merhablar,
benim 16 aylık bir kızım var. babasıyla anlaşarak ve steyerek yumurta donasyonu yolu ile bebek sahibi olduk. ancak kendisi çocuğunu sevdiğini iddia etmesine rağmen 6 ayda bir görecei bir kesin olmayan bir durum içerisinde şimdiye kadar çocuğu sadece 3 kere gördü. ve maddi durumum çok iyi iken hamilelik ve bebekle beraber maddi sıkıntıya düştüm. işimde verimli olamadım ve çocuğuma bakıcı dahi tutamadığım için işimi de yapamadım ve çok sıkıntıya düştüm. bu sre içerisinde baba hiç bir maddi destekte bulunmadı ve şu belli aralıklarla bakamıyorsan ben alırım şelinde tehditlerde bulunuyor. elbete bunlara çok sin,irlendiim için tepkilerim büyük oluyor. bu seferde o senin çocuğun değil diyor. bunu herkese söylerim seni rezil ederim diyor. evli değiliz . bebeğin velayeti bende.kendsinden maddi bir yardım çaresiz kaldığımda istedim ve uzun süredir de hiçbir talebim yok. çocuğunu görmesine de engel olmadım ve olmuyorum.
kendsinin almanyada kendisinden yaşlı bir kadınla evli olduğunu öğrendim. ve bana yaptığı teklif çocuğun iyiliğini düşünsen onu burda kaydettireyim diyor.
tüp bebek aşamaları ve bütün hamileliğim boyunca tüm maddi yükü kendim üstlendim. doğum dahil ve bütün bebek masrafları ve şu ana kadarki bakımı dahil kendisinin 30 tl katkısı olmadı. tam tersine bana sürekli oturduğun ev çocuğuma layık değil. sen de para var mı yok mu anlamadım diyor. hani zengindin diyor. hepsi yalanmıydı diyor. ve biraz borçlandım etrafıma. ve sürekli bu konuda psikolojik baskı yapıyor. sen önce borcunu öde rezil herkese borcun var diyor. bir sorumluluğum var ve elbete evladım için borçlanmak durumunda kaldım. çünkü evladımı çok seviyorum. ve babasından da maddi hiçbir beklentim yok. kendisi sadece benim şartlarımı beğenmiyor ve baskı yapıyor. arabamı sattığım için neden sattın diyip gene karışıyor. taksidini ödeyemedim diyorum. pis fakirsin sen yaa benim çocuğumun senin yanında ne işi var diyor. psikolojik olarak çok yıpranmdım. ne yapacağımı bilemiyorum. bebeğimi benden alma hakkı var mı ? bir borç batağında değilim ve iyi para kazandığım bir işim var ve çocuğuma bakıcı da tuttum. ve işlerimi toparlıyorum. sefil bir hayatım da yok. sadece geçici bir dönem yaşıyorum ve eski güçlü durumuma gelmeye çalışıyorum. tabiki çocuk bakıcı parası ve çocuk la beraber zor oluyor.
ancak hissiyatım bana şunu söylüyor. adam çocuğu geçim kaynağı olarak gördü ve şimdi de benden ümidşi kesince farklı yollara başvuruyor. çünkü almanyada olursa çocuk parası da alır diyor.  elbete evladımın buna ihtiyacı yok. ve asla vzgeçmem çocuğumdan. ancak bu baskılardan nasıl kurtulabilirim. kanuni bir yolu var mıdır ? iş yapmamı engellercesine rahat bırakmıyor. sürekli hakaret içeren mesajlar yazıyor ve sonra da ben anı hakaretlerde bulununca bak bunları delil olarak saklıycam. sen çocuğa zarar verirsin diyor. senin doktora gitmen lazım diyor. lütfen yardım edin.

merhaba.
bu konuda bana yardımcı olabilecek birileri var mı ?
karnımda taşıdığım ve doğurduğum ve emzirdiğim ama donör yumurta kullanarak bir bebek sahibiyim. babası ile anlaşarak karar verdik.
ancak baba şu anda benim maddi durumumun sarsılmasından dolayı uzaklaştı ve baskı yapıyor. senın durumun yok diye ve sen onun annesi deilsin demeye başladı.
ve velayeti bende ve çocuğumu alabilir mi ? lütfen yardım edin

merhabalar. yazınızı okudum. benim de buna benzer bir sorunum var. ki biz evli değiliz bebeğin babasıyla bebeğin velayeti bende.
bildiğim kadarıyla velayet boşanmada annede oluyor. yani ane bebeğin genetik annesi olmasa dahi annesidir ve beli şartlar göz önünde bulundurularak  belki babaya velayet verilebilir. ama ben iyi bir anne iseniz ki buraya yazdığınıza göre evladınızı seviyorsunuz. mahkeme annelik hakkına bakıyor ve yumurta başkasının diye bu hak otomatik olarak babaya geçmiyor diye biliyorum.

