Haberler:

Hukuk Forumumuza Hoşgeldiniz

Ana Menü

Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

29 Eylül 2024, 09:31:46

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,222
  • Latest: sezai04
Stats
  • Toplam İleti: 8,877
  • Toplam Konu: 4,419
  • Online today: 627
  • Online ever: 627
  • (Bugün, 09:30:51)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 644
Total: 644

ACİL MİRAS

Başlatan av.tugba k., 14 Kasım 2012, 18:17:57

« önceki - sonraki »

av.tugba k.

Merhaba sayın meslektaşlarım.. Bir konud acil yardımınıza ihtiyaç duymaktayım çünkü nasıl bir yol izleyeceğim konusunda kafamn biraz karıştı.

Müvekkilimin bir kızı bulunmakta(evlatlık) ve evlatlık olan kız tutarsız bir çocuk ile evli. Müvekkilimin yalnızca bir evi var ve ölümünden sonra kızının kocası bu evi sattırmaması için bir önlem bulmaya çalışıyor. Benden asıl istedikleri müvekkilim sahip olduğu evi ölümünden sonra kızının tek başına satmasını engellemek ve bu satışın gerçekleşebilmesi için müvekkilemin kardeşinin imzasını şart koymak istiyor.

Bunu gerçekleştirebilmek için noter huzurunda bir vasiyetname imzalanırsa geçerli olur mu? Yoksa ölümden sonra kız mülkiyet sahibi olacağı için mülkiyet hakkını sınırlayan bir eylem olduğu için geçerliliği yokmudur?

Diğer bir seçenek evin üzerinde müvekkilemin kardeşi üzerine süresiz intifa hakkı mı koydurmak daha doğru olur? Eğer intifa hakkı koydurursak müvekkilem öldükten sonrada bu hak devam edeceği için, evlatlık olan kızın evin satmasının önüne geçebilirmiyiz?

Yada benim aklıma gelmeyen herhangi bir başka yol bana gösterebilirmisiniz..

Avukat

Merhabalar.

Alıntı YapBunu gerçekleştirebilmek için noter huzurunda bir vasiyetname imzalanırsa geçerli olur mu? Yoksa ölümden sonra kız mülkiyet sahibi olacağı için mülkiyet hakkını sınırlayan bir eylem olduğu için geçerliliği yokmudur?

Geçerlidir ancak Medeni Kanun'un 506 ve 561. maddeleri gereğince evlatlığın saklı payını ihlal eden kısım tenkise tabii olur.

Alıntı YapDiğer bir seçenek evin üzerinde müvekkilemin kardeşi üzerine süresiz intifa hakkı mı koydurmak daha doğru olur? Eğer intifa hakkı koydurursak müvekkilem öldükten sonrada bu hak devam edeceği için, evlatlık olan kızın evin satmasının önüne geçebilirmiyiz?

İntifa hakkı seçeneğinde de Medeni Kanun'un 517. maddesi gereğince yukarıdakine benzer bir durum oluşacaktır.

Alıntı YapYada benim aklıma gelmeyen herhangi bir başka yol bana gösterebilirmisiniz..

En garantili yol, üçüncü bir şahsa evin muvazaalı şekilde satışı gibi görünüyor :) Şaka bir yana, yukarıda bahsettiğiniz alternatiflerden ilkinin daha makul olduğunu düşünüyorum. Benim de aklıma başka bir yol gelmiyor. Konuyla ilgili mevzuat ve bir emsal karar aşağıda. Kolay gelsin... 


     A - TASARRUF EDİLEBİLİR KISIM
   
     I. KAPSAMI
     
     Madde 505 - (Değişik fıkra: 04/05/2007-5650 S.K./1.mad) Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.
   
    Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, mirasbırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir.
     
     II. SAKLI PAY
     
     Madde 506 - Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
   
    1. Altsoy için yasal miras payının yarısı,
   
    2. Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
   
    3. (Mülga bend: 04/05/2007-5650 S.K./2.mad),
   
    4. Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması halinde yasal miras payının tamamı, diğer hallerde yasal miras payının dörtte üçü.

     D - BELİRLİ MAL BIRAKMA
     
     I. KONUSU
     
     Madde 517 - Mirasbırakan, bir kimseye onu mirasçı atamaksızın belirli bir mal bırakma yoluyla kazandırmada bulunabilir.
   
    Belirli mal bırakma, ölüme bağlı tasarrufla bir kimseye terekedeki bir malın mülkiyetinin veya terekenin tamamı ya da bir kısmı üzerinde intifa hakkının kazandırılmasına yönelik olabileceği gibi; bir kimse lehine tereke değeri üzerinden bir edimin yerine getirilmesinin, bir iradın bağlanmasının veya bir kimsenin bir borçtan kurtarılmasının, mirasçılar veya belirli mal bırakılanlara yükletilmesi suretiyle de olabilir.
   
    Bırakılan belirli mal terekede bulunmadığı takdirde, tasarruftan aksi anlaşılmadıkça, ölüme bağlı tasarrufu yerine getirmekle yükümlü olanlar borçtan kurtulurlar.

     B - TENKİS DAVASI
   
     I. KOŞULLARI
     
     1. GENEL OLARAK
     
     Madde 560 - Saklı paylarının karşılığını alamayan mirasçılar, mirasbırakanın tasarruf edebileceği kısmı aşan tasarruflarının tenkisini dava edebilirler.
   
    Yasal mirasçıların paylarına ilişkin olarak tasarrufta yer alan kurallar, mirasbırakanın arzusunun başka türlü olduğu tasarruftan anlaşılmadıkça, sadece paylaştırma kuralları sayılır.
     
