Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

22 Kasım 2024, 10:25:42

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 403
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 385
Total: 385

ÇOK ACİL YARDIM

Başlatan ytuoguz, 22 Ağustos 2011, 18:12:45

« önceki - sonraki »

ytuoguz

Merhabalar.Size bir konuda birşey danışmak istiyorum.Kısaca durumumu özetleyim.Bir devlet üniversitesinden yaz okulu sonunda derslerimi tamamlayıp mezun duruma geldim.Bir iş başvurusu yapmam gerekti ve bu başvuru için okulumdan mezun olduğuma dair bir belge almam istendi.Belge için talepde bulundum fakat 'aday' mezun durumundadır diye bir belge verdiler.Ben bu konuda artık birşey yapılamayacağını bildiğim için iş için başvurduğum kuruma bu belgeyi göndermedim.Yurtdışına çıktım(halen yurtdışındayım).Fakat arkadaşlarımdan birisi işgüzarlık yapıp belgedeki 'aday' kelimesini bilgisayar programı kullanarak kaldırmış ve bir cümleyide silmiş.Yerinede başka bir cümle eklemiş.Eklenen cümlede mezun durumundadır yazıyo.Ve ben o tarihte 'aday' mezun durumundaydım okulun tabiriyle.Hatta şu anda mezunum.İlgili kuruma benim adıma göndermiş bu belgeyi.Kurumda teyit için yazıyı okula göndermiş.Okul ise böyle bir belge düzenlemediklerini söylemiş ve belgede alenen tahrifat var gerekçesiyle hakkımda soruşturma başlatmış okul.Ve benim bu durumdan yeni haberim oldu.Henüz yargıya intikal etmemiş.Fakat ben şaşkın bir durumdayım.Okuldan bir hafta sonra diplomamı almak için gelecektim.Bu durum diplomamı almama,mezuniyetime engel teşkil edermi.Yargıya intikal ettirilirse ne olur bilmiyorum.Ayrıca birkaç sorumda olacak.

Arkadaşım belgeyi benim adıma ''faksla'' göndermiş.Belgenin aslı yok yani ortada.Bu suç teşkil edermi.Yani bana düşmanlık olsun diye başka biriside benim adıma fakslayabilirdi bu belgeyi.Birinci sorum bu.Yani faksla suç işlenmiş olurmu aslı olmadan? İkincisi;suç işlenmiş dahi olsa arkadaşımın yaptığıda ispatlanamaz öyle değilmi? Üçüncüsü; belgenin değiştirilen halinde benim mezun durumda olduğum yazıyo.Ben belge gönderildikten 10 gün sonra mezun durumuna geldim.O dönemdede 'aday' mezun durumundaydım.Buda suçu hafifletici bir sebep teşkil etmezmi? Üçüncüsü; ben o tarihte yurtdışındaydım,yani belgenin gönderildiği tarihte bu beni bu suçtan aklarmı? Son olarak bu süreç devam ederken okul benim mezuniyetimi engelleyebilirmi?Sonuçta iki olay arasında bir illiyet bağı yok.Şimdiden teşekkür ederim yanıtınız için...

Not; Bu soruların cevabına göre türkiyeye geleceğim ve bir avukat tutacağım(olay henüz yargıya intikal etmedi ama okul soruşturma açmış sadece).Umutlu bir cevap vermeniz umuduyla.Bu soruların kesin yanıtını verirseniz çok sevineceğim.Çok duamı alacaksınız inan.Çünkü herkes birşey söylüyor kafayı yieyeceğim.

Avukat

Merhabalar.

Alıntı Yapbelgede alenen tahrifat var gerekçesiyle hakkımda soruşturma başlatmış okul.Ve benim bu durumdan yeni haberim oldu.Henüz yargıya intikal etmemiş.Fakat ben şaşkın bir durumdayım.Okuldan bir hafta sonra diplomamı almak için gelecektim.Bu durum diplomamı almama,mezuniyetime engel teşkil edermi.

Konuyu ilk değerlendirmemde bu durumun diplomanızı almanıza engel teşkil etmeyeceğini, diploma almaya hak kazandığınız için, hakkınızda yürütülen soruşturmanın bundan bağımsız olacağını ve muhtemelen hakkınızda savcılığa suç duyurusunda bulunma şeklinde neticeleneceğini düşünüyorum. Ancak konu ve yasal mevzuat daha detaylı incelenmelidir.

