Haberler:

Hukuk Forumumuza Hoşgeldiniz

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - kilimanjaro

#201
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Borç ödenmediği sürece bu sıkıntılı durumdan maalesef kurtulamazsınız. Evinize haciz için gelinebilir fakat İcra ve İflas Kanunu'nda yapılan değişiklik sebebiyle çok büyük bir sıkıntı yaşamazsınız. Ev hacziyle ilgili detaylı bilgi için buraya TIKLAYINIZ. Allah kolaylık versin...
#202
Merhabalar. Son zamanlarda bu türden şikayetler giderek yaygınlaşmaya başladı. Peki bu duruma karşı ne yapılabilir? Size tavsiyem, öncelikle zararınızı belgelemeye çalışın. Herşeyden önce Tüvtürk'e noter kanalıyla ihtarname göndererek bu yanlışlığın düzeltilmesini ve zararınızın giderilmesini talep edebilirsiniz. Bunun akabinde satış aşamasında da örneğin alıcıyla anlaşmak üzereyken alıcı 5664'ten sms'le hasar sorgulaması yaptı ve gelen cevapta aracın kilometresinde oynama yapıldığına ilişkin bilgiler olduğu gerekçesiyle almaktan vazgeçti veya siz bu sebeple fiyatı düşürmek zorunda kaldınız; bu tür durumları olabildiğince belgelemeye çalışın. Keza internet ilanınızda bu durumdan bahsedin ve ilanınızı daha sonrada yazıcıdan çıktı alabilecek şekilde kaydedin. Elinizde mağduriyetinizi belgeleyecek ne kadar çok bu tarz deliller olursa, Tüvtürk'ten o kadar çok talepte bulunabilirsiniz. Özetle bu durum karşısında maalesef sıkıntı yaşayacaksınız, buna mukabil size bu sıkıntıları yaşatan şirkete karşı zararınızın tazmini için maddi-manevi tazminat davası açma hakkına da sahip olacaksınız. Davayı kazanabilmeniz için yukarıda belirttiğim gibi zararınızı olabildiğince çok belgelemeniz gerekiyor, çünkü davada ispat külfeti sizde olacak. Allah kolaylık versin...
#203
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun, annenize Allah şifa versin. Anlattığınız olayda kusur durumu çok önemli. Çarpan kişileri olaydaki kusuru ölçüsünde sorumlu tutabilirsiniz. Bu olayla ilgili olarak savcılık tarafından soruşturma başlatılmıştır. Kazanın yaşandığı yerin bağlı olduğu adliyeye giderek savcılık hazırlık kaleminden annenizin TC kimlik numarasıyla sorgulama yaptırıp soruşturma numarasını ve dosyaya bakan savcıyı öğrenin ve müsaade alabilirseniz dosyayı inceleyerek çarpan kişilerin kusur durumunu öğrenmeye çalışın. Elde edeceğiniz bilgilere göre çarpan kişilerin aleyhine maddi ve manevi tazminat davası açabilirsiniz. Bu davada örneğin maddi ve manevi zararınız toplamda 50.000 TL olarak mahkemece tespit edilir ve çarpan kişilerin kusuru da %30 olarak kabul edilirse, 50.000 TL'nin %30'u olan 15.000 TL'nin çarpan kişilerden tahsiline dönük hüküm kurulacaktır. Keza çarpan kişilere karşı açılacak olan ceza davasında da yine kusur durumu dikkate alınarak hüküm verilecektir. Allah kolaylık versin...
#204
Merhabalar. Anlattığınız olayda haklısınız ve bu olayın yaşanmasında sizin bir kusurunuz da bulunmuyor. Dolayısıyla Türk Borçlar Kanunu anlamında aranızda sözleşme ilişkisi kurulmuş bulunuyor. Hak talebinizi internet sitesi dışında otele ise yöneltemezsiniz. Dilerseniz internet sitesinin Türkiye temsilciliklerine karşı tüketici hakem heyetine müracaat edebilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#205
Merhabalar. Öncelikle borçlu bile olsanız elbette kimsenin size durduk yerde bağırmaya hakkı olamaz. Bunun gibi sürekli telefon ederek rahatsız etmeye de hakları yok, zira borçlu olan doğrudan siz değilsiniz, eşiniz. Hele hele henüz icra takibi bile yapılmadan hacze geleceğim, muhafaza yapacağım türünden gözdağı vermeler, açıkça bir hakkın kötüye kullanılması niteliğindedir. Bu durumu baroya bidirerek ilgili avukat hakkında şikayetçi olabilirsiniz. Şayet olaylar bu şekilde devam eder ve durumdan iyiden iyiye rahatsız olursanız, avukata karşı manevi tazminat davası dahi açabilirsiniz. Allah kolaylık versin...
#206
Alıntı YapSelam, vermiş olduğunuz bilgiler için teşekkürler. Sormak istediğim, bu borçla ilgili hiçbir ödeme yapılmadığını biliyorum.Daha önce yurt dışında yaşıyordum. Son üç yıldır ikametgahım tr.de ve burada yaşıyorum. Şu ana kadar herhangi bir bildirim tarafıma ulaşmadı. Bu durumda zaman aşımı olmuşmudur? Olmuşsa eğer, nasıl öğrenebilirim ve yapmam gereken herhangi bir işlem var mı? Saygılarımla

