Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

26 Haziran 2024, 09:48:46

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,842
  • Toplam Konu: 4,384
  • Online today: 244
  • Online ever: 554
  • (18 Mayıs 2024, 06:22:10)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 153
Total: 153

Memurluğum tehlikeye girermi

Başlatan rfull, 15 Ağustos 2011, 11:14:38

« önceki - sonraki »

rfull

Arkadaşlar annemi telefonla arayarak hakaret eden tanımadığım bir şahısı bende arayarak kim olduğunu ne istediğini sordum aramızda tartışma çıktı küfür veya hakaret etmedim öldürecem falanda demedim bida yapma kötü olur gibi bir szözüm oldu ancak bu kişi beni tehdit etmekle suçlamış benim sorum bu durumda ceza alabilirmiyim ve en kötü durumda memuriyetim tehlikeye girermi cevap vermenizi rica ediyorum ..Daha önce sapıkam olayım yoktur.

Avukat

Merhabalar. Konuyla ilgili 657 Sayılı Kanun'unun hükümleri aşağıdadır.

GENEL VE ÖZEL ŞARTLAR:
     Madde 48 - (Değişik madde: 12/05/1982 - 2670/14 md.)     Devlet memurluğuna alınacaklarda aşağıdaki genel ve özel şartlar aranır.
     A) Genel şartlar:
     1. Türk Vatandaşı olmak,
     2. Bu Kanunun 40 ncı maddesindeki yaş şartlarını taşımak,
     3. Bu Kanunun 41 inci maddesindeki öğrenim şartlarını taşımak,
     4. Kamu haklarından mahrum bulunmamak,
     5. (Değişik alt bent: 10/01/1991 - 3697/1 md.;Değişik altbent: 23/01/2008-5728 S.K./317.mad) Türk Ceza Kanununun 53 üncü maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, (İptal ibare: Anayasa Mah.nin 25/02/2010 tarihli ve E. 2008/17, K. 2010/44 sayılı Kararı ile.) zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkûm olmamak.
     6. Askerlik durumu itibariyle;
     a) Askerlikle ilgisi bulunmamak,
     b) Askerlik çağına gelmemiş bulunmak,
     c) Askerlik çağına gelmiş ise muvazzaf askerlik hizmetini yapmış yahut ertelenmiş veya yedek sınıfa geçirilmiş olmak,
     7. 53 üncü madde hükümleri saklı kalmak kaydı ile görevini devamlı yapmasına engel olabilecek ... akıl hastalığı ... bulunmamak.
     B) Özel şartlar:
     1. Hizmet göreceği sınıf için 36 ve 41 inci maddelerde belirtilen öğretim ve eğitim kurumlarının birinden diploma almış olmak,
     2. Kurumların özel kanun veya diğer mevzuatında aranan şartları taşımak.

MEMURLUĞUN SONA ERMESİ:     
Madde 98 - Devlet memurlarının
     a) Bu kanun hükümlerine göre memurluktan çıkarılması;
     b) Memurluğa alınma şartlarından her hangi birini taşımadığının sonradan anlaşılması veya memurlukları sırasında bu şartlardan her hangi birini kaybetmesi;
     c) Memurluktan çekilmesi;
     ç) İstek, yaş haddi, malullük (...) * sebeplerinden biri ile emekliye ayrılması;
     d) Ölümü; hallerinde memurluğu sona erer. 



Kanun maddeleri gayet açık; sormak istediğiniz bir husus olursa cevaplandırmaya çalışırım. Kolay gelsin...

rfull

Yusuf bey  cevabınız  için teşekkürler  1 yıl  hapis  cezası  alınması  durumunda  memurluk  sona  erııyor  anlamı  cıkarıyorum  bundan  peki bunun paraya  cevrilmesi  ve ertelenmesi  durumunda  ne olur  birde  deneyimlerinize  dayanarak  böyle  bir  durumda  savcı   bu işi  ciddiye  alıp dava  açarmı yoksa  takipsiszlik mi  veriri  sonuçta  boş  yere  yaşanmış  bir  tartışma  ortada  bişe yokkken  dava  açılırmı ve  ceza  alırmıyım  sizce   savunmam  nasıl olmalı

Avukat

Alıntı Yap1 yıl  hapis  cezası  alınması  durumunda  memurluk  sona  erııyor  anlamı  cıkarıyorum  bundan  peki bunun paraya  cevrilmesi  ve ertelenmesi  durumunda  ne olur

Paraya çevrilmesi ya da ertelenmesi halinde memuriyetiniz açısından hiçbir sorun teşkil etmez.

Alıntı Yapsavcı bu işi ciddiye alıp dava açarmı yoksa takipsiszlik mi verir

Dosyadaki delil durumuna göre tamamen savcının takdirinde olan bir husustur bu. Kimse bu konuda net bir şey söyleyemez. Aşağıda bu konuya ışık tutacak emsal Yargıtay Kararları bulunmaktadır. Kolay gelsin...



