Son yazılar

Welcome to Hukuk Forum Sitesi - Hukuk ve hayata dair her şey!. Please login or sign up.

21 Kasım 2024, 17:01:24

Login with username, password and session length
Üyeler
Stats
  • Toplam İleti: 8,886
  • Toplam Konu: 4,420
  • Online today: 342
  • Online ever: 648
  • (29 Eylül 2024, 09:37:03)
Çevrimiçi Kullanıcılar
Users: 0
Guests: 25
Total: 25

Borçlunun banka hesaplarındaki mevduatının haczi usulü

Başlatan Avukat, 14 Temmuz 2010, 01:57:32

« önceki - sonraki »

Avukat

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1999/12-1003
K. 1999/1017
T. 1.12.1999

2004/m.106,16,58,68,88,89

DAVA: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 11. İcra Tetkik Mercii Hakimliği`nce şikayetin kabulüne dair verilen 8.2.1999 tarih ve 1999/76, 25 sayılı kararın incelenmesi karşı taraf alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi`nin 7.04.1999 tarih ve 1999/3833-4357 sayılı ilamı ile; ( ... Borçlunun üçüncü kişilerdeki ( bankadaki ) alacağı-mevduatı İİK`nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle, bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi yapılır. Ancak, bankadaki mevduat hakkında haciz tutanağı düzenlenmesi için mahalline, yani bankaya gidilmesine gerek yoktur. Haciz tutanağı İcra Dairesi`nde düzenlenir ve haczi yapan memur, alacaklı ve borçlu tarafından imza edilir. Bu işlemlerin tamamlanması ile borçlunun bankadaki mevduatı haczedilmiş olur. Haczin tekemmülü için bankaya İİK`nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesinin de ayrıca tebliğ edilmiş olması şart değildir. İİK`nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi, bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi, bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen bir muhafaza tedbiridir. Borçlunun bankada mevduatı varsa, bankaya gönderilen haciz yazısı birinci haciz ihbarnamesindeki şartları ihtiva etmese bile geçerli ve yeterli olup, borçlunun mevduatı haczedilmiş sayılır. Haciz tebliğ yazısını alan banka, artık borçluya ödeme yapamaz. Sadece İcra Dairesi`ne ödemede bulunabilir. Borçlunun, bankada mevduatı yok ya da borca yeterli değil ise, işte o zaman haciz yazısı ile 89/1 haciz ihbarnamesi arasındaki özellik ortaya çıkar.
Bir başka deyişle bankada mevduatın bulunmaması halinde İİK`nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı ile anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılamaz. Somut olayda bankaya gönderilen haciz yazısının iptali şikayet edildiğine göre, mercice yukarıdaki ilkeler gözönüne alınarak, şikayetin reddi gerekirken, kabulü isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Temyiz eden: Karşı taraf alacaklı vekili.
Hukuk Genel Kurulu`nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu`nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Karşı taraf alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK`nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 1.12.1999 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 1990/12-620
K. 1991/21
T. 30.1.1991

2004/m.89

DAVA : Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İSTANBUL 1. İcra Tetkik Mercii'ne davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 28.9.1989 gün ve 1180-1099 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 16.11.1989 gün ve 10855- 13954 sayılı ilamı:
Borçlunun bankadaki mevduat hesabına haciz konulması için müzekkere yazılmasının uygun olduğu bu işlemden dolayı müşteki bankanın zararı söz konusu olmayıp şikayette menfaati bulunmadığı, 89 ihbarı yapılmamasının bankaya şikayet hakkı vermeyeceği kaldı ki, borçlunun bankadan olan alacağının haczi söz konusu olmayıp kendisine ait mevduatın haczinin söz konusu olduğu düşünülmeden bu kısımda şikayetin kabul olunması isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarını, dosyadaki tutanak ve kanıtlara bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA 30.1.1991 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.



