Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

29 Eylül 2024, 17:17:56

Login with username, password and session length
Üyeler
  • Toplam Üye: 4,222
  • Latest: sezai04
Stats
  • Toplam İleti: 8,877
  • Toplam Konu: 4,419
  • Online today: 648
  • Online ever: 648
  • (Bugün, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 352
Total: 352

Çalışma hukuku - Fazla çalıştırılma - Baskı ile istifa karşısında hak talebi

Başlatan eraisersangel, 22 Ağustos 2013, 17:59:39

« önceki - sonraki »

eraisersangel

Merhaba;

Bir avukata danıştım ve sonuç alamadığım için yazıyorum.kurumsal bir şirkette yaklaşık 1 sene 2 ay kadar satış danışmanlığı yaptım.maaşlarımız bankadan yatırlıyor,sigortamız maaş üzerinden yatıyor,satışımıza göre verilen primler ise elden teslim ediliyordu..fakat çalışma sürem 8 saat olmasına rağmen mağaza müdürü eksikliği ve personel tecrübesizliği sebebiyle 2 ay kadar 14 saati aşan saatlerde ve 2 ay boyunca haftalık izin dahi kullanmadan çalıştım. sonrasında yine haftalık izinlerimi dahi kullanmadan sezon geçişlerinde gece çalışmalarına ve ayrıca günler süren mağaza açılışlarına katıldım.üzerimde ki yıpranmışlığı hayal edebilirsiniz.benimle aynı dönemde çalışmış 4 arkadaş bu çalışmalarıma şahittir.birgün çok ufak ve alakasız bi hatadan dolayı mağazalar koordinatörü tarafından istifam istendi.üzerimdeki tükenmişlik ve baskıyla istifayı el yazımla yazarak işten ayrıldım.sonrasında hak talep ettiğimde benim istifa etmiş olduğum söylenerek fazla mesai veya tazminat talep edemeyeceğim söylendi.sonrasında 2 aylık depresyon tedavisi gördüm dün taburcu oldum hastaneden.görüştüğüm avukat bey ise primleri elden almayı kabul ettiğim için fazla mesai yapmayı kabul ettiğimi ve bişey ispatlayamayacağımı söyledi.

Tamamen çaresiz durumdayım ve bu çaresizliğimin tek nedeni bilgisizliğim.yardımcı olabilirseniz  en azından bir yok gösterebilirseniz çok memnun olurum.

Saygılarımla

Avukat

Merhabalar. Öncelikle geçmiş olsun. Sonuçta istifa etmiş olduğunuz için bu aşamadan sonra kıdem ve ihbar tazminatıyla ilgili açılacak bir davanın olumlu sonuç vermeyeceğini düşünüyorum. Halbuki istifanızda, "fazla mesai alacaklarım ödenmediği için sözleşmemi feshediyorum" gibi bir ibare kullanmış olsaydınız, hem durumunuzu mahkemede çok daha rahat bir şekilde izah edebilir hem de haklı fesih sebebiyle kıdem ve ihbar tazminatı talep etmeye hak kazanırdınız. Bu tür bir sebep belirtilmeksizin yapılmış olan istifa, maalesef bu iddiaları önemli ölçüde örten bir nitelik taşıyacaktır hakimin gözünde. Fazla mesai ise ayrı bir durum. Çalışma sürelerini gösteren aylık bordrolara imza atmış mıydınız? İmza attıysanız, bordro içerikleri (fazla mesai ücreti gösterilip gösterilmediği, vs.) önem taşıyacak ve konuyu bu minvalde ayrıca değerlendirmek gerekecektir. Bordrolara imza atmadıysanız, şahidiniz de olduğu için fazla mesai alacaklarınızı şirketten talep edebilirsiniz. Aşağıda konuyla ilgili emsal bir Yargıtay kararı bulunuyor. Allah kolaylık versin...