Zamanaşımı oluşup oluşmadığını anlamak için hakkınızda başlatılan icra takip dosyasını incelemek gerekir. Bu inceleme yapılmadan bir şey soylemek mümkün değildir. Durumu bir nebze olsun berraklaştırabilmek için KKB risk raporu alma yoluna gidebilirsiniz. Konuyla ilgili detaylı bilgi için LÜTFEN TIKLAYINIZ.
#207
Merhabalar. Bahsettiğiniz şeyin birçok riski var, dolayısıyla böyle bir şeyi tavsiye etmem. Bahsettiğiniz durumların yanı sıra mülkiyet akrabanızda olacağından, akrabanız icralık olsa arabaya haciz gelmesi ve satılması bile söz konusu olabilecektir. Allah kolaylık versin...
#208
Merhabalar.

Alıntı YapBuna göre imzasını taklit etmekten dolayı suç işlemiş olur muyuz? Bu durum mahkemeye intikal eder mi? İntikal ederse cezası ne olur? İmzayı kimin attığına dair adli inceleme yapılır mı?

Suç işlemiş olursunuz. Türk Ceza Kanunu'nun aşağıda tam metni bulunan 207. maddesine göre hakkınızda ceza davası açılabilir. İş savcılığa intikal ederse, savcılık ve/veya mahkeme tarafından bilirkişi incelemesi yaptırılarak sahte imzanın kim tarafından atıldığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Elbette bu iş çok kolay olmayacak, belki de imza sahibi tespit edilemeyecektir. İmza sahibi tespit edilemezse ceza almazsınız. Durum özetle bu şekilde. Allah kolaylık versin ve bir daha da yanlışa düşürmesin...



    ÖZEL BELGEDE SAHTECİLİK

    Madde 207 - (1) Bir özel belgeyi sahte olarak düzenleyen veya gerçek bir özel belgeyi başkalarını aldatacak şekilde değiştiren ve kullanan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (2) Bir sahte özel belgeyi bu özelliğini bilerek kullanan kişi de yukarıdaki fıkra hükmüne göre cezalandırılır.
#209
Merhabalar. Hakkınızda açılan dava ceza davası mıdır, hukuk davası mıdır? Şirket dava açtı dediğinize göre tazminat davası olmalı. Eğer öyleyse, yani savcılığa suç duyurusunda bulunulmamış ve yalnızca tazminat davası açmakla yetinilmişse, borcu bir an evvel ödeyip işverenle helalleşin. Suç duyurusunda bulunulmuş ve bunun sonucunda da ceza davası açılmışsa, çözüm yine aynı: Borcu bir an evvel ödemek. Böylelikle hakkınızda yasal indirimler en üst seviyeden uygulanacak, duruma göre alabileceğiniz ceza, sicilinize hiç işlemeyecek hale de gelebilecektir. Allah kolaylık versin...
#210
Merhabalar. Sizin kefaletiniz tamamen borca bağlı. Yani borç ne zaman zamanaşımına uğrarsa, kefaletiniz de o zaman sona erer. Bahsettiğiniz borç için 10 yıllık zamanaşımı süresi söz konusudur. Bu süre, borcun tahsilatıyla ilgili olarak yapılan  son işlem tarihinden itibaren başlar. Bu kapsamda yapılan her yeni işlem, 10 yıllık süreyi yeniden başlatır. Durum özetle bu şekilde. Allah kolaylık versin...
#211
Anlattıklarınızdan anladığım kadarıyla aranızda hiç sözleşme kurulmamış. Bir an için sözleşmenin kurulmuş olduğunu varsaysak bile aşağıda tam metni bulunan Türk Ticaret Kanunu'nun 1434. maddenin ikinci fıkrası gereğince sigortacı sözleşmeden caymış kabul edilecektir. Dolayısıyla her iki durumda da ödemeniz gereken bir borç bulunmuyor. Allah kolaylık versin...