T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/6537
K. 2004/10591
T. 29.4.2004

2004/m.88,89,106

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekilince istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

KARAR : Mevduat yatırma, ağırlıklı olarak esas itibariyle belli oranda faiz elde etme amacına yöneldiği için karz akdine daha çok yaklaşan, ancak güvenilir bir kurumda parayı muhafaza etme fikri ile vedia akdini hatırlatan kendine özgü bir akit tipidir. Mevduata uygulanacak hükümler, ancak kıyas yolu ile ve niteliğine uygun düştüğü ölçüde karz akdi hükümleri ve istisnai hallerde vedia akdi hükümleri olacaktır ( Prof. Seza Reisoğlu, Bankalar Kanunu Şerhi, Sahife 261 - H.G.K. 15.6.1994 tarih 11-178/398 sayılı kararı ).
Borçlunun 3. kişi Bankadaki alacağı-mevduatı İİK.nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi icra müdürlüğünce Bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebilir ( H.G.K. 1.12.1999 tarih 1999/12-1003/1017 sayılı kararı ). İİK.nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışında bankaya ayrıca İİK.nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile sözü edilen madde doğrultusunda haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu işlem yapıldığı taktirde İİK.nun 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçlar doğar. İİK.nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz.
Alacaklı İcra Müdürlüğünden borçlunun mevduatı olduğunu tespit ettiği bankaya doğrudan haciz müzekkeresi yazdırabileceği gibi, somut olayda gözlendiği gibi 6.2.2003 tarihli alacaklı vekili talebiyle Ş. Bankası Gazipaşa Şb.'nde bloke edilen borçluya ait paranın fiilen haczi için icra müdürüyle birlikte anılan şubeye gidip fiili haciz yaptırmasında Yasaya aykırı bir yön yoktur.
Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan kurallara aykırı olarak mutlak surette 89/1 haciz ihbarnamesi gönderilmesi gerekeceğinden bahisle memur işleminin iptaline karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İ.İ.K. 366 ve H.U.M.K.nun 428.maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2002/4568
K. 2002/6335
T. 28.3.2002

2004/m.89

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı merci kararının müddeti içinde temyizen tetkiki Şikayetçi vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

KARAR : Bankalardaki mevduatın haczinin mutlaka İİK.nun 89. maddesindeki prosedüre göre haczi gerekmez. Böyle bir ihbar 3.kişi yönünden doğuracağı sonuçlar bakımından önemlidir. Bunun dışında, bankadaki mevduatın haczi için doğrudan müzekkere yazılarak, hesaptaki paranın haczine engel hüküm yoktur.
Müzekkere ile mevduata haciz konulabilir. Ancak, bankaya gidip icra memurunun bizzat fiili haciz uygulaması olanağı yoktur. Bu nedenle asıl icra Dairesinin fiili haciz yapılması yönündeki talimat usulsüz olduğundan Mercice şikayetin anılan husus bakımından kabulü gerekirken, yazılı şekilde reddine karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Şikayetçi 3.şahıs vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile merci kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 28.3.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2001/1313
K. 2001/2890
T. 16.2.2001