Alıntı YapArkadaşım belgeyi benim adıma ''faksla'' göndermiş.Belgenin aslı yok yani ortada.Bu suç teşkil edermi.

Eder. Belgenin aslının olması şart değil.

Alıntı Yapsuç işlenmiş dahi olsa arkadaşımın yaptığıda ispatlanamaz öyle değilmi?

İspatlanabilir. Faksın hangi telefona bağlı olduğu, arkadaşınızın bu telefonun kurulu bulunduğu adreste çalışıp çalışmadığı, vs. gibi delillerden hareketle arkadaşınıza ulaşılabilir.

Alıntı Yapbelgenin değiştirilen halinde benim mezun durumda olduğum yazıyo.Ben belge gönderildikten 10 gün sonra mezun durumuna geldim.O dönemdede 'aday' mezun durumundaydım.Buda suçu hafifletici bir sebep teşkil etmezmi?

Hakimin takdirine/değerlendirmesine göre, evet, edebilir.

Alıntı YapÜçüncüsü; ben o tarihte yurtdışındaydım,yani belgenin gönderildiği tarihte bu beni bu suçtan aklarmı?

Mutlak surette aklamaz ancak lehinize oldukça güçlü bir delil oluşturur.

Alıntı YapSon olarak bu süreç devam ederken okul benim mezuniyetimi engelleyebilirmi?Sonuçta iki olay arasında bir illiyet bağı yok.

Yukarıda da belirttiğim gibi, mezuniyetinizin bu olayla ilişkilendirilmesinin mümkün olmadığını düşünüyorum ancak konunun daha detaylı incelenmesi gerekir. Kolay gelsin...

ytuoguz

Ben faks veya fotokopinin resmi belge niteliği taşımadığından suç teşkil etmez diye tahmin etmiştim aslının olması şart değilmi gerçekten yani bunda eminmisiniz?Arkadaşım belgeyi bi kırtasiyeden fakslamış sonuçta aynı yerden günde kaç kişi faks çekiyodur bunu nasıl ispatlayabilirler? yani birisi bana düşmanlık içinde benzer bişeyi yapabilirdi.Ve ben arkadasım fakslamış demiycem sonuçta bir bilgim yok diycem.Yani ortada bir suç olsada kimin işlediği ispatlanamazki.Haksızmıyım? Sonuç olarak ne yapmamı tavsiye edersiniz? Ceza alırmıyım sizce?Avukat tutmam gerekirse siz ilgilenirmisiniz bu davayla?

ytuoguz

Ayrıca baska bır avukata sordugumda savcıya ıntıkal edebılır fakat hakkında dava acılmaz.Acılsada bi sıkıntı olmaz demişti.Ayrıca cevabınız ıcın cok tesekkur ederım.Ne yapmam gerektıgınıde soylersenız çok sevınırım.Yanı turkıyeye gelıp bır avukatmı tutmalıyım?

Avukat

Alıntı YapArkadaşım belgeyi bi kırtasiyeden fakslamış sonuçta aynı yerden günde kaç kişi faks çekiyodur bunu nasıl ispatlayabilirler?

Şöyle bir ihtimal söz konusu olabilir: Kırtasiyeciye bu faksı kim gönderdi diye soru yöneltilir kırtasiyeci de arkadaşınızın gönderdiğini hatırlıyorsa, bu yönde ifade verir... Bunun dışında elbette arkaşınızla faksla gönderilen belge arasında doğrudan bir bağlantı kurulamayacaktır.

Alıntı YapBen faks veya fotokopinin resmi belge niteliği taşımadığından suç teşkil etmez diye tahmin etmiştim aslının olması şart değilmi gerçekten yani bunda eminmisiniz?

Burada öncelikle önemli olan şey, bu belgeyi düzenleyen ve fakslayan kişinin tespit edilip edilemeyeceğidir. Tespit edilirse, ilk bakışta oluşan kanaatime göre belge fotokopi dahi olsa suçun oluştuğu kabul edilebilir. Ancak benzer bir olayda Yargıtay, yerel mahkemenin bu kanaatle vermiş olduğu mahkumiyet kararını bozmuş, mahkemenin önceki hükümde direnmesi üzerine bu kez Yargıtay Ceza Genel Kurulu oybirliğiyle yerel mahkemenin direnme kararını bozmuştur. Karar aşağıdadır. Yargıtay'ın bu kararı elbette lehinize hüküm doğuracak ve konuyla ilgili açılacak olası bir ceza davasında mahkeme için emsal karar teşkil edecektir.

