Geçen yıl TCK'da yapılan değişiklikle, gizlice ses kaydı almaya verilen hapis cezası artırılırken, bir davada önce savcılık, ardından da mahkemenin gizli ses kaydını delil olarak kabul etmesi tartışmalara yol açtı.
Türk Ceza Kanunu'nun 133. maddesinin birinci fıkrasında geçtiğimiz yıl yapılan değişiklikten sonra yasal yöntemlere uyulmadan elde edilen gizli ses kaydı, bir savcılık tarafından iddianameye konu edildi ve mahkeme tarafından da iddianame kabul edilmek suretiyle iddianamenin dayandığı bu gayrimeşru delil de dolaylı yoldan kabul edilmiş oldu.
İlginç karar, İstanbul Barosu'na kayıtlı avukat M.S.K.'nin, iddiaya göre müvekkili olmadığı halde bir şahsın vekâletini üstlenmeye çalışması ve bu şahsın yakınından savcıya vermek üzere rüşvet istemesi üzerine açılan davada verildi.
'RÜŞVET İSTEDİ' İDDİASI
Edinilen bilgiye göre olay şöyle gelişti: İsrail Alkan adlı vatandaş, bir gün telefonda kendisini avukat M.S.K., olarak tanıtan kişi tarafından arandı. M.S.K., telefonda adli bir olay sebebiyle bir süre önce tutuklanan amcasının oğlu Şerafettin Alkan'ın dosyasını incelediğini, onu tahliye ettirebileceğini söyledi. Fakat tahliye için 50 bin TL gerektiğini, bunun 10 bin TL'sini kendisinin alacağını, 40 bin TL'sini ise savcıya vereceğini söyledi. Bir gün sonra Alkan'ın yanına kadar gelen M.S.K., teklifini 40 bin TL'ye indirdi.
KONUŞMAYI KAYDA ALDI
Avukata dosyaya nasıl ulaştığını ve neden kendilerinden izin almadığını soran İsrail Alkan, durumdan şüphelendi ve avukatla olan konuşmalarını kaydetti. Sonra da ses kayıtlarıyla savcılığa gidip suç duyurusunda bulundu. M.S.K. iddiaları reddetti ancak soruşturmayı yürüten savcı Yaşar Peçen izinsiz yapılan ses kaydını delil olarak kabul edip dava açtı. Savcı Peçen hazırladığı iddianamede izinsiz ses kaydının konusu itibariyle suç içerdiğini, bu sebeple 'delil' olarak kabul ettiğini belirtti. İddianamede, "Kaydın konusu suç teşkil ettiğinden, izinsiz kayda alınsa dahi delil kıymeti vardır" denildi. Avukat M.S.K. ağır ceza mahkemesinde kamu görevlileri ile ilişkisi olduğundan bahisle bir işin gördürüleceği vaadiyle dolandırıcılık suçu kapsamında 2 yıldan 7 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. SABAH'ın telefonla ulaştığı avukat M.S.K. ise konu hakkında konuşmak istemedi.
2012 TARİHLİ YASAYLA NE DEĞİŞTİ?
Temmuz 2012'de yapılan yasa değişikliğiyle iki kişi arasındaki telefon görüşmelerinin gizlice kayda alınmasına verilen 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezasının sınırı 2 yıldan 5 yıla kadar hapis olarak belirlenmişti. Türk Ceza Kanunu'nun 133. maddesinin birinci fıkrasında şu ifadeler yer alıyor: "(1) Kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları, taraflardan herhangi birinin rızası olmaksızın bir aletle dinleyen veya bunları bir ses alma cihazı ile kaydeden kişi, (Değişik ibare: 02/07/2012- 6352 S.K./80.md.) iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır."
YARGITAY KANUNA AYKIRI YÖNTEMLERLE ELDE EDİLEN DELİLLERİ DİKKATE ALMIYOR
Yargıtay'ın konuyla ilgili kararları, bu tür delillerin yargılamada dikkate alınmayacağı yönünde. Yargıtay'ın konuyla ilgili yerleşik kararlarını BURADAN okuyabilirsiniz.
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2013/10/19/gizli-kayit-delil-oldu