T.C.
YARGITAY
4. Hukuk Dairesi

E:2005/569
K:2005/651
T:01.02.2005

   Davacı Lütfü Y. ve Nigar Y. vekili Avukat Işık İşgüden tarafından, davalı Edibe B. aleyhine 4.4.2000 gününde verilen dilekçe ile telefon ile tehdit ve hakaretten doğan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 22.10.2001 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili Avukat Atilla Sümer tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:
   KARAR : Dava, davalının davacıların evindeki telefonu sürekli arayarak tehdit ve hakaret etmek suretiyle kişilik haklarına saldırıdan doğan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalının eyleminin ceza davasına gore sabit oldugu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmistir.
   Davalının, davacıların telefonunu surekli arayarak tehdit etmesi nedeni ıle hakkında acılan ceza davasından mahkum olmuş, davalının temyizi uzerine Yargıtay 2.Ceza Dairesi tarafından iddiadan başka delil bulunmadığından delil yetersizliğinden beraatine karar verilmesi gerektiği gerekcesiyle bozularak yeniden yapılan yargılama neticesinde davalının beraatine karar verilmiştir. Boylece davalının eyleminin sabit olmadığı olgusu belirlenmiştir. Eldeki bu davada ise, ceza dosyası dışında başka bir delil getirilmemistır. Davalının kullandığı telefondan, davacıların kullandıgı telefonla görüşme yapılması, diğer bir anlatımla telefon açılması tehdit ve hakaretin olduğu sonucunu çıkarmaz.
   Açıklanan nedenlerle davalının davacıları telefonla arayarak tehdit ve hakaret ettiği ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
   SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 01.02.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.