     2. SAKLI PAYLI MİRASÇILAR LEHİNE KAZANDIRMALAR
     
     Madde 561 - Saklı pay sahibi mirasçılara ölüme bağlı tasarrufla yapılan ve tasarruf edilebilir kısmı aşan kazandırmaların onların saklı paylarını aşan kısmı orantılı olarak tenkise tabi olur. Tenkise tabi birden fazla ölüme bağlı tasarrufun bulunması halinde, saklı pay sahibi mirasçıya yapılan kazandırmanın saklı payı aşan kısmı ile saklı pay sahibi olmayan kimselere yapılan kazandırmalar orantılı olarak tenkis edilir.




T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E:2002/2-854
K:2002/852
T:23.10.2002

4721 s. Yasa m. 506
818 s. Yasa m. 103

   Taraflar arasındaki "tenkis" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Edirne 2.Asliye Hukuk Mahkemesi'nce davanın kabulüne dair verilen 23.05.2000 gün ve 1998/468 E-2000/244 K.sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 10.11.2000 gün ve 2000/11825-13902 sayılı ilamiyle; ( ...Davacının faiz isteği davanın tevsiidir. Davalı taraf bu talebe karşı çıkmıştır. Davada ıslahta yapılmamıştır. Bu yön gözetilmeden faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
   Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
   KARAR : Dava, davacıların mahfuz hissesini aşan vasiyetnamenin tenkisi istemine ilişkindir.
   Davacılar 06.08.1998 tarihli dava dilekçesinde; miras bırakan Rıza Köse'nin sağlığında davalılar yararına düzenlenen vasiyetname ile Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde bulunan bütün gayrimenkulleri üzerindeki hak ve hisselerinin tamamının çıplak mülkiyet hakkını davalı Cem Köse'ye, intifa hakkını davalı Canan Köse'ye bırakmakla saklı paylarına tecavüz edildiğini ileri sürerek; Edirne Tereke Hakimliği'nce murise ait olduğu tespit edilen ev, dükkan ve arazi vasfındaki üç parça gayri menkulde saklı paya tecavüzün aynen giderilmesini, vasiyetnamenin saklı paylara tecavüz oranında iptalini, saklı paylarındaki haklarının tapuya kayıt ve tescilini istemişlerdir.
   Davalılar vekili, 06.11.1998 tarihli cevap dilekçesi ve 13.11.1998 günlü duruşma tutanağına geçen beyanında; Dava konusu taşınmazların aynen taksimi mümkün olmadığından, MK.nun 506. maddesi uyarınca tercih hakkını nakten ödeme yonünde kullandıklarını bildirmişlerdir.
   Mahkemenin; Davalıların MK.506. maddesinde düzenlenen tercih hakkını kullanması nedeniyle 8.755.933.334 TL. saklı pay tutarının, tercih hakkının davalı tarafça kullanıldığı 13.11.1998 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine dair verdigi karar; Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmuştur.
   Öncelikle belirtilmelidir ki; Tenkis davası saklı pay sahiplerine, saklı paylarına miras bırakanın tecavüzünu gidermek, temlik islemlerini tasarruf nisabı sınırı icıne sokmak imkanı veren ve kişisel hakkın korunmasını amaç tutan yenilik doğurucu ( inşai ihdasi ) nitelikte bir dava türüdür ( Prof.Tahir Çağa Mahfuz hisseli mirasçıların vasiyeti 1950 S: 25 ). Mahkemenin tenkis kararı mirasın açılması gününe kadar geriye etkilidir ( HGK. 23.02.1979 13-150 E; 177 K. ).
   Tenkis davalarının niteliğine göre, davalının MK.nun 506. maddesi uyarınca tercihini nakten ödeme yönünde kullanması halinde, diğer para borçlarında olduğu gibi temerrüde düşen davalının faiz ödemesi gerekir ( BK.md. 103 ).
   Bilindiği ve 11.11.1994 tarih, 4-4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı'nda da belirtildiği üzere tenkis alacağı tercih hakkının kullanıldığı tarihte muaccel hale geleceğinden faize tercih hakkının kullanıldığı günden geçerli olmak üzere hükmedilmesi gerekir.
   Bu ilkeler doğrultusunda somut olaya baktığımızda; Davacılar dava dilekcesinde saklı paya tecavüzün aynen taksim suretiyle giderilmesini istemişlerdir. Yargılama aşamasında davalılar MK.nun 506. maddesi uyarınca tercih hakkını nakdi ödeme yönünde kullandıklarından temerrüde düşmüşler; Davacılar yonünden alacağa faiz yürütulmesinı talep hakkı dogmustur. Bu durumda davacılar tercih hakkının kullanıldığı andan itibaren faiz talep edebilir.
   Her ne kadar davalılar vekili yargılama aşamasında, faiz isteminin iddianın genişletilmesi mahiyetinde olduğunu ve buna da muvafakatlerinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de; Davalılar vekili temyiz dilekçesinde, alacağa davacının talep tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini bildirdiğine göre davacının faiz istemine karşı koymadığı ve uyuşmazlığın faizin başlangıç tarihi noktasında olduğu anlaşılmaktadır.
   Somut olayda davacıların tenkis alacağı davalıların tercih hakkını nakten ödeme yönünde kullandıkları 13.11.1998 tarihinde muaccel hale gelmiştir. Tenkis alacağına tercih hakkını kullanıldığı 13.11.1998 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğinde kuşku ve duraksama bulunmamaktadır. Direnme kararı bu nedenle yerindedir.
   Yukarıda açıklanan gerekçelerle usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.
   SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı ( 354.620.382 ) lira bakiye temyiz ilam harcının temyiz edenden alınmasına, 23.10.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.