Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

25 Kasım 2024, 03:07:32

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 482
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 423
Total: 423

cezai ehliyeti yoktur raporu

Başlatan mavideniz, 04 Temmuz 2011, 16:30:28

« önceki - sonraki »

mavideniz

iyi günler avukat bey.ben daha önce karşılıksız çek ile ilgili sorunumu yazmıştım.yanıt verdiğiniz için teşekkür ederim.şizofreni hastası olduğumu yazmıştım.borçlarımdan kurtulamayacağımı yazmısınız.acaba bu borçlardan cezai ehliyeti yoktur raporu alarak kurtulmam mümkün olur mu.böyle bir rapor alabilirmiyim.ne tür bir yol izlemem lazım.şu anda durumum oldukça iyi.belirtilerin büyük bölümü ortadan kalktı.rapor alabilir miyim?teşekkür ederim.

Avukat

Merhabalar. Ağır şizofreni hastaları için duruma göre cezai ehliyetin olmadığına dair rapor verilebilmektedir. Mahkemede bu yönde savunma yapabilirsiniz. Çekleri keşide ederken hastalığınız sebebiyle cezai ehliyete ve temyiz kudretine sahip olmadığınızı belirtebilir ve mahkemeye o tarihlerde tedavi gördüğünüz hastanelerdeki muayene kayıtlarını/raporlarını, reçetelerini, vs. delil olarak sunabilirsiniz. Mahkemece muhtemelen sunacağınız deliller çerçevesinde bilirkişiden rapor alınmasına karar verilecektir. Bilirkişi, geçmişe dönük olarak yapacağı incelemede size konulan teşhis, yürütülen tedavi, raporlar ve kullanılan ilaçlardan yola çıkarak çekleri keşide ettiğiniz tarihlerde cezai ehliyetinizin olmadığına karar verirse, yargılandığınız davalardan beraat edersiniz. Aşağıda konuyla ilgili Yargıtay Kararları bulunuyor. Kolay gelsin...


T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

E:1995/3-736
K:1995/1020
T:22.11.1995

   Taraflar arasındaki "ecrimisil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Beyoğlu Asliye 2. Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 17.11.1993 gün ve 1993/234 E/757 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine,
   Yargıtay 3. Hukuk Dairesi#nin, 17.2.1994 gün ve 1994/961-2932 sayılı ilamı;
   1 - Davalı Hüsnü Üstündağ temyiz aşamasında kronik şizofreni olduğunu savunmuştur. Öncelikle adı geçen davalının dava ehliyeti olup olmadığının araştırılması ve HUMK.nun 38 vd. maddelerine göre işlem yapılması gereklidir.
   2 - Paydaşlar arasında ecrimisil davasında intifadan men kanıtlanmalıdır.
   Dava konusu taşınmazın son katı için davalılara çekilen bir ihtar bulunmamaktadır.
   Buna göre davacının son kat için intifadan men edildiğine dair delillerinin istenip toplanması, taraflar arasında vasiyetin tenfizi ve iptaline dair dava dosyalarının getirilmesi ve sonucuna gore bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ile yazılı sekilde hükum kurulması doğru degildir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri cevrilmekle yenıden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
   YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:
   Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra geregi görüşüldü:
   Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle davada ehliyet davanın gorülebilirlik koşuludur. Bu itibarla dava sartı yerine getirılmeden davanın yürütülüp sonuclandırılması mümkun olmadığı gibi davacı tarafından davalılara çekilen ihtarname içeriğinden 1. ve 2. katlar dışında son katla ilgili olarak intifadan men edildiğine dair bir ileri sürüşün de bulunmadığına göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi Usul ve Yasa#ya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
   SONUÇ : Davalıların temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oybirliği ile karar verildi.



