Haberler:

deneme

Ana Menü
Menü

İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır. Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz.

İletileri Göster Menü

Mesajlar - Avukat

#341


Dünya nüfusunun yüzde 32'sinin Hıristiyanlar, yüzde 23'ünün Müslümanlar, yüzde 15'inin Hindular, yüzde 7,1'inin Budistler ve yüzde 0,2'sinin Yahudilerden oluştuğu belirlendi. Herhangi bir dine inanmayanlar ise dünya nüfusunun yüzde 16,3'ünü oluşturuyor.

ABD'deki Pew Araştırma Merkezi'nin Din ve Kamu Yaşamı Forumu, "2010 Dünyanın En Önemli Dini Gruplarının Büyüklüğü ve Coğrafi Dağılımı" adlı raporunu yayımladı.

230 ülke ve bölgede yapılan anketler ve nüfus kaydı araştırmalarına göre hazırlanan rapora göre dünyada 10 kişiden 8'i bir dini grup içinde yer alıyor. Bu da 2010 yılında 6,9 milyar olan dünya nüfusunun yüzde 84'üne denk düşüyor.

YAHUDİ NÜFUSU YÜZDE 0.2

Rapora göre dünyada 2,2 milyar Hıristiyan (yüzde 32), 1,6 milyar Müslüman (yüzde 23), 1 milyar Hindu (yüzde 15), 500 milyon Budist (yüzde 7) ve 14 milyon Yahudi (yüzde 0,2) yaşıyor. Bunlara ek olarak Afrika, Amerika, Asya ve Avustralya'da geleneksel dinlere inanan 400 milyon kişi (yüzde 6) var.

58 milyon kişi (yüzde 1) ise Jainizm, Sihizm, Şintoizm, Taoizm, Tenrikyo ve Zerdüştlük gibi diğer dünya dinlerine inanıyor.

DİNSİZLER EN BÜYÜK 3. GRUP

Herhangi bir dini gruba ait olmayanların sayısı ise 1,1 milyar (yüzde 16) olarak belirlendi. Dinsizler, Hıristiyanlar ve Müslümanların ardından en büyük üçüncü grubu oluşturuyor. Bu grupta Tanrı'ya ya da evrensel bir ruha inanan, ancak kendisini belirli herhangi bir dini grubun üyesi olarak tanımlamayan kişiler de yer alıyor.

Dini grupların coğrafi dağılımına bakıldığında Asya-Pasifik bölgesinde toplanan Hindular ve Budistler, yüzde 99 ile başta geliyor.

ÇİN'DE 700 MİLYON DİNSİZ VAR

Dünya nüfusunun yüzde 58,8'inin Asya-Pasifik, 11,9'unun Sahraaltı Afrika bölgesi, yüzde 10,8'inin Avrupa, yüzde 8,6'sının Latin Amerika, yüzde 5'inin Kuzey Amerika ve yüzde 4,9'unun da Ortadoğu ve Kuzey Afrika'da yaşadığına işaret eden rapora göre geleneksel dinlerin yüzde 90'ı ile diğer dünya dinlerinin yüzde 89'u da Asya-Pasifik bölgesinde yaşıyor.

Herhangi bir dini gruba üye olmayanların üçte biri de (yüzde 76) Asya-Pasifik bölgesinde yer alıyor. Sadece Çin'de 700 milyon dinsiz bulunuyor.

AVRUPA'DAKİ MÜSLÜMAN NÜFUS YÜZDE 2

Asya-Pasifik bölgesi, Müslüman nüfusun yüzde 62'sine de ev sahipliği yapıyor. Müslümanların yüzde 20'si Ortadoğu ve Kuzey Amerika'da, yüzde 16'sı ise Sahraaltı Afrika bölgesinde yaşıyor. Avrupa'daki Müslüman nüfusu ise sadece yüzde 2.

TÜRKİYE EN ÇOK MÜSLÜMAN'IN YAŞADIĞI 8. ÜLKE

Türkiye'de 320 bin Hıristiyan, 71 milyon 330 bin Müslüman, 860 bin dinsiz bulunuyor. Türkiye en çok Müslüman'ın yaşadığı sekizinci ülke. Türkiye ve Kuzey Afrika'dan daha fazla göçmen gelmesiyle son 10 yılda Batı Avrupa'da Müslümanların oranının arttığı da raporda belirtildi.

Hıristiyanlar ve Yahudilerin dünyanın dört bir yanına dağıldığını gözler önüne seren rapora göre Hıristiyanların yüzde 26'sı Avrupa, yüzde 24'ü Latin Amerika ve Karayipler, yüzde 24'ü Sahraaltı Afrika bölgesinde yaşıyor. Kuzey Amerika'daki Hristiyan nüfusu ise yüzde 20.

Yahudilerin neredeyse yarısı (yüzde 44) Kuzey Amerika'da ikamet ederken diğer yarısı da (yüzde 41) İsrail'de yaşıyor.

DİNİ GRUPLAR TOPLUM İÇİNDE AZINLIK MI ÇOĞUNLUK MU?

Rapor, dini grupları toplum içinde azınlık olarak mı, yoksa çoğunluk olarak mı yaşadıklarına göre de sınıflıyor.

Dini grup üyelerinin yüzde 73'ünün yaşadıkları toplum içinde çoğunluğu oluşturduğuna dikkat çeken rapor, kalan yüzde 27'nin ise azınlık olarak yaşadığını gösteriyor.

Hinduların yüzde 97'si, Hindistan, Moritus ve Nepal'de, Hıristiyanların yüzde 87'si ise Hristiyanların çoğunlukta olduğu 157 ülkede yaşıyor.

