle tevdi olunan emtia ve zahireyi satabilmek veya terhin edebilmek imkanını vermek maksadiyle kurulan mağazalara "umumi mağaza" denir.

    Umumi mağazalar muameleleri bu kısım hükümlerine tabidir.

    Umumi mağazalar Ticaret Vekaletinin müsaadesiyle kurulur. Müsaade olmadan umumi mağaza açarak makbuz senedi veya varant tanzim edenler hakkında Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesi tatbik olunur.

    Umumi mağazaların kuruluş usul ve şartları, bunlara kabul edilecek emtia ve zahire cinsleri ve umumi mağazaların henüz gümrüklenmemiş olan eşyayı kabul etmeye salahiyetli sayılmaları için gereken şartları ve bunlar üzerinde gümrük murakabesinin icrası tarzı, hususi kanun ve nizamnamelerle tayin olunur.

    II - İSTİSNALAR:

    Madde 745 - Yukarıki maddede yazılı senetleri vermeksizin yalnız emtia ve zahireyi vedia olarak kabul etmek üzere açılan sair müessese ve mahaller hakkında umumi mağazalara ait hükümler cari olmaz. Bu hususta Borçlar Kanununun vedia hakkındaki hükümleri tatbik olunur.

    Tevdi edilmiş şeyler mukabilinde verilmiş olan ve fakat kanunun aradığı şekil şartlarına uymıyan senetlerle işbu şekil şartlarına uygun olup da müsaade almamış olan müesseseler tarafından verilmiş senetler kıymetli evraktan olmayıp tesellüm ilmühaberleri veya başka ispat vesikaları hükmündedir.

    B - MAKBUZ SENEDİ VE VARANT:

    I- ŞEKİL:

    1. MAKBUZ SENEDİ:

    Madde 746 - Umumi mağazalara tevdi edilen emtia ve zahire mukabilinde verilen makbuz senedinin aşağıda yazılı hususları havi olması lazımdır:

    1. Tevdi edenin ad ve soyadı ile sanat ve ikametgahı;

    2. Tevdiatın yapıldığı umumi mağazanın ticaret unvanı ile bulunduğu yer;

    3. Tevdi olunan şeylerin cins ve miktarı ile mahiyet ve kıymetinin bilinmesi için açıklanması lazımgelen hususlar;

    4. Tevdi olunan şeylerin tabi olması lazımgelen bütün resim, harç ve vergilerin ödenip ödenmediği ve sigorta edilip edilmediği;

    5. Ödenmiş olan veya ödenecek ücret ve masraflar;

    6. Senedin kimin namına veya emrine tanzim edildiğini gösteren bir ibare;

    7. Umumi mağaza sahibinin imzası.

    2. VARANT:

    Madde 747 - Varantın da yukarıki maddede yazılı hususları aynen ihtiva etmesi ve makbuz senedine bağlanması lazımdır.

    3. DEFTER:

    Madde 748 - Makbuz senedi ve varanttan mürekkep olan vesikanın dip koçanlı bir defterden koparılmış olması ve defterin umumi mağazaya ait vesikalar arasında saklanması lazımdır.

    4. KISMİ SENET:

    Madde 749 - Makbuz senedi ve varantın hamili, masrafları kendisine ait olmak üzere önceden tevdi olunan şeylerin kısımlara ayrılmasını ve her kısım için ayrı ayrı senet verilmesini istiyebilir. Bu takdirde eski vesika iade ve iptal olunur.

    II - CİRO:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 750 - Makbuz senediyle varant emre yazılı olmasa bile ayrı ayrı veya birlikte teslim ve ciro tarikiyle devredilebilir. Ciro, yapıldığı günün tarihini de ihtiva etmelidir.

    Varant ile makbuz senedi birlikte beyaz ciro ile de ciro edilebilir. Bu türlü ciro, her iki senet teslim edildiği takdirde, cirantanın haklarını hamile devreder.

    2. HÜKÜMLERİ:

    Madde 751 - Senedin teslimi şartiyle ciro aşağıda yazılı hükümleri doğurur:

    1. Makbuz senedi ve varantın birlikte cirosu, tevdi olunan şeylerin mülkiyetini nakleder;

    2. Yalnız varantın cirosu, varantın devredildiği kimseye tevdi olunan şeyler üzerinde rehin hakkı bahşeder;

    3. Yalnız makbuz senedinin cirosu varant hamilinin hakkı mahfuz kalmak şartiyle, tevdi olunan şeylerin mülkiyetini nakleder.

    3. VARANTIN CİROSU:

    Madde 752 - Varantın ilk cirosu hangi borcun temini için yapılmışsa onun ve faizinin miktarlarını ve vade tarihini ihtiva etmelidir.

    Varantın cirosunda yazılı hususlar aynen makbuz senedinin üzerine de yazılarak varantın ciro edildiği kimse tarafından imza edilmelidir.