Madde 1434- (1) 1431 inci maddeye uygun olarak istenilen sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur.

(2) İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur.

(3) İzleyen primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur. Sigortacının, sigorta ettirenin temerrüdü nedeniyle Türk Borçlar Kanunundan doğan diğer hakları saklıdır.

(4) Bir sigorta dönemi içinde sigorta ettirene iki defa ihtar gönderilmişse sigortacı, sigorta döneminin sonunda hüküm doğurmak üzere sözleşmeyi feshedebilir. Can sigortalarında indirime ilişkin hükümler saklıdır.
#212
Merhabalar. Türk Medeni Kanunu anne yönünden nesebin sahih olduğunu kabul ettiğinden, babalığın tespitinde olduğu gibi annenin reddi veya soybağının düzeltilmesi türünden bir dava açılması imkanı yoktur. Bu sebeple nüfus müdürlüğüne ve diğer ilgililere karşı nüfusta anne isminin düzeltilmesi ve annenin nüfus kütüğüne kaydı davasının açılması gerekir. Dava nufüsta anne adının düzeltilmesi ve tespit niteliğinde olduğundan, herhangi bir süreye tabi değildir; yani her zaman açılabilir. Davada nüfus müdürlüğü, baba, gerçek anne, nüfusta anne olarak gösterilen kişi (yani siz) ve çocuk taraf olacaktır. Davayı kim açarsa davacı o, digerleri ise davalı olacaktır. Çocuk 18 yaşından küçük olduğundan, açılan bu dava doğrudan doğruya haklarını etkilediğinden (mirasçılık vesaire) ve çocuğun hakları diğer tarafların haklarıyla menfaat çatışması içinde olduğu kabul edileceğinden, bu davada çocuğa mahkemece kayyum tayin edilecek ve çocuğu davada bu kayyum temsil edecektir. Tüm davalarda olduğu gibi avukatsız olarak bu davanın da açılması ve takip edilmesi mümkündür ancak pek de kolay değildir. Takdir sizin. Öte yandan, olayın bir de cezai yönden sorumluluğu da söz konusu. Bir babanın başkasından olan çocuğunu resmi nikahlı karısının nüfusuna kaydettirmesi resmi evrakta sahtecilik ve soybağını değiştirme suçunu da teşkil eder ve Savcılığa suç duyurusu yapılması veya savcılığın kendiliğinden olaydan haberdar olması halinde hem hatalı kaydı bilerek yaptıran koca hem de annelik kaydının hanesinde olmasını kabul eden ve itiraz etmeyen resmi nikahlı eş hakkında ceza davası açılabilir. Allah kolaylık versin...
#213
Merhabalar. Bahsettiğiniz olayın benzerini son yıllarda çokça duymaya başladık. Bu konuyla ilgili olarak hatırladığım en eski örnek, linkteki haber konusu olay. Sorularınıza gelirsek:
1) Alıcı iyi niyetliyse, yani bu durumu bilmiyorsa ve kendisinden bilmesi de beklenmiyorsa (mesela yakın akrabalık gibi bir durum yoksa), alıcı hiçbir sorun yaşamaz.
2) Üstteki cevap, alıcının bir başkasına taşınmazı satması durumu için de geçerlidir.
3) Yakınınıza karşı alacaklılar tarafından davalar açılabilir ancak yakınınızın malvarlığı olmazsa (eşinden gelenleri dava öncesinde başkalarına satar ve parasını da bitirirse), alacaklıların yapabileceği birşey de olmaz; böyle bir durumda alacaklıların alacak tahsilatı ahirete kalır, yakınınız da vefat eden eşi gibi kul hakkıyla öte tarafa göç eder. Bu türden hesapları öte tarafa birakmamanızı naçizane tavsiye ederim.
4) Avukatın talep edebileceği ücret, avukattan avukata değişir...
#214
Merhabalar. Bahsettiğiniz poliçe, sigorta poliçesi midir, öyleyse ne tür bir sigorta? Ayrıca poliçeyi kabul ettiğiniz gün ile ödeme yapmayacağınızı bildirdiğiniz zaman arasında kaç gün vardır?
#215
Alıntı yapılan: bertold - 26 Kasım 2014, 15:28:28
sevgili dostum al sana benim durumum için örnek