Budizm'in yanı sıra geleneksel dinlerle diğer dünya dinlerinin üyeleri, en büyük azınlık grupları oldu. Budistlerin yüzde 72'si yaşandıkları toplumda azınlıkken yüzde 28'i, Budistlerin çoğunlukta olduğu Bhutan, Myanmar, Kamboçya, Laos, Moğolistan, Sri Lanka ve Tayland'da yaşıyor.

Yahudilerin yüzde 41'i İsrail'de mutlak çoğunluk olarak yaşarken, yüzde 59'u azınlık olarak diğer ülkelere dağılmış.

DİNİ GRUPLARDA GENÇ NÜFUS

Rapor, bazı dini grupların diğer gruplara oranla daha fazla genç nüfusa sahip olduğunu gösterdi. Gelişmekte olan ülkelerdeki dini grupların üyelerinin daha genç olduğu, sanayileşmiş ülkelerdeki dini grup üyelerinin ise daha yaşlı olduğu belirlendi.

EN YAŞLI GRUP YAHUDİLER

Dini grup üyelerinin ortalama yaşlarına bakıldığında 23 yaş ortalaması ile Müslümanlar ilk sırada, 26 yaş ortalaması ile Hindular ikinci sırada yer alıyor. Dünya nüfusunun ortalama yaşının 28 olarak belirlendiği raporda Hıristiyanların yaş ortalaması 30, diğer dünya dinleri üyelerinin yaş ortalaması 32, geleneksel dinlerin üyelerinin yaş ortalaması 33, dinsizler ile Budistlerin yaş ortalaması ise 34 olarak hesaplandı. Yahudiler ise 36 yaş ortalaması ile en yaşlı grup oldu.

Kaynak: AA
http://www.haber7.com/guncel/haber/966428-dunyanin-inanc-haritasi-dinsizler-artiyor
#342
Merhabalar.

Alıntı YapBenden istenilen arşiv kaydı kağıdını aldım orada yoktur yazıyordu. Sonra infaz memurluğunun devamında mülakat sırasında bu mahkeme sürecini bana söylediler daha belli olmadı mülakat sonucu ama kesinlikle olmayacak. Bende daha yine bu tür memurluk sınavları olacak bu kayıt silinir mi? Silinirse ne zaman silinir benim memur olma gibi bir durumum var mı? Kpss puanı ile atansam da bu ayni geçerli midir? 18 yaşından küçük olmamın bu kaydın silinmesi ve memurluk için bir etkisi varmı?

Konuyla ilgili 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinin 5. fıkrası aynen şu şekildedir:

5. (Değişik: 23/1/2008-5728/317 md.) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (...) (1) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.

Bu hüküm uyarınca kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına çarptırılmış olanlar devlet memuru olamaz. Sizin yargılandığınız ceza davasında mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına (kısaca HAGB) karar verilmiş. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesinin 5. fıkrasına göre, "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder." Aynı maddenin 10. fıkrasına göre, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir." Keza aynı maddenin 13. fıkrasına göre de "Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir." Tüm bu hükümlerden açıkça anlaşılacağı üzere, hakkınızda hükmedilen HAGB kararı memuriyete engel değildir. Bu kararın adli sicilde görülmesi mümkün olmadığı gibi memur alımında mülakat yapacak kişilerin bu karara ulaşması da esasen mümkün değildir. Ancak uygulamadan kaynaklanan bir sorun olabilir. Bir kamu kurumu HAGB kararlarının da memuriyete engel olduğunu düşünüp buna göre memur alım ilanı düzenlemiş olabilir. Böyle bir ilan veya bu yönde açıklanan memuriyet şartları söz konusu ise, bu işlemin iptali için dava açılması mümkündür. BİMER kanalıyla bu tür hukuka aykırı uygulamaların sonlandırılması için yetkililere müracaat da edebilirsiniz. Bunun dışında yapacak bir şey yok maalesef. Kolay gelsin...
#343
Alıntı Yapsimdi tanik ve diger kisi dinlenecek.sonuc olarak bunlar gormedik derse kadinin basi derde girer mi?

Bu sorunuza aşağıdaki şekilde cevap vermiştim:

Alıntı Yap"Kadının başı derde girer mi" derken müştekiden bahsediyorsunuz galiba. Eğer öyleyse, müşteki şikayetinden vazgeçse ve/veya iddiası şahitler tarafından doğrulanmasa bile elbette hukuken herhangi bir sıkıntı yaşanmaz. Hukuken bir sıkıntı oluşması için, olayda sanığa iftira atıldığını ortaya koyan delillerin bulunması gerekir ki anlattığınız olaylar tek başına böyle bir durumu akla getirmez.

Alıntı Yapmahkemden beraat edebilir miyiz acaba?

Sürekli vurguladığım gibi, dosya incelenmeden bu konuda net bir şey söyleyebilmek mümkün değildir. Kolay gelsin...
#344
Merhabalar. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesi (aşağıda tam metni mevcuttur) sorunuzun cevabını içeriyor. Konuyla ilgili faydalı bir makaleyi okumak için TIKLAYINIZ. Benim şahsi kanaatim, kanunda bu sürenin aralıksız kullandırılması asıl, fasılalı kullandırılması istisna olarak kabul edildiğinden ve yarısı mesai sonu ile birleştirilen bir ara dinlenmesinin "ara dinlenmesi" olarak değerlendirilmesi de mümkün olmadığından, böyle bir uygulamanın 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 68. maddesinin maksadıyla örtüşmeyeceği ve dolayısıyla da hukuken doğru olmayacağı yönündedir. Kolay gelsin...