2004/m.88,89,106/2

DAVA : Mercii kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 22.1.2001 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Mevduat yatırma, ağırlıklı olarak esas itibariyle belli oranda faiz elde etme amacına yöneldiği için karz akdine daha çok yaklaşan, ancak güvenilir bir kurumda parayı muhafaza etme fikri ile vedia akdini hatırlatan kendine. özgü bir akit tipidir. Mevduata uygulanacak hükümler, ancak kıyas yolu ile ve niteliğine uygun düştüğü ölçüde kar akdi hükümleri ve istisnai hallerde vedia akdi hükümleri olacaktır ( Prf. Seza Reisoğlu, Bankalar Kanunu Şerhi, Sahife 261 - HGK. 15.6.1994 tarih 11-178/398 sayılı kararı ).
Borçlunun 3. kişi bankadaki alacağı-mevduatı İİK.nun 106/2. maddesi gereğince menkul hükmündedir. Bu nedenle bankadaki mevduatın haczi menkul haczi gibi icra müdürlüğünce bankaya yazılacak yazı ile de haczedilebilir ( HGK. 1.12.1999 tarih 1999/12-1003/1017 sayılı kararı ). İİK.nun 88. maddesinin üst başlığında da açıkça belirtildiği gibi bankaya haciz ihbarnamesi gönderilmesi bankadaki mevduatın borçluya ödenmesini önleyen muhafaza tedbiridir. Bu nedenle mevduatın haczi için haciz yazısı dışıda bankaya ayrıca İİK.nun 89. maddesi gereğince haciz ihbarnamesi tebliği şart değilse de mevduatın 3. kişi nezdinde alacak niteliğini de arz etmesi sebebi ile sözü edilen madde doğrultusunda haciz ihbarnamesi gönderilmesi sureti ile haczedilmesine de yasal bir engel bulunmamaktadır. Bu işlem yapıldığı taktirde İİK.nun 89 ve bunu izleyen maddelerindeki hukuki sonuçlar doğar. İİK.nun 89. maddesindeki koşulları taşımayan haciz yazısı gönderilmesi halinde ise anılan maddedeki sonuçlar doğmaz ve borç bankanın zimmetinde sayılmaz.
Merciice, şikayetin bu esaslar çerçevesinde değerlendirilmesi gerekirken mevduat için İİK.nun 89. maddesi gereği haciz ihbarnamesi gönderilemeyeceğinden bahisle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 16.2.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2000/1178
K. 2000/2594
T. 17.2.2000

2004/m.89

DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen kararının müddeti içinde temyizen tetkikinin alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye 24.1.2000 tarihinde gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü.

KARAR : Bankalardaki mevduatın haczinin mutlaka İİK'nun 89. maddesine göre haczi gerekmez. Böyle bir ihbar üçüncü kişi yönünden doğuracağı sonuçlar bakımından önemlidir. Bunun dışında bankadaki mevduatın haczi için doğrudan müzekkere yazılarak hesaptaki paranın haczine engel hüküm yoktur. Müzekkere ile mevduata haciz konulabilir. Ancak, bankaya gidip icra memurunun bizzat fiili haciz uygulaması olanağı yoktur.
Borçlunun bankadaki mevduatı 3. kişideki hak ve alacak niteliğinde olmadığından borçluya ait bu para üzerine Banka ilgililerince icra müdürünün talimatına uyularak haciz şerhi konulması gerekir. Şikayetçi bankanın, borçluya ait bu para üzerinde ileri sürdüğü haklar yönünden yasal yollara başvurma hakkı vardır. Mercice şikayetin reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir.
SONUÇ : Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mercii kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.'nun 428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 17.2.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ
E. 2005/3374
K. 2005/6638
T. 29.3.2005

2004/m.89

DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki üçüncü şahıs Garanti Bankası vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : İİK.nun 89. maddesi gereğince kendisine birinci haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü şahıs banka, 16.6.2003 tarihinde ve yasal süresinde haciz ihbarnamesine itirazlarını icra dosyasına bildirmiştir. Anılan dilekçede borçlunun bankadaki hesabı incelenerek haciz konulan miktarın belirtildiği ve başkaca bir hak ve alacağının bulunmadığının açıklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda borçluya ait hesaba sonradan para gönderildiğinden bahisle ve 89/1. haciz ihbarnamesi dayanak gösterilerek paranın bloke edilmesi talep edilemez. Zira üçüncü şahıs tarafından haciz ihbarnamesine itiraz edilmesi nedeni ile adı geçene 89. maddede yer alan diğer haciz ihbarnamelerinin gönderilmesi mümkün bulunmamaktadır.
Alacaklı tarafından bankaya yeniden 89/1. haciz ihbarnamesi çıkarılmadan veya doğrudan mevduatın haczi için haciz yazısı yazılmadan önceden gönderilen ve itiraz edilen ihbarname dayanak gösterilerek paranın istemesine yasal olanak yoktur. ( HGK. 1.12.1999 tarih ve 1999/12-1003 E. 1999/1017 K. )
O halde 13.8.2003 tarihli icra müdürlüğü kararının 3 numaralı bendi yasaya uygun olup şikayetin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
SONUÇ : Üçüncü Şahıs Garanti Bankası vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK.366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca ( BOZULMASINA ), 29.03.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.