Alıntı YapNe yapmam gerektıgınıde soylersenız çok sevınırım.Yanı turkıyeye gelıp bır avukatmı tutmalıyım?

Türkiye'ye gelmenizin önünde herhangi bir engel bulunmamakta. Muhtemelen okulunuz hakkınızda suç duyurusunda bulunacaktır. Böyle bir ihtimalde bir avukatla anlaşarak avukatınızla birlikte ifade vermek için savcının yahut polisin karşısına çıkmanız son derece faydalı olacaktır. Kolay gelsin...




T.C.
YARGITAY
Ceza Genel Kurulu
E:2003/6-232
K:2003/250
T:14.10.2003

DAVA : Resmi belgede sahtecilik suçundan sanık B.Ş.'nin TCY'nın 342/1. maddesi uyarınca 2 yıl ağır hapis cezası ile cezalandırılmasına, katılan lehine avukatlık ücretine hükmedilmesine, sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan suç duyurusunda bulunulmasına ilişkin Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesin den verilen 23.5.2001 gün ve 222-101 sayılı hüküm sanık ve vekili tarafından temyiz edilmekle dosyayı inceleyen Yargıtay 6. Ceza Dairesince 3.4.2002 gün ve 16213-4276 sayı ile;

"31.7.1997 tarih ve 28373 sayılı Trafik Kazası Tespit Tutanağı'nın onaylı suretinin onaysız fotokopisinin ne şekilde aldatma yeteneğine sahip olduğuna ilişkin neden ve kanıtlar açıklanıp gösterilmeden mahkumiyet hükmü kurulması" isabetsizliğinden bozulmuştur.

Yerel Mahkeme 4.7.2002 gün ve 154- 194 sayı ile;

"Suça konu Trafik Kazası Tesbit Tutanağı kullanıldığı şekli ile yakınan sigorta kurumundan istenilmiş, sanığın şirkete verdiği bu evrakın asıl evrak olmadığı, tasdikli fotokopi olup tasdik kısmının da fotokopi şeklinde olduğu görülmüştür.

Sanık B.Ş. nin 31.7.1997 gün ve 1997/28373 sayılı trafik kazası tesbit tutanağını sahte olarak düzenleyip, 06 R.. 20 plakalı aracı, hakkında beraat kararı verilen sanık M.Y. a ait araçla kaza yapmış gibi gösterdiği, suça konu bu tutanağın orijinallerinden farksız olduğu, asıl olarak düzenlenen sahte trafik kazası tesbit tutanağından fotokopi çıkarıldığı, bu fotokopide tasdik bölümünün de bulunduğu, sanığın bu belge ile sigorta şirketine ihbar ve müracaatta bulunarak, vekili olduğu araç sahibi N.Ö. adına sigorta bedelini istediği, kazaya katılan başka bir benzer aracı sigorta eksperlerine göstererek tutanak düzenlettiği ve belirlenen hasar bedelini sigorta şirketinden aldığı anlaşılmaktadır.

Sanık B.Ş.'nin düzenlediği belge trafik görevlileri tarafından tutulması gereken bir tutanak olduğundan, resmi belge niteliğindedir. Resmi belgenin düzenlenmesi ile suç oluşmaktadır. Sanık suret belge düzenlemiş olup, bu belgeden çekilen fotokopide tasdik bölümü bulunmaktadır. Buna göre sanık, tasdikli suret değil, öncelikle doğrudan doğruya sahte resmi belge düzenlemiş, sonra bunun fotokopisini çekmiştir. Bu nedenle eylemi TCK'nun 342/1. maddesi kapsamındadır. Uygulamada trafik kazası tesbit tutanakları sadece bir nüsha olarak düzenlenmekte, belge aslı trafik dairesinde saklı tutulmaktadır. İlgililere ya da adliyeye verilmesi gereken hallerde, trafik dairesinin aslından çektiği fotokopi örnekleri verilmektedir. Dolayısıyla sigorta şirketleri de fotokopi belge üzerinden işlemlerini sürdürmektedir. Diğer taraftan kullanılan belge benzerleri ile aynıdır. Sanığın sigorta şirketine ibraz ettiği suça konu belge fotokopi olmakla beraber bu belgeye istinaden sigorta şirketinin hasar bedelini ödemiş bulunması karşısında, düzenlenen bu belgenin aldatıcı nitelikte olduğu, böylece sanığa yüklenen sahte belge düzenlemek suçunun tüm unsurları ile oluştuğu anlaşılmıştır." gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.