   Ara dinlenmesi

   Madde 68 - Günlük çalışma süresinin ortalama bir zamanında o yerin gelenekleri ve işin gereğine göre ayarlanmak suretiyle işçilere;
   a) Dört saat veya daha kısa süreli işlerde onbeş dakika,
   b) Dört saatten fazla ve yedibuçuk saate kadar (yedibuçuk saat dahil) süreli işlerde yarım saat,
   c) Yedibuçuk saatten fazla süreli işlerde bir saat,
   Ara dinlenmesi verilir.

   Bu dinlenme süreleri en az olup aralıksız verilir.

   Ancak bu süreler, iklim, mevsim, o yerdeki gelenekler ve işin niteliği göz önünde tutularak sözleşmeler ile aralı olarak kullandırılabilir.

   Dinlenmeler bir işyerinde işçilere aynı veya değişik saatlerde kullandırılabilir.

   Ara dinlenmeleri çalışma süresinden sayılmaz.
#345
Uğur Kariyer Merkezi tarafından gerçekleştirilen Türkiye'nin Kariyer Eğilim Testi açıklandı. 900 bin kişiye uygulanan testle gençlerin kariyer eğilimi ölçüldü. Yapılan araştırmada Marmara bölgesindeki gençler işletme ve iç mimarlığı tercih ediyor, Ege bölgesinde ilk sıraları askerlik, reklamcılık ve sporculuk paylaştı. İç Anadolu'dakilerin tercihi bilgisayar mühendisliği ve diplomatlık. Akdeniz bölgesinde diş hekimliği birinci sırada. Karadeniz bölgesinde ise endüstri mühendisliği. Doğu Anadolu bölgesinde ise avukatlık ve kamu yöneticiliği revaçta. Güneydoğu Anadolu bölgesinde ise bilim adamı, doktor ve eczacılık ilk sıraları paylaştı. Türkiye genelinde uygulanan Kariyer Eğilim Testi sonucuna göre girişimcilik kariyer eğilimi yüzde 25 oranında başı çekiyor.

2023'ün hedeflerini taşıyor
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Psikolojik Danışman Oktay Aydın, çalışmanın 2023 eğitim, kariyer ve gençlik hedefleri için önemli ipuçları taşıdığını belirterek, şunları söyledi: "Gençler arasında girişimcilik öne çıkan bir eğilim. Gelir dağılımının kariyer eğilimlerine de etki ettiğini görüyoruz. Mesleki tercihlerde, bölgeler ilginç sonuçlar ortaya koymuş. Gelir dağılımının düşük olduğu Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da gençler, hukuk ve kamu yönetimini daha çok seçiyorlar."


http://www.sabah.com.tr/Egitim/2012/12/19/egeliler-asker-dogulular-avukat-olmak-istiyor
#346
Alıntı yapılan: Öğrenci Serdar - 19 Aralık 2012, 18:05:00
Yusuf bey şimdiye kadarki cevaplarınız için teşekkürler ancak sanırım artık kişi seçerek yardımcı oluyorsunuz Üzüldüm

Elbette kişi seçmiyorum. Bu sitenin kuruluş amacı, hukuki desteğe ihtiyacı olan ve imkanları sınırlı vatandaşlarımıza yol gösterici hukuki destek sağlamaktan ibarettir. Sizin ve sizinle aynı IP adresi üzerinden mesaj gönderen üyemizin mesajları ise hem nicelik hem de nitelik bakımından işin ticari boyutunun olduğunu gösteriyor. Bu durum, sitenin kuruluş amacına da aykırı. Buna rağmen ben uzunca bir süredir ve iyi niyetle sorularınızı cevapladım. Sizin de takdir edeceğiniz gibi bir avukatın ticari konularla ilgili uzun zamana yayılacak şekilde karşılıksız hukuki danışmanlık hizmeti sunması mevzuata aykırı olduğu kadar işin doğasına da aykırı. Size bu durumları izah eden bir mesaj da göndermiştim. Bu sebeple bir süredir sorularınızı cevaplayamıyorum, özür dilerim. Kolay gelsin...
#347
Alıntı Yapo olaydan sonra kardeşim kendisine çeki-düzen verdi,,kazandık toplum adına inşallah aksi bi karar çıkmaz da,,kazandığımız değeri kaybetmeyiz.

Bir musibet bin nasihattan evladır derler. Her şerde de bir hayır vardır. İnşallah kardeşinizin yeni yaşantısı mutlu, huzurlu ve daim olur ve mahkeme sürecinde de sıkıntılı bir durum oluşmaz...
#348
Alıntı yapılan: Soldierheart - 19 Aralık 2012, 03:14:43
merhabalar.yaklasik 4-5 aydir silahli tehtit mahkemem suruyor.aAklima takilan bir husus var simdi karsi  taraftaki kisi avukat parasini odedigimiz taktirde sikayetimi alicam dedi bizde odedik fakat mahkemede sikayetini cekmedi.1 kisi daha var silahi bize cekmedi sadece belinde gordum kasti birsey yapmadi ceketini cikarinca gozukuyordu tehtit etmedi dedi.birde sahit var ben birsey gormedim diyor.
simdi ben boyle bir durumda ceza alirmiyim? avukat parasini odedigimize dair dekont duruyor. simdi tanik ve diger kisi dinlenecek.sonuc olarak bunlar gormedik derse kadinin basi derde girer mi?

Merhabalar. Yukarıda da belirttiğim gibi, dosyayı görmeden bu tür konularda net bir şey söylenemez. "Kadının başı derde girer mi" derken müştekiden bahsediyorsunuz galiba. Eğer öyleyse, müşteki şikayetinden vazgeçse ve/veya iddiası şahitler tarafından doğrulanmasa bile elbette hukuken herhangi bir sıkıntı yaşanmaz. Hukuken bir sıkıntı oluşması için, olayda sanığa iftira atıldığını ortaya koyan delillerin bulunması gerekir ki anlattığınız olaylar tek başına böyle bir durumu akla getirmez. Kolay gelsin...
#349
Alıntı Yapyarınki mahkemede bu imzalı evrağı hakime sunalım mı? avukat tutmadığımız için bu evrağı hakime nasıl sunacağız.