ben devlet memuruyum..bir dönem (1 sene ) memurluğu bırakıp ticarete girmek gafletinde bulundum)
bu süre zarfında açtığım iş yerleri için kullandığım krediler+kredi kartları, senetli borçlar ,telekom ve telekomünikasyon hatları (turkcell avea)  v.s olmak kaydı  ile toplam 26 tane  icra dairesinde adıma açılmış icra dosyası var..bunlardan 9 tanesi şu an  çalıştığım kuruma maaşımdam kesinti için yazı göndermiş ve kesinti için sıraya girmiş durumdalar. (toplam borcum  280 bin tl'yi geçiyor bu arada)
merak ettiğim sıraya giren ve kesilen borçlarla ilgili olarak bir sonraki sırada bekleyen alacaklı beklerken  faiz işletirmi. 2,3,4,5. ....sıradakiler bu süre zarfında nasıl bir bekleme içinde olurlar...

Maaş haczinde sıraya giren ve henüz maaş haczi yapmadığı için sıraya girmemiş olan tüm dosyalarda borç tamamen kapayıncaya kadar faiz işlemeye devam edecektir maalesef.
#216
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Şikayetçi olmamakla şikayet hakkınızdan feragat etmiş durumdasınız. Buna göre şikayetçi olmanız artık ceza hukuku açısından bir anlam ifade etmeyecektir. Bununla birlikte, bu olayın sorumlularına karşı maddi manevi tazminat davası açma hakkınız devam ediyor, tek bir şartla: Özel olarak tazminat haklarınızdan da feragat ettiğinize dair imza atmadıysanız, ki atmamışsınızdır, zira karakolda alınan ifadelerde bu türden beyanlar -istisnalar hariç- yer almaz. Allah kolaylık versin...
#217
Alıntı Yapdavayı kendisi açtığı halde boşanma kararını da temyiz edebilir mi?

Edemez ancak karar kesinleşmeden davadan feragat ederse, feragat sebebiyle yeni bir karar verilmesi gerektiğinden, mahkeme öncelikle boşanma kararının bozularak ortadan kaldırılması için dosyayı Yargıtay'a gönderecek, Yargıtay da feragat hakkında karar verilebilmesi için mahkemenin kararını bozacaktır. Aşağıda buna ilişkin emsal bir Yargıtay kararı bulunuyor.




T.C.
Yargıtay
2. Hukuk Dairesi
Esas : 2003/1256
Karar : 2003/2259

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarda gün numarası gösterilen 15.11.2002 günlü ek karar yönünden temyiz edilmekle evrak okunarak gereği görüşülüp düşünüldü.
Taraflar 21.10.2002 de anlaşarak boşanmış, hüküm kesinleşmeden davacı (kadın) davasından 15.11.2002 de feragat etmiş, mahkeme de aynı tarih ( 15.11.2002 de) ek kararla feragat nedeniyle boşanma hükmünün ortadan kaldırılmasına karar vermiştir.
a) Mahkemeler nihai kararlarını vermekle işten elini çekmiş olurlar.Kendi hükümlerini kendileri kaldıramazlar. İlk derece mahkemelerinin kararları bozulup kaldırılması münhasıran Yargıtay'a aittir.( YK.md.1, HUMK. md.428) Davacının davadan feragati üzerine mahkemenin ek kararla boşanmaya ait kararının ortadan kaldırması yerinde değildir.
b) Davadan feragat tek yönlü bir irade açıklamasıdır; iradenin açıklandığı anda kesin bir hükmün tüm sonuçları kendiliğinden meydana gelir.( HUMK. md.91-95) Davacı 15.11.2002 günlü dilekçesi ile davadan feragat ettiğine göre, davanın esası hakkında hüküm oluşturabilmesi için boşanma yönünden verilen kararında bozulması gerekmiştir.( 11.4.1940 tarih 70 s. İçtihatı Birleştirme Kararı )
SONUÇ: Açıklanan nedenle 15.11.2002 tarihli ek karar ile 21.10.2002 tarihli boşanmaya ait kararların BOZULMASINA, temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacının davadan feragat dilekçesi süresinde ve temyiz niteliğinde ise de, bu dilekçe yönünden öncelikle temyiz harcının tamamlattırılması gerektiği düşüncesiyle değerli çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
#218
Merhabalar. Velayet hakkı eski eşinizde olduğu için kızınız annesiyle birlikte yurt dışına çıkabilir, bunun için babası olarak sizden muvafakat almaları şart değil.