T.C.
YARGITAY
1. Ceza Dairesi

E:2003/373
K:2003/2067
T:24.09.2003

   Karısı Naciye'yi öldürmekten sanık Mesut'un yapılan yargılanması sonunda, hükümlülüğüne ilişkin ( İ )DÖRDÜNCÜ Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 9.9.2002 gün ve 621/248 sayılı hüküm re'sen temyize tabi olmakla beraber Yargıtay'ca incelenmesi Cumhuriyet Savcısı, sanık ve müdahil taraflarından da istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
   KARAR : Dosyanın incelenmesinde;
   Eşini öldürmek suçundan sanık Mesut hakkında düzenlenen raporların incelenmesinde;
   1-M Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesince sanığın müşahade altına alınarak verilen 8.8.2000 gün ve 1176 sayılı raporu ile işlediği iddia olunan suça karşı cezai ehliyetinin "tam" olduğunun bildirildiği,
   2-Sanık vekilinin talebi üzerine, mahkemece İstanbul Adli Tıp Kurumuna sevki üzerine,
   Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin 20.4.2001 gün 17944 sayılı raporu ile "cezai ehliyetini etkileyecek herhangi bir psikopatoloji tesbit edilmediğine dair" mütalaanın verildiği,
   İstanbul Adli Tıp Kurumu 4. İhtisas Kurulunun 28.1.2002 gün ve 267 sayılı raporu ile iki kez sanığın muayenesi yapıldıktan sonra "sanık Mesut 'un 28.11.1999 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai ehliyeti olmayıp hakkında TCK.nun 46. maddesinin tatbikinin uygun olduğu hali hazır durumuyla kendisinde psikopatik bulgu saptanmadığından muhafaza ve tedavisine mahal bulunmayıp ( 10 )sene süreyle 6 ayda bir psikiyatri uzmanı bulunan bir klinikte muayenesinin uygun olduğuna" dair kaydın konulduğu,
   3-Mahkemece M Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesi ve Adli Tıp Kurumu Gözlem İhtisas Dairesinin raporları ile 4. İhtisas Kurulu raporu arasında çelişki bulunması nedeniyle dosyanın Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna gönderilerek rapor düzenlemesinin istenmesi üzerine,
   Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun sanığı bizzat muayene etmeden adli tahkikat dosyası ile ilgili kurumlarca düzenlenen raporları değerlendirerek 23.5.2002 gün ve 120 sayılı raporu ile "sanığın 28.11.1999 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı cezai ehliyetini haiz olmayıp hakkında TCK.nun 46. maddesinin tatbikinin uygun olduğu ancak gerek 4. İhtisas Kurulunda gerekse Gözlem İhtisas Dairesinde yapılan muayenelerinde hali hazır durumuyla mezkur akıl hastalığının zail olması nedeniyle muhafaza ve tedavisine mahal olmayıp 10 sene süreyle 6 ay aralıklarla bir psikiyatri uzmanı bulunan klinikte kontrol muayenelerinin uygun olduğuna" dair evrak üzerinde yapılan inceleme sonucu gorüş bildirdiği, anlaşılmıstır.
   Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun benzer bir olayla ilgili olarak verdigı 30.4.1998 gün ve 62 sayılı mutalaasında; sonuc olarak "29.1.1995 tarihinde sanığı bulunduğu "kasten iki kişiyi öldürmek" sucuna karşı cezai ehliyeti sorulan Kaya oğlu 1971 doğumlu Kenan 'ın 30.4.1998 günü Adli Tıp Genel Kurulunda yapılan "muayenesinde" bradıpsisi ve bradikinezi dışında klinik seviyede belirgin psikopatolojik araz tesbit edilmediği, hernekadar kişi hakkında Adli Tıp Genel Kurulunca 15.12.1996 tarihili ( paranoid sendrom )tanısı ile ceza ehliyetini haiz olmayıp TCK.nun 46. maddesinin tatbikinin uygun olduğu" şeklinde mütalaa düzenlenmiş ise de, bu mütalaanın kişinin Genel Kurulda muayene edilmeden dosyada mevcut B Devlet Hastanesindeki muayenesi ve Gözlem İhtisas Dairesindeki müşahadesinden sonra düzenlenen raporda mevcut "TCK.nun 47. maddesinin tatbiki" şeklindeki kararına mehaz olan teşhisin ve bu teşhise neden olan bulguların irdelenmesi ve aynı tanı ile "TCK.nun 46. maddesinin tatbikinin uygun olduğu" tıbbi kanaatine varılarak düzenlenmiş olduğu; mahkemenin tereddütü sonucu dosyanın tekrar Genel Kurula gönderilmesi üzerine şahsın 30.4.1999 tarihinde Genel Kurulda yapılan muayenesi ile daha onceden 4. İhtisas Kurulunda 31.7.1995 ve 13.10.1995 tarihlerinde iki kez yapılan muayenelerinde tesbit edilen ve aynı mahiyette oldukları anlaşılan bulgular ile kişi hakkında bugüne kadar düzenlenmiş tum tıbbi belgelerın ısıgında dava dosyasının yeniden değerlendirilmesinde, sanığın suç tarihinde ve halen cezai ehliyetini müessir ve kişide irade, şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak veya ceza azaltacak mahiyet ve derecede herhangi bir akıl hastalığı veya akıl zayıflığına musab olmadığı 4. İhtisas Kurulunun 1.9.1997 günlü mütalaasındaki "şizofreni" tanısına dayanak teşkil eden ve Genel Kurulca yapılan muayenesinde de saptanan bradikinezi ve bradipsisi bulgularının da bir akıl hastalığı mesabesinde olmadığı tıbbi kanaatine varıldığı cihetle, Kenan'ın 29.1.1995 tarihinde sanığı bulunduğu suça karşı ceza ehliyeti tam olup, hakkında TCK.nun 46 ve 47. maddelerinin tatbikine mahal olmadığı tavzihen ve tashihen oybirliği ile mütalaa olunur" denilmiş olması karşısında sanığın adli tahkikat dosyası ile birlikte yeniden Adli Tıp Kurumu Genel Kuruluna sevk edilerek, Genel Kurulda "sanığın bizzat muayenesi" yapıldıktan sonra TCK.nun 46 ve 47. maddeleri yönünden cezai ehliyeti ile ilgili rapor alınması gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme sonucu hüküm tesisi,
   SONUÇ : Yasaya aykırı olup sanık vekili ve Cumhuriyet Savcısının temyiz itirazları bu itibarla yerinden görülmekle, sanık hakkında kurulan hükmün bu nedenle ( BOZULMASINA )24.9.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.