Sunabilirsiniz. Kardeşiniz duruşmaya katılır ve karşı tarafın zararını ödedik diyerek bu belgeyi mahkemeye sunabilir. Avukatınızın olmadığını belirtmişsiniz ancak bana kalırsa bir avukatla anlaşmanız da kesinlikle faydalı olacaktır. Kolay gelsin...
#350
Alıntı yapılan: kayiboyu - 17 Aralık 2012, 21:23:50
Selamın Aleyküm.

2002 yılında kapatmış olduğum türkcell e ait hattımdan sıkıntı görünüyor. Yeni bir hat almak için gittiğimde kara listede olduğumu eski borcum olduğunu ve avukat numarası verdiler. Avukatı aradığımda borç, avukat ücreti vs 166 tl borç çıkardılar. 10 yılda 166 lira olan borcun aslını varın siz düşünün ya 2 ya 3 liradır. Garip olan ise memur olmama ve adres kaybetme ihtimalim sıfır olmasına rağmen bu kadar sürede tarafıma herhangibir ihtarname veya hatırlatma yapılmamasıdır. Kızdım ve ödemedim hat almaktanda vazgeçtim. Ama borç borçtur meslek itibariylede sıkıntı yaratır. Sizce ödemelimiyim. Veya bu borcun akıbeti ne olur.

Aleykümselam. 166 TL'ye ulaştığı söylenen borcunuzun büyük bir bölümü avukatlık ücretinden oluşuyordur. Borcu ödeyip ödememek, tamamen sizin takdir edeceğiniz bir husustur. 2002 Yılından kalan bir borç olduğuna ve bu borçla ilgili işlem yapılması için dosyanız avukata verildiğine göre muhtemelen hakkınızda icra takibi başlatılmıştır. İcra takibi başlatılmışsa, on yıllık zamanaşımı süresi de dolmamış demektir. Dolmamıştır ama muhtemelen yakın zamanda dolacaktır. Dolduğunda zamanaşımı itirazını ileri sürebilirsiniz. Takdir size ait. Kolay gelsin...

Alıntı yapılan: kasap - 18 Aralık 2012, 17:12:10
merhaba yusuf bey bilgilendirirseniz sevinirim benim 40000 tl borcum var senetli icraya vermişler beni hiç bi taahütte bulunmadım mal beyanındada bulunmadım adıma kayıtlı hiç bi malım yok işyerim vardı battım borcumuda ödeyemiyorum nasıl bi sonuç çıkar teşekkürler.

Merhabalar. Bahsettiğiniz durumda icra takibi sonuçsuz kalacaktır muhtemelen. Aciz vesikası alınır alınmaz, orası ayrı. Yalnız bu takip sebebiyle çeşitli sıkıntılar yaşayacaksınız; evinizden mal kaldırılmasa ve herhangi bir eşyanız haczedilmese bile evinize mutlaka hacze gelinecektir ve çeşitli yollarla üzerinizde psikolojik baskı kurulacaktır. Ödeme taahhüdünde bulunan kişiler genelde bu tür baskılar neticesinde taahhütte bulunuyor. Bu tür şeylere hazırlıklı olmalısınız. En kısa zamanda mali durumunuzu düzelterek rahatlıkla borcunuzu ödeyebilmenizi temenni ediyorum. Kolay gelsin...
#351
Merhabalar.

Alıntı Yap1) aile son dakika şikayetçi olursa ne olur.nasıl bir ceza çıkar?
2) şikayetçi olmazlarsa nasıl bir ceza çıkar ?

Bu soruların cevaplanabilmesi için öncelikle iddianamede geçen sevk maddesini (iddianamenin ilk sayfasında, sanık isim ve adresinin altında yazar) yazmalısınız. Maddeyi tahmin edebiliyorum ancak tahmine göre cevap vermek yanlış olur, zira her olayın farklı tarafları olabileceğinden, kardeşinizin üzerine atılı suç değişebilir.

Alıntı Yap3) baronun tayin ettiği avukat aileye baskı yaparmı şikayetçi olsunlar diye?

Böyle bir ihtimal söz konusu değildir ancak baronun tayin ettiği avukat elbette olayla ilgili sahip oldukları hakları hatırlatmıştır.

Alıntı Yap4)mahkemeye katılmazlar ise nasıl bir karar çıkar?

Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 235. maddesi uyarınca mahkeme mağdur ve/veya müştekinin ifadesini almadan da karar verebilir. Ancak mahkeme, mağdur ve/veya müştekinin ifadesini maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için gerekli görüyorsa, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 146/7 hükmü gereğince mağdur ve/veya müşteki hakkında da zorla getirme kararı verebilir. İlgili maddelerin tam metni aşağıdadır. Özetle, bu konuda takdir yetkisi tamamen hakimdedir. Hakim ifadesinin alınmasını gerekli görürse, doğal olarak karar verme yoluna gitmeyecektir. Kolay gelsin...


