Aleykümselam.
Öncelikle hem kiracının hem de kiralayanın kamu kuruluşu olması sebebiyle olayımızda 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağına bakalım. 6183 Sayılı Kanun'un birinci maddesinde kanunun kapsamı belirtilmiştir:
Kanunun şümulü:
Madde 1 - Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.
Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.
Bu hüküm açıkça kira alacağı için 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanamayacağını belirtiyor. Şayet uygulansaydı, 6183 Sayılı Kanun'un 102, 103 ve 104. maddelerine bakmak gerekecekti:
Tahsil zamanaşımı:
Madde 102 - Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.
Zamanaşımının kesilmesi:
Madde 103 - Aşağıdaki hallerde tahsil zamanaşımı kesilir:
1. Ödeme,
2. Haciz tatbikı,
3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat,
4. Ödeme emri tebliği,
5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,
6. Yukardaki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbikı veya bunlar tarafından yapılması,
7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,
8. Amme alacağının teminata bağlanması,
9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,
10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi.
11. (Ek: 25/12/2003-5035/5 md.) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.
Kesilmenin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma karariyle kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı yeni vade gününün rasladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rasladığı; takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür.
Zamanaşımının işlememesi:
Madde 104 - Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayısiyle hakkında takibat yapılmasına imkan yoksa bu hallerin devamı müddetince zamanaşımı işlemez.
Zamanaşımı, işlememesi sebeplerinin kalktığı günün bitmesinden itibaren başlar veya durmasından evvel başlamış olan cereyanına devam eder.
6183 Sayılı Kanun uygulanmayacağına göre olayımızda Borçlar Kanunu hükümleri tatbik sahası bulacaktır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun konuyla ilgili hükümlerine bakalım:
İKİNCİ AYIRIM
Zamanaşımı
A. Süreler
I. On yıllık zamanaşımı
Madde 146- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.
II. Beş yıllık zamanaşımı
Madde 147- Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır:
1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler.
2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri.
3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar.
4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar.
5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar.
6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.
Buna göre kira alacağı beş yıl içinde zamanaşımına uğrayacağından, sizin olayınızda da zamanaşımı süresi beş yıldır. Yani bugünün tarihi 17.12.2012 olduğuna göre, 17.12.2007'den evvel doğmuş olan kira alacakları zamanaşımına uğramıştır.
Bir alacağın zamanaşımına uğramış olması, o alacağı hukuken ortadan kaldırmaz; sadece borçluya zamanaşımı itirazını ileri sürerek borcu ödemekten kaçınma hakkı verir. Sizin olayınızda her iki taraf da neticede kamu kuruluşu. Şayet muhatabınız kamu kuruluşu olmasaydı, böyle bir durumda hem idari hem de hukuki anlamda sıkıntı yaşayabilirdiniz. Fakat sizin olayınızda zamanaşımına uğramış olsa bile borcunuzu ödeme yoluna gidebilirsiniz diye düşünüyorum. Neticede bu sizin vereceğiniz bir karar ve takdir de size ait. Bağlı bulunduğunuz kamu kuruluşunun hukuk servisinden görüş almanız faydalı olacaktır. Kolay gelsin...
Alıntı Yapşu an ........ resmı kurum sorumlusuyum yıllardır bu kurumda görevlı olmadıgı için kurum kapalı konumdaydı 14.11.2011 yılı itibariyle bu kuruma atandık kurumumuz beledıyeye ait işyerinde kiralama usulu ile kiralanmış olup 1999 yılı itibariyle kira borcu ödenmemiş olup belediye tarafından borç istenmektedir bu sere zaman zarfında zamanaşımına uğrarmı uğrarsa hangi yılları kapsar
Öncelikle hem kiracının hem de kiralayanın kamu kuruluşu olması sebebiyle olayımızda 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağına bakalım. 6183 Sayılı Kanun'un birinci maddesinde kanunun kapsamı belirtilmiştir:
Kanunun şümulü:
Madde 1 - Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur.
Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur.
Bu hüküm açıkça kira alacağı için 6183 Sayılı Kanun hükümlerinin uygulanamayacağını belirtiyor. Şayet uygulansaydı, 6183 Sayılı Kanun'un 102, 103 ve 104. maddelerine bakmak gerekecekti:
Tahsil zamanaşımı:
Madde 102 - Amme alacağı, vadesinin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.
Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olunur.
Zamanaşımının kesilmesi:
Madde 103 - Aşağıdaki hallerde tahsil zamanaşımı kesilir:
1. Ödeme,
2. Haciz tatbikı,
3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan her çeşit tahsilat,
4. Ödeme emri tebliği,
5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının bildirilmesi,
6. Yukardaki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbikı veya bunlar tarafından yapılması,
7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,
8. Amme alacağının teminata bağlanması,
9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,
10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi.
11. (Ek: 25/12/2003-5035/5 md.) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.
Kesilmenin rasladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar. Zamanaşımının bir bozma karariyle kesilmesi halinde zamanaşımı başlangıcı yeni vade gününün rasladığı; amme alacağının teminata bağlanması veya icranın kaza mercilerince durdurulması hallerinde zamanaşımı başlangıcı teminatın kalktığı ve durma süresinin sona erdiği tarihin rasladığı; takvim yılını takip eden takvim yılının ilk günüdür.
Zamanaşımının işlememesi:
Madde 104 - Borçlunun yabancı memlekette bulunması, hileli iflas etmesi veya terekesinin tasfiyesi dolayısiyle hakkında takibat yapılmasına imkan yoksa bu hallerin devamı müddetince zamanaşımı işlemez.
Zamanaşımı, işlememesi sebeplerinin kalktığı günün bitmesinden itibaren başlar veya durmasından evvel başlamış olan cereyanına devam eder.
6183 Sayılı Kanun uygulanmayacağına göre olayımızda Borçlar Kanunu hükümleri tatbik sahası bulacaktır. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun konuyla ilgili hükümlerine bakalım:
İKİNCİ AYIRIM
Zamanaşımı
A. Süreler
I. On yıllık zamanaşımı
Madde 146- Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir.
II. Beş yıllık zamanaşımı
Madde 147- Aşağıdaki alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır:
1. Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler.
2. Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri.
3. Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar.
4. Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar.
5. Vekâlet, komisyon ve acentalık sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar.
6. Yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç ya da gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden doğan alacaklar.
Buna göre kira alacağı beş yıl içinde zamanaşımına uğrayacağından, sizin olayınızda da zamanaşımı süresi beş yıldır. Yani bugünün tarihi 17.12.2012 olduğuna göre, 17.12.2007'den evvel doğmuş olan kira alacakları zamanaşımına uğramıştır.
Alıntı Yapbirde şöyle bi anlaşma sağldandı kıra borcu yerıne yakacak alımı alınıp verılmesi buda doğrumu acaba
Bir alacağın zamanaşımına uğramış olması, o alacağı hukuken ortadan kaldırmaz; sadece borçluya zamanaşımı itirazını ileri sürerek borcu ödemekten kaçınma hakkı verir. Sizin olayınızda her iki taraf da neticede kamu kuruluşu. Şayet muhatabınız kamu kuruluşu olmasaydı, böyle bir durumda hem idari hem de hukuki anlamda sıkıntı yaşayabilirdiniz. Fakat sizin olayınızda zamanaşımına uğramış olsa bile borcunuzu ödeme yoluna gidebilirsiniz diye düşünüyorum. Neticede bu sizin vereceğiniz bir karar ve takdir de size ait. Bağlı bulunduğunuz kamu kuruluşunun hukuk servisinden görüş almanız faydalı olacaktır. Kolay gelsin...