Merhabalar. Kendi sorunuza yine kendiniz cevap vermişsiniz ☺  Verdiğiniz cevap yanlış da değil. Küçük yaştaki çocukların ana şefkat ve ilgisine daha fazla muhtaç olduğu düşünüldüğünden, annenin şahsıyla/hayatıyla/ahlakıyla ilgili çok büyük bir sorun olmadığı sürece velayet hakkı mahkemelerce anneye verilmektedir. Bu sorunuzun genel cevabıdır. Sizin bahsettiğiniz olayda akla gelen bir diğer önemli soru ise, hukuken çocuğun annesinin kim olduğu sorusudur: Yumurta sahibi mi yoksa çocuğu karnında taşıyıp doğuran kadın mı? Türk Medeni Kanun'un 282. maddesinin birinci fıkrası, "Çocuk ile ana arasında soybağı doğumla kurulur'' hükmünü içermektedir. Türk hukukuna göre doğuran kadının analık sıfatı, tersi kanıtlanamaz kesin bir karinedir. Kanun koyucunun buradaki amacı ve düşüncesi, çocuğun genetik (yumurta) anasıyla değil de, kendisini karnında taşıyan biyolojik anayla bütünleştiği varsayımıdır. Ortak yaşam biyolojik anayladır, belirleyici bağ da göbek bağıdır. Yumurtada bulunan bazı özellikli genlerin çocuğa aktarılması olgusu, bu hukuki karinede tümüyle gözardı edilmiştir (konuyla ilgili daha detaylı bilgi için Doç.Dr. Şükran Şıpka'nın "Taşıyıcı Annelik Ve Getirdiği Hukuki Sorunlar" başlıklı makalesini BURADAN okuyabilirsiniz).

Konunun hukuki yönü böyle. İnternette bu soruyu ve cevabı okuyacak olan kişilerin aklına muhtemelen şu soru da gelecektir: Taşıyıcı annelik dinen caiz midir? Diyanet İşleri Başkanlığı bu soruya olumsuz cevap veriyor. Diyanetin fetvası özetle şu şekilde:

Taşıyıcı Annelik'le ilgili Diyanet Fetvası

Diyanet İşleri Başkanlığı, anneden alınan yumurta ile babadan alınan spermin laboratuar ortamında döllenmesiyle oluşan embriyonun, başka bir kadının rahmine yerleştirilmesi anlamına gelen "taşıyıcı annelik"in İslam Dini'ne göre caiz olmadığını duyurdu. Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mehmet Zeki Karakaya ANKA Haber Ajansı'na yaptığı açıklamada, taşıyıcı anneliğin dinen uygun olmadığını belirtti. Karakaya, "Döllenen embriyo bir başka kadının rahminde büyüyor. Bu durumda soy karışır. O nedenle dinen uygun değildir" dedi.

Diyanet İşleri Başkanlığı ayrıca, kocası dışında yabancı bir erkekten alınan sperm ile bir kadının gebeliğinin sağlanmasına yönelik "sperm bankası" yöntemiyle hamile kalınmasının da "insanlık duygularını rencide etmesi ve zina unsurlarını taşıması" sebebiyle caiz olmadığını belirtti.

Öte yandan Başkanlık, kadın veya erkekteki bir kusur sebebiyle, gebeliğin gerçekleşmesinin mümkün olmadığı hallerde tüp bebekte herhangi bir sakınca görmüyor. Ancak bunun da belli şartları bulunuyor. Döllendirilecek yumurta ve spermin, nikahlı eşlere ait olması ve döllenmiş olan yumurtanın, başka bir kadının rahminde değil yumurta sahibi annenin rahminde gelişmesi gerekiyor. Ayrıca bu işlemin, gerek anne-babanın; gerekse doğacak çocuğun maddi, ruhi ve akli sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin olmayacağının tıbben sabit olması koşulu getiriliyor. Diyanet, bu şartlar sağlandığı takdirde normal yoldan anne olması mümkün olmayan evli kadınların, çeşitli tıbbi yollarla gebeliklerinin sağlanmasında, İslami hükümler açısından herhangi bir sakınca bulunmadığını belirtiyor. Konuyla ilgili daha detaylı bilgiye BURADAN ulaşabilirsiniz.