    Zorla getirme
    Madde 146 – (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Hakkında tutuklama kararı verilmesi veya yakalama emri düzenlenmesi için yeterli nedenler bulunan veya 145 inci maddeye göre çağrıldığı halde gelmeyen şüpheli veya sanığın zorla getirilmesine karar verilebilir.
    (2) Zorla getirme kararı, şüpheli veya sanığın açıkça kim olduğunu, kendisiyle ilgili suçu, gerektiğinde eşkâlini ve zorla getirilmesi nedenlerini içerir.
    (3) Zorla getirme kararının bir örneği şüpheli veya sanığa verilir.
    (4) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Zorla getirme kararı ile çağrılan şüpheli veya sanık derhal, olanak bulunmadığında yol süresi hariç en geç yirmidört saat içinde çağıran hâkimin, mahkemenin veya Cumhuriyet savcısının önüne götürülür ve sorguya çekilir veya ifadesi alınır.
    (5) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Zorla getirme, bunun için haklı görülecek bir zamanda başlar ve hâkim, mahkeme veya Cumhuriyet savcısı tarafından, sorguya çekilmenin veya ifade almanın sonuna kadar devam eder.
    (6) Zorla getirme kararının yerine getirilememesinin nedenleri, köy veya mahalle muhtarı ile kolluk görevlisinin birlikte imzalayacakları bir tutanakla saptanır.
    (7) (Ek: 6/12/2006 – 5560/20 md.) Çağrıya rağmen gelmeyen tanık, bilirkişi, mağdur ve şikâyetçi ile ilgili olarak da zorla getirme kararı verilebilir.

    Mağdur ile şikâyetçinin davete uymamaları
    Madde 235 – (1) Mağdur, şikâyetçi veya vekilinin, dilekçelerinde veya tutanağa geçirilmiş olan beyanlarında belirttikleri adresleri tebligata esas alınır.
    (2) Bu adrese çıkartılan çağrıya rağmen gelmeyen kimseye yeniden tebligatta bulunulmaz.
    (3) Belirtilen adresin yanlışlığı, eksikliği veya adres değişikliğinin bildirilmemesi nedeniyle tebligat yapılamaması hâllerinde adresin araştırılması gerekmez.
    (4) Bu kimselerin beyanının alınması zorunlu görüldüğü hâllerde üçüncü fıkra uygulanmaz.
#352
Merhabalar. Aciz vesikası alınmış da olabilir, dosya işlemden kaldırılmış da olabilir. Hatta dosya hala işlemde de olabilir. Sadece e-devlette görememenize bir takım sonuçlar bağlamak yanlış olur. Dosyanın son durumu hakkında icra müdürlüğünden bilgi almalısınız. Kolay gelsin...
#353
Alıntı YapBugün banka avukatı ile görüştüm icra mahkemesi tarafından çıkarılan vekalet ücretini ödemek için, banka avukatı vekalet ücretini almak için icraya başvuraklarını söyledi. Elden ödeme imkanının olmadığını söyledi, banka avukatının icra müdürlüğüne başvuru yapmadan ben vekalet ücretini ödeme şansım yok mu

Elbette elden ödeyebilirsiniz. Banka avukatı icra takibinden kaynaklanan vekalet ücretini de tahsil edebilmek için bu şekilde beyanda bulunmuştur. Yarın banka avukatının bürosuna giderek makbuz karşılığı elden ödeyebilirsiniz. Şayet yine elden ödeme almıyoruz derlerse (ki böyle bir şey söylemelerinin tek sebebi, yukarıda da belirttiğim gibi, icra takibi dolayısıyla 180 TL daha vekalet ücreti tahsil etmek istemelerinden kaynaklanır), banka şubesine başvurun, onlar yardımcı olurlar. Kolay gelsin...
#354
Alıntı YapTüketici Mahmekesince verilen karar banka avukatı tarafından temyiz edildi. Benim Tüketici Sorunları Hakem Heyeti kararı ile ilamsız icra takibini yapmak için Yargıtay sonucu beklemem lehime olur mu ? Bir de temyiz aşamasında kararın bozulma riski de olabilir mi sizce yargıtay sonucu bekyelerek icra takibi yapmam nasıl olur.

Temyiz sonucunu beklemenize hiç gerek yok. Kararın esasa dair sebeplerle bozulacağını da hiç zannetmiyorum. Usule dair bazı eksiklikler varsa veya yeterli araştırma/inceleme yapılmamışsa elbette karar bozulabilir; bu durumda dosya yeniden mahkemeye gelir ve mahkeme bozma sebeplerinin haklı olduğunu düşünürse, o istikamette gerekli işlemleri yapmak üzere yargılamaya devam eder. Fakat böyle bir ihtimal, sizin beklemenizi gerektirmez. Kolay gelsin...
#355


Öğrencilerde hukuk bilincinin geliştirilmesi uygulamaları ve "hukuk ve adalet" dersi öğretim programı geliştirmek için işbirliği protokolü ımzalandı.

Adalet Bakanlığı ve Millî Eğitim Bakanlığı arasında Öğrencilerde Hukuk Bilincinin Geliştirilmesi Uygulamaları ve "Hukuk ve Adalet" Dersi Öğretim Programı Geliştirmek için 03/12/2012 tarihinde İşbirliği Protokolü imzalandı.

Protokol imza törenine; Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Millî Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Adalet Bakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Orhan Erdem, Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. Vedat Ahsen Coşar, Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Hüseyin Yıldırım, Adalet Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı yöneticileri katıldı.

Protokol metnini incelemek için lütfen TIKLAYINIZ.

http://www.sgb.adalet.gov.tr/faaliyetlerimiz/2012/protokol/protokol.html
#356
Merhabalar.

Alıntı YapSizce nasıl bir yol izleyebilirim?

Alacağınız için doğrudan ilamsız icra takibi başlatmanızı tavsiye ederim. İşveren süresi içinde takibe itiraz ederse, bu durumda itirazın iptali davası açmanız gerekecektir. Kolay gelsin...
#357
Merhabalar.