T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
Esas : 2012/9-2
Karar : 2012/250
Tarih : 28.03.2012

İK.41, 68
BK.43, 44, 161, 325

DAVA VE KARAR:

Taraflar arasındaki "fazla çalışma ücreti alacağı" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;

Ankara 1.İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 29.12.2008 gün ve 2007/18 E. 2008/956 K. sayılı

kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 17.03.2011 gün ve 2009/7932 E.-2011/7371 K. sayılı ilamı ile;

("...Davacı davalı şirkete ait Şok marketlerinde mağaza sorumlusu olarak çalıştığını, çalıştığı süre boyunca fazla çalışma yaptığını, ancak ücretlerinin ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma ücreti isteğinde bulunmuştur.

Davalı davacının çalışmalarının haftalık 45 saati aşmadığını savunmuştur.

Mahkemece dava kısmen kabul edilmiştir.

Kararı yasal süresi içinde davalı temyiz etmiştir.

Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.

Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda da ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.

İşyerinde en üst düzey konumda çalışan işçinin görev ve sorumluluklarının gerektirdiği ücretinin ödenmesi durumunda ayrıca fazla çalışma ücretine hak kazanamaz. Bununla birlikte üst düzey yönetici konumunda olan işçiye aynı yerde görev ve talimat veren bir yönetici ya da şirket ortağı bulunması durumunda, işçinin çalışma gün ve saatlerini kendisinin belirlediğinden söz edilemeyeceğinden yasal sınırlamaları aşan çalışmalar için fazla çalışma talep hakkı doğar. O halde üst düzey yönetici bakımından şirketin yöneticisi veya yönetim kurulu üyesi tarafından fazla çalışma yapması yönünde bir talimatın verilip verilmediğinin de araştırılması gerekir. İşyerinde yüksek ücret alarak görev yapan üst düzey yöneticiye işveren tarafından fazla çalışma yapması yönünde açık bir talimat verilmemişse, görevinin gereği gibi yerine getirilmesi noktasında kendisinin belirlediği çalışma saatleri sebebiyle fazla çalışma ücreti talep edemeyeceği kabul edilmelidir.

Satış temsilcilerinin fazla çalışma yapıp yapmadıkları hususu, günlük faaliyet planları ile iş çizelgeleri de dikkate alınarak belirlenmelidir. Genelde belli hedeflerin gerçekleşmesine bağlı olarak prim karşılığı çalışan bu işçiler yönünden prim ödemelerinin fazla çalışmayı karşılayıp karşılamadığı araştırılmalıdır. İşçiye ödenen satış priminin fazla çalışmaların karşılığında ödenmesi gereken ücretleri tam olarak karşılamaması halinde aradaki farkın işçiye ödenmesi gerekir.

İş sözleşmelerinde fazla çalışma ücretinin aylık ücrete dahil olduğu yönünde kurallara sınırlı olarak değer verilmelidir. Dairemiz, 270 saatle sınırlı olarak söz konusu hükümlerin geçerli olduğunu kabul etmektedir.

Günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağını ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.

Yine işçilerin gece çalışmaları günde yedibuçuk saati geçemez (m.69/3). Bu hal de günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın bir sınırını oluşturur. Gece çalışmaları yönünden haftalık 45 saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde 7.5 saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir. Dairemizin kararı bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 23.6.2009 gün 2007/ 40862 E, 2009/ 17766 K).

Fazla çalışma yönünden diğer bir yasal sınırlama da, İş Kanunu'nun 41. maddesinde yazılı olan fazla çalışma süresinin toplamı bir yılda ikiyüzyetmiş saatten fazla olamayacağı şeklindeki hükümdür. Ancak bu sınırlamaya rağmen işçinin daha fazla çalıştırılması halinde, bu çalışmalarının karşılığı olan fazla mesai ücretinin de ödenmesi gerektiği açıktır. Yasadaki sınırlama esasen işçiyi korumaya yöneliktir. Dairemizin kökleşmiş uygulaması bu yöndedir (Yargıtay 9.HD. 18.11.2008 gün 2007/32717 E, 2008/31210 K.).

Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.

Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanununun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.