Ancak yurt dışında sürekli kalmak gayesiyle gideceklerse, ki yazdıklarınızdan o anlaşılıyor, kızınız 16 yaşından küçük olduğu için Uluslararası Çocuk Kaçırmanın Hukuki Veçhelerine Dair Sözleşmeye göre tarafınızdan başvuru yapılması halinde kızınızın derhal Türkiye'deki mutad meskenine iadesi gerekecektir. Velayetle ilgili diğer sorunuza gelirsek;

1. Velayetin düzenlenmesi kamu düzeni ile ilgilidir ( 2. HD. E. 2003/4019,K. 2003/5500,T. 15.4.2003).
2. Velayetle ilgili kararlar teknik anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Değişen şartlar karşısında tadil edilmesi, düzenleme yapılmamışsa yeniden hüküm oluşturulması her zaman için imkan dahilindedir (Y:2.HD.E. 2003/3841,K. 2003/5046,T. 8.4.2003)
3. Velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar ( TMK m. 337-340-342-346 ). Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz (2. HD.E. 2007/16702,K. 2007/17570,T. 17.12.2007).
4. TMK.m. 183: Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması halinde hakim, re'sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.
Yukarıdaki hususlara istinaden dava açabilirsiniz. Sonucu hakkında yorum yapmak zor... Allah kolaylık versin...
#219
Merhabalar. Hacizlerde değil, alacağın zamanaşımına uğramasında on yıllık zamanaşımı süresi söz konusu. Yoksa araç hacizleri altı ayda, gayrimenkuller ise bir yilda (satış talep edilmezse) düşer. Burada haczin düşmesini sağlayan şey, hacizden sonra paraya çevrilme işleminin uzunca bir süreye rağmen alacaklı tarafca başlatılmamasıdır. Maaş haczinde ise ayrı bir paraya çevirme/satış gibi bir aşama yoktur. Bu sebeple maaş haczi, menkul ve gayrimenkul haczinden farklıdır. Allah kolaylık versin...
#220
Alıntı yapılan: bertold - 17 Kasım 2014, 17:57:24
merhaba öncelikle verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ederim.
ben devlet memuruyum
kullandığım krediler senetli borçlar telekom ve telekomünikasyon hatları ile toplam 26 icra dairesinde adıma açılmış icra dosyası var..bunlardan 9 tanesi çalıştığım kuruma yazı göndermiş ve sıraya girmiş durumdalar. (toplam 250 bin tl'yi geçiyor borcum)
merak ettiğim sıraya giren ve kesilen borçlarla ilgili olarak bir sonraki sırada bekleyen alaccaklı faiz işletirmi. 2,3,4 sıradakiler bu süre zarfında nasıl bir bekleme içinde olurlar...18 yıl hizmetim var 12 yıl boyunca 1/4 maaşımdan kesilecek..ama bu süre zarfında borçlara faiz işleyecekmi mesela bugün itibariyle 6000 tl olan gaanti bankası 6.sırada beklemekte ve 2019 yılında sıra gelecek o zaman 6000 tl üzerindenmi kesinti yapılacak.
birde anlamadığım maaşım2300 1/4=575 tl. borç 250 bin 575 tl ile nasıl 250 bin tl biter bilmiyorum. :)
saygılarımla

Merhabalar. Sıraya giren icra dosyalarında faiz işlemeye devam eder. Bu aylık ödemeyle bu borç biter mi diye sormuşsunuz; haklısınız, bitmez ☺ Allah kolaylık versin...