Alıntı Yapduruşmada alınan tahliye kararı ne süre içinde uygulanır,tahliye kararını hızlandırmak için ne yapmak gerekir,

Gerekçeli kararın yazılmasını müteakip karar, şayet kararın verildiği duruşmaya kiracı katılmamışsa, kiracıya tebliğe gönderilecektir. Aşağıda konuyla ilgili ayrıntılı bilgiler bulunuyor. Kiracı kararın verildiği duruşmaya katılmamışsa, işlemi hızlandırmak için kiracıya tebligatın APS ile gönderilmesi için gerekirse ilave masraf bırakın ve mahkeme kalemindeki memurlara bu yöndeki talebinizi iletin.

Alıntı Yapkiracıya tahliye için süre verilirmi

Genelde bütün icra müdürlükleri tahliye için kiracıya ilk gidişlerinde bir iki hafta süre verir ancak bu bir yasal zorunluluk değildir, adet halini almış bir uygulamadır. Pratikte bunun şöyle bir yararı vardır: Kiracı açısından; kiracı bu sürede kendiliğinden çıkarsa, konu komşuya rezil olmamış olur. Ev sahibi açısından; kiracı kendiliğinden evi boşaltmazsa, evin boşaltılması için ev sahibi çeşitli masraflar yapmak zorunda kalacaktır.

Alıntı Yapüç aylık kira borcu icra yoluyla ispatlanan kiracı borcunu ödemediği halde tahliye kararını temyize götürme hakkı varmıdır

İcra ve İflas Kanunu'nun 269/C maddesi uyarınca (maddenin tam metni aşağıdadır) icra mahkemesinin verdiği tahliye kararının kesinleşmesi şart değildir. Karar duruşmasına kiracı katılmışsa, karar tarihinden, kiracı katılmamışsa, gerekçeli kararın kiracıya tebliğ edildiği tarihten itibaren on gün geçtikten sonra tahliye kararı icra edilebilir. Kiracı, kararı temyiz edebilir. Temyiz edebileceği gibi, tehiri icra kararı verilmesini de talep edebilir. Böyle bir durumda kiracı icra dairesine 3 aylık kirayı yatırırsa, kiracıya Yargıtay'dan tehiri icra kararı getirmesi için mehil verilir. Verilen sürede Yargıtay'dan tehiri icra kararı dosyaya ulaşırsa (ki artık bu tür kararlar UYAP kanalıyla temyiz edilen kararı veren mahkemeye ulaşıyor) temyiz sonucuna kadar beklemeniz gerekecektir.

   Kira akdi dışındaki itirazlar ve tahliye:
   Madde 269/c – (Ek:18/2/1965 - 538/110 md.)
   Borçlu akdi reddetmeyip kiranın ödendiğini veya sair bir sebeple istenemiyeceğini bildirerek itiraz etmiş veya takas istemişse, itiraz sebeplerini ve isteğini noterlikçe re'sen tanzim veya imzası tasdik edilmiş veya alacaklı tarafından ikrar olunmuş bir belge yahut resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya vesika ile ispat etmeğe mecburdur.
   Senet veya makbuzun alacaklı tarafından inkarı halinde 68 inci madde hükmü kıyasen uygulanır.
   Merciin tahliyeye mütedair kararının infazı için kesinleşmesi beklenmez. Ancak tahliye için, kararın borçluya tefhimi veya tebliği tarihinden itibaren ongün geçmesi lazımdır. Borçlu tahliye kararı hakkında 36 ncı madde hükmünden faydalanabilir.


Alıntı Yapkirayı kasıtlı ödemediğini düşündüğümüz kiracıya tazminat davası açılabilirmi.

Kiracı kasıtlı olarak ve kötü niyetle kira bedelini ödemese bile kiracıdan alabileceğiniz tek şey ödenmeyen kira bedellerinden ibarettir; bunun dışında kiracıdan ayrıca bir tazminat alamazsınız. Kolay gelsin...
#358
Merhabalar.

Alıntı Yapikametgah olarakda bizim evde oturuyor gözüküyorlar.. bu durumda borçlarını ödeyemediği takdirde oturduğum eve herhangi bir icra gelirmi?

Babanızla ikametgahınız aynı olduğuna göre elbette evinize haciz için gelinebilir ancak İcra ve İflas Kanunu'nun 82. maddesinde yakın zamanda yapılan değişiklikler sebebiyle ev haczinden çok endişe etmenize gerek kalmadı. Değişikliklerle ilgili haberleri okumak için BURAYA, yapılan değişiklikle ilgili kimi tartışmaları okumak için de BURAYA tıklayabilirsiniz.

Alıntı Yapayrıca babam hiçbirşekilde borcunu ödeyemiyor bu yüzden bizimle kalıyorlar diye beyanda bulunsak bir yararı olurmu ?

Bu yönde beyanda bulunabilirsiniz ama bu beyan ne kadar işinize yarar, tartışılır. Sizinle benzer sorun yaşayan bir kişinin sorusuna verdiğim cevabı  BURADAN incelemeniz faydalı olacaktır.

Alıntı Yapyada ailemin ikametgahını bir ev kiralayıp orasını beyan etsek ve evin içine eşya koymasak bu  takdirde her hangi bir şey olurmu?

Evinizde aynı eşyalardan iki tane yoksa (mesela iki televizyon) veya değerli eşyalarınız yoksa (tablo, antika eşya, vs.), İcra ve İflas Kanunu'nun 82. maddesinde yapılan değişiklik sayesinde çok sıkıntı yaşamayacağınızdan bu tür girişimlerde bulunmanıza gerek olmaz diye düşünüyorum.

Alıntı Yapayrıca erkek kardeşim bekar çalışıyor ve kendi adına ait  ev kredisi ödüyor. bu durumda onun evine icra gelebilirmi şu an evde kiracı oturuyor.