Bu hükmün de sanık vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya Yargıtay C.Başsavcılığının 8.9.2003 gün ve 160293 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile Birinci Başkanlığa gönderilmekle, Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Sanık B.Ş.'nin sahte resmi belgede düzenlemek suçundan TCY'nın 342/1. maddesi uyarınca cezalandırılmasına karar verilen olayda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasındaki uyuşmazlık, resmi belgede sahtecilik suçunun veya resmi belge suretinde sahtecilik suçunun unsurları itibariyle oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

İnceleme konusu olayda;

Oto alım satımı ile uğraşan ve önceden sigortacılık da yapan sanığın, elde ettiği bir Trafik Kazası Tespit Tutanağı formu fotokopisinin ön ve arka yüzündeki boş kısımlarını, N.Ö'ye vekaleten satın alıp trafiğe tescilini yaptırdığı 06 R.. 20 plakalı aracı, 06 E.. 772 plakalı bir başka araçla kaza yapmış gibi gösterecek biçimde doldurduğu, gerçek olarak düzenlenmiş bir başka tutanak fotokopisinden, düzenleyen görevlilerin ad ve soyadları ile sicil numaraları ve imzalarını içeren bölüm ile yine aslının aynıdır kaşesini ve onaylayan memurun adı ve soyadı ile imzasını taşıyan kısımlarını kesip, oluşturduğu 31.7.1997 gün ve 28373 sayılı belgeye yapıştırmak suretiyle sahte resmi belge sureti düzenlediği, ardından bu belgeden çektiği onaysız fotokopiyi sigorta şirketine verip, belgenin onaylı suretini istemeyen görevlilerin özensiz davranışından da yararlanarak araç sahibine vekaleten hasar bedelini aldığı, düzenlenen ekspertiz raporunda aracın plakası, motor ve şasi numaralan ile diğer teknik bilgilerin gösterilmiş ve kazaya karıştığı belirtilen aracın fotoğraflarının da eklenmiş olması karşısında, sanığın sigorta eksperlerine başka bir aracı gösterip tutanak düzenlettiği hususunda kanıt bulunmadığı, iddia, savunma ve dosyadaki diğer kanıtlardan anlaşılmaktadır.

Ceza Hukuku yönünden varaka, olayları nakleden veya irade beyanlarını içeren ve bir kimse tarafından oluşturulan her türlü yazılı belge olarak tanımlanabilir. Varakanın esas işlevi ise, hukuki faaliyetlerde kanıtlamaya hizmet etmektir.

İşte bu nedenledir ki, belgelere duyulan ihtiyaç ve güven, bunlar üzerindeki sahteciliğin suç olarak düzenlenmesini sağlamış ve böylelikle hukuki ilişkilerde ispat aracı olan belgelerin doğruluğu ve gerçekliğine duyulan güven korunmak istenmiştir.

Belgede sahtecilik cürümleri yönünden yapılan en önemli ayırım resmi ve özel belge ayırımı olup, bir de resmi belgeye eşit sayılan belge söz konusudur. Ceza Yasamızda ise resmi belgenin tanımı yapılmamıştır. Ancak doktrinde görüş birliği ile ileri sürüldüğü ve yargısal kararlarda istikrarlı biçimde vurgulandığı üzere, bir belgenin resmi belge sayılabilmesi için şu iki unsurun bulunması gerekir.