Fazla çalışmaların uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde Yargıtay'ca son yıllarda indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır (Yargıtay 9.HD. 12.11.2009 gün, 2009/ 15176 E, 2009/ 31514 K.; Yargıtay, 9.HD. 18.7.2008 gün 2007/ 25857 E, 2008/ 20636 K.). Ancak, fazla çalışmanın taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.

Dairemiz kararlarında fazla çalışma ücretlerinden yapılan indirim kabul edilen fazla çalışma süresinden indirim olmakla davalı tarafın kendisini avukat ile temsil ettirmesi durumunda reddedilen kısım için davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiği ifade edilmişse de(Yargıtay 9.HD. 11.02.2010 gün 2008/ 17722 E, 2010/ 3192 K.) işçinin davasını açtığı veya ıslah yoluyla dava konusu arttırdığı aşamada mahkemece ne miktarda indirim yapılacağı bilenememektedir. Dairemizce 2011 yılı itibarıyla maktu ve nispi vekalet ücretlerinin yüksek oluşu da dikkate alınarak konunun yeniden ve etraflıca değerlendirilmesine gidilmiş ve her türlü indirimden kaynaklanan red sebebiyle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesinin adaletsiz sonuçlara yol açtığı sonucuna varılmıştır. Özellikle seri davalarda indirim sebebiyle kısmen reddine karar verilen az bir miktar için dahi her bir dosyada zaman zaman işçinin alacak miktarını da aşan maktu avukatlık ücretleri ödetilmesi durumu ortaya çıkmaktadır. Yine daha önceki kararlarımızda fazla çalışma asıl alacaktan indirim sebebiyle red vekalet ücretine hükmedilmekte ancak Borçlar Kanunu'nun 161/son, 325/son maddeleri ile 43 ve 44. maddelerine göre ve yine 5953 sayılı Yasada öngörülen yüzde beş fazla ödemelerden yapılan indirim sebebiyle reddine karar verilen miktar için avukatlık ücretine hükmedilmemekteydi. Bu durum uygulamada karışıklığa yol açtığı gibi eşitsizlik de yaratmaktadır. Konuyla ilgili olarak Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde bir kurala yer verilmediğinden Dairemizce eski görüşümüzden dönülmüş ve fazla çalışma asıl alacaktan yapılan indirimler sebebiyle reddine karar verilen miktar bakımından kendisini vekille temsil ettirmiş olan davalı yararına avukatlık ücretine hükmedilemeyeceği kabul edilmiştir.

Somut olayda davacının imzasını taşıyan ücret bordrolarında fazla çalışma yapıldığına dair kayıt bulunmamaktadır. Keza davacının müdür olarak düzenlediği mağaza seyir defteri fotokopilerinden fazla çalışma yapan işçilerin ve fazla çalışmanın niteliğinin ayrıntılı olarak belirtildiği görülmektedir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacı tanık beyanlarına itibar edilerek davacının kaç saat fazla çalışma yaptığı belirlenip hesaplama yapılmıştır. Ancak davalı şirketin kurumsallaşmış bir yapısı olduğu göz önüne alındığında işyerinin çalışma sistemine ilişkin belgeler ile sorumlu müdür ve yardımcısının görev ve sorumluluklarına ilişkin belgeler celp edilip irdelenmeden, davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı kesin olarak belirlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...")

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ), oybirliği ile karar verildi.

eraisersangel

Öncelikle çok teşekkür ederim ilginize.

Benimle aynı dönemde çalışmış arkadaşlarım var şahitlik yapabilecek.Hala çalışmakta olanda var.Şirket içi yazışmaların tümünü ben gerçekleştirdim çalıştığım zamanda.İmzaladığımız bodrolarda fazla mesai yoktu.Puantaj tablolarını ise olduğu gibi düzenlesek dahi çalışılmamış gibi göstermemiz için tekrar düzeltme istediler fakat bu sadece bir ay oldu.Mail yazışmalarında gönderdiğim diğer tablolarda fazla mesai yaptığım ortada.

Sizce ne yapmalıyım ?