Ev kardeşiniz adına kayıtlı ise hiçbir sorun yaşanmaz. Kolay gelsin...
#359
Merhabalar.

Alıntı YapTSHH Başkanlığı 02.04.2012 Tarih ve 536 Sayılı kararı ile toplam 2768,08 TL masrafın tarafıma iade edilmesi yönünde karara hükmetti.
Alıntı Yap1 - ) Tüketici sorunları hakem heyeti kararına dayanak ilamsız icra takibi yapabilir miyim ?

Tüketici hakem heyetlerinin 1.161,67 TL'nin üstündeki ihtilaflarla ilgili verdikleri kararlar delil niteliğindedir ve bu tür kararlara istinaden ilamlı icra takibi yapılamaz. Öte yandan ilamsız icra takibi yapmak hakem heyeti kararına bile ihtiyaç yok; herkes her türlü alacağına istinaden elinde herhangi bir belge/delil olmasa bile ilamsız icra takibi yapabilir. Dolayısıyla siz de elbette ilamsız takip yoluna başvurabilirsiniz.

Alıntı Yap2-) Tüketici sorunları hakem heyeti sorunları kararına dayanarak ilamsız icra takibi yapabilmem halinde banka avukatının yasal olarak tekrar icra takibini iptal ettirebilir mi ?

Bu yönde bir endişeniz olmasın, böyle bir ihtimal söz konusu değildir ancak banka çok büyük ihtimalle takibe itiraz edecektir ve bu durumda da itirazın iptali davası açmanız gerekecektir; bunu da bilmenizde yarar var.

Alıntı Yap3- ) Tüketici sorunları hakem heyeti kararına dayanarak İlamlı veyahut ilamsız icra takibi yapamazsam. Tüketici Mahkemesinde alacak davası açarak ilamlı icra takibi yapmam mı gerekir.

Baştan bir dava açmaktansa önden ilamsız icra yoluna başvurup itiraz geldiğinde itirazın iptali davası açmanız bana göre daha mantıklı bir yol olur. Bir ihtimal banka ödeme yoluna gidebilir, bu durumda kısa yoldan alacağınıza kavuşmuş olursunuz. Banka takibe itiraz ederse (bu itirazı sizin yaşadığınız takibin iptali durumuyla karıştırmayın; bu itiraz sadece icra takibini durdurmaya yarar ve icra müdürlüğüne yedi günlük süre içinde verilecek basit bir dilekçeyle yapılır ve sizin aleyhinize herhangi bir masrafa sebep olmaz) bu durumda itirazın iptali davası açmanız gerekecektir. Öte yandan bankanın yapacağı itiraz, sizin açacağınız itirazın iptali davasında lehinize alacağın %20'si oranında icra inkar tazminatı da kazandırabilir. Bana sorarsanız, tüm bu hukuki süreci kendi başınıza yapmaktansa bu işin bir profesyoneli ile, yani bir avukatla anlaşarak yapmanız çok daha sağlıklı ve mantıklı olacaktır. Aksi takdirde yine ummadığınız bir netice ile karşılaşabilirsiniz. Kolay gelsin...
#360
Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun, inşallah gözünüz yapılacak tedavi neticesinde tam olarak görme işlevini yeniden kazanır.

Alıntı Yapadam kaç yıl ceza alır

Türk Ceza Kanunu'nun aşağıda tam metni yer alan 86. ve 87. maddelerine göre sanık hakkında kasten yaralama suçundan dava açılacaktır. Kasten yaralama suçunun cezası bir yıldan üç yıla kadar hapistir. Ancak bu ceza, gözünüzün tedavi sonucuna göre şu şekilde artırılacaktır: Şayet gözünüz kör olursa, bu durumda sanık hakkında verilecek ceza iki kat artırılacak ve kanunun açık ifadesi gereğince cezanın alt limiti beş, üst limiti ise dokuz yıl olacak, şayet gözünüz tam kör olmaz da görme işlevi azalırsa veya gözünüz tam olarak iyileşse bile şayet kaşınızın açılması yahut patlayan cam parçalarının yüzünüzde meydana getirebileceği kesikler sebebiyle yüzünüzde sabit bir iz kalmasına yol açmışsa, bu durumda sanık hakkında verilecek ceza bir kat artırılacak ve kanunun açık ifadesi gereğince cezanın alt limiti üç, üst limiti ise altı yıl olacaktır.

    Kasten yaralama
     Madde 86 - (1) Kasten başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

    (2) (Ek fıkra: 31/3/2005 - 5328/4 md.) Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbî müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

    (3) Kasten yaralama suçunun;
    a) Üstsoya, altsoya, eşe veya kardeşe karşı,
    b) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
    c) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle,
    d) Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle,
    e) Silahla,
    İşlenmesi halinde, şikâyet aranmaksızın, verilecek ceza yarı oranında artırılır.

    Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama
    Madde 87 - (1) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
    a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
    b) Konuşmasında sürekli zorluğa,
    c) Yüzünde sabit ize,
    d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
    e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına,
    Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, bir kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.

    (2) Kasten yaralama fiili, mağdurun;
    a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
    b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
    c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
    d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
    e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine,
    Neden olmuşsa, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, iki kat artırılır. Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde beş yıldan, üçüncü fıkraya giren hallerde sekiz yıldan az olamaz.

    (3) (Değişik: 6/12/2006 - 5560/4 md.) Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.

    (4) Kasten yaralama sonucunda ölüm meydana gelmişse, yukarıdaki maddenin birinci fıkrasına giren hallerde sekiz yıldan oniki yıla kadar, üçüncü fıkrasına giren hallerde ise oniki yıldan onaltı yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.