1 ) Belge bir memur tarafından düzenlenmiş olmalı,

2 ) Bu düzenleme ile memurun gördüğü fonksiyon arasında nedensellik bağı bulunmalı, başka bir deyişle belge görev gereği düzenlenmiş olmalıdır. Öte yandan, Ceza Yasamız ispat kuvvetleri bakımından resmi belgeler arasında fark gözetmiş ve bu kuvvetin derecesi oranında cezayı ağırlaştırmıştır. Gerçekten, 339. madde taklit veya tahrif olunan resmi belgenin, 342. maddenin 2. fıkrası ise resmi belge suretinin "sahteliği ispat edilmedikçe muteber olan evrak kabilinden" olması halini ayrıca öngörmüş ve bu durumda daha ağır bir ceza kabul etmiştir. Yine Ceza Yasamız, daha üstün bir ispat gücünü taşıdıkları içindir ki, resmi belge asıllarında memurların yaptığı sahteciliği 339 ve 340. maddelerinde, memur olmayanların yaptığı sahteciliği de 342. maddesinin 1. fıkrasında daha ağır bir ceza ile karşılamış, suretlerde yapılan sahteciliği ise memur failler bakımından 341. maddesinin 1. fıkrasında, memur olmayan failler yönünden de 342. maddenin 3. fıkrasında, bunların belge aslında yaptıkları sahteciliğe nazaran daha hafif bir biçimde cezalandırmıştır.

Resmi belgede sahtecilik suçunun oluşması için, belgenin hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte bulunması gerekir. Yine bu suçun oluşumu bakımından belgenin sahte olarak düzenlenmesi yeterli olup, kullanılması zorunlu değildir. Bu nedenle zarar olasılığının bulunması için belgede yapılan sahteciliğin çok sayıda kişiyi aldatacak nitelikte olması, bir başka anlatımla belgenin nesnel olarak aldatıcılık yeteneğinin bulunması gerekir. Aldatma keyfiyeti belgeden objektif olarak anlaşılmalıdır. Muhatabın hatasından, dikkatsizlik veya özensizliğinden kaynaklanan fiili iğfal, aldatma yeteneğinin varlığını göstermez.

Resmi belgenin aslı, resmi memur tarafından ilk olarak meydana getirilmiş nüshalarıdır. Suret ise, aslın tam bir örneğini ifade eder. Ancak teknik hukukta suretin daha dar bir anlamı vardır; bu anlamda suret, "resmi bir daire veya noterlikte saklı bulunan bir resmi varakanın aslına tamamen ve kelimesi kelimesine uygun bulunan ve bu uygunluğu yetkili memur tarafından onaylanan belge" anlamına gelir.

Bu itibarla, burada söz konusu olan suretin şu nitelikleri taşıması gereklidir:

a ) Yetkili memur tarafından düzenlenmiş olmalı,

b ) Suretin aslına uygun olduğu memur tarafından onaylanmış bulunmalı,

c ) Asıl mevcut ve resmi bir daire veya noterlikte saklı olmalı,

d ) Suretin aslına uygunluğunu onaylayan memur, tasdik hususunda yetkili bulunmalıdır.

Görüleceği üzere, suret sıfatı yetkili memurun onayı ile doğmaktadır. Böyle olunca, asıl belgenin, el yazısı, yazı makinesi veya fotokopi yoluyla çıkarılan suretleri de, onaylanmış olmak şartıyla geçerlidir.

Bu nitelikleri taşıyan suretler kanıt olabilme yeteneğini taşıdığından, kanun koyucu bunlarda yapılan sahteciliğin kamunun güvenini sarsacağını kabul etmiş ve buna yönelik eylemlerin cezalandırılmasını öngörmüştür. Gerçekten Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 311. maddesi, mahkeme kalemine verilecek bir senedin sureti yetkili memur tarafından çıkarılıp da mahkeme başkanına tasdik ettirilince bu suretin "asıl hüküm ve kuvvetinde" olduğunu belirtmektedir. Esasen bu özel hüküm dışında da, suretin -aslın ibrazı talep edilinceye kadar veya ibrazdan sonra asla uygunluğu tespit .olununca- aslın taşıdığı ispat gücüne aynen malik olacağı kuşkusuzdur. Ancak, surette yapılan sahtecilik eylemi, asılda yapılan sahteliğe oranla, daha az bir tehlike arzeder. Aslın ibrazı daima istenebileceği ve -yasal istisnalar dışında- bundan kaçınılamayacağı cihetle, suretin asla uygun olup olmadığı kontrol edilebilir ve sahtelik kolaylıkla meydana çıkarılabilir.