T.C.
YARGITAY
4. Ceza Dairesi

E:2008/13858
K:2009/377
T:21.01.2009

Tehdit ve hakaret suçlarından Erhan'ın 5237 sayılı TCY'nin 106/2-b, 43/1, 62. maddeleri gereğince 2 yıl 1 ay hapis ve aynı Yasa'nın 125/1, 62. maddeleri gereği 1.500 YTL adli para cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin (Kozan Asliye Ceza Mahkemesi)'nin 13.12.2007 tarihli ve 294/561 sayılı karannın Adalet Bakanlığı'nca yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.06.2008 gün ve 131010 sayılı tebliğ-namesiyle dava dosyası Daireye gönderilmekle incelendi:
Tebliğnamede özetle; "1) Sanığın hangi eyleminin, ne şekilde tehdit suçunun unsurlarını taşıdığı denetime elverişli olacak şekilde gerekçeli kararda açıklanmayarak, bu suçtan mahkumiyet kararı verilmesinde,
2) Sanığın hakaret suçundan eyleminden dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1. maddesinde öngörülen seçimlik cezalardan para cezası seçilmek suretiyle 1.500 Yeni Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılması şeklinde hüküm kurulmuş ise de; kararın gerekçe bölümünde olayın gelişimi nazara alınarak asgari hadden uzaklaşıldığına ilişkin bir ibare bulunmadığı gibi, hüküm kısmında da cezanın teşdiden uygulandığına dair bir ifade bulunmaması karşısında, 5560 sayılı Kanun'un yürürlüğe girmesinden önceki haliyle para cezasının seçimi durumunda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 52/2. maddesi uyarınca 5 gün adli para cezası üzerinden hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde fazla ceza tayin olunmasında, isabet görülmemiştir" denilmektedir.
Gereği görüşüldü:
1- Tehdit suçundan kurulan hükmün gerekçesi ve sübutuna yönelik yasa yararına bozma isteğinin incelenmesinde:
İddianameyle sanığın, numarasını gizlemek suretiyle cep telefonundan aradığı yakınana "tehdit içerici sözler sarf ettiği" ve ayrıca bir keresinde mesaj atarak "sen o...sun belli oldu, g...larından bir ses çıkmadı" şeklinde tehdit ve hakaret içerici söz sarf ettiği belirtilerek tehdit ve hakaret suçlarından dava açıldığı, sanığın aşamalarda; "cep telefonunun tanımadığı bir numara tarafından aranması nedeniyle, cevaben aradığında konuşan bayan tarafından terslendiğini, bu nedenle kendisinin de ters cevap verdiğini, daha sonra bu kişinin kardeşi olduğunu söyleyen bir şahsın telefon edip küfür ettiğini, bu nedenle kendisinin iddianamede belirtilen mesajı gönderdiğini, hakaret ve tehdit etmediğini savunduğu, yakınan Türkan'ın da dilekçesi ve aşamalardaki ifadelerinde, sanığın birkaç kez telefonla arayıp rahatsız ettiğini, tehdit ettiğini ve son olarak mesaj gönderdiğini belirtip yakınmada bulunmuştur. Görgüye dayalı bilgisi olmayan tanık Ahmet, tehdit edildiğini kızının söylemesiyle öğrendiğini, aynca bir şahsın geceleyin gelip, arkadaşıyım diyerek oğlunu sorduğunu, sonra da plakasız bir otomobille gittiğini açıklamıştır.
Anayasa'nın 141, 5271 sayılı CYY'nin 34, 230 ve 289/1-g maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, C.Savcısını ve herkesi inandıracak ve Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde olması ve Yargıtay'ın gerekçelerle tutarlılık denetimini yapması ve bu açıdan gerekçelerde disiplin işlemini yerine getirmesi için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddianamenin, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda sanığın hangi eyleminin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu eylemin hukuki nitelendirilmesinin yapılması gerekmektedir. Bir mahkeme kararında, belirtilen öğelerin hiç veya yeterince bulundurulmaması, gerekçeden yoksunluk anlamına geleceğinden, bu durum Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/1. maddesinde belirtildiği üzere, adil yargılanma hakkının ihlali anlamına geleceği (Dr. Sibel İnceoğlu, İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi Kararlarında Adil Yargılanma Hakkı, 2004, s. 308-316) gibi, CYY'nin 289/1-g maddesi uyarınca mutlak bozma nedeni de kabul edilmiştir.
Mahkeme, gerekçeli kararda sanığın gizli numara ile aradığı cep telefonu ile kendisini tanınmayacak hale koyarak yakınanı tehdit ettiğini ve tehdit eylemini birden fazla işlediğini belirterek hüküm kurmuş ise de, sanığın tehdit oluşturan eyleminin ne olduğunu açıklamamıştır. 5271 sayılı CYY'nin 225/1. maddesi uyarınca "hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir". Esasen, sanık iddianamede de sanığın tehdit eylemi ve unsurlarından söz edilmemiş, yalnızca tehdit suçunu işlediğinden bahisle, başka bir anlatımla fiil gösterilmeksizin, salt niteleme ile kamu davası açılmıştır. Mahkeme de aynen iddianame gibi, tehdit suçunu oluşturan maddi olayın ne olduğuna değinmeksizin, yakınanın iddialarından ve mesaj tuta-nağındaki sözlerden dolayı hüküm kurmuştur. Mesaj tutanağında yer alan "sen o...sun belli oldu, g...larından bir ses çıkmadı" sözleri ise, hakareti oluşturmakla birlikte, tehdit eylemi niteliğinde değildir. Diğer taraftan, dosyada sanığın tehdit içeren eylem veya eylemlerinin neler olduğunu açıklayan veya kanıtlayan başka bir delil de bulunmamaktadır. Açıklanan nedenler karşısında kamu davasının açılması sırasında ve hükmün gerekçesinde mahkumiyete temel alınan eylemin gösterilmemesi ve suçun sübutuyla ilgili kanıtların da gösterilmemesi karşısında, yargılamanın en temel öğeleriyle ilgili hususlardaki bu yasaya aykırılıklar dolayısıyla tebliğnamedeki istek yerinde görüldüğünden, 5271 sayılı CYY'nin 309/4-d maddesi uyarınca tehdit suçuna ilişkin olarak Kozan Asliye Ceza Mahkemesi'nin 13.12.2007 tarihli ve 294/561 sayılı kararının YASA YARARINA BOZULMASINA, kararda tehdit suçundan hükmedilen 2 yıl 1 ay hapis cezasının çektirilmemesine,
2- Hakaret suçundan dolayı hükmedilen adli para cezasına yönelik yasa yararına bozma isteğine gelince:
Dosyadan, sanığın hakaret suçu sabit görülerek 5237 sayılı TCY'nin 125/1. maddesi uyarınca "takdiren" 90 gün adli para cezasına hükmedilip, aynı Yasa'nın 62. maddesi uyarınca yapılan indirim ve 50. madde gereği bir gün 20 YTL üzerinden hesaplanmak suretiyle 1.500 YTL adli para cezasına hükmedildiği görülmektedir.
5271 sayılı CYY'nin 309. maddesinde düzenlenen yasa yararına bozma yasayolu, daha önce istinaf ve temyiz denetiminden geçmeyerek kesinleşen ve yargı otoritesini kazanan mahkeme kararları aleyhine tanınmış olağanüstü bir yasayolu olup, başvuru nedenleri olarak yalnızca maddi hukuka ilişkin esaslı hukuki hataların olabileceği kabul edilmiş bulunmaktadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 19.02.2008 tarihli ve 19/31 sayılı kararında da açıklandığı üzere, bu yasayolunda inceleme nedenleri dar kapsamlı olup, hakimin takdirini hatalı kullanmasına ilişkin ve bu kapsamda temel ceza miktarının saptanılmasında kullanılan ölçütlerin hatalı takdir edilmesi gibi hususların yalnızca olağan yasa yollarında denetlenebileceği ve yasa yararına bozma istemine konu oluşturmayacağı anlaşıldığından, hakaret suçuna yönelik olarak tebliğnamede yer alan istek yerinde görülmeyerek, 5271 sayılı CYY'nin 309. maddesine uygun bulunmayan YASA YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 21.01.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
(YKD Haziran 2009)

rfull

Yusuf  bey  cevaplarınız ıcın tesekkurler  pekı dava acılması  durumunda  bundan kolay sıyrılabılmek uzatmamak ıcın nasıl bır yol ızlemelıyım avukat  tutmalımıyım ve  savunmam  nasıl olmalı  tamamen red etmek ıyı bır  savunma  olurmu yoksa  agır tahrık olduğunumu  ön plana  almalıyım ..