Alıntı Yaptazminat alma hakkım varmı

Elbette var. Maddi ve manevi tazminat talebinde bulunabilirsiniz. Gözünüzün kör olması veya ağır işlev bozukluğuna maruz kalması, talep edebileceğiniz tazminat tutarını da doğrudan etkileyecektir.

Alıntı YapBeni olay yerine cağırıp fakat korumayan polislere ve emniyete tazminat alma hakkım varmı

Polislerin sizi olay yerine çağırması üzerine olay yerine geldiğiniz ispatlanabilirse, elbette devletten de tazminat talep edebilirsiniz.

Alıntı Yapayrıca adam şuan elini kolunu sallayarak geziyor savcılığa tutuklanmasını istedim dilekçe verdim adlı raporları hastaneden istedi onu bekliyor bundan sora nasıl bir yol izlemeliyim

Bence öncelikle maddi ve manevi tazminat davası açmalı ve kişinin adına kayıtlı malvarlığı varsa, bu malvarlığına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmelisiniz. Ceza davası açısından şahsın tutuklanarak çok uzun süre tutuklu kalmasının yasal yönden mümkün bulunmadığını söylemek istiyorum. Ceza Muhakemesi Kanunu'nun konuyla ilgili hükümleri aşağıdadır. 5235 Sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun'un 11. maddesi gereğince sanık asliye ceza mahkemesinde yargılanacağından ve asliye ceza mahkemesinde yargılanacak bir kişinin de Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 102. maddesinin birinci fıkrası gereğince (tam metni aşağıdadır) tutukluluk süresi en çok bir yıl olduğundan ve zorunlu hallerde bu süre ancak altı ay daha uzatılabildiğinden, sanığın çok uzun süre tutuklu kalacağını beklemeyin. Bence öncelikle bir avukatla anlaşın. Avukatınız hem ceza davası yönünden hem de açılması gereken tazminat davası yönünden yapılması gereken işleri takip edecektir. Allah'a emanet olun...

    Tutuklama
    Tutuklama nedenleri
     Madde 100 – (1) Kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, şüpheli veya sanık hakkında tutuklama kararı verilebilir. İşin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik tedbiri ile ölçülü olmaması halinde, tutuklama kararı verilemez.

    (2) Aşağıdaki hallerde bir tutuklama nedeni var sayılabilir:
    a) Şüpheli veya sanığın kaçması, saklanması veya kaçacağı şüphesini uyandıran somut olgular varsa.
    b) Şüpheli veya sanığın davranışları;
    1. Delilleri yok etme, gizleme veya değiştirme,
    2. Tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapılması girişiminde bulunma,
    Hususlarında kuvvetli şüphe oluşturuyorsa.

    (3) Aşağıdaki suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde, tutuklama nedeni var sayılabilir:
    a) 26.9.2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
    1. Soykırım ve insanlığa karşı suçlar (madde 76, 77, 78),
    2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
    3.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Silahla işlenmiş kasten yaralama (madde 86, fıkra 3, bent e) ve neticesi sebebiyle ağırlaşmış kasten yaralama (madde 87),
    4. İşkence (madde 94, 95)
    5. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),
    6. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
    7.(Ek: 6/12/2006 – 5560/17 md.) Hırsızlık (madde 141, 142) ve yağma (madde 148, 149),
    8. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
    9. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),
    10. Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
    11. Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312, 313, 314, 315),
    b) 10.7.1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
    c) 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu.
    d) 10.7.2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.
    e) 21.7.1983 tarihli ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.
    f) 31.8.1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun 110 uncu maddesinin dört ve beşinci fıkralarında tanımlanan kasten orman yakma suçları.

    (4) (Değişik: 2/7/2012-6352/96 md.) Sadece adlî para cezasını gerektiren veya hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez.

    Tutuklama kararı
     Madde 101 – (1) Soruşturma evresinde şüphelinin tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi tarafından, kovuşturma evresinde sanığın tutuklanmasına Cumhuriyet savcısının istemi üzerine veya re'sen mahkemece karar verilir. Bu istemlerde mutlaka gerekçe gösterilir ve adlî kontrol uygulamasının yetersiz kalacağını belirten hukukî ve fiilî nedenlere yer verilir.

    (2) (Değişik: 2/7/2012-6352/97 md.) Tutuklamaya, tutuklamanın devamına veya bu husustaki bir tahliye isteminin reddine ilişkin kararlarda;
    a) Kuvvetli suç şüphesini,
    b) Tutuklama nedenlerinin varlığını,
    c) Tutuklama tedbirinin ölçülü olduğunu,
    gösteren deliller somut olgularla gerekçelendirilerek açıkça gösterilir. Kararın içeriği şüpheli veya sanığa sözlü olarak bildirilir, ayrıca bir örneği yazılmak suretiyle kendilerine verilir ve bu husus kararda belirtilir.

    (3) Tutuklama istenildiğinde, şüpheli veya sanık, kendisinin seçeceği veya baro tarafından görevlendirilecek bir müdafiin yardımından yararlanır.

    (4) Tutuklama kararı verilmezse, şüpheli veya sanık derhâl serbest bırakılır.

    (5) Bu madde ile 100 üncü madde gereğince verilen kararlara itiraz edilebilir.

    Tutuklulukta geçecek süre
     Madde 102 – (1) (Değişik: 6/12/2006 – 5560/18 md.) Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde tutukluluk süresi en çok bir yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçeleri gösterilerek altı ay daha uzatılabilir.

    (2) Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, tutukluluk süresi en çok iki yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı geçemez.

    (3) Bu maddede öngörülen uzatma kararları, Cumhuriyet savcısının, şüpheli veya sanık ile müdafiinin görüşleri alındıktan sonra verilir.