Somut olaydaki sahtecilik eylemine konu Trafik Kazası Tespit Tutanağı, ancak resmi trafık görevlileri tarafından düzenlenebilecek bir belge olduğundan, resmi belge niteliğinde sayılacağında kuşku bulunmamaktadır. Ancak, başlangıçtan itibaren kastı sahte resmi belge sureti düzenlemek olan sanığın, bu belgeyi el yazısı ile düzenleyip, belgenin tamamlanabilmesi için gerekli olan görevli isim ve imzaları ile aslına uygunluğu onaylayan bölümlerini başka bir belge fotokopisinden kesip yapıştırmak suretiyle doğrudan doğruya sahte resmi belge sureti oluşturduğundan, memur olmayanların resmi belge aslındaki sahtecilik suçlarını düzenleyen TCY'nın 342. maddenin 1. fıkrasının uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Kaldı ki, bu yolla düzenlenen belge sanık tarafından yok edilmesi nedeniyle elde edilemediğinden, aldatıcılık yeteneğinin araştırılmasına da olanak bulunmamaktadır.

Sanığın bu belgeden çektiği fotokopi ise onaysız olup, bu yönüyle suret belge özelliğini taşımadığı, hukuki sonuç doğurmaya elverişli nitelikte olmadığı ve aldatıcılık yeteneğinin bulunmadığı, şirket görevlilerinin belgenin onaylı suretini istememeleri biçimindeki özensiz davranışları nedeniyle ortaya çıkan fiili iğfalin de aldatıcılık yeteneğinin varlığını göstermeyeceği anlaşıldığından, sahte resmi belge sureti düzenlemek suçunun unsurları da oluşmamıştır.

Bu itibarla, sanığın sahte resmi belge düzenlemek suçundan mahkumiyetine ilişkin Yerel Mahkeme direnme hükmünün bozulmasına karar verilmelidir. Kabule göre de;

Katılan şirket vekilinin son soruşturma aşamasında verdiği 20.09.2001 günlü dilekçede şikayetten vazgeçtiklerini beyan etmesi nedeniyle CYUY'nın 372. maddesi uyarınca müdahalenin hükümsüz kaldığı gözetilmeden, katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmesi yasaya aykırı olup, hükmün bu nedenle de bozulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, Yerel Mahkeme direnme hükmünün BOZULMASINA, dosyanın yerine gönderilmek üzere Yargıtay C. Başsavcılığına tevdiine, 14.10.2003 günü tebliğnamedeki düşünceye uygun olarak oybirliği ile karar verildi.

ytuoguz

tekrar cok tesekkur ederım yanıtınız ıcın kırtasıyecının arkadasımı hatırlamasına ımkan yok yalnız yamı bılgısıne basvuruldugunda bu adam 1 bucuk ay once kendısınden faks ceken bırını hatırlaması cok zor hatta ımkansız hatırlasa bıle nasıl ıspat edebılır oyle degılmı? Benım cekmedıgım kesın zaten ben o tarıhte yurtdısındayım.Ki baştada belırttıgım gıbı bırısı bana dusmanlık olsun dıyede yapmıs olabılırdı bu işi? Birde karar aşağıda demişsiniz fakat ben kararı bulamadım? Koymayı unuttunuz galiba.Birde bu davanın benım işe başlamamı okuldan mezun olmamı kesınlıkle engellemez değilmi? Son olarak sızın bı avukat olarak bu dava sonunda benım alabılecegım ceza hakkında bır ongorunuz varmı ceza alırmıyım sızce? Cevaplarınız ve ilginiz ıcın cok tesekkur ederım...

Avukat

Alıntı Yapbu davanın benım işe başlamamı okuldan mezun olmamı kesınlıkle engellemez değilmi?

Engellemez, müsterih olun.

Alıntı Yapbu dava sonunda benım alabılecegım ceza hakkında bır ongorunuz varmı ceza alırmıyım sızce?

Anlattıklarınız çerçevesinde söylüyorum, böyle bir davada ceza alma ihtimaliniz oldukça düşük olacaktır. Yani hiç değilse bu aşamada endişe etmenize hiç mi hiç gerek yok. Hayırlı Ramazanlar...

ytuoguz

yusuf bey Allah sizden razı olsun bilgilendirmeleriniz için çok teşekkür ederim..çok sağolun sizede hayırlı ramazanlar...