Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

26 Haziran 2024, 07:48:56

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,842
  • Toplam Konu: 4,384
  • Online today: 244
  • Online ever: 554
  • (18 Mayıs 2024, 06:22:10)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 129
Total: 129

10.07.2011 tarihinde toplantımız var ve bizim için çok önemli bir konu yardımcı

Başlatan xenigmax, 07 Temmuz 2011, 13:25:03

« önceki - sonraki »

xenigmax

Merhaba

16 haneden oluşan bir apartmandaki bazı işlerin yapılması için yapılan toplantıda yöneticinin çıkardığı plan doğrultusunda hane başına 750 TL para toplanarak işlerin yapılması kararlaştırıldı. Bu para mayıs-haziran-temmuz olmak üzere 3 eşit taksit olarak toplanacaktı fakat sıkışık durumda olduğunu söyledi ve yöneticiyi zor durumda bırakmamak için 250+500 olmak üzere iki ay içinde para toplandı.
Fakat iş daha bitmemesine rağmen yöneticimiz kimseye danışmadan kişisel kredi kartından masraf yaptığını ve temmuz ayı için hane başına extradan 360 TL daha para verilmesi gerektiğini söylüyor. İşleri yaptırırken işlerle ilgili elinde hiç resmi bir teklif bulunmamaktadır, yandaki apartmanın kapıcısına işi yaptırırken şu kadar para verdim, şurdan şu kadar malzeme aldım, şu işi yaptırdım olmadı baştan yaptırdım gibi açıklamalar yapıyor. Ayrıca tek bir yerden fiyat alıp malzemeleri temin etmiş ve bazı işçilik ve malzemelerin faturası da olmadan bir liste çıkarıp önümüze koymuştur. Bu durumda bizden para isteme gibi bir hakkı var mı ve Yönetici hakkında nasıl bir yol izlemeliyiz. Kat mülkiyeti kanununa baktım fakat uygun bir madde bulamadım 10.07.2011 tarihinde toplantımız var ve bizim için çok önemli bir konu yardımcı olursanız sevinirim 

Avukat

Merhabalar. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 35. maddesinin (a) bendi gereğince, "kat malikleri kurulunca verilen kararların yerine getirilmesi" ve (b) bendi gereğince de "anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması" yöneticinin asli görevleri arasındadır. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 38. maddesi hükmünce yönetici kat maliklerine karşı aynen bir vekil gibi sorumludur. Borçlar Kanunu'nun 390. ve 321. maddeleri gereğince vekilin sorumluluğu, genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin hükümlere tabidir. Vekil, müvekkile karşı vekalet görevini iyi bir biçimde yerine getirme ve yüklendiği işi özenle ifa etmekle yükümlüdür. Buna göre vekil, kasıt veya ihmal ya da özensizlik ile iş sahibine verdiği zarardan sorumlu olacaktır. Kat Mülkiyeti Kanunu'nun 39. maddesine dikkatinizi çekmek istiyorum:

     2. Hesap Verme:
   
     Madde 39 – Yönetici, yönetim planında yazılı zamanlarda eğer böyle bir zaman yazılmamışsa her takvim yılının birinci ayı içinde kat malikleri kuruluna, anagayrimenkul dolayısiyle o tarihe kadar elde edilen gelirlerin ve yapılmış olan giderlerin hesabına vermekle yükümlüdür.
   
     Kat maliklerinin yarısı isterse, bunların arsa payları ne olursa, olsun yönetim planında yazılı zamanlar dışında da hesabın gösterilmesi yöneticiden istenebilir.


Burada önemli olan şey, yöneticinizin yapılan masraflar hususunda özenli davranıp davranmadığıdır. Yani hane başına toplanan 750 TL avans ile piyasa şartlarında bu işlerin tamamı yaptırılabilecekken yöneticinin kusuru/ilgisizliği/ihmali neticesinde fazla para harcanmışsa, bu fazladan harcanan kısma katılmak zorunda değilsiniz. Aşağıdaki konuyla ilgili Yargıtay Kararı da meseleye ışık tutacaktır. Kolay gelsin...

T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi

E:2004/10129
K:2005/1574
T:01.03.2005

   Dava dilekçesinde itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
   Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
   KARAR : Kat malikleri kurulunun 28.1.2001 tarihli kararı ile verilen yetkiye dayanılarak yönetici tarafından açılmış olan davada, eski yönetici olan davalının görevini devrederken üzerinde yönetime ait 1.580.000.000 TL'nın kaldığı, iade etmediği belirtilerek bu konuda yapılan icra takibine davalının itiraz etmesi nedeniyle itirazın iptali ile inkar tazminatına hükmedilmesi istenilmiştir.
   Yargılama sonunda mahkemece, bilirkişi raporlarındaki saptamalar dikkate alınarak davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğu davalının zimmetinde kalan paranın tespiti için fatura vb. belgelerin dosya içerisinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
   Kat Mülkiyeti Yasası'nın 36 ıncı maddesi uyarınca yönetici, anataşınmazın yönetimiyle ilgili tum gelir ve giderleri yöntemince tutulacak deftere işlemeye ve giderlerin belgelerini bir dosyada saklamaya mecbur ise de, Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında yöneticinin gerek yasal yetkisi içerisinde kalan hususlarda ve gerekse kat malikleri kurulu kararları doğrultusunda yaptığı harcamaları gosteren belgelerin fatura olması esas olmakla birlikte bunların mutlaka fatura ya da kasa fişi vs. niteliğini taşıması zorunlulugu aranmamakta, gercekleşmiş bir ıs veya işlem için harcama yapıldığını gösteren yazılı ve imzalı belge yeterli sayılmakta ve hatta aciliyet ve zorunluluk nedeniyle belgesiz olarak deftere işlenen gider konusu işin yapıldığının ve gösterilen miktarın uygunluğunun yerinde yapılan incelemede tespit edilmiş olması dahi yeterli kabul edilmektedir.
   Bu bağlamda mahkemece, davalının zimmetinin tespiti bakımından taraflarda bulunan harcama ve gelirlere ait tüm fatura vb. kayıt ve belgeler getirtildikten sonra, kayıt ve belgelerde gösterilen harcamaların gerektirdiği iş ve işlemlerin yapılıp yapılmadığının, yapılmıs ise o tarih itibariyle bunların herbirisi icin öngörulen giderlerin sıhhat ve uygunluğunun ve buna göre davalı eski yonetimin zimmetınde kalan para olup olmadıgının, varsa miktarının ne olduğunun, mahallinde ve belgeler üzerinde uzman bilirkişilere inceleme yaptırtılıp belirlenmesinden sonra hasıl olacak duruma göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle davalı yöneticinin dönemine ait sarf ve tahsilat belgeleri getirtilip incelenmeden yetersiz incelemeye dayalı bilirkişi raporlarına dayanılarak davanın reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
   SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 01.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.