    C - EŞYA ÜZERİNDE TASARRUFLAR:

    I-SENET ESASI:

    Madde 753 - Varant ile makbuz senedinin zıyaı veyahut miras ve iflas sebebiyle çıkan ihtilaflar hariç olmak üzere umumi mağazalara tevdi olunan şeyler üzerinde haciz, el koyma veya rehin yapılamaz.

    II- EŞYANIN GERİ ALINMASI:

    1. UMUMİ OLARAK:

    Madde 754 - Varanttan ayrılmış bir makbuz senedinin hamili varant ile temin edilmiş olan borcun ana parası ile vade gününe kadar olan faizlerini umumi mağazaya tevdi ederek vade gününden önce dahi eşyayı çekebilir.

    Tevdi olunan para varantın geri verilmesi mukabilinde hamiline ödenir.

    2. KISMEN GERİ ALMA:

    Madde 755 - Varanttan ayrılmış makbuz senedinin hamili umumi mağazaya tevdi olunan misli eşyadan bir kısmını çekmek istediği takdirde mağazanın mesuliyeti altında, hem çekeceği kısım ve hem de varant ile temin olunmuş borç ile mütenasip bir miktar parayı mağazaya tevdi etmesi lazımdır.

    III - SATTIRMA HAKKI:

    1. ŞARTLAR:

    Madde 756 - Vade gününde alacağı ödenmemiş varant hamili, poliçe hamili gibi protesto çektikten on gün sonra rehin hükümlerine göre tevdi edilen eşyaları sattırabilir.

    753 üncü maddede yazılı haller satışa mani değildir.

    2. SATIŞ BEDELİ:

    Madde 757 - Gümrük resmi ve sair resim, harç ve vergilerle tevdi olunan eşya için umumi mağaza tarafından yapılan masraflar ve mağazanın ücreti satış bedelinden mümtazen ödenir.

    Birinci fıkrada yazılı paralar ve temin edilen borç ödendikten sonra geri kalan, makbuz senedi hamiline ödenmek üzere mağaza sahibine verilir.

    3. MÜRACAAT HAKKI:

    Madde 758 - Bir varant hamilinin ancak tevdi olunan eşya satılıp da alacağına kafi gelmediği takdirde, borçlunun veya cirantaların mallarına müracaat hakkı vardır.

    Protesto çekmemiş veya kanuni müddeti içinde tevdi olunan eşyayı sattırmaya teşebbüs etmemiş olan varant hamili cirantalarına karşı bütün haklarını kaybederse de borçluya karşı müracaat hakkı baki kalır.

    4. SİGORTA:

    Madde 759 - Afet vukuunda varantın hamili, sigorta bedelinden alacağını tahsil eder.

    D - MÜRURUZAMAN:

    Madde 760 - Makbuz senetleri ve varantlar, poliçeler hakkındaki müruruzamana tabidir. Cirantalara karşı müracaat için müruruzamanın başlangıcı, eşyanın satış günüdür.

    E - SENETLERİN KAYBEDİLMESİ:

    Madde 761 - Makbuz senedi veya varantı kaybeden hamil, bu senetlere malik olduğunu ispat etmek ve teminat vermek suretiyle mağazanın bulunduğu yerdeki mahkemeden alacağı izin üzerine keyfiyetin kararda gösterilen o yer gazetelerinde ilanından ve muhalefet için tayin olunacak müddetin geçmesinden sonra ikinci bir nüsha alabilir. Kaybolan varantın müddeti geçmişse hamilinin talebi üzerine mahkeme aynı veçhile borcun ödenmesine izin verebilir. İzin, mağazaya ve varanta müteallik ise hem mağazaya ve hem ilk borçluya tebliğ olunur. Alacaklının, mağazanın bulunduğu yerde bir de ikametgah göstermesi lazımdır. Mağaza sahibi ve borçlu izin kararına itiraz edebilirler. İtiraz üzerine mahkeme derhal hükmünü verir. Hüküm alacaklı lehine ise icranın geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, ilgililerin talebi üzerine tetkik mercii hüküm katileşinceye kadar tevdi olunan eşyanın satışından elde edilecek paranın icra veznesinde saklanmasına karar verebilir.

    İKİNCİ KISIM : TAŞIMA İŞLERİ VE TAŞIMA SENEDİ

    BİRİNCİ AYIRIM : UMUMİ HÜKÜMLER

    A - TAŞIYICI:

    Madde 762 - Taşıyıcı, ücret mukabilinde yolcu ve eşya (Yük) taşıma işlerini üzerine alan kimsedir.

    B - HÜKÜMLERİN TATBİK SAHASI:

    I - TAŞIYICI OLMIYAN KİMSELER:

    Madde 763 - Eşya veya yolcu taşımayı arızi olarak taahhüt eden kimse hakkında da bu kısım hükümleri tatbik olunur.